Yörük geleneğinin hayatta kalma mücadelesini konu alan bol ödüllü Turna Misali filmi Türkiye’de gösterime giriyor
Mersin’in Silifke ilçesinde çekilen Turna Misali filmi 30 Aralık 2022’de Mersin Saya Park Cinens ve İzmir Alsancak Karaca Sinemalarında gösterime giriyor. Hemen ardından 7 Ocak’ta İstanbul Atlas 1948 Sineması’nda izleyicisiyle buluşuyor. Yönetmenliğini İffet Eren Danışman Boz, yapımcılığını Eyüp Boz’un üstlendiği film Kültür Bakanlığı ve TRT desteğiyle, Mersin Büyükşehir Belediyesi sponsorluğuyla çekildi. Turna Misali filmi çekildiği il olan Mersin’de ve İzmir’de, hemen ardından da İstanbul’da gösterime giriyor. Bir yörük kadını olan Gülsüm Ana’nın ailesini, çevresini ve konargöçer olarak yaşayan yörükleri yerleşik hayata geçirmek isteyen düzene karşı tek başına giriştiği varolma savaşını anlatan Turna Misali en son 22. Anchorage Uluslararası Film Festivali’nde ‘Mother of Cultural Exchange’ ödülüne layık görülmüştü. 5 Aralık 2022’de tamamlanan 2. Haliç Goldenhorn Uluslararası Film Festivali’nde de en iyi senaryo, en iyi kadın oyuncu, en iyi sanat yönetmeni ve jüri özel ödülü olmak üzere 4 dört ödüle layık görüldü. Başrollerini Sennur Nogaylar, Necmettin Çobanoğlu, Timur Ölkebaş, Zeynep Elçin ve Sercan Can’ın paylaştığı Turna Misali, dünya prömiyerini 34. Uluslararası Tokyo Film Festivali’nde gerçekleştirmişti. Turna Misali 2019’da TRT 12 Punto Senaryo Günlerinde TTR Ön alım ödülü kazandı. 41. İstanbul Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yapan film, 10. Antakya Film Festivali’nde Yeşilçam Özel Ödülü’ne layık görülmüştü. 29. Adana Altınkoza Film Festivali’nde ve 33. Ankara Film Festivali’nde özel gösterim yapan film Mersin ve İzmir’in ardından İstanbul Atlas 1948 Sineması’nda, ocak ayı içinde Kadıköy Sineması’ndaki gösterimleriyle izleyicisiyle buluşmak için gün sayıyor.2023’te Sizi Formda Tutacak Öneriler
Her yeni yılda olduğu gibi birçok kişi bu yeni yıla “daha sağlıklı ve formda kalma kararları” alarak giriyor. Siz de 2023’te sağlıklı ve formda kalmak lafta kalmasın diyenlerdenseniz; Uzman Diyetisyen Nilay Keçeci Arpacı’nın sıraladığı maddelere hemen göz gezdirmelisiniz.
DİYET KELİMESİNİ UNUT! MOTİVASYONUNU KORU!
Öncelikle diyet kelimesine bakış açımızı değiştirelim. Çünkü diyet denilince birçok kişinin zihninde canlanan “aç kalmak” olur. Bu düşünce tarzı, kişide kısa zamanda motivasyon kaybına yol açar. Diyet demek, aç kalmak demek değildir. “Aç kal” diyen tüm diyetleri unutun. Devir artık “sağlıklı beslenme” devri. Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi yaşamınızın bir parçası haline getirin. Aç bırakan, yararlı birçok besini eleyen diyetler uzun soluklu olamaz. Bu da, sürekli sil baştan bir süreçle yeni diyetlere rota oluşturmanızı sağlar ve sonuç; yorgun bir metabolizma olur.
NE DEMEK EKMEK YEME!
Ekmeksiz diyet olmaz. Bu yapılan en önemli yanlışlardan biridir. Eğer gluten intoleransınız yoksa neden ekmeği diyetinizden çıkarıyorsunuz? Unutmayın ki; beynimizin tiamine ihtiyacı var. Tiamin (B1 vitamini) merkezi sinir sistemini destekleyen bir bileşendir. Ekmek de bu konuda en önemli kaynaktır. Gluten tüketmek istemeyen kişiler karabuğday ekmeği ya da glutensiz ekmek tüketebilirler. Kısa süreli belki ekmek kesilebilir; ama uzun süreli ekmeksiz diyetleri yeni yılda hayatınızdan çıkarın.
NE KADAR ÇAY KAHVE O KADAR SU!
Çay ve kahveyi içmeyi kim sevmez ki? Yeni yılda da istediğiniz gibi çay kahve tüketin; ama kuralınız ne kadar çay kahve, 2 litre üzerine o kadar su olsun. Çünkü çay ve kahve diüretik etkileri sebebiyle vücutta sıvı kaybı yaratır. Bu nedenle günlük tükettiğiniz 2 litre su yeterli gelmeyebilir. Kısacası içtiğiniz çay ve kahveler günlük su oranınızdan yiyor diyebiliriz. Çay ve kahve tüketirken yanında mutlaka 1-2 bardak su içmeye çalışın. Böylelikle sıvı dengeleme sağlayabilirsiniz.
TUZU AZALT STRESİN DE AZALSIN!
Tuz, vücudumuz için önemli mineraller içerse de fazla tüketildiğinde sağlığı olumsuz etkileyebilir. Çok fazla tuz içeren diyetler kan basıncını yükselterek genel sağlığa zarar verdiği gibi stres seviyesini de yükseltebilir. Yapılan son araştırmalara bakıldığında yüksek tuzun hormon düzeylerinin yüzde 75 artırdığı görülmektedir. Bu nedenle günlük tuz tüketimini sınırlandırmak yeni yılda alacağınız önemli kararlardan olmalıdır. Günlük tuz tüketim oranı 1 çay kaşığı olarak belirtilmektedir; ancak sık sık tükettiğiniz besinlerin de tuz içerdiğini unutmayın ve buna göre tuz kullanın. “Daha az tuz tüket, daha çok hareket et!” 2023 için uygulayacağınız bir öneri olsun.
MAGNEZYUM VE SELENYUMA BESLENMENİZDE YER VERİN!
Magnezyum ve selenyumun metabolizmaya birçok faydası vardır. Magnezyum açısından zengin besinler tüketmeniz kasılma ya da kramplar yaşamanızı önler. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Selenyum da rahat kilo verme sürecinize destek sağlar. Kemik sağlığını korur. Magnezyum ve selenyum depolarınızı doldurmak için günlük ara öğünlerinize 1 muz ve 10 badem ekleyebilirsiniz. Bunun dışında soğan, fındık, ay çekirdeği, turp, sarımsak, balık, nohut, roka, pırasa gibi diğer kaynakları da değerlendirebilirsiniz. Yeni yılda günlük diyet planınızda mutlaka bir porsiyon sebze yemeğine, haftalık diyet programınızda da 1-2 kez balık, nohut gibi besinlere yer verin.
SİNDİRİM SORUNLARINI ÖNLEMEK İÇİN RENKLİ BESLEN!
Eğer sindirim sorunlarınız arttıysa yanlış bir beslenme düzeni ya da listeleri uyguluyor olabilirsiniz. 2 öğün ya da 5 öğün beslen diye bir şart yok. Her bireyin düzeni farklı olabilir. Bir standarda girmeye çalışmayın. Kendi metabolizmanın için en iyi olanı uygulayın. Detoks, ketojen ya da eliminasyon diyetlerini uzun süreli yapmayın. Bu diyetleri doğru programlar çerçevesinde kısa süreli olarak yapabilirsiniz. Her besin, diyet sürecinde çok değerlidir. Bunun için doğanın tüm renklerine beslenmenizde yer verin. Örneğin; bağışıklık sistemini destekleyen mor lahana, karadut, yaban mersini, patlıcan gibi mor besinleri tüketin. Göz ve beyin sağlığına iyi gelen bal kabağı, kayısı havuç gibi turuncu besinlere beslenme planınızda sık sık yer açın. Detoks etkisi yaratan kırmızıbiber, pancar, çilek gibi kırmızı besinleri ve tok tutan, zayıflamayı destekleyen enginar, bezelye, elma, taze fasulye gibi yeşil besinleri de ihmal etmeyin. Yeni bir yıl, yeni kararlar, yeni başlangıçlar derken sağlığınızı ikinci plana atmayın. 2023’te daha sağlıklı ve formda kalmak için bu maddeleri hayatınızı bir parçası haline getirin.
Arianna Ensemble Konseri Aşk Ezgileri ile dinleyicileri mest etti.
AŞK ACISI GEÇMEDİĞİ İÇİN ŞARKI SÖYLÜYORUM
İtalyan Kültür Merkezi 2022 yılı Kültür Faaliyetlerini dün Arianna Ensemble’nin icra ettiği , İspanyol, Arap, İtalyan tınılarının birbirine karıştığı şahane bir konser ile kapattı.
Grubun “Cimbalu d’amuri” adı altında Napoli’den Sicilya’ya kadar uzanan aşk acısı çeken insan ruhunu teselli eden ezgileri dinleyenleri mest etti.
İtalyan Kültür Merkezi Müdürü Salvatore Schirmo, dinleyenlere Aşk acısına iyi gelen ve 16. Yüzyılda Sicilya’da Cizvit’ler tarafından tedavi amaçlı kullanılan bu müzik hakkında dinleyenlere geniş bilgi verdi.
Aşk acısına birebir gelen bu müzikler Güney İtalya’da onaltıncı ve onyedinci yüzyıllar arasında İspanyol egemenliği sırasında solunan atmosferi yeniden yaratmayı amaçlıyor.
Palermo’da müzikal açıdan çok canlı bir dönemi temsil eden ezgilerde tarzlar ve etnik kökenlerin olağanüstü
yaratıcılıkla birbirleriyle harmanlandığı görüldü.
İspanyol egemenliği sırasında Sicilya şehirlerinin ve
özellikle Palermo’nun sokaklarının atmosferini yeniden yaratan müzik, danslar, eski Sicilya şarkıları, aryaları, dönemin büyüleyici enstrümanları yine o dönemin çalma teknikleri ile icra edildi.
Konseri geniş bir seyirci kitlesinin yanısıra, İtalya’nın İstanbul Başkonsolosu Elena Clemente, CRR sanat direktörü Murat Cem Orhan, ünlü soprano Simge Büyükedes de dinlediler.
Kapadokya Üniversitesi Sinasos Tiyatro Topluluğu’ndan ‘Varyemez’ Oyunu
Kapadokya Üniversitesi Sinasos Tiyatro Topluluğu tarafından hazırlanan Varyemez oyununun ilk gösterimi yapıldı.
Kapadokya Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi öncülüğünde kurulan ve desteklenen Sinasos Tiyatro Topluluğu’nun hazırladığı Varyemez tiyatro oyununun ilk gösterimi Kapadokya Üniversitesi Uçhisar Sanat Yerleşkesinde yapıldı. Jean-Baptiste Poquelin (Moliere)’in yazdığı Cimri oyunundan Volkan Lafçı tarafından uyarlanan ve yönetilen eser, öğrenciler ve öğretim elemanlarının beğenisine sunuldu. Topluluğun sekiz aylık özverili hazırlık süreci sonunda sergilediği oyun izleyiciler tarafından beğenildi.
Oyunu uyarlayan ve yöneten Volkan Lafçı, toplulukta eğitim alan öğrencilerin kaydettiği aşamadan memnun olduğunu, sekiz aylık tiyatro eğitim sürecinde ders ve sınav yoğunluklarının yanı sıra oyunun provalarına göstermiş oldukları ilginin takdir edilmesi gerektiğini belirtti. Lafçı, “Sinasos Tiyatro Topluluğu, eğitim sürecinde doğaçlama, yaratıcı drama ve oyunculuk eğitim tekniklerinden yararlandı. Oyuncularımız bize gösterdiler ki bu oyunu birçok üniversitede hatta farklı illerde oynayabilecek özgüvene ve yeteneğe sahipler. Hedefimiz, bu doğrultuda Sinasos Tiyatro Topluluğumuzun gösterilerini genişleterek daha çok öğrencimize ulaşmak ve kültür-sanat sevgisini onlara aşılamaktır” dedi.
Varyemez tiyatro oyunu bahar yarıyıl döneminde de sergilenmeye devam edecek.
Barış İçin Kadın SES’i, Eren Keskin’in hikayesiyle devam ediyor
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin, Operation 1325 ve Swedish Institute işbirliğiyle hayata geçirdiği “Barış İçin Kadın SES’i” projesi kapsamında, gazeteci Ayşegül Doğan ve yönetmen Nesrin Ölmez tarafından hazırlanan “Hakikat, İnat, Cesaret, Umut: Eren Keskin” video-belgeseli yayınlandı. Türkiye’de ve dünyada eşitliğin, barışın hâkim olduğu bir dünya düzeni için dayanışmayı desteklemek üzere kurulan SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği, Operation 1325 ve Swedish Institute işbirliğiyle hayata geçirilen “Barış İçin Kadın SES’i” projesi kapsamında kadın hikayelerini görünür kılmak amacıyla hazırlanan ikinci video-belgesel de izleyiciyle buluştu. Eren Keskin’in hayatı anlatılıyor Gazeteci Ayşegül Doğan ve yönetmen Nesrin Ölmez’in hazırladığı, Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu kurucularından, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in hayatına odaklanan, “Hakikat, İnat, Cesaret, Umut: Eren Keskin” filmi de yayına alındı. Yaşamını barış mücadelesine adayarak fark yaratmış cesur kadın hikâyelerinin yer aldığı belgesel serisi, gazeteci Mehveş Evin ve yönetmen Nesrin Ölmez tarafından hazırlanan, Aysel Tuğluk’un hayat hikâyesini ekrana taşıyan “Aysel” ile başlamış, video-belgesel geçtiğimiz hafta izleyiciyle buluşmuştu. Her hafta barış mücadelesi veren kadınların hikâyelerine yer verilecek olan video-belgeseller SES Derneği’nin Youtube hesabından takip edilebiliyor. “Barış İçin Kadın SES’i” projesi, bugüne kadar ağırlıklı olarak siyaset alanına bırakılan “barış” ve “güvenlik” meselesini kadınların perspektifiyle ele almak; sivil toplumda ve medyada barış sesinin yükseltilmesinde aracı olmak amacıyla hayata geçirildi.TALAS’TA BU HAFTA DA YİNE KÜLTÜR SANAT DOLU
Talas Belediyesi aralık ayı kültür sanat etkinliklerinde bu hafta da yine birbirinden önemli programlar gerçekleştirilecek.
Her yaştan vatandaşa hitap eden etkinlikler 21 Aralık Çarşamba Nurullah Genç konferansı ve 23 Aralık Cuma Taksim Trio konseriyle devam edecek.
Şair yazar Nurullah Genç’in konuşmacı olarak katılacağı Başarı Bedel İster Konferansı ile azimle çalışarak başarıya ulaşmanın ve kişisel gelişimin detayları anlatılacak. Konferans, 21 Aralık Çarşamba günü saat 19.30’da Sabancı Kültür Merkezinde gerçekleşecek.
TAKSİM TRİO KONSERİ
Bu haftanın ikinci programında ise Taksim Trio grubu konser verecek. Ünlü klarnetçi Hüsnü Şenlendirici’nin yanı sıra bağlamada İsmail Tunçbilek ve kanunda Aytaç Doğan’dan oluşan grup, 23 Aralık Cuma günü saat 20.00’de Erciyes Kültür Merkezinde başlayacak konserle kulakların pasını silecek.
Talas Belediyesinin düzenlediği bütün faaliyetler ücretsiz olarak takip edilebilecek.
KÜLTÜR SANATTA BU AY NELER YAŞANDI?
Bu ay birbirinden özel programların düzenlendiği Talas Belediyesi kültür sanat faaliyetleri Hacivat-Karagöz gölge oyunuyla başlamıştı. Hafta sonu iki gün süren oyunda çocuklar keyifli anlar yaşamıştı.
Bir diğer programda ise kültür tarihçisi yazar Dursun Gürlek, Ayaklı Kütüphaneler söyleşisiyle kitapseverlerin karşısında olmuştu. Önemli eserlerin ve şahsiyetlerin anlatıldığı programda kitap kurtları kütüphanelerin bilinmeyenlerini dinlemişti.
Büyüklere yönelik Ziyafet Sofrası tiyatro oyununun da ise sanatseverler yoğun ilgi gösterirken, çocuklar için hazırlanan Çarpım Tablosu tiyatrosu da miniklere keyifli anlar yaşatmıştı.
MURATHAN MUNGAN: “ZAMAN KARŞISINDA EN KUVVETLİ ARAÇ SADELİK”
Edebiyatımızın en güçlü kalemlerinden Murathan Mungan, sinema yazılarından oluşan yeni kitabı Işığına Tavşan Olduğum Filmler’de film analizleriyle birlikte hayata ve sanata dair bir okuma alanı açıyor. Mungan, Milliyet Sanat’ın Aralık 2022 sayısı için Seray Şahinler’e verdiği röportajda sadeliğin hiç eskimediğini söylüyor: “Sinemayı yaşatan şey kendi gözündeki zaman filtresi. Zaman karşısında en kuvvetli aracın sadelik olduğunu düşünüyorum.” Adaletin aynı zamanda bir anlam arayışı olduğunu ve insanların hayattan alamadığı cevapları artık sanattan beklediğini söyleyen usta yazar “İyi sanat eseri, verdiği cevaplardan çok sorduğu sorularla da kıymetlidir,” diyor.
2007’de yayımlanan Kullanılmış Biletler’in ardından sinema yazılarını bir araya getirdiği ikinci kitabı Işığına Tavşan Olduğum Filmler’de Murathan Mungan, Kurosawa, Antonioni, Coppola, Haneke, Parajanov, Yorgos Lanthimos, Denis Villeneuve gibi yönetmenlerin başyapıtlarını analiz ederken hayatın ve sanatın da panoramasını çıkarıyor.
“Hayatın zenginliğini ancak antenlerimizi açarsak kucaklayabiliriz”
Işığına Tavşan Olduğum Filmler’in sinemayla ve hayatla ilişkisini belgelediğini söyleyen Murathan Mungan “Beni merak böceği ısırmış, hayata karşı çok iştahlıyım, çok meraklıyım, zengin ilgi alanlarım var ve okuruma bunu ulaştırmayı seviyorum,” diyor ve ekliyor: “Bunun iyi yollarından birinin de deneme olduğunu düşünüyorum. Hepsini aynı kitabın harcına koyarak ise şunu söylemek istiyorum: Hayatın zenginliğini ancak antenlerimizi açarsak kucaklayabiliriz.”
“Kendime karşı zalimimdir”
Hakikatle çocukluğundan beri bir derdinin olduğunu ifade eden Murathan Mungan, “Hafızam kuvvetlidir. ‘O öyle olmadı böyle oldu,’ derim. Kendime karşı da çok zalimimdir. Hafızam bana torpil geçmez,” diye anlatıyor ve devam ediyor: “İyi bir sanatçı aynı zamanda kendisini ve hayatını güzelleştirir. Yazdıklarınızın üstünüze, başınıza benzemesini isterim. Benle yazdıklarım arasında insanları şaşkınlığa uğratacak bir şey yoktur.”
“Hayat dediğin, hayal törpüleyicidir benim için”
“İnsan hayallerini kendine göre kurmalı. Hepimiz hayallere çok kapıldık. Hayat dediğin, hayal törpüleyicidir benim için. O törpünün karşısında sağlam durmak lazım,” diyen Murathan Mungan sözlerine “Bu yine de hayatımızı güzelleştirmemize mâni değil. Sınırlarımızı çizmek, kendimizi korumak ve kendimizi tanımak gerek. Birçok insanın hayat karşısında uğradığı bozgunda kendisini olmadığı biri zannetme yanılgısı var,” diye devam ediyor.
Sevenlerine, 2023’te gelecek yeni kitapların müjdesini de veren Murathan Mungan’ın Seray Şahinler ile gerçekleştirdiği röportajın tamamı Milliyet Sanat’ın Aralık 2022 sayısında…
Kitabevlerinde, marketlerde, Getir’de, Trendyol’da, yakala.co’da ve dijital uygulamalarda okurlarını bekleyen Milliyet Sanat ayrıca, dergiyi 0850 224 02 22 numaralı çağrı merkezini arayarak satın alan okurların kapısına kadar götürüyor.
Yeşil çayın iyisi nasıl anlaşılır?
Sağlığa pek çok faydası bulunan yeşil çay, günümüzün en çok tüketilen bitki çaylarının başında geliyor. Peki, yeşil çayı farklı kılan ve iyi yapan nedir? Bu sorunun cevabı yeşil çaydaki katechin, polifenol ve ekstrakt oranlarında gizli. İnsan sağlığına olumlu etkileri olan antioksidanları içerisinde bulunduran yeşil çay, yıllar geçtikçe daha fazla tercih edilen bir bitki çayı haline geldi. Peki, iyi bir yeşil çay nasıl anlaşılır? Yeşil çayı faydalı ve iyi bir çay haline getiren ise içinde bulunan maddelerin miktarı. Yeşil çayın antioksidan etkisini ve faydasını borçlu olduğu aktif maddeler Katechin, Polifenol ve Ekstrakt oranları. Çaya hak ettiği değeri vermek ve Anadolu’dan bir dünya markası çıkarmak üzere yola çıkan Türk çay markası Lazika, tamamen el ile toplanan ve el ile işlenen yeşil çayındaki yüzde 44’lük ekstrakt oranıyla iyi çayı tüketicilere sunuyor. Dünya standartlarına göre oldukça yüksek bir orana sahip olan Lazika, Japonya ve Çin’in en iyi yeşil çaylarıyla hem lezzet hem de fayda olarak rekabet ediyor. Lazika Yeşil Çayların ekstrak oranı yüzde 44 Bu yıl Lazika’da geçtiğimiz yıla göre beş kat daha fazla yeşil çay yaptıklarını belirten Lazika Kurucu Ortağı Emre Erçin, “Yeşil çayımızı bu sene de analiz ettirdik ve sonuçlar bizi aşırı mutlu etti. Kolaya kaçmadan üretim yapmamanın faydalarını görünce mutlu oluyoruz. Çaylarımızın ekstrak oranı yüzde 44. Yani, çaylarımız istenenden yüzde 52 daha fazla ekstrakta sahip. İçen biri de bu oranları bilmeden kendi analizlerini yapabilir. Acı olmayan, dolgun, çift demleme yapabildiğiniz, lezzetli çay iyi çaydır.” Yüksek oranda polifenol ve kateşin yeşil çaydaki antioksidan etkisini sağlıyor Gıda Kodeksinin belirlediği polifenol oranının yüzde 11, kateşin oranının ise 7 olduğunu belirten Emre Erçin; Lazika çaylardaki polifenol oranının ise yaklaşık yüzde 15 olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Dolayısıyla yaklaşık yüzde 45 daha fazla polifenola sahibiz. Kateşin oranımız ise yaklaşık yüzde 11 ve Lazika olarak yeşil çaylarımızda yüzde 60 daha fazla kateşin bulunuyor.” 2,5 yapraklardan elde üretilen Lazika yeşil çaylar dünyaya ihraç ediliyor Yetiştiği Karadeniz Bölgesi’nde 100’ün üzerinde kadın tarafından Mayıs ayında ilk hatta elle toplanan 2,5 yapraklardan elde üretilen Lazika yeşil çaylar Türkiye dışında, Amerika, Almanya, Fransa, Dubai, Rusya ve İngiltere’ye ihraç ediliyor. İnsana ve doğaya iyi gelmek amacıyla lezzetli çaylar üreten Lazika’nın yeşil çaylarının ambalajlarında çevre dostu çözümler kullanılıyor. Çaylar, doğada çözülebilen PLA bazlı 18 adet piramit poşetlerde sunuluyor.AstraZeneca Türkiye, Yaşayan Kütüphane ile farklı renkteki hayatları tanıyor
AstraZeneca Türkiye’nin çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık yaklaşımı ile hayata geçirdiği “Yaşayan Kütüphane” isimli insan hakları projesinde, kütüphanenin kitapları insanlardan oluşuyor. Yaşayan Kütüphane’de bulunan kitap başlıkları, sıklıkla kendilerine karşı önyargı ile yaklaşılan, sistematik bir şekilde ayrımcılık ve sosyal dışlanmaya maruz kalan gruplardan seçiliyor. Bu kitap başlıklarını temsil eden kişiler, düzenlenen kurum içi oturumlarda okuyucular (katılımcılar) ile diyalog kurmak için bir araya geliyor. Dünyanın önde gelen yenilikçi ve araştırmacı ilaç şirketlerinden AstraZeneca Türkiye, toplumsal faydaya katkı sunmayı hedefleyen projelerine devam ediyor. İnsana değer veren bir şirket olarak İK projelerinin temeline insana saygı ilkesini yerleştiren AstraZeneca Türkiye, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık yaklaşımı ile “Yaşayan Kütüphane” isimli insana saygı projesini hayata geçirdi. Yaşayan Kütüphane, bildiğimiz bir kütüphane gibi işliyor. Kitapları, katalogları, kütüphanecileri ve okuyucuları bulunuyor. Bildiğimiz kütüphanelerden farkı ise Yaşayan Kütüphane’de kitapların gerçekte birer insan olması. Yaşayan Kütüphane’de kitap okumak; toplumsal hayatta farklılıkları nedeniyle ayrımcılık ve önyargıya maruz kalan insanlarla birebir diyalog kurmak, sohbet edip tanışmak ve toplumdaki önyargıları birlikte sorgulamak anlamına geliyor. Yaşayan Kütüphane’de bulunan kitapların temsil ettikleri; sıklıkla kendilerine karşı önyargı ile yaklaşılan, sistematik bir şekilde ayrımcılık ve sosyal dışlanmaya maruz kalan gruplardan etkinliğe katılmaya gönüllü olan kişiler. Etkinliğe “okuyucu” olarak gelen katılımcılar ise, kendi önyargıları ve kitap temsillerine dair bilmedikleri ile ilgili konuşmak isteyen AstraZeneca Türkiye çalışanları ve onların yakınları olabiliyor. Yaşayan Kütüphane’de kitaplar sadece deneyimlerini anlatmakla kalmayıp okuyucunun sorularını da cevaplıyor; aynı zamanda kitaplar da soru sorarak kendilerine yeni öğrenme noktaları çıkarabiliyor. AstraZeneca’nın Korteks Akademi iş birliğiyle gerçekleştirdiği Yaşayan Kütüphane projesinin oturumlarında Kör, LBGTİ+ Ailesi, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan, Suriyeli Mülteci, Seks İşçisi, Roman, Gay, Otistik, Trans Kadın, Trans Erkek, Biseksüel ve HIV’le Yaşayan gibi “kitap başlıkları” yer alıyor. Hayata geçirdikleri bu kurum içi sosyal sorumluluk projesi hakkında açıklamada bulunan AstraZeneca Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Feyza Aysan, “Deneyim odaklı bir öğrenme modeli olan Yaşayan Kütüphane sayesinde kişilere ve gruplara yönelik ayrımcılığın temelindeki önyargıların fark edilmesini sağlıyor ve bir arada yaşama kültürünü geliştiriyoruz. Her insanı “kitap” olarak konumlandırarak okuyucular ve kitaplar arasında diyalog geliştirme görevini üstlenen Yaşayan Kütüphane projemiz tüm insanların çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığı kabul eden bir yaklaşımla barışçıl bir şekilde bir araya gelebildiğini, sohbet edip fikirleri üzerinde tartışabildiğini gösteriyor. Görüş ve bakış açılarının çeşitliliğinin hoş karşılandığı ve değer verildiği bir ortamda, birbirinden farklı düşünen insanlardan oluşan tüm ekiplerin çok daha huzurlu bir ortamda çalışacakları ise bir gerçek. Biz de AstraZeneca’da çeşitliliğin takdir edildiği, destek verildiği kültürümüzü daha da geliştirmeye çalışarak temelimizi çok daha güçlü bir şekilde inşa ediyoruz. Çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık yaklaşımımız, şirketimizin ve çalışanların başarılarında büyük rol oynuyor.” dedi.Türk Dil Kurumu’na Dilbilgisi/Dilbilim Kolu’nda, Türkiye Türkçesini araştıran dilbilimciler arasında yetişen ve Türkiye Türkçesi konusunda bir çok esere imza atan Sevgi Özel’in son kitabı “Yalan Dünyasının Yalancıları” yayınlandı.
Türk Dil Kurumu’nda Dilbilgisi Kolu Başkanlığını yıllarca yürütmüş olan Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu’nun liderliğinde görev yapmış, dilbilimciler arasında yetişmiş ve bir çok özgün esere imza atmış olan Sevgi Özel’in son kitabı “Yalan Dünyasının Yalancıları” 2022 yılında yayınlandı.
Türk Dil Kurumu’nun Dilbilgisi Kolu’nda, Türkiye Türkçesini araştıran dilbilimciler arasında yetişmiş ve Dil Derneği kuruculuğu ve başkanlığı yapmış ve bir çok esere emek vermiş ve yayın yapmış olan Sevgi Özel’in son kitabı “Yalan Dünyasının Yalancıları” ile Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu 2022 Yılı Ödülü’ne layık görüldü.
Türk Dil Kurumu’nda 12 Eylül öncesi ve sonrasında neler olduğu ve oradaki “dil emekçileri”nin neler yaşadığını anlatan Özel, Dil Derneği’nin nasıl kurulduğuna, Bilgi Yayınevi’ndeki “editör” masasındaki deneyimlerinden Ankara’daki yazar ve düşünür çevresine, siyasi ve kültürel ortamın dünden bugüne nasıl değiştiğine dair tüm düşüncelerini bu kitabında anlatıyor.
Sevgi Özel bu kitabında yetkin ve olduğu gibi anlatımı ile 2022 yılında hocası Türkolog, Akademisyen Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu anısına verilen ödülün sahibi oldu.
Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu’nun anısına her yıl bir yazara ödül vermek üzere oluşturulan Anı Armağanı’nda 2022 yılı seçici kurulunda yazar Sayın Serpil Yılmaz, Kitap Kulübü Kurucusu ve Başkanı Sayın Ferah Türel, avukat ve yazar Sayın Ahter Kutadgu ve pek çok yazar yetiştirmiş yılların Türkçe hocası, TDK ve Dil Derneği üyesi Sayın Yusuf Çotuksöken ile yazar, yönetici ve girişimci ve IWF Türkiye Başkanı Sayın Gülden Türktan yer aldı.
Seçici kurul üyesi gazeteci ve yazar Sayın Serpil Yılmaz’a göre Sevgi Özel’in Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan son kitabı, “Yalan Dünyasının Yalancıları”; Türkiye’nin 100 yıllık siyasal tarih günceleri arasına girmeyi hakeden derinlikte ve çoklukta; gözlemler, izlenimler, tanıklıklar içeriyor. Sevgi Özel, Dilbilime adanan 33 yıllık meslek yaşamının kapısını, DTCF’deki hocası Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu’nun desteğiyle açıyor. “Sevgi Özel’in Hocası Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu’nu yüzü de yüreği de çok güzel bir kadındı sözleriyle anan Özel, “Yazım Kılavuzu”ndaki yaygınlaşan kuralları belirleyen “ilk” dilcidir. Başka ülkede olsa bir üniversiteye adı verilirdi.” dediğinin altını çizdi.
Liber Kitap Kulubü Kurucusu ve Başkanı Sayın Ferah Türel kitap Ile ilgili görüşlerini “Sevgi Özel Yalan Dünyasının Yalancıları kitabında yakın Türk tarihine ve bu tarihe şekil veren kişilere, dönemin düşünce yapısına ve gelişen olaylara bakmaya davet etmektedir. Ayrıca yine Sayın Ferah Türel “Bilim ve düşünce insanlarının Özel’in anılarında isim isim ayrıntılı paylaşılması okuyucuya ülkenin bugünlere gelmesinde her bir bireyin, kurumun önemini açık ve net anlatıyor” diye ifade etti.
Seçici kurul üyesi Sayın Ahter Kutadgu ise “Sayın Sevgi Özel, “Yalan Dünyasının Yalancıları” kitabında Türk Dil Kurumu’nda bizzat yaşadığı veya tanıklık ettiği Türk Dil Devrimi çabalarını gösteren ya da baltalayan olayları anlatırken bize aynı zamanda bu karşı devrim sürecinin ne kadar planlı ve bilinçli yürütüldüğünü de bu kitapta ortaya koyuyor” dedi.
Seçici kurul üyesi Sayın Yusuf Çotuksöken, “Yalan Dünyasının Yalancıları; herhangi bir anı kitabı olarak değerlendirilemez; ayırıcı özelliği var, o da şu: Kitap, yazarın özel yaşamından sunduğu kesitler yanında, TDK’li yılların arka odasında olup bitenler (yaşananlar, çeşitli dilsel etkinlikler, devrimciler / karşıdevrimciler, karşıtlıklar, yanlış anlamalar, yanlış anlatmalar, yalanlar / doğrular vb), kurumda yaşananlara, yapılan bilimsel, kültürel, sanatsal çalışmalara karşı devrimcilerin tepkileri vb, bir açıdan 1960 ve sonrasının – sınırlı sorumlu – bir tür sivil tarihini de biz okurlara sunuyor… Yine Sayın Yusuf Çotuksöken’e göre kitapta, yetkin bir dil kullanımı öne çıkıyor; özenli, akıcı, yer yer gülümsetici, şaşırtıcı ve yadırgatıcı da olsa, Sevgi Özel’in gözüpek biçemini örneklendiriyor. Dil Devrimi, Türk Dil Kurumunun içinde yaşayarak, içselleştirilmiş yaşantılar / anılar / gözlemler, TDK’ye ve Dil Devrimine yönelik tepki ve saldırılar, vb, kimi zaman anı, kimi zaman deneme, kimi zaman makale tadında anlatılıyor” şeklindeki görüşlerini ifade etti.
Gülden Türktan ise “Sevgi Özel’in Yalan Dünyasının Yalancıları kitabı bir anı bir derlemenin de ötesinde 1960 ve 2020 yılları arasında tanışmış, birlikte çalışmış ve dağarcığına biriktirmiş olduğu kişilerin kişilik envanterinin bir ayna gibi, ya da olduğu gibi, iyi ya da kendi izlemine göre öncelikle etik olmayanın çekinmeden ortaya dökümü ile bir yetkin ya da yetkin zannedildiği kadar yetkin olmayan ayrımı da ortaya koyan bir insanlar ansiklopedisi oluşturmuştur. Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu’nun bayrağını bu kitapla ileri taşımıştır“ dedi.
Sevgi Özel’in Kırmızı Kedi yayınevinden çıkan Yalan Dünyasının Yalancıları kitabı 2022 yılı Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu seçici kurulu tarafından oy birliği ile seçildi ve yılın Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu Anı Armağanı ödülüne layık görüldü.
DEVR-i ALEM YILDIZLI GECELER ÇITAYI YÜKSELTTİ!
Devr-i Alem Yıldızlı Geceler Deniz Seki ve Dj Dada Velet (İrfan Aslanhan) ile müzik ve eğlence sektörüne hızlı bir giriş yaptı.
Müzik ve eğlence dünyasında adını yıldızlar listesine yazdırmış isimlerle yola çıkan Devr-i Alem Yıldızlı Geceler Konserleri; sınırsız müzik, sınırsız eğlence, sınırsız yerli içecek ve muhteşem gala yemeği ile müzik ve eğlence severlere unutulmaz bir gece yaşattı.
Dilimizden düşmeyen nostaljik şarkıları, yeni albümünden parçaları, naif kişiliği, duru sesi ve muhteşem enerjisiyle geceye adını yazdıran Deniz Seki ile şenlenen Cumartesi akşamı, coşkusunu azaltmayan, ritmini hiç düşürmeyen sahnelerin yaramaz veleti Dj Dada Velet (İrfan Aslanhan) ile dans ve eğlence eşliğinde devam etti.
Sundance Otel – İstanbul’da gerçekleşen Devr-i Alem Yıldızlı Geceler Konserleri Deniz Seki ve Dj Dada Velet ile misafirlerinin eğlenceyi sonlandırmak istemediği gecede gelecek organizasyonların sözü Sayın Fatih Aşcı tarafından verildi.
Eğlence dünyasında sıkça konuşulacak markalar arasında yer alacağı belli olan Devr-i Alem Yıldızlı Geceler Konserleri; yenilikçi tarzı, renkli dünyası ve müzik dünyasının en sevilen simalarıyla eğlence hayatımızın bir parçası olma yolunda.
Kuzey ışıklarından hediyeler
Kaşmir ve ipekten yaratılan özgün tasarımlarıyla 30 yıldır Türkiye ve dünyada tutkuyla sevilen Silk and Cashmere, aşkla dolu bir yeni yıl için sevgiyle tasarlanan ve ilhamını kuzey ışıklarından alan koleksiyonu Aurora’yı yeni yılda sevdiklerine hediye arayan modaseverlerin beğenisine sundu. 1992’den dünyanın en değerli dokularından olan kaşmir ve ipekten yaratılan tasarımlarıyla öne çıkan Silk and Cashmere, ilhamını kuzey ışıklarından alan yeni koleksiyonu Aurora’yı sevdiklerine eşsiz bir hediye vermek isteyenler için tasarladı. Kaşmirin eşsiz dokusunu ve ipeğin ışıltısını bir üst seviyeye taşıyan koleksiyonda, rafine bir zevke hitap eden Aurora’nın özgün renklerini ve birbirinden çarpıcı örgü oyunlarıyla triko işçiliğinin en seçkin örnekleri yer alıyor. Yeni yıla sıcak dokunuş Silk and Cashmere Kreatif Direktörü Yasemin Zamanpur, “Aurora koleksiyonumuz, kuzey ışıklarının gökyüzünde olduğu kadar, kar üzerinde ve suda yarattığı yansımalardan esinlenilerek tasarlandı. Yeni yıla girerken modaseverleri kuzey ışıklarının kaşmir üzerindeki büyülü yansımalarını hissedecekleri Aurora koleksiyonumuzu keşfetmeye davet ediyoruz. Kış aylarının soğuğunda sıcacık hissettirecek kaşmir ve ipekten oluşan bu koleksiyonumuz, en iyi hediye alternatiflerinden biri olacak” dedi. Silk and Cashmere Aurora koleksiyonu silkandcashmere.com ve Silk and Cashmere mağazalarında modaseverleri bekliyor.