Ekonomi-teknoloji, spor haberleri (04.07.2023)

UİB’İN HAZİRAN İHRACATI 3,1 MİLYAR DOLAR…UİB’İN 6 AYLIK İHRACATI % 14’LÜK ARTIŞLA 18 MİLYAR DOLARI AŞTI…

Türkiye’nin Genel Sekreterlik bazında en fazla ihracat yapan ikinci birliği olan Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin (UİB) Haziran ayı ihracatı, 3 milyar 167 milyon 155 bin dolar olarak gerçekleşti.

UİB’in 2023 Haziran ayı ihracat rakamları açıklandı. Haziran ayındaki ihracatı 3,1 milyar dolar olan UİB’in, yılın ilk yarısındaki ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,28’lik artışla 18 milyar 152 milyon 558 bin dolar oldu.

Haziran ayı ihracat verilerini değerlendiren UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, “Kurban Bayramı nedeniyle iş günü kaybına rağmen Haziran ayında da ihracatımızı artırarak 6 aylık toplamda yüzde 14’lük artış oranıyla 18 milyar doları aştık. Ülkemizin 2023 yılı için belirlenen 265 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşması için UİB bünyesindeki birliklerimiz ve değerli üyelerimiz var güçleri ile çalışıyorlar” dedi.

OİB’in ihracatı haziran ayında 2,6 milyar dolar

Haziran ayında 2 milyar 619 milyon 882 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB), Ocak-Haziran dönemi ihracatı geçen yılın aynı dönemine yüzde 16,27’lik artışla 15 milyar 17 milyon 224 bin dolar oldu.

UTİB’in ihracatı haziranda 105,8 milyon dolar oldu

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Haziran ayında 105 milyon 894 bin dolar ihracata imza attı. UTİB’in Ocak-Haziran dönemdeki ihracatı ise 656 milyon 868 bin dolar olarak gerçekleşti.

UHKİB’ten haziranda 90,6 milyon dolar ihracat

Haziran ayında, 90 milyon 627 bin dolar ihracata ulaşan Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB), yılın ilk altı ayındaki ihracatı ise 537 milyon 715 bin dolar seviyelerinde gerçekleşti.

UMSMİB’in ihracatı haziran ayında 24,6 milyon dolar

Haziran ayında, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 35’lik artışla 24 milyon 627 bin dolar ihracat yapan Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB), Ocak-Haziran döneminde 116 milyon 245 bin dolar ihracat gerçekleştirmiş oldu.

UYMSİB’ten haziranda 19,4 milyon dolarlık ihracat

Haziran ayında, 19 milyon 450 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), yılın ilk altı ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 23,4’lük artışla 74 milyon 972 bin dolar seviyelerinde dış satışa imza attı.

Devlet destekli tarım sigortalarında toplam sigorta bedeli %138,1 arttı
Devlet destekli tarım sigortalarında toplam sigorta bedeli, 2022 yılında yıllık %138,1’lik bir artış göstererek 296 149 927 061 TL olmuştur. Branş ayrımında en yüksek yıllık artış %201,3 oranı ile kümes hayvanları hayat sigortasına aittir.

Toplam ödenen hasar bedeli %32,8 arttı

Toplam ödenen hasar bedeli branşlara göre incelendiğinde ilk sırayı 2 218 501 835 TL bedel ile bitkisel ürünler, ikinci sırayı ise 694 999 871 TL bedel ile büyükbaş hayvan hayat sigortası almaktadır. Toplam ödenen hasar bedeli nedenlerine göre incelendiğinde ise 812 454 829 TL bedel ile dolu olayı ilk sırayı aldı.

TD SYNNEX 2023 FORTUNE 500 listesinde 64. sırada yer aldıBT ekosisteminin küresel ölçekte lider distribütörlerinden olan ve BT’nin ihtiyaç duyduğu tüm çözümleri tek çatı altında sunan TD SYNNEX, 2022 mali yılı için elde ettiği 62,3 milyar dolarlık gelir ile 2023 FORTUNE 500 Listesi’nde 64. sırada yer aldı.TD SYNNEX CEO’su Rich Hume yaptığı açıklamada, “Müşterilerimize ve tedarikçilerimize üstün çözümler sunmamızı sağlayan kurumumuzun, büyümesini ve gelişmesini mümkün kılan çalışma arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler sunuyorum. Sektöre liderlik etmeye devam etmek ve 2023 FORTUNE 500 Listesi’nde yer almak da yine arkadaşlarımızın harika katkılarının bir sonucudur. Çözüm portföyümüzü güçlendirmeye ve paydaşlarımıza sunduğumuz değeri artırmaya devam ederken TD SYNNEX’in önündeki fırsatlar için heyecan duyuyorum.” dedi.FORTUNE 500 Listesi’ndeki şirketler, 31 Mart 2023 tarihinde veya öncesinde sona eren ilgili mali yıllara ait toplam gelirlere göre sıralanıyor. Listeye finansal verilerini yayınlamak ve rakamlarının bir kısmını veya tamamını bir kamu kurumuna bildirmek zorunda olan şirketler dâhil olabiliyor.FORTUNE 500 Listesi hakkında daha fazla bilgi için fortune.com/fortune500 adresini ziyaret edebilirsiniz.

Ayşe Nur Hananel Pfizer Türkiye Aşı Kategori Lideri olarak atandıPfizer Türkiye ailesine 2003 yılında Yeni Ürün Geliştirme Departmanı bünyesine Yönetici Adayı (MT) olarak katılan Ayşe Nur Hananel, Pfizer Türkiye Aşı Kategori Lideri oldu.  Ayşe Nur Hananel, 2003 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olmasının ardından aynı yıl Pfizer Türkiye’ye Yeni Ürün Geliştirme Departmanı bünyesine Yönetici Adayı (MT) olarak katıldı. 2005’te Ürün Müdürü olarak atanan, 2006-2008 yılları arasında Avrupa Ürün Müdürü olarak Almanya’da ve İngiltere’de çalışan Ayşe Nur Hananel, 2008’de Kıdemli Ürün Müdürü, 2010’da İş Geliştirme Proje Lideri, 2011’de ise İş Geliştirme Müdürü olarak görev aldı. 2013 yılında Nadir Hastalıklar Avrupa Gelişen Pazarlar Bölgesel Teröpatik Alan Lideri olarak atanan Ayşe Nur Hananel, 2015-2018 yılları arasında Orta Doğu & Avrupa Bölgesi Nadir Hastalıklar Kıdemli Pazarlama Direktörü olarak görev yaptı. 2017’den itibaren sorumluluklarına ek olarak Nadir Hastalıklar Kafkaslar ve Orta Asya Bölgesi İş Birimi Lideri görevini üstlenen Hananel, 2018 yılından Mart 2023’e dek Türkiye Nadir Hastalıklar İş Birimi Lideri olarak görev yaptı. Pfizer Türkiye Aşı Kategori Lideri Ayşe Nur Hananel, yeni göreviyle ilgili şunları söyledi: “1957’den bu yana yenilikçi ilaç ve aşıları hastalara ulaştıran Pfizer Türkiye, küresel bilimin ve bilgi birikiminin Türkiye’deki yerel temsilcisidir. 2012’den bu yana dünyanın en ileri teknoloji ürünlerinden biri olan ve en zorlu üretim süreçlerinden birine sahip olan konjüge pnömokok aşısını, formülasyon aşamasından başlayarak yerli üretici Mefar ile iş birliğimiz kapsamında Türkiye’de üretiyoruz. Bilim kazanacak anlayışıyla hastaların hayatını değiştiren çığır açan yenilikler için çalışan Pfizer’in bir üyesi ve Aşı Kategorisi Lideri olmaktan gurur duyuyorum.”

KABOTAJ BAYRAMI COŞKUYLA KUTLANIYOR ULAŞTIRMA BAKANI URALOĞLU: DENİZLERE HÂKİM OLAN CİHANA HÂKİM OLUR

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Kabotaj Bayramı’nın Türk tarihi boyunca denizlere hâkim olmuş bir milletin torunları olarak kutlandığını ifade ederek, “Bildiğiniz üzere toplumları değiştiren, dönüştüren, ona bir kimlik veren ortak hafızadır. Ortak hafızamız, bize milletimizin denizci bir millet, ülkemizin ise denizci bir ülke olduğunu hatırlatıyor. Biz, çocuklarının adını dahi “Deniz” koyan, “Derya” koyan, “Poyraz” koyan, “Bahri” koyan bir milletiz” dedi.

DÜNYA DENİZCİLİĞİNE YÖN VERMİŞ BİR MİLLETİZ

Dünyanın en kendine özgü yarımadası olan bu topraklar, bin yılı aşkın bir zamandır denizciliğimiz sayesinde Türkiye kimliğine kavuştuğunu belirten Bakan Uraloğlu, “Emir Çaka Bey’den Osmanlı Devleti’nin ilk Derya Beyi Kara Mürsel Bey’e, ilk Kaptanı Derya Saruca Paşa’dan yedi denize nam salan Barbaros Hayrettin Paşa’ya, 16’ncı asırda Hint Okyanusu’na çıkan Seydi Ali Reis’ten, “Kitab-ı Bahriye” adlı eseri ile tüm denizcilere adeta kılavuzluk yaparak dünya denizciliğine büyük katkıda bulunan Piri Reis’e… kadar nice büyük denizciler yetiştirmiş ve dünya denizciliğine yön vermiş bir milletiz. Ülkemiz, Asya ve Avrupa arasındaki doğu – batı koridorunda doğal bir köprü olduğu gibi bu jeostratejik konumunun yanı sıra etrafını saran Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz ile de Türkiye’nin her şeyden önce bir deniz ülkesi olduğu da su götürmez bir gerçektir” diye konuştu.

MAVİ VATANDIR

Bakan Uraloğlu, “Bizim nazarımızda denizlerimiz, deniz üstü ve altı kaynaklarımız ile deniz yetki sahalarımız açısından egemenlik haklarımızı temsil eden kara topraklarımızın devamındaki mavi vatanımızdır. Egemenlik olgusunu, sadece kara parçaları üzerinde veya bir devletin toprakları üzerinde algılamak en büyük yanılgıdır. Akdeniz havzasındaki ülkeler arasında denizin dilini en iyi anlayan, denizle aynı dili konuşan bir millet olarak denizlerimize bigane kalmamız mümkün değildir. Bu nedenle bölgesel ve küresel rekabette yerimizi tahkim etme ve güçlendirme söz konusu ise her alanda olduğu gibi denizcilikte de son derece ihtiyatlı ve gerçekçi olmak durumundayız” dedi.

DENİZLERE HAKİM OLAN CİHANA HAKİM OLUR

Bakan Uraloğlu, Barbaros Hayrettin Paşa’nın “Denizlere hâkim olan Cihana hâkim olur.” sözü günümüzde de doğruluğunu korumaktadır. Bu noktada bir denizcinin oğlu olan ve denizciliği çok iyi tanıyan Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve kaptanlığında attığımız her adımı bu bilinçle atıyoruz. Son yirmi bir yılda denizcilik sektörümüzün gelişmesi için çok önemli yasal düzenlemeler hayata geçirdik. Denetimleri artırdık, denizlerimizi anlık izleme sistemleri kurduk. Tersaneciliği geliştirdik, kıyılarımızı deniz yapılarıyla donattık. Devam eden nice yeni proje ve yatırımla birlikte Türkiye’nin denizcilik alanındaki ağırlığını gelecekte daha fazla hissettirecek ve rekabet gücünü yükselterek denizcilikte dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olacağına inancımız tamdır” diye konuştu.

Yeni Toyota Prius Dinamik Tasarımıyla Red Dot Tasarım Ödülü’ne Layık Görüldü

 1997 yılında ilk seri üretim hibrit otomobili olarak otomotiv sektöründe kalıcı bir etki bırakan, global olarak 5 milyondan daha fazla satış adediyle de iddiasını kanıtlayan Toyota’nın öncü modeli Prius, şimdi yenilikçi teknolojisini etkileyici yeni tasarımıyla birleştiriyor.

  1. nesliyle pazara sunulan Prius, hibrit ve plug-in hibrit seçeneklerine sahip. Bununla birlikte Yeni Prius, tamamen yenilenen tasarımıyla da ses getirmeyi başardı. Toyota’nın ikonik kama şekli, 5. nesil Prius’ta zarif ve modern bir şekilde evrimleşti. Bu dinamik tasarım Prius’un prestijli 2023 Red Dot Tasarım Ödülü’nü kazanmasını sağladı.

Prius’un 25 yıldan daha uzun zamandır bir imzası haline gelen bu eşsiz tasarımı, yeni nesilde coupe tarzı bir siluet ve sportif dokunuşlarla yeni bir seviyeye taşındı. Siyah ağırlıklı geniş yaşam alanı sunan kabinde, şık ve uyumlu bir atmosfer oluşturuldu. Yeniden tasarlanan gösterge paneli ise, ergonomik ve rahat kullanım ile tüm yolculukların keyifli geçmesini sağlıyor.

Toyota Prius’un ilk bakışta dikkat çeken tasarımını takdir eden Red Dot Tasarım Ödülleri, yıllık 20 bin civarında başvuru ile dünyadaki en büyük tasarım yarışmalarından biri olarak öne çıkıyor. Red Dot Tasarım Ödülleri’nde 60 yıldan daha uzun süredir ‘Ürün Tasarımı’, ‘İletişim Tasarımı’ ve ‘Tasarım Konsepti’ kategorilerinde yenilikçi tasarımlar taçlandırılıyor.

Yeni Prius, 43 üyeden oluşan uluslararası bir jüri tarafından tüm başvuruların değerlendirilmesinin ardından ‘Ürün Tasarımı’ kategorisinde en yüksek ödül olan ‘En İyinin En İyisi’ unvanına layık görüldü.

Kentlerin “dijital ikizi” çıkarılıyor, afetlere dayanıklı ve sürdürülebilir kent yaşamı kolaylaşıyorBugün yaklaşık 8 milyarlık dünya nüfusunun yarısından fazlası kentlerde yaşıyor. 2050 yılına kadar dünya genelinde kentsel alanlarda yaklaşık 2,5 milyar daha fazla insanın yaşayacağı öngörülüyor. Kentlerdeki yaşamın sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devam edebilmesi için bütünsel bir bakış açısıyla planlama yapılması ve teknolojinin doğru bir şekilde kullanılması gerekiyor. Yerel yönetimlerin barınmadan ulaşıma, güvenlikten verimli ve çevreye duyarlı hizmetlerin oluşmasına kadar kent yönetimiyle ilgili her türlü kararı dijital ikiz teknolojisini kullanarak ve verinin gücünden yararlanarak alması, bugünün göz ardı edilmemesi gereken bir gerçeği olarak öne çıkıyor.  42 yıldır bilişimin gücünü akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için kullanan SAMPAŞ Holding, kentleşmenin ve kentliliğe bağlı sorunların giderek arttığı bir dünyada, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde ürettiği yüksek teknolojiye sahip dijital ikiz çözümlerini kullanarak kentlerin günümüzde ve gelecek nesiller için yarınlarda nasıl daha yaşanılabilir hale getirileceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şehirlerde sürdürülebilir ve verimli olması gereken verilerin karar alma süreçlerinde hiç olmadığı kadar etkili olacağı bir dünyaya doğru hızla ilerliyoruz. 2050 yılına kadar dünya genelinde kentsel alanlarda yaklaşık 2,5 milyar daha fazla sayıda insanın yaşayacağı öngörülüyor. Süreç öncelikle kentleri doğal afetlerden korumak için doğru bir şekilde planlanma yapılması gerekliliğiyle başlıyor. Barınmadan ulaşıma, kamu hizmetlerinden güvenliğe, enerji verimliliğinden çevreye duyarlı sistemlere kadar birçok faktörü içinde barındıran bütünsel bir akıllı şehir vizyonunun planlanması gerekiyor. Bunun da temelini dijital ikiz teknolojisi oluşturuyor. Dijital ikiz nedir? Dijital ikiz aslında fiziksel bir varlığın, sürecin veya sistemin sanal bir kopyası anlamına geliyor. Kentler bağlamında ise bu, tüm kentsel çevrenin dijital bir modelini oluşturulmasıyla mümkün oluyor. Bu model, binalar ve altyapıdan ulaşım sistemlerine, kamu hizmetlerinden kamusal alanlara kadar her şeyi içinde barındırıyor. Sürecin gerçek zamanlı verilerini, ikizinin aslına sadık kalarak yeniden yaratmak için yapay zekâ ve örüntü tanıma ile programlanmış dijital temsiline bağlayarak hayata geçiriyor. Şehirlerle ilgili doğru kararlar vermek için gerçek zamanlı veri ve simülasyonun gücünden yararlanmak gerekiyor. Bunun için de verilerin düzenli bir şekilde toplanması ve analiz edilmesi çok önemli. Veri toplama işi de sensörler, akıllı kameralar ve IoT (Internet of Things – Nesnelerin İnterneti) teknolojileriyle mümkün oluyor. Şehirdeki ilgili tüm bu araçlardan gelen anlık veriler dijital ikiz teknolojisinin kullanımıyla işlenip şehrin hızlı, doğru ve verimli bir şekilde yönetilmesini mümkün kılıyor.  Şehirlerin fiziksel yapıları, nüfusu, ulaşım sistemleri ve altyapısı vb. dijital ikiz modellerinin uygulamasını yönlendiriyor. Yani dijital ikizle her şehrin yerel koşullarına uyum sağlanıyor ve bu süreç her geçen gün şehrin ihtiyaçlarına göre kendini geliştiriyor. Özellikle afet dönmelerinde bu yaklaşım kritik bir önem taşıyor. Şehir yönetimi perspektifinden bakıldığında bir binanın, mahallenin ve hatta tüm bir şehrin dijital ikizinin şehir planlamasının yanı sıra fiziksel varlıkların işletilmesine ve bakımına da büyük ölçüde yardımcı olduğu görülüyor.   Örneğin, bir şehirdeki hava sıcaklıklarının giderek artış göstermesi veya yoğun yağışların yarattığı sel risklerinin veya depremlerin önceden simüle edilmesi, o bölgedeki yapılı çevre tasarımlarında daha dayanıklı ve sürdürülebilir çözümler aranması gerektiğini ortaya çıkarıyor. Her türlü senaryoyla şehirlerde yaşanabilecekleri simüle etme ve verileri gerçek dünyanın sanal bir temsili aracılığıyla anlamlı bilgilere dönüştürme yeteneği, şehirlerin sorunlarını çözme noktasında büyük önem taşırken, ciddi anlamda zaman ve kaynak tasarrufu da sağlıyor. Bu durum kamu kuruluşlarının çevrelerine daha duyarlı olmalarına ve çevik bir yönetişim sergilemelerine fırsat veriyor. Akıllı şehirler için dijital ikizlerin değerlendirilmesiŞehirler planlanırken inşaatın yanı sıra kentsel hizmetlerin, altyapının, ulaşımın planlanması ve her türlü sosyo-ekonomik etkinin hesaba katılması gerekiyor. Akıllı şehir uygulamasında dijital ikizleri değerlendirirken çeşitli temel hususların göz önünde bulundurulması büyük önem taşıyor. Dijital ikizlerin faydalarını yansıtan uygun bir KPI(Key Performance Indicator – Temel Performans Göstergeleri) seti geliştirilmesi, verilerin nasıl toplandığı, değiş tokuş edildiği, dağıtıldığı, yayıldığı ve bilgilerin kullanım şekillerine göre net yönergeleri içeren, yüksek güvenlik ve gizlilik ile politika ve standartlara sahip, veri açısından zengin bir ortam oluşturulması, büyük miktarda veri, sofistike analitik araçlar ve birden fazla paydaş arasında işbirliğinin organize edilmesi gerekiyor.SAMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya konuyla ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor: “Dünyada kentleşme 18. yüzyılda Sanayi Devrimi ile birlikte başladı. Osmanlı, sanayi devrimini ıskaladığı için, Osmanlı’dan Türkiye’ye şehirleşme bu gerekçeyle başlayamadı. Cumhuriyet döneminde tarımsal faaliyetlerden yeterli katkı sağlanamadığı için, yaklaşık yüzde 70’lik köy nüfusu, şehirlere akmaya başladı. Bugün toplam nüfusun yüzde 76,8’i kentlerde yaşıyor. Ama, bu sanayi desteksiz güç, şehirlerin gelişmesi yerine, düzensizliğe ve varoşlaşmaya yol açtı. Türkiye’de kentlere göç edenler, gerçekte kentli olamadılar. Onun yerine kentler köyleşti. Bugün kentler kurulurken, genişlerken veya yeniden yapılanırken bunu bütünsel bir bakış açısıyla ele almak gerekiyor. İnsan hayatın daha yaşanabilir bir hale getirmek, bunu yaparken dünyayı korumak, afetlerle doğru bir şekilde baş edebilmek için uçtan uca bir planlama yapmak gerekiyor. Yani aslında bir paradigma değişimine ihtiyaç duyuluyor. Bugün kentlerin yeniden inşa edilmesi, dönüştürülmesi yerine yeniden tasarlanması ve buna göre yönetilmesi gerekiyor. Kent yeniden tasarlanırken bunun yönetiminin de dijital ikizlerle yapılması gerekiyor. Bugün konuştuğumuz ve dünyanın yakalamaya çalıştığı bu vizyon, kent yaşamı için önemli fırsatlar sunuyor. Çünkü bir şehrin dijital ikiziyle, kentsel planlama, tasarım ve yönetim için en etkili çözümleri belirlemek üzere farklı senaryoları simüle ve test edebiliyoruz. Bu sayede kaynak tahsisini optimize edebiliyor, maliyetleri minimize edebiliyor ve şehrin genel sürdürülebilirliğini iyileştirebiliyoruz. Ayrıca, dijital ikizlerin kullanımı daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir şehir yaratmamıza yardımcı olabiliyor. Trafik düzeni, enerji kullanımı ve hava kalitesi gibi konulardaki verileri analiz ederek şehrin yetersiz hizmet alan bölgelerini belirleyebiliyor ve bu bölgelere yatırım yapılmasına öncelik verebiliyoruz. Ancak dijital ikizlerin potansiyel faydaları şehir planlamasının çok ötesine geçiyor. Ayrıca doğal afetlere hazırlanmamıza ve müdahale etmemize, kamu güvenliğini iyileştirmemize ve şehrin genel direncini artırmamıza yardımcı olabiliyorlar. IoT  gibi dijital teknolojiler tarafından etkinleştirilen, desteklenen ve entegre edilen akıllı şehirlerin gelişimi, 21. yüzyılda dünya çapında toplumların önemli başarılarından biri olacak. Bugün, dünya şehirleri olağanüstü bir büyümenin ortasında ve henüz inşa edilmemiş projeler için dijital ikizleri kullanma olanaklarını keşfedilmesi gerekiyor. Oluşturulan bu dijital ikiz sayesinde bir kontrol odasından şehir yönetimiyle ilgili tüm süreçlere hâkim olabiliyor, anlık verilerle şehrin gerek üst yapısı gerekse alt yapısını kontrol altında tutabiliyorsunuz. Dijital ikizlerin şehirlerimiz ve dünyamız üzerinde yaratacağı pozitif etkiyi görmekten heyecan duyuyorum. Eğer şehirlerimizin dijital ikizlerini oluşturursak şehirlerle ilgili her türlü sorunu çözebileceğimiz gibi olası felaketlerde de hızlı aksiyon alabiliriz.”

Türk moda endüstrisi yeşil dönüşüme hazır olduğunu göstermeye gidiyor

Dünya modasının buluşma noktası Paris Premiere Vision Manufacturing Fuarı, Türk moda endüstrisinin yeni koleksiyonlarını dünyanın en büyük markalarına sunmasına zemin sunacak. Türk moda endüstrisi Paris’te yeşil dönüşüme hazır olduğunu da tüm Avrupalı alıcılara göstererek bir taşla iki kuş vurmayı hedefliyor.

Türk moda endüstrisi, 4-6 Temmuz 2023 tarihlerinde düzenlenecek olan Premiere Vision Manufacturing Fuarı’na 25 firmayla katılıyor. Türkiye, İtalya’nın ardından fuara en fazla firmayla katılım sağlayacak 2.ülke konumunda. PV Fuarının tekstil bölümü katılımıyla Türkiye’den toplam katılan firma sayısı 210’a ulaşıyor.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, 2023 yılının ilk yarısında Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Fransa’da üç moda fuarına milli katılım organizasyonu yaptıklarını, Türkiye’den 42 hazırgiyim ihracatçısı firmanın bu fuarlara katılımını sağladıklarını, bu firmaların bu fuarlarda binlerce iş görüşmesi yaptığını, bu iş görüşmelerinden yeni ihracat bağlantıları doğduğunu dile getirdi.

Sertbaş; “Yeşil dönüşüme hazır olduğumuzu tüm alıcılara göstereceğiz”

Dünya genelinde yaşanan resesyon, Türk ekonomisinin içinden geçtiği sancılı süreç nedeniyle Türk hazırgiyim sektörünün son 1 yıldır ucunda ışığı göremediği bir tünelin içinde ilerlediğini aktaran Sertbaş, “Şartlar olumsuz olsa da kabuğumuza çekilemeyiz. Üretmeye, ürettiklerimizi tanıtmaya ve ihracat yapmaya devam etmek zorundayız. Fransa 2022 yılında 30 milyar dolar hazırgiyim ithalatı yaparken, Türkiye olarak Fransa pazarından yüzde 6,5 pay aldık ve 1,2 milyar dolar ihracat yaptık. Fransa ihracatımızda ilk 5 büyük Pazar arasında yer alıyor. 2023 yılında öncelikli hedefimiz Fransa pazarında mevcudu korumak ve müşterilerimizle ilişkilerimizi sürdürmek. PV fuarının gündeminde önceki edisyonlarda olduğu gibi sürdürülebilir, çevre dostu üretim olacak. Türk hazırgiyim sektörü olarak yeşil dönüşüme hazır olduğumuzu alıcılara göstermek istiyoruz” şeklinde konuştu.

Uğuz: “2023 yılı sonunda 6 fuar ve Hollanda, Almanya ve Belçika’dan Alım Heyeti yapmış olacağız”

Avrupa pazarında, yakından tedarik avantajını ülke olarak kullanmak istediklerini vurgulayan EHKİB Dış Pazar Stratejileri Geliştirme Komitesi Başkanı Tala Uğuz, 2023 yılında 6 fuara milli katılım organizasyonuna imza atmış olacaklarını anlatarak, “6 fuar yanında İtalyan ithalatçıları İzmir’de ağırlayıp ikili iş görüşmeleri yaptık. 2023 yılının son etkinliğini Kasım ayında Hollanda’ya yönelik alım heyeti organizasyonu olarak planlıyoruz. Ayrıca sadece Hollanda değil, Almanya ve Belçika’dan toplamda 3 ülkeden 25 yabancı alıcı getirtme hedefimiz var.” dedi.

EHKİB organizasyonunda Türk moda endüstrisinin 15. Kez PV Man. Paris Fuarı’nda yerini alacağı bilgisini paylaşan Uğuz, “Bu fuarda Türk hazırgiyim üreticileri Sonbahar-Kış 2024-2025 koleksiyonlarını uluslararası alıcılara sunarak sektörü ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek. Fuarlarda kurulan ilişkiler ihracat rakamlarımıza olumlu yansıyor. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliğimizden Fransa’ya 2022 yılında yapılan konfeksiyon ihracatı yüzde 43 artışla 71 milyon dolara ulaştı. 2023 yılı şubat ayında gerçekleşen Premiere Vision Fuarına 1.246 firma katılım sağlarken bu ziyaretçilerin yüzde 70’ini uluslararası alıcılar oluşturdu. Fuara; Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya, Almanya, ABD, Japonya ve Belçika başta olmak üzere 44 farklı ülkeden yaklaşık 35.000 profesyonel ziyaretçi katıldı” değerlendirmesinde bulundu.

EHKİB, 4-6 Temmuz 2023 tarihlerindeki PV Man. Paris Fuarı’na EİB 16. Moda Tasarım Yarışması finalistlerinin katılımına da olanak sağlıyor. Genç tasarımcılar, hazırgiyimde son trendleri yakından görme fırsatına sahip olacak.

2023 Temmuz Premiere Vision Paris Fuarı’na katılacak firmalar; “AKÇAKAYA GROUP TEKSTİL A.Ş., APAZ TEKSTİL DIŞ TİCARET SAN. LTD. ŞTİ., BAGGI TEKS.ITH.IHR.SAN.TIC.VE.A.S., BETA KONF.TEKSTİL İHR.İTH.SAN., BİZDEN GİYİM SANAYİ VE TİCARET A.Ş., DİDE TEKSTİL HAZIR DIŞ GİYİM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ, DEMİRIŞIK TEKSTİL VE KONF SAN VE TİC A.Ş., DND TEKSTİL İÇ VE DIŞ TİC.LTD.ŞTİ., ERTEN TEKSTİL VE ÖRME SANAYİ TİC. LTD. ŞTİ., FIRATTEKS TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LTD.ŞTİ., GÜLSEN TEKSTIL SAN VE TIC LTD STI., İYA TEKSTIL SANAYI VE TICARET LIMITED SIRKETI

KREATEKS TEKSTIL A.Ş., LAMODA TEKS.SAN.TİC.LTD.ŞTİ. KNITWEAR, MERGÜ TEKSTİLl KONF. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ., MODALT TEKSTIL KONFEKSIYON SAN.VE TIC. LTD STI, MOSİ TEKSTİL A.Ş.

ONTEKS TEKSTİL MAKİNA GIDA SAN. TİC. LTD. ŞTİ., OZTEK HAZIR GİYİM SANAYİ VE TİC. ANONİM ŞİRKETİ, RAL TEKSTİK A.Ş., SEYFELI DIS TICARET LTD STI, TRİO GÖMLEK SAN.TİC. LTD. ŞTİ.,

VERSİON TEKSTİL TURİZM SANAYİ VE DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ”

Toyota Türkiye Ana Sponsorluğundaki Özel Sporcularımız Ülkemize Madalyalarla ve Başarılarla Döndü

Toyota Türkiye’nin ana sponsorluğunu üstlendiği Özel Olimpiyatlar Türkiye takımı, Berlin’de gerçekleştirilen ve 25 Haziran’da tamamlanan Özel Olimpiyatlar Dünya Yaz Oyunları’nı büyük başarılarla tamamladı.

Toyota’nın herkesin özgürce hareket ettiği bir dünya gerçekleştirmek ve herkese eşit mobilite imkanı sunmak amacıyla desteklediği Özel Olimpiyatlar, sporun birleştirici gücünün altını bir kez daha çizdi. 16. Dünya Yaz Oyunlarına 190 ülkeden 7000 sporcu katıldı. 7 gün boyunca devam eden organizasyonda, Toyota Türkiye’nin Ana Sponsorluğundaki Özel Olimpiyatlar Türkiye 3X3 karma basketbol, yüzme, atletizm ve bocce dallarında 4 kadın 7 erkek sporcu olmak üzere toplam 11 sporcu ile mücadele etti.

17 Haziran’da görkemli bir seremoni ile başlayan Berlin 2023 Özel Olimpiyat Oyunları’nda Özel Olimpiyatlar Türkiye ikisi altın, biri gümüş ve ikisi bronz olmak üzere tam beş madalya kazandı.

Özel Olimpiyatlarda mücadele eden sporcularımızdan Ayşe Başaran durarak uzun atlama ve 100 metre koşu branşlarında altın; Basketbol takımı 3×3 Karma Basketbol branşında gümüş; Alper Aydoğdu durarak uzun atlama branşında ve Fatmanur Gündüz Bocce Kadınlar Tekli branşta bronz madalyaları ülkemize getirdiler.

Bununla birlikte Alper Aydoğdu Atletizm’in 100 metre koşu branşında ve Kübra Esen 100 metre sırtüstü yüzme branşlarında beşincilik elde ederek ülkemizi bir kez daha gururlandırdı. Derece alamayan tüm sporcular ise, özel olimpiyatlarda verdiği mücadeleler neticesinde katılım madalyası alarak takdir edildiler.

Gıda Sektörü Temsilcileri  Onarıcı Tarım  için buluştu:  WWF-Türkiye ve Rainforest Alliance’dan Türkiye için Onarıcı Tarım Seferberliği ÇağrısıWWF-Türkiye ve Rainforest Alliance, Gıda Sektörü temsilcileri ile bir araya gelerek Onarıcı Tarım seferberliğine yönelik çağrıda bulundu. Tüm paydaşların kazandığı bir üretim sistemi olan onarıcı tarıma aşamalı olarak geçmek için Türkiye’de nasıl bir model gerçekleştirilebileceğini birlikte değerlendirmek amacıyla düzenlenen toplantıya gıda firmalarından büyük zincir marketlere ilgili özel sektör kuruluşları katılım sağladı. Kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, bankalar, özel sektör, çiftçi ve çiftçi örgütlerinin dahil olacağı bir ‘Onarıcı Tarım Seferberliği’ için görüş alışverişinde bulunuldu. Onarıcı tarım uygulamalarının ilk etapta fındık, çay, domates, buğday, baklagil ürünleriyle başlayarak yaygınlaşması hedefleniyor.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve Rainforest Alliance mevcut tarımsal üretim modellerinin iklim krizinin etkilerini derinleştirmesi ve biyoçeşitlilik kaybını artırmasından hareketle güçlerini birleştirerek Türkiye için bir onarıcı tarım seferberliğine olan ihtiyacı dile getirdi. Bu amaçla Gıda sektörü temsilcileri ile gerçekleştirilen istişare toplantısında, üretimden tüketime kadar zincirin her aşamasında yer alan katılımcılar ile Türkiye’nin onarıcı tarıma geçmesi için nasıl bir yol haritası izlemesi gerektiği konuşuldu.WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere, WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli ve Rainforest Alliance Türkiye Direktörü Osman Yalçın Tekinarslan’ın açılış konuşmaları ile başlayan toplantı; WWF-Türkiye Gıda ve Tarım Programı Müdürü Arzu Balkuv ve WWF-Türkiye Gıda ve Tarım Programı Stratejik Danışmanı Ayşe Ayşin Işıkgece’nin onarıcı tarım yöntemini ve yürütülecek çalışmaların bilgilerini aktardığı detaylı sunumlarıyla devam etti.“Mevcut tarımsal üretim modelleri iklim krizini artırıyor”Mevcut tarımsal üretim modellerinin iklim krizini artırdığını ve biyoçeşitlilik kaybını derinleştirdiğini dile getiren WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Nafiz Karadere: “Sürdürülebilir olmanın ötesinde ekosistemi onaracak ve doğayı geri kazanacak yeni bir başlangıç için onarıcı tarım yöntemleriyle toprağı, suyu ve biyoçeşitliliği korumaktan öte geliştirebilir, sera gazı salımlarını azaltabilir ve iklim krizinin getirdiği yıkıcı etkilere karşı direncimizi artırabiliriz. Aşırı iklim olaylarına dayanıklı ve karbonu toprakta tutan yeni üretim şekilleri ve ekosistemi onaran yöntemlerle daha düşük maliyetli, daha yüksek verimli, sağlıklı ve besleyici ürünler üretebiliriz” dedi.“Beş senedir onarıcı tarım konusunda çalışıyoruz”WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli ise: “WWF-Türkiye olarak beş senedir onarıcı tarım konusunda çalışıyoruz. Sağlıklı toprak demek, daha az su kullanmak demek, deniz temizliği demek, daha az ilaç demek, daha çok arı, daha çok böcek ve biyoçeşitlilik demek, daha fazla karbon tutmak demek. Çevre meselesi hepimizin varoluş meselesi. Bu nedenle gıda konusu da çalışma alanlarımızın ortasında yer alıyor” ifadelerini kullandı. İklim krizi, afetler gibi kısırdöngülerin içinden çıkabilmek için birlikte çalışmanın öneminden bahseden Pasinli: “Hiç olmadığı kadar bir arada olmamızı, hiç yapmadığımız şekilde bir arada çalışmamızı yürekten diliyorum” diyerek sektörün tüm oyuncularını işbirliğine davet etti.“Yeni çiftçi için yeni iş modelleri oluşturmalıyız”Yeni çiftçiler için yeni iş modelleri oluşturmanın öneminin altını çizen Rainforest Alliance Türkiye Direktörü Osman Yalçın Tekinarslan, “Yeni çiftçi için yeni iş modelleri oluşturmalıyız. Tedarik zincirini güvence altına almalıyız. Türkiye’deki mevzuatı birlikte şekillendirmeliyiz. Bu nedenle iki kâr amacı gütmeyen kurum olarak tarımı değiştirmek için bir aradayız. Temel amaç küçük üreticiyi biraz daha pazara hazırlamak, direkt ulaşımını sağlamak, onları desteklemek ve tarımın geleceğini kurtarmak. Onarıcı tarımı kurgularken bir geçiş süreci tasarladık. Bu uzun yolculukta planları standartlara oturtmak zorundayız” dedi.Onarıcı tarım sunumu gerçekleştiEtkinlikte, WWF-Türkiye Gıda ve Tarım Programı Müdürü Arzu Balkuv ve WWF-Türkiye Gıda ve Tarım Programı Stratejik Danışmanı Ayşe Ayşin Işıkgece, katılımcılara onarıcı tarım hakkında detaylı bir sunum gerçekleştirdi. Bugünkü tarım yöntemleri sebebiyle canlılığını kaybeden toprağın sağlığını yeniden kazanması için iş yapış şekillerinin değişmesinin gerekliliğinin vurgulandığı sunumlarda, çiftçilere eğitimler düzenleneceği ve onarıcı tarım konusunda bilinçli genç ziraat mühendisleri yetiştirileceğinin altı çizildi.Sunumların ardından katılımcıların hem sürece hem de gerçekleştirilebilecek iş birliklerine dair soru ve önerileri alındı. Ardından Aslı Pasinli kapanış konuşması gerçekleştirdi. Konuşmasında seferberlik çağrısını yineleyen Pasinli, “Ülkemiz 100’üncü yılına girerken, hep birlikte başka bir biz bilinciyle gelin bunu hayata geçirelim. Hayalimiz bu işi birebir ve toplu görüşmeler yaprak sizlerle birlikte şekillendirmek. Sizlerden herkesi bu işe dahil etme konusunda destek bekliyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.Toplantıda, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları, bankalar, özel sektör, çiftçi ve çiftçi örgütlerinin dahil olacağı; fındık, çay, domates, buğday, baklagil gibi kilit ürünlerle başlayacak bir onarıcı tarım seferberliğine yönelik çağrı ve bu doğrultuda önerilen model katılımcıların desteğini gördü.Onarıcı Tarım Nedir?Onarıcı tarım, toprak sağlığının ve su kaynaklarının korunması ve iyileştirilmesini, biyolojik çeşitliliğin artırılmasını, karbonun toprakta tutulmasını sağlayarak iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılmasını ve tarımla uğraşan kişilerin geçim kaynaklarının geliştirilmesini hedefleyen bütünsel bir yaklaşımdır. Küresel bir sorun olan düşük toprak organik maddesi miktarını artırmayı, tahribata uğramış toprak sağlığı ve canlılığını iyileştirmeyi, mikro ve makro ölçekteki su kalitesi ve havza sağlığını iyileştirmeyi, tarladaki ve çevresindeki biyoçeşitliliği geliştirmeyi, zehirli tarımsal girdiye duyulan ihtiyacı azaltarak ekolojik ve ekonomik maliyetlerini düşürmeyi, tüm bunları sağlarken de çiftçiye uzun vadeli mali kapasite ve geçim kaynağı yaratmayı hedefleyen onarıcı tarım, tüm bitkisel üretim ve hayvansal otlatma uygulamalarını kapsar.

Çin pazarında büyümek isteyen Türk ihracatçıları kolları sıvadı

Dünya’nın ikinci büyük ekonomisi konumundaki Çin Şanghay’da 5-10 Kasım 2023 tarihlerinde düzenlenecek Çin Uluslararası İthalat Fuarı, Çin’in yıllık 2,7 trilyon dolarlık ithalatından daha fazla pay almak isteyen firmalara büyük fırsatlar sunuyor.

Çin’in ABD’den sonra dünyanın en çok ithalat yapan ikinci ülkesi konumunda olduğunu hatırlatan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, pandemi sonrasında ilk kez fiziki katılımın olacağı Çin Uluslararası İthalat Fuarı’na Çin pazarında büyümek isteyen Türk ihracatçılarını davet etti.

“Çin’den 41 milyar doların üzerinde ithalatımız varken ihracatımız 3 milyar doları geçemiyor. Bu durumu daha dengeli hale getirmek için Çin’e yönelik ihracatta artış potansiyeli taşıyan ürünlere odaklanarak bu ürünlerde pazar paylarının artırılmasına yönelik 2019 yılından beri çalışmalar yürütüyoruz. EİB olarak Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nın 4’üncü kez milli katılımını organize edeceğiz. Şu ana kadar ağırlıklı olarak tarım sektörlerinden 10 firmamızdan başvuru aldık. Sanayi sektörlerinden katılımı artırmak için çalışmalara devam ediyoruz. Ülkemizi dünyada pek çok alanda temsil eden ileri teknoloji üretim yapan firmalarımız ve markalarımızla temasa geçtik. Türk firmalarımızdan fuara katılım için daha yoğun talep istiyoruz. 12 Temmuz’da Çin İthalat Bürosu tarafından Çin Uluslararası İthalat Fuarı ile ilgili İstanbul Shangri-La otelde bir tanıtım toplantısı yapılacak. Bu toplantıda EİB olarak işbirliği protokolüne de imza atacağız.”

Başvurular 14 Temmuz tarihine kadar devam edecek

Fuara geçen yıl 127 ülkeden 2 bin 800 firma katılım sağladığının altını çizen Başkan Eskinazi şunları söyledi:

“Geçen sene Çin Uluslararası İthalat Fuarı’nda 73 milyar dolarlık iş hacmi yaratıldı. Hizmetler, Otomobil, Akıllı Endüstri ve Bilgi Teknolojileri, Tüketici Ürünleri, Medikal Ekipmanlar ve Sağlık Ürünleri, Gıda ve Tarımsal Ürünler olarak ayrı holler bulunuyor. Başvurular 14 Temmuz tarihine kadar devam edecek. Ticaret Bakanlığımız, Uzak Ülkeler Eylem Planını 2022 yılı Temmuz ayında açıkladı. Bu Eylem Planı içinde yer alan ülkelerden biri olan Çin, EİB olarak bizim uzun yıllardır üzerinde yoğun mesai harcadığımız bir pazar. Uzak Ülkeler Eylem Planı doğrultusunda geçen sene Çin Sanayi ve Ticaret Bankası (ICBC) ve Birliğimiz arasında iş birliği protokolü imzalandı. Ege İhracatçı Birlikleri olarak 2019 yılını “Çin Yılı” ilan etmiştik. O zamandan bu yana Çin ile ticaretimizi dengeli bir şekilde artırmak için çaba gösteriyoruz.”

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, spor haberleri

ÜRETİMDE TOPLAM VERİMLİLİK MÜMKÜN, İŞTE YÖNTEMİTüm dünyada belirsizlik bu kadar yoğun olmamıştı. Enflasyona bağlı sürekli …