Kayseri Baro Başkanlığı tarafından 2024-25 Adli yıl açılışı nedeniyle Cumhuriyet meydanı Atatürk Anıtına avukatlar adına çelenk koyan Baro başkanı avukat Ali Köse daha sonra Kayseri Barosunda kokteyl verdi. Köse, Adli yılın açılışı nedeniyle yaptığı konuşmada hukuksuz bir toplum ve devletin yaşama imkanının bulunmadığını, yargı üzerinde baskı olmamasını, yargıya güvenin tesis edilmesini, yargının dahada dibe çökmeden önlemler alınmasını istedi. Çoklu baro sisteminden kesinlikle vazgeçilmesini tekrarlayan Ali Köse, Adaletin KDV’sinin olmadığnı, güçlerinin hukuk olduğunu tekrarladı, şunları söyledi.
Esareti reddederek emperyalizme karşı yapılmış şanlı kurtuluş savaşımız sonucunda ulaşılmış zaferimizin 102. yılını bir kere daha kutlarım. Temelde hukuk devrimi olan Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, bağımsız vatan için canlarını vermiş olan şehitlerimizi, gazilerimizi, hak ve adalet mücadelesinde ebediyete intikal etmiş meslektaşlarımı ve yargı çalışanlarını rahmet, şükran ve minnetle anarım.
Yeni adli yılın, avukat, hakim, savcı, yargı çalışanlarına ve hakkını arayan herkese hayırlı ve uğurlu olmasını, haklı olana hakkının verildiği, hukukun üstünlüğüne ve adalete güven, inanç ve saygının arttığı, geleceğe daha umutlu ve daha güzel baktığımız bir yıl olmasını dilerim.
HUKUKSUZ BİR TOPLUMUN VE DEVLETİN YAŞAMA İMKANI YOKTUR.
Toplumsal barış ve huzurun, ekonomik kalkınmanın, demokrasinin, özgürlük ve eşitliğin, sanatsal gelişimin temeli, hukuki güvenlik ve adalet ; hukuki güvenliğin de mutlak şartı bağımsız yargıdır. Hukuk, yaşamımızda hava ve su gibi mutlak var olması gereken, ekmek gibi mukaddes bir değerdir. Hukuksuz bir toplumun ve devletin yaşama imkanı yoktur.
Hukuk, adalete yönelmiş bir toplumsal yaşama düzenidir; dolayısıyla talebimiz, topyekûn adalettir.
Adalet talebine cevap vermek, hepimizin sorumluluğudur.
YARGI ÜZERİNDE BASKI OLMAMALIDIR. YARGIYA GÜVENİ TESİS ETMELİYİZ.
Hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı ilkeleri ve yargı bağımsızlığı, adaletin gerçekleşmesindeki temel güvencedir. Yargının önyargı ve subjektif değerlendirmelerden uzak, hukuk dışında hiçbir güç karşısında eğilmemesi zorunludur. Liyakatle oluşmuş yargı kadrolarının varlığı bu konuda mutlak şarttır. Yargıya karşı toplumda giderek kaybolan güveni sağlamak için somut adımlar atılmasını barolar ve avukatlar olarak bıkmadan, usanmadan tekrar tekrar talep ediyoruz.
YARGI, ULAŞILIR VE HIZLI OLMALIDIR. ARTAN YARGILAMA GİDERLERİ HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GERÇEKLEŞMESİNİ ENGELLEMEKTEDİR.
Yargıya erişim konusundaki engellerin ortadan kaldırılması, hak arama özgürlüğünün gerçek manada hayat bulması zorunludur. Bu nedenle yargıya erişimdeki bütün prosedürler sadeleşmeli ve aşırı miktarlara ulaşan yargılama giderleri hak arama özgürlüğünün gerçekleşmesinin özüne dokunmayacak miktarda olmalıdır.
Uzayan ve bitmeyen davalar adalete inancı azaltan önemli bir unsurdur. Avukatların görülmekte olan uyuşmazlığın çözümünde gerekli delillere ulaşabilmesinin, bilgi ve belgeleri inceleyebilmesinin önündeki engeller ve hukuk dışı uygulamalar kaldırılmalıdır. Bu şekilde yargının hızı da artacaktır.
BAĞIMSIZ SAVUNMA VE AVUKAT, YARGININ MEŞRUİYETİNİN MUTLAK ŞARTI, BÜTÜN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN GÜVENCESİDİR.
Bağımsız savunma ve avukat, yargının meşruiyetinin mutlak şartı, bütün hak ve özgürlüklerin güvencesidir. Hakkını arayan insanın yargıdaki tek bağımsız sesi ve nefesi avukattır. Güçlü avukat ve bağımsız savunma yoksa sağlıklı işleyen bir yargıdan bahsedemeyiz.
Avukata getirilen her türlü sınırlama, gerçek anlamda hakkını arayan insana getirilen sınırlamadır. Bu nedenle, avukatların hak savunması yaparken ve mesleklerini ifa ederken sınırlandırılmaması adaletin gerçekleşmesi için şarttır.
Cübbesinde ilik olmayan, hukuk dışında hiçbir güç karşısında eğilmeyecek avukatlar olarak, Cumhuriyetin ilkelerinin, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, masumiyet karinesi, kanun önünde eşitlik ilkelerinin, insan haklarının tarafıyız.
HUKUK FAKÜLTELERİ VE KONTENJANLARININ POPÜLİZMLE ARTIRILMASI ONARILMASI ÇOK GÜÇ BİR TABLO ORTAYA KOYMUŞTUR.
Yargının bütünüyle ilgili önemli sorunların temelindeki nedenlerin başında hukuk fakültesi sayısındaki plansız, aşırı artış ile hukuk fakülteleri kontenjanlarının çok fazla oluşu gelmektedir. Bu konuda popülist yaklaşım terk edilmelidir. Hukuk Fakültesi ve öğrenci sayısının değil, eğitim kalitesinin artması gereklidir.
190 bini aşmış avukat sayısının emeğimizin kıymetinin bilinmediği bir ortam oluşturduğunu, kamusal bir meslek olan avukatlığın, piyasalaştırılması gibi çok ciddi tehlikelere neden olacağını görüyoruz.
AVUKATA ŞİDDETE KARŞI YASAL DÜZENLEMELER DAHİL BÜTÜN ÖNLEMLER ALINMALIDIR.
Hak arama özgürlüğünün gerçekleşmesinin temel taşı olarak bizler yurttaşların hakkını korumak için görevimizi yaparken, kışkırtılan cehalet ve şiddetin sonucu olarak müvekkillerimizle ve hukuki uyuşmazlığın konusuyla özdeşleştirildiğimiz için sorgulanıyor, yargılanıyor, saldırıya uğruyor, öldürülüyoruz.
Avukatlar, kesinlikle taraf değildir. Bu nedenle avukata karşı şiddeti, şiddete neden olan cehaleti lanetliyoruz. Mesleğimizi ifa ederken şiddete maruz kalmamamız için yasal düzenlemeleri de içerecek şekilde gerekli bütün önlemlerin alınmasını talep ediyoruz. Bu konuda özellikle adliyelerde ve haciz mahallerinde güvenliğimizin sağlanması gereklidir.
YARGI DAHA DA DİBE ÇÖKMEDEN ÖNLEMLER ALINMALIDIR.
Hak arayan insanı temsil eden mesleki faaliyet alanlarımızın korunduğu, genişletildiği ve güçlendirildiği ve temel olarak vatandaşın hak arama hürriyetinin sağlandığı bir adli yıl istiyoruz.
Avukat sayısı artarken, iş alanları daraltılmakta ve mesleki faaliyetlerin önüne engeller çıkarılmaktadır. Alternatif çözüm yolları arabuluculuk ve uzlaştırmacılık alanları genişletilirken, özellikle dezavantajlı insanların avukata ve adalete erişimde engeller mevcuttur. Yargı daha da dibe çökmeden, asıl yargı ile ilgili hızla ve gerektiği şekilde düzenlemeler yapılmalıdır.
ÇOKLU BARO SİSTEMİNDEN VAZGEÇİLMELİDİR.
Temel hukuk ilkelerine aykırı olan birçok sorunu beraberinde getiren, yargı birliği noktasında da çok sakıncalı olan çoklu baro olarak adlandırılan düzenlemeden derhal dönülmelidir. Barolar ve avukatlar arasında ayrıştırma ve ötekileştirme gayreti yerine gerçek sorunların çözümüne odaklanıldığı bir adli yıl istiyoruz.
AVUKATLIK ASGARİ ÜCRET TARİFESİ VE CMK ÜCRETLERİ REEL EKONOMİK KOŞULLARA GÖRE DERHAL GÜNCELLENMELİDİR.
Yurttaşların adalete erişiminin ve hak arama özgürlüğünün vücut bulması için günümüzdeki reel ekonomik koşullarda düşük kalmış Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ivedi olarak yenilenmesi, CMK ücretlerinin avukatlık asgari ücret tarifesi düzeyine getirilmesi zorunludur. Avukatın emeğinin yok sayılacak düzeyde bir ücret düzenlemesi kabul edilemez.
Aksi takdirde avukatlık hizmetlerinin sürdürülememesi, dolayısıyla da yurttaşların adalete erişimi ve hak arama hürriyetinin zedelenmesi sonucunu doğuracaktır.
ADALETİN KDV’Sİ OLMAZ.
Genel olarak kamusal bir hizmet olan adalete erişimde KDV’nin olmaması gereklidir.
Ancak doğrudan kamusal bir görev teşkil eden adli yardım ve CMK zorunlu müdafiilik hizmetinde KDV kesinlikle sıfırlanmalıdır.
Avukatlığın kamu hizmeti ve adaletin de herkese lazım olduğu unutulmaksızın, mesleğimizle ilgili mali politikaların ve düzenlemelerin yeniden ele alınması gereklidir.
Önleyici avukatlık modelinin geliştirilerek meslek alanlarını genişletecek yasal düzenleme yapılmalıdır.
Kamuda çalışan avukatlarımıza verilen sözlerin tutulmasını, bu yargı yılında hayata geçirilmesini ısrarla ve tekrar talep ediyoruz.
Stajyer meslektaşlarımızın özlük haklarına ilişkin Anayasal eşitlik gereği gerekli düzenlemelerin yapılmasını ve mesleğe girişteki alınan yüksek bedellerin düşürülmesini talep ediyoruz.
Günümüzde çok yoğun bir şekilde mevcut olan, bağlı çalışan avukatların hakları bakımından düzenleme yapılması zorunludur.
Kişisel verilerin korunması gerekçesi ile yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmanın faaliyeti, dolayısıyla silahların eşitliği ilkesi ve adil yargılanma hakkı engellenmektedir. Bu konuda ivedi olarak düzenleme yapılmalıdır.
Geçtiğimiz yıl yaşadığımız ve toplumsal dayanışmamızı da ortaya koyduğumuz büyük deprem gösterdi ki, fay hatları insanlar, milletler ve devletler için büyük önem arzediyor. Hukuksuzluğun yıkacağını bilerek, adaletin ve hukukun işlemesinin toplumsal depremlerin panzehiri olduğunu da unutmamız gereklidir.
GÜCÜMÜZ, HUKUKTUR.
Mesleğimizin ağır sorunlarına çözüm aramak için mücadele ederken, insan hakkı ihlallerine karşı onurlu yaşam hakkından, olağanüstü mahkemelere karşı bağımsız mahkemelerden, keyfiliğe karşı liyakatten, cezasızlığa karşı kanun önünde eşitlikten, darbe ve darbe girişimlerine karşı demokrasiden, şiddete karşı mağdurdan, baskı ve engellemelere karşı özgürlükten yana olduk, hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, anayasal düzenin de bir gereği olarak AYM kararlarına uygun hareket edilmesini savunduk. Gücümüz ve dayanağımız, hukuktur, hukuk devletidir.
Her zaman ve her koşulda hak savunmasını gerçekleştiren, bağımsız yargının ve hukuk devletinin tarafı olan avukatlar olarak yeni yargı yılının adaletin hızla gerçekleştiği bir yıl olmasını umut ederek, adalete yönelmiş toplumsal yaşama düzeni olarak hukuku, hukukun üstünlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini savunmaya devam ederek, yeni adli yılın hayırlı ve uğurlu olması dile