Filistin yolunda, yabancıya toprak satışı…(Köşe yazısı-21.11.2014 Kayseri Star Haber)
DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
Filistin’in halini görmeyen, bilmeyen, duymayan var mı?
Çocukluğumuzdan, gençliğimizden beri büyüklerimizden, tecrübeli insanlardan, siyasetçilerden dinleriz.
Hep endişe, korku içinde anlattılar. Hitler’in fırınlarda yaktığı,Türklerin sahip çıktığı Dünyayı yöneten elmas zengini Yahudilerin Büyük Ortadoğu Projesini.
Hatta, 1960 sonrası ilk NATO toplantısında, bu projenin üye ülke komutanlarına dağıtılırken, yanlışlıkla verildiğini söyleyerek bu planın Türk Genelkurmay Temsilcisinden alınmak istenmesini, Komutanın ise vermeyip Türkiye’ye getirdiği kitap bile oldu.
Filistinli, topraklarını ‘güya büyük paralara’ satarak sınırı belli olmayan büyük İsrail’i kurdurdu. Kendisi havuzun ortasında kaldı. Kıpırdasa İsrail askeri eziyor. Dünya Filistinli soykırımını sadece izliyor.
Bunu niye yazdım. Filistin’deki benzer tezgah yıllardır Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sunda aynen uygulanıyor. Bu iktidar döneminde mayınlı arazinin temizlenme işinin İsrail’e verilmesi ile Suriye’nin şehirleri, açları, teröristleri ülkemize ‘misafir’ adıyla doldu. Şimdi onlara kimlik ve iş’de veriyoruz. Yani gitmeyecekler. Kalacaklar, zamanı gelince verilen görevi yapacaklar. Bu kaçınılmaz.
Arap baharı ile Ortadoğu’yu ‘Özgürleştirme’ adıyla kan gölüne çeviren ABD, Yahudiler, Masonlar ve misyonerler, G-8’ler, 1980’den sonra değişik ülkelerden ülkemize doldurduğu hainler, arsaları toplayan işbirlikçileri, doğumunu Türkiye’de yaptırdığı çocukları ile ‘böl, parçala, küçült, yönet’ diyecek.
MHP Grup Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, yabancıların toprak edinmesiyle ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’ye verilen soru önergesi yanıtında, İsrail vatandaşlarının Türkiye’de arazi satın almasında bir kısıtlama ve yaptırım olmadığı, 97 İsrail vatandaşına ait İstanbul, İzmir, Antalya, Gaziantep, Mersin, Muğla ve Yalova’da 71 bin 270 metrekarelik parselli arazi olduğu açıklandı. Önergedeki Filistin’de yaşanan katliama rağmen İsrail vatandaşlarına toprak satışının sürdürülmesinin, İsrail vatandaşlarına satılan taşınmazlarla ilgili bir yaptırım düşünülüp, düşünülmediği sorusuna ise “Belirtilen hususlara ilişkin bir çalışma bulunmamaktadır” denildi.
Türkiye’de yabancıya toprak satışı ile ilgili ilk düzenleme 1868’de yapıldı. Batı dayatması ile Osmanlı topraklarında büyük bir istila başladı. Özellikle Filistin toprakları metre metre İsrail’in eline geçti. Anadolu’da da büyük satışlar yapıldı.Ege Bölgesi’nde 6 milyon dönüm tarım arazisi hızla yabancıların eline geçti. Yani, 1890-1900 yıllarında İzmir’in yüzde 85’inin tapusu, yabancıların eline geçti.
