Evreni başka türlü düşünmek, görmek ve göstermek mümkün diyen ünlü ressamın 18 metrelik tablosu adas İstanbul’da sergileniyor.‘da izlenebiliyor.
Londra merkezli, Türk-İngiliz çağdaş sanatçı Seçil’in sergi için özel üretilmiş olan resimleri 30 Mart – 4 Mayıs 2024 tarihleri arasında adas İstanbul’da ziyaretçileriyle buluşuyor. Seçil, ilgiyle beklenen bu sergisini yaşamın içerisinde bireyin Olma Hali fikri etrafında oluşturdu ve Olma Hali ve Harmoni adlı 2 kilit eser üretti. İki ülke arasında köprüler kuran ressamın İngiltere’den yola çıkarılarak, ana taşıma sponsoru THY ve diğer taşıma sponsoru ALFA Freight ile İstanbul’a ulaştırılan ve bir voleybol sahası uzunluğundaki 18 metrelik Being (Olma Hali) 12 parçadan oluşuyor. Sergide 1,80m x 18m boyutundaki bu muhteşem eserinin yanı sıra Seçil’in modüler bir kurguyla 30x30cm boyutunda 30 parça tuvali birleştirerek oluşturduğu çalışması (Harmoni) da yer alıyor. Seçil, geçirdiği dönüşüm yolculuğunda aynı zamanda kendisine soyadı olarak da seçtiği Being’i (Olma Hali) sergisinin ismi olarak da belirlerken, “Her şeyde bir varlığı parıldatan benim olma halimdir” diyen Rupert Spira’nın kitabi ve onun Oxford’da katıldığı söyleşisi ve meditasyon pratikleri ile ilişkilendiriyor. Spira’nın yanı sıra yaptığı okumalar ve deneyimlerinde sanatçı, çok erken yaşlarında keşfettiği alana kendini bırakabilirken bulmuş olduğunu belirtiyor. Serginin tamamındaki kurgu bu metafizik alanla ilişkilendiriliyor. Ressamın yapıtları genelde, soyut kavramları ve deneyimleri aktarmak için çeşitli formlar kullanarak ve metafizik içgörüleri geometri dili aracılığıyla estetik bir görsel forma dönüştürerek sanatsal ifadesini buluyor. Tuvallerinde geometri evreninden esinlenen desenlerin sembolik önemi keşfedilirken metafizik alemin ve içsel deneyimlerin farklı yönleri de temsil ediliyor. Burada bir açıdan sanat eserlerinin felsefi sorgulamaların görsel bir tezahürü olarak nasıl hizmet ettiği, spiritüel kavramların ve matematiksel kesinliğin birbirine bağlılığını nasıl somutlaştırdığı da görülebiliyor. “Köprüler kurma” niyetini eserlerine taşıyan Seçil’in geometrik evreninde soyut kavramlar ile somut formlar arasında kurduğu etkileşim çok çarpıcı. Çalışmalarında metafizik ve geometri arasındaki simbiyotik ilişkinin altını çizen Seçil’in sanatsal pratiğinin önemi üzerine düşünmek isteyenler sergiyi ilk elden deneyimlemeye davet ediliyor. Kendisini yaşam, sanat ve yaratıcılık ile besleyen ve üreten bir sanatçı: Seçil Dış dünya ile kurduğu ilişkileri derinlemesine gözden geçirme ve çıktığı içsel yolculuklarla kendini baştan yaratma gücüne sahip Seçil, bilincin ötesinde evrenle bütünleşme yolculuğunda derinlemesine deneyimlere giriyor. Zaman ve mekânın ötesinde, kimliklerden arınmış̧ saf kaynağa ulaşmak ve hayata birleştirici bir ruh katarak, bağ kuracak hayali alanlar yaratarak resimlerine hayat veriyor. Renk, ışık, dokusal katmanların ana unsurlar olduğu her eserinde bir dizi duyguyu, fiziksel, zihinsel ve enerjik rezonansı, evreni başka türlü düşünmenin, görmenin ve göstermenin mümkün olduğu gerçeğine ulaşmaya odaklanıyor. Sanatçı kimliğini, bağımsız, çokuluslu bir şekilde ifade eden yaratıcı ve girişimci olarak sanat ortamında kendine özgü bir durusu ile birleştiren Seçil, “20 yılı aşkın sanatçı deneyimimde gözlemlediğim, anladığım ve geliştirdiğim tüm konuların, kendimi kanal olarak gördüğüm bu üretimlerle daha iyiye doğru ilerlemeye odaklandığını fark ettim. Bu serginin tamamında sergilenen eserlerde kişisel ve sanatçı yaşamımdaki tüm deneyimlerimde, bireyin nefesinin, zihin ve kalbi arasındaki senkronizasyonun ve olma halinin uyum içerisinde var olmasının ötesinde hiçbir şeyin önemi olmadığına vurgu yapmak istedim. Bu bağlamda da sanatçı olarak ürettiğim eserlerin üretim esnasındaki üretim niyeti ve hem içerik hem de görsel gücün yarattığı atmosfer ve içinde bulunduğum dönemin yaşama kattığı değerle ilgileniyor, sonsuzlukta en ideal ve güzel olanı arıyorum” dedi. Seçil, saf bir varlık olarak yaşamın derinliğini resimleriyle yüzeye çıkarıyor. Eserlerinde, soyut düşünceler, duygular, zihinsel durum faaliyetleri, bağlantılar tarafından renklendirilen temel benliğimize ve bilincimize atıfta bulunuyor. Bir başka deyişle, resimlerinde kendini formlardan özgürleştirip varoluşla yeniden bağlantılandırıyor, hayatı kapsayıcı bir şekilde kucaklıyor, bilinmeyendeki sonsuz bir mekânın simgesi olan ve evren ile bir olmanın sembolü olan resimler yaratıyor. Sergi 4 Mayıs 2024 tarihine dek adas İstanbulİNGİLİZ EDEBİYATININ EN GÜÇLÜ KALEMLERİNDEN JOHN FOWLES’UN GÜNLÜKLERİNDEN OLUŞAN GÜNCE’NİN İLK CİLDİ,AYRINTI YAYINLARI’NDAN ÇIKTI!
Ayrıntı Yayınları, Koleksiyoncu ve Büyücü gibi unutulmaz eserleriyle tanınan İngiliz romancı, hikâyeci, şair ve deneme yazarı John Fowles’un günlüklerinden oluşan iki ciltlik Günce’nin ilkini okurlarla buluşturdu! Mit ve gizemi, gerçekçilik ve varoluşçu düşünceyle birleştiren romanlarıyla yüzyılın önemli yazarları arasında yer alan Fowles’un Günce’sinin ilk cildi, yazarın hayatına dair dokunaklı bir portre sunarken edebi evrimini adım adım takip ediyor. Bu özel eser, yazarın hayatını, yaratım süreçlerini, dönemin entelektüelleriyle ilişkilerini olduğu kadar kişisel ilişkilerini, özel ilgi alanlarını, hobilerini, izlediği filmleri, etkilendiği yazarları ve zengin duygu dünyasını da gözler önüne seriyor.
John Fowles’un kendi sesinden hayatı ve sanatı anlatan, okuru edebi keşfe davet eden eseri Günce’nin ilk cildi, Süha Sertabiboğlu’nun çevirisiyle Ayrıntı Yayınları’nın Lacivert Kitaplar’ı arasındaki yerini aldı. 2003-2006 yılları arasında Jonathan Cape tarafından İngiltere’de, Alfred Knopf tarafından ABD’de yayımlanan bu cilt, yazarın Oxford’daki gençlik yıllarından başlayarak 1965 yılına kadar olan dönemini kapsıyor. Fowles’un edebi evrimini derinlemesine anlama fırsatı sunan ve yazarın dünyasına içten bir yolculuk vaat eden kitabın ikinci cildi ise önümüzdeki aylarda yayımlanacak.
John Fowles’un Günce’si, yazarın yaratıcı gelişimini ve edebi başarısının perde arkasındaki karmaşıklıkları anlamamıza olanak tanır. Kitap, Fowles’un Oxford’daki öğrenciliğinden, Fransa’daki üniversitede öğretim üyeliğine ve Yunan adası Spetsai’de İngilizce öğretmenliği yaparken geçirdiği döneme detaylı bir bakış sunar. Bu süre zarfında, Büyücü adlı eserinin temellerini atmaya başlar ve ilk romanı Koleksiyoncu’nun sinema uyarlaması çekilmeye başlanır.
Fowles’un düşünce dünyası, aşk, evlilik, yaratıcılık ve başarı gibi temel temalarla derinlemesine meşguldür. Özellikle, günlüklerin sayfalarında Fowles’un kelimelerinden dökülen dürüstlük ve samimiyet, okuru yazarın düşünce dünyasına yaklaştırır. İleride eşi olacak ama tanıştıklarında evli olan Elizabeth ile yaşadığı ilişki ve evliliğe dair notlar, yazarın duygusal zenginliğini yansıtır.
Fowles’un kendi gözlemleri ve düşünceleri, dönemin sosyal ve kültürel bağlamına ışık tutar. Edebiyat dünyasındaki yerini bulma çabaları, kitabın önemli bir temasını oluşturur. Yazarın yazma süreçlerine, fikirlerine ve içsel çatışmalarına dair bu yaklaşım, güncenin okuma deneyimini zenginleştirir. Eser, günce olmasının yanı sıra henüz gelişmekte olan bir yazar ve eleştirmen, kuşbilimci ve bahçıvan, tutkulu doğa bilimci ve gezgin, sinemasever ve eski kitap koleksiyoncusu olan Fowles’u da görünür kılar.
Yıldız Tilbe yazdı, Hilal Altın seslendirdi: Canın İsterse
Sözleri Yıldız Tilbe’ye ait olan “Canın İsterse”yi seslendiren Hilal Altın müzik dünyasında yeni bir soluk getirdi.
“2016 yılında aramızdan ayrılan usta sanatçı Hüseyin Altın’ın izinden giden ve dilleri pelesenk olan şarkılarıyla dikkatleri üzerine çeken kızı Hilal Altın, müzik dünyasına yeni bir soluk getirmeye hazırlanıyor. Söz ve müziği Yıldız Tilbe’ye ait olan “Canın İsterse” adlı eseri, Hilal Altın’ın yorumuyla dinleyicilerle buluştu.
Bu kez de duygusal bir şarkıyla sevenlerinin karşısına çıkan Altın’ın single çalışması “musicom” imzasını taşıyor, şarkının müzik yönetmenliğini ise Ercan Bal üstlendi. Klip için her detayla bizzat ilgilenen Hilal Altın, eserine büyük bir özen ve güvenle yaklaştığını ifade etti.
Karaköy Andrea’da Enes Bilal taş tarafından çekilen klibin yayınlanmasıyla birlikte, Hilal Altın gördüğü ilgiden oldukça memnun. Sanatçı, klibin çekim sürecinde yaşadığı deneyimlerle ilgili şunları söylüyor, ‘Klibin her aşamasında titizlikle çalıştık ve ortaya gerçekten anlamlı bir iş çıktı. Enes Bilal aş’ın yönetmenliğindeki klip, şarkının duygusal atmosferini mükemmel bir şekilde yansıtıyor.’
Hilal Altın, “Canın İsterse” ile dinleyicilerine duygusal bir müzik ziyafeti sunarken, şarkının başarılı klibiyle de adından söz ettirmeye devam ediyor.
Yıldız Tilbe imzalı şarkının sözleri şöyle:Canın isterse gel istemezse gelme
Seni bekleyemem olduğum yerde
Canın isterse gül istemezse gülme
Sana ağlayamam aşk için bile
Bu kaçıncı yalan hem bile bile
Gönül senden soğumuş haberin yokmuş
Bu kaçıncı yalan göz göre göre
Gönül senden soğumuş haberin yokmuş
Hadi herkes yoluna
Herkes kendi noktasına
Bir arada olmazdık
Beraber mutlu olamazdık
Aslı İsbir’in “BİR BAĞIMLININ BAŞUCU NOTLARI KİTABI” Yayınladı
Aslı İsbir’in kendi bağımlılıklarından yola çıkarak yazdığı “Bir Bağımlının Başucu Notları Kitabı” raflarda yerini aldı. Sağlığına kavuşarak yaşadıklarından güçlenerek çıkan İsbir, bu kitap içinizde ki bağımlı kişilik ile tanışıp onu yönetebilmen için yazıldı diyor ve ekliyor; Bağımlı kişilik özelliğine sahip insanlar için bağımlılıkları hayata köklenme biçimidir. Sağlıklı bağımlılıklarınız olursa hayata daha sağlam köklenirsiniz ve bağımlı kişilik özelliğiniz pozitif bir güce dönüştürebilmenin huzurunu yaşarsınız. Bu kitap ile bunları adım adım anlatıyorum..
Arka Kapak Notu;
Bağımlılık seni de mi esir aldı? Cevabın ne olursa olsun umutsuzluğa kapılma.
Sağlığına kavuşmuş bir bağımlının gerçek ve samimi itirafları ile dolu bu kitapta, bağımlılığın karanlık dehlizlerinde kaybolmanın nasıl bir şey olduğunu hissedecek, bağımlı kişiliği nasıl bir güce dönüştürebileceğini öğreneceksin.
