Düşbaz Kitaplar logosuyla 5 Mayıs’ta ön siparişe açılacak kitabın bu gelirinin tamamı Karsu Vakfı aracılığıyla depremzedelere aktarılacak.
Yaşamını Amsterdam’da sürdüren Hatay kökenli şarkıcı, piyanist, besteci ve söz yazarı Karsu, Hollanda’da haftalarca en çok satanlar listesinin birinci sırasında yer alan yemek kitabı Karsu’s Kitchen’ı şimdi de Düşbaz Kitaplar logosuyla Türkiye’deki sevenleriyle buluşturmaya hazırlanıyor! Adını Hatay’ın Karsu Köyü’nden alan ve depremde çok sayıda akrabasını kaybeden ünlü müzisyen, lezzetli tarifleri kişisel hikâyelerle birleştirdiği bu ilk yemek kitabıyla Hatay’ın ve ailesinin kültürel mirasına sahip çıkıyor. Karsu’nun Mutfağı: 75’ten Fazla Enfes Türk Yemeği Tarifi 5 Mayıs’tan itibaren Ayrıntı Yayınları’nın kendi sitesinden ön siparişe açılacak ve elde edilen bu gelirin tamamı, sanatçının yeni kurduğu Karsu Vakfı üzerinden aracısız olarak depremzedelere aktarılacak.
Carnegie Hall gibi dünyaca ünlü birçok konser salonunda sahne alan, Türkiye’de sahneleri dolduran ve Hollanda’nın ünlü televizyon programı “Beste Zangers”ta en etkili konuk olan Karsu, birkaç yıldır da televizyon kanalı 24Kitchen’da Türk yemekleri hazırlayıp pişirerek sunuculuk yapıyor. Şarkılarıyla tanıyıp sevdiğimiz, piyano resitalleriyle mest olduğumuz, tatlı ve samimi sohbetiyle kendimize yakın hissedip ailemizden biri kabul ettiğimiz Karsu, şimdi de yemek tarifleriyle sofralarımıza ortak olup ağzımızı tatlandırıyor.
İlk yemek kitabı Karsu’nun Mutfağı’nda Türkiye’nin zengin mutfak kültüründen en sevdiği 77 tarifi bizlerle paylaşan Karsu, sadece bu coğrafyada yaşayanların değil, herkesin Türk yemeklerine hayran kalacağını kanıtlıyor. Sebze yemeklerinden balığa, et tariflerinden meze tabaklarına, pratik yemeklerden kahvaltıya kadar çeşitli lezzetleri ödüllü fotoğrafçı Remko Kraaijeveld’in ve Elvan Ünlü’nün muhteşem fotoğraflarıyla bizlere sunuyor. Kişisel hikâyelerle harmanladığı tarifleriyle Hatay ve İstanbul arasında bir mutfak yolculuğuna çıkaran Karsu, UNESCO’nun Gastronomi Bölgesi Hatay’ın en iyi yemeklerini ve elbette kendi ailesinin gözde tariflerini de paylaşıyor.
Ayrıntı Yayınları’nın renkli markası Düşbaz Kitaplar, Karsu’nun Hollanda’da çok büyük ilgi gören kitabı Karsu’nun Mutfağı’nı Türkiye’deki okurlarla buluşturmaya hazırlanıyor. Karsu’nun Mutfağı, 5 Mayıs’tan itibaren yayınevinin kendi internet sitesi üzerinden ön siparişe açılacak, kitapların dağıtımına ise 20 Haziran’da başlanacak. Karsu’nun Mutfağı, yaz aylarında ise raflarda ve internet satış sitelerinde yerini alacak.
Tüm Türkiye’yi derinden etkileyen deprem felaketinde ailesinden büyük kayıplar veren ve afetin ardından yardım çalışmalarına yoğun destek veren Karsu, kitabının ön siparişinden elde edilecek gelirinin tamamını kendi kurduğu Karsu Vakfı üzerinden depremzedelere aktaracak. Deprem bölgesinde aracısız olarak yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştıran vakıf, ilerleyen dönemlerde ebeveynlerini kaybeden çocuklar için barınma ve eğitim imkânı sağlayacak bir yapı inşa etmeyi de hedefliyor.
