BAŞKAN BÜYÜKKILIÇ, “FİLİSTİN’E DESTEK, İSRAİL’E TEPKİ” MİTİNGİNE KATILDI
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Kayseri Filistin Dayanışma Platformu tarafından düzenlenen “Filistin’e Destek, İsrail’e Tepki” mitingine katılarak, İsrail’in saldırısında yaşamını yitirenler için gıyabi cenaze namazı kılıp, Filistin için dua etti. Başkan Büyükkılıç, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını kınayarak, Gazze’ye destek oldu.
Kayseri Filistin Dayanışma Platformu, ‘Filistin’de bebekler ölüyor’ temasıyla Cumhuriyet Meydanı’nda Büyük Kayseri Mitingi düzenlerken, mitinge Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç da katıldı. Mitingde, Başkan Büyükkılıç’ın yanı sıra, AK Parti Grup Başkan Vekili Bahadır Yenişehirlioğlu, Milletvekilleri Murat Cahid Cıngı, S. Bayar Özsoy, AK Parti Kayseri İl Başkanı Fatih Üzüm, ilçe belediye başkanları, siyasi partilerin temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, oda ve dernek başkanları ile çok sayıda katılımcı yer aldı.
Ellerinde Türk ve Filistin bayrakları ile atkılarıyla Kayseri’den tüm dünyaya sessiz kalmadığını duyurmak için toplanan kalabalık, sık sık Filistin’e destek sloganı attı.
Miting, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlarken, mitingde vatandaşlara hitap eden AK Parti Grup Başkan Vekili Bahadır Yenişehirlioğlu “İslam dünyasının bir ümmetinin parçası olarak bizler bu vahşete dur denmesi için, bu kötülüğe sessiz kalmadığımızı duyurmak için bir aradayız. Allah hepinizden razı olsun” dedi.
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç ise “Her zaman bir sıkıntı olduğunda meydanlara koşmak suretiyle yüreğini ortaya koyan Kayseri’mizin güzel insanları, sizlerle gurur duyuyor, bağrımıza basıyor, iyi ki varsınız diyorum” diye konuştu.
“SİZLERİ ALNINIZDAN ÖPÜYORUM, BAĞRIMA BASIYORUM”
Kayseri’nin katledilen çocuklara, katledilen mazlumlara sessiz kalmadığına vurgu yapan Başkan Büyükkılıç, konuşmasında “Elbette bugün Filistin’in ve mazlumun yanında yer almak için burada meydanlarda toplandık. Nasıl ki Milli Mücadele döneminde, 1921 yılında Taş Mektep lisemizin mezunlarının tamamen şehit verdiği bir anlayış içerisinde, nasıl ki 15 Temmuz’da bu meydanları doldurduysanız bugün de ‘biz buradayız’ diyorsunuz. Katledilen çocuklara, katledilen mazlumlara sessiz kalmayarak ‘yanındayız’ diyorsunuz. Sizleri alnınızdan öpüyorum, bağrıma basıyorum, iyi ki varsınız diyorum” ifadelerini kullandı.
Büyükkılıç, birlik ve beraberlik mesajı vererek, “Sizler Sayın Cumhurbaşkanımızın 1967 temelinde ‘Kudüs başkentli bir Filistin olmazsa olmazımız’ anlayışı içerisinde, mazlum Kudüs ve Filistin halkının yanında yer aldınız. Ay yıldızlı Türk bayrağımız ve Filistin bayrakları ile hep beraber biriz, beraberiz, hep beraber bu zulmün karşısındayız diye anlayış içerisinde toplandınız. Ana rahminde katledilen çocukların ahını dindirmek için, Allah’ın ayetinde belirttiği gibi onların tuzaklarını başlarına geçirmek için meydanlardayız diyen insanlarsınız” şeklinde konuştu.
İSTİKLAL MARŞI’NIN DİZELERİNİ OKUDU
Başkan Büyükkılıç sözlerine milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’ndaki şu dizeleriyle son verdi:
“Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, “Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?”
Kayseri Filistin Dayanışma Platformu adına basın açıklaması yapan Mehmet Karakaş da Kayseri’nin meydanından haykırdıklarını ve Filistin’in yanında olduklarını vurguladı.
Hem Türkiye’de terör örgütlerine karşı hem de Gazze’de şehit olanlar için Halil İbrahim Aslan ve Abdullah İslam tarafından Sela-i Şerif okundu.
İsrail’in saldırılarında hayatını kaybedenler için İl Müftüsü Yusuf Akkuş tarafından gıyabi cenaze namazı kıldırılırken, miting Filistin için Hunat Camii’nden sela verilip, dua edilmesinin ardından sona erdi.
“FİLİSTİN’DEKİ İSRAİL VAHŞETİ DERHAL DURMALI”
Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, yayınladığı mesajla İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırılarını kınadı. Kınama mesajında, İsrail’in Filistin üzerindeki saldırılarını her geçen gün arttırarak sürdürdüğü belirtilerek, “Filistin’deki İsrail vahşeti derhal durdurulmalıdır” denildi.
KGC Yönetim Kurulu’nun yayınladığı yazılı mesaj şöyle:
Gazetecilik mesleğinin getirdiği etik ve insani değerleri savunma sorumluluğumuz gereğince;yaşananlar karşısında birçok devletin, liderin, uluslararası örgütün sessiz kalmasının, uluslararası sisteme olan güveni sarsacağına dair derin bir endişe duyarak süreci izliyoruz ve tarihe not düşerek dünya kamuoyuna karşı sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz.
İsrail yönetiminin acımasızca ve barbarca yaklaşımının günlerdir elektriksiz, ilaçsız, aç ve susuz bırakılan Gazze’nin soykırımla karşı karşıya bırakılmasını not ediyoruz.
Uluslararası savaş suçları kapsamına giren bu durumun yanında, masum ve aciz insanların sığındığı bir hastanenin vurulmasını gayri insani bir sonuç olarak değerlendiriyor ve kalleşçe bir yaklaşım olarak ele alıyoruz. Aynı şekildeki sivil insanlara karşı yapılan saldırıların her geçen gün artarak devam ettiğini görüyoruz.
Uluslararası hukukun ve insani değerlerin açık bir ihlâli niteliğini taşıyan sivillere yönelik bu saldırının tüm dünya kamuoyunun açıkça kanaat getireceği bir vahşete konu olduğunu gözlemliyoruz.
İsrail’in bu saldırısı, Filistin halkına yönelik sistematik zulmün bir parçasıdır. İsrail, Filistin halkını yıldırmak ve boyun eğdirmek için her türlü kanlı ve hukuk dışı yolu denemektedir. Bu ve buna benzer saldırıların normalleştirilmesi gazetecilik mesleğinin onuruna yakışmayacağı için sesimizi gür bir şekilde duyurmayı kendimize görev biliyoruz.
Bu saldırıyı şiddetle kınıyor ve İsrail’i derhal saldırılarını durdurmaya çağırıyoruz. İsrail’in saldırıları, Filistin halkının acılarını daha da derinleştirmiştir. İsrail, bu saldırısı ile sadece Filistin halkına değil, tüm insanlığa karşı bir suç işlemiştir. Bu saldırının sorumluları, uluslararası hukuk önünde hesap vermelidir.
İsrail saldırganlığının bir an önce sonlandırılarak, Filistin halkına ve Gazze’deki hastanelere yardım etmek için uluslararası toplumun harekete geçmesi gerektiğini kamuoyunun takdirine sunuyoruz. Filistin halkının acılarını hafifletmek ve bu saldırının yaralarını sarmak için sorumluluk ve vicdan sahibi tüm insanlığın birlikte hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Zalimlerin zulümlerinin her türlü hukuk yoluyla sonlandırılması için dünya kamuoyunu insanlığa ve evrensel normlara yakışır şekilde mücadele etmeye çağırıyoruz.
Kayseri OSB Başkanı Yalçın İsrail Zulmünü Kınadı: Saldırılar ve İşgal Sonlandırılmalıdır
Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın, İsrail’in Gazze’de Filistinlilere karşı yürüttüğü insanlık dışı saldırıları kınadı. Başkan Yalçın, “İsrail’in bu saldırılarını ve işgalini sonlandırması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun sağlanması için uluslararası alanda en hızlı şekilde gereği yapılmalıdır” dedi.
İsrail’in Gazze’de sivillere yönelik saldırıları dolayısıyla 3 gün süreyle milli yas ilan edildiğini hatırlatan Başkan Yalçın, “Dünyanın gözü önünde bir hastanenin bombalanması, insanlığa yapılmış ağır bir saldırı ve açık bir savaş suçudur. Uluslararası toplum, Gazze’de yaşanan ve tarihte benzeri bulunmayan bu insanlık dışı vahşete sessiz kalmamalıdır. Bu alçaklığı şiddetle kınıyorum. Filistin halkının yanındayız, onları destekliyor ve acılarını paylaşıyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun mazlumlara zulmedenler kahrolsun” dedi.
İsrail’in saldırgan tutumunun ve bu tutuma verilen desteklerin bölgede barışın sağlanması beklentilerini sekteye uğratacağını dile getiren Başkan Yalçın, “Tarihi ve manevi açıdan büyük öneme sahip olan ilk kıblemiz Mescid-İ Aksa’da İsrail’in sorumlu olduğu yeni bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Bölgemizde yaşanan İsrail saldırganlığı ve verilen desteklerin bu saldırganlığın daha da artmasına yol açması yalnızca Filistin halkını değil tüm dünyayı endişelendirmektedir. Gazze’de orantısız güç kullanımı, camilerin hastanelerin okulların bombalanması ve sivillerin katledilmesi apaçık bir soykırım haline dönüşmüştür. Bu soykırım ve eli kanlı İsrail’i lanetliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Başkan Yalçın açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler kürsüsünde defalarca haykırdığı gibi “Dünya 5’ten Büyüktür” diyoruz. İsrail ve Filistin’in bağımsız iki devlet olarak 1967 sınırları çerçevesinde oluşturulacak yeni bir düzende Başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesi ve uluslararası toplum tarafından da tanınması gerektiğine inanıyoruz. İsrail zulmünde şehit düşen Filistinlilere Yüce Allah’tan rahmet diliyorum.”
KTO BAŞKANI GÜLSOY : İSRAİL, AKITTIĞI KANDAN SORUMLU TUTULMALI, CEZALANDIRILMALIDIR
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Başkanı Ömer Gülsoy, İsrail’in Filistin’in Gazze Bölgesine yönelik düzenlediği vahşi saldırılarla ilgili bir kınama açıklaması yaptı.
Gülsoy, “Vahşette sınır tanımayan, masumları acımasızca öldüren, her türlü yaşam hakkını zalimce gasp eden, orantısız güç kullanarak savaş suçları işleyen İsrail’in mutlaka durdurulması gerekir. Akıttığı kandan sorumlu tutularak, cezalandırılmalıdır. Ülke olarak yastayız. Katil İsrail’in insanlık dışı saldırını lanetliyorum. Filistin halkının yanındayız ve acılarını paylaşıyoruz. “ dedi.
KTO Başkanı Ömer Gülsoy, İsrail Ordusunun Gazze Şeridine düzenlediği vahşi saldırılarla ilgili bir kınama açıklaması yaptı. Gülsoy, mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Tarihi ve manevi öneme sahip ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın yer aldığı Filistin’de; yine bir insanlık dramı yaşanmaktadır. 13 gündür katil İsrail, Filistin’in Gazze Bölgesini çok ağır bir şekilde bombalamaktadır. Müslüman coğrafyasının kalbinde yer alan Filistin topraklarındaki sivil halkın elektrik, su gibi temel ihtiyaçları gasp edilmekte ve masum insanlar ölüme sürüklenmektedir. Gazze’ye orantısız bir şekilde hava ve kara saldırıları düzenlenmekte, camiler hastaneler bombalanmakta ve bu saldırılar esnasında ise masum çocuklar, kadınlar ve yaşlılar hayatını kaybetmektedir. Bu acının dini, dili yoktur. Filistin halkının maruz kaldığı insanlık dışı dramın tarihte de örneği yoktur. Bu zulme sessiz kalmak mümkün değildir. Her türlü hakları elinden alınmış, açlığa, susuzluğa, yokluğa terkedilmiş halk hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Yaşanan bu zulme karşı tavrımız ve duruşumuz nettir. Bizler bölgede bir an önce barışın tesis edilmesi için iki devletli çözüm ile 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz, başkenti Kudüs olan bir Filistin devletinin hayata geçirilmesini ertelenemez bir ihtiyaç olarak görüyoruz. İnsani değerleri hiçe sayan, göz göre göre soykırım yapan, Vahşette sınır tanımayan, masumları acımasızca öldüren, şehirleri yakıp yıkan, her türlü yaşam hakkını zalimce gasp eden, orantısız güç kullanarak savaş suçları işleyen İsrail’in mutlaka durdurulması gerekmektedir. Katil İsrail, akıttığı kandan sorumlu tutularak, cezalandırılmalıdır. Ülke olarak yastayız. Katil İsrail’in insanlık dışı saldırını lanetliyorum. Bölgede yaşanan zulmün en kısa sürede sona ermesini temenni ediyorum. Barışa giden yolun kapısının aralanmasını beklediğimizi de özellikle ifade etmek istiyorum. Önce toprakları sonra yaşama hakları gaspedilen Filistin halkının acılarını paylaşıyor, yanlarında olduğumuzu belirtiyorum. Allah’ında bir hesabı olduğunu aklımızdan çıkarmadan mazlumun yanında, zalimin karşısında duracağız. Filistin yalnız değildir. Vahşi saldırılarda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. “Zulm ile abad olanın ahiri berbat olur!” Kahrolsun israil.”
Erbakan haykırdı: ‘Artık yeter! Türkiye öncülüğünde İslam alemi derhal harekete geçmelidir’
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Meclis kürsüsünden, “Yeniden Refah Partisi olarak bu tablo karşısında; Artık yeter! Diyoruz. İncirlik ve Kürecik üsleri kapatılsın, İslam ülkeleri zulme destek olan ABD ve Batılı ülkelere petrol ve doğalgaz satışını durdursun. Tüm İslam Alemi Türkiye’nin öncülüğünde derhal harekete geçmeye mecburdur. Bu insani ve imani bir zorunluluktur. Aksi taktirde bu mazlumların ahından dünyada ve ahirette kurtulamayız.” çağrısında bulundu.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Dr. Fatih Erbakan, TBMM Genel Kurulu’nda gündem dışı söz alarak İsrail’in Gazze’deki hastane katliamına sert tepki gösterdi.
‘Siyonist teröre dur demek için fiili adımlar atılmalı’
Erbakan, “Siyonist teröre” dur denmek isteniyorsa mutlaka fiili adımlar atılması gerektiğinin belirterek şöyle devam etti:
“Bu doğrultuda İsrail’deki büyükelçimiz acilen geri çağrılmalı, Ankara’daki İsrail Büyükelçisi derhal sınır dışı edilerek istenmeyen adam ilan edilmeli, bu zulme açıkça destek veren ABD’nin İncirlik Üssü acilen kapatılmalıdır. Özellikle İsrail’i füze saldırılarına karşı korumak üzere Malatya’da kurulan Kürecik Füze Radar Sistemi bir an önce kapatılmalı, petrol başta olmak üzere bütün stratejik maddelerin ABD ve İsrail’e satışının bütün Müslüman ülkeler tarafından derhal durdurulmalı, Müslüman ülkelerin hava sahaları, kara suları ve limanları ABD ve İsrail’e kapatılmalı, Amerikan ve İsrail firmalarının Müslüman ülkelerde devletle yapmış olduğu kontratların acilen iptal edilmesi gerekir.
Türkiye öncülüğünde Amerikan ve İsrail mallarının boykot edilmesi konusunda ortak karar alınması, Putin için tutuklama kararı çıkaran uluslararası toplumun benzer şekilde Netanyahu için de bir tutuklama kararı çıkarması ve Adalet Divanı’nda yargılanması için gerekli girişimlerin yapılması, ABD’nin bütün Müslüman ülkelerdeki üslerinin kapatılması gereklidir.”
