KTO’da sigorta acenteleri taleplerini milletvekili Cıngı’ya anlattı..Diğer ekonomi-teknoloji haberleri

“USULSÜZ POLİÇE KESEN VE KESTİRENLER CEZALANDIRILSIN”

Kayseri Ticaret Odası’nda düzenlenen istişare toplantısında Sigorta Acenteleri ve Aracıları Meslek Komitesi üyeleri, sorun ve taleplerini AK Parti Kayseri Milletvekili Dr. Murat Cahid Cıngı’ya iletti. Sigorta Acentelerinin sorunlarını dinleyen Milletvekili Cıngı, çözüm noktasında gayret edeceğini söyledi.

Kayseri Ticaret Odası (KTO) 37. Sigorta Acenteleri ve Aracıları Meslek Komitesi istişare toplantısı; AK Parti Kayseri Milletvekili Dr. Murat Cahid Cıngı, KTO Başkanı Ömer Gülsoy, Yönetim Kurulu Üyesi Latif Başkal, komite üyeleri ve sigorta acente firmaları sahiplerinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Toplantıda konuşan Başkan Gülsoy, “37’nci Sigorta Acenteleri ve Aracıları komite üyelerimizi AK Parti Kayseri Milletvekili Dr. Murat Cahid Cıngı ile buluşturduk. Sektörlerinde yaşanan sıkıntıları ve taleplerini dile getirme fırsatı buldular. Sn. Vekilimize toplantıya katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum.” dedi.

Toplantıda komite üyeleri ve sektör temsilcileri yaşadıkları sorunları ve taleplerini ise şu şekilde sıraladı:

– Usulsüz Poliçe kesen ve kestirenlere yönelik tespitlerin ilkinde 15 gün işyeri kapatma cezası, ikinci defa tekrar edilmesi durumunda meslekten men edilmesi,

-Trafik sigortası ruhsatı olan sigorta şirketlerin trafik sigortasını katii suretle düzenlemeleri gerektiği,

-Trafik sigorta ruhsatına uygun şekilde ekli poliçe düzenlemelerine, aldıkları ruhsata uygun tek başına trafik sigortası poliçesi düzenlemelerini ve acenteye bu konuda baskı yapılmaması,

-Doğrudan tazmin talebi, Şube işi yapan acentelerin her yıl bağlı bulundukları Ticaret Odasına şube müdürlerinin belgelerini yenilemeleri,

-Sigorta Şirketleri Acenteler arası fiyat farklılığı yaşandığı, fiyatın herkes için aynı olmasını talep ettiklerini söyledi.

Toplantıda sektör temsilcilerini de tek tek dinleyerek sorun ve taleplerini not alan AK Parti Kayseri Milletvekili Dr. Murat Cahid Cıngı, çözüm noktasında gayret edeceğini belirtti.

İKİNCİ EL ARAÇLAR VE ÇEVRE DOSTU GELECEK

Günümüzde sürdürülebilirlik kavramı, yaşam tarzımızdan alışveriş tercihlerimize kadar pek çok alanda etkisini gösteriyor. Bu noktada, otomotiv sektörü de önemli bir rol oynuyor. İkinci el araçların tercih edilmesi, sadece bireylerin ekonomik avantaj sağlamasını değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik açısından da büyük bir adımı temsil ediyor. İkinci el araç tercihinin sürdürülebilir geleceğe olan katkılarını D-Expert son blog yazısında sizler için derledi.

Kaynak Kullanımının Azaltılması

Yeni bir aracın üretimi, yoğun enerji gerektiren bir süreçtir ve ikinci el araç tercihi, bu emisyonları önemli ölçüde azaltma olanağı sağlamaktadır. İkinci el araçlar, mevcut kaynakların daha uzun süreli kullanılmasına olanak tanır. Bu da doğal kaynakların daha sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesine katkı sağlar.

Atık Miktarının Düşürülmesi

İkinci el araç alımı, aracın ömrünü uzatarak atık miktarını azaltır. Yeni bir otomobilin üretimi, aynı zamanda önemli miktarda sera gazı salımına neden olur. Tahminlere göre, standart bir aracın üretimi yaklaşık 6 ila 8 ton karbondioksit salımına eşdeğerdir. Bu, bir aracın çevresel ayak izinin yüzde 12 ila yüzde 29’unun üretim ve ilk sevkiyat sürecinde ortaya çıktığı anlamına gelir.

Ancak, kullanılmış bir araç tercihi, sadece ekonomik avantaj sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda aracın kullanım ömrünü uzatmakta ve başlangıçtaki karbon ayak izini daha uzun bir süreye yaymaktadır. Bu, çevresel etkilerin azaltılması ve sürdürülebilir bir taşıma çözümüne katkı sağlamak adına önemli bir adımdır.

Yeni Araç Üretiminin Azaltılması

Her yeni aracın üretimi, önemli miktarda enerji ve kaynak tüketir. İkinci el araçların tercih edilmesi, yeni araç üretimine olan talebi düşürerek bu kaynakların daha etkili kullanılmasını sağlar. İkinci el araç satın almak, sürdürülebilirliğin temel ilkesi olan “azalt, yeniden kullan, geri dönüştür” ün pratik bir uygulamasıdır. Kullanılmış bir araç alarak, yeni bir otomobil üretimi için gereken çelik, plastik, cam, kauçuk gibi yenilenemeyen kaynakları tüketmek yerine mevcut ürünleri tekrar kullanmış olursunuz. Bu, önemli miktardaki hammadde çıkarılması ve işlenmesi süreçlerine bağlı çevresel bozulmaya ve sınırlı kaynakların tükenmesine katkıda bulunmadan, çevre dostu bir tercih yapmak anlamına gelir.

