Eğitim, Kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri (08.05.2024)

Kapadokya Üniversitesi, Kapadokya Gastronomi Festivali ‘Kapadokya’da Bahar Sofraları’ Etkinliğine Ev Sahipliği Yaptı.

Kapadokya bölgesinde gastronomi rüzgarını başlatan “Kapadokya Gastronomi Festivali” bu yıl 5-6 Mayıs tarihlerinde gerçekleşti.

İlki 2022 yılında yapıldığında Kapadokya bölgesinde gastronomi rüzgarını başlatan festival yine insan, tarih ve doğa temaları üzerinden yürütülüyor; tarih boyunca bu kadim topraklarda yaşamış çeşitli kültür ve inançlara sahip insanların baharın gelişini, şifa, bolluk ve bereket beklentileriyle anlamlandırarak kutladıkları Hıdırellez’in geleneksel lezzetleri öne çıkartılıyor. Doğanın uyanışı ile insanın yeşeren umutlarının bütünleştiği, mevsimsellik ve yerelliğin ön planda tutulduğu Kapadokya’da Bahar Sofraları etkinliği ile gastronomi alanında kanaat önderleri Kapadokya’nın gastronomi mirası ile tanışma imkânı sundu.

Nevşehir Valiliği himayesinde Kapadokya Üniversitesi, Ürgüp Kaymakamlığı, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Ahiler Kalkınma Ajansı (AHİKA) ve Kapadokya Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (KAPTİD) iş birliği ile düzenlenen festival, Kapadokya Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Bölümü ile Kapadokya bölgesinin değerli şeflerinin öncülüğünde hazırlanan ve “Kapadokya’da Bahar Sofraları“ sloganı ile sunulan öğle yemeği ile başladı.

UNWTO’nun Mayıs 2021’de ilk kez başlattığı Dünyanın En İyi Turizm Köyü Programına taşıdığı özelliklerle en iyi turizm köyü olarak tescil edilen Mustafapaşa’nın genel tanıtımı yapılarak köyün tarihi ve turistik zenginliklerini yansıtmak üzere seçilen mekânlar; Kapadokya Üniversitesi Enstitü Konağı, Old Greek House (Asmalı Konak), Serafim Konağı, Sarıkonak, Topakoğlu Konağı, Mehmet Şakir Paşa Medresesi, Kapadokya Üniversitesi tarafından İdari Bina olarak kullanılan Haralambos Sultanidis Konağı ziyaret edildi. Program, Kapadokya Üniversitesi Uçhisar Sanat Yerleşkesinde, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Yesevi Sanat Topluluğunun Türk Halk Oyunları ve Türk Müzikleri dinletisi ile devam etti.

Ardından, Kapadokya Üniversitesi Sağlık Yerleşkesinde düzenlenen Hıdırellez müziklerinin ve ritüellerinin yapıldığı, Aşçılık ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümlerinin hazırladığı bölge mutfağının yemekleri etkinlik katılımcılarına sunuldu. Rektörümüz Prof. Dr. Hasan Ali Karasar ve Nevşehir Valisi Sayın Ali Fidan’ın açılış konuşmaları ile etkinliğe devam edildi.

Karasar: “Gastronomi Festivalimizde Ülkemizin En Önde Gelen Gastronomi Yazarları, Gastronomi Önderleri, Şefleri, Mekân Sahipleri ve Gastronomi Alanında Gerçekten Marka Olmuş Herkes Bulunuyor”

“Kapadokya Üniversitesi adına sizleri burada görmekten çok mutluluk duyuyoruz. 3. Geleneksel Gastronomi Şenliğimiz Hıdırellez’de ile yapılarak baharın gelişini birlikte kutluyoruz.  Gastronomi Festivalimizde ülkenizin en önde gelen gastronomi yazarları, gastronomi önderleri, şefleri, mekân sahipleri, gastronomi alanında gerçekten marka olmuş herkes bulunuyor. Bunun için en büyük teşekkürü tabii ki Mütevelli Heyet Başkanımız Sayın Funda F. Aktan’a ediyorum.  Gastronomi, sizlerin çok iyi bildiğiniz gibi üzerinde titizlikle çalışılması gereken bir konu. Sizlerle bu gece burada olmaktan mutluluk ve şeref duyuyoruz.”

Fidan: “Yüzyıllarca Değişik Kültürlere, Medeniyetlere Ev Sahipliği Yapan Kapadokya Bölgemiz, Gastronomi Açısından da Türkiye’nin En Zengin Bölgelerinden Biridir”

“Bu güzel etkinlikle ilimizde, sizlerle bizleri buluşturan Kapadokya Üniversitemize, ilimizin bu güzide kurumuna her şeyden önce çok teşekkür ediyorum. Başta Kapadokya Üniversitesi Prof. Dr. Hasan Ali Karasar Rektörümüz olmak üzere tüm emeği geçenleri tebrik ediyorum. Sizin gibi kıymetli misafirlerimizin ilimizde olmasından duyduğum memnuniyeti tekrar ifade ediyorum. Bu vesileyle şubat ayında eden üniversitemizin kurucusu ülkemizin yetiştirdiği en önemli münevverlerden mütefekkir ve yazarlardan olan Alev Alatlı Hocamızı bir kez daha rahmetle anıyorum. Üniversite camiamıza sabırlar diliyorum. Biz Nevşehir ilimizi Türkiye’de Anadolu’nun kalbinde, Kapadokya’nın merkezinden bir coğrafi yer olarak tanımlıyoruz. İlimiz doğan güzellikleriyle, tarihi ve kültürel zenginliğiyle her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turiste misafire ev sahipliği yapıyor.

Kapadokya tabii sadece peri bacalarıyla, yeraltı şehirleriyle, vadileriyle değil, yaşam kültürüyle, mimarisiyle, gastronomisiyle de Türkiye’nin en önemli, en kritik, en güzel yerlerinden birisidir. Yüzyıllarca değişik kültürlere, medeniyetlere en sahipliği yapan Kapadokya bölgemiz gastronomi açısından da Türkiye’nin en zengin bölgelerinden birisidir.

Farklı kültürlere en sahipliği yapan bölge yıllarca geçen süreç içinde kültürlerin birbiriyle etkileşimiyle yemek kültürü ve lezzetler bakımından da çok zengin bir kültürel varlığa sahiptir. Ancak maalesef diyoruz, üzülerek söylüyoruz ki bu büyük zenginliğimizi hak ettiği şekilde bir yüzüne çıkarabilmiş, tanıtabilmiş değiliz.

Elbette bu tür etkinliklerle, üniversitelerimizle, kamu sektörüyle, yerel yönetimlerle, turizm sektörünün farklı bileşenleriyle ve tabii sizin gibi işinin erbabı konusunda uzman misafirlerimizin eliyle bu açığımızı giderecek. Gastronomi bakımından da ilimizi en güzel şekilde tanıtacak. Turizmin zaten olumlu yönde ilerleyen bölgemiz turizminin gastronomi yönüyle de desteklenmesine katkı sağlayacağız. Ben tekrar emeği geçen katkı sağlayan bütün üniversitemiz çalışanlarına teşekkür ediyorum.”

Festivalin ikinci günü Dr. Öğr. Üyesi Şükran Ünser’in moderatörlüğünde, Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu, Prof. Dr. Haşim Şahin ve Dr. Öğr. Üyesi Seyhan Murtezan İbrahimi’nin katıldığı “Anadolu ve Balkanlarda Hıdırellez Kültürü” başlıklı seminer ile başladı.

Prof. Dr. Haşim Şahin: “Türklerde Hızır ve İlyas Kültü”, Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu: “Hıdırellez Ritüelleri” Üsküp Üniversitesi’nden Dr. Öğretim Üyesi Seyhan Murtezan İbrahimi: “Balkanlarda Hıdırellez Kültürü” konulu konuşmalarıyla misafirleri bilgilendirdi. Seminerin ardından misafirler, kuruluşu yedi yüz yıl öncesine dayanan Cemil Köyü’nü ziyaret ettiler. Dr. Öğr. Üyesi Şükran Ünser ve Mustafa Uysun rehberliğinde Keşlik Manastırı ve Cemil Kiliselerinin ziyaret edildiği gezi Ürgüp’te bulunan Aziz Georgios (Hıdırellez) Kilisesi ile sona erdi.

Kapadokya Gastronomi Festivali Montana Cafe & Restaurant’ın ev sahipliğinde gerçekleşen akşam yemeğiyle son buldu.

Kapadokya Gastronomi Festivali’ne katkı sağlayan Gorgoli Lounge Eatery, Montana Cafe Restaurant, Zeferan Restaurant, Metro, Voyager Baloons, Atlas Baloons, Taş Konaklar, Argeus Travel & Events, Dunna & Barba, Reserved, Pirwa, Kapadokya Aşçılar Derneği, Millocal Restaurant, Cappadocia SteakHouse, Cappodocia Estates, Fresco Cave Suites, Nujel’m, Turqua Group, Dinler Hotels, Yaren Stone House, Imperial Cave Suites & Spa, Elevres Stone Houses, Luvi Cave Hotel, Kayata Cave Suites, Old Greek House Restaurant’ta teşekkür ediyoruz.

Bilim sektöründe “Türkiye’nin En Mutlu İş Yeri” unvanının sahibi bu yıl da Pfizer
Happy Place to Work tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen “Türkiye’nin En Mutlu İş Yerleri” araştırmasına 214 bin 325 çalışanı temsilen 43 bin 121 çalışan katıldı. Aday şirketlerin insan yönetimi uygulamalarının bağımsız bir bilim kurulu tarafından değerlendirildiği araştırma sonucuna göre Pfizer Türkiye, bu yıl da “Bilim” sektöründe “Türkiye’nin En Mutlu İş Yeri” seçildi.
Happy Place to Work tarafından Nisan 2023-Nisan 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilen Türkiye’nin En Mutlu İş Yerleri araştırmasına farklı sektörlerden 151 şirket katıldı. Örneklem yöntemi kullanılarak yapılan ankete 214 bin 325 çalışanı temsilen 43 bin 121 çalışan dahil oldu. Wellbeing Index – Çalışan Deneyimi anketinden 70 ve üzeri puan alan 78 şirket, listeye aday oldu. Aday şirketlerin insan yönetimi uygulamaları bağımsız bir bilim kurulu tarafından değerlendirildi. Liste puanı, anket sonuçları yüzde 50, insan yönetimi uygulamaları yüzde 50 oranında ağırlıklandırılarak hesaplandı ve sektörlerinde en yüksek puanı alan 50 şirket Türkiye’nin En Mutlu İş Yerleri listesine girmeye hak kazandı. Mutluluk veren şirketlerin ortak özelliği ise “esnek çalışma ve uzaktan çalışma”, “açık iletişim ve şeffaflık”, “kariyer gelişimi”, “takdir ve ödüllendirme”, “sağlıklı çalışma ortamı” “katılımcı yönetim”, “çalışan refahına yatırım” ve “çeşitlilik ve kapsayıcılık” olarak belirtildi.
Happy Place to Work önceki yıllardan farklı olarak bu yıl mutlu iş yerlerinin gerçekleştirdiği özel uygulamaları ayrıca sertifikalandırdı. Pfizer Türkiye ise Wellbeing Index puanı ve HR Check sonuçlarına göre Olağanüstü Çalışan Deneyimi Sertifikası ve Ödülünü almaya hak kazanmış oldu.
Pfizer Türkiye ve MERA Bölgesi (Ortadoğu, Rusya ve Afrika) Çalışan Deneyimi Kıdemli Direktörü Seda Tamur Oğralı bu başarıyla ilgili şunları söyledi: “Pfizer’de “Mutluluk” dört temel değerimizden biri. Her zaman esenlik ve mutluluğa ilişkin öncü uygulamaları hayata geçirerek, tüm Pfizerlilerin mutlu bir şekilde çalışabilecekleri esnek ve keyifli bir çalışma ortamı sunmaya özen gösteriyoruz. Çalışanlarımızdan düzenli olarak geri bildirim ve öneriler alarak çeşitlilik ve kapsayıcılığı destekleyecek projeler geliştiriyor ve uyguluyoruz. Happy Place to Work tarafından gerçekleştirilen, bağımsız bir bilim kurulu tarafından değerlendirilen bu değerli araştırmada üç yıldır üst üste “Bilim Sektörü”nde “Türkiye’nin En Mutlu İş Yeri” seçilmekten dolayı mutluyuz.”

4. İSTANBUL DİJİTAL SANAT FESTİVALİ, SANATSEVERLERDEN YOĞUN İLGİ GÖRDÜ!

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen İstanbul Dijital Sanat Festivali (IDAF) sona erdi. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle, PASHA Bank ana sponsorluğunda, Mezo Dijital tarafından hayata geçirilen festival, sanatseverlerden yoğun ilgi gördü.

AKM’de gerçekleşen İstanbul Dijital Sanat Festivali 4. yılında da ; dijital sanatlar alanında önemli isimleri, ulusal ve uluslararası 50’den fazla sanatçıyı İstanbullu sanatseverlerle buluşturdu.

Küratörlüğünü Rahim Ünlü, Samed Karagöz, Julie Walsh, Niyazi Erdoğan ve Türkiye’nin ilk yapay zeka küratörü olan Avind’in üstlendiği festival; sanatçıların yanı sıra iş dünyasından da başarılı isimlere ; çocuk ve gençlik atölyelerine, panellere, söyleşilere, tiyatro oyunlarına, işitsel ve görsel performanslara ev sahipliği yaptı. İstanbul Dijital Sanat Festivali; dört gün boyunca, her yaş grubundan ziyaretçi ağırladı.

MEZO Dijital Yönetim Kurulu Başkanı ve Festival Direktörü Dr. Nabat Garakhanova festivalle ilgili olarak “Hayalimizi gerçeğe dönüştürmenin mutluluğunu bir kez daha yaşadık.

Bu hayalimize ortak olan ve bize destek veren T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığımız başta olmak üzere, tüm sponsorlarımıza, bu festivalin hayata geçirilmesinde en çok emeği olan küratörlerimize, sanatçılarımıza ve festivalimize ilgi gösteren tüm sanatseverlere teşekkür ediyorum’ dedi.

DUAYEN HATTAT ve CİLT SANATÇISININ ESERLERİNE EV SAHİPLİĞİ YAPAN ARTİSTANBUL FESHANE’DEKİ EMİN BARIN: “NE SENDEN RÜKÛ NE BENDEN KIYAM” SERGİSİ, 31 MAYIS’A UZATILDI!

Türk grafik sanatının duayenlerinden, hattat ve cilt sanatçısı Prof. Emin Barın’ın geleneğin ötesine geçerek modernle buluşan özgün yaklaşımıyla ürettiği eserleri, Artİstanbul Feshane’de devam eden Emin Barın: “Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam” sergisinde sanatseverlerle buluşuyor. İBB Kültür ve İBB Miras tarafından düzenlenen sergi, Zafer Yıldırım’ın koleksiyonuna ait Emin Barın seçkisinden oluşuyor. İki ayda yaklaşık 80 bin ziyaretçiyi ağırlayan Emin Barın: “Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam” sergisi, gördüğü yoğun ilgi üzerine 31 Mayıs 2024’e uzatıldı.

Prof. Emin Barın’ın çalışmalarını bir bütün olarak koleksiyonuna dahil ederek hem eserlerin korunmasını sağlayan hem de serginin hayata geçirilmesini mümkün kılan Zafer Yıldırım’ın katkılarıyla; Z. Yıldırım Aile Koleksiyonu ve Barın Han aile arşivinden bir seçkiyle hazırlanan Emin Barın: “Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam” sergisi, Barın’ın Türk grafik sanatındaki ustalığını, hattatlık ve cilt restorasyonundaki bilgisini yansıtan yaklaşık 230 eserinden oluşuyor. İstanbul’un kamusal alandaki en büyük kültür sanat mekânı Artİstanbul Feshane’de, İBB Kültür ve İBB Miras’ın katkılarıyla düzenlenen serginin küratörlüğünü, sanat tarihçisi Ali Kayaalp üstleniyor.

İstanbul’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde ve Almanya’da aldığı eğitimlerin ardından uzun süre kendini grafiker olarak tanımlayan Emin Barın, 1940’lı yıllarda Latin harfli yazılar üzerine çalışmalar yürüttü. 1960’ların başlarında, uzun süredir ilgi duyduğu hat sanatı ve Arap alfabesi üzerine çalışmalar yapmaya başlayan Barın’ın Arap harfli yazı çalışmaları, birbiriyle yakın bağlantı içinde icra ettiği üç alanda belirginleşir: Celî Divanî yazıları, Kûfi yazıları ve kendisinin “Serbest Yorumlar” olarak adlandırdığı, Batı’daysa daha sonradan Kaligrafik Modernizm olarak adlandırılan ifade biçimi… Usta sanatçının bu üç alanda icra ettiği, hem klasik hat estetiğini gelenekten fazla uzaklaştırmadan ürettiği hem de bahsedilen estetiğin dışına çıkarak geometrik formların evrimiyle grafik bir anlam kazandırdığı eserlerinden oluşan geniş bir seçki, Emin Barın: “Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam” sergisinde ziyaretçilerle buluşuyor.

FYZoo’da hafta içi park girişlerinde yüzde 50 indirim

Koruma altında 160’ın üzerinde canlı ve 300’ün üzerinde bitki türü ile otuz yıldır faaliyet gösteren Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı (FYZoo), hafta içi her gün park giriş biletlerinde yüzde 50 indirim uygulayacak.

Faaliyete geçtiği 1993 yılından bu yana Türkiye’de doğal hayatı tanımanın en önemli merkezlerinden biri olan FYZoo, koruma altında olan 160’ın üzerinde canlı ve 300’ün üzerinde bitki türü ile zengin botanik atmosferiyle eşsiz bir deneyim sunuyor. Otuz yıldır faaliyet gösteren FYZoo, 18 Mayıs 2024 tarihine kadar uygulayacağı kampanya kapsamında hafta içi park girişlerinde yüzde 50 indirim uygulayacak.

Hem yetişkin hem de çocukların ilgisini çekecek doğa & tasarım atölyeleri, yakından tanıyalım sunumları ve yüz boyama etkinlikleri gibi birbirinden eğlenceli etkinliklere katılmak isteyen park ziyaretçileri, gişeden alacakları biletlerle kampanyadan yararlanabilecekler.

Doğa ve canlı severlerin kaçırmaması gereken etkinlikler için FYZoo haftanın her günü saat 10.00-19.00 arası açık…

9 Mayıs Avrupa Günü Kültürel Etkinliklerle Kutlanacak
9 Mayıs Avrupa Günü “Ortak Değerlerimiz, Ortak Geçmişimiz” ve “Birlikte İnşa Ettiğimiz Barış ve Refah” sloganlarıyla kutlanacak

9 Mayıs Avrupa Günü, bu yıl İstanbul ve Ankara’da iki ayrı resepsiyonla kutlanacak. Kutlamaların sloganları ise “Ortak Değerlerimiz, Ortak Geçmişimiz” ve “Birlikte İnşa Ettiğimiz Barış ve Refah” olacak. 9 Mayıs Avrupa Günü kapsamında Mayıs ayı boyunca konser ve etkinlikler yapılacak.
İstanbul ve Ankara’da olmak üzere bu yıl ilk kez iki ayrı şehirde 9 Mayıs Avrupa Günü resepsiyonu düzenlenecek. Haliç Kongre Merkezi’nde 7 Mayıs’ta gerçekleşecek resepsiyona İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ev sahipliği yapacak. Resepsiyonda Barbaros sahne performansı sergileyecek.
9 Mayıs’ta Ankara’da düzenlenecek resepsiyon ise Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, “Yarattığımız, Paylaştığımız Ortak Miras” temalı dijital fotoğraf sergisini açacak. Sergi, AB ve Türkiye’nin birlikte desteklediği ortak kültürel miras projelerinin fotoğraflarından oluşuyor.
“Haïdouti Orkestrası” Türkiye’de
Haïdouti Orkestrası, 9 Mayıs Avrupa Günü kapsamında 7-11 Mayıs tarihleri arasında Türkiye’de bir dizi konser vermeye hazırlanıyor. Fransa, Yunanistan, Türkiye, Romanya ve Sırbistan gibi farklı ülkelerden müzisyenlerin oluşturduğu topluluk Van, Şanlıurfa, Gaziantep ve Kayseri’de dinleyicilerle buluşacak.

Topluluk Balkanlar, Türkiye ve Orta Doğu ezgilerini içeren çok kültürlü repertuarıyla birlik ve dayanışma mesajları verecek. Konserlerin tümü ücretsiz olacak. Haïdouti Orkestrası konserleri AB Türkiye Delegasyonu tarafından Avrupa Birliği Bilgi Merkezleri aracılığıyla düzenleniyor.
Konser Takvimi:
7 Mayıs Salı: Van Kent Meydanı, Saat 19:00
9 Mayıs Perşembe: Şanlıurfa Göbeklitepe Amfi Alanı, Saat 17:00
10 Mayıs Cuma: Gaziantep Şehit Kamil Sanat Merkezi, Saat 20:00
11 Mayıs Cumartesi: Kayseri Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi, Saat 20:00

Türk İklimlendirme Sektörü Baharda Vites Artıracak

Türk iklimlendirme sektörünün global gücü İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği (İSİB), sektörü ileriye taşımak ve marka değerini artırmak amacıyla ulusal ve uluslararası platformlarda aktif rol almaya devam ediyor. Mayıs ayında düzenleyeceği ticaret ve alım heyetlerinin yanı sıra uluslararası fuarlara da hazırlanan İSİB; 5-10 Mayıs tarihleri arasında Suudi Arabistan Sektörel Ticaret Heyeti ve 7-10 Mayıs tarihlerinde Avrupa Alım Heyeti organize edecek. Ayrıca 13-15 Mayıs’ta EGYPT HVAC-R EXPO, 21-24 Mayıs’ta ERBIL BUILD EXPO ve 28-30 Mayıs’ta ise Sidney’de düzenlenecek ARBS Fuarı’na milli katılım sağlayacak. Bu etkinlikler aracılığıyla kuracağı temaslar ile İSİB, Türk iklimlendirme sektörünün ihracatını ve bilinirliğini artırmayı hedefliyor.

Yoğun bir mayıs ayı programı kapsamında farklı lokasyonlarda yeni iş birliklerine imza atarak ülkemiz iklimlendirme sektörünün global ihracat hacmini artırma hedeflerine emin adımlarla ilerlediklerini belirten İSİB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal sözlerine şöyle devam etti: “Mayıs ayında Sektörel Ticaret Heyeti kapsamında, 5-10 Mayıs tarihleri arasında Suudi Arabistan’ın Riyad ve Cidde şehirlerinde olacağız. Sonrasında 7-10 Mayıs tarihleri arasında Avrupa Alım Heyeti için İstanbul’da yabancı temsilcilerle bir araya geleceğiz. 13-15 Mayıs tarihlerinde Mısır’ın başkenti Kahire’de EGYPT HVAC-R EXPO Fuarı’nda milli katılım organizasyonu kapsamında standımız olacak. Yine aynı şekilde ülkemiz ihracatında önemli bir yere sahip olan Erbil’de gerçekleştirilecek Erbil Build Expo Fuarı’nda milli katılım organizasyonu ile yerimizi alacağız. Son olarak Avustralya’nın Sydney kentinde ARBS Fuarı’nda milli katılım organizasyonu ile firmalarımızı yabancı ziyaretçilerle bir araya getireceğiz. İSİB olarak tüm bu etkinliklerde Türk iklimlendirme sektöründen firmalarımızla birlikte ürün ve hizmetleri sergileyerek uluslararası alanda yeni iş birliği fırsatlarına ulaşmayı hedefliyoruz. Sektörümüzün gücünü ve yeniliğe olan bağlılığını dünya çapında tanıtarak ihracatımızı artırmayı ve ülkemizin bu alandaki gücünü pekiştirmeyi amaçlıyoruz” dedi.

BABA OĞUL ERİÇLER, PEKİN-PARİSKLASİK OTOMOBİL RALLİSİ’NDE!  ALİ ERİÇ ve ALİCAN ERİÇ, 18 MAYIS-23 HAZİRAN’DA GERÇEKLEŞECEK RALLİYE  TÜRK KLÂSİĞİ  ANADOLSTC-16 ile KATILIYORLAR.

Ali Eriç ve oğlu Alican Eriç, 18 Mayıs-23 Haziran 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi’nde, bir Türk klasiği olan 1973 model Anadol STC-16 ile yarışacaklar! Türk tasarımcılar tarafından tasarlanıp seri olarak üretilmiş ilk ve tek Türk spor otomobili olma özelliğini hâlâ koruyan aracın pilotluğunu Alican Eriç yaparken, baba Eriç ise co-pilot koltuğunda oturacak. Bu yıl 8. kez düzenlenen ve çeşitli ülkelerden 110 ekibin katıldığı ralli, 18 Mayıs’ta Pekin’den start alacak. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 8 ülkeden geçecek olan 8. Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi, 36 günlük maceralı bir yolculuğun ve yaklaşık 14.500 km’nin ardından 23 Haziran’da Paris’te son bulacak.

ODTÜ Makine Mühendisliği mezunu başarılı bir işadamı olmasına rağmen, önüne geçilemez seyahat tutkusunun peşinden gitmeye karar veren Ali Eriç, arazi aracıyla yaptığı dünya seyahatlerini kaleme aldığı İstanbul’dan İstanbul’a Bir Dünya Seyahati ve TurAfrika adlı kitaplarını geçtiğimiz yıllarda yayımladı. Eriç, şimdi de oğlu Alican Eriç ile birlikte yeni bir maceraya atılıyor. Eriçler, 18 Mayıs – 23 Haziran 2024 tarihleri arasında bu yıl 8.’si düzenlenen Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi’nde yarışacaklar.

Baba-oğul, önceleri otomobil sporlarıyla yalnızca izleyici olarak ilgilenirken Ali Eriç, 1988ve 1989 yıllarında yapılan Camel Trophy Türk Takımı Seçmeleri’nde iki kez finale kadar yükseldi. 2020 başında ise 8. Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi’ne katılmaya karar veren ikili 2021 ve 2022’de Trans Anatolia rallilerine katıldılar. 2023 yılında ise Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi için hazırlanmış olan Anadol STC-16 araçlarıyla Slovenya-Hırvatistan-Avusturya’da düzenlenen 2.500 km’lik Classic Marathon yarışına katılarak buradan kupayla döndü.

Ali Eriç ve Alican Eriç, üç yılda bir düzenlenen ve bu yıl ikinci kez rotası Türkiye’den geçen 8. Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi’ne katılmak için 2020’den bu yana hazırlanıyorlar. Yarışçı baba-oğulun ralliye katılacakları, 1973-75 yılları arasında sadece 176 adet üretilen iki kişilik Anadol STC-16, Ford Castrol Türkiye Takımı Direktörü Serdar Bostancı ile ekibi tarafından hazırlandı ve PETLAS, bu yarış için toprak, çamur ve asfalt zeminlerin hepsinde kullanılabilecek özel lâstik üretti.

İlk başta 2022 yılında yapılması planlanan ancak COVID-19 pandemisi nedeniyle iki kez ertelenen 8.Pekin-Paris Klâsik Otomobil Rallisi’nin güzergâhı da, devam etmekte olan Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle değiştirildi. 18 Mayıs Cumartesi günü Pekin’den start alacak rallinin Çin sınırları içerisinde yaklaşık 13 gün sürecek ilk bölümünden sonra ekipler karayoluyla Kazakistan’a geçecekler. 6 gün sonunda Hazar Denizi kıyısına ulaşacak yarış için otomobiller feribotla Bakü’ye geçerken, yarışçılar uçakla Azerbaycan’ın başkentine gönderilecekler. Azerbaycan’dan sonra Gürcistan’a geçen yarış, Kars’ın Posof İlçesi’ndeki Türkgözü sınır kapısından Türkiye’ye giriş yapacak. Sırasıyla Erzurum, Sivas ve Ankara üzerinden İstanbul’a varan yarışçılar, buradaki bir günlük dinlenmenin ardından Selanik’e ve sonrasında feribotla geçecekleri İtalya’ya varacaklar. Pekin’den itibaren yaklaşık 14.500 km katedilecek yarış toplam 36 günün sonunda 23 Haziran Pazar günü Paris’te sona erecek.

“FRANCIS DRAKE, DÜNYANIN ÖBÜR UCUNDA BİR KORSAN”:İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ’NİN TARİH DERSLERİ SERİSİ “DÜNYANIN SINIRLARI”NIN DÖRDÜNCÜ ETKİNLİĞİ 16 MAYIS’TA! 

İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nin düzenlediği Tarih Dersleri serisi “Dünyanın Sınırları”, “Francis Drake, Dünyanın Öbür Ucunda Bir Korsan” başlıklı dördüncü etkinlikle devam ediyor! 16 Mayıs Perşembe akşamı saat 19.00’da Beyoğlu’ndaki İtalyan Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek etkinlikte akademisyen David Salomoni, Avrupa tarihinin en etkileyici figürlerinden korsan Francis Drake’in hikâyesini anlatırken 16. yüzyılda yaşanan radikal ve travmatik değişimlere de değinecek. İtalya’nın önemli yayınevlerinden Laterza tarafından hazırlanan Tarih Dersleri serisini İtalyan Lisesi işbirliğiyle Türkiye’ye getiren İtalyan Kültür Merkezi, yaz dönemi dışında her ay, uzman akademisyenlerin sunumlarıyla insanların tarih boyunca çizdiği sınırların masaya yatırıldığı konuşmalara ev sahipliği yapıyor. Tarih meraklılarının yoğun ilgi gösterdiği konferanslara katılım herkese açık ve ücretsiz.

İtalya’da akademik ve bilimsel yayınlarıyla tanınan Laterza yayınevi tarafından hazırlanan Tarih Dersleri serisi, İtalyan Kültür Merkezi ve İtalyan Lisesi işbirliğinde bu yıl Türkiye’de ilk kez gerçekleştiriliyor. Tarih, hukuk, hümanizm üzerine önemli kitaplardan esinlenen ve İtalya’da yoğun ilgiyle karşılanan konferans dizisi, İtalya’dan sonra şimdi de İstanbul’da her yaştan araştırmacı, öğrenci ve tarih meraklılarını ağırlıyor.

Toplam sekiz konferansın yer aldığı “Dünyanın Sınırları” başlıklı Tarih Dersleri serisi kapsamında yıl boyunca Beyoğlu’ndaki tarihi Casa d’Italia binasında yer alan İtalyan Kültür Merkezi’nin Tiyatro Salonu’nda yaz dönemi hariç her ay bir konuşma gerçekleşiyor. Mısır’dan Yunan ve Roma dönemlerine, Orta Çağ’dan çağdaş döneme kadar insanların çizdiği sınırların ele alındığı konuşmalara, Türkiye’den ve İtalya’dan uzman akademisyenler konuk oluyor. Katılımcılara geçmiş olaylar, kişilikler ve medeniyetler konusunda geniş bir perspektif sunmayı hedefleyen seri, tarihi derinlemesine anlama ve günümüz dünyasıyla yeniden bağlantı kurmayı amaçlayan güncel tarihsel analizlere dayanıyor. 2024’te 700. ölüm yıl dönümü olan Marco Polo gibi dünya ve İtalya tarihinde tanınmış figürlere de odaklanan seride temel olarak, sınır kavramının tarihsel ve kültürel olarak reddedildiği, farklı ve özgün yolları ele alınıyor.

Tarih Dersleri serisinin dördüncü konuşması, 16 Mayıs 2024 Perşembe akşamı saat 19.00’da “Francis Drake, Dünyanın Öbür Ucunda Bir Korsan” başlığıyla gerçekleşecek. Siena Yabancılar Üniversitesi’nde ders veren akademisyen David Salomoni, radikal ve travmatik değişimlerin yaşandığı; Avrupa’nın Amerika, Asya ve Afrika gibi yeni kıtalara yayılmasıyla baş döndürücü zorluklara sahne olan 16. yüzyılı, korsan Francis Drake’in hikâyesi üzerinden ele alacak. Köle tüccarı, Kraliçe I. Elizabeth’in hizmetinde savaşçı, ateşli Protestan vaiz, kâşif, bilimadamı ve coğrafyacı olarak Avrupa tarihinin en etkileyici figürleri arasında yer alan korsan Francis Drake’in öyküsü, katılımcılara tarihin içinde ve sınırlarda gezinen bir yolculuk sunacak.

Hilton bu yaz Akdeniz’de 10 muhteşem tatil köyü açıyor  

Hilton, ünlü İbiza adasından hızla gelişen Atina Rivierası’na kadar Akdeniz’in sıcak noktalarında 10 tatil köyü açacak

Yaz mevsimi hızla yaklaşırken, pek çok tatilsever en güzel ilham için güneşle kucaklaşan Akdeniz’e gözlerini çevirdi. Hilton (NYSE: HLT), her gezginin tatil ihtiyacına cevap vermek için bugünden haziran sonuna kadar 10 güzel tatil köyünün açılacağını duyurdu.

Yunanistan’ın kumsallarından Hırvatistan’ın büyüleyici sahil şeridine ve ötesine uzanan bu yeni açılışlar, keyifli zaman geçirme, rahatlama ve kültürle iç içe olmak isteyen gezginler için unutulmaz bir kaçış vaat ediyor. Dinlenme ve rahatlamanın tatil yeri seçiminde önemli bir etken olduğu düşünüldüğünde*, gezginlerin ihtiyaç duyduğu her şeyin parmaklarının ucunda olduğu Hilton’un yeni yaz açılışları, konukların tamamen gevşeyebilmelerini ve bölgenin sunduğu her şeyi içlerine çekebilmelerini sağlıyor.

İster günlük koşuşturmadan bir kaçış, ister bir aile macerası ya da zihni, bedeni ve ruhu gençleştirmek için bir sağlıklı yaşam cenneti arıyor olun, Hilton’da herkes için bir şeyler var.

YETİŞKİNLER DÜŞÜNÜLEREK TASARLANDI

Yetişkinler için özel olarak tasarlanan bu tatil köyleri, günlük yaşamın taleplerine karşı huzurlu bir soluklanma vaat ediyor. Özenle tasarlanmış konuk odaları ve seçkin yemekleriyle bu muhteşem yaz destinasyonlarında konuklar, sağlıklı yaşam ve gençleşmeye öncelik vermeye hazırlanıyor.

EvlilikMarket.com Satılıyor

20 yıllık online alışveriş sitesi Evlilikmarket.com ve EvlilikMarket markasının satışa çıkarıldığı duyuruldu.

Türkiye’deki evlilik sektörü, son yıllarda önemli bir büyüme göstererek 900 milyar TL’yi aşan bir pazar haline geldi. Bu dinamik pazarda 2004 yılından bu yana hizmet veren EvlilikMarket.com, evlenecek çiftlerin ihtiyaçlarını karşılamak için çevrimiçi alışverişte öncü bir rol üstleniyor.

900 Milyar TL’lik pazar payı, Türkiye’deki evlilik sektörü pazarının büyüklüğünü ve potansiyelini yansıtmaktadır. Bu satış, yatırımcılar için çekici bir fırsat oluşturarak projeyi büyütmek için imkan sağlamaktadır. Sadece Türkiye için evlenen bir çiftin masrafının 800 bin TL’yi bulması ve bu alışverişin önemli kısmının online gerçekleşmesi EvlilikMarket.com’un evlilik hazırlıklarında ki potansiyelini gösteriyor.

Ayrıca, EvlilikMarket marka tescilinin de satışa çıkarıldığı duyuruldu. EvlilikMarket marka tescili, fiziki mağaza veya alışveriş merkezi gibi alternatif iş modelleri için avantajlar sunmaktadır.

EvlilikMarket.com, Avrupa’nın en büyük gelinlik defilesi olan “Gelin Damat Fashion Day” etkinliğine ana sponsor olmuştur. Bu prestijli etkinlik Çırağan Sarayı’nda gerçekleşti. EvlilikMarket.com’un bu etkinlikte ana sponsor olarak yer alması, markanın sektördeki güçlü konumunu ve prestijini gösteriyor.

EvlilikMarket.com’un satış değerinin 1 milyon doların üzerinde olması öngörülüyor.Yatırımcı ve girişimciler, satın alma talebi, teklif ve daha fazla bilgi almak ilgili marka temsilcileri ile iletişime geçebilirler.

5. TEDxYouth@TEVİTÖL ETKİNLİĞİ “KÖPRÜ” TEMASIYLA GERÇEKLEŞTİ!

Türkiye’nin dört bir yanından üstün başarılı, akademik potansiyeli yüksek öğrencileri seçen Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi’nin (TEVİTÖL), yaratıcı ve girişimci fikirlerin yayılması amacıyla kurulan global organizasyon TED işbirliğiyle düzenlediği TEDxYouth@TEVİTÖL etkinliği 27 Nisan’da gerçekleşti. TEVİTÖL öğrencileri tarafından organize edilen ve bu yıl 5.’sidüzenlenen TEDxYouth@TEVİTÖL’ün bu yılki teması “Köprü” olarak belirlendi. Sanatçı, eğitmen, yazar ve küratörü Marcus Graf; yeni dönem mizah temsilcilerinden Kemal Ayça; piyanist, besteci ve eğitmen Açelya Ülgenay; moda tasarımcısı ve çevre aktivisti Elif Kılıç gibi isimlerin de aralarında bulunduğu davetliler, “Köprü” teması bağlamında özgün ve ilham dolu hikâyelerini anlattıkları konuşmalar gerçekleştirdiler.

1984 yılından bu yana, farklı disiplinlerden konuşmacıların dünyayı değiştirebilecek eğitici ve ilham veren düşüncelerini, ezber bozan fikirlerini paylaştıkları TED organizasyonunun, “Paylaşmaya Değer Fikirler” anlayışıyla hayata geçirdiği TEDx platformunda kişiler ve organizasyonlar, kendi yerel etkinliklerini yapabiliyorlar. TED’in 18 yaş altı öğrencilere yönelik TEDxYouth kapsamında ise, yeni fikirler, ilham veren konular ve heyecan verici konuşmalarla zenginleşen bir dünya sunan etkinlikler tamamen öğrenciler tarafından organize ediliyor.

Türkiye’nin özel yetenekli çocuklara yönelik eğitim veren ilk lisesi TEVİTÖL, öğrencilerine üst düzey bir eğitim veriyor. Öğrencilerine kazandırdığı çağdaş akademik ve kültürel birikimle onları hem Türkiye’nin ve dünyanın en iyi üniversitelerine hazırlamayı hem de geleceği parlak dünya vatandaşları ve sosyal etki yaratan öncüler olarak yetiştirmeyi hedefleyen TEVİTÖL, bunu gerçekleştirirken maddi imkânı olmayan öğrenciler için de fırsat eşitliği yaratmayı amaçlıyor.

TEVİTÖL öğrencileri tarafından bu yıl 5. kez organize edilen TEDxYouth@TEVİTÖL etkinliği, 27 Nisan 2024 Cumartesi günü TEVİTÖL’ün Gebze’deki kampüsünde gerçekleşti. Alanlarda yetkin konuşmacılar, bu yıl “Köprü” temasıyla düzenlenen konferansta temayı hem sembolik hem de gerçek anlamları açısından ele aldıkları konuşmalar gerçekleştirdiler.

Niloya, Minik Dostlarını Şeker Gibi Bir Hafta Sonu Keyfine Davet Ediyor

Ekranların sevilen çizgi film kahramanı Niloya, her Pazar saat 09:00’da YouTube kanalında yepyeni maceralarla karşımıza çıkmaya devam ediyor. Hem eğitici hem de öğretici içerikleriyle ailelerin gönül rahatlığıyla tercihi olan çizgi kahraman, bu hafta sonu minik dostlarını sevginin en saf halini keyifli maceralarla yaşatmaya çağırıyor. Bu kapsamda 5 Mayıs Pazar günü saat 09.00’da “Şeker Gibi Bayram” bölümü ile sıcacık bir hikâye bizleri bekliyor.

Türkiye’nin sevilen çizgi film kahramanı ‘Niloya’, her gün TRT çocuk ekranlarında her Pazar saat 09.00’da ise mutluluk dünyasının kapılarını açtığı 5 buçuk milyon aboneyi aşan YouTube kanalında yeni bölümlerini sevenleri ile buluşturuyor. Her bölümünde bambaşka bir hikâyeyi minik dostları ile buluşturan çizgi film, 7’den 70’e herkesin büyük beğenisini kazanıyor. Senaryoları psikologlar, pedagoglar ve içerik danışmaları ile hazırlanan çizgi film, çocukların hayal dünyasını da olumlu etkiliyor.

Kişisel gelişim, doğa sevgisi, hayvan sevgisi ve çevre koruma gibi eğitici ve öğretici mesajlar içeren yeni bölümlerde tasarruflu olma, olaylara farklı bakış açıları kazanma, dayanışma ve yeni arkadaşlıklar kurma gibi önemi konular da ele alınıyor.

Çizgi kahraman bu haftaki yepyeni bölümünde ise bayramlarda önemli bir değer olan büyükleri ziyaret konusunu keyifli bir şekilde ekranlara getiriyor. İzleyicilerin minik kalplerine dokunarak onlara önemli bir değerimizi de aşılayacak bu bölümde, Niloya’yı da bir sürpriz bekliyor. Çizgi kahramanların bayramı konu alan “Şeker Gibi Bayram” bölümü 5 Mayıs Pazar günü saat 09.00’da Niloya YouTube kanalında sevenleri ile buluşacak.

Niloya’yı Bekleyen Sürpriz Ne?

Bayram sabahı kapının önüne sofra kurulmuş bütün aile neşe içinde kahvaltı etmektedir. Kahvaltıda herkes birbirine iyi dileklerini iletirken Murat’ın bir acelesi olduğu fark edilir. Yemeğini herkesten önce hızlıca bitirip, masadaki boş tabağa sofradakilerden doldurmaya başlar. Dede başta olmak üzere herkes şaşkınlıkla O’na bakar. Murat izin isteyip sofradan ayrılır. Niloya bu durur mu? O da abisinin peşinden gider. Murat diğer arkadaşları ile buluşarak okulda yalnız olan öğretmenine sürpriz yaparlar, elini öperek onunla bayramlaşırlar. Niloya’da eli boş gittiği için utanır ve orada hemen öğretmen için bir şiir uydurur.

Türkiye genelindeki tüm resmi okullarda “İyi Uygulamalar Yarışması” heyecanı

Millî Eğitim Bakanlığı ve OPET iş birliğiyle yürütülen “Tertemiz Yarınlar Okullardan Başlar” Projesi kapsamında hayata geçirilen “iyi uygulamalar” ödüllendirilecek. 81 ildeki resmi okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin katılacağı yarışmada başvurular, 20 Mayıs 2024 tarihine kadar okul yönetimlerine yapılacak. Yarışma sonunda dereceye giren toplam 12 iyi uygulamanın proje sorumlu öğretmeni, öğrenciler ve okullar ödüllendirilecek.

Temizlik ve hijyen konusunda toplumda kültürel bir dönüşüm hedefiyle Millî Eğitim Bakanlığı ve OPET iş birliğinde 2022 yılında hayata geçirilen “Tertemiz Yarınlar Okullardan Başlar” Projesi’nde İyi Uygulamalar Yarışması’nın heyecanı yaşanıyor. Yarışma, 2023-2024 eğitim öğretim yılında ülke genelinde okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kademelerinde, resmî okullarda görev yapan öğretmenlerin temizlik ve hijyen temalı uygulamalarını kapsıyor.

BAŞVURULAR 20 MAYIS 2024 TARİHİNE KADAR OKUL YÖNETİMLERİNE YAPILACAK

Öğrenci, öğretmen, okul yönetimleri, okul destek personeli ve velilerde temizlik ve hijyen konusunda bilincin artırılmasını hedefleyen Tertemiz Yarınlar Okullardan Başlar Projesi kapsamında İyi Uygulamalar Yarışmasına başvurular 20 Mayıs 2024 tarihine kadar okul yönetimlerine yapılabilecek.

81 il düzeyinde, 4 kademede (okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim) belirlenmiş iyi uygulama örnekleri Bakanlık düzeyinde oluşturulacak bir komisyon ile değerlendirilecek. Değerlendirme sonucunda okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kademelerinde birinci, ikinci ve üçüncü olmak üzere toplam 12 iyi uygulama belirlenecek. Dereceye giren projelerde görev alan öğretmen, öğrenciler ve okullar ödüllendirilecek.

“ÇOCUKLARIMIZIN TOPLUMDA DÖNÜŞÜM YARATACAK PROJELERİNİ BEKLİYORUZ”

Tertemiz Yarınlar Okullardan Başlar Projesi ile temizlik ve hijyen konusunda toplumun geneline yayılan bir kültürel dönüşüm hedeflediklerini belirten OPET Yönetim Kurulu Kurucu Üyesi, Nurten Öztürk “OPET olarak kuruluşumuzdan bu yana hayata geçirdiğimiz sosyal sorumluluk projeleri ile topluma değer katmayı, fayda yaratmayı amaçlıyoruz. 2000 yılından bu yana devam eden Temiz Tuvalet Kampanyası ile bugüne kadar 12 milyondan fazla kişiye eğitim vererek, kurum ve kuruluşlara ortak projeler yaparak bu konuda büyük bir farkındalık yarattık. Yine Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğinde yürüttüğümüz İşimiz Temiz Projesi ile yalnız sektörümüzle de kalmadık, işletmelerde hijyen standardı oluşturarak toplumumuzun gelişimine katkı sağlamaya çalıştık. “Tertemiz Yarınlar Okullardan Başlar” projemiz ile bu çabamızı daha da ileriye taşımaya devam ediyoruz. Millî Eğitim Bakanlığımız ile el ele vererek başlattığımız bu proje ile ülke genelinde öğrenim gören tüm çocuklarımızın hijyen bilincini hayatlarının bir parçası haline getirmesi, bu bakış açısının toplumun tüm kesimlerine ve geleceğe taşınması en büyük arzumuz” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE GENELİNDEKİ TÜM RESMİ OKULLARI KAPSIYOR

Millî Eğitim Bakanlığı ve OPET tarafından hayata geçirilen Tertemiz Yarınlar Okullardan Başlar Projesi’nin içeriğinde kişisel hijyenden, tuvalet kullanımına, çevre temizliğinden, ortamda hijyenin doğru şekilde sağlanmasına kadar temizlik ve hijyenin hayatın her alanındaki yeri ve önemi konusunda farkındalık oluşturmaya yönelik içerikler yer alıyor. Çocukları ve gençleri bu konuda bilinçlendirmek üzere, Türkiye genelinde her kademede görev yapan öğretmenlere, Öğretmen Bilişim Ağı (ÖBA) üzerinden videolu eğitim modülleri hazırlandı. Proje kapsamında ÖBA’da yayınlanan bu eğitimlerle, öğrenci, öğretmen, okul yöneticileri, okul destek personeli ve velilerde temizlik ile hijyen konusunda bilinçlenme sağlayarak farkındalığın artırılması amaçlanıyor. Bu kapsamda öğretmenler tarafından okul ve çevresine yönelik yeni ve yaratıcı uygulamaların geliştirilerek, sosyal sorumluluk kampanyaları düzenlenmesi, elde edilen kazanımların kalıcı olması ve iyi uygulama örneklerinin ülke genelinde yaygınlaştırılması hedefleniyor.

Türkiye’nin en kapsamlı çağdaş sanat etkinliği Artweeks IstanbulIX. Edisyonu Başladı!

Sanat tutkunlarının her yıl heyecanla beklediği Artweeks İstanbul’un 9. Edisyonu, Bilgili Holding ev sahipliğinde,20-28 Nisan tarihleri arasında,

UBS ana sponsorluğunda The Ritz-Carlton Residences, İstanbul B Blok’ta gerçekleşecek.

Farklı disiplinlerinden sanatçıları, koleksiyonerleri ve sanat tutkunlarını bir araya getiren Bilgili Sanat ve Sabiha Kurtulmuş tarafından düzenlenen etkinlik her yıl olduğu gibi İstanbul’u yine sanatın merkezi haline getirmeye hazırlanıyor.

Artweeks Istanbul 9. Edisyonun açılış günü 20 Nisan Cumartesi günü gündüz ön gösterim akabinde, akşam Türkiye’nin farklı sektörlerinden önde gelen isimlerin katılımı ile kutlandı. Burcu Esmersoy, Nazım Akmandil,, Tolga Sezgin, Aylin Şavkan, Hande Can, Çiçek Güney, Umut Eker, Didem Soydan, Yiğit Sezgin gibi isimler katılan isimler arasındaydı.

Bilgili Holding vizyonuyla hayata geçen, sanatseverlere Istanbul’un merkezinde sanatın büyülü dünyasını keşfedecekleri yeni veçağdaş bir ortam sunan B Blok,

9. Edisyonu gerçekleşecek Artweeks Istanbul için yoğun bir hazırlık içinde.

Türkiye’nin önde gelen sanat galerilerinin yanı sıra, kurumsal ve özel koleksiyonların, müze koleksiyonlarının yer alacağı ArtweeksIstanbul’un 9. Edisyonunda küratoryel projelere ayrılan “Storytellers” bölümü, Bilgili Sanat’ın projesi bağımsız sanatçıları bir araya getiren

ONE Akaretler 101 adını taşıyan seçkisinin yer aldığı “Nexus” alanı ve İstanbul dışından katılan galerileriyle birçok yeniliğe imza atmaya hazırlanıyor. Zengin içeriği ve özel deneyimleriyle her yeni edisyonunda sanatseverlere büyüleyici bir ortam sunanArtweeks Istanbul’da tüm sergiler ve söyleşiler sanatseverlere açık ve giriş ücretsiz olacak.

Katılımcı galeriler arasında MERKUR Galeri, Martch Art Project, Anna Laudel, Sevil Dolmacı, Rıdvan Kuday Gallery, Ferda Art Platform, Gallery Kairos, Mine Sanat Galerisi, Ruzy, CollectGallery, KUN Art Space, The Key Art Gallery, Artopol ve

Frank Art Studio yer alırken, kurum sergileri olarak Bilgili Koleksiyonu ve Burhan Doğançay Müzesi ve Koleksiyonu olarak belirlendi.

MT1012 markasıyla Artweeks Istanbul’da ilk kez yer alacak Murat Türkili’nin yanı sıra, solo gösterimlerde Barış Çavuşoğlu xMercado x Bilgili Sanat, Sedef Gali, Antonio Consentino ve Haluk Akakçe Koleksiyon Sergisi gibi özel çalışmalar Artweeks Istanbul’un merakla beklenen projeleri arasında yer alıyor.

Storytellers bölümünde hikaye anlatıcılığını Beral Madra ve Levent Çalıkoğlu üstlenirken küratoryal projelerin de yer alacağı Artweeks Istanbul katılımcıları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür AŞ’nin kamusal sergi alanı olan Taksim Sanat ile Türkiye’nin ilk tam kapsamlı Dijital Deneyim Müzesi bulunuyor.

Bilgili Holding ev sahipliğinde, lüks otomobil markası Lexus’un premium sponsoru olduğu Artweeks Istanbul 9. Edisyonunda Soho House Istanbul, Samsung, Atelier Rebul, Minoa, 49 Çukurcuma, Le Pain Quotidien, Petra, Tepta,Doğtaş, Jotun, Bundle, ArtDog Istanbul,

Perfect Weekend, Cherie Flowers, Rido, Motta, Emfa, İkiel, Fenix, Ermas, Geberit, The Life Club, Beşiktaş Belediyesi, Şişli Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ ile gerçekleştirilecek marka işbirlikleriyle de sanatseverlere özeldeneyimler yaşatacak.

İLKSEN UTLU,YENİ KİTABI AHENK İÇİNDE’NİN LANSMAN DAVETİNDE ÜNLÜ DOSTLARIYLA BİR ARAYA GELDİ!

Yazar ve farkındalık (mindfulness) eğitmeni İlksen Utlu, şehir yaşamının karmaşasında dengede kalmanın yollarını anlatan yeni kitabı Ahenk İçinde’yi geçtiğimiz ay okurlarla buluşturdu. Utlu, yeni kitabının önceki akşam The Marmara Taksim Roof Upperist’te gerçekleşen lansman davetinde ise aralarında Hatice Aslan, Ece Dağıstan, Aslı Şafak, Elif Ergu gibi isimlerin de olduğu dostlarını ağırladı. Kendisini yalnız bırakmayan konuklarına kısa bir teşekkür konuşması yapan İlksen Utlu, ardından Ahenk İçinde’yi davetliler için imzaladı.

10 yıllık öğretmenlik deneyimi olan İlksen Utlu, son yıllarda çalışmalarına farkındalık (mindfulness) eğitmeni olarak devam ediyor. Daha önce ilk çocuk kitabı Üzüntü ile Neşe, Gezerler Hep El Ele’yi çıkaran Utlu, şimdi de Doğan Novus tarafından yayımlanan Ahenk İçinde adlı kitabıyla okurlarla buluşuyor. Özellikle şehirde yaşayan insanlara, kendileriyle ve hayatla uyum içinde bir yaşam sürdürebilmek için faydalı öneriler sunan Ahenk İçinde, bunun ancak bir parçası olduğumuz doğayla ilişkimiz üzerinden mümkün olabileceğini anlatıyor. Hayatın içinde daha çok anlam, dinginlik bulmak, olağanın içindeki mucizeleri görüp keyfini sürebilmek için sunduğu önerilerle bir rehber niteliğinde kikitap, özgün doğamızla bağlantımızı hatırlatmayı amaçlıyor.

Hepimiz biraz yorgunuz. İçinde bulunduğumuz hız çağının kuşatmasında, daha hızlı olmaya, aynı anda birçok işi yapmaya, farklı farklı rolleri mükemmel bir biçimde giyinmeye çalışıyoruz. Ve bütün bunları kotarmaya çalışırken merkezimizden savruluyor, kendimizden ve doğadan kopuyoruz. Geçmişin hikâyelerine takılıyor, gerçekliği olmayan kaygılarla boğuşuyor, yaşam ahengimizi yitiriyoruz.  

Oysa hepimiz kendimizi iyi hissetmek, hayatı üretken, keyifli bir biçimde yaşamak istiyoruz. Peki, bu nasıl mümkün? Kendimiz ve yaşamla ahenk içinde olmak ancak ayrılmaz bir parçası olduğumuz doğayla ilişkimizle mümkün. Doğanın salınımlarıyla uyum içinde, yazı yazda, baharı baharda, kışı kışta yaşamak ve merkezinde, hafif, telaşsız bir akışta olmak, nefeslenmek.

‘Denizin Büyülü Melodisi’ yeniden okurla buluştu

Hülya Şalk’ın ilk baskısı kısa sürede tükenen başarılı ilk romanı “Denizin Büyülü Melodisi”, deniz ve kumun hikayesi olmasıyla birlikte derin karakter analizleriyle de dikkat çekiyor. Kitabın ikinci baskısı Zeyrek etiketiyle okurla buluştu.

Zeyrek Yayınları, Hülya Şalk’ın okuyuculardan yoğun ilgi gören ve deniz temasıyla bezenmiş romanı “Denizin Büyülü Melodisi”nin ikinci baskısını yayımladı. İlk baskısı kısa sürede tükenen eser, kitapseverlerin beğenisine sunuldu.

Deniz ve kumun hikayesi kadar içinde barındırdığı derin karakter analizleriyle de dikkat çeken roman, yazarın etkileyici anlatımıyla okuyucularını bir sahil kasabasının sakin sokaklarına ve derin maviliklerine davet ediyor. Şalk, bu eserinde bireysel değişim süreçlerini anlatırken anıların canlılığı ve yaşamın karmaşasında bir duraklama anı sunuyor.

KİTABIN DENİZLE OLAN BAĞI

Kapak tasarımında kullanılan mavi ve bej tonları, kitabın denizle olan güçlü bağını görsel bir dile dönüştürerek okuyucunun ilgisini çekmeyi başarıyor. Kapaktaki “2. Baskı” ibaresi eserin okurlarca nasıl benimsendiği ifadesi gibi göze çarpıyor.

Hülya Şalk, romanıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Okurlarımın hikayeme gösterdiği ilgi ve sevgi beni çok mutlu ediyor. Bu yeni baskıda, romanımdaki karakterlerin yaşamına dair daha fazla insanın deneyimleyebilmesi umuduyla, deniz kenarındaki bu büyülü yolculuğa herkesi davet ediyorum” dedi.

“Denizin Büyülü Melodisi”, okurları yalnızca bir okyanusun kıyısında hissettirmekle kalmıyor; aynı zamanda onları hayatın içinde bir duraklama noktasına, kendi içsel yolculuklarına çıkmaya teşvik ediyor. Şimdi, yenilenmiş baskısı ve tazelenmiş ruhuyla, kitabevlerinde ve online satış platformlarında edebiyatseverlerle buluşmayı bekliyor.

OKURLARDAN YOĞUN İLGİ

Kitabının ikinci baskısının ardından İzmir Kitap Fuarı’nda okurlarıyla buluşan yazar Hülya Şalk, kitapseverlerin yoğun ilgisine mazhar olurken Denizin Büyülü Melodisi de fuarın en ilgi çeken kitaplarından biri oldu.

ARKA KAPAKTAN

Arkama dönüp artık çok farklı görünen şehre baktım. Yüksek katlı, cam, beton ve metal yüzlü binalarıyla diğer şehirlerden bir farkı kalmayan şehre. Az ötede, sol yanımda uzanan iskeleyi anılarımda yer eden biçimiyle bir benzerlik bulmaya çalışarak, bakışlarımda uzun uzun taradım. Yenileşmişti. Çok değişmişti. Belki yeri bile. Ama eminim eskiden de aşağı yukarı buralardaydı. Sonra uzakta yakında ne varsa, gördüğüm her şeyi anılarımda yeri yerine oturtmaya çalıştım. Birçoğunu hatırlayamadım. Belki de o zaman yoklardı. Unutmuş olabilir miydim? Anımsadıklarımsa benzerlik kuramayacak kadar değişmişti. Balıkçı teknelerinin şekilleri, sayıları, suda demirledikleri, kuma çektikleri yerler, hatta koyun biçimi bile. Bir tek deniz hariç! Hiç değişmemiş. O hep aynı. Bunu defalarca yaptım, biliyorum. Devam edersem önce başım dönmeye başlayacak. Sonra ben de dalgalarla birlikteymişim, onlardan biriymişim gibi gidip geldiğimi düşleyeceğim. Belki de durduğıum yerde salınmaya başlarım. Devamında ısrarlıysam ben de bir dalga olacağım; kıyıya vurup kumda izini oluşturduktan sonra denize katılacak bir dalga… Bu hep böyleydi.

19. ve 20. YÜZYIL DEVRİMLERİNİN KÜLTÜREL ve ENTELEKTÜEL BİR DEĞERLENDİRMESİ: DEVRİM, AYRINTI’DAN ÇIKTI!

Araştırmalarında 20.yüzyılın siyasi ve entelektüel tarihinin yanı sıra çağdaş dünyadaki şiddetin sosyal ve kültürel tarihine odaklanan Prof. Enzo Traverso’nun, Devrim – Bir Entelektüel Tarih adlı çalışması, Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Devrimci geçmişin yeni bir entelektüel tarihini sunan kitapta Traverso, 19. ve 20. yüzyıl devrimlerinin odağında, toplumsal değişimlerin nasıl gerçekleştiğini olumlu ve olumsuz yönleriyle birlikte ele alıyor.

Enzo Traverso’nun, Ayrıntı Yayınları’nın Tarih dizisinde yerini alan Devrim – Bir Entelektüel Tarih adlı kitabını dilimize Osman S. Binatlı çevirdi.

Bu kitap on dokuzuncu ve yirminci yüzyıl devrimlerinin tarihini, başka birçoğunun yanı sıra Marx’ın “tarihin lokomotiflerini”, Aleksandra Kollontay’ın cinsel açıdan özgürleşmiş bedenlerini, Lenin’in mumyalanmış bedenini, Auguste Blanqui’nin barikatlarını ve kızıl bayraklarını, Paris Komününün Vendôme Sütununu yıkışını da içeren bir“ diyalektik imgeler” takımyıldızı oluşturarak yeniden yorumluyor. Marx ve Bakunin’den Luxemburg ve Bolşeviklere, Mao ve Ho Şi Minh’ten José Carlos Mariátegui, C.L.R. James ve Güney’in diğer isyankâr ruhlarına, dışlanmışlar ve paryalar olarak çeşitli devrimci entelektüel profilleri çizerek teorileri, onları ayrıntılandıran düşünürlerin varoluşsal güzergâhlarıyla bağlantılandırıyor. Ve son olarak, devrim ile komünizmin yirminci yüzyılın tarihini bu denli derinden biçimlendirmiş olan iç içe geçişini çözümlüyor.

Parlak ve güzel. Artık bu kitap var, onsuz nasıl yapabilmişiz bilmek zor.

China Miéville

Anıtsal bir başarı ve günümüz solu için bir mihenk taşı olmalı. Karşısına çıkan zorlu tarihle yüzleşmeden kapitalizmin ötesinde bir gelecek inşa edemeyiz.”

Neil Vallelly, Jacobin

Capcanlı bir üslupla yazılmış, çarpıcı ayrıntılarla ve keskin teorik iç görülerle dolu…”

Hannah Proctor, RadicalPhilosophy

Yazar ile konunun mükemmel bir ortaklığı! Enzo Traverso siyasi tahayyülde devrimlerin kavramlarının ve imgelerinin zihin bulandıran varlığının ustalıkla ifade edilmiş bir değerlendirmesini bize sunmakla en yetenekli Marksist akademisyendir. Şaşırtıcı akademik uzmanlığı, çok sayıda son derece ilginç aktörün ve düşünürün yanı sıra on dokuzuncu ve yirminci yüzyıldan zengin bir malzeme dokusunu açığa çıkarmak üzere çarpıcı bir zarafetle sergileniyor. Devrim sofistike ve esnek yorumlarıyla anıtsal bir ilerlemedir; kitap aynı zamanda bir romancının anlatım gücü ve dramatik coşku konusundaki yeteneğiyle tamamlanan, ferahlatıcı derecede kesin, titizce derli toplu bir anlatım sanatında ustaca bir performanstır.”

Alan Wald, H. ChandlerDavis Collegiate Professor Emeritus, University of Michigan

Devrimlerin imgeleri üzerine bu parlak deneme, bu konudaki geniş tarih yazımsal yazında eşdeğeri olmayan biricik bir deneydir. Marx’tan, Troçki’den ve Walter Benjamin’den esinlenerek, geçmişi aydınlatan lambalar işlevi gören bir diyalektik imgeler montajı olarak inşa edilmiştir. Kendi kuşağının muhtemelen en yetenekli tarihçisi olan Enzo Traverso “evrensel meta şeyleşmesi ahtapotu” olarak adlandırdığı şeye karşı düşmanlığını gizlemiyor; geçmiş devrimleri idealize etmeden, bu büyüleyici ve heterodok saraştırma eserinde tarihsel deneyimin belleğini muhafaza etmek istiyor. Benjamin’i alıntılayarak: Geçmişin üzerimizde sahip olduğu iddiayı görmezden gelemeyiz…

Michael Löwy

Oyun başlıyor! Mobil oyunlardaki büyümeyi hızlandırın.

Adjust & Applovin Oyun uygulamaları içgörüleri raporunu yayınladı.

Geçtiğimiz bir buçuk yıl mobil oyun endüstrisi için kolay olmadı, ancak Adjust ve Applovin’den yeni bir rapor önümüzdeki daha parlak günlere işaret ediyor.

Raporda, Mobil oyunlara dair iyimser bir gelecek var.

Mobil oyunlar, küresel ekonomik yavaşlamadan ağır darbe aldı ve kullanıcılar iki yıl boyunca oyunlara daha az para harcadı, ancak 2024’te her şey daha iyimser görünüyor. Adjust verilerine göre sadece genel bir iyileşme olmuyor, aynı zamanda büyümenin şimdiden hızla gerçekleştiği bazı alanlar da var. Oyun geliştiricileri, doğru araçları kullanarak ve yapay zeka ile birlikte kişiselleştirme gibi yeni teknolojilere odaklanarak daha fazla oyuncuya ulaşabilir, kampanyalarını yeni kanal ve platformlarda ölçeklendirebilir, daha fazla kurulum ve oyun oturumu elde edebilirler.

Bu raporda Adjust verilerini mercek altına almanın yanı sıra doğru pazarlama karmalarını ve doğru kanalları kullanmak, internete bağlı TV’nin (CTV) sahip olduğu potansiyelden en yüksek seviyede yararlanmak ve yüksek kaliteli kreatifleri geniş ölçekte oluşturmaya dair ipuçlarını AppLovin ve SparkLabs’in uzman görüşleriyle bulabilirsiniz. Her kuruşun önemli olduğu günümüzde başarı ile başarısızlık arasındaki farkı belirleyecek olan şey, marjinal kazanımlar olacaktır.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

MUSTAFA FİLMİNİN İSTANBUL GALASINA YOĞUN İLGİ: ÇOCUKLAR ATATÜRK’ÜN ÇOCUKLUĞUNU BEYAZ PERDEDE İZLEDİ

  Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluğunu anlatan dört filmlik animasyon serisinin ilk …