‘İsrail ordusunda görev yapan Türk vatandaşları da yargılanmalı’
Erbakan, İsrail ordusunda görev yapan ve hem Türkiye Cumhuriyeti hem de İsrail vatandaşı olan askerlerin tespit edilerek, insanlığa karşı suç işlemekten Türkiye’de yargılanması gerektiğini söyledi.
BÖLGEDEKİ KAOSUN MÜSEBBİBİ İSRAİLDİR
Anadolu Gençlik Derneği Kayseri Şube Başkanı Yusuf Şahin, Cilvegözü sınır kapısına konvoy düzenleyerek tüm İslam ülkelerine sınırlarını açarak Filistin’e insani, askeri, maddi ve manevi tüm yardımları ulaştırmaları çağrısında bulunacaklarını belirtti.
AGD Kayseri Şube Başkanı Yusuf Şahin, “Filistin meselesi Araplarla İsrail arasında bir mesele değildir. Mescid-i Aksa da, Kudüs de, Filistin toprakları da bütün ümmetin meselesidir. Çocuk, genç, yaşlı, kadın demeden her fırsatta vahşetini sergileyen, ibadet etmek isteyenlere karşı namlusunu doğrultan, uluslararası sularda vatandaşlarımızı katleden terörist İsrail, kan ve vahşet saçmaktan başka bir şey yapmamaktadır. Artık İsrail’in bu şımarıklığına ve terörizmine son verme vakti gelmiştir! İsrail bu şımarıklığını İslam ülkelerinin ve Müslümanların sessizliğinden almaktadır! Her fırsatta insan haklarından dem vuran Batı, tüm dünyanın gözleri önünde işlenen İsrail terörizmine hiçbir zaman karşı çıkmamıştır. Bilinmelidir ki; Filistin davası, yalnız kendileri için değil, İslam’ın ve müslümanların izzetini, özgürlüğünü, şerefini, haysiyetini korumak için savaşan, mücadele eden ve bu uğurda gerektiğinde gözünü kırpmadan canını feda eden özgürlüğüne düşkün, şerefli direnişçilerin davasıdır. Bugün, her zaman olduğundan daha fazla bir sorumlulukla, azimle, cihad şuuruyla Filistin’in yanında olma günüdür. Siyonist İsrail’in varlığını tanımak da onunla diplomasi yürütmek de kabul edilemez. Bu zihniyetle ne oturup konuşulabilir ne de anlaşma yapılabilir. Siyonist İsrail, var olduğu günden bu zamana bölgedeki kaosun, çatışmaların ve belirsizliğin ana müsebbibidir. İsrail’i işgal ettiği Filistin topraklarından çıkarmak tüm Müslümanların görevidir.” dedi.
Yusuf Şahin, “22 Ekim Pazar günü Türkiye genelinden tüm teşkilatlarımız ile, Müslüman kardeşlerimiz ile, vicdan sahibi her vatandaşımızla birlikte konvoylarla Hatay’ın Cilvegözü sınır kapısına ulaşacağız. Tüm İslam ülkelerine sınırlarını açarak Filistin’e insani, askeri, maddi ve manevi tüm yardımları ulaştırmaları çağrısında bulunacağız. İsrail ve yardakçıları tarihe katil işgalciler olarak kazınırken bizler şehitler, izzetliler, mücahitler olarak zulme ve gözyaşına son vererek tarihi yeni baştan yazacağız! Tarih bizi mazlumlar ve zayıflar olarak değil, Allah rızası doğrultusunda yeni bir dünyayı kuran Müslümanlar, Fatihler, Selahattinler, Ömerler olarak yazacak! Yine buradan katil İsrail’e hatırlatıyoruz; Tarih sahnesinden ve Müslümanların topraklarından silinip gideceğiniz güne kadar sizinle mücadele edecek, kanımızın son damlasına kadar savaşacağız. Filistin meselesi için adım atan kendi onurunu, iffetini, izzetini koruyacaktır. Filistinliler evlerine ve topraklarına mutlaka dönecektir. Kanımız, canımız aksaya feda olsun.” açıklamasında bulundu.
Prof. Dr. Hakan Şentürk’ten Batılı ve İsrailli aydınlara açık çağrı:“Bu zulme sessiz kalmayın!”
Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Şentürk, Filistin’de yaşanan zulümle ilgili bir video mesajı paylaştı. Prof. Dr Şentürk, İngilizce olarak yayınladığı mesajında İsrail’in Filistin’de uyguladığı zulmü kınayarak İsrailli ve Batılı aydınları bu zulme tepki göstermeye çağırdı.
İsrail’in, bütün dünyada infiale neden olan, Gazze’deki El-Ehli Baptist Hastanesi’ni vurmasına tepkiler dinmiyor. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Şentürk de bir açıklama yaparak İsrail’in Filistin’de uyguladığı zulmü kınadı. İngilizce bir video mesaj yayınlayan Prof. Dr. Şentürk, tüm Batılı ve İsrailli aydın, akademisyen ve hekimleri bu zulme tepki göstermeye çağırdı.
“Bu bir kısır döngü”
“Son yedi gündür İsrail ve Gazze’de bir kısır döngü yaşıyoruz” diyen Prof. Dr. Şentürk, “İsrailli sivillere yapılan saldırıyı da elbette tasvip etmiyoruz. Ancak gözlemlediğimiz şu ki, İsrail’in Gazze’deki masum sivillere yönelik yaptıkları artık bir soykırım noktasına geldi. Bu sadece Gazze halkına değil insanlığa karşı yapılmış bir saldırıdır” diye konuştu.
“Hastane saldırısı vahşet!”
İsrail’in Gazze’deki hastane saldırısını “vahşet” olarak niteleyen Prof. Dr. Şentürk, “Ben bir hekimim ve tıp profesörüyüm. Hastaneye yapılan bir saldırı, hiçbir dönemde, hiçbir şekilde kabul edilemez. Bu insanlık suçunu işleyen İsrail hükümeti, orada, hasta, yaşlı, kadın, çocuk, yaralı, toplam 500’den fazla insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Her şeyden önce Gazze halkına yönelik toplu bir cezalandırma son derece üzücüdür” ifadelerini kullandı.
“İsrail’in yaptıkları Orta Çağ’ı anımsatıyor”
Bazı Batılı hükümetlerin bu saldırıya sessiz kalmasını “Saldırının zımnen onaylanması” olarak değerlendiren Prof. Dr. Şentürk, “ABD ve Avrupa hükümetleri açık veya gizli olarak İsrail’in yaptıklarını onaylıyor görünüyorlar, çünkü tepki göstermiyorlar. Aslında ben bu ülke halklarının da bu vahşi saldırıya tepkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü böyle bir çağda bu olacak bir şey değil. Ancak İsrail Ordusu’nun Filistin halkına yaptıkları Orta Çağ dönemlerini anımsatıyor. Ben şimdi tüm Batılı aydınlara, akademisyenlere ve hekimlere bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bu zulme sessiz kalmayın! Tepki gösterin! Çünkü hükümetleriniz İsrail’in Filistin’de yaptıklarını meşru müdafaa olarak görüyor. Oysa bu bir meşru müdafaa değil alenen vahşettir. Bu bir insanlık suçudur” şeklinde konuştu.
İsrailli aydınlara da çağrı
Batılı aydınlar için yaptığı çağrıyı İsrailli aydınlar için de tekrarlayan Prof. Dr. Şentürk, “İsrailli meslektaşlarımı, aydınları ve akademisyenleri de tepki göstermeye çağırıyorum. Eminim ki onlar da bu zulmü onaylamıyorlar. Üstelik bu insanlardan bazılarının hükümetlerine ve Başbakanlarına karşı çıktıklarından da eminim. Ancak sesleri maalesef zayıf kalıyor. Batı’da da İsrail’in bu zulmüne karşı çıkanlar görevlerinden uzaklaştırılabiliyor. Bu Batı’nın savunduğu demokratik değerlere asla uygun düşen bir davranış değil” dedi. Batı medeniyetinin şu an bir sınavda olduğunu kaydeden Prof. Dr. Şentürk, “Batı’nın bu medeniyet ve insanlık sınavından geçip geçemeyeceğini hep birlikte göreceğiz. Bütün Batılı aydınların İsrail terörüne karşı ayağa kalkması gerektiğine inanıyorum. Bununla ilgili ne gerekiyorsa yapmalıyız” ifadelerini kullandı.
“Erich Frank” hatırlatması
“Biz Türkler son derece hoşgörülü bir milletiz” diyen Prof. Dr. Şentürk, “Museviler tarihte İspanya’dan kovulduğunda onlara Osmanlı Devleti kucak açtı. Daha yakın tarihte Nazi Almanyası’nda pek çok saygın Yahudi bilim insanı ülkelerinden koparıldı, onlara da biz kucak açtık. Bu bilim insanlarından biri, Ord. Prof. Dr. Erich Frank bizim hastanemizde ve üniversitemizde uzun yıllar görev yaptı. Biz Araplarla olduğu kadar Yahudilerle de kardeşiz. O yüzden bu zulümle hiçbir ilgisi olmayan masum Yahudi kardeşlerimize karşı geliştirilmek istenen her türlü tepkiden de uzak durmalıyız. Çünkü bu insanlardan bazılarının İsrail teröründen uzak durmak için Türkiye’ye sığındığını görüyoruz. Onlara da kucak açmalıyız ve iyi davranmalıyız. Biz akademisyenler de bu kısır döngünün sona ermesi, İsrail ve Filistin halklarının normal hayatlarına dönebilmeleri için elimizden geleni yapmalıyız. Dediğim gibi bu bir sınav. Bu sınavın sonunda Batı eğer Filistinli masum sivilleri koruma konusunda başarısız olursa, onların adalet konusunda yaşadıkları kaygıyı ortadan kaldıramayız” diye konuştu.
Prof. Dr. Şentürk, “Umarım bu çatışma yakında çözülür. İsrailli veya Filistinli, bu çatışmanın tüm kurbanları için dua ediyorum” diyerek sözlerini noktaladı.
İSRAİL’İN ZULMÜ PULLARLA UNUTULMAYACAK
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “2013 yılında basılan ve üzerinde Mescid-İ Aksa ile Sultan Ahmet Cami’nin bulunduğu Türkiye-Filistin ortak pulu, halklarımız arasındaki kardeşliği adeta ölümsüzleştirmiş ve tarihe kayıt düşmüştür. Ve şimdi El Ehli Baptist Hastanesinde yaşanan bu elim hadiseyi tarihe kayıt düşmek adına yeni bir pul daha tasarlıyoruz. İsrail’in bu insanlık dışı saldırısını unutturmayacağız” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, PTT AŞ ve Türkiye Filateli Dernekleri Federasyonu ortaklığında Ulucanlar Cezaevi Sergi Salonu’nda düzenlenen ve filateliye ilgi duyan kişileri buluşturan ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı Uluslararası Pul Sergisi’ne katıldı. Burada konuşan Uraloğlu, İsrail’in Filistin’e düzenlediği insanlık dışı saldırı ve kuşatmadan dolayı üzüntü duyduğunu belirterek, “Şüphesiz bir gerçek ki Filistin’in tüm İslam Alemi nazarında büyük bir manevi değeri vardır. Filistin’in özgürlüğü bizim için bir dava niteliğindedir. Ancak bu davaya Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve onun şahsında birleşen aziz milletimiz dışında bu zulmün sona ermesine çok fazla gayret eden göremiyoruz. Filistin’de yaşanan insanlık dramını ve İsrail’in yaptığı katliamları Cumhurbaşkanımızdan başka kimse gerçek manada konuşmaya dahi cesaret edememekte. Maalesef, Filistin topraklarında, yalnızca mazlum Filistin halkının özgürlük hakkını değil, aynı zamanda Ortadoğu ve Dünya barışını yok eden tarihin en kanlı saldırısı yaşanmaktadır” diye konuştu.
“BÖLGEDE YAŞANAN GERÇEKLERİN TÜM DÜNYAYA AKTARILMASI İÇİN GEREKEN TÜM ÇALIŞMALARI YAPMAKTAN GERİ DURMAYACAĞIZ”
İsrail’in; içinde tedavi gören çocukların, kadınların ve masum sivillerin olduğu bir hastaneyi vurmasının en temel insani değerlerin dahi kaybedildiğinin göstergesi olduğunu kaydeden Uraloğlu, “Böyle bir zulmü hiçbir vicdan kabul etmemelidir. Büyük bir açık hapishane haline getirilen, tüm giriş ve çıkış yolları kapatılan, dünyadan tecrit edilen ve ölüme terk edilen Gazze’deki mazlum Filistin halkına yıllardır uygulanan ambargo ve zulüm yürekleri dağlamaktadır. Uluslararası camiayı dinlemeyen ve uluslararası hiçbir sözleşme ve hukuk ilkesine uymayan İsrail, bölgedeki tüm kitle iletişim mecralarını karartmaya çalışarak Filistin halkının kanı üzerinden kirli bir oyun oynamaktadır. Ama bu noktada Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak söz konusu bölgedeki çatışmaları ve yaşananları dünyaya aktaran Türk gazetecilerin, internet ve iletişim konusunda kesinti yaşamamaları için kullandıkları cep telefonları üzerinden ücretsiz ve kesintisiz iletişim desteği sağladık. Bölgede yaşanan gerçeklerin tüm dünyaya aktarılması için gereken tüm çalışmaları yapmaktan da geri durmayacağız” ifadelerini kullandı.
“İSRAİL’İN BU İNSANLIK DIŞI SALDIRISINI UNUTTURMAYACAĞIZ”
Türk Halkı’nın her daim Filistin Halkı’nın yanında olduğunu ifade eden Uraloğlu, “Geçmişte de kardeştik bugün de ve gelecekte de bu kardeşliğimiz devam edecek. Bugünkü pul sergimizde bu kardeşliğin en önemli kanıtlarından birini de göreceksiniz. 2013 yılında basılan ve üzerinde Mescid-İ Aksa ile Sultan Ahmet Cami’nin bulunduğu Türkiye-Filistin ortak pulu, halklarımız arasındaki kardeşliği adeta ölümsüzleştirmiş ve tarihe kayıt düşmüştür. Ve şimdi El Ehli Baptist Hastanesinde yaşanan bu elim hadiseyi tarihe kayıt düşmek adına yeni bir pul daha tasarlıyoruz. İsrail’in bu insanlık dışı saldırısını unutturmayacağız. Biliyorsunuz pul bir miras, pul bir kültür ve kimileri için vazgeçilmez bir tutkudur. Pulları biraz dikkatle incelediğinizde basıldıkları dönemin sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel öğelerinden izler taşıdığını görebilirsiniz. Hepsinden de önemlisi pul basmak, aynı para basmak gibi bir bağımsızlık alametidir. Adeta bayrak gibidir” açıklamalarında bulundu.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN 100. YILI PULUMUZU VATANDAŞLARIMIZIN İLGİSİNE SUNACAĞIZ”
Osmanlı İmparatorluğu’nun 1 Ocak 1863’te ilk yapışkan posta pulunu bastığını ve 1875 yılında Genel Posta Birliği’nin kurucu üyesi olduğunu belirten Uraloğlu, “İlk pul dizaynı Türk hükümdarlık amblemi olan ‘tuğra’ydı. Bu pul İstanbul Matbaasında çizildi ve milletimizin bağımsızlığının yeni bir emaresi olarak tarihteki yerini aldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu Asya’da Rusya’dan sonra yapışkan posta pullarını basan ikinci bağımsız ülke oldu. 1923 yılında Cumhuriyetimizin kurulmasıyla birlikte de postacılık hizmetleri çok daha modern bir hale geldi ve Türkiye kendi posta pullarını ustaca dizayn edip üretmeye devam etti. PTT tarafından basılan pullar, vatandaşlarımızın özenle yazılmış mektuplarında yer almanın yanı sıra, basıldığı dönemin önemli olay ve gelişmelerini de gelecek nesillere aktaran tarihi bir belge niteliği de taşıyor. Ve şimdi Türkiye Yüzyılı’nın başlangıcında, 29 Ekim’de Cumhuriyetimizin ilanının 100’üncü yılına özel tasarlanan 100’üncü yıl pulumuzu da müze koleksiyonumuza ekleyerek, vatandaşlarımızın ilgisine sunacağız” dedi.