Kayseri Model Fabrika Genç Mühendislere Eğitim Verecek, diğer ekonomi-teknoloji haberleri

Kayseri Model Fabrika Genç Mühendislere Eğitim Verecek

Kayseri Sanayi Odası (KAYSO), Orta Anadolu Kalkınma Ajansı (ORAN) ve Kayseri Model Fabrika (KMF) arasında “Mühendis Geliştirme Programı” protokolü imzalandı. Protokol kapsamında, hem endüstride iş arayışı içerisinde olan genç mühendislere fırsat tanınması hem de sanayicinin mühendis ihtiyacının karşılanması hedefleniyor.

Protokol imza töreninde konuşan KAYSO ve KMF Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Büyüksimitci, “Bu programda önceliğimiz, vereceğimiz eğitimlerle mezun olmuş endüstri mühendislerimizi geliştirmek, aynı zamanda sanayicilerimizin mühendis ihtiyacını karşılamak olacak. İş arayan genç mühendislerimize Kayseri Model Fabrikamız aracılığı ile 5 gün yalın teknikler, 3 gün de dijitalleşme konularında eğitimler vereceğiz. Daha sonra da sanayideki yalın dönüşüm projelerinde genç mühendislerimize fırsatlar vererek, onların gelişmesine ve istihdam olmalarına destek olacağız” dedi.

Başkan Büyüksimitci, eğitim alan genç mühendislerin Kayseri Model Fabrika’nın sanayicilere uyguladığı 5 aylık Yalın Dönüşüm Projelerinde haftada bir görev alarak saha deneyimi kazanacaklarını da söyledi.

Projenin hedef kitlesinin tercihen endüstri mühendisleri olduğunu açıklayan Başkan Büyüksimitci, “Bunun yanı sıra üniversitelerimizin makine mühendisliği, bilgisayar mühendisliği veya diğer mühendislik bölümlerinden mezun olmuş ve herhangi bir işletmede çalışmayan gençler programa katılabilecekler. İlgilenen arkadaşlarımız detaylı bilgileri hem Odamızdan hem de model fabrikamızdan alabilirler. Kendini geliştirmek isteyen ve iş arayan gençlerimizi programa katılmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

Sanayide Dönüşüm Buluşmaları’nın ikincisi İstanbul’da gerçekleşti
Akbank ve Vodafone Business ana sponsorluğu ile Netoloji Yazılım platin sponsorluğunda, Impacta partnerliğinde Sanayide Dönüşüm Buluşmaları’nın ikincisi 8 Mayıs’ta düzenlendi. Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) ve İstanbul Deri OSB ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinlik serisiyle, sanayicilerin dijital dönüşüm süreçlerinin hızlandırılarak, dijitalleşmenin iş yapış süreçlerine adapte edilebilmesi hedefleniyor.
Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) ve İstanbul Deri OSB ev sahipliğinde düzenlenen Sanayide Dönüşüm Buluşmaları’nın ikincisi 8 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşti. Bu yıl altı ilde yapılması planlanan etkinlik serisinin ikincisinde, sanayide dijitalleşmeye yönelik kamu desteklerinden sürdürülebilir finansman kaynaklarına, işletmeler için dijital teknolojilerden kodsuz çözümlere pek çok konu masaya yatırıldı.
KOSGEB, bankacılık, yazılım ve teknoloji dünyasından üst düzey yöneticilerin katılımıyla gerçekleşen konuşma ve panellerde, işletmelerin dijital dönüşüm süreçlerine değer katacak bilgiler katılımcılara aktarıldı.
Etkinliğin açılış konuşmalarını OSBÜK Yönetim Kurulu Üyesi Murat Çökmez, Akbank Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Çetin Düz, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu ve Impacta Kurucu Ortağı Başar Ceylan yaptı.
İstanbul’da düzenlenen Sanayide Dönüşüm Buluşmaları’nda konuşan Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Çökmez, Türkiye OSB sayısının 402’ye ulaştığını, OSB’lerde 67 bin fabrikanın üretim yaptığını vurgulayarak, “OSB’ler olarak her bir fabrikamızda dijital ve yeşil dönüşümü yani ikiz dönüşümü fırsat olarak değerlendirmeliyiz. OSBÜK olarak, bu dönüşümde OSB müdürlüklerimizin ve  sanayicilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Amacımız, OSB’lerimizi Türk sanayisinin dönüşümünde öncü yapmaktır. Bu hedefe yönelik pek çok projeyi de hayata geçirdik. OSBÜKbulut, OSBÜK Enerji İzleme Sistemi, OSBÜKnet, OSB’lerde Dijital Dönüşüm Programı ilk akla gelen çalışmalarımız. İş birliklerimiz, düzenlediğimiz eğitim ve çalıştaylarla da sanayicilerimizin farkındalığını artırmaya yönelik faaliyetlerimizi ayrıca aralıksız sürdürüyoruz. Sanayide Dönüşüm Buluşmaları ile, bu alanda yeni bir başlık açtık diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Akbank Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Çetin Düz, “Organize Sanayi Bölgelerimiz ülkemizin kalkınmasında çok önemli bir paya sahip. Birçok farklı sektörden firmanın bir araya geldiği OSB’lerimiz istihdam, ihracat, üretim anlamında ülkemiz adına öncü konumda yer alıyor ve bu değeri ileri taşımak üzere dijitalleşme alanında stratejik yatırımlara imza atıyor. Akbank olarak OSB’lerin dijitalleşme ve sürdürülebilirlik odaklı bu dönüşümünde yanlarında yer almak üzere çözümler geliştiriyoruz. OSB’leri ileri taşıyan ve yerel ve global alanda rekabet avantajı sağlayan başarı ve kazançlar yaratmaları için yeniliklere imza atıyoruz. Bu kapsamda OSB müşterilerimize özel tasarladığımız avantajlı paketimizle sanayicilerimize desteğimizi güçlü bir şekilde sürdürme hedefindeyiz. Ayrıca farklı illerde düzenlediğimiz ‘Sanayide Dijital Dönüşüm’ buluşmalarımız da ortak hedefler ve yol haritaları belirlemek üzere bu çalışmalarımıza hizmet ediyor. OSB’lerimizle iş birliği içinde bu adımların çok hızlı bir şekilde ülkemiz için fayda ve değere dönüşeceğine inanıyoruz” dedi.
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Kestioğlu ise konuşmasında, “Vodafone Business olarak işletmelerimizin dijital dönüşüm yolculuklarını kolaylaştırarak hızlandırmayı ve bu doğrultuda tüm ihtiyaçlarını sağlamayı odağımıza koyduk. Sanayide Dönüşüm Buluşmaları’nın ilkini Konya’da gerçekleştirmiş ve sanayicilerimizden çok kıymetli geri dönüşler almıştık. Bugünse işletmelerimizle yeniden bir araya gelerek ve rekabet ortamında şirketlerimizin iş yapış süreçlerini dijital çağa uygun hale getirecek hizmetlerimizi tanıttık. OSB’ler sanayimizin can damarı. Bizim önceliğimiz ise işletmelere kendi ihtiyaçlarına özel çözümlerden oluşan en doğru yol haritalarını sunmak, dijital dönüşüm yolculuklarında güvenilir teknoloji iş ortakları olarak bu süreci kolaylaştırarak mümkün kılmak ve büyümelerine katkı sağlamak. Vodafone Business olarak, OSB’lerde yer alan işletmelerimizin dijital dönüşüm ortağı olmak için her zaman yanlarında yer almayı sürdüreceğiz” dedi.
Sanayide Dönüşüm Buluşmaları programıyla ilgili konuşan Impacta Kurucu Ortağı Ümit Öncel, “Sanayide Dönüşüm Buluşmaları ile, Türkiye’de organize sanayi bölgelerinde yer alan işletmelerin çağın gereklerine uygun bir bakış açısı kazanmalarına ve buna uygun donanıma en uygun şartlarda erişmelerine öncülük etmeye devam ediyoruz. OSBÜK ev sahipliğinde ve değerli paydaşlarımızın destekleriyle yıl boyunca düzenleyeceğimiz buluşmalarla ülkemizin ekonomisinin temeli olan sanayi dünyasının sürdürülebilir ve istikrarlı büyümesine katkı sağlamayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Dijital teknolojilerle büyüme, sürdürülebilir finansmanın önemi ve finansal işletmelerde dijitalizasyon, iş akış yönetiminde verimlilik, zaman ve maliyet üçgeninde kodsuz çözümler, sanayide kamu destekleri konulu oturumlarla devam eden etkinlik, Teknoloji Yazarı ve Trend Avcısı M. Serdar Kuzuloğlu’nun keynote oturumuyla sona erdi.

Son araştırmalara göre yapay zeka üretkenliğine “Bilgisayarla Görme” teknolojisi öncülük ediyor
Üç yıl içinde ortalama yüzde 42’lik üretkenlik artışı öngörülüyor, potansiyel engeller beceri ve kurum içi bilgi eksiğinden kaynaklanıyor.
Panasonic Connect Europe inisiyatifiyle yapılan ve Opinion Matters tarafından yürütülen en son araştırmaya göre, yapay zeka tarafından desteklenen Bilgisayarla Görme teknolojisinin benimsenmesi bir devrilme noktasında ve bu çözümler birçok endüstri sektöründe üretkenliği güçlendirmeye hazırlanıyor. Karar vericiler, dağıtımı takip eden üç yıl içinde ortalama yüzde 42’lik bir üretkenlik artışı öngörüyor. İmalat sektörü, yüzde 52’ye varan verimlilik artışlarıyla en büyük artışı bekliyor.
Bilgisayarla Görme, bilgisayarların ve sistemlerin dijital görüntülerden anlamlı bilgiler elde etmesini sağlayan bir yapay zeka alanıdır. “Yapay zekanın gözleri”, görüntüleri gözlem, tanımlama, sınıflandırma, izleme ve nihayetinde insanlar veya tamamlayıcı yapay zeka tarafından daha fazla sorgulanabilen kullanılabilir “bilgiye” dönüştürür.
Çok çeşitli uygulanabilirlik
Ankete katılanlar, Görüntü İşleme teknolojisinin çok çeşitli iş alanlarında ve uygulamalarda kullanıldığını bildiriyor. Onarım ve bakım, üretim hattı izleme ve kalite kontrol gibi pratik faaliyetler, güvenlik ve sağlık ve emniyette kullanıma kıyasla daha yaygındır. Lojistik ve tedarik zincirinde gerçek zamanlı projeksiyon haritalama ve insan takibinin yanı sıra kullanımı popülerdir ve Bilgisayarla Görme teknolojisinin geniş kullanım alanını sergilemektedir.
Beceri yeterliliği, dağıtımın önünde bir engel
Teknolojinin uygulanmaya geçişinin önündeki en büyük engeller, harici uzman desteğinin olmaması (%37) ve işletmede bilgisayarla görme bilgisinin sürdürülmesi (%33) idi. İşletmeler aynı zamanda yapay zeka destekli Görüntü İşleme uygulamalarını kullanıma geçirmenin potansiyel etik kaygılarına dair hassasiyet sergiliyor. En büyük endişeler arasında veri güvenliği (%35) ve bunu takiben kişisel gizlilik ve gözetim endişeleri, kurumsal rehberlik eksikliği ve iş değiştirme korkuları takip ediyor (hepsi yaklaşık %32).
Daha geniş yapay zeka dağıtımı hızla artıyor
Üretken yapay zekanın daha geniş çapta benimsenmesine bakıldığında açık bir ivme gözlemleniyor. Genel olarak, işletmelerin üçte ikisinden fazlası (%67), üretken yapay zeka kullanmanın işletmeleri için önemli olduğunu söylüyor. Ankete katılanların üçte birinden fazlası (%37), halihazırda bir çözüm uyguluyor ve fayda gördüğünü bildiriyor. Üçte biri (%34), planlama aşamasında veya teknolojiyi uygulama sürecinde. Yüzde 17 hala değerlendirme sürecinde, ancak yalnızca yüzde 13’ü Üretken Yapay Zekayı hiç kullanmayacaklarını söylüyor.
Panasonic Connect Europe Yapay Zeka Başkanı Margarita Lindahl, “Araştırma, Bilgisayarla Görme teknolojisinin sadece bir kavram değil, işletmeleri önemli üretkenlik ve operasyonel kazanımlara yönlendiren bir gerçeklik olduğunu açıkça gösteriyor” dedi. “Şu anda dağıtım planlama aşamasında olmayan tüm sektörlerdeki kuruluşlar, geride kalma tehlikesiyle karşı karşıya. Ayrıca, işletmelerin bu teknolojiyi etkili ve sorumlu bir şekilde nasıl kullanacaklarını anlamalarına yardımcı olmak için Panasonic gibi uzmanlara da açık bir ihtiyaç var.”
Opinion Matters tarafından yürütülen ve Panasonic Connect Europe inisiyatifiyle gerçekleşen bağımsız araştırmada, Almanya ve Birleşik Krallık’ta yıllık cirosu 50 milyon+ Euro olan şirketlerde çalışan, dijital dönüşüm ve yapay zeka/bilgisayar görüşü uygulamasından sorumlu 300 üst düzey karar vericiyle anket yapıldı.

Akıllı ve Dirençli Kentler Zirvesi’nde şehirlerin geleceği değerlendirilecek

Kentleşme her geçen gün artıkça operasyon ve hizmetlerin deneyimini iyileştirmek, altyapıları buna göre planlamak gerekiyor. Küresel olarak her hafta 3 milyon kişi kentlere taşınırken, Birleşmiş Milletler‘in tahminlerine göre 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 68’inin kentlerde yaşaması bekleniyor. 44 yıldır bilişimin gücünü akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için kullanan SAMPAŞ Holding, kentleşmenin ve kentliliğe bağlı sorunların giderek arttığı bir dünyada kentlerin günümüzde ve gelecek nesiller için nasıl daha yaşanılabilir hale getirileceğiyle ilgili çözümleri, 8 Haziran 2024’te İstanbul’da gerçekleştireceği Akıllı ve Dirençli Kentler Zirvesi’nde paylaşacak.

2050 yılına kadar dünya genelinde kentsel alanlarda yaklaşık 2,5 milyar daha fazla sayıda insanın yaşayacağı öngörülüyor. Çok hızlı büyüyen ve gelişen ketlerin akıllı ve dirençli bir hale getirilmesi gerekiyor. Bunun da yolu barınmadan ulaşıma, kamu hizmetlerinden güvenliğe, enerji verimliliğinden çevreye duyarlı sistemlere kadar birçok faktörü içinde barındıran bütünsel bir akıllı şehir vizyonunun planlanmasından geçiyor.

Tüm dünyanın üzerine çalıştığı, gelişmiş ülkelerin büyük yatırımlar yaptığı akıllı ve dirençli kent vizyonunu yakalamak için SAMPAŞ Holding tarafından yerel yönetimlerin katılacağı Akıllı ve Dirençli Kentler Zirvesi düzenleniyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu’nun katılımıyla, 8 Haziran tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilecek zirvede bir kentin akıllı ve dirençli olabilmesi için gerekli olan tüm standartlar masaya yatırılacak ve yerel yönetimlerle birlikte incelenecek.

Akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için 42 yıldır bilişimin gücünü kullanan SAMPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya konuyla ilgili olarak değerlendirme de bulunarak “Kentlerin ve kentlerde yaşayan insanların ihtiyaçları her geçen gün değişirken değişimlere uyum gösteren, gelişen risklere karşı daha dirençli bir yaşam sunan bir kent anlayışı şekillenmeye devam ediyor. Verinin anlık toplanmasını, analiz edilmesini ve kenti yöneten kararlara yön vermesini sağlayan teknolojiler, insan, doğa ve yapılar arasında kusursuz bir uyum oluştururken, bu duruma dayalı kentlerde yaşama potansiyelimizi de artırıyor.

SAMPAŞ Holding olarak biz, verilerin altyapılarla kesintisiz etkileşime girdiği ve tüm canlıların ihtiyaçlarının anında karşılandığı kentlerin kurulabileceğini biliyoruz. İnovasyonun gücüyle, bugünden başlayarak gelecek nesiller için dirençli ve sürdürülebilir şehirler inşa etmek üzere teknolojiler, politikalar ve insanlar arasındaki uyumu ve bu konudaki bilinci artırmayı amaçlıyoruz.

Bu bağlamda, 8 Haziran’da İstanbul’da Türkiye’deki yerel yönetim idarecileriyle kentlerin geleceğini “Akıllı ve Dirençli Ketler Zirvesi’yle” şekillendiriyoruz.

Aon: 2024 yılının ilk çeyreğinde doğal afetler 45 milyar dolar ekonomik kayba yol açtı
Aon’un yayımladığı Küresel Doğal Afetler Raporu’na göre 2024 yılının ilk çeyreğinde meydana gelen önemli afetler nedeniyle toplam ekonomik kayıplar 45 milyar doların üzerine çıkarken küresel sigorta kayıplarının en az 17 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Analitik veriler ışığında Risk Sermayesi ve İnsan Sermayesi konularında global deneyimi ve yerel ihtiyaçlara uygun çözümleri ile 120’den fazla ülkede müşterilerine hizmet veren Aon’un hazırladığı 2024 yılı 1. çeyreğine ait Küresel Doğal Afetler Raporu’nun sonuçları yayımlandı.
Doğal afetlerin artan sıklık ve şiddetinin küresel çapta neden olduğu ekonomik kayıpları ortaya koyan rapora göre 2024 yılının ilk çeyreğinde meydana gelen bazı önemli afetler nedeniyle toplam ekonomik kayıplar 45 milyar doların üzerine çıktı. Buna karşın bu rakam 21. yüzyılın ilk çeyrek ortalaması olan 59 milyar dolarlık ve 2023 yılının ilk çeyreğindeki 149 milyar dolarlık kayıplardan daha düşük gerçekleşti.
Yılın ilk çeyreğinde sekizi ABD’de ikisi Güney Amerika’da ve ikisi Asya’da olmak üzere bir milyar doların üzerinde etki yaratan olay sayısı 12 olarak gerçekleşti. İlk çeyreğin en maliyetli doğal afeti, 1 Ocak’ta Japonya’yı vuran ve tahminlerine göre 17 milyar doların üzerinde zarara yol açan Noto Depremi olurken bu depremi mart ayı ortasında ABD’nin bazı bölgelerini etkileyen şiddetli konvektif fırtınalar takip etti.  Şubat ayı başlarında ağırlıklı olarak Çin’i etkileyen şiddetli kış koşulları da en maliyetli doğal afetler arasında yer aldı.
Bölgelere göre bakıldığında ise Asya-Pasifik bölgesi, büyük ölçüde Noto Depreminden de kaynaklanan toplam 20 milyar dolarlık zararla küresel ekonomik kayıpların en büyük bölümünü oluşturdu. Türkiye ve Suriye’deki yıkıcı depremlerin olağanüstü kayıplara yol açtığı bir önceki yılın aksine, EMEA bölgesinde ise 2024 yılının ilk çeyreğinde yaklaşık 2 milyar dolarlık ekonomik kayıp meydana geldi. Amerika kıtasındaki kayıplar da ortalamaya yakın seyretti ve bölgedeki en büyük kayıplar Brezilya’da devam eden kuraklıktan kaynaklandı.
Sigorta hasarlarında başı şiddetli fırtınaların neden olduğu olaylar çekti
2024’ün ilk çeyreğinde doğal afetlerden kaynaklanan küresel sigorta kayıplarının en az 17 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu rakam 2000 yılından bu yana 16 milyar dolar olan ortalamanın biraz üzerinde. ABD’deki şiddetli konvektif fırtınalar ve kış şartları ilk çeyrekte küresel sigortalı hasarların çoğunu oluşturdu. Japonya’daki Noto Depreminden kaynaklanan toplam kaybın ise henüz başlangıç aşamasında olsa da 1 milyar dolar aşabileceği belirtiliyor.
En ölümcül olay Noto Depremi oldu
Doğal afetler sonucu dünya genelinde 1.500’den fazla kişi hayatını kaybetti. En ölümcül olay 245 kişinin öldüğü Noto Depremi olurken bunu ocak ayında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 240 kişinin ölümüne neden olan seller ve şubat ayında Şili’de 131 kişinin ölümüne neden olan orman yangınları izledi. Ayrıca bu yılın ocak ayının ortalarında, ölümcül kış şartları ve 48 eyaletin çoğunda görülen soğuk hava olayları ABD’de 70’ten fazla kişinin ölümüne neden oldu. Bu da 21. yüzyılda ABD’de yaşanan en ölümcül kış mevsimlerinden biri olarak kayıtlara geçti.
“Yaklaşan sıcak havalar sigorta hasarlarını daha da arttırabilir”
Raporun bulgularını değerlendiren Aon Türkiye Eş CEO’su Ferhan Özay, “Küresel çapta sigorta hasarlarının en az 17 milyar dolara ulaşmasını beklediğimiz bir çeyrek dönem oldu. Bu dönemde, toplam varlıkların sigorta ile korunmayan bölümü yaklaşık toplam hasarın yüzde 64’ü seviyesinde. Şiddetli konvektif fırtınalar özellikle ABD’de daha fazla sigorta kapsamına alındığından afetlerden kaynaklı sigortalı hasarları da arttı. Öte yandan okyanus sıcaklıklarındaki aşırı anomalilerin devam etmesi ve yılın ilerleyen dönemlerinde gelişmesi beklenen La Niña nedeniyle ortaya çıkabilecek yeni afetler bu hasarları daha da artırma potansiyeli taşıyor.” dedi.

Yaşar Topluluğu, Girişimcilik ve İnovasyon Çalışmalarına Yaşar İDEA ile Hız Veriyor
Türkiye’de sanayileşmenin öncülerinden olan Yaşar Topluluğu, inovasyon ve girişimcilik alanındaki tüm çalışmalarını ‘Yaşar İDEA’ platformu altında topladı. Platform altında hayata geçirilen ilk program Yaşar İDEA Kurum İçi Girişimcilik Programı oldu. Topluluğun inovasyon, büyüme ve rekabet gücünü artırmak amacıyla kurum çalışanlarının yeni fikir ve iş modelleri geliştirmesini destekleyecek olan Yaşar İDEA Kurum İçi Girişimcilik Programı’nın tanıtım toplantısı, Yaşar Topluluğu üst yönetiminin katılımıyla gerçekleşti.
Topluluk, Yaşar İDEA ile her bir çalışanın yenilik ve süreklilik peşinde koştuğu, strateji ve değer ürettiği, iş birlikleri geliştirdiği bir yapıya evrilmeyi ve bu sayede geleceğe daha iyi hazırlanmayı hedefliyor. Başvuru süreci 7 Mayıs itibarıyla başlayan Program, sunduğu eğitim, mentorluk, iş birliği ve gelişim imkanlarıyla Topluluk çalışanlarının kariyerlerinde yeni bir kapı aralayacak.
Feyhan Yaşar: “Yaşar İDEA ile çalışanlarımızın girişimciliği deneyimlemelerini sağlayacağız.”
Yaşar İDEA Kurum İçi Girişimcilik Programı’nın tanıtım toplantısında açılış konuşmasını yapan Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar, daima ilklerle anılan, Türkiye’ye sektörlerinin ilki olan birçok şirket kazandıran Yaşar Topluluğu’nun köklerinde var olan girişimcilik ve inovasyon anlayışının Yaşar İDEA ile kurumun her çalışanına ve sürecine yayılacağını vurguladığı konuşmasında şunları söyledi: “Her şirketimizin kuruluş felsefesinde, girişimci bir fikir, inovasyona dayalı bir değer ve ülkeyi ve toplumu geliştirmeye dayalı bir tutku var. ‘Yaşar İDEA’ ile, girişimcilik ve inovasyon alanlarında sahip olduğumuz güce güç katacak, Topluluğumuzun inovasyon yolculuğunda fark yaratacak yeni bir döneme adım atıyoruz.
Şimdi, hızlanma, yenilenme ve güçlenme zamanı. Bu hız, yenilik ve güç Yaşar Topluluğu şirketlerini geleceğe taşıyacak. Bu yeni yapı ile ilk adım olarak insan kaynağımıza yatırım yapıyor, Yaşar İDEA Kurum İçi Girişimcilik Programı’nı başlatıyoruz. Yaşar İDEA Kurum İçi Girişimcilik Programı ile değişimi kucaklamamızı sağlayacak; bir ışık, bir kıvılcım yakacak yaratıcı fikirleri ortaya çıkarmayı hedefliyoruz. Bu programla çalışanlarımızın, yenilikçi fikirler ve iş modelleri geliştirmesini teşvik edecek ve Topluluk kaynaklarını kullanarak girişimciliği deneyimlemelerini sağlayacağız.
Kurucumuz, babamız Selçuk Yaşar’ın ‘girişimcilik toplumu’ idealini hayata geçirecek, Yaşar Topluluğu’nun güçlü geleceğinde hep birlikte iz bırakacağız.”
Mehmet Aktaş: “Yeteneği motivasyon, donanım ve beceriyle destekleyeceğiz.”
Yaşar İDEA Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı, Yaşar Topluluğu’nun geleceğini şekillendirdiklerinin altını çizdiği konuşmasında Yaşar Holding İcra Başkanı Mehmet Aktaş: “Türkiye’yi yepyeni sektörlerle buluşturmuş, sayısız ilkler kazandırmış bir Topluluk olarak organizasyonumuzda girişimcilik ve inovasyonu sürekli kılmayı hedeflediğimiz, Topluluğumuzu daha güçlendirecek ve geleceğe taşıyacak bu adımı hep birlikte atıyor olmak gurur verici.
2023 yılında Topluluğumuzun geleceği için üç önemli proje başlattık. Organizasyonumuzu geleceğe hazırlayan kültürel dönüşüm projemiz, süreçlerimizi geleceğe hazırlayan dijital dönüşüm projemiz ve akıl, tecrübe ve cesaretle geleceğe hazırlandığımız girişimcilik ve inovasyon projemizle yetenekte, teknolojide ve inovasyonda eş zamanlı bir dönüşümü hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
Bu dönüşümün girişimcilik ve inovasyon ayağında Yaşar İDEA’nın bize rehberlik edececeğine inanıyoruz. Çalışanlarımızın ortak amacımıza yönelmesinin, kendilerini ve işlerini geliştirecek fikirler geliştirmelerinin ve onların hayallerini ve heyecanlarını destekleyen projelerin içinde olmalarının hem işimizin gelişmesi hem de çalışanlarımızın profesyonel ve kişisel anlamda güçlenmesi için çok önemli olduğuna inanıyorum. Yeteneği motivasyon, donanım ve beceriyle destekleyeceğiz. Bu yolda bizi güçlendirecek olan ise bilim, teknoloji ve akıl olacak.” dedi.
“Kurum İçi Girişimcilik – Neden ve Nasıl?” Paneli
Yaşar İDEA Tanıtım Toplantısı’nda, TÜSİAD Kurumlarda Girişimcilik Çalışma Grubu Başkanı ve Pınar Et Dijital Dönüşüm ve E-Ticaret Direktörü Bilge Kalpaklıoğlu Eyilik ile Mentors Network Türkiye Kurucusu Mehmet Onarcan’ın konuşmacı olduğu, “Kurum İçi Girişimcilik – Neden ve Nasıl?” başlıklı bir panel de düzenlendi. Yaşar Holding Girişimcilik ve İnovasyon Grup Müdürü Seda Köknel’in moderasyonunda gerçekleşen panelde, inovasyonun stratejik önceliği ile organizasyonları dönüştürme, rekabet avantajı sağlama ve geleceği şekillendirme yönü vurgulandı. Bilge Kalpaklıoğlu Eyilik konuşmasında, başarılı bir kurum içi girişimcilik programı için insan kaynakları politikalarının yapılandırılmasının, çalışma koşullarına esneklik kazandırılmasının, fikri haklar başta olmak üzere gerekli hukuki prosedürlerin tanımlanmasının ve kurum içi girişimcilere ödül ve teşvik mekanizmaları oluşturulmasının gerekliliğinin altını çizdi.

Kamyoncular, Tırport ve Fibabanka güvencesiyle dijital teslimat onayıyla 24 saatte ödemesini alabiliyor

Türkiyenin en büyük dijital lojistik platformu Tırport’a, geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin yenilikçi bankalarından Fibabanka, yatırım şirketi Finberg ile stratejik yatırım yaptı. Bu iş birliği ile Tırport, günlük milyon doları bulabilecek kamyoncu ödemelerini peşin olarak yapabilme gücüne kavuştu. Kamyoncular teslimatlarını Tırport Aplikasyonu ile gerçek-zamanlı, konum-tabanlı dijital olarak onaylatması ile 24 saatte ödemelerini alabiliyorlar. Tırport’taki navlun ödemeleri Fibabanka güvencesiyle 24 saatte gerçekleştiriliyor.

Tırport, dijital platform” olarak liderliğini pekiştiriyor

“Dijital platform” olan Tırport, yüz bini aşkın üye kamyoncuya, geliştirdiği artırılmış zeka destekli teknolojilerle tüm dijital platformlardan (iOS, Android, web) hizmet veriyor. Lojistik sektöründe öncü bir rol üstlenen Tırport, Kazakistan-Azerbaycan hattından Avrupaya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya uzanan geniş bir coğrafyada dijital platform olarak liderliğini pekiştirmeyi ve günlük 7.500’ün üzerinde FTL nakliye operasyonunu tek başına yönetmeyi hedefliyor.

Tırport olarak bireysel kamyon sahiplerinin yük aradığında akla gelen ilk adres olacaklarını ifade eden Tırport’un İcradan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Uygar Uşar, şunları söyledi:

“Ülkemizde taşımanın %90’ı karayollarıyla yapılıyor. 350 binin üzerinde bireysel kamyon sahibi bulunuyor. Günde 400.000 FTL (FullTruckLoad) taşıma gerçekleşiyor. Türkiye’de her gün 80 milyon doların üzerinde navlun ödemesi yapılıyor. Tırport olarak önümüzdeki 5 yıl içinde %5’in üzerinde bir pazar payına ulaşmayı ve 300 binin üzerinde bireysel kamyon sahibinin yük aradığında akla gelen ilk adres olmayı planlıyoruz. Şuan Tırport, sahip olduğu konum-tabanlı teknolojiler ve ödeme gücüyle bireysel kamyon tedarik pazarının en büyük aktörlerinden birisidir.” dedi.

Tırport’un, kamyonculara sunduğu faydalar şunlardır:

1-Tırport’ta nakliye ödemeleri, dijital teslim onayını takip eden 24 saat içinde Fibabanka desteği ile yapılmaktadır.

2-Kamyon sahipleri, Tırport’un yükCEPte uygulaması ile istenildiği zaman ve lokasyonda, kamyonunun özelliklerine uygun yüklere ulaşabilme ve teklif verebilme imkanına sahiptir.

3-Kamyoncu hedef lokasyona yükle ilerlerken, Tırport’un akıllı algoritmalarının desteğiyle beklentilerine ve kamyonunun teknik özelliklerine uygun dönüş yükü fırsatlarına Tırport’tan hızlı şekilde ulaşabilir.

4-Lojistik firmalarının ve büyük yük sahiplerinin “Güvenilir” portföylerinde yer alabilme ve onlardan çıkacak yük fırsatlarından anında haberdar olabilmek mümkündür.

5-Tırport yükCEPte uygulaması sayesinde, tek tıkla nakliyenin U-ETDS raporlaması yapılabilmektedir. Tırport geliştirdiği teknolojilerle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın söz konusu hizmetleri verebilmesine altyapı sağlamaktadır.

6-Türkiye’de yollardaki kamyonların %85’i şahıslara aittir. Büyük çoğunluğu bağlantısız çalışır ve şahıs şirketine sahiptir. Tırport 400 bine yakın bireysel kamyoncuya gerçek-zamanlı, konum-tabanlı erişilebilme imkanı yaratmakta, deprem ve afetlerde bireysel kamyon ağı gücünün kullanılabilmesi için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na da erişilebilirlik gücü vermektedir.

7-Tırport’un dijital teknolojileri, kamyoncuların teslimatlarda yaşadığı, bekletilme, muhatap bulamama vb. sorunlarda devreye girerek sorunların hızla çözülmesine destek olmaktadır. Tırport’ta yük teslimatları yüzde yüz dijital onay mekanizmaları ile yapılmaktadır.

8-Tırport’un kamyona hiçbir araç takip cihazı takılmasına gerek kalmadan Tırport yükCEPte uygulaması ile sunabildiği izlenebilirlik teknolojileri, araç takip sistemi takılı olmayan kamyonlara da izlenebilirlik şartı olan kontrat lojistiği operasyonlarında yük alma ve hizmet verebilme imkanı yaratmaktadır.

Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışmasına başvurular başladı

OİB tarafından bu yıl 13.sü düzenlenecek olan Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışması (OGTY) için başvurular başladı.

Bu yıl 23 Ekim tarihinde Şehir İçi Hareketlilik temasıyla gerçekleştirilecek olan OGTY için başvurular 1 Ağustos 2024 tarihine dek sürecek. Kazanan ilk beş projeye toplam 3 milyon TL nakdi ödül ve Patent Tescili ödülü verilecek. Dereceye giren projeler aynı zamanda İTÜ ARI Teknokent’in Kuluçka Merkezi İTÜ Çekirdek programında projelerini geliştirme hakkı kazanacak.

Türkiye otomotiv sektörünün ihracattaki tek koordinatör birliği Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) tarafından bu yıl 13.sü düzenlenecek olan Otomotivin Geleceği Tasarım Yarışması (OGTY) için başvuru süreci başladı. OİB’in Ticaret Bakanlığı desteği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) koordinatörlüğünde düzenlediği OGTY, bu yıl 23 Ekim tarihinde Şehir İçi Hareketlilik temasıyla gerçekleştirilecek. Bu yılki kazanan ilk beş projeye toplam 3 milyon TL nakdi ödül ve Patent Tescili ödülü verilecek.

Yarışmada birinci olan proje 900 bin TL, ikinci olan proje 600 bin TL, üçüncü olan proje 550 bin TL, dördüncü olan proje 500 bin TL, beşinci olan proje ise 450 bin TL ödül alacak. Dereceye giren projeler aynı zamanda İTÜ ARI Teknokent’in Kuluçka Merkezi İTÜ Çekirdek programında projelerini geliştirme hakkı kazanacak.

OGTY, ihracatın lider sektörü otomotiv endüstrisine yenilikçi fikirlerin, tasarım ve projelerin kazandırılması, profesyoneller, araştırmacılar, akademisyenler, ilgili dallarda eğitim alan öğrenciler ve otomotiv tutkunlarını içine alan 18 yaşını tamamlamış geniş bir kitlenin yaratıcı fikirlerini ortaya koyması bakımından önem taşıyor. Başvurular, 1 Ağustos 2024 tarihine kadar devam edecek.

Çelik: “Türkiye Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım Merkezi olacak”

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik “Dünya otomotiv endüstrisi büyük bir hızla mobilite ekosistemine dönüşüyor ve oyunun kuralları değişiyor. Sektör gündeminin değişmez maddeleri elektrikli, birbiri ile bağlantılı, sürücüsüz ve paylaşılan araçlardan oluşuyor.  Yeni sistemde sıfır karbon, düşük ulaşım maliyetleri, çok modelli ulaşım ve park alanlarının ortadan kalkması gibi hedeflere yolculuk sürüyor. Sektörde 2030 yılında maliyetlerin yarısının yazılım ve elektronikten oluşacağı öngörülüyor. Türkiye otomotiv sektörü olarak biz de bu sistemin güçlü bir parçası olmak ve öncü rol üstlenmek için ileri teknoloji ve inovasyona dayalı katma değeri yüksek ürünler geliştirmeye odaklandık.  Türkiye’nin sadece üretim değil, aynı zamanda Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım Merkezi olarak başarısını taçlandırması vizyonuyla 2012 yılından bu yana OGTY’yi düzenliyoruz” dedi.

Çelik “Ar-Ge ve tasarım kültürünün yerleşmesi, yeni teknolojiler ile üretim ve ihracatta katma değerin artırılması, yeni tasarımcılar yetiştirilmesi, ticarileşebilir projelerin teşvik edilmesi ve üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesi amacıyla düzenlenen yarışmanın proje başvuruları 1 Ağustos 2024 tarihine kadar devam edecek. Herkesi Türkiye’nin geleceğin otomobillerini yaratan öncü ülkelerden biri olma vizyonuyla çalışan otomotiv şirketleri, teknoloji firmaları, start-up’lar, melek yatırımcılar, teknokentler, üniversiteler ve nihai kullanıcıları arasındaki sinerjiye ortak olmaya davet ediyoruz” dedi.

Geçen sürede 124 proje ödül aldı

OGTY ile geçen 12 yıllık sürede 124 proje ödül almaya hak kazandı ve 3 milyon 899 bin TL nakdi ödülü proje sahipleri ile buluştu. Yaklaşık 5 bini aşkın başvurunun yapıldığı yarışmaya, etkinliğe katılımcı sayısı da 14 bini geçti. OGTY ile toplam 11 proje sahibi de yurtdışı tasarım bursu ile İtalya, Avustralya ve ABD gibi ülkelerde eğitim aldı.

OİB olarak nakdi ödüllerin yanında, fikirlerin ve projelerin sanayileşip üretime dönüşmesi ve endüstriye birer çıktı olarak katkı sağlaması amacıyla son yedi yıldır da İTÜ ARI Teknokent ile iş birliği yapılıyor. Bu kapsamda dereceye girenler ayrıca dünyada ilk 5’te yer alan İTÜ ARI Teknokent’in Kuluçka Merkezi İTÜ Çekirdek programında projelerini geliştirme hakkı kazanıyor.  İTÜ Çekirdek’e kabul edilen girişimlerin en iyilerinin yarıştığı Big Bang Startup Challenge etkinliğinde Türkiye otomotiv sektörünün çehresini değiştirecek girişimciler de ödüllendiriliyor. Big Bang sonunda başarılı olup şirket kuran girişimci gruplar, bir yıl boyunca girişimcilik konusundaki yetenek ve imkânlarını geliştirmeye devam ediyorlar. OİB’in İTÜ Çekirdek ile iş birliği sayesinde de bugüne dek projeler 615,9 milyon TL yatırım aldı ve 1.362 kişiye istihdam sağladı.

Bilim sektöründe “Türkiye’nin En Mutlu İş Yeri” unvanının sahibi bu yıl da Pfizer

Happy Place to Work tarafından bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen “Türkiye’nin En Mutlu İş Yerleri” araştırmasına 214 bin 325 çalışanı temsilen 43 bin 121 çalışan katıldı. Aday şirketlerin insan yönetimi uygulamalarının bağımsız bir bilim kurulu tarafından değerlendirildiği araştırma sonucuna göre Pfizer Türkiye, bu yıl da “Bilim” sektöründe “Türkiye’nin En Mutlu İş Yeri” seçildi.

Happy Place to Work tarafından Nisan 2023-Nisan 2024 tarihleri arasında gerçekleştirilen Türkiye’nin En Mutlu İş Yerleri araştırmasına farklı sektörlerden 151 şirket katıldı. Örneklem yöntemi kullanılarak yapılan ankete 214 bin 325 çalışanı temsilen 43 bin 121 çalışan dahil oldu. Wellbeing Index – Çalışan Deneyimi anketinden 70 ve üzeri puan alan 78 şirket, listeye aday oldu. Aday şirketlerin insan yönetimi uygulamaları bağımsız bir bilim kurulu tarafından değerlendirildi. Liste puanı, anket sonuçları yüzde 50, insan yönetimi uygulamaları yüzde 50 oranında ağırlıklandırılarak hesaplandı ve sektörlerinde en yüksek puanı alan 50 şirket Türkiye’nin En Mutlu İş Yerleri listesine girmeye hak kazandı. Mutluluk veren şirketlerin ortak özelliği ise “esnek çalışma ve uzaktan çalışma”, “açık iletişim ve şeffaflık”, “kariyer gelişimi”, “takdir ve ödüllendirme”, “sağlıklı çalışma ortamı” “katılımcı yönetim”, “çalışan refahına yatırım” ve “çeşitlilik ve kapsayıcılık” olarak belirtildi.
Happy Place to Work önceki yıllardan farklı olarak bu yıl mutlu iş yerlerinin gerçekleştirdiği özel uygulamaları ayrıca sertifikalandırdı. Pfizer Türkiye ise Wellbeing Index puanı ve HR Check sonuçlarına göre Olağanüstü Çalışan Deneyimi Sertifikası ve Ödülünü almaya hak kazanmış oldu.
Pfizer Türkiye ve MERA Bölgesi (Ortadoğu, Rusya ve Afrika) Çalışan Deneyimi Kıdemli Direktörü Seda Tamur Oğralı bu başarıyla ilgili şunları söyledi: “Pfizer’de “Mutluluk” dört temel değerimizden biri. Her zaman esenlik ve mutluluğa ilişkin öncü uygulamaları hayata geçirerek, tüm Pfizerlilerin mutlu bir şekilde çalışabilecekleri esnek ve keyifli bir çalışma ortamı sunmaya özen gösteriyoruz. Çalışanlarımızdan düzenli olarak geri bildirim ve öneriler alarak çeşitlilik ve kapsayıcılığı destekleyecek projeler geliştiriyor ve uyguluyoruz. Happy Place to Work tarafından gerçekleştirilen, bağımsız bir bilim kurulu tarafından değerlendirilen bu değerli araştırmada üç yıldır üst üste “Bilim Sektörü”nde “Türkiye’nin En Mutlu İş Yeri” seçilmekten dolayı mutluyuz.”

Ege Bölgesi’nin 4 aylık ihracatı 14 milyar doları aştı

Türkiye, 2024 yılının ocak – nisan döneminde 82 milyar 873 milyon dolar ihracat yaparken, Ege Bölgesi, Türkiye ihracatına 14 milyar 284 milyon dolarlık katkı sağladı. Ege Bölgesi’nin 2024 yılının ilk dört aylık döneminde ihracatı 2023 yılının aynı zaman diliminde yüzde 3 artış gösterdi. Egeli ihracatçılar, Türkiye ihracatının yüzde 17,23’ünü gerçekleştirdi.

Ticaret Bakanlığı’nın 2024 yılı başında kamuoyu ile paylaşmaya başladığı faaliyet illerine göre ihracat istatistikleri Ege Bölgesi’nin ihracat istatistiklerinin daha gerçekçi bir şekilde ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.

Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapılan yazılı açıklamaya göre; faaliyet illerine göre ihracat istatistiklerine göre Ege Bölgesi 2023 yılında 42 milyar 615 milyon dolarlık dışsatıma imza attı.

Ege Bölgesi’nin ihracatının yüzde 56’sını İzmir yaptı

Türkiye’ye ihracatı öğreten İzmir, 2023 yılında 23 milyar 793 milyon dolarlık ihracatla Türkiye genelinde en çok ihracat yapan üçüncü il olurken, Ege Bölgesi’nin ihracatının yüzde 56’sını tek başına gerçekleştirdi. İzmirli ihracatçılar 2024 yılının ocak-nisan döneminde ihracatlarını, 2023 yılının aynı dönemine göre yüzde 3,3 artırmayı başardılar.

İzmir’in ihracatına sektörler bazında bakıldığında mineral yakıtlar, mineral yağlar faslı 554 milyon 332 bin dolar ile en fazla ihracat yapılan sektör oldu. Bu ihracatı 169 milyon 739 bin dolarla kazanlar, makinalar izlerken, üçüncü sırada 127 milyon 397 bin dolarlık tutarla demir-çelik sektörü takip etti.

İzmir’in ihracatında Almanya, ABD ve İspanya zirvede

İzmir, 198 ülke ve gümrüklü bölgeye ihracat yapma başarısı gösterirken 2024 yılının ocak-nisan döneminde en çok ihracat yaptığı ülke 503 milyon dolarlık tutarla Avrupa Birliği’ni domine eden Almanya oldu. Almanya’yı 393 milyon dolarla Amerika Birleşik Devletleri, 251 milyon dolarla İspanya izledi.

POMEGA Enerji Depolama Teknolojileri A.Ş. ve VARTA Storage GmbH Arasında İş Birliği Anlaşması

VARTA AG’nin bir iştiraki olan VARTA Storage GmbH ile KONTROLMATİK Teknoloji Enerji ve Mühendislik A.Ş.’nin bir iştiraki olan Pomega Enerji Depolama Teknolojileri, sektöre öncülük edecek bir iş birliği kurmak üzere Mutabakat Anlaşması (MoU) imzaladı.

Pil ve batarya sektörünün öncü isimleri VARTA Storage GmbH ve POMEGA Enerji Depolama Teknolojileri, çığır açacak bir iş birliğini hayata geçirecek.

Yüz kırk yıla yakın süredir batarya sektörünün lider markalarından biri olarak varlığını sürdüren VARTA AG, mikro bataryalardan tüketici ürünlerine kadar geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. Türkiye’nin ‘enerji depolama’ konusunda en önemli şirketlerinden birisi olan ve LFP (Lityum Demir Fosfat) batarya teknolojisi alanında uzmanlaşmış olan POMEGA Enerji Depolama Teknolojileri ise, Türkiye’de yerli üretim yoluyla çeşitli sektörlerde kullanılan yenilikçi depolama çözümleri sunuyor. POMEGA, aynı zamanda Çin’den İtalya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada LFP batarya üretiminde tek ve öncü özel sektör girişimi konumunda bulunuyor

İki şirket arasındaki iş birliği, VARTA’nın batarya sektöründeki yaklaşık 140 yıllık uzmanlığının kazandırdığı geniş satış ağı ve güçlü marka bilinirliği ile POMEGA’nın üretim kapasitesi ve LFP batarya teknolojisindeki uzmanlığını bir araya getirerek sektörde fark yaratacak bir ortaklığın temellerini atıyor.

VARTA, POMEGA iş birliğiyle, NMC (Nikel-Manganez-Kobalt) teknolojisinden POMEGA ürünlerini kullanarak LFP teknolojisine geçmeyi ve POMEGA’nın ürettiği endüstriyel depolama ürünlerini ve çözümlerini sunan yeni bir segmenti bünyesine katmayı planlıyor.

Taraflarca kurulacak ortak girişim üzerinden, POMEGA ürünleri kullanılarak geliştirilecek enerji depolama çözümlerinin Avrupa finansmanı ile Balkanlar’a ve Türkiye’ye aktarılması ve yatırımcılara Avrupa kaynaklı ihracat kredi fonlarının kullanım olanağının sağlanması hedefleniyor.

Enerji depolama alanında önemli bir dönüm noktası oluşturan bu iş birliğinin sektöre büyük bir ivme kazandırması bekleniyor. VARTA ve POMEGA’nın bir araya gelerek ortaya koyduğu bu güçlü iş birliği, sadece şirketlerin değil, aynı zamanda sektördeki tüm paydaşların faydasına olacak yenilikçi çözümlerin geliştirilmesine imkân verecek. İş birliği ayrıca sektördeki rekabeti artırarak, teknolojik yenilikleri teşvik ederek ve müşterilere daha fazla seçenek sunarak enerji depolama sektörünün geleceğine önemli katkılar sağlayacak.

Nijerya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İçin Üretilen Açık Deniz Karakol Gemilerinde Tercih; Başoğlu Kablo!

Nijerya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için DEARSAN Tersanesi tarafından inşa edilen, 2 adet 76 metrelik OPV’de (Açık Deniz Karakol Gemisi) kullanılan tüm elektrik kablolarında, Başoğlu Kablo A.Ş. Askeri Gemi Kabloları tercih edildi.

DEARSAN Gemi İnşaat Sanayi A.Ş. tarafından icra edilen ve Nijerya First Lady`si Remi Tinubu, Nijerya Savunma Bakanı Dr. Bello Muhammed Matawalle ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Emmanuel Ogalla`nın katılımıyla gerçekleşen törende, OPV 76 gemileri üstün donanımı ve güçlü özellikleriyle beğeni toplarken, en son teknolojik entegrasyonların yapıldığı ve üstün güvenlik seviyelerinde komponentlerin kullanıldığı izlendi.

Sınıfının en iyisi olan OPV 76’da kullanılan tüm elektrik kablolarında ise en güvenilir ve en kaliteli kablo üreticisi markaları arasında gösterilen Başoğlu Kablo tercih edildi. Başoğlu Kablo’nun global pazar da dahil olmak üzere gururla sunduğu “Gemi Kabloları”, mükemmel kalite ve güvenilirliği ile öne çıkan göz alıcı bir üründür.

Bu kablolar, Nijerya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için özel olarak tasarlanan 76 metrelik Açık Deniz Karakol Gemilerinin elektrik tesisatında yer alarak iddiasını en üst düzeyde bir kez daha kanıtlamış oldu. Üstün performansı ile dikkat çeken Başoğlu Kablo A.Ş. markasının Askeri Gemi Kabloları, bu özel gemilerde tercih edilen güvenilir ve en dayanıklı seçenektir. Bu özel gemi kabloları, gemi endüstrisinde uzun yıllardır güvenilirliğini kanıtlamıştır.

Nijerya Deniz Kuvvetlerinin kabiliyetlerini artırarak denizde keşif, gözetleme, özel kuvvetler görevleri, kara kuvvetleri için deniz ateş desteği, arama ve kurtarma, korsanlıkla mücadele, kaçakçılıkla mücadele, ve afet yardım görevleri gibi operasyonları mümkün kılacak gemide kullanılan ve Başoğlu Kablo kalitesi ile sunulan kablolar, denizde güvenliği sağlamak için kritik bir rol oynayan Nijerya Projesi gibi tamamlanmış birçok önemli geminin de yaşam enerjisini taşıyor.

Gemilerde kullanılacak her bir kablo, Başoğlu tarafından titizlikle incelenerek, en yüksek standartlara uygun olarak üretiliyor. Gemi Kabloları, dayanıklı yapısıyla dikkat çeken kablolar arasında bulunuyor. Zorlu deniz koşullarına uyum sağlayabilen ve yüksek miktarda elektrik iletimini sağlayan bu kablolar, gemi güvenliği için hayati öneme sahiptir. Başoğlu Kablo A.Ş. elektrik kabloları, güvenilirliği ve dayanıklılığıyla, marin kablolar arasında öne çıkan lider firmalar arasında yer alıyor.

Tüm bu özellikleriyle Başoğlu Kablo’nun ürettiği Gemi Kabloları, gemi endüstrisinde görev alan teknik uzmanlarının en güvenilir tercihi olmaya devam ediyor. Hem teknik özellikleri hem de sağladığı güvenlik ile gemi sahipleri ve sanayi profesyonelleri tarafından tercih edilen bu kablolar, gemi kablolama ihtiyaçları için en doğru seçimi sunarak gemi endüstrisine değer katmaya devam ediyor.

Dijital sonlandırmada Japon Duplo markasına yoğun talep bulunuyor   

Dijital baskı kalitesi, dünyada iyi bir noktaya geldi. Bundan sonraki aşamada, kaliteli dijital sonlandırıcı makineleri ile basılan ürünlerin kalitesinin daha da artırılması hedefleniyor. Rekabette farklılaşarak kar marjlarını artırmayı isteyen firmalar, dijital sonlandırmada Japon markası Duplo makinelerine ülkemizde ve dünyada yoğun talep gösteriyor.

Global ölçekte dijital sonlandırmada pazarın liderleri arasında konumlanan Japon Duplo’da, dijital kesim makineleri, kırım katlama tel dikiş makineleri, şekilli kesim yapabilen konveyörlü makineleri, cilt makineleri, lak makineleri gibi geniş ürün yelpazesi yer alıyor. Dijital sonlandırmada farklı segmentleri bulunan Duplo markası, hem konvansiyonel, hem dijital baskı sonrasına hizmet verdiği için baskı sektöründe hemen hemen her kullanıcıya hitap edebilecek ürün ailesine sahiptir.

Duplo’nun dijital baskı sektörüne kesimden lak atmaya, katlamadan ciltleye kadar geniş bir alanda değer katmaya devam ettiğini kaydeden Lidya Grup Satış Direktörü Adem Öz, şunları söyledi:

“Lidya Grup olarak, geçtiğimiz yıl Türkiye yetkili distribütörü olduğumuz Japon Duplo markası ile ülkemiz pazarına hızlı bir giriş yaptık. Genel merkezi Japonya’da, Avrupa merkezi İngiltere’de olan ve dijital sonlandırmaya yönelik dünyada liderler arasında konumlanan Japon Duplo’da geniş bir ürün yelpazesi bulunuyor. Duplo’nun Lidya ailesine katılmasıyla, dijital baskı sektörüne dijital baskıdan dijital sonlandırmaya kadar uçtan uca çözümler ve hizmetler sunmaya devam ediyoruz. Lidya Grup olarak, temsil ettiğimiz Duplo, Xerox, Epson, Efi, Sutec, Kongsberg markaları, bilgi birikimimiz, tecrübemiz, organizasyon yapımız ve finansal gücümüz ile Türkiye’de lideriz ve EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölgesinin sayılı birkaç firmasından birisi olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz.” dedi.

Duplo’nun yeni ürünleri pazara çıkıyor, DuSense modeline ilgi yüksek

Duplo zengin ürün ailesine yeni modelleri eklemeyi sürdürüyor. Özellikle, Duplo’nun Türkiye pazarına giren DuSense modeline ilgi yüksek. DuSense modelinin, herhangi bir kalıp vs kullanılmadan, geleneksel baskı kalitesinde lak kabartma baskısı yapıyor olması, pazarda makineye ciddi bir talep oluşturuyor. Az tirajlı olan veya her sayfasında değişkenlik gösteren işlerde lak kabartma yapabilen DuSense, ülkemizin yanı sıra global ölçekte de kendi segmentinde pazarın liderliği koltuğunda oturuyor.

DuSense’nin ülkemizin yanı sıra Avrupa ve Amerika’da alanında lider olduğunu ifade eden Adem Öz, konuşmasına şöyle devam etti:

“DuSense’nin lak kabartma yapabilen makinelerine, ülkemizden ve dünya genelinden yoğun talep gerçekleşiyor. Duplo’nun tercih edilmesinin nedenlerinden birisi, baskı kalitesindeki tutarlılık ve kalitesinin birçok rakiplerine göre çok daha yukarıda olmasıdır. Duplo aynı zamanda, kağıt alım sistemleri ve kağıt işleme sistemlerinde de oldukça deneyimli bir firma olduğu için kağıt alım ünitelerinde de rekabette ayrışmaktadır. Yine, modelleri arasında bulunan kırım katlama tel dikiş makineleri, hem hız, hem daha fazla kitapçık katlayabilmesi ve ürünün yüksek hızda aynı performansta çalışabilmesi nedeniyle, globalde çok fazla tercih edilmektedir. Ayrıca, son yıllarda çıkardığı dijital kesici ile ürün yelpazesini genişletmiştir. Örneğin, her bir sayfanın kesimi farklı bir şekilde ve herhangi bir kalıp kullanmadan; oval, dikey ya da tanjant eğrisi şeklinde kesimler yapabilmektedir. Kısaca özetlemek gerekirse, Japon Duplo markasının makineleri hem kaliteli olduğu, hem de katma değerli üretimler yaptığı için farklı modellerle hitap ettiği çeşitli alanlarda yoğun talep görmektedir.” diye konuştu.

Yılın son çeyreğinde demo etkinliği planlanıyor

Duplo’nun Lidya ile geçtiğimiz yıl başlayan yolculuğunun başarıyla devam ettiğini anlatan Adem Öz, şunları belirtti:

“Duplo markamızda geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da başarılı çalışmalara imza atmaya devam edeceğiz. Katılacağımız fuarlarda temsil ettiğimiz markaların tanıtımlarını yapacağız. Yılın son çeyreğinde ise müşterilerimize; Başakşehir’deki Dijital Deneyim ve Eğitim Üssü’müzde, Duplo’nun farklı modelleri deneyimleme, demo yapma ve kendi materyalleri ile makinelerin performanslarını görme imkanı sunmayı planlıyoruz. Günümüz teknoloji çağındadır ve teknoloji sürekli gelişip değişmektedir. Bir yatırım yapıldıktan sonra, artık 5- 10 sene aynı yatırımın devam etmesi artık mümkün değildir. İşletmeler olarak, teknolojiyi yakından takip ederek, işlerimizi geliştirip, dönüştürmeliyiz. Aynı zamanda, teknolojiye yatırım yapan firmalar; bir yandan işletim maliyetlerini düşürürken, diğer yandan ürün ve hizmet kalitesi, üretim kapasitesinde artış ve verimlilik gibi birçok alanda da rakiplerine göre farklılaşarak, rekabette öne geçmektedirler.” şeklinde konuştu.

BNP Paribas Cardif’in Cihaz Koruma Sigortası ile annelerin içi rahat

Anneler Günü yaklaşıyor, akıllı telefonlar hediye listelerinin ilk sıralarında yer alıyor. Ancak son dönemde elektronik cihaz piyasasındaki yükselen fiyatlar bütçeleri zorlamaya başladı. Bu sebeple, sertifikalı olarak yenilenmiş cep telefonları da hediye seçenekleri arasında yerini almaya başladı.

Değişen dünyanın sigortacısı BNP Paribas Cardif, “Cihaz Koruma Sigortası” ile sertifikalı olarak yenilenmiş elektronik cihazları da belli risklere karşı koruma altına alarak, annelerini düşünenleri destekliyor.

En değerli varlıklarımız olan annelerimizin günü bu yıl 12 Mayıs’ta kutlanıyor. Son yıllarda hayatımızın vazgeçilmez araçları haline dönüşen akıllı telefonlar, Anneler Günü’nde sürpriz bir hediye ile annelerinin yüzünü güldürmek isteyenlerin ilk seçenekleri arasında yer alıyor. Ancak elektronik cihaz piyasasındaki artan fiyatlar, bütçeleri zorluyor. Bu nedenle, yeni model cihazları hediye seçenekleri arasına almak isteyenler, sertifikalı olarak yenilenmiş elektronik ürünlere yöneliyor. Hediye almak isteyenlere; fiyat avantajı, daha uzun taksit imkânı ve ödeme kolaylığı da sunan sertifikalı yenilenmiş cep telefonları, en sık rastlanan risklere karşı da güvence altına alınabiliyor.

Birçok işle aynı anda ilgilenme konusunda uzman olan annelerimizin sahip olduğu elektronik cihazlar günlük hayatın yoğun temposunda kazaen kırılabiliyor. Kimi zaman da bu cihazlar farkında olmadan sıvı temasına maruz kalabiliyorlar ya da çalınabiliyorlar. Annelerimize hediye ettiğimiz cihazların, sık rastlanan bu hasar riskleri sebebiyle kullanılamaması ise onların asla yaşamalarını istemeyeceğimiz bir durum olarak karşımıza çıkıyor. BNP Paribas Cardif, sunduğu “Cihaz Koruma Sigortası” ile cep telefonlarını kazaen kırılmaya, sıvı teması hasarına ve hırsızlığa karşı koruma altına alarak anneleri destekliyor.

Neden Cihaz Koruma Sigortası Yaptırmalısınız?

Günlük hayatın koşturmacası içinde ortaya çıkabilecek pek çok farklı tehlike elektronik cihazlarımızı kullanılamaz hale getirebiliyor. BNP Paribas Cardif “Cihaz Koruma Sigortası”, sertifikalı olarak yenilenmiş cep telefonlarını 1 yıl süre ile geçerli olacak şekilde; kazaen kırılma, hırsızlık, sıvı temasına karşı güvence altına alıyor.

Cihaz Koruma Sigortası’ndan Kimler, Nasıl Faydalanabilir?

BNP Paribas Cardif’in anlaşmalı olduğu iş ortakları kanalıyla sıfır elektronik cihaz veya sertifikalı olarak yenilenmiş cep telefonu satın alanlar, “Cihaz Koruma Sigortası”nın avantajlarından faydalanabiliyor. Yenilenmiş elektronik ürünler, fabrika ayarlarına döndürülmüş ve belirli standartlara göre kalite kontrolünden geçirilmiş 1 yıl garantili cihazları ifade ederken; ikinci el ürünler, önceki kullanıcılardan doğrudan satın alınan ve herhangi bir resmi yenileme işleminden geçmemiş cihazlar anlamına geliyor. Bu nedenle kullanım esnasında herhangi bir kötü sürprizle karşılaşmamak için sertifikalı olarak yenilenmiş cihazları tercih etmek ve sigorta seçeneklerinden faydalanmak gerekiyor.

Tüketiciler teminat kapsamında bir hasar oluşması durumunda ne yapmalılar?

Poliçe sahipleri, teminatlar kapsamında oluşabilecek bir hasar durumunda BNP Paribas Cardif’in Müşteri İletişim Merkezi’ne telefonla ulaşarak hasar kaydı oluşturabiliyor ve gerekli evraklarla birlikte hasarlı cihazlarını, kendilerine en yakın mağazaya giderek güvenle teslim edebiliyor.

Sigortalı cihaz, en kısa zamanda uzman teknik ekip tarafından inceleniyor ve zararın temini gerçekleştiriliyor.

BURSA SİYAH İNCİRİ, ÇİN PAZARINA GİRME YOLUNDA 

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) tarafından Bursa Siyah İnciri- URGE Projesi – Çin Programı Değerlendirme Toplantısı düzenlendi.

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan’ın moderatörlüğünde yapılan toplantıya Pekin Ticaret Başmüşaviri Atakan Özdemir, Pekin Tarım Müşaviri H. Gazi Kaya, Guangzhou Ticaret Ateşesi Dilan Can, Guangzhou Ticaret Ateşesi Şerife Yıldırım Demirel, İzmir Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde görevli Ziraat Mühendisi Dr. Özlem Altındişli ve URGE Projesindeki Firmalar ile Birliğimiz üyesi Firma yetkilileri katıldı.

Bursa Siyah İncirinin dünyaya açılması ve yeni pazarlarda yer bulabilmesi adına düzenlendiğini belirten UYMSİB Y.K. Başkanı Prof. Dr. Senih Yazgan, “Çin, gelişen ekonomisi ve tüketim potansiyeli olarak ülkemiz ve Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği üyelerimiz için önemli bir pazardır. Çin Halk Cumhuriyeti’nin kendine ait incir üretimi olmakla birlikte, gerek kalite gerekse niteliği açısından Siyah incirimizin rakipsiz olacağı bir pazardır.  Bu nedenle pazara girmemizle birlikte hak ettiği yeri bulacağına inanıyoruz” dedi.

Pekin Ticaret Başmüşaviri Atakan Özdemir ise daha önceki yıllarda kiraz ihracatında yaşanan sorunların tekrarlanmaması ve Bursa Siyah İnciri’nde daha dikkatli adımlar atılması gerektiğini belirtti. Ülkeler arası karantina protokolünün yeniden düzenlenmesiyle ihracat sorununun çözülerek, ürünün Çin Halk Cumhuriyeti’nde doğru bir strateji ile pazarda yer alabileceğini söyledi.

Pekin Tarım Müşaviri Gazi Kaya da Türkiye Cumhuriyet tarihinde Çin’e sadece kiraz satıldığını hatırlatarak, “2013 yılında risk analiz raporu gönderildi. Bu raporun Çinli yetkililer tarafından güncellenmesi gerekiyor. Henüz sonuçlanmadı. Siyah incir güzide ürünlerimizden biri. Uzun vadeli tanıtım yoluyla Bursa Siyah İnciri’ni tanıtmak lazım. Urge projesi gerçekten çok anlamlı. Teknik altyapı olarak hazırız. Protokol imzalanması bizim için yeterli” diye konuştu.

Toplantıda yer alan Guangzhou Ticaret Ateşesi Şerife Demirel ise Guangzhou bölgesinde de çalışmalara destek olacaklarını belirterek protokolün bir an önce imzalanmasının önemine dikkat çekti. İzmir Bornova Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde görevli Özlem Altındişli de Çin tarafından tanımlanan karantina etmenlerinin, üç yıllık deneme sonuçlarına göre, düşük doz fümigasyon+soğuk uygulama ile elemine edildiğini ve bu yöntemlerle her hangi bir kalite ve kalıntı sorunu yaşanmadığını belirlediklerini ifade etti.

Adjust, Artımlılık ‘Incrementality’ için Gücünü AI ve Gelişmiş Makine Öğreniminden Alan Mobil Analitik Çözümünü Tanıttı

Adjust InSight, pazarlamacılara yatırım getirisini sağlamak için gizlilik odaklı ve veriye dayalı kararlar almalarına yardımcı oluyor

Alanında lider ölçümleme ve analitik şirketi Adjust, gücünü makine öğrenimi ve AI’dan alan ve pazarlamacılara kampanya etkisine dair veri odaklı içgörüler sağlayan ölçümleme çözümü InSight’ı tanıttı. Adjust InSight ile pazarlamacılar artık bütçe artışları gibi pazarlama kararlarının yatırım getirisi üzerindeki etkisini ölçümlemekte artımlılık (incrementality) analizini kullanabiliyorlar ve bu sayede yatırım getirisine katkı sağlamak için aldıkları kararların hedef KPI’ları üzerindeki etkisini kolaylıkla analiz edebiliyor, artımlı bir yükseliş sağlayıp sağlamadığını görebiliyor ve organik unsurlar üzerindeki etkisini ölçümleyebiliyorlar.

Adjust Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Satış Direktörü Başak Zerman “İçinde bulunduğumuz endüstri daha gizlilik odaklı ve toplu verilere dayalı bir ölçümleme yaklaşımına sahip oldukça pazarlamacılar, aldıkları kararların gerçek etkilerini belirlerken zorlanıyorlar.” diyor. “Bu yeni dönem, görünürlüğü sağlamak için yenilikçi yaklaşımlar gerektiriyor. Bu yaklaşımlar olmadan kampanya optimizasyonu ve bütçelerin ayrımı tahmine dayalı yapılmak zorunda ve bu da kısa vadeli ölçümlemeleri kullandığından oldukça yanıltıcı olabilir.”

Artımlılık analiziyle pazarlamacılar, başka hiçbir pazarlama çalışması ile elde edemedikleri verileri alabiliyorlar ve yeni pazarlama kanalları, kampanyaları, bütçe değişiklikleri ve sezonsallık gibi unsurların gerçek değerini görerek mevcut ölçümleme araçlarını zenginleştirebiliyorlar. Adjust’ın ilk tavsiye odaklı çözümü InSight ile pazarlamacılar bu araçları iş akışlarına katabiliyorlar:

  • Verilerdeki değişkenleri ortadan kaldıran ve tüm ağır işleri Adjust’a bırakan sentetik kontrol grupları.
  • Yüksek oranda adapte edilebilen ve sezonsallık gibi birçok dış değişkeni kapsayan artımlı modeller.
  • Gelişmiş analizleri okunması kolay sonuçlar halinde sunan basitleştirilmiş grafikler.
  • Pazarlamacıların kolayca diledikleri kadar deneme yapmalarını ve istedikleri sonuçları dakikalar içinde almalarını sağlayan sezgisel kurulum.

Başak Zerman, sözlerine bu şekilde devam ediyor: “Adjust, kendini pazarlamacıların akıllarındaki ‘Kampanyam işim üzerinde olumlu bir etkiye sahip mi?’ gibi kritik sorulara yeni nesil çözümlerle cevap sağlamaya adamıştır. InSight ile pazarlamacılar artık ihtiyaçları olan tüm verilere sahip. Modellerimiz ile pazarlamacılar ‘bu pazarlama eylemi gerçekleşmeseydi neler olabileceğini’ doğru bir şekilde tahmin edebiliyor ve doğruluk seviyesini piyasadaki en yüksek oran olan %95’e çıkarıyor.”

Adjust’ın güçlü artımlılık çözümü şu anda erken erişim aşamasında ve mevcut müşterilerimizin yardımıyla dikkatle testlerden geçirilmeye ve geliştirilmeye devam ediyor. Bu süre zarfında Adjust, InSight’ın pazarın tüm ihtiyaçlarını eksiksiz bir şekilde karşılaması için ince ayarlar yapmanın yanı sıra önemli içgörülere sahip oldu.

Kimya sektörü ve temiz enerjiye yönelik yeni nesil yatırımlar İzmir’in Kuzey aksında kümeleniyor

Türkiye’de ihracat 27 sektörde kayda alınırken, Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altında 12 ihracatçı birliği bulunuyor. Ege İhracatçı Birlikleri’nde temsil edilmeyen sektörler içinde ihracatta en güçlü olan sektör Kimya sektörü.

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesinde Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği olmadığı için üretimini ve ihracatını Ege Bölgesi’nde yapmasına rağmen ihracatını İstanbul ve Mersin’den kayda aldıran Ege Bölgesi firmalarının ihracat rakamları da eklendiğinde Ege Bölgesi’nin kimyevi maddeler ihracatı 6 milyar doları aşıyor.

Hem kimya sektörünün en büyük firmaları hem de temiz enerjiye yönelik yeni nesil yatırımlar da İzmir’in Kuzey aksında Aliağa, Bergama, Çandarlı, Dikili, Menemen’de kümelenmiş durumda.

Ege İhracatçı Birlikleri’nin Ekonomi Gazetesi iş birliğinde düzenlediği “Ege İhracat Buluşmaları”nın bu seferki toplantısı 18,3 milyar doları bulan yatırımlarıyla Türkiye’nin en büyük doğrudan dış yatırımcısı ve en büyük entegre endüstri grubu SOCAR Türkiye’de gerçekleşti.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “SOCAR Türkiye bugüne kadarki en büyük yatırımlarını Türkiye’nin ilk ve tek entegre petrokimya tesisi olan Petkim ve STAR Rafineri entegrasyonu ile Ege Bölgesi’nde gerçekleştirdi. Büyük sanayi yatırımlarıyla yaratılan katma değerle Ege Bölgesi’nin geldiği nokta bizleri gururlandırıyor. Dünyada bir yandan ticaret savaşları ve korumacılık önlemleri yaşanırken, pandemi nedeniyle arz, talep ve finans boyutlarıyla kendimizi bir krizin içinde bulduk. Bütün bu sürecin ardından ülkemizde yaşanan yüksek enflasyon düşük kur döngüsünde sermayelerimiz eridi. Türkiye ekonomisi son üç yılda enflasyon, faiz, kur gibi temel göstergeler de ciddi bir istikrarsızlık yaşadı.” dedi.

Şu anki döviz kuru ihracat artışını yavaşlatıyor

Başkan Eskinazi, “İhracata dayalı bir büyüme hedefliyorsak, mevcut döviz kurları bu büyümeye destek olmalı. Döviz kurları üzerindeki baskı kademeli kaldırılırsa ihracat hedeflerine ulaşır hatta üzerine çıkarız. Yatırım yapılması için yeni kolaylıklar yeni destekler getirilmesi gerekiyor. Yabancı alıcılar Türkiye’den stabil bir ekonomi bekliyor. Bizim için öncelikli adım kurda ve fiyatlarda istikrar sağlanmasıdır.  Türkiye’nin rekabetçi olabilmesi için 2024 yılında yeni yatırımlar yapması gerekiyor. Sanayicilerimiz gerçekten zorlu günler geçiriyor. Üretim maliyetleri yüksek, krediler pahalı, finansman bulmak zor.  Fiyatlar o kadar değişken hale geldi ki, uzun vadeli fiyat veremiyorsunuz. Şu anki döviz kuru ihracat artışını yavaşlatıyor. Türkiye kaybettiği döviz kuru avantajını geri kazandığı takdirde 2025’in ortalarından itibaren önümüzü daha rahat görürüz.” diye konuştu.

HAVAYOLUNDA REKOR

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, nisan ayında Türkiye genelinde hizmet veren havalimanlarında toplamda 17 milyon 973 bin 101 yolcu taşındığını belirterek, “2024 yılının nisan ayında 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında toplam yolcu trafiğinde yüzde 53,7 oranında artış yaşanmıştır. Bu yılın ilk dört ayında ise toplam 653 bin 472 uçak trafiğine ulaşılırken toplam yolcu sayısı 61 milyon 879 bin 94’ı buldu” dedi. Bakan Uraloğlu, 2024 yılının ilk 4 ayında havalimanlarında taşınan yük ve kargo miktarının ise iç hatlarda 256 bin 240 ton, dış hatlarda 1 milyon 117 bin 156 ton olmak üzere toplamda 1 milyon 373 bin 395 tona ulaştığını bildirdi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü’nün 2024 Nisan ayına ait hava yolu uçak, yolcu ve yük istatistiklerini açıkladı. Nisan ayında havalimanlarında iniş-kalkış yapan uçak sayısının, iç hatlarda 74 bin 591’e, dış hatlarda ise 63 bin 727’ye ulaştığını belirten Bakan Uraloğlu, toplam uçak trafiğinin üst geçişler ile birlikte 178 bin 614’e ulaştığını açıkladı. Uraloğlu, Nisan ayında hizmet verilen uçak trafiğinin 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında toplam uçak trafiğinde yüzde 28,0 artış meydana geldiğini kaydetti. Bakan Uraloğlu, Nisan ayında Türkiye genelindeki havalimanlarında iç hat yolcu trafiğinin 8 milyon 244 bin 590’a dış hat yolcu trafiğinin 9 milyon 715 bin 111’e ulaştığını belirterek, “Bu ayda direkt transit yolcular ile birlikte toplam 17 milyon 973 bin 101 yolcu trafiğine hizmet verildi. 2024 yılının Nisan ayında hizmet verilen yolcu trafiği 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında iç hat yolcu trafiğinde yüzde 52,9; dış hat yolcu trafiğinde yüzde 55,1 olmak üzere direkt transit dâhil toplam yolcu trafiği yüzde 53,7 artış ile rekor tazeledi. Havalimanları yük trafiği ise nisan ayında iç hatlarda 72 bin 269 ton, dış hatlarda 300 bin 161 ton, toplamda 372 bin 430 tona ulaştı.” açıklamasında bulundu.

Dört Ayda Yolcu Sayısı 62 Milyona Yaklaştı

2024 yılının ilk 4 ayında havalimanlarına iniş-kalkış yapan uçak sayısının, iç hatlarda 270 bin 495, dış hatlarda 221 bin 040’e ulaştığını belirten Bakan Uraloğlu, üst geçişler ile birlikte toplam 653 bin 472 uçak trafiğine ulaşıldığını ifade etti. 2024 yılı ilk dört aylık süreçte hizmet verilen uçak trafiğinin 2023 yılının aynı dönemi ile kıyaslandığında iç hat uçak trafiğinde yüzde 6,4; dış hat uçak trafiğinde ise yüzde 17,2 artış gösterdiğini belirten Uraloğlu, üst geçişler dâhil toplam uçak trafiğinin yüzde 13,4 artış gösterdiğini bildirdi. Bakan Uraloğlu, bu süreçte Türkiye geneli havalimanlarında iç hatlarda 28 milyon 950 bin 375 yolcuya, dış hatlarda ise 32 milyon 868 bin 310 olmak üzere bu dönemde direkt transit yolcular ile birlikte toplam 61 milyon 879 bin 94 yolcuya hizmet verildiğinin altını çizdi. 2024 yılı Nisan sonunda hizmet verilen yolcu trafiğinin ise geçen yılın aynı dönemine göre iç hatlarda yüzde 23.1 dış hatlarda yüzde 24,4 olmak üzere direkt transit yolcu trafiği dahil olmak üzere yolcu trafiğinde yüzde 23,6 artış olduğunu kaydetti. Uraloğlu söz konusu dönemde havalimanlarında taşınan yük ve kargo miktarının ise iç hatlarda 256 bin 240 ton, dış hatlarda 1 milyon 117 bin 156 ton olmak üzere toplamda 1 milyon 373 bin 395 tona ulaştığını bildirdi.

İstanbul Havalimanı’nda Yolcu Sayısı Yüzde 48 Arttı

Bakan Uraloğlu, İstanbul Havalimanı’nda Nisan ayında uçak trafiğinin iç hatlarda 10 bin 180’e, dış hatlarda 32 bin 700 olmak üzere toplamda 42 bin 880’e ulaştığını belirterek, bu havalimanında iç hatlarda 1 milyon 499 bin 4, dış hatlarda 5 milyon 92 bin 523 olmak üzere toplamda 6 milyon 591 bin 527 yolcuya hizmet verildiğini açıkladı. Uraloğlu, “Nisan ayında iniş-kalkış yapan uçak trafiği 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında iç hat uçak trafiğinde yüzde 29, dış hat uçak trafiğinde yüzde 36 olmak üzere toplam uçak trafiğinde yüzde 34 artış meydana geldi. Nisan ayında hizmet verilen yolcu trafiği ise 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında iç hat yolcu trafiği yüzde 38 dış hat yolcu trafiği yüzde 51 olmak üzere toplam yolcu trafiği yüzde 48 artış gösterdi.” diye konuştu.

İstanbul Havalimanı 4 Ayda 24.2 Milyon Yolcu Taşıdı

Bakan Uraloğlu, İstanbul Havalimanı’nda dört aylık sürede; iç hatlarda 36 bin 615, dış hatlarda 126 bin 413 olmak üzere toplamda 163 bin 028 uçak trafiğine ulaşıldığını bildirdi. Dört aylık süreçte İstanbul Havalimanı’nı iç hatlarda 5 milyon 57 bin 817, dış hatlarda 19 milyon 205 bin 681 yolcu olmak üzere toplamda 24 milyon 263 bin 498 yolcunun kullandığını belirten Uraloğlu, “2024 yılı Nisan sonunda hizmet verilen uçak trafiği 2023 yılının aynı dönemi ile kıyaslandığında iç hat uçak trafiği yüzde 2; dış hat uçak trafiği yüzde 15 olmak üzere toplam uçak trafiği yüzde 12 artış gösterdi.” dedi. 2024 yılı Nisan sonunda hizmet verilen yolcu trafiğinin ise 2023 yılının aynı dönemi ile kıyaslandığında iç hat yolcu trafiğinde yüzde 14; dış hat yolcu trafiği yüzde 18 olmak üzere toplam yolcu trafiğinde yüzde 17 artış gerçekleştiğini kaydetti.

Sabiha Gökçen’de yüzde 59’luk rekor artış

İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda nisan ayında 9 bin 571’i iç hatlarda, 10 bin 244’ü dış hatlarda olmak üzere toplam uçak trafiğinin 19 bin 815’e ulaştığını açıklayan Bakan Uraloğlu, “Sabiha Gökçen Havalimanımızda yolcu trafiği; iç hatlarda 1 milyon 655 bin 799, dış hatlarda 1 milyon 680 bin 387 olmak üzere toplamda 3 milyon 336 bin 186 oldu. Nisan ayı uçak trafiği 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında toplam uçak trafiğinde yüzde 30 artış meydana geldi. Nisan ayında hizmet verilen yolcu trafiği ise 2023 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında iç hat yolcu trafiği yüzde 55; dış hat yolcu trafiği yüzde 63 olmak üzere toplam yolcu trafiği yüzde 59 artış gösterdi.” şeklinde konuştu. Uraloğlu, ayrıca genel havacılık faaliyetlerinin devam ettiği İstanbul Atatürk Havalimanı’nda nisan ayında 1.877 uçak trafiği gerçekleştiğinin altını çizdi.

Sabiha Gökçen, Dört Ayda 76 Bin 545 Uçak Trafiğine Ulaştı

Bakan Uraloğlu, “İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ise dört aylık sürede; iç hatlarda 35 bin 182, dış hatlarda 41 bin 363 olmak üzere toplamda 76 bin 545 uçak trafiği; iç hatlarda 5 milyon 950 bin 767, dış hatlarda 6 milyon 817 bin 502 olmak üzere toplamda 12 milyon 768 bin 269 yolcu trafiğine hizmet verildi. 2024 yılı Nisan sonunda hizmet verilen uçak trafiği 2023 yılının aynı dönemi ile kıyaslandığında iç hat uçak trafiği yüzde 11; dış hat uçak trafiği yüzde 20 olmak üzere toplam uçak trafiği yüzde 16 artış gösterdi.” ifadelerini kullandı. 2024 yılı Nisan sonunda hizmet verilen yolcu trafiğinin ise 2023 yılının aynı dönemi ile kıyaslandığında iç hat yolcu trafiğinde yüzde 30; dış hat yolcu trafiğinde ise yüzde 30 olmak üzere toplam yolcu trafiğinde yüzde 30 artış olduğunu bildirdi. Uraloğlu, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bu dönemde 8 bin 72 uçak trafiği olduğunun da altını çizdi.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, spor, eğitim, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması, 2023 Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2023 yılında 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi …