Sözde Soykırım Yalanı ve Yapılması Gerekenler.. (Köşe yazısı)
Şener Mengene
Strateji Derneği Genel Başkanı
Binlerce yıllık geçmişinin hiçbir döneminde asimilasyon ya da soykırımla anılmamış asil milletimizin tarihi, adli sicili kabarık emperyalistlerin çirkin iftiralarıyla kirletilemeyecek kadar tertemizdir. Türk milleti asildir, soykırım yapmaz. Bunu Malazgirt’te, Kudüs’ün fethinde, Balkanlarda, Kafkaslarda, İstanbul ve Trabzon’un fethinde görebilirsiniz.
106 yıl önceki bir olay, Türkiye’yi uluslararası alanda baskılamak için siyasi malzeme olarak kullanılmaktadır. Biz Dünya’ya doğrusunu anlatana kadar bu konular karşımıza gelmeye devam edecek. Tarihi olmayan ve katliamlarla kurulan ABD bizim müttefikimiz olamaz. Siyaseten de olsa artık “stratejik ortak” gibi hiçbir geçerliliği olmayan ifadeleri kullanmayalım.
Kızılderilileri katleden ️”Irak’ta ve Vietnam’da milyonlarca cana mal olan ve Japonya’ya 2 atom bombası atan bir ülkenin başkanı Türkiye’ye soykırım suçlaması yapamaz.!!!
Biz de bir şeyi yapmıyoruz, eksik veya yanlış yapıyoruz. Her olay olduktan sonra tepki göstermeyi bırakmalıyız. Bu çalışmaları daha önce yapmalıydık.
Bu konuyu diplomatlarımız çok iyi çalışmalı, kamu diplomasisi yapmalı, bulundukları ülkelerin kamuoyunda daha önceden doğrular anlatılmalı, Türkiye’de ki büyükelçiliklere anlatmalı, ayrıca medya, sivil toplum ve akademisyenlerimiz de kendi mecralarında bu çalışmayı yapmalı. Uluslararası lobicilik yapmalıyız. 24 Nisan 1915 olaylarının yapılan ihanete karşı, zorunlu bir göç “Tehcir” olduğunu tarihi gerçekleri ile anlatmalıyız.
Bir diğer konu ise, içeride o kadar gereksiz tartışmalarla uğraşıyor ve güç kaybediyoruz ki bu konuları ülke gündemine bile getirmiyoruz. Dünya gündeminden kopuyor ve kısır bir çekişmenin içerisine giriyoruz. Her yıl karşımıza gelen bir konu, doğrusunu anlatmadığımız için her yıl karşımıza gelmeye devam edecek.
Daha önce, Fransa’nın Cezayir’de ve Afrika da yaptıkları katliamları ve ABD’nin Kızılderili ve Vietnam katliamını, Japonya’ya attığı atom bombası katliamını bizde TBMM’de soykırım olarak kabul edelim. İncirlik ve Kürecik üssü kapatılmalı. Artık uzun vadeli plan dahilinde uygulamaya geçmeliyiz.
Sözde “soykırımı tanıyan ülkeler; ABD, Almanya, Arjantin, Avusturya, Belçika, Bolivya, Brezilya, Bulgaristan, Kanada, Şili, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Çekya, Ermenistan, Fransa, Yunanistan, İtalya, Libya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg, Hollanda, Paraguay, Polonya, Portekiz, Rusya, Slovakya, İsveç, İsviçre, Suriye, Vatikan, Venezuela, Uruguay. Bu nedenle uluslararası diploması hamlesi yapmalıyız.
Ayrıca, sadece bir gün için değil, atılacak bütün adımlar bütün boyutlarıyla değerlendirilip, uzun bir zaman diliminde stratejik bir plan dahilinde uygulamaya geçirmeliyiz. Bu şekilde sözde iddialar, emperyalist sömürü sistemi tarafından siyasi malzeme olarak kullanılmakta, Ermenilere ve Ermenistan’a hiç bir fayda sağlamayacağını, bu oyuna gelmemelerini de özellikle ifade etmeliyiz.
#1915Olayları
#Türkiye
#Osmanlı
#Ermenistan
#Ermeni
#ABD
#Cumhurbaşkanlığı
#DışişleriBakanlığı
Avrupa Müslüman Forumu yönetim kurulu bu sabah yapılan acil toplantıda, ABD yönetiminin almış olduğu karar ile ilgili bir açıklama hazırlamıştır.
***
Avrupa Müslüman Forumu Gerçekleştirdi
Avrupa Müslüman Forum İstanbul da Gerçekleştirildi. Abdul Vahed Niyazov, Malik Kerimov ve Ahmet Almaz Forum öncesinde İstanbul Müftüsü Prof.Dr. Mehmet Emin Maşalı’yı makamında ziyaret ettiler.
Avrupa’daki Müslümanların temsilci organı olan Avrupa Müslüman Forumu’nun Genel Kurulu toplantısı yapılacak. Etkinlik, kutsal Ramazan ayının başlangıcına, oruç vaktine ve ruhani görevlere yoğunlaşmaya denk gelecek şekilde zamanlanmıştır. Pandemi nedeniyle sınırlı sayıda davetli katılmıştır.
Genel Kurul, Batı ve dünya ümmetinin karşı karşıya olduğu en önemli ve acil sorunları tartışmak üzere Avrupa kıtasının İslami liderlerini bir araya getirecek. Buna ek olarak, bu kadar önemli ve büyük ölçekli bir olayın, pandemi durumunun getirdiği kısıtlamalar nedeniyle 15’ten fazla Avrupa başkentinden girişlerle çevrimiçi olarak gerçekleşmesi benzersiz bir durumdur. Organizatörler, bir sonraki Genel Kurulu 2022’de Brüksel’de normal canlı toplantı formatında yapmayı planlıyorlar.
Yalnızca Avrupa Birliği’nin değil, aynı zamanda Avrupa Konseyi’nin de mutlak çoğunluğundaki Müslümanların liderleri, AMF’nin tüzüğünü ve yapısını ve ayrıca Avrupa’nın ve dünyanın İslami topluluklarla ilgili en keskin ve acı sorunları tartışmayı planlıyor.
Ele Alınan Sorunlar;
– Uygurlardan Angola Müslümanlarına kadar ezilen müslüman azınlıkların koordineli korunması;
– İslam Aleminde Barış koruması: Müslüman ülkeler arasındaki yakınlaşmanın bizim tarafımızdan Avrupa Müslüman Ümmeti için bir misyon olarak görüldüğü Ortadoğu bölgesi başta olmak üzere İslam dünyasında barışı koruma girişimleri;
– Son yıllarda her yerde yoğunlaşan geleneksel toplumlara ve aile değerlerine yönelik artan tehdit karşısında tüm müslümanlar arasında diyaloğun kurulması.
– Pratik karşı önlemlerin analizi ve geliştirilmesi için en önemli konulardan biri, Avrupa’nın bazı bölgelerinde bariz İslamofobi olacaktır. Fransa’daki Müslümanların ihlal edilen haklarının iadesine yönelik bir hukuki tedbirler paketi Genel Kurul’da sunulacak.
Avrupa Müslüman Forumu, küresel karantina koşullarında bile, Müslümanları geniş Avrupa alanı boyunca birleştirmek ve koordine etmek için en önemli platform haline geliyor ve bu süreç en büyük Müslüman devletlerin liderleri tarafından destekleniyor. AMF Genel Kurulu’nda Pakistan Başbakanı İmrKurulu’nda Malezya’nın liderlerinden Enver İbrahim’in karşılama konuşması gerçekleştirdi.
Avrupa Müslüman Forum Başkanı Abdul Vahed Niyazov, Türkiye-Rusya Parlamento Dostluk Grubu Koordinatörü Malik Kerimov, İngiltere’den Lord Nazir Ahmed, Strateji Derneği Başkanı Şener Mengene, Yönetim Kurulu Üyesi Suat Gün, Araştırmacı-Yazar Ahmet Almaz ve Gazeteci-Yazar Muhammet Binici katılmıştır. AMF Genel Kurulunun online toplantısı, internet sitelerimizde ve Forum’un medya ortaklarının kaynaklarında görüntülenebilir.
***
Dünya Ticaret Yolları ve Yeni Kanal Projeleri
Dünya ticaret yolları ve deniz taşımacılığı Süveyş Kanalı kazasından sonra yeniden gündeme geldi. Yeni güzergah ve kanal çalışmaları ağırlık kazandı. Modern İpek Yolu olarak ifade edilen “Bir kuşak bir yol projesi” ile İpek ve Baharat Yolu yeniden önem kazanıyor. Yeni ticaret yolları ülkelerin gündeminden hiç düşmüyor. Bütün stratejistler ve araştırmacılar bu konuya dikkat çekiyor.
İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ile ittifak yaparak Mısır’daki Süveyş Kanalı’nın etkinliğini bitirecek yeni bir kanal açma kararı aldı. Bu durum Mısır’ı ciddi anlamda öfkelendirdi. Türkiye ile de ilişkilerin yeniden başlaması, bu kavgayı daha da kızıştırdı. Süveyş Kanalı’nı kapatan gemiye bir de bu açıdan bakalım.
Türkiye de bu rekabette var olma mücadelesi veriyor.
Mısır, Süveyş Kanalı’ndan günde 10-15 milyon gelir elde ediyor. Senelik 5 milyar dolardan fazla geliri var. Kanalda yapılan yeniliklerle bu gelir 13 milyara çıkarılıyor. Süveyş Kanalı geliri Mısır’ın en büyük üçüncü döviz girdisidir. İsrail’in yapacağı kanal ekonomik olarak Mısır’ı bitirecek. Ortadoğu da ve Akdenizde yaşanan bütün gerilimler Türkiye’nin adil arabuluculuğu ile çözülebilir.
İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin yeni kanal ve demiryolu projesi, Mısır hükümeti içinde öfkeye neden oldu. Mısır yetkilileri: “İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu adımının istişare sürecinde olduğunun farkındayız, ancak Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu adımı temel olarak bizi sırtımızdan bıçaklamaktır” dedi.
Akdeniz’de büyük doğal gaz rezervi bulan İsrail, Mısır’ı devre dışı bırakan yeni bir kanal oluşturmak için Akdeniz’deki ashdod limanından Kızıldeniz’deki elat limanı arasında bir ‘ticaret koridoru’ açıyor. Bu hat 163 km olacak. Bu kanal Mısır’ın ekonomisini ciddi olarak vuracak. İsrail’in Süveyş Kanalı’nı devre dışı bırakma projesine Mısır’dan hızlı hamle geldi.
İsrail’in Kızıl Deniz’e açıldığı yerde bulunan Tiran ve Sanafir adaları Suudi Arabistan’ap devredildi. Böylece Suudi Arabistan İsrail kanal çıkışını kapatma kartlarını elinde tutabilecek. İsrail 2013’ten bu yana Akdeniz’deki 680 trilyon metreküplük doğalgazı çıkarmaya başladı. Doğalgazı bu yeni kanal ile Hindistan ve Çin’e satmayı planlıyor. Bu kanal ile Süveyş Kanalı ve Mısır’a olan bağımlılığı azalıyor.
İsrail’in yapacağı kanalın maliyetinin 20 milyar dolar olması planlandı. Çin kalkınma bankası finanse edilecek ve yapımını da Çinli firmalar üstlenecek. Çin, elat ve ashdod limanları arasında ticaret yolu bağlantısı sağlayacak. İsrail hayfa limanı işletmesini de Çin’e verdi. Bu sebeple Süveyş Kanalı’nın tahtı sarsılacak. Süveyş Kanalı’nı kapayan gemi bu operasyonun bir parçası da olabilir.
Dünya da büyük boyutlu ticaret yolları ve yeni kanal kavgası var. Bu rekabeti görmek gerekir. Bir dev kanal projesi daha var. Hazar Denizi’ni Basra Körfezi’ne bağlayacak kanal. Deniz seviyesi ona göre ayarlanacaktır. İran üstünden geçiyor. Rusya ve İran projesi. Rusya, Karadeniz, Hazar Denizi, Basra ve okyanusu bağlayacak. Projesi yapıldı. Yakın bir zaman da uygulamaya geçmesi bekleniyor.
Kanal İstanbul devreye girmesiyle Türkiye de ekonomik olarak gelir elde edecektir. “Hazar Denizi-Basra Körfezi Kanal Projesi” 200 yıllık proje. ABD, bu kanalın yapılmaması için 30 senedir ciddi yaptırımlar uyguladı. Kanal 700 km olacak. İstanbul’a yapılacak kanal “tüm bu bölgedeki kanal hamlelerine karşı geçiş güzergâhında bende varım” hamlesi olacak.
***
Diplomasi’de Yeni Dönem ve Türkiye-İsrail İlişkileri
Türkiye diplomasi de yeni bir sayfa açıyor. Türkiye önemli bir diplomasi atağı başlatıyor. Mısır ve Suudi Arabistan’dan sonra İsrail ile de normalleşme çabaları ağırlık kazanıyor. Resmi ve diplomatik görüşmelerin yanısıra, sivil toplum ve lobicilik olarak da yoğun bir görüşme trafiği yaşanıyor.
Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin yeni yıl ile birlikte düzelebileceğine ilişkin umutları artıran şu sözleri sarfetti:
“İsrail ile istihbari noktada münasebetlerimiz zaten kesilmiş değil, devam ediyor. Burada en tepe noktadaki kişilerle bazı sıkıntılar yaşıyoruz. İsrail’in Filistin topraklarına yönelik takındığı tavırları kabul etmemiz mümkün değil. Bu bizim İsrail ile ayrıştığımız noktadır. Yoksa gönlümüz arzu eder ki onlarla da münasebetlerimizi daha iyi bir noktaya taşıyalım”.
Türkiye’nin talebi, Filistinde’ki İsrail baskının sonlandırılması, yeni yerleşim yeri açılmaması, tutuklu filistinlilerin serbest bırakılması gibi insani taleplerin dikkate alınması önemle ifade edilmektedir.
Bunun ardından da, Türkiye’nin Mayıs ayında İsrail’e Büyükelçi göndermeyi planladığı yazılıp çizildi. Hâl böyle olunca da, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin bu noktaya gelmesinde çok önemli olan bir detayı yazmak elzem oldu.
“One Minute Krizi” ve “Mavi Marmara Baskını” sonrasında bozulan ilişkiler, dönemin ABD Başkanı Barack Obama’nın da baskısıyla İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Erdoğan’dan bizzat özür dilemesi ile iki ülke arasında bir bahar havası estirmişti.
O özürün dilenmesinde Obama’nın girişiminden önce Türkiye’de yapılan bir görüşme maratonunun katkısı da büyüktü. Maratonun başlangıç fişeği İsrail’de yaşayan “Türkiyeliler Birliği” Basın Sözcüsü Rafael Sadi ile Tarihci-Yazar Ahmet Almaz’in yaptığı görüşmeler sonucu atıldı.
Bu çerçevede “Kudüs Arabulucuları” olarak bilinen grubun üyelerinden Rabbi Menecham Froman ve Şeyh Buhari Türkiye’ye gelip önce-Yazar Ahmet Almaz ve tavsiyesi üzerine Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ile görüştüler. Önemli bir görüşme gerçekleştirildi.
Bu görüşme maratonuna daha sonra “Türkiyeliler Birliği” Başkanı Momo Uzsinay da katıldı. Bu isimlerin yanı sıra İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Moshe Kahmi’nin de süreçte önemli bir katkısı olmuştur. Özür dilendi ve her iki tarafın da geleceğe yönelik olumlu beklentileri arttı.
Son günlerde Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar sonrasında uluslararası kamuoyunda Türkiye-İsrail iliskilerinin yeniden eski günlerine döneceğine işaret ediliyor.
***
Düşünce Kuruluşları-Stratejik Araştırma Merkezleri
Dijital Çağ ve Yeni Dönem
Pandemi ile birlikte yaşanan global çapta’ki gelişmelere baktığımızda ortaya çıkan sonuç dijital çağ olarak ele alınmaktadır. Bu yeni dijital çağ, stratejik plan, stratejik düşünce, stratejik bakış, stratejik yönetim, inovasyon ve analitik düşünce gibi kavramların önemini bir kez daha göstermiştir. Bu nedenle gidişatı öngörecek ve ortaya vizyon koyacak düşünce kuruluşlarına ve stratejik araştırma merkezlerine büyük görevler düşmektedir.
Yeni Normal
Yeni normal olarak ifade edilen anormal bir durum ile karşı karşıyayız. Dijital çağ, robot devrimi, yenilenebilir enerjiye geçiş, uzay çalışmaları, 3 D yazıcılar, İnsanlığın Dönüşümü, Transhümanizm sarsıcı biçimde gelişiyor. Hızla değişen gelecek hayatla, kariyerle ve işle başa çıkmayı, para kazanma ve mutlu olmayı her zamankinden daha karmaşık bir hale getiriyor.
Strateji Derneği ve Strateji Enstitüsü
Bu nokta da gelecek vizyonu olarak 2014 yılında Birlik Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİRSAM) olarak başlayan stratejik çalışmalar, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi (USAM) ve Strateji Enstitüsü (SEN) olarak devam etti. 2018 yılında “Strateji Derneği” adı altında resmiyet kazanarak, stratejik araştırma merkezi ve düşünce kuruluşu olarak hizmet vermektedir.
Güçlü Türkiye Vizyonu
“Güçlü Türkiye’nin Stratejik Vizyonu” hedefi ile kurularak, Yerli ve Milli Stratejik Araştırmalar Merkezi, Yerli ve Milli Düşünce Kuruluşu, Yerli ve Milli Sivil Toplum Kuruluşu olma yolunda, Stratejik Projeler ve Stratejik Raporları ile önemli adımlar atmaya devam ediyor.
Stratejik Vizyon Toplantıları
Strateji Enstitüsü de “Stratejik Vizyon Toplantılarına” devam etmektedir. Stratejik Vizyon Toplantılarında, Akademisyen, Bürokrat, Teknokrat, Diplomat, İş İnsanları, Siyaset ve Medya Dünyasından önemli ve alanında uzman isimler tecrübe paylaşamında bulunuyor.
Kronik Sorunlar ve Çözümleri
Ülkemizin kronik sorunlarına kalıcı çözümler üretmek, gelecek vizyonu ile ilgili derinlemesine akademik, Stratejik, Sosyal, Sağlık, Spor, Enerji, Gıda, Teknoloji, Hukuk, Siyasal, Ekonomik ve Diplomatik konularla ilgili çalışmalar yapmaktadır.
Uluslararası Diplomasi ve Lobicilik
Uluslararası alanda rekabet edebilecek etkili politikalar geliştirmek, Türk ve İslam ülkeleri arasında sosyal, kültürel, siyasal, ticari ve askeri alanda işbirliğini güçlendirmek, somut, uygulanabilir, sürdürebilir, kısa, orta ve uzun vadeli, Milli, Yerel, Ulusal, Bölgesel ve Global Stratejiler belirlemeyi amaçlamaktadır.
Endüstri 5.0
Strateji Derneği’nin ve Strateji Enstitüsü’nün çalışmaları desteklenmelidir. Endüstri 5.0, 5 G, HAARP, chemtrails, uzay kuvvetleri komutanlığı, blockchain, hashgraph, dijital para, big data, yapay zeka, biometrikçip, dijitalizm ve transhümanizm gibi birçok yeni kavram ortaya çıktı. Bu kavramlar teknik olarak derinlemesine incelenmelidir.
Stratejik Faaliyetler
Stratejik Raporlar, Makaleler, Seminerler, Eğitimler, TV, Gazete, Dergi gibi bilimsel çalışmalar ile birlikte, Strateji Akademisi “Stratejik Vizyon toplantıları” ile gündemdeki konuları, uzman konukları ile belirli periyodlarla derinlemesine ele almaktadır. Türk Dünyası Sivil Toplum Platformu ve Avrupa Müslüman Forumuna katılım yapıldı. Pandemi sonrası Uluslararası Strateji Zirvesi gerçekleştirmek planlanmaktadır.