İkinci el araçlar, sadece bireylerin cüzdanlarına dost olmakla kalmaz, aynı zamanda çevremiz için de daha sürdürülebilir bir gelecek inşa etmemize yardımcı olur. Bu nedenle, ikinci el araçları tercih etmek, sadece şahsi bir seçim olmanın ötesinde, küresel çevresel sorumluluğun bir parçası haline gelir

İkinci El Araç Ekspertizi

İkinci el araç ekspertizi, mevcut araçların değerlendirilmesi ve daha uzun ömürlü hale getirilmesi anlamına gelir. Bu da dolaylı yoldan sürdürülebilirliğe katkıda bulunur. Daha uzun süreli kullanılan araçlar, yeni araç üretimine olan ihtiyacı azaltarak çevreye dost bir döngü oluşturur.

D-Expert ile Araçlarınızın Sürdürülebilirliği

D-Expert gerçekleştirdiği ikinci el araç ekspertiz hizmetleriyle, çevreye olası zararların önüne geçiyor. İncelemeler sonucunda belirlenen kusurlar, detaylı bir raporda açıklanarak araç sahiplerine sunuluyor. Bu raporlar, aracın çevresel etkilerini ve olası tehlikelerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Verilen bu bilgiler, sadece aracın mevcut durumu hakkında değil, aynı zamanda çevreye olan potansiyel etkileri konusunda da bilinci artırıyor.

Daha da önemlisi, raporlar araç sahiplerini gerekli önlemleri almaya teşvik ediyor. Belirlenen kusurların, bakım ve onarım ile giderilebileceğini vurguluyor. Bu noktada, araç sahiplerini yetkili servislere yönlendirerek kusurların profesyonelce düzeltilmesine yardımcı oluyor. Bu uygulama, sadece aracın daha güvenli ve verimli hale gelmesini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda çevreye olan olumsuz etkilerini de en aza indiriyor.

Evlendirme dairelerinde çipli kimlik kartları ile parmak izi doğrulama dönemi başladıEvlendirme dairelerinde evlilik işlemlerinin güvenliğini sağlayan Elektronik Kimlik Doğrulama Sistemi kullanılmaya başlandı. Türkiye’nin ilk onaylı mobil kimlik doğrulama cihazı biOnay, çipli kimlik kartı kullanımıyla parmak izi doğrulamasını sağlayarak evlendirme dairelerinde olası sahteciliğin önüne geçilmesi sağlayacak. Uygulama ilk olarak Bayrampaşa Belediyesi Evlendirme Dairesinde kullanılmaya başlandı. Evlendirme dairelerinde Elektronik Kimlik Doğrulama Sistemi dönemi başladı. Bugüne kadar başvuru aşamasında kişilerin kimlikleri üzerinde bulunan fotoğraf ve imzaların kontrolleri gözden geçirmek suretiyle yapılırken; artık KEC cihazları ile T.C. Kimlik Kartı doğrulaması yapılacak. Uygulama ilk olarak Bayrampaşa Belediyesinde başlandı. Nikah işlemlerinde güvenlik artıyorBayrampaşa evlendirme memurları artık KEC cihazları ile T.C. kimlik kartı doğrulaması yapıyor. Evlilik için müracaata gelen çiftlerin çipli kimlik kartı ile T.C. Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Kimlik Paylaşım Sistemi üzerindeki kimlik doğrulama sistemine ve Belediye AKOS sistemine bilgilerinin kaydedilmesinin ardından, evlenecek olan çiftlere talep ettikleri tarihler için nikâh randevuları oluşturuluyor. Böylece nikâh işlemleri öncesi ve nikah günü oluşabilecek herhangi bir sahteciliğin önüne geçilmiş olunuyor.Uygulama sahte kimliklerin önüne geçmek için çok önemliÇipli kimlik kartı kullanımı ile parmak izi doğrulamasının olası sahteciliğin önüne geçmek için çok önemli olduğunu belirten Bayrampaşa Belediyesi Evlendirme Şefi Metin Kutbay, başvuru aşamasında kişilerin kimliklerindeki fotoğrafı ile fiziki değişimleri (saç ekimleri, estetik operasyonlar, küçük yaşlarda çekilmiş olan fotoğraflar, imza uyuşmazlığı) gibi nedenlerden dolayı kişinin kimliği üzerinde şüpheye düşüldüğünü söylüyor ve ekliyor: “Sahte kimliklerle başvurunun önüne geçmek, evlilik işlemlerinin daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde yürütebilmesinin sağlanması, büyük önem arz ediyor. Bu sistemle birlikte evlenecek olan çiftlerin ve nikah işlemlerini yürüten evlendirme memurlarının güvenliğini sağlamış oluyoruz. Bu uygulama vatandaşlarımız tarafından da memnuniyetle karşılanıyor.”KEC kullanan evlendirme dairelerinin sayısı artacakEGA iştiraki olan biOnay’ın Kurucu Ortağı Ümit Yaşar Usta, yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: “Bu yıl kart erişim cihazı (KEC) kullanan kurumların sayısında hızlı bir artış yaşanacağını ve önümüzdeki süreçte Türkiye’de 1 milyonun üzerinde kimlik doğrulama cihazı ihtiyacının olacağını öngörüyoruz. 2022 yılından bu yana Ziraat Bankası, Halkbank, İşbank gibi bankaların yanı sıra Türkiye genelinde 973 tapu ve kadastro müdürlüğünde, yaklaşık 300 noterde, bazı sınav merkezleri, belediyeler ve ziyaretçi kabul noktalarında kullanılan cihazların, bu yıl Bayrampaşa Belediyesi Evlendirme Dairesinin yanı sıra diğer evlendirme dairelerinde, SGK, ÖSYM, kolluk kuvvetleri gibi pek çok kurumda kullanılmasını bekliyoruz.”

