Gündem yaratan baro…(3)(Köşe yazısı 26.01.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ
davutgulec@hotmail.com
Ben 43 yıllık gazetecilik hayatımda ‘polis-adliye muhabirliği’ yaparken adliye duvarlarında yazan;
‘Doğruları söylemekten çekinmeyin’,
‘Adalet bir gün herkese lazım olabilir’,
‘Suç babadan, aileden çocuğa geçmez’ gibi sözleri de buradan herkese hatırlatmak istiyorum.
Bunu hatırlatırken, herkese, yıpratmak adına ‘haksız suçlama, iftira atma, geçmişi hatırlatma, dedikodu yapma, belden aşağı vurma’ gibi huylardan vazgeçmelerini öneriyor ve Kayseri Baro Başkanı avukat Cavit Dursun’un yazısına dün ki kaldığı yerden devam ediyorum.
Bu sebeplerle, olağanüstü gündemle toplanan Türkiye Barolar Birliği ve Baro Başkanları olarak diyoruz ki;
– OHAL derhal kaldırılmalıdır.
– 696 Sayılı KHK derhal geri çekmelidir.
– Tatilde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi derhal toplanmalıdır. Konuyu, milli bir mesele olarak ele almalıdır.
– Anayasa Mahkemesi yirmi altı yıllık içtihadını hatırlamalı, hukuk devletine sahip çıkmalı ve OHAL ile ilgili hiçbir hüküm içermeyen bu KHK’yı derhal incelemelidir.
– Türk Milleti’nin doğru bilgilendirildiği taktirde sağduyusunun galip geleceğine güveniyoruz.
– Milletimizin, hukukun evrenselleşmiş kurallarının sağladığı güven içerisinde birlik ve beraberlik halinde, huzurlu bir şekilde yaşayabilmesi adına sürecin takipçisi olacağımızı, halkımızı kimseden çekinmeden bilgilendirmeye devam edeceğimizi vatandaşlarımıza taahhüt ediyoruz.
Hukukçu bilirkişiyi sistem dışına atarak, yargıdaki iş yükünü daha da artırmak isteyen, Yargıyı adalet bakanlığına bağlamak ve sonra da, iş yükü arttı diyerek, alternatif çözüm adı altında mahkemesiz, hukuksuz, hakimsiz ve avukatsız, paralel yargımsı bir yapı oluşturmak isteyenlere, Yargıdan ; hukuk, vicdan, hak ve adalet dolu bir cevap geldi. Bakırköy 19. İş Mahkemesi Hakimini, canı gönülden kutluyorum. Türkiye’de, İstanbul’da, Bakırköy’de Hakimler var.
Bakırköy 19. İş Mahkemesi, Anayasa Mahkemesine, bilirkisi düzenlemesine karşı başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesinden, kendisinin de varlık sebebi olan, Anayasaya, Hukuk Devletine, Yargının erk ve bağımsız olduğuna dair; adil, hızlı ve hukuki bir karar bekliyoruz.
Av. Cavit Dursun’un ‘Son değişikliler çerçevesinde işçilik alacakları hesabı, ölüm ve bedeni zararlarda tazminat hesabı, sigorta hukukundaki son güncel gelişmeler, hukukçu bilirkişinin sistem dışına çıkarılmasının sakıncaları, dava, cevap dilekçesi, rapor inceleme ve itirazda taraf vekillerinin bilmesi gereken asli ve zorunlu hususlar’ konulu konferanstaki konuşmasından.
“Bizim duruşumuz, yazdıklarımız ve söylediklerimiz bellidir. Bu konularda gurular söylüyorum ki, Türkiye’de bu konuları bizim kadar sistematik ve planlı bir şekilde gündeme getiren 2’inci bir baro yok. Gördükleri her yerde ‘Harikasınız, mükemmelsiniz, destekliyoruz, yargının gür sesi oldunuz’ diyenlere ‘Buyurun gelin, birlikte söyleyelim’ dediğimizde ‘Biz söyleyemiyoruz, bize KHK var, bize ihraç var’ diyorlar. Aynısı bize de var. Biz hukukun namusunu, onurunu, yargının erkliğini, savunmanın bağımsızlığını savunmakla mükellefiz. Bir bedel ödenmesi gerekiyorsa da, ödemeye de hazırız. Çünkü, 5 bin yıllık hukuk tarihi bedel ödeyerek bugünlere gelmiştir. Bizler bugün bu mesleği ifa edebiliyorsak geçmişte bedel ödeyenler sayesinde bunu yapıyoruz. Bizden sonraki nesillere de hukuk anlayışını, adaleti biz devredeceğiz. Bu yolda bir bedel ödemek gerekiyorsa da, ödemeye hazırız.”
Kayseri Baro Başkanı Cavit Dursun’un düzenlediği basın toplantısındaki bazı sözleri.
“Anayasayı, hukuk devletini ve TBMM’yi askıya almayı ve bir iç savaş çıkarmayı hedeflediği aşikar olan 15 Temmuz darbe girişimi karşısında her zaman hukukun üstünlüğünü savunan Türkiye Barolar Birliği ve barolar darbeye ve darbecilere karşı olma iradesini net bir kararlılıkla ortaya koymuşlardır. Sürecin başından beri yaptığımız bütün uyarılara rağmen, Kanun Hükmünde Kararnamelerle; kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, adil yargılanma hakkı, adalete erişim hakkı, masumiyet karinesi, basın ve ifade özgürlüğü, üniversitelerin özerkliği, savunma hakkı başta olmak üzere hukuk devletinin temel niteliklerine ilişkin bazı mekanizmalar askıya alınmış, bu çerçevede hukuk güvenliği yok edilmiştir. KHK’lerle savunma hakkına getirilen sınırlamaların çarpan etkisiyle bütün bir adalet ve hukuk sistemini çökertebileceği unutulmamalıdır. Getirilen sınırlamalar demokratik bir toplum için gerekli ve ölçülü olmalıdır. Oysa yapılan düzenlemelerin bu standartları sağlamadığı görülmektedir. KHK’lerle getirilen ve zaten ölçüsüz olan bu düzenlemelerin kanunlaştırılarak, başta CMK olmak üzere olağan dönem kanunlarına sirayet ettirilmesi, olağanüstü halin olağan zamanda dahi hiç bitmemesi anlamına gelecektir. Söz konusu KHK’lerle savunma hakkını ölçüsüz biçimde kısıtlayarak ve meslek sırrını yok sayarak, sanık aleyhine hukuka aykırı bir takım delillerin elde edilmesine imkan tanınmaktadır. Oysa bu delillerin yapılacak yargılamalarda kullanılması AİHM içtihatlarına açıkça aykırılık taşımaktadır. Ayrıca mahkeme kararına dayanmayan ve istihbarat amaçlı dinlemeler, yapılacak yargılamalarda delil olarak kullanılamaz. Tabuta çakılacak son çivi’ anlamına gelen bu öneri yasalaşırsa toplum çözülür. Kutuplaşma artar. Anayasal bir devlet olmaktan çıkar ve yalnızca anayasası olan bir devlete gerileriz. Bu koşullarda, bize düşen tarihsel ve toplumsal görev, iflah olmaz bir iyimserlik ve kararlılıkla mücadele etmektir. Kuvvetler Ayrılığı yoksa, hürriyet de yoktur. Önemle belirtmek isterim ki, yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin elinde toplandığı kişinin kim olduğunun bir önemi yoktur. Bu kişi, bir bilge kral veya halk tarafından yüksek bir oy oranıyla seçilmiş bir başkan olsa bile, değişen bir şey olmaz. Halk tarafından seçilmiş olması bu kişinin yetkilerini kötüye kullanmayacağı anlamına gelmez. Her kuvvetin doğasında kötüye kullanılma eğilimi vardır.”
Sözün başında ‘Adalet bir gün herkese gerekli olabilir’ dedim. Ya sizce?