UTİB’İN EV TEKSTİLİ TASARIM YARIŞMASI’NA BAŞVURU SÜRESİ UZATILDI
UTİB’in, Ticaret Bakanlığı desteği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi iş birliğinde bu yıl 12’ncisini düzenlediği Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması Master Class için başvurular, yoğun ilgi nedeniyle 8 Haziran saat 12.00’ye kadar uzatıldı.
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği’nin (UTİB), Türk tekstiline genç ve yetenekli yeni tasarımcılar kazandırmanın yanı sıra belirlediği eko-bilinç temasıyla sürdürülebilir temiz bir gelecek için yaşama ve doğaya saygı duyan toplumsal bilinç oluşturmayı hedeflediği Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması Master Class için başvuru süresi 8 Haziran 2022 saat 12.00’ye kadar uzatıldı.
YENİLİKÇİ YAKLAŞIMLAR ORTAYA KONUYOR
Üniversitelerin tasarım bölümü öğrencilerinin gösterdiği yoğun ilginin memnuniyet verici olduğunu kaydeden UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, “Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması Master Class” ile Türk tekstilinin dünya pazarına yön veren yenilikçi yaklaşımlarını ortaya koyarak, ev tekstil ihracatına ivme kazandırmasına da katkı sağlıyoruz, Ev tekstili sektörüne yenilikçi, katma değeri yüksek ve inovatif ürünler kazandırmaya katkı sağlayan yarışmamız, sektörün rekabet gücünü artırdığı gibi Türkiye’yi ev tekstili alanında öncü olduğu uluslararası pazarlarda moda ve trend yaratabilecek düzeyde temsil edecek tasarımcıları da teşvik ediyor olması nedeniyle çok değerli” diye konuştu.
BU YILIN TEMASI ‘EKO-BİLİNÇ’
Sürdürülebilir kaynak kullanımları düşünülerek planlanan 12’nci Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması Master Class’ın teması, çevreye en az seviyede etki edecek dönüştürülebilir ürünler tasarlamak ve üretim alışkanlıklarını değiştirmeye katkıda bulunmak amacıyla ‘eko-bilinç’ olarak belirlendi. Başvuruların 8 Haziran günü saat 12.00’de sona ereceği yarışmaya katılmak isteyen adaylar, gerekli tüm detaylara https://evtekstiliyarismasi.com adresi üzerinden ulaşabiliyor. Yarışmacılardan; üretimden tüketici alışkanlıklarına kadar analiz yaparak ve eko-bilinci göz önünde tutarak, tüketiciye çevrenin korunmasına destek olduğunu hissettiren, bu bilincin yayılmasına katkısı olacak, farkındalık uyandıracak, sürdürülebilir bir yaklaşımla, çevreci üretimi ve hammaddeleri barındıran ev tekstili ürünleri tasarlamaları bekleniyor. Başvuru yapan tüm yarışmacılara, tasarımlarını hazırlamadan önce ilham almalarına katkı sağlamak amacıyla ‘tekstilde sürdürülebilirlik’ konulu eğitim videosundan yararlanma imkânı tanınacak. Başvurularını tamamlayan ve ön eleme sonucu belirlenen 30 yarışmacıya; yaratıcı farkındalık, ev tekstilinde konsept geliştirme ve tekstilde sürdürülebilir bakış açıları eğitimleri; ikinci eleme sonucu belirlenen 15 yarışmacıya ise mesleki gelişimlerine katkıda bulunabilecek birbirinden farklı eğitimler verilecek.
BİREBİR EĞİTİMLER VERİLECEK
Üçüncü eleme sonucu belirlenen 7 finaliste; hem final eleme adımına hazırlanmak, hem de vizyonel bir bakış açısı geliştirmesine katkı sağlamak için koleksiyonların endüstriye uyarlanması ve ticarileşmesi, pafta geliştirme ve sunum koçluğu eğitimlerine katılma fırsatı sunulacak. Final sunumlarına hazırlamak amacıyla birebir eğitimlerin verileceği 7 finalist, aynı zamanda UTİB üyesi ihracatçı firmalardan uygunluk alınabilmesi ve koşulların uygun olması durumunda fabrika gezileri ile endüstriyel üretim süreçlerini gözlemleyebilme şansı yakalayacak. Her bir aşama sonunda dereceye girmeye hak kazanan ilk 3 finalist, 6 aylık online İngilizce eğitimi, tasarım tescil imkânı ve yurtdışı tasarım bursuna başvurma imkânına hak kazanırken, yarışma birincisi ise 1 yıllık EAT Jakarlı Dokuma Tasarım Programı Lisansı & Kullanıcı Eğitimine hak kazanacak.
KARAİSMAİLOĞLU:5 AYDA HAVAYOLU İLE SEYAHAT EDEN YOLCU SAYISI 57 MİLYONU GEÇTİ
GEBKİM “ÜNİVERSİTELERİN SANAYİCİLERİ İŞ BİRLİĞİ YAPMAYA ZORLAMASI GEREKİYOR”
GEBZE Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü tarafından düzenlenen GTÜ Lisansüstü Araştırmalar Sempozyumu’nun bu yıl 6’ıncısı gerçekleştirildi. Öğrencilerin ortaya koyduğu tezleri ve projeleri inceleyen GEBKİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı Vefa İbrahim Aracı, bu çalışmalardan birçoğu ile iş birliği yapabileceklerini belirtti. Aracı, “Böyle çalışmaların hayata geçebilmesi için üniversitelerin her fırsatta sanayicilerin kapısını çalarak iş birliği yapmaya zorlaması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin ilk 10 üniversitesi arasında bulunan Gebze Teknik Üniversitesi’nin Fen Bilimleri Enstitüsü Koordinatörlüğü’nde bu yıl 6’ıncısı düzenlenen sempozyuma alanında profesyonel çok sayıda isim katıldı. Sektörün ve öğrencilerin bir araya geldiği sempozyumun açılışında ‘’Kimya Sektöründe Ar-Ge’yi Güçlendirecek Sektörel ve Akademik İş Birliğin Önemi’’ konusunda konuşan GEBKİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı Vefa İbrahim Aracı, katılımcılarla tecrübelerini paylaştı. Aracı açıklamasında, “Bilim üretimi ve bilimsel birikimin bir değer olarak ortaya konulabileceği yegâne yerlerden olan enstitüler gençlerimizin tam donanımlı bir şekilde iş hayatına atılması için büyük önem taşıyor. Ar-Ge çalışmalarının yuvası konumundaki enstitülerimizin ülkemizin bilim ve teknolojik kapasitesinin artırılmasında, ulusal ve uluslararası projelerin hayata geçirilmesindeki rolünü gururla izliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Nitelikli eğitimin verildiği üniversiteler ile iş dünyası arasında iş birliği geliştirilmesi için enstitülerin hayati bir konumda bulunduğunu belirten Başkan Aracı, “Türkiye’nin ilk kimya ihtisas sanayisi GEBKİM olarak ülkemiz ekonomisine katkı sağlayacak çalışmalara ve yatırımlara büyük önem veriyoruz. Ama en önemli yatırımın geleceğimiz konumunda olan gençlerimiz olduğu bilinciyle hareket ediyoruz. Her zaman söylediğimiz bir söz var: Geleceği bugünden inşa etmeliyiz. Bu amaçla GEBKİM’de kurulan Teknoloji ve Çözüm Merkezimiz (GEBTEK) ile Gebze Teknik Üniversitemiz arasında geçtiğimiz Ocak ayında Ar-Ge için protokol anlaşmasına imza attık. Bu anlaşmayla üniversite-sanayi iş birliği alanında önemli bir adım atılmış oldu. Atılan bu adım sayesinde GEBKİM’in sektörel deneyimi, Gebze Teknik Üniversitesi’nin akademik gücüyle birleşerek kimya alanında ülkemize bir ivme kazandıracak. Türkiye’de üretilmeyen kimyasalların üretimi konusunda çalışmalara hız verilecek.” dedi.
“KİMYA SEKTÖRÜ GELİŞMİŞ EKONOMİLERİN İTİCİ GÜCÜDÜR”
“Kimya sektörü gelişmiş ekonomilerin itici gücüdür ve bu nedenle bir ekosistem içerisinde değerlendirilmelidir.” diyen Aracı şu ifadeleri kullandı:
“GEBKİM OSB bünyesinde bulunan firmalarımızla birlikte oluşturduğumuz ekosistem içerisinde çevreye saygılı bir yapıyla faaliyetlerimizi yürütüyoruz. GEBKİM OSB’mizde firmalarımızın birlikte üretebildiği, hammadde alışverişinde bulunduğu, nitelik, tecrübe ve bilgi paylaşabildiği, tüm çevresel sorunların merkezi bir idare tarafından çözümlenebildiği, lojistik çözümlerinin üretildiği bütünsel bir açıyla hareket ediyoruz. Bu bakış açımız ve faaliyetlerimizle üreten, ihraç eden ve güçlenen bir yapıya eriştik. OSB’mize artan talebin en büyük nedeni limanlara erişim ve otoyollara olan yakınlığıyla üretilen her ürünün Türkiye ve dünyanın dört bir yanına kolaylıkla ulaştırılabilmesidir.
“ÜNİVERSİTELERİN SANAYİCİLERİ İŞ BİRLİĞİ YAPMAYA ZORLAMASI GEREKİYOR”
Bildiğiniz gibi Rus petro-kimya devi Tatneft’in OSB’mizde gerçekleştireceği yatırımı da kamuoyuna duyurmuştuk. Bu yatırım sayesinde Türkiye’de hiç üretilmeyen ve tamamen ithal edilen bir ürünü üretecek, cari açığın kapanmasına katkı sağlayacak ver dışa bağımlılığı azaltacağız. Sempozyum kapsamında öğrencilerimizin sunduğu tezlerde büyük önem taşıyor. Ülkemizi zirveye taşıyacak en büyük yatırımlar özgün içerikler ve projelerdir. Öğrencilerimizin yapmış olduğu bu çalışmaların birçoğu ile de işbirliği yapabileceğimizi buradan belirtmek istiyorum. Böyle çalışmaların hayata geçebilmesi için üniversitelerin her fırsatta sanayicilerin kapısını çalarak iş birliği yapmaya zorlaması gerekiyor.
“KİMYAYI İNSANLARA SEVDİRMELİYİZ”
Kimya alanında yapılacak bu adımların yanı sıra toplumda kimyasal ürünlere karşı oluşan olumsuz algıyı da yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Kimyasal dendiğinde tedirgin olmayan bir toplum algısı yaratmalı, kimyayı insanlara sevdirmeliyiz. Çünkü kimya hayatımızın her alanında. İçtiğimiz sudan yediğimiz yemeğe, giydiğimiz kıyafetten sağlığımıza kavuşmak için kullandığımız ilaca kadar her alanda kimya var.
“BİZ YÜZDE YÜZ KİMYASAL ÜRETİYORUZ”
Her zaman şunu gururla söylüyorum: ‘Biz yüzde yüz kimyasal üretiyoruz.’ En büyük temennim de şudur ki toplumun her kesiminden vatandaşımız da bu algıda olsun. Çünkü bir ürünü veya kimyasalı zararlı kılan tek şey kullandığımız miktardır. Zararlı olan kimya değil bilinçsiz kullanımdır. Toplumdaki bu algının değişmesi her alanda bizlere yeni fırsat kapılarını aralayacaktır. Bu nedenle her birimize burada büyük görev düşüyor.”
GÜNEŞ ENERJİSİNE YÖNELİK TALEP YOĞUNLUĞU ARTIYOR!“TÜRKİYE SIRALAMASI DEĞİŞEBİLİR”
Küresel ısınmanın yol açtığı çevre felaketleri, karbon salınımı, iklim krizinin artan etkileri ve kendini güçlü bir şekilde hissettiren elektrik maliyetleri, yenilenebilir enerji kaynaklarının önemini artırıyor. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde bu konuya dikkat çeken ÜÇAY Grup İcra Kurulu Üyesi İlgin Eray, son zamanlarda güneş enerjisine yönelik yoğun bir talep olduğunu belirterek, “2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre yenilenebilir enerji kullanımında 8. sıradayız. Güneş enerji sistemlerine yönelik bu talep daha da artarsa ilerleyen süreçte bu sıralama değişebilir.” açıklamasında bulundu.
Birleşmiş Milletlerin 1974 yılında Stockholm’de düzenlendiği Dünya Çevre Konferansı’nda ilan edilen 5 Haziran Dünya Çevre Günü, yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli kullanımı, doğa dostu bir sanayi üretimi ve ekosistemimizin korunması konularında farkındalık yaratmayı hedefliyor.
5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarındaki potansiyeline değinen ÜÇAY Grup İcra Kurulu Üyesi İlgin Eray, ‘’Fabrikaların, AVM’lerin ve hastanelerin çatılarına ya da arazilerine güneş enerji sistemleri kurarak onların ihtiyaç duydukları elektriği çevreci bir yaklaşımla üretmelerini ve ürettikleri fazla elektriği de satmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla onların kendi karbon ayak izlerini sıfırlamasına ve giderlerinin düşürülmesine de katkıda bulunuyoruz” dedi.
“DOĞAYA ZARAR VERMEYEN BİR OPERASYON YÜRÜTMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyelinin Avrupa ülkelerine kıyasla yüksek olduğunu belirterek enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için güneş enerjisi santrallerinin önemini vurgulayan Eray, ‘’ÜÇAY Mühendislik 26 ilde bulunan 63 şubesi ile faaliyetlerini çevrecilik anlayışıyla sürdürmeye devam ediyor. Bu şubelerimizin hepsinin çatısına güneş enerji sistemleri kuruyoruz. Yakın zamanda da filomuza 25 adet elektrikli araç dâhil ettik. Tamamen yeşil enerjiyle kullanılan bu araçlarla doğaya zarar vermeyen bir operasyon yürütmeye çalışıyoruz. Süreç içerisinde filomuzun tamamını elektrikli araçlardan oluşacak şekilde yenilemeye yönelik de planlarımız var.” ifadelerini kullandı.
“1 MİLYAR TL CİRONUN ÜZERİNE ÇIKMAYI HEDEFLİYORUZ”
Bini aşkın çalışanlarıyla bireysel ve kurumsal kullanıcılara yönelik hizmet sunduklarını, ÜÇAY Grup olarak bu yıl 1 milyar TL cironun üzerine çıkmayı da hedeflediklerini belirten Eray, “En önemli kas gücümüz iklimlendirme ve enerji. İhracat yapan bir firma değiliz. Tamamen sahip olduğumuz bayiliklerle faaliyet gösteriyoruz. İhracat yapan bir firma olmadığımız için AB Yeşil Mutabakat Eylem Planı kapsamında doğrudan bir ilişkimiz bulunmuyor. Ancak müşterilerimize yönelik olarak bu işlerle alakalı gerekli danışmanlığı, teknik bilgiyi vererek fizibilite çalışmalarını gerçekleştiriyoruz.” dedi.
“GÜNEŞ ENERJİSİNE YÖNELİK TALEP YOĞUNLUĞU VAR”
“Çevreci yaklaşım odağında olmak isteyenleri çevreci yapmaya çalışıyoruz.” diyen ve elektrik fiyatlarındaki artış ile birlikte güneş enerjisine yönelik son zamanlarda talebin yükseldiğini belirten Eray, “Amortisman süresi 3-4 yıl olan bu sistemi uygulamak isteyen çok sayıda kuruluş mevcut. Dolayısıyla yapmayı düşünenlerin bizde yaratmış olduğu bir yoğunluk söz konusu. Bu da bizleri, sektörümüzü ve çevreye karşı yaklaşımımızı tabi ki olumlu yönde etkiliyor. 2019 yılında yapılan bir araştırmaya göre yenilenebilir enerji kullanımında 8. sıradayız. Güneş enerji sistemlerine yönelik bu talep daha da artarsa ilerleyen süreçte bu sıralama değişebilir.” açıklamasında bulundu.
“EPDK’YA LİSANS BAŞVURUSUNDA BULUNDUK”
ÜÇAY Grup olarak da elektrikli araç şarj istasyonu geliştirilmesi adına EPDK’ya bir lisans başvurusunda bulunduklarını da belirten İlgin Eray, sürecin tamamlanmasıyla birlikte Türkiye genelinde elektrikli araçların kullanılması için oluşturulan şarj istasyonlarının kurulması ve işletilmesi operasyonunu yöneteceklerini de sözlerine ekledi.
GÜNEŞ ENERJİSİYLE ÇEVRE ‘KORUMA ALTINDA’ “OFİSLERİMİZDE GÜNEŞLE ÇALIŞACAĞIZ”
Türkiye’nin en büyük kimya üreticilerinden Koruma Şirketler Grubu, Kocaeli’nin Derince İlçesi’nde yer alan tesisindeki Ar-Ge Merkezi, İdari Bina ve Koruma Temizlik A.Ş Fabrikası çatılarına 700 kW kurulu gücünde güneş enerjisi santrali kurdu. Koruma Şirketler Grubu’nun bölgedeki toplam hedefi ise kademeli olarak 2 MW üzerinde kurulu güce ulaşmak.
Koruma Şirketler Grubu bünyesindeki Koruma Temizlik, Koruma Tarım ve Koruma Klor Alkali fabrikaları üretim esnasında yüksek miktarlarda elektrik enerjisine ihtiyaç duyuyor. Türkiye pazarına ve çok sayıda ülkeye ihracat yapan Koruma Şirketler Grubu fabrikalarından her yıl on binlerce ürün tüketiciye sunuluyor.
“GES’LERİ UYGUN OLAN HER NOKTADA KULLANMA KARARI ALDIK”
Tesis bünyesindeki Koruma Temizlik Fabrikası, Ar-Ge ve İnovasyon Merkezi ile İdari Merkez Binası’nın çatılarında GES projelerini uygulamaya başladıklarını belirten Koruma Klor Alkali Ar-Ge Direktör Yardımcısı S. Baran Öneren, “Türkiye ortalama yıllık 2 bin 737 saat, günlük 7,5 saat verimli güneş alma potansiyeline sahip bir ülke. Yenilenebilir ve çevreye duyarlı enerji kaynaklarına yönelik olarak biz tesisimiz bünyesinde güneş enerji panellerini uygun olan her noktada kullanma kararı aldık.” dedi.
“OFİSLERİMİZDE GÜNEŞLE ÇALIŞACAĞIZ”
Kurulan güneş panellerinin kurulu gücünün 700 kW olduğunu belirten Öneren, “Sadece buradan üretilecek enerji ile bile Ar-Ge ve İnovasyon Merkezimiz ve İdari Merkez binamızdaki ofislerimizin elektrik ihtiyacı karşılanabilecek, tüketimden artan enerji üretim tesislerimizde tüketilecek. Kısacası ofislerimizde güneşle çalışacağız. Hedefimiz kademeli olarak bu rakamı 2 MW’tın üzerine çıkarmak.” şeklinde konuştu.
“İLERLEYEN SÜREÇTE 4 MEGAVAT GİBİ BİR KURULU GÜCE ULAŞACAĞIZ”
Uygulanan projenin sadece Derince’ye yönelik olmadığını belirten Öneren, “Hatay’daki ve Denizli’deki tesislerimizde de kurumuna başladığımız GES’ler ile birlikte ilerleyen süreçte 4 MW gibi bir kurulu güce ulaşacağız.” ifadelerini kullandı.
“KOJENERASYON SANTRALLERİMİZ İLE BİRLİKTE 33,5 MEGAVATLIK BİR ENERJİ ÜRETİYORUZ”
Üretim için ihtiyaç duyulan yüksek enerji ihtiyacının büyük oranda karşılanmasına destek olmak amacıyla tesis bünyesinde kurulan kojenerasyon santralleriyle doğalgaz yardımıyla elektrik üreterek en az karbon salınımıyla üretimlerini sürdürdüklerini belirten Koruma Klor Alkali Elektrik Mühendisi ve Enerji Yöneticisi Ali Sait Berat Güneşli ise, “Kocaeli, Hatay ve Denizli’deki tesislerimizde kurulu ve faal durumda olan üretim lisansına sahip kojenerasyon tesislerimizde toplamda 33,5 MWh elektrik üretim kapasitemiz mevcut. Bu mevcut kapasite 2022 itibariyle kurulumu devam eden yeni gaz motorlarıyla desteklenerek Kocaeli tesisimizdeki kojenerasyon santral kapasitesi 13,4 Mwh’ten 22 MW’e , Hatay tesisindeki kapasite ise 10 MW’ten 18,6 MW’e çıkarılacaktır. Nihai durumda 50,7 MWh kapasiteye çıkacak kojenerasyon santrallerimiz enerji ihtiyacımızı büyük oranda karşılamakla beraber şebekeye de emre amade bir şekilde katkı sağlamaktadır. ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemi kapsamında sertifikalı olan tesislerimizde enerjiyi üretme ve tüketme noktasında farkındalığa sahip kadromuz ile her üç lokasyonda hız kesmeden çalışmalarımıza devam ediyoruz.” açıklamasında bulundu.
Şirketin isim annesi kızı oldu… Ünlü Dj’ler ile şirket açılışı yaptı…
Deniz Akkaya uzun süredir üzerinde çalıştığı bir ayağının yurt dışında olduğu, Elektronik Müziğin en sevilen dj ve sanatçılarını ülkemizde bu müziği sevenleri ile buluşturmak için bir şirket kurdu.Akkaya’nın, ‘Voix’ adındaki şirketinin isim annesi kızı Ayşe Önbilgin oldu. Deniz Akkaya Fransızca eğitim gören kızı Ayşe Önbilgin’den Fransızca “ses” anlamına gelen ‘Voix’ önerisi gelince kızının teklifine kayıtsız kalmayarak şirketin adnı ‘Voix’ koydu. Voix önceki gece ilk olarak Elektronik müziğin dev mekanı KAFES‘in açılışına Murat Uncuoğlu ile imza atarken, yaz sezonunu dünyanın en önemli Dj’lerinden Ame ve Trikk ile açtı. Elektronik müzik festivallerinin en önemlilerinden liste başı çalan bu iki isim Kafes İstanbul açılışına getiren Deniz Akkaya ilk organizasyonunda yoğun ilgiyle karşılandı.
Şirketi Voix olarak bu yaz bu başlangıç sonrasında 8 önemli işe daha imza atarak sektöre hızlı gireceğinin müjdesini veren Deniz Akkaya, ’25 senedir peşinden gittiği bu müziğin artık farklı tarafına geçmiş olması onu hem çok mutlu ediyor, hem de tamamen genç kitlesinin her an milyonlar eklenerek büyümesinin ülkemize ciddi turizm katkısı olacağına inanıyorum’ dedi…
Küresel atık yönetimine dijital çözümler
5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde açıklamalarda bulunan Evreka CEO’su Umutcan Duman, Dünya Bankası’nın verilerine göre dünyada her yıl 2.01 milyar ton kentsel katı atığın oluştuğunu, tüketim hızı ve kentleşmenin bu şekilde devam etmesi durumunda 2050’de bu miktarın 3.40 milyar tona ulaşmasının beklendiğini söyledi. Duman, Evreka’nın dijital çözümleriyle küresel atık yönetimi ve geri dönüşüm sektörünü kökten değiştirecek ve döngüsel ekonomi anlayışını oluşturacak bir yapı kurduklarını dile getirdi. 1972 yılında İsveç’in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması amacıyla Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi. Dünya Çevre Günü’nde açıklamalarda bulunan Evreka CEO’su Umutcan Duman, “Dünya Bankası verilerine göre dünyada her yıl 2.01 milyar ton kentsel katı atık oluşuyor. Tüketim hızı ve kentleşme bu şekilde devam ederse 2050’de bu miktarın 3.40 milyar tona ulaşması bekleniyor. Üstelik bu miktarlar yalnızca kayıtlara geçenler ve en az yüzde 33’ü de çevre dostu yöntemlere aykırı şekilde yönetiliyor. Atık sahalarına terk edilip oradan da doğaya karışıyor ve toksin maddeler yüzünden karbon salımından gıda güvenliğine kadar pek çok soruna yol açıyorlar. Çevreye geri dönülemez zararlar verme potansiyeli taşıyan atık problemi, doğa ve tüm canlıların sağlığı için bir tehdit oluşturarak karbon salımından kaynak sıkıntısı ve gıda güvenliğine kadar pek çok sorunun da en önemli etkenleri arasında” dedi. Evreka olarak dünyanın atık sorununu tamamen çözecek, aynı zamanda küresel atık yönetimi ve geri dönüşüm sektörünü yeniden şekillendirecek modern bir atık yönetimi sistemi geliştirmeyi hedeflediklerini belirten Duman, “Atık yönetimini iklim krizi ve kısıtlı kaynak sorunu gibi aşılması güç çevresel problemlerin çözümü için sürdürülebilir bir temel olarak ele alıyoruz. Dijital çözümlerimizle küresel atık yönetimi ve geri dönüşüm sektörünü kökten değiştirecek ve döngüsel bir ekonomi anlayışını oluşturacak bir yapı kuruyoruz. Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) ilkeleriyle kurduğumuz stratejilerle şeffaflık ve tüm paydaşlarla hızlı iletişim çerçevesi içinde özellikle karbon emisyonunu azaltma konusunda önemli aşamalar kaydediyoruz. Bireysel ölçekten başlayarak çeşitli projelerle artırdığımız farkındalık sayesinde atık ve çevre kirliliği sorununun aslında yeşil bir ekonomi için bir anahtara dönüşebileceğini gösteriyoruz. 2021 yılındaki operasyonlarımız ve farkındalık çalışmalarımızla Zero Waste Award dahil dört önemli ödül kazandık. Daha da önemlisi operasyonlarımız sayesinde karbon salımı 22 milyon kilogramı bile aşacak şekilde azaldı” şeklinde konuştu. 1 milyondan fazla e-atık tekrar sisteme kazandırıldı En büyük sorunlardan biri olan verimli geri dönüşüm konusunda da kolları sıvadıklarını belirten Duman, “Bu aşamada özellikle 2030’dan itibaren 74 milyon tona çıkması beklenen ve tedarik zinciri krizini tetikleyen e-atıklar için çözümler geliştirmeye çalıştık. Geçtiğimiz yıl 1 milyondan fazla e-atık ve geri dönüştürülebilir atık yönettik ve tekrar sisteme kazandırdık. Uçtan uca ve entegre çalışan sürdürülebilir atık yönetim sistemimizle 20’den fazla ülkede karbon emisyonunu azaltarak ve atıklardan yeni kaynaklar oluşturarak daha yaşanabilir bir dünya için mücadeleye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.TÜSİAD Başkanı Orhan Turan Prag’da düzenlenen Avrupa İş Dünyası Zirvesi’ne katıldı
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD-TİSK AB Temsilcisi ve BusinessEurope Daimi Delegesi A. Dilek Aydın 2-3 Haziran tarihlerinde Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da düzenlenen Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu BusinessEurope Başkanlar Konseyi toplantısına katıldı. 2022 yılının ikinci yarısında AB Dönem Başkanlığını üstlenecek olan Çek Cumhuriyeti’nin iş dünyası temsil kuruluşu Sanayi Konfederasyonu SP ev sahipliğinde gerçekleştirilen BusinessEurope Başkanlar Konseyi kapsamında, Avrupa iş dünyasının temsilcileri Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Fiala ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Jozef Síkela ile istişareler gerçekleştirdi. Çek Cumhuriyeti AB Dönem Başkanlığı döneminde iş dünyası öncelikleri COVID-19 ve Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonucunda oluşmakta olan yeni dünya düzeni perspektifinden ele alındı. Yeşil ve dijital dönüşüm ihtiyaçları, yeni küresel ve Avrupa enerji sistemi yapılanması, tedarik zincirleri, enflasyon, enerji ve gıda güvenliği konuları tartışıldı. AB’nin ana ekonomik ortaklarıyla eşgüdüm içerisinde ilerlemesi ve ekonomik dirençliliğini artırırken açıklığını koruması gereği vurgulandı. Avrupa iş dünyası AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Dijital Tek Pazar ile uyum dahil olacak şekilde güncellenmesini destekliyor*. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan BusinessEurope zirvesinde ve ikili temaslarda şu mesajları verdi: “Avrupa ekonomilerinin yeşil ve dijital dönüşüm başarısı savaş sonrası dünya düzeninde belirleyici olacak. Avrupa’da insan odaklı refah düzeni ve sosyal ilerleme için sürecin kapsayıcı bir anlayışla yönetilmesi gerekir. Avrupa düzeyinde geliştirilen politikalara iş dünyası olarak sunduğumuz katkılar günün dinamiklerinin ötesine geçmeli, gelecek odaklı olmalıdır. Büyük bir hızla ilerleyen dönüşüm gündeminde ortak potansiyelimizi zaman kaybetmeden hayata geçirecek ortak adımlar atmalıyız. Temiz enerji geçişi ve bu alanda Avrupa’da sınırlar arası işbirliği hızla geliştirilmelidir. AB-Türkiye arasında iklim işbirliği kapsamında sürdürülen Emisyon Ticareti Sisteminin oluşturulması dahil olmak üzere önemli çalışmalar döngüsel ekonomi, yeşil teknolojiler, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği alanlarına genişletilmelidir. Türkiye-AB entegrasyon ortaklığının öngörülü anlayışla canlandırılması tüm Avrupa’nın ortak dönüşüm hedeflerine ulaşmasına önemli katkı sağlayacaktır. Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin yeşil ve dijital dönüşüm alanları dahil olmak üzere güncellenmesi en etkili ilerleme zemini olacaktır.” Yeşil ve dijital boyut dahil olmak üzere Gümrük Birliği modernizasyonuna ilişkin Avrupa işdünyasının destek ve çağrısı Avrupa İşdünyası Konfederasyonu BusinessEurope çatısı altında farklı tutum belgelerinde teyit edildi. BusinessEurope 1995 yılında AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin oluşturulmasına, 1999 yılında Türkiye’nin AB Konseyi tarafından resmen “aday ülke” olarak tanınmasına, 2004 yılında AB üyelik müzakereleri sürecinin başlatılmasına, Türkiye’de demokratik reform sürecine ve Türkiye’nin Transatlantik ekonomiye dahil edilmesine destek vermiştir.- UİB’İN MAYIS İHRACATI 2.4 MİLYAR DOLAR
UİB’in mayıs ayı ihracatı yüzde 21 artışla 2,4 milyar dolar oldu.
Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB), mayıs ayında geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 21 artışla 2 milyar 402 milyon dolarlık ihracata imza attı. UİB’in geriye dönük 12 aylık dönemdeki ihracatı ise 31 milyar 175 milyon 871 bin dolar olarak gerçekleşti.
UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, büyük bir ihracat ailesi olduklarını ve gerek Türkiye’ye gerekse Bursa ekonomisine katkı sağlamaya devam ettiklerini söyledi. UİB’in çatısı altındaki beş birlik üyesi firmaları ihracatta sergilediği üstün başarıları nedeniyle ödüllerle taçlandırdıklarını dile getiren Baran Çelik, “Son iki yıldır pandemi ve olumsuz etkileri nedeniyle zorlu bir süreçten geçmemize rağmen, üretime ve ihracata devam ediyoruz. Dünyada pek çok sektör bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Küresel iklim krizi ve teknoloji alanındaki gelişmeler, tüm iş yapış şekillerini kökten değiştiriyor. Birlik olarak gelişmelere adapte olma konusunda adımlarımızı atıyoruz. Hayata geçirdiğimiz projelerle ülkemiz ve dünyamız için değer üretmeyi sürdüreceğiz” dedi.
OİB’in ihracatı Mayıs ayında 2 milyar dolar
Mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25 artışla 1 milyar 968 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB), geriye dönük 12 aylık performansı ise 25 milyar 453 milyon 661 bin dolar olarak açıklandı.
UTİB ihracatı Mayıs’ta 93 milyon dolar
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği de (UTİB) Mayıs ayında, 93 milyon 207 bin dolar ihracata imza attı. UTİB’in geriye dönük 12 aylık dönemdeki ihracatı ise 1 milyar 430 milyon 237 bin dolar seviyelerinde gerçekleşti.
UHKİB’ten Mayıs’ta 80 milyon dolarlık ihracat
Mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 27 artışla 80 milyon 50 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB), geriye dönük 12 aylık ihracatı ise 1 milyar 78 milyon 509 bin dolar olarak açıklandı.
UMSMİB’in ihracatı Mayıs ayında 17 milyon dolar
Mayıs ayında 17 milyon 262 bin dolar ihracat yapan Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB), geriye dönük 12 aylık dönemde ise 258 milyon 184 bin dolar düzeyinde ihracat gerçekleştirmiş oldu.
UYMSİB’ten Mayıs’ta 5 milyon dolarlık ihracat
Mayıs ayında 5 milyon 400 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), geriye dönük 12 aylık dönemdeyse 161 milyon 283 bin dolar seviyelerinde dış satışa imza attı.
Öte yandan, UİB üzerinden ihracat kaydı yapılan ve ‘diğer’ başlığı altında listelenen sektörlerin Mayıs ayı ihracatı ise bir önceki yılın mayıs ayına göre yüzde 5.9 artışla 238 milyon 746 bin dolar olarak açıklandı.
Toyota-Stellantis İşbirliğini Genişleterek Ticari Araç Ürün Gamını Büyütüyor
Toyota, Stellantis ile birlikte yeni bir anlaşmaya imza attığını duyurdu. Bu anlaşmaya göre Toyota ve Stellantis işbirliği içerisinde Avrupa pazarı için büyük boyutlu ticari van üretilecek. Bu başarılı işbirliğini genişleten Toyota; pick-up modeli Hilux, hafif ticari modelleri Proace ve Proace City’den oluşan ticari araç ürün gamına yeni modeli de ekleyerek, Avrupa’daki büyüme hedefine önemli katkılar sağlayacak.
Toyota ve Stellantis arasındaki mevcut işbirliğinin genişletilmesi kapsamında ticari araçlara sıfır emisyon teknolojisi de tedarik edilecek. Bu anlaşmayla Toyota’nın tüm hafif ticari ürün gamı tamamlanmış olacak. Stellantis ile üretilen kompakt ve orta boyuttaki ticari araçlara büyük boyutlu ticari araçlar da katılarak, üç farklı gövde tipi yapılmış olacak.
Yapılan planlamalara göre 2024 yılının ortalarında Toyota markası adı altında yeni büyük ticari van satışa sunulacak ve Toyota Avrupa’nın bu segmentteki ilk adımı olacak. Bu yeni Toyota modeli, Stellantis’in Polonya – Gliwice ve İtalya – Atessa tesislerinde üretilecek.
İşbirliği 2012 yılında başladı
Toyota Avrupa ve Stellantis işbirliği 2012 yılında, orta ölçekli ticari araçların Stellantis Fransa fabrikasında üretilmesiyle başlamıştı. 2019 yılında ise ürün gamına İspanya’da üretilen kompakt ticari araçlar katıldı. Şimdi ise genişletilen anlaşmayla birlikte Avrupa’da tüm segmentlerde ticari araç modeli sunulacak. İşbirliği her iki şirkete de, geliştirme ve üretim aşamalarında maliyet avantajı sağlayacak.
Durak Tekstil için çevre yük değil, vazgeçilmez bir değer
Tekstil endüstrisinin çevresel ayak izini azaltmak için öncü adamlar atan Durak Tekstil, yaptığı yatırımlarla alanında çevreci ve sürdürülebilir bir markaya dönüşmeyi başardı.
Önde gelen endüstriyel dikiş ve nakış iplikleri üreticisi Durak Tekstil, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü daha sürdürülebilir bir tekstil işletmesi olma yolundaki başarılı çalışmalarla kutluyor. Ham madde tedarikinden üretim prosesinde doğal kaynakların ve enerjinin daha tasarruflu kullanılmasına, yenilenebilir ve geri dönüştürülebilir kaynakların tercih edilmesinden çevre üzerindeki ayak izinin azaltılmasına dönük yatırımlara kadar birçok başlıkta somut adımlar atan Durak Tekstil, sürdürülebilir ve çevreci bir firma olarak önümüzdeki döneme ilişkin stratejik planlarını oluşturmuş bulunuyor.
Durak Tekstil Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Direktörü Yiğit Durak, çevre konusunda küresel çapta farkındalık yaratılması ve eyleme geçilmesi için, 1972 yılındaki Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’ndan bu yana 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün kutlandığını hatırlattı. 50 yıllık geçmişe sahip Durak Tekstil’in çevre ve sürdürülebilirlik konusunda ilk inisiyatif alan firmalardan olduğunu belirten Durak şunları söyledi; “Kaynak kullanımı, üretim süreçleri ve tedarik zinciri ile tekstil endüstrisinin çevre üzerinde ciddi olumsuz etkileri yıllardır konuşuluyor. Bu konuda artan farkındalık ve tüketici talepleri karşısında önemli gelişmeler sağlandı. Sektörün lider endüstriyel dikiş ve nakış ipliği üreticilerinden biri olarak Durak Tekstil, hazırladığı ve uygulamaya koyduğu sürdürülebilirlik stratejisiyle uzun dönemdir daha yeşil bir tekstil üretiminin mümkün olduğunu kanıtlıyor. Çevresel girişimlerimizin bize ek maliyet yaratmanın ötesinde, üstlendiğimiz sorumlulukla marka değerimizi artırdığının farkındayız.”
Çevre ile üretim, çevreye uygun üretim
5 kıtada 75’ten fazla ülkeye ihracat gerçekleştiren Durak Tekstil, hem Türkiye hem de Çin’deki tesislerinde sürdürülebilirlik kriterlerini ve çevresel şartları yerine getiriyor. Bu çalışmalar için kurumsal yapısında bağımsız bir Sürdürülebilirlik Komitesi oluşturan firma, attığı adımlarla hem daha şeffaf bir kimliğe kavuşuyor hem de müşterilerinin nihai ürünlerine daha fazla katma değer yaratıyor.
2021 itibariyle Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası’na (I-REC) sahip olan Durak Tekstil, bütün tesislerinde %100 yenilenebilir elektrik enerjisi kullanan bir firma konumunda bulunuyor. Firma için üretimde doğalgaz bir diğer önemli enerjiyi oluşturuyor. Durak Tekstil sahip olduğu Atık Su Enerji Geri Kazanım Tesisi sayesinde yıllık 100 bin metreküp doğal gaz tasarrufu sağlıyor. Bu ise toplam doğalgaz tüketiminin %25’ine denk geliyor.
Üretim için gerekli su miktarı sürekli azaltılıyor
Temiz su kaynaklarının korunmasında en önemli noktayı, endüstriyel üretimde su tasarrufu sağlanması oluşturuyor. Üretimde suyu yoğun olarak boyama aşamasında kullanan Durak Tekstil, yaptığı yatırımlarla yıllar bazında gözle görülür bir gelişme sağladı. 2015-16 yıllarında 1 kg iplik boyama işlemi için 50 litre su kullanan firma, yapılan yatırımlarla bu miktarı 40 litre civarına düşürmeyi başardı. Özellikle boyahanede RFT (İlk Seferde Doğru) oranını yükseltmeye odaklanan firma, bu sayede üretimde kullanılan su ve kimyasal miktarını düzenli olarak azaltma hedefini ileriye taşıyor.
Durak Tekstil kullanılan temiz su miktarını düşürmenin yanı sıra, kullanım sonrasında da suyun doğaya salınması için gerekli çevre yatırımlarını da gerçekleştirdi. Arıtma Tesisi ile atık suyun gerekli pH değerine ulaşması sonrası bunu kanalizasyona serbest bırakan firma, atık suların boyahane ve diğer üretim süreçlerinde tekrar kullanılması için çalışmalarını sürdürüyor.
Üretimde tehlikeli maddelere yer yok!
Durak Tekstil üretim süreçlerinin ve ürünlerinin insan sağlığı ve çevre için gerekli güvenlik standartlarını karşıladığını gösteren sertifikalarla müşterilerinin güvenlik taleplerine yanıt veriyor. Üretim sırasında ve sonrasında oluşan atıklarla ilgili olarak yetkilendirilmiş lisanslı firmalarla iş birliği yapan firma, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kontrol ettiği süreçte belirlenen kriterleri başarıyla karşılıyor. 3 yıllık Atık Yönetim Planı bakanlık tarafından onaylanan Durak Tekstil, 2021 yılında Sıfır Atık Belgesi almaya hak kazandı.
REACH yasaklı veya kısıtlı maddeler listesinde yer alan kimyasalları kullanmadan üretim yaptığını periyodik olarak belgeleyen Durak Tekstil, ayrıca her yıl yenilediği OEKO-TEX 100 belgesi ile ham madde ve ürünlerinin insan sağlığına zararsız olduğunu kanıtlıyor. Ürün güvenliği ve tüketici konforu açısından büyük öneme sahip Organik Tekstil Standardı (GOTS) sertifikası da Durak Tekstil’in müşterilerine sunduğu belgeler arasında bulunuyor.
Geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik önemini artırıyor
Durak Tekstil’in çevre ve sürdürülebilirlik odaklı bir kurumsal vizyonu olduğunu vurgulayan Yiğit Durak, son dönemde katıldıkları uluslararası girişim ve sözleşmelerle bu taahhütlerini gözler önüne serdiklerini kaydetti. 2022 yılı başında Global Geri Dönüşüm Standardı (GRS) sertifikası alarak ipliklerinin, uygun geri dönüştürülmüş ham maddelerden üretildiğini belgelediklerini anlatan Durak sözlerini şöyle tamamladı; “Uçtan uca sürdürülebilirlik kriterini hayata geçirmiş bulunuyoruz. Bu nedenle virjin ham madde kullanmanın yanı sıra geri dönüştürülmüş polyester (rPET) kullanarak çevresel etkimizi aşağıya çekiyoruz. 1 kg geri dönüştürülmüş iplik üretimi için yaklaşık 30 adet pet şişenin kullanıldığını düşünürsek, bunun çevresel etkisi daha açık hale gelecektir. 2022 yılında imzacıları arasına katıldığımız UN Global Compact, dünyanın en büyük sürdürülebilirlik inisiyatifidir. Çevre ve sürdürülebilirlik için yol haritamız çoktan hazırlandı ve emin adımlarla çevreyle uyumlu üretimimizi güçlendiriyoruz, sürdürülebilirlik kapsamındaki çalışmalarımızla markamıza değer katmaya devam edeceğiz.”
AstraZeneca Türkiye’ye yapay zekânın sağlık alanında kullanılmasına yönelik katkıları nedeniyle çifte ödül
AstraZeneca Türkiye, yapay zekâ ile kalp yetersizliğinin önceden tespitini mümkün kılan “Art-In-HF: Sağlıkta Yapay Zekâ ile Dijital Dönüşüm” projesi ile IDC’nin düzenlediği CIO Awards 2022’de “En İnovatif Proje” dalında 1’incilik, CXO Medya’nın düzenlediği IT Ödülleri’nde ise “Bilgi Teknolojilerinden Sorumlu Yılın Yöneticileri” dalında ödüle layık görüldü. AstraZeneca Türkiye’nin koşulsuz desteği ile Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çelik liderliğinde hayata geçirdiği, kalp yetersizliğinin erken tanısında yapay zekâ teknolojisi kullanılan yenilikçi tanı protokolü iki ödül birden aldı. AstraZeneca Türkiye, IDC’nin Bilişim Teknolojileri alanında ezber bozan projeleri ödüllendirdiği CIO Awards 2022’de “En İnovatif Proje” dalında 1’incilik, CXO Medya’nın şirketlerin teknoloji liderlerini ödüllendirdiği IT Ödülleri’nde ise “Bilgi Teknolojilerinden Sorumlu Yılın Yöneticileri” dalında ödüle layık görüldü. Ödüller; projenin şirkete, müşterilere ve iş ortaklarına kattığı değer, inovasyon ile iş sonuçlarına etkisi gibi kriterler göz önüne alınarak verildi. AstraZeneca Türkiye adına ödülü alan AstraZeneca Orta Doğu ve Afrika (MEA) Bölgesi Dijital ve İnovasyon Lideri Tuna Taş, “AstraZeneca Türkiye olarak yaşama değer katan ilaçları keşfetmek amacıyla bilimin sınırlarını zorlarken toplum sağlığının geliştirilmesine destek vermeyi de kurumsal sorumluluklarımız ve önceliklerimiz arasında görüyoruz. Bu kapsamda Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ile yapmış olduğumuz projede ileri düzey yapay zekâ teknolojisiyle, erken teşhis konulan hastaların hayatlarına dokunulmasına ve doğru tedavilerle çok daha erken tanışmalarına olanak sağlamış olduk. Aldığımız bu ödüller, yapay zekâ ve veri kaynaklarından en iyi şekilde yararlanılması için yaptığımız çalışmaların ne denli yerinde olduğunu gösterirken bize daha iyisini yapma yolunda da motivasyon kaynağı oluyor. Teknolojinin gücünü kullanarak hastaların hayatlarını kolaylaştıracak ve yaşamlarında fark yaratacak çözümler sunmaya, projeler geliştirmeye devam edeceğiz.” dedi. Kalp yetersizliğinin erken tanısında yapay zekâ teknolojisinin kullanıldığı “Art-In-HF: Sağlıkta Yapay Zekâ ile Dijital Dönüşüm” projesi kapsamında; Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne başvuran hastalara ait röntgen filmleri, hastalara ilişkin kişisel bilgilerden arındırıldı ve hastanenin ana sunucusundan bağımsız bir şekilde özel bir platforma yüklendi. Kişisel bilgilerden arındırılan röntgenler yapay zekâ kullanılarak geriye dönük analiz edildi ve kalp büyümesi ve akciğer etrafında sıvı toplanması dâhil şüpheli röntgenler eş zamanlı olarak tespit edildi. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Çelik bu şüpheli röntgenleri değerlendirdi ve hastaları ileri analiz ve kesin tanı için çağırdı. Yapay zekâ teknolojisi kullanılarak uygulanan bu yöntemin; tüberküloz, akciğer nodülleri ve boşluklar gibi 29 farklı parametreyi taraması nedeniyle kalp yetersizliği tespitinin yanı sıra akciğer kanseri ve tüberküloz gibi farklı hastalıkların erken tespitinde de faydalı olacağı tahmin ediliyor.Toyota Ichiban Ödülü Mersin Toyota Plaza Boranlar’a Layık Görüldü
Toyota’nın başarılı Mersin yetkili satıcı ve servisi Toyota Plaza Boranlar, satış performansı ve müşteri deneyiminin yanı sıra dijitalleşme alanında da sunduklarıyla ödüle hak kazandı.
Toyota her yıl düzenlediği Ichiban Ödüllerinin kazananlarını özel bir etkinlikte açıkladı. Avrupa Toyota Bayi ağından 2 bin 500’ün üzerinde katılımcının yarıştığı ödüllerde, yetkili satıcılar “Şehrin En İyi Bayisi” olma hedefiyle farklı yaklaşımlar sergileyerek öne çıkmaya çalıştılar.
Bu yıl 32 Avrupa ülkesinden 47 bayi bu ödülü almaya hak kazandı. Avrupa’daki en başarılı bayiler, sadece satış performansı ve müşteri deneyimi üzerinden değil, aynı zamanda bunun da ötesine geçerek farklı kritlerde başarı göstererek bu ödülü kazandılar. Kriterler arasında sürdürülebilirlik, mobilite hizmetleri ve topluma katkı gibi başlıklar da dikkate alındı.
Türkiye’de ise, Toyota’nın başarılı Mersin yetkili satıcı ve servisi Toyota Plaza Boranlar, Ichiban ödülüne layık görüldü. Ödülü, Toyota Avrupa Başkanı ve CEO’su Matt Harrison’dan Toyota Plaza Boranlar Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Akyurt aldı. Bununla birlikte ödül alan 47 bayiden sadece altısı, “Going Beyond Ödülü” ile özel alanlarda ortaya koyduğu başarılarla onurlandırıldılar. Toyota Plaza Boranlar da dijitalleşme alanında Going Beyond Ödülü’nü alarak Avrupa’daki başarısını ortaya koydu.
Ichiban ödülleri organizasyonu, G7 zirvesinin de düzenlendiği Alman Alpleri’ndeki özel bir kale olan Schloss Elmau’da kutlandı. Kazanan yetkili satıcılara, ödülleri burada takdim edildi ve katılımcılar yöneticilerle konuşma fırsatı buldu.
Ichiban ödül töreninde konuşan Toyota Avrupa Başkanı ve CEO’su Matt Harrison ise tüm bayileri olağanüstü başarılarından dolayı takdir ederek şunları söyledi:
“Sizler en iyinin de iyisisiniz! Müşteri beklentilerini aşma, unutulmaz bir müşteri deneyimi yaşatma ve değişen pazar koşullarına işinizi hızla adapte etme konusunda rol model oldunuz.”
*Ödüllere adını veren ve Japonca ‘Birinci’ anlamına gelen “Ichiban”, Toyota’nın müşteri memnuniyeti sloganı olan ve “Önce Müşteri” anlamına gelen Japonca “Okyakusama Ichiban” cümlesinden alınmıştır.
Xylem’in çalışmalarının odak noktasında sürdürülebilirlik var
Su sorunlarının insan sağlığı, refahı ve sürdürülebilir kalkınma için artık bir engel olmadığı bir dünya yaratabilmek için çalışan lider su teknolojisi şirketi Xylem, kendisini suyu korumaya, optimize etmeye ve yönetmeye adıyor. Şirket, bu kapsamda 2025 yılına kadar 16,5 milyar metreküpten fazla su tasarrufu yapmayı hedefliyor. 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Xylem Türkiye Genel Müdürü Altuğ Bilgiç, şirketin sürdürülebilirlik yaklaşımından bahsetti.
Sürdürülebilir bir şirket inşa etmeye odaklanan Xylem; temiz suya ve güvenli sanitasyona erişimin daha sürdürülebilir bir dünya inşa etmek için gerekli olduğuna inanıyor. Bu bilinçle suyu daha erişilebilir ve uygun fiyatlı, su sistemlerini ise daha esnek hale getiren teknolojiler ve çözümler hayata geçiriyor. Şirket 2020 yılında, susuzlaştırma ve dijital teknolojileri aracılığıyla 1,4 milyar metreküp kirli suyun yerel su kaynaklarına ve yerleşim yerlerine girmesinin önlenmesine katkıda bulurken kurduğu arıtma çözümleri ile müşterilerinin 4,3 milyar metreküp suyu yeniden kullanmalarına olanak sağladı. Ayrıca gelir getirmeyen suyu 0,5 milyar metreküp azaltmayı başardı. Xylem’in 22 büyük tesisinden 10 tanesi şu anda yüzde 100 yenilenebilir enerjiyle çalışıyor ve iki tanesi projelerinin devam ettiği 12 saha ile saha proses suyunun yüzde 100’ünü geri dönüştürüyor. Bu tesislerdeki genel su yoğunluğunu 2014 yılına göre yaklaşık yüzde 30 oranında düşürmeyi başaran şirket; 2020 yılında su kullanımını bir önceki yıla göre yüzde 19 oranında azalttı. Toplam GHG Net Emisyon yoğunluğunu 2019 yılına göre yüzde 7’den fazla azaltan Xylem, küresel filosunu elektrikli ve hibrit araçlara taşımaya odaklanan Sürdürülebilir Filo Stratejisini de uygulamaya başladı. Faaliyetlerini 2013 yılından bu yana CDP’ye (Carbon Disclosure Project-Karbon Saydamlık Projesi) raporlayan şirket hem İklim Değişikliği hem de Su Kıtlığı alanlarında liderlik bandında bir puan olan A puanı almayı başardı.
2025 yılına kadar 16,5 milyar metreküpten fazla su tasarrufu yapmayı hedefliyor
Kendisine önümüzdeki dönem için de bir yol haritası belirleyen Xylem, 2025 yılına kadar 16,5 milyar metreküpten fazla su tasarrufu yapmayı hedefliyor. Şirketin 2025 hedefleri arasında yılda 55 milyonu aşkın kişinin evsel su kullanım ihtiyacına eş değer olan 3,5 milyar metreküpün üzerinde gelir getirmeyen suyu azaltmak ve yılda 197 milyondan fazla kişinin evsel su kullanım ihtiyacına eş değer olan 13 milyar metreküp suyu yeniden kullanım için arıtmak bulunuyor. 7 milyar metreküpten fazla kirli suyun yerel su kaynaklarına veya yerleşim yerlerine girmesini önlemeyi hedefleyen Xylem, küresel ekonomik piramidin tabanında yaşayan en az 20 milyon insanın temiz su çözümlerine erişimini sağlamayı kendisine amaç ediniyor. Tüm bunların yanı sıra tesislerinde yüzde 100 yenilenebilir enerji ve yüzde 100 proses suyu geri dönüşümü kullanma hedefi olan Xylem, 2050 yılından önce değer zincirinde net sıfır karbon emisyonu elde etme taahhüdünde bulunuyor.
“Gelecek nesiller için daha sürdürülebilir bir dünya yaratmaya çalışıyoruz”
5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklamalarda bulunan Xylem Türkiye Genel Müdürü Altuğ Bilgiç, “Xylem olarak sürdürülebilirliği yaptığımız işin esası olarak görüyoruz. Suyun güvenliği, yaşam ve daha sürdürülebilir bir dünya yaratmak için kritik öneme sahip. Lider bir küresel su teknolojisi şirketi olarak, bunun, dünya çapında artan su sorunlarının çözülmesine yardımcı olmak için özel bir sorumluluğumuz ve fırsatımız olduğu anlamına geldiğini biliyoruz. Bu nedenle sürdürülebilirliği faaliyetlerimize her açıdan entegre ediyoruz. Su yönetimini dönüştürmek, güçlü su, enerji ve maliyet tasarrufu sağlamak için veri analizinin gücünden yararlanıyoruz. Temiz suya erişimi optimize etmenin, suyun daha verimli bir şekilde kullanılmasının, korunmasının ve yeniden kullanılmasının yollarını buluyoruz. Verimli sistemlerimizi, uygulamadaki uzmanlığımızı ve en gelişmiş teknolojileri sürdürülebilir çözümler oluşturmak için kullanıyoruz. Diğer yandan su sorunları hakkında eğitimler düzenleyerek, farkındalık oluşturarak, iş arkadaşlarımızın ve gönüllü paydaşlarımızın suyla ilgili sorunlara zaman ayırma tutkusundan yararlanarak sosyal değer yaratıyoruz. Kurumsal Sosyal Yatırım programımız olan Xylem Watermark, sürdürülebilirlik çabalarımızın önemli bir parçasını oluşturuyor. Xylem Watermark ile faaliyette bulunduğumuz toplulukları güçlendiriyoruz. 2021 yılında 113 bin saat gönüllü çalışmış dünyanın dört bir yanındaki Xylem çalışanları su sorunu yaşayan toplulukların karşılaştığı tehditlere ışık tutuyor.” dedi.
6 milyondan fazla kişiye güvenli su ve sanitasyon çözümleri sağlandı
Xylem Watermark, 2019 yılından bu yana 6 milyondan fazla kişiye güvenli su ve sanitasyon çözümleri sağladı. 51 adet su kaynaklı doğal afete insani yardımla müdahale edildi. 2019 yılından bu yana 5 milyondan fazla kişiye su ile temizlik ve suyun değeri konusunda eğitim verildi.
Siltaş Yapı sürdürülebilir projelere yatırım yapıyor
Küresel iklim değişikliği etkisini artırdıkça, sürdürülebilirlik hayatın her alanında büyük önem kazanıyor. Türk ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olan inşaat sektöründe de artık çevre dostu, sürdürülebilir projeler öne çıkıyor. İş dünyasındaki 40 yıllık köklü geçmişiyle insan odaklı ve kente değer katan projeler inşa eden Siltaş Yapı da yeşil alanların yoğunlukta olduğu, enerji ve su verimliliği sağlayan çevre dostu projeleriyle dikkat çekiyor. Dünya Çevre Günü kapsamında yaptığı açıklamada sürdürülebilirlik bilincinin arttığını ifade eden Siltaş Yapı Satış ve Pazarlama Koordinatörü Erdinç Tunç, şirket olarak sürdürülebilir kentsel dönüşüme uygun projelere odaklandıklarını vurguladı.
Küresel ısınmanın etkisini artırmasıyla sürdürülebilirlik tüm sektörlerde olduğu gibi inşaat sektöründe de öncelik kazanıyor. Sürdürülebilirlik bilincinin artmasıyla insanların yaşam alanlarından beklentileri de değişiyor. Projenin kalitesi, bulunduğu semti, yatırım değeri gibi faktörlerin yanı sıra yeşil alanı bol, enerji ve su verimliliği sağlayan çevre dostu özelliklerinin olması önem kazanıyor. 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında açıklamada bulunan Siltaş Yapı Satış ve Pazarlama Koordinatörü Erdinç Tunç, çevre dostu proje yatırımlarının arttığını ve sürdürülebilir kentsel dönüşüme yoğunlaştıklarını söyledi.
“Sürdürülebilir bir gelecek için çevre dostu projelere yatırım yapıyoruz”
Sürdürülebilir bir gelecek için çevre dostu projelere yatırım yapmak gerektiğini belirten Tunç,“Kentleşmenin artmasıyla çevre dostu projelere olan ihtiyaç da artıyor. Enerji kaynakları gün geçtikçe azalırken enerji ihtiyacı da artıyor. Bu kapsamda verimlilik ve tasarruf büyük önem kazanıyor. Diğer taraftan ülkemiz birinci derece deprem kuşağında bulunuyor. Depremi önlemek mümkün olmasa da zamanında alınacak önlemlerle kayıpları en aza indirmek elimizde. Bu noktada Siltaş Yapı olarak hem çevre bilinci hem de deprem gerçeğine karşı ortak bir bilinçle hareket edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Yatırımlarımızı da bu alanda yoğunlaştırıyoruz. Bu yönde hayata geçirdiğimiz son projemizi ve yapımı devam eden projemizi çevreci akıllı ev altyapısı ile kurguladık.” şeklinde konuştu.
LifeX konsepti ile doğaya dost yaşam alanları inşa ediyor
Son projeleri olan Siltaş Marina’nın yüksek ağaçlarla, ferahlık hissi oluşturan peyzaj düzenlemesiyle insana ve doğaya dost bir proje olarak öne çıktığını ifade eden Tunç, sözlerine şöyle devam etti; “İlk kez Siltaş Marina’da hayata geçirdiğimiz LifeX konsepti ile sadece bir ev değil, insan ve doğa dostu bir yaşam alanı vadediyoruz. Bu projemizin yüzde 75’i yeşil alan ve sosyal donatılardan oluşuyor. Projede elektrikli araçlar için e-şarj istasyonu da bulunuyor. Yapımı devam eden ve gelecek tüm projelerimizde de çevre dostu LifeX konseptimizin yer almasını planlıyoruz.”
Upcycle Festivali’nde Fung İstanbul ve İki Kişi sahne alacak
“Eskiye değer katan dönüşüm” sloganıyla yola çıkan sürdürülebilir sosyal etki platformu Upcycle İstanbul tarafından hayata geçirilen Türkiye’nin ilk ileri dönüşüm festivali Upcycle İstanbul Art and Design Festivali’nin etkinlik detayları belli oldu. 4-5 Haziran tarihlerinde Müze Gazhane’de gerçekleşecek olan festivalde ileri dönüşümcü grup Fung İstanbul ve genç yetenek İki Kişi sahne alacak. Sürdürülebilir sosyal etki platformu Upcycle İstanbul tarafından, ileri dönüşüm ve kaynakların verimli kullanımı konusunda bilinç oluşturmak, atıkların değerlendirilerek tekrar kullanıma kazandırılabileceğini sanat ve tasarım aracılığıyla göstermek ve her türlü dönüşümün sürdürülebilir çevresel faydalarına dikkat çekmek üzere 4-5 Haziran tarihlerinde düzenlenen Upcycle İstanbul Art and Design Festivali’nin program detayları belli oldu. Türkiye’nin ilk ileri dönüşüm sahnesinde, ileri dönüşüm müzik deneyimi Festival kapsamında Türkiye’nin ilk ileri dönüşüm sahnesi Upcycle İstanbul için mimar Oğul Oztunç tarafından tasarlandı. Sahne için İstanbul’un dört bir yanından palet atıkları toplandı. Sahnenin üzeri Tetra Pak’ın temin ettiği geri dönüştürülmüş karton içecek atıklarından plakalarla kaplandı. Fung İstanbul 4 Haziran saat 18.00 – Meydan Kendilerini etnik-enstrümantal tarzda atık malzemelerden müzik yapan ileri dönüşümcü grup olarak tanımlayan Fung İstanbul ise atıklardan yaptıkları ileri dönüşüm enstrümanlarla Çer Çöp Havası adlı albümlerinden etnik müzik konseri verecek.Mayıs’ta ihracatın artış hızı düştü
Ege İhracatçı Birlikleri, mayıs ayında ihracatını yüzde 14’lük artışla 1 milyar 216 milyon dolardan 1 milyar 389 milyon dolara çıkardı. Mayıs ayında Türkiye’nin ihracatı da yüzde 15’lik gelişimle 16 milyar 468 milyon dolardan 18 milyar 972 milyon dolara çıktı.
Mayıs ayında ihracattaki artış hızının hem Türkiye genelinde, hem de Ege İhracatçı Birlikleri kayıt rakamlarında 10 puan düştüğü görüldü.
EİB çatısı altındaki 12 ihracatçı birliğinin 7 tanesi Mayıs ayında ihracatını artırırken, 5 tanesi 2021 yılı Mayıs ayı ihracat rakamlarının gerisinde kaldı. Ocak – Mayıs döneminde ihracatını yüzde 24,3’lük yükselişle 6 milyar 100 milyon dolara taşıyan Ege İhracatçı Birlikleri, son 1 yıllık dönemde de ihracatını yüzde 25 geliştirerek 14 milyar 255 milyon dolardan, 17 milyar 790 milyon dolara ilerletti.
Mayıs ayında EİB’nin sanayi ürünleri ihracatı yüzde 11,4’lük gelişimle 710,6 milyon dolardan 791,7 milyon dolara gelirken, Tarım ürünleri ihracatın daha başarılı bir grafik çizdi. Mayıs ayında EİB’den yapılan tarım ürünleri ihracatı yüzde 22,6’lık artışla 412 milyon dolardan 505 milyon dolara çıktı. Madencilik sektörü de, EİB’nin ihracatına 92 milyon dolarlık katkı sağladı.
Zirveye demir attılar
Son 4 yıldır EİB bünyesinde en çok ihracat yapan birlik olan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, 2022 yılında da zirvedeki yerini koruyor. EDDMİB, 2021 yılı Mayıs ayındaki 137 milyon dolarlık ihracatını, 2022 yılı Mayıs ayında yüzde 26’lık artışla 173 milyon dolara taşıdı.
Beyaz haşhaş ihracat rekoru kırdı
Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, mayıs ayında ihracatını yüzde 207’lik rekor artışla 40 milyon dolardan 123,7 milyon dolara yükseltti. EHBYİB, bu başarısıyla en çok ihracat yapan ikinci birlik konumuna yükselirken, Hindistan’dan ihracat vizesi alması sonrasında Mayıs ayında 50 milyon dolarlık ihracat performansı ortaya koyan beyaz haşhaş ihracat rekorunun kırılmasında itici güç oldu.
Her ay ihracatını geliştiren Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, mayıs ayında da ihracatını yüzde 12’lik artışla 120 milyon dolara getirdi.
İhracat ve istihdamın lokomotiflerinen hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü Mayıs ayında EİB’nin ihracatına 94,6 milyon dolarlık katkı sağlarken, Ege Maden İhracatçıları Birliği 92 milyon dolarlık ihracat performansı ortaya koydu.
Meyve sebze ve mamulleri ihracatına nazar değdi
5 yıldır ihracatını her ay artıran Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği’nin, 2022 yılı mayıs ayındaki ihracatına nazar değdi. 2021 yılı mayıs ayında 79 milyon dolar olan meyve sebze ve mamul ihracatı, 2022 yılı mayıs ayında yüzde 10’luk kayıpla 71,6 milyon dolara geriledi.
Mobilya, kağıt ve odun dışı orman ürünleri sektörlerini bünyesinde barındıran Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, mayıs ayında ihracatını yüzde 21’lik artışla 56 milyon dolardan 68 milyon dolara çıkarmayı başardı. EMKOİB’in yıllık ihracatı da 805 milyon dolara ulaştı.
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, mayıs ayında 55 milyon dolarlık dövizi ülkemize kazandırırken, Ege Tütün İhracatçıları Birliği’nin hanesinde 49 milyon dolarlık ihracat kayda alındı.
Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği, 35,4 milyon dolarlık ihracat yaparken, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği 14 milyon dolarlık, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği 9,7 milyon dolarlık ihracatı hanelerine yazdırdı.
Ege Bölgesi’nin ihracatı 2 milyar 103 milyon dolar
Mayıs ayında Ege Bölgesi yüzde 6’lık artışla ihracatını 1 milyar 975 milyon dolardan 2 milyar 103 milyon dolara taşırken, İzmir 1 milyar 53 milyon dolarlık ihracatla açık ara birinciliğini korudu.
Mayıs ayında ihracatı yüzde 17’lik erime yaşayan Manisa, 369,6 milyon dolarlık ihracatla ikinci sırada yer aldı. Denizli, ihracatını yüzde 2’lik artışla 348 milyon dolara ilerletti ve Manisa’yı takip etti.
Aydın’ın ihracatı yüzde 11’lik gelişimle 66 milyon dolardan, 72,8 milyon dolara çıkarken, Muğla 72 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdı.
Balıkesir ihracatını yüzde 21’lik artışla 68,5 milyon dolara çıkarırken, Afyonkarahisar yüzde 51’lik ihracat artış hızıyla ihracatını 31,6 milyon dolardan 47,6 milyon dolara yükseltti ve ihracat artış rekortmeni oldu.
Kütahya ihracatını yüzde 48’lik artışla 29 milyon dolardan 43,5 milyon dolara getirirken, Uşak’ın ihracatı yüzde 7’lik azalışla 29 milyon dolardan 27,5 milyon dolara indi.
Eskinazi: “İhracat artış hızındaki düşüş sürebilir”
2021 yılının tamamında ve 2022 yılının ilk dört aylık dönemindeki ihracattaki artış hızının Mayıs ayında kan kaybettiğine işaret eden Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ihracat artışındaki düşüşün önümüzdeki aylarda devam edebileceğine ilişkin sinyaller aldıklarını dile getirdi.
İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan Türkiye İmalat PMI (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) anketinin 49,2’de kaldığına vurgu yapan Eskinazi, “Talepte devam eden düşüş mayıs ayında hem fabrikalarda üretim düşüşüne, hem de yeni ihracat siparişlerinin ivmesinde azalmaya yol açtı. PMI anketine göre yeni ihracat siparişlerinde de son iki yılın en hızlı düşüşüne dikkat çekildi. En büyük ihraç pazarımız Avrupa Birliği’ndeki ekonomik yavaşlama, ihracattaki hammadde, navlun, petrol ve enerji maliyetlerindeki anormal artışlarda üretimi olumsuz etkiliyor ve bu durağanlığı tetikleyecek bir görüntü çiziyor” dedi.
Almanya zirvedeki yerini koruyor
EİB’nin 2022 yılı Ocak – Mayıs dönemindeki ihracatında Almanya’nın 820 milyon dolarlık tutarla ilk sıradaki yerini koruduğu bilgisini veren Eskinazi sözlerini şöyle tamamladı; “Almanya’yı 603 milyon dolarlık ihracatla Amerika Birleşik Devletleri ve 454 milyon dolarlık ihracatla İtalya takip ediyor. 2021 yılının Ocak – Mayıs dönemindeki ihracatımıza ülke grupları bazında incelediğimizde ise; Avrupa Birliği ülkelerine ihracatımız yüzde 27’lik artışla 2,8 milyar dolardan, 3,6 milyar dolara çıktı. Ortadoğu ülkelerine 874 milyon dolarlık, Amerika ülkelerine de 864 milyon dolarlık ihracat yaptık.”
Upcycle İstanbul Art and Design Festivali ileri dönüşüm atölyelerinde katılımcılar atıklardan değer yaratacak
“Eskiye değer katan dönüşüm” sloganıyla yola çıkan sürdürülebilir sosyal etki platformu Upcycle İstanbul tarafından hayata geçirilen Türkiye’nin ilk ileri dönüşüm festivali Upcycle İstanbul Art and Design Festivali’nin etkinlik detayları belli oldu. 4-5 Haziran tarihlerinde Müze Gazhane’de gerçekleşecek olan festival kapsamında düzenlecek atölyelerde katılımcılar, farklı malzemelerin ileri dönüşüm sürecini deneyimleme imkanı bulacak. Sürdürülebilir sosyal etki platformu Upcycle İstanbul tarafından, ileri dönüşüm ve kaynakların verimli kullanımı konusunda bilinç oluşturmak, atıkların değerlendirilerek tekrar kullanıma kazandırılabileceğini sanat ve tasarım aracılığıyla göstermek ve her türlü dönüşümün sürdürülebilir çevresel faydalarına dikkat çekmek üzere 4-5 Haziran tarihlerinde düzenlenen Upcycle İstanbul Art and Design Festivali’nin program detayları belli oldu. İki gün sürecek olan festivalde gün gün gerçekleşecek atölyeler şöyle: Denimle Özgün Çalışmalar Atölyesi Tarih: 4 Haziran Cumartesi Saat: 13:00 – 14:00 Düzenleyen Adı: Denim Trip Katılımcı Sınırı: 20+ (alan müsade ettiğince) Yer: T- Atölye Atölye Detayı: Denim Trip’in numune ve üretim süreçlerinden arta kalan denim kumaş, kırpıntı, aksesuar ”artık” malzemelerini “atık” olmaktan kurtararak işlev kazandıran bir etkinlik olacak. El becerisine dayalı çeşitli nesneler (punch/duvar süsü, kılıf vb.) ortaya çıkarılacak. Etkinliğin bir kısmında “denimde dönüşüm: “downcycling, recycling, upcycling” temalı bilgilendirme yapılarak ”doğru bilinen yanlışlar”, ”etiket okuryazarlığın önemi”, ”denimin tasarım ve üretim süreçleri” gibi konularda tüketiciyi/kullanıcıyı bilinçlendirme konuşmaları olacak. Gerekli malzemeler atölye sahibi tarafından sağlanacak.Bokashi Kompostu Atölyesi
Tarih: 4 Haziran Cumartesi Saat: 16:00 – 17:00 Düzenleyen Adı: Kokopelli Şehirde Katılımcı Sınırı: 25 Yer: T- Atölye Atölye Detayı: Bokashi kompostu, mutfağınızda yapabileceğiniz ve her türlü yemek atığınızı (et, balık, tavuk ve süt ürünleri dahil) geri dönüştürebileceğiniz bir iç mekan kompost yapma yöntemidir. Bu yöntem sayesinde hem çevreyi korumuş ve küresel ısınmayı azaltmış hem de bahçeniz ve saksılarınız için besin değeri çok yüksek olan, doğal bir gübre elde etmiş olursunuz. Kokopelli Şehirde; katılımcılara “Bokashi Kompost’u nedir / nasıl yapılır /incelikleri nelerdir?” konu başlıklarından bahsedecek ve evde, rahatlıkla yapabileceğiniz bokashi kompostu yönteminin sürecini anlatacak. Gerekli malzemeler atölye sahibi tarafından sağlanacaktır. İleri Dönüşüm Minyatür Robot Atölyesi Tarih: 5 Haziran Pazar Saat: 12:00 – 13:00 Düzenleyen Adı: BitesizeBots And Company Katılımcı Sınırı: 15 Yer: T – ATÖLYE Atölye Detayı: Katılımcılarla eski, atık ve diğer geri dönüştürülmüş parçalar retro esintili sevimli bir robota dönüştürülecek. Bu eğlenceli workshop, atılan malzemeleri keyif alınabilecek geri dönüştürülmüş sanat eserlerine dönüştürmek için mükemmel bir yol. Atölye 15 yaş ve üzeri içindir ve temel el aletleri (tornavida / pense gibi basit el aleti) bilgisi gereklidir. Gerekli malzemeler atölye sahibi tarafından sağlanacaktır. İleri Dönüşüm Çanta Atölyesi Tarih: 5 Haziran Pazar Saat: 14:00 – 15:00 Düzenleyen Adı: 100% İstanbul Katılımcı Sınırı: 20 Yer: T – Atölye Atölye Detayı: Katılımcılar, ileri dönüşüm sürecinin emek yoğun kısmını kişisel olarak tecrübe ederek deneyimleyebilecek ve süreç sonunda üretimini yaptığı ileri dönüştürülen tasarımı günlük hayatta sevgiyle kullanabilecek. Üretim süreci boyunca katılımcı materyal seçimi, temizliği, model seçimi, kesim süreci, aksesuar ve sap seçimleri uygulaması ile dikime hazır ürün halinde paketlenecek, kişi bilgileri not edilerek katılımcıya teslim alma formu verilecek. Ürünler maksimum 1 hafta olmak kaydıyla kısa sürede atölyede üretilecek, katılımcı bitmiş ürünü mağazadan teslim alabilecek ya da kargoyla gönderimi sağlanacak. Gerekli malzemeler atölye sahibi tarafından sağlanacaktır. Atıklardan Broş Tasarım Atölyesi Tarih: 5 Haziran Pazar Saat: 17:00 – 18:00 Düzenleyen Adı: Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi & Att Clothing İşbirliği Katılımcı Sınırı: 20 Yer: T – Atölye Atölye Detayı: Katılımcıların fikirlerini gerçekleştirmeleri için bireysel malzemelerini kullanarak tasarımlarını hayata geçirebilecekleri bir atölye kurgulanıyor. Yapılış aşamalarında katılımcılara destek sağlayabilecek bir ekip olacak. Gerekli malzemeler atölye sahibi tarafından sağlanacak.