Magazin-Yaşam

Türk Kadınına Seçme ve Seçilme hakkının verilmesi mesajları

Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması, 1930’larda, Türkiye’de kadınların siyasi haklarını kazanması için gerekli yasaların çıkarılmasını, kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nden biri. Bu günde bazı kişi ve kuruluşlar  şu açıklamaları yaptı.

Türk Kadınlar Birliği  Kayseri Şube Başkanı Ayşe Uzunlu’nun, Nilüfer Bıçakcıoğlu, Gamze Gürcüoğlu, Zekiye Uçan’ın da hazır bulunduğu açıklaması

Hiç unutamayacağımız günlerden biri. Bütün dünyayı sarsan Covid-19 salgını hepimiz çok etkiledi. Pandemi nedeniyle tüm dünyada insanlar ve özellikle kadınların birçoğu çok zor hayat koşullarında yaşamak zorunda kaldı. 5 Aralık cumartesi günü sokağa çıkma yasağı nedeni ile bugün meydandayız. Ne mutlu ki, Atatürk inkılâpları sayesinde birey olmuş, eşit vatandaş olma hakkına sahip, mesleğini eline almış, çalışma hayatına atılmış, siyaset yapmakta olan; kısaca ekonomik, sosyal ve siyasi hayatta yerini almış kadınların var olduğu bir ülkede yaşıyoruz.
Bugünlere nasıl geldik?
1923’te savaş bitmiştir ama cehaletin yenilmesi, kadınlara yönelik örf-adet ve hukuki bir takım kuralların düzeltilmesi ve kabul edilmesi oldukça zaman almıştır. Bir tarafta aydın ve ileri görüşlü Türk erkekleri, diğer tarafta rahatının bozulmasından korkan tutucu Türk erkekleri… 1934’e kadar basında, mecliste, kamuda, özel toplantılarda kıyasıya bir mücadele vermişlerdir. .
Peki ya kadınlar?
Osmanlı toplumunda kadınlık bilincinin uyanmasında, Fatma Aliye, Nezihe Muhittin, Halide Edip gibi kadın yazar ve düşünürlerimizin etkisi büyüktür. Kadınların toplumsal konumun düzeltilmesi için çalışmışlar; kadın haklarını Osmanlı İmparatorluğundan cumhuriyete taşımışlardır. Maalesef sayıları parmak ile gösterilecek kadar az olan bu kadınlar bürokrat ya da aristokrat çocuklarıdır ve evde aldıkları özel eğitimlerle bu noktaya gelebilmişlerdir.
Kadınların varlığının kabul edilmesi konusundaki en büyük etken ise savaşlarda Anadolu’nun her köşesinde savaşmış; cepheye cephane ve erzak taşımış; cephe gerisinde hasta, yaşlı ve yetimlere bakmış Kara Fatmalar, Şerife Bacılar, Nene Hatunlar gibi kadınlarımızın büyük mücadelesi olmuştur.
Kadınların siyaseten varlığının kabul edilmesinde ise Türk Kadın Birliği Başkanı Nezihe Muhittin ve dönem arkadaşlarının etkisi büyüktür. Cumhuriyet Kadın Fırkası, cumhuriyet bile ilan edilmeden ortaya çıkmış bir siyasi kadın hareketi olarak tarihimizde yerini almıştır. Dönemin koşullarında kadınların seçme ve seçilme hakkı bile yokken parti kurmaları da mümkün görülmemiştir. Ancak Türk Kadın Birliği; siyasetten kopmadan yıllar içerisinde seçme ve seçilme hakkı konusundaki taleplerini Nezihe Muhittin öncülüğünde ısrarla sürdürmüştür.
Bugün; “Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Verilmesi”nin 86. Yıldönümüdür. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan itibaren eşit ve çağdaş bireyler yaratma çabası başlamıştır. Bunu tüm inkılâplarda görmek mümkündür.1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kız çocuklarına da erkek çocuklar ile birlikte aynı okula gitme hakkı verilmiştir. 1925’te Şapka İnkılâbı için yaptığı konuşmada ; “Efendiler, Bu hitap münasebetiyle ufak bir noktayı tekrar edeyim. “Efendiler” dediğim zaman başka bir yerde olduğu gibi burada da bundan kastım hanımefendiler ve beyefendiler” diyerek halkına kadın-erkek eşit seslendiğini vurgulamış; her fırsatta kadınların geri bırakılmayacağını belirtmiştir. 1926 Medeni Kanunu ile evlilik ve aile hukuku konularında birçok yenilik yapılmıştır. 1928’de yapılan Harf Devrimi ile kısa sürede okuma-yazma oranı önemli ölçüde arttırılmıştır. 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme,1933 yılında çıkarılan Köy Kanunuyla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 1934’te Anayasada yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme hakları verilmiştir.
Birçok ülkeden önce Türkiye, kadınlarına seçme ve seçilme hakkını vermiş ve dünya ülkelerine örnek olmuştur. Bizi bugünlere taşıyan başta derneğimizin kurucusu ve uzun yıllar başkanlığımızı yapan Nezihe Muhittin olmak üzere kadınlarımıza; her konuda olduğu gibi kadın hakları konusunda da çığır açmış Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına minnet borçluyuz. Onları saygı ile anıyoruz. Ruhları şad olsun
1935 seçimlerinden günümüze siyasi alanda kaydedilen yol kadınlar için beklenilen düzeyin çok altındadır. Son yıllarda bu konuda kadın derneklerinin baskıları artmış; siyasi partiler de gerekli adımları atmaya başlamıştır. Ancak biz biliyoruz ki; toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile ilgili sorunlar çözülmeden kadına yönelik şiddet; sosyal, ekonomik ve siyasi eşitsizlik de giderilemeyecektir.
Nice zorluklarla geldiğimiz bu yer; ne atalarımızın mücadelesinde varılmak istenen ne de bizim bulunmaktan gurur duyduğumuz noktadır. Onlara layık olmak için eşitlik mücadelesini her alanda yaygınlaştırarak daha çok çalışmak zorundayız. Bunu da ancak kadınlar olarak siyaset üstü bir birlik ve beraberlikle başarabiliriz.