ManpowerGroup endüstri dünyasında iş gücünü etkileyen trendleri açıkladı ManpowerGroup tarafından hazırlanan “Endüstriyel Çalışma Dünyası 2024 Görünümü” raporunda günümüzde endüstriyel sektörlerdeki iş gücünü etkileyen en önemli beş trende yer veriliyor. Havacılık ve savunma, yapı ürünleri, elektrikli ekipman, makine, inşaat ve mühendislik gibi sektörlerden oluşan küresel endüstri dünyası modern küresel ekonominin önemli temellerinden birini de oluşturuyor. ManpowerGroup tarafından hazırlanan “Endüstriyel Çalışma Dünyası 2024 Görünümü” raporunda, günümüzde endüstriyel sektörlerdeki iş gücünü etkileyen en önemli beş trend ve bu trendlerin gelecekte neden olacağı değişimler mercek altına alınıyor. Hazırladıkları rapor hakkında değerlendirmede bulunan ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı, “Sanayi dünyası değişimlere alışkın olsa da 2020’den bu yana değişimin hızı ciddi derecede arttı. Son yıllarda, sanayi liderleri küresel bir pandeminin, tedarik zinciri darboğazlarının, yüksek enflasyonun, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’daki en büyük savaşın, üretimde yerelleşme baskılarının, karbon ayak izini azaltmaya yönelik artan taleplerin ve giderek artan yetenek kıtlığının üstesinden gelmeye çalıştı. Endüstri dünyası son yıllardaki bu zorlu süreçten güçlenerek ve gelecekteki yeniliklere daha fazla odaklanarak çıktı. Öte yandan endüstriyel otomasyon teknolojilerinin hızlanması ve sürdürülebilirlik çalışmaları da parlak bir gelecek için umut veriyor. Yeni nesil yetenekler iş gücüne katıldıkça, en önemli zorluklardan birisi de geçmişten gelen yanlış algıları ortadan kaldırmak olacaktır. Çalışma dünyasında bu yanlış algıları şimdiden ortadan kaldıran işverenler rekabet avantajı elde edecektir. Bu raporumuz ile gelecekte çok daha önemli hale gelecek trendleri analiz ederek iş verenlerin işe alımlarda izleyebilecekleri bir yol haritası sunuyoruz.” dedi. ManpowerGroup’un raporunda iş veren ve iş arayanlar arsındaki ilişkiyi gelecekte çok daha fazla şekillendireceğini açıkladığı beş trend şunlar: 1. Trend: Teknoloji ve yetenekli çalışanlar önem kazanıyorDünya genelinde artan ham madde ve iş gücü maliyetleri, endüstriyel teknolojilerdeki hızlı ilerlemelerle kesişiyor. ManpowerGroup’a göre bu kesişim endüstride işverenler ve çalışanlar için daha parlak bir geleceğin başlangıcı olabilir.

Endüstriyel işverenlerin yüzde 59’u yapay zekâ, makine öğrenimi ve sanal gerçeklik gibi gelişmekte olan teknolojilerin çalışan sayıları üzerinde olumlu etkisi olacağına inanıyor.[1]

İmalat liderlerinin çoğu (yüzde 62), önümüzdeki 12 ay içinde operasyonel verimliliği artırmak için robotik ve otomasyonun en önemli yatırım öncelikleri olacağını söylüyor.[2]

Dijital dönüşümde uzman yeteneklere yönelik yüksek talep devam edecek ve endüstri dünyasındaki işverenler bu çalışanlar için başka sektörlerle rekabet etmek zorunda kalacak.

Sürekli beceri kazandırma ve yeniden beceri kazandırma, çalışanları giderek daha sofistike hale gelen otomasyon araçlarını kullanacak şekilde eğitmenin anahtarı olacaktır.

Artan otomasyona rağmen imalat çalışanlarına olan talebinin devam etmesi; yeterli bir yetenek havuzu oluşturmayı ve bu yetenekleri elde tutmayı kritik bir iş önceliği haline getirecek.

2. Trend: Endüstriyel dünyada dönüştürücüler birleşiyorEndüstri sektörlerindeki üst düzey liderler küresel ekonomideki değişikliklere yanıt olarak işlerin dönüşümüne kilit önemde öncelik verecek. Yeni iş modelleri, yeni malzemeler ve müşteri deneyimine yenilenen odaklanma bu dönüşüm içerisinde olacak.

İmalat liderlerinin üçte ikisinden fazlası (yüzde 85) Hizmet Olarak Üretimi (PaaS) düşünüyor ve bu alana yatırımların 2023 yılında 100 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.[3]

Taşeron iş gücünün optimizasyonu, birden fazla müşteriye ve değişen taleplere hizmet veren PaaS operasyonları için kilit öneme sahip olacak.

Beceri geliştirme ve yeniden beceri kazandırma faaliyetleri, katmanlı imalat ve hızlı prototipleme gibi hızla gelişen teknolojilere ayak uydurmalı.

Endüstriyel sektörlerdeki büyük oyuncuların, talep gören müşteri deneyimi (CX) ve kullanıcı deneyimi (UX) geliştirme uzmanlığına sahip olmak için diğer sektörlerle rekabet etmesi gerekecek.

3. Trend: Esneklik daha da önemli hale geliyorTedarik zincirinde önemli aksaklıkların yaşandığı son yıllarda, küresel üretim operasyonlarında daha fazla esnekliğe sahip olmanın ve riskleri azaltmanın aciliyeti artıyor. ÇSY (çevresel, sosyal, yönetişim) hedeflerini ve hükümet düzenlemelerini karşılamak için tedarik zinciri şeffaflığına duyulan ihtiyaç da artıyor.

Artan jeopolitik gerilimlere yanıt olarak, tedarik zincirlerinin yakın bölgelere ve ülke içine taşınması hızlanıyor. Hatta ABD ve Avrupa’daki imalatçıların yüzde 70’i şu anda operasyonlarının bir kısmını bu şekilde yürütmek için taşıma projeleri olduğunu söylüyor.[4]

Daha önce uzman tedarikçiler tarafından (çoğu durumda farklı kıtalarda) yürütülen işlevlerin dikey entegrasyonu, küresel yetenek açığının olduğu bu çağda yüksek vasıflı iş gücü gerektirecek.

