Gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcaması 2023 yılında bir önceki yıla göre 178 milyar 873 milyon TL artarak 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi.
Mali ve mali olmayan şirketler Ar-Ge finansmanında %52,6 ile ilk sırada yer aldı
Tam zaman eşdeğeri cinsinden 290 bin 850 Ar-Ge personeli çalıştı
Tam zaman eşdeğeri (TZE) cinsinden 2023 yılında toplam 290 bin 850 kişi Ar-Ge personeli olarak çalıştı. Sektörler itibarı ile dağılımına bakıldığında ise TZE cinsinden toplam Ar-Ge personelinin 2023 yılında %65,4’ü mali ve mali olmayan şirketlerde, %31,4’ü yükseköğretimde ve %3,1’i kâr amacı olmayan kuruluşların da dâhil edildiği genel devlet sektöründe yer aldı.
TZE cinsinden kadın Ar-Ge personelinin oranı %34,1 oldu
TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel sayısı, 2023 yılında 99 bin 195 kişi ile toplam Ar-Ge personel sayısının %34,1’ini oluşturdu. Sektörler itibarı ile TZE cinsinden kadın Ar-Ge personel oranı yükseköğretimde %47,7, kâr amacı olmayan kuruluşların da dâhil edildiği genel devlette %29,6, mali ve mali olmayan şirketlerde ise %27,8 oldu.
Ar-Ge personelinin %31,0’ı doktora veya eşdeğeri eğitim seviyesine sahip
Ar-Ge personeli öğrenim durumuna göre incelendiğinde, Ar-Ge personelinin %38,3’ünün lisans eğitim düzeyine sahip olduğu görüldü. Bunu sırasıyla %31,0 ile doktora veya eşdeğeri, %21,4 ile yüksek lisans, %4,9 ile meslek yüksekokulu ve %4,4 ile lise ve altı kategorileri takip etti. TZE cinsinden Ar-Ge personelinin eğitim durumuna göre dağılımı ise sırasıyla; %47,4 ile lisans, %21,9 ile doktora veya eşdeğeri, %19,8 ile yüksek lisans, %5,8 ile meslek yüksekokulu ve %5,1 ile lise ve altı eğitim düzeyi şeklinde oldu.
En fazla Ar-Ge harcaması TR51 (Ankara) bölgesinde gerçekleşti
İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzeye göre 2023 yılında Ar-Ge harcamalarının en yüksek olduğu bölge toplam Ar-Ge harcamasının %29,7’sini gerçekleştiren TR51 (Ankara) iken, bunu %28,9 ile TR10 (İstanbul) ve %10,6 ile TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesi takip etti.
Toplam Ar-Ge personel sayısının %31,7’si TR10 (İstanbul), %19,4’ü TR51 (Ankara) ve %8,1’i TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesinde istihdam edildi.
Mali ve mali olmayan şirketlerde Ar-Ge harcamasının %53,2’si Ar-Ge merkezlerinde yapıldı
Mali ve mali olmayan şirketler tarafından 2023 yılında gerçekleştirilen 245 milyar 966 milyon TL Ar-Ge harcamasının %53,2’si Ar-Ge merkezlerinde gerçekleştirildi. Ar-Ge merkezlerinde yapılan Ar-Ge harcamasının %88,3’ü, 250 ve üzeri çalışan sayısına sahip olan girişimler tarafından yapıldı.
En fazla Ar-Ge harcaması yüksek teknoloji faaliyetlerindeki girişimler tarafından yapıldı
İmalat sanayinde Ar-Ge faaliyeti yürüten girişimler teknoloji düzeylerine göre sınıflandırıldığında, 2023 yılında imalat sanayinde gerçekleştirilen 139 milyar 469 milyon TL Ar-Ge harcamasının %47,5’inin yüksek teknoloji faaliyetinde yer alan girişimler tarafından gerçekleştirildiği görüldü. İmalat sanayindeki toplam Ar-Ge harcamasının %40,0’ı orta yüksek teknoloji faaliyetindeki girişimler, %8,5’i orta düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler ve %4,0’ı düşük teknoloji faaliyetindeki girişimler tarafından yapıldı.
İmalat sanayinde gerçekleştirilen Ar-Ge harcamalarının teknoloji düzeyine göre dağılımı, 2015-2023
Grafikteki rakamlar, yuvarlamadan dolayı toplam 100’ü vermeyebilir.
İmalat sanayinde Ar-Ge faaliyeti yürüten girişimlerdeki araştırmacı sayıları incelendiğinde 2023 yılında en fazla araştırmacının 32 bin 778 kişi ile orta yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimler tarafından istihdam edildiği görüldü. Bunu 19 bin 865 araştırmacı istihdamı ile yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimler takip etti. TZE cinsinden araştırmacı sayıları dikkate alındığında da en fazla değerin 30 bin 144 ile orta yüksek teknoloji faaliyeti yürüten girişimlerde olduğu saptandı.
Yİ-ÜFE (2003=100) 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %1,29 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %27,17 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %32,24 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %43,93 artış gösterdi.
Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık %32,85 arttı
Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %40,11 artış, imalatta %32,85 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %20,47 artış ve su temininde %43,19 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %31,79 artış, dayanıklı tüketim mallarında %39,17 artış, dayanıksız tüketim mallarında %41,48 artış, enerjide %14,54 artış ve sermaye mallarında %33,84 artış olarak gerçekleşti.
Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde aylık %1,61 arttı
Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %0,85 artış, imalatta %1,61 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %1,56 azalış ve su temininde %1,55 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %1,52 artış, dayanıklı tüketim mallarında %2,82 artış, dayanıksız tüketim mallarında %1,90 artış, enerjide %0,56 azalış ve sermaye mallarında %0,67 artış olarak gerçekleşti.
TÜFE’deki (2003=100) değişim 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %2,88, bir önceki yılın Aralık ayına göre %39,77, bir önceki yılın aynı ayına göre %48,58 ve on iki aylık ortalamalara göre %62,02 olarak gerçekleşti.
Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup %26,14 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %93,66 ile eğitim oldu.
TÜFE ana harcama gruplarına göre yıllık değişim oranları (%), Ekim 2024
Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre en çok azalan ana grup %-0,54 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %14,32 ile giyim ve ayakkabı oldu (ana harcama gruplarına göre endeksler, ağırlıklar ve değişim oranları Ek Tablo-1’dedir).
TÜFE ana harcama gruplarına göre aylık değişim oranları (%), Ekim 2024
Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla, 26 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 7 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 110 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.
Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) yıllık %47,10, aylık %2,69 oldu
İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2024 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %2,69, bir önceki yılın Aralık ayına göre %40,12, bir önceki yılın aynı ayına göre %47,10 ve on iki aylık ortalamalara göre %62,65 olarak gerçekleşti.
İlk kez yayımlanan bu bülten ile imalat sanayi ve inşaat sektörü ayrıntısında enerji ürünlerinin sektörel tüketimine ait istatistikler sunulmaktadır. Nihai enerji tüketimine ilişkin istatistikler, haber bülteni ekinde yer alan tablolarda, terajul(1) ve orijinal birim ayrıntısında yer almaktadır.
Sanayi sektörü nihai enerji tüketimi toplam 1 milyon 706 bin 480 terajul oldu Sanayi Sektörü Nihai Enerji Tüketim Araştırması sonuçlarına göre; sanayi sektöründe 2023 yılında toplam nihai enerji tüketimi 1 milyon 706 bin 480 terajul oldu. Alt sektörler itibariyle nihai enerji tüketiminde en büyük payı, %28,6 ile “diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı” sektörü aldı. Bu sektörü sırasıyla, %22,4 ile “ana metal sanayii”; %9,4 ile “gıda ürünleri imalatı” ve %7,5 ile “tekstil ürünlerinin imalatı” sektörleri takip etti. “Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı” sektörünün nihai enerji tüketimindeki payı %7,0 olurken “inşaat” sektörünün payı %4,4 olarak gerçekleşti.Elektrik, 475 bin 532 terajul ile en çok tüketilen enerji kaynağı oldu
Sanayi sektöründe enerji kaynaklarının paylarına göre; %27,9 ile elektrik, %24,6 ile katı fosil yakıtlar, %23,4 ile doğal gaz ve %12,6 ile petrol ürünleri nihai enerji tüketiminde en çok tüketilen enerji kaynakları oldu.
Alt sektörler itibariyle enerji tüketiminin en yoğun olduğu “diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı” sektöründe ise en çok tüketilen enerji kaynağı %28,6 ile petrol ürünleri oldu. Bu sektörde, petrol ürünlerini %28,0 ile katı fosil yakıtlar, %19,2 ile doğal gaz ve %12,8 ile elektrik takip etti.
Festivalin açılışı, 1 Kasım Cuma günü saat 10:00’da Manavgat Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilen kortejle yapıldı. Katılımcılar, zeytin temalı kıyafetler ve eğlenceli müzikler eşliğinde yürüyerek festival alanına ulaşırken, çok sayıda vatandaşta balkonlarından kutlamalara eşlik etti. Kortejin ardından, saat 10:30’da Manavgat Atatürk Kültür Merkezi önünde resmi açılış töreni düzenlendi.
MANAVGAT’TA ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI FESTİVALİ COŞKUYLA BAŞLADI
Festivale ve resmi açılışa, Manavgat Belediye Başkanı Dr. Niyazi Nefi Kara, CHP Antalya İl Başkanı Nail Kamacı, Gazipaşa Belediye Başkanı Mehmet Ali Yılmaz, CHP Manavgat İlçe Başkanı Oykun Başar, siyasi parti temsilcileri, muhtarlar, STK Temsilcileri, oda başkanları, basın mensupları ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Petrol Ofisi Grubu bp’nin Türkiye’deki akaryakıt ve terminal operasyonlarının satın alımını tamamladı
Petrol Ofisi Grubu, bp’nin Türkiye’deki akaryakıt ve terminal operasyonlarını satın alma sürecini tamamladığını duyurdu. İşlem kapanışıyla birlikte bp’nin BP Turkey Refining Limited ve BP Petrolleri A.Ş.’deki hisseleri ile ATAŞ, Çekisan ve Ambarlı ortak girişim terminallerindeki payları Petrol Ofisi Grubu’na devredildi.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Petrol Ofisi Grubu CEO’su Mehmet Abbasoğlu yeni dönem için heyecanlı olduklarını belirterek, “Cumhuriyetimizin yeni yüzyılını sektöre referans teşkil edecek ve Türkiye’nin enerji geçişindeki hedeflerine hizmet edecek bir işlemle karşılamaktan ötürü çok mutluyuz. Toplam deneyimin iki asra yaklaştığı eşsiz bir ekosisteme erişiyoruz. Bu bilinç ve sorumlulukla sürdürülebilir kalkınmaya yönelik yatırımlar yapmaya hız kesmeden devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
bp’nin Türkiye’deki akaryakıt operasyonlarının Petrol Ofisi Grubu’na satışının hisse alım sözleşmesi 14 Kasım 2023’te imzalanmış, Rekabet Kurumu onayı da 12 Eylül 2024’te verilmişti.
ZTE’nin En Büyük Global Etkinliği Olan ZTE 5G Zirvesi ve Kullanıcı Kongresi 2024, bu yıl İstanbul’da!
ZTE, bu yıl 5-6 Kasım 2024 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştireceği global ölçekteki 5G Zirvesi ve Kullanıcı Kongresi’nde, “Akıllı İnovasyonlarla Başarıyı Yakalayın” temasıyla telekomünikasyon ve bilgi teknolojileri alanında en son teknolojileri ve yenilikçi çözümleri uluslararası seviyede katılımcı kitlesine sergilerken sektörün geleceğine de ışık tutacak.
Telekomünikasyon sektörünün önde gelen global şirketlerinden ZTE, global ölçekteki en büyük etkinlikleri olan ZTE 5G Zirvesi ve Kullanıcı Kongresi 2024’ü İstanbul’un büyüleyici atmosferinde düzenlemeye hazırlanıyor. Daha önce İtalya, Tayland gibi ülkelerde düzenlenen ve 11. Yılını kutlayan zirve için şirket bu yıl Türkiye’yi tercih etti. 5-6 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilecek zirve, “Akıllı İnovasyonlarla Başarıyı Yakalayın” temasıyla; 5G ve ötesi teknolojilerin iş dünyasına sunduğu yeni fırsatları ve dijital dönüşüm stratejilerini gözler önüne serecek. Bu kapsamda, uluslararası seviyede katılımcılara son teknoloji ürünleri, altyapı çözümleri ve sektördeki en son yenilikler tanıtılacak.
Üç Özel Sporcu ve Oğuz Ömür IRONMAN 70.3’te Limitleri Zorluyor!
Antalya Belek’te düzenlenecek olan IRONMAN 70.3 yarışında üç özel sporcunun yer aldığı ‘LİMİT BİZİZ’ takımı ile Türkiye’nin ilk Ironman yarışmacılarından Oğuz Ömür, limitleri zorlayacak.
IRONMAN 70.3 Türkiye 03 Kasım 2024 Pazar günü Antalya, Belek’te düzenleniyor. Yarışta yer alan “LİMİT BİZİZ” takımı, her biri kendi alanında engelleri aşmış ve başarıya ulaşmış altı amatör sporcu, bir ilke imza atmaya hazırlanıyor. Dünyada sayılı, Türkiye’de ise ilk olacak bu formatta; yüzme etabında otizmli Tuna Tunca (21), Berkin Uğurlu (42) ile birlikte 1.9 km yüzme; tandem bisikletle görme engelli co-pilot Merve Orhan(30) ve pilot Mert Özgün (47) ile 90 km bisiklet; koşu etabında omurilik felci nedeniyle tekerlekli sandalyede yarışacak olan Okan Aracagök’ü (45) ise Yaman Pamukçu (43) 21.1 km boyunca çekecek. Bu özel proje, TRIBRO triatlon takımının fikir öncülüğünde engellere rağmen hem fiziksel dayanıklılığın hem de zihinsel kararlılığın simgesi olarak hayata geçiyor. IRONMAN 70.3 Türkiye yarışını bir fırsat olarak gören TRIBRO takımı, Burada bir araya gelen herkes, sınırlarını zorlayarak, dayanıklılık ve azimle neler başarabileceklerini göstereceklerini söyledi.
Škoda Auto, 2024’ün İlk 9 Ayında Güçlü Büyümesini Sürdürdü
Škoda Auto, 2024’ün ilk 9 ayında imza attığı güçlü satış adedi ve istikrarlı finansal görünümüyle dikkat çekiyor. Škoda Auto, bu dönemde 671 bin 300 araç teslimatı ile geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.5 artış gerçekleştirdi. Bu yılın üçüncü çeyreğindeki 222 bin 700 adetlik araç teslimatı da bu büyümeyi destekledi. Yüce Auto-Škoda ise 2024’ün aynı döneminde bir önceki yıla göre satış adetlerini yüzde 20’nin üzerinde artırarak Škoda Auto’nun tüm dünyadaki en büyük 6’ncı pazarı oldu.
Söz konusu dönemde Škoda Auto 20,4 milyar Euro’luk satış geliri ile faaliyet karını 1.7 milyar Euro’ya yükseltti. Škoda Auto’nun kâr büyümesinin ana itici güçleri kapsamlı yenilenmiş model yelpazesi ve verimli maliyet yapısı oldu.
Yılın ilk 9 ayı verilerine göre, toplam satışlardan yaklaşık yüzde 25 pay alan Octavia, Škoda’nın en çok tercih edilen modeli olurken, tamamen elektrikli Enyaq, Almanya’nın da aralarında bulunduğu önemli pazarlarda en çok satılan tam elektrikli araçlardan biri olmaya devam etti.
AHBİB, SIAL PARİS 2024’TE YENİLİKÇİ ÜRÜNLERLE GÖZ DOLDURDU
Türkiye’nin 2023 yılındaki 12,4 milyar dolarlık hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri ihracatına 2,1 milyar dolar değer ile destek veren, 2024 yılının 9 ayında 1,47 milyar dolar dış satım gerçekleştiren Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AHBİB), dünyanın en büyük gıda ve içecek fuarı SIAL Paris 2024’e Türkiye Gıda İhracatçıları çatısı altında katıldı.
Et ve süt ürünleri, market ürünleri, dondurulmuş gıdalar, alternatif biyogıda, deniz mahsulleri, içecek, catering, atıştırmalık, meyve sebze ve gıda işleme sektörlerinden 7 bin 500 firmanın stant açtığı fuarda AHBİB üyesi 10 firma yenilikçi ürünlerini tanıtırken yeni ticaret bağlantıları kurmak için 150’nin üzerinde görüşme gerçekleştirdi. Türkiye’den Fransa’nın başkentine çıkarma yapan toplam firma sayısı ise 346 oldu.
30. Altın Çekül Uluslararası Yapı Kataloğu Ödülleri Başvuru Süresi Uzatıldı!
Türkiye’nin en prestijli yapı malzemesi ödüllerinden biri olan Altın Çekül Uluslararası Yapı Kataloğu Ödülleri, sektördeki yenilikçi çözümleri, yüksek kaliteli ürünleri ve iletişim projelerini ödüllendirmeye devam ediyor. Yapı Kataloğu’nun ev sahipliğinde bu yıl 30. kez düzenlenen Altın Çekül Ödülleri için başvuru süresi, yoğun ilgi ve gelen talepler üzerine 22 Kasım 2024 tarihine kadar uzatıldı.
51 yıllık tarihinde mimarların, projelerin, şantiyelerin yapı malzeme firmaları ile tanışmalarını ve ürünlerle ilgili detaylı bilgi edinmelerini hedefleyerek yapı sektörünün en güvenilir kaynağı olan Yapı Kataloğu, 2020 yılı itibariyle Altın Çekül Ödülleri’ni bünyesinde düzenleyerek, yapı sektörünü uluslararası boyuta taşıyacak misyona büründü.
Bu sene, 30. yılını kutlayan Altın Çekül Uluslararası Yapı Kataloğu Ödülleri, yapı malzemesi alanında faaliyet gösteren yapı malzemesi üreticisi veya temsilcisi firmaların, kuruluşların, akademik grupların, araştırma laboratuvarlarının, girişimcilerin başvurularını 22 Kasım 2024’e kadar bekliyor.
TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümünde ‘Yetenek Açığı Araştırması’nın detayları ortaya kondu
TÜBİSAD’ın yüksek teknoloji dünyasının nabzını tuttuğu YouTube serisi TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümü yayınlandı. Serinin 42’nci bölümünde TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Yetenek OKR grubu Lideri Işıl Kılınç Gürtuna ve OKR Grubu üyesi ve ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı, TÜBİSAD’ın Yetenek Açığı Araştırması’nın detaylarını konuştu. Türkiye’nin bilişim konusunda yakın geleceğe yönelik işgücü gereksinimlerini ortaya koymak üzere yapılan anket sonucunda, şirketlere Yazılım Geliştirme, Altyapı, Güvenlik ve Veri Analizi ile Yapay Zeka olmak üzere 4 ana ve 30 alt kategoride istihdam planları soruldu. En fazla yetkinlik ihtiyacının yazılım geliştirme alanında olduğu görüldü.
Netaş ve TAAC, Savunma Sanayi İçin Güçlerini Birleştiriyor
SAHA EXPO 2024’te İmzalanan İş Birliği Anlaşması ile Savunma Sanayisine Katkı Sağlayacak Yerli Çözümler Geliştirilecek
Netaş ve TAAC Havacılık Teknolojileri San. ve Tic. A.Ş. bu yıl 22-26 Ekim tarihleri arasında düzenlenen SAHA EXPO fuarında savunma ve havacılık sanayisinin geleceği için kritik öneme sahip bir iş birliğine imza attı. İmzalanan bu anlaşma, savunma sanayisinde yerlilik oranının artırılmasına katkı sağlamayı ve stratejik alanlarda teknolojik çözümler sunmayı amaçlıyor.
Geçmişten günümüze birçok projeyi birlikte yürüten Netaş ve TAAC arasındaki işbirliğinin kapsamı, Elektronik, Elektromekanik Cihaz Teknolojileri ve Entegre Sistem Teknolojisi alanlarını kapsayacak şekilde genişlemiş oldu. Bu iş birliği ile birlikte havacılık teknolojilerinde kritik rol üstenecek olan Netaş, savunma sektörü projeleri için ihtiyaç duyulan sistemlerin geliştirilmesine önemli katkılar sağlayacak.
Yeni Pet Love Temizleme Mendilleri: Hijyen ve Konfor Her Zaman Yanınızda!
Pet Love’ın, evcil hayvan sahiplerinin hayatını kolaylaştıracak Evcil Hayvan Temizleme Mendilleri, patili dostlarınız için anında temizlik ve hijyen sağlıyor. Bu pratik ürün, evcil hayvanların günlük temizlik ve bakımında temizliği zahmetsiz hâle getiriyor.
Patili dostlarımız günlük hayatta, evdeyken veya dışarıda gezerken çeşitli nedenlerle kirlenebiliyor. COPT Pet Love Evcil Hayvan Temizleme Mendilleri, bu konuda evcil hayvan sahiplerinin hijyen endişelerini ortadan kaldırmalarını sağlayarak evde veya dışarıda hızlı ve etkili bir temizlik imkânı sunuyor.
