MACİT GÜRBÜZ
Gazeteci-Yazar
Sizi ilk kez gördüğümde büyük heyecan duymuştum, karşımda ‘efsane genel müdürümüz’, tüm Anadolu gazetecilerinin hayran olup öykündüğü Taner Bey duruyordu, gözlüklerinizin üzerinden beni süzmüştünüz bir süre.
Aslan yelesi gibi saçlarınız vardı, her zamanki gibi çok şıktınız.
Hiç eksik etmediğiniz kibarlığınızla odanızın kapısında karşılayıp hoşgeldin dediniz bana, sesim titreyerek hoş bulduk diye karşılık vermiştim, elim ayağım birbirine karışmıştı.
Bana güvendiniz, genç yaşıma rağmen beni önce Hürriyet Gazetesi Van Büro’ya, ardından da Tercüman Gazetesi Diyarbakır bürosuna şef atadınız.
Bir efsane gazeteci, bir ilçe muhabirine büro şefliğini layık görmüştü.
“Seni ve altına imza attığın haberleri biliyorum, başaracağından hiç kuşkum yok. Git başla, Allah işini gücünü rast getirsin, benimle çalışmak zordur, gecen gündüzün olmayacak. Hazır mısın?” demiştiniz.
Bir efsane gazeteciden bu sözleri duymak beni hem heyecanlandırmış, hem onurlandırmış hem de korkutmuştu.
Bir duayen ile çalışacaktım.
İşinde tavizsiz, hata kabul etmeyen sert bir kişiliktiniz.
Van, Bitlis ve Hakkari dağlarında kelle koltukta, güveninize mazhar olmak için gece gündüz koşturuyordum.
Sınırı atla geçip İran topraklarında gerçekleştirdiğim ve ülkede gündem olan o haber ve fotoğraflarla Yüksekova’ya gelmiş otele yerleşmiştim.
Günlerdir banyo yapamamıştım, kafamın bitlendiğini fark ettim.
Ne gam!
Ardı ardına Hürriyet’in 9 sütunundan yayımlanan manşet haberlerim, size olan vefam ve saygım kafamdaki biti bile unutturmuştu bana.
Sert ama babacan tavrınız daha da fişekliyordu beni.
Barzani röportajı, yanık bacak, İKDP kampında geçirdiğim üç günün ardından hazırladığım haberler, İran, Tahran, PKK haberleri, sınırötesi operasyonlar derken artık bana ‘evlat’ diye hitap ediyordunuz.
Sizden çok şey öğrendim. Fotoğraf, haber, röportaj, izlenim, fikri takip: gazetecilik adına ne varsa siz öğrettiniz.
Taner Atilla okulunda eğitim ve öğretim görmenin onurunu hep taşıdım.
Hayata dair ne varsa hepsi sizin sayenizde.
Ufkumuzu açtınız.
Sizin gibi Anadolu gazetecisi olmaktan hep gurur duydum.
Babamı erken kaybetmiştim, bana her konuda manevi babalık ettiniz.
Düğümümü şereflendirdiniz, konukları siz karşıladınız, masa düzenine kadar ilgilendiniz.
Bugün neyin sahibiysem sayenizdedir.
Hakkınız ödenmez.
Olmadı be Taner Baba!
Bir kez daha yetim kaldım.
Ruhunuz şad olsun.
Sizi çok ama çok özleyecek çok arayacağım.
Ölene kadar dualarımda ve yadımda olacaksınız.
Rahmetiniz bol olsun.
Elif annemin, evlatlarının, torunlarının ve tüm basın camiasının başı sağolsun.
Güle güle, bu dünyadan efsane gazeteci olarak gelip geçtiniz, gönüllerde iz bıraktınız.
***
GÜLE GÜLE BABA…
Milliyet ve Hürriyet Haber Ajansı’nın efsane Genel Müdürü,
Ağabeyimiz, hepimizde baba emeği olan gazeteci Sayın Taner Atilla’ya son görevimizi yaptık.
İstanbul Kumburgaz Sahil Cami’nde kılınan öğlen namazının ardından sonsuzluğa uğurladık babamızı.
Ruhun şad olsun.
Sanmıyorum ama varsa bir hakkımız helal olsun.
Mesleğe yarım asrını veren Sayın Atilla’nın cenaze namazına meslektaşlarından tamamına yakınının katılmaması içimi acıttı.
Yazıklar olsun size.
Törene MHP eski milletvekili gazeteci Sayın Nazif Okumuş
Yeniçağ Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Sayın Hayri Köklü,
Kocaeli Büro Şefi Sayın Metin Eroğlu katıldı.
Var olun vefalı dostlar.