Farklı sektörlerdeki imalatçılar faaliyetlerinin büyük bir kısmını aynı anda ülke içinde konumlandırdıkça vasıflı mesleklerdeki yetenekler için rekabet de artacak.

Gelişmiş pazarlarda iş gücünün yaşlanması, daha fazla yerel üretimin devreye girmesiyle aynı zamana denk geldiğinden vasıflı imalat yeteneklerinde eksiklik ortaya çıkacak.

4. Trend: Endüstride yeşil yakalı çalışanlar ortaya çıkıyorYeşil teknolojiye yapılan yatırımlar dünya çapında arttıkça yeşil inovasyonu sürdürmek için gereken yetenekli çalışanları bulma yarışı da kızışıyor. Sektörler arasındaki rekabet ve yaşlanan iş gücü gerçeği de dikkate alındığında işverenlerin bu alanda en iyi yetenekleri işe almaya ve elde tutmaya sürekli odaklanması gerekecek.

Endüstriyel sektörlerdeki yeşil yetenekler için rekabet çoktan başladı. Küresel çapta endüstri dünyasındaki işverenlerinin yüzde 74’ü yeşil işler veya beceriler için şu anda aktif olarak işe alım yaptıklarını veya yapmayı planladıklarını söylüyor.[5]

Endüstri dünyasındaki işverenler en çok imalat ve üretim (yüzde 44), mühendislik (yüzde 37), operasyon ve lojistik (yüzde 30), satış ve pazarlama (yüzde 22), BT ve veri (yüzde 22) gibi teknik vasıflara ihtiyaç duyulan sektörlerde yeşil pozisyonlar için işe alım yapmakla ilgileniyor.[6]

5. Trend: Yaşamak için çalışmakYaşlanan iş gücü, azalan doğum oranları, imalat işine ilişkin olumsuz algılar ve diğer sektörlerden gelen rekabetin birleşimi, kalifiye iş gücü bulmayı ve elde tutmayı endüstriyel sektörler için sürekli bir zorluk haline getirecek.

Otomasyonun her zamankinden daha güvenli hale getirmesine rağmen imalat sektörü, hala çalışanlar arasında çok kirli, tehlikeli ve fiziksel olarak zorlayıcı olarak algılanıyor. Bu imaj sorunu özellikle kadınlar açısından çok ciddi. Kadınlar tarım dışı iş gücünün yüzde 47’sini oluşturmalarına rağmen, imalat iş gücünün yalnızca yüzde 30’unu oluşturuyor.[7]

Sadece havacılık ve savunma sektörlerinde iş gücünün üçte biri 55 yaşın üzerinde ve önümüzdeki yıllarda bu kişilerin emekli olmaları bekleniyor. Onlar emekli oldukça daha genç ve “daha yeşil” bir iş gücü yetiştirme ihtiyacı da artacak.[8]

Yavaşlayan ekonomik büyümeye rağmen, dünya genelindeki endüstriyel işverenlerin büyük çoğunluğu (yüzde 77) ihtiyaç duydukları vasıflı yetenekleri bulmakta hala zorlandıklarını söylüyor.[9]

Hakan Öksel: Ülke turizmi rehberler olmadan düşünülemez.

Prontotour Genel Müdürü Hakan Öksel, ‘Türkçe Rehberlik’ten tur araçlarındaki rehber tartışmalarına, taban ücretinden rehberlik eğitimine kadar güncellenen TÜRSAB Yasası ile sektörün gündemine gelen turist rehberliği mesleğine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yeni hazırladığı TÜRSAB Yasası turizm sektöründe tartışılmaya devam ediyor. Yasa’nın güncel turizm koşullarına ayak uydurması gerektiğini, bu nedenle güncellenmesinin doğru olduğunu belirten Prontotour Genel Müdürü Hakan Öksel Yasa’da yer alan ve rehberliği ilgilendiren konularda açıklamalarda bulundu. Turist rehberliğinin turizmin en önemli halkalarından biri olduğuna işaret eden Öksel, “Ülke turizmi turist rehberleri olmadan düşünülemez. Bu mesleği değersizleştirmek hiç bir şekilde mümkün olamaz, olmamalıdır. Ben ve Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Onaranda kokartlı rehberler olarak bunun bilincindeyiz ve şirketimizin en çok değer verdiğimiz unsurlarının başında rehberlerimiz geliyor; onlarla ne kadar gururlansak azdır” dedi.

Turist rehberlerinin en az bir dili iyi derecede konuşabilmesi gerektiğini ifade eden Hakan Öksel, “Türkçe Rehberlik uygulaması ise ancak kokartlı rehberliğe geçiş için belirli süreli bir ara dönem yapılabilmelidir. Bu hak sadece rehberlik bölümlerini bitirmiş, ülke gezilerini tamamlamış ve yapılan sınavda başarılı olmuş kişilere, sınırları yetkili kurumların kararıyla belirlenmiş bir süre içerisinde tanınabilmelidir. Bu uygulama ile hem istihdam ihtiyacının karşılanabileceğini hem de Türkçe Rehberlik yapanların önüne hedef konularak mesleklerinde gelişim imkânı sağlayabileceklerini düşünüyorum” diye vurguladı.

“Sorun sadece turizm kaynaklı değil”

Seyahat Acentaları Birliği Kanunu’nun günün koşullarına uyumlu hale getirilmesi herkesin arzuladığı bir durum olduğunun altını çizen Öksel şunları kaydetti: “Burada gündeme gelen Türkçe Rehberlik kısmı aslında yeni bir tartışma değil. Ama yasanın bağlayıcı tarafları olduğu için konuyu iyi analiz etmek gerekir. Rehberlerin ülke turizmi için ne kadar değerli olduğunun bilincindeyiz. Türkçe Rehberlik konusunda yasa yapıcıların da rehberlik meslek birliklerinin de haklı olduğu taraflar var. Durumu doğru tespit ederek kalıcı bir çözüm ortaya konulabileceğini düşünüyorum. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki turizm alanında yüksek eğitim almış gençlerimiz sektörde kalabilmeli, istihdam koşulları artırılmalıdır. Mezunların çalışma alanları ve koşullarının sınırlı olduğu da bir gerçek. Her geçen gün turizmde kalanların sayısı maalesef azalıyor. Rehberlik ve turizm öğrencilerinin okullarını bir dili yeterli düzeyde olmadan nasıl bitirebildikleri sorgulanmalıdır. Bu okulların ve bölümlerin yeterlilikleri araştırılmalı, öğrenci sayıları sektörün ihtiyaçları düşünülerek belirlenmelidir. Bölüm öğrencileri okullarını bitirdiklerinde en az bir yabancı dili yetkinlik düzeyinde konuşabiliyor olmaları zaten bu tartışmaları otomatik olarak ortadan kaldıracaktır. Eğitim ve alt yapı gibi geçmişten gelen sorunlarımız var. Bu nedenle eğitim, siyaset, bürokrasi ve akademideki kurumlarımıza büyük görev düşüyor. Bu saygın kurumlar diyalog halinde çok güzel çalışmalara imza atabilir.”

“Taban yevmiye belirlenirken deneyim bir ölçüt olabilmeli”

Turist rehberliği mesleğine emek vermiş, kendisini dil ve sahada geliştirmiş, alan bilgisi kusursuz olan pek çok rehber bulunduğunu söyleyen Prontotour Genel Müdürü Hakan Öksel, “Mesleğin saygınlık kazanmasında bu çabalar büyük önem taşıyor. Kokart alıp ömrünü bu işe adamış meslektaşlarımızın Türkçe rehberlik konusundaki ihtiyatlı duruşlarını anlayışla karşılıyorum. Tabii öte tarafta rehberlik eğitimi almış, saha gezilerine katılmış, bilim sınavından geçmiş gençlerimizin de yabancı dil engeli yüzünden bu mesleği yapamayacak olmaları da üzücü. Türkçe Rehberlik fırsatıyla örneğin 3yıl gibi bir süre konularak bir taraftan meslekte tecrübe kazanmaları diğer taraftan dil ve alan bilgisinde kendilerini geliştirme fırsatı yaratılabilir. 3yılını doldurup sınavlarda başarılı olanlar ve bu işi yapmak isteyenler kokartlı turist rehberi olarak yollarına devam ederler. Yani Türkçe Rehberlik mesleği süreli bir şekilde yapılabilir. Okulunu bitirmiş ve sırf dil engeli nedeniyle istihdam sorunu yaşayan gençlerimiz için bunu bir kazanım olarak görebiliriz. Öte yandan taban yevmiyeler belirlenirken yeni mezun, tecrübesi sınırlı bir meslektaşımızla on yıl ve üstünde bu mesleği icra eden meslektaşımızın aynı yevmiye ile değerlendirilmesi de üzerinde düşünülmesi gereken başka bir konu” dedi.

Rehberlerin müze-ören yerine sıkıştırılması konusunun geniş değerlendirilmesi gerektiğini belirten Hakan Öksel, “Rehberler turun yapıldığı aracın lideridir ve araçta istisnai durumlar hariç bulunması gerekir. Tur-transfer noktaları, günübirlik doğa-piknik turları, v.b. durumlar çeşitlendirilerek sınırlar belirlenebilir. Unutmayalım ki turizmde kalite algısında rehberlerimiz çok önemli bir yer alıyor. Şanslıyız ki Kültür ve Turizm Bakanlığımız da konuyu hassasiyetle takip ediyor. Bu meselelerin tüm tarafları memnun edecek şekilde çözülmesini umut ediyorum” şeklinde konuştu.

Panasonic, yeni ürün yelpazesiyle iş akışlarını kolaylaştırıyorPanasonic Connect Europe, ISE 2024 fuarında Eğlence, Eğitim ve İş dünyasındaki müşterilerin AVoIP kullanarak bir yerden bir yere kolayca içerik paylaşabilmelerini sağlamak için tasarlanmış bir dizi yeni nesil ürününü duyurdu.Fuarda en yeni AVoIP’e hazır ve Intel® Akıllı Ekran Modülü (SDM) özellikli ürünler, Panasonic’in çoklu projeksiyon için yeni Medya İşlemci serisi ve sürdürülebilir projektörlerdeki en son gelişmeler hakkında daha fazla bilgi yer aldı. Panasonic ProAV duyuruları, Panasonic’in eksiksiz IP iş akışının ve gerçek uçtan uca çözümlerinin merkezinde yer alan en son KAIROS güncellemelerinin yanı sıra çığır açan yeni Medya Prodüksiyon Paketi’ne odaklandı.

Elektrikli BYD ATTO 3, Şubat Ayında Yüzde 0 Faizli Kredi Fırsatıyla Sunuluyor 

Dünyanın lider elektrikli otomobil markası BYD, Şubat ayında da kampanyalarına devam ediyor. BYD ATTO 3 modeli, ay sonuna kadar 2023 fiyatlarıyla sunuluyor. 50 bin TL takas indirimiyle birlikte 1 milyon 690 bin TL’den sunulan yüzde 100 elektrikli C-SUV modeli BYD ATTO 3, böylece üstün teknolojisini iddialı fiyatlarla buluşturmaya devam ediyor. Takas indirimine ek olarak BYD ATTO 3 müşterileri, 200 bin TL, 12 ay vade, %0 faizli krediden de yararlanabiliyorlar.

Yenilikçi, sportif ve teknolojik BYD ATTO 3

BYD Türkiye’nin ay sonuna kadar devam edecek satış kampanyasıyla birlikte elektrikli araçlarda yüksek verimliliği, performansı ve sportifliği yansıtan BYD ATTO 3, kullanıcılarını bekliyor olacak. Bununla birlikte dinamik sürüş özellikleri ve yüksek performansıyla dikkat çeken modeli, BYD bayilerinde gerçekleştirilecek test sürüşleriyle birlikte daha yakından tanımak da mümkün.

BYD Türkiye’nin her bayisinde bulunan Elektrikli Otomobil (EV) Danışmanları, elektrikli araç konusunda da tüm merak edilenleri yanıtlamaya devam edecek.

Elektrikli dönebilir 15.6 inç multimedya ekranına, spor vegan deri, ısıtmalı ön koltuklara ve zengin standart donanımlara sahip BYD ATTO 3, 420 kilometre menzili ve sadece 29 dakikada yüzde 30’dan yüzde 80 kapasiteye şarj edilmesiyle de öne çıkıyor. 60.4 kWsa bataryayı 150 kW (204 PS) güç ve 310 Nm tork sunan elektrikli motorla kombine eden BYD ATTO 3, 0-100 km/s hızlanmasını 7.3 saniye ile gerçekleştirerek segmentindeki en hızlı tek motorlu elektrikli SUV olarak öne çıkıyor.

Standart olarak sunulan zengin aksesuar seti ile geliyor

Şubat ayı kampanyasının yanı sıra, BYD ATTO 3 modelinde ev tipi duvar prizlerine uygun “Mod 2 şarj kablosu”, AC şarj üniteleri ile uyumlu “Mod 3 Tip 2 şarj kablosu”, araç enerji paylaşımı özelliğini (VtoL) kullanarak araçtan dışarıya enerji sağlayan “dörtlü prize sahip güç kablosu”, halı paspas seti, dört mevsim kauçuk paspas seti ve kauçuk bagaj havuzu standart olarak sunuluyor.

HAVA YOLU YOLCU TRAFİĞİNDE REKOR ARTIŞ

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Ocak’ta, Türkiye genelinde hizmet veren havalimanlarında iç hat yolcu trafiğinin 7 milyon 46 bin 117, dış hat yolcu trafiğinin ise 7 milyon 684 bin 672 olduğunu belirterek, “Bu ayda direkt transit yolcular ile birlikte toplam 14 milyon 739 bin 696 yolcu trafiğine hizmet verildi.” ifadesini kullandı.

Bakan Uraloğlu, yaptığı yazılı açıklamada Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü, 2024 yılının Ocak ayına ait hava yolu uçak, yolcu ve yük istatistiklerini duyurdu.

Yolcu ve çevre dostu havalimanlarında iniş-kalkış yapan uçak sayısının, iç hatlarda 61 bin 467, dış hatlarda ise 53 bin 224 olduğunu bildiren Uraloğlu, böylece toplam uçak trafiğinin üst geçişler ile birlikte 155 bin 221’e ulaştığını kaydetti.

İÇ HAT YÜZDE 4,2, DIŞ HAT YOLCU TRAFİĞİ YÜZDE 11,9 ARTTI

Ocak ayında hizmet verilen uçak trafiği 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında üst geçişler dahil toplam uçak trafiğinde yüzde 5,6 artış meydana geldiğine işaret eden Bakan Uraloğlu, “Ocak’ta, Türkiye genelinde hizmet veren havalimanlarında iç hat yolcu trafiği 7 milyon 46 bin 117, dış hat yolcu trafiği 7 milyon 684 bin 672 oldu. Bu ayda direkt transit yolcular ile birlikte toplam 14 milyon 739 bin 696 yolcu trafiğine hizmet verildi. 2024 yılının Ocak ayında hizmet verilen yolcu trafiği 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında iç hat yolcu trafiğinde yüzde 4,2; dış hat yolcu trafiğinde yüzde 11,9 olmak üzere direkt transit dahil toplam yolcu trafiği yüzde 8,1 artış gösterdi.” bilgisine yer verdi.

Uraloğlu, havalimanları yük (kargo, posta ve bagaj) trafiğinin; ocak ayında iç hatlarda 62 bin 19 ton, dış hatlarda 275 bin 424 ton, toplamda 337 bin 443 tona ulaştığını kaydetti.

İSTANBUL HAVALİMANI’NDA OCAK’TA 6 MİLYON YOLCUYA HİZMET VERİLDİ

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İstanbul Havalimanı’na ocak ayında iniş-kalkış yapan uçak trafiğine ait verilere de yer vererek, şunları kaydetti:

“İç hatlarda 8 bin 910, dış hatlarda 31 bin 938 olmak üzere toplamda 40 bin 848’e ulaştı. Bu havalimanında iç hatlarda 1 milyon 234 bin 576, dış hatlarda 4 milyon 767 bin 043 olmak üzere toplamda 6 milyon yolcuya hizmet verildi. 2024 yılının Ocak ayında hizmet verilen yolcu trafiği 2023 yılının aynı aynı ile kıyaslandığında iç hat yolcu trafiğinde yüzde 1; dış hat yolcu trafiğinde yüzde 7 olmak üzere toplam yolcu trafiği yüzde 6 artış gösterdi.

2024 yılının Ocak ayında iniş-kalkış yapan uçak trafiği 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında toplam uçak trafiği yüzde 5 arttı.

SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI’NDA YOLCU TRAFİĞİ YÜZDE 13 ARTTI

Bakan Uraloğlu, İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda; ocak ayında iniş-kalkış yapan uçak trafiğinin iç hatlarda 8 bin 616, dış hatlarda 10 bin 561 olmak üzere toplamda 19 bin 177 olarak gerçekleştiğini, yolcu trafiğinin ise; iç hatlarda 1 milyon 446 bin 739, dış hatlarda 1 milyon 708 bin 314 olmak üzere toplamda 3 milyon 155 bin 53 olduğunu belirtti.

2024 yılının Ocak ayında hizmet verilen yolcu trafiğinin de 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında iç hat yolcu trafiğinde yüzde 7; dış hat yolcu trafiğinde yüzde 18 olmak üzere toplam yolcu trafiği yüzde 13 artış gösterdiğini bildiren Bakan Uraloğlu, “2024 yılının Ocak ayında iniş-kalkış yapan uçak trafiği 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında toplam uçak trafiği yüzde 9 artış gösterdi. Genel havacılık faaliyetlerinin devam ettiği İstanbul Atatürk Havalimanı’nda ocak ayında 2 bin 71 uçak trafiği gerçekleşti.” bilgisini paylaştı.

Dünya lojistiğinin kalbi Türkiye’den geçiyor

Türkiye’nin orta koridoru olarak da bilinen İpek Yolu, Türkiye ile Çin’i, Orta Asya ülkeleri ve Hazar Denizi üzerinden bağlıyor. Bu hat, Doğu-Batı ekseninde ekonomik ve güvenli bir güzergah olarak konumlanıyor.

2200 yıllık geçmişiyle “Orta Lojistik Koridoru”, dünya ticaretine damgasını vurmaya devam ediyor. Ne savaşlar, ne doğal afetler, ne ölümcül salgın hastalıklar görse de, tarihi “İpek Yolu” dimdik ayakta duruyor. Bu hat güzergahındaki uygarlıklar, ülkeler değişti ve çağlar birbirini takip etti, ancak Doğu-Batı lojistik rotası aslında hiç şaşmadı.

Anadolu, dünyanın en büyük coğrafi lojistik HUB’ı konumundadır

Doğu ile Batı arasında bir köprü gibi uzanan “Anadolu”nun dünyanın en büyük coğrafi lojistik HUB’ı konumunda olduğunun altını çizen Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:

“Türkiye’yi dışarıda bırakmak isteyen her kim olursa olsun, Kızıldeniz krizi de göstermiştir ki, her zaman en optimal ulaşım Türkiye üzerinden geçen orta lojistik koridordur. Bu gerçek durum, hava, kara ve demiryolu için de geçerlidir. Intermodal taşımacılığın deniz yoluyla buluşacağı liman için de, üç tarafı denizlerle çevrili ve Karadeniz’in kapısını elinde tutan Türkiye kilit roldedir. Herkesin mal satmaya çalıştığı dünyanın en nitelikli ve refahı yüksek nüfusunun yaşadığı 750 milyon nüfuslu Avrupa’nın dibinde olan Türkiye’nin nüfusu 90 milyon. Türkiye’den çıkan bir Tır, sadece 5 günde Avrupa’nın en ucuna ürünlerini teslim edebilmektedir. Yeter ki, gümrük geçişlerinde plaka kısıtları gibi gerekçeler ile bekletilmesin. Türkiye aynı zamanda, Avrupa için en ideal “yakında üretim – NearShore” merkezi konumundadır.” dedi.

Dünya’daki toplam üretimin 1/3’ü Güney Asya’da gerçekleşiyor

2023 yılı sonu verilerine göre, dünyadaki toplam üretimin %28,4’ünü tek başına Çin üretiyor. Güney Asya ise, Çin ile birlikte dünyada gerçekleştirilen üretimin 1/3’ünü gerçekleştiriyor. Diğer bir ifadeyle batıya giden malların, %25’i doğudan geliyor. Batıdaki üretimin de %30’u, doğudaki üretime bağımlı.

Gemilerle gerçekleşen dünya ticaretinin yaklaşık %15’nin Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleştiğine işaret eden Tırport Başkanı Dr. Akın Arslan, konuşmasına şöyle devam etti: “Kızıldeniz üzerinden, küresel ticaretin tahmini %15’i olan ve yıllık 1 trilyon dolar değerindeki malın geçişi gerçekleşiyor. Bu güzergahta yaşanan bir güvenlik sorunu da, dengeleri değiştirebilecek kadar büyük bir hacmi ifade ediyor. Nitekim son haftalarda, Kızıldeniz’de yaşanan güvenlik sorunu, bir yandan navlun fiyatlarını artırırken, diğer yandan yaklaşık 10 günlük ilave bir yol anlamına geliyor. Bu durum da, artan masraflar nedeniyle, tüm emtia ürünlerinde artışa neden oluyor.” diye konuştu.

Pandemi sırasında “yakında üretim-NearShore” öncelikli konular arasına girdi

Dünyada genelindeki üretim; ucuz işçilik, enerji ve hammadde fiyatları nedeniyle, son 40 yıldır denizaşırı ülkeler olan Çin ve Güney Asya’da gerçekleşiyor. Ancak, pandemi sırasında “yakında üretim-NearShore” büyük önem kazanarak, ülkelerin öncelikli konuları arasına girdi. Pandemide kritik ürünlerin ülke içinde veya yakında üretilmesinin hayati derecede önem kazandığını hatırlatan Dr. Akın Arslan, şunları kaydetti:

“Örneğin, pandemi süreci gösterdi ki, Çin’e ve Güney Asya’ya bağımlı bir üretim, Avrupa, Amerika dahil diğer ülkelerdeki refahının sürdürülebilirliği için tehditler de barındırıyor. Bu süreçte özellikle kritik ürünlerin ülke içinde ve yakında üretimi hayati derecede önem kazandı. Her platformda belirttiğim gibi Türkiye, Avrupa başta olmak üzere bulunduğu coğrafyada “yakında üretim-NearShore” merkezi olabilecek potansiyele sahip. Bir diğer konu da, Çin bu şekilde büyümesine devam ederse, 2030’lu yılların başında büyüklüğü 30 trilyon doları geçerek, ABD ekonomisini geçebilir. Bu gerçeği fark eden ABD, 2018 yılından itibaren Çin’e yönelik gittikçe artan tedbirler almaya devam ediyor.” şeklinde konuştu.

Ödeme altyapınız tatil yoğunluğuna hazır mı?

Türkiye’de online ödeme sistemleri ekosisteminin kurucularından Payten Türkiye ve Payten’in 25 yılı aşan AR-GE deneyiminin ürünü Paratika, satış dönüşümünü artıran zengin kapsamlı ödeme çözümleri ile turizm ve konaklama işletmelerinin finansal gücüne güç katıyor.

