Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Kayseri Şubesi 3. Olağan Kongresini Şehit Furkan Doğan Gençlik merkezi Adnan Demirtürk Konferans salonunda gerçekleştirdi. Kongrede bir konuşma yapan Şube Kurucu Başkanı Halil İbrahim Kabak Şunları söyledi.
Şuurlu Öğretmenler Derneği´nin, sevgi ve kardeşlikten yola çıkan, Manevi kalkınma olmadan maddi bakımdan gelişmenin mümkün olmayacağına inanan öğretmen ve eğitimcilerin oluşturduğu bir sivil toplum kuruluşudur. Altı buçuk yıldır sürdürmekte olduğum ÖĞ-DER Şube başkanlığı döneminde Öğretmenlerimize yönelik “İman Merkezli Eğitim” Seminerleri, halkımıza açık Hadis dersleri, üniversite öğrencilerimize yönelik, Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Arapça dersleri, Hüsn-i Hat kursu vb. çalışmaların yanı sıra farklı konularda konferanslar düzenledik. Bu kapsamda en son olarak “Emperyalizmin Eğitim Yoluyla Zihinsel ve Kültürel İfsadı” konulu uluslararası bir panel düzenledik. Ayrıca düzenlediğimiz basın toplantıları ve yapmış olduğumuz basın açıklamalarıyla eğitimin sorunlarına dikkat çektik.
3. Olağan kongre sürecine girmemizle beraber istişareler neticesinde ÖĞ-DER Kayseri Şube Başkanlığında bir bayrak değişiminin hizmetlerimize yeni bir boyut kazandıracağı, yeni bir başkan ve genç meslektaşlarımızla birlikte yeni bir yönetimin oluşturmanın daha verimli olacağı düşüncesiyle yeni dönemde bu görevi Durdu Mehmet KIR kardeşimize devretmeyi uygun gördük. Yaptığımız kongremizde üyelerimizin de uygun bulması halinde inşallah bu bayrak değişimini gerçekleştirmiş olacağız. Yeni dönemde de şube başkan yardımcısı ve teşkilat başkanı olarak hizmet etmeye devam edeceğim.
Bu duygu ve düşüncelerle yeni seçilecek başkan ve yönetime başarılar diliyorum. Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
Yapılan konuşmalar ve seçimlerin ardından ÖĞ-DER Kayseri şube başkanlığına seçilen Durdu Mehmet KIR söz alarak; 2006 yılı Kasım ayından itibaren faaliyetlerini sürdüren derneğimizin kuruluş aşamasından günümüze kadar büyük bir gayretle çalışan fedakar başkanımız Halil İbrahim KABAK Beye ve yönetim kuruluna müteşekkir olduklarını söyledi.
Ve sözlerine şöyle devam etti:
Şuurlu Öğretmenler Derneği olarak, Hakk´ı her şeyin üstünde tutan, Temel İnsan Haklarını önemseyen ve bunun gerçekleşmesi için mücadele eden, “Eğitimde Önce Ahlak ve Maneviyat”ın esas alınmasını zorunlu gören bir anlayışa sahibiz. Ayrıca bizim eğitim sistemimiz niçin kaliteli insan yetiştirmiyor? Batılı sözde bilim adamlarından pire olanlar dev halinde gösterilerek insanımızın kendisine olan güvenlerinin zedelenmesine yol açmakta ve kendi milletimiz içerisinden çıkmış olan dünyaya uygarlık ve medeniyet dağıtan bilim ve düşünce insanlarımızın yeni nesle gerektiği gibi tanıtılmaması gençliğimizi kendi tarihine ve kültürüne yabancılaştırmaktadır. Batıyı Üstün görme, kendi medeniyet değerlerimizden uzaklaşarak başkalaşma uğruna her şeyimizi kaybetmekle karşı karşıyayız. Bu anlayıştan dönmedikçe zilletten izzete kavuşmamız mümkün olmayacaktır.
Bu çerçevede: Bilmeliyiz ki tarihin en şerefli hizmetlerini yapan ve tarihi altın sayfalarla dolu olan aziz milletimiz ve Ülkemiz, Milli Görüş dışındaki çeşitli yanlış düşünce ve ideolojilerin elinde kalarak, gerek eğitim ve öğretim, gerekse ahlaki yozlaşma, siyasi, ekonomik ve sosyolojik bir takım sıkıntılar noktasında bir krizin içerisindedir.
Bu sıkıntı ve krizlerden kurtuluşun reçetesi olarak şunları belirtmek istiyoruz:
• Eğitimde bir zihniyet değişikliğine gidilerek “Önce Ahlak ve Maneviyat” esas alınmalı, eğitim politikalarımızda materyalist anlayıştan maneviyatçı anlayışa geçilmelidir. Acilen eğitim sistemimiz ıslah edilmelidir.
• Parasız ve ödeneksiz eğitim kurumlarımız veliye avuç açar görüntüsünden kurtarılmalıdır.
• Üniversite Seçme Sınavına giren 2 milyona yakın gencin umuduna ışık olacak eğitim imkânları sağlanmalıdır.
• Anayasa´nın 42. maddesine göre kılık-kıyafetinden dolayı eğitim hakkının engellenmesi önlenmelidir.
• Meslek liselerin önü açılmış görünüyor. Hayatın baharını yaşayan bu gençlerin ümitleri söndürülmemesi için anayasal dayanaklar hazırlanmalıdır.
• Bütün ders kitapları materyalizm değil maneviyatçılık esas alınarak yeniden hazırlanmalıdır. Batılı bilim adamlarının görüş ve düşünceleri müfredatımıza kaynak teşkil etmemeli, Gazali, Feridü´d-din Attar, Mevlana, Sadi Şirazi, Ma
verdi, Kınalızade Ali Efendi, Erzurumlu İbrahim Hakkı vb. kendi ilim adamlarımızın görüşleri ve tespitleri göz ardı edilemez.
• AB uyum yasaları doğrultusunda Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi programlarında yapılan değişiklikler durdurulmalı, MEB ılımlı İslam projesinin aleti olmamalıdır.
Vatanın, milletin selameti, yeniden büyük Türkiye´nin kurulması ve yeni bir dünyanın kurulması ancak şuurlu öğretmenlerle mümkündür. Diyerek konuşmasını tamamladı.
