Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) ÖSYM’nin Sporda Kadınlar Aleyhine Kota Uyguladığını sert dille eleştirdi ve şu açıklamayı yaptı.
Üniversitelerin spor eğitimi veren bölümlerinin kontenjanları bu yıl ÖSYM tarafından belirlendi. Özel yetenek sınavları ve yerleştirmeler de merkezileştirilerek ÖSYM’ye bağlandı. ÖSYM’nin 2024 yılı Spor Bilimleri İçin Özel Yetenek Sınavı Kılavuzu’nda kadınlara ayrılan kontenjan yüzde 40’a düşürüldü. Örneğin; Eskişehir Teknik Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nin antrenörlük bölümüne 14 kadın 21 erkek, İzmir Demokrasi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Egzersiz ve Spor Bilimleri bölümüne 21 kadın 30 erkek, Akdeniz Üniversitesi ise 16 kadın 24 erkek öğrenci kabul edecek. Tüm üniversitelerde artık kadın sporculara negatif kota uygulanacak!
Bu düzenlemeyle en çok öğrenci alan, spor alanında en büyük dokuz devlet üniversitesinde, kadın mücadelesiyle hayata geçen ve yıllardır uygulanan yüzde 50 kadın kontenjanı ortadan kaldırılmış oldu. Ayrıca kadın başvurusu düşük kaldığında erkeklere kaydırılan kontenjanlarda merkezileşme nedeniyle artık kaydırma yapılamayacak, bu da üniversitelerin kontenjan boş kalır gerekçesiyle kadın sayısını daha da düşürmesine yol açacak.
Kadınların spor eğitimine ve aktivitelerine katılmasından rahatsızlık duyanlar zaten eşit düzeyde olmayan spora katılımı daha da aşağı çekmek için uğraşıyor. Medyası, siyasetçisi ve trol ordusu ile Kadın Voleybol Milli Takımını itibarsızlaştırmaya çalışan zihniyetle Afganistan’da kadınlara sporu yasaklayan zihniyetin çok farkı yok. Suudi Arabistan’da kadınların maça gitmesi serbest bırakılalı henüz bir iki yıl olmuşken herkesin Türkiye nereye sorusunu sorması, kadın erkek eşitliğinin ve laiklik ilkesinin tahrip edilmesini ülkenin en önemli sorunlarından biri olarak görmesi gerekir.
Sporda eşit temsil için kadınlara en az yüzde 50 kontenjan ayrılmalı ve merkezi sistemden vazgeçilmelidir. Tüm atamalarda ve seçimlerde EŞİT TEMSİL Sporda Ayrımcılığa HAYIR!
Medeni Yasa Üyeleri ve Yetkisi Bilinmeyen Bir Kurulun Eline Bırakılmak İsteniyor
Adalet Bakanı Tunç “Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu” oluşturulduğunu açıkladı. Göreve geldiğinden beri Medeni Yasa’yı hedefine koymuş olan Bakan, aile hukukunu sil baştan yazma arzusundan vazgeçmiyor ama bilinsin ki yazdırmayacağız.
Basında yer alan haberlere göre Türkiye Adalet Akademisi tarafından kurulduğu söylenen kurulun hangi kriterlere göre, nasıl oluşturulduğu ve kimlerin yer aldığı açıklanmadı. Bakan’ın iddiası, “Kurulun, aile hukuku alanında çalışan kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, yargı mensupları, adli destek görevlileri ve üniversite mensuplarıyla iş birliği içinde” faaliyet göstereceği ve “aile hukuku alanında çalışan kurumlar arasında etkili bir iş birliği” sağlayacağı yönünde. Bakanın bu yöndeki açıklamalarını ilk kez duymuyoruz, daha önce “bilim kurulu” adını verdiği bu kurul anlaşılan yine kapalı kapılar ardında, hükümet destekli hatta doğrudan hükümet tarafından kurdurulan dernekler, vakıflar ve sözde akademisyenlerden oluşturuldu. Yine bir “sivil toplumla iş birliği yapıyoruz” aldatmacası ile karşı karşıyayız.
Tunç, “Son 22 yılda özellikle kadın hakları ve aile hukuku alanında anayasal düzeyde sessiz devrim niteliğinde birçok düzenleme yaptık” demiş. Bu devrimi o kadar sessiz yapmışlar ki hiç birimizin ruhu duymadı! Bakan’ın bahsettiği devrim, İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz şekilde tek kişinin kararıyla çekilmekse siyaset biliminde buna devrim değil başka isimler veriliyor.
İktidarın istediği ortaklarla istediği sonuçlara ulaşmak için araç haline getirdiği projelerin çıktılarından kendilerine vazife çıkaranlar, “nafaka, tazminat, boşanma ve velayet gibi” konularda kadınların ve çocukların hayatlarını ters yüz edecek düzenlemeler peşine düşmüş. Bugüne dek kadın hakları açısından olumlu tüm hukuki düzenlemeler bağımsız kadın hareketinin mücadelesiyle gerçekleşti. Yapılan her kanunun noktasından virgülüne kadınların emeği var, deneyimi ve bilgisi var. Kazanımlarımıza dokunmanıza izin vermeyeceğiz. Yüzyıllardır ezilen, ayrımcılığa ve şiddete maruz bırakılanlar olarak vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.
Kadınlar ne istediklerini söyledi, söylüyor: İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz, Medeni Kanun’a dokunma, kadının soyadı konusunda Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının gereğini yerine yetir. Bakanlık bir şey yapmak istiyorsa ilk iş kulaklarını tıkamaktan vazgeçebilir; çünkü biz laiklik ilkesine dayanan, eşitlikçi aile modelinin garantisi olan Medeni Yasa’dan vazgeçmeyeceğiz.Medeni Yasa’ya Dokunma !Yasalara dokunma, uygula!