Mustafa TEMİZER
Dini ve milli değerlerine bağlı Türk Milleti Kurtuluş Savaşı ile emperyalizme boyun eğmemiş, büyük bir mücadele vererek İstiklal ve bağımsızlığını korumuştur. Emperyalizmin baskısı altındaki toplumlara da örnek ve umut olmuştur.
Emperyalist ülkeler, cephede yenilgiye uğramış olsalar da Türk milleti hakkındaki niyetlerinden asla vazgeçmiyor. Tarih boyu Türk milletini zaferden zafere koşturan da Kurtuluş Savaşında emperyalizme boyun eğdirmeyen de dini ve milli değerlerimize olan bağlılığımızdır. Emperyalist ülkeler, dini ve milli değerlerimizi yozlaştırmak, itibarsızlaştırmak için dincilik ve Atatürkçülük adı altında şeytanca bir oyun oynuyor.
Türk milleti ile olan savaşını din ve Atatürk üzerinden yürütüyor. Bu oyunu mevki, makam sevdalısı, şahsi çıkarlarını her şeyin üstünde tutan içimizden birilerine rol vererek gerçekleştiriyor. Amaç mağlubiyetlerine neden olan dini ve milli değerlerimizi, milli kahramanlarımızı değersizleştirmek ve yozlaştırmak. Milleti değerlerinden uzaklaştırmak.
Mevki, makam ve şahsi çıkar zafiyetleri bulunan Müslümanları kontrol altına alarak onlar eliyle din yozlaştırılıyor. Diğer taraftan aynı zafiyetleri taşıyan Atatürkçüleri kontrol altına alıp onlar eliyle milli kahraman Gazi Mustafa Kemal itibarsızlaştırılıyor.
Millet düşmanları bir taşla iki kuş vuruyor. Dinci ve Atatürkçü iki istismarcı kesim eliyle millet dini ve milli değerlerinden, milli mücadelenin ruhundan, kurulan Türkiye cumhuriyetinin hedef ve ilkelerinden uzaklaşıyor.
Atatürk istismarcıları din düşmanı bir kesim oluştururken; din istismarcıları da Atatürk ve cumhuriyet düşmanı bir kesim oluşturuyor. Toplum ikiye ayrılıp birbirinin düşmanı oluyor. Yani millet asıl düşmanla değil; kendisiyle savaşıyor. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek şekilde millet asıl düşman emperyalizmi unutuyor. Millet birbiriyle, millet, milletle savaşıyor.
Dini de Atatürk’ü de mevki, makam ve şahsi çıkar zafiyetleri bulunan istismarcıların elinden kurtarmak zorundayız. Aksi halde millet gerçek düşmanları unutup birbirini düşman olarak görmeye, birbiriyle savaşmaya, emperyalizmin ekmeğine yağ sürmeye devam edecektir.
Milletimiz uyanacak bu oyunu mutlaka bozacaktır. Ancak; Başarılar, medeniyetler temennilerle, sözlü dualarla gerçekleşmiyor. Gayret ve çaba gerekiyor.. Emek gerekiyor. Fiili dua gerekiyor….
Rahmetli Millet Partisi genel başkanı bilge insan Aykut Edibali ve arkadaşları yarım asrı aşkın zamandır bu oyuna dikkat çekiyor. İstismarcıların şeytani politikasından ve particilik zihniyetinden uzak rahmani bir siyaset izliyor. Onların mücadelelerinin parti mücadelesi olmadığını, medeniyet mücadelesi olduğunu görüyoruz.
Yılmadan, usanmadan, kimsenin kınamasına aldırmadan, teklif edilen şahsi menfaatleri ellerinin tersiyle iterek milletin birliğini sağlamaya çalışan Edibali’nin öğrencilerinin Millet Partililerin; Türk İslam medeniyetini yeniden canlandırmak, dünyaya yeni bir barış medeniyeti sunmak için yarım asrı aşkın zamandan beri gayret ettiklerini görüyoruz.
Türk İslam Barış Medeniyetinin inşası için Her zaman ADALET, her yerde ADALET herkes için ADALET anlayışı ile ortaya koydukları;
İnsan hak ve hürriyetlerine dayalı HUKUK DEVLETİ.
Millî iradenin önündeki engellerin kalktığı DEMOKRASİ.
Din düşmanlığı gibi din istismarının da bittiği LAİKLİK.
Fakirlik ve çaresizliğin tarihe gömüldüğü herkesin sosyal adalet şemsiyesine alındığı KERİM DEVLET. Bilim, hikmet ve erdemle donatılan, sorun üretmeyen, çözüm üreten BİLGE DEVLET ve BİLİM TOPLUMU. Büyüyen, gelişen, zengin, mutlu, muktedir ve insanlığın yeni barış medeniyeti İslam Rönesansı’nı (İslam’ın yeniden dirilişi) yöneten MUHTEŞEM TÜRKİYE projesini hep birlikte sahiplenmek, birlikte gerçekleştirmek zorundayız… Zira; ”İştirak etmediğimiz, çilesine katlanmadığımız bir kurtuluş mümkün değildir.”
Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması, iştirak edilmeyen çilesine katlanılmayan bir kurtuluşun mümkün olmayacağı anlayışı ile basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…