Sağlık

Uzman Lütfi Doloğlu’ndan corona ve telgrafın telleri üzerine..

Kayseri Devlet hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanı Lütfi Daloğlu, covid 19 ve okul yıllarına ilişkin 7telgrafın telleri’ne anısı şöyle.
CORONA???
Corona hakkında artık yazı yazmamaya karar vermiştim. Hatice hanım;
“hocam siz doktorsunuz, insanlar kurallara uymuyor, buna ne diyeceksiniz” diye bir soru sordu. Birşeyler anlatırken, aynen şu cümleleride kullandım.
“Aslında onlar; olayın bazı gerçeklerini aydınlatan gönüllü birer labaratuvar oluşturuyorlar. Onları bilim adamları takibe almalı. Hepsi, hastalanıyor mu, kırılıyor mu, ne oluyor, bakmak lazım.” dedim. Bu fikirde hoşuma gitti.
Gerçektende; bu guruplar hastalanıp hastaneye düşüyorsa, ortada vahim bir durum var demektir.. Durum doğal seyrinde devam ediyorsa; biz bulaş işini fazla abartıyor muyuz sonucu çıkar. Hele hele; bu yolla insandan insana bulaşmadığı anlaşılırsa; dünya rahat bir nefes alır. Üretim, tüketim, ulaşım, ticaret, herşey normale döner. Geriye malesef maske kalır.
Yıllardan beri; on tavuk bir horozdan oluşan kümesim vardı. Bu süre içinde neler gördük, öğrendik, neler. Mesela; güzel bir tavuk gördünüz, onu kümese kattınız, eğer hayvan hasta ise; ne yaparsanız yapın, kümesin toptan ölümününe engel olamazsınız. Hatta; veteriner getirip, onun önerisi ile suyuna kattığınız ilaçlar bile işe yaramaz, kümestekiler sonunda topluca ölür. Ayrıca; yetersiz beslenme, kirli su ölüm sebeplerinden bir diğeridir. Ancak burda; tek tük ölümler olur, topyekün olmaz.
Bunlar, bize bir fikir verebilir.
Kurala uymaranlar, hastalanıp hepsi hastaneye düşüyorsa söylenenler doğru. Yok tek tük hastalanma varsa, dünya bilim insanlarının durumu bir kere daha gözden geçirmesi lazım.
Hiç lafı kıvırmaya gerek yok. Bütün dünyada; tarih boyunca bu kadar yüksek oranda kurallara uyum, gürülmedi. Herşey; medyada, televizyonda, yani gözler önünde cereyan ediyor. İlerde çuvallamamak için akılcı, sonucu herkes tarafından görülen, çözümler bulmak gerekir. Yoksa; herşeye güven kaybolur. Sonra, ne olur, bilinmez.
***
CORONA: FARKLI BİR YAKLAŞIM
Bir ağaca; erik, kayısı, şeftali, badem, aynı anda aşılanabilir. Tutar mı, tutar, ancak doğa bu gen taşınmasını (mutasyon) en kısa zamanda yok eder. Bu tip mutant bitkiler, çok dayanıksız olur. Özel bakımla; bir kaç yıl yaşayabilir. Yoksa; dünyadaki bahçeler, bu tip ağaçlar ile dolu olurdu, olmadı.
Virüse, birkaç gen sokup çıkarmakla, pandemi olmaz. Doğa; modifiye virüsü, bitkiyi yok ediyor.
Bir kuş gribi furyası ortaya çıktı. Virüs; kümeslerden yayılıyor sanıldı. Dünyayı kuş gribinden korumak için; alın parayı, ülkede ki bütün kanatlıları yok edin dendi. Gerekçeye bakın; “kuşlar havada uçarken bib yapar, virüste bu yolla bulaşırmış.” dendi. Dünya kuruldu kurulalı, zaten böyle olur, şimdiye kadar bulaş olmadı da şimdi niye? (Etkili ve yetkili birilerinin hezeyenı.) Parayıda alınca bütün dünya uydu. Can havli ile, dört metre sıçrayan sağlıklı hayvanlar; canlı canlı yakıldı. İyiki, dünyadaki bütün kanatlılar yok olmadan, aklı selim birileri bu vahşeti dahada büyümeden önledi. Kimsede bir hesap sormadı. Bütün bu harcamalara rağmen sonuç ortada. Alınan tedbirler, harcanan para, yakılan hayvanlar boşa gitti, Bela; daha bir katlanarak geliyor. Başarı, bunun neresinde? Daha çok örnekler varda, neyse…
Gelelim Coronaya…
Corona ve gerekçelerine bakın.
Çinliler Yarasa yedi, ondan corona çıktı dediler. Binlerce yıldan beri, zaten yiyorlar, şimdi neden? Başka bir gerekçe; yaşlılar onlar için önemliymiş. İnansak mı acaba. Yetmedi, geçenlerde; Vizon kürk hayvanlerında corona tesbit edildi diye öldürüldü. Emri veren başkanın ; tv de ağlaması, ne kadar manidar değilmi.
Böylece bir yıl geride kaldı.
Sonra sırada ne var, işte mesele tamda burada. İnsanlık nereye savruluyor, bu olanlar kimsenin dikkatini çekmiyormu?
Gerekçelerin tümüne bakıldığında absurtluk alenen görülüyor. Son otuz yıldan beri, bilim dünyası, cahal, cahil, vizyonsuz birilerinin eline geçirmiş olmalı. “Biz böyle karar aldık böyle devam edilecek” deniyorsa, dünyanın vay haline. Bilinsinki, aynı havayı herkes soludu ve soluyor. O yasak bu yasakla bir yere varılmaz. Bir an önce, gerçekçi, sonuç veren; çalışma ve araştırmalar başlamalı. Bir gurup virüsü çalışırken, diğer gurupta hava kirliliğini ele almalı. Dünya; öyle; aşı; koruya bilir de, koruyamaz da gibi kapı, pencere demeden, elle tutulur sonuçlar bekliyor.
Araştırılacak birçok sebep varken; takılındı, virüse. Maske hariç alınan tedbirlerin sonucu ortada. Sebeb virüs değilse; bulduk denilen aşılar, yapılan bunca çalışmalar, alınan tedbirler, çekilen eziyetler, boşa gidecek. Çok geç olmadan; birde beni dinleyin; olaya lütfen çok boyutlu bakalım. 7.8 milyar insanın içinde bir ben mi aksi düşünüyorum. Bir yıdan beri bu konuda gözlem ve araştırma yaptım. Sonuçlarını internet ortamında yazdım. Konuyu çeşitli boyutta ele alıp anlatıyorum ki, bir an önce anlaşılsın. Kimseden taktir, taltıf beklemiyorum. Hiç bir şeye muhalif değilim. Yeterki, dünya Corona belasından hemen kurtulsun, dünya yaşanılır hale kavuşsun. Tek amacım bu…
Dünyanın; doğal, güzel günlere, bir an önce kavuşması tek dileğimdir.
Saygılarımla (L. D)
Sonraki yazı;
Coronada; Sebep virüs değilse; hayat daha bir kolaylaşır
***
TİLGRAFIN TİLLERİNE GUŞLARMI GONAR.
Orta okul yılları, son sonıf. Müzik hocası ile; derste, hep birlikte bu türküyü icra ediyoruz. Kaptırıp gitmişiz. Hocada nasıl hassas kulak varsa, altmış yedi kişilik sınıfta duya duya beni duymuş. Arkadaşlara işaret edip susturmuş, bende elimdeki ödeve dalmışım olanların farkında bile değildim.
Bir müddet beni dinlemişler. Hocanın sesiyle kendime geldim. Benimle dalgamı geçiyor, gülüyormu, kızıyormu belli değildi, sanki hepsinden biraz biraz karışıkdı. Arkadaşlar da; kıs kıs gülüyordu.
Lütfi çabuk tahtaya kalk.
Niyeki hocam, suçum ne?
Şu çalıştığımız türkünün ilk satırını tahtaya yaz.
Koşarak gittim hızlıca yazdım.
“Telgrafın tellerine kuşlar mı konar.” Hoca durdurdu.
Oku bakayım dedi.
Tilgırafın tillerine guşlarmı gonar diye okumaya devam ettim.
Dilini eşşek arısı soksun, oğlum şurada ne yazıyor?
Tel yazıyor hocam…
Peki bir saaten beri niye til, til diyip duruyorsun da bizi güldürüyorsun? Sınıfta bir kahkaha patlaması oldu.
Gerçekten çok üzülmüştüm. Uzun bir müddet bildiğim konulara bile; bana gülerler diye cevap vermedim. Nitekim güldüler de. Ne çektik şu Kaysericeden. Sonra Allah rahmet eylesin; Sakıp Ağa; en ince detayına kadar Kayserice konuşunca, bana gülmez oldular. Daha sonrada aksanlı filimler, şarkılar, ülkeyi kapladı. Ancak; hoca haklıydı. İnsanın ana dili hangi aksanda olursa olsun; öğrenim yaparken, doğrusunu öğrenmek gerekli imiş. Başarının en önemli basamaklarından biri de, iyi konuşma ve iyi hitabetmiş meğer. Geç anladık.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu