CHP Milletvekili Ö.Fethi Gürer, Türkiye’nin dış politikasında yaşanan gelgitleri tek tek sıraladı
Gürer: “Dış politikamız yapboz tahtasına döndü”
Gürer: “500 bin Suriyeliyi geri gönderdik diyen AKP; burada doğan 1,5 milyon Suriyeli çocuktan söz etmiyor”
Gürer: “Kırmızı çizgilerimize ne oldu?”
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Dışişleri Bakanlığının 2023 yılı bütçe teklifinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonunda Toplantısında yaptığı konuşmada, ülkemizin dış politikasının yapboz tahtasına döndüğünü söyledi.
AKP iktidarının dış politikada yarattığı iklimin takibinin bile yorucu olduğuna işaret eden Ömer Fethi Gürer, siyasi iktidar tarafından ‘dış güçler’ olarak tanımlanan düşman algısının kimleri kapsadığının halen öğrenilemediğini ve her seçim öncesinde birkaç ülkeyle savaşa giriliyor havası yaratıldığını belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Dış İşleri Bakanlığının bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonu Toplantısında söz olarak, Türkiye’nin dış politikasını eleştirdi.
KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZE NE OLDU?
Kırmızı çizgimiz olan Musul ve Kerkük’ün durumu, Akdeniz’de uluslararası sularda petrol arama iddiaları, komşu ülkelerde olan ilişkilerden gelinen nokta, İsrail, Mısır gibi ülkelerde olan ilişkiler, ülkemizde nüfusu her geçen gün artan mültecilerin durumu ve Dış Politikada yaşanan diğer sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AKP öncesinde Musul ve Kerkük’ün Türkiye’in kırmızı çizgisi olduğunu hatırlatan Gürer, “Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu vatan toprağı terk edildi. Gün ortasında Ankara’nın göbeğinde havai fişeklerle Avrupa Birliği kutlamaları yapıldı, o da dünde kaldı” dedi.
AKP’NİN NE YAPMAYA ÇALIŞTIĞI ANLAŞILAMIYOR
Akdeniz’de uluslararası sularda petrol, akaryakıt arama iddialarının artık gündemden düştüğüne işaret eden CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Ege adaları silahlandırıldı. Yunanistan Başbakanı Cumhurbaşkanının oğlunun düğününde nikâh şahidi olacak kadar yakınken adalar Yunanlıların anlaşmalar dışı kontrolüne girdi. Kardak Adası için verilen mücadele kadar adalar için ses çıkarmayıp sürecin sonunda ‘bir gece ansızın’la olayı seyreden ülke durumuna düştük. Bursa’da Ermenistan-Türkiye maçına can Azerbaycan bayrağı aldırılmayacak kadar Ermenistan’la yakınlaşırken birden ilişkiler koptu, şimdi ‘Ermenistan’la normalleşme süreci yürütüyoruz.’ diyorsunuz” şeklindeki ifadelerle, AKP iktidarının dış politikada ne yapmaya çalıştığının anlaşılamadığını ima etti.
YURTDIŞI İLİŞKİLER İÇ SİYASETE MALZEME YAPILDI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2014 yılında “Bu görevde bulunduğum sürece İsrail’le olumlu bir şey düşünemem, başkaları düşünebilir. Tayyip Erdoğan’ı Batı ülkeleri ‘Gerilimcidir.’ diye tanımlayabilir. Ben egemen güçlere şirin görünme gayreti içinde olmadım, olmayacağım.” diyerek İsrail için “çocuk katili” ifadelerini kullandığını, Sisi için de “Sisi’nin kendisi de zalimdir, darbecidir” sözlerini sarfettiğini hatırlatan Ömer Fethi Gürer, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“2012 yılında Erdoğan ‘Biz en kısa zamanda Şam’a gideceğiz, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız, o gün yakın inşallah. Selahattin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacağız, Emevi Camisinde namaz kılacağız.’ dediğinden bugüne on yıl geçti, şimdilerde ‘katil Esad’ yeniden ‘kardeşim Esad’ noktasına dönülüyor.
İsrail için konuşmanızda diyorsunuz ki: “Ortak çıkarlarımız ve karşılıklı hassasiyetlere saygı çerçevesinde iş birliği hedefliyoruz.” Topluma düşman algısıyla sunduğunuz ülkeler ve liderleriyle nasıl yakın ve güvenilir ilişki kurulabilecek? Keşke yurt dışı ilişkileri iç siyasette malzeme olarak kullanmasaydınız. Bu yolla toplumun duygularını okşayıp oy alınabilir ancak ülke ilişkileri bozuldukça sorunların da derinleştiği görülüyor.”
180 DERECE DÖNÜŞLÜ DIŞ POLİTAKAMIZ KAFA KARIŞTIRMAYA DEVAM EDİYOR
AKP iktidarının dış politikada 180 derece dönüşle yeni yaklaşımlara yöneldiğine dikkat çeken Ömer Fethi Gürer, Bakan Çavuşoğlu’nun “Ülkemizde 3,5 milyon Suriyeli geldi, 500 bini döndü.” dediğini, ancak ülkemizde on yılda 1,5 milyon Suriyeli çocuk doğduğunu, onların artık Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu, o nedenle de 500 bin giden yerine, 1,5 milyon doğan Suriyelinin bulunduğunu ifade etti.
AKP iktidarının, 2007 yılında Sudan’a tarım yapmak için girişimde bulunduğunu da anımsatan Ömer Fethi Gürer, “daha ortada icraat yok; şirket var, yönetim kurulu üyeleri ücret alıyor ama hiçbir girişim doğmadı. Birleşik Arap Emirlikleri’ni 15 Temmuzu yapan olarak ilan ettiniz, sonradan birdenbire yeni ilişkilere girdiniz, yoksa Birleşik Arap Emirlikleri özeleştiri mi verdi?
“Suudi Arabistan en iyi dostumuz.” derken Kaşıkçı cinayetiyle demedik söz bırakmadınız, şimdi ilişkilerin yeniden iyi olduğunu ifade ediyorsunuz” eleştirisinde bulundu.
NEREDE BU DIŞ GÜÇLER?
S-400 füzeleri ve F-35’ler gibi konuların ayrı tartışma alanı olarak orta yerde durduğunu anlatan Ömer Fethi Gürer, “Kalp grafiği gibi bu dış politikayla ülkemiz ne kazandı? Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış.” politikası yerine “komşularla sıfır sorun” politikası diyordunuz; pazarlıksız iş tuttuğumuz komşu ülke neredeyse kalmadı. Dış politikada ülke olarak yarattığınız iklimin takibi dahi yorucu. “Dış güçler” olarak yarattığınız düşman algısı kimleri kapsıyor, bir türlü öğrenemedik. Her seçim öncesi birkaç ülkeyle savaşa girer havası yaratılıyor; Almanya, Hollanda, İsrail gibi, suçlanan ülkeler en yakın ticari iş yaptığımız ülkelere dönüşüyor. “Müslüman kasabı” dediğimiz Sırbistan dahi en önemli ticari ülke durumuna geldi. Bu kadar gelgit tarih boyuncu hiçbir dönemde yaşanmadı” şeklinde konuştu.
DIŞ POLİTİKADA 20 YIL ÖNCEKİ BAŞLADIĞIMIZ NOKTAYA DÖNDÜK
AKP iktidarının dış politikada başarılı olamadığını, yapboz politikasıyla 20 yıl önce başlanan noktaya geri dönüldüğünü belirten Ömer Fethi Gürer, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Keşke Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış.” ilkesi temelinde “dünyada barış yüzyılı” hedefinizi yirmi yıl önce hedefleseydiniz. Bu bağlamda, tüm ülkelerde dostane ilişkiler ve barışa dayalı bir politika doğru ve gerçekçi bir yoldur. Ülkemizin menfaatleri diplomatik süreçlerle doğru yönlendirilerek çözüme erdirilmelidir. Bu süreçte en ağır hakaretlerle diğer ülkeleri hedef koymak yerine, diplomatik ilişkiyle ülkemizin çıkarlarını korumak ve kollamaktan başka yol yoktur diyor…”