SEMA KARAOĞLU: ATAM SİZE MİNNETTARIZ 

Kayseri Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği (KİGDER) Başkanı Dr. Sema Karaoğlu, Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının verilişinin 86’ncı yıldönümünde bir mesaj yayınladı.

Kayseri Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği (KİGDER) Başkanı Dr. Sema Karaoğlu, Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının verilişinin 86’ncı yıldönümünde bir mesaj yayınladı. Karaoğlu, “Dünyanın bir çok ülkesinden önce kadına değer verip seçme ve seçilme hakkını tanıyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet,minnet ve şükranla anıyorum” dedi.

Kayseri Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği (KİGDER) Başkanı Dr. Sema Karaoğlu, Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının verilişinin 86’ncı yıldönümünde bir mesaj yayınladı. Karaoğlu,  “Türkiye dünyada kadına bu hakkı veren ilk devletlerin başında gelmektedir. Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği 1934 yılında Avrupa, Amerika ve Asya’daki birçok ülkede kadınların bu haktan mahrum oldukları unutulmamalıdır. Kadınlar seçilme hakkına Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952 ve İsviçre’de ise 1971 yılında kavuşabilmişlerdir” dedi.

Karaoğlu, “Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını verdiği 1934 yılından günümüze kadar kadınlarımız, eğitimden sağlığa, yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına, siyasetten ekonomiye kadar hayatın her alanında başarıyla görev almışlar ve almaya da devam edeceklerdir” şeklinde konuştu.

