Mustafa TEMİZER
18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’nin 107. Yıldönümünü kutluyoruz. Zaferimiz kutlu olsun. Ancak; Çanakkale’de yedi düvele meydan okuyup kanlar akıtıp, canlar vererek kazanılan zaferi şaşalı gösterilerle kutlarken, şehitlerin taşıdığı dini ve milli mücadele ruhunu taşıyor muyuz? Şehitlerin emaneti dini ve milli değerlere gereği gibi sahip çıkıyor muyuz?…
Osmanlının mirasına sahip çıktığını iddia edenler Osmanlının gerçekleştirdiği hangi başarıyı gerçekleştirdiler? Osmanlı beyliğinin yaptığı ilk iş; Anadolu’da beyliklere ayrılarak param parça olmuş Türk milletinin birliğini sağlamak olmadı mı? Sağlanan birlik sayesinde cihan devleti haline gelmedi mi?
Osmanlının mirasına sahip çıktığını iddia edenlerin yapacağı ilk iş; aynı devlet çatısı altında yaşayan vatandaşlarının birliğini sağlamak değil mi?
Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. Âl-i İmrân : 103
Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size âyetleri açıkladık. Âl-i İmrân : 118
Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz. Âl-i İmrân : 139
Hz.Peygamber Efendimiz(s.a.v.): “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.”
Mehmet Akif Ersoy: “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”
Siyasiler Dindarlık, Milliyetçilik, Cumhuriyetçilik, Atatürkçülük, Vefa, Gelecek…. söylemleriyle milleti ayrıştırıp kutuplaştırarak ne yapmak istiyor? Sırf siyasi ikbal ve maddi çıkar uğruna ilahi ve tarihi uyarıları dikkate almamak, yabancılara bel bağlamak, onlardan icazet almak, projelerine ortak olmak, haktan, hukuktan, adaletten uzaklaşmak, vatandaşlar arasındaki birlik ve beraberliği bozacak söz ve eylemlerde bulunmak… kime hizmettir?
Kendi aralarında birliği sağlayamayan, haktan, hukuktan, adaletten, kültürel değerlerinden uzaklaşan toplumlar tarihin milletler mezarlığına gömülüp yok olmadılar mı?
Dini bayramlar, kandiller kutluyoruz, dini programlar düzenliyoruz. Ama; Allah’ın ipine sımsıkı sarılıyor muyuz? Müslümanca hayat yaşıyor muyuz? Allah’ın vadi açık değil mi? Sarılsak toplumun durumu böyle mi olurdu? İnandığımız gibi yaşamayınca yaşadıklarımıza inanmaya başlamıyor muyuz?
İstanbul’un fetih yıldönümlerini kutluyoruz. İstanbul’un fethi ile çağ açıp çağ kapayan Fatih’in hak, hukuk, adalet ….. anlayışını koruduk mu? Bilim ve teknik alanındaki hangi başarılarını devam ettirip geliştirdik?…
Milli şairimiz Mehmet Akif’i anıyoruz. Akif’in üzerine titrediği hangi değerleri ne kadar koruyoruz? Akif’in yedi düvel olarak ifade ettiği güçler, milletimiz ve ülkemiz üzerindeki hesaplarından vazgeçtiler mi?..
Cumhuriyet ve Atatürk söylemlerinde bulunuyoruz. Atatürk’ün ortaya koyduğu ilkeleri koruyup uygulamaya koyduk mu? Gösterdiği hedefleri gerçekleştirdik mi?..
Ülkede düşman işgalinden kurtuluş günleri kutlanıyor. Düşmanın kim olduğundan, hedeflerinden vazgeçip geçmediklerinden, bugünkü gizli saldırı ve işgallerden bahsediliyor mu?
Büyük bir coşku ile Çanakkale Zaferini kutlayanlar! Siyasette, eğitimde, bilim ve teknolojide, ekonomide, tarım ve gıdada …. dışa bağımlı hale gelerek cephede kazanılan zaferin masa başında kaybedildiğini neden söylemiyor?
Çanakkale’den geçirmediğimiz düşmanların düşünce ve hayat anlayışının tv dizileri, moda vs. ile evlerimize kadar girdiğini neden görmüyoruz? Caddelere, sokaklara, mağaza tabelalarına baktığımızda İngiliz’in gizli işgalini görmüyor muyuz? Gizli işgallere kimlerin neden göz yumduğunu neden düşünmüyoruz?
Ülkede gizli işgaller devam ederken ilk yapılması gereken milli birliği sağlamak değil mi? Siyasiler adalet, kalkınma, din, iman, milliyetçilik, Cumhuriyet, Atatürkçülük, gelecek, vefa …. söylemleri ile vatandaşları ayrıştırıp kutuplaştırarak, milli birliğin bozulmasına neden olmuyor mu? Bu siyasi anlayışla kime hizmet ediliyor?….
Çözüm; Mevcut siyasi anlayışı terk etmek. Eskilerin devamına, aynı siyasi anlayışta oldukları halde farklıymış gibi gözükenlere. Dindarlık, milli irade, milliyetçilik, halkçılık, demokratlık, cumhuriyetçilik, gelecek, vefa, özgürlük ve barış söylemleriyle milleti ayrıştıranlara. Dün kara dediğine bugün ak diyenlere. Dün ak dediğine bugün kara diyenlere itibar etmemek. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek. Doğruların yanında yer almaktır.
Elli yıldan beri doğrularından zerrece sapmayan, ülke meselelerine sürekli çözümler üretip iktidar ve muhalefeti uyaran, “ Milletim Uyan! Varlığın, birliğin, geleceğin tehlikede! Milli birliği sağlamadan hiçbir sorunumuzu çözemeyiz! çağrısında bulunan birlik olmanın, ittifak etmenin şartlarını açıkça ortaya koyan milli kadroların çağrısına kulak vermek. Milli mücadele ruhuyla el ele gönül gönüle vermek. Yeniden teşkilatlanmak. Devleti ehliyetli gerçek milli kadrolara emanet etmek, hep birlikte ülkemizi Muhteşem Türkiye yapmaktır.
Unutmayalım.” İştirak etmediğimiz çilesini çekmediğimiz bir kurtuluş mümkün değildir.” Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…