Yazarın eğitimleriyle harmanladığı deneyimleri, kurtuluş yolunda ilerlerken sana rehberlik edecek. Her sayfada yalnız olmadığını hissedecek kendini daha iyi anlayıp hatalarından ders çıkaracaksın.
Eğer,
Bağımlılığın esaretinden kurtulmak için çabalıyorsan,
Yakınının yaşadığı bu karanlığı anlamak istiyorsan,
Bağımlılığın karanlık yüzünü ve kurtuluşun umut dolu ışığını keşfetmek istiyorsan,
Bu kitap sana içindeki bağımlı kişiliği bulup onunla yaşamayı öğrenmen için yazıldı
2-5 Mayıs tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde dördüncü edisyonu gerçekleştirilecek olan İstanbul Dijital Sanat Festivali’nin ön gösterimi İtalya’nın Milano şehrinde yapıldı.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle, PASHA Bank ana sponsorluğunda, Mezo Dijital tarafından düzenlenen 4.İstanbul Dijital Sanat Festivali’ninön gösterimi İtalya’nın Milano kentinde gerçekleştirildi.
Dijital sanatlar alanında önemli isimlere, ulusal ve uluslararası sanatçılara, etkinlik, atölye ve panellere, işitsel ve görsel şovlara ev sahipliği yapacak olan festivalin ön gösterimi sanatseverlerden beğeni topladı.
Festivalin uluslararası partnerleri arasında yer alan Milano Meet Digital Culture Center’da gerçekleştirilen gösterime Azerbaycan Büyükelçisi Kültür Ateşesi Nigar Qurbanlı, Milano Başkonsolosu Mehmet Özöktem, Milano Ticaret Ateşesi Ahmet Erkan Çetinkayış , dijital sanatın önemli isimleri, uluslararası pek çok sanatçı ve bürokrat katıldı.
Gecede konuşma yapan İstanbul Dijital Sanat Festivali Direktörü Dr. Nabat Garakhanova ‘Türkiye’nin uluslararası alandaki tek dijital sanat festivalini gerçekleştiriyor olmanın ve bu festivalin dünyanın her yerinde ilgi görüyor olmasının gururu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Festivalimizin uluslararası alanda aldığı beğeni, bizim gelecek yıllara olan inancımızı ve motivasyonumuzu da artırıyor. Destek olan tüm paydaşlarımıza, tüm sanatçılara ve festival ekibine teşekkürlerimi sunuyorum’ dedi
2-5 Mayıs tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde “Search Reality” (Gerçekliği Ara) temasıyla düzenlenecek olan Festival, sanatseverlerin dijital dünyayı farklı açılardan deneyimlemesini sağlayacak.
Dijital sanatın ve sanal dünyaların gerçeklik kavramıyla nasıl etkileşime girdiğini ve bu etkileşimin insan deneyimini nasıl dönüştürdüğünü keşfetmeyi amaçlayan festivalin küratörlüğünü; Rahim Ünlü, Julie Walsh, Samed Karagöz, Niyazi Erdoğan ve Yapay Zeka Avind üstlenecek.
Festivalin sponsorları arasında Anadolu Ajansı, Turkish Airlines, Turk Telekom, İTÜ, Tosyalı Holding, Sofitel İstanbul, DİSAD, ON TV, Art Tv,Power App, FH İletişim, Adintrection, Gauss, Narbulut, Renosans, Meta Yapı, Sustainable, Meet, Radiance VR, Unemeta, Unfocus ve Daima İstif Makinaları yer alıyor.
Yılın merakla beklenen, iddialı filmlerinden Paranoya’nın, yıldız isimlerden oluşan oyuncu kadrosu tamamlandı. Bir gazetecinin paranoyası nedeniyle başına açtığı komik ve tuhaf işleri konu alan film, hikâyesi ile olduğu kadar dev oyuncu kadrosuyla da adından söz ettirecek.
Hem güldüren hem düşündüren hikâyesi ve oyuncu kadrosuyla adından söz ettirecek olan “Paranoya” filminin kadrosu tamamlandı.
Önümüzdeki aylarda çekimlerine başlanacak olan filmin başrollerinde Onur Buldu, Ege Kökenli ve Bülent Şakrak yer alıyor. Paranoya; Füsun Demirel, Cihat Tamer, Hüseyin Avni Danyal, Ayşen İnci, Osman Alkaş, Metin Yıldız, Canan Atalay, Adem Yılmaz, Ebru Şam gibi birbirinden ünlü isimlerden oluşan dev bir kadroya sahip.
KOMEDİ VE DRAMI HARMANLAYAN FİLM, TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL PSİKOLOJİK YAPISINA DA AYNA TUTACAK!
Merakla beklenen Paranoya filmi; üniversite öğrencisiyken yazdığı bir şiir yüzünden hapse atılan, hapisteyken babasının cenazesine katılamamasından dolayı paranoyası başlayan Muntazam (Onur Buldu) adlı bir gazetecinin başından geçenleri konu alıyor. Film, yıllar sonra paranoyası nükseden Muntazam’ın başına açtığı tuhaf ve komik işleri eğlenceli bir dille ele alırken Türkiye’nin yakın geçmişine, bugününe ve toplumun psikolojik yapısına da ayna tutuyor.
Komedi ve dramı harmanlayan Paranoya’nın yönetmen koltuğunda Cengiz Özkarabekir oturuyor. Yapımcılığını D Sinema’nın, senaristliğini Kubilay Zerener’in üstlendiği filmin senaryo danışmanlığını ise Ahmet Ümit, Mehmet Çağçağ ve Dr. Samuray Özdemir yapıyor.
Çekimleri İstanbul ve Lüleburgaz’da gerçekleştirilecek olan iddialı filmin, sonbahar aylarında vizyona girmesi planlanıyor.
SALMAN TİN KÖKLERİNE DÖNDÜ
KÖFN grubunun solisti Salman Tin ilk solo çalışması ‘Abdal’ ile sevenlerinin karşısına çıktı. 7 şarkıdan oluşan albüm Salman Tin’in ailesinin geldiği Anadolu Abdal kültürüne bir övgü niteliğinde. Anadolu’nun kültürel zenginliğinin 70’lerin müziklerinin modern yorumlarıyla birleştiği albümde Salman Tin, dünyaca ünlü Daft Punk grubunun mastering mühendisi Chab ile çalıştı…
Birçok hit şarkıya imza atan KÖFN grubunun diğer yarısı, solisti Salman Tin ilk solo albümü ‘Abdal’ı yayınladı. Çıkış parçası ‘Abdal’ ise albümle aynı adı taşıyor. Salman Tin Neo-psychedelic tarzdaki 7 şarkıdan oluşan bu albüm ile müzikte yepyeni sulara yelken açıyor. Albümde çarpıcı ritimler, nostaljik sound’ların modern yorumlarıyla bir araya geliyor. 70’leri kasıp kavuran rock ve elektronika ‘Abdal’ın aynı zamanda büyük derinlik içeren şarkılarında günümüze ulaşıyor.
Salman Tin albümde Barselona merkezli yapımcı Eren Erdol ve Daft Punk\’ın Grammy ödüllü mastering mühendisi Chab ile iş birliği yaptı. Coşkulu bir modern zaman ozanı olarak karşımıza çıkan Salman Tin tarzını belirlerken efsanene müzisyen Neşet Ertaş’tan etkilendiğini söyledi. Salman Tin ‘Abdal’da sahip olduğu yerel kültürel zenginlikleri Neo-psychedelic tarzdaki şarkılarla evrensel bir platforma taşıyor.
Salman Tin “Ailem Anadolu Abdal kültüründen geliyor. Bu kültürün son temsilcisi olarak gitar çalma tarzımı bu mirastan esinlenerek geliştirdim. Yıllarca bu tarzda gitar çalarak beste yaptım. Gerçekten zordu. Son düzlükte Eren Erdol ile Barcelona’da buluştuk. O noktadan sonra her şey hızlandı. Zaten yıllar içerisinde pişmiş şarkıları düzenleyip kaydettik. Mutlu bir sonuç oldu” dedi.
GENÇLER YARARINA EGİAD’DAN BAHAR FESTİVALİ
Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) genç sporcular için yola çıktı. EGİAD, sosyal sorumluluk proje kapsamında geliri, EGİAD Ortaokulu Spor Salonu’na aktarılmak üzere geniş katılımlı bir EGİAD Bahar Festivali düzenleyecek. EGİAD Bahar Festivali geliri için Türk tasarımcıların ürünleri satışa sunulurken organizasyon sayesinde hem tasarımcılarla İzmirlilerin buluşması sağlanacak hem de voleybolcu gençlerin başarısı için EGİAD Ortaokulu’na Spor Salonu yaptırılacak. EGİAD Bahar Festivali organizasyonu, 3 Nisan’da Swiss Otel Büyük Efes İzmir’de düzenlenecek. Oyuncu ve sunucu Ceyda Düvenci’nin konuk konuşmacı olarak katılacağı şenlik havasında düzenlenecek organizasyon, gençler için hem motivasyon yaratacak hem de başarılarına büyük katkı sağlayacak. EGİAD Konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyerek, festivali kamuoyunun bilgisine sundu. Toplantıya basın mensuplarının yanısıra EGİAD Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, Başkan Vekili Başak Çayır Canatan, Yönetim Kurulu Üyeleri Ali Kolcu, Ceren Sertdemir Yavuz, Zerrin Ülken ve iş insanı Ferah Sancak katıldı.
EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, EGİAD olarak 2004 yılında yapılarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlanan okula Derneğin hala destek olduğu belirtilerek, okulun gelişmesi ve yenilenmesi için sık sık proje üretildiğini ifade etti. Kodlama Eğitimleri, 3D (3 boyutlu tasarım) Modelleme, Cep Telefonu Yazılım Eğitim, Tübitak 4006 Proje Çalışmaları ile bugüne kadar başarılı çalışmalarıyla adından söz ettiren okulun her zaman arkasında olduklarını kaydeden Yelkenbiçer, “EGİAD Ortaokulu Voleybol Takımı, son yıllarda müsabakalarda, spor salonu olmamasına rağmen elde ettikleri başarı ve özverili çalışmalarıyla göğsümüzü kabarttılar. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında bu gençlerimize destek olmak istedik.” dedi. Spora ve sporcuya desteklerinin her daim olduğunu vurgulayan Yelkenbiçer, “Okulumuzun voleybol takımı iki senedir derecelerle bizleri onurlandırmaktalar. Bir gün bu takımımızda yetişen gençlerimizin uluslararası büyük başarılarıyla gururlanacağımıza inanıyoruz. Yüce Atamızın söylediği gibi “Açık ve kesin olarak söyleyeyim ki sporda başarılı olmak için bedensel dayanıklılık kazanmak kadar, halkın sporun içeriğini ve değerini anlamış olması, içtenlikle sevmesi ve ulusal bir görev olarak görmesi gerekmektedir.” Sporu içtenlikle sevmeli ve desteklemeliyiz” diye konuştu.
Çocuklarımız için bir bahar gününde şenlik havasında bir EGİAD Bahar Festivali düzenleyerek hem moral vermek istedik hem de bir fayda yaratmayı amaçladık. Bu amacımızda bize desteğini esirgemeyen Swiss Otel Büyük Efes İzmir’e ve Ferah Sancak’a teşekkür etmek isteriz” diyen Yelkenbiçer, “EGİAD Ortaokulu Spor Salonu’nu 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’mıza yetiştirmek istiyoruz. Bu spor salonunun tamamlanması için, bu EGİAD Bahar Festivali’nden elde ettiğimizin gelirin tamamının bu salonun yapımına ayıracağız. EGİAD Bahar Festivali’ne katılanlara şimdiden teşekkür ediyoruz. Çok önemli bir projeye katkı vermiş olacaklar. Tasarımcılarımızı, tasarımlarını sergilemek üzere stand açmaya davet ediyor ve herkesi çocuklarımıza yönelik bu proje için küçük de olsa katkı vermek üzere EGİAD Bahar Festivali’ne katılmaya davet ediyoruz” dedi.
EGİAD Bahar Festivali, 3 Nisan Çarşamba günü Swiss Otel Büyük Efes’te gerçekleşecek. Kermes’in stand ve sponsorluk gelirleri EGİAD Ortaokulu Spor Salonu’nun yapımında kullanılacak.
Bodrum’da 12 Ay Turizm Zor Değil! Recai Çakır ‘’BODRUM’DA 365 GÜN TURİZM’’ İçin Kolları Sıvadı
Bodrum’da, özellikle sağlık turizmi adına yapmış olduğu başarılı çalışmalarla, 12 ay boyunca sürdürülebilir turizmi ispat eden duayen turizmci Recai Çakır, BODRUM-HEDEF 365! ZOR DEĞİL! ‘’365 GÜN TURİZM’’ projesini hayata geçiriyor. Sianji Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Recai Çakır, Sianji Well-Being Resort Hotel’de hem holistik wellbeing hem termal turizm odaklı basın toplantısında, Bodrum’da 12 ay turizm konsepti, ayrıca yeni holistik ve bütünsel sağlık yatırımlarıyla ilgili projelerini paylaştı.
‘’2024 yılında da yeni holistik ve bütünsel sağlık programlarımızla iddialıyız’’
Türkiye’ye sağlıklı yaşam ve detoks turizmini kazandıran, Avrupa’nın En İyi Sağlıklı Yaşam ve Spa Merkezi, Avrupa’nın En İyi Resort’u dahil olmak üzere uluslararası alanda 32 ödülün sahibi Sianji Well-Being Resort, Dünya Lüks Spa Otelleri arasında da Türkiye’den ödüle layık görülen tek otel. Master Detoks, Raw Food, Ketojenik ve Antiaging Beslenme programları gibi ‘’kişiye özel’’ alternatifleriyle dünya trendleri tabanlı, ülkemizin sağlık ihtiyaçları doğrultusunda programlarını yenilediklerini belirten Çakır; ‘’Ülke tanıtımımız için Bodrum’da bir ilk olan Türkiye’nin en iyi ve en değerli termal suyuna sahip Bodrum termal turizm hamlesini hayata geçirdik. Sianji Hotels grubu olarak 15. yılımızı tamamladık. Türkiye’nin turizmdeki gücünü tüm dünyaya göstermek istiyoruz. Bodrum’daki emsal projemiz Sianji Well-Being Resort ile ultra lüks sağlık hizmeti vermemiz yanında, Türkiye’nin sağlık üssü Bodrum Gümüşlük-Turgutreis-Kadıkalesi hattında wellbeing kültürünü oluşturduk. 2024 yılında da yeni holistik ve bütünsel sağlık programlarımızla iddialıyız. Misafirlerimizin sağlığını tüm yönden ele aldığımız otelimizde, bu ay itibarıyla fizik tedavi hizmetlerini de vermeye başladık. Pandemi süreciyle artan kronik ağrılar, bel, boyun ve sırt ağrıları, romatizmal problemler, ortopedik tüm rahatsızlıklar gibi birçok can sıkıcı sağlık sorununa çözüm sunacak; manuel terapi, akupunktur, kayroprakti, klinik pilates gibi kişiye özel yöntemlerle, aynı zamanda zengin mineralli termal su havuzlarımızla şifa sunmak için tüm Türkiye’nin ve dünyanın sağlığı adına atılıma geçmiş bulunmaktayız.
‘’Bu eşsiz ve doğal kaynağı, Bodrum’da turistik açıdan kullanılabilir hale ilk ve tek getiren biz olduk.’’
İnsan bedeninin ihtiyacı olan tüm minerallerin oteldeki termal suyun içinde mevcut olduğunu ifade eden Çakır, yaz tatili ile bilinen Bodrum sahillerinde nasıl termal su yatırımı yaptığını da aktardı: ‘’İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zeki Karagülle, Türkiye’nin tüm kaplıcaları içerisinde en değerli su raporunu vermiştir. Termal su doğal bir kaynak. Otelimize yakın, 648 metre bulunmuş suya 550 metre hat döşedik. Bu eşsiz ve doğal kaynağı, Bodrum’da turistik açıdan kullanılabilir hale ilk ve tek getiren biz olduk. Termal su temel anlamda 5 derde deva: Eklem hastalıkları, özellikle sedef, mantar, akne gibi cilt hastalıkları, kısmı felçleri kısa sürede tedaviye yardımcı, ameliyat veya kaza sonrası kırık-çıkıkları kısa zamanda iyileştirmeye yardımcı özelliği, özellikle en çok zarif hanım misafirlerimizin dikkatini çeken zayıflatmaya yardımcı özelliği.
Bodrum’un ilkleri Sianji’den: İster yaşa ister kirala residence işletme modeli
Dünyanın 7 harikasından Babil’in Asma Bahçeleri konseptinden esinlenerek inşa edilen Sianji Residence, Türkiye’de ilk kez uygulamaya geçirdiği “İster yaşa ister kirala” konseptine sahip. Tamamı deniz veya havuz manzaralı residence ve villalar, sadece yaz sezonunda değil, ömür boyu 5 yıldızın üstünde bir konfor yaşanmasına imkan sunuyor. Projeden bir mülk satın alan yatırımcılar, Türkiye’de ilk kez uygulanan ‘İster yaşa, ister kirala’ konsepti içerisinde yatırımlarını diledikleri şekilde değerlendirebiliyorlar. Konuyla ilgili de açıklama yapan Çakır; ‘’Yatırımcılar, A’dan Z’ye her şeyi düşündüğümüz, sadece valizlerini alıp gelebilecekleri, otelimizin sağlıklı yaşam merkezini ve 3000 metrekare büyüklüğünde ödüllü SPA’sını ücretsiz kullanabilecekleri, hayallerin ötesinde bir konforla evlerinde yaşayabiliyorlar. İsterlerse de mülklerini kiralayarak yüksek getiri sağlayan ve metrekare fiyatları sürekli değerlenen bir gayrimenkulün sahibi olabiliyorlar” dedi. Tüm bu gelişmelere ek olarak, 38 yıllık turizm işletmeciliği ve yatırım danışmanlığı deneyimimizle sektörümüze işletmecilik misyonumuz altında da hizmet veriyoruz. Yatırımcılara yol göstermek, projelendirmeden, inşaatına ve inşaasına, pazarlamasından, konsept yaratılmasına kadar planlı ve tam kontrollü bir iş birliği ve stratejik plan ile işletmecilik yapıyoruz. Farklı ülkelerden gelen talepleri de değerlendiriyoruz.’’ dedi.
Niloya Dijital Dünyasına Mobil Oyunu İle de Mutluluk Katıyor
Türkiye’nin sevilen çizgi film kahramanı Niloya, minik dostları için özel olarak geliştirilen mobil uygulamasında sevenleriyle buluşmaya devam ediyor. App Store ve Google Play’de kısa sürede büyük ilgi gören uygulama, çocukların dijital dünyada keyifli ve öğretici zaman geçirmelerini sağlıyor. Çocuklar için özel olarak tasarlanmış, uygulama kapsamında ses eşleştirme, yapboz, nesne toplama, kıyafet giydirme, fark bulma ve boyama gibi farklı oyunlar ile çocuklar hem eğleniyor hem de yeni bilgiler öğreniyor.
YouTube’da 5 buçuk milyon abone sayısı ile 7’den 70’e herkesin ilgisini çeken Niloya, TRT Çocuk ekranlarında her gün yayınlanan bölümleriyle büyük beğeni topluyor. Müzikalleri kapsamında şehir şehir dolaşan çizgi kahraman, dijital dünyasında mobil oyunu ile de miniklerin en yakın dostu olarak mutluluk dünyasının kapılarını açıyor.
Çocuklara özel olarak tasarlanan uygulama, Niloya’nın ruhunu dijital dünyaya yansıtıyor. Çocuklar mobil oyunlarını oynarken, ailelerin de içi rahat ediyor. Çünkü uygulama, ses eşleştirme, yapboz, nesne toplama, kıyafet giydirme, fark bulma ve boyama gibi eğitici ve öğretici içerikleri barındırıyor.
Niloya mobil uygulaması, 8 farklı oyunda toplam 160 bölümden oluşan içeriğiyle, düzenli güncellemelerle yepyeni deneyimler sunmaya devam ediyor. Kısa sürede 40 binden fazla kullanıcı sayısına erişen uygulama, IOS ya da Android işletim sistemine sahip herhangi bir akıllı telefon ya da tablet aracılığıyla ücretsiz bir şekilde indirilebiliyor.
İlk 5 bindeki öğrencilere burs
Göreve geldiği günden bugüne lise son sınıf öğrencilere nakit olarak eğitim desteği, ihtiyaç sahibi öğrencilere kırtasiye desteği, öğrencilere ücretsiz toplu taşımada abonman, üniversite öğrencilerine burs ve öğrenci evi için özel paket desteğinde bulunan Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, yeni dönemde de eğitimle ilgili dikkat çeken bir müjde paylaştı.
“Eyüpsultan’da kaliteli bir Anadolu Lise’miz var. Hedefimiz bir de Fen Lisesi getirerek ilçemizin eğitim kalitesini artırmak” diye Başkan Deniz Köken, “Liselere Geçiş Sistemi sınavında ilk 5 bine giren öğrencilerimize burs vereceğiz. Başarıya teşvik etme konusunu buradan başlatmak lazım. Eğitimin ve sporun her branşında başarıya koşan, dereceler yapan bir Eyüpsultan arzu ediyoruz” dedi.
Meşher, çocukları İstanbul’un hayali sahneleriyle buluşturuyor
Göz Alabildiğine İstanbul sergisinden ilhamla hazırlanan atölyede, 8-12 yaş aralığındaki çocuklar, İstanbul’un hayali manzaralarının yer aldığı izleme kutularını keşfedecek, ardından kendi hayali sahnelerini tasarlayacak.
İstanbul’un önde gelen disiplinlerarası sergi mekânı Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisi kapsamında düzenlediği atölyelere devam ediyor. 9 Mart Cumartesi, saat 14.00’te gerçekleştirilecek “Hayali Sahneleri İzleme Kutusuna Saklıyorum” isimli atölye, ilhamını sergide yer alan üç farklı izleme kutusundan alıyor.
Akordeon şeklinde sahnelerin birleştirilmesiyle oluşan izleme kutusu (peepshow), diğer bir deyişle üç boyutlu kitap, özellikle 19. yüzyılda içlerinde gizledikleri kocaman dünyayla çocukların en sevdiği eğlence aracı olmuştu. 8-12 yaş grubuna yönelik atölyede önce izleme kutularının tarihi, tekniği gibi konular üzerine odaklanılacak; ardından çocukların merak ve keşfetme isteğini pekiştirerek kendi hayali sahnelerini üç boyutlu hâle getirmeleri istenecek.
*Atölyelere katılım ücretsizdir. Gerekli malzemeler Meşher tarafından karşılanacaktır. Detaylı bilgi ve kayıt için: [email protected]
FRANKOFON FİLM FESTİVALİ BAŞLIYOR
Frankofon Film Festivali, uzun zamandır beklenen ve Fransızca sinemanın en iyi örneklerinin gösterileceği unutulmaz bir edisyon ile geri dönüyor. Sinemaseverler, 21 Mart’tan 30 Nisan’a kadar Türkiye’nin dört bir yanındaki şehirlerde, yepyeni ve çoğu gösterime girmemiş filmlerden oluşan geniş bir seçkiyi keşfetme fırsatı bulacak. Festivalin 2024 seçkisi Frankofon sinemanın başyapıtlarının yanı sıra etkileyici belgeseller ve yenilikçi bağımsız filmler de sunuyor.
Bu yılki ev sahibi şehir ve ilçeler arasında İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Adana, Ayvalık, Diyarbakır, Gaziantep, Çanakkale, Lüleburgaz, Eskişehir ve Mersin yer alıyor.
İsviçre, Belçika, Kanada, Lüksemburg ve Polonya Büyükelçilikleri ile ortaklaşa düzenlenen Frankofon Film Festivali, Uluslararası Frankofoni Örgütü’ne üye veya gözlemci olan Fransızca konuşulan ülkelerin kültürlerini ve Fransızcayı tanıtmayı taahhüt ederken, yaratıcılığın, sanatsal ifadenin ve kültürlerarası diyaloğun bir kutlaması olarak gerçekleşiyor. Bu ortaklıklar, sanatın ve kültürel çeşitliliğin desteklenmesinde uluslararası işbirliğinin önemini vurgulamaktadır.
Festivalin 2024 film seçkisi :
• Ashkal, l’enquête de Tunis, 2023, Youssef Chebbi
• Divertimento, 2023, Marie-Castille Mention-Schaar
• Chien de la casse, 2023, Jean-Baptiste Durand
• Falcon Lake, 2022, Charlotte Le Bon
• Les filles d’Olfa, 2023, Kaouther Ben Hania
• İzmir Uluslararası Kısa Film Festivali seçkisi
• Laisser-moi, 2023, Maxime Rappaz
• La Fiancée du Poète, 2023, Yolande Moreau
• Jules au pays d’Asha, 2023, Sophie Farkas Bolla
• Respire, 2023, Onur Karaman
• Le petit Nicolas – Qu’est-ce qu’on attend pour être heureux?, 2022, Amandine Fredon ve Benjamin Massoubre
• Doppelgänger. Sobowtór, 2023, Jan Holoubek
• Pacifiction, tourments sur les îles, 2023, Albert Serra
2024 için yenilikler neler?
– Daha fazla film (12 uzun ve 4 kısa metraj) ve temsil edilen ülke (10 ülke).
– Festival turu için çok sayıda ek şehir: Adana, Ayvalık, Diyarbakır, Gaziantep, Çanakkale, Lüleburgaz, Eskişehir ve Mersin.
– İstanbul’da Institut français’nin yanı sıra Beyoğlu sinemasında paralel bir program.
– Hacı Bayram Veli Üniversitesi ile ortaklaşa üretilen festival afişi
– Gençleri sinemayla tanıştırmak için okul gruplarına yönelik gösterimler
– İzmir Uluslararası Kısa Film Festivali ile işbirliği
Bu yılki festival için, 12 şehirdeki kültür merkezleri de dahil olmak üzere bir dizi Türk ortak, filmlerin gösterilmesini sağlamak için güçlerini birleştirdi. Etkinlik, tüm iletişimin sağlanması için Hacı Bayram Veli Üniversitesi ile ve kısa filmlerin programlanması için de İzmir Uluslararası Kısa Film Festivali ile işbirliği yaptı.
Institut français Türkiye’nin Görsel-işitsel Ataşesi ve etkinlik sorumlusu Florent Signifredi, çok geniş bir izleyici kitlesine hitap edecek benzersiz, güçlü ve çok çeşitli filmlerden oluşan bu harika programdan çok memnun oldugunu ifade ederek “Bu yılki programda Ashkal (Cinemed’de Antigone d’or & Fespaco’da Etalon d’or), Les filles d’Olfa (Oscar’a aday gösterildi), Chien de la Casse (Fransa’da birçok ödül kazandı) ve Pacifiction (Césars’ta iki ödül kazandı) gibi birçoğu daha önce Türkiye’de hiç gösterilmemiş ödüllü filmler yer alıyor. Programın ötesinde, festival her şeyden önce Fransızca konuşulan dünyayı paylaşmak için keyifli bir fırsat!” diye konuştu.
Başlıca tarihler:
– İstanbul (Institut français): 21-30 Mart 2024
– Ankara (Büyülü Fener, Kızılay): 21-29 Mart 2024
– İzmir (Institut français): 21-29 Mart 2024
İster bir film tutkunu olun, ister sadece yeni sinema ufuklarını keşfetmeye meraklı olun, Frankofon Film Festivali herkes için sürükleyici ve zenginleştirici bir deneyim vaat ediyor.
Afiş tasarımı: Selin Nimet Aydın, Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Ankara
Festival programı hakkında detaylı bilgi için : https://www.ifturquie.org/etkinlik-takvimi/
Art Show: Galeriler Buluşması
24 çağdaş sanat galerisinin bir araya gelerek organizasyonunu üstlendiği Art Show: Galeriler Buluşması, 21-25 Şubat 2024 tarihleri arasında The Ritz-Carlton Residences, İstanbul, B Blok Fulya Girişinde gerçekleşti.
Çağdaş sanat ortamında önemli bir konumda olan galerilerin Türkiye’den temsilcileri, etkinliğin organizasyonunda iş bölümü yaparak belli roller üstlenmenin yanı sıra, bir arada olmanın gücüyle dayanışma odaklı bir sergileme modelini benimsedi. Sanata değer veren kurum ve markaların desteğiyle gerçekleşen sergi, dinamik bir program ve konuşma serileriyle de izleyici, sanat profesyonelleri ve kültür sanat aktörleriyle yoğun ve verimli bir diyalog kurdu. Etkinlik; benzer düşünce ve beklentilerle yola çıkarak, birlikte ve eşitlikçi bir sanat ortamında sergi yapma arzusuyla şekillendi ve ücretsiz olarak ziyaret edilebildi. 10.000’den fazla ziyaretçinin ilgi gösterdiği Art Show, sanatseverler arasında da büyük beğeni topladı.
Art Show: Galeriler Buluşması’nın basına özel ön izlemesi, 19 Şubat 2024’te gerçekleşti ve aynı akşam etkinliğin kurumsal sponsoru, Yapı Kredi Özel Bankacılık’ın sahiplendiği gala yemeği ile devam etti. Davetliler arasında; Yapı Kredi Özel Bankacılık davetlileri, galericiler, sponsor firmaların temsilcileri ve koleksiyonerler yer aldı. Etkinliğin davetlilere özel ön izlemesi ise iyzico ev sahipliğinde 20 Şubat 2024’te kokteyl ikramıyla başladı ve akşamüstü Momo’nun düzenlediği “Happy Hour” etkinliğinde DJ Tankut Karakurt’un performansıyla devam etti. Art Show: Galeriler Buluşması kapsamında,etkinliğin ana sponsoru Bilgili Holding, 22 Şubat 2024 akşamüstünde özel davetlileri The Ritz-Carlton Residences, İstanbul’un sayılı Penthouse’larından birinde ağırladı.
Etkinlik boyunca, sanatseverlerin ilgisini çekecek bir dizi etkinlik düzenlendi. Damat/Tween ve House of Beadzz gibi markaların özel ürünlerini sergilediği alanda satışlar yapıldı. Ayrıca, Avant D’Art etkinliği ziyaretçilerle röportajlar gerçekleştirdi. Yiyecek ve içecek servisi ise Momo ve The Whirl Roastery tarafından sağlandı.
İstanbul’un kültür sanat yaşamına değerli katkılar sağlayan, Bilgili Holding’in ana sponsorluğunda ve Yapı Kredi Özel Bankacılık’ın kurumsal sponsorluğunda gerçekleşen sergide, farklı galerileri ortak bir dil altında toplayabilmek adına mimari tasarımı Emre Arolat (EAA) ve Murat Tabanlıoğlu (TA) ortaklaşa üstlenirken, TBWA iletişim ve kurumsal kimlik desteği sağladı. Etkinliğin video içerik geliştirme stratejisi ve dokümantasyonu AVANT D’ART tarafından gerçekleştirildi.Yöntem Communications ise halkla ilişkileri yürüttü. Etkinlik, İBB Kültür AŞ ve Şişli Belediyesi’nin reklam ve tanıtım desteğiyle düzenlendi. Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörlüğünü üstlendiği Jaguar etkinlikte ulaşım sponsoru olarak yer aldı. Etkinliğin Sanat Sohbetleri ise Tosyalı Holding tarafından desteklendi. iyzico, Knauf, Damat Tween ve Nart Sigorta ve Reasürans Brokerliği’nin yanı sıra Vestel, Kalebodur, Jotun, Zuhal Müzik, Atelier Rebul, Yunus Karma, Mozaik, Mudo Concept, House of Beadzz, Duran Doğan Packaging, ABC Deterjan, Elta360 x ArtPick, RepublikaAparts, TOST, 400°C Pizza, Bakırkazan, Uludağ ve Prosense Güvenlik çeşitli alanlarda destek verdi. Etkinliğin medya sponsorluğunu ise Aposto, ArtDog, ARTtv, Binat Mimarlık Medya Grubu, Canvas Magazine, Eventmag, Gentleman, Hello!, ICON dooh, L’Officiel Türkiye, Maison Française, Marketing Türkiye, Oggusto, Oksijen, Panoffect, Strolling Istanbul, Şalom Gazetesi, XXI Mimarlık ve YUZU üstlendi. Ayrıca ziyaretçiler, etkinlik süresince destek veren Minoa, Momo ve The Whirl Roastery’nin çeşitli hizmetlerinden yararlanabildi.
Katılımcı galeriler arasında Ambidexter, Anna Laudel, Art On İstanbul, artSümer, Bosfor, BüroSARIGEDİK, C.A.M Galeri, Ferda Art Platform, Galeri 77, Galeri Nev İstanbul, GALERIST, KAIROS, Martch Art Project, MERKUR, Öktem Aykut, PG Art Gallery, PİLOT GALERİ, Pi Artworks, PILEVNELI, Rıdvan Kuday Gallery, Sanatorium, THE PILL, Versus Art Project ve x-ist yer aldı.
3 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek Runtalya Maratonu’nda Tohum Otizm Vakfı Tohum Güneşleri adımlarını otizmli çocukların eğitimi için atacak. [email protected] adresine mail gönderebilirsiniz.
11 yıldır yardımseverlik koşularında yer alarak gönüllü koşucuları ile daha çok otizmli çocuğun eğitime ulaşmasını sağlayan Tohum Otizm Vakfı, tüm sporseverleri “Tohum Güneşi” olarak 3 Mart 2024 tarihinde gerçekleşecek Runtalya Maratonu’nda koşmaya çağırıyor. Yardımseverlik koşularında yer alarak Tohum Otizm Vakfı’na destek olan gönüllü koşucular “Tohum Güneşi” olarak adlandırılıyor. Tohum Güneşleri, yardımseverlik koşusu kapsamında bağış kampanyaları oluşturup iyilik peşinde koşma nedenlerini aile, dost ve tanıdık çevrelerine e-posta, WhatsApp, sosyal medya vb. iletişim araçlarıyla duyurarak otizmli çocukların niteliklli ve özel eğitime ulaşmalarına destek çağrısında bulunuyor. Böylece Tohum Güneşleri aynı zamanda otizmin farkındalığının artmasına da ciddi bir katkı sağlıyor. Tohum Otizm Vakfı, şimdiye kadar 5 bin 907 Tohum Güneşi ile 59 bin 492 bağışçıya ulaşarak 307 otizmli çocuğun nitelikli ve özel eğitime ulaşması için destek sağladı. Runtalya Maratonu’nda da yer alacak vakıf, gönüllü koşucuları ile adımları eğitim desteğine dönüştürecek. Yardımseverlik koşusu hakkında daha detaylı bilgi almak ve Tohum Güneşi olmak için; www.tohumotizm.org.tr adreslerini ziyaret edebilir ya daAmgen Scholars 2023 mezunları Türkiye ofisini ziyaret etti
Amgen Scholars programının 2023 mezunları, Amgen Türkiye ofisini ziyaret etti.
Dünyanın önde gelen biyoteknoloji şirketlerinden Amgen’ın, Amgen Vakfı aracılığıyla yürüttüğü global araştırma deneyimi programı Amgen Scholars programının 2023 mezunları, Amgen Türkiye ofisini ziyaret etti. Geçtiğimiz yılki programa dahil olan öğrencilerin 27 Şubat 2024 tarihinde gerçekleştirdikleri ziyarette, Amgen Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman ve Yönetim Ekibi tarafından ağırlandılar. Ziyaret çerçevesinde, program süresince elde ettikleri deneyim ve kazanımları dile getiren program katılımcıları değerli paylaşımlarda bulundular.
“Bilim eğitimini teşvik ediyoruz”
Ziyaretleri için 2023 yılı mezunlarına teşekkür eden ve Amgen olarak gençlerde bilim tutkusu yaratmak adına yenilikçi projelere imza attıklarını belirten Amgen Türkiye Genel Müdürü Güldem Berkman program hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Amgen olarak hastaların hayatına değer katacak ilaç ve tedaviler geliştirmenin yanı sıra, Amgen Vakfı bünyesindeki projelerimizle gençlere daha kaliteli bir bilim eğitimi sunmak için çalışıyoruz. Global olarak 2007 yılında çalışmalarına başlayan Amgen Scholars Programı’na, 5,300’den fazla öğrenci katılmış durumda. Katılımcıların %58’inin kadınlardan oluşması bizim için ayrıca mutluluk verici. Amgen Türkiye olarak Amgen Scholars Programı’nın önemli parçalarından biriyiz. Kurulduktan sadece iki yıl sonra, 2009’da programın Türkiye ayağını devreye aldık. O günden bu yana 13 üniversiteden toplam 71 öğrencimizin, Avrupa’nın önde gelen eğitim kurumlarının yaz dönemi araştırma programına dahil olmasını sağladık. 2023’te ise ülkemizden toplam 523 başvuru arasından 11 öğrencimiz yine bu yolla programa kabul aldı. Bugün bu arkadaşlarımızı ağırlamaktan onur duyuyor, ziyaretleri için bir kez daha teşekkür ediyoruz. Önümüzdeki yıllarda bu sayının daha da artmasını amaçlıyoruz.”
Amgen Scholars Programı
Sağlık, ilaç ve biyoteknoloji sektörlerinin lider şirketlerinden Amgen, Amgen Vakfı aracılığıyla 1991 yılından bu yana geleceğin bilim insanlarına ilham vererek bilim okuryazarlığını güçlendiriyor. Fen eğitimini, çağın ve geleceğin gereksinimlerine uygun olarak yeniden tasarlıyor. Amgen Vakfı’nın finansal desteği ile yürütülen programlar ile, lokal liselerden dünyanın önde gelen eğitim kurumlarına kadar geniş bir öğrenci-öğretmen havuzuna ulaşılıyor.
Dünyanın önde gelen üniversitelerinden üst düzey öğretim görevlileriyle bir araştırma projesine dahil olan öğrenciler; program süresince staj yaptıkları kurumlarda önemli araştırma projelerine katılıyor, uygulamalı laboratuvar deneyimi kazanıyor ve bilimin ilerlemesine katkıda bulunuyorlar. Ayrıca, kıymetli bilim insanları ve akademisyenler tarafından mentorluk alıyor; bilimsel seminerlere, atölyelere ve network etkinliklerine dahil oluyorlar. Bunlara ek olarak, öğrencilerin araştırma projelerini paylaştığı, biyoteknoloji hakkında bilgi edindiği ve kıymetli bilim insanlarından doğrudan bilgi alabildikleri sempozyumlara katılma şansı yakalıyorlar. Dünya genelinde 25 üst düzey enstitünün ev sahipliği yaptığı bu yaz araştırma programında, yine dünya genelinde 905 üniversite ve kolejden 5,300’den fazla Amgen Scholars mezunu bulunuyor.
ALİKEV Genç Sanatçı Fonu, bu yıl merak temasıyla düzenleniyor
ALİKEV’in, genç sanatçılara destek olmak üzere hayata geçirdiği Genç Sanatçı Fonu, beşinci dönem teması “merak” olarak belirlendi. Son başvuru tarihi 24 Mart olan fona, 18 yaşından gün almış ve 30 yaşını geçmeyen kişiler resim, sinema, kısa film, belgesel, fotoğraf, heykel, video, grafik, geleneksel sanatlar ve yeni medya alanında eserleriyle katılabiliyor. Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV) tarafından özellikle sosyal ve ekonomik sermayeden yoksun, sivil toplum ve kültür sanat kurumlarında yeterince temsil edilmeyen genç sanatçıları desteklemek amacıyla kurulan Genç Sanatçı Fonu (GSF) bu yıl “merak” temasıyla düzenleniyor. Fon kapsamında, genç sanatçıların projelendirdikleri sanatsal çalışmalarını hayata geçirirken ihtiyaç duydukları finansal desteği karşılamak ve onları bilgi, beceri, yaklaşım düzeyinde desteklemek üzere atölye desteği sağlanacak. Sanatçılar, resim, sinema, kısa film, belgesel, fotoğraf, heykel, video, grafik, geleneksel sanatlar (ahşap, cam, ebru, çini ve benzeri), yeni medya alanında eserlerini projelendirerek başvuru yapabilecek. Son başvuru tarihi 24 Mart olan fona, tüm illerden 18 yaşından gün almış ve 30 yaşını geçmeyen kişiler katılabiliyor. Türkiye’de ikamet ediyor olmak şartıyla tüm illerden başvuru yapılabilirken, Hatay ve Eskişehir illerinden yapılacak başvurulara yüzde 10 kontenjanla öncelik tanınacak. “Merak duygusu keşfe, yola, yolculuğa çıkarır” Genç Sanatçı Fonu Yürütücüsü Şeyma Keskin, bu yılki temayla ilgili şunları söyledi, “Merak temasıyla çoklu krizler çağında ve telaşımızın aklımızı başımızdan aldığı bu günlerde bilinmeyene duyduğumuz ilginin peşine düşmek istiyoruz. Biliyoruz ki merakımız öğrenmek, anlamak, yepyeni ilişkilenme ve diyalog kanalları kurmaya vesile olma potansiyeli taşıyor. Merakımız sorularımıza yanıt vermeye yetmeyebilir, aradığımızı bulamayabiliriz ama merak duygusu keşfe, yola, yolculuğa çıkarır. Yeni ve alternatif yolları ancak böyle bulabiliriz. Kendini ve dünyayı keşfetmek üzere merak duygusunun peşinden gidenlerin üretimlerini heyecanla bekliyoruz.” Genç Sanatçı Fonu nasıl ortaya çıktı? Genç Sanatçı Fonu (GSF), 2018 yılından bu yana sanatçı veya kendini sanatçı olarak tanımlamayan ancak üretim yapan gençlere maddi destek, atölyeler ve dönem sonunda karma sergi içeren bir program olarak devam ediyor. Sivil toplum ve kültür sanat kurumlarında yeterince temsil edilmeyen, sosyal ve ekonomik sermayeden yoksun, eğitim, sosyal adalet ve cinsiyet kimliği/cinsel yönelimi gibi konularda toplumsal hayatta zorluklarla karşılaşıyor. Bu duruma bir cevap ve çözüm önerisi olarak Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV), gençlere, yönetimde ve üretimde söz sahibi olabilecekleri bir program sunuyor. Genç Sanatçı Fonu ile rekabet değil dayanışmayı örgütleyen, özgür bir üretim alanı açmaya çalışıyor. GSF, farklı üretim pratiklerinden genç sanatçıları destekleyerek genç sanatçıların kültürel hayata katılımını destekliyor. ALİKEV, GSF ile gençliğin sanat yoluyla kendini ifade edilebileceği bir alan yaratmayı hedefliyor. Genç sanatçıların ve eserlerinin görünürlüğünü artırmak için sergi ve gsf.alikev.org platformunu genç sanatçılara açıyor. Genç sanatçılara fikirlerini sanat eserine dönüştürmeleri için ihtiyaç duydukları finansal desteği sağlamanın yanı sıra, genç sanatçılar ile sanat profesyonellerini buluşturarak deneyimlerini paylaşmaları için alan yaratıyor. Başvuru ve detaylı bilgi için gsf.alikev.org adresini ziyaret edebilirsiniz.Eğitimde verimliliği artırmak için teknoloji büyük önem taşıyor
2014 yılından beri öğrenciler için eğitimin erişilebilirliği, sürdürülebilirliği ve geleceğe uyumlu bir yolculukta ilerlemesi amacıyla çalışan tonguçAKADEMİ’nin Rehberlik Öğretmeni Çağla Akyavaş, kullanımı hızla artan dijital eğitim teknolojilerinin en verimli şekilde kullanılabilmesi için önerilerini paylaşıyor. Dünyanın en büyük pazar araştırması veri tabanlarından birini oluşturan Grand View Research’ün eğitim pazarı raporuna göre, 2023 yılında 142 milyar dolarlık değere ulaşan küresel dijital eğitim teknolojileri (EdTech) pazarı, 2030’a kadar hızla büyüyerek 348 milyar dolarlık değere ulaşma potansiyeli taşıyor. Türkiye’de de hızla yaygınlaşan EdTech sektörü; akıllı sınıflar, öğretmen ve öğrenci deneyimini geliştiren yazılımlar ve online eğitim içerikleriyle bireyler için yaygınlaşmış bir alışkanlık haline geldi. Büyük bir potansiyel sunan eğitim teknolojilerinin etkin şekilde kullanılabilmesi için bazı stratejilerin benimsenmesi gerekiyor. Bu noktada öğrencilere ve öğretmenlere büyük sorumluluk düştüğünü aktaran tonguçAKADEMİ’nin Rehberlik Öğretmeni Çağla Akyavaş şu önerilerde bulunuyor: “Eğitim teknolojilerinin, öğretmenlerin öğretme etkinliklerini desteklemesi için güçlü bir araç olduğunu düşünüyorum. Eğitim teknolojilerini etkili bir şekilde kullanabilmeleri için öncelikle öğretmenlere gerekli eğitimlerin sağlanması önemli. Alınan eğitimler sonrasında öğrencilerin farklı öğrenme stilleri ve ihtiyaçlarına göre eğitim teknolojileriyle sunulan içeriklerin çeşitlendirilmesi ve her öğrenciye uygun hale getirilmesi büyük önem taşıyor. Farklı tip öğrencilerle bir arada olduğumuz için bireyselleştirilmiş öğrenme deneyimleri sunarak öğrencilerin motivasyonunu ve ilgisini artırmanın mümkün olduğunu gözlemliyorum. Eğitim teknolojileri, sınıf içi derslerle de entegre bir şekilde kullanıldığında derslere olan ilgiyi artırma konusunda etkili oluyor. Teknolojinin ders materyallerinin sunumunda, ödevlerin verilmesinde ve öğrenci ilerlemesinin takibinde kullanılması, öğrencilerin öğrenme sürecine aktif bir şekilde katılımını sağlıyor. Eğitimde en önemli konulardan birinin öğrenciler arasında eşitliğin sağlanması gerektiği olduğuna inanıyorum. Eğitimde eşitlik ve erişilebilirlik açısından önemli bir adım da çeşitli öğrenme engelleri olan öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun çözümler sunmak. Örneğin bu, işitme veya görme engelli öğrenciler için uygun teknolojik araçlar ve materyallerin sağlanmasıyla mümkün olabilir. Burada da dijitalin aslında erişilebilirlik alanındaki gücünü görüyoruz. Ayrıca, ekonomik olarak dezavantajlı bölgelerdeki öğrencilere erişim imkanları sunmak da eşitlik ve erişilebilirlik açısından önemli ve dijital teknolojiler burada bizim en büyük yardımcımız. tonguçAKADEMİ olarak 14 milyon abonemizle Türkiye’nin her ilinden her konumdaki öğrenciler için eşitliğin ve erişebilirliğin sağlanması adına çalışmalarımızı yürütüyoruz.”SABANCI ÜNİVERSİTESİ, TÜRKİYE İLE JAPONYA ARASINDAKİ DİPLOMATİK İLİŞKİLERİN 100. YILINDA “SAKURA FESTİVALİ”NE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK
Binin üzerinde Sakura ağacının yer aldığı, bu anlamda Türkiye’nin en büyük Sakura nüfusuna sahip olan Sabancı Üniversitesi’nde, “Geleceğe Söz Ver” Burs Programı kapsamında, bu yıl ilk kez “Sakura Festivali” etkinliği gerçekleşecek.
Japon kültüründe yeniden doğuşu simgeleyen Sakura ağaçlarının çiçekleriyle süsleyeceği festival; Japon kültürüne özgü etkinlikler, kutlamalar ve özel gala programıyla ziyaretçilerini ağırlarken aynı zamanda “Geleceğe Söz Ver” Burs Programı kapsamında Sabancı Üniversitesi’nde eğitim gören başarılı ve ihtiyaç sahibi gençlere başarılarını sürdürme konusunda destek sağlayacak bir kaynak yaratacak.
Geleceğe Söz Ver Burs Fonu Nedir?
Geleceğe Söz Ver Burs Fonu, Sabancı Üniversitesi’nin özgün ve yenilikçi eğitiminden daha fazla sayıda başarılı ve ihtiyaç sahibi öğrencinin faydalanmasını amaçlayan bir burs fonudur. İlhamını, gençlerin daha güçlü bir gelecek ve daha iyi bir dünya için sorunların çözümüne verdiği sözlerden alır.
Sakura Festivali Gün Boyunca Devam Edecek
Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin yüzüncü yılında bir ilke imza atan Sabancı Üniversitesi’nin düzenlediği Sakura Festivali kapsamında davetliler, kampüste bulunan 1000’in üzerindeki Sakura ağacının çiçeklerini izleme ve bu güzelliği bir araya gelerek kutlama şansına sahip olacaklar.
Tüm gün boyunca sürecek Sakura Festivali’nin gündüz programında ziyaretçiler Japonya’dan gelen ünlü grup Kufuki ve Heart Sutra konserlerinin yanı sıra DJ Salam’ın performansıyla keyifli zaman geçirecekler. Gün boyunca origami, ikebana, chado, sushi ve koku atölyelerinin yanı sıra, kendo gösterisi ve geleneksel çay seremonisi törenleri gerçekleşecek. Festivalde, büyük usta Hayao Miyazaki’nin on yıl aradan sonra sinemaya muhteşem dönüş yaptığı “The Boy and The Heron” filminin de gösterimi yapılacak.
Bu özel festivalin akşam programında yer alan gala etkinliğinde ise Japon kültüründe yeniden doğuşu simgeleyen Sakura ağaçları hem iki toplumu bir araya getirecek hem de Sabancı Üniversitesi’nde eğitim gören başarılı ve ihtiyaç sahibi gençler için umut olacak.
“Sakura Festivali Gala Etkinliği”nde, ünlü Japon grup “WA League”den geleneksel Japon kültürünün izlerini taşıyan çok özel bir performansın ardından yeni neslin en önemli seslerinden, söz yazarı ve besteci Cem Adrian seyircilerle buluşacak. “Sakura Festivali Gala Etkinliği”nin, Biletix üzerinden gerçekleşecek bilet satışından elde edilecek gelirin tamamı Sabancı Üniversitesi’nin “Geleceğe Söz Ver” burs programına aktarılacak.
2 Nisan 2024, Salı günü gerçekleşecek Sakura Festivali Gala Etkinliği’ne katılmak isteyenler, etkinlik biletlerine Biletix üzerinden erişebilecek.
Kadınların kamusal hayata katılımı artıyor olsa da, seçim ya da atama ile gelinen pozisyonlarda kadın katılımı hala eşitlikten çok uzaktadır. Devlet başkanlığından, bakanlığa, yasama organlarından, belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği ve muhtarlığa kadar karar alma kademelerinin her seviyesinde, kadınlarla erkekler arasındaki güç dengesizlikleri devam etmektedir.
UN Women Türkiye olarak siyasi partilere seslendiğimiz #tutungeliyoruz kampanyamızı başlattık. Kampanyamız ile siyasi partilere koltukları, masaları, muhtarlıkları, mazbataları kadın adaylar için “#tutungeliyoruz” diye seslenerek kadınların karar almaya eşit katılımı için aday listelerinde daha fazla kadın belediye başkanı ve kadın belediye meclisi üyesi istediğimizi vurguladık.
Türkiye’de 81 ilin sadece ikisinde kadın belediye başkanı görev yapıyor. Belediye meclis üyelerinin yalnızca %11’i kadın. 1.389 il ve ilçe belediye başkanından sadece 41 tanesi kadın. Yaklaşık elli bin muhtarın sadece 1.134’ü kadın. Kadın katılımındaki eşitsizlik, ayrımcı ve cinsiyete dayalı normlar, uygulamalar ve politikaları pekiştiren yapısal engeller nedeniyle her alanda devam etmektedir. Bu durum, uluslararası ve yerelde toplumsal cinsiyet eşitliği taahhütleri çerçevesinde güç dengelerini değiştirme konusundaki politik iradenin de eksikliğini göstermektedir. Bu yapısal engellerin kaldırılması, geçici özel önlemler olarak adlandırılan cinsiyet kotası, kaynakların tahsisi veya yeniden tahsisi gibi uygulamaları hayata geçirmek ile mümkün olabilir. Kadınların tam ve eşit katılımı önündeki engellerin kaldırılmasını amaçlayan Pekin Eylem Platformunda da altı çizilen bu önlemler, eşit katılım önündeki engelleri ortadan kaldırmayı ve kadınların eşit katılımını teşvik etmeyi amaçlayan somut adımlardır. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığının Önlenmesi Sözleşmesi’ni (CEDAW) onaylayan veya ona taraf olan devletler için geçici özel önlemlerin uygulanması yasal bir yükümlülüktür.
Türkiye’de, kadınların karar alma süreçlerine katılımını artırmak için zorunlu ya da yasal geçici özel önlemler bulunmamaktadır. Ancak, 2010 Anayasa değişikliği, geçici özel önlemlerin uygunlanabilmesine temel oluşturmaktadır. Türkiye Anayasası’nın 10. maddesi, devletin eşitliği sağlama yükümlülüğü ile birlikte kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu açıkça belirtir. Türkiye’nin 12. Kalkınma Planı (2024-2028), “Kadınlar” üzerine odaklanan özel bir bölüm içermekte olup, eğitim, istihdam ve karar alma mekanizmalarındaki kadınların katılımını ve temsilini artırmaya yönelik kapsamlı politika ve önlem önerileri içermektedir. Bu stratejik önlemler arasında kotalar gibi geçici özel önlemler bulunmaktadır.
Yaklaşan yerel seçimlere yönelik olarak, siyasi partiler, kadınların karar alma süreçlerine eşit katılımlarını destekleyebilirler . Bunu, daha fazla kadın adayı belediye başkanı olarak göstererek veya belediye meclisi üyeleri için cinsiyet kotası gibi geçici özel önlemleri uygulayarak başarılabilirler. Kadınları aday listelerinde kazanılabilir sıralarda yerleştirebilirler. Ayrıca, kadınlara sadece başvuru ücretleri değil, aynı zamanda kampanya için mali destek de sağlayabilirler. Seçime sayılı günler kala, daha fazla kadının karar alma süreçlerinde yer almasını ve liderlik pozisyonlarına adım atmasını birlikte destekleyebiliriz. Kadın muhtar adaylarının sayısını artırarak, çeşitliliği, eşitliği ve toplumsal kapsayıcılığı güçlendirebiliriz.
EMİN BARIN: “NE SENDEN RÜKÛ NE BENDEN KIYAM” SERGİSİ, DUAYEN HATTAT ve CİLT SANATÇISININ ESERLERİYLE ARTİSTANBUL FESHANE’DE ZİYARETE AÇILDI!
Artİstanbul Feshane, Türk grafik sanatının duayenlerinden, hattat ve cilt sanatçısı Prof. Emin Barın’ın eserlerine Emin Barın: “Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam” sergisiyle ev sahipliği yapıyor. Zafer Yıldırım’ın koleksiyonuna ait Emin Barın seçkisinden oluşan, İBB Kültür ve İBB Miras tarafından düzenlenen serginin açılışı, 26 Şubat Pazartesi akşamı sanat ve medya dünyasından davetlilerin katılımıyla gerçekleşti. Açılışa, ders kitaplarında yer alan Gençliğe Hitabe ve İstiklal Marşı’nın yazımını yapan, yazıların fonunda yer alan meşhur Atatürk portresinin de çizeri olan, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini yeni yazıyla, Nutuk’u ise kaligrafik olarak yazan ve Anıtkabir’deki kitabeleri Emin Barın ile birlikte hazırlayan 96 yaşındaki Etem Çalışkan da katıldı. Barın’ın, geleneğin ötesine geçerek modernle buluşan özgün yaklaşımıyla ürettiği eserleri, 27 Şubat – 29 Nisan 2024 tarihleri arasında Artİstanbul Feshane’de sanatseverlerle buluşacak.
Prof. Emin Barın’ın çalışmalarını bir bütün olarak koleksiyonuna dahil ederek hem eserlerin korunmasını sağlayan hem de serginin hayata geçirilmesini mümkün kılan Zafer Yıldırım’ın katkılarıyla; Z. Yıldırım Aile Koleksiyonu ve Barın Han aile arşivinden bir seçkiyle hazırlanan Emin Barın: “Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam” sergisi, Barın’ın Türk grafik sanatındaki ustalığını, hattatlık ve cilt restorasyonundaki bilgisini yansıtan yaklaşık 230 eserinden oluşuyor. İstanbul’un kamusal alandaki en büyük kültür sanat mekânı Artİstanbul Feshane’de, İBB Kültür ve İBB Miras’ın katkılarıyla düzenlenen serginin küratörlüğünü, sanat tarihçisi Ali Kayaalp üstleniyor.
İstanbul’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde ve Almanya’da aldığı eğitimlerin ardından uzun süre kendini grafiker olarak tanımlayan Emin Barın, 1940’lı yıllarda Latin harfli yazılar üzerine çalışmalar yürüttü. 1960’ların başlarında, uzun süredir ilgi duyduğu hat sanatı ve Arap alfabesi üzerine çalışmalar yapmaya başlayan Barın’ın Arap harfli yazı çalışmaları, birbiriyle yakın bağlantı içinde icra ettiği üç alanda belirginleşir: Celî Divanî yazıları, Kûfi yazıları ve kendisinin “Serbest Yorumlar” olarak adlandırdığı, Batı’daysa daha sonradan Kaligrafik Modernizm olarak adlandırılan ifade biçimi… Usta sanatçının bu üç alanda icra ettiği, hem klasik hat estetiğini gelenekten fazla uzaklaştırmadan ürettiği hem de bahsedilen estetiğin dışına çıkarak geometrik formların evrimiyle grafik bir anlam kazandırdığı eserlerinden oluşan geniş bir seçki, Emin Barın: “Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam” sergisinde ziyaretçilerle buluşuyor.
Emin Barın: “Ne Senden Rükû Ne Benden Kıyam” sergisi, 27 Şubat –29 Nisan 2024 tarihlerinde pazartesi hariç her gün 10.00-19.30 saatleri arasında ücretsiz olarak Artİstanbul Feshane’de ziyaret edilebilir.
YILDIZ TİLBE YİNE KAPALI GİŞE
Geçen hafta Ülker Sports Arena’da verdiği konserde 10 bin bilet satarak rekor kıran Yıldız Tilbe dün akşam Cahide Palazzo sahnesindeydi. Mekânın tüm rezervasyonları bir kez daha günler öncesinden dolmuştu…
Kariyerinin 30’uncu yılını kutlayan Yıldız Tilbe herkesin ezbere bildiği aşk şarkılarıyla, unutulmaz sahne performanslarıyla ve renkli kişiliğiyle halkın gönlünde yer etmiş bir sanatçı. Konserlerinde sevenleriyle kucaklaşan Yıldız Tilbe Ülker Sports Arena’da verdiği ve rekor sayıda bilet sattığı konserin ardından dün akşam Cahide Palazzo sahnesindeydi. Bir tek boş masanın olmadığı mekânda konuklar gecenin starı Yıldız Tilbe’ye bol bol tezahüratta bulundu.
Mekânı hıncahınç dolduran hayranlarıyla dünden bugüne hit olmuş şarkılarını hep birlikte söyleyen Tilbe seyircisiyle bol bol sohbet etti. Bazen hüzünlendirdi bazen eğlendirdi. Kendine özgü danslarıyla büyük alkış aldı. Gecenin konukları arasında Simge ve Semiha Yankı da vardı. Yıldız Tilbe sahnesine davet ettiği Simge ile ‘Aşkın Olayım’ şarkısını birlikte söyledi.
Yıldız Tilbe yoğun istek üzerine tekrar 5 Mart Salı akşamı Cahide Palazzo’da…
WILLIAM I. ROBINSON’UN ÇOK YÖNLÜ YAKLAŞIMIYLA KÜRESEL KAPİTALİZM ve İNSANLIĞIN KRİZİ ADLI ÇALIŞMASI, AYRINTI’NDAN ÇIKTI!
Ayrıntı Yayınları, California Üniversitesi sosyoloji profesörü, yazar William I. Robinson’un Küresel Kapitalizm ve İnsanlığın Krizi adlı kitabını Türkiye’deki okurlarla buluşturdu. Küresel kapitalizmin etkileri üzerindeki odağını genişleten Robinson, dünyanın içinde bulunduğu krizi çok yönlü bir yaklaşımla ve kapsamlı bir analizle ele alıyor. Küresel Kapitalizm ve İnsanlığın Krizi, milyarlarca insanın onurlu bir şekilde hayatta kalma olasılığını tehdit eden; büyüklüğü, küresel erişimi, ekolojik bozulmayla toplumsal kötüleşmenin boyutları ve şiddet araçlarının ölçeği bakımından eşi görülmedik bir küresel krizle karşı karşıya olduğumuzu gözler önüne seriyor.
Ayrıntı Yayınları’nın İnceleme Dizisi kapsamında yayımlanan Küresel Kapitalizm ve İnsanlığın Krizi’ni dilimize Akın Emre Pilgir çevirdi.
Bu heyecan verici yeni çalışma, birden fazla yönüyle, ekonomik, politik, toplumsal, ekolojik, askeri ve kültürel boyutlarıyla küresel kapitalizmin krizini özgün ve kışkırtıcı bir şekilde ifşa etmektedir. Küreselleşme üzerine daha önceki çalışmalarını geliştiren William I. Robinson, yeni küresel kapitalizmin doğasını, küreselleşmiş bir üretim ve finans sisteminin yükselişini, ulus-ötesi kapitalist sınıfı ve ulus-ötesi devleti ele almakta; bizi kriz halinde ve kontrolden çıkmış küresel kapitalist sistemin patlamaya hazır çelişkilerini sınırlamayı amaçlayan küresel bir polis devletinin yükselişine karşı uyarmaktadır. Robinson, farklı toplumsal ve politik güçlerin krize nasıl yanıtlar ve alternatif gelecek senaryoları getirdiğini keşfederek kitabı sonlandırmaktadır.
“William I. Robinson bu özenli ve bilgilendirici çalışmasında, daha önceki çalışmalarında ortaya koyduğu küresel kapitalizm teorisini daha da ileriye taşıyarak, bu teoriyi insanlık tarihinin benzeri görülmemiş bir anında, kararların insan onuruna yakışır bir şekilde hayatta kalma olasılığını doğrudan etkilediği ciddi krizlere uyguluyor. Geliştirdiği perspektif çok değerli, kapsamlı bir şekilde araştırılmış ve dikkatle analiz edilmiş, son derece önemli konuları ele alıyor.”
Noam Chomsky, Enstitü Profesörü (emekli), Massachusetts Teknoloji Enstitüsü
“Küresel kapitalizm ve ulus ötesi kapitalist sınıf teorisi konusunda en önde gelen düşünürlerden biri olan Robinson’un yeni çalışması meydan okuyan türden ve son derece önemli… Aslında bu çalışma, çağdaş kapitalizmi anlamak isteyen ve gezegenimizin kaderiyle ilgilenen herkes için temel bir okuma niteliğinde. Başka bir deyişle, bu kitabı herkes okumalı.” Jerry Harris, Race and Class Küresel Kapitalizm ve İnsanlığın Krizi, raflarda ve internet satış sitelerinde!
MASKELİLER PRÖMİYERE HAZIRLANIYOR
Bodrum’da yetişen genç oyuncular tarafından kurulan Tiyatro Meftun, İsrailli yazar Ilan Hatsor’un 33 yıl önce kaleme aldığı ‘Maskeliler’ ile Bodrum’da prömiyer yapmaya hazırlanıyor. Mehmet Esen yönetmenliğinde sahneye taşınacak oyun, 4 Mart Pazartesi 20.00’de Nurol Kültür Merkezi, Bodrum Belediyesi Şehir Tiyatrosu Sahnesi’nde tiyatroseverlerle buluşturulacak. Filistin’li üç erkek kardeş arasında geçen trajediyi konu alan Maskeliler, savaşın insanlarda yarattığı çıkmazı etkileyici bir dille sahneye taşıyor.
“DÜNYA SAĞIR, KÖR, DİLSİZ”
Oyunun yönetmeni Mehmet Esen, Maskeliler’in günümüzde sahneleniyor olmasını şu sözlerle ifade ediyor: “Bu son İsrail Filistin kirli savaşında binlerce insan öldürüldü. Anaların yüreğine ateş düştü. En büyük acıyı analar yaşıyor. Dünya sağır, kör, dilsiz. Bu savaş başladığından beri içim yanıyor. Ne yapabilirim nasıl farkındalık yaratıp bu kirli savaşın bitmesi için ses çıkarabilirim diye. Orada insanlar öldürülüyor ve dünya buna sadece sayı olarak bakıyor ya da filmmiş gibi seyrediyor. Bunun film değil gerçek olduğunu haykırmak için bu oyunu seçtik. Maskeliler’i Berlin’de iki yıl kapalı gişe oynamıştık. Beni çok etkileyen oyundur. Hep söylerim: ‘Sanatçı yanlışa hayır diyendir. Sanatçı kendi ışığını sakınmadan harcayandır’ diyerek yola çıktık.” Maskeliler’in mart ayı takvimi şöyle: 6, 9, 13, 16 Mart tarihlerinde saat 20.00’de Nurol Kültür Merkezi, Bodrum Belediyesi Şehir Tiyatrosu Sahnesi’nde.
İşler güçler, Kardeş Payı ve Çalgı Çengi gibi sevilen filmlerle tanıdığımız ve kısa zamanda pek çok değerli yapım ile Türkiye’nin en ünlü oyuncuları arasında yerini alan Ahmet Kural, 2023 Temmuz ayında Çağla Gizem Şahin ile dünya evine girmişti. Çift, yakın zamanda sosyal medya hesaplarından yaptığı duyuru ile bebek beklediklerini ilan etmiş ve cinsiyetinin ise erkek olduğunu sevenleri ile paylaşmıştı. Bu heyecanlı yolculuklarında çiftimiz Dr. Melih Aygün’den destek alıyor.
Ahmet Kural ve eşi Çağla Gizem Şahin’in mutlulukları yüzlerinden okunuyor.
SEDA SAYAN’DAN BİR HANDE YENER KLASİĞİ: “ACI VERİYOR”
Seda Sayan 17 yıl önce programına Hande Yener’i konuk etmiş, birlikte Yener’in ‘Acı Veriyor’ şarkısını seslendirmişlerdi. Geçtiğimiz günlerde sandıktan çıkan bu görüntüler sosyal medyada viral olmuş ve hayranları Seda Sayan’dan bu şarkıyı istemişti. Sayan onları kırmadı ve stüdyoya girerek şarkıyı kaydetti. ‘Acı Veriyor’ Seda Sayan yorumuyla çok yakında dijital platformlarda…
Yaptığı televizyon programları, şarkıları ve dobra tarzıyla gündemden düşmeyen Seda Sayan son dönemde müzik kariyerine ağırlık verdi. Art arda yayınladığı şarkıları \’Gör Bak\’ ve \’Benim Seni Görmem Lazım\’ ile listelerde başarıdan başarıya koşarken \’Ah Geceler\’ gibi klasik şarkıları da sosyal medyada viral olmaya devam ediyor. TikTok ve Instagram gibi platformlarda binlerce kez paylaşılan şarkılarıyla Z kuşağını da yakalayan Seda Sayan gençlerin sesine kulak veriyor.
2000\’li yılların ortasında Seda Sayan\’ın Hande Yener\’i programına konuk ettiği ve birlikte 2004 çıkışlı \’Acı Veriyor\’ şarkısını seslendirdikleri görüntüler geçtiğimiz günlerde yine viral olmuştu. Seda Sayan\’ın yorumundan herkes etkilenmiş ve hayranları “Bu şarkıyı söylemelisin” çağrısında bulunmuştu. Sevenlerinin bu isteğine kayıtsız kalamayan Seda Sayan stüdyoya girdi ve \’Acı Veriyor\’u kendine özgü sesi ve tarzıyla kaydetti. Çok yakında single olarak yayınlanacak şarkının listelerde fırtına gibi esmesi bekleniyor.
FATMA TURGUT: “ÇIKMA TEKLİFİ ALDIM!”
Konserden konsere koşarak Türkiye’nin dört bir yanını gezen Fatma Turgut önceki akşam Winterfest Abant’ta sahne aldı. Seyircisiyle sohbet eden Turgut geçtiğimiz günlerde çıkma teklifi aldığını söyledi! ‘Bir Varmış Bir Yokmuş\’, \’İlkbaharda Kıyamet\’ ve \’Ben Vardım\’ gibi şarkılarla kendisine büyük bir hayran kitlesi yaratan Fatma Turgut, Türkiye’nin dört bir yanında konserler veriyor. Özellikle gençlerin büyük ilgi gösterdiği, 24-27 Şubat arası düzenlenen Winterfest Abant’ın açılışını da Fatma Turgut yaptı. Abant Palace Hotel’de festivalcilere enerji dolu bir konser veren Turgut, her zamanki gibi seyircisiyle dertleşmeden edemedi.
Geçen hafta aşkı aradığını anlatan Fatma Turgut, bu kez çıkma teklifi aldığını söyledi! Turgut ‘Değmesin Ellerimiz’ şarkısını söyledikten sonra “Hala kaldı mı böyle şeyler diyorum ama sanırım varmış! Ya da geri gelse ne güzel olur… Geçtiğimiz günlerde çıkma teklifi aldım. Hem de çok romantik bir şekilde. Beni böyle şeyler etkiliyor” dedi. Turgut’un teklifi kimden aldığı ve kabul edip etmediği büyük merak konusu oldu.
Fatma Turgut önümüzdeki günlerde akustik konser serisiyle dört şehrimizi ziyaret edecek:
28 Şubat Malatya Kongre ve Kültür Merkezi Kemal Sunal Salonu
29 Şubat Kahramanmaraş Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi
1 Mart Gaziantep Şahinbey Kongre ve Sanat Merkezi
2 Mart Kayseri EKM Erciyes Kültür Merkezi
Hem oyunculuk hem de müzik alanında kendini ispatlamış ve birçok önemli işe imza atmış olan Erdem Yener kariyerinin başından beri sanatın farklı dallarında gösterdiği başarı ile öne çıkıyor. Birçok kişinin ‘Güldür Güldür’den tanıdığı Erdem Yener yeni şarkısı ‘Dört Duvar’da bu kez güldürmüyor ve nihai yalnızlığı anlatıyor…
Erdem Yener hem iz bırakan şarkılarla dolu müzik kariyeriyle hem de oyuncu kimliğiyle tanınıyor. 2008’de dinleyiciyle buluşan ilk albümü ‘Kirli’nin çıkış parçası ‘Belki’ hala dillerde. Bugüne dek şarkılar yazan, albümler çıkarıp konserler veren Erdem Yener aynı zamanda reklam filmlerinde, ekranda, sinemada yer aldı. Özellikle ‘Güldür Güldür’ ile kendine büyük bir hayran kitlesi yarattı.
Öncesinde Ankara’nın hareketli müzik piyasasında tanınmış bir isimdi Erdem Yener. O dönemki grubuyla başkentin neredeyse tüm mekanlarında çaldı. Ardından İstanbul’a gelip stüdyo müzisyenliği yapan Yener, Kedi Müzik çatısı altında; ‘Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü’ ve ‘Bir İhtimal Daha Var’ gibi sinema filmleri ile Aylin Aslım’ın ‘Gülyabani’, Müslüm Gürses’in ‘Mucize ve Buluşma’ albümleri gibi projelerde söz yazarı, besteci, aranjör veya enstrümanist olarak yer aldı.
2013’te ‘Rüyalar Kızı’ teklisi, 2016’da ‘Çıplak’ albümünü yayınladı. Ardından ‘Film Olmuş Şarkılar’ projesi ve ara vermeden yayınladığı şarkılar geldi.
“FENOMEN” 20 YIL SONRA DİNLEYİCİSİYLE BULUŞTU
Efe Dikmen yeni şarkısı “Fenomen”i bağımsız olarak yayımladı.
Şarkının sözleri ve bestesi sanat dünyasının yakından tanıdığı bir isme; Efe Tunçel’e ait. Kültür-Sanat sitesi NouvArt’ın Kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni olan Efe Tunçel, şarkının hikayesini şöyle anlatıyor: “En büyük ilk hayalimdi kendi şarkılarımla bir albüm yapmak ama dönem şartlarında şarkılar hazırlansa da albüm yayımlanamadı. Ve 20 yıl sonra o albüme ismini veren gerçek bir aşk şarkısının Efe Dikmen tarafından yorumlanması ve yayınlanması sanki hayalimi tamamlamış hissi verdi ki devamı gelecek tabii…”
Şarkının kayıt hikayesini ise Efe Dikmen şöyle tamamlıyor: “Benim açımdan şöyle, şarkının ilk versiyonunu Kadıköy’de rakı içerken telefon hoparlöründen dinledim ve hikayesini dinlediğimde hem çok tanıdık geldi hem de çok etkilendim. Şarkı birkaç kez kayıt aşamasına girip çıktı. Daha günümüz sound’una uydurmak için birçok enstrüman denedik. Hiçbiri içime sinmeyince Deniz Perhan ile orijinal halini bozmadan ilerledik.”
AI teknolojisiyle hazırlanan kapakta ise Alper Kaya’nın imzası var.
SELEN GÖRGÜZEL: “İNŞALLAH AŞIK OLURUM”
Sunduğu sabah programında söylediği her sözü olay olan Selen Görgüzel müzik kariyerinin en bomba şarkısıyla sevenlerinin karşısına çıkıyor. Serdar Ortaç imzalı ‘Umurumda Değil’i kendi tarzında yeniden seslendiren Selen Görgüzel şarkının tersine aşkın çok umurunda olduğunu söyleyip “İnşallah âşık olurum” dedi…
Yıllardır birçok dizi ve sinema projesinde rol alarak oyunculuk yeteneğini kanıtlayan Selen Görgüzel ‘Mahallenin Muhtarları’, ’Kurtlar Vadisi’, ‘Türk Malı’, ‘Avrupa Yakası,’ ‘Belalı Baldız,’ ’ ‘Deli Duran,’ ‘Oğlum İçin,’ ‘Doktorlar’ gibi popüler dizilerde önemli karakterleri canlandırdı. Kariyerine oyunculuğun ardından televizyonu da ekleyen Selen Görgüzel sunduğu sabah programında her söylediğiyle gündem olan bir ekran yüzü.
2019’dan beri müziğe yönelen Selen Görgüzel iddiasını bu alanda da sürdürüyor. İlk single’ını 2012’de yayınladıktan sonra 2019’dan beri art arda şarkılar yayınlayan Selen Görgüzel kısa sürede müzik dünyasında da kendini ispatladı. \’Gönül Salıncağı\’, \’İmdat\’, \’Bi Dakka\’ ve \’İyisin\’ single\’larıyla kendine hatırı sayılır bir hayran kitlesi yarattı.
Çılgın dansları ve enerjik sahnesiyle sık sık haberlere konu olan Selen Görgüzel yeni şarkısı ‘Umurumda Değil’ ile bu Cuma sevenlerinin karşısına çıkıyor. Yıllar önce Muazzez Abacı’dan dinlediğimiz bu şarkının sözü ve müziği Serdar Ortaç’a ait. ‘Umurumda Değil’ Can Atayılmaz’ın düzenlemesi ve yepyeni bir sound’la listelerde zirveyi zorlamaya hazırlanıyor.
Şarkının klibini İstanbul’da Büyük Londra Oteli’nde Selim Akar’ın yönetmenliğinde çeken Selen Görgüzel bu görüntülerde güzelliği ile de kendinden söz ettirecek. Şarkının sözlerinin aksine aşkın umurunda olduğunu söyleyen Selen Görgüzel “Kendimi aşka kapamadım. Ben aşksız yapamam. Doğru zamanda doğru bir şekilde karşıma birisi çıkar da inşallah âşık olurum” dedi.
Günümüz Türk müziğinin en etkili ve üretken müzisyenlerinden şarkıcı – söz yazarı Mabel Matiz, 22 Şubat akşamı Piu Entertainment organizasyonu ile Londra’nın en prestijli salonlarından Barbican Hall’da sevenleriyle buluştu. Müziğinin yanı sıra, sıra dışı görsel perspektifiyle de önemli müzik videolarına imza atan Mabel Matiz’in Londra konserinin biletleri 1,5 ay öncesinden tükendi.
Yeni savunma dergisi Times of Defence doğuyor
Yerli ve milli savunma enstrümanları Times of Defence ile dünyaya tanıtılacak. Savunma sanayi dergisi Times of Defence, okurlarıyla buluşmak için gün sayıyor.
Savunma sanayinin yeni dergisi Times of Defence yayın hayatına başlıyor. Özel röportajlar, yerli ve milli savunma enstrümanlar hakkında bilgiler, özel savunma şirketlerinin en yeni ürünlerinin de yer alacağı Times of Defence, “Savunma sanayinin dünyaya açılan penceresi” sloganıyla kısa süre içinde okurlarıyla buluşacak.
İnternet sitesi yayın hayatına başladı
Hem dergi hem de internet sitesi üzerinden yayınlanacak Times of Defence’i takip etmek için timesofdefense.com’a girebilirsiniz.
DİNOZOR GENÇ’TEN, HER DC HAYRANININ OKUMASI GEREKEN BİR ÇİZGİ ROMAN,BATMAN ÖYKÜLERİ: BİR VARMIŞ BİR SUÇMUŞ!
Dinozor Genç’in, DC evreninden muhteşem çizgi romanları okurlarla buluşturduğu DC serisi, Batman’in çocukluğunu anlatan Batman Öyküleri: Bir Varmış Bir Suçmuş ile devam ediyor! New York Times’ın en çok satanlar listesine girmiş yaratıcılar Derek Fridolfs’un yazdığı, Dustin Nguyen’in resimlediği Batman Öyküleri: Bir Varmış Bir Suçmuş, Gotham şehrindeki hikâyeleri bu defa masallarla harmanlıyor. Pinokyo’ya, Alice’in harikalar diyarına ve hatta Karlar Kraliçesi’ne uzanan komik ve sürprizli Batman Öyküleri, tüm çizgi roman okurlarını bekliyor.
Ayrıntı Yayınları’nın ilk gençlik kitapları markası Dinozor Genç’in DC serisinden çıkan çizgi romanlar, DC Comics kahramanlarını takip eden geniş bir okur kitlesi tarafından çok seviliyor. Benzerlerinden farklı olarak, içinde cinsiyetçilik ve şiddet öğeleri barındırmayan, eğlenceli resimlemesiyle yumuşak, renkli ve gündelik hayat konularını ele alan Dinozor Genç logolu DC serisi, sunduğu nitelikli çizgi romanlarla bu alanda önemli bir ihtiyacı karşılıyor.
Dinozor Genç’in DC evreninden genç okurlara taşıdığı muhteşem çizgi romanlara şimdi de, Batman Öyküleri: Bir Varmış Bir Suçmuş ekleniyor. Derek Fridolfs’un kaleme aldığı çizgi romanın muhteşem suluboya çizimleri Dustin Nguyen’in, kaligrafileri ise Steve Wands’ın imzasını taşıyor.
Gotham şehri hikâyelerle doludur; kahramanların ve kötülerin, polislerin ve suçluların, kaybolup tekrar kavuşan ailelerin… Fakat Batman Öyküleri’nde hayat bulan klasik kısa hikâyeler, okurken uyku saatinizi kaçırmanıza neden olacak komik masal sürprizleriyle dolu!
Damian Wayne gerçekten de harika bir çocuk olmanın hayalini kurar. Ama bu ancak burnunu uzatan yalanları söylemekten vazgeçebilirse mümkündür. Batman’in uşağı Alfred aynanın içine beklenmedik bir yolculuğa çıkar ve kendini karmakarışıkbir yerde bulur. Çünkü o Harikalar Diyarındadır! Gotham Şehri Polis Departmanı dedektifleri Gotham’ın en azılı suçlularını sorguya çeker. Bezelyeyi çalan prensesin peşindedirler. Batman de onu tehlikeli bir göreve sürükleyen Kar Kraliçesi’yle tanışır.New York Times’ın en çok satanlar listesine girmiş yaratıcılar Derek Fridolfs ve Dustin Nguyen yeniden “Yarasa” kökenlerine geri dönüyorlar, ama bu kez masallarla!ONURLULUK MÜCADELESİ DÜELLONUN ORTAÇAĞDAN GÜNÜMÜZE EDEBİYATLA İLİŞKİSİNİ ELE ALAN EDEBİYAT ve DÜELLO KİTABI, AYRINTI YAYINLARI’NDAN ÇIKTI!
Türkolog, diplomat, araştırmacı-yazar ve çevirmen Kanşaubiy Miziev’in edebiyat ve düellonun kesiştiği noktalara odaklanan araştırması Edebiyat ve Düello, Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Sanat aracılığıyla günümüze kadar gelen, geçmişi ortaçağa uzanan, belleğimize çok romantik efsaneler halinde yerleşen bu onurluluk mücadelesinin özellikle Rus edebiyatındaki yansımalarına odaklanan çalışmada, Türk edebiyatından düello örnekleri de yer alıyor. Edebiyat ve düello ilişkisini Puşkin, Dostoyevski, Tolstoy gibi ölümsüz isimlerin eserleri üzerinden ele alan kitap aynı zamanda bu büyük yazarların çoğunun düello olaylarına doğrudan müdahil olduğunu da anlatıyor.
Ayrıntı Yayınları’nın Sanat ve Kuram Dizisi’nden çıkan Kanşaubiy Miziev imzalı Edebiyat ve Düello, Türkiye’de düello konusunu ele alan ilk kitaplardan biri olarak okurlarla buluştu. Rusya’da yapılan ünlülerin düellolarını ve bunların Rus edebiyatındaki yansımalarını konu alan kitapta düello tarihinden kesitler, Rusya’da düello tarihi ve ünlü düellocular, Rus edebiyatında düello sahneleri gibi bölümlerin yanı sıra Türk edebiyatından düello örnekleri ve düello kurallarına dair ayrı bölümler de bulunuyor. Edebiyat ve Düello, özellikle renkli hayatları, asilik derecesine varan dik başlılıkları ve özgürlük tutkularıyla dikkat çeken iki büyük şairin, Aleksandr Puşkin ve Mihail Lermontov’un düello ile ilişkilerine geniş yer ayırıyor.
Dünya edebiyatında düello sahneleri bol miktarda temsil edilmektedir. Özellikle Rus yazarların eserlerinde, daha çok 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında bu örneklere oldukça sık tanık oluyoruz. Bu dönemde düelloların arttığı gözlenmektedir ve biz de Edebiyat ve Düello’da daha çok Rus yazarların düello olaylarına karıştığını, düello sahnelerinin hemen hemen tüm büyük yazarların eserlerinde yer aldığını göstermeye çalıştık. Bunların arasında Yevgeniy Onegin, Yüzbaşının Kızı (A. Puşkin), Zamanımızın Bir Kahramanı (M. Lermontov), Ecinniler (F. Dostoyevski),Babalar ve Oğullar (İ. Turgenev), Savaş ve Barış (L. Tolstoy), Düello ve Ayı(A. Çehov) gibi eserler vardır.Dahası var, bu büyük yazarların çoğu düello olaylarına doğrudan müdahil olmuştur. Örneğin, Aleksandr Puşkin düelloya 21 kez çıkmış ve eşi Natalya Gonçarova hakkında sosyetede çıkan dedikodulardan sonra kendisinin ve ailesinin itibarını korumak amacıyla yaptığı düelloda hayatını kaybetmiştir. Edebiyat ve Düello, raflarda ve internet satış sitelerinde!
Öğrenciler LGS’ye son 100 gün kala nasıl çalışmalı?
LGS’ye son 100 gün kala LGS sınavına hazırlanan öğrenciler için kritik ve değerli bir sürece girilmiş bulunuyor. tonguçAKADEMİ’nin rehberlik öğretmeni Çağla Akyavaş, bu süreçte öğrencilerin nasıl çalışması gerektiğini anlatıyor. Öğrencilerin son 100 gün içinde ilk yapması gereken şeyin kendilerini değerlendirerek eksikliklerini belirlemek olması gerektiğini belirten tonguçAKADEMİ’nin rehberlik öğretmeni Çağla Akyavaş, “Tüm deneme ve test kitaplarındaki konu listesini analiz edip eksik konu ve kaynak bırakmadan program yaparak bu 100 günü geçirmek öncelikleri olmalıdır” diyor. Süreç denemelerle yürütülmeli Öğrencilerin eylülden bu yana LGS için hazırlandığını ve şu anda sayısız denemeye girmiş durumda olduklarını söyleyen Çağla Akyavaş, “Bu durumda öğrencilerimizin deneme analizlerini yapıp ortalama net sayılarını belirlemeleri ve hedefledikleri yüzdelik dilim için gereken netleri araştırmaları gerekiyor. İnternetten geçmiş senelerdeki yüzdelik dilimlere, o yüzdelik dilim için yaklaşık kaç net yapıldığına bakarak bu veriye erişebilirler. Ayrıca artık öğrencilerimiz soru bankasından ziyade denemelere ağırlık vermeli, denemelerde çıkan hatalarına yönelik soru bankalarından o konuya ait soruları çözmeye devam etmeliler. Kısacası, asıl süreç denemelerle yürütülmeli diyebiliriz” ifadelerini kullanıyor. “Öğrencilerimize önerim, sıkça çıkan konulara ağırlık vermeleri” Akyavaş, sözlerine şöyle devam ediyor: “Özellikle bu 100 gün içinde öğrencilerimize önerdiğimiz noktaları kendilerine göre adapte etmeleri gerektiğini de söylemek isterim. Öğrencilerimiz farklı pozisyonlarda olabilir; konuları tamamlayan, eksiği olmayan, yeni nesil sorularda başarılı öğrenciler düzenli tekrarlar yapmalı ve sınav tipi, çıkmış soruları çözmeli. Ayrıca kendilerine bir tekrar kitabı yapıp birinci dönem konularını da unutmamak adına o kitaptan düzenli soru çözmelidir. Eksik konuları olanlar ve yeni nesil soru yapamayan öğrencilerimiz ise hemen harekete geçmeli, eksikliklerini belirleyip bunları kapamak için en basit tabiriyle kendini kampa almalıdır. Her hata doğruya giden bir adım olarak görülmeli ve üzerine gidilmelidir. Ayrıca çok fazla konu eksiği olan öğrencilerimiz için bile 100 gün çok uzun bir süre ve bu sürede ciddi bir çalışmayla her şey rayına oturabilir. Fakat sınava az bir süre kala öğrencilerimize önerim, sıkça çıkan konulara ağırlık vermenin özellikle, katsayısı yüksek derslere öncelik vermenin mantıklı bir strateji olduğu yönünde.” Son üç ay içinde belirli taktiklerle çalışmanın başarıya giden yolda önemli bir adım olduğunu ifade eden Akyavaş, “Hedef belirlemek, düzenli tekrar, deneme çözümünü arttırma, iyi uyku, çıkmış sorular çözme, paragraf sorularına ağırlık vermek ve konu eksiklerini belirleyip çalışmak önemli. Bu taktiklerle, öğrenciler LGS sınavına daha hazırlıklı ve özgüvenli bir şekilde girebilirler” diyor.BURAK KUT: “90’LARI ÖZLEMİYORUM”
Özgür Aras’ın Harbiye’de açtığı EV adlı kulübün son EV sahibi Burak Kut oldu. Burak Kut, unutulmaz şarkılarıyla konuklarını coştururken “90’ları özlemiyorum. Anı yaşamayı tercih ediyorum” dedi.
Ünlü iletişimci Özgür Aras’ın Harbiye’de açtığı kulüp EV ile İstanbul’un gece hayatına yön vermeye devam ediyor. Herkesin dilinde olan konsept partilerle bir efsaneye dönüşen kulübün son EV sahibi Özgür Aras’ın 30 yıllık dostu Burak Kut’tu. 90’larda Türkiye’nin en büyük starları arasına giren ve hala şöhretinden bir şey kaybetmeyen Burak Kut’un dostlarını ve kulübün müdavimlerini ağırladığı gecede konuklar sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendi…
Şarkılarıyla EV misafirlerine unutulmaz bir gece yaşatan Burak Kut hayranlarıyla tek tek fotoğraf çektirdi. Fit haliyle dikkat çeken Burak Kut yaşlanmamasının sırrını şöyle açıkladı: “Takdiri ilahi diyorum buna. Genetik avantaj. Kendimi korumak adına belli başlı sırlarım da var. Bol bol su tüketiyorum. Düzenli yemek yiyorum abartmıyorum. Uykuma dikkat ediyorum.” “90‘ları özlüyor musunuz?” sorusuna ise “90’ları özlemiyorum, anı yaşamayı tercih ediyorum” diye cevap verdi.
FATMA TURGUT: “AMY WINEHOUSE İLE TANIŞMAYI ÇOK İSTERDİM”
Rock dünyasının az sayıdaki kadın yıldızlarından Fatma Turgut, dün akşam Zonguldak Ereğli’de konser verdi. 2011’de hayatını kaybeden Amy Winehouse’u anıp “Onunla tanışıp şarkı söyleyebilmeyi çok isterdim” dedi.
‘Bir Varmış Bir Yokmuş’, ‘İlkbaharda Kıyamet’ ve ‘Aşk Tadında’ gibi şarkılarla kendisine büyük bir hayran kitlesi yaratan Fatma Turgut, Türkiye’nin dört bir yanında konserler veriyor. Sevenleriyle buluşmak için mesafeyi engel olarak görmeyen Fatma Turgut önceki akşam Zonguldak Ereğli’deydi. Büyük Anadolu Otel’in salonunda verdiği akustik konserin gördüğü ilgi nedeniyle adeta izdiham yaşandı.
Sık sık seyircisiyle sohbet eden Fatma Turgut 2011’de henüz 27 yaşındayken hayatını kaybeden İngiliz şarkıcı Amy Winehouse’u hüzünle andı. Kısa hayatında bir döneme şarkılarıyla damga vuran Amy Winehouse için “Dünya üzerindeki en güzel seslerden biri benim için. Çok isterdim onunla tek bir şarkı söyleyebilmek. Tanışmak, vakit geçirmek… Dünyayı onun gözünden görüp ne hissettiğini anlamayı çok isterdim” dedi.
Anadolu şehirlerini gezerek akustik konserler vermeye devam edecek olan Fatma Turgut 28 Şubat’ta Malatya’da, 29 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta, 1 Mart’ta Gaziantep’te, 2 Mart’ta Kayseri’de ve 8 Mart’ta Ankara’da hayranlarının karşısına çıkacak.
KOBRA MURAT, PAVYON GECESİNDE!
Ünlü iletişimci Özgür Aras’ın İstanbul Harbiye’de açtığı kulüp EV, İstanbul gece hayatını renklendirmeye devam ediyor. Konsept partileriyle büyük kitleleri müdavimi haline getiren EV’de geçen akşam Pavyon Gecesi düzenlendi. Gecede eğlenenler arasında Kobra Murat da vardı.
Kobra Murat’ın dans eden kadınlara yüklü miktarlarda bahşiş vermesi dikkat çekti.