Karaoğlu, “Türk kadını, tarihimizin en eski dönemlerinden bulunduğumuz çağa kadar toplumsal hayatımızın, millet ve devlet yapımızın odağında yer almış, her dönemde ihtiyaç hissettiğimiz fedakârlıkların en yücesini yapmıştır. Kadınlarımızın eğitimli, bilgili ve bilinçli olması sağlıklı bir toplumun ön şartıdır. Kadınlar, özelde ailenin, genelde ise toplumun temelini oluşturmaktadırlar.Kuşakların yetişmesinde büyük rol üstlenen kadınlarımızı, üstün bilgi seviyesi ve kültürel değerlerine bağlı, ahlaklı bireyleri yetiştirmek için gösterdikleri özveriden dolayı kutluyorum.Atam, biz kadınlara 1934 yılında Dünya’nın bir çok ülkesinden önce değer verdiğiniz için size minnettarız” dedi.

Kayseri Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Safiye Yigen’in mesajı

Bugün Mustafa Kemal Atatürk tarafından  Türk kadınlarına siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkı tanıyan Anayasa değişikliği teklifinin  Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilişinin 86. yıl dönümüdür.

Mustafa Kemal Atatürk 1925’de Kastamonu’da yaptığı konuşma şöyle der: “…Toplumu kalkındırmak istiyorsak izlememiz gereken daha etkili ve etkin bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek hayatınızı onunla birlikte yürütmek kadını bilimsel toplumsal ekonomik ve hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucu yapmakla olur…” bu beyanla kadın-erkek eşitliğini açıkça ortaya koyan Atatürk, Birleşmiş Milletlerin 20 yıl sonra kabul ettiği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 1. ve 2. maddelerin de ifade edilen ilkeleri çok daha önce dile getirmiştir. Aynı şekilde Mustafa Kemal Atatürk’ün öncesinde ki çoğu konuşmasında ve   nutukların da hep bahsettiği gibi Türk kadınının,  Türkiye Cumhuriyeti için ne denli önemli bir varlık olduğuna inanarak  ve  Türk kadının devlet işlerine karışmayan bir süs gibi köşeye atılmasını desteklemeyen düşünce yapısıyla hareketle; Kastamonu’daki konuşmasından bir yıl sonra   1926 yılında Medeni Kanunu’nun kabulü ile  kadına erkekle eşit haklar verilmiş, sonrasında Türk kadınına  yönelik temsil hakkına ilişkin ilk düzenleme 3 Nisan 1930 tarihinde Belediyeler Kanunu ile yapılmış ve kadınlara yerel seçimlere katılma hakkı sağlanmıştır. Bu önemli atılım o dönemde daha kapsamlı bir devrimin ilk aşaması olarak değerlendirilmiştir. Bu devrim  Anayasanın 10.ve 11. Maddesinde yapılan bir düzenleme ile 22 yaşını bitiren her Türk kadınına seçme ve 30 yaşını bitiren her kadına milletvekili seçilme hakkı verildi. Türk kadını bu anayasal hakkını pek çok Avrupa ülkesinden önce almıştır.   Fransa 1945, Belçika 1946, İsviçre 1947’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımışken; Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı pek çok Avrupa ülkesinden önce tanınmıştır. Türkiye’de kadınlara milletvekili olma hakkının tanınmasının ardından 8 Şubat 1935 yılında yapılan seçimde meclise 18 kadın milletvekili olarak  girmiştir.  Bu temsil oranı ile o dönem dünyada 2. sırada yer alınmıştır.

Kadınların iş hayatında, siyasi hayata ve akademik hatta var oldukça Türk toplumu olarak ne denli başarılı olacağımızı fark eden Mustafa Kemal Atatürk  İlkeleri ışığında kadın-erkek eşitliğinin fazlasıyla sağlanarak daha çok kadının çalışmasına, üretmesine, akademik siyasi ve iş hayatında daha fazla ve kaliteli işler yapmasına olanak sağlanmalıdır. Zira Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyet’in ilanından 9 ay önce Şubat 1923 yılında yaptığı konuşma da söylediği gibi “…bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi kadınlara karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir…” sözleriyle Mustafa Kemal Atatürk’ün neredeyse bir asır önce benimsemiş olduğu ilkeler ışığında kadının sosyal hayatta daha fazla görev alması üretmesi adına gereken tüm çalışmaların yapılması kadın-erkek eşitliğinin sağlanması kadın istihdamını arttıracak bir dizi yasa çıkartılması gerekmektedir. Bu yasaların çıkarılmasında meclisteki kadın milletvekili sayısının daha etkin olması gerekmektedir

