Milli Eğitim Bakanlığı 2023-2024 eğitim ve öğretim yılına ilişkin önemli bir karar daha aldıklarını açıkladı. Buna göre ders müfredatında değişikliğe gidiliyor. Buna göre Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, müfredatın çok ağır olduğunu ve derslerde sadeleştirmeye gideceklerini duyurdu.
Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) ‘ın Kızılcahamam buluşmasında ‘Eğitimde Yeni Ekosistem, Roller ve Müfredat” temalı oturumda ‘Türk eğitim sisteminin özgün, kimlikli ve bilimsel bir müfredata ihtiyacı olduğunu’ söyleyen DESAM Başkanı Gürkan Avcı, şunları kaydetti;
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in müfredat konusunda ortaya koyduğu vizyon ve paylaştığı temalar beni gelecek için umutlandırdı. Bunun yanında halen eğitim sistemimizle ilgili büyük itirazlarım ve ciddi endişelerim de bulunuyor. Ancak tüm eğitim paydaşları olarak eğitim sisteminde yapılan değişim ve dönüşümlere müdahil olur, sesimizi çıkarmaya devam edersek eğitimimizin geleceğine dönük inancımız, güvencimiz artacaktır.
MÜFREDAT TEKTİPLEŞTİRİCİ!
Bu minvalde ifade etmeliyim ki hemen her bakan döneminde defalarca değiştirilen mevcut müfredatta maalesef tek tipleştirici bir algoritmaya sahip ki bu durum eğitim adı altında çocuklara yapılan bir işkence. Oysa her çocuk birbirinden farklı ilgi, yetenek, beceri ve hedeflere sahip. Verimli ve sağlıklı bir eğitim bu farklılıkları dikkate almakla mümkün.
MÜFREDATIN YENİLENMESİ BİR İHTİYAÇ!
Ders kitaplarının Türkiye’nin medeniyet değerlerini hakkıyla yansıtmadığı, öğretim programlarında bilimsel derinlik ve yeterlilik sorunu bulunduğunu ve eğitim materyallerinin zenginleştirilmesine ihtiyaç olduğunu söylemekten dilimizde tüy bitti.
Ders müfredatlarının bilim ve teknolojideki gelişmeler doğrultusunda yenilenmesi, toplumumuzun talepleri ve ekonomimizin ihtiyaçları paralelinde güncellenmesi zaten gerekiyor lakin halen çocuklarımıza tarihimizi öğretmiyor sadece ezberletiyoruz. Kendini tanımasını, kültür ve medeniyetini öğrenmesini sağlamadan başkalarını tanıtıyoruz. Taklitçi ve kopyacı bir nesle kapı açan bu eğitim anlayışı nedeniyle kişiliksiz, yabancı hayranı ve ezik bir toplum oluşuyor.
MÜFREDATLAR İDEOLOJİK VE DAYATMACI OLMAMALI!
Özellikle belirtmek istiyorum ki çocuklarımıza bilimsellik, objektiflik ve gerçeklik adına pozitivist, determinist, materyalist bilgi ve anlayışlar öğretilmeye devam ediliyor. Çağdaş dünyanın çoktan çöpe attığı bilimsel hurafeler terennüm ettiriliyor.
Eğitim sisteminde ve ders müfredatlarında ideolojik ve dayatmacı öğeler halen talim ettiriliyor. Müfredatta tek tipçiliğe, ezberci, sınavcı ve dershaneci mantık ve anlayışlara son verilmelidir. Müfredatların bilimselliğe ve demokratik bir niteliğe kavuşturulması acil bir ihtiyaçtır.
MÜFREDAT SİVİLLEŞTİRİLMELİ VE DEMOKRATİKLEŞTİRİLMELİDİR!
Eğitim sistemine özgürlük, demokrasi ve sivilleşme kazandırılmalıdır. Ders kitaplarının ve müfredatın inanç ve insani değerleri zaafa uğratan yaklaşımları değişmelidir. Çocuklarımıza inanç, kültür ve medeniyetimize ait marifet, hikmet ve erdemlere dair iyi ve doğru şeyleri, ruh, muhteva ve idealleri okullarda maalesef veremiyoruz.
Türkiye biçimsel, şekilsel ve tercüme ile kopya edilmiş eğitim reformları yapma alışkanlığını bırakmalıdır. Türkiye kendi özgün ekseninde kimlik ve medeniyet duruşuna sahip bir eğitim sistemine sahip olmalıdır.
MÜFREDATLAR BİLİMSEL HURAFELERDEN DE TEMİZLENMELİDİR!
Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in öncelikle ders kitaplarını ve müfredatı batının çoktan terk ettiği ağır ideolojik öğelerden ve bilimsel hurafelerden ayıklayacak bir çalışma başlatması gerekiyor.
ÖZGÜR VE ÖZGÜN BİR MÜFREDATA İHTİYACIMIZ VAR!
Zihinsel işgal altındaki Türk eğitim sistemine özgürlük, özgünlük, demokrasi ve sivilleşme kazandırılmalıdır. Eğitimin ve okulların inanç ve insani değerleri yerle bir eden yapısına müdahale edilmelidir. Eğitim sistemimiz çocuklarımızın akademik gelişimine bakıyor, ahlaki ve etik gelişimini önemsemiyor. Çocuklarımız iyi ve doğru şeyleri okullardan öğrenemiyor. Derslerin ve müfredatın hurafelerine karşı panzehir olarak alternatif kaynaklardan sivil toplum kuruluşlarının oluşturduğu eğitim ve yayıncılık faaliyetlerinden öğreniyorlar.
RUH VE İDEAL VEREN KAZANDIRAN BİR MÜFREDATA İHTİYACIMIZ VAR!
Eğitim sisteminde derslerin ve müfredatın felsefi arka plana kavuşturulmasının ve eğitimle ruh, muhteva ve ideal verilmesinin gerektiğini hep vurguluyorum.
Müfredat reformlarında biçimsel, şekilsel tedbirler öne çıkıyor. Marifet ve hikmet yerine kuru bilgileri kafaya yığıp duran ezberci sistem ile sınav-test çözme için eğitim yapma anlayışı hâkim oluyor. Okullarla testlerle öğretilenlerin temeline inerseniz -ilkel, kaba, çağdışı pozitivist hurafeler ve jakoben söylemleri görürsünüz.
YOLSUZLUK, YOKSULLUK VE TERÖR BU EĞİTİM SİSTEMİNİN YAN ÜRÜNLERİDİR!
Eğitimin bu ruhsuz hali ne öğrenciyi motive ediyor ne de öğretmeni. Ortaokullarda, gözümüze çarpan nahoş görüntüler bu eğitimin acı meyveleri değil mi? Bu ülkenin hırsızları, yolsuzları, darbecileri ve teröristleri kaba ve ilkel hurafeleri öğreten bu eğitim sisteminin yan ürünleri değil mi?
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ İTHAL VE KOPYADIR!
İtiraf etmek gerekir ki Türkiye’nin eğitim sistemi de, Türkiye’nin başına örülen çorapların tamamı da ithaldir. Dünyada Batı’ya anlamsız ve içi boş şekilde yüzünü dönüp yürüyen tek millet biziz. Kökünden ve kadim mecrasından koparılmış, ucube eğitim sistemimiz yüzünden ne yaptığını, nereye gittiğini bilmeyen bir millet haline getirildik. Şaşkın ördeğe çevrildik. Türkiye Türkler’indir deniliyor fakat işin aslı ne yazık ki öyle değil, hiç olmadı.
MİLLET EĞİTİM SİSTEMİ ÜZERİNDEN MANİPÜLE EDİLİP KANDIRILIYOR!
O kadar savaşlar, şehitler, kan ve gözyaşı döktük, büyük sıkıntılar ve acılar çektik fakat Türkiye sadece kağıt üzerinde bizim! Genetiği bozuk bu eğitim sistemi yüzünden garip ve necip milletimiz hep sadece kandırıldı. Tarih yazan bu toprakların aslan yürekli çocukları oyuncak haline getirildi.
Tarihimizi bile onlar yazdığı için gerçekleri dahi bilmiyoruz. Sağcı, solcu, muhafazakâr, ülkücü hiç fark etmedi çünkü farkına varmadan herkes onların senaryosunun figüranı oldu ve kim kazanırsa kazansın onların çıkarlarına hizmet etti.
Bizim eğitim sistemimiz kendi çocuklarını hormonlayıp, kökünden koparan ve savurup dışlayan bir rejim paratoneridir. Çok önemli koltukları verdiğimiz insanların ezici çoğunluğu dahi bu oyunu göremez ve bilmez.
ÖZGÜN, KİMLİKLİ VE BİLİMSEL BİR MÜFREDATA İHTİYACIMIZ VAR!
Silahla, kılıçla yenemedikleri, baş edemedikleri milletimizi bu yap boz eğitim sistemiyle bloke ettiler. Adım attırmadılar. Bir olmamız demek onların yenilmesi demek. Eğer Türkiye tekrar bizim olacaksa eğitim sistemi de, para ve zenginlikte, inisiyatifte bizim olmalı. Bunun içinde yan yana, sırt sırta, el ele olmalıyız.
Son olarak ifade etmeliyim ki mevcut Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin İslam dininin bir yorumunu merkezine alan “din ve vicdan özgürlüğü” ile çatışan bir formda verildiğini düşünüyorum. Bugün okullarda, Kur’an-ı Kerim, Peygamberimizin Hayatı, Temel Dini Bilgiler gibi seçmeli din dersi alma hakkı tüm öğrencilerimize zaten sunuluyor. Kaldı ki çocuğuna ekstren dini eğitim aldırmak isteyen vatandaşlarımız için günümüzde gerek Millî Eğitim Bakanlığı maharetiyle gerekse Diyanet eliyle çokça imkânlar ve zengin seçeneklerde bulunuyor. Ayrıca Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri sure ezberlemeye endeksli olmamalı. Yalnızca İslam dininin bir yorumunu değil, bütün yorumları ve bütün dinleri, yalnızca bir kültürün değil bütün kültürleri ve evrensel değerleri de öğrencilere sunan bir müfredatı ve programı hazırlanmalıdır.