Atatürk’ün talimatıyla 18 Mart 1924’te çıkarılan yasayla, yabancıya toprak satışı yasaklanır. 442 sayılı Köy Kanunu’nun 87. Maddesi’ne konulan “T.C tabiiyetinde bulunmayan gerek şahısların, gerekse şahıs hükmünde olan cemiyet ve şirketlerin köylerde arazi ve emlâk almaları memnudur.” hükmüyle yabancı gerçek ve tüzel kişilerin köylerden toprak almaları yasaklandı. 29 Ekim 1923’de kurulan Cumhuriyet’in ilk icraatlarından biri, kuruluşundan yaklaşık 5 ay sonra yabancıya toprak satışını durdurmak oldu. Atatürk sonrasında yabancılara son derece kısıtlı satışlara izin verildi.
Türkiye’yi 2003’de tek başına devralan AKP hükümetinin ilk icraatı yabancıya toprak satışına onay vermek oldu. Yargı defalarca ulusal güvenlik tehdit ettiği gerekçesiyle hükümetin satış düzenlemelerini iptal etti. Hükümet ne yaptı, etti bir yolunu buldu toprakların yabancıya satılmasının önünü açtı. Böylece AKP döneminde yabancılara yapılan satış Cumhuriyet tarihinin tam 10 katı oldu.
29 Ekim 1923’ten 3.7.2003’e kadar yani Cumhuriyetin ilanından AKP iktidarının başlangıcına kadar yabancıya 11 milyon 422 bin 901 metrekarelik 19 bin 809 taşınmaz satışı yapıldı. AKP iktidarının başladığı 3 Temmuz 2003’ten, 2012’nin ilk 6 ayına kadar ise yabancılara 105 milyon 981 bin 830 metrekare büyüklüğünde 120 bin 467 taşınmaz satışı gerçekleştirildi. Tablo ortada. AKP tek başına 80 yılda satılan toprağın 10 katını sattı. Başka bir ifadeyle toplam satışın % 85’ini AKP tek başına yaptı.
Ve tarih: 2013…
Bir yanda Osmanlı’dan gelen ve imparatorluğun yıkılmasında önemli bir rol oynayan yabancıya toprak satışına dur diyen Atatürk ve bir yanda ulusal güvenliği tehdit eder boyutlara gelen satışlarına Atatürk’ü referans gösteren bir şimdiki Cumhurbaşkanı. Nereden nereye! Düşmanı vatan topraklarından söküp atan bir lider 90 yıl sonra yabancıya toprak satışına referans gösteriliyor. Bakalım daha neler göreceğiz!
Türkiye’de yabancılara en fazla gayrimenkul satışı yapılan illerden Antalya’ya Almanlar, Muğla’ya İngilizler ilgi gösteriyor.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de 73 bin yabancının toplam 38 milyon 419 bin 151 metrekare taşınmazı bulunuyor. Toplam alan açısından bakıldığında yabancıların en fazla gayrimenkul satın aldığı illerin başında 4 milyon 445 bin 258 metrekare ile Muğla geliyor. Onu, 3 milyon 810 bin 118 metrekare ile Antalya, 3 milyon bin 75 metrekare ile Aydın izliyor.
Gayrimenkul edinen yabancı sayısı değerlendirildiğinde ise Antalya 26 bin 31 kişi ile başı çekiyor.Bunu Muğla (12 bin 865), İstanbul (8 bin 830), Aydın (7 bin 415), Bursa (5 bin 241), İzmir (4 bin 145) izliyor.
Ağrı, Bitlis, Hakkari, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak, Ardahan ve Iğdır’da yabancılara ait hiç gayrimenkul bulunmuyor. Gümüşhane’de yalnızca 1 Özbek’in, Van’da 1 İngiliz’in, Bayburt’ta 2 Alman’ın, Adıyaman’da 1 Alman ve 1 ABD’li gayrimenkul sahibi.
Yabancılara en fazla gayrimenkul satışına gelince. Antalya’da yabancılara satılan toplam 3 milyon 810 bin 118 metrekare taşınmazın 1 milyon 254 bin 168’i Almanlara ait. 6 bin 324 Alman vatandaşı, bu kentte 4 bin 890 gayrimenkul edindi. İkinci sırada bulunan İngilizler 777 bin 786 metrekare, Hollandalılar 351 bin 953 metrekare, Danimarkalılar 339 bin 874 metrekare toplam alana sahip emlak satın aldı.
Muğla’da 12 bin 865 yabancının, toplam 4 milyon 445 bin 258 metrekare taşınmazı bulunuyor. Bu kente, büyük ölçüde İngilizler rağbet ediyor. Muğla’da, 10 bin 39 İngiliz’in edindiği mülkün toplam alanı 2 milyon 661 bin 624 metrekare olarak ölçüldü. Yüzölçümü açısından bakıldığında Almanlar, Hollandalılar, İrlandalılar ve ABD’liler ilk 5’i oluşturdu.
İstanbul’da ise Yunan uyrukluların ağırlığı göze çarptı. 3 bin 807 Yunan uyruklu, kentte 3 bin 804 emlak satın aldı. Bunun toplam alanı da 509 bin 342 metrekareyi buldu. Yabancılara ait 8 bin 830 gayrimenkulün bulunduğu İstanbul’da, 1699 Alman, 391 İtalyan, 350 İngiliz, 345 KKTC’li, 319 ABD’li, 290 Avusturyalı, 266 Fransız’ın taşınmazı yer alıyor.
Yunan uyrukluların İstanbul’dan daha fazla Bursa’da gayrimenkulü bulunuyor. Bursa’da 5 bin 241 yabancının satın aldığı 1,5 milyon metrekare taşınmazın 1 milyon 158 bin 940 metrekaresi Yunanlara ait. 4 bin 819 Yunan vatandaşı Bursa’da 4 bin 347 emlak edindi. 239 Alman, 43 KKTC’li, 34 Avusturyalı, 22 ABD’li de bu listenin üst sıralarında yer aldı.
Aydın da İngilizlerin tercih ettiği iller arasında bulunuyor. Aydın’da 7 bin 415 yabancı, toplam alanı 3 milyon hektarı aşan 5 bin 413 emlak satın aldı. Bunun 3 bin 271’i İngilizler’e ait. 4 bin 824 İngiliz’in sahip olduğu gayrimenkulün toplam alanı da yaklaşık 1 milyon metrekare.
İzmir’de 4 bin 145 yabancıya, 2,3 milyon hektarın üzerinde gayrimenkul satıldı. 1496 Alman’ın 1 milyon 95 bin 418 metrekare gayrimenkulü, 1144 Yunan uyruklunun da 284 bin 801 metrekare gayrimenkulü bulunan kentte, 344 İngiliz 166 bin 156 metrekare, 256 İtalyan 92 bin 538 metrekare, 154 Fransız 220 bin 347 metrekare gayrimenkul satın aldı.
Bu yazdıklarım tamamen resmi rakamlar.
Ama birde Kayseri gibi, yabancıların, azınlıkların gözünün olduğu iller var. Bu illerde yıllardır, arazileri yabancılar adına isimleri sık sık gündeme gelen, emlakçı ve gayrimenkul danışmanlığı yapanların topladığı gerçeği.
Şöyle çevrenize bir bakın. Bundan 10-15 yıl öncesine kadar tanıdıklarınızın elinde olan araziler kaç kez el değiştirdi? Bunların üzerinden tüfek atanlar ayrı.
Fakirleşen, borçlandırılan, borçlandıkta taşınırını-taşınmazını satan, ipotek ettiren, uyuşturulan, uyuşturucuya alıştırılan, çalışmayan, çalıştırılmayan, giderek şehirleri, toplumları yabancılaşan, çocukları lüks yaşamın-teknolojinin-internetin esiri olan, eğitim ve sağlık sistemi bir türlü çözülemeyen, emeklisi perişan edilen bu ülke Filistin yolunda değilde kimin yolunda?
Umarım korktuğumuz olmazda biz utanırız.