DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
Bugün sizlere başarılı Türk iş kadınlarının ödül töreni, erkekler ve kadınlarda obezite oranları, gençliğin bilimle kazanmas ı projesi, Türkiye İstatistik Kurumu’nun işgücü ve gençlik üzerine son verilerini paylaşmak istiyorum.
***
Türkiye’de kadınların yüzde 40’ında, erkeklerin yüzde 30’unda obezite görülüyor
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi” olarak tanımlanan Obezite, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor. 22 Mayıs Avrupa Obezite Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Doktortakvimi uzmanlarından Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yusuf Aydın, Diyetisyen ve Psikolog M. Berrin Ak Atiş ve Klinik Psikolog Nisanur Sarıgül, obeziteyle ilgili merak edilenleri anlatıyor.
Obezite, yani şişmanlık hastalığının son 25 yılda hem Türkiye’de hem dünyada aşırı derecede artış gösterdiğini söyleyen DoktorTakvimi uzmanlarından Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yusuf Aydın, özellikle gelişmiş ülkelerde toplumun neredeyse yüzde 50’ye yakınında bu sorunun görülmeye başladığını; Türkiye’de ise kadınların yüzde 40’ında, erkeklerin ise yüzde 30’unda obezite saptandığını belirtiyor.
Obezitenin vücuttaki yağ dokusunun artması şeklinde tarif edilebileceğini dile getiren Doç. Dr. Yusuf Aydın, “Özellikle karın bölgesi yağlanması abdominal obezite veya viseral obezite olarak adlandırılmaktadır. Bu tür obezite, metabolik sorunların temelini oluşturmaktadır. Erkeklerde göbek çevresinin 102 cm, kadınlarda 88 cm üzerinde olması abdominal obezite olarak kabul edilmektedir. Vücut kitle indeksinin (VKİ) 30’un üzerinde olması da obezitedir” diyor.
Hareketsizlik ve beslenme alışkanlıklarındaki bozulma en önemli sebepler
Obeziteye en sık sebep olan durumların beslenme bozukluğu, hareketsiz yaşam, insülin direnci, polikistik over sendromu, genetik faktörler, tiroid hastalıkları ve Cushing Sendromu olduğunu dile getiren Doç. Dr. Yusuf Aydın, “Son yıllarda artışın en önemli sebebi hareketsizlik ve beslenme alışkanlıklarındaki bozulmadır. Özellikle yüksek kalorili gıda tüketimi, batı tarzı beslenme, karbonhidrattan yüksek gıdaların çok tüketimi e bunu yakmak için hareketin olmaması en önemli neden olarak gözümüze çarpmaktadır” ifadelerini kullanıyor.
Obezitenin birçok hastalığın en önemli sebebi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Yusuf Aydın, “Tedavi edilmezse uyku apnesi, hipertansiyon diyabet, yağlı karaciğer hastalığı, gut, meme ve kolon kanseri gibi hayatı tehdit edebilecek sorunlara yol açabilmektedir. Obez olan bir birey ideal kilosuna ulaşmasa bile ağrılığının yüzde 10-15’ini kalıcı olarak verebilirse bu saydığım birçok hastalığın gelişme riskini belirgin olarak azaltabilmektedir” diyor.
Obeziteyle mücadelede toplumsal önlemler gerekiyor
Obeziteyle mücadelenin bireysel olmaktan ziyade toplumsal önlemlerle yapılabileceğini belirten Doç. Dr. Yusuf Aydın, “Bu konuda hem sağlık otoritesinin hem de bu konuyla ilgilenen sivil toplum kurumlarının ortak çalışmasıyla ülkemizde obeziteyle mücadele programları düzenlenmesi gerekir. Bireysel bazda değerlendirdiğimizde obezite tedavisinin üç saç ayağı vardır. Birincisi beslenmenin düzenlenmesi, fiziksel aktivitenin artırılması ve ilaç tedavileridir. Obezite tedavisinde hastaların yaşam şekillerine uygun, karbonhidrattan ve yağdan düşük gıdaları içeren bir diyet programıyla birlikte haftada en az 5 gün 45 dakika süren fiziksel aktivite olmalıdır. Medikal (ilaç) tedaviden fayda görmeyen hastalarımızda bariatrik cerrahi (obezite cerrahisi) işlemi uygulanabilmektedir” şeklinde konuşuyor.