Cilt dostu ve pH dengeli özel formülüyle geliştirilen temizleme mendilleri evcil hayvanların hassas ciltlerinin derinlemesine bir şekilde temizlenmesini sağlıyor.
Pet Love Evcil Hayvan Temizleme Mendillerinin içerisinde yer alan %100 doğal argan yağı sayesinde hem patiler nazikçe temizleniyor hem de tüylerin bakımı ve parlaklığı sağlanıyor. Hijyenik ortamda el değmeden üretilen bu ürün, hayvan sağlığı için güvenli ve konforlu bir deneyim sunuyor.
“Manavgat Zeytin ve Zeytinyağı Festivali” yarın başlıyor
Antalya’nın Manavgat İlçesinde 1-3 Kasım tarihleri arasında Manavgat Belediyesi tarafından, ilk kez düzenlenecek olan “Zeytin ve Zeytinyağı” festivali yarın başlıyor. Manavgat Belediye Başkanı Dr Niyazi Nefi Kara festival öncesi basın mensuplarıyla Manavgat’ta bir araya gelerek festivali programını ve zeytincilik konusundaki hedeflerini paylaştı.
“MANAVGAT’IN ÇOK KALİTELİ ZEYTİNİ VAR”
Manavgat Belediye Başkanı Dr. Niyazi Nefi Kara, tarihi 500-700 yıl ve öncesine dayanan Manavgat bölgesindeki zeytinleri kamuoyuna tanıtmak ve sektörün katma değerini artırmak amacıyla festivali düzenlediklerini belirtti.Başkan Kara toplantıda “Zeytin ve zeytinyağı üreticisinin sorunlarını masaya yatırmak, ihtiyaçlarını daha iyi anlamak, gücümüzün yettiğince de sektörü desteklemek istiyoruz “ dedi.
SIGN İstanbul 2024’de Lidya Grup teknoloji şovu başladı
Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde SIGN İstanbul 2024 Fuarı bugün başladı. 3 Kasım tarihlerine kadar sürecek olan fuarda, Lidya Grup standında dijital baskı makineleri sektöründeki son teknolojiler görücüye çıkıyor.
Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup, temsil ettiği global markalar Xerox, Keundo, Duplo, Kongsberg, EFI, Epson, JWEI, Sutec ile dijital baskı makineleri sektöründe, baskı alanındaki farklı teknolojileri uçtan uca bir arada sunan dünyanın sayılı şirketleri arasındadır.
SIGN İstanbul 2024’de teknoloji şovuna imza atan Lidya Grup, temsil ettiği markalardan yaklaşık 20’ye yakın dijital baskı makinesini standında sergiliyor. Fuarın buluşma noktası olan standında, yurtiçi ve yurtdışından gelen ziyaretçilerini ağırlarken, fuara özel kampanyalı fiyatları ve uygun finansman çözümleri ile ses getirmeye devam ediyor.
2024 Fortinet Güvenlik Zirvesi insanları, cihazları ve verileri her yerde güvence altına almayı odağına aldı
Bu yıl on birincisi düzenlenen Fortinet Security Day 31 Ekim 2024’te İstanbul’da gerçekleşti. Zirve BT direktörleri, CIO’lar, CISO’lar, güvenlik yöneticileri ve ağ yöneticilerini bir araya getirdi.
Fortinet Security Day, en son #sibergüvenlik trendleri, siber tehditler ve bunlarla nasıl başa çıkılacağı hakkında bilgi edinmek için mükemmel bir fırsat olarak gerçekleşti. Sektör profesyonellerinin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte Fortinet’in Siber Güvenlik Pazarındaki yeri, Yeni Teknolojilerle Entegrasyon (AI vb.), Fortinet’in pazardaki konumu ve stratejisi ile Türkiye’ye yaklaşımı gibi konulara odaklanıldı. Zirvede ayrıca, çeşitli sektörlerden müşteri referansları da katılımcılara sunularak Fortinet çözümlerinin farklı sektörlerdeki uygulamalarına dair somut örnekler paylaşıldı.
Zirvede Fortinet’in teknolojisinin siber güvenlik ve ağın yakınsamasını nasıl sağladığını, kurumların tüm güvenlik ekosistemine kapsamlı ve otomatikleştirilmiş bir yanıtla saldırıları proaktif olarak nasıl önleyebileceği ve büyük ölçüde otomatikleştirilmiş bir SOC’ye nasıl ulaşabileceğine dair detaylar verildi.
EGE İHRACATÇI BİRLİKLERİ KOORDİNATÖR BAŞKAN JAK ESKİNAZİ: Türk ihracatçısı Cumhuriyetin aydınlattığı yolda yeni başarı hikayeleri yazacaktır
Türkiye Cumhuriyeti’nin 101. yılı, bir milletin kaderini değiştiren bir devrimin sonucunu, bir halkın iradesini ve çağdaş dünyanın gereklerine uygun bir devlet yapısının doğuşunu simgeliyor.
29 Ekim 1923, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinin en önemli dönüm noktalarından biri, modern bir devletin inşa sürecinin başlangıcıdır.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde kazanılan bu zafer, Türkiye’yi geçmişin yüklerinden kurtararak yepyeni bir gelecek vizyonuna taşımıştır.
Bu süreç, yalnızca siyasi bir devrim değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve ekonomik bir dönüşümü de beraberinde getirdi.
Bu dönüşüm, Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesiyle temellendirilmişti
Türkiye Cumhuriyeti, 101 yıl boyunca adalet, eşitlik ve özgürlük ilkelerine dayalı olarak büyüdü. Bugün bu değerler, Cumhuriyetimizin temel taşlarını oluşturmaya devam ediyor.
Atatürk’ün bizlere miras bıraktığı Cumhuriyet, sadece bir devlet yapısı değil, aynı zamanda özgürlüğe, eşitliğe ve insan haklarına olan inancımızın ifadesidir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren başlatılan reformlar, Türkiye’nin çağdaş dünyada kendine yer bulmasını sağladı.
Eğitimde köklü değişiklikler yapıldı, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı, hukuk sistemi modernleştirildi, sanayi hamleleri başlatıldı ve toplumsal eşitlik alanında önemli adımlar atıldı.
Tüm bu atılımlar, genç bir cumhuriyetin dünya sahnesinde saygın bir yer edinmesine vesile oldu.
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bu yana Atatürk ilke ve inkılaplarının ışığında, milli ekonomi ilkesi çerçevesinde kalkınma modeli izlemiş, sanayi sektörünün gelişimiyle ekonomik büyüme kazanmıştır.
Türkiye’nin yeni bir ekonomik kalkınma hamlesiyle buluşması ise, ihracat odaklı yeni bir ekonomi modelini tercih etmesiyle gerçekleşmiştir.
İhracatçı sayımız sürekli artarak bugün 150 bine yaklaştı. İzmir, İzmir Limanı’nın da pozitif katkısıyla tarih boyunca ihracat kenti oldu.
Dijitalleşen dünyada, genç nesillerin teknolojiye hakimiyeti, bilimsel araştırma ve inovasyona dayalı projelerin desteklenmesi, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek en kritik unsurlardır.
Geleceğin Türkiye’si de bu ilkeler doğrultusunda şekillenmeye devam ediyor.
Türk ihracatçısı gençlerle bilimin, teknolojinin ve evrensel değerlerin ışığında bu mirası daha da ileriye taşıyacak; Cumhuriyetin aydınlattığı yolda yeni başarı hikayeleri yazacaktır.
Bu haber bülteninde geçen “çocuk” ifadesi belirli bir yaş grubu belirtilmediği sürece 6-15 yaş grubundaki çocukları ifade etmektedir. Bilişim teknolojilerine ilişkin “düzenli kullanım” günde birkaç defa, günde bir defa veya hemen her gün ile haftada en az bir defa kullanım kategorilerine karşılık gelmektedir.
Çocukların İnternet kullanım oranı %91,3 oldu
Çocuklarda İnternet kullanımı, 2021 yılında %82,7 iken 2024 yılında %91,3 oldu. İnternet kullanımı cinsiyete göre incelendiğinde; erkek çocukların %92,2’sinin kız çocukların ise %90,3’ünün İnternet kullandığı görüldü. Bu oranlar 2021 yılında sırasıyla %83,9 ve %81,5’ti.
İnternet kullanan çocukların %97,4’ü düzenli İnternet kullandığını beyan etti. Bu oran, 2021 yılında %98,6 idi. Düzenli İnternet kullanan çocukların %42,9’unun hafta içi, %53,6’sının ise hafta sonu günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre İnternette vakit geçirdiği gözlendi. Günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre İnternet kullanımı yaş gruplarına göre incelendiğinde; bu oran hafta içi 6-10 yaş grubu için %30,6, 11-15 yaş grubu için %54,4 oldu. Hafta sonu ise sırasıyla %43,2 ve %63,5 oldu.
Çocuklar İnterneti en fazla video izleme amacı ile kullandı
Düzenli İnternet kullanan çocukların İnternet kullanım amaçları incelendiğinde; en fazla yürüttükleri faaliyetler sırasıyla %83,9 ile video izleme, %75,0 ile ödev, öğrenme veya çevrimiçi derslere katılma ve %72,7 ile oyun oynama veya oyun indirme oldu. Çocukların İnternette en az yürüttüğü faaliyet ise %13,2 ile e-posta gönderme veya alma oldu.
Çocukların %66,1’i sosyal medya kullandı
Sosyal medya kullanan çocukların oranı 2024 yılında %66,1 oldu. Erkek çocukların %68,1’inin, kız çocuklarının ise %64,0’ının sosyal medya kullandığı görüldü. Yaş gruplarına göre sosyal medya kullanımı izlendiğinde; bu oran 6-10 yaş grubunda %53,5, 11-15 yaş grubunda ise %79,0 oldu.
Sosyal medya kullanan çocukların %97,9’u düzenli olarak sosyal medyayı kullandı. Düzenli sosyal medya kullanan çocuklardan sosyal medya platformlarında yaklaşık iki saat ve daha fazla süre geçirenlerin oranı; hafta içi %37,1, hafta sonu %49,5 olarak gözlendi. Sosyal medyada yaklaşık iki saat ve daha fazla zaman geçiren 11-15 yaş grubundaki çocukların oranının 6-10 yaş grubundaki çocuklardan yaklaşık 20 puan daha fazla olduğu görüldü.
Çocukların %96,3’ü YouTube kullandı
Çocukların en fazla kullandıkları sosyal medya platformu, %96,3 ile YouTube oldu. Bunu sırasıyla, %41,5 ile Instagram, %26,2 ile TikTok, %21,4 ile Snapchat, %13,6 ile Pinterest, %9,5 ile Facebook ve %4,9 ile X izledi. Yaş gruplarına göre sosyal medya platformlarının kullanımı incelendiğinde; YouTube her iki yaş grubunda da en fazla kullanılan uygulama oldu. İkinci sırayı 6-10 yaş grubunda %11,7 ile TikTok, 11-15 yaş grubunda ise %63,0 ile Instagram aldı.
Çocukların %76,1’i cep telefonu/akıllı telefon kullandı
Cep telefonu/akıllı telefon kullandığını belirten çocukların oranı, 2024 yılında %76,1 oldu. Cep telefonu/akıllı telefon kullanma oranı yaş gruplarına göre incelendiğinde ise bu oranın 6-10 yaş grubundaki çocuklarda %66,3, 11-15 yaş grubundaki çocuklarda ise %86,2 olduğu görüldü.
Cep telefonu/akıllı telefon en fazla İnternette gezinme amacı ile kullanıldı
Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullandığını beyan eden çocukların oranı %98,2 oldu. Bu çocukların cep telefonu/akıllı telefonu kullanım amaçları incelendiğinde; en fazla %77,9 ile İnternette gezinme, %77,3 ile görüntülü veya görüntüsüz konuşma, %75,0 ile film, dizi, TV yayınları veya video izleme ve %73,6 ile sosyal medya kullanımı olduğu tespit edildi.
Çocukların %32,6’sı her yarım saate bir cep telefonu/akıllı telefonunu kontrol etti
Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanan çocuklardan %32,6’sı cep telefonu/akıllı telefonunu en az 30 dakikada bir kontrol ettiğini belirtti. Bu oran, erkek çocuklarında %33,9 iken kız çocuklarında %31,2 oldu. Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanan ve her yarım saatte bir cep telefonu/akıllı telefonunu kontrol ettiğini belirten 6-10 yaş grubundaki çocukların oranı %19,6,11-15 yaş grubundaki çocukların oranı ise %42,8 oldu.
Düzenli cep telefonu/akıllı telefon kullanıp en az 30 dakikada bir telefonunu kontrol eden, uyumadan önce en son ve uyandıktan sonra ilk yaptığı şey telefonunu kontrol etmek olan, televizyon izlerken ve başkalarıyla yemek yerken dahi telefon kullanan çocukların oranı %3,4 iken bunlardan en az birini yapan çocukların oranı %58,6 oldu. Bu davranışlardan en az birini gerçekleştiren çocukların oranı 2021 yılında %52,4’tü.
Sadece kendi kullanımında en az bir bilişim teknoloji ürünü olan çocukların oranı %63,8 oldu
Bilgisayar (masaüstü/dizüstü/tablet), cep telefonu/akıllı telefon, akıllı saat ve oyun konsolu teknoloji ürünlerinden en az birinin sadece kendi kullanımında olduğunu beyan eden çocukların oranı, 2024 yılında %63,8 oldu. Bu oranın erkek çocuklarında %66,9, kız çocuklarında %60,5 olduğu görüldü. Sadece kendi kullanımında bir bilişim teknoloji ürünü olan çocuklar yaş gruplarına göre incelendiğinde, en belirgin farkın cep telefonu/akıllı telefon kullanan çocuklarda olduğu görüldü.
Sadece kendi kullanımında cep telefonu/akıllı telefonu olan çocukların oranı 2024 yılında %43,9, bilgisayarı olan çocukların oranı %35,7, akıllı saati olan çocukların oranı ise %14,3 oldu. Bu oranlar 2021 yılında sırasıyla; %39,0, %46,3 ve %3,9’du.
Erkek çocuklar kız çocuklardan daha fazla dijital oyun oynadı
Dijital oyun oynadığını belirten çocukların oranı 2024 yılında %74,0 oldu. Dijital oyun oynama oranı cinsiyete ve yaş grubuna göre incelendiğinde; erkek çocukların dijital oyun oynama oranı %82,8 iken kız çocukların oranı %64,8 oldu. Bu oran, 6-10 yaş grubundaki erkek çocuklarda %80,6, kız çocuklarda %70,6, 11-15 yaş grubundaki erkek çocuklarda %85,0, kız çocuklarda %58,7 oldu.
Düzenli oyun oynayan çocukların %25,6’sı hafta içi günde yaklaşık iki saatten fazla oyun oynadı
Dijital oyun oynayan çocukların %90,8’i düzenli dijital oyun oynadığını beyan etti. Düzenli dijital oyun oynayan çocukların %25,6’sının hafta içi, %41,8’inin ise hafta sonu günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre dijital oyun oynadığı gözlendi. Günde yaklaşık iki saat ve daha fazla süre dijital oyun oynayan çocuklar yaş gruplarına göre incelendiğinde; bu oran hafta içi 6-10 yaş grubu için %21,8, 11-15 yaş grubu için %29,8 oldu. Hafta sonu ise sırasıyla %37,4 ve %46,6 oldu.
Düzenli dijital oyun oynayan çocukların %40,1’i planladığı süreden daha fazla oynadı
Düzenli dijital oyun oynayan çocuklara dijital oyun oynamalarıyla ilgili kişisel düşünceleri sorulduğunda; çocukların %46,3’ü ebeveynlerinin kendisi hakkında çok fazla oyun oynadığını düşündüklerini belirtti. Düzenli dijital oyun oynayan çocukların %40,1’i planladığı süreden daha fazla oyun oynadığını, %35,6’sı oyun oynamanın sorumluluklarını aksatmaya neden olduğunu, %29,9’u oyun oynamak için çok fazla zaman harcadığını ve %23,4’ü dijital oyun oynamadığı zaman kendisini huzursuz ve mutsuz hissettiğini ifade etti.
Çocuklar ekran başında daha fazla kalabilmek için daha az kitap okudu
Çocuklara; bilgisayar, cep telefonu/akıllı telefon, İnternet ve sosyal medya kullanımı, dijital oyun oynama, TV izleme gibi faaliyetler için ekran başında geçirdikleri sürenin neden olduğu durumlar sorulduğunda çocukların %34,4’ü ekran başında daha fazla zaman geçirdiği için daha az kitap okuduğunu belirtti. Bunu %33,3 ile daha az ders çalışmak, %25,5 ile ailesiyle daha az vakit geçirmek, %18,6 ile arkadaşlarıyla yüz yüze daha az görüşüp daha az oyun oynamak ve %17,2 ile daha az uyumak takip etti.
“Toyota Sahibi Yapan Kasım Fırsatları” Başladı Toyota, Kasım ayında yeni otomobil almak isteyenlere kaçırılmayacak fırsatlar sunuyor. “Toyota Sahibi Yapan Kasım Fırsatları”, toyota.com.tr adresindeki Online Rezervasyon Sistemi’nin yanı sıra Toyota Plazalar’da müşterileri bekliyor.Kasım ayı fırsatları kapsamında Toyota C-HR Hybrid, Corolla, Corolla Hatchback Hybrid, Corolla Cross Hybrid, Hilux, Proace City ve Proace City Cargo modellerinde iddialı fiyatlar ve finans koşulları dikkat çekiyor.
Güven mektubunu 22 Ekim 2024 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sunan Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, bugün Anıtkabir’i ziyaret ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün mozolesine çelenk koydu. Büyükelçi Ossowski’ye ziyareti sırasında eşi ve AB Delegasyonu’ndan çalışma arkadaşları eşlik etti.
Anıtkabir’deki törende, Büyükelçi Ossowski Anıtkabir Özel Defteri’ni imzaladı ve şu satırları yazdı: “Tüm terör eylemlerini kınıyoruz. Bu vesileyle, dünkü menfur terör eyleminde hayatını kaybedenlerin ailelerine en içten taziyelerimizi sunuyor ve Türk Milleti ile dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz.”
Büyükelçi Ossowski’nin Anıtkabir Özel Defteri’ne yazdığı metnin tamamı şöyle:
“Aziz Atatürk,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak bıraktığınız eserler ve kazanımlar, Türkiye’nin güçlü ve gururlu bir ulus olarak dünya toplumları arasındaki yerini almasının temelini oluşturmaktadır.
Demokrasi, insan hakları, barış ve güvenliğe olan bağlılık, ekonomik ve sosyal ilerleme Avrupa Birliği ve AB’ye aday olan Türkiye’nin paylaştığı ortak değerlerdir. Değerlerimizin ve BM Şartı’nın sadece ortak komşuluk alanımızda değil, dünya genelinde korunmasını sağlamak amacıyla stratejik ortaklar olarak birlikte çalışıyoruz. Bizleri bir arada tutan güçlü siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel bağlarımızdır.
Tüm terör eylemlerini kınıyoruz.
Bu vesileyle, dünkü menfur terör eyleminde hayatını kaybedenlerin ailelerine en içten taziyelerimizi sunuyor ve Türk Milleti ile dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz.
Ortak irademizin iş birliğimizi artıracağına, köklü ilişkilerimizi güçlendireceğine ve müreffeh ve barışçıl bir ortak geleceğin inşasına katkı sağlayacağına olan inancımla görevime başlıyorum. Mirasınızı saygı ve hayranlıkla anıyorum.”
AB Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Thomas Hans Ossowski Anıtkabir’de düzenlenen törenin ardından resmen görevine başladı.
KOBi’ler, Dijital Dönüşüm için Aydın’da buluştu
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği himayesinde, Aydın Ticaret Odası’nda düzenlenen Akıllı KOBİ Aydın Dijital Dönüşüm Konferansı, 23 Ekim’de gerçekleşti.
Bu yılın beşinci, serinin sekizinci etkinliği olan Akıllı KOBİ Aydın Dijital Dönüşüm Konferansı’nda KOBİ’lerin dijital dönüşüm yolculuğu, gıda sanayinde dijitalleşme, dijital dönüşüm finansman destekleri ve daha birçok konu masaya yatırıldı.
Turkcell Dijital İş Servisleri’nin ana; PayTR’nin platin; Logo Yazılım, BIS Çözüm ve Eclit’in altın sponsorluğunda; EBRD ve JP Morgan’ın destekleriyle gerçekleştirilen konferansta, iş dünyasının önde gelen isimlerinin yer aldığı panellerde KOBİ’lerin dijital dönüşümü ve sektörler özelinde faydalı bilgiler paylaşıldı.
Etkinliğin açılış konuşmacılarından Aydın Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Maraş “Dijital dönüşüm, iş dünyasında rekabetçi kalabilmenin en önemli anahtarıdır. Aydın Sanayi Odası olarak, üyelerimize ve yerel işletmelere dijital dönüşüm sürecinde gerekli destekleri sunarak, teknolojiye entegre olmalarına yardımcı olmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda düzenlenen Akıllı Kobi Dijital Dönüşüm Konferansı, iş dünyasının geleceği için kritik bir fırsat sunmaktadır. İnovasyonu ve dijitalleşmeyi benimseyen bir toplum yaratmak, ülkemizin ekonomik büyümesine önemli katkılarda bulunacaktır.” ifadelerini kullandı.
Konferansın açılış konuşmacılarından Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, “Birliğimiz himayesinde düzenlenen Akıllı KOBİ Aydın Dijital Dönüşüm Konferansı, iş dünyamıza önemli fırsatlar sunan bir organizasyon olarak dikkat çekmektedir. Dijital dönüşüm, artık sadece büyük şirketler için değil, küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz (KOBİ’ler) için de kaçınılmaz hale gelmiştir. Bugün burada, bölgemizin ve işletmelerimizin dijital dönüşüm yolculuğunu nasıl sürdüreceğini değerlendirmek üzere bir araya geldik. Tüm paydaşlarımıza katkılarından dolayı teşekkür eder, konferansımızın verimli geçmesini dilerim,” dedi.
TOBFED, Van Ticaret ve Sanayi Odası ile imzaladığı protokolle Van’da eğitim akademisi kuruyor
Türkiye Araç Satış Sonrası Hizmetler Federasyonu (TOBFED) ile Van Ticaret ve Sanayi Odası, otomotiv sektöründe istihdam sağlanması ve bölge ekonomisine katkı sunulması için iş birliği yaptı. İmzalanan protokolle, standartlara uygun mesleki eğitimlerin düzenlenmesi, sektörün nitelikli iş gücü ihtiyaçlarının karşılanması amaçlanıyor. Bir diğer hedef de bölgenin ve ilin ekonomisine katkı sunmak.
Türkiye Araç Satış Sonrası Hizmetler Federasyonu (TOBFED), 17-20 Ekim tarihlerinde Van’da gerçekleşen AutoVan Otomotiv Fuarı kapsamında bir iş birliğine daha imza attı. TOBFED, Van Ticaret ve Sanayi Odası ile imzaladığı iş birliği protokolü kapsamında, otomotiv satış sonrası hizmetlerine yönelik personel ihtiyacının giderilmesi ve istihdamın artırılması için Van’da eğitim akademisi kuruyor. TOBFED Genel Başkanı Sn. Serkan Bakırtaş, TOBFED Genel Sekreteri Hale Kuyucu ve Van Ticaret ve Sanayi Odası Otomotiv Grup Başkanı Danyal Yıldız’ın da katılımıyla TOBFED ve Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Necdet Takva arasında imzalanan protokol kapsamında, otomotiv sektöründe istihdam yaratmak, standartlara uygun mesleki eğitimler düzenlemek ve sektörün nitelikli iş gücü ihtiyacını karşılamak hedefleniyor.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Hamdullah Şevli ile de bir araya gelen heyet, TOBFED’in Van Ticaret Sanayi Odası ile imzaladığı protokol kapsamında İŞKUR Van İl Müdürlüğü ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin paydaşlığında hayata geçirilecek TOBFED Akademi ile istihdam alanı yaratmak ve iş garantili eğitim imkanı sağlamak üzere fikir alışverişinde bulundu.
Dijitalleşmenin otomotiv sektöründe de etkisi büyük
Fuarda TOBFED standını ziyaret eden İŞKUR Van Müdürü Selma Biçen’e TOBFED Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Bakırtaş, TOBFED ve otomotiv sektöründeki yeni gelişmeler hakkında ayrıntılı bilgi verdi.
Fuarın açılış konuşmasını yapan Bakırtaş; günümüzde dijitalleşmenin otomotiv sektörüne de etki ettiğinin altını çizdi: “Otomotiv sektörünün dijitalleşmesinde tüm paydaşların koordinasyonunu sağlayabilen, eldeki bilgiyi toplayan ve bunu hızlıca işleyebilen ve optimize edilmiş veriyi mobil uygulamalar üzerinden sunabilen platformlar sayesinde önemli yol kat ediliyor. Bu platformların altında gelişmiş algoritma ve teknolojik altyapı yatıyor. Bugün özellikle kişisel mobilitenin güçlenen kasları milyonlarca uygulama ile hayatımızı kolaylaştırıyor” dedi.
2020 yılında Amgen Türkiye’ye katılan ve o zamandan bu yana Ruhsatlandırma Direktörü ve Türkiye Yönetim Ekibi üyesi olarak Amgen’da görev alan Hatice Atkaya, Türkiye’deki yerel ruhsatlandırma başvuruları, sağlık otoritesi onayları ve ürün lansman süreçlerinin liderliğinden sorumludur.
15 Ekim 2024 itibariyle Hatice Atkaya, mevcut Türkiye sorumluluklarına ek olarak EERT EMA dışı ülkelerdeki yerel ruhsatlandırma süreçlerinden de sorumlu olacaktır.
Hatice Atkaya, Amgen Türkiye’deki görev süresi boyunca birçok önemli projeye liderlik etmiş ve şirketin ruhsatlandırma süreçlerinde yenilikçi yaklaşımlar geliştirmiştir. Bu geniş deneyim ve uzmanlığını genişletilmiş rolüne taşıyarak, şirketin hem Türkiye’deki hem de EMA dışı ülkelerdeki iş performansına katkı sağlamayı sürdürecektir.
TÜSEV Bağışçılığı ve Gönüllülüğü Güçlendiriyor
Kurulduğu günden bu yana sivil toplumun gelişimine katkı veren Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV), 3 Aralık’ta gerçekleşecek Paylaşma Günü çerçevesinde bağışçılık ve gönüllülük bilincini yaygınlaştırmayı hedefliyor. Otuz yılı aşkın deneyimiyle TÜSEV, Türkiye’de daha güçlü, katılımcı ve itibarlı bir sivil toplum için faaliyetlerini sürdürüyor.
Sivil toplum kuruluşları (STK) toplumsal meselelerle ilgili etkin hizmetlerin ve yenilikçi çözümlerin geliştirilmesi, bu hizmetlerin faydalanıcılara ulaştırılması ve bir arada yaşam kültürünün geliştirilmesi gibi farklı alanlarda katkı sağlarlar. Türkiye’de STK’ların güçlenmesine katkı sunan Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV), 2020 yılından bu yana toplumsal dayanışmayı desteklemek amacıyla Paylaşma Günü’nü düzenliyor.
Uluslararası cömertlik hareketi Giving Tuesday’in Türkiye ayağını oluşturan bu kampanya, STK’lar, bireyler, şirketler, eğitim kurumları ve diğer paydaşların bağışçılık ve gönüllülük konusundaki farkındalığını artırmayı hedefliyor. Dayanışma ve cömertlik kavramlarını temel alan Paylaşma Günü, bireyleri ve kurumları toplumsal katkıya davet ediyor. #PaylaşmaGünü, Türkiye’de bağışçılık kültürünün yaygınlaşmasına katkı sağlayarak, dayanışmanın öneminin hatırlandığı ve kutlandığı tek gün olma özelliğini sürdürüyor. Artan tüketim olgusuna karşı paylaşmayı ve topluma geri vermeyi anımsatmayı hedefleyen hareket, bu evrensel değerlerin bugün tekrar altını çiziyor.
Paylaşma Günü’nün önemine ilişkin bir açıklama yapan TÜSEV Genel Sekreteri Rana Kotan, “Paylaşma Günü ile amacımız, toplumsal dayanışmanın ve cömertliğin toplumun her kesiminde yaygınlaşmasını sağlamak. Bu gün, yalnızca bağışçıları değil, zamanını, bilgisini ve kaynaklarını paylaşarak topluma katkı sağlamak isteyen herkesi bir araya getiriyor. Miktar değil, yarar önemli. Küçük katkılar, büyük değişimler yaratabilir. Türkiye’de toplumsal bağları güçlendiren bu tür hareketlerin daha da yaygınlaşması için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
“MOTORLU KARA TAŞITLAR YÖNETMELİĞİ SEKTÖRDEKİ HER OYUNCUYU KORUYACAK”
Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği’nin (OYDER) sektör tarafından büyük ilgi ile karşılanan Otomotiv Kongresi, 5 yıl aranın ardından “Sürdürülebilir Yetkili Satıcılık” temasıyla gerçekleştirildi. Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan ile birlikte sektörün önde gelen isimleri kongrede buluşurken, değişen iş modelleri ve gelişen yeni teknolojiler ele alınarak, otomotiv dünyasının yarınına odaklanıldı. Kongrede yetkili satıcılık mesleğinin bugünü ve geleceğine yönelik tüm projeksiyonlar sektör profesyonelleri tarafından değerlendirildi.
OYDER Başkanı Dr. K. Altuğ Erciş tarafından yapılan kongrenin açılış konuşmasının ardından sektör temsilcilerine hitap eden Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan, motorlu kara taşıtlarının ticareti hakkında yapılan değişiklikle distribütörlere de bazı yükümlülükler getirdiklerini belirterek şunları söyledi;
“Yetkili satıcıyı 1 ay içinde son 3 yıllık satışlarının aylık ortalamasından fazla taşıt almaya zorlamaması, fatura tarihinden sonra, taşıt fiyatında artış yapmaması, taşıtı 15 gün içinde yetkili satıcıya teslim etmesi, yetkili satıcının taşıt satışlarını ve kampanyalara katılımlarını mal veya hizmet alımı gibi şartlara bağlamaması gibi kuralları devreye aldık. Yine, sektörden gelen taleplere istinaden, yetki belgesi alınması için gerekli olan şartlar arasından iş yeri açma ve çalışma ruhsatını çıkardık ek olarak 1 Mart 2025 tarihine kadar yapılacak yetki belgesi başvurularına lise mezuniyeti şartına muafiyet getirdik.”
Tarihi rekor geldi
Bakan Yardımcısı Gürcan, otomotiv sektör ihracatında 2024 yılının ilk 9 ayında 26.9 milyar dolarlık rekor bir rakama ulaşıldığını belirterek, “Bu tarihi rekor için otomotiv sektörünün tüm temsilcilerini tebrik ediyorum. Son yıllarda ardı ardına yaşanan küresel krizler özellikle 2019’da başlayan pandemi ve ardından Ukrayna-Rusya savaşı ve çatışmalara rağmen otomotiv üretiminde dünyada son 5 yılda 15. sıradan 13. sıraya yükselmiş bulunuyoruz. Bu bizim doğru yolda olduğumuzu göstermektedir. Ülkemiz güçlü sermaye yapısı, nitelikli iş gücü, stratejik coğrafi konumu ve yüksek kalite standartları ile otomotiv sanayimiz uluslararası pazarda güçlü ve rekabetçi bir aktör durumundadır” şeklinde konuştu.
Bakan Yardımcısı Gürcan, otomobil ilanları ile ilgili olarak bazı sosyal medya platformlarına yönelik yeni yönetmeliklerin geleceğini söyleyerek “Şu anda tespitleri yapıyoruz. Onlar ya bize uyacaklar ya da uymadıkları takdirde her ilan başına 10-100 bin TL arası ceza uygulanacak” dedi.
Pandemiden en fazla etkilenen sektör otomotiv oldu
OYDER Başkanı Dr. K. Altuğ Erciş Otomotiv Kongresi’nin açılış konuşmasında pandemi dönemini de içine alan son beş yılı değerlendirerek “Beş yılın yalnızca sektörümüz açısından değil, bütün dünya açısından ne denli büyük sıkıntılar getirdiğini acı bir şekilde tecrübe ettik. Sektörümüz de dünya genelinde pandemiden en fazla etkilenen sektörlerin başında geldi. Ortalama bir otomobil fabrikasında üretim bandındaki bir saatlik aksamanın 50 bin ile 500 bin dolar arasında bir zarar vereceğini düşünürsek, bütün dünyayı kasıp kavuran pandeminin sektörümüz özelinde ne denli büyük ve olumsuz etkiler bıraktığını daha iyi anlarız” dedi.
Bitkisel üretimin bir önceki yıla göre tarla ürünlerinde azalacağı, meyve ve sebze grubunda ise artacağı tahmin edildi
Üretim miktarlarının, 2024 yılı ikinci tahmininde bir önceki yıla göre tarla ürünleri olan tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde (yem bitkileri hariç) %5,2 azalacağı; sebzelerde %6,0, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde %3,5 oranında artacağı tahmin edildi. Buna göre, yaklaşık üretim miktarlarının tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde 75,3 milyon ton, sebzelerde 33,7 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde ise 28,4 milyon ton olarak gerçekleşeceği öngörüldü
Tahıl üretiminin 2024 yılında bir önceki yıla göre azalacağı tahmin edildi. Tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2024 yılında bir önceki yıla göre %7,1 oranında azalarak yaklaşık 39,2 milyon ton olacağı tahmin edildi.
Bir önceki yıla göre, buğday üretiminin %5,5 oranında azalarak 20,8 milyon ton, arpa üretiminin %10,9 oranında azalarak 8,2 milyon ton, çavdar üretiminin %18,0 oranında azalarak 250 bin ton, yulaf üretiminin %4,6 oranında azalarak 391 bin ton, mısır üretiminin ise %8,3 oranında azalarak yaklaşık 8,3 milyon ton olacağı öngörüldü.
Kuru baklagiller grubunda nohut, kuru fasulye ve kırmızı mercimek üretiminin sırasıyla 580 bin ton, 275 bin ton ve 400 bin ton olacağı tahmin edildi. Yumru bitkilerden patatesin ise bir önceki yıla göre %14,0 oranında artarak 6,5 milyon ton üretileceği tahmin edildi.
Yağlı tohumlardan soya üretiminin %26,5 oranında artarak 174 bin ton, ayçiçeği üretiminin ise %2,4 oranında artışla yaklaşık 2,3 milyon ton olacağı öngörüldü.
Şeker pancarı üretiminin %8,9 oranında azalarak 23 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi.
Sebze üretiminin 2024 yılında bir önceki yıla göre artacağı tahmin edildi Sebze ürünleri üretim miktarının 2024 yılında bir önceki yıla göre %6,0 artarak yaklaşık 33,7 milyon ton olacağı tahmin edildi.
Sebzeler grubu ürünlerinden domateste %10,1, kuru soğanda %5,3, salçalık-kapya biberde %19,9 oranında üretim artışı; hıyarda %6,3, sivri biberde %3,3, beyaz lahanada %4,4 oranında üretim azalışı olacağı tahmin edildi.
Meyve üretiminin 2024 yılında bir önceki yıla göre artacağı tahmin edildi
Meyveler, içecek ve baharat bitkileri üretim miktarının 2024 yılında bir önceki yıla göre %3,5 oranında artarak yaklaşık 28,4 milyon ton olacağı tahmin edildi.
Meyveler grubunda, bir önceki yıla göre elmada %3,0, çilekte %9,1 üretim azalışı beklenirken, şeftali ve nektarin toplamında %9,5, kirazda %1,4, narda %11,5, üzümde %4,3 oranında üretim artışı olacağı öngörüldü.
Turunçgil meyvelerinden mandalinada %32,1, portakalda %30,8, limonda %26,3 oranında üretim azalışı öngörüldü. Sert kabuklu meyvelerden fındıkta %10,5, cevizde %21,1, Antep fıstığında %117,6 oranında üretim artışı olacağı tahmin edildi.
Muz üretiminde %5,3 oranında azalış, zeytin üretiminde %136,8 artış olacağı öngörüldü.
Zeytin ve zeytinyağındaki tarihi rekolte ihracatta büyük hedefler koydurdu
Son 20 yılda zeytincilik sektörüne yaptığı yatırımlarla sofralık zeytin üretiminde dünya birinciliğine yükselen, zeytinyağında da dünya ikinciliğindeki yerini sağlamlaştıran Türkiye, 475 bin tonluk zeytinyağı ve 750 bin tonluk sofralık zeytin beklediği tarihi bir sezona girdi.
Türkiye’nin 2024/25 sezonunda 750 bin tonluk sofralık zeytin ve 475 bin tonluk zeytinyağı rekoltesiyle tarihi zirveyi gördüğünü dile getiren Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) Başkanı Emre Uygun, “Tarihi rekolte, ihracatta tarihi rekorlar kırmamızı zorunlu kılıyor. Türk üreticisinin uzun yıllar emek vererek yetiştirdiği zeytin ağaçlarımızın meyvelerinin katma değerli hale gelmesi, üreticilerimizin emeklerinin karşılığını alması için 2024/25 sezonunda 200 bin ton zeytinyağı ve 100 bin ton sofralık zeytin ihraç ederek 1 milyar dolar döviz getirisini ülkemize kazandırmak için çalışacağız. Önümüzdeki 5 yıllık vadede de yıllık ihracatımızı 1,5 milyar dolara çıkarmak için gece-gündüz çalışacağız” diye konuştu.
Hizmet, Perakende Ticaret ve İnşaat Güven Endeksleri, Ekim 2024
Güven endeksi hizmet sektöründe %1,5 arttı, perakende ticaret sektöründe %0,1 arttı, inşaat sektöründe %1,7 azaldı
Mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi Ekim ayında bir önceki aya göre; hizmet sektöründe %1,5 oranında artarak 114,2 değerini, perakende ticaret sektöründe %0,1 oranında artarak 110,7 değerini ve inşaat sektöründe %1,7 oranında azalarak 86,3 değerini aldı.
TCL’in sanat ve teknoloji arasında köprü kuran akıllı telefonları Art Basel Paris’te sergilendi
TCL, Paris’teki ikonik Grand Palais fuar alanında TCL 50 Serisi NXTPAPER 5G akıllı telefonlarını ve NXTPAPER tabletlerini sanatseverler ile buluşturdu. Bu ürünler, sanatsal ifadeleri deneyimlemek, yaratmak ve paylaşmak için mükemmel bir yaratıcılık ortaya koymaları ile dikkat çekiyor.
Dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden TCL, ev sahiplerinden biri olduğu Art Basel Paris’te sanat, son teknoloji ve yaşam tarzını bir araya getirerek insanlara ilham vermeye devam ediyor.
TCL, 18-20 Ekim 2024 tarihleri arasında sanatsal mirasıyla bilinen Paris’teki ikonik Grand Palais fuar alanında sanatın nasıl deneyimlendiğini, yaratıldığını ve yorumlandığını gözler önüne seren ve bireyleri sanatı günlük yaşamlarına daha anlamlı ve dinamik yollarla entegre etmeleri için güçlendiren son teknoloji akıllı telefonlarını sahneye çıkardı. TCL’in Art Basel’deki varlığı, yaratıcı deneyimlere daha geniş erişim sağlayan teknolojilerin artan öneminin de göstergesi olarak değerlendiriliyor.
TCL Avrupa CCO’su Frédéric Langin açıklamasında, “Art Basel Paris’in ev sahibi ortağı olarak, markamız için değer yaratıyor ve sanatla iç içe premium yaşam tarzlarını mümkün kılan teknoloji vizyonumuzu paylaşıyoruz. Büyüklüğe İlham Verme taahhüdümüzü yansıtırken Avrupa’daki başarı hikâyemizi ve varlığımızı sürekli olarak güçlendiriyoruz.” dedi.
Peyk, Peryön 19. Ege İnsan Yönetimi Zirvesi’nin ilgi odağı oldu
Peryön 19. Ege İnsan Yönetimi Zirvesi, geçtiğimiz günlerde Wyndham Grand İzmir Özdilek’te, “meselemiz ortak” teması ile düzenlendi. İnsan yönetiminin karşılaştığı zorluklara odaklanılan zirvede; çalışan refahından jenerasyonların değişen ihtiyaçlarına, insan yönetmenin zorluklarından felsefi yaklaşımlara kadar geniş bir perspektifte birçok konu derinlemesine ele alındı. Kolaysoft Teknoloji’nin ürünü Peyk, insan kaynakları süreçlerinin dijitale taşınarak hızlandırılmasına yönelik devrim niteliğindeki çözümleri ile Peryön 19. Ege İnsan Yönetimi Zirvesi’nin ilgi odağı oldu.
İK süreçleri, geleneksel yöntemlerden uzaklaşıp, dijitalle taşınıyor
İK süreçlerinin, geleneksel yöntemlerden uzaklaşıp dijitalleşmenin getirdiği hız ve verimliliğe taşındığını kaydeden Kolaysoft Teknoloji Peyk Satış ve Pazarlama Uzmanı Berat Gündüz, şunları söyledi:
“Peyk, bordro gönderiminden belge onaylarına kadar birçok süreci dijital ortama taşıyarak, şirketlerin operasyonel yüklerini hafifletiyor. Biz de Peyk ürünümüz ile kongrenin sponsorlarından birisi olarak, bu önemli buluşmaya katkı sağladık ve sektördeki yenilikçi çözümlerimizle iş dünyasını desteklemekten mutluluk duyduk. Zirve boyunca standımızda, İK profesyonellerine ve yöneticilere dijital çözümlerimizi sunarken, birçok mevcut müşterimiz de standımızı ziyaret ettiğinde Peyk ürünümüze dair memnuniyetlerini dile getirdiler. Ayrıca, kongrenin katılımcıları tarafından, Peyk’in sunduğu hız, güvenlik ve verimlilik özelliklerinin dijital dönüşüm süreçlerine büyük katkılar sağlayacağı da ifade edildi. Zirvede, edindiğimiz tecrübeler ve aldığımız geri bildirimler sayesinde, İK süreçlerinin dijitalleşmesinde öncü rolümüzü sürdürürken, dijital çözümlerimizi global çapta tanıtmaya devam edeceğiz.” dedi.
İhracatçılar destek bekliyor
Türkiye mobilya, kâğıt ve orman ürünleri ihracatı eylül ayında yüzde 2,6 düşüşle 662 milyon dolar olurken, AKAMİB bu ayda yüzde 7,7’lik artışla 85 milyon dolarlık ihracata imza attı. Miktar bazındaki ihracatta ise hem Türkiye geneli hem de AKAMİB’te düşüş görüldü.
İhracatın miktar bazında Türkiye geneli verilerinde düşüş gösterdiğine dikkat çeken AKAMİB Başkanı Onur Kılıçer, “İhracat verilerimiz pozitif görünse bile, düşük karlılık nedeniyle sektör firmalarımız rakip ülkelerle ana pazarlarımızda mücadele etmekte zorlanıyor. İhracatçı firmalarımız büyük bir özveriyle çalışıyor. Ekonomi yönetimimizden alabileceğimiz destekleyici adımlara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var” dedi.
Türkiye mobilya, kâğıt ve orman ürünleri sektörünün eylül ayı ihracatı geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 2,6 azalışla 661 milyon 819 bin dolar oldu. Akdeniz Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) ise eylül ayında başarılı bir performans göstererek yüzde 7,7’lik artış gösterdi. AKAMİB’in bu aydaki ihracatı 85 milyon 363 bin dolar oldu. .
Bu yılın 9 aylık döneminde Türkiye geneli sektör ihracatı yüzde 1,9 azalışla 5 milyar 828 milyon 607 bin dolar olurken, AKAMİB ise bu dönemde yüzde 1,7 artış ile 652 milyon 238 bin dolar ihracat geliri elde etti.
Zirve değişmedi, Birleşik Krallık büyümeye devam etti
Sektörün Türkiye geneli eylül ayı ihracatında en başarılı ilk beş pazarı Irak, Birleşik Krallık, ABD, Almanya ve Fas oldu. İlk 10 pazar içerisinde Irak, Birleşik Krallık, ABD, Fas ve Romanya’ya çift haneli ihracat artışları dikkat çekti.
AKAMİB’in eylül ayı ihracatında da Irak ilk sırada yer aldı. Irak’ı sırasıyla; Almanya, Suriye, Fransa ve Romanya takip etti. İlk 10 pazar içerisinde Gürcistan’a yüzde 173’lük rekor bir ihracat artışı kaydedilirken, Irak, Suriye, BAE ve Birleşik Krallık’a çift haneli ihracat artışı sağlandı.
TBV’den dünyada bir ilk: Çevre için Yapay Zeka Konferansı 4 Kasım’da İstanbul’da
Türkiye Bilişim Vakfı’nın ev sahipliğinde dünyanın ilk “Çevre için Yapay Zeka Konferansı (AI for Climate Summit) İstanbul’da gerçekleşecek. 4 Kasım’da İstanbul Modern’de düzenlenecek olan konferans, dünyanın önde gelen yapay zeka uzmanları ile iklim STK’larını bir araya getirerek iklim çözümü üretmelerini sağlayacak. Etkinliğin açılış konuşmalarından birini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yapacak.
Fortinet, İstanbul’da yeni SASE Noktası açarak Türkiye’ye bağlılığını pekiştiriyor
Yeni merkez noktası, Fortinet Unified SASE’nin Türkiye ve komşu ülkelerdeki müşteriler tarafından kullanılabilmesini kolaylaştıracak.
Ağ ve güvenliğin yakınsamasını sağlayan küresel siber güvenlik lideri Fortinet®, İstanbul, Türkiye’de yeni bir özel Merkez Noktası (POP) açtığını duyurdu. Bu merkez, Türkiye’nin yanı sıra Azerbaycan, Gürcistan ve diğer komşu ülkelerdeki müşteriler için Fortinet Unified SASE’in erişimini ve kullanılabilirliğini artıracak.
Uzaktan çalışma ve hibrit iş gücünün yaygınlaşması, hem kamu hem de özel konumdaki uygulamalar ve hizmetlerde güvenli uzaktan erişim konusunda büyük bir talep yarattı. Bu eğilim, BT Dönüşümünün sonuçlarıyla birlikte kurumsal saldırı yüzeylerini önemli ölçüde genişletti ve kurumsal güvenliği daha da karmaşık hale getirdi. Bu zorluğun üstesinden gelmek için ağ ve güvenliğin yakınsaması, artık CISO’ların göz önünde bulundurduğu en kritik unsurlardan biri haline geldi.
Panasonic PTZ otomatik kadrajlama yayın kalitesinde video sunuyor
Media Production Suite için yeni eklenti ve AW-UE160W/K için Donanım Yazılımı Güncellemesi
Panasonic Connect Europe, Panasonic PTZ kameralar için yayın ve video prodüksiyonuna uygun, doğal, yüksek kaliteli ve otomatik video içeriği sunan yeni bir otomatik kadrajlama özelliğini duyurdu. Uygulama, CY2025 Q2’den itibaren Panasonic’in Media Production Suite yazılım platformunda ücretli bir Gelişmiş Otomatik Kadrajlama eklentisi olarak sunulacak. Buna ek olarak, Panasonic’in birinci sınıf AW-UE160W/K PTZ kamerası için 2025 Q1’den itibaren ürün yazılımı ve Media Production Suite güncellemeleri aracılığıyla belirli otomatik kadrajlama özellikleri ücretsiz olarak sunulacak.
Evlilik Hazırlığı Yapanlara Evidea’dan Müjde!
Mutfak, ev tekstili, dekorasyon, aydınlatma ve bir çok kategoride geniş bir ürün yelpazesi sunan Evidea, evlilik hazırlığı yapanlara özel harika bir kampanya sunuyor! Evidea, yeni yuva kuranların heyecanına ortak oluyor ve 10.000 TL ve üzeri alışverişlerde %10 indirim fırsatıyla ev kurmayı daha avantajlı hale getiriyor.
Evlenirken veya yeni bir ev kurarken karşılaşılan ihtiyaçlar oldukça geniş bir yelpazeye yayılabilir. Bu süreci daha keyifli ve zahmetsiz hale getirmek için Evidea yanınızda. Düğün hazırlığı yapan çiftler için hem dekoratif hem de fonksiyonel binlerce ürünü tek bir çatı altında sunan Evidea, üstelik 10.000 TL üzeri alışverişlerde %10 indirim fırsatıyla, bütçenizi aşmadan evinizi hazırlamanıza yardımcı oluyor!
PwC Türkiye: Moda perakende e-ticaret siteleri, müşterinin alışveriş deneyimini iyileştirmeli
PwC Türkiye, moda perakende e-ticaret sitelerinin sunduğu alışveriş deneyimi 77 farklı metrikte değerlendirdi. Toplam 15 moda perakende sitesinin hizmetlerinin değerlendirildiği çalışmanın sonuçları ‘Deneyimin Yönü | Beyaz Tişört Çalışması: Moda Perakende e-Ticaret Deneyimi’ raporu ile duyuruldu.
Bütünüyle müşteri perspektifinden gerçekleştirilen çalışmanın sonuçlarına göre, Türkiye’deki moda perakende sitelerinin genel performansı orta düzeyde.
Rapor, moda perakendecilerinin hangi alanlarda başarılı olduğunu ve hangi alanlarda farklılaşmaya ihtiyaçları olduğunu ortaya koyuyor ve alışveriş deneyiminde iyileştirilmesi gereken noktaların altını çiziyor.
PaperWork’den Dinamik Çözüm: Akıllı ve Güvenli Doküman Yönetimi
Paperwork’ün Dinamik Doküman Yönetimi Çözümü, İşletmelere Dokümanlarını Daha Akıllı, Hızlı Ve Güvenli Bir Şekilde Yönetme Olanağı Sunuyor
Günümüz iş dünyasında, doküman yönetimi süreçlerinin verimli ve güvenli bir şekilde yürütülmesi büyük önem taşıyor. PaperWork, bu ihtiyaca yönelik olarak geliştirdiği dinamik doküman yönetimi çözümü ile işletmelere kapsamlı ve yenilikçi bir yaklaşım sunuyor.
Üç temel aşamadan oluşan bu yaklaşım; dokümanların manuel işlem gerektirmeden merkezi bir platformda toplanmasını, süreçle entegre şekilde otomatik olarak organize edilmesini sağlıyor. Bu aşamalar, Otomatik Doküman Toplama ve Yönetim, Entegrasyon ile Merkezi Yönetim ve Yapay Zeka ile Yönetim adımlarından oluşuyor. Sistem, işletmelerin doküman akışını optimize ederek hataları en aza indirerek iş süreçlerini hızlandırıyor. Bu sayede bilgiye erişim kolaylaşırken hem maliyetler azalıyor hem de yasal uyumluluk güvence altına alınıyor. PaperWork BPM’in dinamik doküman yönetimi, yalnızca verimliliği artırmakla kalmıyor aynı zamanda kurumsal hafızayı da güçlendiriyor.
Yapay Zeka Mobil Uygulama Trendleri
2022’de 86,9 milyar dolar seviyesinde olan küresel yapay zeka pazarının 2027’de 407 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Başak Zerman, Adjust Head Of Sales, META
AI (Yapay zeka), mobil uygulama endüstrisinde devrim yaratıyor. Kullanıcıların dinamik ihtiyaçlarını tahmin eden ve karşılayan tüm geliştiriciler, kişiselleştirilmiş önerilerden sanal asistanlara kadar yenilikçi uygulamalar sunuyor ve güçlü kampanyalar yürütüyor.
Basitçe söylemek gerekirse, mobil uygulamalara AI entegre etmek, performansı ve başarıyı hızlandırmanın güçlü bir yolu.
Yapay zeka mobil uygulamalarındaki küresel trendler
2022’de 86,9 milyar dolar seviyesinde olan küresel yapay zeka pazarının 2027’de 407 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Sadece yapay zeka uygulama sektörü 2022’de 2,5 milyar dolar ciroya sahip ve 2028’e kadar %38.3’lük gibi etkileyici bir tahmini yıllık bileşik büyüme oranı (CAGR) ile hızla ilerliyor. Bu ilerleme App Store’a da yansıyor, adında “AI” olan uygulamaların sayısı 2020’den bu yana %1033 arttı.
Bu sismik değişimde OpenAI, GPT destekli chatbot’u ChatGPT ile her eve giren bir isim olma yolunda. Kasım 2022’de kullanıma sunulan ChatGPT, Ocak 2023 itibariyle 100 milyon kullanıcıya ulaştı. OpenAI’ın en yeni modeli GPT-4o’nun 13 Mayıs 2024’te lansmanının ardından ChatGPT mobil uygulaması %22’lik bir revenue artışı gördü. 13 ile 17 Mayıs tarihleri arasında bu uygulama App Store ve Google Play’de toplamda 4,2 milyon dolar’lık bir net revenue oluşturarak o tarihe kadar olan en büyük sıçramasını yaşadı ve AI teknolojileri için güçlü bir talep olduğunu bizlere gösterdi. Ayrıca, GPT-4 ile çalışan Microsoft’un Bing AI, arama motoru pazarında büyük yankı uyandırdı ve Samsung’u, varsayılan arama motoru olarak Google’ı Bing ile değiştirmeyi düşünmeye yöneltti; bu hamle 3 milyar dolarlık bir potansiyele sahip.
Yapay zekanın bölgesel benimsenme modelleri, Çin’in trend belirleyen ve önemli bir pazar olduğunu ortaya koyuyor. Şirketlerin %58’i yapay zeka kullanıyor ve %30’u da kullanmayı düşünüyor bu da Çin’in çok hızlı ilerlemesini sağlıyor. Buna karşılık, ABD’deki şirketlerin %25’i yapay zeka kullanıyor ve %43’ü ise değerlendirme aşamasında. Çin’deki yüksek benimseme oranı, Çin’in küresel AI ortamındaki önemli rolünün ve diğer ülkeler için standartları belirleme potansiyelinin altını çiziyor.
Çin, devletin kapsamlı desteği ve araştırma-geliştirmeye verdiği önem ile yapay zeka inovasyonunda lider konumda. Çin’deki AI pazarının 2023’te 29 milyon dolardan 2032’de 150 milyar dolara çıkacağı ön görülüyor.
Mobil uygulamalar neden AI’ı entegre etmelidir?
Yapay zeka ile mobil uygulamalar kullanıcı beklentilerinin ötesine geçebiliyor, ilgi çekici ve verimli deneyimler sunarak hedef kitlelerin ilgisini çekiyor. Bu avantajlardan yararlanmak için tamamen yapay zekaya sahip yeni bir uygulama oluşturmanıza gerek yok. Burada, yapay zeka öğelerinin uygulamanıza nasıl eklenebileceğini inceleyerek uygulamanızı performans ve etkileşimde nasıl güçlendirebileceğinizi ele alalım.
Kişiselleştirilmiş kullanıcı deneyimi
AI algoritmaları kullanıcı davranışını, tercihlerini ve etkileşimlerini dikkatlice analiz ederek kişiye özel deneyimler oluşturabilir. Şunu düşünün: En sevdiğiniz alışveriş uygulamasını açıyorsunuz ve anında tarzınıza uygun ürünleri görüyorsunuz, daha önce yaptığınız aramalar da ekranınızda beliriyor. Burada yapay zeka iş başında ve Salesforce’a göre, daha kişisel bir görünüm isteyen tüketicilerin %65’ine hizmet veriyor.
Akıllı otomasyon
Yapay zeka destekli akıllı otomasyon, kullanıcı etkileşimlerini ve backend operasyonlarını dönüştürüyor. İhtiyaçları tahmin ederek ve görevleri otomatikleştirerek daha kolay ve daha hızlı uygulama etkileşimleri sağlayarak kullanıcı deneyimini güçlendiriyor. Yeni bir rapora göre, AI chatbot otomasyonuna sahip uygulamalardan memnuniyet oranı %80 olmasının sebebi süreçlerin sorunsuz ilerlemesi.
Yapay zeka ile desteklenen otomasyon, arka planda veri yönetimini, müşteri hizmetleri operasyonlarını ve uygulama performansını artırıyor. Otomatik veri analizi, trendleri ve sorunları gerçek zamanlı olarak tespit ederek daha hızlı düzenleme ve iyileştirme sağlıyor.
Yapay zeka ile geliştirilmiş güvenlik
Yüksek etkili güvenlik, günümüzün dijital ortamında kritik bir öneme sahip. Örneğin AI, kullanıcı davranışını analiz ederek şüpheli giriş girişimleri veya işlemleri gibi potansiyel olarak güvenlik ihlallerine işaret eden olağandışı düzenleri tespit edebilir.
Tahmine dayalı analitik
Tahmine dayalı analitik büyük veri setlerini analiz etmek, modelleri belirlemek ve gelecekteki kullanıcı davranışlarını ve trendlerini tahmin etmek için yapay zekayı kullanır. Bu tahminsel yaklaşım, kullanıcıların gelecekteki ihtiyaçlarına uygun içerik ve öneriler alması anlamına geliyor.
Yapay zeka ile desteklenen etkileşimli arayüz
Konuşmaya dayalı yapay zeka, sohbet robotları ve sesli asistanlar aracılığıyla kullanıcı etkileşimini bir dizi dokunma ve kaydırma hareketinden doğal, insan benzeri konuşmalara dönüştürüyor. Gelişmiş doğal dil işleme (natural language processing, NLP) ve machine learning algoritmaları bu etkileşimi oluşturan öğeler.
İyileştirilmiş erişilebilirlik
Mobil uygulamalardaki yapay zeka erişilebilirlik özellikleri, engelli kullanıcıların deneyimini derinden değiştiriyor. Sesten metne çeviri ve gerçek zamanlı alt yazı gibi özellikler kapsayıcılığa katkıda bulunuyor ve herkesin dijital dünyayla tam olarak etkileşime girmesini sağlıyor.
Bağlam ve davranışsal analiz
Yapay zeka odaklı bağlamsal ve davranışsal analiz, kullanıcının mevcut durumunu ve davranış kalıplarını anlamayı ve bunlara yanıt vermeyi, son derece kişiselleştirilmiş ve duruma uygun etkileşimler sağlamayı içerir. Bağlamsal ve davranışsal analiz, kullanıcının ortamını ve devam eden davranışını anlamak, ilgili ve zamanında etkileşimleri sağlamak için konum, saat, cihaz tipi ve mevcut aktivite gibi verileri kullanır.
Mobil uygulamalarda yapay zekanın geleceği
Yapay zeka, mobil uygulama altyapısının ayrılmaz bir parçası olmaya hazırlanıyor. Sadece ek bir özellik olmak yerine, uygulama işlevselliğinin merkezine yerleşecek. Bu, geliştiricilerin, kullanıcı ihtiyaçlarını ve davranışlarını doğru bir şekilde tahmin eden ve son derece kişiselleştirilmiş kullanıcı yolculukları sunan daha akıllı, daha sezgisel ve daha güvenli uygulamalar oluşturmasını sağlayacaktır.
Yapay zekanın artırılmış gerçeklik (AR)ve ve sanal gerçeklik (VR) ile entegrasyonu daha da ilgi çekici ve etkileşimli uygulama deneyimleri sunacak. AR/VR ile AI, oyun uygulamaları için gerçek zamanlı olarak oyuncu davranışına göre ayarlanan dinamik ve kullanıcıları sarmalayan ortamlar oluşturabilir. Eğitimde ise uyarlanabilir öğrenme deneyimleri sunabilir, gerçek dünya senaryolarını simüle edebilir ve kişisel öğrenme tarzlarına göre içerikler sunabilir. Yapay zeka ayrıca sanal denemelere olanak vererek, kişiselleştirilmi ve etkileşimli alışveriş deneyimleri oluşturarak perakendede dönüşüm sağlayabilir. Ayrıca gelişmiş yapay zeka, kullanıcı verilerini ve gizliliğini korumak için daha gelişmiş yöntemleri mümkün kılacaktır. Ve tüm bunlar, buz dağının sadece görünen kısmı.
AI uygulamalarının neden bir MMP’ye ihtiyacı var?
Yapay zeka uygulamalarının büyümeyi korumak ve potansiyeli en üst düzeye çıkarmak için güçlü takip, analiz ve kampanya optimizasyonu yeteneklerine ihtiyacı var. Bu noktada, Adjust gibi bir mobil ölçümleme sağlayıcısı yani MMP kritik bir öneme sahiptir. Nedeniyse:
- Doğru performans takibi: AI uygulamaları, etkileşimleri, etkileşimi ve uygulama içi alışverişler (in-app purchases, IAP) de dahil olmak üzere revenue metriklerini tam olarak takip etmelidir. MMP, kullanıcı davranışı ve kampanya performansı hakkında derinlemesine bilgiler sunarak geliştiricilerin yapay zeka modellerini iyileştirmelerine ve kullanıcı deneyimlerini iyileştirmelerine yardımcı olur. Adjust, ham veri erişimine sınırsız erişimile benzersiz bir veri ayrıntısı sunar, hızlı ve akılcı kararlar almanıza yardımcı olur.
- Sahtecilik önleme: Fraud, AI uygulama geliştiricileri için önemli bir sorun. Güvenilir bir MMP, sahte aktiviteleri belirleyip önleyerek veri doğruluğunu sağlar ve bütçeleri güvende tutar.
- Pazarlama kampanyası optimizasyonu: Bir MMP, kullanıcı edinimi (user acqusition, UA) ve kullanıcı tutma oranı (retention rate) dahil olmak üzere birçok metrik ve kampanya faktörlerine dair derinlemesine veriler sağlar. Bu sayede AI uygulamalarının pazarlama stratejilerinde ince ayar yapmalarına olanak verir. Bu bütçelerin etkin kullanımını, doğru kullanıcı hedeflemesini ve yatırım getirisinin sürekliliğini sağlar.
TÜBİSAD Plus’ta veri ve yapay zekanın iş süreçlerine etkisi konuşulmaya devam ediyor
TÜBİSAD’ın yüksek teknoloji dünyasının nabzını tuttuğu YouTube serisi TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümü yayınlandı. Serinin 41’inci bölümünde TÜBİSAD Danışma Kurulu Başkanı Murat Kansu ve Netaş CEO’su Sinan Dumlu, veri ve yapay zekanın iş süreçlerine etkisini konuştu.
TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümünde Netaş CEO’su Sinan Dumlu, TÜBİSAD Danışma Kurulu Başkanı Murat Kansu’nun sorularını yanıtladı.
Yapay zeka teknolojilerinin kullanımı, verinin analizi ve özel sektörün de desteklenmesi konusunda kamu tarafında yapılması gerekenlerin neler olduğu sorusunu yönelten TÜBİSAD Danışma Kurulu Başkanı Murat Kansu’ya, Netaş CEO’su Sinan Dumlu şöyle yanıt veriyor:
“Şu anda bir yerli milli yapay zeka yazacak, bunu eğitecek zaman henüz olmadığı için var olan uluslararası çözümleri kullanmak zorundayız. Bu uluslararası çözümleri kullanabilmek için genel bulutun Türkiye’de daha yaygın bir şekilde kullanılabilir olmasını sağlamamız lazım. Burada, Türkiye’nin verisinin yurt dışına çıkarılması, KVKK ve siber güvenlik, ülke güvenliği gibi devletin hassasiyetlerinde çok haklı olunan noktalar var. Ancak öbür taraftan genel bulut üzerindeki yapay zeka hizmetlerinin de ülkenin ve şirketlerin gelişimi için hızlıca devreye alınması lazım. Yoksa burada bir rekabet dezavantajı oluşuyor ülke adına. Görebildiğim kadarıyla devletimiz bu konuda özellikle bu yılın başından itibaren çeşitli aksiyonlar alıyor. Verilerin sınıflandırılarak ülke siber güvenliğine veya milli güvenliğine tehdit oluşturmayacak şekilde belli alanlarda yurt dışında bile olsa yapay zeka uygulamalarını kullanabilmemiz veya belli bilgilerin maskelenerek, yani kritik kısımlarının kapatılarak kullanılmasının ülkenin gelişimine yardımcı olacağını düşünüyoruz. Bu konuda hükümetimizin açıkladığı bulut bilişimle ilgili bazı son dönemde planlar var. Bu planların da bu doğrultuda olduğunu görüyorum.”
AstraZeneca Türkiye’den yeşil inovasyon: kongrelerde yüzde 100 geri dönüştürülebilen malzemelerden üretilen stant kullanmaya başladı
AstraZeneca Türkiye’nin yüzde 100 geri dönüştürülebilen malzemelerden ve boya kullanılmadan üretilen inovatif standı sağlık sektöründe bir ilk niteliği taşıyor. Stantta kullanılan malzemeler geri dönüştürüldükten sonra gıda ve paketleme gibi birçok sektörde de yeniden değerlendirilebiliyor.
AstraZeneca, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda yenilikçi bir adım daha atarak, kongrelerde yüzde 100 geri dönüştürülebilen malzemelerle üretilen stant kullanmaya başladı. Tamamen geri dönüştürülebilen stantta kullanılan tüm malzemeler, geri dönüştürüldükten sonra gıda ve paketleme gibi birçok endüstride yeniden değerlendirilebiliyor.
Fuar ve kongrelerde kullanılan stantlar genel olarak zarar gördüğünde geri dönüşüm fabrikalarına gönderilse de kullanılan malzemelerin tamamı geri dönüştürülemiyor ve tekrar bu amaçla kullanılamıyor. Ancak AstraZeneca’nın yüzde 100 geri dönüşüme uygun malzemelerden üretilen ve boya kullanılmayan yenilikçi standı geri dönüşüm sürecinde çevreye zarar vermiyor.
Sağlık sektöründe sürdürülebilirliği teşvik etmenin yanı sıra çevre koruma konusunda da örnek teşkil eden bu yenilikçi uygulama, AstraZeneca’nın tüm faaliyetlerinde sürdürülebilirlik stratejisine bağlı kalma ve çevresel etkiyi en aza indirme taahhüdünü de yansıtıyor. Şirket, “Sıfır Karbon Taahhüdü” stratejisi doğrultusunda 2025’e kadar küresel operasyonlarındaki karbon emisyonunu sıfıra indirmeyi, 2030’a kadar da tüm tedarik zincirini karbon negatif yapmayı hedefliyor.
“Sürdürülebilirliği işimizin her aşamasına entegre ediyoruz”
Konuyla ilgili açıklamada bulunan AstraZeneca Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Erdal Kiraz, “AstraZeneca’da sürdürülebilirlik iş yapış şeklimizin temelini oluşturuyor. Yalnızca ilaçlarımızla değil toplum ve çevre için kalıcı değer yaratan katkılarımızla da öncü olmayı hedefliyoruz. Kendi operasyonlarımızın çevresel etkilerini ve emisyonlarını yöneterek, tedarikçilerimizle iş birliği yaparak, değer zincirimizi karbonsuzlaştırarak ve net sıfır sağlık hizmetlerinin sunumunu hızlandırarak iklim kriziyle mücadeleye destek veriyoruz. Çevresel etkimizi azaltmanın inovasyonla mümkün olduğuna inanıyoruz. Global Sıfır Karbon Taahhüdümüz doğrultusunda hayata geçirdiğimiz bu girişimimiz, doğal kaynakları daha etkin kullanmayı, çevresel ayak izimizi azaltmayı ve atık miktarını minimuma indirmeyi amaçlıyor. Tamamen geri dönüştürülebilen malzemeden üretilen bu stantla sağlık sektöründe bir ilke imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Önümüzdeki dönemde bu uygulamamızı yaygınlaştırarak pozitif etkimizi artırmayı planlıyoruz. Gezegenimizin sağlığını destekleme ve daha sürdürülebilir bir gelecek için çalışmalarımıza kararlılıkla devam edeceğiz.” dedi.
Katılım Emeklilik, 30 milyar TL fon büyüklüğüne ulaştı
BES fonlarının getirisi ve yüzde 30 devlet katkısının ailelerin BES’e ilgisini artırdığını belirten Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Katılım Emeklilik olarak Ekim ayı başında Bireysel Emeklilik Sistemi’nde 30 milyar TL fon büyüklüğüne ulaştık. BES’in büyümesinde önemli bir paya sahip olan 18 yaş altı katılımcılar sektörün dinamik gücü olmaya devam ediyor. Erken BES planımız ile 18 yaş altı sözleşmelerimiz 143 bine ulaştı. Çocuklarının geleceğini erken yaşta teminat altına almak isteyen ailelerin güveniyle büyüyoruz” dedi.
FYZoo’da Afrika Pengueni Farkındalık Günü!
Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı (FYZoo), 12 Ekim’de Afrika Pengueni Farkındalık Günü’nü kutluyor. Nesli tükenme tehlikesi altındaki bu sevimli türün korunması adına yapılan çalışmalar hakkında farkındalık oluşturmak için FYZoo, ziyaretçilerini Afrika Penguenleri ile tanıştırmaya davet ediyor. Ziyaretçiler, penguenlerin doğal yaşam alanlarındaki davranışlarını gözlemleyerek, bu önemli türün korunmasına destek olma fırsatı bulacaklar.
Zamana duyarlı endüstriyel haberleşme ile fabrikalarda üretkenlik ve verimlilik artıyor
Tüm endüstrileri kapsayan dijital dönüşüm, fabrikaların yeni nesil teknolojilerle uçtan uca yeniden yapılanmasını beraberinde getirdi. Üretimin her aşamasının tek noktadan yönetilebildiği akıllı fabrikaların üretimde baş rolü aldığı Sanayi 4.0 çağında, esneklik ve verimlilik global rekabetin kilidini açan anahtar görevi görüyor. Japonya merkezli CLPA tarafından geliştirilen CC-Link IE TSN ise Zamana Duyarlı Ağ (TSN) teknolojisiyle fabrikaların ihtiyaç duyduğu bu esnekliği ve verimliliği sağlıyor. Fabrikaların CC-Link IE TSN ile hızla kişiselleşen ve sürekli değişen üretim taleplerine hızlı yanıt verebileceğini belirten CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol, bu esneklik sayesinde şirketlerin rekabet gücünün artacağının ve fabrikaların geleceğe hazır olacağının altını çizdi.
Sanayi 4.0 uygulamaları, üretimde hız ve verimliliği artırarak şirketlerin rekabet gücünü geliştirmeye devam ediyor. Bu çerçevede Zamana Duyarlı Ağ (TSN) teknolojisi, üretim hatlarının esnekliğini artırarak değişen taleplere hızlı adaptasyonu sağlıyor. Dünya genelinde endüstriyel haberleşmeyi yeniden şekillendiren Japonya merkezli CLPA (CC-Link Partner Association) ise CC-Link IE TSN teknolojisiyle üretkenliğin ve verimliliğin kilit noktasında yer alıyor. Bu teknolojinin sanayicilere üretim süreçlerinde daha fazla esneklik sunduğunu ve fabrikaların dijital dönüşüm yolculuklarını desteklediğini belirten CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol; “CLPA tarafından geliştirilen bu teknoloji başta gıda, ilaç, otomotiv ve beyaz eşya gibi sektörler olmak üzere pek çok alanda üretim süreçlerinin dijitalleşmesini destekliyor. Özellikle hızla kişiselleşen ve sürekli değişen üretim taleplerine hızlı yanıt verebilen fabrikalar, CC-Link IE TSN teknolojisi sayesinde geleceğin üretim süreçlerine bugünden uyum sağlayabiliyor” dedi.
10 kata kadar daha hızlı haberleşme ile global rekabet gücü
CC-Link IE TSN’nin Zaman Duyarlı Ağ teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne çıktığını ifade eden Önder Şenol; “Saniyede 100 megabit ile haberleşebilen endüstriyel haberleşme sistemlerinden 10 kata kadar daha hızlı olan bu yeni nesil teknoloji sayesinde Sanayi 4.0’ın gereklerini yerine getirmek büyük ölçüde kolaylaşıyor ve sanayicilerin rekabet gücü artıyor. Ayrıca bu teknoloji, üretimde kayda değer artış sağlarken üretim hattının durmasından kaynaklanan maliyetlerden kaçınılmasını da mümkün kılıyor. Sürücü kontrol performansını da üst seviyelere taşıyan CC-Link IE TSN, doğrudan üretim süresini kısaltarak şirketlere aynı sürede daha fazla üretim yapma imkânı sağlıyor sağlıyor” diye belirtti.
HASAN KILIÇ’TAN TÜRKİYE’NİN SON 20 YILINA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ: DEVLET ve BORÇLA YÖNETMEK, AYRINTI’DAN ÇIKTI!
Akademisyen yazar Hasan Kılıç’ın Devlet ve Borçla Yönetmek: Türkiye’de Tabiiyet ve Şiddet başlıklı çalışması, Ayrıntı Yayınları’ndan çıktı. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından başlayarak Türkiye’de tabiiyet ilişkisini, birbirini besleyen ve bir ağ şeklinde genişleyen borç ve güvenlik devleti kavramları üzerinden açıklayan kitap, yeni yönetim formunun yarattığı yeni öznellik biçimlerinin pratikte nasıl ortaya çıktığını tartışarak politik bir mücadele eksenine de işaret ediyor. Foucault’nun, bir toplumda iktidarın nasıl işlediğini anlamamıza yarayan tüm düzenek ya da yapılar anlamına gelen “dispositif” kavramından yola çıkan Devlet ve Borçla Yönetmek, yurttaşın nasıl hem borçlu hem de potansiyel tehdit olarak konumlandığını, borç ve güvenlik devleti dispositiflerinin pratik işleyişiyle açıklıyor.
İmir Global’den Lüks Bebek Ürünlerinde Yenilenmiş İkinci El Alım, Satım, Takas Fırsatı
Yıllardır Medizane çatısı altında bebek ve yetişkinlerin ihtiyaçlarına yönelik ürünler üreten ve ithal eden Medizane, 2024 yılı itibari ile tüm çalışmalarını İMİR GLOBAL A.Ş. bünyesi altında sürdürüyor. Türkiye, Hollanda ve Birleşik Arap Emirlikleri merkezli çalışmalarıyla devam eden İmir Global, dünya markalarının distribütörlüğü ve kendi markalarıyla uluslararası arenada çalışmalarına devam ediyor. Uluslararası faaliyetlerini Hollanda ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde yürüten şirket yurtdışı ticaret potansiyelini yükseltmeyi hedefliyor
2012 yılında Medizane adı altında kurulan ve çeşitlenen faaliyet alanları ve yurt dışı operasyonlarının başlamasıyla 2024 yılı itibari ile tüm çalışmalarını İmir Global adı altında yürüten firma, sağlık ve bebek sektörlerinde dünya markalarının distribütörlüğü ve kendi markalarıyla uluslararası arenada adından sıkça söz ettirmeye hazırlanıyor. Yeni projeleri Bcycle markasıyla tasarlamış oldukları sürdürülebilir bir dünya sayesinde tüm sattıkları sıfır ürünleri ‘geri satın alım garantili’ olarak tüketicilerin beğenisine sunan ve bu sayede yeni ürün almak isteyen ailelerin ürünlerinin hep değerli kaldığını belirten İmir Global Kurucusu Can İmir, “Bu proje ile bütçesi kısıtlı olan aileler de ortalama yarı fiyatına yenilenmiş garantili A+ kalitede ürün sahibi olma fırsatı yakalıyor.” diye konuştu.
“TURİZM MERKEZLERİMİZDEKİ HAVALİMANLARINDAN 9 AYDA 49 MİLYON 103 BİN 752 YOLCU SEYAHAT ETTİ”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye genelinde hizmet veren havalimanlarından eylül ayı içerisinde 22 milyon 415 bin 821 yolcunun seyahat ettiğini bildirerek, “Hava yollarımızı kullanan yolcu sayısında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 1,8 artış yaşadı. Bununla birlikte yılın ilk 9 ayında havalimanlarımızın hizmet verdiği yolcu sayısı ise 177 milyon 346 bin 498’e ulaşırken taşınan yük ve kargo miktarı ise 3 milyon 712 bin 255 ton oldu.” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğünün hava yolu uçak, yolcu ve yük istatistiklerini açıkladı. Eylül ayı içerisinde 79 bin 872’si iç hatlar, 87 bin 583’ü dış hatlar olmak üzere üst geçişlerle birlikte toplam 214 bin 319 uçak trafiğine ulaşıldığını söyleyen Bakan Uraloğlu, Eylül ayında hizmet verilen uçak trafiğinin 2023 yılının aynı ayına kıyaslandığında toplamda yüzde 2,4 artış yaşadığını açıkladı. Uraloğlu, “Eylül’de, havalimanlarımızda iç hat yolcu sayısı 8 milyon 249 bin 505’e, dış hatlarda ise 14 milyon 121 bin 637’ye ulaşırken transit yolcular ile birlikte toplam yolcu sayısı 22 milyon 415 bin 821’e ulaştı. Yolcu sayımız 2023 yılının aynı ayına göre yüzde 1,8 artış yaşamış oldu. Havalimanlarımızda taşınan yük ve kargo miktarı ise Eylül ayında iç hatlarda 85 bin 108 ton, dış hatlarda 393 bin 695 ton olmak üzere 478 bin 803 tona ulaştı.” diye konuştu.
Havaalanlarında Yılın İlk 9 Ayında Taşınan Yolcu Sayısı 177 Milyonu Geçti
Uraloğlu, 2024 yılının ilk 9 ayında havalimanlarına iniş-kalkış yapan uçak sayısının iç hatlarda 687 bin 194, dış hatlarda ise 669 bin 114 olduğunu belirterek üst geçişler ile birlikte toplam 1 milyon 752 bin 501 uçak trafiğine ulaşıldığını duyurdu. 2024 yılı Eylül sonunda hizmet verilen uçak trafiğinin 2023 yılının aynı dönemine göre yüzde 5,9 artış gösterdiğini vurgulayan Uraloğlu, “Türkiye geneli havaalanlarımız iç hatlarda 72 milyon 949 bin 528, dış hatlarda ise 104 milyon 186 bin 201 yolcuya hizmet verirken direkt transit yolcular ile birlikte toplam 177 milyon 346 bin 498 yolcu havalimanlarımızı kullandı. Hizmet verilen yolcu sayısı ise geçen yılın aynı dönemine göre iç hatlarda yüzde 5,7 artarken dış hatlarda yüzde 9, toplam yolcu trafiğinde ise yüzde 7,5 artış oldu.” dedi. Uraloğlu, söz konusu dönemde havalimanlarında taşınan yük ve kargo miktarının ise iç hatlarda 682 bin 730 ton, dış hatlarda ise 3 milyon 29 bin 526 ton olmak üzere, 2023 yılı aynı döneme göre yüzde 11,2 artışla toplamda 3 milyon 712 bin 255’e ulaştığını bildirdi.
ULUSLARARASI ŞİDDETSİZLİK GÜNÜ’NDE TÜRKİYE’NİN ŞİDDET KARNESİ
Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden Hukukçu Aykutalp Arıcı, 2 Ekim Uluslararası Şiddetsizlik Günü dolayısıyla Türkiye’de ve dünyada artan şiddet olaylarının arka planını anlattı.
İnsanlığın ve devletlerin en temel meselesi olduğu görülen gayrimeşru şiddetin önlenmesi veya “şiddetsizliğin sağlanması” konusunun, insanlığın ortak sorunu olduğunu olduğuna dikkat çeken Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nden hukukçu Aykutalp Arıcı, “Nitekim Birleşmiş Milletler’in 27 Haziran 2007 tarihli genel kurul toplantısında, her yılın 2 Ekim gününün Dünya Şiddetsizlik Günü ilan edilmesi bu sayede mümkün oldu. Birleşmiş Milletler’in Dünya Şiddetsizlik Günü için Gandhi’nin doğum günün seçilmesi anlamlı. Her sorunun çözümü için sorunun büyüklüğünün tespiti en önemli aşamalardan birisidir. Öyleyse insanlığın şiddet karnesinin incelenmesi sorunun çözümüne giden yolda iyi bir başlangıç olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Anayasa’nın 17. maddesiyle beden dokunulmazlığı hakkı teminat altına alındıysa da bu hakkın ihlali konusunda Türkiye’nin karnesinin istenildiği kadar iyi olmadığını belirten Arıcı, şiddetin toplumun her kesiminde, ev içinde, cinsiyetler arasında, çalışma alanlarında, yaşlılara, çocuklara, hayvanlara ve toplumun tüm kesimlerine karşı önemli ve yaygın bir tehdit vasfı taşımaya devam ettiğinin altını çizdi.
YÜZ YILDA ANCAK YÜZ BİNDE BİR İYİLEŞME SAĞLANDI
Institute for Economics&Peace’in 2024 yılı Küresel Barış Endeksi’ne göre son 16 yılda 12. defa olmak üzere dünya bir önceki yıla göre daha az barışçıl olmuş durumda olduğunu hatırlatan Arıcı, “Her ne kadar endeks, özel olarak şiddetsizlik konusunu ele almıyor olsa da, endeks hazırlanırken 163 ülkenin ve dünya nüfusunun %99.7’sinin çalışmaya dahil edildiği dikkate alındığında elde edilen verinin bir gösterge olarak kabulünün mümkün olduğu anlaşılıyor. Öte yandan Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin tahminlerine göre dünya ortalamasında 100.000 kişi başına cinayet sayısı 2010 yılı için 6.9, 2012 yılı için 6.2, 2017 yılı için 6.1, 2021 yılı için 5.8’dir. Özetle küresel cinayet sayılarında, 2 Ekim’in Dünya Şiddetsizlik Günü ilan edilmesini takip eden 10 yıl içinde ancak 100.000’de 1’civarında bir iyileşme sağlanabildi.” ifadelerini kullandı.
İNSANİ GELİŞME ŞİDDETLE MÜCADELEYE YANSIMADI
Söz konusu verileri değerlendiren Hukukçu Arıcı, “Aynı dönemde Birleşmiş Milletler verilerine göre insani gelişmişlik endeksinde %4’ü aşan bir iyileşme olduğu dikkate alındığında şiddetle mücadelede küresel bir başarısızlıktan söz edilebilir. Görülmektedir ki insani gelişmişlikteki belirgin artış, şiddetle mücadeleye yansımamıştır” ifadelerine yer verdi.
“TÜRKİYE’DE TABLO OLUMSUZ”
“Buna karşılık ülkemiz küresel trende kıyasla olumsuz bir tablo çiziyor” diyen Arıcı, Türkiye’deki şiddet suçlarına ilişkin verileri paylaştı:
-TÜİK’in suç tiplerine göre hükümlü sayısına ilişkin 2011-2020 dönemini kapsayan verileri incelendiğinde toplam hükümlü ve şiddet suçlarından hükümlülerin oranında artış yaşandığı görülmektedir. Söz konusu dönemde toplam hükümlü olanların sayısı 80.096’dan 258.401’e çıkmıştır.
-Hükümlü sayısı ilgili senelerin Türkiye nüfusuna oranlandığında, 2011 senesinde %0.11 olan hükümlü oranının %0.31’e çıkmıştır. Hükümlü sayıları şiddet suçları özelinde incelendiğinde yine artış olduğu gözlenmektedir.
-Şiddet suçlarından hükümlü olanların sayısı 2011 senesinde 17.222 iken bu rakam 2020 yılında 71.885’e çıkmıştır. Söz konusu rakamlar ışığında, toplam hükümlüler içerisinde şiddet suçlarından hükümlü olanların oranı 2011 senesinde %21.5’ten 2020 senesinde %27,8’e çıkmıştır.
-Şiddet suçlarından hükümlü olanların aynı dönemde toplam nüfusa oranı da %0.02’den %0.09’a çıkmıştır.
-Şiddet suçları bakımından gelişmiş ülkelerle mukayese edildiğinde Türkiye, Avrupa’nın en yüksek 9. cinayet oranına sahip.
-Kadına karşı şiddet oranlarında ise Türkiye, Avrupa ve OECD birincisi.
“ADALETE DUYULAN GÜVENSİZLİK SUÇ ORANLARINI ARTIRIYOR”
Somut verilere göre şiddetle mücadelede istenen başarıya ulaşılamadığını anlatan Arıcı, “Peki her nasılsa bir kere gerçekleşmiş olan şiddet vakalarına karşı caydırıcı tedbirler alınabiliyor mu? Ne yazık ki Türkiye’nin adalet teşkilatını bu amaca ulaşmak için etkili şekilde kullandığını söylemek mümkün değil. Öte yandan Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında en kalabalık ikinci ceza ve tutukevi nüfusuna sahip olduğu görülüyor. Ne tesadüf ki bu veride Türkiye’nin önündeki tek ülke, AİHM kararlarında da Türkiye’den fazla mahkûm edilen tek ülke olan Rusya. Hal böyle olunca toplumun yargıya duyduğu güvenin fevkalade azalması kaçınılmaz hale geliyor. Nitekim yapılan araştırmalar, adalet mekanizmasının iyi işlememesinin adalete güveni azalttığını, adalete başvuruların bu sebeple azaldığını gösteriyor. Bu düşüşün, suç oranlarını arttırdığını tahmin etmek hiç de zor değil.” dedi.
“ÇÖKÜŞ SARMALI”
Görüldüğü gibi, şiddetle mücadele ve şiddetsizliğin temini, devlet aygıtının basit bir başarısızlığından, küçük ve mazur görülebilecek bir aksamadan çok daha fazla olduğuna dikkat çeken Arıcı, “Özgürlüklerinden feragat ederek ulaşmayı umdukları güvenlikten bile mahrum kalan bireyler, bir de haklarını adalet mekanizması marifetiyle elde edemediklerinde ihkak-ı hakka başvurur. Bu, diğer bireyler tarafından kabul edilebilir olmasa da anlaşılabilir görülür ve bir çöküş sarmalı başlar. Tüm bu nedenlerle, gayrimeşru şiddeti önlemedeki başarısızlığın toplum sözleşmesini zayıflattığını ve devletin meşru şiddet tekelini yok ettiğini görmek gerekir. Politika yapıcılar şiddet tekelinin geleceği ve geleceğinin insanlığı küresel ölçekte nasıl şekillendirebileceğinin global ölçekte tartışıldığı günlerde bir beka meselesinden bahsedecekse şiddetin önlenmesi belki de en önemli gündem maddesi olmalıdır.” uyarısında bulundu.
4. “MASAL FABRİKADA” FESTİVALİ İZMİR TORBALI’DA GERÇEKLEŞTİ
Laber Kimya’nın bu yıl dördüncüsünü düzenlediği Masal Fabrikada Festivali, 27-29 Eylül 2024 tarihlerinde İzmir Torbalı Karakuyu Köyü’nde gerçekleşti. Açılış konuşmalarının Torbalı Belediye Başkanı Övünç Demir ve Laber Kimya YKB Levent Kahrıman’ın yaptığı festival büyük ilgi gördü.
2021 yılından bu yana geleneksel hale gelen festival, bu yıl da zengin bir programla katılımcılarını ağırladı. Festivalin bu yılki teması “Koku ve Bellek” olarak belirlendi. İzmir Torbalı Karakuyu Köyü’nde gerçekleşen festivalde düzenlenen etkinlikler, masal anlatımları, kozmetik, sağlık ve sürdürülebilirlik atölyeleri, sokak oyunları ve söyleşilerle katılımcılara dolu dolu iki gün yaşattı. Katılımcıların kendi krem ve parfümlerini de yapabildikleri festivalde masallar, mitler, koku ve bellek ile ilgili birçok söyleşi ve panel gerçekleşti.
Laber Kimya’nın ilk kez 2021 yılında, sanayi ve tarım kenti olan Torbalı’dan tüm Türkiye’ye, «Fabrikada Masal Olur mu?» mesajını ileterek gerçekleştirdiği festival, gelecek ile geçmiş arasında köprü kurarken sanat ile bilimi bir araya getiriyor. Her yıl gelişen içeriği ve büyüyen katılımcı desteği ile geleneksel hale gelen festivalde bağımsız satıcıların, yerel üreticilerin ve etkinliğe sponsor olan firmaların ürünlerini tanıtıp satabilecekleri stantlar da yer aldı.
Sürdürülebilir Bir Festival
Masal Fabrikada Festivali, sürdürülebilirlik ilkesini ön planda tutarak Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) çerçevesinde çeşitli uygulamalar gerçekleştirildi. Temiz Su ve Sanitasyon, Sorumlu Tüketim ve Üretim, İklim Eylemi, Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar gibi hedeflere yönelik çalışmalar da festivalin önemli bir parçası oldu.
Yetenek açığı kurumları yeni tehditlere ve zafiyetlere açık bırakıyor
Kritik siber güvenlik rollerini doldurmak için yaklaşık 4 milyon profesyonele ihtiyaç duyan dünyanın dört bir yanındaki kurumlar, süregelen yetenek açığının etkisini hissediyor. İhlaller nadiren tek bir nedene bağlanabiliyor, ancak liderlerin %58’i kurumlarındaki BT ve siber güvenlik becerileri ve eğitim eksikliğinin güvenlik olaylarına katkıda bulunduğunu belirtiyor.
Herhangi bir kurumu yeni tehditlere ve güvenlik açıklarına açık hale getirmek için tek bir siber olay yeterli. Örneğin, bir ihlalin ardından, tehdit aktörleri artık bir kurumun ortamı hakkında yeni bir saldırı oluşturmak için kullanabilecekleri değerli bilgilere ulaşmış oluyor. Diğerleri, yakın zamanda tehlikeye girmiş bir kuruluşu kolay av gibi görerek önceki bir ihlalden yararlanmaya çalışabiliyor. Bu riskleri anlamak ve azaltmak için adımlar atmak çok önemli olsa da, özellikle üst düzey pozisyonlarda ve yönetim kurulunda bulunanlar için genellikle daha da endişe verici olan şey, bu olayların iş operasyonları üzerinde yaratabileceği potansiyel etki.
Bu nedenle, personel gibi kritik kaynakların ele alınması da dahil olmak üzere risk yönetimi stratejisi boşluklarının kapatılması, herhangi bir kuruluşu etkili bir şekilde korumak için hayati önem taşıyor.
Yetenek eksikliği siber riskleri artırıyor, yeni tehditlere ve zafiyetlere yol açıyor
Siber suçlular, bilinen saldırı yöntemlerini geliştirerek ve çabalarını hızlandırmak için üretken yapay zekayı kullanarak operasyonlarını hızlandırmaya devam ediyor. Bu nedenle, siber güvenlik olaylarının dünya çapında artması şaşırtıcı değil. Fortinet’in 2024 Siber Güvenlik Becerileri Açığı Raporu’na göre, işletmelerin neredeyse %90’ı geçen yıl bir veya daha fazla güvenlik ihlali yaşadı; bu oran 2024’te %84 ve 2021’de %80’di. Yetenekli siber güvenlik uzmanlarına duyulan ciddi ihtiyaç, işletmeleri dezavantajlı duruma düşürüyor: Liderlerin yaklaşık dörtte üçü, siber güvenlik becerileri açığının işletmeleri için ek riskler yarattığı konusunda hemfikir.
İhlaller tüm bölgelerde eşit derecede yaygın olmakla birlikte, Asya Pasifik’teki kuruluş başına ortalama ihlal sayısı en yüksek (3,18) ve Latin Amerika en düşük (2,79). Hiç ihlal yaşamadığını bildiren kurumların oranı ise azalmaya devam ediyor; bir önceki yıl %15 ve 2021’de %20 olan bu orana kıyasla 2023’te işletmelerin sadece %13’ü sıfır ihlal yaşadı.
İhlaller artarken tehdit ortamı tanıdık kalmaya devam ediyor
Kurumlar giderek daha fazla siber suçluların kurbanı olurken, ağları tehlikeye atmak için kullanılan saldırılar savunucular için tanıdık niteliğini koruyor.
Zararlı yazılım, kimlik avı ve web saldırılarının toplamı, kuruluşların yıllık olarak maruz kaldığı tüm saldırıların %80’ini oluşturuyor. Parola saldırıları Kuzey Amerika’da daha yaygındı ve APAC’deki liderler diğer bölgelere göre daha yüksek oranda kimlik avı ve web saldırısı yaşadı.
Siber olayların geniş kapsamlı etkileri var
Siber güvenlik olaylarının kurumlar üzerinde finansal zorluklardan itibar sorunlarına kadar uzanan ve giderek artan önemli etkileri bulunuyor. Liderlerin yarısından fazlası (%53), ihlallerin 2023 yılında kurumlarına 1 milyon doların üzerinde bir maliyete mal olduğunu söylerken, Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik Bölgesi mali açıdan en çok zarar veren saldırıları bildiriyor. İyileşme süresiyle ilgili olarak, %63’ü bir siber saldırıdan sonra toparlanmanın bir aydan fazla sürdüğünü ve ortalama sürenin yaklaşık üç ay olduğunu belirtiyor.
Parasal sonuçlara ve uzun iyileşme sürelerine ek olarak, ihlaller meydana geldiğinde kurumsal liderler de sorumlu tutuluyor: BT ve güvenlik liderlerinin %51’i, bir siber saldırının ardından yönetim kurulu üyelerinin veya yöneticilerin para cezası, hapis cezası, pozisyon kaybı ve iş kaybı ile karşı karşıya kaldığını söylüyor.
Sağlam bir siber güvenlik programı teknoloji, eğitim ve farkındalık gerektiriyor
Siber güvenlik söz konusu olduğunda kurumlar için riskler oldukça yüksek. İhlaller mali bir bedel yaratmaya devam ediyor ve üst düzey liderler bu ihlaller gerçekleştiğinde bazen cezalandırılıyor. Artan yetenek açığı kurumlar için ek riskler yaratırken, birçok işletme yetenekli profesyonelleri işe almak, işe almak ve elde tutmak için yeni ve yaratıcı yaklaşımlar benimsiyor. Bir kurumun genel savunmasını güçlendirmek söz konusu olduğunda bu bulmacanın çok önemli bir parçası olduğundan, liderlerin bu zorluğu çözmek için benzersiz girişimler sürdürmesi ve kamu ve özel sektörler arasında işbirliği yapması teşvik edilmesi gereken bir durum olarak ortaya çıkıyor.
Bu karmaşıklıklar göz önüne alındığında, kurumların teknoloji, eğitim ve farkındalığı harmanlayan üç yönlü bir siber güvenlik yaklaşımına odaklanması gerekiyor. Fortinet, Fortinet Security Fabric platformu aracılığıyla 50’den fazla kurumsal sınıf üründen oluşan en kapsamlı entegre portföyü sunuyor. Ayrıca, sektörün en geniş eğitim ve sertifikasyon programlarından biri olan ödüllü Fortinet Eğitim Enstitüsü, siber güvenlik sertifikasyonunu ve yeni kariyer fırsatlarını herkes için erişilebilir kılmaya ve mevcut profesyonellere beceri setlerini geliştirme şansı sunmaya kendini adamış bulunuyor. Enstitü, çeşitli ücretsiz ve düşük maliyetli eğitim ve sertifika programları, farklı geçmişlerden gelen bireylerin becerilerini geliştirmek ve yeniden beceriler kazandırmak için benzersiz girişimler ve daha fazlasını sunuyor. Fortinet Eğitim Enstitüsü ayrıca kurumların siber farkındalığı daha yüksek bir iş gücü yetiştirmelerine yardımcı olmak için tasarlanmış bir Güvenlik Farkındalığı Eğitimi sağlıyor.
Siber suçlular yakın zamanda yavaşlamayacak, bu da siber güvenliği her kurum için “herkesin elini taşın altına koyması” gereken bir çaba haline getiriyor. Doğru siber güvenlik teknolojilerine erişimi olan yüksek vasıflı profesyoneller, işletmeleri ihlallerden korumak için çok önemli. Aynı şekilde sağlam bir ilk savunma hattı olarak hizmet verebilecek siber farkındalığa sahip çalışanlara sahip olmak da önemli. Risk yönetimi stratejisinin farklı yönlerini yenileyerek ve güçlendiren işletmeler günümüz saldırılarının hızına ve hacmine karşı daha iyi savunabiliyor.
Ezber Bozan Tasarımcılar MOBİLYAŞAM’ı tasarladı
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle bu sene “MOBİLYAŞAM” teması ile dördüncü kez düzenlediği Ezber Bozan Tasarım Yarışması Final Gecesi’nde ödüller sahiplerini buldu
Öğrenci ve Profesyonel olmak üzere iki kategoride düzenlenen yarışmada bu sene 300’ün üzerinde başvuru alındı.
Profesyonel kategoride birinci OMNIBUS adlı projesiyle Enes Vatansever, ikinci MUFU adlı projesiyle Alp Buğra Nazar, Yağmur Sarıdede Nazar, üçüncü FUN isimli projesiyle Elif Karaca oldu.
Öğrenci kategorisinde birinci CYCLESEAT adlı projesiyle Seçil Karaorman, Mustafa Yiğit Aksu, Berke Kayranlı oldu. İkinci BUDDY adlı projesiyle Sıla Şahin, üçüncü ise CUPS adlı projesiyle Asım Can Kocaman oldu.
Yarışmanın öğrenci kategorisinde, toplam 72 farklı üniversiteden alınan başvurular sonucunda; “Haliç Üniversitesi” 62 başvuruyla yarışmaya en çok katılımda bulunan üniversite oldu. Haliç Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi İç Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Sezin Dirihan’a sertifika takdim edildi.
“Başaracağınıza yürekten inanıyorum”
Ödül töreninde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İzmir ve Ege Bölgesi’nde mobilya sektöründe ihracatçıların her gün artan başarılarını görmekten büyük mutluluk duyduğunu kaydetti. Türkiye’de pek çok sektörde büyük potansiyel olduğuna dikkat çeken Tugay, “Kendimizi daha fazla geliştirmek zorunda hissettiğimiz alan tasarım. Dördüncüsü düzenlenen yarışmaya rekor katılım olmasından ve sektöre yeni tasarımcıların kazandırılmasından çok memnunum. Bugün mobilya ihracatında dünyada 8’inci sırada olan ülkemizi çok kısa sürede 5’inci sıraya taşıyacağınıza ben de yürekten inanıyorum. Diğer taraftan İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak yapabileceğimiz her türlü desteği göstermekten, bu mücadelenin parçası olmaktan büyük mutluluk duyacağımı ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde FYZoo’da Doğayla Buluşun !
Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı (FYZoo), 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde doğa ve canlıları koruma bilincini artırmayı hedefliyor.
Koruma altında 140’ın üzerinde hayvan ve 300’ün üzerinde bitki türü ile otuz yıldır faaliyet gösteren Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı (FYZoo), 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Gününü kutlarken ziyaretçilerine doğanın çeşitliliğini yakından tanıma fırsatı sunuyor.
4 Ekim, dünya genelinde yaban hayatın korunmasına dikkat çekilen, hayvan haklarına saygı gösterilmesini ve doğal yaşam alanlarının korunmasını teşvik eden önemli bir gün olarak kutlanıyor. FYZoo, bu özel günde ziyaretçilerine sadece keyifli bir ziyaret deneyimi sunmakla kalmıyor, aynı zamanda doğanın zengin çeşitliliğini yakından keşfetme imkanı sunuyor. Parkta, nesli tükenme tehlikesi altında bulunan Kızıl Panda, Afrika Pengueni, Hint Gergedanı ve Çizgili Sırtlan gibi nadir türler, özel koruma altında tutuluyor ve bu türlerin yaşam değerlerinin korunmasına büyük önem veriliyor. FYZoo, bu değerli türlerin korunmasına yönelik yaptığı çalışmalarla doğanın geleceğini güvence altına alma misyonunu kararlılıkla sürdürüyor.
4 Ekim’de FYZoo’ya ziyaret ederek hem doğanın mucizelerini keşfedebilir, hem de yaban hayatın korunmasına yönelik projelere katkıda bulunabilirsiniz. Dünya Hayvanları Koruma Günü’nü birlikte anlamlı kılmak için Fyzoo ziyaretçilerini parka bekliyor! Doğa ve canlı severlerin ziyaret noktası FYZoo haftanın her günü saat 10.00-18.00 arası açık.
Adjust, Mobil Uygulama Pazarlamacılarının Uygulama İçi Etkileşimi Artırmalarını Sağlayan Multi-Platform Deeplink Çözümünü Tanıttı
TrueLink’in güçlü deeplink teknolojisi ile tüm platformlardaki kullanıcıları uygulama-içi içeriklere ulaştırmak artık çok kolay.
Alanında öncü ölçümleme ve analitik şirketi Adjust bugün, mobil uygulama pazarlamacılarının sosyal medya, mesajlaşma, SMS ve web de dahil olmak üzere birçok platform ve ortamda uygulama içi etkileşimi teşvik eden markalı ve kişiselleştirilmiş link deneyimleri oluşturmalarını sağlayan bir çözüm olan TrueLink’i duyurdu. TrueLink ile pazarlamacılar, kullanıcı yolculuğunu kolaylaştırabilmenin yanı sıra, kullanıcıların spesifik uygulama-içi sayfalara doğrudan erişebilmelerini sağlayarak dönüşüm oranlarını artırabiliyorlar, etkileşimi yükseltebiliyorlar ve gizlilik sınırlamalarının etkileşim ve yeniden etkileşim stratejilerini oldukça kısıtladığı günümüzde yatırım getirisini zirveye çıkarabiliyorlar.
Adjust Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) Satış Direktörü Başak Zerman “Günümüzün pazarlamacıları, kullanıcı etkileşimini zirveye çıkarmak için bir deeplink çözümüne ihtiyaç duyuyorlar. Ancak müşterilerimizden duyduklarımız, farklı platformlar için farklı link’ler oluşturmanın oldukça zahmetli ve zaman alıcı olduğu yönünde” diyor.“Gizlilik odaklı pazarlamacılar, TrueLink ile sorunsuz ve güvenilir kullanıcı deneyimleri sunmak için hızlı ve kolay bir şekilde çok platformlu, özelleştirilebilir link’ler oluşturabiliyorlar.”
GTD Genel Başkanı’ndan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’e Ziyaret: Yeni İşbirlikleri ve Projeler Gündemde
Gastronomi Turizmi Derneği(GTD) Genel Başkanı Gürkan Boztepe, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’i makamında ziyaret ederek, gıda tasarrufu ve gastronomi alanında yapılabilecek yeni işbirlikleri üzerine kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdi. Bu önemli toplantıda, sürdürülebilir gıda tüketimi, gıda israfının önlenmesi ve gastronomi sektörüyle entegre projeler geliştirilmesi masaya yatırıldı.
Görüşmede, özellikle Beyoğlu’nun zengin gastronomi kültürünü koruma ve gelecek nesillere aktarma konusunda atılacak adımlar detaylı olarak ele alındı. Yerel halkın ve bölgedeki restoran, kafe ve otellerin, sürdürülebilir gıda tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi amacıyla eğitim programları oluşturulması, ayrıca israfı azaltmaya yönelik projelerin gastronomi sektörüne entegre edilmesi üzerinde duruldu. Bu kapsamda, bölgenin gastronomik değerlerini ön plana çıkaracak etkinlikler ve bilinçlendirme kampanyalarının düzenlenmesi planlanıyor.
Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, Beyoğlu’nun tarihi ve kültürel dokusunun, gastronomi zenginliğiyle bir arada korunmasının büyük önem taşıdığını belirterek, gastronomi sektörüyle işbirliği içinde yürütülmesi gereken bir konudur. Bölgedeki işletmelerin bu alanda öncü rol oynaması, hem ekonomik hem de çevresel faydalar sağlayacaktır. GTD ile yapacağımız işbirliği, Beyoğlu’nda gastronomi kültürünü güçlendirirken, gıda tasarrufu bilincini de artıracak” dedi.
GTD Genel Başkanı ise gastronominin, gıda israfını azaltma konusunda büyük bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayarak, “Gastronomi, kültürümüzün bir parçası ve bu kültürü sürdürülebilir bir şekilde yaşatmak hepimizin sorumluluğunda. Gıda tasarrufu, hem mutfaklarda hem de sofralarda başlar. Beyoğlu’nun eşsiz gastronomi mirasını koruyarak, israfı en aza indirecek projeler geliştirmek için belediyemizle güç birliği yapacağız” ifadelerini kullandı.
Toplantıda ayrıca, Beyoğlu’ndaki restoran ve gastronomi işletmelerinin menülerinde yerel ve mevsimsel ürünlere daha fazla yer verilmesi, israfı önleyecek mutfak tekniklerinin teşvik edilmesi ve bu konuda sektör çalışanlarına yönelik eğitim programlarının düzenlenmesi gibi konular gündeme alındı.
Görüşme sonucunda, GTD ve Beyoğlu Belediyesi, sürdürülebilir gastronomi projelerini hayata geçirmek için işbirliğini güçlendirme konusunda mutabakata vardı. İlerleyen dönemde, yerel halk ve işletmeler için bilinçlendirme çalışmalarının hızlandırılması hedefleniyor.
Bu işbirliği ile Beyoğlu, hem gastronomi turizmi açısından cazibe merkezi olmayı sürdürürken hem de gıda israfını azaltma yolunda önemli adımlar atacak.
Edenred Türkiye’den daha yaşanabilir bir dünya için “İdeal” çözümler
Tüm faaliyetlerini “İdeal İnsan, İdeal Dünya ve İdeal Gelişim” kavramları üzerine inşa eden Edenred Türkiye, Global İklim Eylem Günü kapsamında, sosyal sorumluluk çalışmalarından dijital ödeme çözümlerine kadar “iş dünyasını herkes için daha iyi bir yer haline getirme” misyonu doğrultusunda gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik projelerinin sonuçlarını ve bu alandaki yeni hedeflerini açıkladı. 2023’te karbon salınımını %87, elektrik tüketimini %57, su tüketimini ise %49 azaltmayı başaran markanın 2025 hedeflerinin başında; araç filosunu tamamen hibrit veya elektrikli versiyonlara çevirmek ve tüm Edenred çalışanlarını en az bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk projesine dahil etmek var.
Ticket Restaurant markası ile dünyada ve Türkiye’de şirketleri yemek kartı sistemiyle tanıştıran, bugün ise ülkemizde 35 binden fazla kurumsal müşterisinin 2 milyon çalışanına, üyesi olan 70 bin restoran ve kafe aracılığıyla hizmet veren Edenred, Global İklim Eylem Günü kapsamında daha sürdürülebilir bir gelecek için yürüttüğü çalışmaları ve yeni yıl hedeflerini açıkladı.
Yüzlerce ‘İdeal İnsan’dan 1.585 saatlik destek
Tüm Edenred çalışanları, “İdeal Gün” projesi kapsamında bir tam iş günlerini seçtikleri sosyal sorumluluk projesine destek vermeye ayırıyor. 2017’de başlayan Edenraid projesinde ise; sosyal sorumluluk dernekleri ve onlara destek olan kuruluşlarla ortak çalışmalar gerçekleştirilerek tüm çalışanlar, iyi bir amaç adına birlikte koşmaya, yürümeye veya bisiklet sürmeye teşvik ediliyor. Her iki projeyle bugüne kadar 100’den fazla Edenred Türkiye çalışanı, daha yaşanabilir bir gelecek için toplam 1.585 saat sosyal sorumluluk faaliyetlerinde bulundu.
Veri ve yapay zekanın iş süreçlerine etkisi
TÜBİSAD’ın yüksek teknoloji dünyasının nabzını tuttuğu YouTube serisi TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümü yayınlandı. Serinin 40’ıncı bölümünde TÜBİSAD Danışma Kurulu Başkanı Murat Kansu ve IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk, veri ve yapay zekanın iş süreçlerine etkisini konuştu.
TÜBİSAD Plus’ın yeni bölümünde IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk, TÜBİSAD Danışma Kurulu Başkanı Murat Kansu’nun sorularını yanıtladı.
Eskiden veriyi toplamanın, almanın ve birleştirmenin en büyük problemlerden biri olduğunu söyleyen IFS Türkiye CEO’su Ergin Öztürk, “Şimdi o konu çözüldü. Çok fazla noktadan veri geliyor. Bunlar bizim gibi yapay zeka destekli kurumsal iş uygulamaları sayesinde CRM’lerde, Asset Management’lar ya da ERP’lerle çok güzel konsolide oluyor ve karar aşamasına geliyor. Burada geleneksel yöntem neydi? Raporları dışardan alıyordunuz. Hatta bazı şirketlerde analistler veriyi anlamlandırmaya ve o verilerden bir şey oluşturmaya çalışıyordu. Bizim Türkiye’de 600’ün üzerinde, dünyada da binlerce müşterimiz var. Bunların içerisinde orta ölçekli bu kaynağı olmayan şirketler de var. Burada şirketlere yapay zeka çığır açıcı bir şey getiriyor. Neden? Çünkü bu anlamlandırma işini artık bir insanın yapmasına gerek yok. Şimdi veri geliyor, konsolide oluyor ve onun anlamlandırılması işini artık yapay zeka birine bağlı olmaksızın yapabiliyor” diyor.
Dijital dönüşümde insanların genellikle dijitale odaklandıklarını ama dönüşüm kısmının atlandığını belirten Ergin Öztürk, “Dönüşüm kısmına odaklanmak gerekiyor. İnsanın kendini dönüştürmesi gibi şirketler de kendini dönüştürüyor. Kendi içindeki travman ne kadar uzun zamanda oluşmuşsa çözmesi de o kadar uzun sürer derler. Şirketler için de öyle. 20 yılda oluşmuş bir şeyi bir günde bir ürünle, bir hizmetle çözemezsiniz. O bir alışkanlığa dönüşmüştür. O yüzden benim önerim şirketlerin ilk önce dönüşmeye odaklanması gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.
Kuru meyve ihracatçıları Hindistan seferine çıkıyor
Türkiye’nin yıllık 1,7 milyar dolarlık kuru meyve ihracatının yüzde 60’ının tek başına gerçekleştiren Egeli kuru meyve ihracatçıları Ticaret Bakanlığı’nın Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında Hindistan’ı radarına aldı.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda, 10-15 Şubat 2025 tarihleri arasında Hindistan’ın Mumbai şehrine yönelik “Türk Kuru Meyve ve Mamulleri Sektörel Ticaret Heyeti” organize etmek için çalışmalara başladı.
“Türk Kuru Meyve ve Mamulleri Sektörel Ticaret Heyeti” kapsamında, Türk firmalarının Hindistan’ın önde gelen kuru meyve alıcıları, Toptancılar, Perakendeciler, Ürünlerinde Kuru Meyve Kullanan Firmalar ile ikili iş görüşmeleri yapmaları için hazırlıklarını sürdürdükleri bilgisini veren Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, kuru meyve sektörüyle ilgili kurumları, market zincirlerini ziyaret edip, çekirdeksiz kuru üzüm, kuru kayısı, kuru incir ve antep fıstığında üretim ve ihracatta dünya lideri olan Türk kuru meyve sektörünün tanıtımını yapacaklarını dile getirdi.
AHBİB, İTALYA PAZARINDA YENİ TİCARET KÖPRÜLERİ KURMA FIRSATI YAKALADI
Akdeniz Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AHBİB), Türkiye’nin hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri ihracatında en önemli 5’inci pazarı olan İtalya’ya sektörel ticaret heyeti etkinliği düzenledi. Ülkenin güneyindeki Salerno şehrine çıkarma yapan 20 AHBİB üyesi firma temsilcisi, 21 İtalyan firma ile B2B görüşmeler gerçekleştirdi, İtalyan firmaların paketleme ve depolama proseslerini yerinde inceledi, süpermarket raflarındaki ürünlerin fiyatları hakkında bilgi aldı.
Salerno, liman ve lojistik üstünlüğü ile dış ticarette stratejik öneme sahip
AHBİB İtalya-Salerno Sektörel Ticaret Heyeti etkinliği, AHBİB Yönetim Kurulu Üyesi Şahin Sayılır’ın kafile başkanlığında 25-28 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirildi. Coğrafi konumu, limanı, lojistik üstünlüğü ve tarımsal üretim alanları ile stratejik bir öneme sahip Salerno’da organizasyonun ilk gününde AHBİB üyesi firmalar ile İtalyan ithalatçılar yüz yüze görüşme sağladı. İtalyan tedarikçi firmaların temsilcileri ile B2B görüşmeler gerçekleştiren AHBİB üyesi firmaların temsilcileri, yeni ticaret köprüleri kurma fırsatı yakaladı. AHBİB İtalya-Salerno Sektörel Ticaret Heyeti etkinliğinin ikinci gününde AHBİB kafilesi, Franzese ve Agria firmalarını ziyaret etti. AHBİB üyeleri, İtalyan firmaların paketleme ve depolama proseslerini yerinde inceledi ve olası iş birlikleri hakkında muhataplarıyla istişarelerde bulundu. AHBİB üyeleri, daha sonra süpermarket ziyaretleri gerçekleştirerek raflarda yer alan ürünler ve fiyatları hakkında bilgi edindi. Heyete katılan firma temsilcileri, ziyaretlerinin çok verimli geçtiğini, bazı firmaların ise İtalya’dan iş bağlantıları ile döndüğünü belirttiler.
TD SYNNEX, Prolink’in satın alımını tamamladı
Türkiye’de Rekabet Kurumu tarafından onaylanan satın alma anlaşması kapsamında her iki şirket de mevcut isimleri altında faaliyet göstermeye devam edecek ve Prolink, bir TD SYNNEX şirketi olarak pazardaki faaliyetlerini sürdürecek.
BT ekosistemi için küresel bir distribütör ve çözüm toplayıcısı olan TD SYNNEX (NYSE: SNX), Türkiye’nin önde gelen katma değerli distribütörlerinden Prolink Mümessillik İç ve Dış Ticaret Anonim Şirketi’ni satın alma işlemini tamamladı. TD SYNNEX geçtiğimiz haftalarda Prolink’e satın alma teklifinde bulunduğunu duyurmuştu.
Türkiye pazarına yönelik ağ ve güvenlik çözümlerinde uzmanlaşmış ve bu alanda tanınmış bağımsız distribütör olan Prolink, bir TD SYNNEX şirketi olarak Prolink adı altında faaliyet göstermeye devam edecek. Şirket, kurulduğu 1997 yılından bu yana olduğu gibi pazara aynı yüksek kaliteli hizmetleri ve ürünleri sunmayı sürdürecek.
Konuyla ilgili açıklama yapan TD SYNNEX Türkiye Başkanı Behçet Yumrukçallı, “Prolink’in TD SYNNEX’e entegrasyonu, dinamik Türkiye pazarındaki hizmetlerimizi geliştirmek ve erişimimizi genişletmek için eşsiz bir fırsat sunuyor. Yeni bir döneme girerken odak noktamız büyümeyi hızlandırmak ve ortaklarımız için değer yaratmak olmaya devam edecek. İki şirket arasındaki sinerji, BT çözümlerinde daha da büyük imkânlar ve yeniliklerle dolu bir gelecek vaat ediyor. İki ekip şu anda yakın bir şekilde çalışıyor. Yerel pazara daha da iyi bir müşteri deneyimi sunmak için bu kolektif gücü artırmayı dört gözle bekliyoruz.” dedi.
Kadınların Gücü Örgü Zirvesi’nde Birleşti, Örgüseverler Harbiye Askeri Müze Kongre Merkezi’nde Buluştu
Türkiye’nin dört bir yanından gelen örgü ve el sanatlarına gönül vermiş yüzlerce kadın ve işletmecinin bir araya geldiği Örgü Zirvesi, bugün Harbiye Askeri Müze Kongre Merkezi’nde kapılarını ziyaretçilerine açtı. Etkinlik kapsamında yürütülen ülkemizin en büyük sosyal sorumluluk çalışmalarından biri olmaya aday olan “İyilik İçin Örüyoruz” projesinde Etrofil El Örgü İplikleri, yenilikçi ve kaliteli ürünleriyle stantta yerini aldı. Örgü Zirvesi’nde ziyaretçiler hem sembolik bir bilet alarak sosyal sorumluluk projesine maddi olarak katkı sağlayacak hem de alana koyulan iyilik kumbarası ile örgü ürünleri toplanıp Anadolu’daki yardıma muhtaç çocuklara gönderilecek.
Örgü tutkunlarına rehberlik, eğitim, maddi ve manevi desteklerinin yanı sıra moral ve motivasyon sağlamak amacıyla gerçekleştirilen Örgü Zirvesi 2024, 28-29 Eylül tarihleri arasında Harbiye Askeri Müze Kongre Merkezi’nde ziyaretçilerini ağırlayacak. Türkiye’nin dört bir yanından örgüye ve el sanatlarına gönül vermiş ev ekonomisine katkıda bulunmaya çalışan yüzlerce kadın ve işletmeciyi bir araya getiren etkinlik kapsamında “İyilik İçin Örüyoruz” projesi gerçekleştirildi. Her satın alınan bilet karşılığında bilet gelirlerinin bir Anadolu’daki köy okullarına dağıtılmak üzere kış paketi olarak eldiven, atkı ve bere bağışlanacak. Aynı zamanda alana kurulacak büyük iyilik kumbaralarına örgü bebekler, kıyafetler, oyuncaklar toplanıp katılımcılarla beraber Anadolu’daki yardıma muhtaç çocuklara gönderilecek.
“El Emeği Örgüler Yeni Nesillere Aktarılan Bir Miras ve Toplumsal Değer”
Yalnızca el sanatları ve yaratıcılığın buluşma noktası değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı ve iyiliği ön plana çıkaran bir etkinlikte yer aldıkları için büyük bir mutluluk duyduklarını belirten Acme Holding Yönetim Kurulu Üyesi Toygun Batallı, “Etrofil olarak, ‘İyilik İçin Örüyoruz’ projesinde yer almak, örgüye olan tutkumuzu sosyal sorumluluk bilincimizle buluşturarak ona daha anlamlı bir boyut kazandırdı. Bu projenin, sadece el sanatlarına değil, toplumdaki yardımlaşma ve dayanışma duygusuna da ilmek ilmek katkıda bulunacağına inanıyoruz. Örgü, geçmişten günümüze taşınan bir miras olarak hem bireysel hem de toplumsal açıdan büyük bir değer taşıyor. Bu nedenle etkinlik; katılımcılar için yalnızca bir sergi değil, aynı zamanda yeni tekniklerin öğrenildiği, yaratıcı fikirlerin paylaşıldığı bir atölye niteliği de taşıyor. Ayrıca, etkinlikler ve projeler aracılığıyla el sanatlarının gücünü toplumsal faydaya dönüştürmek bizim için son derece önemli. ‘İyilik İçin Örüyoruz’ projesi, bu anlamda en güzel örneklerden biri; örgüden elde edilen gelirlerle yardıma muhtaç bireylere destek sağlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. El sanatları sadece bir hobi değil, aynı zamanda insanlar arasında güçlü bir bağ kurmanın da bir yolu olabilir. Bu bağlamda, geleneksel zanaatların modern dünyada yeniden değer kazanmasını sağlamak ve bunları yeni nesillere aktarmak, bizim için büyük bir öncelik taşımaktadır. Etrofil olarak doğanın korunması ve hayvan refahı konusunda büyük bir sosyal sorumluluk taşıyoruz. Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını destekliyor ve çevrenin korunması için çeşitli projelere katkıda bulunuyoruz. Eğitim, sağlık, çevre koruma ve dezavantajlı gruplara yardım gibi alanlarda toplumun çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak adına çeşitli sosyal sorumluluk projelerine destek veriyoruz” açıklamasında bulundu.
Artık maden ruhsatlarımızı Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan mı alacağız?
2024 yılında her ay ihracat rekorları kıran Egeli madenciler, Orman Kanunu’nun 16. Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmelik değişikliğinin madencilik faaliyetlerine büyük sekte vuracağını ifade ederek tepki gösterdi.
Madenciler olarak orman alanlarının sadece binde 3’ünde maden arama faaliyetlerinde bulunduklarını dile getiren Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ormanlarla ilgili bütçesinin yüzde 50’den fazlasının orman bedelleri aracılığıyla Türk madencilik sektöründen tahsil edildiğine dikkati çekti.
“Orman yollarını biz iş makinelerimizle açıyoruz, orman yangılarında, depremlerde tüm gücümüzle sahada yer alıyoruz” diyen Alimoğlu, “Gelişmiş toplumlara baktığınız zaman madenlerini azami seviyede ekonomiye kazandırdıklarını görürsünüz. Gelişmişlikle madenlerin toplumların hizmetine kazandırılması arasında doğru yönlü bir ilişki vardır. Biz hem gelişmiş toplum olmak istiyoruz hem de madenlerin ekonomimize kazandırılmasının önüne engeller koyuyoruz. Bu mantıkla ilerleyemeyiz” diye konuştu.
Söz konusu değişiklikle, madencilik sektörünün geleceğinin tamamen Orman İdaresinin insafına bırakıldığını ifade eden Alimoğlu, “bu şartlarda bizim madencilik faaliyeti yapıp yapamayacağımıza Orman İdaresi karar verecek gibi görünüyor, artık maden ruhsatlarımızı da onlardan mı alacağız?” şeklinde serzenişte bulunarak; değişikliğin ivedilikle geri çekilmesini talep etti.
Başkan Alimoğlu “Bütün hayatımız Maden; bizler sektör olarak önce insan, sonra çevre daha sonra sürdürülebilir mottosu ile ülkemize ihracat ve istihdam olarak katkıda bulunduğumuz halde bunca engellemeye inanamıyorum.” dedi.
Alimoğlu; madencilik faaliyetlerinin, ekonomik değer yaratabilecek bir madeni çıkarmak için büyük sermaye gerektiren uzun vadeli ve riskli yatırımlar olduğunu, dolayısıyla devletin bilakis destekleyici, cesaretlendirici ve özendirici olması gerektiğini ifade ederek “Yönetmelik değişikliğinin yaratacağı olumsuz süreçten sadece biz değil, bizim çıkardığımız madenleri girdi olarak kullanan diğer sanayi sektörleri de etkilenecek. Bizim faaliyetlerimizin sekteye uğraması, zincirleme etki yaratarak, diğer sektörlerde de üretimin ve ihracatın azalmasına, istihdamda gerilemeye, sektörlerin ithalata yönelmesine ve doğal olarak cari açığın artmasına neden olacak. Dolayısıyla, ülke ekonomisini derinden sarsılacaktır” şeklinde konuştu.
Salomon Cappadocia Ultra Trail, 19-20 Ekim’de gerçekleşecek
Salomon Cappadocia Ultra Trail’de kayıtlar 7 Ekim Pazartesi günü sona erecek.
Olağanüstü doğal güzellikleri ve emsalsiz tarihi ile UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Kapadokya’nın tepelerinde ve vadilerinde gerçekleşecek Salomon Cappadocia Ultra Trail, dünyanın dört bir yanından gelen patika koşucularına ev sahipliği yapacak.
Ülkemizde gerçekleştirdiği organizasyonlarla spor turizmine büyük katkı sağlayan Argeus Travel & Events tarafından Salomon isim sponsorluğunda bu yıl 11’nci kez düzenlenecek Salomon Cappadocia Ultra-Trail, 19-20 Ekim tarihlerinde koşulacak. Organizasyonun kayıtları ise 7 Ekim Pazartesi günü son bulacak.
Parkurlarıyla adından söz ettiriren Salomon Cappadocia Ultra Trail, üst düzey rekabet imkanı sunuyor. Salomon Cappadocia Ultra-Trail 119K, Salomon Cappadocia Medium-Trail 63K, Salomon Cappadocia Short-Trail 38K, Cappadocia Team Games CUT 119K (2 kişilik takım), Cappadocia Team Games Medium Trail 63K (minimum 2’si kadın 6 kişilik takım), Cappadocia Team Games Short-Trail 38K (minimum 1’i kadın 3 kişilik takım) parkurlarda gerçekleşecek.
İLGİ BÜYÜK
Bu sene de parkur rekorlarının kırılması beklenen yarışa ilgi bir hayli yüksek. 80 ülkeden 3 bin sporcunun yer alması planlanan Salomon Cappadocia Ultra Trail; Gençlik ve Spor Bakanlığı, Nevşehir Valiliği, Ürgüp Kaymakamlığı, Ürgüp Belediyesi, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA), Türkiye Atletizm Federasyonu katkılaryla koşulacak. Salomon’un isim sponsorluğunda, Anadolu Sigorta ve Intersport’un yeni dahil olduğu, Corendon Airlines’ın tekrar yer aldığı organizasyonda, Garmin, Noss Group, Royal Balloon Cappadocia, Yunak Evleri Cappadocia Cave Hotel co-sponsorluğuna devam edecek. Yarış, Volkswagen R Premium Expo partnerliğinde gerçekleşecek. Organizasyonun sosyal sorumluluk ortaklığını ise geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Adım Adım üstlenecek.
ALİ ERTUĞRUL BUL: ULTRA TRAİL BİNLERCE İNSANIN HAYALİ VE HEDEFİ
Ürgüp Belediye Başkanı Ali Ertuğrul Bul, yaptığı açıklamada, “Oğlum önce futbol, sonra basketbol ve derken koşuya merak saldı. Koştuğu kilometreleri duyunca şaşırıyorum. 10-20… İstanbul’da bir takımla çalışmaya başladı. Takım hangi koşuya hazırlanıyor biliyor musunuz? Salomon Kapadokya Ultra Trail. Sadece bölgemizde değil, büyük şehirlerde, farklı ülkelerde koşuya gönül verenler için bir hedef olmuş. Ne mutlu biz Ürgüplülere, 11’incisini düzenleyeceğimiz Ultra Trail binlerce insanın hayali ve hedefi. Öncelikle yerel destekçilere, sonrasında ise global ve ulusal düzeyde sponsorlarla organizasyonun mimarı Argeus Travel & Event’e teşekkür ediyorum. Ürgüp; sanat, kültür ve spor merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor” dedi.
“Yüzde 30 Kulübü Türkiye” ve Yatırım Hizmetleri Sunan Kurumlardan, Yönetim Kurullarında Kadın Temsilinin Artırılmasına Güçlü Destek
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu ev sahipliğinde faaliyet gösteren Yüzde 30 Kulübü Türkiye, yönetim kurullarında kadın temsilinin artırılması için finans sektörüyle iş birliği yaptı.
Yatırım hizmetleri sunan kurumlar, Türkiye’nin kurumsal yönetimde, toplumsal cinsiyet eşitliği hedeflerine ulaşması için Yüzde 30 Kulübü Türkiye’nin liderliğinde, “Şirketlerin Yönetim Kurullarında ve Üst Düzey Pozisyonlarında Kadınların Temsilinin Artırılmasını Önemsiyoruz” bildirgesine imza attı. Bildirgeye imza atan 7 lider kurum, finansal hizmet verdikleri şirketleri ve paydaşlarını; yönetim kurullarında ve üst düzey pozisyonlarda kadın temsilinin artırılması konusunda bilgilendireceklerini ve sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak şirket karar organlarında kadınların temsilinin artırılması için harekete geçmelerini destekleyeceklerini beyan ve taahhüt etti.
İş hayatının her seviyesinde toplumsal cinsiyet dengesini iyileştirmeyi amaçlayan Yüzde 30 Kulübü Türkiye, kadınların yönetim kurullarındaki temsilini artırmak amacıyla, yatırım hizmeti sunan piyasa etkinliği yüksek kurumlarla iş birliği gerçekleştirdi. Türkiye’nin önde gelen 7 yatırım şirketi, Yüzde 30 Kulübü Türkiye ve 7 şirket temsilcisinin yer aldığı çalışma grubu tarafından hazırlanan “Şirketlerin Yönetim Kurullarında ve Üst Düzey Pozisyonlarında Kadınların Temsilinin Artırılmasını Önemsiyoruz” başlıklı bildirgeye imza attı. Bildirge, çalışma grubunda yer alan; Ak Yatırım, Garanti BBVA Yatırım, İş Yatırım, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB), QNB Finans Yatırım, ÜNLÜ Menkul Değerler ve Yapı Kredi Yatırım’ın katkılarıyla hazırlandı.
İmzacı Kurumlar Ortak Açıklama Yaptı
İmza töreni, 30 Eylül 2024 tarihinde Borsa İstanbul’da gerçekleşti. Törene %30 Kulübü Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Melsa Ararat, Kulübün Yönetim Kurulu üyeleri ve proje çalışma grubu eş başkanları Nazan Somer Özelgin ve Ebru Dildar Edin ile bildirgenin hazırlığını da üstlenen çalışma grubu üyeleri; Ak Yatırım Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu (YK) Üyesi Mert Erdoğmuş, Garanti Yatırım Genel Müdürü ve YK Üyesi Sinem Edige, İş Yatırım Genel Müdürü ve YK Üyesi Kenan Ayvacı, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü ve YK Üyesi İbrahim Öztop, QNB Finans Yatırım Genel Müdürü ve YK Üyesi Pamir Karagöz, ÜNLÜ Menkul Değerler Genel Müdürü ve YK Üyesi Gamze Akgüney ve Yapı Kredi Yatırım Genel Müdürü ve YK Üyesi Yılmaz Arısoy ve bildirgeye destek verecek diğer aracı kurumlar katıldı ve yatırım bankaları katıldı.
Etki Yatırımı Forumu’nda Bir Yatırım Tercihi Olarak Etki konuşulacak
Etki Yatırımı Forumu: Bir Yatırım Tercihi Olarak “Etki” temasıyla EYDK ve MAXİS Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi A.Ş. iş birliğiyle 8 Ekim’de düzenlenecek. Yatırım ve finans dünyasının önde gelen isimlerinin, yatırımcıların, girişimcilerin ve uzmanların bir araya geleceği etkinlikte , iş dünyasında ‘etki’ dönüşümünün nasıl şekillendiği konuşulacak.
Etki Yatırımı modelini Türkiye’de yaygın, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir yatırım seçeneği haline getirmeyi hedefleyen EYDK, üye kurumlarıyla iş birliği halinde farklı sektör ve yatırım alanlarında “Etki”nin izdüşümüne odaklanan Etki Yatırımı Forumu etkinlik serisine MAXİS Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi A.Ş. iş birliğiyle devam ediyor.
Yatırım ve finans dünyasının önde gelen isimleri, yatırımcılar, girişimciler ve uzmanlar, 8 Ekim 2024 Salı günü MAXİS Girişim Sermayesi Portföy Yönetimi A.Ş. ev sahipliğinde İş Kuleleri İstanbul’da düzenlenecek Etki Yatırımı Forumu: Bir Yatırım Tercihi Olarak ‘Etki’ etkinliğinde bir araya gelerek, iş dünyasında ‘etki’ dönüşümünün nasıl şekillendiğini derinlemesine ele alacaklar.
Etkinlik kapsamında, Türkiye Yeşil Finans Projesi ile sürdürülebilir finansman olanakları ve yeşil dönüşüm süreçleri için yaratılan finansal kaynaklar incelenirken; inovasyon ve teknolojinin iş dünyasına getirdiği fırsatlar değerlendirilecek. Küresel etki ekosistemindeki gelişmeler ve bu gelişmelerin Türkiye’ye yansımaları paylaşılacak. Bununla birlikte, iş dünyasının önemli unsurlarından biri haline gelen Etki Ölçümü ve Yönetimi süreçleri üzerine detaylı bir oturum gerçekleştirilecek. Arya VC’nin kadın yatırımcılar ve girişimciler için sunduğu yeni fırsatlar ve Türkiye’nin ilk etki fonu olan Founder One’ın faaliyetleri mercek altına alınacak.
İklim krizi, toplumsal eşitsizlikler ve diğer küresel zorluklar, iş dünyası ve yatırım alanında köklü bir dönüşümü zorunlu hale getiriyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) ulaşmak, yalnızca hükümetlerin ve sivil toplumun çabalarıyla mümkün olamayacak kadar geniş kapsamlı bir mücadeleyi gerektiriyor. Bu noktada, finansal kaynakların doğru yönlendirilmesi büyük bir önem taşıyor. Etki Yatırımları, yatırım ve finans modelleri için yeni bir kapı aralayarak toplumsal ve çevresel sorunlarının çözümü için yeni bir kaynak yaratma fırsatı sunuyor. Yalnızca finansal getiri değil, aynı zamanda pozitif sosyal ve çevresel fayda sağlamayı hedefleyen bu yatırımlar, iş dünyasında köklü bir değişimi tetikliyor. Şirketler, kurumlar ve bireysel yatırımcılar, Etki Yatırımları sayesinde hem sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlarken hem de geleceğin ekonomisine yön verme potansiyeline sahip oluyorlar. İş dünyasının geleneksel kâr odaklı yapısından uzaklaşıp hem gezegenimize hem de topluma fayda sağlayan yatırımların önünü açmak, yeni fırsatlar yaratmanın yanı sıra bu küresel zorluklarla başa çıkmada kritik bir araç haline geliyor.
Etki ekosistemine yön veren kurum ve kuruluşlardan konuşmacıların, özel sektör ve finans kurumlarından temsilcilerin yer alacağı Etki Yatırımı Forumu: Bir Yatırım Tercihi Olarak “Etki”, Etki Yatırımı, finans ve iş dünyasındaki yeşil dönüşüm konusunda farkındalığın artırılması ve yeni iş birliklerin kurulması için fırsatlar sunacak.
Bir yandan döngüsel ekonominin geliştirilmesini sağlayan, diğer yandan çevresel fayda üreterek ekonominin ihtiyaç duyduğu girdi tedarikinin daha etkin ve verimli kullanımına katkı sunan Endüstriyel Simbiyoz, EGİAD toplantısında masaya yatırıldı. İzmir Kalkınma Ajansı Yeşil Büyüme Politikaları Birimi Başkanı Emine Bilgen Eymirli’nin konuşmacı olduğu etkinlikte, iklim değişikliği, Paris İklim Anlaşması, AB’nin Yeşil Mutabakatı, ekonomik krizler gibi nedenlerden dolayı döngüsel ekonomi ve endüstriyel simbiyoz kavramlarının gün geçtikçe önem kazandığı vurgulandı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan EGİAD Ege Genç İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Kaan Özhelvacı iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin farkında olarak, endüstriyel işletmelerin ortak kullanılabilecek kaynaklarını paylaşarak karşılıklı fayda sağlamak üzere iş birlikleri kurması gerektiğinin önemine dikkat çekerek, “Ekonomik, çevresel ve toplumsal dengeleri gözeten bu yaklaşım, yalnızca bugünü değil, geleceği de düşünerek hareket etmeyi gerektirir. İklim değişikliği, kaynakların tükenmesi, çevre kirliliği ve sosyal eşitsizlik gibi sorunlarla başa çıkmak için sürdürülebilir politikalar geliştirmek, hem biz bireylerin hem de kurumların sorumluluğundadır. Bu nedenle, sürdürülebilirlik, uzun vadeli refahı sağlamanın ve küresel sorunlara çözüm bulmanın en etkin yollarından biridir. Son dönemde İzmir Körfezi’nde yaşadığımız kirlilik ve balık ölümleri, yaz aylarında şehrimizin içine kadar ulaşan orman yangınları, ülkemizden ve dünyadan medyaya yansıyan ve yakından takip ettiğimiz daha pek çok çevre felaketi… Tüm bunlar birey olarak da bizzat yakından hissettiğimiz ve sürdürülebilirliğe yönelik atılması gereken adımların aciliyetini bizlere gösteren önemli gelişmeler oldu” dedi.
Sürdürülebilirliğin, günümüzde işletmeler için de sadece bir tercih olmaktan çıkmış bir zorunluluk haline geldiğini dile getiren EGİAD Başkan Vekili Özhelvacı sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Küresel çevresel sorunlar, iklim değişikliği, kaynakların hızla tükenmesi ve artan düzenleyici baskılar, şirketleri daha sürdürülebilir iş modellerine yönlendirmektedir. Sürdürülebilirlik, işletmelerin çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini dengeleyerek uzun vadeli başarılarını garanti altına almalarını sağlar. Bir işletmenin sürdürülebilirliğini sağlayabilmek üzere son dönemde gündeme gelen kavramlardan birisi de “Endüstriyel Simbiyoz”dur. EGİAD olarak, üyelerimizin ve temsil ettikleri şirketlerin gelişimini sağlamak amacıyla çok sayıda ve farklı nitelikte faaliyetler düzenlemekteyiz. Bunun yanında şehrimizin ve ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına yönelik çalışmalarımıza da yoğun bir şekilde devam etmekteyiz. Üyelerimizin değerli destekleri ile gerçekleştirmekte olduğumuz tüm bu çalışmalarda, derneğimiz vasıtasıyla yarattığımız değer ve etki hakkında, paydaşlarımızdan çok sayıda olumlu geri bildirim almaktayız. Bu olumlu sonuçlar, genç iş insanı üyelerimizin farklı alanlarda gösterdikleri liderlik sayesinde gerçekleşiyor. Üyelerimizin sürdürülebilirlik konusunda da iş dünyasına liderlik edebilmesi, en büyük hedeflerimizden birisidir. Üyelerimizin, Endüstriyel Simbiyoz kavramı ve bu alanda gerçekleştirilen örnek uygulamalar hakkında bilgilenerek, bu alanda da öncü çalışmalar yapabileceği düşünüyoruz.”
Ege’nin Yavaş Zeytinyağı Sevilma Presidium, İtalya’daki Slow Food Fuarında Sahne Aldı
Sevilma Zeytinyağları, İtalya’nın Torino şehrinde düzenlenen “Slow Food” fuarı Terra Madre’ye İzmir Erkence zeytinlerinden elde edilen ve çok az sayıda zeytinyağına verilen “Presidium” sertifikalı zeytinyağı ile katıldı. Tadım uzmanları Sevilma Presidium’um “Ege’nin kekik ve badem kokusunu” taşıdığına dikkat çektiler.
Slow Food hareketi tarafından 26-30 Eylül tarihleri arasında İtalya Torino’da düzenlenen Terra Madre Fuarı’na Türkiye’den de üreticiler katıldı. Fuarda Güney Türkiye mutfağı ve Türkiye’nin zeytin ırklarının bazıları tanıtıldı. Bu iki etkinlik kapsamında İzmir’in Erkence zeytini kadim üretim havzalarından elde edilen Sevilma Presidium Zeytinyağı’nın tadımı da gerçekleşti.
Sevilma Presidium tadımına Slow Food hareketinin önemli zeytinyağı degüstatörü Angelo Lo Conte de katıldı. Lo Conte, Sevilma Presidium serisinde, “Seferihisar bölgesinde bulunan yabani kekiklerin ve bademlerinin kokusu ve aromasının çok belirgin hissedildiğini” söyledi.
Slow Food tarafından “Presidium” unvanı verilen çok az sayıda zeytinyağı bulunuyor. Bunların büyük kısmı İtalya’da, yalnızca biri Türkiye’de üretiliyor. Türkiye’de Presidium unvanını taşıyan Ege Kadim Üretim Havzaları zeytinyağının temel özelliği, dikilmeyen ve sulanmayan, yalnızca yabani zeytinlere aşılanarak üretilen eksi Anadolu zeytinlerinden elde edilmesi.
Sevilma Zeytinyağları’nın kurucusu Dr. Güven Eken, “Terra Madre, sadece bir fuar değil, aynı zamanda doğayla uyumlu gıda üretiminin dünya genelinde yaşaması için Slow Food’un başlattığı uluslararası bir hareket. Sevilma, bu değerleri yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için kuruldu ve bu yıl Terra Madre’deki benzeri binlerce başka ürün arasında yerini aldı. İzmir’in yüzlerce yaşındaki Erkence zeytinlerinden elde ettiğimiz Sevilma Presidium ile, doğanın bize sunduğu bu eşsiz lezzeti dünyayla paylaşmaktan gurur duyuyoruz. Terra Madre, doğayla uyumlu kadim tarım kültürünün önemini bir kez daha hatırlatıyor. Dünya Slow Food hareketinin bir parçası olmanın ve doğadan sofraya sağlıklı lezzetler üretmenin mutluluğunu yaşıyoruz” açıklamasını yaptı.
Sevilma, Ege’nin kadim üretim havzalarındaki asırlık zeytinlerden elde edilen erken hasat Presidium serisini çok yakında internet üzerinden satışa çıkaracak.
“DENİZCİLERE YOL GÖSTEREN, REHBER OLAN BU FENER HİÇBİR ZAMAN SÖNMEMELİ”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İnceburun Deniz Feneri’nin 161 yıldır denizcilere güvenli bir rota sunduğunu vurgulayarak, “5 nesildir Çilesiz ailesi tarafından bakımı yapılan fener, Karadeniz’deki denizcilerimizin adeta pusulası olmuştur. Böylesi tarihi yapıların korunmasını sadece bir görev değil, milli bir sorumluluk olarak görüyoruz.” dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin en kuzey ucu Sinop’ta bulunan İnceburun Deniz Feneri’nin yerden 9 metre, deniz seviyesinden ise 26 metre yükseklikte yer aldığını kaydederek, “1863 yılında inşa edilen ve 5 nesildir Çilesiz ailesi tarafından bakımı yapılan fener, 161 yıldır Karadeniz’deki denizcilerimizin adeta pusulası oldu. Bizler, böylesi tarihi yapıların korunmasını sadece bir görev değil, milli bir sorumluluk olarak görüyoruz.” dedi.
“Işığın Hep Yanması için Tüm Desteği Vermeye Devam Edeceğiz”
İnceburun Deniz Feneri’nin 5. kuşak bakıcısı Erol Çilesiz’in 1992 yılından bu yana babasından devraldığı mirası başarıyla sürdürdüğünü belirten Bakan Uraloğlu sözlerine şu şekilde devam etti:
“Erol Bey’in büyük dedesi Şaban Bey’den başlayarak, Haşim Bey, Ahmet Çilesiz, Hüseyin Çilesiz ve şimdi de Erol Çilesiz, bu önemli görevi başarıyla yerine getirdiler. İnceburun Deniz Feneri aynı zamanda nesilden nesle aktarılan bir mirastır. Bu tarihi fenerin varlığını sürdürebilmesi, başta Erol Çilesiz ve ailesi olmak üzere büyük emek veren insanların sayesinde mümkün olmuştur. İnceburun Deniz Feneri, Çilesiz ailesinin gözü, gönlü ve emeğiyle bu zamana kadar ışığını hiç kaybetmedi. Biz de onların bu özverisine her zaman minnettarız. Denizcilerimizin güvenliğini sağlayan bu ışığın hep yanması için elimizden gelen tüm desteği vermeye devam edeceğiz.”
“İnceburun Feneri, Her Şeyden Önce Bizim İçin Bir İş Yerinden Fazlasıdır. Burası Bizim Evimizdir, Yuvamızdır”
İnceburun Deniz Feneri’nin 5. kuşak bakıcısı Erol Çilesiz ise aile mesleğinin öyküsünü anlatırken şu sözlere yer verdi:
“Babam bu fenerde görevliyken, 1965 yılında doğdum ben. Yani çocukluğumdan beri aşinayım fenerdeki zorlu çalışma şartlarına. 1992 yılından beri Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğümüze ait bu fenerde hizmet vermekteyim. İnceburun Feneri, her şeyden önce bizim için bir iş yerinden fazlasıdır. Burası bizim evimizdir, yuvamızdır.”
Denizcilere yol gösteren, rehber olan bu fenerin hiçbir zaman sönmemesi, işleyen bu sistemin hiçbir zaman aksamaması ve bu çarkın hiç durmaması gerektiğini vurgulayan Erol Çilesiz, “Seyir yardımcısı olarak bu noktada denizlerimizdeki seyir emniyetini sağlıyoruz. Teknolojik olarak sürekli olarak kontrol altında olsa da gece boyu devamlı olarak fenerimizin mekanizmasını ve ışığını kontrol ederiz. Her sabah da rutin bakımlarımızı ve temizliğimizi yaparız. Hava şartlarına göre küçük bakım onarımlarını gerçekleştiririz. Düzenli aralıklarla da fenerde büyük bakımlarımız olur. İşimi gerçekten çok severek yapıyorum ve Türkiye’nin en kuzey ucundan; tarihî İnceburun Fenerimizden tüm denizcileri ve denizi sevenleri selamlıyorum.” İfadelerini kullandı.
– Türkiye’de yurtiçi seyahat 2025 yılında da popüler olmaya devam ediyor; Türk gezginlerin %58’i önümüzdeki yıl yurtiçinde ve yalnızca tatil amacıyla seyahat etmeyi planlıyor.
– Seyahat motivasyonları açısından bakıldığında, Türk tatilcilerin %61’i dinlenmek ve yeniden enerji toplamak için seyahat etmeyi planlarken, %42’si arkadaşları ve aileleriyle kaliteli zaman geçirmeyi amaçlıyor.
– Çocuklu Türk gezginler için aile seyahatleri kilit önem taşıyor. Her dört kişiden üçü (%74) seyahat programlarını genellikle çocuklarının en çok keyif aldığı şeylere göre planlıyor.
Hilton bugün, dünyanın dört bir yanındaki gezginlerin önümüzdeki yıl nasıl tatil yapmayı planladıklarına dair kapsamlı bir bakış sunan 2025 Küresel Seyahat Eğilimleri raporunun en son bulgularını yayınladı. Ipsos tarafından yürütülen ve 13 ülkede 13.000’den fazla yetişkinin yanıt verdiği anket, seyahat motivasyonları, bütçe öncelikleri ve tercihlerindeki önemli eğilimleri ortaya koyuyor. Türkiye, yurt içi seyahatlere yönelik belirgin bir eğilim ve aile ihtiyaçlarını karşılayan deneyimlere yönelik belirgin bir tercihle öne çıkıyor.
Temel Seyahat Motivasyonları
Gezginler dinlenme ve yeniden enerjilerini toplama arzusuyla hareket etmeye devam ediyor. Bu arzunun, küresel katılımcıların neredeyse yarısının (%49) tatil seyahatlerinin temel nedeni olduğu belirtiliyor. Bunu arkadaşlarla ve aileyle kaliteli zaman geçirme ihtiyacı (%46) ve benzersiz deneyimler arayışı (%28) takip ediyor. Türk gezginlerin motivasyonları, tespit edilen küresel seyahat eğilimleriyle de uyum gösteriyor. Türk seyahatseverlerin %61’i boş zaman seyahatlerinin ana nedeni olarak dinlenme ve yeniden şarj olmayı planlarken, %42’si seyahatleri sırasında arkadaşları ve aileleriyle kaliteli zaman geçirmeyi amaçlıyor ve %34’ü benzersiz bir deneyim yaşama arzusuyla motive oluyor.
Türkiye’de Yurtiçi Seyahatler Ağırlık Kazanıyor
Anket, Türk gezginler arasında yurt içi seyahatin tercih edildiğini ve 2025 yılında tatil amaçlı seyahat edenlerin %58’inin bunu sadece Türkiye sınırları içinde yapmayı planladığını ortaya koyuyor. Bu durum, tatil amaçlı seyahat edenlerin yaklaşık yarısının (%46) yalnızca kendi ülkelerinde kalmayı planladığı küresel eğilimlerle örtüşüyor. Buna karşılık, Singapur, BAE ve Almanya gibi bölgelerden seyahat edenlerin uluslararası seyahate daha güçlü bir eğilimi olduğu görülüyor.
Bütçe Öncelikleri: Konfor ve Mutfak Lezzetleri
Bütçe ayırma noktasında, Türk gezginler harcamalarında otellere (%58) ve yemek deneyimlerine (%46) öncelik veriyor. İlginç bir şekilde, katılımcıların %70’i otelde evde olduğundan daha iyi uyuduğunu belirterek seyahat seçimlerinde konforun önemini vurguluyor. Tatil söz konusu olduğunda uykunun da önemli bir faktör olduğu ortaya çıkıyor; Türklerin çoğunluğu (%72) tek başlarına uyurken en güzel uykuyu tatil seyahatleri esnasında uyuduklarını belirtiyor.