Neredeyse bir asır önce ulu önder Mustafa Kemal  Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen  bu tür  devrimler Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği için çok önem taşımaktadır. Türk Kadınına duyduğu sınırsız güvenle, batı uygarlıklarının önünde haklar tanıyan, kadın haklarının Cumhuriyetle birlikte ivme kazanmasının en büyük savunucusu olan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz teşekkürlerimizi sunuyor, açtığı yolda hiç durmadan yürüyerek, hak ve özgürlüklerimize sonuna kadar sahip çağımıza söz veriyoruz.

CHP il başkanı Ümit Özer’in 5 Aralık Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının Verilmesi mesajı
Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkının verilmesinin üzerinden geçen 86 yıl bizlere verilen bu hakların ne anlama geldiğini ne kadar önem taşıdığını bir kez daha anlamamız için bir fırsattır.
Türk kadını Nene Hatun’dur, Kara Fatma’dır. Kurtuluş Savaşı’nda gerek cephede gerek cephe gerisinde hiç bir fedakârlıktan kaçınmamış ülkenin kuruluşunda yerini almıştır. 1934’te elde ettiği seçme ve seçilme hakkı ile de Türk siyasetinde var olma hakkı kazanmıştır. Kadınlarımıza birçok Avrupa ülkesinden önce bu hakkın verilmesi Türk milletinde kadına verilen değerin en güzel örneğidir.
Gönül isterdi ki bu gün kadınlarımızı sadece siyasette, bilimde ya da her hangi bir alanda gösterdikleri başarı ile analım. 1934’te çiçeği burnunda Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınlarımıza anlamlı, gücüne güç katan haklar verilirken bu gün aradan geçen zamana rağmen seçme ve seçilme hakkı bir yana kadınlarımızın en doğal hakkı olan “yaşama hakkını” sağlayamıyoruz. Ülkemizde artan kadına şiddet ve taciz olaylarının yanı sıra toplumumuzda yaygınlaşan kadınların ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesi, çalışma alanlarında etkinliğinin azaltılmaya çalışılması gibi birçok konuda zorluk yaşıyor kadınlarımız. İş alanlarında azalan kadın varlığı evinde şiddet gördüğünde kadınlarımızı çaresiz bırakıyor. Ekonomik anlamda desteği olmayan kadın gördüğü şiddeti, baskıyı kabul etmek zorunda kalıyor.
Kendisine verilen seçme hakkını ise bazı kadınlarımız ailesinin etkisi altında kullanmak zorunda bırakılıyor. Seçilme hakkını ne kadar az kullandığını görmek içinde TBMM’de yer alan kadın milletvekili sayısına bakmamız yeterlidir.
Mevcut iktidarın gelişmişliği elinde olanlarla övünmek değil, var olanın üzerine daha iyisini getirmek olarak gördüğü zaman kadınlarımıza daha iyi yaşam şartları daha iyi haklar sunabiliriz. Kadınlarımızın öldürülmediği, her alanda çalışabildiği, gücünden korkulduğu için sindirilmediği, seçme ve seçilme hakkını gerçekten kullanabildiği zaman gelişmişlikten bahsedebiliriz.
Seçme ve seçilme hakkının 86. Yılını kutladığımız bu dönemde bir kadın siyasetçi ve Cumhuriyet Halk Partili olarak her zaman kadınlarımızın yanında olduğumuzu belirtir bana ve benim gibi kadın siyasetçilere seçilme, kendi değerlerini savunma hakkı veren Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’E tüm kadınlarımız adına bir teşekkürü borç bilirim.
Bugün 5 Aralık Kadın Hakları Günü… 

CHP Kayseri Kadın Kolları Başkanı Esin Tosuner’in açıklaması
Bugün, Atatürk Devrimleri’nin en önemlilerinden birisinin, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının yıl dönümü.
5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile kadınların ilk kez oy kullanmasının ve aday olabilmesinin önü açıldı.
1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.
Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu’nun kabul edilmesiyle tanındı.
Kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılındaki Belediye seçimlerinde kullandılar.
Köy Kanunu’nun 20. Maddesinin değiştirilmesine dair 26 Ekim 1933 tarihli ve 2329 sayılı kanunun çıkarılmasıyla; kadınların köy muhtar ve heyetlerine seçilme hakkı tanındı.

1924 anayasası hazırlanırken kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olması gündeme geldi ancak TBMM genel kurulunda bu hakların yalnızca erkeklere tanınması fikri ağır bastı.

Gerekli yasal değişiklik 1934 yılında Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekilinin sunduğu Anayasa ve Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılmasını öngören yasa önerisi sonucu gerçekleşti. Öneri, 5 Aralık 1934’te Mecliste görüşüldü. Yapılan oylamada, 317 üyeli Meclis’te, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla değişiklik önerisi kabul edildi.

Anayasanın 10. ve 11. Maddeleri değiştirilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi. Bu anayasa değişiklikleri çerçevesinde İntibah-ı Mebusan Kanunu (Milletvekili Seçimi Kanunu)’nda 11 Aralık 1934’de yapılan değişiklikler sonucu anayasada tanınan haklar seçim kanunuyla da düzenlendi.

Yasanın çıkmasının ardından 7 Aralık 1934’te, Türk Kadınlar Birliği İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda büyük bir kutlama mitingi ve Beyazıt’tan Taksim’e bir yürüyüş düzenledi.

Kadınların ilk kez oy kullandığı ve aday olabildiği TBMM 5. Dönem seçimleri 8 Şubat 1935’te yapıldı. 17 kadın milletvekili ilk kez TBMM’ye girdi. Ara seçimlerde bu sayı 18’e ulaştı.

5 Aralık 1934 “Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı’’ verilen bu anlamlı gün; kadın ile ilgili sorunların dile getirilmesi, bu konudaki farkındalığın yaratılması açısından çok önemlidir. Çağdaş, demokratik, ileri bir toplum için kadınların güçlendirilmesi ve cesaretlendirilmesi, söz sahibi olmaları, etkinlik alanlarının genişletilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk gibi alanlarda eşit fırsat olanaklarından faydalanmaları çok büyük önem taşımaktadır.

CHP Gençlik Kolları başkanı Eda Albayrak

Kadın hakları ile kadındır. Hakları hiçe sayılan bir kadın erdemi çürümüş, yozlaşmış toplumun habercisidir. Beraber savaşıp beraber yönetecek olan kadınlara selam olsun. Türk Kadınlarının Seçme ve Seçilme hakkını kazanışının 86. yıl dönümü kutlu olsun. 1934’ten bu yana kazanılmış haklarımıza sahip çıkacak, vardık var olacağız!

Serap Şule Kalın Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Üyesi 

Bundan tam 86 yıl önce; 5 Aralık 1934’te Anayasamızda ve Seçim Kanununda yapılan değişikliklerle Türk kadınları milletvekili seçme ve seçilme hakkına kavuştular.

Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte kadınlarımız çok önemli siyasi, hukuki ve sosyal haklar elde etmişler, eğitimde, sosyal hayatta ve çalışma hayatında yer almaya başladı ve önce belediye ve muhtarlık seçimleri olmak üzere daha sonrasında da TBMM ‘ne girdi.

Kadınlarımızın katıldığı ilk genel seçim olan 8 Şubat 1935 yılında yapılan TBMM 5. Dönem seçimlerinde, 17 kadın milletvekili de TBMM’ye girmiştir.

Türk Kadını 1934 yılında resmi olarak kazandığı bu hakları esasında tarihin seyrinden o güne kadar yaptığı haklı mücadelesi neticesinde elde etmiştir. Zira Türk Kadını bulunduğu her cemiyette ne şekilde olması gerekiyorsa o şekilde varlık göstermiş ve mücadeleden bir adım bile geri adım atmamıştır.

Türk kadının karakterine kodlanan ruh ve fıtrat Atatürk gibi büyük bir siyasi dehanın  akıl tezahürü ile medeniyetin beşiği diye adlandırılan bir çok ülkeden önce Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkı verilmesi ile taçlandırılmıştır.

Şüphesiz 5 Aralık  Türk Kadınının övünç ve kıvanç günüdür.

Şüphesiz 5 Aralık Türk Kadını için anayurta neden ana yurt, anavatana neden anavatan ,anadile neden anadil ve Anadolu’ya neden Anadolu denildiğinin ispatı olan bir gündür.

Türk Kadını Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini benimsemiş, yaşadıkça öğrenen, öğrendikçe değişen ve gelişen varlığıyla, hem seçme konusunda akıllı,sağlam kararlar alabilecek, hem de seçilen olarak namzeti olduğu görevle ilgili sağlam karakteri, dik duruşu, milli ve manevi değerlerle hemhal olmuş varlığıyla Türk Milleti’ni en güzel şekilde temsil edecek feraset ve karaktere, ülkesi, milleti için üstlendiği her görevi muvaffakiyetle gerçekleştirecek donanıma sahiptir.

Bu vesile ile ben de bir Türk Kadını olarak , Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetlerinin koruyucu ve takipçisi olacağıma , kurucu Genel Başkanımızın Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in fikir ve doktrinlerinden ayrılmayarak, Kıymetli Liderim Devlet Bahçeli’den aldığım güç ile izinde, gücümün, uzmanlığımın  yettiği  her alanda ülkem ve milletim için yılmadan çalışacağıma bir kez daha tarih seyri içerisindeki Türk Kadını gerçeğini de önüme alarak söz veriyor, 5 Aralık Kadına Seçme ve Seçilme Hakkının verilmesinin 86.yılında tüm kadınlarımızı saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.

BAŞKAN VAROL, DÜNYA MÜHENDİSLER GÜNÜ’NÜ KUTLADI
Makina Mühendisleri Odası Kayseri Şube Başkanı Süleyman Varol, 5 Aralık Dünya Mühendisler Günü’nü kutladı. Varol yaptığı açıklamada, “Büyük Atatürk’ümüzün ‘Türk mühendislerinin alnında, Türk istikbalini aydınlatan ışık parıldar’ sözünün takipçisi mühendislerimizin ve mühendis adaylarımızın 5 Aralık Dünya Mühendisler Günü’nü kutluyorum” dedi.
Mühendislerin geçmişten bu yana ilgi alanları, faaliyetleri ile ilgili olarak insanlığı bilgilendirmeyi ve faydalı olmayı görev edindiklerini söyleyen Makina Mühendisleri Odası Kayseri Şube Başkanı Süleyman Varol, mühendisliğin önemine vurgu yaparak şunları söyledi: “Yaşamın başlamasıyla birlikte ortaya çıkan mühendislik mesleği sosyal yaşamı kapsıyor ve en büyük hedefimiz ise insanlığa hizmettir. İnsanlığın faydasına olan her türlü araç ve gereci üreten mesleklerin başından mühendislik geliyor. Mühendislik, bilgi ve becerinin uzun soluklu elde edildiği ve üst düzey tecrübe gerektiren bir meslektir. Mühendislik, matematik ve temel bilimlerin ortaya koyduğu, teorik ve deneysel araştırmalar, tecrübe ve uygulama yoluyla kazanılmış bilgileri akıllıca kullanarak doğadaki madde ve enerjiyi ekonomik olan yöntemler geliştirerek insanoğlu yararına sunan bir meslekler topluluğudur. Medeniyetlerin kurulduğu yıllardan bu zamana insanlığın karşılaştığı sorunları çözmekte ve geliştirmekte önemli bir rol oynamıştır. Bu sebeple mühendislerimizin geçmişten bu yana her zaman, ilgi alanları ve faaliyetleri ile ilgili olarak insanlığı bilgilendirmeyi ve onlara faydalı olmayı görev edinmişlerdir. Bunu yaparken de amaçları insanların hayatlarını kolaylaştıracak ve güvenli yaşamalarını sağlayacak bilgileri kendilerine ulaştırabilmek olmuştur. Mühendislik, bilgi ve becerinin uzun soluklu elde edildiği ve üst düzey tecrübe gerektiren bir meslektir. Bu münasebetle meslekte geçirilen her bir yıl mühendislik binasına konan ek bir taş gibidir. Büyük Atatürk’ümüzün “Türk mühendislerinin alnında, Türk istikbalini aydınlatan ışık parıldar” sözünün takipçisi mühendislerimizin ve mühendis adaylarımızın 5 Aralık Dünya Mühendisler Günü’nü kutluyorum.”

Develi Kaymakamı Murat Duru’nun  paylaşımı

TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ VERİLİŞİNİN 86. YIL DÖNÜMÜ KUTLU VE MUTLU OLSUN
(Emek verdiğim yazıyı kadar okumanız dileğiyle)
Milletlerin medeniyet göstergesi ve uygarlığın gelişmesi ancak ve ancak kadınlara verilen değer ile ölçülebilir. Ailedeki iletişimin kalitesinden tutun da toplumsal gelişime ve ilerlemeye kadar kadın en birinci faktör olarak önemli bir değere sahiptir. Bu nedenle Atatürk: “Kadın erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmak mecburiyetindedir.” diyerek kadının erkeklerden çok daha fazla gelişmesi/ geliştirilmesi gerektiğini ısrarla vurgulamış ve bu uğurda birçok yeniliklere ön ayak olmuştur. Zira Türk kültüründe kadın asla ikinci planda olmamış, her zaman hanın, hakanın yanında yer almış, sosyal ve siyasal hayatın içinde devlet ve millet ile ilgili kararlar almada, savaşta,barışta daima erkekle eşit konumda olmuştur.
Müslüman Türk milletinin var olma savaşı olan Milli Mücadele sürecinde erkeklerimiz kadar bağımsızlık ruhunu taşıyan Türk kadınları sayesinde kazanılmıştır. Kadınların toplumsal hayatta çok zor kabul gördüğü dönemlerde Halide Edip’in bir çok yerde düzenlediği mitingler büyük topluluklara dalga dalga milli mücadele ruhunu aşılamıştır. Yine Müslüman Türk milletinin ölüm kalım savaşı verdiği bir çok cephede Türk kadını fiili olarak da Türk askerine destek olmuş, nice fukaralık içinde elinde avucunda olan ne varsa hepsini cephelere göndermiş, cephelerde bir fiil sırtında yavrusuyla birlikte erzak taşımış, mermi taşımıştır. Nene Hatun, Fatma Seher hanım, Nezahat Onbaşı, Şerife Bacı, Gördesli Makbule hanım bu kahraman kadınlarımıza birer örnektir.
Türk kadını Cumhuriyetle birlikte eğitim ve kültür seviyesinin yükselmesiyle pek çok alanda özellikle siyasi hayatta yer edinmeye başlamıştır. Avrupa’nın bir çok ülkesinde kadınların seçme özgürlüğü dahi yokken büyük Atatürk Türk kadınına seçme ve seçilme özgürlüğünü vererek Türk kadınını içinde bulunduğu eşitsizlikten kurtarmış ve onu yüceltmiştir. Bu yeniliğiyle tüm dünyaya örnek olmuştur. Kadınların siyasi hayata girmesiyle Türk demokrasisi çok önemli bir mesafe kat etmiştir.
Milletlerin kaderini kadınların tayin edeceği hususunu bir kez daha tekrar ediyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Nene Hatunların, Fatma Seher hanımların, Nezahat Onbaşıların, Şerife Bacıların, Gördesli Makbule hanımların manevi huzurlarında saygı ve sevgiyle eğiliyor bir kez daha onları rahmetle ve şükranla anıyoruz.

Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu