Kültür-sanat, ekonomi-teknoloji, sağlık, eğitim, spor haberleri

Kapadokya Üniversitesi, 1. Ulusal Yapay Zekâ Buluşmasına Ev Sahipliği Yapacak

Kapadokya Üniversitesi,  yapay zekâ (YZ) alanında en güncel ve ileri düzey araştırmaları paylaşmak amacıyla 17-18 Ekim 2024 tarihlerinde ilk kez düzenlenecek olan “1. Ulusal Yapay Zekâ Buluşması”’na ev sahipliği yapmanın büyük heyecanını yaşıyor. Kapadokya Üniversitesi Fabrika Yerleşkesinde gerçekleşecek olan bu önemli etkinlik, demoday, paneller ve atölyelerden oluşacak. Kapadokya Üniversitesi; Yapay Zekâ Fabrikası, KUIS AI CENTER, İTÜ AI CENTER ve AI TR (Türkiye’nin Yapay Zekâ Platformu) iş birliği ile Türkiye’nin sayılı üniversitelerinden alanda çalışmalar yapan akademisyenler, endüstri profesyonelleri ve iş dünyasının önemli isimlerini, girişimcileri ve öğrencileri bir araya getirerek, yapay zekânın çeşitli alanlardaki varlığını incelemeyi ve bu teknolojinin toplum üzerindeki etkilerini tartışmayı amaçlıyor.

Açış konuşmasını Türkiye Bilişim Vakfı kurucularından Faruk Eczacıbaşı ve İş Bankası Grubu Yapay Zekâ Fabrikası Başkanı Barış Karakullukçu’nun yapacağı ve daha birçok iş insanı ve akademisyenin konuşmacı olarak bulunacağı etkinlikte, yapay zekâ programlarının teorik bilgileri ve pratik uygulamaları geniş bir yelpazede ele alınacak, ayrıca YZ teknolojilerinin toplumsal, etik ve ekonomik boyutları ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Buluşma hem akademik hem de endüstriyel perspektifleri bir araya getirerek, yapay zekâ alanındaki bilgi alışverişini ve iş birliğini teşvik edecek ve bu alandaki en son çalışmalar hakkında bilgi edinme fırsatı sunacak bir zirve niteliği taşıyacak.

Etkinlik Programı:

17.10.2024

  • Açış Konuşması: Faruk Eczacıbaşı (Türkiye Bilişim Vakfı)- Barış Karakullukçu (Yapay Zekâ Fabrikası), Hasan Ali Karasar (Kapadokya Üniversitesi)
  • Panel 1: “Akademik Çalışmalar ve Yapay Zekâ”
  • Panel 2: “İş Dünyası ve Yapay Zekâ”
  • Panel 3: “Girişimcilik ve Yapay Zekâ”
  • Panel 4: “Kırılım Çağı: Yapay Zekâ ve Gelecek”

18.10.2024

  • Panel 5: “Türkiye’nin Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi ve Kamu Politikaları”
  • Panel 6: “Başarılı Girişim Yolculuğu Örnekleri”
  • Panel 7: “Sorumlu Yapay Zekâ ve Etik”

Demoday: “Girişim Sunumları ve Öğrenci Posterleri”

  • Panel 8: “YZ Güvenlik, Algı Yönetimi, Sosyal Manipülasyon”
  • Panel 9: “Üretken Yapay Zekâ ve Dil Modelleri”
  • Panel 10: “Sağlıkta Yapay Zekâ ve Uygulamaları”
  • Panel 11: “Görüntü ve Video İşleme”
  • Panel 12: “Otonom Sistemler ve Robotik”
  • Panel 13: “Yapay Zekâ Odaklı Veri Yönetişimi, Büyük Veri”

Her Yönüyle Sanat ve Yapay Zekâ

Etkinlik Detayları

Etkinlik Tarihi: 17-18 Ekim 2024

Etkinlik Yeri: Kapadokya Üniversitesi, Fabrika Yerleşkesi

Etkinliğin Amacı: Kapadokya Üniversitesi, yapay zekâ alanındaki son kuramsal gelişmeleri detaylı bir şekilde ele alarak uygulama alanındaki yansımalarını incelemeyi, disiplinlerarası araştırmaları desteklemeyi ve teknolojik yenilikleri teşvik etmeyi hedefliyor. Ayrıca, akademik alanyazındaki boşlukları saptayarak endüstri ile akademi arasındaki iş birliklerini güçlendirmek ve bol katılımlı, geniş kapsamlı bilgi paylaşımlarını sağlamayı amaçlıyor.

Katılım Bilgileri ve İletişim: Etkinliğe katılmak ve ayrıntılı bilgi almak için https://www.aikapadokya.com.tr/ web sitesini ziyaret ediniz.

“Çiftçilerimiz bin bir emekle ürettiği ürününü pazarlayamıyor”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, biber, kabak, karpuz, fıstık, badem ve domatesteki fiyat düşüşleri ve pazarlama sorunları hakkında görüntülü basın açıklaması yaptı.

“Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak kuruluşumuzdan bu yana ülkemiz genelinde 755 Ziraat Odası aracılığıyla çiftçilerimizin yaşadığı sorunları gündeme getiriyor, çiftçilerimizin sorunlarına çözüm olmak için onların sesi olmaya çalışıyoruz.” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Çiftçilerimiz, her geçen gün artmaya devam eden girdi, lojistik, işçilik gibi üretim maliyetlerine ek olarak değişen iklim koşulları nedeniyle aşırı sıcaklık, şiddetli yağış, dolu, fırtına, don gibi doğal afetlere artık çok daha fazla maruz kalıyor.

Ancak fedakâr çiftçilerimiz, tüm bu olumsuz koşullara rağmen bu yıl da üzerine düşeni yaptı ve üretmeye devam etti.

Ağustos ayı itibarıyla birçok tarımsal üründe hasat devam ediyor. Ancak görüyoruz ki çiftçilerimiz bin bir emekle ürettiği ürününü pazarlayamıyor. Düşük kalan üretici fiyatları üreticilerimizin belini büküyor. Bugün birçok tarımsal üründe üretilen ürün ya maliyetine ya da daha düşük fiyata tarladan çıkarken pazarda ve markette katlanmış bir fiyatla karşımıza çıkıyor.”

“Biber, kabak, karpuz, fıstık, badem ve domatesteki fiyat düşüşleri üreticimizi mağdur ediyor, üreticimize de tüketicimize de yazık olacak”

“Üreticilerimiz, üretimden pazarlamaya, fiyat oluşumuna kadar pek çok sorunla karşı karşıya kalıyor. Bu sezon biber, kabak, karpuz, fıstık, badem ve domatesteki fiyat düşüşleri de üreticimizi mağdur ediyor.

Bu durum hayra alamet değildir. Fiyatı düşen ürünler yüzünden üreticilerimiz üretimden vazgeçecek. Önümüzdeki sezon tüketicilerimiz bu ürünleri pahalı yiyecektir.

Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Aklımızı başımıza alıp bu ülkede üretimi sürdürülebilir hale getiremezsek üreticimize de tüketicimize de yazık olacaktır.

Ülkemizde geçen yıl 3 milyon ton biber üretildi. Üretilen biberin yüzde 52’sini kapya biber, yüzde 30’unu sivri biber, yüzde 13’ünü dolmalık biber ve yüzde 5’ini çarliston biber oluşturdu. Ülkemizin biber üretimi yıllar itibarıyla artmaya devam ediyor. 2010 yılında 1,9 milyon ton olan biber üretimi 2023 yılında yüzde 55 oranında artarak 3 milyon tona çıktı. Fakat üretimde böylesine bir artış yaşanırken tüketimde aynı oranda artış görülmüyor. Ortaya çıkan bu arz fazlalığı ve talebin artmaması biberde üretici fiyatının düşmesine sebep oldu.

Silifke’nin yayla bölgelerindeki köylerde üretilen sakız kabak geçmiş yıllarda ihraç edilirken, bölgede yaşanan savaş nedeniyle ihracat durdu ve üretilen kabaklar çiftçilerimizin elinde kaldı.

İhraç edilemeyen kabak iç piyasaya da pazarlanamıyor. Nakliye maliyetlerinin yüksek olması ve kabakta kar marjının düşük olmasından dolayı tüccarlar kabak alımına yanaşmıyor. Kabak, olgunlaştıktan sonra 1 hafta içinde kesilmediği takdirde özelliğini kaybettiğinden üreticilerimiz kabaklarını hayvanlara yem olarak vermek zorunda kalıyor.

Karpuzda arzın yüksek talebin ise düşük seyretmesi fiyatları düşürdü. Diğer taraftan tüketimin yeteri kadar olmaması tüccarın alım yapmak istememesine neden oluyor. Benzer durum kavun fiyatlarında da görülmekte olup kavun fiyatları 6 ila 8 lira, karpuz fiyatları Antalya bölgesinde 4 ila 7 lira arasında seyrediyor. Ancak diğer bölgelerde yukarıda bahsedilen nedenlerden dolayı karpuz fiyatı 3 liraya kadar düştü.

Antep fıstığında bu yıl yüksek rekolteye bağlı arzdaki artışla birlikte fiyatlar geriledi. Hali hazırda piyasada alıcılar, ucuz fiyatla aldıkları Antep fıstığını stok yapıyor. Ürün arzının bitmesiyle birlikte yaptıkları bu stoku yüksek fiyatla piyasaya sürerek haksız kazanç sağlamanın peşindeler. Fiyatların daha fazla düşmesinin önüne geçmek için Toprak Mahsulleri Ofisi devreye girmeli, ihracat kanalları zorlanmalıdır.

Üretici geçen yıl 16 kuruş seviyelerinde olan badem randıman fiyatının bu sezon 30 kuruştan işlem görmesini istiyor. Üreticilerimiz üretim aşamasında bankalardan kredi kullandı, girdileri vadeli almak zorunda kaldı. Hasatla birlikte bu borçların ödeme zamanı geldi. Ancak bademe düşük fiyat verilmesi halinde, üreticilerimiz borcunu ödemekte zorlanacaktır. Zaten geçtiğimiz yıl yeterli gelir elde edemeyen kimi üreticilerimiz bahçesini söktü. Sadece Kâhta ilçesinde 2 bin dekar badem bahçesi söküldü. Pazarlama sorunu çözülmediği sürece bahçe sökümü hızlanacaktır. Tarım Kredi Kooperatifi badem alım fiyatını belirlerken artan girdi fiyatlarını göz önünde bulundurmalıdır.

Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre salçalık domateste üretim alanları arttı, bu durum üretici fiyatlarının gerilemesine sebep oldu. Buna ek olarak geçtiğimiz sezonlarda salça ihracatına getirilen kısıtlamalar nedeniyle salça fabrikalarıyla sorun yaşayan çiftçilerimizin mağduriyeti, bu sezon yasak kaldırılmış olmasına rağmen devam ediyor. Fabrikalar bir yandan daha az sayıda üreticiyle sözleşme yaparken diğer yandan sözleşme yaptığı üreticilere yüksek fire oranları çıkararak üreticilerimizi mağdur ediyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı, sözleşmeli üretim için tip sözleşmeler oluşturdu ve sözleşmeli üretimi düzenleyici tedbirler aldı. Ancak fabrikalar, hem alıcının hem de satıcının hakkını gözeten bu sözleşmeleri kullanmaktan kaçınıyor. Bunun yerine kendi hazırlamış oldukları ve kendi lehlerine olan sözleşmeleri üreticiye dayatıyor. Bu durum fabrikalara sözleşmeden cayma fırsatını veriyor. İlgili Bakanlıklar bu konuda gereğini yaparak çiftçi mağduriyetlerini önlemelidir.”

“Ülkemizde tarım sektörü için etkin bir pazarlama sistemi kurulmalıdır”

“Tarım sektöründe özelikle son dönemde yaş sebze ve meyvede yaşanan sıkıntıların ana nedeni hala güncel bir hal yasasının olmayışıdır.

Ülkemiz tüm bölgelerinde uygun iklim ve ekolojik koşulların yanı sıra geniş tarım arazilerine sahiptir. Topraklarımız hemen hemen tüm tarımsal ürünlerin üretimine imkân vermesine rağmen, yaşanan ekonomik sıkıntılar üretimi sekteye uğratıyor. Tarlada 5-10 liraya satılan ürünün markette 4-5 kat fazlaya satılması kabul edilemez.

Ülkemizde tarım sektörü için etkin bir pazarlama sistemi ve organizasyonun kurulamamış olması, mevcut sistemin ise aracılar tarafından kontrol ediliyor olması, ürün kayıplarına neden oluyor. Diğer taraftan bu durum üretici-tüketici niteliğindeki geniş toplum kesimlerinin çıkarlarını olumsuz etkiliyor.

Üretimde meydana gelen dalgalanmalar ürün fiyatlarını doğrudan etkilerken, ihracatta yaşanan sorunlar da üreticilerimize yansıyor. Hasat döneminde çok miktarda ürünün pazara çıkması, depolama olanaklarının yetersizliği, üreticilerimizin içinde bulunduğu finansman olanaklarının yetersizliği, hasat döneminde fiyatların düşmesine ve üreticilerimizin önemli miktarlarda gelir kaybına uğramasına neden oluyor.

Ülkemiz gündeminde olan planlı üretimin etkin bir şekilde uygulamaya konulması ve hal yasasının bir an önce çıkarılmasının ne kadar elzem olduğu ortadadır.

Ülkemizin içinde bulunduğu yüksek enflasyon ve faiz sarmalının sebebi üreticilerimiz değildir. Her defasında hedef tahtası olarak gösterilen üreticilerimiz üretmek ve kazançları ile yaşamlarını devam ettirmenin derdindedir.

Biz ülkemiz üreticileri ve TZOB olarak tarımın kalkınması ve ilerlemesi için her türlü desteği vermeye hazırız.”

‘YASAKÇI BİR ZİHNİYET İÇERİSİNDE DEĞİLİZ’

  Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Instagram erişim engeli hakkında yaptığı açıklamada yasakçı bir zihniyette olmadıklarının altını çizerek, “Ülke olarak gösterdiğimiz demokratik yaklaşımı bu sosyal medya platformları göstermiyor.” dedi. Instagram ile sürekli iletişim halinde olduklarını da vurgulayan Bakan Uraloğlu, “Sürekli bildiriyoruz ve dün tekrar arkadaşlarda değerlendirdik. Biz gerçekten bir an önce çözelim istiyoruz, yeni bir sosyal medya yasaklanmasıyla ilgili bizim aktif olarak sürdürdüğümüz bir çalışma yok.” diye konuştu. Uraloğlu, 2 – 6 Ekim tarihlerinde Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda düzenlenecek Teknofest çalışmalarının devam ettiğini bildirerek, havalimanının havacılıkla ilgili olmaya devam edeceğini belirtti.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Instagram’a getirilen erişim engeline ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Uraloğlu yasakçı bir zihniyetle hareket etmediklerinin altını çizerek, “Bunlar ne yaparsa, nasıl davranırsa biz kapatırız gibi bir yaklaşım içerisinde değiliz. Bakın, burada 60 milyona varan sosyal medya kullanıcısından bahsediyoruz. Benim de neredeyse her platformda hesabım var. Yasakçı zihniyet içerisinde, sansürcü zihniyet içerisinde olmaktansa nasıl daha geliştiririz? Bu yaklaşımdayız. Şunu gözden kaçırmamamız lazım, bizim ülke olarak gösterdiğimiz demokratik yaklaşımı bu sosyal medya platformları göstermiyor.”

Bu platformların hiçbir bildirim yapmadan hesapları bloke ettiğini, kaldırabildiğini ve bazı paylaşımları komple engelleyebildiğini belirten Uraloğlu, “Sonuçta özel bir şirkettir elbette. Onun da kuralları kaideleri olacak; ama yerine göre sizin kanunlarınıza hilaf şeyler yapabiliyorlar. Dolayısıyla hani biz bunun kesinlikle sosyal medya platformlarının faaliyetlerini sürdürülmesinden yanayız; asla bir yasakçı zihniyet içerisinde değiliz.” Dedi.

Bakan Uraloğlu, Instagram ve diğer sosyal medya platformlarıyla sürekli iletişim halinde olduklarını vurgulayarak, “Bizim katalog suçları dediğimiz toplumumuzun ülkemizin hassasiyetleri dediğimiz konular var. Sürekli bildiriyoruz ve dün tekrar arkadaşlarda değerlendirdik. Biz gerçekten bir an önce çözelim istiyoruz, yeni bir sosyal medya yasaklanmasıyla ilgili bizim aktif olarak sürdürdüğümüz bir çalışma yok. Ama her halükârda takip ediyoruz her halükârda denetliyoruz. Bir çocuk oyun portalinin engellenmesiyle ilgili Adana’daki Altıncı Sulh Ceza Mahkemesinin aldığı karar gereğini biz yapmak noktasındaydık BTK olarak, onu da yaptık. Böyle bir platform olduğu ve bu kadar takipçisi olduğu benim gündemime gelmemişti; ama mahkemenin yasaklama gerekçelerine baktığımız zaman gerçekten çocuklarımızın da nelerle muhatap olduğuna hep beraber bakmamız lazım, bunlar bizim çocuklarımız. Mahkeme kararında sadece uygulama noktasındayız.” Dedi.

Teknofest 2 – 6 Ekim Arasında Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda

Adana’da 2-6 Ekim tarihlerinde Türkiye’nin en büyük Teknofestlerinden bir tanesini Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda yapacaklarını duyuran Bakan Uraloğlu, “Adana Şakirpaşa’da Türk Havayolları özelinde uçak bakımı ile ilgili neler yapabiliriz diye konuşuyoruz. Dolayısıyla orası havacılıkla ilgili olmaya devam edecek ve Adana’nın sanayisine de katkı sağlaması noktasında da gayretlerimiz var.” dedi.

İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencisi Yusuf Sayın’dan yenilikçi çözüm Migren ağrılarını hafifleten inovatif cihaz: MigRelieve

İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencisi Yusuf Sayın, migren hastalarının ağrılarını doğal yöntemlerle hafifletmek amacıyla MigRelieve adlı tamamlayıcı tıbbi bir ürün tasarladı. Sayın, geliştirdiği cihazla sıcak kompres, soğuk kompres ve titreşim terapisi olmak üzere üç farklı mod sunarak migren hastalarının ağrılarını yönetmelerine yardımcı olmayı hedefliyor

İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü öğrencisi Yusuf Sayın, mezuniyet projesi kapsamında migren hastalarının ağrılarını hafifletmek için doğal yöntemleri teşvik eden MigRelieve adlı tamamlayıcı tıbbi bir ürün geliştirdi. 15 dakikalık seanslar halinde çalışarak migren ağrısını hafifletmeyi amaçlayan MigRelieve, piyasadaki benzer ürünlerden farklı olarak sıcak kompres, soğuk kompres ve titreşim terapisi olmak üzere üç farklı rahatlama yöntemini bir arada sunarak hastaların yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor. Cihaz kullanıcılara günlük aktiviteleri arasında rahatlama olanağı sunarak dengeli ve sağlıklı bir yaşam tarzını destekliyor ve ilaç bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

Yusuf Sayın, İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özlem Er, Refik Burak Atatür, Suat Batuhan Esirger ve Yetkin Yazıcı’nın danışmanlığında geliştirdiği MigRelieve ile ilgili şunları söylüyor:

Cihazı tasarlarken migren hastalarıyla bireysel görüşmeler yaparak çeşitli rahatlama yöntemlerini inceledim ve kullanıcı analizi yaparak hastaların ihtiyaçlarını belirledim. Doktorlar ve uzmanlarla görüşmeler yaparak migren ağrısının fizyolojik etkilerine göre cihazımı geliştirdim. Mod seçeneklerini, soğuk kompres, sıcak kompres ve ritmik titreşim gibi migren ağrısını hafifletmede etkili olan yöntemlerden seçtim. Tasarımımın ergonomik ve kullanıcı dostu olmasına özen gösterdim.

‘Annemin migren ağrılarından yola çıktım’

Projeyi tasarlarken annesinin yıllardır yaşadığı şiddetli migren ağrılarından yola çıktığını belirten Sayın, “Annem migren hastası ve onun zor anlarını büyürken gözlemledim, hayattan kopmuş gibi davranıyor ve çok fazla ilaç tüketiyordu. Bu deneyim, annem gibi şiddetli baş ağrısı çeken insanlar için ilaç kullanmadan ağrılarını hafifletebilecekleri ve günlük aktivitelerine devam edebilecekleri bir çözüm bulmayı amaçlayan bir ilham kaynağı oldu” dedi.

Sayın, önümüzdeki dönemde mühendislerle ve doktorlarla işbirliği yaparak MigRelieve’i ticarileştirmeyi arzu ettiğini belirtti.

Proje danışmanlarından İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Başkanı Prof. Dr. Özlem Er ise “İstanbul Bilgi Üniversitesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Bitirme Projeleri’nde öğrencilerimiz kendilerinin tespit ettikleri problemlerin çözümlerine yönelik tasarım önerileri geliştiriyor. Bizler ders yürütücüleri olarak onları araştırmaya ve doğru sorular sormaya yönlendiriyoruz. Her öğrenci kendi tespit ettiği problem alanında bilgisi olan, söz konusu problemi bizzat deneyimleyen kişilere ulaşıyor, onlardan bilgi ve görüş alıyor. Tasarım süreci boyunca da bu kişilerden geribildirim almaya devam ediyorlar” dedi.

MALZEME MÜHENDİSİ ERHAN MATARACI ANLATTI: TÜRKİYE’DE ŞEHİR PLANLARININ EN BÜYÜK EKSİĞİ DESALİNASYON SİSTEMİ! SU SORUNUNU ENGELLEMENİN FORMÜLÜ BURADA!

Malzeme Mühendisi Erhan Mataracı, Türkiye’de desalinasyon tesisi kurulması gerektiğini belirterek, teknolojinin takip edilmemesi nedeniyle birçok alanda ilerleme kaydedilemediğini söyledi. Mataracı, “Dört bir tarafımız denizle çevriliyken su problemi yaşamamız çok mantıklı değil. En azından yol ve çiçek sulamaları gibi şeyler desalinasyon suyu ile yapılabilir. Üstelik bu işlem oldukça düşük maliyetli.” dedi.

Malzeme Mühendisi Erhan Mataracı, tüm dünyada su açlığının her geçen gün arttığını belirterek, bunun önünü almak için acilen desalinasyon yatırımlarına ağırlık verilmesi gerektiğini söyledi. 2050 yılına kadar küresel su açlığının 5 kat artacağının ön görüldüğü bilgisini veren Mataracı Group CEO’su Erhan Mataracı, “Desalinasyon tesisi dediğimiz şey deniz suyunu ters ozmoz yöntemiyle arıtıp içme suyu veya kullanma suyu hâline getirmek. Deniz suyu bu yöntemle, tesislerde kullanmak üzere kullanım suyu veya şehirlerde kullanmak üzere içme suyu haline getirilebiliyor.” dedi.

“BAZI BELEDİYELER DESALİNASYON SİSTEMİNE GEÇTİ”

“Günümüz teknolojisinin, günümüz mühendisliğinin bize sunduğu imkanlardan faydalanabiliriz” diyen Mataracı, şunları söyledi:

“İstanbul’da sulama yapan birçok yer görüyoruz. En azından bu alanlara desalinasyon suyu ile sulama yapabiliriz. Çevre ile alakalı bazı tereddütleri olanlar var, denizdeki canlılara zarar verdiği ile alakalı. Suyun çekişinden, vakumundan kaynaklı bir miktar deniz canlısına zarar verilebilir ama çok ciddi miktarda olacağını düşünmüyorum. Aslında bakarsanız susuzluk veya sudaki atıklar çok daha fazla deniz canlısı öldürüyor. Türkiye’de de bu tarz bir proje çalışması başlatan birkaç belediye var. Onlar desalinasyon tesisi yapmışlar ve sudan faydalanıyorlar. Dört bir tarafımız denizle çevrili iken su problemi yaşamamız çok mantıklı değil. Kullanım suyu olarak yeterli kaliteye gelmese bile farklı amaçlarla kullanılabilir. Yapan belediyelerimiz var, ben artırılması gerektiğine inananlardanım.”

“MAALİYETİ OLDUKÇA DÜŞÜK”

Desalinasyon tesisinin büyük bütçeler gerektirmediğini ifade eden Mataracı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Maliyeti çok yüksek bir proje değil. 22 bin metreküplük projenin maliyeti 30-40 milyon dolar arasında diyebiliriz. Türkiye’deki şehir plancılığı yapılırken bazı eksikler olduğunu düşünüyorum. Mevcut durumda kaç kişi yaşayabilir? Bu insanların ihtiyacı nedir? Nasıl bir altyapı çalışması gerekli? Çok basit bir hesap. Bunlarda eksikliklerimiz olduğu için her sene susuz kalır mıyız gibi bir tartışma yaşıyoruz. Ancak hiç kimse ‘Biz her yıl susuz kalıyoruz, bunun çözümü yok mu?’ diye sormuyor. Şehir planlamayla alakalı eksiklerimiz nedir, fazlalarımız nedir bunlar yeterince tartışılmıyor. Desalinasyon sisteminin başta İstanbul olmak üzere birçok kentte hayata geçirilmesi su sorunumuzu büyük oranda çözecektir.”

DoktorTakvimi sağlık turizmiyle ilgili iki önemli iş birliğine imza attı
Online sağlık platformu DoktorTakvimi, sağlık turizmiyle ilgilenen üyelerine kolaylık sağlayacak bir iş birliğine imza attı. Times Care Sağlık Uluslararası Danışmanlık ve Frekans Sigorta ile yapılan iş birliği kapsamında DoktorTakvimi üyeleri, sağlık turizmiyle ilgili tüm süreçlerden indirimli fiyatlarla yararlanabilecek ve tüm süreçleri güvenli bir şekilde yönetebilecek.
Dünya genelinde sağlık hizmetlerinin maliyetlerindeki artış ve bazı ülkelerdeki uzun bekleme süreleri gibi faktörlerden dolayı sağlık turizmi giderek yaygınlaşıyor. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki kişiler daha düşük maliyetli ve kaliteli sağlık hizmeti almak için başka ülkeleri tercih ediyor ve bunların başında da Türkiye geliyor.
Sisteminde 200 binden fazla hekim ve uzman profili bulunan, hastalar ve sağlık araştırması yapan kullanıcılar ile sağlık profesyonellerini bir araya getiren DoktorTakvimi, sağlık turizmiyle ilgilenmek isteyen üyelerine kolaylık sağlamak üzere Times Care Sağlık Uluslararası Danışmanlık ve Frekans Sigorta’yla bir iş birliği başlattı.
Times Care Sağlık Uluslararası Danışmanlık İş birliği kapsamında DoktorTakvimi üyeleri sağlık turizmi sertifikası alarak, sertifika sonrası danışmanlık ve komplikasyon sigortası hizmetlerinden indirimli fiyatlarla yararlanabilecek.
Frekans Sigorta’nın bünyesinde bulunan 30’a yakın sigorta şirketinden, kasko sigortası, konut sigortası, özel sağlık sigortası, DASK sigortası ve özellikle doktorlar için doktor sorumluluk sigortaları üyelere özel indirimli fiyatlarla sunulacak. Ayrıca oluşan hasarlarda özel danışmanlık alabilecekler, hasar takibini de uzman ellerde doğru yönlendirilerek yapıp, zaman kazanabilecekler.
Doktorların yabancı hastaları için ise komplikasyon sigortası hizmeti bulunuyor. Doktorların yurt dışından gelen hastalarının işlemlerini yaptırdıktan sonra ülkelerine dönüşlerinde yaşadıkları komplikasyon giderlerinin masrafları alınabiliyor; doktorlar isterse tekrar Türkiye’de komplikasyon tedavisi görülmesiyle hastalarının yanında olabiliyor.
Sağlık turizmi için gelenlerin sayısı 700 binin üzerine çıktı
Türkiye’nin uluslararası sağlık turizmi pazarında önemli bir oyuncu olduğunu söyleyen DoktorTakvimi’nin Türkiye Ülke Müdürü Hakan Türkoğlu, “Dünyada sağlık turizmi harcamaları yaklaşık 500 milyar dolarla ifade ediliyor. Ülkemiz, dört saatlik uçuş mesafesinde yaklaşık 1 milyar insana ve 57 ülkeye hitap eden önemli bir coğrafi konuma sahip. Türkiye’de sağlık turizminin gelişimi son yıllarda önemli bir ivme kazandı. 2020’li yıllarda Türkiye ekonomisine milyarlarca dolar katkı sağladı. Ülkeye gelen hasta sayısında da büyük artış oldu. 2010 yılında yaklaşık 110 bin yabancı hasta tedavi görmek için gelirken, 2020’li yıllarla beraber bu sayı 700 binin üzerine çıktı. Bu hastaların ülkemizdeki harcamaları ülke ekonomisine de ciddi katkılar sağlıyor” diyor.
Sağlık turizmi Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkıda bulunuyor
Türkiye’de sağlık turizminin çeşitli branşlarda büyük gelişme gösterdiğini belirten Hakan Türkoğlu, “Türkiye’nin pek çok yerinde sağlık turizminin yapıldığı hastaneler ve klinikler var. En çok talep gören branşlar arasında estetik cerrahi, diş tedavileri, saç ekimi, ortopedi, kardiyovasküler cerrahi ve göz tedavileri bulunuyor. Sağlık turizmi Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkıda bulunurken, aynı zamanda uluslararası alanda sağlık hizmetinde yüksek standartlar sunarak ülkenin prestijini artırıyor. DoktorTakvimi olarak hem üye doktorlarımıza hem de ülkemize katkı sağlayacak işler yapıyoruz. Başlattığımız bu iş birlikleriyle de sağlık turizmiyle ilgilenen doktorlarımıza kolaylık sağlamayı hedefliyoruz” ifadelerini kullanıyor.

15 KORO ve 302 KORİSTTEN OLUŞAN  2. ULUSLARARASI İSTANBUL KORO FESTİVALİ BAŞLIYOR!

Seslerin birlikteliğinden doğan güç,  İstanbulluların sesleriyle daha da güçleniyor.

İstanbul’un çok sesli ve çok kültürlü yaşamını sahneye taşıyan, ilki geçtiğimiz yıl yapılan İstanbul Koro Festivali, bu yıl uluslararası bir kimlik kazanarak 16-17-18 Ağustos 2024 tarihlerinde Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu ile Beşiktaş ve Kadıköy Meydanı’nda ücretsiz olarak gerçekleşiyor! Seslerin birlikteliğinden doğan gücü, İstanbulluların sesleriyle daha da güçlendirecek olan İBB Kültür, 15 koro ve 302 korist ile düzenleyeceği 2. Uluslararası İstanbul Koro Festivali’ne tüm İstanbulluları bekliyor.

Uluslararası katılımcılar, atölye ve söyleşi programlarıyla kapsamı genişleyen 2. Uluslararası İstanbul Koro Festivali’nin Genel Sanat Direktörlüğünü Kübra Şenyaylar üstlenirken, festivalin seçici kurulunu Prof. Dr. Hasan Uçarsu, Doç. Canan Özgür, Dr. Öğr. Gör. Bülent Halvaşi, Dr. Öğr. Gör. Erhan Torlular, Dr. Öğr. Gör. Turgay Erdener, Eğitimci – Kültür Tarihi Araştırmacısı İncila Bertuğ ve Öğr. Gör. Handan Tunca oluşturuyor. Festival programı, müzisyenlere yapılan çağrı ile koro başvurularını alarak oluşturuldu.

2. Uluslararası İstanbul Koro Festivali’nin kapanış konserinde, Masis Aram Gözbek şefliğinde, başvurular aracılığıyla belirlenen ve 3 gün boyunca farklı kültürlerden 4 eser çalışacak olan kadro, 18 Ağustos Pazar akşamı saat 20.00’de “Festival Korosu” olarak CRR’de bir performans sergileyecek.

Chromas, We Play Choral, Voci Contra Tempo, Acapella Boğaziçi, İTÜ Acapella, MÜZED Muammer Sun Korosu, Büyükçekmece İshakoğlu Musiki Derneği, Beylikdüzü Çoksesli Gençlik Korosu, Vokal Akademi Pop & Caz Korosu, SANSEV Minikler Korosu, Lazika, Choreos, İstanbul Voices, Gürcü Sanat Evi Çoksesli Korosu ve Ruhi Su Dostlar Korosu’nun CRR Konser Salonu, Beşiktaş ve Kadıköy Meydanı’nda sahne alacağı konserlere tüm İstanbullular davetli. CRR’de gerçekleşecek konserlerin ücretsiz biletleri İstanbul Senin uygulamasından temin edilebilir.

PROGRAM

CRR

16 Ağustos Cuma

20.00 Büyükçekmece İshakoğlu Musiki Derneği

20.20 Beylikdüzü Çoksesli Gençlik Korosu

20.40 İTÜ Acapella

21.00 Vokal Akademi Pop&Caz Korosu

KADIKÖY MEYDANI

17 Ağustos Cumartesi

20.00 SANSEV Minikler Korosu

20.20 Lazika

20.40 Acapella Boğaziçi

21.15 MÜZED Muammer Sun Korosu

21.35 Choreos

18 Ağustos Pazar

20.00 Atölye Korosu

20.20 İstanbul Voices

20.40 Gürcü Sanat Evi Çoksesli Korosu

21.10 Voci Contra Tempo

21.30 Chromas

BEŞİKTAŞ MEYDANI

18 Ağustos Pazar

19.30 Ruhi Su Dostlar Korosu

20.00 We Play Choral

Kolaysoft Teknoloji’ye Bilişim 500’de birincilik ödülü  

Kolaysoft Teknoloji, Bilişim 500’e damgasını vurmaya devam ediyor. Türkiye’nin ilk 500 Bilişim Şirketi ödül töreninde, Sistem Entegratörü İş Ortağı başlığında “Yılın e-Fatura e-Defter e-Arşiv / e-Dönüşüm” kategorisinin birinci Kolaysoft Teknoloji oldu.

“Evren Boşlukları Sevmez” mottosu ile bu yıl 25. kez düzenlenen ödül töreni, 7 Ağustos 2024 tarihinde İstanbul Beyoğlu Grand Pera – Emek Sahne’de (Tarihi Emek Sineması) gerçekleşti ve gecede bilişim dünyasının en iyilerine ödülleri verildi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da bilişim sektörünün yıldızları arasında konumlanarak birincilik ödülü alan Kolaysoft Teknoloji’nin ödülünü kurucu ortağı ve Genel Müdürü Kezban Boztürk aldı.

Bilişim 500 Ödül Töreni’ne, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, T.C. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurul Üyesi Dr. Hakan Yurdakul, KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Ali Akarca, Kolaysoft Teknoloji Genel Müdürü Kezban Boztürk, BThaber Başkanı Murat Göçe’nin aralarında bulunduğu kamu ve bilişim sektörünün temsilcileri katıldı.

Kolaysoft, lider teknoloji şirketleri arasında

Türkiye’den ve globalden aldıkları ödüllere her yıl yenilerini eklemenin haklı gururunu yaşadıklarını anlatan Kolaysoft Teknoloji Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları söyledi:

“Bugüne kadar ülkemizden ve dünyadan aldığımız ödüllere bir yenisini daha ekleyerek, başarımızı taçlandırmayı sürdürüyoruz. Bilişim 500 araştırması sonuçlarına göre, bu yıl da Sistem Entegratörü İş Ortağında başlığında yılın e-Fatura e-Defter e-Arşiv / e-Dönüşüm kategorisinde birinci olmanın; iş arkadaşlarımız, iş –  çözüm ortaklarımız ve müşterilerimiz adına haklı gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in tüm e-dönüşüm süreçlerinde lisanslı özel entegratör firması olmanın yanı sıra,  18 özel entegratör firmaya e-dönüşüm kapsamında altyapı hizmeti sunuyoruz. Kolaysoft firması olarak ve altyapı hizmeti verdiğimiz 18 özel entegratör ile birlikte, ülkemizdeki e-dönüşüm kullanıcılarının yaklaşık %20’sine hizmet sağlamaktayız.” diye konuştu.

Kolaysoft Teknoloji zengin ürün ailesi ile hizmet veriyor

Kolaysoft Teknoloji, imkansızı mümkün, mümkünü kolay, kolayı zevkli hale dönüştürmek misyonuyla 2014 yılında firmaların dijital dönüşüm yolculuğuna en kolay şekilde eşlik etmek amacıyla kurulan bir yazılım firmasıdır. e-Dönüşüm (e-fatura, e-arşiv, e-irsaliye, e-smm, e-mm, e-defter, e-adisyon vb) düzenlemelerinin iş dünyasına yansımalarına yönelik enformatik sistemleri geliştirme, yerleştirme ve sürdürme hizmetlerinin sağlayıcılığını yapmaktır. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’in tüm e-dönüşüm süreçlerinde Kolaysoft, lisanslı özel entegratör firmasıdır. Bunun yanında, 18 özel entegratör firmaya e-dönüşüm kapsamında altyapı hizmeti vermektedir. Kolaysoft ürünleri arasında, e-dönüşüm (e-fatura, e-arşiv, e-irsaliye, e-smm, e-mm, e-defter, e-adisyon vb) uygulamaları; Ziyaretçi Eş Zamanlı Takip Sistemi (ZET); EczacıPOS;  PEYK gibi çözümler yer almaktadır.

THF Başkanı Uğur Kılıç, Mini Mini Türkiye Hentbol Şampiyonası’nda Oyuncular ile Buluştu

Türkiye Hentbol Federasyonu (THF) tarafından Amasya’da düzenlenen ve büyük bir coşkuyla başlayan Mini Mini Türkiye Hentbol Şampiyonası’nda minik hentbolcuları ziyaret eden THF Başkanı Uğur Kılıç ve Yönetim Kurulu Üyeleri Şirin Mine Kılıç ile Gökhan Göktaş, sporcular tarafından büyük ilgi ile karşılandı.

2014, 2015, 2016 ve 2017 doğumlu oyunculardan oluşan 22 takım, yaklaşık 264 sporcu ve 40 antrenör olmak üzere toplam 304 katılımcı ile gerçekleşen turnuvada tüm takımlara kupa verilirken, düzenlenen törenle dereceye giren takımlara ödülleri verildi.

THF başkanı Uğur Kılıç, turnuvada yer alan kulüp temsilcileri ile de bir araya gelerek hentbolun geleceği üzerine fikir alışverişinde bulundu. Görüşmelerde, kulüplerin yaşadığı sorunlar dinlenerek, hentbolun gelişimi için atılacak adımlar tartışıldı.

Turnuvaya katılan minik yaş grubu sporcularıyla, Hentbolun tabana yayılması ve daha genç yaş gruplarına ulaşılmasını hedeflediklerini belirten Kılıç, Türkiye genelinde daha geniş kitlelere ulaşmak ve sporcuların daha iyi imkanlarla buluşturulması adına federasyonun projeleri hakkında bilgi verdi. Başkan Kılıç, ayrıca genç sporcuların eğitimine ve gelişimine yönelik yeni stratejiler üzerinde de durdu.

Başkan Kılıç: “Bu turnuva, sadece hentbolun değil, aynı zamanda dostluk ve kardeşlik bağlarının pekiştiği bir platform”

Şampiyonanın düzenlendiği Amasya ilinin tarihi ve kültürel zenginlikleri ile de katılımcılara unutulmaz anlar yaşattığına değinen THF Başkanı Kılıç şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye Hentbol Federasyonu olarak, hentbol sporunu daha ileriye taşımak ve genç yeteneklerin önünü açmak için çalışmalarımıza aralıksız devam edeceğiz. Bu tür organizasyonlar, sporun birleştirici gücünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Minikler Türkiye Hentbol Şampiyonası, sadece hentbol sporunun değil, aynı zamanda dostluk ve kardeşlik bağlarının pekiştiği bir platform olma özelliği taşıyor. Turnuvanın sonunda, tüm katılımcılar hem sportif hem de kişisel anlamda büyük kazanımlar elde etmiş olacak.

THF olarak, son yıllarda hayata geçirdiğimiz çalışmalarla lisanslı Hentbolcu sayımızı 7 binlerden 21 binin üzerine çıkarmayı başardık. Çocuklara Hentbol sporunu sevdirmek için projeler başlattık. Bugün bu minik sporcularımız yarın olimpiyatlarda yarışacak yaşa gelecekler. Şimdiden onlara yatırım yapmanın önemine inanıyoruz. Türk Hentbolunun gelişiminin küçük yaşlarda atılan temellere dayandığı bilinciyle bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm gücümüzle çalışacağız.”

Turnuvada Kızlar ve Erkekler Kategorilerinde Sıralama

Turnuvada kızlar kategorisinde sıralama şöyle oluştu:

1. Amasya Tatküpü

2. Gaziantep GSİM

3. Artvin İl Karması

4. Tokat Turhal Belediyesi

Erkekler kategorisinde sıralama ise şöyle:

1. Tokat Turhal Belediyesi

2. Sherin İnebolu

3. Kayseri Spor A.Ş

4. Bolu Hentbolu

THF Başkanı Kılıç: “Hentbolu Türkiye’nin dört bir yanına yaymayı hedefliyoruz”

Türkiye Hentbol Federasyonu (THF) Başkanı Uğur Kılıç, hentbol sporunun gelişimini desteklemek amacıyla Amasya ve Samsun’da çeşitli ziyaretlerde bulundu. Program kapsamında, Amasya’da Taşova Belediye Başkanı Ömer Özalp, 22 Haziran Spor Kulübü Başkanı Serap Özmumcu, Tatküpü Spor Kulübü Başkanı Uğur Arslan Zennun ile temaslarda bulunulurken, Samsun’da ise Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan ve Samsun Hentbol Spor Kulübü Başkanı Gökhan Sarıyer ile görüşmeler gerçekleştirildi.

Amasya’da ilk olarak Taşova Belediye Başkanı Ömer Özalp ile bir araya gelen Başkan Kılıç, hentbolun bölgedeki durumu ve geleceği hakkında verimli bir görüşme gerçekleştirdi. Kılıç, Amasya Taşova Spor Kulübü Başkanı Mehmet Volkan Şenel ile de bir araya gelerek, kulübün faaliyetlerini yakından inceledi ve gelecekteki projeler hakkında detaylı bilgi aldı.

Ziyaretlerine 22 Haziran Spor Kulübü Başkanı Serap Özmumcu ve Tatküpü Spor Kulübü Başkanı Uğur Arslan Zennun ile devam eden Kılıç, kulüplerin ihtiyaçlarını ve gelişim planlarını kapsamlı bir şekilde ele aldı. Amasya İl Temsilcisi Emrah Çapkın da bu toplantılara katılarak, yerel hentbol faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler sundu.

Samsun’da ise Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan ile bir araya gelen Kılıç, şehirdeki hentbol faaliyetleri ve gelecekteki projeler hakkında kapsamlı bir görüş alışverişinde bulundu. Başkan Doğan, hentbolun Samsun’da daha da yaygınlaşması için belediye olarak her türlü desteği sağlayacaklarını belirtti.

Samsun Hentbol Spor Kulübü Başkanı Gökhan Sarıyer ile yapılan görüşmede ise Kılıç, kulübün faaliyetleri ve hedeflerini detaylı bir şekilde değerlendirdi. Görüşmenin sonunda, hentbolun Samsun’da daha geniş kitlelere ulaşması için yapılacak çalışmalar ve projeler üzerine fikir birliğine varıldı.

“Hentbolun Türkiye’de kök salması için altyapı çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz”

Türkiye Hentbol Federasyonu Başkanı Uğur Kılıç, Amasya ve Samsun’daki temaslarının ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin dört bir yanında hentbolun yaygınlaşması için çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini belirtti. Kılıç, “Hentbolun sadece büyük şehirlerde değil, tüm Türkiye’de kök salması için altyapı çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz. Gençlerimizin fiziksel ve mental gelişimlerine katkı sağlayacak bu sporu daha geniş kitlelere ulaştırmayı amaçlıyoruz. Altyapı ve genç yeteneklere yaptığımız yatırımlar sayesinde hentbolu daha geniş kitlelere yaymayı hedefliyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında gençlerimizin bu spora olan ilgisini artırmak ve onlara hentbolun heyecanını yaşatmak için çeşitli projeler geliştirdik. Bu projelerle, genç sporcularımızın yeteneklerini ortaya çıkararak hem ulusal hem de uluslararası arenada başarı elde etmelerini sağlamayı amaçlıyoruz” dedi.

Başkan Kılıç, hentbolun Türkiye genelinde yaygınlaştırılması ve gelecekte dünya çapında tanınan bir hentbol ülkesi olma hedefleri doğrultusunda var güçleriyle çalışmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, kültür-sanat, magazin-yaşam haberleri

353 BİNDEN FAZLA EMEKLİ İNDİRİMLİ SEYAHAT ETTİ Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 353 binden …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5427