Yeni Yıla Daha Büyük Zorluklar İle Girerken Kendi Öz Gücüne Güven
Yeni bir yıla, 2025’in ilk gününe nihayet girdik ve ilk 3 günü yaşadıktan sonra o gün de sona erdi. Evet, 2000, 2024 veya 2025 fark etmiyor. 21 yüz yılın ilk çeyreği tam bir teknolojik gelişmeydi. Baş döndürücü hızla Endüstri 4.0, yapay zekâ, robotlar ve sosyal medya gelişmeleri yaşamdaki işlerin gerçekleşme hızını artırdı. Kendim, 65 yıllık yaşamımın farkında olduğum son 50 yılı boyunca, yaşamdaki birikimli varlığım ve yaşanan değişimlerin çoğunlukla kendi çabalarımla gerçekleştiğini yaşayarak anladım. Yaşamımızın yönünü genelde kendimiz çizdiğimizde bir şeyler başarabilmişizdir. Yoksa kimsenin kimseye bir şey verdiği de yok, merhameti de yok. Şimdiye kadar bana bir şey veren de olmadı. Yeni yıldan üç gün geçti; Milli Piyango’nun kime çıktığını bilmiyorum, yoksulluk sınırındaki maaşım değişmedi, dünyada yaşanan kan ve gözyaşı haberleri hâlâ devam ediyor. Kadınlar yine yakınları tarafından öldürüldü, yoksulluktan kurtulmayı dileyen çalışanın dileği yerine gelmemiş sorun dün neyse 2025’e girerken de sorunlar aynen devam ediyordu. Gıdaya erişim sorunu yaşayanlar, düşük gelirli emekliler, öğrenciler dünden bugüne aynı sıkıntılarla mücadele ediyorlar.
Hangi bir dileğimiz gerçekleşti mi? diye sabah kalkıp çevreme baktığımda, çalışmak zorunda olanların iş başında olduklarını gördüm. Kuşlar, kurtlar, börtü böcek yiyecek arayışındaydı. Birkaç çalışkan ve özverili insanın, yine işinin başında ya da işine giderken gösterdiği çaba dikkatimi çekti. Ne mutlu ki bir gün önce ekranlarda yüksek perdeden “vatan-millet Sakarya” edebiyatı yapanlar kadar, hiçbir sorun yok her şeyi “fıstık gibi”, her şeye bahane bulan ve “o yok, bu yok, her şey sorunlu” diyen, polemikçi, çıkarı için günlük renk değiştiren “MIŞ” gibi yaşayanların çoğu daha sahneye çıkmamışlardı.
El Elin Eşeğini Türkü Çağırarak Arar
1 Ocak 2025 çarşamba sabahı kahvaltı yapmak için fırına gitme zorunluluğum, hiçbir şey yapmadan beklersek temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacağımızı bir kez daha hatırlattı. Mecburen yerimden kalkıp ekmek almak için gereğini yapmam gerektiğini anladım. Bugüne kadarki yaşadıklarımız yeni yılda da eğer siz çaba göstermezseniz değişen bir şey olmayacağı açık. Ne yapılacaksak yine biz yapacağız. Tecrübelerim diyor ki, “sağ gözünü kapat, sol gözüne faydası yok.” Hayatımda sorumluluk aldığım işimi hep kendim yapmak zorunda kaldım. Bir atasözünün dediği gibi, “bir şeyi nasıl görmek istiyorsan, öyle bırakmaya çalış.” Çalışarak, yaşama anlam katmak için çaba harcayarak ilerleyeceğiz. Başkalarından beklentiyle dolu bir yaşamın geleceği yok. “Birileri gelsin, bize uygun bir ortam hazırlasın” diye beklersek sadece zaman kaybederiz. Anadolu’nun güzel bir deyimiyle, “el elin eşeğini ıslık çalarak arar.”
Evet, yeni yıl için yazdığım yazımda belirttiğim gibi, “yeni yıla girerken heyecanlıyız; bir yıla sığdırdığımız mini bir yaşam, sevdiklerimizin doğum günleri ve diğer önemli günler, olumlu ya da olumsuz geçen zamanlar ile bir yılı daha geride bıraktık. Ancak yaşam, dünden kalan maddi ve manevi birikimimizle devam ediyor. Heyecanlı olmak, sevinçle yeni bir başlangıca adım atmak doğaldır; fakat bu heyecanı somut bir başarıya dönüştürmek için çalışmamız ve çaba göstermemiz gerekiyor. Bekleyip kimsenin bir şey vermeyeceğini bilerek, hedeflere ulaşmak için harekete geçmeliyiz. Beynimizi, tutum alıp işe koyulmaya ikna ederek yola çıkmalıyız.
Boyutlu Düşünme Sahibi Olmak Gerekir
Açıkçası, son yazımda değindiğim temada; çalışmayan, çalışmayı küçümseyen ve kısa yoldan rahat bir yaşam ortamına kavuşmayı benimseyen geniş bir çoğunluğun ele alıyordu. Bu çoğunluk, klasik bir yaklaşımla pasif bir şekilde dilek dileyerek değişim bekliyor. Prof. Dr. Üstün Dökmen hocanın deyimiyle “peşinen edilgen” bir tavırla dileklerden hangisinin gerçekleştiğine baktığımızda, çoğunlukla hiçbir şeyin değişmediğini görüyoruz. Ben şahsen, sabah kalkıp kendime ne tür bir yön belirlediğime bağlı olarak hayatımın şekillendiğini tecrübe etmişimdir. Yoka yıllarca annemden-babamdan öğrendiğim güzel duygular ile dilediğimiz onlarca dileklerin havaya uçtu gittiğini, ancak geride kendi çabamızın sağladıkları kalmıştır.
Ekolojinin ilkesi olarak, bir yerde bir yaprak kıpırdasa okyanusta fırtına yaratabilir. Konjonktüre bağlı olarak bazı değişimler yaşanabilir; pandemi, deprem gibi büyük afetler yaşamın akışını değiştirebilir. Ancak bu tür durumlarda başarıyla çıkabilmek ve kendimizi koruyabilmek yine bilgi, beceri ve kendi yarattığımız ortam sayesinde mümkün olur.
Bu düşüncelerle yeni yıla tekrar merhaba! Çabalamak, başarmak ve birlikte çalışarak yol almak dileğiyle yılın ilk iş günü güzel bir başlangıç olsun! Erken kalkıp işe erken başlayıp geleceği planladığımız gibi tamamlayalım.