Kayseri Hakkında

  • Tarihi
  • Coğrafyası
  • Eğitim
  • Ekonomisi
  • Kültür ve Turizm
  • Nüfus
  • Spor
  • Ulaşım ve Haberleşme
  • Hastaneleri
  • Önemli Telefonlar
  • Gerekli Linkler
  • Kayseri Haritası
Kayseri’nin bilinen ilk yerleşimi, iskânı Erken Tunç Çağında başlayan Kültepe’dir (Kaniş/Karum).Kültepe’yi Hitit öncesi Anadolu’nun yerli halkı olan Hattiler kurmuşlardır. Kültepe’nin hemen yanı başında yer alan ve Asurlu tüccarlarca kurulan Karum’da (Pazar yeri)1948 yılından beri devam eden kazılarda, bu döneme ışık tutan 20 000’in üzerinde çivi yazılı tablet bulunmuştur. Bu metinler ticari ilişkiler, antlaşmalar ve mektupları içermektedir. Kültepe, M.Ö. 4000 yıllarından Roma Çağı sonuna kadar devamlı olarak iskân görmüştür.

M.Ö. 11 ve 7. Yüzyıllarda, Erciyes’in eteğinde yer alan Mazaka şehri kurulmuştur. M.Ö. 6 ve 5. yüzyıllarda bu bölge, Med ve Persler’in egemenliğine girmiştir. M.Ö. 280 yıllarında kurulan bağımsız Kapadokya Krallığının başkenti olan Mazaka, bu dönemde 400 bin nüfuslu büyük bir şehirdi. M.S. 17 yılında Roma Devletinin eline geçen Mazaka, Roma’nın bir eyaleti olmuş ve ismi, Kaisareia olarak değiştirilmiştir. 395 yılında Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu içerisinde yer alan bu bölgede, büyük bir şehir olarak yerini korumuştur.

691 ve 721 yıllarında Kayseri, kısa sürelerle Arapların akınlarına uğramış ve 1071 yılında Malazgirt zaferinden sonra Türk topraklarına katılmıştır. 1127 yılında Danişmendlilerin, 1162 yılında ise Anadolu Selçuklularının olan şehir, Selçuklular zamanında Konya’dan sonra ikinci başkent olmuştur. 1244 yılında İlhanlıların saldırısına uğramış, bir süre Moğol-İlhanlı valilerince yönetilmiştir. Kayseri, 1343 yılında Eretna Beyliğinin, 1398 yılında Osmanlıların eline geçmiştir. 1402 yılında Ankara savaşından sonra Karamanoğullarının ve Dulkadiroğlularının olan şehir, 1515 yılında Yavuz Sultan Selim’in İran seferi dönüşünde kesin olarak Osmanlı İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Kayseri, Cumhuriyetle birlikte 1924 Anayasası gereği vilayet olmuştur.

Kurtuluş Savaşı Dönemi:

Kayseri ili, Milli Mücadele Dönemi’nde Develi’ye bağlı Taşçı (Bakırdağ) Bucağı dışında işgal görmemiştir. Fransızlar’ın koruması altındaki ayrılıkçı Ermeni’lerce gerçekleştirilen Bakırdağ işgali de bölgeyi etkileme olanağı bulmadan, kısa süre içinde son bulmuştur.

Mütareke’de Durum:

Kayseri, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı yenilgisini belgeleyen Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) günlerinde, bağımsız bir sancak olarak yönetiliyordu ve doğrudan İstanbul’a bağlıydı. Birinci Dünya Savaşı öncesinde birçok Orta Anadolu kentinden farklı olarak, canlı bir ekonomik yaşamı olan Kayseri, savaş içindeki Ermeni tehciri nedeniyle, bu özelliğini bir ölçüde yitirmişti. Çünkü, kentin ticari yaşamının gelişmesinde ve ileri düzeydeki zanaatçılıkta Ermenilerin büyük payı vardı. Hayvancılığa dayalı besin sanayinin doğması Kayseri’nin pastırmacılık ve sucukçulukta ün kazanması, büyük ölçüde Ermenilerin çabalarıyla olmuştu. Ermeniler ve kimi Rumlar, ayrıca sarraflıkla da uğraşıyorlardı.

Kayseri’de yerel ekonomik yaşamı denetleyen ve 30.000’i aşkın olan bu Ermeni nüfus, 1915’te Suriye’ye tehcir edilmiş, ancak, Mondros Mütarekesi ile kısa süre içinde yeniden Kayseri’ye dönmüştü. Nitekim Kayseri’nin en büyük kazalarından Develi’nin savaş sonrasındaki nüfusu yarı yarıya Ermenilerden oluşuyordu. Kayseri ve dolaylarının nüfus yapısını etkileyen bir başka gelişme’de, daha savaş yıllarında başlayan göçlerdi.

Rus işgalleri 1915-1916 ‘da Doğu Anadolu içlerine doğru uzandığında işgal altına giren kent ve köylerin halkı yollara dökülmüş ve bunlardan bir bölümü Kayseri’ye gelmişti. Bunu, 1917 Sovyet Devrimi sonrasında, Kafkasya’dan göçen kimi toplulukların, örneğin Çerkez’lerin gelişi izlemişti. Kayseri yöresi, Mondros Mütarekesi sonrasında başlayan Fransız işgalleri döneminde üçüncü bir göçe tanık oldu. 1918 sonrasından başlayarak gelişen Adana ve Maraş işgalleri nedeniyle, yörenin halkı uğradığı baskılara dayanamayarak yollara düşmüş ve göç kervanları Kayseri’ye uzanmıştı.

Eylül 1919’da gelindiğinde Fransızlar, Çukurova’ya yerleşmiş. Urfa, Antep ve Maraş’a girmiş, Kayseri’nin Develi Kazasının 20 km. yakınlarına dek ilerlemişlerdi. Zamantı suyunu sınır kabul ettiklerini duyuran Fransız işgal yetkilileri, bugün Develi’ye bağlı olan Bakırdağ Nahiyesini de denetimleri altına almışlardı. Adana’yı merkez edinen Fransız işgal komutanlığı, güçlerini fazla dağıtmamak için, direnişle karşılaşmadığı sürece, merkezden uzak bölgelere, asker göndermiyor; denetimi, işgal birlikleri içindeki Ermeni gönüllü taburlarıyla sağlamaya çalışıyordu. İşgal ettiği bu uzak kasabaların yönetimi de yörenin Ermeni ileri gelenlerine veriyordu. Bakırdağ (Rumlu) Nahiyesi’nde de bu tür bir uygulama yapan Fransızlar, Sarkis Efendi atlı bir Ermeniyi nahiye müdürlüğüne getirmişlerdi. Nahiye merkezi Bakırdağ’ın Kiske köyündeydi. Gerek nahiye merkezindeki, gerek çevre köylerdeki güvenliği de Ermeni Jandarmaları sağlıyordu.

İşgal Saldırısına Karşı Örgütlenme:

4 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi günlerinde, Kayseri ve çevresindeki yabancı etkinlikleri de yoğunlaşmıştı. Gözlemci adı altında, Fransız kurullarının biri gidiyor biri geliyordu. Bu arada, ayrılıkçı Ermeni örgütlerinin yöneticileri neredeyse açıktan açığa çalışmaya başlamışlardı.

Bunlardan biri de Ermeni Papazı Katagikos Efendi’ydi. Katagikos Efendi, Paris Konferansının bir Ermeni devleti kurulması yolunda attığı adımlara uygun olarak Kayseri’ye gelmiş ve burada Ermeni Fedekaran Cemiyetinin bir şubesini açmıştı. Daha sonra Develi’ye geçen Katogikos, buradaki Ermenilere konferanslar veriyor, Ermeni gençlerini örgütlemeye çalışıyordu. Nitekim, bu çalışmalar sonucunda Ermeni Fedekaran Cemiyeti, Develi’de bir kongre toplamış ve kongrede, kurulacak, Ermeni devletine katılma kara almıştı.

Bütün bu ayrılıkçı çabalar ve Fransızların Kayseri’yi de işgal altına alma hazırlıkları sonunda Kayseri eşrafını harekete geçirdi: Eylül 1919 sonunda, Sivas Kongresi’nin aldığı karar gereğince, Kayseri ve kazalarında Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şubeleri kurulmaya başlandı. Bunlardan en önemlisi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti idi. Kasabanın tüm yerel yöneticilerinin etkin desteğini kazanan Develi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şubesi kısa süre içinde hızla güçlendi. Hacı Zetzade Osman Efendi’nin yönetimindeki örgütün öbür yöneticileri şunlardı : Belediye Başkanı Kamberli Osman Bey, Ali Efendizade Osman Bey, Mavizade Nazmi Bey, Zileli Hocazade Tevfik Bey, Refi Memuru Vehbi Bey ve Caferzade Abdullah Efendi.

Develi’nin Kuvay-ı Milliye Üssü Olması:

Develi’deki Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesine, Sivas Heyet-i Temsiliyesi de büyük önem veriyordu. Develi, Fransız işgal bölgesinin sınırında idi. Buradaki örgütlenmenin güçlü bir biçimde ele alınması, hem Fransız’ların yeni bir atılımını önleyebilir, hem de buradan Çukurova’ya Kuvay-ı Milliye eylemleri düzenlenebilirdi. Bu amaçla çalışmalara başlayan, Mustafa Kemal başkanlığındaki Sivas Heyet-i Temsiliyesi, Kayseri’ye Develi gelenlerinden birkaç kişiyi Sivas’a çağırtarak konuya ilişkin görüşlerini aldı. Kuvay-ı Milliye yöneticilerinden

Kılıç Ali Bey, Heyet-i Temsiliye adına Develi’ye gönderildi ve kasaba halkının direniş konusundaki tutumunu ve bölgedeki koşulları incelemekle görevlendirildi. Ön hazırlıkların Ekim 1919’da tamamlanmasından sonra, Develi Belediye Başkanı Kamberli Osman Bey, Sivas’tan Mustafa Kemal imzalı bir mektup aldı, 2 Aralık 1919 tarihini taşıyan ve “çok gizli” kaydı düşülen mektupta şunlar yazılıydı:

“Everek (Develi) Belediye Başkanlığı’na Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi, Kilikya Kuvay-ı Milliye Komutanlığı’na Binbaşı Kemal Bey’i yardımcılığına da Yüzbaşı Osman Bey’i atamıştır. Ulusal görevleri sırasında Kemal “Kozanoğlu Doğan Bey”, Osman Bey de “Aydınoğlu Tufan Bey” takma adlarını taşıyacaklardır. Kendilerine, görevleriyle ilgili olarak, her türlü yardımı yapmanızı ve dayanışma içinde olmanızı önemle rica ederiz..”

Kayseri dönüşünde, Doğan ve Tufan Beylerin yaptığı ilk iş, Develi’deki yerel Kuvay-ı Milliye yönetimini oluşturmak oldu. Bu yönetici kurulda, kendileri de birer takma ad edinen Belediye Başkanı Osman Bey (Özdemiroğlu Yaşar Bey) Yedek subay Tıraşzade Osman Bey (Coşkun Osman Bey), Yedek subay Veli (Çakıroğlu) Bey (Cian Bey), Yedek subay Hadi Bey (Erdoğan Bey) Yedek subay Niğdeli Enver Bey (Abbas Bey) yer alıyorlardı. Yapılan işbölümü gereğince, ilk harekete geçen Yüzbaşı Tufan Bey oldu. Ocak 1920’de Develi’den ayrılan tufan Bey, yanındaki beş kişiyle birlikte, gizli örgütlenme çalışması yürüteceği Göksun çevresine gitti.

Bakırdağ’ın Alınması:

Develi Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti şubesinin etki çabasıyla, kısa süre içinde Kuvay-ı Milliye’nin hemen tüm gereksinimleri karşılanmıştı. Ancak, Binbaşı Doğan Bey’in buyruğunda tek bir düzenli birlik askeri yoktu. Doğan Bey, hiçbir savaşım deneyi olmayan gönüllülerle bir harekâta girişmek istemiyor, Sivas Heyet-i Temsiliyesinin gönderdiği düzenli güçleri bekliyordu. Ayrılıkçı Ermenilerin yoğunlaşan baskıları nedeniyle bulunan Develi Müdafaa-i Hukuk Yönetimi ise, daha fazla beklemekten yana değildi. Bu nedenle Binbaşı Doğan Bey’le yerel yönetimler arasında, yer yer çatışmaya varan anlaşmazlıklar çıkıyordu.

Sonunda, Develi ileri gelenleri, 4 Şubat 1920’de Binbaşı Doğan Bey’e bir haber yollayarak, aralarında bir “Kuvay-ı Milliye Komuta Kurulu” oluşturdukları ve askeri harekâtı kendi başlarına gerçekleştireceklerini duyurdular. Mart 1920 başlarında da, ilk Develi Kuvay-ı Milliye çetesi Belediye Başkanı Kamberli Osman Bey’in yönetiminde, Ayvazhacı köyüne doğru yola çıktı. Doğan Bey, Osman Bey’in hareketine, Develi’deki asıl güçlere dokunmaması ve yalnızca öncülük görevi yapması koşuluyla izin vermişti. Bu nedenle, Kamberli Osman Bey’in yanında yalnızca beş kişi vardı. Ayvazhacı’ya böylesine küçük bir birlikle giren Osman Bey, köy köy dolaşarak Punku’ya gelinceye dek, 200’ü aşkın gönüllü toplamış, Punku’dan katılanlarla birlikte, bu göç, 250 kişiye ulaşmıştı.

Köylerden katılanların donanımı için gerekli silah ve cephane de Develi’den getirilmişti. Osman Bey, Punku’dan ayrıdıktan birkaç gün sonra, bir gece yarısı Bakırdağ nahiye örgütünün bulunduğu Kiske Köyü’ne baskın yaptı. Ermeni Nahiye Müdürü Sarkis Efendi ve Jandarmalar böyle bir baskını beklemiyorlardı. Apansız yakalanarak evlerden birine kapatıldılar. Ermenilerin elindeki karakolda da çok sayıda silah ve cephane ele geçirildi. Kiske Köyü’nün Kuvay-ı Milliye eline geçtiğini öğrenen çevre köylerdeki çok sayıdaki insan, aynı gün Kiske’ye geldi. Bu durumdan yararlanarak köy meydanında bir tören düzenleyen Osman Bey, toplanan köylülere Kuva-yı Milliye hareketinin amaçlarını anlattı ve Fransızlar’la, ayrılıkçı Ermenilerin elindeki öbür kent ve köylerin de kurtarılacağına ilişkin söz verdi. Törenden sonra, Osman Bey’in Kuvay-ı Milliyesi yeni katılanlarla birlikte 600 kişiye yükseldi.

Bakırdağ Nahiye Müdürünü Develi‘ye götürüp teslim eden Osman Bey Kuvay-ı Milliyesi, yeniden işgal bölgesine girdi ve 10 Mart 1920’de, Feke kasabası önüne geldi. Elinin altındaki güçle kasabayı kuşatan Osman Bey, işgalci yöneticilere teslim olmaları için kısa bir süre tanıdı. Kasabanın Ermeni ve Fransız yöneticileri, sürenin bitmesine yakın teslim olmayınca, silahlı adamlarıyla birlikte Feke’ye girdi. Kendilerini savunacak güçten yoksun olan işgalciler, teslim olmak zorunda kaldılar. Kamberzade Osman Bey Müfreze’sinin eylemleri Feke baskınıyla da durmadı. Bu Kuvay-ı Milliye çetesi, gerek Kozan’ın gerek Haçin’in (Saimbeyli) alınışında önemli bir rol oynadı.

Cumhuriyet Öncesi:

Anadolu’nun, doğu ve batı(Yunan-Roma) medeniyetleri arasında bir köprü vazifesi görmesi bu bölgede, Anadolu Medeniyetleri denilen muazzam bir medeniyetin doğmasına neden olmuş. Bu nedenle tarih boyunca Kayseri, bu medeniyetlerin bir bölümünün gözüktüğü ve Kızılırmak Havzası ile Tuzgölü arasında kalan Kapadokya’nın, önemli bir yerleşim yeri olma özelliğini korumuş. Bu bölgede bulunan yüzlerce “Höyük” ve “Tümülüs” ler , “Anadolu Medeniyetleri” nin önemli bulgularını, günümüze kadar taşımış.

Hititler’den Osmanlılar’a kadar bu bölgede yerleşen bütün kavimler, kısa bir zaman içerisinde mutlaka bir siyâsi birlik kurmuş ve bir güç olarak, tarih sahnesine çıkmış.

Kayseri çevresinde bilinen en eski yerleşim yeri, bugün ki şehre yaklaşık 20 kilometre mesafede bulunan “Kültepe Höyüğü”dür. Bu höyükte bulunan Kaniş, o günkü Kayseri’nin başşehri olup M.Ö 2800 senesinden Helenistik Devirlere kadar önemini korumuş.

Kaniş’in önemini kaybetmesi üzerine o dönemlerin kutsal dağı olan Argaios’un (Erciyes) kuzey eteğinde bulunan Mazaka’nın ön plana çıktığını ve şehrin merkezi olduğunu görmekteyiz. İsminin nereden geldiği tartışılan ve M.Ö XII-IX. yüzyıllar arasında iskan görmeye başladığı tahmin edilen Mazaka, bir süre sonra Tabal Devleti’nin başşehri olmuş. Bu devletin yıkılması üzerine Frigler’in eline geçmiş ve daha sonra da Kimmerler’in sınırları içerisinde kalmış (M.Ö 676).

Kimmerler, Asur ve Lidyalılar tarafından Anadolu’dan atılınca (M.Ö 650) Mazaka, Asur egemenliğine girmiş ve daha sonra Lidya ve Medler arasında sınır olmuş. Persler’in, Lidayalılar’ı yenmesi üzerine bütün Anadolu gibi Mazaka da bu devletin hakimiyetine girmiş. Pers hâkimiyeti ile birlikte İran’dan bu bölgeye çok insan gelmiş, kendi ülkelerine benzettikleri bu bölgelerde, “Ateşgede Kültürü” nü yerleştirmiş. Ve bu “Kültür” yüzyıllarca bu bölgede egemen olmuş. Hatta bağımsız Kabadokya Kralları bile bu “kültün” yani “dini çerçevenin” dışına çıkamamış.

Kabadokya krallarından IV. Ariarathes Eusebias, babası III. Ariarathes tarafından kurulan “Ariarathia” şehrinde bir müddet kalmış ve sonra sarayını Mazaka’ya taşımıştır. Bunun oğlu V. Ariarathes ise babasının adına izafeten şehre, “Eusebia” adını vermiş (M.Ö. 163-130).

Mazaka’nın yanında yeni bir Helen şehri olarak doğan Eusebia, Kabadokya Kralı Archelaos (M.Ö. 36, M.S. 17) zamanında Roma İmparatoru “Caisar Avgustus” adına izafeten “Kaisaria” adı verilmiştir. M.Ö 12-8 tarihlerinde basılan bütün sikkelerde (paralarda) Kaisaria ismine rastlamaktayız.

Roma Kolonial Dönemi:

Kapadokya’yı, M.S. 17 tarihinden itibaren Roma İmparatorluğu’nun bir şehri olarak tarih sahnesinde görmekteyiz. Kaisaria, “Konion” denilen bir eyalet meclisi ve bir vali tarafından yönetilmekteydi.

İmparator III. Gordianus zamanında şehir surları yaptırılmış (M.S. 238-244), surlara rağmen İmparator Valerian zamanında Kaisaria Pers Kralı “Şapor” tarafından işgal edilmiş. Bu sırada şehrin nüfusunun 400 bin civarında olduğu tarihi kaynaklarca belirtilmekte.

İmparator Julianus Apostota’nın altı yıl sürgün kaldığı Kaisaria, bu dönem “Hristiyanlık Kültü”nün, neşet ettiği önemli bir merkez konumundadır. Nitekim Büyük Busilius, Aziz Gregorius, Nuziandoslu Gregorius ve Nysalı Gregorius burada yetişen Hıristiyan din büyükleridir.

İlk İslam Akınları:

Doğu Roma (Bizans) toprakları içerisinde bulunan Anadolu, daha Hicret’in ilk asırlarından itibaren “İslam Orduları” için câzip bir bölge olmuş. İstanbul’un fethi için yapılan birçok sefer, Orta Anadolu ve özellikle Kayseri üzerinden yapılmıştır. Ve her seferinde de şehir, “İslam Orduları” tarafından işgal ve tahrip edilmiş.

Kayseri, ayrıca İmparator Phokas (M.S. 602-610) zamanında İran Hükümdarı II. Hüsrev tarafından işgal edilmiştir (M.S. 605). Altı sene Pers işgalinde kalan şehir, İmparator Heraklios (M.S. 610-640) tarafından geri alınmış.

Türk Hâkimiyetine Girmesi:

Doğu tarihçilerine göre; Orta Anadolu’ya yayılmaya başlayan Türkler Afşin Bey komutasında, 1067 tarihlerinde Kayseri’yi fethettiler. 1071 Malazgirt Savaşı ile bütün gücü kırılan Bizans bu bölgeyi koruyamaz hale geldi ve çekilmeye ve bu çekilmeyi tâkiben de Anadolu’ya büyük bir Türk göçü gelmeye başladı. 1085’lerden itibaren Kayseri tamamen Türk hâkimiyetine girdi.

Danişmendliler Dönemi:

Alpaslan’ın oğlu Melikşah’ın yeğeni Danişmendli Melik Ahmet (Taylu) Kızılırmak ve Yeşilırmak bölgelerinde “Danişmedli Beyliği”ni kurdu, Süleyman Şaha’a tâbi oldu. Danişmendliler döneminde bu bölgelerin Türkleştirilmesi için çok önemli adımlar atıldı. Anadolu bir Türk Yurdu haline geldi.

Ebul Gazi Hasan Bey’i (Turasan) Orta Anadolu’ya vali tayin eden Danişmendoğlu Sabartia, Kayseri ve Pontus’ta hüküm sürüyordu. Kayseri’nin ilk valisi olan Hasan Bey, vazifeye başladığı 1082 tarihinden itibaren ölünceye kadar valilik yapmış ve bir çok fetihte bulundu.

Danişmend Ahmet Gazi’den sonra Emir Melik Gazi (Pazarören/Pınarbaşı’nda türbesi ve mumyası var) , saltanata geçti. Daha sonra Kayseri’yi bir çok eserle imar eden ve Ulu Cami’yi yaptıran Emir Mehmet ve Zünnun bu bölgeyi idare ettiler.

Cumhuriyet Dönemi:

Kayseri, Cumhuriyet’le birlikte 1924 Anayasası gereği vilayet oldu.

1924 Anayasası ile il statüsüne kavuşan Kayseri’nin 1928’de Merkez, İncesu, Bünyan, Develi ve Aziziye(Pınarbaşı) olmak üzere, 5 kazası (İlçe), 21 nahiyesi (bucak) ve 314 köyü vardı. Bugün ise Kayseri’nin; 16 ilçesi (Akkışla, Bünyan, Develi, Felâhiye, Hacılar, İncesu, Kocasinan, Melikgazi, Özvatan, Pınarbaşı, Sarıoğlan, Sarız, Talas, Tomarza, Yahyalı ve Yeşilhisar), 68 belediyesi ve 406 köyü bulunmaktadır.

1935 nüfus sayımında Ürgüp’ün Kayseri’ye bağlı olduğunu görmekteyiz. Ürgüp daha sonra, il olan Nevşehir’e bağlandı.

Cumhuriyet’le birlikte Kayseri de sanayi, ticari, eğitim, kültür v.s konularda önemli gelişmeler olmuş ve bu gelişmeler günümüzde de artarak devam etmektedir.

Cumhuriyet Sonrası Önemli Olaylar:

13 Ekim 1924 Mustafa Kemal ilk kez Kayseri’ye geldi.
1926 Bünyan’da halı ipliği fabrikası kuruldu.
06 Ekim 1926 Kayseri Uçak Montaj Fabrikası açıldı.
24 Nisan 1927 Kayseri Demiryolu istasyonu hizmete girdi.
29 Mayıs 1927 Ankara – Kayseri demiryolu açıldı.
1928 Bünyan Hidroelektrik santralı kuruldu.
01 Mart 1930 Kayseri Müzesi açıldı.
1930 Kayseri-Sivas demiryolu bağlantısı sağlandı.
02 Eylül 1933 Ulukışla-Kayseri demiryolu açıldı.
1934 1933’te dokuma ünitesi eklenen Bünyan Halı İpliği Fabrikası Sümerbank’a devredilerek, Bünyan Yünlü Dokuma Fabrikası adını aldı.
16 Eylül 1935 Kayseri Bez Fabrikası kuruldu.
1938 Kayseri Halkevi Kütüphanesi hizmete girdi.
1940 Pazarören Köy Enstitüsü açıldı. Enstitü 1954’te Mimar Sinan İlköğretmen okuluna dönüştü.
1943 Kayseri Devlet Hastanesi kuruldu.
13 Şubat 1946 Sarız İlçe oldu.
1946 Sarız Belediyesi kuruldu.
1946 Belediye otobüsleri hizmete girdi.
1948 Yeşilhisar ilçe durumuna getirildi.
1949 Tomarza Belediyesi kuruldu.
1950 Kayseri Göğüs Hastalıkları Hastanesi açıldı.
1953 Kayseri Halkevi Kütüphanesi İl Halk Kütüphanesine dönüştü.
1953 Otomatik telefon santrali hizmete girdi.
1953 Tomarza ilçe oldu.
1954 Yahyalı ilçe oldu.
1954 Sarıoğlan Belediyesi kuruldu.
06 Kasım1955 Kayseri Şeker Fabrikası kuruldu.
1957 Felâhiye ilçe merkezi oldu.
1960 Sarıoğlan ilçe durumuna getirildi.
28 Aralık 1960 Mehmet Göker kurucu meclis üyeliğine seçildi.
16 Aralık 1965 Yüksek İslam Enstitüsü açıldı.
1966 Kayseri spor kulübü kuruldu.
1967 Anadolu Fuarı acıldı.
1967 Devlet Su İşleri’nce Yeşilhisar’da Akköy Barajı kuruldu.
17 Eylül 1967 Sivasspor – Kayserispor maçında olay çıktı. 40 kişi yaşamını yitirdi. 300 kişide yaralandı.
1969 Kayseri Yem Fabrikası kuruldu.
1969 Kültepe merkezi ziyarete açıldı.
26 Haziran 1969 Kayseri Arkeoloji Müzesi hizmete girdi.
1970 Ankara Hacettepe Üniversitesine bağlı Gevher Nesibe Tıp Fakültesi açıldı.
1973 Hunat Hatun Medresesinde kurulan Etnoğrafya Müzesi ziyarete açıldı.
23 Ekim 1973 Kayseri Tarım sergisi açıldı.
18 Kasım1978 Kayseri Üniversitesi kuruldu.
15 Ekim 1981 Yavuz Altop, Feyzi Feyzioğlu Danışma Meclis üyeliklerine getirildi.
20 Temmuz1982 Kayseri Üniversitesi Erciyes Üniversitesine dönüştü.

Konum:

Kayseri, İç Anadolu’nun güney bölümü ile Toros Dağları’nın birbirine yaklaştığı bir yerde Orta Kızılırmak bölümünde yer alır.

37 derece 45 dakika ile 38 derece 18 dakika kuzey enlemleri ve 34 derece 56 dakika ile 36 derece 58 dakika doğu boylamları arasında bulunmaktadır.

Doğu ve kuzeydoğusu Sivas, kuzeyi Yozgat, batısı Nevşehir, güneybatısı Niğde, güneyi ise Adana ve Kahramanmaraş İlleri ile çevrilidir.

Yüzölçümü ve Arazi Dağılımı:

İl yüzölçümü 16.917 km2 dir. İl yüzölçümünün arazi türlerine göre dağılımı aşağıdaki gibidir.

İlin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 40’ını tarım arazisi oluşturmaktadır. En düşük arazi oranı ise orman ve fundalık alandır. Kayseri orman yönünden oldukça fakirdir.

İlin yüzölçümünün ilçeler bazında dağılımı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

İlçe Yüzölçümleri:

İLÇELER YÜZÖLÇÜMÜ (KM2) ORAN(%)
KOCASİNAN 721 04,26
MELİKGAZİ 700 04,15
AKKIŞLA 440 02,60
BÜNYAN 1.310 07,74
DEVELİ 1.843 10,90
FELAHİYE 410 02,42
HACILAR 621 03,67
İNCESU 860 05,08
ÖZVATAN 200 01,18
PINARBAŞI 3.300 19,52
SARIOĞLAN 710 04,20
SARIZ 1.410 05,33
TALAS 650 03,84
TOMARZA 1.452 08,58
YAHYALI 1.310 07,74
YEŞİLHİSAR 980 05,79
TOPLAM 16.917 100,00

İl yüzölçümünün yaklaşık yüzde 20’sini Pınarbaşı ilçesi oluşturmaktadır. Bunu Develi, Tomarza ve Sarız ilçeleri izlemektedir.

İklim ve Meteorolojik Göstergeler:

Kayseri İli’nin birçok yerinde bozkır iklimi özellikleri vardır. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Yüksek yerlerde ise yayla iklimi hüküm sürer. Kayseri il merkezinde ait bazı meteorolojik göstergeler şu şekildedir:

Meteorolojik Göstergeler:

Ortalama Sıcaklık 7,73
En Yüksek Sıcaklık 25,7
En Düşük Sıcaklık -5,2
Ortalama Donlu Gün 125
Ortalama Açık Gün 120,9
Ortalama Kapalı Gün 51,6
Ortalama Yağışlı Gün 14,8
Ortalama Karlı Gün 34
Ortalama Nispi nem (%) 69,3
Günlük Ençok Yağış Miktarı (mm) 3,54
En Yüksek Kar Kalınlığı (cm) 51
Ortalama Güneşlenme (saat/dakika) 6,8
Hakim Rüzgar Yönü Güney
Rakım (m) 1094

Dağlar, Ovalar, Akarsular ve Göller:

İlin en önemli ve en yüksek dağı 3.916 metre yüksekliğindeki Erciyes Dağıdır. Erciyes Dağı, göğsünde ve eteklerinde birçok tali volkan tepelerinin bulunduğu sönmüş bir küme volkandır. Dağcılık sporu ve kış turizmi açısından önemli bir yeri vardır.

Diğer önemli dağlar, Aladağ (3.735 m), Dumanlı Dağları (3.024 m), Binboğa Dağı (2.856 m), Hınzır Dağı (2.500 m), Bakırdağ (2.462 m), Tahtalı Dağı (2.100 m), Soğanlı Dağı (2.100 m), Rostan Dağı (2.100 m), Beydağı (2.054 m), Kızılviran Dağı (1.950 m), Aygörmez Dağı (1.950 m), Hodul Dağı (1.937 m) ve Koramaz (1.900 m) Dağıdır.

İlin önemli gölleri Camız Gölü, Çöl Gölü, Sarıgöl, Yay Gölü ve Tuzla Gölüdür. Bunların yanı sıra çeşitli büyüklüklerde barajlar ve göletler vardır. Bunlar Ağcaşar Barajı, Akköy, Kovalı, Sarımsaklı ve Selkapanı Barajları ile Efkere, Karakuyu, Şıhlı, Tekir ve Zincidere göletleridir.

İlin önemli akarsularının başında Kızılırmak gelmektedir. Kızılırmak Nehrinin 128 kilometrelik bölümü Kayseri il sınırları içerisinde yer almaktadır. Kızılırmağın kolları olarak Sarımsaklı Suyu (55 km), Kestuvan Suyu (48 km) ve Değirmendere Suyu (32 km) bulunmaktadır. Diğer önemli akarsuları Zamantı (250 km) ve Sarız Çayı (60 km) Seyhan Nehrinin kolu durumundadır.

İlin önemli ovaları ise Develi Ovası (1.050 km2), Sarımsaklı Ovası (300 km2), Karasaz Ovası (80 km2) ve Palas Ovasıdır (50 km2).

İlköğretim ve Liseler:

  • 30 Anaokulu
  • 521 İlköğretim Okulu
  • 9 Yatılı İlköğretim Bölge Okulu
  • 34 Anadolu Lisesi
  • 5 Anadolu Öğretmen Lisesi
  • 33 Meslek Lisesi
  • 12 İmam Hatip Lisesi
  • 11 Çok Programlı Lise
  • 32 Genel Lise
  • 4 Fen Lisesi
  • 1 Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi
  • 1 Sosyal Bilimler Lisesi
  • 16 Halk Eğitim Kurumu
  • 5 Mesleki Eğitim Kurumu
  • 31 Özel Öğretim Kurumu
  • 18 Özel Eğitim Kurumu
  • 11 Öğretmen Evi ve 13 Kaymek(Kayseri Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Eğitim Kursları) Bulunmaktadır.

Erciyes Üniversitesi:

1969 yılında Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulan Kayseri Gevher Nesibe Tıp Fakültesi ile 1977 yılında Kayseri’de yine aynı Üniversiteye bağlı olarak kurulan İşletme Fakültesi, 2175 Sayılı Kanunla 18.11.1978 tarihinde kurulan Kayseri Üniversitesi’nin nüvesini oluşturmuştur. 1982 yılında Kayseri Üniversitesi adını Erciyes Üniversitesi olarak değiştirmiştir.

Erciyes Üniversitesi’nde 16 fakülte, 4 yüksekokul, 7 enstitü, 7 meslek yüksekokul, 20 araştırma merkezi ve 5 bölüm 1270 yataklı gelişmiş bir uygulama hastanesi ve birlikte Mehmet-Yılmaz Öztaşkın Kalp Damar Hastanesi, Semiha Kibar Organ Nakli, Diyaliz Hastanesi Kemal Dedeman Onkoloji, Fevzi Mercan & Mustafa Eraslan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ve Diş Hekimliği Hastaneleri hizmet vermekte ve toplam yatak kapasitesi 1270’dir.

Erciyes Üniversitesi’nde alt yapı ve hizmet binalarının önemli bir kısmı hayırsever işadamları tarafından yaptırılmıştır.

Erciyes Üniversitesinde 2011 Haziran ayı itibariyle 18.372 erkek, 14.471’ i kız olmak üzere toplam 32.843 öğrenci önlisans, lisans ve lisansüstü eğitimi görmektedir. Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve akraba topluluklarından da 2011 Temmuz ayı itibariyla ilimizde toplamda 555 yabancı uyruklu öğrenci öğrenim görmektedir. Bunların 172’ si burslu olarak eğitim görmektedir.

Üniversitemizde öğretim elemanı yeterli düzeye ulaşmıştır. Halen 290 profesör, 184 doçent, 386 yardımcı doçent, 165 öğretim görevlisi, 143 okutman, 50 uzman, 765 araştırma görevlisi, 2 çevirici, 26 yabancı uyruklu öğretim elemanı ve 1 eğitim öğretim planlamacısı olmak üzere toplam 2.012 akademik personel ile 1.404 idari personel görev yapmaktadır.

Üniversitemizde lisansüstü eğitim-öğretim özellikle 1984 yılından sonra ağırlık kazanmıştır. Bu amaçla hizmet veren Fen Bilimleri, Sağlık Bilimleri, Sosyal Bilimler ve Güzel Sanatlar Enstitülerinde 2010 yılında 2.104 öğrenci yüksek lisans, 652 öğrenci doktora eğitimi görmüştür.

Fakülteler:

Erciyes Üniversitesi’ne bağlı olarak 16 fakülte bulunmaktadır. Fakülteler; Tıp Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İlahiyat Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Fen Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, Mimarlık Fakültesi, Güzel Sanatlar Fakültesi; Veteriner Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, İletişim Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Seyrani Ziraat Fakültesidir.

Fakültelerde 12.602’ si erkek, 11.412’ si kız olmak üzere toplam 24.014 öğrenci öğrenim görmektedir.

Yüksekokullar:

Yüksekokullar 11 adettir. Bunlar; Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, ,Yabancı Diller Yüksekokulu, Sivil Havacılık Yüksekokulu ve Türkan-Tuncer Hasçalık Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu, Kayseri Meslek Yüksekokulu, Halil Bayraktar Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Safiye Çıkrıkçıoğlu Meslek Yüksekokulu, Mustafa Çıkrıkçıoğlu Meslek Yüksekokulu, İzzet Bayraktar Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, Develi Hüseyin Şahin Meslek Yüksekokulu ve Bünyan Meslek Yüksekokuludur. Bu okullarda 5770’ i erkek, 3059’u kız olmak üzere toplam 8.829 öğrenci öğrenim görmektedir.

Enstitüler:

Erciyes Üniversitesi’nde 7 enstitü bulunmaktadır. Bunlar; Fen Bilimleri Enstitüsü, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Enstitüsü ve Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi Enstitüsü’dür. Enstitülerde 1.510’ u erkek, 1243’ü kız olmak üzere toplam 2753 öğrenci öğrenim görmektedir.

Melikşah Üniversitesi:

Burç Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı tarafından 04.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip, Melikşah Üniversitesi 19 Ağustos 2008 tarih ve 26972 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak kurulmuştur. Üniversitede halen 6 profesör, 7 doçent, 43 yardımcı doçent, 22 okutman, olmak üzere toplam 78 akademik personel ile 95 adet idari personel görev yapmaktadır.

Fakülteler:

Melikşah Üniversitesi’nde 4 fakülte ve 2 enstitü bulunmaktadır. Bunlar; Fen Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Hukuk Fakültesi ve Fen Bilimleri Enstitüsü ile Sosyal Bilimler Enstitüsü dür. Bu okullarda 333’ ü erkek, 293’ü kız ve 18 yabancı öğrenci olmak üzere toplam 644 öğrenci öğrenim görmektedir.

Abdullah Gül Üniversitesi:

21 Temmuz 2010 Tarih Ve 27648 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanarak Yürürlüğe Giren 6005 Sayılı Kanunun Ek 130. Maddesi İle T.C. Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi Kurulmuştur. Üniversite’nin akademik birimleri için 857 kadro ayrılmış ve halen boştur. İdari birimlerde ise 15 dolu 405 boş kadro bulunmaktadır.

Fakülteler:

Abdullah Gül Üniversitesi’nde 4 Fakülte, 2 Yüksekokul ve 3 Enstitü bulunmaktadır. Bunlar; Mühendislik Ve Mimarlık Fakültesi, Bilgisayar Bilimleri Fakültesi, İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi, Eğitim Bilimleri Fakültesinden, Yabancı Diller Yüksekokulu, Beden Eğitimi Ve Spor Yüksekokulu, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü ve Eğitim Bilimleri Enstitüsü’dir.

Nuh Naci Yazgan Üniversitesi:

Nuh Naci Yazgan Üniversitesi, Kayseri Yükseköğrenim ve Yardım Vakfı tarafından kurulmuştur. 23.06.2009 tarih ve 5913 sayılı Kuruluş Kanunu, 07.07.2009 tarih ve 27281 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Fakülteler:

Nuh Naci Yazgan Üniversitesi’nde 4 Fakülte, 1 Yüksekokul ve 2 Enstitü bulunmaktadır. Bunlar; Fen-Edebiyat Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Meslek Yüksekokulu, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü’dir.

Yükseköğretim Öğrenci Yurtları:

İlimizde Kredi ve Yurtlar Kurumu’na bağlı 2 yüksek öğrenim öğrenci yurdu bulunmaktadır. Bu yurtlardan biri kız öğrencilerin kaldığı Gevher Nesibe Yurdu, diğeri de erkek öğrencilerin kaldığı Erciyes Yurdu’dur.

Kayseri merkezde bulunan Erciyes Erkek Yurdu Müdürlüğü 4 blok yurt binası, merkezi kantin, kafeterya, berber, lokanta kantin, internet kafe ve bilardo salonu ayrıca bir bloğun bodrum katında jetonlu çamaşırhane ve spor salonu ile hizmet vermektedir. Gevher Nesibe Kız Yurdu Müdürlüğü 3 blok yurt binası, merkezi kantin, kafeterya, kapalı spor salonu, internet kafe, kuaför, kütüphane ve jimnastik salonu ile öğrencilerimize hizmet vermektedir.

Erkek ve kız öğrenciler bakımından yurt kapasitesi yeterlidir. Erkek yurdu 1.464 öğrenci, kız yurdu 1.584 öğrenci kapasitelidir. Yapımı devam eden 2 yurt tamamlandığında 1600 kişilik öğrenci kapasitesi daha ilimize kazandırılacaktır.

Enerji:

İlin elektrik ihtiyacı Bünyan ve Sızır hidroelektrik santrallerinden karşılanmaktadır. Elektrik dağıtımı Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş. adlı imtiyazlı bir şirket tarafından yapılmaktadır.

İlin elektrik ihtiyacı Bünyan ve Sızır hidroelektrik santrallerinden karşılanmaktadır. Elektrik dağıtımı Kayseri ve Civarı Elektrik T.A.Ş. adlı imtiyazlı bir şirket tarafından yapılmaktadır.

Kayseri Merkezi ile diğer ilçe kasabalara bağlı kırsal yerleşim birimi olan çok sayıda köyümüzün dağıtım şebekeleri modernize edilerek çağın koşullarına uygun hale getirilmiş ve yeni enerji yatırımları gerçekleştirilmiştir. 2011 yılı İlk altı aylık dönem için toplam tüketim miktarı 870.509.997 kilowatsaattir.

İlde 475.197 mesken, 74.544 resmi daire ve ticarethane, 1936 sanayi, 692 il-ilçe içmesuyu, 17.251 diğer aboneler olmak üzere toplam 569.620 elektrik abonesi bulunmaktadır.

Sanayi:

Kayseri, elverişli ulaşım ve enerji olanakları ve zengin yeraltı kaynaklarının yanı sıra sanayisi de gelişmiş illerdendir.

İldeki imalat sanayisinin gelişmesindeki en önemli etken, Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak yapılan kamu yatırımlarıdır. 1920’lerin sonlarında demiryolu ve elektrik santralına kavuşan İlde, yine aynı yıllarda tank, uçak gibi araçların montajını ya da onarımını yapan fabrikalar açılmıştır. 1930’ların ilk yıllarında da kuzey ve güney karayolu bağlantıları sağlanmıştır.

1926 yılında Bünyan Halı İpliği Fabrikası, Kayseri Tayyare Fabrikası ve Tank Tamir Fabrikası, 1927 yılında açılan Ankara-Kayseri Demiryolu, 1929’da yöreye elektrik sağlamaya başlayan Bünyan Hidroelektrik Santralı, 1930’da yapılan Kayseri-Sivas-Samsun karayolu, 1933 yılında yapılan ve İli Akdeniz’e bağlayan Kayseri-Ulukışla Demiryolu ve 1935 yılında kurulan Sümerbank Kayseri Bez Fabrikası İlde sanayinin gelişmesine katkısı olan önemli kamu yatırımlarıdır.

Bu yatırımlar, 1950’lerden sonra hızlanan sanayi atılımlarına çeşitli açılardan öncülük etmiştir. Özel kesim, kamu kesiminden nitelikli işgücünün yanı sıra üretim için gerekli hammaddeyi de sağlamıştır. Özel kesim yatırımları yoğun olarak bu dönemde artmış ve dolayısıyla il ekonomisinde özel kesimin etkinliği ve ağırlığı ortaya çıkmaya başlamıştır. 1950’lerde Kayseri’deki kamu yatırımlarına yalnızca 1955 yılında işletmeye açılan Şeker Fabrikası eklenmiştir.

Kayseri sanayinde, 1960’larda en önemli dallar gıda, dokuma ve metal eşya-makine imalatıdır. Gıda sanayindeki işletmelerin büyük çoğunluğu ilin öteden beri özgün ürünleri olan sucuk ve pastırma imalathaneleridir. Diğerleri un, makarna, irmik ve bisküvi üreten işletmelerdir.

1970’li yıllar, imalat sanayinin çeşitlendiği ve ölçeklerin büyümeye başladığı yıllardır. Önceleri gıda ve dokuma dallarından sonra gelen metal eşya makine sanayi bu yıllarda başa geçmiştir. 1979 yılında yapılan Yıllık İmalat Sanayi Anketi sonuçlarına göre; İldeki işyerlerinin dağılımı açısından yüzde 41 ile metal eşya-makine imalat sanayi birinci, yüzde 20,6 ile dokuma sanayi ikinci ve yüzde 18,6 ile gıda sanayi üçüncü sırayı almaktadır.

Bu dönemde özel kesim, su motorlarından traktöre, redresörden matkaplara, preslerden bisiklete birçok ürünün üretimine yönelmiştir. İldeki çok sayıda mesleki ve teknik okul, sanayinin gereksindiği nitelikli işgücünün kaynağını oluşturmuştur. Sanayi bölgesindeki atölye ve imalathanelerin çoğu bu okullardan mezun teknik elemanlar tarafından kurulmuştur.

1970’li yıllarda İlde, imalat sanayi dalında büyük birkaç işletmenin yanında, küçük ve orta ölçekli çok sayıda işletme bulunmaktadır. Büyük işletmelerin başında, metal eşya-makine dalında Hema Traktör Fabrikası, Taksan Takım Tezgâhları Fabrikası, Çinkur Çinko-Kurşun Fabrikası, HES Kablo Fabrikası, Erciyes Boru Fabrikası, Bünyan Döküm Makine Alet Fabrikası, Asya Madeni Eşya ve Emaye Fabrikası gibi fabrikalar yer almaktadır.

Dokuma alanında Birlik Mensucat, Karsu Tekstil, Atlas Halı Fabrikası, Saray Halı Fabrikası, Lüks Kadife gibi işletmeler, gıda dalında ise Meysu, Kemsan, Garipsu, Kayseri Yem Fabrikası ve birkaç un fabrikası önde gelen işletmelerdir. Bu büyük işletmelerin hemen hepsi kendi pazarlama şirketlerini de oluşturmuştur. Bir yandan bu şirketler, diğer yandan da Kayseri’de üretilen mamulleri İlde ve il dışında pazarlayan ve ilin ihtiyaç duyduğu mamulleri İl dışından temin edip ilde pazarlayan çok sayıda büyüklü küçüklü işletmeler Kayseri’nin ticari yaşamına hareketlilik kazandırmışlardır.

1980’li yıllarda büyük işletmelerin sayısı artmıştır. Özellikle 1985’ten sonra uygulanan teşvik sistemi, İlde teşvikli yatırım yapanları arttırmış, çok sayıda büyük ölçekli işletmeler doğmuştur.

Organize Sanayi Bölgesi’nin kurulması, altyapısının tamamlanması ve 1989 yılında bu bölgeye teşvik sistemi içerisinde ikinci derecede kalkınmada öncelikli yöre statüsü verilmesi, Kayseri’de büyük işletme sayısının çok sayıda artmasına yol açmıştır.

İstanbul Sanayi Odası’nın her yıl yayınladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” anketinin 2009 ve 2010 yılı sonuçlarına göre Kayseri’den 10 sanayi kuruluşu listeye girmeyi başarmıştır. 2008-2009 yılı İkinci 500 büyük firması içinde 16 kayseri firması yer almıştır. Bu firmalar ve gerçekleştirmiş oldukları üretim miktarlarına ait bilgiler ayrıntılı olarak aşağıda tabloda verilmiştir.

Yıllara göre İSO İlk 500 Firma İçinde Yeralan Kayseri Firmaları:

2010 2009 FİRMALAR Üretimden Satışlar TL
69 83 HES Hacılar Elektrik San. ve Tic. A.Ş. 710.646.967
82 78 Boytaş Mobilya San. ve Tic. A.Ş 600.200.224
95 58 Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş. 550.884.307
134 118 Merkez Çelik San. ve Tic. A.Ş. 414.083.375
173 166 Orta Anadolu Tic. ve San. İşl. T.A.Ş. 331.349.760
196 173 İstikbal Mobilya San. ve Tic. A.Ş. 300.145.513
275 285 Boyteks Tekstil San. ve Tic. A.Ş. 216.706.070
288 306 Boyçelik Metal San. ve Tic. A.Ş. 205.246.641
317 318 Has Çelik ve Halat San. Tic. A.Ş. 186.081.792
413 349 Kumtel Dayanıklı Tük. Mal. Plast. San. ve Tic. A.Ş. 147.724.482
445 Çetinkaya Mensucat San. ve Tic. A.Ş. 140.492.233
460 Mega Metal San. ve Tic. Ltd. Şti. 136.026.163
Toplam 12 Firma
Yıllara Göre İSO İkinci 500 Firma İçinde Yeralan Kayseri Firmaları:
2010 2009 FİRMALAR Üretimden Satışlar (TL)
1 6 ERBOSAN 97.481.473
44 Form Sünger ve Yatak San. Tic. A.Ş. 116.015.025
48 76 Saray Halı A.Ş. 115.418.867
55 YATAŞ Yatak ve Yorgan San. Tic. A.Ş 114.140.786
56 Karsu Tekstil San. ve Tic. A.Ş. 114.013.990
71 183 Özkoyuncu Madencilik Metalurji İnşaat San. ve Tic. A.Ş. 110.025.110
104 139 Kilim Mobilya Kanepe San. ve Tic. A.Ş. 102.299.171
211 212 Saray Tarım ve Hayvancılık A.Ş. 84.584.204
230 179 Mondi Yatak Yorgan San. ve Tic. A.Ş. 81.760.743
268 Çinkom Çinko-Kurşun-Metal ve Madencilik San. Tic. A.Ş. 78.293.023
246 Milkay Teknik Tekstil San. A.Ş. 77.665.931
281 450 Dedeman Madencilik San. ve Tic. A.Ş. 77.108.800
325 314 Gülsan Gıda San. Tic. A.Ş. 71.437.363
327 Başyazıcıoğlu Tekstil San. ve Tic. A.Ş. 71.060.132
336 375 Coreal Alüminyum Kablo San. ve Tic. A.Ş. 70.177.324
368 364 Metal Matris San. ve Tic. A.Ş. 66.635.235
418 490 Beşler Tekstil San. ve Tic. A.Ş. 61.137.984
477 315 Gürkan Ofis Mobilyaları San. ve Tic. Ltd. Şti. 56.316.240
479 Serko Tekstil Gıda Orman Ürünleri Demir Çelik San. Tic. Ltd. Şti. 56.143.639
497 298 Kayseri Elektrik Üretim San. ve Tic. A.Ş. 53.931.989
498 His Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. 53.926.502
500 277 Ceha Büro Mobilyaları Ltd. Şti. 53.918.931
TOPLAM 22 FİRMA

Kayseri’de 11 küçük sanayi sitesi faaliyette bulunmaktadır. Küçük sanayi sitelerinin 8 tanesi il merkezindedir.1 tanesi Tomarza ilçesinde, 1 tanesi Pınarbaşı ilçesinde 1 tanesi de Develi ilçesindedir. Sanayi ve Ticaret Bakanlığının %65 kredi desteği ile yapılana olan Tomarza Küçük Sanayi Sitesinde işyeri sayısı 55 tir.

Küçük sanayi sitelerinde toplam 7.165 değişik işyeri yer almakta ve 30.047 işçi çalışmaktadır. Bu sitelerin çoğunluğu %100 doluluk oranına ulaşmıştır.

Küçük Sanayi Siteleri ve Çalışan İşçi Sayısı:

ÜNVANI İLÇESİ FAALİYETE GEÇİŞ TARİHİ İŞYERİ SAYISI ÇALIŞAN İŞÇİ KAPALI+BOŞ İŞYERİ
Eski Sanayi Sitesi Kocasinan 1957 2.178 6.643 %100 Dolu
Yeni Sanayi Sitesi Kocasinan 1972 3.033 17.363 %100 Dolu
Orta Sanayi Bölgesi Melikgazi 1979 55 134 %100 Dolu
Doğu Sanayi Sitesi Kocasinan 1985 280 572 %100 Dolu
İmalatçılar Pazar.San.Sitesi Melikgazi 1985 220 402 %100 Dolu
Osman Kavuncu San. Sitesi Melikgazi 1995 765 3.919 %99 Dolu
Argıncık Küçük San. Sitesi Kocasinan 1992 220 401 %100 Dolu
Pınarbaşı Küçük San. Sit. Pınarbaşı 1999 104 112 %57 Dolu
Develi Küçük Sanayi Sitesi Develi 1973 207 339 %80 Dolu
Tomarza Küçük San. Sitesi Tomarza 2007 55 64 %92 Dolu
Kayseri Demirciler KSS Melikgazi 2003 48 98 %85 Dolu
TOPLAM 7.165 30.047

İlimizdeki 1.266 tesisden 253 tanesi mobilya ve ev tekstili sektöründe faaliyet göstermektedir. Ayrıntılı bilgiler aşağıdaki tablolarda verilmiştir.

Sanayi Tesislerinin Üretim Konularına Göre Dağılımı:

ÜRETİM KONUSU TESİS SAYISI
Mobilya ve Ev Tekstili 253
Metal Eşya 166
Tekstil 103
İnşaat Yapı Malzemeleri 88
Ambalaj 8
Gıda 133
Plastik 62
Maden 61
Makine Tarım 63
Kimya Sanayi 21
Diğer 308
TOPLAM 1266

Kayseri, İncesu ve Mimarsinan Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü ve Kayseri Serbest Bölgesi A.Ş. dâhil.

Ticaret Odasına kayıtlı 13.420 üye bulunmaktadır. Tohum, hububat ve bakliyat tacirleri, gıda maddeleri ve yiyecek tacirleri, besiciler ve pastırma, sucuk imalatçıları, yapı malzemeleri satıcıları, kumaş satıcıları ve manifaturacılar, sarraf ve kuyumcular, tuhafiye ve konfeksiyon tacirleri, halı ve kilim satıcıları, oto yedek parça ve lastik tacirleri, yün, yapağı ve deri tacirleri, nakliye, bina inşaat müteahhitleri vb. toplam 30 değişik meslek grubunda yer alan bu gerçek ve tüzel kişilerin sayısı Kayseri’de ticari yaşamın canlılığını ve hareketliliğini yansıtmaktadır.

Ticaret:

Şirketler ve Kooperatifler

İlde toplam 9.665 şirket bulunmaktadır. Bunların büyük bölümü iki büyük merkez ilçede toplanmıştır.

Ayrıntılar aşağıdaki tabloda verilmektedir.

Şirketlerin Türlerine Göre Dağılımı

ŞİRKET TÜRLERİ SAYISI
Anonim Şirket 1.455
Limitet Şirket 8.062
Diğer 148
TOPLAM 9.665

İlde 44 adet faal Kooperatif vardır. Bu Kooperatiflere 15.576 kişi ortaktır. Kooperatiflerle ilgili bilgiler aşağıda belirtilmiştir.

Kooperatiflerin Dağılımı:

KOOPERATİFİN TÜRÜ KOOPERATİF SAYISI TOPLAM ÜYE SAYISI
Faal Koop. 44 10.511
Faal Olmayan Koop. 9 269
Terkin Koop. 45 4.796
TOPLAM 98 15.576

Tarım, Hayvancılık, Ormancılık:

İlimiz yüzölçümünün yarısına yakını tarım alanı olarak kullanılmakta bu alanında
%26’sını 1. sınıf, %26’sını 2. sınıf ve %48’ine de 3. sınıf tarımsal alan olarak dağıtabiliriz.

TARIMSAL ALANLARIN İLÇELER BAZINDA SINIFSAL DAĞILIMI
İLÇESİ I. Sınıf II. Sınıf III. Sınıf
(ha) (ha) (ha)
AKKIŞLA 5.266 4.123 7.639
BÜNYAN 22.405 17.573 32.615
DEVELİ 16.829 14.306 31.990
FELÂHİYE 3.113 5.199 11.220
HACILAR 683 581 1.430
İNCESU 3.370 5.880 25.474
KOCASİNAN 25.610 22.206 53.215
MELİKGAZİ 4.098 3.488 8.579
ÖZVATAN 879 1.467 3.163
PINARBAŞI 26.488 56.160 55.639
SARIOĞLAN 17.702 6.840 16.477
SARIZ 3.995 4.438 10.272
TALAS 3.756 3.197 7.865
TOMARZA 12.023 20.040 26.740
YAHYALI 9.916 3.814 5.221
YEŞİLHİSAR 17.866 3.296 26.438
TOPLAM 173.999 179.994 323.977

İlimizde 184 adet Tarımsal Amaçlı Kooperatif, 1 Adet Kooperatif Birliği, 12 adet Üretici Birliği, 3 adet Yetiştirici Birliği faaliyettedir ve toplam üye sayısı 103.063’dür. Ayrıntılı bilgi aşağıdaki tabloda verilmektedir.

İlçe Sulama Koop. Sayısı Tar. Kalk.

Koop.

Sayısı

Su Ürünleri Koop.

Sayısı

Pancar Ekicileri Koop. Sayı Koop. Böl.

Birliği Sayısı

Üretici Birlik Sayısı Yetiştirici Birlik Sayısı
Merkez 13 19 2 1 1 4 3
Akkışla 3 1
Bünyan 9 11 1
Develi 10 11 1
Felâhiye 1 1
Hacılar 1 1
İncesu 5 5 1
Özvatan 1 1
Pınarbaşı 1 11 1 1
Sarız 5
Sarıoğlan 1 6 1
Talas 4 4
Tomarza 4 5
Yahyalı 4 11 1 2
Yeşilhisar 6 6 3
GENEL TOPLAM 60 100 4 1 1 15 3

A.Bitkisel Üretim

İl tarım arazisinin %96,5’inden fazlası tarla alanı olarak kullanılmakta geriye kalan%3,5’lik alan meyve ve sebzelik ile bağlardan oluşmaktadır. Ayrıntılı bilgi aşağıdaki grafikte verilmiştir.

Kayseri İli Tarla Ürünleri Ekiliş ve Verimleri:

İlimizdeki tarla ürünlerinin ekim alanında (da) buğday ve arpa, üretim bazında (ton) şeker
pancarı ilk sıradadır.

KAYSERİ İLİ TARLA ÜRÜNLERİ EKİLİŞ VE VERİMLERİ – 2010
ÜRÜN ADI EKİM ALANI ( Da.) ÜRETİM ( ton)
BUĞDAY 1.669.368 299.769
ARPA 1.350.914 289.358
ASPİR 1.580 495
ŞEKER PANCARI 193.013 929.629
ÇAVDAR 171.542 51.322
YONCA ( Yeşil Ot ) 83.296 301.763
PATATES 47.695 173.533
NOHUT 49.136 5.171
AYÇİÇEĞİ (Çerezlik) 41.709 8.070
MISIR (Silaj, Hasıl) 70.563 336.367
KORUNGA ( Yeşil Ot ) 45.242 44.906
FİĞ (Yeşil Ot ) 50.750 41.282
K.FASÜLYE 17.850 2.827
YULAF (Dane) 17.394 4.480
FİĞ ( Dane ) 7.991 1.161
MISIR ( Dane ) 1.877 1.328
TRİTİKALE 1.843 545
Y.MERCİMEK 1.539 164
SOĞAN (Kuru) 439 395
SARIMSAK (Kuru) 157 124
TOPLAM 3.823,898 2.492.689
KAYSERİ İLİ MEYVECİLİK DURUMU
ÜRÜN ADI MEYVE VEREN
AĞAÇ VE ASMA SAYISI
( Adet )
ÜRETİM
( Ton )
ELMA 1.652.216 127.282
KAYISI 546.650 21.703
ARMUT 33.586 1.162
AYVA 6.683 188
CEVİZ 31.345 1.385
KİRAZ 32.515 1.320
ERİK 20.745 573
VİŞNE 14.463 539
ŞEFTALİ 10.460 262
DUT 10.415 856
BADEM 8.344 69
İĞDE 20.415 65
BAĞ 82.286 55.844

İl sebzecilik durumuna bakıldığında en çok ekim alanının (da) kabak(çerezlik) olduğu görülmektedir.

Üretim bazında (ton) ise domates ilk sıradadır.

KAYSERİ İLİ SEBZECİLİK DURUMU
ÜRÜN ADI EKİM ALANI
(Da.)
ÜRETİM
(ton)
KABAK ( ÇEREZLİK ) 101.706 5.462,00
DOMATES 8.797 33.122,00
KARPUZ 3.079 4.582,00
TAZE FASÜLYE 1.163 1.164,00
KAVUN 922 1.168,00
PATLICAN 909 2.592,00
HIYAR 827 1.569,00
BİBER 542 328,00
DİĞER 2767 1.857,00
TOPLAM 120.712 51.844,00

2005 yılında İlimizde Anadolu Su Havzaları Rehabilitasyon Projesi başlamıştır. Proje 2012 yılına kadar devam edecektir. Proje süresince Kayseri’de 5 mikrohavzada çalışmalar yapılacaktır. Proje kapsamında belirlenen bölgelerde, bölge çiftçilerine çeşitli fidan ve tohum türlerinin dağıtılarak yetiştirilmesi planlanmakta, tarımsal destek sağlanmakta ayrıca arıcılık eğitimi verilmektedir.

Tarım alanlarının sulama bakımından yeterli düzeyde olmaması verimi azaltmaktadır. Toplam tarım arazisinin sadece %13’ü sulanmaktadır. Büyük sulama projelerinin ( Develi II. Merhale, Bahçelik Sarıoğlan, Yamula ) tamamlanması ile birlikte 80.000 ha daha alan sulanarak bu oran %24,8’e yükselecektir.

Arazi Toplulaştırması:

2010 yılında yeterli toprağı bulunmayan ve topraksız çiftçilerin zirai aile işletmeleri kurabilmeleri için Devletin mülkiyetinde bulunan topraklarla topraklandırılmaları amacıyla; Yeşilhisar ilçesine bağlı Musahacılı köyünde topraksız ve az topraklı çiftçilerden hak sahibi olarak tespit edilenlere, Bakanlar Kurulunca belirlenen “Norm” dâhilinde 4 yılı ödemesiz 10 eşit taksitle 10 yılda faizsiz olarak 296 çifçiye 8.339 (da) arazi dağıtımı yapılmıştır. Kocahacılı köyü arazi toplulaştırma projesi öncesi ve sonraki durum aşağıda gösterilmiştir.

Köyün Adı Proje Öncesi Arazi Miktarı (Da) Mülakata Sayısı Mülakata Katılım Oranı Proje Sonrası
İşletme Sayısı Parsel sayısı Ortalama Parsel Büyüklüğü (Da) Parsel Sayısı Ort. Parsel Büyüklüğü (Da) Değişim Oranı (%)
Kocahacılı 569 1,673 5.74 9,604.00 505 89 398 24.13 76.21

Arazi Toplulaştirilmasi Ile Ilgili Olarak Ilimizde Biten ve 2011 Yilinda Gerçekleştirilecek Projeler

Çatak Projesi:

İlimiz Sultansazlığının kurumaya yüz tutması sebebi ile Çatak Projesi planlanmış, Çevre Amaçlı Tarımsal Arazilerin Korunması Programını Tercih Eden Üreticilerin Desteklenmesine ve Bu Üreticilere Teknik Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik 15.11.2005 tarih ve 25994 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Çatak Projesi ile Sultansazlığı koruma alanındaki toprak yapının, bitki örtüsünün ve suyunun korunması, bölgede yetiştirilen ve en fazla su tüketen ürünler yerine alternatif olarak çevreye uygun daha az su tüketen ürünler seçilmesi, sulama sistemlerinin de değiştirilmesi (damla sulama) ile birlikte bölgedeki çiftçilerimizin mevcut üretimini yaptıkları ürünlerin gelirinden en az o kadar veya daha fazla gelir elde edebilecekleri ürünlere yönlendirilmesi ve desteklenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca bilhassa koruma alanlarında belirli bir süre
üretimden vazgeçen çiftçilere tazminat ödemesi planlanmıştır.

Develi İlçemize bağlı Sindelihöyük, Çayırözü, Soysallı ve Karacaören , Yahyalı İlçemize bağlı İlyaslı, Çubuklu, Yerköy, Kocahacılı, Kopçu, Yuları, Ağcaşar, Senirköy ve Mustafabeyli ile Yeşilhisar İlçelerimize bağlı Ovaçiftlik, Yeşilova, Musahacılı, Kovalı, Kuşçu, İçmece, Kayadibi ve Çadırkaya yerleşim birimlerindeki üreticilerden uygun görülen program uygulamalarını 3 yıl süre ile yerine getirenlere dekar başına kategorilere göre 30 TL,60 TL ve 135 TL hibe şeklinde destekleme yapılmaktadır.

Üreticilere yapılacak destekleme 3 kategoride uygulanmaktadır.

1) Birinci kategori: Tek yıllık bitkilerin üretildiği alanlarda minimum toprak işlemeli tarımın yapılması.

2) İkinci kategori: Toprak ve su yapısının korunması ile erozyonun önlenmesi amacıyla; setleme, canlı veya cansız perdeleme, taş toplama, drenaj, jips uygulaması, malçlama, ahır veya çiftlik gübresi, yeşil gübreleme uygulaması, aşırı otlatmanın engellenmesi, çok yıllık buğdaygiller veya yonca hariç baklagiller ile alanı kaplama gibi tedbirlerden en az ikisinin birlikte yapılması veya bu tedbirlerin en az biriyle birlikte arazinin boş bırakılması uygulaması.

3) Üçüncü kategori: Aşağıda belirtilen çevre dostu tarım teknikleri ve kültürel uygulamalardan en az iki veya daha fazlasının tekniğine uygun bir şekilde tatbik edilmesi.

a) Su kullanımını asgariye indirecek uygun basınçlı sulama sistemlerinden birinin kullanılması,
b) Çevreye duyarlı bir şekilde kontrollü ilaç ve gübre kullanımı,
c) Organik tarım veya iyi tarım uygulamaları.

2009-2010 Yılları Çatak Projesi Uygulama Alanları ve Destekleme Tutarları:

Kategorilere Göre Uygulama Alanları Destekleme Tutarları (TL)
İlçe Adı I.Kategori II. Kategori Toplam
İşletme Sayısı Alan (Da) İşletme Sayısı Alan(Da) İşletme Sayısı Alan(Da)
Develi 75 2.264,958 19 2.503,277 93 4.768,235 473.839,89
Yeşilhisar 116 3.507,277 116 3.507,277 473.482,57
Yahyalı 89 1.842,926 89 1.842,926 248.795,10
Melikgazi 1 20,197 1 20,197 2.726,60
TOPLAM 75 2.264,958 225 7.873,677 299 10.138,635 1.198.844,16

2011 Yılında ilave 1.862 Da. Alanda uygulanacaktır. Projeye başvuruların alınmasına ve arazi kontrollerine devam edilmektedir

B. Hayvancılık

Kayseri’nin hayvancılık sektörüne ait ayrıntılı bilgi aşağıda verilmiştir. Bu tabloya göre İlde
en fazla küçükbaş hayvancılığı yapılmaktadır. Ayrıca kümes hayvancılığı ve arıcılıkdagelişim göstermektedir.

Kayseri İli Hayvancılık Durumu
Küçükbaş Hayvan Varlığı Adet
Koyun (Yerli) 334.617 Baş
Keçi (Kıl) 42.932 Baş
Toplam 377.549 Baş
Büyükbaş Hayvan Varlığı Adet
Sığır ( Saf ) 87.727 Baş
Sığır ( Melez ) 101.420 Baş
Sığır ( Yerli ) 29.990 Baş
Manda 2.633 Baş
Toplam 221.770 Baş
Tek Tırnaklılar Adet
At 652 Baş
Katır 212 Baş
Eşek 3.898 Baş
Toplam 4.762 Baş
Kümes Hayvanları Varlığı Adet
Yumurta Tavuğu 3.238.910 Adet
Broiler 537.850 Adet
Hindi 7.304 Adet
Ördek 2.005 Adet
Kaz 2.597 Adet
Toplam 3.788.666 Adet
Arıcılık (Kovan) Adet
Karakovan Sayısı 831 Adet
Fenni Kovan Sayısı 37.580 Adet
Toplam 38.411 Adet

İlde 43 su ürünleri işletmesi vardır. Bunların 43 tanesi faal durumdadır. Yıllık üretim kapasitesi 14.580 ton ve yıllık üretim miktarı 4.661 tondur.

Kayseri merkez ve ilçelerinde 74 adet serbest veteriner muayenehanesi, 2 adet poliklinik mevcuttur ve denetimleri periyodik olarak yapılmaktadır.

İlimiz genelinde 244 kayıtlı arıcıya ilave olarak yeni arıcılarımızın Türkvet ve AKS kayıtları devam etmektedir. 2011/26 tebliğ gereği arı yetiştiriciliğin desteklenmesi kapsamında başvuruda bulunan 200 adet yerli ve gezginci arı yetiştiriciliğin desteklenmesi kapsamında başvurular devam etmektedir. Yaklaşık 240 adet gezginci arıcılarımıza arıcılık yönetmeliği çerçevesinde yerleştirme işlemleri yapılmıştır.

İlimizde toplam etlik tavuk işletme sayısı 72, faal kümes sayısı 80 adettir. Yumurta işletmesi 68,kümes sayısı 128 adettir ve faal durumdadır. Ayrıca 1 adet damızlık işletmesi mevcuttur. İlk altı ay içerisinde 2 adet kuluçkahane işletmesine sağlık sertifikası,1 adet damızlık işletmesine sağlık sertifikası verilmiştir. Her altı ayda bir kontrolleri yapılarak Etlik Merkez Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü raporuna göre sağlık sertifikası yenilenmektedir. Raporu olumsuz çıkması durumunda faaliyetine izin verilmemekte ve gerekli tedbirlerin alınması istenmektedir.

İlk altı ayda yumurta ihracatı 153.065.040 adet olarak gerçekleşmiştir.

Orman:

Kayseri, orman yönünden oldukça fakir durumdadır. Burhaniye dâhil toplam 135.827 ha orman ve fundalık alanı mevcuttur. Orman ve fundalık alanlar il yüzölçümünün % 8’ini oluşturmaktadır. İlimizde oldukça düşük olan bu oranın 1988 yılında uygulamaya konulan Kayseri Yeşil Kuşak Projesi ile yükseltilmesi amaçlanmıştır. Bu proje kapsamında Erciyes Dağı etekleri, Yılanlı Dağı, Ali Dağı ve civarı, organize sanayi bölgesi, Boğazköprü mevkii ve Hisarcık civarının ağaçlandırılma çalışmaları yapılmıştır.

Ormanlık Alanların Dağılımı:

Ormanlık Saha (Ha) Ormansız Saha Genel Saha
Bölge Verimli Bozuk Toplam Toplam (Ha) Toplam(Ha)
Burhaniye 5.977,0 10.127,5 16.104,5 14.375,5 30.480,0
Develi 6.082,5 25.739,5 31.822,0 479.657,5 511.479,5
Kayseri 2.160,0 7.674,5 9.834,5 471.492,5 481.327,0
Pınarbaşı 2.952,0 21.791,0 24.743,0 570.855,0 595.598,0
Yahyalı 5.268,0 23.046,0 28.314,0 104.088,0 132.402,0
TOPLAM 22.439,5 88.378,5 110.818,0 1.640.468,5 1.751.286,5

İlimizde 1975-1993 yılları arasında 6.343 ha alan, 1994-2006 yılları arasında ise 2.991 ha alan olmak üzere toplam 9.334 ha 2006-2009 alanda ağaçlandırma çalışmaları yapılmıştır. Ağaçlandırma yapılan bu toplam alana bakıldığında, gelecekte il geneli orman yüzölçümüne % 8 dolayında bir katkı sağladığı görülecektir.

İlimizde 2003-2006 yılları arasında ağaçlandırma haricinde erozyon kontrol ve mera ıslah projeleri gerçekleştirilmiştir. Bu alan toplamda 6.815 ha yapmaktadır. Böylece İl genelinde 25.041 ha lık proje alanının 16.149 ha lık kısmında ağaçlandırma, erozyon kontrol ve ıslah projeleri gerçekleşmiştir.

2008-2012 yıllarını kapsayan 5 yıllık plan dâhilinde, Çevre ve Orman Bakanlığımızca 2010 yılı için ilimize verilen 5.550 Ha.5 yıl içinde de 28.150 Ha. alanda Ağaçlandırma, Erozyon Kontrolü, Rehabilitasyon ve Mera Islahı olmak üzere çalışma programı verilmiştir. 2008 yılında 6.231 Ha 2009 yılında 6.360 Ha ve 2010 yılında ise gerçekleşme 6.995 Ha olarak programların üzerinde gerçekleşmiştir.

Ayrıca Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği kapsamında, İlimizde eksikliği görülen fidan üretimi çalışmalarının artırılabilmesi ve bütün kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve halkımızın fidan ihtiyacını karşılamak amacıyla şehir merkezinde 60.000 m² alana kurulan Orman Fidanlığında 3 Milyon Adet fidan üretim çalışmaları devam etmektedir.

Madencilik:

İlimizde önemli maden rezervi bulunmaktadır. Maden cinsleri aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Kayseri’de Bulunan Madenler:

MADEN CİNSİ

YER

Alüminyum

Sarız

Kurşun-Çinko

Yahyalı

Çinko

Yahyalı (Celal Dağı)

Demir

Yahyalı

Alçıtaşı

Akkışla

Çimento Hammaddesi

Bünyan

Kaolen

Felahiye (Badanalık Mevkii)

Pomza

Develi, Talas, Tomarza

Tuğla-Kiremit Hammaddesi

Develi

Linyit

Pınarbaşı,Sarıoğlan, Yeşilhisar

Diyatomit

Kocasinan (Hırka köy)

Krom

Pınarbaşı

Güzel Sanatlar:

1979 yılında kurulan galeri bir süre İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü’nün şu anda Faaliyet sürdürdüğü binada hizmet vermiş olup. 1980 yılından 1982 yılının 19 Aralık tarihine kadar Yeraltı çarşısında bir dükkânda faaliyet göstermiştir.19 Aralık 1982 yılında Atatürk Konağına taşınmış olup halen bu binada hizmetlerini sürdürmektedir.

1993 yılında (Resim, Heykel, Müzik Bilimleri, Sinema Televizyon, Seramik ve Sahne Sanatları Bölümleri açılmak üzere) kurulan Fakülte, 1994 yılında Resim ve Heykel Bölümlerine öğrenci alarak öğretime başlamıştır. 1995-1996 eğitim-öğretim yılında da Müzik Bilimleri ve Sinema Televizyon Bölümlerine öğrenci alınmıştır.

Fakülte; Resim, Heykel ve Müzik Bilimleri Bölümlerine Özel Yetenek Sınavı (ÖZYS) ile Sinema- Televizyon Bölümüne ise ÖSYM Merkezi Yerleştirme ile öğrenci almaktadır. Özel Yetenek Sınavı’nın şartları ve sınav tarihi her yıl öğretim döneminin sonunda basın- yayın organları kanalıyla duyurulmaktadır.

Her yıl Resim ve Müzik Bilimleri Bölümlerine 15’er, Heykel Bölümüne 10 öğrenci ve Sinema- Televizyon Bölümüne de 20 öğrenci alınmaktadır.

1943 yılından bu yana hizmet vermektedir. Şehir Tiyatrosu; Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmiştir. Sanatçı soyunma odaları, sahne, oturma koltukları, ses ve ışık sistemleri, asma tavan ve duvar kaplamaları ile zemin kat fuayesi yenilenmiştir.

El Sanatları:

Turistik süs eşyası olarak tahta çubuk ve kumaştan yapılmıştır. Köy halkının geçim kaynağı olan Soğanlı Bebekleri, pul ve payetlerle renklendirilmiştir. Kumaştan yapılan bebekler tamamen yörenin özelliğini taşımaktadır.

Kayseri yöresi kilimleri, Anadolu’da dokunan kilimlerin birçoğu ile aynı özellikleri taşımakla birlikte, kendine has bir yapıya sahiptir. Kullanılan motifler; çinide, mermerde, oymacılıkta hatta tezhipte kullanılan motiflerle benzerlik gösterir.

Kilimde kullanılan dokuma tel gereği olarak motifler, köşeli geometrik biçime dönüşmüştür. Diğer yöre kilimlerine bakıldığında dokuyan kişilerin sabır ve yeteneklerine hayran kalmamak mümkün değildir.

Yaygı, perde ve çuval olmak üzere dokunan kilimler daha sonra kullandıkları yere göre isimlendirilirler.

Kayseri yöresinin ünlü Sarız ve Yahyalı kilimleri kendine has özellikleriyle, Çubuklu, İbikli, Papatyalı, Nalçalı, Sandıklı, Kırkbudak, Kalaycı, Yusuflar, Yörük ve Avşar kilimleri olarak adlandırılırlar.

Kayseri ve çevresinde dokunan halılar, Türk halı sanatının önemli bir bölümünü oluşturur. Kayseri halıları, Bünyan ve Yahyalı halıları olarak iki bölümde karşımıza çıkmaktadır. Bu halılar, incelikleri yanında geleneksel motiflerin sürdürülmesi açısından da halı dokuma sanatının gelişimini belgeleyen eserlerdir.

Bünyan halısının çözgüsü pamuk olup, dokusu yün ve floştur. Yaygın olarak doğal renkler, beyaz, siyah, gri, mor renkler kullanılır.
Zeminler kırmızı, mavi ve lacivert tonlarındadır. Minder, yastık, taban, sedir halıları olarak boylarına göre sınıflandırılır.

Yahyalı halılarını Bünyan halılarından ayıran en önemli özellik hem çözgüsünün hem de dokuma ipinin yün olmasıdır. Geometrik motifler ve çiçek motiflerinin kullanılması, iplerin tamamen kök boya ile renklendirilmesi de Yahyalı halılarının ayı bir özelliğidir.

Yahyalı halıları desen özelliklerine göre, kemerli, göbekli, mihraplı, dabazlı ve iç göbek olarak sınıflandırılır. Bordürler 3 veya 4 olabilir. Geometrik motiflerin kullanıldığı Yahyalı halılarına ait desenlerin 16.yy. başlarına kadar dayandığı anlaşılmaktadır.

Kullanıldıkça değerleri artan Kayseri halıları çok yaygın olarak dokunmaktadır.

Kayseri’de el sanatları son derecede gelişmiş olup çeşit zenginliğine de sahiptir. Bunlar; halıcılık, kilimcilik, taş işlemeciliği, ahşap oymacılığı, demircilik ve kadınların yaptıkları dantel, işleme, makrame, mekik oyaları, iğne oyaları gibi işlerdir.

Giyim-Kuşam:

Şehir Kadınları:

Bir kısım kadınlar maddi imkânlarına göre şal – ipekli – basma – pazen vesaire gibi kumaşlardan mamul, göğsü kapalı, parmak yakalı, kolları uzun ve tasmalı düz veya rübalı uzun entari giyerler, bellerine şal veya dokuma kuşak bağlarlardı.

Genç ve ihtiyarlar başlarına yazma yemeni, yazma başörtü ve dölbent (tülbent) örterler ve bunları sallayıp, başları üzerine atarak uçları aşağı sarkardı.

Kışın üzerine boy hırkaları, ayaklarına iskarpin mes giyerlerdi.

Gençler, başlarına (tepelik) tabir ettikleri kadife veya ipekli kumaştan mamul fes şeklindeki hotoz gibi (altın veya eski gümüş paralar) ve her nevi tezyinat ile süslü başlık giyerlerdi.

Köylü kadınları servetine göre her nevi kumaştan mamul üç parçalı entari başlarına yazma yemeni yapık (bürgü) tabir ettikleri beyaz tülbent örterlerdi.

Bunlarda da başlarına tepelik fes koymak âdeti vardı.

Köylüler:

Yaz mevsiminde üç etek entari üzerine yerli bezden mamul beyaz (Ak) tabir ettikleri cekete uygun bir elbise kışın ise şalvar, genellikle yerli mamulâttan pamuklu mintan ve aba giyerlerdi. İhtiyarları başlarına fes üzerine yeşil-beyaz sarık, gençleri fes veya keçe külah üzerine abani veya yazma yemeni, yapık sararlardı.

İlmiye Sınıfı:

Elfi şalvar – şal kuşak – önü açık kavuşturma mintan giyer, cebe cebe Fes üzerine beyaz yeşil sarık sararlardı.

Esnaf Sınıfı:

Esnaf çırakları: Esnaf çırakları ile yoksul halk yerli bezden mamul şalvar, bir kısmı don üzerine Aydın bezinden mamul gömlek giyer, başlarındaki keçe külah üzerine “yapık” tabir ettikleri yazma yemen sararlar.

Geleneksel Yemekler:

Pastırmanın adının bastırma olduğu söylenir. Bu isim Hun Türkleri’ne dayanmaktadır. Hun Türkleri sefere çıkarken tuzlanıp güneşte kurutulan etleri, sucuğun bağırsak içinde korunduğu gibi ince bir deri ya da zar içinde atın eğerinin iki yanına bağlar, sarkıtırlarmış. Binicinin bacakları altında sıkışıp kıvama gelen etler uzun süre dayanır, gerektiğinde bir parça kesip bu etten yerlermiş. Bu gelenek yüz yıllar boyunca devam etmiş.

“Etler kemiğinden ayrılır, basdırma olacak kısımlar çıkarılır. Bastırmalık etler bıçakla delinip buralara kaya tuzu yerleştirilip leğenlere istif edilir.

Ertesi gün çıkan su dökülüp etler bir güzel yıkanır. Tuzu iyice temizlenince üst üste dizilir üzerine ağırlık konur ve suyunun çıkması sağlanır. Buna denge koyma denir. (Bu durum “Yekte yavrum yekte, bastırmalar denkte” şeklinde türkülere de girmiştir.) 2-3 gün sonra etler yine yıkanır ve sergilere asılıp güneşte kurutulur. Daha sonra çemene yatırılarak hazır hale gelir.

Pastırma Çeşitleri:

Pastırma çeşitleri olarak ise Sırt, kuşgömü, kenar mehle, eğrice, omuz, dilme, şekerpare, kürek, kapak, döş, etek, bacak, ortabez, kavrama, meme, kelle, kanlıbez, arkabas ve tütünlük bunlardan bazıları. Bu çeşitli pastırmalardan sırt öncelikli sırada yer alıyor. Ardından kuşgömü ve sonra da kenar (dilme) geliyor. Sırtın uç kısmı olan tütünlük denilen yerinden yapılanın beylere layık olduğu söyleniyor. Bir hayvandan 1 kilo tütünlük ya çıkıyor ya çıkmıyor… Şekil olarak gösterişsiz olan Kuşgömü tüm pastırmaların tadını taşır; dil ile damak arasında eriyiverir yerken.

Kayseri’de yoğun olarak Gesi beldesinde yetişmektedir. Kartopu bitkisi olarak da bilinir.

Gilaboru; 30-40 tanesi top top bir arada olan yeşil mercimek büyüklüğünde üzüm gibi yuvarlak bir meyvedir. Sonbahara doğru kızarmaya başlar. Ekim ayında toplanıp yıkanır ve çömleklere basılır. Su eklenip loş bir yerde muhafaza edilir ve kışın çıkarılarak tanesi yenir.

Suyu sıkılıp içilebilir. Hafif ekşimsi, kendine özgü farklı bir lezzeti olan gilaborunun böbrek hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir.

Özlü undan horantaya göre (aile efradı) biraz tuz atılarak bir bezi (yumruk büyüklüğünde hamur topağı) veya 2 bezi hamur yoğrulur, un özlü değilse 1 yumurta kırılabilir. Hamur yumuşak olmamalı, aksine berk (katı) olmalıdır. Hamur yoğrulup üzerine temiz bir örtü örtülerek 15-20 dakika dinlenmeye bırakılır.

Bu arada hamurun az veya çok olmasına göre ayarlanacak olan mantı eti hazırlanmalıdır. Normal bir bezi hamur için 150- 200 gram et (kıyma) yeterlidir. Eskiden eve gelen parça etin yağsız kısmından mantılık ayrılırdı. Et kütüğünde, önce ince ince kıyılan soğan, üzerine, tuzu ve kırmızıbiberi serpilerek satırla iyice ezilinceye kadar dövülür, üzerine eti ilave edilerek, macun haline gelinceye kadar satırla vurmak suretiyle hazırlanırdı. Şimdi yağsız kıyma üzerine soğan, çırpıp (doğrayıp) tuzu biberi atılarak, tahta üzerinde büyükçe bir bıçakla dövmek suretiyle (karıştırılıp bıçağı üstten çabuk çabuk, tıkır tıkır, dikine vurmak) hazırlanır daha sonra da bir tabağa alınır.

Dinlenen hamur, ekmek tahtası veya düz bir yerde oklava ile her tarafı eşit kalınlıkta olmak üzere açılır. Yapışmaması için uğrası (un) atılmalıdır. Hamurun kalınlığı 1 ila 1,2 mm civarında olmalıdır. Hamur açıldıktan sonra üzerine hafif uğra serpilerek oklavaya yeniden sarılır. Oklava bir ucundan çekilerek çıkarılır. 1-15 cm eninde bıçakla kesilip, uzun şerit haline getirilir. Hamur şeritleri sündürülmeden (uzayıp inceltilmeden) üst üste ve biraz yana kaydırılarak, istif edilip bıçakla kare şeklinde kesilir. Pek az yamuk (söbe) kesilirse, doldururken kolaylık sağlanmış olur. Hazırlanan hamur tahtanın bir ucuna çekilir veya bir tepsinin kenarına alınır. Gaysalanmaması (kurumaması) için üzeri örtü ile kapatılır.

Mantının doldurulması beceri isteyen bir iştir. Alışınca kolay olur. Hamurdan tane tane alınır, içine alabildiği kadar (küçük nohut tanesi iriliğinde) hazırlanan etten konularak her iki elin baş ve işaret parmakları arasında uçları birleştirerek, hafifçe yapışmak suretiyle tutturulur. Uçların tam uç uca gelmeden biraz yanlarda kalması gerekmektedir. Bu suretle mantının biraz uzunca (söbe) doldurulması sağlanmış olur. Bazı evlerde hamuru çok küçük kesilerek ufak ufak doldurulur. (Kaşığa 40 mantı sığacak şekilde olduğu söylenirse de biraz mubalağalı olmaktadır).

Bazı evlerde ise biraz daha iri doldurularak (güb güb etli torba yoğurtlu) ağız zevkine göre mantı pişirmek mümkündü. Tabii iri mantının doldurulması hanımlar için daha kolay olacaktır. Mantı doldurulurken hamur ve et parmaklar arasında sıkılıp ezilmemelidir. Mantının doldurulma işlemi tamamlanınca, hemen pişirilmeyecekse, birbirine yapışmaması için, tahtaya veya bir tepsiye mümkün olduğu kadar üst üste gelmeyecek şekilde yayılır ve üzeri bir örtü ile örtülerek, tozlanmasına, kurumasına meydan verilmeden muhafaza edilir.

Pişirilirken mantının miktarına göre münasip bir tencere veya tavaya, kafi miktarda su konulup kaynatılır. Su, süzülüp atılacak kadar çok olmalıdır. Bir miktar tuz atıldıktan sonra kaynayan suya mantı karıştırılarak ve birbirine yapışmasına meydan verilmeden atılır. Mantı kaynarken suyu köpüklenir ve taşar. Bunu önlemek için başında beklemek, kaşıkla suyu savrularak ve ateşi azaltılarak pişirmeye devam etmek gerekmektedir. Aksi halde taşıp ocağı söndüreceği gibi, etrafın da kirlenmesine neden olacaktır. 4-5 dakika kaynayan mantı morluğunu kaybeder ve ağarır (beyazlaşır). Hamur kokusu, un kokusu da kaybolur. Ancak kıvamından fazla kaynatılırsa hamur özünü kaybeder, yumuşar ve dağılmaya başlar. Pişen mantıyı ateşten indirip, bir bardak kadar soğuk su dökülerek (cansuyu) karıştırılır. 10-15 saniye sonra mantı dibe çöker. Suyun fazlası süzülerek (mantı pek az sulu olmalıdır) bir tepsiye alınır.

Ufak bir tavaya mantı miktarına göre yağ konularak (eskiden kuyruk veya tereyağı kullanılırdı) hafifçe duman çıkıncaya kadar ısıtılır. Bir miktarı mantının üzerinde gezdirilir. Bu esnada yanmış yağ su ile temas edince cos-cıs şeklinde ses çıkarmalıdır. Yani bu devreye gelinceye kadar ısıtılmalıdır. Tavadaki yağa önce biraz kırmızıbiber atılıp, sonra istenildiği miktarda (yarım kaşık-1 kaşık) salça ilave edilerek karıştırılır. Mantının suyundan 3-4 kaşık ilave edilip yine karıştırılır, mantı üzerinde gezdirilerek, tahta kaşıkla mantı karıştırılır. Salçalı biberli yağın her yere eşit dağılması sağlanır. Üzerine sarımsaklı yoğurt, isteğe göre sumak ekilir.

Eskiden yer sofrası kurulur, ekmek tahtası üzerine tepsi konularak etrafına, kaşık ve ekmek sıralanır, yere oturularak aile reisinin yemeğe başlaması ile yenilirdi. Şimdi ise ayrı ayrı tabaklara servis yapılıp, herkes istediği kadar yoğurt ve sumak ekerek (kaşıkla üzerine gezdirerek) masada yenilmektedir.

Börekaşı (Böraşı):

Aynı hamur ve etten bu sefer hamurun kare kare kesilerek ve eti konduktan sonra, hamurun dört ucu bir araya getirilip, hafifçe uçlarından sıkılmak suretiyle doldurulması halinde börekaşı doldurulmuş olur. Çorba gibi naneli, salçalı ve yağlı olarak pişirilip, üzerine yaz aylarında varsa koruk ekşisi, limon ilave edilerek yenir.

Mantı az çok değişik şekillerle diğer yörelerde de yapılmakta ise de Kayseri mantısı olarak meşhur olan yemek, anlatılan şekilde yapılır. Mantı doldurulurken sokak komşuları birbirine yardım eder. Akşamdan bir tabak (eskiden kalaylı bakır tabaklarla) mantı gönderilmek suretiyle yardım eden komşuya ikram edilirdi. Hele emzikli (çocuk emziren) komşuya, yardım etmemiş olsa bile mutlaka gönderilirdi. Şimdi hala bağ komşuları bu âdeti sürdürüyor.

Etli mantının eti hazırlanırken, reyhan çiçeğinin yapraklarından bir kaç tane kıyılıp ete karıştırılırsa çok daha güzel ve kokulu olur. Ancak bunu her mevsimde bulabilmek mümkün olmadığından reyhan genelde yaz aylarında kullanılabilir.

Tepsi Mantısı:

Etli mantıda olduğu gibi istenirse 1 yumurta kırılarak hazırlanan hamur tahta üzerinde veya düz bir yerde 1 veya 1,5 mm kalınlığında her tarafı aynı kalınlıkta olmak üzere açılır. Uğrası (unu) az atılmamalıdır. Kıvamına gelince un serpilip oklavaya sarılır (dolanır). Oklava bir tarafından çekilerek çıkarılır. Hamur 2×2 cm. ebadında dilim dilim kesilerek yine kareler elde edilir.

Kesilen kareler bir tepsiye veya tahtanın kenarına alınıp kurumaması için (gaysalanmaması) üzerine hamur örtüsü örtülür. Örtünün altından azar azar çıkartılarak, köşelerden bükülmek suretiyle çanak şeklinde doldurulur. Veya ucu bir araya getirilerek sıkılır. Kenarları parmak ucuyla açılarak, 4 gözlü, ufak bir tuzluk biçiminde doldurulup, içine yağ sürülmüş bir tavaya veya bir tepsiye sık sık dizilir.

Tavaya dizilme işlemi tamamlanınca, hafif ateşte, tepsi çevrile çevrile kızartılır. Mantıların arada bir kontrol edilerek yanmaması ve iyice kızarmasına dikkat edilmelidir.

Hamur dinlenirken bir tencereye 1-2 baş soğan ufak ufak doğranır. Biraz yağ ilave edilerek tuz atılır ve pembeleşinceye kadar kızartılır. Üzerine 100-150 gram kıyma konularak, arzuya göre kırmızıbiber de ilave edilerek kavrulur. (Eskiden daha önce kavrulup çömleğe basılmış hazır kıyma konurdu). Salçası da konularak azar azar su ilave edilir. (Suyunu iyi ayarlamak gerekir. Zira fazla ya da az olmaması gerekir). Kıyma suda 15-20 dakika pişirilip suyu lezzetlendirilmelidir.

Kızartılan mantılar kaynamakta olan kıymalı suya atılır, tava veya tepsi ocağa konularak kıymalı, soğanlı sıcak su üzerine dökülerek 5-6 dakika pişirilir. Sof raya getirilerek tabaklara servis yapılır. Üstüne sarımsaklı yoğurt ilave edilerek yenilirdi.

Peynir Mantısı (Prov Mantısı):

Tepsi mantısında olduğu gibi hazırlanan hamur 3-4 cm parçalar halinde kesilir. Üzeri hamur örtüsü ile örtülerek gaysalanmasına meydan verilmez.

Hamurun az veya çok olmasına göre 1 ila 2 baş soğan ince ince ve küçük küçük doğranır (çentilir). Üzerine tuz ve arzuya göre acı veya tatlı tuz biberden biraz atılır. 150-200 gram kadar peynir ilave edilerek iyice karıştırılır ve ezilir. Peynir tuzlu ise tuz atılmamalıdır. Soğanlı peynirden fındık kadar veya hamurun küçük büyük kesilmesine göre uygun miktarda alınarak hamurun ortasına konulur. Köşeli olarak üst üste getirilip, kenarları hafifçe bastırılarak kapatılır. Mantı dolduğunda muska şeklini almalıdır.

Bir tepsinin veya iki kulplu tavanın tabanına 2-3 kaşık yağ konularak her tarafına yayılır. Evde genç kız veya yardımcı biri varsa onlar tarafından doldurulan mantılar bu tavaya sıkca dizilir. Dizme işlemi tamamlanınca orta ateşte kızartılmaya başlanır. Çatal veya bıçağın ucuyla mantılar kaldırılarak kızarıp kızarmadığına bakılmalıdır. Tepsinin her yerindeki mantılar sıra ile ateşin üstüne getirilerek kızartma işlemi tamamlanınca, tava sallanarak mantıların karışması sağlanır. Biraz da öbür tarafları kızartılır, mantıların birbirine yapışmasına meydan verme den, bir tencerede kaynatılan suya dökülerek 5-6 dakika pişirilir. Kaynayan su yarım litre veya bir litre olarak mantı miktarına göre ayarlanmalıdır. Sonradan süzülmeyeceğinden çok fazla olmamalıdır. Başlangıçta az konulursa, duruma göre sonradan kaynar sudan ilave etmek mümkündür. Kaynarken yeteri kadar salça ilave edilir ve tuzu ayarlanarak pişip pişmediği kontrol edildikten sonra sofraya getirilir.

Yağ Mantısı:

600 ila 700 gram una bir yumurta kırılır. Tuz, hamur mayası, istenirse 2 ila 3 kaşık yoğurt, 1-2 kaşık zeytinyağı ilave edilerek, mümkün mertebe yumuşak olacak şekilde yoğrulur. Zeytinyağı ilave edildiğinde mantı daha gevrek ve lezzetli olur. Hamurun yumuşaklığı ele ve tahtaya yapışmayacak kıvamda olmalıdır. Hamurun üzeri iyice kapatılarak ekşimesi için ılık bir yere bırakılıp 2-3 saat kadar kabarıncaya kadar dinlendirilir.

Mantı kıymasının hazırlanması:

200 ila 230 gram çifte çekilmiş kıyma, üzerine tuz, kırmızıbiber ilave edilir. Bir demet maydanoz ayıklanıp çok ince kıyıldıktan sonra kıyma ile iyice karıştırılır.

Mantının yapılması (Doldurulması):

Düz ekmek tahtası, masa veya mutfak fayansı üzerine bolca un (uğra) serpilerek, kıvamını bulmuş hamurun tamamı üzerine yayılır. Elle düzgün hale getirilirken, üstüne de bol uğra serpmelidir. Hamur bir oklava veya merdane ile 3 mm kadar kalınlıkta düzgün olarak açılır. Hamur ele veya tahtaya yapışmamalıdır. Hamur 7-8 cm kare olacak şekilde bıçakla parçalara ayrılır. Ortasına kıyma konulur. Kıyma en az fındık iriliğinde olmalıdır. Hepsinin kıyması konulduktan sonra, artarsa paylaştırılır. Bu arada hamur hafif kabarmaya başlayacaktır. Kıymalı hamurdan bir parça sol ele alınır, sağ elle hamurun kenarlarından, kıymanın tepesine doğru sündürülerek birleştirilir. 7-8 defa bu işlem tekrarlanarak kıymanın üstü kapatılır. Ancak bu işlem düzgün ve açmış bir gül görüntüsü verecek şekilde yapılmalıdır. Kuşgözü kadar ufak bir açıklık bırakılırsa, kızartırken içinin de iyi pişmesi için uygun olur. Mantılar doldurulduktan sonra kızartılacaktır. Bunun için de derince bir kaba 3 cm yüksekliği olacak şekilde sıvı yağ konulmalıdır. (Zeytinyağı-Ayçiçek yağı-Mısırözü yağı). Kap 6-7 mantıyı alabilecek büyüklükte olmalıdır. Daha geniş olursa fazla yağ kullanılması gerektiği gibi, kızartma işi de güçleşebilir.

Mantının kızartılacağı tava veya küçük bir tencere, yanmakta olan ocağa konur. Mantı kızartılmak üzere atılmadan önce yağ iyice ısınmalıdır. Hafifçe buharlaşmaya başlayınca 6-7 mantı tavaya konur. Kenarlarında yer varsa 1-2 tane daha ilave edilebilir. Ateşin harareti mantıyı çabuk kavurup, yakacak kadar çok olmayacağı gibi, hamurun uzun müddet yağda kalıp, kurumasına, içinin hamur olmasına da meydan vermeyecek kadar az olmamalıdır. Eğer uygun ve kıvamında mayalanmışsa, yağa atılan mantılar hemen kabaracak ve 2-3 misli büyüyecektir. Tencereye yağı, mantılar yağdan yüksekte durabilecek seviyede konulmalıdır. Ters çevirerek yeteri kadar kızartılan mantı, ağzı kapaklı bir tencerede biriktirilir. Bu suretle kendi buharıyla yumuşaması sağlanmış olur.

Mantıların hepsi kızartılıp tencereye alındıktan sonra, ufak bir kaba iki kaşık kadar salça konulur. Biraz zeytinyağı veya mantının kızartıldığı yağdan ilave edilerek ateşte 2-3 dakika bir fincan kadar su ile birlikte pişirilerek salçası ha zırlanır. İstenirse salçaya su ilave etmeden önce, birazda kırmızıbiber katılabilir.

Tabaklara alınan mantılar, üzerine daha önceden hazırlanmış olan sarımsaklı yoğurt ve salça ekilerek (kaşıkla üzerine gezdirilerek ilave edilmesi) servis yapılır.

Hamur Yemekleri:

Ekmek

Kayseri sofrasında ekmek başköşeyi işgal etmekte ve çok tüketilmektedir. Ekmek eskiden evde yapılır ve ekmek satın almak ayıp sayılırdı. Memuriyet, askerlik gibi sebeplerle Kayseri’de bulunanlar fırın ekmeği (somun) yerlerdi.

Fırın Ekmeği

Her mahallede bir fırın bulunurdu. Çoğu kez mescitle birlikte yapılır ve mahallenin malı sayılırdı. Fırıncılar nesilden nesile buralarda mahallenin ihtiyaçlarını karşılarlardı. Akşam hamur ilanine (leğen) yeteri kadar un konulup, tuzu mayası (maya, mayalı hamurdan maya kabına bir miktar konularak normal sıcaklıkta muhafaza edilmesiyle elde edilirdi) suyu ilave edildikten sonra orta sertlikte yoğrulması ile ekmek hamuru yapılır, üstü temiz bir örtü ile örtülerek, hava soğuksa iyice kapatılarak ekşimeye bırakılırdı. Hanımlar, tecrübe ile sabah namazı vaktine kadar kıvamında ekşiyecek şekilde ayarlarlardı.

Evin erkeği (herifi) veya (deli kanlısı) oğlu sabah erkenden içi hamur dolu leğeni omuzuna alıp fırına götürürdü. Hamur orada sıraya girer ve sırası gelen, kalınca uzun pide şeklinde pişirilip soğumak üzere tereğe dizilir soğuyunca fırında çalışan çırak (şeet) tarafından evlere götürülürdü. Şeede ekmeğin baş tarafından koparılarak bahşiş olarak verilirdi. İstenirse, ustaya söylenerek ince bir “çörek” pide attırılır sabah kahvaltısında yenilirdi. Evde ekmek, ekmek kazanına doldurularak üstü örtülür ve 3-4 gün evin ihtiyacını karşılardı.

Bazlama

Bağlarda fırın olmadığından ekmek evde pişirilirdi. Hamur ekşiyince özel olarak evin dışında yan tarafında yapılan geniş bir ocağa ekmek sacı konur, altına gazel, ot, kâğıt parçaları atılarak yakılırdı. Saç ısınınca, tahta üzerinde yumruk büyüklüğündeki hamurlar yuvarlak şekilde ve 5-6 mm kalınlığında oklava ile açılır, sonra saç üzerine konularak, sık sık çevirip ters yüz ederek pişirilirdi. İstenirse hamurdan biraz artırılıp, peynirli, hakırdaklı v.s, yapılırdı. Ufak ufak pişirilen çörekler, çocukları çok sevindirirdi. Taze bazlamadan (sıcak sıcak) birer tane yakın komşulara vermek adetti.

Ekmek pişirilirken bilhassa ilk pişirilen bazlamalar, sacın aşırı sıcak olması nedeniyle yanabilirdi. Sonra ayarlanır ve ekmeğin düzgün pişmesi sağlanırdı.

“Er (herif, evin erkeği) düzeldi ömür bitti, sac düzeldi hamur bitti” deyimi bunun için söylenirdi.

Tandır Ekmeği:

Eski evlerden bazılarında kalın duvara gömülü ocaklık içerisin de diğer ocakların yanında 30-40 santim çapında ve 50-60 santim derinliğinde tandır ocakları yapılırdı. Kenarları taş veya tuğla ile örülü olup, üstü ateş toprağı ile muntazam şekilde sıvanır, en altta hava alması için yeteri kadar genişlikte delik bırakılırdı.

Civar köylerde ise tandır toprak içine eşilerek yapılır ve yan tarafından hava deliği (künk) yapılarak ocağın oksijen alması sağlanırdı. Tandır ekmeğinin pişmesi çok beceri isteyen bir işti. Yıllardan beri Kayseri’de tandır ekmeği pişirilmediği gibi, köylerde de pek azalmış, marifetli usta hanımlar kalmamıştır.

Hamuru aynen bazlama hamuru gibi yoğrulur, ekşiyip kıvamına gelinceye kadar tandır yakılarak iyice ısıtılırdı.

Yakacak olarak çalı-çırpı, odun parçası, ot-çöp, hatta samanla karıştırılmış koyun-keçi gıgısı (dışkı) dahi kullanılırdı. Tandır yanmakta iken üzerine uzatılan yassı demirler (hecirget) üzerine su kazanı konularak su ısıtıldığı gibi, ihtiyaca göre yemek tencereleri konularak bir veya bir kaç çeşit yemek de pişirilirdi.

Tandırın üzerindeki kaplar alındıktan sonra kontrol edilir, ateş fazla ise üzeri küllenir ve istenilen sıcaklık elde edilince, hamur bazlama gibi açılarak ortasından ikiye bölünür, elle düzeltilip, bir yüzü su ile ıslatılarak (yapışması için) ıslak yüzü tandırın duvarına yapıştırılırdı.’Tandır dolunca üzeri kapatılarak ekmeğin pişmesi beklenirdi. Eğer kaza ile hamur ateşin üzeri ne düşmüş ise öyle bırakılır (küt düştü) sonra diğerleriyle birlikte alınır, külü temizlenirdi.

Artan hamur ikinci defa tandıra konur, ateş azalmışsa bir sapa (kösseği) ile külü karıştırılarak ateşin artması (gıjgırması) sağlanırdı.

Yufka:

Yufka, daha çok Ramazan’dan bir kaç gün önce pişirilerek üst üste istif edilir ve sahurda yufka böreği için hazırlanmış olurdu.

Normal ekmeklik hamur, yumruk büyüklüğünde beziler alınarak biriktirilir ve 1 mm kadar kalınlıkta yufkalar açılarak, oklavanın üstünde, kıvamında ısıtılmış sac üzerine serilerek ve eğri ağaç denilen ince özel bir tahta parçası ile ters yüz edilip, icabında pişmemiş olan kenar kısımları sacın sıcak yerine, ortasına getirilerek benek benek pişmesi sağlanırdı.

Sıcak yufkanın içerisine özellikle çömlek peyniri konularak dürüm yapılır ve iştahla yenilirdi.

Kap, Kacak:

Eskiden naylondan imal edilmiş mutfak malzemesi yoktu. Porselen çeşitleri de pek nadir olarak ve daha çok zengin evlerinde bulunurdu. Her evde dövme bakırdan yapılmış, bu gün artık antikalaşan kaplar, tabaklar vardı.

Bakırcılık ayrı bir sanat ve beceri isteyen zor bir işti. İlk olarak bakır, atölyelerde dökümhaneler de, işe göre tabakalar haline getirilir, daha sonra bakırcı ustaları tarafından kullanılarak bakır eşyalar imal edilirdi.

Dökümhanelerde özel olarak yapılmış ocaklarda bakır madeni eritilir, büyüklü küçüklü özel kalıplara doldurularak 10-20 cm çapında ve 1, 2, 3 cm. kalınlığında yuvarlak bakır tabakalar elde edilirdi. Ocakda meşe kömürü, kök kömürü yakılır, genç çırak, sağlam kereste ve deriden imal edilen, çerkez mızıkası gibi açılıp kapanan körük adı verilen aletle, ocağa ihtiyaç nispetinde hava verir (üfürür), hararetin bakırın ergime noktasına kadar çıkmasını sağlarlardı. Yeteri kadar bakır tabakaları hazırladıktan sonra, bunları döverek ince levhalar haline getirirlerdi.

Bu sefer ocağa birer ikişer tabaka bakır konur, bunlar erimeden kırmızı kor haline gelinceye kadar ısıtılırdı. Ustalar özel yapılmış bir, birbuçuk metre uzunluğunda, makas gibi açılıp kapanan ve maşa vazifesi yapan (Avutlu kıskaç, düz kıskaç denilen) aletlerle bu levhaları alır, büyük bir örs (demir-çelikten yapılmış, bakır levhaların üzerine konulup dövüldüğü araç) üzerine alınıp sağ ve sol elde bulunan kısaçlarla tutularak, 4- 5 kalfanın, tek taraflı balyoza benzeyen bir buçuk, iki kilo ağırlığında çekiç adı verilen aletlerle bu tabakalar dövülür, çapı büyültülerek, istenilen inceliğe getirilmesi sağlanırdı.

Kalfalar büyük bir ustalıkla, bir metre kadar uzunlukta sapı olan çekiçlerini aşağıdan arkaya doğru savurup yukarıda daire çizerek muntazam aralıklarla ve arkadaşlarının çekiçlerine temas etmeden (tak, tak, tak sesleri) bakır levhaya vururlar, bu işlem defalarca tekrarlanırdı. Elde edilen bakır levhaların kenarları büyük bir makasla kesilerek düzeltilir, bakırcılara gönderilirdi. Bu levhalara ‘taban’ adı verilirdi.

Bu atölyelerden bir tanesi Düvenönü’nden Katıroğlu Camii’ne doğru gelirken solda idi.

Dökümhanelerde elde edilen levhalar her işte ve eşyanın her yerinde kullanılmaz, İngiltere’den ithal edilen 100×200 cm ebadın da 1, 2, 3 mm kalınlığındaki saç levhalarla birlikte kullanılarak imalat yapılırdı.

Bakırcılar Çarşısı, Kazancılar Caddesi’nin odalarına doğru, kale surlarından 30-40 metre kadar mesafede, Kapalıçarşı girişinde idi. Burada 20-25 dükkân vardı.

Bunlar da diğer sanatkarlar gibi, Osman Kavuncunun Belediye Başkanlığı döneminde 1966 yılının Ekim ayında “Eski Sanayi”ye toplu olarak nakledilmişler ve sanatlarını orada sürdürmüşlerdir.

Ailelerin zenginliği, aile nüfusunun az ve çok olmasına göre (horanta) kap kacak adedinin çeşidi değişirdi. Yemek yenilmesinde ve yemek servisinde kullanılan kaplar şunlardı:

Bebesaan, saan, çıtçıdı, tırtıklı saan, kapaklı saan, kapaklı, langari, kapaklı langari, kevgir, kepçe, çömçe, kayık saan, kayık langari, boy boy tepsi, sini, kazan, küçük leğen (ilançe), hamur ilani (hamur karmada kullanılan leğen), şirilani (pekmez yapılırken, şıranın kaynatildığı leğen) bulunurdu. Su kabı olarak ibrik (ıprık) güğüm yapılır, abdest alınırken kullanılan küçük abdest ilani, çamaşır yıkamada kullanılan çamaşır ilani olurdu. Daha çok çamaşır yıkarken veya pekmez kaynatırken kullanılan 30-40 cm sapı bulunan saplı taslar;
1,5-2 litre su alacak şekil de yapılır, kuplu bardaklar (maşdafa) maya kabı gibi ufak kaplar da yapılırdı.

Küçük kapların içi ve dışı kalayla kaplanır (kalaylanır) büyük kapların ise sadece iç kısmı kalaylanırdı. Bakır zamanla oksitlenip (Bakırsülfat) zehirli madde oluşturduğundan (bakır çalığı- cengar çalığı) kalaylanmamış kablara konulan yemekler zehirlenirdi.

Ağaç ve Tahtadan Yapılmış Malzemeler ve Diğerleri:

Bunlardan ekmek tahtası, hamur tahtası, yerden 25-30 cm. yüksekliği olan, eğilmemesi düzlüğünü muhafaza edebilmesi için iyi kurutulmuş sağlam tahtadan yapılan, masaya benzeyen 50-100 cm çapında, daire şeklinde yapılırdı. Kalınlığı 1-15 cm olup, uzunlamasına konulan iki tahta ayak üzerine oturtulurdu Hamur açmak için çeşitli uzunluk ve kalınlıkta (bir kalem gibi) düzgün oklavalar kullanılırdı.

Et kütüğü ise çürüğü olmayan, tercihen meşe ağacından kesilmiş, 30-40 cm yüksekliğinde, 30-35 cm çapında düzgün ve çatlamadan kurutulan ağaçlardı.

Et dövmek için tahta veya demir saplı çelikten yapılmış satırlar bulunurdu. Boy boy bıçak alınırdı. Eskiden fabrikasyon bıçak olmayıp “bıçakçı” adı verilen ustalar tarafından imal edilirdi.

Demir kaşık ve çatal kullanılması yaygınlaşmaya başlamış ve eskiden kullanılan tahta kaşıklar yavaş yavaş ortadan çekilmiştir. Tahta kaşık daha çok Konyadan gelirdi. Ve armut ağacından yapılan kaşık makbul sayılırdı.

Bazı evlerde 50-50 cm boyunda, tabanı 25 ila 30 santim eninde yukarı doğru genişleyen tahtadan yapılmış çaman teknesi bulunurdu. Bastırma bunun içinde çamana (çemen) yatırılırdı. Her evde daha çok bağda kullanılan çeşitli büyüklükte yapılmış ekmek sacı bulunurdu. 2-3 mm’lik saçdan, ortalama 50- cm çapında daire şeklinde ve büyük bir kürenin kesiti gibi bombeli olarak yapılır, yufka, şebit, bazlama, katmer gibi yiyecekler üzerinde pişirilirdi.

Topraktan imar edilmiş su testisi (küçük su testisi-gırmıçça), çanaklar, boy boy peynir çömleği, salça çömleği, kıyma çömleği, reçel çömleği ve turşu küpü, gilaburu küpü, su küpü, pekmez küpü, havuç küpü gibi bilhassa Avanos’tan imal edilen malzemelerle, kaplar kullanılırdı.

Camii-Kebir civarında bulunan çıkrıkçıların imal ettiği tahta tuzluklar iki göz olup, bir gözüne tuz, bir gözüne kırmızıbiber konulurdu. Üstünde, sürgü görevi yapan tahtadan bir kapağı olur, bazıları tutabilmek için, ortadan saplı yapılırdı. Yine buralarda, dibi yuvarlak geniş bir bardağa benzeyen tahtadan sarımsak döveci yapılır, uygun büyüklükteki ağaç sapıyla çerisine konulan sarımsak, tuz atılarak ezilirdi.

Sarımsak dövecinin 30-40 cm yüksekliğinde sağlam ağaçtan (umumiyetle ceviz ağacından) işlemeli ve süslü olarak yapılanına dübek denilir, döveci demirden yapılırdı. Bunlar da istenildiği kadar incelikte kahve dövülürdü. Sarımsak dövecine benzeyen bakır ve pirinç alaşımından yapılmış olanına havan denilir, bunda da daha sert yiyecekler ezilirdi. Kahve kavurmak için sacdan yapılmış, ufak bir tavayı andıran kahve tavası, kavrulmuş kahve tanelerini öğütmek için de ufak el değirmenleri olurdu. Yufka pişirilirken kullanılan ince uzun tahtaya eğri-ağaç denilirdi.

15-20 cm yükseklikte 1 cm kalınlıkta, bir çember gibi bükülerek uçları birleştirilen tahta kenarların (kasnak) tabanına ince bağırsak ipliğinden 3-4 mm çapında göz göz örülmüş parça geçirilerek yapılan (gozellerde) buğday fasulya gibi iri taneli ürünler elenir ve temizlenirdi. Bunun ince ufak gözenekli olanına “kalbur” denilir, daha küçük ve telden, çok ince gözenekli alanına ince elek, tel örgüsü biraz daha kalın gözenekli olanına un eleği denilir, ihtiyaca göre un elenirken bunlar kullanılırdı.

Kayseri Mutfağı:

Kayseri’ nin zengin bir mutfak kültürü vardır. Kayseri adıyla adeta özdeşleşmiş olan pastırma ve sucuğun ünü yurtdışına taşmıştır. Nefis yemek çeşitleri arasında mantı’ nın özel bir yeri vardır. Günlük sofaraların dışında, ziyafetlerde ve düğünlerde çok özel yemekler hazırlanır. Geleneksel yaşam tarzının sürdürüldüğü dönemlerde, beslenme ve tüketim alışkanlıkları günümüzden farklıydı. Kent yaşamının insanlara sunduğu olanaklar şüphesizki bu alışkanlıkları ve beslenme biçimini değişime uğratmıştır. Ancak Kayseri’ nin yöresel yemekleri bu değişimden etkilenmeden geleneksel tat ve lezzetlerle sofraları süslemeye devam etmektedir.

Kayseri mutfağı ağırlıklı olara unlu ve etli besinlerden oluşur. Ünü herkesçe bilinen ve mantı bunların en gözdeleridir. Araştırmalara göre 36 değişik çeşit mantı pişirilmektedir. Bunların arasında en yaygın olanı etli mantıdır. Üzerine sarmısaklı yoğurt ve sumak ekilerek nefis bir yemek halini alır.

Evlerde en çok tüketilen ve halk arasında “aşmakarna ” tabir edilen yiyecek türü kesme çorba, erişte ve makarnadan oluşur. Pişirilirken baharatla zenginleştirilen çorba çok lezzetlidir Makarnasıda mantıya benzer yöntemle pişirilir. Unlu yiyeceklerden bir diğeri su böreğidir. Arabaşı ise hem yapılması hem de yenilmesi marifet isteyen bir yemektir. Oldukça fazla biber ve limonlu olarak hazırlanmış olan tavuk etli çorba, belirli bir kıvamda hazırlanmış ve soğutulmuş hamur ile içilir.

Pastırma ve sucuk sofralarda aranan ve sevilen lezzetli ve Kayseriyle özdeşleşmiş gıda maddeleridir. Ünleri Türkiye sınırlarını aşmış Dünyaca bilinmektedirler.

Pehli, sulu köfte, pirinçli köfte saç kebabı, fırınağzı, karın mumbar, yağbari, pöç, kovalama, üzüm yemeği etli ve yumurtalı yemeklerin en ünlüleridir.

Tatlılar ise zengin bir çeşide sahiptir; Açma baklava, oklava baklava, güllü baklava, kamış baklava, fincan ağzı, nevzine, un helvası, telteli,dut pekmezi, aside, incir dolması Kayseri sofralarını süsleyen tatlılardır.

Müzeler:

İlde beş önemli müze vardır. Bunlar Arkeoloji, Etnografya, Tıp Tarihi Müzesi, Kent Müzesi ve Atatürk Müzesidir.

Müzelerde 19.393 adet sikke, 117 adet tablet, 266 adet mühür ve mühür baskısı, 84 adet arşiv vesikası, 8840 adet arkeolojik, 2270 adet etnoğrafik olmak üzere toplam 30.970 adet eser mevcuttur. Arkeoloji Müzesi, 1929 yılında Hunat Medresesi’nde açılmış ve 1969 yılında Melikgazi İlçesinde Gültepe Mahallesi’nde bulunan bugünkü binasına taşınmıştır.

Etnografya müzesi, 1983 yılında Hunat Medresesi’nin içinde açılmıştır. Toplam 2270 adet eserin yer aldığı Müze, 1998 yılında Atatürkevi’nin karşısındaki Güpgüpoğlu Konağına taşınmıştır.

Tıp Tarihi müzesi, Selçuklu sultanı İkinci Kılıçaslan’ın kızı Gevher Nesibe Sultanın vasiyeti üzerine kardeşi Gıyaseddin Keyhusrev tarafından 1205 yılında Anadolu’nun ve Avrupa’nın ilk tıp okulu ve hastanesi olarak yaptırılmıştır. Bugün müze olarak kullanılmaktadır. Bu müzede ilaç yapımında kullanılan aletler, reçetelerden örnekler, tıbbi kitap ve dokümanlarla, çeşitli tıbbi araç-gereçler ve hasta ile akıl hastalarını iyileştirici çeşitli mekanları içeren odalar yer almaktadır.

Kent Müzesi, Kayseri Fuar alanı içerisinde bulunmaktadır. Hayırsever Kadir HAS’ın katkıları ile Büyükşehir belediyesi tarafından yaptırılmıştır. Bu müzede elektronik ortamda sunulan görsel ve işitsel görüntülere yer verilmektedir. Aynı müzede Mimarsinanın eserleri de elektronik ortamda izleyicilere sunulmaktadır.

Atatürk müzesi ise Atatürkevi’nde bulunmaktadır. Bu müzede mumdan yaptırılmış Atatürk heykeli ile Atatürk’ün milli mücadeledeki resimleri sergilenmektedir.

1929 yılında. Selçuklu eseri Hunat Hatun Medresesi’nde hizmete açılan müzenin yetersiz hale gelmesi nedeniyle Gültepe Parkı yanında açılan yeni müze binası 1969 yılında ziyarete açılmıştır.

Müzedeki eserler kronolojik bir sıra dâhilinde teşhir ve tanzim edilmişlerdir. Sergilenen eserlerin büyük bir bölümünü Kültepe kazısında ele geçen eserler, satın alma, hibe veya müsadere yolu ile çevreden toplanan eserler oluşturmaktadır.

Müzeye girişte sol tarafta yer alan iki vitrinde Eski Tunç Çağının boyalı ve boyasız, tek renkli seramikleri sergilenmektedir.

1. Salonda teşhir edilen tekli veya ikili, üçlü mermer idoller, çağının bereket tanrıçalarını temsil etmektedir.

1. büyük salonda, Asur Ticaret Kolonileri devrine ait eserlerle aynı salonda Hitit devrinin muhtelif eserleri sergilenmektedir.

1. Salonun dar güney cephesinde, Geç Hitit devrine ait taşlan yapılmış Kululu Kral Heykeli, Sfenks başı, Çiftlik Kitabesi, Aslan Tanrı Kabartması, salonun önemli eserlerini oluşturmaktadır.

Helenistlik, Roma ve Bizans çağının eserleri, Müzenin II. küçük salonunda sergilenmiştir.

Müze salonları dışında, Müze bahçe ve revaklarında iri boy taş eserler, mezar stelleri ve iri boy erzak küpleri sergilenmektedir.

Şehir içinde Cumhuriyet Mahallesi’ndedir. Mevcut evlerin en eskisi ve iyi muhafaza edilenidir. Bu ev haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölümdür. 1419-1497 tarihleri arasında yapılmaya başlanan bu evin, XVIII. yüzyıla kadar bölüm bölüm yapıldığı anlaşılmaktadır İlk yapıldığında üç mahali; sofa, harem adası ve toganası bulunmaktaydı.

Bina sağlam ve güzel bir görünüşe sahiptir. Bazı odalarda sedef kakmalar, tavana kadar uzanan ahşap, işleme ve desenlerle süslü bölümler vardır.

Güpgüpoğlu Konağı’nın onarımı bitmiş olup; 18 Mayıs 1995 tarihinde, Müzeler Haftası kutlama programı içinde “Müze Ev” olarak açılışı yapılmıştır.

Kadir Has Kültür Merkezi kompleksinin ilk bölümü olarak hizmete giren Kent ve Mimarsinan Müzesi 6 kattan oluşuyor.

Bilgi merkezi hüviyetindeki zemin ve birinci katında digital ekranlar, maketler, prodüksiyonlar ve kiosklarla Kayseri Kenti ve Mimarsinan ile ilgili bilgiler izleyicilere sunuluyor.

Fuar Alanı’na yaptırılan Kent ve Mimarsinan Müzesi binasında ayrıca, kafeterya, restaurant, seyir terası ve idare katı bulunuyor.

Sosyal-kültürel alanda önemli bir boşluğu dolduracak olan tesis, farklı estetik yapısı ile de dikkat çekici.

Kayseri Esnaf Odaları Birliği tarafından tefriş edilerek müzeye dönüştürülmüştür. Türkiye’nin ilk ve tek Esnaf ve Sanatkârlar Müzesi’ dir.

Kütüphaneler:

İl merkezi ve ilçelerde İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne bağlı olarak toplam 25 kütüphane mevcuttur. Bu kütüphanelerde 310.729 adet kitap bulunmakta olup, 452.826 okuyucu yararlanmıştır. Ayrıca Büyükşehir Belediyesinin 6, Melikgazi Belediyesinin 4 olmak üzere toplam 10 kütüphane daha bulunmaktadır.

2006 yılında İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne bağlı kütüphanelerdeki kitap sayıları ve okuyucu sayıları EK 6’deki 19 nolu tabloda verilmektedir.

İl Merkezinde 9, ilçelerde 16 olmak üzere Müdürlüğümüze bağlı toplam 25 adet kütüphane mevcuttur.

Kapuzbaşı Şelaleleri, Hacer Ormanı, Yedigöller:

Yahyalı İlçesi’ne yaklaşık 80 Km uzaklıkta bulunan Hacer Ormanları 18 bin hektar alanı kapsamakta ve Yahyalı Orman İşletme Müdürlüğüne bağlı ormanlardır.

Orta Toroslar üzerinde bulunan Demirkazık dağının güney ve doğuya uzanan kolları üzerinde yer alan bu ormanlar, Zamantı Irmağı istikametine uzanan 600-2000 m rakımlarında sürekli kar mıntıkası halindedir.

Yedi göller adı ile bilinen mevkide irili ufaklı yedi adet göl bulunmaktadır. Yahyalı’ya 80 km uzaklıkta bulunan bu göllerin en büyüğü Direk gölüdür. 3150 m rakımda yer alan göllerin derinliği bilinmemekle beraber, bu göller kar ve buzul suları ile beslenmektedir.

Yedi göllerden yaklaşık 10 km doğuda bulunan Soğukpınar ise 1700 m rakıma sahiptir. Buradaki ormanlık alan ise 687 Ha civarındadır.

Kapuzbaşı şelalelerinin bulunduğu mevkii ile Soğukpınar arası 18 km’dir. Kapuzbaşı şelaleleri, Yahyalı ilçesinin Küçükçakır köyünün kuzeyinde bulunan Ensenin tepesinde yer almaktadır. Yahyalı’ya 55-65 km uzaklıktadır ve ulaşım iki ayrı yoldan sağlanmaktadır. Yollardan birisi Yahyalı-Dikme-Çamlıca-Ulupınar-Kapuzbaşı güzergâhıdır. Bu yol 65 km’dir. Diğeri ise Yahyalı-Dikme-Delialiuşağı-Yeşilköy-Balcıçakırı-Kapuzbaşı güzergâhıdır. Bu yol ise 55 km’dir.

Kapuzbaşı şelaleleri irtifa akışı itibariyle Uganda’da bulunan Victoria çağlayanı (100 m) hariç, ABD’de bulunan Niagara’dan (55 m), Finlandiya’da bulunan İmatra’dan (25 m), Erzurum’daki Tortum’dan (50 m), Antalya’da bulunan Düden’den (25 m) ve Manavgat’tan (5 m) daha büyüktür. Şelalelerin aktığı yerin rakımı 700 m’dir. Aladağ’ın zirvelerinde bulunan kar ve buzul suları ile beslenmektedir.

Yeşilköye 3 km uzaklıkta ziyaret mevkiindeki şelaleler ise Antalya Düden şelalesi ile benzerlik göstermektedir. Zamantı Irmağı’nın iki yanında ve ırmağın üzerini kapatan tabii bir köprünün baş kısmında yer alan bu şelalelerin büyüğü 20 m, küçüğü ise 10 m yüksekliğindedir.

Konaklama Tesisleri:

İlimizde Turizm İşletme Belgeli 13 adet konaklama Tesisi bulunmaktadır. Bunların yatak kapasitesi toplamı 1.672’dir. 3 adet Turizm Yatırım Belgeli Tesisin toplam yatak kapasitesi ise 159’dur.

İlimizde Turistik İşletme Belgeli; 5 lokanta ve bir kafeterya faaliyet göstermektedir. 28 adet Seyahat Acentesi faaliyet göstermektedir. Bunların 16’sı A grubu, 7’si A grubu şube, 3’ü B grubu,1 B grubu şube, 1’i C grubudur.

İlimizi ziyaret eden yerli ve yabancı turist sayıları aşağıda gösterilmiştir.

Yılı Yerli Turist Değişim (%) Yabancı Turist Değişim (%) TOPLAM Değişim (%)
2003 198.847 -12 35.854 -24 234.701 -14
2004 215.800 9 45.500 35 261.300 11

Turizm İşletme Belgeli Oteller

OTELİN ADI YILDIZ ODA YATAK
HİLTON 5 228 469
GRAND ERAS 4 100 210
ALMER 3 75 164
BENT 3 40 80
ÇAPARİ 3 44 90
ÇIRAĞAN 3 52 98
ACE 1 10 22
ERCİYES GRAND ERAS 3 55 110
AYATA 3 37 74
ALTINSARAY 2 30 66
HATTAT 2 64 128
KLÂS 2 30 55
TOPLAM: 12 818 1.672

TURİZM YATIRIM BELGELİ OTELLER

OTELİN ADI

YILDIZ

ODA

YATAK

ERCİYES KARDELEN

2

24

54

ERCİYES ALMER

2

26

52

LİFOS

2

29

53

TOPLAM (3 ADET)

79

159

ERCİYES KAYAK MERKEZİNDEKİ DİNLENME TESİSLERİ

ODA SAYISI YATAK SAYISI
KAYAK EVİ 40 120
D.S.İ 43 207
T.C.K 37 96
YAPI İŞLERİ 36 98
P.T.T 17 68
K.K.K 21 45
JANDARMA 23 50
TOPLAM (7 ADET) 217 684

Sultan Sazlığı:

Sultan Sazlığı Milli Parkı Develi – Yahyalı – Yeşilhisar İlçelerinin oluşturduğu üçgen içerisinde yer almakta olup; Develi ilçesine 35 Km, Yahyalı İlçesine 24 Km., Yeşilhisar İlçesine 18 Km. uzaklıkta olup Kayseri’ye 90 Km. uzaklıktadır.

Sultan Sazlığı’nın tatlı ve tuzlu su ekosistemini bir arada barındıran ve nadir bir sulak alan olması, Avrupa Konseyi tarafından nesli tehlike altında olduğu belirlenen global tehdit altındaki türler başta olmak üzere 130.000 civarında su kuşunun bu alanda bulunması ve toplam olarak da 301 kuş türüne sahip olması nedeniyle 1994 yılında 17.200 Ha.’lık alan RAMSAR Alanı olarak ilan edilmiştir.

27.02.2006 tarih ve 2006/10122 sayılı kararı ile Sultan Sazlığı’nın koruma statüsü 2873 sayılı Milli Parklar Kanuna göre Milli Park olarak değiştirilmiş ve 17 Mart 2006 tarih ve 26111 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 24.523 Ha. alan Sultan Sazlığı Milli Parkı olarak ilan edilmiştir.

Sultan Sazlığı, İç Anadolu step ekosistemi içerisinde kapalı bir havzada yer alan hem ulusal hem de uluslar arası öneme sahip bir Sulak Alan’dır. Sultan Sazlığı’ndaki sulak alan ekosisteminin nadir olarak bir arada bulunan tatlı ve tuzlu su ekosistemini bünyesinde barındırması ise bu alanın ekolojik önemini daha da artırmaktadır. Tatlı ve tuzlu su ekosisteminin etrafında ise tuzcul çayır ve meralar hâkimdir.

Birden fazla ekosistemin bir arada bulunması ise bu alandaki biyolojik çeşitliliğin zenginleşmesindeki en önemli faktörlerden birisini oluşturmaktadır

Sultan Sazlığı’nın farklı ekosistem ve habitatları bir arada sahip olması, birçok fauna (hayvan) türüne üreme, konaklama ve beslenme imkanı sunmaktadır

Fauna zenginliği içerisinde Kuş türlerinin Sultan Sazlığı için ayrı bir önemi bulunmaktadır. Çünkü Sultan Sazlığı, her yıl Afrika-Avrupa-Asya arasında göç eden göçmen kuşlar tarafından kullanılan ve ülkemizden geçen iki önemli ana kuş göç yolunun kesişim noktasında bulunmasının yanında sahip olduğu ekosistem çeşitliliği ile kuşlar için farklı kuluçka, beslenme, üreme, konaklama ve sığınma yeri sağlaması sebebiyle fauna içerisinde en zengin tür çeşitliliğine sahip kuşlardır.

Sultan Sazlığı’ndaki ekosistem özelliklerinin ideale yakın olduğu dönemlerde, Sultan Sazlığı ve çevresinde 600.000 su kuşunu görmek mümkündür.

Sultan Sazlığı’nda bu zamana kadar yapılan kuş sayım sonuçlarına göre maksimum 301 kuş türü sayılmıştır.

Tuz Gölü:

Tuzla Gölü, İç Anadolu da insanoğlunun olumsuz etkilerinden kısmen kurtulmayı başaran tek tuzlu göldür. Göl (25-35 km2) Kayserinin 40 km. kuzeydoğusunda bulunan Palas Ovasının (106 km2) bir parçasıdır.

Çöküntü ovası karakterinde olan Palas Ovası, kendisini çevreleyen Kırkkız ve Işıl Tepesi, Göztepe ve Elmalı Dağı gibi önemli yükseltiler nedeniyle kapalı havza olma özelliğindedir.

Ovanın batısında yer alan göl, kuzey-güney yönünde, ince uzun bir görünüme sahiptir. Gölün önemli su kaynaklarını göle doğudan giren Değirmen deresi, güneydoğusunda Yertaşpınar, güneyinden giren Körpınar, Başpınar ve Soğukpınar oluşturur.

Yer altı, yağmur ve kar sularının yanı sıra, gölün doğusunda bulunan ıslak çayır alanlarının taşkın suları ise gölü besleyen diğer su kaynaklarıdır. Kuzeyinde bir set gibi duran tepeleriyle, Kızılırmak Nehrinden ayrılan Tuzla Gölünün çevresinde, sazlıklar, ıslak çayırlar, tuzcul bitki bozkırları, mera ve tarım arazileri yer alır.

Yaz aylarında yağışın azalmasına ve buharlaşmanın da artmasına bağlı olarak göl alanı daralmakta, suyun içindeki tuz göl kenarında çökelmektedir. Göl suyunun çekildiği alanlarda 10-15 cm kalınlığında tuz tabakası oluşmaktadır.

1993 yılında 1. derece doğal sit alanı ilan edilen Tuzla Gölü, aynı zamanda Türkiye’nin yeni Ramsar alanları listesindedir.

Gölün çevresi M.Ö. II. bin yılın başlarından günümüze, Hititler’den Osmanlı Devletine kadar birçok medeniyetin yerleşim alanı olmuş, göç ve ticaret yollarının önemli kesişim yerlerinden biri olma niteliğini taşımıştır.

Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan göl ve çevresinde, günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış olan Sultanhanı gibi birçok han, kervansaray, cami ve külliye bulunur. Tuzhisar ve Palas beldeleri, Sultanhanı, Karahıdır, Ömürlü, Ömerhacılı ve Üzerlik köyleri bölgenin bu günkü önemli yerleşimleridir.

Sarıoğlan ve Bünyan ilçelerine bağlı olan bu yerleşimlerin toplam nüfusu 13.000’dir.

Küresel ve Ulusal Önemi:

Afrika, Asya ve Avrupa kuş göç yollarının birleşme noktası olan Kayseri; Hürmetçi Sazlığı, Sultansazlığı ve Tuzla Gölü gibi önemli sulak alanlara sahiptir.

Geniş ve farklı ekosistemlerin bir arada bulunmasıyla Tuzla Gölü, zengin bir biyolojik çeşitliliği barındırıyor. Türkiye Kuşları Kırmızı Listesi ve IUCN kırmızı listesine göre nesli tehlike altında olan türler arasında bulunan toy (Otis tarda), büyük cılıbıt (Charadrius leshenaultii), akça cılıbıt (Charadrius alexandrinus), angıt (Tadorna ferruginea), mahmuzlu kızkuşu (Hoplopterus spinosus), küçük kerkenez (Falco naumanni) gibi kuş türlerinden bazıları bölgede göç döneminde görülmekte, bazıları ise bölgede üremektedir.

Bölgeye endemik bir bitki türü olan Işıl lalesini {TuIipa armena Boiss. var lyrica (Baker) Marais} bölgenin kuzey tepelerinde görmek mümkün. Dünyada sadece Sultansazlığında ve Tuzla Gölü’nde bulunan Elymus elongatus (Host) Runemark ise gölün doğu ve kuzey kıyılarına yayılmış durumdadır. Önemli kuş ve bitki türlerinin yanında alaca kokarca (Vormela peregusna), arap tavşanı (Allactaga williamsi), gelengi (Spermophilus xanthoprymnus), tilki (Vulpes vulpes), kurt (Canis lupus) gibi memeli hayvan türlerinin bölgede üremesi ve barınması, bölgenin yaban hayatı için önemini daha da arttırmaktadır.

Erciyes Dağı:

Erciyes’te Kış Turizmi:

Kayseri İl merkezine 25 km uzaklıktaki Erciyes dağının 1800 ile 3 bin metre arası yükseklikleri dağ ve kış turizmi açısından önem arz etmektedir. Erciyes Kayak Merkezi, 19 Nisan 1989 tarih ve 20144 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 23 Mart 1989 tarih ve 89/13900 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “ Sporları Turizm Merkezi” olarak ilan edilmiştir.

Sporları Turizm Merkezinin sağlıklı bir şekilde geliştirilmesi amacıyla altyapı ve üstyapı eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir. Kayak mevsimi 1 Kasım-1 Mayıs tarihleri arasında beş aylık oldukça uzun bir süreyi kapsamaktadır. Kar kalitesi iyidir. Kayak pistleri yüzde 30-10 arasında değişiklik gösteren eğime sahiptir. Çeşitli disiplinlerde kayak yarışmalarına imkân tanımaktadır.

Hâlihazırda, kayak merkezinde, kayak pisti bitiminde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından kiraya verilen Özel ACE Pansiyon (20 yatak) ile 3 yıldızlı Erciyes Grand Eras Oteli (110 yatak), Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün (120 yatak), Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın (satıldı-98 yatak), Silahlı Kuvvetler’in (42 yatak), Posta-Telgraf İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün (60 yatak), Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (satıldı-96 yatak) ve DSİ Genel Müdürlüğü’nün (satıldı-207 yatak) tesisleri bulunmaktadır. Günübirlik tesis olarak Hisarcık Belediyesinin yaptırmış olduğu kafeterya hizmet vermektedir. Ayrıca kayak pisti yakınında, 30.00 metre uzunluğunda 1250 kişi/saat kapasiteli telesiyej, 1500’er metre uzunluğunda 2 teleski ve 3 adet baby-lift mevcuttur. Pistin ilk 1500 metrelik bölümü gece kayağı amacıyla ışıklandırılmıştır.

Sporları Turizm Merkezi, 1993 yılında Turizm Bakanlığınca onaylanan imar planında üç gelişme bölgesine ayrılmıştır. Birinci ve üçüncü gelişme bölgelerinde Kültür ve Turizm Bakanlığınca turizm amaçlı yatırım yapmak üzere parsel tahsisi yapılmıştır.

Erciyes Turizm Merkezi Projesinde yatırımları 5 ana başlıkta toplamak mümkündür.

•Mekanik Sistemler

•Karlama Üniteleri

•Sosyal Tesisler

•Konaklama Tesisleri

•Altyapı Çalışmaları
27.06.2010 tarihinde 15 tesisin temeli atılmış, 22.05.2011 tarihinde ise 18 tesisin daha temeli atılmıştır.

Kamuya ait tesislerden Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, DSİ Genel Müdürlüğü ve Karayolları Genel Müdürlüğüne ait tesisler arsa, bina ve müştemilatları ile birlikte (demirbaşları hariç) “satış” yöntemiyle Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca özelleştirilmiştir. Erciyes Dağında Master Plan sınırları içinde kalan 26 milyon m2’lik mera ve taşlık vasfındaki alanın mülkiyeti, İl Tarım Müdürlüğü ve Milli Emlak Müdürlüğü ile yapılan görüşmeler ve sözleşmeler doğrultusunda, bedeli mukabilinde Büyükşehir Belediyesine geçmiştir. Eylül 2009’da Büyükşehir Belediyesi ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü arasında yapılan protokolle de (Kadir Has Stadyumu, Kongre ve Spor Merkezi ve) Erciyes Dağı’nda bulunan ve Gençlik İl Spor Müdürlüğü’ne ait yaklaşık 25.000 m2’lik alanın devri yapılarak kış turizmi ve kayak sporuna yönelik yeni bir alan daha sağlanmıştır. Proje iki etaptan oluşacaktır; 1. Etap Kayak Altyapısı ve Konaklama olanakları için 110 Milyon €,ikinci etap için 165 Milyon € olmak üzere toplam 275 Milyon € yatırım yapılacaktır.

Proje bitirildiğinde 5000 kişiye istihdam sağlanacak, gecelik konaklama kapasitesi 5000 kişiye çıkarılacak 100 Milyon € doğrudan,100 Miyon € dolaylı gelir sağlanacaktır.

Genel Bilgiler:

3.917 metre yüksekliğe sahip Erciyes Dağı, bulutları delen zirvesi, tepesinden eksik olmayan karı ve insana ilahi duygular sunan azametiyle, Kayseri’nin sembolüdür.

Sönmüş bir “küme volkan” olan dağın, volkanik patlamaları günümüzden 30 milyon yıl önce başlamış. Erciyes’den çıkan küller, rüzgârla kilometrelerce uzaklara taşınmış ve Hasan Dağı ile birlikte, Nevşehir, Ürgüp etrafındaki peri bacalarını oluşturmuş, yüksek kısımları her mevsim karla kaplı olan Erciyes’in kuzeyinde bir kilometre uzunluğunda bir dağ buzulu vardır. Ayrıca dağın doruğunda bulunan Bizans rahiplerinin inzivaya çekildiği mağaralar, aynı zamanda kötü hava koşullarında dağcılar için de birer sığınaktır.

Dağcılık ve Kış Sporları alanında Türkiye’nin belli başlı merkezlerinden biri olan Erciyes, Kayseri’nin 30 km güneyinde yer almaktadır. Erciyes kayak pisti dünyanın en iyi kayak pistlerinden birisidir.

Türkiye’nin en yüksek dağlarından olan Erciyes, Kayseri İli’nin güneybatısında tek bir kütle durumunda yükselmektedir. Erciyes’in doruğu genel görünümü ile bir kubbeyi andırmaktadır. Dağın sel yatakları ile derin biçimde yarılmış, yer yer üst üste kubbelerden ve sırtlardan oluşmuş doruklarında, kabaca doğu-batı doğrultulu bir sağrı uzanmakta ve bu sağrı üzerinde iki tepe bulunmaktadır. Bunlardan biri olan 3917 m. yükseklikteki Büyük Erciyes, aynı zamanda dağın doruğunu oluşturur. İkinci tepeyse bunun batısında yer alan Safrakaya tepesi ya da Küçük Erciyes’tir (2700 m.).

Erciyes Dağı’nın kuzey yamaçlarında, yükseklikleri 2200 ile 2700 m. arasında değişen birçok volkan tepesi sıralanmıştır. Bunların başlıcaları Belaşma, Yılbat, Karasığır, Lifos, Kepez ve Kefelik tepeleridir. Yine dağın bu kesimlerinde, lav akıntılarıyla oluşmuş birtakım kaya yığıntı alanları vardır. Sözkonusu yığıntılar, Peri kartını ve Selim kartını adıyla anılmaktadır. Erciyes dağı kütlesinin doğusunda yükseklikleri 1200-1700 m. arasında değişen başka volkan tepeleri yayılmıştır. Çarıktepe, Arkatepe, Un tepesi, Büyük Kızıltepe, Küçük Kızıltepe gibi kabartıların yer aldığı bu bölgede, asıl kütleden görece ayrı olan iki volkanik dağ daha vardır. Bunlar Ali Dağı (1871 m.) ve Yılanlıdağ’dır (1640 m.). Dağın güney ve batı yamaçlarında da Üçtepe, Evliya Dağı, Uçukdağ, Kırmızıtepe, Göktepe, Bozdağ, At Tepesi, Şeyharslan, Beşparmak, Karasivri, Karnıyarık gibi kartınlar ve tepeler sıralanmıştır. Erciyes Dağı’nın doğusunda yer alan ve dağdan Tekir Yaylası ile ayrılan Koç Dağı ise 2700 m. yüksekliktedir.

Erciyes, III. Zaman ortalarından başlayarak çeşitli dönemlerde etkinlik gösteren, lav ve tüf püskürten eski bir yanardağdır. Bu özelliği ile Erciyes Dağı türlü yaştaki volkanlardan oluşmuş bir küme volkan olarak nitelendirilmektedir. Toros orojenez kuşağı ile İç Anadolu masifleri arasındaki alanda, püskürmelerle ortaya çıkan kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu dağların en önemlisi olan Erciyes, özellikle pontiyen, pliyosen ve pleistosendeki yanardağ püskürmeleri sonucu bir stratovolkan (tabakalı volkan) olarak yükselmiştir. Erciyes Dağı’nda bugünkü ana volkan konisi, bazaltlı lavlarla oluşan eski volkan temelinin, daha sonra kıvamlı andezit lavlarının püskürmesi sırasında iç basınç sonucu parçalanmasıyla açılan çukurda oluşmuştur. Ana doruğun doğusunda, dağı bir yay biçiminde çeviren Koç Dağı’nın eski volkanın kalıntısı olduğu sanılmaktadır. Bu arada dağın püskürmeleri sırasında ortaya çıkan lav, tüf, dışık (cüruf) ve lapilliler (yanardağ çakılı) yaklaşık 100 km. uzaklığa dek yayılmış ve bu volkanik malzemeler, Erciyes Dağı’nın çevresindeki tepe ve platoların buğünkü yapısını belirlemiştir.

Erciyes Dağı üzerinde IV. Zaman’da oluşan buzullar ise aşındırma yoluyla dağın yüksek kesiminde geniş ve derin sirkler (buz yalakları) ortaya çıkarmıştır. Dağda, 3000-3500 m. arası yükselti kuşağında yer alan bu 8 buz yalağından birinin geniş bölümünde bir buzul bulunmaktadır. Boyu 700 m, eni ise yaklaşık 200 m. olan bu buzulun kalınlığı 20 ile 50 m. arasında değişmektedir.

Bu buzul devrinden sonra da Erciyes’te yeniden yanmalar belirmiş, bu dönemdeki püskürmeler sınırlı ve daha küçük ölçüde, dağın kenarlarındaki yarıklardan, çoğu kiremit renkli cüruflar püskürtülmüş, böylece Büyük Kızıltepe, Küçük Kızıltepe gibi nisbeten ufak çapta koniler oluşmuştur. Böyle küçük püskürmeler günümüzden 2000 yıl öncesine kadar da görülmüş olmalı ki, Miladın başlarında coğrafyacı Strabo, eserinde Kayseri şehri yakınındaki ateş çukurlarından geceleyin fışkırdığı görülen alevlerden söz etmiştir. Bu Erciyes’in son faaliyeti olmuştur. Günümüzde Erciyes, sönmüş bir genç volkan dağı olarak, 3916 m. yüksekliği, heybetli görünüşü, 1100 km2yi geçen alanı, çevresine canlılık veren varlığı ile bölgenin bir tabiat zenginliğidir.

Erciyes’in yer aldığı bölgenin doğal bitki örtüsü bozkırdır. Ancak, bu bölgenin kimi kesimlerinde yer yer çalılıklar ve nemli yerlerde meyve, kavak ve söğüt ağaçları da görülmektedir. Erciyes’te 1500-1600 metreye dek çıkan bozkır bitki örtüsü, yerini daha sonra 2500 metreye ulaşabilen dağ bitkilerine bırakır. Erciyes’in bundan sonraki yüksekliklerinde ise yüksek dağ bitkileri yer almıştır.

Erciyes Dağı çevresi, eski dönemlerden beri önemli bir yerleşme merkezi olma niteliğini korumuştur. Nitekim Kayseri İl Merkezi bu dağın eteğine yakın bir bölgede kurulmuştur. İlin önemli yerleşme merkezlerinden Develi ilçesi ise dağın güney eteklerinde yer almaktadır.

Erciyes’in yüksek kesimindeki başlıca yol, Tekir yaylası üzerinden geçen Kayseri -Develi yoludur. Öte yandan Erciyes, il halkı için önemli bir dinlenme yeri oluşturmaktadır. Özellikle kuzey yamaçları, 1500-1600 metreye kadar bağ ve bahçelerle doludur.

Türkiye’nin üçüncü Ortaanadolu’nun en yüksek dağı olan Erciyes, uluslararası kış sporları merkezi konumundadır. Kayak ve dağcılık için son derece elverişli pist ve kulvarların yer aldığı Erciyes’te son yıllarda yapılan çalışmalarla modern konaklama yerleri inşa edilmiştir. 24 saat hizmet veren tesislerin yanısıra ulaşım için yollar sürekli açık tutulmaktadır.

Kayseri İl merkezine 25 km uzaklıktaki Erciyes dağının 1800 ile 3000 metre arası yükseklikleri dağ ve kış turizmi açısından önem arz etmektedir. Uludağ ve Palandöken Kayak Merkezlerine rakip olabilecek bir potansiyele sahip olan Sporları Turizm Merkezi; 19 Nisan 1989 tarih ve 20144 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 23 Mart 1989 tarih ve 89/13900 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile uluslararası kayak merkezi olarak ilan edilmiştir.

Kayak mevsimi 1 Kasım-1 Mayıs tarihleri arasında beş aylık oldukça uzun bir süreyi kapsamaktadır. Kar kalitesi iyidir. Kayak pistleri yüzde 30-10 arasında değişiklik gösteren eğime sahiptir. Çeşitli disiplinlerde kayak yarışmalarına imkân tanımaktadır.

Hâlihazırda, kayak merkezinde, kayak pisti bitiminde Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından kiraya verilen Özel ACE Pansiyon (20 yatak), Grand Eras Erciyes Oteli (130 yatak) ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün (120 yatak), Bayındırlık ve İskân Bakanlığı (98 yatak), Silahlı Kuvvetler (42 yatak), Posta-Telgraf İşletmesi Genel Müdürlüğü (60 yatak), Karayolları Genel Müdürlüğü’nün (96 yatak) ve DSİ Genel Müdürlüğü’nün (207 yatak) dinlenme tesisleri bulunmaktadır. Günübirlik tesis olarak Hisarcık Belediyesinin yaptırmış olduğu kafeterya hizmet vermektedir.

Ayrıca kayak pisti yakınında, 3000 metre uzunluğunda 1250 kişi/saat kapasiteli telesiyej, 1500’er metre uzunluğunda 2 teleski ve 3 adet baby-lift mevcuttur.

Erciyes dağcılık ve buzul tırmanışları yanı sıra, yaz aylarında tracking parkuru olarak da kullanılmaktadır.

Son yıllarda geleneksel hale dönüştürülen Kar Taneleri Şenlikleri’yle müzik, eğlence ve sporun bir araya getirildiği Erciyes, doğal ortamlarda yaşayan yaban atlarıyla da ünlüdür.

Kayak pistinin de yer aldığı Tekir Yaylası, kışın olduğu kadar, yazın da inanılmaz güzellikteki doğal yapısıyla ilgi çekmekte, piknik alanı olarak da hizmet vermektedir.

Tekir Yaylası ve çevresinde yaz aylarında kurulan yaylalar ve yörede elde edilen Tekir balı yine Erciyes’in vazgeçilmez güzellikleri arasında yer almaktadır.

Ulaşımın son derece rahat olduğu Erciyes, güzelliklerini ziyaretçilerle her mevsim paylaşmaktadır.

Kayseri İli nüfusu 2000 yılında 1.060.432 iken, 2011 yılında 1.234.651 olmuştur. Kayseri Büyükşehir Belediyesi mücavir alanındaki yerleşim yerlerinin nüfusu 2000 yılında 690.125 iken, 2011 yılında 950.017’dir. 2000 yılında nüfus büyüklüğü bakımından Kayseri İlimiz 17. sırada iken, son genel nüfus sayımına göre ülkemizin 16. Büyük İl’idir. Nüfusun yüzde 85’i şehirde, yüzde 15’i da kırsal alanda yaşamaktadır. Nüfus yoğunluğu 69 kişi/km2’dir.

İlin 16 ilçesi bulunmaktadır. İl merkezi büyükşehir statüsündedir ve 23 Temmuz 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5216 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu ile Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin sınırları yeniden düzenlenmiştir. Daha önce iki metropol ilçeden oluşan Kayseri Büyükşehir Belediyesi yeni yasa ile beş ilçe (Kocasinan, Melikgazi, Hacılar, İncesu ve Talas) belediyesinden oluşmaktadır.

Mevcut Spor Tesisleri:

Atatürk Stadyumu:

Yapımı tamamlanarak hizmete açılan Atatürk Stadyumu 32.000 seyirci kapasitelidir ve ulusal-uluslararası müsabakaların yapılacağı standartlardadır. Süper lig ve 1. ligde yer alan takımlarımız müsabakaları yapılmaktadır. Bunun yanında milli müsabakalarda yapılmaktadır.

Stadyum içerisinde UEFA standartlarında ve kuralları çerçevesinde yönetim birimleri, soyunma odaları, duşlar, ısınma alanları, sauna ve şok havuzları, VIP ve Basın tribünlerindeki misafirlerin ağırlanacağı mekânların yanı sıra 52 adet 35 m2’lik özel izleme locaları ile 2 adet kale arkalarında 500 kişi kapasiteli büyük localar ve daha birçok ihtiyaca binaen yapılmış mekânlar bulunmaktadır. Engellilere ait tribün düzenlemesi yapılmış, engellilere; VIP, Loca, ve basın katına hizmet veren asansörler bulunmaktadır. Bina altında kapalı otopark ile çevre düzenlemesi dâhilinde açık otoparklarda bulunmaktadır.

Müstakil Atletizm Pisti:

Uluslararası standartlarda Sentetik Tartan Pist içerisinde gülle atma, cirit atma, disk atma, üç adım atlama kum havuzu gibi diğer sportif faaliyetlerde yapılabilmektedir. Tribün 1600 kişi kapasiteli ve üzeri tamamen kapalıdır. Tribün altında sporcuların soyunma odaları, hakem soyunma odaları ve antrenörlerin odaları, duşlar mevcuttur.

Kadir Has Spor Salonu:

Federasyonların spor faaliyetleri, özel maçlar ile uluslararası müsabakalar ve İlimiz amatör salon müsabakaları ve kültürel faaliyetlerinde yapıldığı salon 7200 kişi seyirci kapasitelidir.

3 Katlı yapının zemin katında çok amaçlı (basket, voleybol, hentbol, mini futbol) spor salonu yapılmış ve 7200 seyirci kapasitelidir. Yine zemin katta aerobik, güreş, judo, squash, masa tenisi salonları, idari ofisler, sergi salonu, sporcu soyunma odaları, ısınma ve hakem odaları, duşlar ile wc’ler bulunmaktadır. 1. katta ise VIP salonu ve müştemilatı ile 350 ve 250 kişilik koltuk kapasiteli 2 adet konferans salonu bulunmaktadır. Ayrıca 750 kişi kapasiteli çok amaca hizmet edebilecek kafeterya salonu bulunmaktadır.

Atatürk Spor Salonu:

1000 seyirci kapasitelidir. Sahanın 3 tarafında tribün mevcuttur. Kapalı alanı 4500 m2’dir. Salon içerisinde sporcu soyunma odaları, idare odaları, sporcu ısınma bölümleri, büfe, reji odası, depolar ve sığınak bulunmaktadır.

Saha zemini Uluslararası Basketbol Federasyonu (FİBA) onayına sahip olmakla basketbol, hentbol, voleybol ve diğer salon sporları yapılmaktadır.

Açık Tenis Kortu:

Uluslararası standartlara uygun 3 adet tenis kortu mevcuttur; Bu kortlar spor faaliyetlerinin yanı sıra halkımıza da hizmet vermektedir.

Talas İlçe Spor Salonu:

1000 seyirci kapasitelidir. Sahanın 3 tarafında tribün mevcuttur. Kapalı alanı 4500 m2 ’dir. Salon içerisinde sporcu soyunma odaları, idare odaları, sporcu ısınma bölümleri, büfe, reji odası, depolar ve sığınak bulunmaktadır. Salon sporlarının tamamı yapılmaktadır.

Olimpik Kapalı Yüzme Havuzu:

Olimpik olarak tasarlanarak uluslararası standartlardadır ve tam Olimpik 25×50, 3 metre derinliktedir. Arıtmalı, ısıtmalı ve klimalı olan havuz 1500 seyirci kapasitelidir. Tek tarafında tribün bulunmaktadır. Havuzda 10 adet kulvar bir adet sporcuların ana havuza girmeden önce ısınacakları çırpınma havuzu mevcuttur.

Kapalı alanı 6150 m2’dir. Tamamen kapalı olan havuz içerisinde yönetim odaları, kafeterya, bay ve bayan sporcuların soyunma odaları, duşlar, büfeler, hakem odaları, fitness odası bulunmaktadır. Havuzda uluslararası ve ulusal müsabakaların yanı sıra spor merkezleri ile halkımıza hizmet vermektedir.

Kiçikapı İdman Salonu:

Eski Kilise spor salonu olarak kullanılmakta, teakwondo, yaşam boyu spor, kick-box, karate, atıcılık ve okçuluk branşlarında antrenman yapılmaktadır. Aynı zamanda üst katı gençlik merkezi olarak da kullanılmaktadır.

Erciyes Kayakevi:

Telesiyej ihalesi 15 yıllığına yap-işlet-devret modeli ile yapılmış ve müstecir tarafından faaliyetlerini sürdürmektedir. Teleski 1 ve teleski 2 tesisleri faal olarak hizmettedir. Kayak merkezinde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne ait eski ve yeni iki adet otel mevcut ve yeni bina 30 oda 95 yatak, eski bina 7 oda 78 yatak kapasitelidir.

Talas İsmail Hakki Güngör Kamp Eğitim Merkezi:

Milli takımlara hizmet vermektedir. Ayrıca bünyesinde 1995 yılında Güreş Eğitim Merkezi de açılmıştır. Şu anda 42 sporcu-öğrenci eğitim ve öğrenimleriyle birlikte antrenörleri nezaretinde spor faaliyetlerini sürdürmektedir

Profesyonel Liglerde Mücadele Eden Spor Kulüpleri:

Ülkemizde 2011 yılı profesyonel liglerde mücadele eden Kayseri kulüpleri toplam 13 tanedir. Bunlar aşağıda isimleri belirtilen futbol, basketbol, voleybol, hentbol ve güreş branşlı kulüplerimizdir.

Kayserispor Kulübü: Türkiye Profesyonel Süper Ligi
Erciyesspor Kulübü: Türkiye 1. Futbol Lligi
Panküp Şekerspor Kulübü: Deplasmanlı Bayanlar Basketbol 1.Lligi
Karsumoluspor Kulübü: Kulüpler Arasi Kros Liginde,
Kayseri Sağir Spor Kulübü: Işitme Engelliler Deplasmanlı 2. Futbol Liginde.
Erciyes Sağir Spor Kulübü: Işitme Engelliler Deplasmanlı 2. Futbol Liginde.
Kayseri Bedensel Engelli Spor Kulübü: Tekerlekli Sandalye Basketbol 2. Liginde,
Kayseri Bedensel Engelli Spor Kulübü: Ampute Futbol Süper Liginde,
Yavruaslan Gençlik Spor Kulübü: Işitme Engelliler Voleybol Bayanlar 1. Lig
Melikgazi Belediyespor Kulübü: Deplasmanli Bölgesel Basketbol Erkekler Ligi,
Erciyes Üniversitesi Spor Kulübü: Erkekler Basketbol ve Deplasmanli Bölgesel Erkekler Voleybol 3. Hentbol erkekler ve bayanlar 1. Liginde

İlimizde amatör kümelerde ise, 85 futbol, 14 basketbol, 17 voleybol, 11 hentbol ve 13 adet kayak kulübü faaliyet göstermektedir.

Kayseri’de 30.486 ‘sı erkek, 11.682’si bayan toplam 42.168 lisanslı sporcu bulunmaktadır. Lisanslı futbolcu sayısı ise 21.200’dür. Ayrıca İlimizde 973 faal hakem ve 697 antrenör bulunmaktadır.

İlimizdeki spor branşları sayısı toplam 38’dir. Branşlar; atıcılık, atletizm, basketbol, badminton, bilardo, bisiklet, boks, cimnastik, güreş, halter, hentbol, herkes için spor, judo, karate, masatenisi, okçuluk, satranç, tenis, taekwon-do, voleybol, geleneksel spor dalları, briç, işitme engelliler, zihinsel engelliler, görme engelliler, bedensel engelliler, vücut geliştirme, kayak, dağcılık, üniversiteler spor, izcilik, yüzme, halk oyunları, golf, dans, muay, thai, wushu ve motor sporlarıdır.

Kayseri’de Spor:

Profesyonel Ve Liglerde Mücadele Eden Tüm Branşlardaki Kayseri Kulüpleri’nin İsimleri (06.04.2009 tarihi itibariyle)

  • Kayserispor: Türkiye Profesyonel Süper Ligi
  • Erciyesspor: Türkiye 1. Futbol Ligi
  • TED Koleji: Deplasmanlı Bayanlar Basketbol 1. ligi
  • TED Koleji: Deplasmanlı Satranç 3. LİGİ
  • Karsumoluspor: Deplasmanlı Bayanlar Voleybol ve Kulüpler arası Kros liginde.
  • Melikgazi Belediyespor Kulübü: Deplasmanlı Bölgesel Basketbol Erkekler ligi. Deplasmanlı Voleybol Erkekler 3.ligi ve Satranç 3.liginde
  • Erciyes Üniversitesi: Erkekler Basketbol Bölgesel ve Deplasmanlı Bölgesel Erkekler Voleybol 3. Hentbol Erkekler ve bayanlar 1. liginde
  • Kayseri Sağır Spor Kulübü: İşitme Engelliler Deplasmanlı 2. futbol liginde.
  • Erciyes Sağır Spor Kulübü: İşitme Engelliler
  • Deplasmanlı 2. futbol liginde.
Amatör Futbol ligi Kulüplerinin Sayısı 85
– Süper Amatör Küme Kulüp sayısı 12
-1 Amatör Kümedeki Kulüp Sayısı 32
-2 Amatör Kümedeki Kulüp Sayısı 40
-A Gençler futbol 20
-Yıldızlar Ligi 10
-U 14 Ligi 10
-B Gençler Futbol 10
-Amatör Basketbol Ligi 12
-Amatör Voleybol Ligi 11
-Amatör Hentbol Ligi 10
-Kayak Kulüpleri 9

İlimizdeki lisanslı Sporcu Sayısı

BAYANLAR 9.911 Yeni tescil vize ve transfer yapan
ERKEKLER 25.938 Yeni tescil vize ve transfer yapan
TOPLAM 35.849
Lisanslı Futbolcu Sayısı 20.115
İL SPOR MERKEZLERİ
BAY 3550
BAYAN 1812
TOPLAM 5362

İlimizdeki Spor Branşları Sayısı Ve İsimleri

1. Atıcılık Ve Avcılık
2. Atletizm
3. Badminton
4. Basketbol
5. Geleneksel Spor Dalları
6. Bilardo
7. Bisiklet
8. Bocce, Bowling ve Dart
9. Boks
10. Cimnastik
11. Güreş
12. Dağcılık
13. Dans
14. Golf
15. Görme Engelliler
16. Güreş
17. Halkoyunları
18. Halter
19. Hentbol
20. Herkes İçîn Spor
21. İşitme Engelliler
22. İzcilik
23. Judo Ve Kurash
24. Karate
25. Kayak
26. Kick-Boks
27. Masatenisi
28. Muay-Thai
29. Okçuluk
30. Oryantring
31. Otomobil Sporları
32. Özel Sporcular (Zihinsel engelliler)
33. Satranç
34. Sualtı Sporları
35. Taekwon-Do
36. Tenis
37. Üniversiteler Spor
38. Voleybol
39. Vücut Geliştirme
40. Wushu
41. Yüzme

Ayrıca ilde değişik branşlarda 593 hakem, futbolda 120 hakem olmak üzere toplam 551 hakem görev yapmaktadır. Yine İlimizde futbolda 250 antrenör, diğer branşlarda 288 antrenör olmak üzere toplam 533 antrenör bulunmaktadır.

Karayolu:

  • Yollar

İlimizde karayolu ağı dâhilinde 466 km devlet 685 km il yolu olmak üzere toplam 1.151km karayolu bulunmaktadır ve %99’u asfalttır. İlimizde toplam 488 km’lik projeye alınmış bölünmüş yol çalışması yapılacaktır. 36 km’lik Kuzey Çevre Yolu projesi tamamlanmıştır. 2002-2010 yılları arasında toplam 436 km bölünmüş yol yapımı tamamlanmış, 52 km bölünmüş yol çalışması devam etmektedir.

İl Özel İdaremizin sorumluluk alanında ise 1.786,35 km 1. öncelikli, 1.055,90 km si ikinci öncelikli olmak üzere toplam 2.842,25 km yol ağı bulunmaktadır.

İŞİN CİNSİ

Köy

Ünite

Nüfus

l.DERECE Km

ll.DERECE Km

Toplam (Km)

ASFALT

385

48

116.285

1594,45

226,00

1820,45

STABLİZE

10

48

6.001

191,90

829,90

1021,80

TOPLAM

395

96

122.286

1.786,35

1.055,90

2.842,25

KÖYDES kapsamında mevcut köy yollarımızın onarım ve kaplama çalışmaları devam etmektedir. 2011 yılı köy yolları çalışmaları aşağıda gösterilmiştir.

PROJENİN ADI VE YERİ

PROJE

FİZİKİ

PROĞRAM

NAKİT

PROĞRAM

UYGULAMA

GER.

YILI-ÖDE.

HARCAMA

HAR

KM-AD-HA

KM-AD-HA

%

(TL.)

(TL.)

%

ONARIM

163,7

23,3

14,23

100.000

78.879,52

STABİLİZE

163,7

1

0,6

230.000

129.994,70

1.KAT ASFT. KAPLAMA

54,9

0

0

100.000

0,00

2.KAT ASFT. KAPLAMA + BİTÜMLÜ MALZ. ALIMI

254,3

0,00

0

1.600.000

1.460.000,00

GENEL TOPLAM:

636,60

24,3

14,83

2.030.000

1.668.874,22

  • Köy İçme suları

İlde 111.197 nüfusa sahip 386 köy ve 92 ünite içme suyu bakımından yeterli durumdadır. İlimizde susuz köy veya ünite yoktur. İl Özel İdaremizin sorumluluk alanında bulunan köylerimizden 170’inde kanalizasyon bulunmakta, 225’inde ise bulunmamaktadır. KÖYDES kapsamında iyileştirme çalışmaları devam etmektedir.

  • Motorlu Araçlar

İlde motorlu araç sayısı yüksektir. 2011 yılının ilk 6 ayı sonunda motorlu araçların sayısı 257.636 adettir ve ayrıntılar tabloda verilmiştir.

Kayseri’de Motorlu Araç ve Sürücü Belgeleri Sayısı

MOTORLU ARAÇ DURUMU

SÜRÜCÜ BELGELERİ DURUMU

YILLAR

YIL İÇİNDE ARTIŞ

GENEL TOPLAM

%

YIL İÇİNDE ARTIŞ

GENEL TOPLAM

%

2010

64206

248839

-%6,16

38788

377147

-%11,50

2011

60254

257636

34328

387026

İl Merkezi ve İl Geneli 2010–2011 İtibari İle Araç Dağılımı

ARAÇ CİNSİ

2010 YILI
İL MERKEZİ

2011 YILI
İL MERKEZİ

İL MERKEZİ
FARK

2010 YILI
İL GENELİ

2011 YILI
İL GENELİ

İL GENELİ
FARK

2010 YILI TOPLAM
ARAÇLARIN %’Sİ

MOTOSİKLET

10.653

10.579

-1

14.204

14.137

%5

OTOMOBİL

134.834

140.636

4

146.835

153.112

4

%60

MİNİBÜS

4.284

4.177

-2

3.186

5.118

61

%2

OTOBÜS

3.186

3.295

3

3.493

3.602

3

%1

KAMYONET

35.871

37.343

4

39.043

40.749

4

%16

KAMYON

10.181

9.937

-2

11.940

11.645

-2

%5

TRAKTÖR

12.937

13.117

1

21.277

21.627

2

%8

ÇEKİCİ

1.908

2.110

11

2.267

2.524

11

%1

ÖZEL AMAÇLI TAŞIT

293

328

12

341

374

10

%0

TANKER

371

385

4

437

457

5

%0

JEEP – ARAZİ TAŞITI

739

630

-15

815

694

-15

%0

RÖMORK

178

181

2

181

187

3

%0

YARI RÖMORK

2.321

2.582

11

2.750

3.068

12

%1

TOPLAM

217.756

225.300

3

246.769

257.294

4

-100

Havayolu:

Kayseri Havaalanı Yılara Göre İç ve Dış HAT Uçak ve Yolcu Trafiği

YILLAR

İÇ HAT UÇAK

İÇ HAT YOLCU

DIŞ HAT UÇAK

DIŞ HAT YOLCU

YILLIK GENEL

GELEN

GİDEN

TOPLAM

GELEN

GİDEN

TOPLAM

YOLCU TOPLAMI

2005 YILI

3.336

179.602

181.005

360.607

1.360

91.717

89.632

181.349

541.956

2006 YILI

4.278

243.671

241.770

485.441

1.608

99.104

96.562

195.666

681.107

2007 YILI

5.154

287.381

288.092

575.473

1.716

96.511

93.322

189.833

765.306

2008 YILI

4.443

262.510

217.395

479.905

1.916

100.714

94.263

194.977

674.882

2009 YILI

5.214

308.004

260.569

568.573

2.066

104.675

105.975

210.650

779.223

2010 YILI

6.402

376.871

344.209

721.080

2.098

109.350

110.740

220.090

941.170

2011 YILI (İlk 6 aylık)

3.820

218.745

195.554

414.299

820

53.928

40.828

94.756

509.055

Demiryolu:

Kayseri, karayolunda olduğu gibi, demiryolu ulaşımında da önemli kavşak noktalarından birindedir. İstanbul ile Ankara’ nın Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesindeki illerle bağlantısı Kayseri üzerinden gerçekleşmektedir. Afyonkarahisar – Konya – Karaman ile Güneyde Mersin – Adana’dan gelen demiryolu hatları, İl merkezinin Kuzey batısındaki Boğazköprü istasyonunda Ankara hattına bağlanmaktadır.

Kayseri istasyonu 1927 yılında hizmet vermeye başlamıştır ve demiryolu trafiği bakımından yoğunluğu en fazla olan yerlerden biridir. İstanbul’ daki Haydarpaşa Garı’ ndan kalkarak Ankara – Erzurum – Kars arasında karşılıklı olarak hergün çalışan Mehmetçik ve Ankara’dan kalkarak Erzurum – Kars arasında hergün karşılıklı olarak sefer yapan Doğu Expresleri Kayseri’den geçer. Ayrıca, Güney Expresi (Ankara – Diyarbakır – Kurtalan arası haftada dört gün), Van Gölü Expresi (Ankara – Tatvan arası haftada iki gün karşılıklı) için Kayseri durak noktasıdır. Çukurova Expresi ( Ankara – Adana – Mersin arası hergün karşılıklı) ise Kayseri İstasyonuna uğramadan Boğazköprü İstasyonundan geçmektedir. Kayseri’ den günlük ortalama 16 – 17 yük treni karşılıklı olarak geçmektedir.

YOLCU TRENLERİ
Ankara- Boğazköprü -Adana: 1 Adana-Boğazköprü-Ankara: 1
Ankara-Kayseri-Elazığ/Diyarbakır: 1 Diyarbakır/Elazığ-Kayseri-Ankara: 1
Haydarpaşa-Kayseri-Kars: 1 Kars-Kayseri-Haydarpaşa: 1
Ankara-Kars: 1 Kars-Ankara: 1
H.Paşa-Kayseri-Tatvan/Kurtalan: 1 Kurtalan/Tatvan-Kayseri-H.Paşa: 1
Kayseri-Adana: 1 Adana- Kayseri: 1

YÜK TRENLERİ
Kayseri-Kırıkkale 7 Kırıkkale-Kayseri 7
Kayseri-Ulukışla 7 Ulukışla-Kayseri 7
Kayseri-Sivas 7 Sivas-Kayseri 7

GÜNÜN 24 SAATİNDE

  • Yolcu treni 12 adet
  • Yük treni 42 adet

Haberleşme:

İlde telefon haberleşmesi açısından santral kapasitesi yeterli hale getirilmiştir. Aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere toplam 375.262 abonelik otomatik santral kapasitesi bulunmaktadır.

Yıllara Göre Santral Kapasitesi ve Abone Durumu

YILLAR

SANTRAL KAPASİTESİ

MEVCUT ABONE

2001

327.060

290.847

2002

330.840

305.114

2003

341.438

305.445

2004

341.020

312.255

2005

348.007

311.030

2006

348.527

312.434

2007

348.527

310.356

2008

349.918

284.774

2009

361.330

277.852

2010

375.262

259.830

2010 yılı itibariyle ilimizde 98.949 ADSL, 37 TTNET (Dial up) abonesi bulunmaktadır. İlde telefonu olmayan köy yoktur.

  • Anakalp Kalp Hastanesi

    (0352) 221 18 00

    Gevher Nesibe Mah. Salih Avgunpaşa Cad. No:31 Kocasinan

  • Hüma Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi

    (0352) 222 61 61

    Tacettin Veli Mahallesi Seyyid Burhanettin Bulvarı No: 58

  • Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi

    (0352) 336 88 84

    Sanayi Mahallesi Atatürk Bulvarı Hastane Caddesi No: 78

  • Kayseri Özvatan Devlet Hastanesi

    (0352) 781 20 61

  • Kayserigöz Hastanesi

    (0352) 222 90 90

    Tacettin Veli Mahallesi Tacettin Veli Bulvarı No: 29

  • Melikgazi Hastanesi

    (0352) 235 52 03

    Alparslan Mahallesi Ümit Sokak

  • Özel Avrupa Hastanesi

    (0352) 231 25 25

    Gevher Nesibe Mahallesi Gök Geçidi No: 15 Mimar Sinan Parkı İçi

  • Özel Kayseri Tekden Kalp Hastanesi

    (0352) 232 33 33

    Gevher Nesibe Mahallesi Gür Sokak No: 4

  • Özel Maya Kayseri Göz Hastanesi

    (0352) 231 68 68

    KÖŞK MAHALLESİ TALAS BULVARI NO:41 MELİKGAZİ/ KAYSERİ

    • Yahyalı Devlet Hastanesi

      (0352) 611 30 33

      Haci Hasan Efendi Caddesi

    • Yeşilhisar Devlet Hastanesi

      (0352) 651 68 48

      Karacabey Mahallesi

Kayseri Ağırnas Belediyesi: (0 352) 293 70 03
Kayseri Akkışla Belediyesi: (0 352) 591 30 02
Kayseri Akkışla Kaymakamlığı: (0 352) 591 32 11
Kayseri Akmescit Belediyesi: (0 352) 752 50 32
Kayseri Alamettin Belediyesi: (0 352) 816 70 01
Kayseri Amarat Belediyesi: (0 352) 287 40 01
Kayseri Bağ-Kur İl Müdürlüğü: (0 352) 336 40 40
Kayseri Başakpınar Belediyesi: (0 352) 421 42 12
Kayseri Başsavcılığı: (0 352) 222 12 68-72 59
Kayseri Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü: (0 352) 222 89 84-85-86-87
Kayseri Belediyesi: (0 352) 222 49 18
Kayseri Bölge Çalışma Müdürlüğü: (0 352) 231 13 73
Kayseri Bünyan Belediyesi: (0 352) 712 10 40
Kayseri Bünyan Kaymakamlığı: (0 352) 712 10 05
Kayseri Büyük Tuzhisar Belediyesi: (0 352) 772 40 08
Kayseri Büyüktoraman Belediyesi: (0 352) 795 50 03
Kayseri Çevre ve Orman İl Müdürlüğü: (0 352) 222 11 04
Kayseri Çiftlik Belediyesi: (0 352) 818 50 02
Kayseri DDY Gar Müdürlüğü: (0 352) 222 14 56
Kayseri Defterdarlık: (0 352) 222 20 42
Kayseri Derebağ Belediyesi: (0 352) 615 40 03
Kayseri Develi Belediyesi: (0 352) 621 66 15
Kayseri Develi Kaymakamlığı: (0 352) 621 60 13
Kayseri Devlet Hastanesi: (0 352) 336 88 82-84-85
Kayseri Devlet Su İşleri 12. Bölge Müdürlüğü: (0 352) 320 29 56
Kayseri Doğumevi Hastanesi: (0 352) 338 02 53-21 49
Kayseri Ebiç Belediyesi: (0 352) 389 21 89
Kayseri Elbaşı Belediyesi: (0 352) 722 62 02
Kayseri Emiruşağı Belediyesi: (0 352) 663 60 32
Kayseri Emniyeti: (0 352) 339 24 50-338 14 02
Kayseri Erciyes Belediyesi: (0 352) 424 25 15
Kayseri Erciyes Üniversitesi: (0 352) 437 49 37-22
Kayseri Erciyes Vergi Dairesi Müdürlüğü: (0 352) 222 37 61
Kayseri Erkilet Belediyesi: (0 352) 344 05 20
Kayseri Felahiye Belediyesi: (0 352) 791 20 14
Kayseri Felahiye Kaymakamlığı: (0 352) 791 20 12
Kayseri Gazi Belediyesi: (0 352) 628 40 11
Kayseri Gaziler Belediyesi: (0 352) 815 42 81
Kayseri Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü: (0 352) 231 99 33-222 89 75
Kayseri Gesi Belediyesi: (0 352) 299 20 21
Kayseri Gömürgen Belediyesi: (0 352) 595 51 66
Kayseri Gümrük Müdürlüğü: (0 352) 321 23 75
Kayseri Güneşli Belediyesi: (0 352) 292 23 66
Kayseri Gürpınar Belediyesi: (0 352) 298 33 16
Kayseri Hacılar Belediyesi: (0 352) 442 15 14
Kayseri Hacılar Kaymakamlığı: (0 352) 442 15 01
Kayseri Himmetdede Belediyesi: (0 352) 399 20 13
Kayseri Hisarcık Belediyesi: (0 352) 341 10 13
Kayseri İl Özel İdare Müdürlüğü: (0 352) 235 56 18
Kayseri İncesu Belediyesi: (0 352) 691 30 03
Kayseri İncesu Kaymakamlığı: (0 352) 691 30 17
Kayseri Jandarma İl Komutanlığı: (0 352) 437 58 09
Kayseri Karakaya Belediyesi: (0 352) 725 65 21
Kayseri Karaözü Belediyesi: (0 352) 814 62 60
Kayseri Karayolları 6. Bölge Müdürlüğü: (0 352) 320 21 90
Kayseri Kayapınar Belediyesi: (0 352) 797 34 04
Kayseri Kaynar Belediyesi: (0 352) 532 40 40
Kayseri Kıranardı Belediyesi: (0 352) 341 27 27
Kayseri Kızılören Belediyesi: (0 352) 695 40 02
Kayseri Kocasinan Belediyesi: (0 352) 222 63 38
Kayseri Kocasinan Kaymakamlığı: (0 352) 338 28 55
Kayseri Koyunabdal Belediyesi: (0 352) 724 86 43
Kayseri Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü: (0 352) 331 13 05
Kayseri Kululu Belediyesi: (0 352) 594 40 68
Kayseri Kuşçu Belediyesi: (0 352) 386 20 02
Kayseri Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü: (0 352) 222 08 98
Kayseri Küpeli Belediyesi: (0 352) 786 32 90
Kayseri Mahzemin Belediyesi: (0 352) 391 32 35
Kayseri Melikgazi Belediyesi: (0 352) 235 72 50
Kayseri Melikgazi Kaymakamlığı: (0 352) 235 63 28
Kayseri Meteoroloji İl Müdürlüğü: (0 352) 225 67 20
Kayseri Milli Eğitim İl Müdürlüğü: (0 352) 330 20 59-04 38
Kayseri Mimarsinan Belediyesi: (0 352) 294 20 02
Kayseri Müftülük: (0 352) 222 20 88
Kayseri Nüfüs ve Vatandaşlık İl Müdürlüğü: (0 352) 222 65 75
Kayseri Özlüce Belediyesi: (0 352) 664 30 22
Kayseri Özvatan Belediyesi: (0 352) 781 20 64
Kayseri Özvatan Kaymakamlığı: (0 352) 781 29 91
Kayseri Palas Belediyesi: (0 352) 817 80 02
Kayseri Pazarören Belediyesi: (0 352) 522 50 08
Kayseri Pınarbaşı Belediyesi: (0 352) 512 10 35
Kayseri Pınarbaşı Kaymakamlığı: (0 352) 512 10 01
Kayseri Sağlık İl Müdürlüğü: (0 352) 222 34 00
Kayseri Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü: (0 352) 222 37 05
Kayseri Sarıoğlan Belediyesi: (0 352) 811 20 14
Kayseri Sarıoğlan Kaymakamlığı: (0 352) 811 20 08
Kayseri Sarız Belediyesi: (0 352) 561 21 81
Kayseri Sarız Kaymakamlığı: (0 352) 561 20 10
Kayseri Sindelhöyük Belediyesi: (0 352) 625 50 03
Kayseri Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü: (0 352) 221 34 91
Kayseri Süksün Belediyesi: (0 352) 697 20 01
Kayseri Süskün Belediyesi: (0 352) 722 30 47
Kayseri Şıhlı Belediyesi: (0 352) 629 70 06
Kayseri Talas Belediyesi: (0 352) 437 00 05
Kayseri Talas Kaymakamlığı: (0 352) 437 23 24
Kayseri Telekom İl Müdürlüğü: (0 352) 555 10 00
Kayseri Tomarza Belediyesi: (0 352) 661 29 29
Kayseri Tomarza Kaymakamlığı: (0 352) 661 55 15
Kayseri Türkiye İş Kurumu: (0 352) 222 42 78
Kayseri Valiliği: (0 352) 221 14 56
Kayseri Yahyalı Belediyesi: (0 352) 611 30 27
Kayseri Yahyalı Kaymakamlığı: (0 352) 611 30 11
Kayseri Yemliha Belediyesi: (0 352) 392 20 02
Kayseri Yeşilhisar Belediyesi: (0 352) 651 30 15
Kayseri Yeşilhisar Kaymakamlığı: (0 352) 651 30 01
Kayseri Yeşilkent Belediyesi: (0 352) 563 30 25
Kayseri Yurt Kur Bölge Müdürlüğü: (0 352) 221 18 62-231 79 04
Kayseri Zile Belediyesi: (0 352) 631 70 06
Kayseri Zincirdere Belediyesi: (0 352) 424 25 26