Türkiye, her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan önemli bir turistik destinasyon olarak öne çıkıyor. Bu durum, turizm şirketleri için kritik bir gelir kaynağı oluştururken özellikle otelcilik ve konaklama alanı sektörün öncü dinamikleri arasında yer alıyor. Sanal POS altyapılarını sağladığı 27 banka ve 50 binden fazla üye iş yeri ile Türkiye’nin en büyük online ödeme altyapısını yöneten Payten Teknoloji ve Payten’in 25 yılı aşan AR-GE deneyiminin bir meyvesi olan Paratika geniş kapsamlı ödeme çözümleriyle turizm ve konaklama sektöründeki işletmelerin ödeme ve tahsilat ihtiyaçlarını tek merkezden karşılayarak, büyük yatırımlara gerek kalmadan pürüzsüz bir ödeme süreci sunuyor.

Payten Payment Gateway ödeme geçidi, sektörün değişen dinamiğinde turizm firmalarına her daim yüksek verimlilik sağlıyor. Otellerden seyahat acentelerine, hava yolu şirketleri ve zincir otobüs firmalarından sağlık turizmi firmalarına, otel ekipmanları sağlayan firmalardan FMCG firmalarına kadar turizm ekosisteminin tüm paydaşlarına yönelik sunduğu ödeme orkestrasyonu çözümü Payten Payment Gateway ile Payten, sektörün dinamik yapısına uyum sağlıyor, en yoğun işlem gören tatil dönemlerinde dahi tüm firmalara ödeme optimizasyonu ile hız, kolaylık, yüksek kârlılık, müşteri memnuniyeti ve etkin nakit akışı yönetimi ile ciddi bir verimlilik sağlıyor. Türkiye’nin en geniş kapsamlı e-ödeme geçidi çözümü Payten Payment Gateway, hazır bağlantıları sayesinde işletmelere tek entegrasyonla, tek arayüz üzerinden Türkiye ve yurt dışındaki sanal POS’lar, bankalar, ödeme kuruluşları, mobil cüzdanlar, havale/kredi yöntemleri ve alternatif ödeme sistemleri ile özgürce çalışma imkânı tanıyor. Onlarca modül ve çözümle entegre çalışan Payten Payment Gateway; Hata Koduna Göre Akıllı İşlem Yönlendirme, Kart Saklama, B2B Tahsilat Yönetimi, Mutabakat Çözümü, Kapalı Devre Cüzdan, Linkle Ödeme ve QR Kod ile Ödeme, Çoklu Ödeme (Parçalı Ödeme), Alışveriş Kredisi ile Ödeme Yöntemleri, Alternatif Ödeme Yöntemleri, Yurt Dışı Ödeme Yöntemleri, Software only POS, Gelişmiş Anti-Fraud Çözümü, Secure IVR ve sektörde farklılık yaratan Payten Olağanüstü Durum Merkezi (ODM) çözümlerini tek ürünle ve 7/24 canlı destek hizmetiyle sunuyor.

“Müşterilerinize ödeme linki gönderin, kolayca ödeme alın”

Turizm ve konaklama sektöründe uzaktan ödeme almanın işletmelerin rekabet avantajını ve satışlarını artırmada kilit bir faktör olduğunu vurgulayan Payten Türkiye Ülke Müdürü ve Paratika CEO’su Burak Kutlu, “Ülkemizdeki teknolojik ilerlemeler ve hızla artan dijitalleşmeyle birlikte ivme kazanan ödeme sektöründeki büyümenin özellikle yoğun sezonlarda turizm ve konaklama sektörü tarafından da desteklendiğini görmekteyiz. Paratika ödeme kuruluşumuzun sağladığı güvenli linkle ödeme alma çözümü ParatikLink, tüm turizm sektörü paydaşlarının herhangi bir yatırım, teknik bilgi veya hazırlığa ihtiyaç duymadan bir günde Paratika üyesi olarak müşterilerine SMS, e-posta, sosyal medya ya da WhatsApp üzerinden gönderdikleri ödeme linki ile kolayca ve güvenle ödeme almalarını sağlıyor.” dedi.

“Alışveriş kredileri ile alışılagelenden farklı bir müşteri kitlesini turizm ve konaklama sektörüne kazandırıyoruz”

Pandemi sonrasında yaşanan küresel ekonomik yavaşlamanın etkisiyle tüketicilerin, bütçelerini daha etkili bir şekilde yönetmek için çeşitli fırsatları değerlendirdiğine dikkat çeken Kutlu, “Alışveriş kredisi entegrasyonu gibi inovatif çözümler, işletmeler için satış dönüşüm oranlarını, ortalama sepet değerini ve tekrar satın alımları artırmak için oldukça etkili bir yöntem sunuyor. Bu yeni trend ödeme yöntemi, kredi kartı ya da havale/EFT kullanmak istemeyen, kart limiti yetersiz olan ya da kart bakiyesini doldurmak istemeyen tüketicilere özellikle cazip avantajlar sunuyor. Payten Payment Gateway’in entegre alışveriş kredisi ile firmalar, banka anlaşmaları sonrasında tüm ödemelerini kolayca yönetmeye devam ediyorlar. Bankalarla ayrı ayrı finansal anlaşma yapmak istemeyen firmalar için de Paratika ödeme kuruluşumuzun sunduğu alışveriş kredisi çözümü büyük kolaylık sağlıyor.  Firmalar, Paratika altyapısı üzerinden tek bir sözleşme ve tek entegrasyon ile anlaşmalı olduğumuz bankaların kredi seçeneklerini müşterilerine kolayca sunabiliyorlar. Ayrıca, banka tarafından Paratika’nın koruma hesabına aktarılan kredi bakiyesi, üye iş yerlerinin hesabına anında transfer ediliyor. Bu sayede Paratika, turizm ve konaklama sektöründe sorunsuz bir ödeme akışı ve müşterilere kesintisiz bir alışveriş deneyimi sunmayı başarıyor.” şeklinde konuştu.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, spor, eğitim, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması, 2023 Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2023 yılında 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi …