SİMGE & OZAN BAYRAŞA’DAN YAZIN BOMBA HİTİ: “ÇAPKINCA”
Birçok hit şarkıda ortak imzaları bulunan Simge ve Ozan Bayraşa yine bir araya geldi. İkilinin yeni bombası ‘Çapkınca’dan paylaşılan 30 saniyelik kayıt videosu sosyal medyada olay yarattı…
Bugüne kadar ‘Aşkın Olayım’, ‘Üzülmedin mi?’, ‘Yankı” ,”Ben Bazen” gibi dillere dolanan birçok hit olmuş şarkıya beraber imza atan Simge ve Ozan Bayraşa müzikseverlere yaz sürprizi yaptı. İkili stüdyoya girdi ve sezonun bomba hiti olmaya aday ‘Çapkınca’ya imza attı. Şarkının sözü ve müziği Onur Özdemir’e düzenlemesi ise Ozan Bayraşa’ya ait.
Türk Pop Müziği’nde son yıllarda adını devler ligine yazdıran Simge ile bu dönemde duyduğumuz birçok hit şarkının yenilikçi düzenlemelerine imzasını atan Ozan Bayraşa’nın ortak projesi ‘Çapkınca’ haftaya dinleyici ile buluşacak. ‘Çapkınca’ daha yayınlanmadan olay yarattı. Simge’nin şarkının kaydını yaptığı stüdyodan paylaştığı nakarat kısmı sosyal medyada binlerce kez art arda dinlendi ve paylaşıldı.
Simge & Ozan Bayraşa ortak projesi ‘Çapkınca’ 3 Temmuz Pazartesi günü tüm dijital platformlarda!
KARSU, TEV İZMİR ŞUBESİ EV SAHİPLİĞİNDE 20 TEMMUZ’DA ÇEŞME AÇIKHAVA TİYATROSU’NDA ANLAMLI BİR KONSER VERECEK!
Caz, blues, pop, funk ve elektronik müziği modern tınılarla buluşturan piyanist, besteci, söz yazarı, şarkıcı Karsu 20 Temmuz Perşembe akşamı Çeşme Açıkhava Tiyatrosu’nda! Türk Eğitim Vakfı İzmir Şubesi’nin ev sahipliğinde, cumhuriyetimizin 100. yılına özel olarak gerçekleşecek konserde Karsu, şarkılarını bu defa eğitimde fırsat eşitliği için söyleyecek. Açılışını TEV Gönüllüleri Eğitime Destek Korosu’nun yapacağı gecenin sunuculuğunu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer üstlenecek. Gençlerimizin geleceğine umut olmak ve eğitimlerini tamamlamalarına destek vermek amacıyla düzenlenen etkinlikten elde edilecek tüm gelir TEV’e bağışlanacak. Konserin biletleri Bubilet’te ve Biletix’te!
56 yıldır eğitimde fırsat eşitliği için çalışan, Türkiye’nin en güçlü sivil toplum kuruluşlarından Türk Eğitim Vakfı (TEV), kurulduğu günden bu yana başarılı ve maddi desteğe ihtiyaç duyan öğrencilere burs vererek binlerce gencin hayatına dokunmaya devam ediyor.
Türkiye’nin 81 ilinde bursiyerlerine destek veren TEV’in, İzmir Şubesi cumhuriyetimizin 100. yılını büyük bir konserle kutluyor. 20 Temmuz 2023 Perşembe akşamı saat 20.30’da Çeşme Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşecek konserde, piyanonun başında devleşen, hareketli performansı, şarkıları ve farklı yorumuyla son dönemin adından başarıyla söz ettiren ismi Karsu şarkılarını bu defa TEV bursiyerleri için söyleyecek.
Cumhuriyet’in 100. yılına özel düzenlenecek konserin açılışını TEV Gönüllüleri Eğitime Destek Korosu yaparken, gecenin sunuculuğunu ise İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer üstlenecek.
TEV İzmir Şubesi’nin bu yıl yedincisini düzenlediği ve artık gelenekselleşen bağış konseri, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ve Çeşme Belediyesi’nin destekleriyle düzenleniyor. Aydınlık geleceğimizin mimarı olan gençlerin eğitim yolculuklarına ışık tutmak amacıyla düzenlenen konserin tüm geliri, Karsu adına açılacak fon aracılığıyla Türk Eğitim Vakfı’nın ülke çapındaki çalışmalarına aktarılacak.
2. AKDENİZ EDEBİYAT GÜNLERİ GERÇEKLEŞTİ BODRUM’DA “EDEBİYAT VE TARİH” KONUŞULDU
Bodrum Belediyesi ve Livaneli Vakfı organizasyonuyla 2. Akdeniz Edebiyat Günleri 23-24 Haziran tarihlerinde Bodrum’da gerçekleşti.
23 Haziran Cuma günü seçkin isimlerin katılımıyla Trafo Bodrum Hakan Aykan Kültür ve Sanat Merkezi’nde açılış kokteyli gerçekleşirken ikinci gün Ramada Resort by Wyndham Bodrum’da 3 oturumla Cumhuriyet’in 100. yılında “Edebiyat ve Tarih” konuşuldu.
Gazeteci, Yapımcı, Yazar Fatih Türkmenoğlu’nun sunuculuğunu yaptığı, Gazeteci Yazar Büşra Sanay ve Oyuncu, Yönetmen, Yazar Tamer Levent’in moderatörlüğünü gerçekleştirdiği 2. gün oturumlarında Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ile Livaneli Vakfı Genel Sekreteri Şule Bucak açılış konuşmalarını gerçekleştirdi.
Edebiyat ve tarihin detaylı olarak ele alındığı ikinci güne; Yazar Zülfü Livaneli, Yazın Bilimci- Yazar Prof. Dr. Onur Bilge Kura, Oksijen Gazetesi Yazarı Prof. Ali Yaycıoğlu, PEN International Başkanı Yazar Burhan Sönmez, Alman Federal Meclisi Türkiye Danışmanı Türkolog Joseph Sattler, Akademisyen Burcu Karahan, Yazar Louis de Bernières, Yazar Latife Tekin ve PEN Türkiye Başkanı Gazeteci-Yazar Zeynep Oral konuşmacı olarak katılırken edebiyat ile tarihi ilişkilendirerek değerlendirmelerde bulundu.
Oturumlar öncesi gerçekleştirilen açılış konuşmalarında Livaneli Vakfı Genel Sekreteri Şule Bucak, edebiyatçının tarihi ve tarihsel olayları kendi süzgecinden geçirdiğini ve edebiyatçıların tarihi gerçekleri bilmesinin gerekli olduğu düşüncesini savunurken gerçekleştirilen Akdeniz Edebiyat Günlerinin anlam ve önemine de değindi.
“Edebiyat ve tarih ayrılmaz bir bütündür”
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras ise edebiyat ve tarihin birbirinden ayrılmaz iki disiplin olduğunu belirtirken Bodrum’a katkı sunmuş tarihi kişilikler ile sanatçı ve edebiyatçılara değindi. Başkan Aras şunları söyledi:
“Edebiyat ve Tarih. İki disiplin de birbirinden ayrılamaz durumda. Tarihi, tarihçiler kaleme alıyorlar ancak o tarihsel olayları edebi bir dille yazıya dökerek estetik ve sanatla birleştirip insanların dikkatine sunan edebiyat. Kendi ülkemizde de bunun güzel örneklerini her zaman görüyoruz. Siyaset, tarih, edebiyat hepsi birbiriyle ilintili şeyler. Bizler de siyasetçiler olarak aslında bu disiplinlerin hiç de dışında değiliz.”
“Faaliyetlerimizin uluslararası olması önem taşıyor”
Bodrum’da Cumhuriyetin temelinin kültür olduğunun altını çizen Başkan Aras, “Herodot Haftası, Akdeniz Edebiyat Günleri, Halikarnas Balıkçısı Anma Etkinlikleri gibi birçok etkinliğe ev sahipliği yapıyor ve Bodrum ile buluşturmaya çalışıyoruz. Tabii ki Bodrum ismi ve tarihsel potansiyeli dolayısıyla turizm potansiyeli, dolayısıyla dünyanın da dikkatini verdiği bir destinasyon. O yüzden bizim yaptığımız bütün faaliyetlerin hepsinin uluslararası düzeyde olması kaçınılmaz olmalıdır. Bunun için dünyanın her yerinden çok önemli bilim insanlarını ve çok önemli sanatçıları, edebiyatçıları da bugün aramızda görmekten dolayı çok büyük bir mutluluk duyuyorum” dedi.
“Bodrum çok önemli şahsiyetlere ev sahipliği yapmıştır”
Anadolu gibi Bodrum’un da tarihsel sürecinde çok önemli şahsiyetlere ev sahipliği yapmış bir coğrafya olduğunu belirten Başkan Ahmet Aras şöyle devam etti:
“Bodrum’da Tarihin Babası olarak adlandırılan Herodot doğmuştur ve yaşamıştır. Şimdi tarih edebiyat ilişkisini konuşurken Herodot’u kesinlikle anmak gerekiyor. Sonrasında da birçok edebiyatçı Bodrum’dan gelmiş geçmiş. Halikarnas Balıkçısı’nı konuşursak, çağımızın en büyük filozoflarından birisidir kendisi. O, tarihle edebiyatı eserlerinde çok somut bir şekilde birleştirmiş, Türkiye’nin ve dünyanın dikkatine sunmuş çok önemli bir şahsiyetimiz.”
Başkan Aras’tan Davet
Başkan Aras, panelin açılış konuşmasında herkesi bu tür etkinliklere davet ederken sözlerine şöyle son verdi:
“Önümüzdeki senelerdeki çalışmalarımızda da daha kalabalık belki de çok daha büyük bir katılımla bu güzel ve anlamlı etkinliği hep birlikte idrak etmeye; halkımızı, Bodrum’u, Türkiye’yi davet ediyorum.”
Tarihsel olaylarla ilgili olarak toplumlarda var olan düşünceler ve edebiyatın değerlendirildiği ilk oturumda Prof. Dr. Onur Bilge Kura; Herodot, Nazım Hikmet ve Zülfü Livaneli eserlerinden örnekler vererek eserleri tarihsel açıdan değerlendirdi.
Türkolog Joseph Sattler ise Türkçeden yabancı dile özellikle Almancaya çevrilen tarihsel süreçlerin anlatıldığı Türk edebiyatının seçkin eserlerinden söz ederken Prof. Ali Yaycıoğlu, tarihçinin edebiyatla nasıl ilgilendiği konusunda düşüncelerini örnekler de vererek dinleyicilerle paylaştı.
Yazar Burhan Sönmez, tarihçi ve edebiyatçının tarihsel olayları okuma biçimi ve arasındaki farklardan bahsederken Nietzsche ve Márquez’den de örnekler vererek değerlendirmeler yaptı. Tarihçi ve edebiyatçının tarihsel olayları okuma tarzına değindi.
Tarih, edebiyat ve siyaset ilişkisi, tarihsel edebiyat, isyan edebiyatı, anti Osmanlı metinleri, dil-tarih ve kültür ilişkisi gibi edebiyatın çok yönlü olarak irdelendiği ilk oturumun ardından panelin 2. oturumunda “İmparatorluktan Ulusal Devlete Geçiş ve Edebiyat” konusu konuşuldu.
Oyuncu, Yönetmen, Yazar Tamer Levent’in moderatörlüğünü yaptığı 2. oturuma Akademisyen Burcu Karahan, Yazar Louis de Bernières ve Sanatçı Zülfü Livaneli konuşmacı olarak katılırken konu ile ilgili fikirlerini dinleyicilerle paylaştı.
Yazar Tamer Levent, 2. oturumda John Dewey’in sanat kavramını tarifinden söz ederek başladığı açılış konuşmasında edebiyatın kökenini sanata bağladığı ve insanın kendini ifade etme isteği üzerine edebiyatın oluştuğu saptamasında bulundu. Edebiyatı anlatırken “Edebiyat, insanın kendini ifade etme biçiminin sanata dönüşmüş halidir.” şeklinde tarifte bulundu.
Akademisyen Burcu Karahan, “İmparatorluktan Ulusal Devlete Geçiş ve Edebiyat” konusunun çok kapsamlı olduğunu ifade ederken romanlardan ve romanlardaki kadın karakterlerin nasıl temsil edildiğinden söz etti.
Osmanlı ve Roma İmparatorluğundan bahsederek Batı medeniyetlerinin aslında yıkılmadığı, yeni bir boyuta ulaştığını savunan Yazar Louis de Bernières, dini metinlerden, hikâye anlatıcılığından ve lirik edebiyattan kapsamlı olarak bahsetti.
Sanatçı Zülfü Livaneli ise imparatorluktan ulus devlet kimliğine geçiş döneminde toplulukların kendini ifade etme biçimlerinin farklı olduğundan bahsederken Yunanlılardan, Bulgarlardan, Anadolu halkından ve edebiyatta kullandıkları dillerden örnekler verdi. Milli Edebiyat kavramının önemine vurgu yapan Livaneli, doğu ve batı edebiyatının farklılıklarına da değindi. Livaneli, doğu ve batı edebiyatı ile ilgili Montesquieu, Karl Marx gibi ünlü filozoflardan; Ziya Gökalp, Namık Kemal gibi Türk edebiyatının unutulmazlarından örnekler vererek var oldukları döneme yansımalarından söz etti.
Programın 3. Oturumu ise Yazar Burhan Sönmez’in moderatörlüğünde gerçekleşirken Yazar Latife Tekin ve Gazeteci- Yazar Zeynep Oral’ın konuşmacı olarak katıldığı panelin son oturumunda Türkiye Cumhuriyeti Devrimleri ve Edebiyat masaya yatırıldı.
Gazeteci-Yazar Zeynep Oral, Cumhuriyet ile ilgili fikirlerini paylaşırken Cumhuriyetin her şeyden önce bir kültür devrimi olduğundan ve Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarının Cumhuriyeti, çağdaşlık ve millilik prensipleri üzerine oturttuğundan söz etti. Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerinden de alıntı yaparak Ulu Önder Atatürk’ün kültürü, bütün bir yaşam biçimi olarak ele aldığına değindi.
Yazar Latife Tekin ise, Cumhuriyeti modernleşme politikası olarak tanımlarken herkesin Cumhuriyet kazanımlarıyla büyüdüğünün altını çizdi.
Oturumların sonunda soru cevap bölümü gerçekleştirilirken katılımcıların devrimler, Cumhuriyet ve eserler ile ilgili çeşitli sorularına cevap verildi. Aile fotoğraf çekiminin de gerçekleştiği panel sonunda, konuşmacılara Bodrum Sağlık Vakfı’nın özel gereksinimli öğrencilerinin çizimleriyle oluşan seramik eserler hediye edildi.
Programın tamamı Bodrum Belediyesi https://www.youtube.com/@bodrumbelediyesi kanalından izlenebilir.
Türk Halk Müziğe Konserine Davet
Kayseri il Kültür ve Turizm Müdürlüğü 2023 yılı kültür sanat faaliyetleri kapsamında Şef Samet Mutugan yönetiminde icra edilecek olan “Türkülerle Anadolu” temalı Türk Halk Müziği Konserine herkes davet edildi.
Tarihi : 21 Haziran 2023 Çarşamba
Saat: 20.00
Yer : Kayseri Kültür Merkezi (Gültepe Parkı Karşısı)
Tarihi dönemi aydınlatan kitap: Ford bir asır önce İstanbul’da otomobil fabrikası girişiminde bulundu
Tophane Ambarları İdaresi’nin tarihine ışık tutan kitap: Henry Ford, İstanbullu tüccarlara tahsis edilen antrepoları ‘kişisel ricayla’ aldı
İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası’nın ilk iştiraki olan Tophane Ambarları İdaresi’nin nasıl ve neden kurulduğu ve bu hikayenin nasıl bittiğini anlatan kitap okuyucularla buluştu. Kitapta, İstanbul’daki ticaret buhranına son vermek için kurulan idarenin Ford’un bölgesel montaj fabrikası için mecburen feda edildiği anlatıyor.
Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde ticari faaliyetleri adeta kilitleyen antrepo sorununa çözüm bulmak için İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası’nın girişimleriyle kurulan Tophane Ambarları İdaresi’nin tarihi kitaplaştırıldı.
Türk ticaretinin kalbi olan İstanbul’da ithalat ve ihracatı çıkmaza sokan en büyük sorunlardan birinin çözülmesi için yanan bu umut ışığının hikayesi uzun sürmedi. Bu girişimin tarihine ışık tutmak için Doç. Dr. Şefik Memiş’in yazdığı “İstanbul Ticaret Odası’nın İlk İştiraki Tophane Ambarları İdaresi” isimli kitap İstanbul Ticaret Odası tarafından okuyucuyla buluşturuldu.
Malların sevk edilememesi ya da gümrüklerde gemilerden indirilememesi nedeniyle ithalat ve ihracat durmuş, bu durum da kıtlığa ve pahalılığa yol açmıştı. İstanbullu iş insanları Cumhuriyet’in ekonomi kadrosunun incelemesi için bu sorunların çözümünün anlatıldığı raporlar hazırladı. Kitapta bu raporların ayrıntıları da yer aldı. Raporlarda, sorunları çözülmemesi durumunda İstanbul’un uluslararası iktisadi faaliyet merkezi olma özelliğini kaybedeceğine dikkat çekiliyordu.
“ATATÜRK TARAFINDAN TAHSİS EDİLDİ”
Doç. Dr. Memiş’in kitabında, İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası’nın ısrarlarının çözüm getirdiğine vurgu yapılıyor. Hükümetin hem Ayvansaray antreposunun açılmasını hem de Seyrüsefain İdaresi’ne ait Tophane antrepolarının oda yönetimine tahsis edilmesini kabul ettiğinin anlatıldığı kitapta, tahsis kararnamesinin altında Atatürk’ün imzası olduğu bilgisi yer alıyor.
HENRY FORD, BURAYI BİZZAT İSTEDİ
Tophane Antrepoları, İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası’nın ilk iştiraki olarak kabul edilen Tophane Ambarları İdaresi’ne kiralanmış ve çalışmalar başlamıştı. Ancak küresel otomatın devlerinden Ford’un kurmak istediği bölgesel montaj fabrikası bu girişimin sonunu getirdi.Bu fabrika için Yunanistan’da çalışmalara başlansa da Ford’da görev yapan bir Türk bu yatırımın Türkiye’de yapılması için girişimlerde bulundu. Böylece Türkiye hükümeti ile Ford arasında görüşmeler başladı. Fabrika alanı için İstanbullu işadamları için tahsis edilen gümrük antrepoları isteniyordu. Ford patronu Henry Ford da bunun için kişisel ricada bulundu. Sonunda “ülkenin yüksek çıkarları” gereği alan Ford’a tahsis edildi.
“ÜLKENİN ÇIKARLARI BUNU GEREKTİRİYORDU”
Kitabın yazarı Memiş, odanın antrepo yönetiminde başarılı olduğunu, İstanbul’daki antrepo buhranının hafiflemesini sağladığını belirtiyor ancak şunu hatırlatıyor: “Henry Ford’un bizzat ilettiği ricanın geri çevrilmesi, Türkiye’nin montaj da olsa bir otomobil fabrikasına kavuşmasının engellemesi söz konusu olamazdı. Odaya ihsan’ edilen Tophane Antrepolarının kiralanması fırsatı, aynı hızla hükümet tarafından geri alındı.
Böylece İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası’nın ilk iştiraki kabul edilen Tophane Ambarlar İdaresi’yle ilgili sözleşme hükümetin isteğiyle feshedildi. İstanbul Ticaret Odası yönetimi de Ford’un bu bölgeye otomobil montaj fabrikası kurmasının ülkenin çıkarlarına uygun olduğunu düşünüyordu ve bu nedenle itiraz etmedi.
Rahmi M. Koç Müzesi, en uzun günde herkesi müziğe ortak ediyor
Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi, Dünya Müzik Günü’nde ziyaretçilerini notalara kulak vermeye davet ediyor. Pianoladan laternaya, akordeondan Kalliope’ye kadar müzenin zengin koleksiyonundaki objeler teknolojiyle birlikte büyük gelişim kaydeden müzik aletlerinin 150 yıllık tarihinin izlerini yansıtıyor
Dünya Müzik Günü ilk kez 1982’de Fransa’da Fête de la Musique yani Müziğin Festivali ismiyle kutlandı. Fransız müzik ve dans yönetmeni Maurice Fleuret’in amatör ya da profesyonel tüm müzisyenlerin sokak performanslarını cesaretlendirmek, sokaklarda, parklarda, çatılarda veya mağaza önlerinde müzik kavramını geliştirmek amacıyla en uzun gün 21 Haziran’da doğuşuna öncülük ettiği Dünya Müzik Günü, aradan geçen 41 yılda tüm dünyaya yayıldı ve şu anda 120 farklı ülkede binden fazla şehirde kutlanıyor.
Rahmi M. Koç Müzesi, Türkiye’de de ilk kez 2005 yılında kutlanmaya başlayan Dünya Müzik Günü’de ziyaretçilerini notalara kulak vermeye çağırıyor. Müzenin zengin koleksiyonundaki birbirinden kıymetli objeler, geçmişten bugüne müzik aletlerinin gelişimine tanıklık etme imkanı sunarken pek çok hikayeye de ortak ediyor.
Celal Şahin’den “Hamsinin Hikayesi”
Müzede sergilenen objelerden biri, Celal Şahin’in akordeonu… Çocuklukta merak saldığı akordeonu ve mızıkası ile okul temsillerinde yeteneğini gösteren Şahin, ilk profesyonel sahne deneyimini 1946 yılında 21 yaşında iken Caddebostan Gazinosu’nda yaşamıştı. 1949 yılında girdiği İstanbul Radyosu’ndaki programları ile Türkiye çapında ünlenen Şahin, “Sesle Çizgiler” adını verdiği mizah-komedi programı ile kendi dönemi ve sonrasında taklit edilemeyen bir komedi türünü Türkiye’ye getirdi. Akordeon eşliğindeki müzik ve mizahı harmanlayarak yaptığı sosyal ve siyasi hicivlerle ününü uzun yıllar sürdüren Şahin, Türkiye’nin yanı sıra İsveç, ABD, Almanya ve Hollanda’da şovunu sergiledi. Şahin’in oğlu Onur Şahin tarafından müzeye bağışlanan Hohner marka akordeon ve plaklar, görenleri usta sanatçı hakkında bilgi sahibi yaparken, sergilemeye Şahin’in meşhur “Hamsinin Hikayesi” plağına ait ses kaydı da eşlik ediyor.
Erol Büyükburç’un ilk besteleri bu piyanoda
Türk pop müziğinin duayen isimlerinden Erol Büyükburç’un eşi Emel (Ayas) Büyükburç’a ait 1900’lerin başlarından Swanborough/London piyano da müzede görülebiliyor. Sanatçı çift, Büyükburç’un birçok bestesinin ilk seslendirilişini bu piyano ile yapmıştı. Swanborough, anne ve babasının anısına piyanoyu bağışlayan, akademisyen Dr. Öğr. Üyesi Evren Büyükburç Erol’un MSGÜ Devlet Konservatuvarı’ndaki eğitiminde de kullandığı ilk piyano.
Altın madalyalı duvar piyanosu
1900’lerin başında Fransa’nın başkenti Paris’te üretilen duvar piyanosu, Gaveau marka… Gaveau firması, 1847 yılında Joseph Gabriel Gaveau tarafından kuruldu, 1889 yılında Paris’te gerçekleşen Dünya Fuarı’nda altın madalya sahibi oldu.
Senfoni tipi müzik kutusu: Kalliope
Kalliope müzik kutusu, 1900’lü yılların başında Almanya’nın Leipzig kentinde üretildi. Senfoni tipi müzik kutusu sayılan Kalliope, müzik kutuları içinde seslerin daha net çıktığı bir gelişimin ürünü… Orijinal müzik diskleri ile beraber sergilenen objeye eşlik eden müzik de Kalliope’nin orijinal müziği.
‘Tekerlekli keman’ olarak bilinen Laterna
Müzede görülebilecek müzik aletlerinden biri de laterna. Günümüzde sayısı çok az kalan ve ‘tekerlekli keman’ olarak da bilinen laterna, 17’nci yüzyılda icat edildi. Kolu çevrilerek çalınan laternada farklı sesleri çıkarabilmek için birçok tel bulunuyor. Sandık biçiminde bir yapıya sahip olan laterna, Yunanistan, Bulgaristan, Çekya, Romanya gibi ülkelerde yaygın olmasa da halen kullanılıyor.
Hem elle hem otomatik çalınan Pianola
1900’lerde ortaya çıkan pianola, ilk başta mekanizması konsol ya da kuyruklu piyanoların dış kısmına monte edilen, klavyeyi kontrol eden bir sistem iken daha sonraları mekanizma piyanonun iç kısmına yerleştirilerek, iki işlevli kullanılmaya başlandı. Bu sayede hem elle hem de pnömatik mekanizma vasıtası ile piyano otomatik olarak da çalınabiliyor. Perforajlı müzik ruloları ise oldukça geniş bir yelpazede müzik yapabilme olanağı sağlıyor.
MELİKGAZİ YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARININ KULLANIMINI ARTIRIYOR
Alternatif enerji kaynaklarını kullanmak üzere Litvanya Merkezi Proje Yönetim Ajansı’na (CPVA) başvuran Melikgazi Belediyesi’nin “The Solar City” projesi kabul görerek hibe aldı.
“Hibe kazanan iki belediyeden biri Melikgazi”
Projenin anlaşmasını imzalamak üzere Melikgazi Belediyesi’ne gelen Litvanya heyeti ile buluşan Melikgazi Belediye Başkanı Dr. Mustafa Palancıoğlu, “Bugün Avrupa projesi destekli Litvenya merkezi finans biriminin sağlamış olduğu destek kapsamında “The Solar City” projemiz kabul oldu. 26 proje arasından 2 proje desteklendi. Bunları biri İstanbul Bağcılar Belediyesi’nin biride Melikgazi Belediyemizin. Projemizin toplam bütçesi 167.186,98 Euro’dur. Proje bütçesinin %75’lik kısmı hibe olarak belediyemize aktarılacak. Bu kapsamda 2 tane elektrikli araç şarj istasyonu kurulacak. Aynı zamanda geri dönüşüm toplama için 2 adet elektrikli araç alımı finanse edilecek. Belediye binamızın bir kısmının üzerine güneş enerjisi paneli yapılacak. Aynı zamanda tarımda kullanılmak üzere sulama sistemleri için destekler var. Dolayısıyla çevreyi koruyacak alternatif enerji kaynaklarını kullanacak şekilde bu projemiz kabul oldu. Projede emeği çok olan ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Aynı zamanda Litvanya heyetine teşekkür ederim. Bugün Kayseri’ye geldiler. İnşallah projenin kapanışını da burada çeşitli etkinliklerle kutlayacağız. Hayırlı olsun.” dedi.