PROF. GINA RIPPON, YANKI UYANDIRAN KİTABI CİNSİYETLENDİRİLMİŞ BEYİN’DE ANLATIYOR

PROF. GINA RIPPON, YANKI UYANDIRAN KİTABI CİNSİYETLENDİRİLMİŞ BEYİN’DE ANLATIYOR: ERKEK ve KADINI SINIFLANDIRAN ŞEY BİYOLOJİ DEĞİL, TOPLUMUN İKİLİ ATANMIŞ CİNSİYET SİSTEMİ

 Ayrıntı Yayınları, bilişsel sinirbilimci Prof. Gina Rippon’ın, çok geniş bir okur kitlesine hitap eden Cinsiyetlendirilmiş Beyin – Kadın Beyni Efsanesini Paramparça Eden Yeni Sinirbilim’i Türkiye’deki okurlarla buluşturdu! Sinirbilimi ve psikolojideki en son araştırmalardan yararlanan Rippon, bilimin onlarca yıldır savunduğu, erkeklerle kadınların farklı donanımlara ve iki farklı beyin türüne sahip oldukları yönündeki görüşü yerle bir ediyor. Cinsiyetlendirilmiş Beyin’de Rippon, bilimin, arzu edilen sonuçları elde etmek için nasıl yanlış yorumlanabildiğini veya yanlış soruları sorarak kötüye kullanılabildiğini de anlatıyor. İnsan beynini “kadın beyni” ve “erkek beyni” olarak sınıflandıran şeyin biyoloji değil, toplumun ikili atanmış cinsiyet sistemi olduğunu ortaya koyan Cinsiyetlendirilmiş Beyin, biyolojinin kader olmadığını gözler önüne seriyor.

 Beyindeki cinsiyet farklılıklarına ilişkin verileri analiz eden Prof. Gina Rippon, Ayrıntı Yayınları’nın Bilim Dizisi kapsamında yayımlanan çalışması Cinsiyetlendirilmiş Beyin’de temel yapılarda olduğu iddia edilen farkların aslında olmadığını ortaya koyuyor. İnsan beynine ilişkin ikili bakış açısının ötesine geçmeyi sağlayan Cinsiyetlendirilmiş Beyin, cinsiyetçi stereotiplerin, sosyal gelişimin ve fırsat eşitliğinin önünde engel olarak durduğuna da değiniyor.

Yüzyıllar boyunca, farklı beyinlere sahip oldukları için erkeklerle kadınların farklı yeteneklere, farklı mizaçlara ve farklı toplumsal konumlara sahip oldukları söylenegelmiştir. Erkekler kadınlardan üstündü; çünkü kadın beynine değil de erkek beynine sahiptiler. “Kadınlar harita okuyamazdı, erkeklerse aynı anda birden fazla işi yapamazdı.” Çünkü “biyoloji kaderdi” ve bundan kaçış yoktu. Peki, biyoloji gerçekten de kader miydi?

Prof. Gina Rippon bu kitapta bu soruya kesin olarak Hayır yanıtını vermektedir. On dokuzuncu yüzyılda yapılan beyin incelemelerinden beri “kadın beyni” ile “erkek beyni” ayrımı, verili gerçek olarak kabul edilmiştir. Araştırmaların neredeyse tamamı bu “gerçeği” biyolojik bir temele oturtacak şekilde tasarlanmış, sonuçların yayınlanması ve yorumlanması da bundan payına düşeni almıştır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında geliştirilen yeni teknolojiler ise sadece yetişkinlerin değil, yeni doğanların beyinlerini dahi detaylı bir şekilde inceleme imkânı sağlamıştır. Günümüzde daha tarafsız bir şekilde tasarlanan ve yorumlanan çalışmalar doğumdan itibaren bebeğin maruz kaldığı toplumsal süreçlerin en az biyoloji kadar önemli olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Prof. Rippon hormon çalışmalarından sosyal davranış çalışmalarına kadar birçok farklı alanda yapılan araştırma bulgularını değerlendirerek şu sonuca varıyor: İnsan beynini kadın beyni ve erkek beyni olarak sınıflandıran şeyin, doğum anındaki biyolojinin aksine içine doğduğumuz dünyanın bize dayattığı ikili atanmış cinsiyet sistemidir.

 Murat Can Mutlu’nun çevirisiyle Cinsiyetlendirilmiş Beyin – Kadın Beyni Efsanesini Paramparça Eden Yeni Sinirbilim, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

7’nci Kayseri Kitap Fuarı İçin Tarih Verildi, Teknoloji ve Uygarlık çıktı, Radyoculuk öldü mü, radyo hala dinleniyor mu?, Melmek’te yetişkinler için farklı kurslar

BAŞKAN BÜYÜKKILIÇ’TAN DÜNYA KİTAPSEVERLER GÜNÜ’NDE “7’NCİ KAYSERİ KİTAP FUARI” MÜJDESİ Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5427