PARTİLERİN ÖLÜM VE İHANETİ!  (KÖŞE YAZISI) 

Mustafa TEMİZER
Bir parti devlet kurumlarını kendi politikası doğrultusunda serbestçe yönetebilir mi? Ve bu yönetim gerçekten milli olabilir mi? Bu soru ancak Türkiye’nin ekonomik ve kültürel yapısının objektif bir tahlilinin sonucu cevaplanabilir.
Yabancıların desteğini alarak iktidar ve muhalefet görevi üslenen partiler, başlangıçta her ne kadar milli politika izleyeceğini vaat etse de milli olmaları mümkün değildir. Bu geçmişte böyle idi bugün de böyle.
Yabancıların (Dış güçler) desteğini alan İttihat Terakki Cemiyeti hürriyetçi, Türkçü, İslamcı politika vaat etmesine rağmen destek aldığı dış güçlerin politikalarının dışına çıkamamış. Dış güçlerin iğrenç şartlarını bile kabule mecbur kalmış, İmparatorluğun ellerinde battığını görmüşler.
İttihat Terakki hiçbir şekilde halka dönememiştir. Çünkü iktidarın halkla hiçbir ortaklığı kalmamıştı İktidar idealist ama acımasız, merhametsiz, zorba aydın azınlığına, ittihatçıların kabadayılarına, İttihat Terakkiye sırtını dayamış vurguncu taifesine dayanıyordu. Bu yüzden istese de halka dayanamazdı. Zira halka dayanmak için halkı teşkilatlamak gerekirdi.
Halk dayanmayan, organize olmuş yabancı güçlere dayanan bir iktidar, bu güçler tarafından paralanmayı düşünmez, hesaplamaz, dikkate alamaz. Sabırlı bir çalışmayı gerektiren halkı teşkilatlama işini de yapamaz sadece hayal eder.
İttihat Terakki ile yaşananlar Kuvayı Milliye hareketinin sonunda Menderes ve DP dramında da aynen tekrarlanmıştır. Halkı teşkilatlamak yerine bir defa iktidara gelinsin gerisi kolay denmiştir. Halbu ki hazırlıksız iktidara gelişler en kısa sürede iktidar sandalyesini ateşten gömlek yapar.
Bugün ülkemizde siyaset emperyalizmin ve işbirlikçilerinin isteği doğrultusunda yürütülüyor. Lobiler, holdingler, menfaat çevreleri yoluyla mevki, makam ve maddi çıkar hırsı olan belli insanlar seçilip onlarla görüşülüyor. Basın yayın ve bütün vasıtalar kullanılarak bu insanlar parlatılıyor. Toplumda algılar oluşturuluyor. Milletin parlatılan bu insanların peşinden sürüklenmesi sağlanıyor. Yabancı güçler tarafından belirlenen ve desteklenen iktidar ve muhalefet liderlerin tüm millilik söylemlerine rağmen milli politika izlemeleri mümkün olmuyor.
Halkı teşkilatlamadan, halkı iktidarın hakiki denetleyicisi haline getirmeden iktidara gelmek iktidarın son derece güçlü yabancı güçlerin karşısında yapayalnız kalmasına neden oluyor. Türkiye’nin açık-gizli bütün kültür, politika ve ekonomi güçlerine iğrenç tırnaklarını geçirmiş beynelminel, yabancı organizasyonlar var. Bunlar sözde iktidarlarımızın gözü önünde soyguna, vurguna, Türk milletinin bütün tarih mirasının karalanmasına, iğrençleştirilmesine devam ediyor. Bu durumda iktidar için, ya düşmanla uzlaşmak, yahut halka dönmek yolu kalıyor ama halka dönemiyor. Zira iktidara gelirken dayanılan organize olmuş güçler gizli veya açık düşmanla temas halindedir.
Üstelik partinin iktidar olma şansı arttığı ölçüde partinin çevresinde birikmiş vurguncu takımını gözden çıkarmaya cesaret dahi edemiyor. Bu şartlarda millî ideallerin bayrağını şerefle dalgalandırarak iktidar olanlar dahi millî ideallere veda etmek zorunda kalıyor. Miting meydanlarında halka heyecanla söylenenler ve parti programının prensipleri, hedefleri bir öcü gibi geliyor. İktidar bir çıkmaz içine düşüyor. Ya ölüm, ya ihanetle karşı karşıya kalıyor…
Türkiye’de, ya milleti teşkilatlamak yahut yok olmak ihtimali dışında hiçbir şey yoktur. Denenmiş çoğunluk partilerini bir tarafa bırakacak olursak; Halkı organize edebilecek öncü güç, Türkiye’nin namuslu milliyetçi aydın kesimidir.
Ve bugün Millet Partisi kadroları halkımızı teşkilatlamak, millî iktidarı gerçekleştirmek amacıyla yarım asrı aşkın zamandır Milletim Uyan! Milli Mücadele ruhuna sahip çık çağrısında bulunuyor.  Tüm partileri Milli Dayanışma ve İşbirliğine “Milli, Demokrat, Çağdaş Partiler Platformu”na, çağırıyor….
Türk siyasetinin siyasi aktörleri, “Türkiye, yabancı aklıyla değil; Türk zekâsı ile yükselecektir.” diyen Millet Partisinin Milli Birlik-Milli İttifak, Milli İktidar çağrısına, gelin Muhteşem Türkiye Projesini birlikte gerçekleştirelim davetine kulak vermeli. Hep birlikte Yeniden Milli Mücadele ruhuyla ülkemizi;                                                                                                                                                          İnsan hak ve hürriyetlerine davalı HUKUK
Millî iradenin önündeki engellerin kalktığı  Din düşmanlığı gibi din istismarının da bittiği LAİKLİK                                                           Fakirlik ve çaresizliğin tarihe gömüldüğü, herkesin sosyal adalet şemsiyesine alındığı KERİM
 Bilim, hikmet ve erdemle donatılan,  sorun üretmeyen, çözüm üreten BİLGE DEVLET ve BİLİM TOPLUMU Büyüyen, gelişen, zengin, mutlu, muktedir ve insanlığın yeni barış medeniyeti İSLAM Rönesansı’nı yöneten MUHTEŞEM  TÜRKİYE’ yapmak zorundayız.
Unutmayalım ”İştirak etmediğimiz, çilesine katlanmadığımız bir kurtuluş mümkün değildir.”
Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla… (Kaynak: Aykut Edibali- Birlik Davamız )

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

İLHAN KARAÇAY, TÜRKLERE TİCARİ HESAP AÇMAYAN HOLLANDA BANKALARININ, KARA PARA İDDİALARINI GÖLGE ADAMA SORDU

Hollanda bankalarının işyeri hesabı açmak isteyen Türk yatırımcılara hesap açmaması ve Türkiye’yi kara para aklamakla …