İlhan KARAÇAY yazdı:
Şahsım için, üstteki fotoğrafı düzenleyip, ‘Gazeteciliğin van Gogh’u’ yakıştırmasını yapan Ümran Özbalcı‘dan sonra, Bülent Yiğittop da, Trump için ‘Politikaclıların van Gogh’u olacak’ yakıştırması ile bir fotoğraf düzenledi. Altta.
Afbeelding met tekst, verven, kunst, Menselijk gezicht Automatisch gegenereerde beschrijving
Yiğittop, Trump’un, Che Guevara gibi devrimci olmayı hedefleyeceğini iddia eden bir fotoğraf yakıştırması daha yaptı. Altta.
Tahayyül dünyası çok geniştir. Kimileri, hayal ettiklerini yazıya dökerler kimileri de çizerler.
Beğendikleri kişileri, yaptığı işin en büyük uzmanı olarak kabul edenler, o kişiler için en ilginç yakıştırmaları yaparlar.
Örneğin, Sanatçı, Akademisyen ve Yazar Ümran Özbalcı Aria, naçizane şahsımın yazılarını çok beğendiği için, şahsımla ilgili olarak, ‘Gazeteciliğin van Gogh’u’ anlamında bir şeyler çizmişti.
Hollanda’da beğeni ile aranan grafikçi ve sayfa düzenleyicisi dostum Bülent Yiğittop da, ABD eski Başkanı ve bu yılın Başkan adayı Trump’un, bir suikast sonucunda kulağından yaralanmasını, kendi düşünce tarzına göre tasarladı ve iki resim düzenledi.
Trump’un yaralanmasından sonra kulağına sarılan bandaj ile Van Gogh’un kulağını kestikten sonra kullandığı bandaj arasında bir benzerlik yaratan Yiğittop, aynı Trump’un, suikasttan sonra yaptığı yumruk işareti ile, devrimcilerin önde gideni Che Guavera arasında bir bağlantı kurgulayan fotoğrafı düzenledi.
Ne için böyle düşünmüştü Bülent Yiğittop? Kulağını kestiği iddia edilen ünlü Hollandalı ressam Vincet van Gogh’un ortaya atılan ‘abartma’ iddiası ile, Trump’un suikasta uğramasındaki koruma laçkalığını mı dile getirmek istiyordu acaba?
Afbeelding met verven, Menselijk gezicht, kunst, tekening Automatisch gegenereerde beschrijving
Trump’un, Van Gogh’a benzetilmesi, onun da tıpkı Van Gogh gibi büyük yankılar uyandıran, sıra dışı ve tartışmalı bir figür olmasıyla ilişkilendirilebilir. Van Gogh, resimleriyle sanat dünyasında devrim yarattı; Trump da politikadaki alışılmadık tarzıyla benzer bir etki yarattı. Ancak, Van Gogh’un trajik hayatı ve içsel mücadeleleri, Trump’un politik yolculuğu ile tam anlamıyla örtüşmeyebilir.
Che Guevara benzetmesine gelirsek, bu daha çok Trump’un, karşıtları tarafından bir tür ‘direniş’ figürü olarak görülmesiyle ilgili olabilir. Che, bir devrimci olarak tarih sahnesinde yer aldı ve Trump da kendi politik kariyerinde birçok kuralı yıkarak bir çeşit devrim yaratmak istedi. Ancak, Trump’un devrimci olup olmayacağı veya bu benzetmenin haklı olup olmadığı, zamanla ortaya çıkacak.
Sonuç olarak, bu benzetmeler, Trump’un sıradışı kişiliği ve politik duruşunun toplumda yarattığı etkileri yansıtıyor. Ancak, Van Gogh ve Che Guevara gibi tarihî figürlerle karşılaştırılması, onun politik mirası hakkında farklı perspektifler sunuyor.
Bu değerlendirmeler, Trump’ın siyasi sahnedeki rolünü ve toplum üzerindeki etkisini farklı bir bakış açısıyla ele alırken, onun gelecekte nasıl hatırlanacağı konusundaki tartışmaları da beraberinde getiriyor. Trump, tarih sahnesinde gerçekten bir Van Gogh veya Che Guevara olacak mı, yoksa bu benzetmeler sadece geçici birer metafor mu olarak kalacak, bunu zaman gösterecek.
Bülent Yiğittop’un dillendirdiği Vincent van Gogh ve Donald Trump hakkında bakalım Vikipedia ne diyor:
VIKIPEDIA’DA VİNCENT VAN GOGH
Vincent van Gogh – Van Gogh Museum
Vincent Willem van Gogh:30 Mart 1853 – 29 Temmuz 1890),Batı sanatı tarihinin en ünlü ve etkili isimlerinden biri olan çoğu hayatının son iki yılında olmak üzere,yağlıboya tabloda dahil olmak üzere yaklaşık 2100 sanat eseri yarattı.
Eserleri arasında manzaralar, natürmortlar, portreler ve otoportreler; bunların çoğu, modern sanatta dışavurumculuğun yükselişine katkıda bulunan fırça çalışmalarıyla.
Van Gogh’un çalışmaları, 37 yaşında kendi kendine yaptığı kurşunla ölmeden önce, ciddi bir ilgi görmeye başlamıştı. Yaşamı boyunca Van Gogh’un yalnızca bir tablosu olan Kırmızı Üzüm Bağı satıldı.
Üst-orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Van Gogh, çocukluğunda resim çiziyordu; ciddi, sessiz ve düşünceliydi ancak zihinsel dengesizlik belirtileri gösterdi. Gençliğinde sanat taciri olarak çalıştı, sık sık seyahat etti, ancak Londra’ya transfer edildikten sonra depresyona girdi. Dine yöneldi ve Belçika’nın güneyinde misyoner olarak vakit geçirdi. Daha sonra sağlıksızlığa ve yalnızlığa sürüklendi. Sanattaki modernist eğilimlerin son derece farkındaydı ve 1881’de ailesinin yanındayken resim yapmaya başladı. Küçük kardeşi Theo onu maddi olarak destekledi ve ikisi uzun bir yazışmayı sürdürdü .
Van Gogh’un ilk eserleri çoğunlukla natürmortlardan ve köylü işçilerin tasvirlerinden oluşur . 1886’da Paris’e taşındı ve burada Empresyonizmin ötesinde yeni yollar arayan Émile Bernard ve Paul Gauguin’in de aralarında bulunduğu sanatsal avangart üyelerle tanıştı . Paris’te hayal kırıklığına uğrayan ve büyüyen sanatsal değişim ve işbirliği ruhundan ilham alan Van Gogh, Şubat 1888’de sanatsal bir inziva yeri ve komün kurmak için güney Fransa’daki Arles’a taşındı . Oraya varınca Van Gogh’un sanatı değişti. Resimleri daha da parlaklaştı ve yerel zeytinlikleri, buğday tarlalarını ve ayçiçeklerini tasvir ederek dikkatini doğal dünyaya çevirdi . Van Gogh, Gauguin’i Arles’a davet etti ve Gauguin’in 1888 sonbaharında gelişini heyecanla bekledi.
Van Gogh psikotik dönemler ve sanrılardan acı çekiyordu . Her ne kadar zihinsel istikrarı konusunda endişe duysa da çoğu zaman fiziksel sağlığını ihmal ediyor, doğru dürüst yemek yemiyor ve aşırı içki içiyordu. Gauguin’le arkadaşlığı, usturayla yaşadığı bir çatışmanın ardından öfkeyle sol kulağını kesmesiyle sona erdi. Van Gogh, Saint-Rémy’deki bir dönem de dahil olmak üzere psikiyatri hastanelerinde zaman geçirdi . Taburcu olup Paris yakınlarındaki Auvers-sur-Oise’daki Auberge Ravoux’ya taşındıktan sonra homeopatik doktor Paul Gachet’nin bakımı altına girdi . Depresyonu devam etti ve 27 Temmuz 1890’da Van Gogh’un tabancayla kendini göğsünden vurduğuna ve iki gün sonra aldığı yaralardan dolayı öldüğüne inanılıyor.
Van Gogh’un çalışmaları yaşamının son yılında sanatsal açıdan eleştirel ilgi görmeye başladı. Ölümünden sonra, Van Gogh’un sanatı ve yaşam öyküsü, büyük ölçüde dul yengesi Johanna van Gogh-Bonger’ın çabaları sayesinde, yanlış anlaşılan dehanın bir simgesi olarak kamuoyunun hayal gücünü yakaladı . Cesur renk kullanımı, etkileyici çizgileri ve kalın boya uygulaması , 20. yüzyılın başlarında Fauves ve Alman Ekspresyonistleri gibi avangard sanat gruplarına ilham kaynağı oldu . Van Gogh’un çalışmaları sonraki yıllarda yaygın eleştirel ve ticari başarı elde etti ve o, işkence gören sanatçının romantik idealinin kalıcı bir simgesi haline geldi . Bugün Van Gogh’un eserleri dünyanın şimdiye kadar satılan en pahalı tabloları arasında yer alıyor . Onun mirası , dünyanın en büyük resim ve çizim koleksiyonunu barındıran Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi tarafından onurlandırılıyor ve kutlanıyor .
Donald Trump – EenVandaag
VIKIPEDİA’DA DONALD TRUMP
Donald John Trump (d. 14 Haziran 1946, Queens, New York), 2017-2021 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri‘nin 45. başkanı olarak görev yapmış Amerikalı siyasetçi ve iş insanıdır. 8 Kasım 2016 tarihinde yapılan 2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerine Cumhuriyetçi Parti‘nin adayı olarak girmiş, Hillary Clinton‘dan yaklaşık 3 milyon oy geride kalmasına rağmen, Amerika’nın seçiciler heyeti metoduna göre başkanlığa seçilmiştir.
Donald Trump 1960’lı yıllarda çeşitli nedenlerden dolayı liseyi terk etmek durumunda kaldı. Sonraki süreçte askeri akademi ile Pensilvanya‘da bulunan Pennsylvania Üniversitesi Wharton Okulu‘nda eğitim gördü. Üniversite yılları sonrasında babası Fred Trump‘ın emlak ve inşaat firmasında görev almaya başladı. 1971’de babasının şirketlerinde imtiyaz sahibi olup kontrolü ele aldı. Şirkete “Trump Organizasyon” adını vererek merkezini Manhattan bölgesine taşıdı. Kısa sürede yaptırdığı otellerle adını duyurdu. 1999 yılında babasını kaybetti. 2000’de yapılan seçimlere Reform Partisi başkan adayı olarak katıldı fakat kısa süre sonra adaylıktan çekildi. 2001 yılında bu partiden ayrıldı. 2004 yılında NBC kanalında “Çırak” (The Apprentice) programını hazırlayarak şov dünyasına adım attı. Bazı söylemleri nedeniyle Nobel Barış Ödülü‘ne aday gösterildi fakat kazanamadı. 2016 yılındaki seçim sürecinde İslamofobik söylemleri ve seçim vaatleriyle eleştirildi. Forbes‘in 2016 yılındaki dünyanın en zengin 400 kişisi listesinde yer aldı. 2016 yılında 70 yaşında olan Trump, seçimleri kazanmasıyla birlikte ABD tarihinin göreve başlayan en yaşlı başkanı olmuştu. 2020 yılındaki seçimde rakibi Joe Biden seçilen en yaşlı ABD başkanı olmuştur. 20 Ocak 2021 tarihinde görevini selefi Joe Biden‘e teslim etmesi gereken ABD’nin 45. Başkanı Donald Trump, ABD’nin tarihi devir teslim törenine katılmayan ilk başkan oldu.Hakkında birden fazla azil süreci başlatılan ilk ve tek ABD başkanıdır.