CZN BURAK’TAN BAŞKAN BÜYÜKKILIÇ’A ZİYARET
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, ‘CZN Burak’ adıyla bilinen fenomen şef Burak Özdemir’i makamında ağırladı. Başkan Büyükkılıç, medeniyetler şehri Kayseri’ye ‘hoş geldiniz’ derken, CZN Burak da artık ikinci memleketinin Kayseri olduğunu ve Kayseri’de de hizmet vermeyi istediklerini söyledi.
Fenomen şef Burak Özdemir, Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç’a nezaket ziyaretinde bulundu.
CZN Burak ve ekibini makamında kabul eden Başkan Büyükkılıç, CZN Burak’a teşekkür ederek, “Medeniyetler şehri Hatay’ımızdan yine bir başka zenginlikler şehri, medeniyetler şehri Kayseri’ye dostluk köprüsü oluşturmak niyetiyle ‘hoş geldiniz’ diyorum. Cenab-ı Allah hepinizden razı olsun. Teşriflerinizden dolayı teşekkür ediyorum. Gerçekten sıcak ilişkilerinizle hak ettiğiniz yerde olduğunuza inanarak sağlıklı, hayırlı, uzun ömürler diliyorum. Ekibinizle birlikte sizlere dua ediyoruz” diye konuştu.
“KAYSERİ’Yİ ÇOK SEVİYORUZ, BAŞKANIMIZI ÇOK SEVİYORUZ”
CZN Burak ailesinin Kayseri’de olmasını da istediklerini dile getiren şef Burak Özdemir ise, “Herkese merhabalar. Bugün çok kıymetli Memduh başkanımla beraber Kayseri Büyükşehir Belediyesi’ndeyiz. Aslen Hataylıyım ama sizlerin bu sıcakkanlılığını, bu güzelliğini gördükten sonra ikinci memleketim Kayseri’dir. Teşekkür ederiz. Kayseri’yi çok seviyoruz, başkanımızı çok seviyoruz. CZN Burak ailesi çok yakında sizlerle olacak. İyi ki varsınız başkanım” dedi.
Sıcak ve samimi ortamda geçen ziyarette, Başkan Büyükkılıç, CZN Burak’a KAYMEK kursiyerlerinin yaptığı el emeği göz nuru, el dokuması kök boyadan yapılmış yün halı hediye etti.
Esat Kaba: “Yas tutarken ağıt yakmış Anadolu insanı. Müziğe sadece eğlenmek için bir araçmış muamelesi yapmayı bırakırsak sektörü destekleye bilir ve ilerletebiliriz”
Pandemi, ekonomik kriz ve depremin etkilediği sektörlerin en başında müzik sektörü geliyor. Ünlü yapımcı ve menajer Esat Kaba, müzik sektörünün aldığı yaraların önüne geçmek isteniyorsa sektöre bakış açının değişmesi gerektiğini söyledi.
Ferhat Göçer, Deniz Seki, Ayla Çelik, Gökhan Tepe, İkilem, Gece Yolcuları’nın menajerliğinin yanı sıra son dönemin sevilen müzik grupları arasında ismini yazdıran Kafadar grubunu da yapımcılığına başlayan Esat Kaba, Türkiye’yi derinden sarsan felaketlerin ardından müzik sektörünün yaşadığı sorunlar hakkında açıklamalarda bulundu.
Kaba, sektörün çok ciddi zorluklar yaşadığını ve bir konser aşamasının sadece sanatçıyla anlaşarak bitmediğini her sanatçı için çalışan teknik ekibinden tutun, organizasyon ekipleri dâhil en az elli kişi olduğu düşünülürse aslında sektörün ne kadar büyük olduğunun ve çok fazla kişinin de bu sektörden ekmek yediğinin anlaşılacağını belirtti.
“Müzik Sadece Bir Eğlence Aracı Değildir”
Türkiye’de sektörün yaşadığı sıkıntının temelinde müziğe bakış açısı olduğunu da ifade eden Esat Kaba, müziğe sadece eğlence gözüyle bakılmasının temel hata olduğunu şöyle anlattı:
Müzik sadece bir eğlence aracı değildir. Müzik, tüm duyguların ezgilerle dile gelişidir. Duygularımız sadece mutluluk ve aşk değildir. Hüzün, yas, melankoli de insanoğlunun temel duyguları arasında yer alır. Bakın Anadolu türkülerine ağırlıklı olarak ağıtlar vardır. Anadolu insanları kayıplarını, acılarını ağıtlar yakarak anlatmıştır. Hal böyleyken2023 yılında hala müziğe eğlence gözüyle bakarak her felaket sonrası sanki suçlusu müzikmiş gibi sektörümüzü cezalandırıyoruz. Konserlerimiz iptal ediliyor, festivaller yasaklanıyor. Sanatçılarımız da aynı duyguları yaşıyor. Müzisyenler duygularını ezgilere dökerler. Müzisyenlerimizin duygularını ifade etmeleri sekteye uğruyor. Tüm kurumsal şirketler hayatlarına devam ederken ve kâr-zarar tablosu çıkarırken bizlere ‘oturun, bekleyin’ deniyor.
Bizler deprem felaketinde şirkette bir hafta ara verdik. Çok yoğun bir stres ve üzüntü duyuyorduk. ‘Dinlenelim, bekleyelim’ dedik. Toplum olarak aynı anda aynı duyguları hissettik. Fakat duyduk, tüm kurumsal şirketler çalışanlarına krizi fırsata çevirme toplantıları yaptı. Daha da çok çalıştırdı. İstifa eden çok fazla beyaz yakalı insan bu şikâyetleri dile getirdi. Orada göstermelik üzüntülerle kâr artırımı yapan sektörler varken burada acılarını paylaşmak, müziğin iyileştirici gücüyle bir araya gelmek isteyen bizler yerimizde saydık.
Türkiye’nin çok değerli sanatçıları bir araya geldi. Erkan Oğur, Onur Akın, Edip Akbayram, Hüseyin Turan, Ufuk Beydemir gibi isimler birlikte depremin ardından seslendirdikleri türkü ile acılarını anlattı. Bakın aslında bu tam da dediğim şeydi.
Sektörümüzün ilerlemesi, sanatın, sanatçının varlığını korumasını istiyorsak sektörümüze destek olmamız gerekiyor. Müziğin iyileştirici gücüne inanmalıyız.
Vanish ile Yaşasın Kıyafetler Hareketinin Yeni Elçisi Eda Ece Oldu
Kıyafetlerin ömrünü uzatan Vanish’in yeni marka yüzü sevilen oyuncu Eda Ece oldu.
Vanish ile Yaşasın Kıyafetler hareketinin yeni elçisi Eda Ece oldu. Kıyafetlerin ömrünü uzatarak daha iyi bir geleceğe el uzatan Vanish ile Eda Ece, herkesi Vanish’in başlattığı Yaşasın Kıyafetler hareketine katılarak kıyafetlerini yeniden giymeye davet ediyor.
Yaşasın Kıyafetler hareketinin yeni elçisi Eda Ece; “Doğayı ve geleceğimizi korumak için harekete geçmemiz gerekiyor, bu nedenle sürdürülebilirlik benim için öncelikli konulardan biri. Kıyafetlerimizin üretiminde birçok emek harcanıyor, ayrıca her bir kıyafet tonlarca su demek, örneğin sadece bir elbise 7 ton su. Yeniden kıyafetlerimizi giydikçe hem sevdiklerimize daha iyi bir dünya bırakabilir hem de sevdiğimiz kıyafetlerimizi dilediğimizce değerlendirerek onlarla olan anılarımızı yarınlara taşıyabiliriz. Vanish’in de uzun ömürlü moda için attığı önemli adımların yanında olduğum için mutluyum. Herkesi Vanish ile Yaşasın Kıyafetler hareketine katılarak kıyafetlerini yeniden giymeye çağırıyorum. Uzun ömürlü modaya dikkat çektiğimiz bu yolculuğun henüz başındayız!” dedi.
GERÇEK BİR MADEN FACİASINDAN ESİNLE DANIEL WILES’IN İLK ROMANI MERCIA’NIN BEDELİ, AYRINTI’DAN ÇIKTI!
Daniel Wiles’ın, gerçek bir olaydan esinlenerek kaleme aldığı Mercia’nın Bedeli adlı ilk romanı, Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. Yazarın, 1872’deki Pelsall Hall Kömür Madeni faciasında hayatını kaybeden madencilere adadığı Mercia’nın Bedeli’yle okurlar yoksulluk, sefalet ve umuda dair gerçek bir yolculuğa çıkıyor.
Ayrıntı Yayınları, Booker Ödülü Vakfı’ndan burs kazanan Daniel Wiles’ın ilk romanı Mercia’nın Bedeli’ni Süha Sertabiboğlu’nun çevirisiyle yayımladı. Gerçek bir maden faciasından esinle kaleme alınan ve çok geniş tarihsel araştırmalara dayanan roman, ülkemizin en derin acılarından biri olan Soma maden faciasının 9. yıldönümü yaklaşırken edebiyatseverlerle buluşuyor.
Michael bir madencidir; okurlar Mercia’nın Bedeli’nde onunla birlikte Sanayi Devrimi’nin en bunaltıcı zamanlarında İngiltere’de madencilik yapan insanların yaşam koşullarına şahit olur. Babasından miras aldığı ve çocuk yaşta başladığı mesleğin kendisiyle birlikte son bulması için çocuğunu okutmak uğruna iki farklı madende çalışır, sonunda bir umut ışığı gördüğünde de ayakta duramayacak hale gelir… Yaşadıkları evde, yerin bin kat altında, kaybettiğini düşündüğünde yollarda, Mercia’nın ondan aldıklarının telafisini arar.
Ne varsa 90 ‘larda var! Herkes ruhunu arıyor fakat ruhtan eser yok…
Gökhan Kunt, 90’lara hızlı geri dönüş yaptı. ‘Sorsalar Anlatamam’, ‘Beklemeden’, ‘Kendimi Kandırdım’ şarkılarının ardından 90’ların hafızalardan silinmeyen Türkçe Pop şarkılarının başında gelen yıllar önce Özlem Tekin’in seslendirdiği “Aşk Her Şeyi Affeder Mi?” şarkısını yeniden yorumlayarak müzikseverlerin beğenisine sunan Gökhan Kunt, “Anladım ki: Ne varsa 90 ‘larda var!” diyor.
Ünlü iletişimci Özgür Aras’ın prodüktörlüğünü yaptığı sözü ve müziği Barlas’a, düzenlemesi ise yeni neslin yakından takip ettiği Tüzün’e ait olan “Aşk Her Şeyi Affeder Mi?”i yeniden yorumlayan Gökhan Kunt, “Arka arkaya yeni şarkılarla müzikseverlerin karşısına çıktım. Ama “Aşk Her Şeyi Affeder Mi?” ile müzikseverlere daha hızlı ulaştım. ‘ dedi.
Gökhan Kunt, ’90‘lardaki gibi samimi, iyi işler çok zor çıkıyor. O yüzden 90’lara dönüş sebebim bu. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da durum böyle. Avrupa ve Amerika’da da radyolarda veya sosyal medyada aynı şekilde 70’li, 80’li ve 90’lı yıllara ait radyolar kuruluyor. Ruhtan eser yok. Herkes ruhunu arıyor. Bugün mutsuzsak eğer, düne sığınma dışında yol kalmıyor’ diye konuştu.