Obezite, insülin direncine sebep oluyor
Obeziteye, birçok endokrinolojik hormon bozukluklarının yol açabildiğini söyleyen Doç. Dr. Yusuf Aydın, “İnsülin direnci, tip 2 diabetes mellitus bu hastalıkların en başında gelmektedir. Haşimoto hastalığı, hipotiroidiye yol açarak kilo vermeyi zorlaştırmakta ve obeziteye sebep olabilmektedir. Kortizol fazlalığıyla ortaya çıkan Cushing sendromu da önemli obezite sebepleri arasında sayılabilir. Kadınlarda menopoz, erkeklerde testosteron eksikliği ile ortaya çıkan hipogonadizmdede obezite sıklıkla görülebilmektedir” şeklinde konuşuyor.
Multidisipline yaklaşım çok önemli
Obezite tedavisinde multidisipline yaklaşımın çok önemli olduğunun altını çizen Doç. Dr. Yusuf Aydın, “Beslenme uzmanı, endokrinolog uygun hastalarda bariatrik cerrahi doktoru ile birlikte ekip şeklinde yapılacak tedavi en etkin tedavi yöntemidir. Medikal anlamda özellikle GLP-1 agonisti ilaçlar hastalarda yüzde 20-25 oranında kilo vermeye yol açabilmektedir. Özellikle Tip 2 diyabet hastalarında oldukça etkili olduğu bilinen deri altına enjeksiyon yoluyla uygulanan tedaviler gelecek için ümit verici sonuçları göstermiştir. Sonuç olarak obezite tedavisinde hasta temelli tedaviler uygulanması gerekmektedir. Medikal tedavinin etkin olmadığı noktada cerrahi seçenekler düşünülmelidir” ifadelerini kullanıyor.
Beslenme çok önemli bir role sahip
DoktorTakvimi uzmanlarından Diyetisyen ve Psikolog M. Berrin Ak Atiş ise son dönemlerde başlı başına bir hastalık olarak kabul edilen ve küresel bir sağlık sorunu olan obezitenin gelişmesinde davranışsal, çevresel ve genetik gibi birçok etmenin rol oynadığını, beslenmenin ise çok önemli bir role sahip olduğunu; çünkü sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmenin ve duygusal yeme alışkanlıklarını yönetmenin, vücut ağırlığını kontrol altında tutmayı ve obezite riskini azaltmayı desteklediğini belirtiyor.
Çocukluk ve ergenlik döneminde obezite çarpıcı düzeye ulaştı
Tüm yaş gruplarında artan bir obezite prevalansından bahsedilebileceğini ancak son yıllarda çocukluk ve ergenlik döneminde obezitenin çarpıcı düzeye ulaştığını söyleyen Diyetisyen ve Psikolog M. Berrin Ak Atiş, obeziteye neden olabilecek başlıca beslenme hatalarını şöyle sıralıyor: “Duygusal yeme, popüler diyetlerin bilinçsizce uygulanması, fast food gıdaların tüketim miktarı ve sıklığının fazla olması, kilo verme amaçlı öğün atlanması ve uzun süreli açlığın ardından aşırı miktarda yemek yenmesi, hızlı yeme ve az çiğneme, gıdaların sağlıklı ve sağlıksız olarak etiketlenmesi, bir besin grubundan aşırı tüketim yapılırken diğer besin gruplarının ihmal edilmesi, şeker içeriği yüksek olan gıdaların özellikle işlenmiş tatlılar ve şekerli içeceklerin fazla tüketimi, yeteri kadar su içilmemesi, porsiyonların büyük olması, günlük lif alımının düşük olması, sürekli atıştırmak ve kalori saymak.”
Kişiye özel beslenme planı oluşturulmalı
Kilo verme ve korumada başarılı olmak için beslenme planının kişiye özel oluşturulması gerektiğini belirten Diyetisyen ve Psikolog M. Berrin Ak Atiş, “Birey fizyolojik, psikolojik ve sosyal yönden değerlendirilmeli ve beslenme planı bireyin tüm gereksinimlerini yeterli ve dengeli bir şekilde karşılamalıdır. Katı kurallar içeren planlar yerine sürdürülebilir beslenme alışkanlıkları vurgulanmalı; hedefler ulaşılabilir olmalıdır. Ağırlık kaybetmek ne kadar önemliyse kaybedilen ağırlığın korunması da o kadar önemlidir. Koruma programında amaç, uzun dönemde ağırlık kazanımının önlenmesi veya minimum olmasını sağlamaktır. Tıbbi beslenme tedavisi ve davranış değişikliği tedavisi birlikte kullanıldığında hem ağırlık kaybını sağlamada hem de kaybedilen ağırlığın korunmasında büyük başarı sağlanmaktadır” diyor.
Tıbbi beslenme tedavisi beslenme uzmanı tarafından planlanmalı
Her bir besin öğesinin vücutta farklı işlevi olduğunun altını çizen Diyetisyen ve Psikolog M. Berrin Ak Atiş, “Porsiyon kontrolüne dikkat ederek tüm besin gruplarının diyete dahil edildiği dengeli bir beslenme yaklaşımı benimsemek önemlidir. Burada önemli olan besin öğelerini yeterli miktarda alabilmek ve bir besin eksikliğinin sebep olabileceği rahatsızlıklara zemin oluşturmamaktır. Bu nedenle tıbbi beslenme tedavisi beslenme uzmanı tarafından planlanmalıdır. Proteinler, tokluk hissi verir ve kas kütlesini korur. Bu nedenle obezite tedavisinde diyette yeterli miktarda olmalıdır. Protein kaynaklarına yumurta, balık, tavuk, et, süt ürünleri ve kuru baklagilleri örnek verebiliriz. Yağlar da tıpkı proteinler gibi tokluk hissi verir. Aynı zamanda yağda eriyen vitaminlerin emilimi için gereklidir. Zeytinyağı, fındık yağı, avokado, chia tohumu, keten tohumu, somon gibi yağlı balıklar ve ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişler sağlıklı yağ içeren kaynaklardır. Karbonhidratlar vücut için gerekli enerjinin büyük kısmını karşılayan besin öğesidir. Diyette basit karbonhidratlar yerine kompleks karbonhidratlar olarak adlandırdığımız glisemik indeksi ve yükü düşük tam tahıllı gıdalar, kuru baklagiller tercih edilmelidir. Kompleks karbonhidratlar yavaş sindirilir ve kan şekerini dengeler. Bu da uzun süre tok kalarak alınan enerji dengesinin korunmasına ve dolayısıyla kilo vermeye yardımcı olur. Su, sağlıklı bir kilo kaybı için çok önemlidir. Vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur, metabolizmayı hızlandırır ve tokluk hissi sağlar. Su ihtiyacı kişiden kişiye değişiklik gösterir ancak idrar rengi gözlemlenerek vücut için gerekli su miktarı belirlenebilir. Lif açısından zengin gıdalar sindirimi düzenler, bağırsak sağlığını destekler ve tokluk hissini artırır. Sebze ve meyveler, tam tahıllar, kuru baklagiller gibi lifli gıdaların tüketimi obezite tedavisinde önemlidir” ifadelerini kullanıyor.
Duygusal ihtiyaçlarımızı anlamlandıramadığımız için yeme ihtiyacı hissediyoruz
Konuyla ilgili bilgiler veren DoktorTakvimi uzmanlarından Klinik Psikolog Nisanur Sarıgül, “Çoğu zaman ihtiyaçlarımızı doğru fark edemediğimizde, fiziksel ihtiyaçlarla duygusal ihtiyaçlar birbirine karışmaya başlıyor. Normalde fiziksel bir ihtiyacı karşılamak için yememiz gerekirken, duygusal ihtiyaçlarımızı tanımadığımız, tam olarak anlamlandıramadığımız için bir yeme ihtiyacı hissediyoruz. Bu noktada yemek hemen yardıma koşuyor ve bu ihtiyacı tamamlamaya başlıyor. Yiyeceği araç olarak kullanmaya başlıyoruz. Duygusal yeme sadece ‘çikolatayı çok seviyorum, çikolata yiyorum” demek değil. ‘Kendimi iyi hissetmeme haliyle baş etmek beni çok zorluyor ve bu zorlukla baş başa kalmak yerine yemeyi tercih ediyorum, yiyerek baş ediyorum’ demektir. Mesela çoğu insan ‘yemek beni çok mutlu ediyor’ diyor. Şu soruyu sormak gerekiyor: ‘Yedikten sonra pişmanlık duyuyor musunuz? Eğer cevabınız pişmanlık gibi olumsuz duygularsa, farklı olumsuz şeyleri tetikliyorsa bu yediğimiz şey bizi gerçekten mutlu etmiyor demektir. Yemekten anlık bir haz alıyorsunuz. Haz ve mutluluğu iyi ayırt etmek lazım” diyor.
Zayıflamak için bir süre diyet yapan kişinin, istediği kiloya ulaşıp diyeti bırakınca eski kilosuna tekrar döndüğünü belirten Klinik Psikolog Nisanur Sarıgül, bu kısır döngünün, gıda ile kişi arasında önce bir yoksunluk duygusuna ardından daha da kuvvetlenen bir aşka dönüştüğünü ve kişinin yemeden duramadığı söylüyor ve ekliyor: “Burada önemli olan davranışı değiştirmektir. Bunun için her lokmayı fark etmek, her lokma için şükretmek önemlidir. Beslenme ve aktivite alışkanlıklarının düzenlenmesinin yanı sıra hastanın ailesi başta olmak çevresi de bu konuda bilgilendirilmelidir” şeklinde konuşuyor.
***
Türk İş Kadınları Plaket Töreni, Ferhat Muğurtay organizatörlüğünde 4. kez gerçekleştirildi. Pınar Altuğ Atacan ve Burak Törün’ün sunuculuğunda gerçekleşen görkemli tören, Fuat Paşa Yalısı’nda düzenlendi.
Onur konuğu Pınar Eczacıbaşı’nın açılış konuşmasıyla başlayan törende, Eczacıbaşı ” Bir toplumda kadının emeğinin toplumu yücelttiğini ve iş dünyasında kadınların ön plana çıkmasının ekonomik başarının da artması anlamına geldiğini vurguladı. Kadınların dünyaya erkeklerden farklı bir bakış açısıyla baktıklarını belirten Eczacıbaşı, üretmenin kadınların ruhunda var olan bir olgu olduğunu ve kadınların daima daha güzel, daha iyi ve daha doğruyu üretmeye çalıştığı için toplumu geliştirdiğini” ifade etti.
Törende Sanat, cemiyet, siyaset, medya ve iş dünyasından önemli iş kadınlarına plaketleri takdim edildi. Dilek İmamoğlu, Türkan Şerbetçi, Zahide Yetiş, Esin Yağmurdereli, Bedia Teymur, Monik İpekel, Hülya Hökenek, Ece Gürsel, Nur Ertürk, Ece Pirim, İvana Sert, Pınar Bent ve Nermin Öztürk gibi birçok önemli isme plaketleri verildi.
Gecede, Türkiye genelinden ve yurt dışından kendi işini kurmuş küçük, orta ve büyük ölçekli 100 girişimci Türk iş kadınına da plaketleri takdim edildi.
Gelin Damat markası sponsorluğunda düzenlenen Türk İş Kadınları töreninde konuşan Gelin Damat Dergisi İmtiyaz Sahibi ve Türk İş Kadınları Kurucusu Ferhat Muğurtay, “Bu gecede iş hayatındaki kadın gücünü, varlığını ve başarısını kamuoyuna sunuyoruz. Girişimci iş kadınlarını cesareti, başarısı ve liderliklerinden dolayı onurlandırmak bizim için büyük bir gurur. Bu topluluğun içinde bulunan ve destek veren tüm iş kadınlarına, kurum ve kuruluşlara çok teşekkür ederiz. Kendi işini kurmuş tüm girişimci iş kadınlarını da bu oluşuma davet ediyoruz,” dedi.
***
İstatistiklerle Gençlik, 2023 Türkiye nüfusunun %15,1’ini genç nüfus oluşturdu
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2023 yıl sonu itibarıyla Türkiye’nin toplam nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişi iken 15-24 yaş grubundaki genç nüfus 12 milyon 872 bin 39 kişi oldu. Genç nüfus, toplam nüfusun %15,1’ini oluşturdu. Genç nüfusun %51,3’ünü erkek nüfus, %48,7’sini ise kadın nüfus oluşturdu. Birleşmiş Milletler tanımına göre 15-24 yaş grubunu içeren genç nüfus, 1950 yılında toplam nüfusun %20,8’ini oluştururken bu oran 2013 yılında %16,6 ve 2023 yılında %15,1 oldu.
Nüfus projeksiyonlarına göre genç nüfusun toplam nüfus içindeki oranının 2030 yılında %14,0, 2040 yılında %13,4, 2060 yılında %11,8 ve 2080 yılında %11,1’e düşeceği öngörüldü.
Türkiye’nin genç nüfus oranının Avrupa Birliği üye ülkelerinden yüksek olduğu görüldü
Türkiye’nin genç nüfus oranının %15,1 ile Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin genç nüfus oranlarından daha yüksek olduğu görüldü. AB üyesi 27 ülkenin genç nüfus oranları incelendiğinde, 2023 yılında genç nüfus ortalaması %10,6 oldu. AB üye ülkeleri arasında en yüksek genç nüfus oranına sahip olan ülkelerin sırasıyla %12,5 ile İrlanda, %12,3 ile Hollanda ve %12,2 ile Danimarka olduğu görüldü. Genç nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla %8,9 ile Bulgaristan, %9,5 ile Litvanya ve Slovenya, %9,7 ile Polonya ve Letonya olduğu görüldü.
Genç nüfus oranının en yüksek olduğu il %21,5 ile Hakkari oldu
ADNKS sonuçlarına göre 2023 yılında genç nüfus oranının en yüksek olduğu il, %21,5 ile Hakkari oldu. Bu ili %21,1 ile Şırnak ve Siirt, %20,2 ile Bayburt izledi.
Genç nüfus oranının en düşük olduğu il %12,1 ile Balıkesir oldu. Bu ili %12,2 ile Muğla ve %12,4 ile Ordu izledi.
Genç nüfusun %30,3’ünün 15-17 yaş grubunda yer aldığı görüldü
Genç nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2023 yılında genç nüfusun %30,3’ünün 15-17 yaş grubunda, %19,4’ünün 18-19 yaş grubunda, %29,4’ünün 20-22 yaş grubunda ve %20,9’unun ise 23-24 yaş grubunda yer aldığı görüldü.
Beklenen yaşam süresi 15 yaşındaki gençler için 63,5 yıl oldu
Hayat Tabloları, 2020-2022 sonuçlarına göre doğuşta beklenen yaşam süresi, Türkiye geneli için 77,5 yıl, erkekler için 74,8 yıl ve kadınlar için 80,3 yıl oldu.
Türkiye’de çalışma çağının başlangıcı olan 15 yaşındaki gençler için beklenen yaşam süresinin 63,5 yıl, erkekler için 60,8 yıl ve kadınlar için 66,2 yıl olduğu görüldü. Diğer bir ifade ile 15 yaşına ulaşan genç kadınların genç erkeklerden ortalama 5,4 yıl daha fazla yaşayacağı tahmin edildi.
Evli olan genç kadınların oranı, evli olan genç erkeklerin oranının 3,6 katı oldu
Genç nüfus yasal medeni duruma göre incelendiğinde, cinsiyetler arasında önemli farklılıklar olduğu görüldü. Genç erkek nüfusun 2023 yılında %96,4’ünün hiç evlenmemiş, %3,5’inin evli, %0,1’inin boşanmış olduğu görülürken genç kadın nüfusun %86,8’inin hiç evlenmemiş, %12,7’sinin evli, %0,4’ünün ise boşanmış olduğu görüldü.
Kadınlarda yükseköğretimde net okullaşma oranı %51,2 oldu
Türkiye’de 2021/’22 öğretim yılında %44,7 olan yükseköğretim net okullaşma oranı, 2022/’23 öğretim yılında %46,0’a yükseldi. Yükseköğretim net okullaşma oranı cinsiyete göre incelendiğinde, erkeklerde bu oran %40,3’ten %41,1’e kadınlarda ise %49,2’den %51,2’ye yükseldi.
Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı %22,5 oldu
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre gençlerde işgücüne katılma oranı, 2022 yılında %43,8 iken 2023 yılında %45,6 oldu. Genç erkeklerde işgücüne katılma oranı 2022 yılında %56,2 iken 2023 yılında %57,4, genç kadınlarda ise bu oran 2022 yılında %31,0 iken 2023 yılında %33,1 oldu.
Gençlerde işsizlik oranı, 2022 yılında %19,4 iken 2023 yılında %17,4 oldu. Genç erkeklerde işsizlik oranı 2022 yılında %16,4 iken 2023 yılında %14,3, genç kadınlarda ise bu oran 2022 yılında %25,2 iken 2023 yılında %23,2 oldu.
Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı 2022 yılında %24,2 iken 2023 yılında %22,5 oldu. Genç erkeklerde ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı 2022 yılında %16,4 iken 2023 yılında %15,6, genç kadınlarda ise bu oran 2022 yılında %32,3 iken 2023 yılında %29,8 oldu.
İstihdamdaki gençlerin %55,3’ü hizmet sektöründe yer aldı
Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre genç nüfusun istihdam oranı, 2022 yılında %35,3 iken 2023 yılında %37,7’ye yükseldi. Genç erkeklerde istihdam oranı 2022 yılında %46,9 iken 2023 yılında %49,2, genç kadınlarda ise bu oran 2022 yılında %23,2 iken 2023 yılında %25,4 oldu.
Genç nüfusun istihdamı sektörlere göre incelendiğinde, istihdam edilen gençlerin 2023 yılında %13,6’sının tarım sektöründe, %31,1’inin sanayi sektöründe, %55,3’ünün ise hizmet sektöründe yer aldığı görüldü. İstihdam edilen genç erkeklerin %12,5’inin tarım sektöründe, %36,7’sinin sanayi sektöründe, %50,8’inin hizmet sektöründe yer aldığı görülürken genç kadınların %15,8’inin tarım, %19,6’sının sanayi, %64,6’sının ise hizmet sektöründe yer aldığı görüldü.
Genç nüfusun obezite oranı artı
Türkiye Sağlık Araştırması sonuçlarına göre boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde, 2019 yılında genç nüfusun obezite oranı %4,6 iken bu oran 2022 yılında %5,0 oldu. Genç nüfusun obezite oranı cinsiyete göre incelendiğinde, genç erkeklerde 2019 yılında bu oranın %4,8 iken 2022 yılında %5,3’e, genç kadınlarda ise 2019 yılında %4,5 iken 2022 yılında %4,6’ya yükseldiği görüldü.
Diğer taraftan, 2019 yılında genç nüfusta normal kilolu olanların oranı %64,3 iken bu oran 2022 yılında %65,6 oldu. Normal kilolu genç nüfus oranı cinsiyete göre incelendiğinde, genç erkeklerde 2019 yılında %64,3 iken bu oran 2022 yılında %66,0, genç kadınlarda ise 2019 yılında %64,3 iken 2022 yılında %65,3 oldu.
Gençlerde günde bir kere ya da daha fazla meyve tüketme sıklığı azaldı
Türkiye Sağlık Araştırması sonuçlarına göre 2019 yılında gençlerde günde bir kere ya da daha fazla meyve tüketme sıklığı %40,3 iken bu oran 2022 yılında %28,4’e düştü. Gençlerde günde bir kere ya da daha fazla meyve tüketme sıklığı cinsiyete göre incelendiğinde, genç erkeklerde 2019 yılında %37,9 iken bu oran 2022 yılında %27,0, genç kadınlarda ise 2019 yılında %42,7 iken 2022 yılında %29,9 oldu.
Gençlerde günde bir kere ya da daha fazla sebze ya da salata tüketme sıklığı azaldı
Türkiye Sağlık Araştırması sonuçlarına göre 2019 yılında gençlerde günde bir kere ya da daha fazla sebze ya da salata tüketme sıklığı %49,1 iken bu oran 2022 yılında %35,1’e düştü. Gençlerde günde bir kere ya da daha fazla sebze ya da salata tüketme sıklığı cinsiyete göre incelendiğinde, genç erkeklerde 2019 yılında %44,7 iken bu oran 2022 yılında %33,5, genç kadınlarda 2019 yılında %53,7 iken 2022 yılında %36,7 oldu.
Genel sağlık durumundan memnun olduğunu belirten gençlerin oranı %86,8 oldu
Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre 18 ve daha yukarı yaştaki bireylerin genel sağlık durumlarından memnuniyet oranı 2022 ve 2023 yıllarında %69,2 oldu. Genç nüfusun genel sağlık durumundan memnuniyet oranı ise 2022 yılında %84,8 iken 2023 yılında %86,8’e yükseldi. Bu oran 2023 yılında genç erkeklerde %89,1, genç kadınlarda ise %84,4 oldu.
Gençlerin %54,0’ı mutlu olduğunu belirtti
Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında 18 ve daha yukarı yaştaki bireylerden kendini mutlu hissettiğini belirtenlerin oranı %52,7 iken kendini ne mutlu ne mutsuz hissettiğini belirtenlerin oranı %33,6, kendini mutsuz hissettiğini belirtenlerin oranı ise %13,7 oldu.
Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında 18-24 yaş grubundaki genç nüfus içinde kendini mutlu hissettiğini belirtenlerin oranı %54,0 iken kendini ne mutlu ne mutsuz hissedenlerin oranı %33,3, kendini mutsuz hissettiğini belirtenlerin oranı ise %12,7 oldu.
Kendini mutlu olarak hisseden 18-24 yaş grubundaki erkek nüfusun oranı %52,7 iken kendini ne mutlu ne mutsuz hissettiğini belirtenlerin oranı %34,2, kendini mutsuz hissettiğini belirtenlerin oranı ise %13,2 oldu. Kendini mutlu hissettiğini belirten 18-24 yaş grubundaki genç kadın nüfusun oranı %55,4 iken kendini ne mutlu ne mutsuz hissedenlerin oranı %32,4, kendini mutsuz hissettiğini belirtenlerin oranı ise %12,2 oldu.
Gençlerin mutluluk kaynağı olarak sağlık, ilk sırada yer aldı
Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında gençlerin mutluluk kaynağı olan değerler arasında %45,5 ile sağlık, ilk sırada yer aldı. Bunu, %23,7 ile başarı, %12,6 ile sevgi izledi. Mutluluk kaynağı cinsiyete göre incelendiğinde, genç erkeklerde %42,3 ile ilk sırayı sağlık alırken bunu %25,6 ile başarı ve %15,5 ile para takip etti. Genç kadınlarda ise %49,0 ile ilk sırayı sağlık alırken bunu %21,7 ile başarı ve %16,6 ile sevgi takip etti.
Gençlerin %75,2’si işinden memnun olduğunu belirtti
Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında, gençlerin %75,2’si çalıştığı işinden memnun olduğunu, %47,8’i elde ettiği kazançtan memnun olduğunu belirtti. Genç erkeklerde çalışılan işten duyulan memnuniyet oranı %75,6, elde edilen kazançtan memnuniyet oranı %48,6 olurken genç kadınlarda ise bu oranlar %74,4 ve %46,1 olarak gerçekleşti.
Gençlerin %65,5’i almış olduğu eğitimden memnun olduğunu belirtti
Yaşam Memnuniyeti Araştırması sonuçlarına göre 2023 yılında, gençlerin %65,5’i şimdiye kadar almış olduğu eğitimden memnun olduğunu belirtti. Bu oran genç erkeklerde %62,1 iken genç kadınlarda %69,2 oldu.
İnternet kullanan gençlerin oranı %97,5 oldu
Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre İnternet kullanım oranı, 16-24 yaş grubundaki genç nüfusta 2022 yılında %96,9 iken 2023 yılında %97,5 oldu. İnternet kullanım oranı, genç erkeklerde 2022 yılında %97,6 iken 2023 yılında %98,4, genç kadınlarda ise 2022 yılında %96,1 iken 2023 yılında %96,6 oldu.
***
Mevsim etkisinden arındırılmış istihdam oranı %49,3 oldu
Mevsim etkisinden arındırılmış işgücüne katılma oranı %54,1 olarak gerçekleşti
Genç nüfusta mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %15,6 oldu
15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki çeyreğe göre 0,5 puanlık azalış ile %15,6 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde %12,8, kadınlarda ise %20,9 olarak tahmin edildi.
Mevsim etkisinden arındırılmış istihdamın %58,0’ı hizmet sektöründe yer aldı
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 43,5 saat oldu
İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi 2024 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 0,4 saat azalarak 43,5 saat olarak gerçekleşti.
Mevsim etkisinden arındırılmış atıl işgücü oranı %25,0 oldu
Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2024 yılı I. çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre 2,1 puanlık artış ile %25,0 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı %16,8 iken potansiyel işgücü ve işsizlerin bütünleşik oranı %17,7 olarak tahmin edildi.
“Bilim Gençlerle Kazanacak” Projesi Bilim Etkinlikleri Mayıs Ayı Takvimiyle Devam Ediyor
“Bilim Gençlerle Kazanacak” Projesi Mayıs Ayı’nda Fiziksel ve Online Bilim Etkinlikleriyle Devam Ediyor
Bilim Kahramanları Derneği’nin öncülüğünde, Pfizer Türkiye’nin katkıları ile gerçekleşen “Bilim Gençlerle Kazanacak” Projesi, mayıs ayı takvimiyle lise öğrencilerini eğitim ve bilimle buluşturmaya devam ediyor.
23 Mayıs’ta çevrimiçi olarak gerçekleşecek “Deniz Biyolojisi (Deniz Yosunları)” bilim etkinliği ile 25 Mayıs’ta Eskişehir Bilim Deney Merkezi’nde fiziksel olarak yapılacak “Sürdürülebilirlik Alanında Uzmanlaşma” ve “Bir Yüksek Kimyagerin Kariyer Yolculuğu” bilim etkinlikleri, 14-18 yaş aralığındaki lise öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşecek. Ücretsiz gerçekleşecek etkinlikler sonrasında tüm katılımcı gençlere dijital katılım belgesi verilecek.
Gençlere eğitim ve kariyer yolculuklarında çeşitli bilim dalları ile ilham vermeyi amaçlayan proje sayesinde 14-18 yaş aralığındaki lise öğrencileri; farklı dallarda çalışan bilim insanlarıyla bir araya gelerek onların çalışmalarını yakından tanıma, bilimsel süreçleri yakından inceleme, bilimsel sorularla hipotez oluşturma, hipotezi test etme ve evdeki malzemelerle deney hazırlama gibi süreçleri tecrübe edebiliyor.
Ücretsiz gerçekleşen bilim etkinliklerinin duyurularına Bilim Kahramanları Derneği ve Pfizer Türkiye sosyal medya hesaplarından ulaşılabiliyor. #bilimgençlerlekazanacak
23 Mayıs 2024 Perşembe, Online Bilim Etkinliği, Saat 18.30
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Deniz Biyolojisi, Dr. Öğr. Üyesi Emine Şükran Okudan ile “Deniz Biyolojisi (Deniz Yosunları)” başlıklı online bilim etkinliği
25 Mayıs 2024 Cumartesi, Fiziksel Bilim Etkinliği
Eskişehir Bilim Deney Merkezi, Saat: 11.00 – 12.00
Eskişehir Teknik Üniversitesi Konuk Öğretim Görevlisi, Yüksek Çevre Mühendisi Seda Hergünvarım Atak ile “Sürdürülebilirlik Alanında Uzmanlaşma” başlıklı fiziksel bilim etkinliği
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Bilim Deney Merkezi, Yüksek Kimyager Sami Koray Yetim ile “Bir Yüksek Kimyagerin Kariyer Yolculuğu” başlıklı fiziksel bilim etkinliği