13 Temmuz 2024 tarihinde Pensilvanya‘daki mitinginde suikast girişimine uğradı ve sağ kulağından yaralandı.
Ailesi ve kökeni
Donald Trump, baba tarafından Alman, anne tarafından İskoç kökenli bir aileden gelmektedir. Berber olan büyükbabası Frederick Trump, 1869’da Almanya‘nın Kallstadt beldesinde doğdu. 1885 yılında henüz on altı yaşındayken Amerika‘ya göç etti. İlk önce ablası ve eniştesinin yanında Manhattan’da kaldı ve berber olarak çalıştı. 1891’de Seattle’a gidip lokanta işletti, sonra Kanada Klondike bölgesinde altın arayanlar arasına katıldı. Sadece altın çıkarmakla kalmayıp kendisi gibi altınla zengin olmak isteyenlere yer belirleyip, yiyecek-içecek sattı, genelev işletti. 1892 yılında ABD vatandaşı oldu. Zengin olduktan sonra Almanya’ya gidip memleketlisi olan Elizabeth Christ ile 1902 yılında evlendi. 2 yıl New York’ta oturduktan sonra karısının çektiği sıla hasreti nedeniyle memleketlerine döndüler.
Tekrar Alman (Bavyera) vatandaşı olmak için başvurdu fakat asker kaçağı sayıldığı için kabul edilmedi. İstenmeyen yabancı muamelesi görerek 1905 yılında sınır dışı edildi ve ailesiyle Amerika’ya geri döndü.[4] 11 Ekim 1905 tarihinde Fred Trump adında bir oğlu oldu. Baba Frederick Trump 1918 yılında İspanyol gribi pandemisinde ölünce oğlu Fred Trump genç yaşına rağmen ticarete atılmak zorunda kaldı. 22 yaşına gelince Elizabeth Trump & Son adlı şirketi kurdu. Bu yıllarında siyahi karşıtı Ku Klux Klan adlı örgüte üye olduğu için kısa bir süre tutuklu kaldı. II. Dünya Savaşı sonrasında işlerini büyüterek servet sahibi oldu. Amerika Birleşik Devletleri Donanması ve askerleri için kışla tarzında evler yaptı. Yine bu dönemlerde New York Queens’te arsa alım satımına başladı. Irkçı bir tavırla siyahilere daire satmadı. 1935 yılında İskoç göçmeni olan Mary Mecleod‘la evlenerek Maryanne, Frederick Jr, Elizabeth, Donald ve Robert adlarında beş çocuk sahibi oldu.
Yaşamı
Gençliğinde Trump
Afbeelding met persoon, pak, person, jurk Automatisch gegenereerde beschrijving
Trumpp (en sağda) ve eşi Ivana, 1985 yılında Suudi Arabistan Kralı Fahd için verilen devlet yemeğinde ABD Başkanı Ronald Reagan ve First Lady Nancy Reagan ile birlikte kabul sırasında.
Mary Anne MacLeod ve Fred Trump’ın beş çocuğundan biri olan Donald Trump, 14 Haziran 1946 tarihinde New York, Queens‘de doğdu. 1981 yılında kardeşi Frederick Trump Jr. alkol bağımlılığı sebebiyle hayatını kaybetti.
Donald Trump hareketli bir çocukluk geçirdi. Ergenlik döneminde okuldaki müzik öğretmenine yumruk atmıştır. Ardından askeri lisede okudu. 1964 yılında mezun olunca subay olmak istemedi. O yıllardaki tek hayali Hollywood‘da film yapımcısı olmaktı. Babasının kendisini New York’taki bir köprü açılışına götürmesi onun için bir milattı denebilir. Üniversite eğitimini iki yıl Fordham, iki yıl da Pensilvanya Üniversitesi‘nde tamamladı. Bu dönemlerde babası Fred Trump işlerini büyütmüş, 200 milyon dolar gibi bir servet sahibi olmuştu. Trump Vietnam Savaşı‘na da ayağında topuk dikeni olduğu gerekçesiyle katılmadı.
Yükseköğretimden sonra 1971’de babasının Elizabeth Trump & Son Co. adlı daire kiralık şirketini ele aldı. Şirketin adını The Trump Organization diye değiştirdi. Şirketin adını, niteliğini ve merkezini değiştirdi. O dönemlerde yaşanan petrol krizi ABD ekonomisini, dolayısıyla da Trumpları da etkiledi. Donald Trump sonraki süreçte babasından aldığı 350 bin dolarla iş hayatına atıldı. Farklı projeler üzerinde farklı isimlerle çalıştı. Manhattan’da harap halde olan Commodore Hotel’i satın alıp yenilemek isteyince babası da dahil çevresindekiler ona karşı çıktı. Fakat bu isteğini de gerçekleştirdi. Hyatt Otelleri’nin sahibi olan Jay Pritzker ile ortak oldu (1975). Hem bu ortaklığı hem de vergi vermemek için belediye ile yaptığı 40 yıllık anlaşma onun ilk başarıları olarak dikkat çekti. 1400 odalı Grand Hyatt Oteli ile yılda 30 milyon dolar kâr elde etti. 1978’de Manhattan‘ın işlek caddelerinden birindeki bir binayı 25 milyon dolarlık banka kredisiyle alıp 68 katlı bir gökdelen yaptırdı. Yaptırdığı daireler 1983’te oldukça ilgi görüp satıldı. İlk önce Tiffany mücevher mağazası nedeniyle Tiffany Kulesi adını verdiği bu binaya daha sonra Trump Kulesi (Trump Tower) adını verdi. Medyada daha fazla ün kazanmasında Central Park’taki buz pateni pistinin etkisi büyük oldu. Belediyenin yedi yıldır bitiremediği ve toplamda 20 milyon dolar harcadığı inşaat, Trump ile beraber üç ayda üç milyon dolara tamamlanmış oldu. Sonraki dönemde ise Trump Place ile beş milyar dolarlık bir projeyi gerçekleştirdi. Sadece doğduğu şehir New York’ta değil, Chicago, Miami, Las Vegas ve dünyanın birçok yerinde Trump Tower, Trump Plaza, Trump International gibi yatırımlar gerçekleştirdi. 2004 yılında NBC‘deki programı ile şov dünyasına adım attı. Programda kullandığı “Kovuldun!” sözü çok dikkat çekti. Gallup’un anketlerine göre Trump, 12 yaş üstündeki Amerikalıların %98’i tarafından tanınıyordu.
Donald Trump emlak işlerinin yanı sıra 1998’de kendi adını taşıyan bir vakıf kurdu. 2016 yılındaki başkanlık seçimleri için bu vakıf aracılığıyla para topladığı iddiasıyla hakkında soruşturma açıldı. Miss Universe, Miss USA ve Miss Teen US gibi güzellik yarışmalarıyla ilgilenip bunlardan pay satın aldı. Kendi adını taşıyan ve emlak üzerine ücretli eğitim veren bir üniversite açtı. Bu üniversite 2005-2010 yılları arasında faaliyet gösterdi.[12] Donald Trump, Türkiye’de İstanbul Mecidiyeköy’de Trump Towers Mall adında rezidans ve alışveriş merkezini 2012 yılında Doğan Holding ile açarak İstanbul’da büyük bir yatırım gerçekleştirdi. Trump Towers’ın açılışına dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan katıldı.
Evlilikleri ve çocukları
2016 yılındaki seçim kampanyalarında eşi Melania Trump‘la birlikte.
Donald Trump toplamda üç evlilik yaptı. Bu evliliklerden üç erkek iki de kız çocuğu olmak üzere toplamda beş çocuk sahibi oldu. Ayrıca 2020 yılı itibarıyla on da torunu bulunmaktadır. Trump ilk olarak 1972 yılında Çek model Ivana Zelníčková ile evlendi. Bu evliliğinden Donald Trump Jr., Ivanka ve Eric adında üç çocuğu oldu. İkili 1992 yılında ise boşanmalarına rağmen bir süre yakın ilişkileri devam etti. Bu evlilikten olan çocukların üçü de babalarının şirketlerinde yöneticilik yapmaktadır. 1997 yılına gelindiğinde Trump bu sefer aktris Marla Maples‘la evlendi. Bu evlilikten de Tiffany adında bir çocuk sahibi oldu. İki yıl sonra, 8 Haziran 1999’da bu evliliğini de sonlandırdı. 2005 yılında Sloven model Melania Knauss‘la evlendi. Mart 2006’da oğulları Barron doğdu. Melania’nın seçim kampanyaları sırasında eşi hakkındaki konuşması Barack Obama‘nin eşi Michelle Obama‘nın Demokrat Parti Kongresi’nde yaptığı konuşmayla benzer içerik barındırması medyada tartışma yarattı. ” Bazen evde iki erkek çocuğum var, genç bir oğlum ve kocam” şeklindeki söylemiyle de tekrar gündeme geldi.
Önceki adaylıkları
Trump başkanlık öncesindeki siyasi düşüncelerinde birçok farklı tutum sergiledi. Siyasi çevrelerde tanınması 1980 yılındaki başkanlık seçiminde Ronald Reagan‘ı desteklemesiyle başladı. Reform Partisi ile olan ilişiğini 2001 yılında kesti. 2001’den 2008’e kadar Demokrat Parti‘yi destekledi. 2008 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı John McCain‘i destekledi. 2011 yılına kadar altı Cumhuriyetçi, dört de Demokrat adaya mali destek sağladı. Bu desteğini 2011 sonrasında sadece Cumhuriyetçilere kaydırdı. 1988, 2004 ve 2012’de başkanlık için adı geçmiş olsa bile ilk kez 2000 yılındaki seçim için aday oldu.
Donald Trump’ın 2000 yılındaki seçim kampanyalarında kullandığı logo
Trump’ın başkan adaylığı serüveni 1987’li yıllara dayanmaktadır. Henüz o yıllarda başkan adaylığı için adı geçen isimlerden biri oldu. 8 Ekim 1999’da CNN ekranında Larry King‘in bir programında Amerikan başkanlığına aday olacağını açıkladı. Yardımcınız kim olacak sorusuna ise siyahi sunucu Oprah Winfrey cevabını verdi. 2000 yılındaki seçimlere Reform Partisi‘nden başkan adayı oldu. Fakat daha sonra yarıştan çekildi. NBC’deki programı ile daha da tanınan Trump, 2004’teki başkanlık seçimi içinde adı geçti. Bush‘ın izlediği Irak politikasını yoğun bir şekilde eleştirdiyse de ona destek veren isimlerden biri olup, başkanlığa aday olmadı. 2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri için de 16 Haziran 2015’te Manhattan 5. Cadde’de bulunan Trump Tower’daki konuşmasıyla Cumhuriyetçi Parti‘den başkan adaylığını açıklayarak şu ifadeleri kullandı: “Bayanlar ve baylar, Amerikan başkanlığı için yarışıyorum ve ülkemizi tekrar harika bir yer haline dönüştüreceğiz.”
İş kariyeri
Emlak
1968’den başlayarak Trump, New York şehrinin dış ilçelerinde orta sınıf kiralık konutlara sahip olan babası Fred’in emlak şirketi Trump Management’ta çalışıyordu. 1971’de şirketin başkanı oldu ve The Trump Organization’ı şemsiye marka olarak kullanmaya başladı.
Manhattan gelişmeleri
Trump, 1978’de ailesinin ilk Manhattan girişimi olan Grand Central Terminal’in bitişiğindeki terk edilmiş Commodore Hotel’in yenilenmesiyle halkın dikkatini çekti. Finansman, Hyatt ile ortaklaşa 70 milyon dolarlık bir banka inşaatı finansmanı garanti eden Fred Trump tarafından düzenlenen 400 milyon dolarlık bir şehir emlak vergisi indirimi ile kolaylaştırıldı. Otel 1980’de Grand Hyatt Hotel olarak yeniden açıldı ve aynı yıl Trump, Midtown Manhattan’da karma kullanımlı bir gökdelen olan Trump Tower’ı geliştirme haklarını aldı. Bina, Trump Corporation’ın genel merkezine ve Trump’ın PAC’sine ev sahipliği yapıyor ve 2019’a kadar Trump’ın ana ikametgâhıydı.
1988’de Trump, bir banka konsorsiyumundan 425 milyon dolarlık (2021’de 974 milyon dolara eşdeğer) bir krediyle Manhattan’daki Plaza Hotel’i satın aldı. İki yıl sonra, otel iflas koruması için başvuruda bulundu ve 1992’de bir yeniden düzenleme planı onaylandı. 1995’te Trump, kişisel garantili krediler de dahil olmak üzere borçlarını ödemek için Plaza Hotel’i mülklerinin çoğuyla birlikte sattı.
1996’da Trump, 40 Wall Street’teki çoğu boş olan 71 katlı gökdeleni satın aldı ve daha sonra Trump Building olarak yeniden markalandı ve onu yeniledi. 1990’ların başında Trump, Hudson Nehri yakınlarındaki Lincoln Meydanı mahallesinde 70 dönümlük (28 hektar) bir arazi geliştirme hakkını kazandı. 1994’te diğer girişimlerden gelen borçlarla mücadele eden Trump, projedeki hissesinin çoğunu Riverside South projesinin tamamlanmasını finanse edebilen Asyalı yatırımcılara sattı.
Mar-a-Lago
1985’te Trump, Florida, Palm Beach’teki Mar-a-Lago mülkünü satın aldı. 1995 yılında, mülkü bir başlangıç ücreti ve yıllık aidat ile özel bir kulübe dönüştürdü. Evin bir kanadını özel konut olarak kullanmaya devam etti. 2019’da Trump, Mar-a-Lago’yu ana ikametgâhı ilan etti.[24]
Atlantic City kumarhaneleri
1984’te Trump, Holiday Corporation’ın finansman ve yönetim yardımıyla Atlantic City, New Jersey’de bir otel ve kumarhane olan Trump Plaza’da Harrah’s’ı açtı. Kârsızdı ve Trump, Mayıs 1986’da Holiday’e 70 milyon dolar ödedi ve tek kontrolü ele geçirdi.[34] Trump daha önce Atlantic City’de Hilton Corporation’dan 320 milyon dolara bir otel ve kumarhane satın almıştı. 1985’te tamamlandığında Trump Kalesi oldu. Eşi Ivana 1988 yılına kadar idare etti.
Trump, 1988’de üçüncü bir Atlantic City mekanı olan Trump Taj Mahal’ı satın aldı. 675 milyon dolarlık değersiz tahvillerle finanse edildi ve 1.1 milyar dolara tamamlandı, Nisan 1990’da açıldı. Trump 900 milyon dolarlık kişisel borcunu azaltmak için, batmakta olan Trump Shuttle havayolu şirketini, mega yatını, kumarhanelerine kiralanan ve limanda tutulan Trump Princess’i ve diğer işletmeleri sattı.
1995 yılında Trump, Trump Plaza, Trump Castle ve Gary, Indiana’daki Trump Casino’nun sahipliğini üstlenen Trump Hotels & Casino Resorts’u (THCR) kurdu. THCR, Tac Mahal’i 1996’da satın aldı ve 2004, 2009 ve 2014’te iflas etti ve Trump’a yüzde 10 sahiplik bıraktı. 2009 yılına kadar başkan olarak kaldı.
Golf sahaları
Trump Organizasyonu, 1999’da golf sahaları inşa etmeye ve satın almaya başladı. On dört sahaya sahip ve dünya çapında Trump markalı üç sahası daha yönetiyor.
Trump, başkanlığının 1.461 gününün 428’inde (yaklaşık üçte biri) bir Trump Organizasyonu mülkünü ziyaret etti ve her 5,6 günde bir olmak üzere 261 tur golf oynadığı tahmin ediliyor.
Markalama ve lisanslama
Trump adı, gıda maddeleri, giyim, yetişkin eğitim kursları ve ev mobilyaları dahil olmak üzere çeşitli tüketici ürünleri ve hizmetleri için lisanslanmıştır. The Washington Post tarafından yapılan bir analize göre, Trump’ın adını içeren ve şirketlerine en az 59 milyon dolar gelir getiren 50’den fazla lisanslama veya yönetim anlaşması var. 2018 yılına kadar sadece iki tüketim malları şirketi onun adına lisans vermeye devam etti.
Yan girişimler
Eylül 1983’te Trump, Amerika Birleşik Devletleri Futbol Ligi’nde bir takım olan New Jersey Generals’ı satın aldı. 1985 sezonundan sonra lig, büyük ölçüde Trump’ın oyunları bir sonbahar programına taşıma stratejisi (seyirciler için NFL ile rekabet ettikleri yer) ve kuruluşa karşı bir antitröst davası açarak NFL ile birleşmeye zorlama nedeniyle kapandı.
Trump’ın işletmeleri, Atlantic City’deki Trump Plaza’nın bitişiğindeki Atlantic City Kongre Salonu’nda birkaç boks maçına ev sahipliği yaptı ve bu maçlar burada oynanıyormuş gibi tanıtıldı. 1989 ve 1990’da Trump, Tour de France veya Giro d’Italia gibi Avrupa yarışlarının Amerikan eşdeğerini yaratma girişimi olan Tour de Trump bisiklet sahne yarışına adını verdi.
1986’dan 1988’e kadar Trump, şirketi devralmayı planladığını öne sürerek çeşitli halka açık şirketlerde önemli miktarda hisse satın aldı ve ardından hisselerini kar için sattı, bazı gözlemcilerin onun yeşil postayla uğraştığını düşünmesine yol açtı. New York Times, Trump’ın başlangıçta bu tür hisse senedi işlemlerinde milyonlarca dolar kazandığını, ancak daha sonra “yatırımcılar onun devralma konuşmasını ciddiye almayı bıraktıktan sonra bu kazançların hepsini değilse de çoğunu kaybettiğini” buldu.
1988’de Trump, New York City, Boston ve Washington DC’de 21 uçak ve iniş hakkı olan Eastern Air Lines Shuttle’ı satın aldı. Trump operasyonu Trump Shuttle olarak yeniden adlandırdı ve 1992’ye kadar işletti. Trump, havayolundan kar elde edemedi ve onu USAir’e sattı.
1992’de Trump, kardeşleri Maryanne, Elizabeth ve Robert ve her biri yüzde 20’şer hisseye sahip kuzeni John W. Walter, All County Building Supply & Maintenance Corp.’u kurdu. paravan şirket, Trump’ın kiralık birimleri için hizmet ve malzeme sağlayan satıcılara ödeme yapmak ve ardından bu hizmetleri ve malzemeleri yüzde 20-50 ve daha fazla karla Trump Management’a faturalamak için paravan şirket. Sahipler, işaretlemelerden elde edilen gelirleri paylaştı. Artan maliyetler, Trump’ın kiralık birimlerinin kiralarını artırmak için devlet onayı almak için gerekçe olarak kullanıldı.
1996’dan 2015’e kadar Trump, Miss USA ve Miss Teen USA dahil olmak üzere Miss Universe yarışmalarının tamamına veya bir kısmına sahipti. Zamanlama konusunda CBS ile olan anlaşmazlıklar nedeniyle, 2002’de her iki yarışmayı da NBC’ye götürdü. 2007’de Trump, Miss Universe’ün yapımcısı olarak yaptığı çalışmalar nedeniyle Hollywood Walk of Fame’de bir yıldız aldı. NBC ve Univision, yarışmaları Haziran 2015’te yayın programlarından çıkardı.
Trump Üniversitesi
[değiştir | kaynağı değiştir]
2004 yılında Trump, 1.500 ila 35.000 ABD Doları arasında değişen emlak eğitimi kursları satan bir şirket olan Trump Üniversitesi’ni kurdu. New York Eyalet yetkilileri, şirkete “üniversite” kelimesini kullanmasının eyalet yasalarını ihlal ettiğini (akademik bir kurum olmadığı için) bildirdikten sonra, adı 2010 yılında Trump Entrepreneur Initiative olarak değiştirildi.
2013 yılında New York Eyaleti, şirketin yanlış beyanda bulunduğu ve tüketicileri dolandırdığı iddiasıyla Trump Üniversitesi’ne karşı 40 milyon dolarlık bir hukuk davası açtı. Ayrıca, federal mahkemede Trump ve şirketlerine karşı iki toplu dava açıldı. Dahili belgeler, çalışanlara sıkı satış yaklaşımı kullanma talimatı verildiğini ortaya çıkardı ve eski çalışanlar, Trump Üniversitesi’nin öğrencilerini dolandırdığını veya onlara yalan söylediğini ifade etti. 2016 başkanlık seçimlerini kazandıktan kısa bir süre sonra Trump, üç davayı çözmek için toplam 25 milyon dolar ödemeyi kabul etti.
Vakıf
Donald J. Trump Vakfı, 1988’de kurulmuş özel bir vakıftı. Vakfın son yıllarında, fonlarının çoğu, 2009’dan 2014’e kadar hayır kurumuna herhangi bir kişisel fon bağışlamayan Trump dışındaki bağışçılardan geliyordu. Vakıf, sağlık ve sporla ilgili hayır kurumlarının yanı sıra muhafazakar gruplara da bağışta bulundu.
2016’da The Washington Post, hayır kurumunun kendi kendine işlem yaptığı iddiası ve olası vergi kaçakçılığı da dahil olmak üzere çeşitli potansiyel yasal ve etik ihlaller işlediğini bildirdi. Yine 2016’da New York Eyaleti başsavcılığı, vakfın hayır kurumlarıyla ilgili New York yasalarını ihlal ettiğini söyledi ve New York’taki bağış toplama faaliyetlerini derhal durdurmasını emretti. Trump’ın ekibi Aralık 2016’da vakfın feshedileceğini duyurdu.
Haziran 2018’de New York başsavcılığı, vakıf, Trump ve yetişkin çocuklarına karşı 2,8 milyon dolar tazminat ve ek cezalar talep eden bir hukuk davası açtı Aralık 2018’de vakıf faaliyetini durdurdu ve tüm varlıklarını diğer hayır kurumlarına dağıttı.[82] Kasım 2019’da bir New York eyalet yargıcı, kısmen başkanlık kampanyasını finanse etmek için vakfın fonlarını kötüye kullandığı için Trump’a bir grup hayır kurumuna 2 milyon dolar ödeme emri verdi.
Hukuki işler ve iflaslar
Fixer Roy Cohn, 1970’lerde ve 1980’lerde 13 yıl boyunca Trump’ın avukatı ve akıl hocası olarak görev yaptı. Trump’a göre Cohn, arkadaşlıkları nedeniyle bazen ücretlerden feragat etti. 1973’te Cohn, Trump’ın, Trump’ın mülklerinde ırk ayrımcılığı uygulamaları olduğu suçlamasıyla ABD hükûmetine 100 milyon dolarlık (2021’de 610 milyon dolara eşdeğer) Trump ve Cohn, karşı dava reddedilip hükûmetin davası ilerleyince o davayı kaybetti. 1975’te, Trump’ın mülklerinin, diğer şeylerin yanı sıra, iki yıl boyunca her hafta tüm boş apartman dairelerinin bir listesini New York Urban League’e vermesini gerektiren bir anlaşma yapıldı. Cohn, federal hükûmetle başa çıkmak için Stone’un hizmetlerinden yararlanan Trump’a siyasi danışman Roger Stone’u tanıttı.
USA Today’in devam eden çetelesine göre, Kasım 2016 itibarıyla, Trump ve işletmeleri 4.000’den fazla eyalet ve federal yasal davada yer aldı.
Trump kişisel iflas başvurusunda bulunmazken, Atlantic City ve New York’taki aşırı kaldıraçlı otel ve kumarhane işletmeleri, 1991 ile 2009 arasında altı kez Bölüm 11 iflas koruması başvurusunda bulundu.
1980’lerde 70’ten fazla banka Trump’a 4 milyar dolar borç vermişti, ancak 1990’ların başındaki kurumsal iflaslarının ardından, çoğu büyük banka Trump’a borç vermeyi reddetti ve yalnızca Deutsche Bank hala borç para vermeye istekliydi.]6 Ocak Amerika Birleşik Devletleri Kongre Binası saldırısından sonra banka, gelecekte Trump veya şirketi ile iş yapmama kararı aldı.
Nisan 2019’da Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi, Trump’ın bankaları, Deutsche Bank ve Capital One ve muhasebe firması Mazars USA’dan mali ayrıntılar isteyen mahkeme celpleri yayınladı. Buna cevaben Trump, ifşaları engellemek için bankalara, Mazars’a ve komite başkanı Elijah Cummings’e dava açtı. Mayıs ayında, DC Bölge Mahkemesi yargıcı Amit Mehta, Mazars’ın mahkeme celbine uyması gerektiğine karar verdi[96] ve New York Güney Bölge Mahkemesi yargıcı Edgardo Ramos, bankaların da uyması gerektiğine karar verdi. Trump’ın avukatları, Kongre’nin “Anayasa’nın yürütme organına ayırdığı yasa uygulama yetkisini kullanma” yetkisini gasp etmeye çalıştığını ileri sürerek kararları temyiz etti.
Medya kariyeri
Kitapları
Hayalet yazarları kullanan Trump, kendi adı altında ticari, finansal veya politik konularda 19 adede kadar kitap üretti. İlk kitabı The Art of the Deal (1987), New York Times Best Seller oldu. Trump ortak yazar olarak kabul edilirken, kitabın tamamı Tony Schwartz tarafından yazılmıştır. The New Yorker’a göre, “Kitap, Trump’ın ününü New York City’nin çok ötesine taşıyarak onu başarılı iş adamının amblemi haline getirdi. Trump, cildi İncil’den sonra ikinci favori kitabı olarak adlandırdı.
Film ve televizyon
Trmup, 1985’ten 2001’e kadar birçok filmde ve televizyon programında kamera hücresi görüntüsü yaptı.
Trump’ın 1980’lerin sonlarından beri profesyonel güreş promosyonu WWE ile ara sıra bir ilişkisi vardı. 2007’de WrestleMania 23’te göründü ve 2013’te WWE Hall of Fame’in ünlüler kanadına alındı.
1990’lardan başlayarak, Trump ulusal çapta yayın yapan Howard Stern Show’a yaklaşık 24 kez konuk oldu. Ayrıca Trumped adında kendi kısa biçimli konuşma radyo programı da vardı ! (hafta içi bir ila iki dakika) 2004’ten 2008’e. 2011’den 2015’e kadar, Fox & Friends’te haftalık ücretsiz konuk yorumcuydu.
2004’ten 2015’e kadar Trump, The Apprentice ve The Celebrity Apprentice adlı reality şovların ortak yapımcısı ve sunucusuydu. The Apprentice’de Trump, baş yönetici rolünü oynadı ve yarışmacılar, Trump Organizasyonunda bir yıllık istihdam için yarıştı. The Celebrity Apprentice’te ünlüler hayır kurumları için para kazanmak için yarıştı. Her iki şovda da Trump, “Kovuldun” sloganıyla yarışmacıları eledi
1989’dan beri üye olan Trump, 6 Ocak 2021’de ABD Kongre Binası’na yönelik çete saldırısını kışkırtmaktan ve “kendini hedef alan pervasızca yanlış bilgilendirme kampanyasından” dolayı bir disiplin komitesi duruşmasıyla yüzleşmek yerine Şubat 2021’de Screen Actors Guild’den istifa etti. İki gün sonra sendika, onun geri kabulünü kalıcı olarak yasakladı.
Başkanlık kampanyaları
Trump’ın siyasi parti üyeliği defalarca değişti. 1987’de Cumhuriyetçi, 1999’da Reform Partisi’nin New York eyaleti üyesi olan Bağımsızlık Partisi üyesi, 2001’de Demokrat, 2009’da Cumhuriyetçi, 2011’de bağımsız ve 2012’de Cumhuriyetçi. 1987’de Trump, dış politika ve federal bütçe açığının nasıl kapatılacağı konusundaki görüşlerini ifade eden üç büyük gazeteye tam sayfa ilanlar verdi. Yerel ofis için aday olmayı reddetti, ancak cumhurbaşkanlığı için değil. 1988’de Lee Atwater’a başvurarak Cumhuriyetçi aday George H. W. Bush’un aday arkadaşı olarak değerlendirilmesini istedi. Bush, talebi “tuhaf ve inanılmaz” buldu.
2000 başkanlık kampanyası ve 2011 başkanlık yarışına dair ipuçları
2000 yılında Trump, Kaliforniya ve Michigan ön seçimlerinde 2000 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri için Reform Partisi adayı olarak aday gösterildi ancak Şubat 2000’de yarıştan çekildi. muhtemel Cumhuriyetçi aday George W. Bush ve muhtemelen Demokrat aday Al Gore, Trump’a yüzde yedi destek gösterdi.
2011’de Trump, 2012 seçimlerinde Başkan Barack Obama’ya karşı yarışmak, Şubat 2011’de Muhafazakar Siyasi Eylem Konferansı’nda (CPAC) ilk konuşmasını yapmak ve erken birincil eyaletlerde konuşmalar yapmak hakkında spekülasyon yaptı. Mayıs 2011’de aday olmayacağını açıkladı. ve Şubat 2012’de Mitt Romney’i onayladı. O zamanlar Trump’ın başkanlık hırsları genellikle ciddiye alınmıyordu
Seçim kampanyası (2016)
Trump’ın 2016 seçim kampanyalarında kullandığı logo.
16 Haziran 2015’te başkan adaylığını açıklayan Donald Trump, 2016 yılındaki seçim kampanyalarını belirli söylemler üzerine kurarak daha önce Başkan Ronald Reagan‘ın da kullandığı Make America Great Again sloganını kullandı. Kampanyası için haftada 2 milyon dolar harcayacağını açıkladı. Başkan yardımcılığı görevi için de Mike Pence‘yi seçtiğini Twitter hesabı üzerinden duyurdu. Rolling Stones‘in bazı şarkılarını kampanya süresince kullanması grubun tepkisini çekti. Adaylık süresince mal varlığını kesin olarak belirtmekten kaçındı. Daha sonra 10 milyar dolarlık mal varlığının bulunduğunu belirtti. Geçmiş yıllarında vergi kaçırdığı ortaya çıktı, rakibi Hillary Clinton‘la giriştiği münazarada Federal Hükûmet’e 20 yıl vergi vermediğini itiraf etti. Ardından Clinton’u suçlayarak senatörlük döneminde yasaları neden düzeltmediğini sordu. Seçim kampanyaları süresince Müslüman ve göçmen karşıtlığını içeren bir dil kullandı. Bundan dolayı siyaset, sanat, spor, bilim, teknoloji gibi camiaların önemli isimleri tarafından yoğun bir şekilde eleştirilip tepki gördü. Meksika ile ABD arasındaki sınıra duvar ördüreceğini vadederek, maliyetini Meksikaya ödeteceğini belirtti. Meksikalılara karşı da “Ülkeye uyuşturucu, suç getiriyorlar. Tecavüzcüler” söyleminde bulundu. Göçmen karşıtı söylemleri Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco‘nun da tepkisini çekti, Papa Trump’a karşı “Yalnızca duvarlar örmeyi düşünen biri Hristiyan olamaz” çıkışında bulundu. Kaliforniya‘da Müslüman bir gencin altı kişiyi yaralamasını hatırlatarak Müslümanların Amerikalılara karşı nefret duyduğunu iddia etti. Ardından da ülkeye turist ya da göçmen olarak gelmek isteyen Müslümanların geçici olarak engellenmesi gerektiğini dile getirdi. ABD’deki camilerin gözetim altında tutulmasını ve Müslümanların emniyet güçlerince ırksal olarak fişlenmesi (racial profiling) önerisinde bulunarak Suriyeli mültecileri geri göndereceğini vadetti. IŞİD‘i de “cehenneme gönderecek kadar bombalayacağını” ifade ederek, rakiplerinin bu terör örgütüne karşı kendisi gibi sert davranamayacağını, teröristlerin petrolle olan ilişkilerini keserek onları zayıflatacağını söyled. Hatta, Ağustos ayında partisinin Florida’da düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, Obama’nın IŞİD’in kurucusu olduğunu, Demokrat Parti’nin başkan adayı Hillary Clinton’ın da terör örgütünün kurucu ortaklarından olduğunu iddia etti. Şubat 2016’da güç düşüncesi ile savunduğu barış tezinin radikal İslamcı IŞİD, nükleer tehdidi olan İran ve komünist Çin‘e karşı caydırıcı bir etken olarak kullanılması gerekçesiyle Nobel Barış Ödülü‘ne aday gösterildi.
Trump’ın göçmen karşıtı söylemleri sadece Müslümanlara yönelik olmayıp ülkede yasa dışı yaşadığı düşünülen 11 milyon kişiye karşı oldu. Bu kişilerin Amerika’dan çıkartılması gerektiğini savundu, ardından yabancı düşmanlığı ve bunun için gereken maliyet konusunda eleştirilere maruz kaldı. Göçmenleri de kapsayan “doğumla gelen vatandaşlık” uygulamasına da karşı olduğunu açıkladı. Rusya ve Vladimir Putin‘le Obama dönemindeki ilişkilerden daha sağlıklı ilişkiler kurabileceğini iddia etti. İran‘la varılan nükleer program anlaşmasını başkan seçilmesi durumunda hemen iptal edeceğini söyledi.
Kadınlara yönelik söylemleri
Başkanlığı 20 Ocak 2017’de devralmasından sonra ABD’de başlayan Trump karşıtı protestolarda kadınlar ve ellerindeki pankartlar.
Adaylık süresince göçmen ve Müslüman karşıtı söylemlere sahip olan Trump, ayrıca cinsiyetçi söylemleriyle de tepki çekti. Hillary Clinton‘ın Barack Obama‘ya 2008’de mağlup olmasını “becerildi” anlamına gelen argo bir kelime ile değerlendirdi. Kürtaj karşıtı olarak bilinen Trump, 1973’ten beri ABD’de yasal olan kürtajın kaldırılması durumunda kürtaj olan kadınların cezalandırılması gerektiğini söyledi. Karşılaştığı tepkilerden sonra da, “kürtaj yapan doktorlar cezalandırılsın” şeklinde düzeltmede bulundu. Kendisinin bu söylemleri kadın ve sivil toplum örgütlerinin sert tepkisine neden oldu. Kuzey Karolina eyaletindeki seçim çalışmalarında düzenlediği konuşmaya katılan, Davud Yıldızı takıp üzerine Müslüman yazan ve “Selam, barış için geldim” yazılı bir tişört giyen 56 yaşındaki bir kadın güvenlik güçlerince salondan atıldı ve protesto edildi.1993 ve 1997 yıllarında hakkında iki taciz davası açılan Trump, seçim kampanyaları süresince birçok taciz iddiası ile gündeme geldi. 15 kadın, farklı zaman ve makânlarda Trump’ın kendilerini taciz ettiği iddiasında bulundu. Bu iddialardan birisi de Hollywood yıldızı Salma Hayek‘e aitti. Seçimlerden birkaç hafta önce kendisinin bir ses kaydı Washington Post tarafından yayımlandı. ‘Bir yıldız olduğunda kadınlara istediğin gibi muamele edebileceğini’ Billy Bush’a söylediği ses kaydındaki kadınlar hakkındaki ağır, aşağılayıcı ve küfürlü ifadeleri hem rakipleri hem de kendi partisinden birçok kimsenin tepkisini çekti. Hakkındaki iddiaları hayal ürünü olarak niteleyen Trump, ses kaydı için de yazılı ve sesli açıklamalar ile özür diledi.
Seçimler
Ana madde: 2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri
Eyaletlere göre seçim sonuçları: Kırmızı:Trump/Pence, Mavi:Clinton/Kaine
16 Haziran 2015’te Cumhuriyetçi partiden başkanlık kampanyalarına başlayan Trump, partisinden senatör Ted Cruz ve Ohio Valisi John Kasich‘den yapılan ön seçimler sonrasında sıyrılarak partinin tek adayı olarak kaldı.] 2016 Haziranının son günlerine doğru parti içinde gereken 1238 delege sayısına ulaşarak partinin resmi adayı olması kesinleşti. Yaygın görüşlere ve genel anket sonuçlarında çoğu kez Clinton’un gerisinde gösterilen Trump, 8 Kasım 2016’da yapılan seçimleri kazanarak 45. Amerika Birleşik Devletleri başkanı oldu. Trump yapılan son anketlerde rakibinin dört puan gerisinde gösteriliyordu. Seçimlerde Trump %46.1 Clinton ise %48.2 oy aldı. Clinton daha fazla oy almasına rağmen başkanlık için gerekli olan 270 eyalet delegesi sayısına ulaşamadı. ABD medyası seçim sonuçlarını sürpriz olarak gördü. Trump’ın seçilmesinden Obama’dan görevi devralmasına kadar geçen süreçte basında Rusya‘nın seçimleri müdahil olarak Trump’a yardım ettiği iddiaları ortaya atıldı. Bu iddialar arasında Rusya’nın elinde Trump’ın seks kaseti olduğu veya seçimlere siber olarak müdahale ettiği yönündeydi. CIA‘nın da Rusya’nın müdahalesi ve yardımı sonucuna vardığı iddiaların araştırılması için Başkan Barack Obama tarafından talimat verildi. Seçilmiş Başkan Trump ise bu iddiaları gülünç bularak: “Bu da yeni bir bahane. Ben inanmıyorum. Biz ülke genelinde büyük bir zafer kazandık. Her hafta ayrı bir bahane getiriyorlar” ifadelerini kullandı. Rusya tarafı ise iddiaları ABD–Rusya ilişkilerine zarar verme amaçlı olduğunu belirterek yalanladı.
Seçim analizlerine göre üniversite mezunu Amerikan seçmenlerinin %44’ü (ABD ortalaması %29), lisansüstü eğitim görenlerin yaklaşık %37’si Trump’a oy verdi. Kadınların ise yaklaşık %41’i Trump’a oy verdi, bu oran beyaz kadınlarda %52 olarak saptandı. Hane halkı gelirinin ortalama 56 bin dolar olduğu ABD’de, Trump’a oy veren ailelerin ortalama geliri 72 bin dolar iken, Clinton’a oy verenlerin ise 61 bin dolardı. Kendisinin başkan seçilmesini politika analistleri, gözlemciler ve siyaset bilimcileri neredeyse ‘imkânsız’ olarak görmekteydi.
Trump karşıtı protestolar
Ayrıca bakınız: 2017 Kadın Yürüyüşü
Donald Trump hem seçim kampanyaları hem de başkanlık görevini devralmasından sonraki süreçte birçok protesto ile karşılaştı. Daha önce kadınları, Müslümanları ve göçmenleri hedef alan söylemleri seçim kampanyası süresince miting ve konferanslarında protesto edilmişti. Özellikle görevi devraldığı yemin töreni sırasında başlayanTrump karşıtı protestolar ülke geneline yayılmakla kalmayıp Londra ve Paris gibi küresel şehirlere de sıçradı. Kapitalizm ve Trump karşıtı dövizler taşıyan göstericiler çeşitli mağaza ve dükkânların camını kırınca güvenlik güçlerince gruba müdahale edildi. New York, Boston, Chicago, Portland ve Oakland gibi şehirlerdeki protestolar yoğun katılım gördü. Bazı noktalarda göstericiler polisle çatıştı. Ayrıca “Kadın Yürüyüşü” (Women’s March) adındaki kadın protestoları başkent Washington ve New York gibi yerlerde yayılım gösterdi. Dag Hammarskjold Parkı’ndaki gösterilere 200 bin kişi katılım gösterdi. Ellerinde ‘benim bedenim, benim seçimim’, ‘bedenime dokunma’, ‘gelecek kadınların olacak’, ‘benim başkanım değil’, ‘ellerini çek’, ‘sevgi nefreti yenecek’ gibi pankartlar taşıyan kadınların protestosuna Madonna, Scarlett Johansson ve Alicia Keys gibi birçok isim katıldı.[179] Bu gösterilerde en az 217 kişi gözaltına alındı.
ABD Başkanlığı (2017-2021)
Trump, Suudi Arabistan Kralı Selman ve Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi Suudi Arabistan’da düzenlenen 2017 Riyad zirvesinde.
2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri sonrası Hillary Clinton‘ı ikinci sırada bırakarak ABD Başkanlığı görevine seçilen Trump, 20 Ocak 2017 tarihinde ABD kongresi‘nde yapılan törende yemin ederek görevine başladı. Göreve geldikten sonra Oval Ofis‘te Obama tarafından depoya kaldırılmış olan eski İngiltere Başbakanı Winston Churchill‘in büstünü geri getirip eski yerine koydurdu. İlk hafta 15 kararnameyi imzaladı, bunlar çoğunlukla seçim kampanyası süresince değindiği konular üzerineydi. Barack Obama tarafından uygulamasına geçilen Obamacare adlı sağlık reformunun süreç içerisinde kaldırılması için çalışma başlattı. Tepki çeken vaatlerinden olan Meksika sınırına duvar örülmesini, ülkeye yasal olmayan yollardan girişi engellemenin bir parçası olarak görüp ilgili başkanlık kararını imzaladı. Bu kararı Meksika ile ABD arasında gerilim yarattı. Duvarın maliyetini Meksika’ya ödeteceğini söyleyen Trump’a Peña Nieto tepki gösterdi. Duvar maliyeti konusunda Meksika’dan ithal edilen ürünlere yüzde yirmi vergi koyacağı bildirildi. Başkan adaylığı süresince yoğun bir şekilde eleştirdiği Trans-Pasifik Ortaklığı‘ndan ABD’nin çekilmesini içeren başkanlık emrini ise 24 Ocak 2017’de imzaladı. Bir gün sonra kürtajı destekleyen uluslararası kuruluşlara olan ABD desteğini kesti. İlk haftasında en tepki çeken imzası ise yine seçim vaatlerinden olan sınırı Müslümanlara kapatma girişimiydi. Irak, Suriye, Yemen, İran, Sudan, Somali ve Libyalı vatandaşlara vize kısıtlaması uygulayarak ülkeye girmelerini yasakladı. Suriyeli mültecilerin de ikinci bir emre kadar ülkeye alınmasını durdurdu. Başkanlık imzasından sonra ABD’deki bazı havalimanlarında gözaltına alınan Müslümanlar oldu. Ardından birçok şehirde protesto edilen bu uygulama, Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) tarafından açılan dava sonrasında federal yargıç tarafından askıya alındı.
Donald Trump, globalizmi (küreselcilik) sert bir şekilde redderken, vatanseverliği ve ekonomik milliyetçiliği savunmaktadır. Başkanlığı boyunca da vatanseverliği ve ekonomik milliyetçiliği ön plana çıkaran hamlelerde bulunmuştur (bazı ülkelerle ticarette ek ithalat vergileri, çeşitli ülkelere vize yasağı getirmesi, küresel fonlara devlet desteğini kesmesi v.b) .
Erken eylemler
[değiştir | kaynağı değiştir]
Trump, 20 Ocak 2017’de göreve başladı. Görevdeki ilk haftasında altı icra emri imzaladı : Uygun Fiyatlı Bakım Yasasının (“Obamacare”) yürürlükten kaldırılması beklentisiyle geçici prosedürler, Trans-Pasifik Ortaklığı müzakerelerinden çekilme, Mexico City politikası, Keystone XL ve Dakota Access Boru Hattı inşaat projelerine yetki vermek, sınır güvenliğini güçlendirmek ve ABD ile Meksika sınırı boyunca bir duvar inşa etmek için planlama ve tasarım sürecini başlatmak.
Trump’ın kızı Ivanka ve damadı Jared Kushner sırasıyla yardımcısı ve kıdemli danışmanı oldu.
Çıkar çatışmaları
Göreve başlamadan önce Trump, işlerini oğulları Eric ve Donald Jr ve bir iş ortağı tarafından yönetilen feshedilebilir bir tröst haline getirdi. İşlerinden kar elde etmeye ve yönetiminin politikalarının işlerini nasıl etkilediğini öğrenmeye devam etti. Trump, “yeni dış anlaşmalardan” kaçınacağını söylese de, Trump Organizasyonu Dubai, İskoçya ve Dominik Cumhuriyeti’ndeki operasyonlarını genişletmeye devam etti.
Trump, ABD Anayasasının Yerli ve Yabancı Maaş Maddelerini ihlal ettiği için dava edildi ve bu, hükümlerin esaslı bir şekilde dava edildiği ilk kez oldu. Davacılar, Trump’ın ticari çıkarlarının yabancı hükûmetlerin onu etkilemesine izin verebileceğini söylediler. Trump’ın görev süresi sona erdikten sonra, ABD Yüksek Mahkemesi davaları tartışmalı olarak reddetti.
İç politika
Trump, Başkan Danışmanı Ivanka Trump ve oğlu Donald Trump Jr. ile birlikte, 4 Ocak 2021
Ekonomi
Donald Trump’ın başkanlığı döneminde ABD ekonomisi genel anlamda büyüme gösterdi. 2017-2019 yılları arasındaki 3 yıllık dönemde ABD ekonomisinin büyüme hızı yıllık bazda %2,5 oldu ve büyüme hızının ortalama %2,0 olduğu Barack Obama dönemini geride bıraktı. 2012 yılından beri düşüş trendi gösteren enflasyon oranı başkanlığının ilk aylarında tekrar yükselse de %3 seviyesinin üzerine çıkmadı ve 2018 yılında yıllık enflasyon %1,9, 2019 yılında ise %2,3 olarak gerçekleşti. 2008 Ekonomik Krizi sonrasında %10’u bulan işsizlikte Barack Obama döneminde yaşanan gerileme Donald Trump’ın başkanlığı süresince de devam etti. 2019 yılı sonunda ABD‘de işsizlik oranı %3,5 olarak gerçekleşti.
Ekim 2017’de Trump, kurumlar vergisini kalıcı olarak %21’e düşüren, kişisel gelir vergisinde 2025’e kadar azalma sağlayan, çocuğu olan bireylerin vergi avantajını arttıran, veraset vergisinden muaf olma sınırını iki katına çıkararak 11.2 milyon $ yapan ve yerel ve eyalet vergilerindeki indirimi 10.000 $ ile sınırlayan Tax Cuts and Jobs Act of 2017 [en] adlı vergi yasasını imzaladı.
Donald Trump yönetimindeki ABD ekonomisi 2017-2019 yılları arasında büyüme gösterse de 2019 yılının sonunda Çin’de ortaya çıkan ve 2020’nin ilk aylarından itibaren tüm dünyada etkisini gösteren Covid-19 Pandemisi sebebi ile çok ciddi bir duraklama dönemine girdi. 2008 krizine göre etkileri katbekat daha büyük olan bu duraklama ABD’de işsizliğin 3 ay içerisinde %3,5’tan %14,7’ye fırlamasına ve ekonominin 2020 yılının ikinci çeyreğinde %31,3 küçülmesine yol açtı. 2020 yılı Ekim ayı itibari ile ABD’de işsizlik oranı tekrar %7,9’a geriledi. Enflasyon oranında düşüş devam etti ve yıllık enflasyon %1,3 olarak gerçekleşti.
İklim değişikliği, çevre ve enerji
Trump, iklim değişikliği konusundaki bilimsel fikir birliğini reddediyor. Yenilenebilir enerji araştırma bütçesini %40 oranında azalttı ve iklim değişikliğini engellemeye yönelik Obama dönemi politikalarını tersine çevirdi. Haziran 2017’de Trump, ABD’nin Paris Anlaşması’ndan çekildiğini duyurdu ve ABD’yi dünyada anlaşmayı onaylamayan tek ülke yaptı.
Trump, fosil yakıtların üretimini ve ihracatını artırmayı hedefliyordu. Doğal gaz, Trump döneminde genişledi, ancak kömür düşmeye devam etti. Trump, sera gazı emisyonlarını, hava ve su kirliliğini ve zehirli maddelerin kullanımını sınırlayanlar da dahil olmak üzere 100’den fazla federal çevre düzenlemesini geri aldı. Federal altyapı projeleri için hayvanlara yönelik korumaları ve çevre standartlarını zayıflattı ve Kuzey Kutbu Sığınağı’nda sondaj yapılmasına izin vermek gibi sondaj ve kaynak çıkarma için izin verilen alanları genişletti. Trump’ın başkan iken yaptıkları, “yasalarımızı yeniden yazmaya ve çevre korumalarının anlamını yeniden yorumlamaya yönelik çok agresif bir girişim” olarak adlandırıldı.
Deregülasyon
30 Ocak 2017’de Trump, idari kurumların çıkardığı her yeni düzenleme için “ortadan kaldırılmak üzere en az iki önceki düzenlemenin belirlenmesini” yöneten 13771 sayılı İcra Emri’ni imzaladı. Teşkilat savunucuları, bürokrasinin insanları iyi organize edilmiş, iyi finanse edilen çıkar gruplarına karşı korumak için var olduğunu söyleyerek Trump’ın eleştirilerine karşı olduklarını ifade ettiler.
Trump, diğer konuların yanı sıra sağlık, emek, ve çevre Trump, aralarında ağır akıl hastalarının silah almasını kolaylaştıran bir yasa tasarısının da bulunduğu, federal düzenlemeleri yürürlükten kaldıran 14 Kongre İnceleme Yasası kararı imzaladı. Göreve geldiği ilk altı hafta boyunca, genellikle “düzenlenen endüstrilerin talepleri üzerine yapılan” doksan federal yönetmeliği erteledi, askıya aldı veya tersine çevirdi. Politika Dürüstlüğü Enstitüsü Trump’ın önerilerinin %78’inin mahkemeler tarafından engellendiğini veya davaya üstün gelmediğini tespit etti.
Sağlık hizmeti
Trump, kampanyası sırasında Uygun Fiyatlı Bakım Yasasını (ACA) yürürlükten kaldırma ve değiştirme sözü verdi. Görevdeyken, Kanun’un uygulanmasını 13765 ve 13813 sayılı kararnamelerle küçülttü. Trump, Obamacare’in başarısız olmasına izin verme” arzusunu dile getirdi; yönetimi, ACA kayıt süresini yarıya indirdi ve reklam ve kaydı teşvik etmenin diğer yolları için finansmanı büyük ölçüde azalttı. Trump, yanlış bir şekilde, ACA tarafından sağlanan önceden var olan koşulların kapsamını koruduğunu iddia etti. Haziran 2018’de Trump yönetimi bireysel yetkinin kaldırılmasının ACA’yı anayasaya aykırı hale getirdiğini Yüksek Mahkeme önünde tartışan 18 Cumhuriyetçi liderliğindeki eyalete katıldı. Başarılı olsalardı, 23 milyona kadar Amerikalı için sağlık sigortası kapsamını ortadan kaldırırdı. 2016 kampanyası sırasında Trump, Medicare ve diğer sosyal güvenlik ağı programlarının finansmanını koruma sözü verdi, ancak Ocak 2020’de bu tür programlarda kesinti yapmayı düşünmeye istekli olduğunu öne sürdü.
Opioid salgınına yanıt olarak Trump, 2018’de uyuşturucu tedavileri için finansmanı artırmak üzere bir yasa imzaladı, ancak somut bir strateji oluşturamadığı için geniş çapta eleştirildi. ABD opioid aşırı doz ölümleri 2018’de biraz azaldı, ancak 2019’da 50.052 ölüm rekoruna yükseldi.
Sosyal sorunlar
Trump, 2016’da Roe v. Wade davasını “otomatik olarak” bozacak yargıçları atama sözü vererek ” yaşam yanlısı ” yargıçlar atamaya kararlı olduğunu söyledi. Ayrıca “geleneksel evliliği” desteklediğini, ancak eşcinsel evliliğin ülke çapında yasallığını “yerleşmiş” bir sorun olarak gördüğünü söyledi; Mart 2017’de yönetimi, Obama yönetiminin LGBT kişilerin ayrımcılığa karşı işyeri korumalarının temel bileşenlerini geri aldı.
Trump, görüşleri zamanla değişse de genel olarak silah kontrolüne karşı olduğunu söyledi. Görev süresi boyunca birkaç toplu infazdan sonra, silahlı şiddeti azaltmak için yasa teklif edeceğini söyledi, ancak bu Kasım 2019’da terk edildi. Yönetimi, koruma sağlayan Obama dönemi politikalarını iptal ederek marihuana karşıtı bir pozisyon aldı.
Trump uzun süredir idam cezasının savunucusudur. Onun yönetimi altında federal hükûmet, önceki 56 yılda ve 17 yıllık bir moratoryumdan sonra toplam 13 mahkûmu idam etti. 2016’da Trump, Waterboarding gibi sorgulama işkencesi yöntemlerinin kullanılmasını desteklediğini söyledi. ancak daha sonra Savunma Bakanı James Mattis’in muhalefeti nedeniyle bundan vazgeçmiş gibi göründü.
Ceza afları
[, onunla kişisel veya siyasi bağlantıları olan kişilere verildi. Trump, görev süresi boyunca, afları değerlendirmek için Adalet Bakanlığı’nın olağan prosedürlerinden kaçındı ; bunun yerine, sık sık iş arkadaşlarından veya ünlülerden gelen af taleplerini ağırladı.
2017’den 2019’a kadar aflar arasında eski Arizona şerifi Joe Arpaio ; bir denizaltının içindeki gizli alanların gizli fotoğraflarını çekmekten suçlu bulunan eski Donanma denizcisi Kristian Saucier ve sağcı yorumcu Dinesh D’Souza. Ünlü Kim Kardashian’ın talebi üzerine Trump, uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giyen Alice Marie Johnson’ın müebbet hapis cezasını hafifletti. Trump, Afganistan veya Irak’ta savaş suçları işlemekle suçlanan veya hüküm giyen üç Amerikan askerini affetti veya cezalarını geri aldı.
Kasım ve Aralık 2020’de Trump, 2007 Nisour Meydanı katliamında Iraklı sivilleri öldürmekten suçlu bulunan dört Blackwater özel güvenlik yüklenicisini affetti ; beyaz yakalı suçlular Michael Milken ve Bernard Kerik ; ve kızı Ivanka’nın kayınpederi Charles Kushner. Ayrıca, 2016 cumhurbaşkanlığı seçimlerine Rusya’nın müdahalesine ilişkin soruşturmalar sonucunda mahkûm edilen beş kişiyi de affetti: Michael Flynn, George Papadopoulos, Alex van der Zwaan, Kongre’ye yalan söylemek, tanık kurcalamak ve engelleme suçlarından 40 ay hapis cezası Temmuz ayında çoktan hafifletilmiş olan Stone ve Paul Manafort.
Trump, görevdeki son tam gününde 143 af ve ceza verdi; affedilenler arasında Steve Bannon, Trump bağış toplayan Elliott Broidy ve üç eski Cumhuriyetçi kongre üyesi yer alıyor. Cezası hafifletilenler arasında eski Detroit belediye başkanı ve Demokrat Kwame Kilpatrick ve spor kumarbazı Billy Walters vardı ; ikincisi, Trump’a karşı davasını savunması için eski Trump avukatı John M. Dowd’a on binlerce dolar ödemişti.
Lafayette Meydanı protestocularının kaldırılması ve fotoğraf çekimi
1 Haziran 2020’de federal kolluk kuvvetleri, Beyaz Saray’ın dışındaki Lafayette Meydanı’ndan büyük ölçüde barışçıl bir protestocu kalabalığını uzaklaştırmak için coplar, plastik mermiler, biber gazı mermileri, ses bombaları ve duman kullandı. Trump daha sonra protestocuların önceki gece küçük bir ateş yaktığı St. John’s Piskoposluk Kilisesi’ne yürüdü; elinde bir İncil tutan fotoğraflar için poz verdi ve daha sonra üst düzey yönetim yetkilileri fotoğraflarda ona katıldı. Trump, 3 Haziran’da protestocuların (31 Mayıs’ta) kiliseyi yakmaya çalıştıkları ve neredeyse başardıkları” için temize çıkarıldığını söyledi ve kiliseyi “ağır şekilde yaralanmış” olarak nitelendirdi.
Dini liderler, protestoculara yönelik muameleyi ve fotoğraf fırsatının kendisini kınadı. Pek çok emekli askeri lider ve savunma yetkilisi, Trump’ın ABD ordusunu polis şiddeti karşıtı protestoculara karşı kullanma önerisini kınadı. Genelkurmay Başkanı General Mark A. Milley daha sonra yürüyüşte Trump’a eşlik ettiği ve böylece “ordunun iç siyasete karıştığı algısını yarattığı” için özür diledi.
Göçmenlik
Trump’ın önerdiği göçmenlik politikaları, kampanya sırasında sert ve tartışmalı bir tartışma konusuydu. Yasadışı hareketi kısıtlamak için Meksika-Amerika Birleşik Devletleri sınırına bir duvar inşa etme sözü verdi ve bunun bedelini Meksika’nın ödeyeceğine söz verdi. Amerika Birleşik Devletleri’nde ikamet eden milyonlarca yasadışı göçmeni sınır dışı etme sözü verdi ve doğuştan vatandaşlığı ” çapa bebekleri ” teşvik ettiği için eleştirdi. Başkan olarak, sık sık yasadışı göçü bir “istila” olarak tanımladı ve göçmenleri suç çetesi MS-13 ile birleştirdi ancak mevcut araştırmalar gösteriyor ki belgesiz göçmenler, yerli Amerikalılardan daha düşük bir suç oranına sahiptir.
Trump, Orta Amerika’dan gelen sığınmacılara karşı herhangi bir modern ABD başkanından daha sert göçmenlik uygulama politikaları uygulamak da dahil olmak üzere, göçmenlik yaptırımlarını büyük ölçüde artırmaya çalıştı.
2018’den itibaren Trump, çoğu Orta Amerikalı göçmenin ABD’ye sığınma talebinde bulunmasını durdurmak için ABD-Meksika sınırına yaklaşık 6.000 asker konuşlandırdı ve 2020’den itibaren, devlet yardımlarını kullanan göçmenlerin yeşil yoluyla daimi ikamet izni almasını kısıtlamak için kamuya açık suçlama kuralını kullandı. Trump, ABD’ye kabul edilen mülteci sayısını rekor seviyelere indirdi. Trump göreve geldiğinde yıllık sınır 110.000 idi; Trump, 2020 mali yılında 18.000 ve 2021 mali yılında 15.000 sınır belirledi. Trump yönetimi tarafından uygulanan ek kısıtlamalar, mülteci başvurularının işlenmesinde önemli darboğazlara neden oldu ve izin verilen sınırlara kıyasla daha az sayıda mültecinin kabul edilmesine neden oldu.
Seyahat yasağı
2015 San Bernardino saldırısının ardından Trump, Müslüman yabancıların daha güçlü inceleme sistemleri uygulanıncaya kadar Amerika Birleşik Devletleri’ne girmesini yasaklamayı önerdi. Daha sonra, önerilen yasağı “kanıtlanmış bir terörizm geçmişi” olan ülkelere uygulanacak şekilde yeniden çerçevelendirdi.
27 Ocak 2017’de Trump, güvenlik endişelerini gerekçe göstererek mültecilerin kabulünü 120 gün süreyle askıya alan ve Irak, İran, Libya, Somali, Sudan, Suriye ve Yemen vatandaşlarının girişini 90 gün süreyle reddeden 13769 sayılı Kararnameyi imzaladı. Kararın derhal ve uyarı yapılmadan yürürlüğe girmesi havalimanlarında kafa karışıklığına ve kaosa neden oldu. Ertesi gün havalimanlarında yasağa karşı protestolar başladı. Düzene yönelik yasal itirazlar, ülke çapında ihtiyati tedbir kararlarıyla sonuçlandı. Irak’ı hariç tutan ve başka muafiyetler tanıyan 6 Mart’ta gözden geçirilmiş bir karar, üç eyaletteki federal yargıçlar tarafından yeniden engellendi. Haziran 2017’de bir kararla mahkeme, yasağın Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir kişi veya kuruluşla gerçek bir ilişki olduğuna dair inandırıcı bir iddiası olmayan” ziyaretçilere uygulanabileceğine karar verdi.
Geçici düzen, 24 Eylül 2017’de Irak ve Sudan dışında başlangıçta hedef alınan ülkelerden seyahatleri kısıtlayan ve bazı Venezuelalı yetkililerle birlikte Kuzey Kore ve Çad’dan gelen yolcuları daha da yasaklayan Başkanlık Bildirisi 9645 ile değiştirildi. Alt mahkemeler yeni kısıtlamaları kısmen bloke ettikten sonra, Yüksek Mahkeme Eylül versiyonunun 4 Aralık 2017’de tam olarak yürürlüğe girmesine izin verdi ve nihayetinde Haziran 2019’da verdiği bir kararla seyahat yasağını onadı.
Sınırda aile ayrılığı
Trump yönetimi, ABD-Meksika sınırında göçmen ailelerin 5.400’den fazla çocuğunu ABD’ye girmeye çalışırken ebeveynlerinden ayırdı, 2017 yazından itibaren sınırda aile ayrılıklarının sayısında keskin bir artış oldu. Nisan 2018’de, Trump yönetimi, yasa dışı giriş yaptığından şüphelenilen her yetişkinin cezai kovuşturmaya tabi tutulacağı bir ” sıfır tolerans ” politikasını duyurdu. Bu, göçmen yetişkinler kovuşturma için cezai tutukluluğa tabi tutulurken, çocukları refakatsiz yabancı küçükler olarak ayrıldığından, aile ayrılıklarıyla sonuçlandı. İdare yetkilileri, politikayı yasadışı göçü caydırmanın bir yolu olarak tanımladı.[
Aile ayırma politikası önceki yönetimlerde emsalsizdi ve halkın öfkesine yol açtı. Trump, yönetiminin politikası ayrılıklar olmasına rağmen, yönetiminin Demokratları suçlayarak yanlış bir şekilde yönetiminin yalnızca yasalara uyduğunu iddia etti.
Trump, başlangıçta ayrılıkların bir kararname ile durdurulamayacağını savunsa da, 20 Haziran 2018’de, yönetim çocuğa zarar vereceğine karar vermedikçe göçmen ailelerin birlikte gözaltına alınmasını zorunlu kılan bir başkanlık emri imzaladı. 26 Haziran 2018’de bir federal yargıç, Trump yönetiminin ayrılmış çocukları “takip edecek bir sistemi” olmadığı ve aile iletişimi ve yeniden birleşmesi için etkili önlemlerin olmadığı sonucuna vardı; yargıç, ailelerin yeniden birleştirilmesine karar verdi ve ebeveyn(ler)in çocuğa bakmaya uygun olmadığına karar verildiği veya ebeveyn onayının olduğu durumlar dışında aile ayrılıkları durduruldu. Federal mahkeme kararına rağmen Trump yönetimi, binden fazla göçmen çocuğun ayrılmasıyla aile ayrımlarını uygulamaya devam etti.
Trump duvarı ve hükümetin kapanması
Trump’ın ana kampanya vaatlerinden biri, Meksika’ya 1.600 kilometrelik bir sınır duvarı inşa etmek ve bunun bedelini Meksika’ya ödemekti. Görev süresinin sonunda ABD, hiçbir engelin olmadığı yerlerde 64 km yeni birincil duvar ve 53 km ikincil duvar ve 587 km üçüncül duvar inşa etmişti.
2018’de Trump, Kongre sınır duvarı için 5,6 milyar dolarlık fon tahsis etmedikçe hükûmet fonunu uzatmayı reddetti bunun sonucunda federal hükûmet Aralık 2018’den Ocak 2019’a kadar 35 gün boyunca kısmen kapandı, bu ABD hükûmetinin tarihteki en uzun kapalı kalmasıydı. Yaklaşık 800.000 devlet çalışanı ücretsiz izine çıkarıldı veya ücretsiz çalıştırıldı. Trump ve Kongre, hükûmet çalışanlarına gecikmiş ödemeler sağlayan ancak duvar için fon sağlamayan geçici finansmanı onaylayarak kapatmayı sona erdirdi. Kongre Bütçe Ofisi’ne göre kapatma, ekonomide tahminen 3 milyar dolarlık kalıcı bir kayıpla sonuçlandı. Ankete katılanların yaklaşık yarısı kapatma için Trump’ı suçladı ve Trump’ın onay notları düştü.
Şubat 2019’da başka bir yakın kapanmayı önlemek için Kongre geçti ve Trump, 89 km baba sınır çiti için 1.375 milyar $ içeren bir finansman tasarısını imzaladı. Trump ayrıca, Kongre’nin başka amaçlara ayırdığı 6,1 milyar dolarlık fonu yönlendirmek amacıyla Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Sınırıyla İlgili Ulusal Acil Durum ilan etti. Trump, deklarasyonu bozmak için ortak bir kararı veto etti ve Senato, veto geçersiz kılma kararına karşı oy kullandı. Başlangıçta Savunma Bakanlığı’nın uyuşturucu yasaklama çabaları anlamına gelen 2,5 milyar $’ın saptırılmasına yönelik yasal itirazlar ve başlangıçta için 3.6 milyar dolar askeri inşaatlar içindi.
Dış ilişkiler, Ticaret
Trump, ticaretin serbestleştirilmesine şüpheyle yaklaşıyor, 1980’lerde bu görüşleri benimsiyor ve 2015’teki Cumhuriyetçi birincil kampanya sırasında NAFTA’yı sert bir şekilde eleştirdi. ABD’yi Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) müzakerelerinden çekti, çelik ve alüminyum ithalatına tarifeler koydu ve ABD’ye ithal edilen 818 kategorideki (50 milyar dolar değerinde) Çin malları üzerindeki tarifeleri keskin bir şekilde artırarak Çin ile bir ticaret savaşı başlattı. Trump, ithalat vergilerinin ABD tarafından ödendiğini söylerken Çin’in ABD Hazinesine girmesi, Çin’den mal ithal eden Amerikan şirketleri tarafından ödeniyor. Kampanya sırasında ABD’nin büyük ticaret açıklarını önemli ölçüde azaltma sözü vermesine rağmen, Temmuz 2020’deki ticaret açığı, COVID-19 salgını sırasında “Temmuz 2008’den bu yana en büyük aylık açıktı”. 2017-2018 yeniden müzakeresinin ardından, Amerika Birleşik Devletleri-Meksika-Kanada Anlaşması (USMCA), NAFTA’nın halefi olarak Temmuz 2020’de yürürlüğe girdi.
Türkiye ile ilişkiler
Barack Obama döneminin özellikle son zamanlarında ABD ve Türkiye arasında gergin ilişkiler hakimdi. Bu gerginliğin ana sebepleri arasında 2016 Türkiye askerî darbe girişimi, Suriye İç Savaşı, Irak sorunu, Türkiye’de geçerli haklar ve özgürlükler, Fethullah Gülen‘in iadesi ile Suriye’de Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’ne olan ABD desteği bulunmaktaydı. Seçim kampanyası sırasında dış politikaya çok fazla yer ayırmayan Trump’ın özellikle New York Times‘a Temmuz 2016’da verdiği bir röportaj ikili ilişkilerin nasıl seyredeceği açısından analistler için önemliydi. Röportajında Türkiye’de ve benzer ilişkili devletlerde olan insan hakkı ihlalleri konusuna nasıl müdahale edeceği sorusunu, ABD’nin başka ülkelerle ilgilenmeden önce kendi bozukluklarını düzeltmesi gerektiğini belirterek: “Bence başkalarına nutuk atma hakkımız yok. Ülkemizde olup bitenlere bir baksanıza! Birileri polis memurlarını soğukkanlılıkla vururken, nasıl başkalarına ders verebiliriz ki?” ifadelerini kullandı. Aynı röportajında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a güvenini açıklayarak, darbe girişimini tersine çevirdiğini belirtip takdir ettiğini söyledi. Türkiye Obama döneminde genel olarak ABD’nin YPG’ye olan desteğinden rahatsız olurken,] Donald Trump ise Kürt güçlerinin hayranı olduğunu ve onlara olan desteğin devam etmesi gerektiğini başkan olmasından önceki bir söyleminde belirterek, Türkiye ile olumlu ilişkilerinin olabileceğini, ikisini bir araya getirmenin de harika olacağını açıkladı. Ayrıca Donald Trump Türkiye ile yakın ilişkileri olan Müslüman Kardeşler‘i radikal İslamcı gruplar arasında saydı.
Türkiye’de Trump’ın başkan seçilmesi ve Cumhuriyetçilerin iktidara gelmesi ikili ilişkiler açısından Demokratlara göre daha olumlu olacağı yorumları yapıldı. Trump’ın yemin töreninde Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu temsil etti. Sonrasında yaptığı açıklamalarda ve diğer Türk siyasilerinin ağırlıklı görüşlerinde YPG sorunu ve Fethullah Gülen’in iadesi isteği öne çıktı.
Başkanlık sonrası (2021-günümüz)
20 Ocak 2021 tarihinde görevini Joe Biden‘e devreden Trump, Florida‘nın Palm Beach kentindeki Mar-a-Lago‘ya döndü. 13 Şubat 2021 tarihinde 6 Ocak’taki Kongre baskını dolayısıyla Senato Genel Kurulunda azil istemiyle yargılanan Trump, yapılan oylama sonucunda aklandı.
Başkanlık sonrası soruşturmalar
Trump, iş anlaşmalarına ve hem başkanlık öncesi hem de başkanlık sırasındaki eylemlerine yönelik birkaç soruşturmanın konusu. Şubat 2021’de Georgia, Fulton County bölge savcısı, Trump’ın Georgia Dışişleri Bakanı Brad Raffensperger ile yaptığı telefon görüşmelerine ilişkin cezai soruşturma açıldığını duyurdu. New York Eyalet Başsavcılığı, Manhattan Bölge Savcılığı ile birlikte Trump’ın ticari faaliyetlerine ilişkin cezai soruşturmalar yürütüyor. Mayıs 2021’de özel bir büyük jüri iddianameleri değerlendiriyordu. Temmuz 2021’de New York savcıları, Trump Organizasyonunu “hükümeti 15 yıllık ‘dolandırma planı’ ile” suçladı. Örgütün finans müdürü Allen Weisselberg, büyük hırsızlık, vergi dolandırıcılığı ve diğer suçlamalarla mahkemeye çıkarıldı.
Aralık 2021’de New York Eyaleti Başsavcılığı, Trump’ı işle ilgili belgeler sunması için mahkemeye çağırdı. 25 Nisan 2022’de New York eyalet yargıcı Arthur Engoron, Trump’ı mahkeme celbine uymadığı için mahkemeye saygısızlık etti İtaat edene kadar günlük 10.000 dolar para cezası verdi. Trump, Ağustos ayında görevden alındı ve kendi kendini suçlamaya karşı Beşinci Değişikliğine 400’den fazla kez başvurdu. Eylül 2022’de New York Başsavcısı, Trump, en büyük üç çocuğu ve Trump Organizasyonu aleyhine bir hukuk dolandırıcılığı davası açtı.
FBI Soruşturması
Trump, Ocak 2021’de Beyaz Saray’dan ayrıldığında, yanında hükûmet belgelerini ve malzemelerini Mar-a-Lago’ya götürdü. Mayıs 2021’de, hükûmet kayıtlarını tutan federal kurum olan Ulusal Arşivler ve Kayıtlar İdaresi (NARA), Trump’ın görev süresinin sonunda önemli belgelerin kendilerine teslim edilmediğini fark etti ve ofisinden bu belgeleri bulmasını istedi. Ocak 2022’de Mar-a-Lago’dan 15 kutu Beyaz Saray kaydı aldılar. NARA daha sonra Adalet Bakanlığı’na, ele geçirilen belgelerden bazılarının sınıflandırılmış malzeme olduğunu bildirdi. Adalet Bakanlığı, Nisan 2022’de bir soruşturma başlattı ve bir büyük jüri topladı. Adalet Bakanlığı, 11 Mayıs’ta Trump’a ek materyal için bir mahkeme celbi gönderdi. 3 Haziran’da Adalet Bakanlığı yetkilileri Mar-a-Lago’yu ziyaret etti ve Trump’ın avukatlarından bazı gizli belgeler aldı.[465] Avukatlardan biri, gizli olarak işaretlenen tüm materyallerin hükûmete iade edildiğini doğrulayan bir bildiri imzaladı. O ayın ilerleyen saatlerinde, sağlanan Mar-a-Lago’dan gözetim görüntüleri talep eden ek bir mahkeme celbi gönderildi.
8 Ağustos 2022’de FBI ajanları, Trump’ın Cumhurbaşkanlığı Kayıtları Yasasını ihlal ederek görevden ayrılırken yanına aldığı hükûmet belgelerini ve materyalleri kurtarmak için Trump’ın Mar-a-Lago’daki konutunu, ofisini ve depo alanlarını aradı. ABD Başsavcısı Merrick Garland tarafından yetkilendirilen ve bir federal yargıç tarafından onaylanan arama emri ve ele geçirilen eşyaların yazılı envanteri 12 Ağustos’ta kamuoyuna açıklandı. Aramada alınan öğeler, dördü “çok gizli” ve biri en yüksek sınıflandırma düzeyi olan “çok gizli/SCI” olarak etiketlenmiş 11 grup sınıflandırılmış belgeyi içeriyordu.
Smith özel avukat soruşturması
18 Kasım 2022’de Garland, Trump’ın Mar-a-Lago’da hükûmet mülkünü elinde tutmasına yönelik federal cezai soruşturmaları denetlemesi ve 6 Ocak 2021’e giden olaylarda Trump’ın rolünü incelemesi için özel bir avukat, federal savcı Jack Smith atadı.
Meclis 6 Ocak Komitesi tarafından suç duyurusu
19 Aralık 2022’de, 6 Ocak Saldırısı ile ilgili Birleşik Devletler Temsilciler Meclisi Seçim Komitesi, Trump aleyhine resmi bir kovuşturmayı engellemek, ABD’yi dolandırmak için komplo kurmak ve bir isyana kışkırtmak veya yardım etmekle suç duyurusunda bulunulmasını tavsiye etti.
2024 başkanlık kampanyası
15 Kasım 2022’de Trump, 2024 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimleri için adaylığını açıkladı ve bir bağış toplama hesabı açtı.
Vurulması
Trump, 13 Temmuz 2024’te Pensilvanya‘daki kampanya mitingindeyken silahlı saldırı sonucunda yaralandı. Gizli Servis tarafından götürülürken yumruğunu havaya kaldırdı. Daha sonra kendisine yerel bir tıbbi tesiste tıbbi müdahale yapıldı ve iyi olduğu açıklandı.[479] Saldırgan olay sırasında Gizli servis tarafından vurularak öldürüldü.