Kim kalsın, kim gitsin?(5) (Köşe yazısı 07.07.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Ben biliyorum, görüyorum ve duyuyorum. Bunları yazarken bazılarının huzuru kaçıyor ‘Ne yapsak, ne etsek’ diye çırpınıyor.
Kendilerini bu gün her şeyin üzerinde ‘güç’, çıkarları için her yolu mübah, koltuk ve tribün sevdasından utanmayı unutanlara, tarihi bir Ata sözümüz ‘keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner’ ve ‘Adalet bir gün herkese lazım olur’ sözünü hatırlatmakta yarar görüyorum. Bu sözü hatırlattıktan sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta, il başkanlarına, 2019 seçimlerinin kendileri için kritik bir öneme sahip olduğunu, neden belediyelerde, il, ilçe teşkilatlarında, kamu kurum ve kuruluşlarında değişiklik yapmak istediklerini anlattığı konuşmasından bölümler vereceğim.
“Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ dediğimiz için 80 milyonun gönlünde müstesna bir yer edindik. Onlar ise yoldaşlığını yaptıkları ihanet çetesiyle ve bölücü örgütle birlikte Türkiye’nin aleyhinde çalışmaktan bir gün bile vazgeçmediler. Eskiler ‘inat da bir murattır’ derler. Bunların kendi milletlerine ve devletlerine karşı olan her işin arkasında yer alma konusunda ortaya koydukları inat, meselenin araç olmaktan çıkıp amaç hâline geldiğini gösteriyor. Özellikle ülkemize ve milletimize olan muhabbetlerinden şüphe duymadığımız MHP’nin kritik konularda gösterdiği onurlu ve sağduyulu duruşa baktığımızda, CHP ve aynı çizgideki çevrelerin konumunu çok daha açık bir biçimde görüyoruz.
Güya ‘adalet’ diyen, ama adaleti sağlamakla görevli ilk derece mahkemelerinden anayasa mahkemesine kadar tüm kurumlara saldıran bir zihniyetin derdi asla adalet olamaz, hukuk olamaz.
Mevlana Hazretleri; adaleti ağaca su vermek, zulmü ise dikene su vermek olarak tanımlıyor. Siz bu tavrınızla dikene su vererek adaleti savunmuyor, tam tersine zulmü yüceltiyorsunuz; durumunuz bu. İlla bir hak arayacaksanız, gidin FETÖ davalarının, PKK davalarının, DHKP-C davalarının görüldüğü mahkemelere, şehitlerin-gazilerin hakkını arayın, milletin hakkını arayın. Gidin, tabutlarına omuz verdiğiniz eli kanlı canilerin yetim ve öksüz bıraktığı çocukların hakkını arayın.
Gül diken gül derer, rüzgâr eken fırtına biçer. Darbecileri bırakıp darbeye maruz kalanları suçlayanlara, teröristleri bırakıp terörle mücadele edenlerin üzerine gidenlere, ülkesini bırakıp ülkesine saldıranların argümanlarına sarılanlara yazıklar olsun.
Ana muhalefet partisi yetkililerinin derdi demokrasi ve özgürlükleri savunmak değil kendi suçlarını bastırmak. Milletimiz tüm bu olup bitenleri görüyor, takip ediyor, ferasetiyle neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Biz her zaman ve her konuda olduğu gibi mücadelemizi vereceğiz, hakikatleri anlatacağız, elimizden gelen çabayı göstereceğiz, takdiri milletimize bırakacağız.
Milletimize hakikatleri anlatmadığımız her yerde meydanın yalanlara, yanlışlara, iftaralara kalması kaçınılmazdır. Bunun için hep birlikte gece-gündüz çalışmak, çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmayarak tüm vatandaşlarımıza gerçekleri anlatmak mecburiyetindeyiz.
15 Temmuz’un unutulmasına, unutturulmasına, bu ihanetin üzerinin örtülmesine, bu hainlerin yaptıkları alçaklığın hesabının sorulmasının önüne geçilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. O gece canları pahasına sokakları, meydanları doldurarak ülkelerine sahip çıkan milyonların, şehitlerimizin ve gazilerimizin üzerimizdeki vebalini hiç aklımızdan çıkarmayacağız. Birileri hava meydanından kaçar gider, ama birileri de orada şahadete yürür; işte fark bu.
Millete karşı sorumluluğumuzu ihmal etmeyeceğiz. Hem ülkeyi büyütme, ileriye taşıma görevimizi yapacağız hem de darbecilerden, teröristlerden, onları destekleyen iç ve dış güçlerden hesap sorma vazifesini yerine getireceğiz.
Darbe girişiminin hemen ardından 15 Temmuz’u ‘Şehitler ve Demokrasi Günü’ ilan ederek o günü resmî tatil yaptık. 15 Temmuz’u Türkiye’de bir daha kimsenin darbe teşebbüsünde bulunmamasını benzer bir ihaneti aklına dahi getirmemesini sağlamanın sembolü hâline dönüştüreceğiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Eski Türkiye’de darbe tatilleri resmî bayram ilan edilir, zoraki etkinliklerle millete darbeler ve darbeciler şirin gösterilmeye çalışılırdı. Bundan sonra 15 Temmuz’u milletimizin istiklalinin ve istikbalinin, bayrağımızın, ezanlarımızın, demokrasimizin kurtuluş tarihini, şehitlerimizi ve gazilerimizi anma vesilesi bir millî gün olarak kutlayacağız. Teşkilatlarımızdan 15 Temmuz’u anma etkinliklerine sahip çıkmalarını, yoğun ve samimi katılım göstermelerini özellikle bekliyorum. Biz de darbe girişimi gecesi bombalanan Meclis’te, tankların ölüm saçtığı eski Boğaziçi, şimdiki 15 Temmuz Şehitler Köprüsünde yapılan programlara ve çeşitli toplantılara katılarak vazifemizi ifa edeceğiz.
Bununla birlikte bu sürecin etkisiyle bazı teşkilatlarda metal yorgunluğu emareleri görüldü. Belde, ilçe ve il teşkilatlarımızda yorgunluk, atalet, çözülme işaretleri gördüğümüz arkadaşlarımızın daha dinamik, daha gayretli, daha üretken, daha vizyoner arkadaşlarımızla nöbet değişimi yapmalarını arzu ediyoruz. Başarılı teşkilatlarımızdaki arkadaşlarımız elbette görevlerine devam edeceklerdir. Ama genel olarak teşkilatlarımızda kapsamlı bir değişimin şart olduğunu sanıyorum sizler de kabul edeceksiniz.
Artık yüzde 49,9 oy bile alsanız başarılı olamıyorsunuz. Netice almak için mutlaka yüzde 50+1, buna ulaşmak zorundayız. Cumhurbaşkanlığında rahat icraat yapabilmek için Meclis’te de güçlü bir çoğunluğa şahit olmak şarttır. Bu bakımdan 2019 seçimleri bizim için kritik öneme sahiptir.
30 Mart 2014’ten bu yana yapılan seçimler ve gelişmeler çok net bazı mesajlar verdi. Şayet birlikte yaşadığımız bu seçimlerden gereken dersleri çıkarmazsak, 2019’da işimiz gerçekten çok zor demektir. AK Parti, diğer partilerden farklı olarak kendisini sürekli geliştirmeyi, değiştirmeyi, dönüştürmeyi, ileriye taşımayı başarabilen tek partidir. Bu sayede 15 yıldır her girdiğimiz seçimi kazandık ve kesintisiz bir şekilde iktidarda kaldık. Şu anda da değişim zilleri tüm gücüyle çalıyor. Bize düşen görev, bu çağrıya kulak vermek ve gereğini de yerine getirmektir.
Parti teşkilatlarında görev alanlar kongre takvimine bu gözle bakmalı, partilerini geleceğe hazırlayacak altyapıyı süratle kurmalarını bekliyoruz.”
Erdoğan’ın o uzun konuşmasından bölümleri niye bu kadar uzattım. 2019 seçimleri herkes için ayrı bir zor ve ayrı bir sınav olacak. İyisi mi, siz şimdiden insanların ekmeği ile oynayan, vatanını satanlara kucak açma huyundan vazgeçerek, ‘Bir oy bir oy’ ya da ‘50+1’ uyarısını ciddiye alarak herkesi kucaklayan bir kafa ile kendinizi yenileyin.