TAV Passport ile Yaza Merhaba: The Beach of Momo Bodrum’da Özel Davet
TAV Passport, bu yıl yaz sezonuna ihtişamlı bir başlangıç yaparak The Beach of Momo’da özel bir davet düzenledi. Etkinliğe ev sahipliği yapan TAV İşletme Hizmetleri Satış ve Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Aylin Alpay’ın samimi karşılamasıyla başlayan gece, konuklara unutulmaz bir şölen sundu. Davet, Melis – Burak Hatipoğlu, Mısra – Gökçe Meriçten, Kenan Erçetingöz, Şebnem Dinçgör, Zuhal Pirinçcioğlu, Gülgün Çavuşoglu, Gökhan Avcıoğlu, Ceylan Duru, Oylum- Ali Balto, Tolga Sezgin, Selin Türkmen gibi cemiyet hayatının önemli isimlerinin katılımıyla gerçekleşti.
Dünyanın 19 ülkesinde 90’a yakın yolcu salonu bulunan TAV İşletme Hizmetleri, deneyim kürasyonu odaklı hizmet yaklaşımını; sanat, gastronomi, eğlence ve sürdürülebilirlik temaları ile zenginleştirerek misafirlerinin seyahat deneyimini bir üst seviyeye taşıyor. Primeclass ve TAV Passport başta olmak üzere farklı markaları ile müşterilerine ayrıcalıklar sunan TAV İşletme Hizmetleri, bu yaza Bodrum The Beach of Momo’da düzenlediği “TAV Passport ile Yaza Merhaba” davetiyle güzel bir başlangıç yaptı.
Davetin ev sahipliğini üstlenen TAV İşletme Hizmetleri Satış ve Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Aylin Alpay, yaptığı konuşmada, “TAV İşletme Hizmetleri olarak, 19 ülkede 90’a yakın lounge ile seyahat ve havalimanı yolcu ağırlama sektöründe hizmet veriyoruz. Primeclass ve TAV Passport markalarımızın yanı sıra LoungeMe, HelloSky ve TAVPort gibi markalarımızla da müşterilerimize farklı ihtiyaçlara uygun deneyimler sunuyoruz. Dünyadaki seyahat ve ağırlama sektörlerindeki trendleri yakından takip ederek, sunduğumuz tüm hizmetleri havalimanı deneyimini daha konforlu hale getirmek için tasarlıyor ve sürekli geliştiriyoruz. TAV Passport ile bu yaz; misafirlerimize kültür sanattan gastronomiye dokunduğumuz farklı alanlardaki özel iş birliklerimizle benzersiz bir seyahat deneyimi yaşatmayı hedefliyoruz” dedi.
PARMAK İZLERİNDEN VE HİKAYELERDEN İLHAM ALAN KİTAP RAFLARDA
Şan Eylem Doğan’ın kaleme aldığı ‘Viskinin Gizemli Yolculuğu’ kitabı, meraklıları için raflarda yerini aldı. Viskinin insanlık tarihiyle bağlantılarını, bugüne dek hiç duyulmamış belgelerle ve hikayelerle anlatan eser, okuyucusuna gizemli bir dünyanın kapısını aralıyor.
“Kokladıkça ve tattıkça her çeşidinin bir parmak izi ve hikayesi olduğunu gördüm. Bu benim ilham perim oldu. O kaçtı, ben kovaladım.” Kitabın yazarı Şan Eylem Doğan, bu merakını ve uzun yıllar emek verdiği kitabını hangi duygularla oluşturduğunu bu cümlelerle anlatıyor.
Şan Eylem Doğan’ın merak uyandıran kitabı ‘Viskinin Gizemli Yolculuğu’ okurlarıyla buluştu.
Okuruna üretim teknikleri ve kimyasının ötesinde bir deneyim sunan kitap, viskinin insanlık tarihiyle bağlantılarını, hiç duyulmamış belgelerle ve hikayelerle anlatıyor. Doğan’ın okurlarını koku, tat ve aromalarla ilgili keyifli bir sohbete davet ettiği kitap, aynı zamanda viski tadım notlarını anlatmanın yeni bir yolunu sunması açısından da sevenlerine ve meraklılarına farklı bir perspektif sunuyor.
“VİSKİ, İLHAM PERİM OLDU”
Bu merakının 2015 yılında bir dostunun önerisiyle başladığını ve ardından farklı tatları deneyimlemeye başladığını anlatan yazar Şan Eylem Doğan, ilk tanışmanın ardından kitap yazmaya kadar uzanan süreci şöyle anlatıyor: “O an; tüm benliğimi bir ilham sardı… İngiltere ve Amerika’dan viski kültürü konusunda yabancı kaynaklar almaya ve okumaya başladım. İstanbul’da aldığım bir eğitim sonrasında, kendimi ‘Viskinin Gizemli Yolculuğu’nda buldum.
İNSANLIK TARİHİNİN İZLERİNDE DOLAŞIYOR
Şan Eylem Doğan’ın kaleme aldığı kitap, viski tarihinin aslında binlerce yıllık insanlık tarihi ile çok önemli bağlantılarının olduğunu, daha önce hiç duyulmamış belgeler ve hikayeleriyle ortaya koyuyor. Kitapta alkol tarihini değiştiren ‘ilk biranın’ sırlarından, Amerika’nın kuruluş tarihinde viskinin rolüne kadar pek çok farklı konu anlatılıyor. Kitapta, kendi keşfi olan; viski tadım notlarının müzik trafikleriyle anlatım tekniğini kurgulayan yazar, böylece okurun müzik ve viskiyi farklı bir perspektifle görebileceğini söyleyerek, okuru bir nevi müzik & viskinin astral seyahatine çıkarmaya davet ediyor.
MÜZİK NOTALARI İLE VİSKİNİN BULUŞMASI
Şan Eylem Doğan, viski ve müzik buluşmasını ise şu cümlelerle anlatıyor: “Viskiye olan merakım ve tutkum, beni çocukluluğumdaki ilk tutkuma götürdü. Yani müziğe… Çocukken kasetlerden o kadar çok müzik dinlerdim ki kasetin bantlarının koptuğunu hatırlıyorum. Çok tutkulu bir çocukluk geçirdim ve hep hayalperest bir insan oldum. Müzik ve viski tutkumun eşleşmesini ise viski tadım notlarını, müziğin trafikleriyle açıklayabileceğimi görünce fark ettim. Bir ekspresyonu tadarken ve aynı anda sevdiğim bir parçayı dinleyip neler hissettiğimi kağıda dökmeye başladım ve kitabımın temeli oluştu.”
AKADEMİSYEN VE UZMAN DESTEĞİ İLE YAZILDI
Şan Eylem Doğan, kitabın yazım sürecinde birbirinden değerli akademisyen ve uzman ile çalışma fırsatı yakaladı. Kitapta yer alan; tahıllar, ilk biranın keşfi, organik kimya, sherry şarapları ve tat ve aromalar ile ilgili bölümler bu iş birliklerinin ve akademik çalışmalarının ürünü.
Meraklıları kitabı, Pandora Kitabevi Nişantaşı Şubesi ve internet sitesi, Hepsiburada, Kırmızı Kedi Kitabevi İzmir Mavibahce ve Alsancak Gül Sokak Şubeleri ile Be Water Coffee & Book Store Çeşme Şubesi’nden temin edebilir.
Kitaba katkıda bulunan uzman ve akademisyenler
TAHILLAR: Ege Üniversitesi Prof. Dr. Tolga Esetlili
ORGANİK KİMYA: Katip Çelebi Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa Can
SHERRY ŞARAPLARI: Şarap Uzmanı Murat Mumculoğlu
TATLAR VE AROMLAR: Miami Üniversitesi Prof. Dr. Linda Bartoshuk
İLK BİRANIN KEŞFİ: Stanford Üniversitesi Prof. Dr. Li Liu
MERİTTA DENİZ KAPLUMBAĞALARI REHABİLİTASYON MERKEZİ, 6 YAŞINDA
Merit Otelleri’nin nesli tükenmekte olan deniz kaplumbağalarının korunması hedefiyle kurduğu Meritta Deniz Kaplumbağaları Rehabilitasyon Merkezi, 6 yaşını doldurdu. Merkezin bu süreçte sergilediği başarılar sayesinde proje, uluslararası standartlara taşınarak, sorumluluk ve yetki alanları genişletildi.
Merit Otelleri’nin sosyal sorumluluk projesi olarak Merit Crystal Cove Otel bünyesinde 6 yıldır faaliyet gösteren Meritta Deniz Kaplumbağaları Rehabilitasyon Merkezi ile KKTC Hükümeti arasında, “nesli tükenme tehlikesi altında olan deniz kaplumbağalarının korunmasına yönelik” iş birliği protokolünün kapsamı genişletilerek yenilendi. 18 Temmuz 2024 tarihinde KKTC adına Başbakan Yardımcısı ve Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ile Net Holding adına Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi Hande Tibuk’un katılımıyla, KKTC Turizm Bakanlığı’nda gerçekleşti.
PROTOKOLÜN KAPSAMI GENİŞLETİLDİ
Meritta Deniz Kaplumbağaları Rehabilitasyon Merkezi’nin bugüne kadarki gelişimi ve tedavi oranlarındaki başarısı nedeniyle görev, yetki ve sorumluluk alanları uluslararası standartlara taşınan merkezin doğal yaşamın korunmasında üstlendiği rolü, artarak sürecek.
Kıyısal ve denizsel alanlarda tespit edilen yaralı deniz kaplumbağalarının Meritta Deniz Kaplumbağaları Rehabilitasyon Merkezi’ne transferi, barınması, beslenmesi, tedavi ve rehabilitasyon süreçleri KKTC Çevre Koruma Dairesi’yle birlikte yürütülmeye devam edecek. Protokol kapsamında ayrıca, Merkez ve Çevre Koruma Dairesi arasındaki iş birliğinin artırılması, kamu kurum, kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkilerin geliştirilmesi de hedefleniyor.
Gazella Turizm’in sosyal sorumluluk inisiyatifi 37derece.org, Marmara Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği iş birliğiyle diyabetli çocuklar için hayata geçirdiği projeyle, küçük yaştaki diyabetli çocuklara bir senelik ihtiyacı kadar devamlı şeker ölçümü yapan sensör bağışında bulundu.
Gazella Turizm’in sosyal sorumluluk inisiyatifi 37derece.org, Marmara Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği işbirliğiyle gerçekleştirdiği proje kapsamında, maddi olarak dezavantajlı 30 çocuğa bir senelik ihtiyacı kadar devamlı şeker ölçümü yapan sensör bağışında bulundu.
Tüm dünyada kullanılan ve diyabet bakımında devrim niteliğindeki bu teknoloji, çocukların şeker düzeyini cilt altı sıvıdan acısız bir şekilde ölçerek cep telefonundan anlık görebilmeyi sağladığı gibi, uzaktan erişimle bunu ebeveynlerin ve hekimlerin de eşzamanlı izleyebilmesine olanak tanıyor.
“Sensör bağışı bizim için çok anlamlı ve değerli”
Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan ve projenin liderliğini yürüten Marmara Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Başkanı Prof. Dr. Abdullah Bereket: “Halihazırda diyabetli çocukların şeker ölçümleri parmak uçlarını delerek yapılmakta. Bu da ağrılı bir işlem olduğu için çocuklar kan şekerlerini ölçmek istemiyorlar. Sık kan şekeri ölçümü yapılmayan bir çocukta ise diyabeti iyi bir şekilde dengelemek oldukça güç. Oysa glikoz sensörü kullandığımızda sensör her 5 dakikada bir sürekli cilt içi sıvıdan şeker ölçümü yapıp (toplamda günde 288 kez) şekerin gün içindeki seyrini tüm ayrıntılarıyla görmemize ve tedaviyi daha başarılı yapabilmemize imkân sağlıyor. Ayrıca sensörler o anki kan şekeri değerini göstermenin yanı sıra şekerin hangi hızda seyrettiğini de ekrandaki oklarla gösteriyor. Yani 30 dakika sonra tahminen şekerinizin kaç olacağını öngörebiliyorsunuz ve ona göre önlem alabiliyorsunuz. Hepsinden önemlisi şeker belli düzeyin altına düştüğünde veya üstüne çıktığında alarm vererek sizi uyarıyor. Bu özellik sayesinde anne-babalar ‘acaba uykuda çocuğumun kan şekeri düşer mi’ endişesi olmadan rahat uyku uyuyabiliyor ve çocuklarının şekerini ölçmek için uykuda parmaklarına iğne batırmak zorunda kalmıyorlar. Kan şekerini sürekli izlemek hem çocukta hem de anne-babada diyabet yönetim becerisinin de daha hızlı gelişmesini sağlıyor. Bu sayede ne yerse şeker hızla yükseliyor ya da çocuğun yediği yiyecek için kaç ünite insülin yapması gerektiğini daha çabuk öğreniyorlar. Bütün bunlar hem diyabetli çocuğun ve ebeveynlerinin yaşam kalitesini artırıyor hem de daha iyi şeker dengesi o çocukta uzun vadedeki olası diyabet komplikasyonlarını önlüyor. O bakımdan sensör, tüm Tip-1 diyabetliler için tedavinin vazgeçilmez bir unsurudur. Ancak ülkemizde maalesef Sosyal Güvenlik Kurumu sensörleri karşılamıyor. Bu nedenle sadece maddi durumu iyi olanlar bu teknolojiden yararlanabiliyorlar. O bakımdan Gazella Turizm’in yaptığı sensör bağışı bizim için çok anlamlı ve değerli. 20 çocuğumuz İstanbul’da, 10 çocuğumuz da deprem bölgemiz Hatay’da sensörlerini kullanmaya başladılar. Dileğimiz bu imkândan faydalanamayan çocuk kalmaması” dedi
Tedavi Edilmeyen Hepatit Ölümcül Olabiliyor!
Hepatit’in sinsi bir şekilde ilerlemesi tedaviye erken başlamanın önüne geçiyor. Bu durum, karaciğer yetmezliği hatta ölümle sonuçlanabiliyor. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Yasemin Akkoyunlu, “Dünya Hepatit Günü”nde Hepatit’e dikkat çekerek “Genelde semptom vermiyor” uyarısında bulundu.
Genelde belirti vermeyen Hepatit virüsü, bulaştığı kişilerde sinsi bir şekilde ilerliyor. Pek çok insan fark ettiğinde ise ilerlemiş olan hastalık, karaciğer yetmezliğine hatta ölüme neden olabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından Dünya Hepatit Günü, her yıl 28 Temmuz’da gerçekleştiriliyor. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Yasemin Akkoyunlu, Hepatit’in bulaş oranının son derece yüksek olduğuna dikkat çekerek “Tüm toplumun taranması ve bu virüslerle henüz karşılaşmamış kişilere aşı yapılması gerekmektedir” dedi.
El hijyeni önemli
Hepatit’in karaciğer hücrelerinin iltihabıyla karakterize bir hastalık olduğunu söyleyen Akkoyunlu, hastalığın nedenlerini şöyle anlattı: “Hastalık bakteri ve virüs kaynaklı olabileceği gibi alkol, ilaç veya toksik maddeler gibi enfeksiyon dışı sebeplere bağlı olarak da ortaya çıkabilmektedir. Hepatit A ve E virüsleri, daha çok “fekal-oral bulaş” denilen kötü hijyenik şartlarda hazırlanan yiyecek ve içeceklerin iyi yıkanmadan veya el hijyeni sağlanmadan tüketilmesi sonucu ve nadiren de olsa kan ürünlerinden bulaşabilmektedir.”
Hepatit B, HIV-AIDS’ten 100 kat daha bulaşıcı!
Hepatit B’nin dış ortamda birkaç hafta canlı kalabileceğinin altını çizen Akkoyunlu, Hepatit B’nin Hepatit C’den 10 kat, HIV-AIDS virüsünden ise 100 kat daha bulaşıcı olduğunu söyledi. Hepatit B virüsünün bulaş yollarını anlatan Akkoyunlu, şunlara dikkat çekti: “Korunmasız cinsel ilişki, kan ve doku-organ nakli, dövme- piercing uygulamaları, manikür- pedikür yaptırma, diş tedavileri, damar içi ilaç bağımlılarında aynı enjektörün kullanılması, diş fırçası, tırnak makası, jilet gibi kişisel eşyaların ortak kullanımı, cinsel temas sonucunda ve anneden bebeğe hamilelik sırasında bulaşabilir. Doğumda anneden bebeğe ve açık yaraların enfekte kanla temasıyla da bulaşabilmektedir.”
Bu hastalar Hepatit virüsü riski altında
Akkoyunlu, virüsün ilk bulaştığı dönemde karaciğer iltihabına neden olduğu konusunda uyararak “Genelde herhangi bir semptom vermez ancak erişkinlerin % 5’inde semptom gözlenebilmektedir” diye konuştu. “Semptomatik seyredenlerde akut hepatit tablosu sadece halsizlik yorgunluk gibi sıradan bulgularla başlar” diyen Akkoyunlu, hastalığın ağırlaşan tablosunu şöyle anlattı: “İlerleyen zamanlarda karaciğer hasarı arttıkça idrar renginde koyulaşma, gözlerde sararma gibi bulgular eklenir. Bulantı, kusma görülebilir. Karaciğer yetmezliği gelişirse bilinç değişiklikleri gözlenebilir. Hepatit virüslerine bağlı enfeksiyonlarda akut dönemde organ nakli gerektirecek düzeyde karaciğer yetmezliği, hatta ölümle sonuçlanabilen hastalık tabloları gelişebilir. Bu nedenle karaciğeri ve bağışıklık sistemini etkileyen hastalığa sahip olanlar veya buna neden olabilecek ilaç kullanan kanser hastaları, romatizma hastaları gibi kişiler hepatit B açısından risk grubundadır. Ancak tamamen sağlıklı kişilerde de bu virüs bulaştığında akut karaciğer yetmezliğine neden olabilmektedir.”
Virüs taşıyanların aile ve yakınları da test yaptırmalı
Akkoyunlu, Hepatit B virüsünü taşıyan kişilerin aile bireyleri ve yakın çevresinin de hastalık açısından taranması gerektiğini vurguladı. “Tüm toplumun taranması ve bu virüslerle henüz karşılaşmamış kişilere aşı yapılması gerekmektedir” önerisinde bulunan Akkoyunlu, günümüzde Hepatit A ve B aşılarının mevcut olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu aşılar aile hekimleri tarafından uygulanabilmektedir. Ülkemizde 2006 yılından itibaren Hepatit B aşılaması 3 doz şeklinde rutin çocukluk çağı aşılarının içerisine dahil edilmiş ve uygulanmaya devam etmektedir. Sağlıklı kişilerde aşılama sonrası bağışıklık durumu için test yapmaya gerek yokken, bağışıklığı düşkün kişilerin test yaptırmasına ve eğer bağışıklık sağlanmadıysa yeniden aşılama yapılması gerekmektedir” dedi.
Kronik enfeksiyonu olanlar dikkat!
“Hepatit B, C ve D virüsü taşıyan kişilerde enfeksiyon kronikleşebilir” uyarısında bulunan Akkoyunlu, bu durumun klinik olarak herhangi bir şikayete neden olmayacağını belirterek “Sıklıkla kan bağışı veya taramalar sırasında saptanabilmektedir. Bu kişilerde enflamasyonun sürekliliği sonucu karaciğer hasarının zamanla ilerlemesiyle siroz hatta karaciğer kanseri gelişebilmektedir. Bu nedenle taşıyıcı dahi olsa Hepatit hastalarının, belirli aralıklarla düzenli olarak kontrollerini yaptırması, hastalığın aktifleştiği dönemlerin yakalanması ve tedaviye erken başlanmasıyla siroz ve karaciğer kanseri gelişim risklerinin önüne geçilebilmesi mümkün olabilecektir” ifadelerini kullandı.
Tedavisi en az 3 yıl sürüyor
Akkoyunlu, Hepatit B virüsüne karşı ilaç tedavisinin mevcut olduğunu söyleyerek “Hastalığın evresine ve kişinin altta yatan hastalık durumlarına göre tedavi süresi en az 3 yıldan başlayıp ömür boyu devam edebilmektedir” diye konuştu.
SABANCI ÜNİVERSİTESİ GELECEĞE YÖN VERECEK “VERİ BİLİMİ VE ANALİTİĞİ” ADLI YENİ LİSANS PROGRAMINI TANITTI
Sabancı Üniversitesi, tüm kurumlarda büyük ihtiyaç duyulan ve geleceğin meslekleri arasında öne çıkan veri analizi yeteneğine yönelik eğitim verecek yeni lisans programını tanıttı. Veri Bilimi ve Analitiği Programı, 2024-2025 yılında eğitime başlayacak.
Sabancı Üniversitesi, bilgi altyapısı sağlam, özgüveni yüksek dünya vatandaşı mezunlar yetiştirmek amacıyla yeni programlar açmaya devam ediyor. Sabancı Üniversitesi, tüm kurumlarda etkin stratejiler ve politikalar oluşturabilmek için gerekli verilerin doğru şekilde toplanması ve bu verilerin düzgün bir şekilde incelenip yorumlanması yeteneklerini kazandıracak “Veri Bilimi ve Analitiği” lisans programını açtı. 2024-2025 yılında eğitime başlayacak yeni programda, veri bilimi ve analizi üzerine eğitim verilecek.
Veri Bilimi ve Analitiği Programı, günümüzde stratejik kararların alınmasında verinin öneminden hareketle ihtiyaca yanıt verecek uzmanları yetiştirmek üzere tasarlandı. Veri Bilimi ve Analitiği, öğrencilerin Mühendislik ve Doğa Bilimleri, Sanat ve Sosyal Bilimler ve Yönetim Bilimleri fakültelerinden dersler aldığı, disiplinlerarası bir program olarak öne çıkıyor. Veri Bilimi ve Analitiği Programı’nın müfredatı, öğrencilerin, veriyi etkin bir şekilde kullanıp analiz etmeyi öğrenmelerini sağlarken aynı zamanda bu yeteneklerini biyoinformatik, endüstri mühendisliği, psikoloji, ekonomi, finans, sosyal bilimler ve diğer birçok alanda uygulayabilmeleri için kendilerini geliştirmelerine de olanak sağlıyor. Bu program ile öğrencilere mühendislik, sosyal bilimler ve yönetim bilimleri alanlarında, büyük veri analizi ile bilgileri anlamlandırabilme yetileri kazandırılması da amaçlanıyor.
Yeni lisans programında; iyi bir matematik alt yapısının üzerine “Veri Bilimine Giriş, Veri Bilimi İçin İleri Programlama ve Görsel Veri Analizi, Büyük Veri Teknolojileri, Makine Öğrenmesi, Yapay Zekâ Teknolojileri (Gen Al), Doğal Dil İşleme, Büyük Dil Modelleri (Gemini, Chat GPT), Uygulamalı İstatistik, Ekonometri ve Optimizasyon” dersleri verilecek. Ayrıca; Ekonomi, Finans, Pazarlama, Yönetim Bilimleri, Psikoloji, Siyaset Bilimi ve benzer alanlarda veri bilimine yönelik dersler de eğitim müfredatı içinde yer alacak.
Geleceğin En Çok Talep Gören Mesleklerinden Biri Olacak
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 yılında yayınladığı “Mesleklerin Geleceği” isimli rapora göre; yapay zekâ ve makine öğrenmesi, veri bilimcisi ve analisti, büyük veri uzmanı, veri mühendisi ve benzeri alanlarda çok sayıda yeni iş imkanının olacağı öngörülüyor. Belirli bir alanda büyük veriden değer yaratmak isteyenlerin katılacağı program ile öğrenciler; veri işleme ve anlamlandırma, istatistiksel modelleme, yapay zekâ, makine öğrenmesi, sonuçları yorumlayabilme, analitik düşünme becerisi, farklı disiplinlerde veri bilimi ve analitiği uygulamaları ve hesaplamalı sosyal bilimler konularında becerilerini geliştirecekler.
Veri Bilimi ve Analitiği Programı mezunlarının; Finans, Enerji, Telekom, Sağlık, E-Ticaret, Medya, Pazarlama, Ulaştırma, İnsan Kaynakları, Kamu Kurumları, Sivil Toplum Kuruluşları ve Uluslararası Kuruluşlar gibi pek çok alanda çalışabilme imkanına sahip olabilecekleri öngörülüyor.
DİYARBAKIR EKSPRESİ TIME DERGİSİNİN EN İYİ 100 LİSTESİNDE
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının, TCDD Taşımacılık ile hayata geçirdiği Turistik Diyarbakır Ekspresi, dünyanın önde gelen dergilerinden TIME tarafından, ilgi çekici, yeni ve heyecan verici deneyimler sunan destinasyonların bulunduğu, “2024’te Dünyanın En Harika 100 Yeri” listesinde yer aldı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu tarafından 19 Nisan 2024’te Ankara’dan ilk seferine uğurlanan Turistik Diyarbakır Ekspresi, dünyanın en prestijli dergilerinden Time tarafından her yıl düzenli olarak hazırlanan “Dünyanın En Harika Yerleri” özel sayısında, en güzel gezilecek 100 yer arasına girdi.
“Tren, Yolcuları Uçsuz Bucaksız Anadolu Bozkırlarından Mezopotamya’ya Taşıyor”
Time Dergisi’nde yayımlanan Dünyanın En Harika Yerleri Listesi’nde, Turistik Diyarbakır Ekspresi ile yolculara eşsiz bir deneyim sunulduğu vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:
“Yeni bir gezi treni servisi, yolcuları uçsuz bucaksız Anadolu bozkırlarından ve Türkiye’nin doğudaki dağlarından medeniyetin beşiği olarak bilinen Mezopotamya’nın kuzey düzlüklerine taşıyor. Devlet Demiryolları tarafından Nisan ayında açılışı yapılan haftalık Diyarbakır Ekspresi, Türkiye’nin başkenti Ankara’dan, ülkenin güneydoğusundaki Diyarbakır’a kadar bin 50 kilometre boyunca raylarda ilerliyor.
4.yüzyılda inşa edilmiş etkileyici siyah bazalt duvarlarla çevrili olan Diyarbakır’ın tarihi binlerce yıl öncesine dayanıyor. 180 kişi kapasiteli trende yolcular, lavabo ve mini buzdolabıyla donatılmış konforlu yataklı kabinlerinin pencerelerinden ya da yemekli vagonda ızgara köfte ve diğer Türk lezzetlerini yerken, sürekli değişen manzarayı izleyebiliyor. Gezi durakları, iki yönde de yaklaşık 24 saatlik yolculukta farklı duraklarda birkaç saatlik molalarla yolcuların keşif yapılmasına olanak tanıyor.
Cuma günü öğleden sonra Ankara’dan doğuya doğru yola çıkan yolcular, cumartesi sabahı gün doğmadan üç saat önce Bronz Çağı’ndan günümüze ulaşan, M.Ö. 3 bin yılından kalma duvar resimlerinin de bulunduğu Arslantepe’nin evi Malatya’ya varıyor. Batıya dönüş esnasında yolcular, M.Ö. 8. yüzyıldan beri tepeden şehri izleyen Harput Kalesi’nin de bulunduğu Elazığ’da 4 saat, pazartesi sabahı ise karlarla kaplı uyuyan volkan Erciyes Dağı’nın gölgesindeki eski Selçuklu kalesi Kayseri’de 3 saat keşif imkânı buluyor. Tüm bunlar, daha az ziyaret edilen bu bölgenin sunduğu zengin olanakların sadece bir kısmı.”
Turistik Diyarbakır Ekspresi ile 729 Kişi Seyahat Etti
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, seyahat severler için bir alternatif olarak hayata geçirdikleri Turistik Diyarbakır Ekspresi’nin, bin 51 kilometrelik Ankara – Diyarbakır parkurunda 180 kişilik kapasitesi ve 6 yataklı, bir yemekli vagon ile 19 Nisan – 16 Haziran arasında yaptığı 8 seferde 729 yolcuya unutulmaz bir deneyim yaşattığını söyledi.
“Turizm Elçisi Trenlerimiz Geçtiği İllerin Ekonomisine Katkı Sağlıyor”
Bakan Uraloğlu, Turistik Diyarbakır Ekspresi ile seyahat eden yolcuların güzel anılar biriktirdiğini belirterek, “Eşsiz coğrafyalarda süzülen turizm elçisi trenlerimiz turizme alternatif sunarak geçtiği illerin ekonomisine de katkı sağlıyor. Ünü ülke sınırlarını aşan ve dünyanın en güzel rotalarından birisinde hizmet veren Turistik Diyarbakır Ekspresimiz de bunlardan biri. Bölge ekonomisini canlandırmaya katkı sağlayan Turistik Diyarbakır Ekspresiyle, güzergah boyunca buralardaki tarihi ve kültürel değerler ile doğa harikası manzaraları görme imkânı sunuldu. Aslında turistik trenler hem vatandaşlarımıza hem de yurtdışından ülkemize gelen konuklarımıza, demiryollarımızın yeni yüzü ve vizyonuyla, dahası Türkiye’nin yeni yüzü ve vizyonuyla örtüşen bir etkinlik sunuyor.” açıklamasında bulundu.
KÜN’de Bizans Kapadokya’sı: Yerel ve Bölgeler Arası Perspektiflerden “Bir Toplumu Görünür Kılmak” Konferansı Yapıldı
Kapadokya Üniversitesi (KÜN) Bizans Kapadokya’sı: Yerel ve Bölgeler Arası Perspektiflerden “Bir Toplumu Görünür Kılmak” başlıklı uluslararası konferansa ev sahipliği yaptı.
Akademik yaşamının büyük bir kısmını Kapadokya’nın mimarisi ve sanatı üzerine yaptığı araştırmalara ayırmış olan UPenn Sanat Tarihi Emeritus Profesörü R. Ousterhout geçtiğimiz yıl – hayata gözlerini yummuştu. Bu sene onun anısına UPenn öncülüğünde ve üniversitemiz ev sahipliğinde 22-24 Temmuz 2024 tarihlerinde Bizans Kapadokya’sı: Yerel ve Bölgeler Arası Perspektiflerden “Bir Toplumu Görünür Kılmak” (Byzantine Cappadocia: “Visualizing Community” from Local and Transregional Perspectives) isimli uluslararası bir konferans düzenlendi. Dünyanın çeşitli üniversiteleri ve kurumlarında Kapadokya üzerine çalışmalar yapan mimar, sanat tarihçileri ve uzmanları bir araya getiren konferansın sonuçlarının bilim dünyasına katkı sağlamasını temenni ediyoruz.
1500 YILLIK YEREBATAN SARNICI, “YERALTININ KAPILARI” SERGİSİYLE ÇEK HEYKELTIRAŞLAR VLASTIMIL BERÁNEK ve JAROSLAV PROŠEK’İN ESERLERİNİ AĞIRLIYOR!
Kurduğu kültürel diplomatik işbirlikleriyle dünya sanatını İstanbul’a taşıyan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), bu defa İBB Miras, İBB Kültür ve Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu ortaklığında düzenlenen sıra dışı bir sergiyi Yerebatan Sarnıcı’nda sanatseverlerle buluşturuyor! İBB Miras’ın örnek restorasyonuyla İstanbul’un marka değerlerinden birisine dönüşen Yerebatan Sarnıcı’nda yeraltı, gerçeklik algısı ve yansımalar kavramlarıyla şekillenen “Yeraltının Kapıları – Geçiş ve Yansıma ile Mekâna Dokunma; Vlastimil Beránek” başlıklı görkemli sergi, Çek çağdaş heykeltıraşları Vlastimil Beránek ve Jaroslav Prošek’in eserlerini 1500 yıllık tarihi yapıda bir araya getiriyor. İBB çatısı altında İstanbul’un dünyada önemi giderek artan bir kültürel diplomasi ve evrensel anlayış merkezi olduğu dönemde, serginin küratörlüğünü Dr. Mahir Polat ile Miroslav Kroupa üstleniyor. Sergide suyun içine yerleştirilen kristal heykellere hayat veren cam, saydamlığı ve katılığı ile Yerebatan Sarnıcı’ndaki iki temel malzemeyle, su ve taşla diyalog kuruyor. İBB’nin ev sahipliğini üstlendiği ve İstanbul’da düzenlenmiş en büyük uluslararası kristal heykel sergisi olma özelliğini taşıyan “Yeraltının Kapıları – Geçiş ve Yansıma ile Mekâna Dokunma; Vlastimil Beránek” sergisi, 1 Ağustos’tan itibaren ziyaret edilebilir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İBB Miras, İBB Kültür ve Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu işbirliğiyle düzenlenen “Yeraltının Kapıları – Geçiş ve Yansıma ile Mekâna Dokunma; Vlastimil Beránek” sergisi, Çek heykeltıraşlar Vlastimil Beránek ve Jaroslav Prošek’in kristal heykellerinden oluşan özel bir seçkiyi Yerebatan Sarnıcı’nın büyülü atmosferinde bir araya getiriyor.
Yeraltı, gerçeklik algısı, mitoloji, yansıma ve geçiş temaları etrafında kurgulanan sergi, filozof Platon’un bir mağaraya zincirlenmiş insanların mağaranın girişinden yansıyan nesnelerin gölgelerini gördüğü ve bunları gerçeklik olarak algıladıkları mağara alegorisinden yola çıkıyor. Vlastimil Beránek’in geçmiş ve bugün üzerine odaklanan cam eserleri sarnıcın su ve taş dokusuyla etkileşime girerek Yerebatan Sarnıcı’nın su ve ışıkla elde ettiği dinamik yansıma alanlarına renk ve yansıtmayla dahil oluyor. Jaroslav Prošek’in eserleri ise izleyiciyi yaklaşık 6.000 yıl önce Mezopotamya’da üretilen ilk camın, aynı döneme ait yarı fosil meşe ağacı malzemesiyle buluştuğu tarihe götürerek kendimizle, kolektif hafızayla ve şimdiki zamanla ilgili soruları gündeme getiriyor.
Geçiş ve yansımalarla Yerebatan Sarnıcı’nda salt turistik bir gezinin sınırlarını kaldıran sergi, izleyicileri insanlığın derinliklerine tekrar odaklanmaya; 1500 yıldır Güneş’ten koparılmış, buraya hapsedilmiş Medusa anlatısındaki “human condition/insan olma durumu” üzerine düşünmeye davet ediyor.
Cumhuriyetin 100. yılını büyük bir onur ve coşkuyla kutlayan, ikinci yüzyıla doğru atılan her adımı “Demokrasi Yüzyılı” etkinlikleriyle taçlandıran İBB’nin ev sahipliğini üstlendiği “Yeraltının Kapıları – Geçiş ve Yansıma ile Mekâna Dokunma; Vlastimil Beránek” sergisi, 1 Ağustos – 30 Kasım 2024 tarihleri arasında ziyaretçilerini bekliyor.
Bulutların Üzerinde Uyku Deneyimi, Gecenizi Yumuşacık Bulutlar Arasında Geçirin
Yenilikçi, kaliteli ve inovatif ürünleriyle yatak sektöründe fark yaratan Armis, günün yorgunluğunu hafifleterek bulutların üzerinde bir uyku deneyimi yaşamak isteyenler için Clouds yatak modelini beğeniye sunuyor. Armis’in Smart yay teknolojisi sayesinde vücut ağırlığınızı yatağa eşit şekilde dağıtan Clouds yatak modeli, vücudun basınç noktalarına mükemmel uyum sağlayarak konforlu bir gece geçirmenizi sağlıyor. Her dokunuşta bulutların yumuşaklığını hissetmenize olanak tanıyan Clouds yatak modeli, peluş kumaşın narin yapısıyla sıcak bir kucaklama hissi ile sizleri karşılıyor.
Geliştirilmiş özel teknolojisi ile kaliteli bir uyku deneyimi sunan Armis’in Clouds yatak modeli, her sabah dinlenmiş ve yenilenmiş olarak günü karşılamanızı sağlıyor.
Visco teknolojisi ile vücut hatlarına mükemmel uyum sağlayan Armis Yatak’ın Clouds modeli, her dokunuşta bulutların üzerindeymiş hissiyatı yaratıyor. Sadece bir yatak değil aynı zamanda şıklığın ve konforun buluşma noktası olan Clouds yatak modelinde Smart yaylı sistem sayesinde özgürce hareket edebilmenizi sağlıyor.
Peluş kumaş dokusu ile yaşam alanınıza sıcaklık taşıyan Clouds yatak modeli, uykunuzu daha keyifli bir hale getiriyor. Visco katmanı vücut basınç noktalarını hedef alarak her bir bölgeye özel bir destek sunan yatak modelinde, olası sırt ağrıları ve diğer rahatsızlıklar minimize ediliyor. Şıklığı ve konforu ile her zaman bir yataktan daha fazlasını sunan Armis, yumuşak ve hafif yapısı sayesinde vücudunuzun her noktasını nazikçe sarmalıyor ve her gece rahat ve mükemmel bir uyku deneyimi yaşatıyor.
Evleri Sanat Galerisine Dönüştüren Halı Koleksiyonu
“Güzel, her yerde güzel” sloganıyla bulunduğu her mekanı kusursuzlaştıran Artemis Halı, yaşam alanınızı sezonun trendleriyle buluşturuyor. El dokuması, neo-klasik ve soyut tasarımlarıyla dikkat çeken Artemis Halı’nın Couture koleksiyonu, evinizde şık ve zarif bir atmosfer yaratmanızı sağlıyor. Kolay temizlenebilir yapısı ile günlük hayatı pratikleştiren Couture koleksiyonu, kaliteli iplikleri ve özenli işçiliği ile uzun yıllar en güzel anılarınıza eşlik ediyor.
Uzak diyarlardan gelen bir dokunuşun büyüsüyle sıradanlığın ötesinde bir dünya sunan Artemis’in Couture koleksiyonunda her bir iplik sevgiyle dokunurken, her desen özenle işleniyor. Relax viscon kullanımıyla üretilen eşsiz halı koleksiyonu, neo-klasik ve soyut ruhu evlerinize taşıyor.
Her bir halıda ayrı bir sanat eserini andıran Couture koleksiyonu, modern estetiği ve zarafeti evinize taşıyarak eşsiz bir atmosfer yaratmanızı sağlıyor. Minimalist ve sofistike tasarımı ile her mobilya grubuna uyum sağlayan Artemis Halı’nın Couture koleksiyonu, evinizin her köşesinde özgün ve etkileyici bir ambiyans oluşturmanıza yardımcı oluyor.
Saçaklı kenar detayları ve üstün işçiliği ile uzun ömürlü bir yapı sunan Artemis Halı, dayanıklı yapısıyla evinizin atmosferine zarif ve şık bir dokunuş ekliyor, zengin tasarımıyla dikkat çekiyor. Farklı renk ve desen seçeneklerinin yanı sıra çeşitli ölçülerde beğeniye sunulan halı koleksiyonu; mutfak, salon veya koridor gibi her mekâna uygun metrekare seçenekleriyle birçok alternatif bulunduruyor.
Hayvan hakkı savunucuları: Yasayı sokakta biz yazacağız!
Kadıköy’de ortak basın açıklaması yapan Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi ve Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi, Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik öngören teklifin yasalaşmasına asla izin vermeyeceklerini ifade etti.
Sokakta yaşayan hayvanların toplanıp tecrit edilmesini ve öldürülmesini öngören yasa teklifi, 17 Temmuz Çarşamba günü Meclis’in Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda görüşülmeye başlanmıştı. Komisyon toplantısına hayvan hakkı savunucuları alınmazken sokaktaki köpeklerin katlini destekleyen grupların toplantı salonuna alınması birçok ilde saatlerce protesto edildi. Süreci Meclis önünde protesto eden hayvan hakkı savunucularından bazıları darp edilerek gözaltına alındı. Aynı gün sabaha kadar süren Komisyon toplantısının sonunda teklifin ilk üç maddesi Komisyon’da kabul edilmiş, kalan maddelerin görüşülmesi ise muhalif milletvekillerinin yoğun tepkisi sonucu 22 Temmuz Pazartesi gününe ertelenmişti.
Bu gelişmeler üzerine 18 Temmuz Perşembe günü Kadıköy İskele Meydanı’nda toplanan Yaşam İçin Yasa İnisiyatifi ve Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi, yaptıkları ortak basın açıklamasında yasa teklifine karşı çıkarken Komisyon’un işleyişini de eleştirdi.
“Hayırsız Ada Bir Daha Asla”
1910 yılında Hayırsız Ada’da yapılan köpek katliamını hatırlatarak “Hayırsız Ada Bir Daha Asla” sloganları atan hayvan hakkı savunucuları, bu utancın tekrarına müsaade etmeyeceklerini vurguladı ve teklif geri çekilinceye kadar eylemlerini kararlılıkla sürdüreceklerini şu sözlerle ifade etti:
“Dostlarımızı sizin vahşet planlarınıza teslim etmeyeceğiz! Bizler yaşamdan yana olanlar; kana susamış iktidara, sahte haberlerle toplumu manipüle eden trol ordusuna, kendisine gazeteci deyip meslek etiğini yok sayarak hayvanların yaşam hakkını anketler açarak bir avuç takipçisiyle tartışmaya açanlara, her gün bilimden uzak, yeni nefret söylemleri ile toplumu kutuplaştıranlara, halkın parkını halka kapatanlara, halkın meclisine halkı almayanlara, protesto hakkını engelleyenlere, gözaltına alanlara karşı; hayvanları, sokakta yaşayan köpekleri, kedileri, tüm dostlarımızı savunuyoruz! Savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bizler buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz. Günbegün çoğalıyor, günbegün güçleniyoruz! Bugün bu alanda bizlerle birlikte dayanışma gösteren hak mücadeleleri onurumuzdur. Her birini dostlukla selamlıyoruz.”
“Yaşamdan Yana Olan Tüm Oluşumları Dayanışmaya Çağırıyoruz”
Yapılan basın açıklamasında ayrıca sendikalara, siyasi partilere, meslek örgütlerine, demokratik kitle örgütlerine, sivil toplum kuruluşlarına seslenilerek katliam yasasına karşı ortak bir tepki ve direniş ortaya koymak için dayanışma çağrısı yapıldı.
“Cumartesi yine Kadıköy’deyiz: Susmuyoruz, Korkmuyoruz, Dostlarımızı Vermiyoruz!”
20 Temmuz Cumartesi günü yine Kadıköy İskele Meydanı’nda yapılacak geniş katılımlı eyleme İnisiyatiflerin sosyal medya hesaplarından yapılan çağrı ise şu şekilde.
“Yasayı sokakta biz yazacağız! Katliam ve tecrit yasasını oylamaya devam etmek için yapılacak Komisyon toplantısı öncesinde, 20 Temmuz Cumartesi günü, Kadıköy’de toplanıyor ve hep birlikte bir kez daha haykırıyoruz: Susmuyoruz, Korkmuyoruz, Dostlarımızı Vermiyoruz!”
Kütüphanenizi tatile götürmek ister misiniz?
Kültür, sanat, eğlence platformu D&R, e-kitap dünyasının devi Kobo’yu Türkiye’ye getiren tek marka olmasının yanı sıra Kobo’nun yeni modelleriyle e-kitap severlere daha renkli bir okuma deneyimi sunuyor. Üstelik renkli, su geçirmez, haftalarca şarjı bitmiyor; hafif ve kulaklık ile sesli kitap dinleme özelliği de var.
Plajda güneşlenirken, otelde dinlenirken veya seyahat esnasında yapılabilecek en güzel tatil aktivitesi kitap okumaktır diyenler; bavul hazırlarken kitapların aşırı yer kaplaması ve ağırlığı yüzünden içlerinden elemek zorunda kalanlar…Tokyo merkezli Rakuten Kobo Inc. kitapseverler için hafifliğiyle kolay taşınabilir, günlerce değil haftalarca şarjı tükenmeyen, su geçirmez, üstelik rengarenk ve not alma imkanı da sunan e-kitap okuyucuları Türkiye’de D&R aracılığıyla sundu. Tüm kütüphanenizi plaja götürme keyfini yaşatan e-kitap okuyucuları Kobo’lar renkli üst versiyonları ile dikkat çekiyor.
Plaja kütüphane açabilirsiniz…
Rakuten Kobo, yeni Libra Colour ve Clara Colour modelleriyle kitapseverleri ilk renkli e-ink (elektronik mürekkep) e-kitap okuyucularla tanıştırıyor ve Kobo hayranlarının zaten bildiği ve sevdiği özel siyah-beyaz dijital okuma deneyimine yeni bir sayfa açıyor. Kitapseverler, istedikleri an, istedikleri yerde 7/24 kobo.com kitap mağazasına erişim sağlayarak veya www.dr.com.tr/ekitap linkine tıklayarak satın alacağı binlerce e-kitabı yanında taşıyabiliyor. Üstelik bu yeni modellerde bulunan Bluetooth® kablosuz teknoloji sayesinde, Kobo sesli kitaplarını dinlemek artık çok daha kolay ve keyifli. Kobo Libra Colour 32 GB depolama alanı ile 24.000’e kadar e-kitap veya 150’ye kadar sesli kitap depolarken Kobo Clara Colour 16 GB depolama alanıyla 12.000’e kadar e-kitap veya 75 adede kadar sesli kitap taşıyabiliyor.
Kitap üzerine not alabilir, hatta günlük bile tutabilirsiniz…
Eğer siz de kitap okurken kenarlarına not almayı, sayfa kenarlarını süslemeyi veya beğendiğiniz yerleri işaretlemeyi seviyorsanız Kobo Libra Colour ve Kobo Clara Colour tam size göre. İstediğiniz yerlere renkli el yazınızla notlar alabilir, renk vurgulama özelliği ile beğendiğiniz pasajları bir parmak dokunuşuyla işaretleyebilirsiniz. Üstelik Kobo e-kitap okuyucularınızı, derin sarıdan şeker pembesi ve biber kırmızısına kadar oldukça geniş bir renk yelpazesi bulunan uyku kılıflarıyla koruyabilirsiniz.
Kitap ıslanabilir ama Kobo asla!
Plaj kaçamakları veya banyo keyfi için, Kobo Libra Colour ve Kobo Clara Colour tamamen su geçirmez özelliğiyle donatıldı. Her iki cihaz da yaklaşık 1 saat boyunca 2 metreye kadar su altında dayanabiliyor. Üstelik Kobo’nun haftalarca dayanan şarjı ile tüm tatili neredeyse tek bir şarjla tamamlayabiliyorsunuz.
Türkiye’nin büyük kültür, sanat ve eğlence platformu D&R, Rakuten Kobo’nun ülkemizdeki tek yetkili Türkiye distribütörü olarak yüzlerce mağazasının raflarında ve dr.com.tr’de e-kitap okuyucuları satışa sunuyor.
Dünyaca ünlü KINDER JOY Natoons Koleksiyonu Şimdi Türkiye’de!
12 farklı hayvan oyuncağından oluşan Kinder Joy Natoons hayvanlar alemi koleksiyonu ile, çocuklar hayvanlar alemini eğlenerek keşfediyor
80’den fazla eğlenceli oyuncaklarıyla, çocukların en mutlu anlarına eşlik etmeye devam eden Kinder Joy, yeni Natoons koleksiyonu ile oyuncak zenginliğini arttırıyor. Tam 12 farklı hayvan oyuncağından oluşan Kinder Joy Natoons hayvanlar alemi koleksiyonu ile çocuklar hayvanlar alemini eğlenerek keşfediyor. Kaplan, fil, aslan, flamingo gibi 12 farklı hayvanın oyuncağından oluşan Natoons karakterlerinin yer aldığı Kinder Koy ürünleri, Natoons logosunun bulunduğu yeşil ambalaj tasarımıyla dikkat çekiyor.
Natoons oyuncakları ile Applaydu uygulamasında oynanabiliyor. Her hayvanın özelliği, ne yediği, hangi sesi çıkardığı ve birçok ilginç özelliği Applaydu uygulaması içerisindeki özellikler ile keşfedilebiliyor. Ebeveynlerinin gözetiminde Applaydu uygulamasına giren çocuklar, ansiklopedi bölümü ve interaktif oyunlar aracılığıyla, Natoons koleksiyonunda yer alan hayvanların özelliklerini eğlenerek öğrenme imkanına sahip oluyor. En sevdikleri hayvanların doğal yaşam alanları ve beslenme alışkanlıklarıyla ilgili bilgi edinebiliyor. Bu sayede çocuklar hem eğlenceli yollarla hayvanları tanıyabiliyor hem de hayal güçlerini geliştirebiliyor.
Nefis sütlü kakaolu krema ve çıtır gofret toplarının eşsiz uyumuyla birlikte 80’den fazla oyuncağıyla Kinder Joy, çocuklar tarafından sevilmeye devam ediyor.
Tatilde göz alıcı saçlar için pratik çözüm
Bütün sene heyecanla beklediğiniz yaz tatilinizde kaybedecek tek bir dakikanız yok, değil mi? Mevsimin beraberinde getirdiği enerjiyle gün boyu sürecek planlara hazırlanırken saçlarınıza istediğiniz tarzı kısa sürede yansıtmak için tek ihtiyacınız, Remington’ın saç kurutma makinesi ile fırçayı tek cihazda buluşturduğu Keratin Protect Döner Başlı Fırça.
Dünyanın en büyük kişisel bakım cihazları markalarından Remington, yoğun bir senenin ardından dinlenmek, eğlenmek ve kendinizi yenilemeye odaklandığınız yaz tatilinde saç rutininizle zaman kaybetmemeniz için bir ürün geliştirdi. Saç kurutma makinesi ve fırçayı aynı anda kullanmanın zorlukları ve zaman kaybını Keratin Protect Döner Başlı Fırça ile çözen Remington, bu yaz saçlarınıza profesyonel bir dokunuş getiriyor. Yanınızda kolaylıkla taşıyabileceğiniz kompakt ürün, keratin ve badem yağı ile zenginleştirilmiş seramik kaplı gövdesiyle saçlarınıza hacimli ve sağlıklı bir görünüm verecek.
Özgün tarzınızı yakalayın
Kolay kullanım için tasarlanan Keratin Protect Döner Başlı Fırça, 1000W’lık gücü sayesinde saçlarınızı hızla kuruturken istediğiniz modeli yaratmanızı sağlıyor. Çift yöne dönen başlığı, buklelerinizin yönünü belirlemeyi size bırakıyor. Keratin Protect Döner Başlı Fırça, istediğiniz hacmi ve şekli yakalayabilmeniz için 50 mm’lik termal karışık fırça ve 40 mm’lik termal yumuşak fırçayla birlikte geliyor. Aynı zamanda, kök destekleyici eklentisi sayesinde saç diplerinize tarak ile ufak müdahalelerde bulunarak, saçlarınıza hacim kazandırmanızı kolaylaştırıyor. Keratin ve badem yağı ile zenginleştirilmiş seramik gövdesi saçlarınıza parlaklık ve sağlıklı bir görünüm katan cihazın, iki kademeli ısı ayarı ve soğuk üfleme tuşu da saç bakımınızı kişiselleştirmenizi sağlıyor.
Rahmi M. Koç Müzesi İstanbul markasına güç katıyor
Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi, dünyanın en büyük seyahat sitesi TripAdvisor’ın “Travellers’ Choice 2024” ödülüne layık görüldü. Müze, dünyanın her yerinden gezginlerin 12 ay boyunca yaptığı puanlama sonucunda hazırlanan “İstanbul’un gezilecek en iyi 25 destinasyonu” listesinde 2014 yılından bu yana aralıksız yer buluyor
İstanbul’un tarihi güzellikleri ile iç içe, Haliç kıyısında eşsiz bir manzaraya sahip olan İstanbul Rahmi M. Koç Müzesi, kültürü ve eğlenceyi bir arada sunabilen tek adres olma özelliğini koruyor. 14 binin üzerindeki zengin koleksiyonu ile sanayi, iletişim ve ulaşım tarihindeki gelişmeleri yansıtan müze, ziyaretçilerine her gelişlerinde yeni ve farklı keşifler yapma fırsatı sunuyor.
Rahmi M. Koç Müzesi, dünyanın her yerinden gezginlerin değerlendirmeleri sonucu belirlenen ve 5 üzerinden minimum 4,5 puan alan otel ve işletmelerin layık görüldüğü TripAdvisor ödülünü bir kez daha kazandı. Müze, TripAdvisor’ın binlerce kullanıcısının oyları neticesinde belirlenen “Travellers’ Choice 2024” listesinde, İstanbul’da gezilecek en iyi 5 müze ve 25 destinasyon arasında yer aldı.
Rahmi M. Koç Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu, ödüle ilişkin yaptığı açıklamada, “Tripadvisor Travellers’ Choice Ödülü’ne layık görülmekten büyük memnuniyet duyuyoruz. Son on yıldır dünya genelinde Tripadvisor’daki kayıtların ilk yüzde 10’luk diliminde yer alıyoruz. Değerli yorumlarıyla bunu sağlamış olan tüm ziyaretçilerimize teşekkür ederiz. Rahmi M. Koç Müzesi, otuzuncu yılında, dört ayrı müzesi, İstanbul, Ankara, Cunda, Ayvalık ve bir kitaplığı ile dünya endüstriyel mirasının değerli örneklerini barındıran, dünya ölçeğinde tanınan ve takdir edilen bir kültür kurum. Ankara, Cunda ve Ayvalık müzelerimizin de kendi lokasyonlarında aynı şekilde ziyaretçilerden ilgi görmesi çok değerli. Dünyanın en canlı, tarihi, kültürü ve mimarisiyle eşsiz şehirlerinden İstanbul’da müze olarak özel bir yere sahibiz. 20 binin üzerindeki zengin koleksiyonumuz yegâne ve özgün özelliğini koruyor. Her yıl 350 bini aşkın yerli ve yabancı misafiri müzemizde ağırlıyoruz. Ziyaretçilerimizin burada yaşadığı deneyimin sonucunu böylesi kıymetli ödüllerle görmek de bizi ayrıca mutlu ediyor” dedi.
Rahmi M. Koç Müzesi, TripAdvisor platformunda “İstanbul’un En İyi 10 Müzesi” listesinde dördüncü sırada bulunuyor. Ayrıca beş yıl arka arkaya gezginlerin verdiği yüksek puan neticesinde Mükemmellik Sertifikası alan İstanbul Rahmi M. Koç Müzesi, İftihar Listesi’nde yer alıyor.
EFZA’DAN YENİ ŞARKI: DANS EDELİM SENİNLE
Kendine has müzik tarzı ve yorumuyla alternatif sahnenin dikkat çeken ismi Efza’dan yeni şarkı “Dans Edelim Seninle” tüm dijital platformlarda yerini aldı.
Gün batımı saatlerinize eşlik edecek bu şarkı; taşıdığımız acıya rağmen yaşamın kendisine teslimiyeti ve bir olmanın dansını anlatıyor.
Şarkıcı, söz yazarı ve müzik prodüktörü Efza, şarkının söz müziği, düzenlemesi ve mixine imzasını atarken, mastering Pieter Snapper’ın ellerinden…
Şarkının kapak fotoğrafı ise Salih Günar tarafından çekildi.
GLASXS’TEN DUYGUSAL BİR YOLCULUK: KIRIK DÖKÜK KALPLER
Glasxs‘in alternatif pop türündeki son single’ı “Kırık Dökük Kalpler“, içten sözleri ve büyüleyici melodileriyle dinleyicileri etkisi altına almayı vaat ediyor.
“Kırık Dökük Kalpler”, aşk ve özlem dolu modern bir hikayeyi anlatıyor. Glasxs, kendine özgü tarzı ve duygusal anlatımıyla tanınırken, şarkıya kendi benzersiz dokunuşunu katıyor ve bu da daha önce aynı türdeki çok sevilen cover’ı “Seni Kimler Aldı”yı hatırlatan duygular uyandırıyor.
Serkan Çinioğlu ve Glasxs tarafından bestelenen etkileyici bir müzikal arka planla “Kırık Dökük Kalpler, alternatif poptan popa kayıyor ve dinleyicilerde derin bir etki bırakan bir deneyimi sunuyor. Serkan Çinioğlu’nun düzenlemeleri ve prodüksiyonu parçayı yeni bir boyuta taşırken, Mert Kazak‘ın stereo mix ve mastering ustalığı optimal ses kalitesini sağlıyor. Şarkının Dolby Mix’i ise Glasxs tarafından
gerçekleşiyor.
Duygusal sözleri ve ruha dokunan müziğiyle, “Kırık Dökük Kalpler” kalp kırıklığı, direnç ve aşkın can acıtıcı yanlarına değiniyor. Her dize, dinleyicileri kendi zaaflarıyla yüzleşmeye ve affetmenin iyileştirici gücünü kucaklamaya çağırarak, bir içsel yolculuğa davet ediyor.
“Kırık Dökük Kalpler”, 5 Temmuz 2024 tarihinden itibaren tüm platformlarda yerini aldı.
Şevval Sam D&R TurnesindeUrlalılara da “Rock’ı Sevdirdi”
Ünlü sanatçı Şevval Sam, ikonik rock şarkılarını alaturka ile buluşturduğu “Rock’ı Severiz” adlı yeni albümünün imza gününde şarkıları ve sohbetiyle Urlalılar’ı adeta büyüledi. Sam’ın 30’uncu sanat yılı kapsamında önce Urla D&R mağazasında daha sonra da Urladam’da düzenlenen imza günü ve söyleşide cemiyet hayatının ünlü isimleri ve Egeli sanat severler bir araya geldi. Sam, bir de kitap müjdesi verdi.
Türk müziğinin kadife sesli sanatçısı Şevval Sam, rock ve alaturkayı kendi tarzıyla tek potada harmanladığı “Rock’ı Severiz” adlı yeni albümünün plak tanıtımı kapsamında bu kez Urla’da sevenleriyle bir araya geldi. Sam, D&R Urla Bamboo mağazasında düzenlenen imza günü ve söyleşinin ardından “D&R ile Plak Sohbetleri” etkinliği kapsamında Urladam’da sanat ve cemiyet hayatının önemli isimleriyle buluştu. Baştan sona sanatla dolu geçen buluşmada Sam’ın 30’uncu sanat yılı da kutlandı.
D&R’ın özel davetine oyuncu Barış Kılıç, Ercan Kesal ve eşleri de katıldı
Dostları için hem yeni albümünden bazı şarkıları hem de klasikleşmiş eserlerinden seslendiren Sam, sıcak havaya rağmen kendisini görmeye gelen hayranlarının tüm sorularını yanıtladı. D&R mağazasında kendisini bekleyen yoğun kalabalığın ısrarları üzerine plağından şarkılar da seslendiren Şevval Sam, kültür ve sanatın birleştiği Urladam’a geçerek Barış Kılıç, Ercan Kesal ve Nazan Kesal gibi ünlü isimlerin de katıldığı kendisi adına verilen özel davete katıldı.
“Eşiği atlamaya cesaret etmeli”
Sevenlerinin sorularını yanıtlayan Şevval Sam, “Bu plak benim için yeni bir heyecan yeni bir deneyim oldu. Bu aslında bir eşikti ve ben o eşiği atlamaya cesaret ettim. Tıpkı soğuk suya girmek gibi. Cesaret edip bu sulara atladım. Plağın gördüğü ilgi bana yine doğru bir iş yaptığımı gösteriyor. Aslında hepimizin hayatı böyle eşiklerle dolu. Kendi yolculuğumda yaşadığım tüm bu dönüm noktalarını hikayeleştirmeyi planlıyorum.” Dedi.
“Kuşlar Uçar Şevval Şarkı Söyler” kitap olacak!
Bir de kitap yazacağının müjdesini veren Şevval Sam, “Kuşlar Uçar Şevval Şarkı Söyler adlı bir kitap yazmayı düşünüyorum. Tıpkı bu plak gibi benim hayatımda önemli yeri olan tüm kararlarım, cesaret ettiklerim, yaptıklarım yapamadıklarım bu kitapta olacak. Ve bu kitabı da çok yakında yine D&R raflarında bulacaksınız” dedi.
Ali İsmail Korkmaz, ölümünün 11’inci yılında Hatay ve İstanbul’da anıldı
Henüz 19 yaşında hayattan koparılan Ali İsmail Korkmaz’ın düşlerindeki dünyayı hayata geçirmek için ailesi tarafından kurulan ALİKEV, Ali İsmail’i ölümünün 11’inci yılında Hatay ve İstanbul’da andı.
2013 yılında Taksim Gezi Parkı protestolarına destek amacıyla Eskişehir’de katıldığı yürüyüş sırasında polis ve sivil kişiler tarafından darp edilerek henüz 19 yaşındayken katledilen Ali İsmail Korkmaz, Hatay’da 10 Temmuz Çarşamba günü saat 18.00’de, ölümünün 11’inci yıl dönümünde, mezarı başında ailesi ve sevenleriyle birlikte anıldı.
Saat 20.30’da ise Defne Stadyumu’nda Cem Erdost İleri ve ALİKEV Müzik Topluluğu’nun sahne aldığı bir konser düzenlendi. 2017’de kurulan ve vakfa gönül veren gençlerden oluşan ALİKEV Müzik Topluluğu’nun ardından sahne alan Cem Erdost İleri’ye bas gitarda Olcay Bozkurt, davulda Sertaç Şanlı eşlik etti.
“Ali İsmail’in fikirlerini, düşüncelerini yaşatacak yüzlerce evladım var”
Anma gecesinde konuşma yapan Emel Anne, “Ali İsmail’i kaybedeli 11 yıl oldu. İlk günkü gibi hâlâ canım acıyor; yüreğim yanıyor ama sizleri görünce umut doluyor. Ali İsmail bedenen aramızda yok ama yüzlerce Ali İsmail var. Ali İsmail’in fikirlerini, düşüncelerini yaşatacak yüzlerce evladım var. Sizinle gurur diyorum. İyi ki varsınız. Teşekkür ediyorum yanımızda olduğunuz için” dedi.
“Oğlumla gurur duyuyorum”
Ali İsmail Korkmaz’ın babası Şahap Korkmaz, Arapça yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “Ali İsmail’in misafirleri hoş geldiniz. Oğlum Ali İsmail size ‘hoş geldiniz’ diyor. İyi ki varsınız. Oğlum hayattayken onunla çok gurur duyuyordum. O vefat ettikten sonra aynı gurur devam ediyor. Onu temsil eden sizlerle de gurur duyuyoruz. İyi ki varsınız. Teşekkür ediyoruz hepinize.”
“Ali İsmail’in ışığıyla gençleri aydınlatmak için mücadele ediyoruz”
Anma gecesinde bir diğer konuşmayı Ali İsmail Korkmaz’ın abisi Gürkan Korkmaz yaptı. Korkmaz konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Ali İsmail’in gönlü çok büyüktü, ufku çok genişti. Bu toplum, bu ülke, bu dünya için sürekli bir şeyler yapma, dünyaya bir şeyler katma derdindeydi. Bunu sadece lafta değil, yaptığı icraatlarıyla hep gösterdi. Şimdi dönüp baktığımızda gerçekten ne kadar büyük yürekli olduğunu her seferinde görüyoruz. Henüz 17 yaşında bir lise öğrencisiyken “Toplum için Gençlik” adında bir grup kurmuştu. Ama maalesef aramızdan aldılar Ali İsmail’i. Ali İsmail’in yaşarken yaptıklarını vasiyet olarak kabul edip, onun yaşarken yaptıklarını aramızdan ayrıldıktan sonra da yapmak için bir vakıf kurduk. 10 yıldır bu vakıfla binlerce gence dokunduk. 11 yıldır yaşadığımız acı çok büyük. Ateş her geçen gün büyüyor. Ama bu ateşin yanan kısmını biz aldık, ışığını topluma tutup Ali İsmail’in ışığıyla gençlerin yolunu aydınlatmak için mücadele ediyoruz. Bu mücadelede yanımızda olan, bize destek olan herkese teşekkür ediyoruz. İyi ki yanımızdasınız, iyi ki bir aradayız ve iyi ki Ali İsmail bu dünyadan geçti.”
İstanbul’da Ali İsmail Korkmaz Parkı’nda anma gerçekleşti
İstanbul’daki anma ise Kadıköy Yeldeğirmeni’ndeki Ali İsmail Korkmaz Parkı’nda gerçekleşti.
ALİKEV tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Gezi Parkı direnişinde, Eskişehir’de, kent hakkı ve ifade özgürlüğü için en temel haklarını kullanarak sokağa çıkan Ali İsmail Korkmaz’ı ölümünün 11. yılında sevgi ve saygıyla anıyoruz. Eskişehir’de bir ara sokakta, tek başınayken yolu kesilip esnaf ve polis saldırısı sonucu öldürülen Ali İsmail’in yıllardır süren davası AİHM’e taşındı. Ali İsmail bizden koparıldığında henüz 19 yaşında bir gençti. Birgün tüm çocukların özgür uyanacağı günlere kavuşma arzusuyla, ‘toplum için gençlik’ isimli bir hareket başlatmış ve çevresindeki gençlerle çeşitli çalışmalar yürütüyordu. Düşlemekle kalmıyor, o dünya için çaba harcıyordu. Ali İsmail yaşam biçimiyle hepimize düşlerindeki özgür dünyayı; toplumsal barış ve eşitliğin var olduğu, her türlü eşitsiz ilişkiden arınmış bir yaşamı gençliğin katılımıyla kurma mirasını bıraktı. 10 yıl önce, ona olan borcumuzu ödemek için ALİKEV’i kurduk. Hak ihlalleri ve şiddetin halen devam ettiği bu ülkede; gençlerin en başta yaşam hakkı olmak üzere insan hakları için çalışıyoruz. Anısını dayanışmanın gücüyle, gençlerle güçlenen ALİKEV’le yaşatacağız. 19 yıllık yaşamıyla bize hala ışık tutan bir genci aramızdan kopartan bu karanlık elbet bitecek. Hep yanımızdasın Ali İsmail, hep 19 yaşında.”
Hatay’da devam edecek anma etkinliklerinin detayları şöyle:
11 Temmuz Perşembe: Gönüllülük Nedir? Gençlik Politikaları Nedir? Atölyesi
14:00-17:00
Karaçay Koordinasyon Merkezi, Samandağ
Atölye Yürütücüsü: Mustafa Onur Kaygısız -GoFor Örgütlenme ve Operasyon Koordinatörü
Gönüllülük Nedir? Gençlik Politikaları Nedir? Bu soruları 11 Temmuz Perşembe günü Ali İsmail Korkmaz’ın ölüm yıl dönümü anma etkinlikleri kapsamında tartışmak isteyen 18-30 yaş arası gençleri bekliyoruz.
Katılım formu forms.gle/qgdHhqo8PgJbC2596
13 Temmuz Cumartesi: Kurmaca Anılar: Anonim Fotoğraflar Üzerinden Kartpostal Atölyesi
13:00-15:00
Serinyol El Ele Dayanışma Derneği Yerleşkesi
Atölye Yürütücüsü: Rojbin Deniz Özyürek
Eski ve anonim fotoğraflardan yola çıkarak katılımcılar, seçtikleri portrenin nasıl bir karakter olduğunu kurgulayacaklar. Karakterin ağzından bir not ya da onun nasıl biri olduğunu anlatan bir paragraf veya karakterin yaşamış olabileceği bir hatıra yazılarak kartpostal hazırlanacak. Kartpostalın kapağında ise bu karaktere yoğunlaşan kolaj denemeleri yer alacak.
Saçınızı tek seferde kurutan ve düzleştiren teknoloji
Güneş, deniz ve kum üçlüsünün keyfini doyasıya çıkaracağınız yaz günlerinde, saçlarınızın gün boyu bozulmadan parlak ve sağlıklı görünmesini sağlayacak bir şekillendirici arayışında olabilirsiniz. Dünyanın en büyük kişisel bakım cihazları markalarından Remington’ın saç düzleştirici ürünü Wet2Straight, saçınızı tek hamlede hem kurutup hem düzleştiren tasarımıyla yazın enerjisine ve günlük rutininize eşlik ediyor.
Güneşin enerjisiyle gündüzden geceye kadar sürecek planlar yaparken, sabah rutini esnasında zaman veya çaba harcamadan gün boyu sağlıkla parlayan saçlara ulaşmak artık çok kolay. Hem ıslak hem kuru saçlarda kullanılabilen düzleştirici Remington Wet2Straight, bu yaz her anın tadını çıkarmak ve en iyi şekilde görünmek için ihtiyacınız olan tek ürün.
Tek seferde kurutma ve düzleştirme işlemi
Özellikle havluyla kurulanmış saçlar için tasarlanan Wet2Straight, geleneksel düzleştirme yöntemlerine göre %86 daha hızlı sonuçlar elde etmenizi sağlıyor. Sıcak plakalarını saçınıza uyguladığınızda cihaz, saçınızdaki nemi buharlaştırarak özel tasarlanmış kanallardan dışarı atıyor. Böylece, hem kurutma hem de düzleştirme işlemini tek hamlede tamamlamanızı sağlıyor. Plakaların kıvrılmaya dayanıklı mikro tanecikler ile beslenen gelişmiş seramikten yapısı, saçınızı şekillendirirken pürüzsüz ve kıvrımsız kalmasını sağlıyor. Cihazın yenilikçi turbo işlevi de ihtiyacınız olduğu zaman ekstra bir ısı artışı sağlıyor, özellikle kalın veya kıvırcık saçlar için ideal olan bu özellik, stilinizin daha uzun süre dayanmasına yardımcı oluyor.
Bedenimiz 54, ruhumuz 42’sinde yaşlanıyor
Dünya genelinde yapılan araştırmaya göre, insanlar 54 yaşında fiziksel olarak yaşlı hissetmeye başlıyor, ancak ruhen genç hissetmeyi 42 yaşında bırakıyor. Kültür ve coğrafya farklarının yaş ve gençlik algılarını şekillendirmede büyük rol oynadığı araştırmada; Avrupa kıtası haricinde her bölge her geçen yıl daha erkenden yaşlı hissediyor. Finler yaşlanma hissine 72 yaşında kapılırken Filipinliler daha 30 yaşından genç hissetmeyi bıraktıklarını söylüyor. Türkler ise, globale benzer şekilde, 54 yaşında yaşlanmış hissettiklerini, 44 yaşında da genç hissetmeyi bıraktıklarını söylüyor.
BAREM’in global ortağı WIN International, dünya çapında 39 ülkeden 33.866 katılımcının görüş ve düşüncelerine dayanarak insanların yaş ve gençlik algısını anlamak için kapsamlı bir araştırma gerçekleştirdi. Türkiye ayağı BAREM tarafından gerçekleştirilen araştırma, Türklerin 54’e gelince yaşlı hissettiğini, 44 yaşında da artık kendini genç görmeyi bıraktığını ortaya çıkarıyor ve ülke nüfusunun genç hissetmeyi bıraktığı yaş ile yaşlı hissetmeye başladıkları yaş arasındaki on yıllık farkın altını çiziyor.
Avrupalılar dışında tüm dünya, her geçen yıl daha erkenden yaşlı hissediyor
Araştırma, dünya genelinde insanların yaşlı hissetmeye 54 yaşında başladığını ve genç hissetmeyi 42 yaşında bıraktığını gösteriyor. Amerika kıtası, 2018 yılında 57 yaşında yaşlı hissetmeye başlarken şimdi 53 yaşında bu hisse kapılıyor. Benzer şekilde, MENA bölgesinde bu yaşın 59’dan 52’ye, Afrika kıtasında ise 54’ten 51’e düştüğü görülüyor. Kısacası; 59 yaşında yaşlı hissetmeye başlayan Avrupalılar dışında, dünya genelinde insanlar geçmiş yıllara göre daha erken yaşlı hissetmeye başlıyor. Genç hissetmeyi bırakma yaşına bakıldığında, Amerika kıtasında bu yaş 2018’de 46 iken şimdi 40’a düşerek 6 yıllık bir gerileme gösteriyor. Afrika’da ise bu yaş 40’tan 43’e yükseliyor. Avrupalılar, daha geç yaşlı hissetmelerine rağmen, 2018’den bu yana 3 yıl gerileyerek şimdi 43 yaşında genç hissetmeyi bırakıyorlar.
Güney Koreliler 52’ye kadar genç hissediyor
Finlandiya, 72 yaş ile insanların en geç yaşlı hissetmeye başladığı ülke olarak birinci sırada yer alıyor. Finlandiya’yı İspanya (65), İsveç (64) ve İtalya (64) takip ediyor. Buna karşılık, en erken yaşta yaşlı hissetmeye başlayan ülke, 45 ile Laos. Laos’u Yunanistan (46) ve Malezya (47) izliyor. İlginç bir şekilde, Finler 47 yaşında, İsveçliler ise 34 yaşında genç hissetmeyi bırakıyor. Güney Koreliler 52 yaşına kadar genç hissetmeye devam ederek bu alanda listenin başında yer alıyor. Filipinler ise 30 yaş ile insanların en erken genç hissetmeyi bıraktığı ülke olarak dikkat çekiyor.
Türkiye’de de insanlar, globalle aynı şekilde, 54 yaşında yaşlanmış hissettiklerini, 44 yaşında genç hissetmeyi bıraktıklarını söylüyor.
Araştırma künyesi: Çalışmada 39 ülkede 33,866 kişiyle görüşüldü. Araştırma Türkiye’de 26-30 Ocak 2024 tarihleri arasında CATI (Bilgisayar Destekli Telefon Görüşmesi) yöntemiyle Türkiye temsili bir örneklemde 523 kişi arasında gerçekleştirildi.
Kas Seğirmelerini ve Kramplarını Hafife Almayın!
Kaslarda kontrol kaybıyla başlayan ALS hastalığı ölümle sonuçlanabiliyor. Prof. Dr. Zeliha Matur, hastalığın en çok 40 ila 70 yaş aralığında görüldüğünü belirterek “Kas seğirmesi, kas krampları, kas güçsüzlüğü, geveleyerek veya genizden konuşma, çiğneme veya yutma bozukluklarına dikkat” dedi.
Amyotrofik lateral skleroz veya ALS hastalığı, beyin ve omurilikteki sinir hücrelerinin yıkımıyla seyreden ve kaslarda kontrol kaybına neden olan ilerleyici bir sinir sistemi hastalığı olarak tanımlanıyor. ALS hastalığı nedeni tam olarak bilinmese de en çok 40 ila 70 yaş arasında ortaya çıkıyor. Sigara içenlerde, kafa travmasına maruz kalanlarda, profesyonel sporcularda ve elektrik çarpanlarda, ağır metaller ve bazı kimyasal maddelere maruz kalanlarda ALS gelişimi görülebiliyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeliha Matur, hastalığın belirtilerini, teşhis ve tedavi yöntemlerini anlattı.
Bu yaş aralığına dikkat!
ALS’nin en sık 40 ila 70 yaş arasındaki insanları etkilediğini vurgulayan Prof. Dr.Matur, hastalığın daha genç yaşlarda da ortaya çıkabildiğini vurgulayarak “Tüm ırklardan ve etnik gruplardan insanları etkiler” dedi.
Matur, ALS’nin iki ana türü olduğunu belirterek şunları söyledi: “Sporadik, ALS’nin en yaygın şeklidir ve vakaların %90’ını oluşturur. Bu vakalar, bilinen herhangi bir genetik neden veya ailede ALS öyküsü olmaksızın rastgele ortaya çıkar. Ailesel ise ALS’nin az sayıda insanı etkileyen kalıtsal bir şeklidir. Ancak son zamanlarda yapılan birçok genetik keşif, ALS’nin kalıtsal formlarının daha önce düşünülenden daha yaygın olduğunu göstermektedir.”
Nedeni tam olarak bilinmiyor! Sigaraya ve bu kimyasallara dikkat
Birçok hipotez öne sürülse de ALS’nin nedeninin tam olarak bilinmediğini kaydeden Matur, genetik yatkınlık zemininde çevresel faktörlerin etkisi olduğu görüşünün hakim olduğunu söyledi. Matur, “Hastalık erkeklerde biraz daha fazla görülür ve biraz daha erken yaşta ortaya çıkar” diyerek şunlara dikkat çekti: “Tüm etnik gruplar etkilenir ama beyaz ırkta biraz daha fazla görülür. Sigara içenlerde, kafa travmasına maruz kalanlarda, profesyonel sporcularda ve elektrik çarpanlarda sıklığı biraz daha fazladır. Kurşun, civa ve selenyum gibi ağır metaller, böcek ve sinek öldürücü kimyasal maddeler, kimyasal çözücüler ALS gelişimi için risk oluşturur.”
Bu belirtileri görmezden gelmeyin
Matur, ALS’nin belirtilerini şöyle açıkladı: “Özellikle uzuvlarda, omuzlarda veya dilde kas seğirmesi, kas krampları, kas güçsüzlüğü, geveleyerek veya genizden konuşma gibi konuşma değişiklikleri, çiğneme veya yutma bozuklukları.”
Benzer hastalıklardan nasıl ayırt edilir?
Matur, ALS teşhisinin tıbbi öykü, nörolojik muayene bulguları ile konulduğunu söyledi. Elektromiyografi ve sinir iletim çalışması, transkranyal manyetik uyarım gibi elektriksel tanı testleri ile ALS tanısının desteklendiğini belirten Matur, ALS benzeri tablo yapan diğer hastalıkları ayırmak için beyin ve omurilik manyetik rezonans görüntüleme (MR), beyin omurlik sıvısının incelenmesi, kan ve irdar analizlerinin yapılması gerektiğini belirtti.
Hastalık yavaşlatılabiliyor!
“ALS’nin kanıtlanmış bir tedavisi yoktur” ifadelerini kullanan Matur, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak amacıyla riluzole (Rilutek®) kullanıldığını söyledi. Matur, ayrıca etkinlikleri tartışılmakla beraber edavarone (Radicut®) ve sodyum fenilbütirat/taurursodiol (Relyvio®) ilaçlarının da FDA tarafından onaylandığının altını çizdi. Ayrıca hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve semptomların yönetimine yardımcı olmak için fizyoterapi, konuşma terapisi ve solunum terapisinden yararlanıldığını belirtti.
Sanat Dolu Bir Yaz: Meşher’de Çocuk Atölyeleri
Meşher, çocukları Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisinden ilhamla hazırlanan keşif dolu, eğlenceli atölyelere ve özel turlara davet ediyor. Yaz tatili sanatla renklenirken çocukların merak ve keşfetme duyguları da gelişecek.
İstanbul’un önde gelen disiplinlerarası sergi mekânı Meşher, çocuklara yönelik atölye programlarına yaz tatilinde de devam edecek. İstanbul’un siluetine bir uçtan bir uca bakmaya davet eden Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisinden ilhamla hazırlanan atölyeler ve turlar temmuz ve ağustos ayları süresince çocukları ağırlayacak.
7-12 yaş arası çocukların merak duygularını ve keşfetme isteklerini pekiştirmek, duyusal ve bilişsel gelişimlerine katkı sunmak, ilgi alanlarını genişleterek yaratıcılıklarını beslemek üzere hazırlanan özel atölyeler, çocuklara yaz tatilinde keşif dolu ve eğlenceli zaman geçirme imkânı sunacak.
İzleme Kutusu Atölyesi
23 Temmuz Salı günü saat 11.00’de gerçekleştirilecek “İzleme Kutusu Atölyesi”, ilhamını sergide yer alan izleme kutularından alıyor. Akordeon şeklinde sahnelerin birleştirilmesiyle oluşan izleme kutuları (peepshow), diğer bir deyişle üç boyutlu kitaplar, özellikle 19. yüzyılda içlerinde gizledikleri kocaman dünyayla çocukların en sevdiği eğlence aracı olmuştu. 7-12 yaş grubuna yönelik atölyede önce izleme kutularının tarihi, tekniği gibi konular üzerine odaklanılacak; ardından çocuklar kendi hayali sahnelerini üç boyutlu hâle dönüştürecek.
İstanbul’un Florası: Saksı Boyama Atölyesi
Meşher’de 24 Temmuz ve 28 Ağustos Çarşamba günlerinde saat 11.00’de ise “İstanbul’un Florası: Saksı Boyama Atölyesi” düzenlenecek. İstanbul’un florasından ve Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisindeki eserlerde görülen ağaçlardan ilhamla hazırlanan atölyede, 7-12 yaş grubu çocuklarla önce bitkilerin dünyasına dalıp İstanbul’da yetişen bitkilerle ilgili bilgiler paylaşılacak, ardından seramik saksılar renkler ve desenlerle süslenip içlerine tohumlar ekilecek.
Yapboz Atölyesi
27 Ağustos Salı günü saat 11.00’de gerçekleşecek atölyede Göz Alabildiğine İstanbul sergisinde yer alan, 20. yüzyılın başında üretilmiş panoramik Tophane ve Sarayburnu görünümlü yapbozdan hareketle çocuklar kendi yapbozlarını oluşturacak.
Çocuklar İçin Rehberli Turlar
Panoramik ve geniş açılı şehir temsillerini içeren gravürlerden nadir kitaplara, yağlıboya tablolardan fotoğraflara 100’ün üzerinde nadide eserin yer aldığı Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisi, 25 Temmuz ve 29 Ağustos Perşembe günlerinde saat 14.00’te çocuklara özel düzenlenen rehberli turlarla gezilebilecek.
*Atölyelere katılım ücretsizdir. Gerekli malzemeler Meşher tarafından karşılanacaktır. Detaylı bilgi ve kayıt için: [email protected]
Uludağ’da Ultra Trail heyecanı!
Uludağ Premium Ultra Trail’e 35 ülkeden 2 bin 660 sporcu katılacak. Uludağ Alan Başkanlığı’nın ev sahipliğinde, Uludağ Premium isim sponsorluğunda ve Bursa Büyükşehir Belediyesi katkılarında bu sene 7’ncisi gerçekleşecek Ultra Trail birçok etkinliği de katılımcılara sunacak.
Geleneksel hale gelen “Uludağ Premium Ultra Trail”, 12-14 Temmuz’da “4 Mevsim Uludağ” mottosu ile koşulacak. 2 bin 543 metrelik Uludağ’ın eşsiz doğal güzellikleri arasındaki organizasyon, Anadolu Sigorta, Asics, Bursa Teleferik, Ceylan Splendor Uludağ, Climbolic, Decathlon ana sponsorluğunda, Almira Hotel, Doca Textile Tech, Garmin Türkiye, Lifeon Concept, Power App, Segway-Ninebot, Yankı Yemek&Catering ve Züber Lezzetler co-sponsorluğunda gerçekleşecek. Bursa Valiliği, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Türkiye Atletizm Federasyonu, ANDA Arama Kurtarma katkılarıyla gerçekleşecek yarış UPUT100K, UPA66K, UPGE30K, UP16K ve UP6K’lık parkurlarda koşulacak.
Spor ve sanatı bir araya getirecek yarışta katılımcılar, bir yandan Uludağ’da koşu deneyimi yaşayacak bir yandan da konserler, grafiti sanatçısının sunduğu görsel şölen ve heykeltraşın sanatını icra ettiği çalışmalarla buluşacak.
35 ÜLKEDEN 2 BİN 660 SPORCU
Her sene gelişerek devam eden Uludağ Premium Ultra Trail’e bu sene katılım da bir hayli fazla. Geçtiğimiz yıla oranla büyük bir artış yaşayan UPUT, 35 ülkeden 2 bin sporcunun katılımı ile koşulacak. Organizasyon 13 Temmuz sabahı saat 06.00’da 100K ve 66K’lık parkurun startı ile başlayacak. Saat 08.00’de 30K, saat 09.00’da 16K ve saat 10.00’da 6K’lık parkurda yarış heyecanı yaşanacak.
BURSA SENFONİ ORKESTRASI UNUTULMAZ ANLAR YAŞATACAK
Uludağ Premium Ultra Trail (UPUT), birçok aktiviteyi de içinde barındırıyor. Uludağ’ın eşsiz manzarasında koşacak sporcular, parkur boyunca unutulmayacak anlar yaşayacak. Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası işbirliğinde belirlenen alanlarda yer alacak sanatçılar, birbirinden önemli eserleri ormanın içinde koşucuların dinletisine sunuyor olacak.
3 AYRI KONSERLE YARIŞ DENEYİMİ
Bir yarış olma özelliğinin yanı sıra sunduğu etkinliklerle adından söz ettiren Uludağ Premium Ultra Trail’de 13 Temmuz Cumartesi günü 3 ayrı konser gerçekleşecek. Etkinlik alanında yer alacak konser alanında saat 15.00’te Ceren Toksöz, saat 16.30’da Neyzen, saat 18.00’de ise Sattas sahne alacak.
GRAFİTİ VE HEYKELTRAŞ ŞÖLENİ
Uludağ Premium Ultra Trail’de katılımcılar, grafiti sanatçısının sunduğu görsel şölen ve heykeltraşın sanatını icra ettiği çalışmalarla buluşacak. Ümit Şentürk’ün grafitileri ile heykeltraş Ramazan Eroğlu’nun eserleri beğenilere sunulacak.
ENGİN ÇETİNAY: SPOR VE SANATI BİR ARAYA GETİRİYORUZ
Uludağ Premium Ultra Trail Yarış Direktörü Engin Çetinay, “Bu sene 7’ncisini düzenlediğimiz Uludağ Premium Ultra Trail, 12-14 Temmuz tarihlerinde gerçekleşecek. Her yıl katılımcı sayımız artarak devam ediyor ve organizasyonumuzu bu denli büyüttüğümüz için çok mutluyuz. 35 ülkeden 2 bin 660 katılımımız mevcut. ‘4 Mevsim Uludağ’ mottosu ile çıktığımız bu yolda kış turizmi ile adı anılan Uludağ’ımızın yılın her ayında faal olması için yoğun çaba sarf ediyoruz. Uludağ Premium Ultra Trail de bu doğrultuda en önemli organizasyon olarak 7 yıldır bölgeye değer katıyor. Uludağ 2’nci oteller bölgesi Kurbağakaya Teleferik İstasyonu’ndan startını vereceğimiz yarışımız yine aynı noktada son bulacak. Sporcular, parkur boyunca Kirazlıyayla, Sarıalan, Zeyniler Köyü, Cumalıkızık, Saitabat, Alaçam, Buzul Göletler, Küçük Zirve’yi geçerek finişi görecekler. Bizi diğer organizasyonlardan ayıran en büyük özelliğimiz spor ve sanatı bir araya getiriyor olmamız. Etkinlik alanımızda gerçekleştirdiğimiz konserler, grafiti sanatçımızın katılımcılara sunduğu görsel şölen ve heykeltraşımızın sanatını icra ettiği çalışmaları da önemli bir yere sahip. Parkur içinde ise Bursa Senfoni Orkestrası sanatçıları, birbirinden önemli eserleri ormanın içinde koşucuların dinletisine sunuyor olacak. Aynı zamanda organizasyonumuz sosyal sorumluluk tarafında da önemli bir işe imza atıyor. Bodrum Sağlık Vakfı’nın özel çocukları tarafından hazırlanan plaketler, dereceye giren sporculara takdim edilecek” ifadelerini kullandı.
BİRBİRİNDEN ÖNEMLİ PARKURLAR
“Uludağ Premium Ultra Trail”, birbirinden önemli ve güzelliklerle dolu 5 ayrı parkurda koşulacak. Uludağ Premium Ultra Trail (UPUT100K), 100 km ve 4 bin 620 metre yükseklik kazanımı ile %60 patika, %30 single track ve %10 asfalt yoldan oluşan patika koşusu, 13 Temmuz Cumartesi günü sabah saat 06:00’da start alacak ve 21 saatlik bir bitirme zamanına sahip olacak.
Uludağ Premium Advanced Trail (UPA66K), 66 km ve 3 bin 600 metre yükseklik kazanımı ile %50 patika, %43 single track ve %7 asfalt yoldan oluşan yarış, 13 Temmuz Cumartesi günü saat 06:00’da başlayacak ve 15 saatlik bir bitirme zamanına sahip olacak.
Uludağ Premium Epix Trail (UPGE30K) 30 km ve bin 510 metre yükseklik kazanımı ile %65 patika, %30 single track ve %5 asfalt yoldan oluşacak. Uludağ bölgesinin en güzel doğa manzaraları içerisinde geçecek yarış, 13 Temmuz Cumartesi sabahı saat 08:00‘da start alacak 8 saatlik bitirme zamanına sahip olacak.
Uludağ Premium Trail (UP16K) 16 km ve 500 metre yükseklik kazanımı ile %20 patika, %70 single track ve %10 asfalt yolda koşulacak. Yarış, 13 Temmuz Cumartesi günü saat 09:00’da start alacak.
Uludağ Premium Trail (UP6K) 6 km ve 210 metre yükseklik kazanımı ile %20 patika, %60 single track ve %20 asfalt yolda gerçekleşecek. Mücadele 13 Temmuz Cumartesi günü saat 10:00’da başlayacak.
YARIŞ GÜZERGAHLARI
ULUDAĞ PREMIUM ULTRA TRAIL 100K: Oteller bölgesinden başlayacak olan yarış sırasıyla Cennet Tepe, Kirazlı Yayla, Süleymaniye, Hünkar Köşkü, Zeyniler Köyü, Cumalıkızık, Kürekli Şelalesi, Saitabat Şelalesi, Alaçam, Buzul Göletler bölgesinden Uludağ küçük zirve yaptıktan sonra tekrar Cennet Tepe üzerinden oteller bölgesinde sona erecek.
ULUDAĞ PREMIUM ADVANCED TRAIL 66K: Oteller bölgesinden başlayacak yarış sırasıyla Cennet Tepe, Kirazlı Yayla, Sarıalan, Tonoz Yayla, Zeyniler Köyü, Cumalıkızık, Kürekli Şelalesi, Saitabat Şelalesi, buzul göletler bölgesinden Uludağ küçük zirve yaptıktan sonra tekrar Cennet Tepe üzerinden oteller bölgesinde son bulacak.
ULUDAĞ PREMIUM EPIX TRAIL 30K: Oteller bölgesinden başlayacak yarışta, 1. Oteller Bölgesi üzerinden Cennet Tepe, Kirazlı Yayla, Sarıalan, Tonoz Yayla, Zeyniler Köyü, Kurbağakaya üzerinden Oteller bölgesinden finiş gerçekleşecek.
ULUDAĞ PREMIUM TRAIL 16K: Oteller bölgesinden başlayacak yarış 1. Oteller Bölgesi üzerinden Sarıalan, Kurbağakaya ve Softaboğan Şelalesinden geçerek Oteller bölgesinde bitecek.
ULUDAĞ PREMIUM TRAIL 6K: Oteller bölgesinden başlayacak yarış 1. Oteller Bölgesi üzerinden Kurbağakaya tekrar oteller bölgesine ulaşarak son bulacak.
KATEGORİLER
Erkek / Kadın Genel Klasman
Erkek / Kadın 40- (14 Temmuz 1984 – 13 Temmuz 2006 doğumlular)
Erkek / Kadın 40+ (14 Temmuz 1974 – 13 Temmuz 1984)
Erkek / Kadın 50+ (14 Temmuz 1964 – 13 Temmuz 1974)
Erkek / Kadın 60+ (13 Temmuz 1964 ve öncesi doğumlular)
Banyonuza Çifte Güzellik Evidea’dan: 1 Alana 1 Bedava Fırsatı!
Mutfak, ev tekstili, ev dekorasyon, tamamlayıcı mobilya, aydınlatma, banyo, elektrikli ev aletleri, ev ve yaşam olmak üzere toplam 8 ana kategoride geniş bir ürün yelpazesi bulunan Evidea, Banyo aksesuarları ve banyo tekstilinde geçerli 1 alana 1 bedava fırsatı ile banyo alışverişinizi iki kat eğlenceli hale getiriyor.
Evidea, 15-28 Temmuz tarihleri arasında düzenlediği “Banyo Aksesuarları ve Banyo Tekstilinde 1 Alana 1 Bedava” kampanyası ile tüketicilere özel avantajlar sunuyor. Yaz aylarının getirdiği yenilik ve ferahlıkla, banyo ihtiyaçlarınızı karşılamak için harika bir fırsat sizleri bekliyor.
Tüm banyo ürünleri ve aksesuarları, çamaşır kurutmalıkları, oda kokuları, havlu ve peştemaller, çamaşır sepetleri ve bornozlara kadar pek çok üründe geçerli olan bu kampanya ile her zevke ve ihtiyaca uygun seçenekler sunuluyor. İhtiyacınız olan birçok banyo ürününe ve banyo tekstiline uygun fiyatlarla sahip olabilir, banyonuzun dekorasyonunu tamamlarken eksiklerinizi giderebilirsiniz.
15-28 Temmuz tarihleri arasında Evidea mağazaları ve evidea.com’da geçerli olan bu kampanya ile banyo keyfinizi ve dekorasyonunuzu üst seviyeye çıkarma çıkarma fırsatını yakalayın.
KAYIP ve ACILARLA BAŞA ÇIKMAK İÇİN EŞSİZ BİR REHBER, HAYAT DEVAM EDİYOR – TUTTUĞUN YASA RAĞMEN DÜŞBAZ KİTAPLAR’DAN ÇIKTI!
Klinik psikoterapist Gina Moffa’nın yas sürecini her yönüyle ele aldığı kitabı Hayat Devam Ediyor– Tuttuğun Yasa Rağmen, Düşbaz Kitaplar’dan çıktı! Moffa’nın, kayıplarının acısıyla başa çıkmaya çalışanlar için kendi tecrübeleriyle harmanlayarak kaleme aldığı Hayat Devam Ediyor, yas tutmanın endişe verici ve kafa karıştırıcı sürecinde yol gösteren, yürekleri sarmalayan modern bir rehber sunuyor. Yasın, bir duygudan çok daha fazlası olduğunu ifade eden Gina Moffa, üzüntünün fiziksel etkisini ve üzüntüyle travma arasındaki ilişkiyi de ele aldığı kitabında büyük ya da küçük her türlü kayıp ve acıyla başa çıkmak için gerçekçi tavsiyelerini paylaşıyor. Okurlara şefkat, bilgelik ve empatiyle yaklaşan Hayat Devam Ediyor, yas sürecinde güvenlik hissi, anlayış, cesaret, huzur ve yönlendirme arayanlar için eşsiz bir yol arkadaşı…
Ayrıntı Yayınları’nın, dünyanın farklı köşelerindeki yeni hikâyeleri ve düşünceleri keşfe çıkan dinamik markası Düşbaz Kitaplar, yaklaşık 20 yıldır travma ve yas alanında çalışan klinik psikoterapist Gina Moffa’nın Hayat Devam Ediyor – Tuttuğun Yasa Rağmen adlı kitabını Seda Peker’in çevirisiyle okurlarla buluşturdu.
Yas sürecini her yönüyle ele aldığı Hayat Devam Ediyor’da Gina Moffa, okurlarının bu süreci en az hasar alarak geçirmesi için pratik öneri ve yöntemler sunuyor. Yazarın kendi yas deneyimden de esinlenerek yazdığı kitap, yas tutmaya, yasla yüzleşmeye ve yasla yaşamaya dair bir başucu kılavuzu…
Yakın zaman önce büyük bir kayıp yaşamış olabilirsin. Belki anneni kaybettin, belki babanı, anneanneni, dedeni ya da babaanneni. Çok sevdiğin biri artık seninle değil. Yanından ayırmadığın evcil hayvanın uzaklara gitmiş olabilir. Bir anda telefonun çalmış ve eskiden çok sıkı görüştüğün ama araya yılların girdiği dostunun bir anda ölüm haberini almış olabilirsin. Veya feci bir ayrılık acısıyla başa çıkmaya çalışıyor; kronik rahatsızlıklarla ve günden güne artan ağrılarla mücadele ediyorsun belki. Yıllardır özlemini çektiğin ve hayalini kurduğun bebek için sancılı ve acılı bir süreçten de geçiyor olabilirsin.
Bunların hepsi, birkaçı, biri ya da hiçbiri. Yaşadığın acı çok taze olabilir veya yıllar önceye ait bir yasın vakti ancak gelmiştir, üzüntü tüm yüreğini sarmaya başlamıştır. Bazıkayıplarsa seni belirsizlik içinde bırakabilir, düşük yapmak veya demans hastalığı gibi; haliyle beklentilerin, umudun, güvenin, kimliğin yitirilmesine hatta daha fazlasına da sebep olabilir.
Belki de yaşadığın kayıplar birikmiş birikmiş, kocaman bir üzüntü yumağı olarak çıkmıştır karşına. Travmatik bir kayıp olabilir bu veya sana travmatik gibi görünüyor da olabilir. Kimleri ve neleri, nasıl kaybettiğini bilmiyorum ama kaybın için üzgünüm. Hatta çok, çok üzgünüm. Neyse ki bu kitapla karşılaştın.