Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri, göç ve motorlu taşıtlarda Kayseri’de sayı ne?

Deri sektörünün ihracatta rekabetçiliği için doların 38 TL olması gerekiyor

Döviz kurlarındaki artışın enflasyon rakamlarının gerisinde kalması emek yoğun sektörleri ihracatta rekabet edemez noktaya getirdi. Emek yoğun sektörlerden deri ve deri mamulleri sektörü 2024 yılının ilk yarısında ihracatta yüzde 26,7’lik kan kaybetti.

Mevcut tabloda genel giderlerinin yüzde 40’lardan yüzde 63 seviyelerine çıktığını dillendiren Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, maliyetlerdeki artış ve talepteki düşüşün birleşmesiyle 2023 yılının ilk yarısında 1 milyar 23 milyon dolar olan ihracatlarının 2024 yılının aynı döneminde 750 milyon dolara gerilediğini, 2024 yılının ilk yarısında ihracatta en büyük kaybı yaşayan sektör olduklarını dile getirdi.

Zandar, deri sektöründeki ihracat düşüşünün minimize edilebilmesi için günümüzde dolar kurunun 38, Avru kurunun ise 42 TL olması gerektiğini, sektörde 2025 yılı ocak ayından sonra doğacak ek maliyetleri karşılayacak bir karlılık olmadığını vurguladı.

Uzun yıllar ortalamasında ayakkabı pazarında kişi başı satın almanın yıllık 4-5 çift arasındayken 2024 yılında 2,65 çift olmasının beklendiğini ifade eden Zandar, “Ciddi anlamda bir talep azalması var. Şimdi ihracat pazarlarımıza bakıyoruz. Almanya en önemli pazarlardan biri Almanya’da yüzde 20, İtalya’da yüzde 25, Rusya çok önemli pazar orada yüzde 70 kayıp var. Fransa’da yüzde 15, Birleşik Krallık’ta yüzde 17, Romanya’da yüzde 26 kan kaybı yaşadık. Bu demek oluyor ki bizim ağırlık mamul sattığımız pazarlarda taleplerde sıkıntı var. Tabii ki bu pazarlardaki yavaşlamanın da etkisi var, bir de bizim fiyat tutturamamamız birleşince gücümüzün azalmasıyla bu yaşadığımız yüzde 26’lık daralma gayet normal” diye konuştu.

Eylülde talepte kıpırdanma bekleniyor

2024 yılı Eylül ayından itibaren talep tarafında bir kıpırdanma beklediklerini söyleyen Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, Avrupa’da 2025 yılı Mart ayında talebin 2019 yılı seviyelerine yükselmesinin öngörüldüğünü bu talepteki değişimi fırsata çevirebilmeleri için önümüzdeki 6 aylık süreci ev ödevini yaparak geçirmeleri gerektiğini söyledi.  Zandar, şöyle devam etti: “İhracatçılarımızın özellikle orta ve üst seviye markalara hitap edebilmeleri için hem sorumlu üretim hem de yeşil dönüşümle ilgili mutlaka ve mutlaka çalışmalarını şimdiden başlatması lazım. Biz bundan sonra evet çok ucuz bir ülke değiliz ama bugün Avrupa’da ve dünyanın pek çok ülkesinde orta ve üst seviye ürünlere talepler devam edecektir ve biz bu ürünleri üreten ülke olmalıyız. Yani dediğim gibi sorumlu üretimler yapıp yeşil dönüşümü yakalayıp gerekli değişimleri mutlaka uygulamamız gerekiyor. Türkiye İhracatçılar Meclisimizin Brüksel Ofisi var. Bu ofis aracılığıyla AB bünyesinde bizim ürünlerimizle uygulanabilecek olası bütün önlemlerle ilgili kendimizi hazır etmek istiyoruz. Şirketlerimizin pek çoğu sosyal sorumluluk sertifikalarını temin etmek için çalışmalarını başlattılar. Bunlarla ilgili ciddi anlamda destekler de var. Bu konulara önlem verip önümüzdeki bu 6 aylık belki yavaş süreci bunlarla değerlendirmek bence şirketlerimizi olumlu yönde etkilecektir.”

Ayakkabı 471 milyon dolarlık ihracatla açık ara lider

Türk deri ve deri mamulleri sektörü 2024 yılının 6 aylık diliminde 750 milyon dolarlık ihracat yaparken, bu ihracatın 471 milyon dolarlık dilimini ayakkabı sektörü gerçekleştirdi. Mamul deri sektörü 113,5 milyon dolarlık ihracat yaparken, saraciye sektörü 110 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdı. Deri konfeksiyon sektörü ise; 55 milyon dolarlık ihracatla 2024 yılının ilk yarısını geride bıraktı.

Deri ve deri mamulleri ihracatında ilk beş ülke ise; 61 milyon dolarlık tutarla Almanya, 53,6 milyon dolarlık taleple İtalya, 50,8 milyon dolarla Irak, 36,8 milyon dolarla Rusya ve 31 milyon dolarla Fransa oldu.

Dark Web, siber suçluların olimpiyatlara hazır olduğunu gösteriyor. Siz de hazır mısınız?
Dünya Kupası, Süper Kupa ve Wimbledon gibi büyük spor etkinlikleri milyonlarca, hatta milyarlarca izleyiciyi kendine çekiyor. 2020 Tokyo Olimpiyatları ise dünya çapında 3 milyardan fazla izleyiciye ulaşmıştı. Bu tür etkinlikler siber suçlular için önemli fırsatlar sunuyor.
Geçtiğimiz on yılda, büyük etkinlikleri hedef alan siber saldırıların sayısı, Londra 2012 Oyunları’ndaki 212 milyon belgelenmiş saldırıdan Tokyo 2020 Oyunları’ndaki 4,4 milyarlık şaşırtıcı bir sayıya çıkarak arttı. Bu saldırıların çoğu, dolandırıcılık, dijital dolandırıcılık veya katılımcılardan, izleyicilerden ve sponsorlardan değerli verilerin elde edilmesi gibi doğrudan finansal çıkarlarla hareket etti. Heyecanları nedeniyle, hevesli hayranlar bilet satın alırken, konaklama ayarlarken veya hatıra eşyası satın alırken potansiyel riskleri genellikle göz ardı ediyor ve bu da onları siber suçlular için kolay hedef haline getiriyor.
Belirli etkinlikleri izlemek için can atan diğerleri, ücretsiz erişim sunan kötü amaçlı web siteleri tarafından kandırılıyor, sonuç olarak cihazları tehlikeye atılıyor veya kişisel verileri çalınıyor. Ayrıca dünya medyası etkinliğe odaklanmışken, siyasi bir gündemi olan suçlular, önemli bir siteyi bozarak veya kritik hizmetleri çevrimdışı bırakarak mesajları için geniş bir kitle arıyorlar.
Paris 2024 oyunlarını hedef alan tehdit aktörleri
FortiRecon tarafından sağlanan tehdit istihbaratına dayanan yeni bir FortiGuard Labs analizine göre bu yılki olimpiyatlar bir yıldan uzun süredir artan sayıda siber suçlunun hedefi oldu. Kamuya açık bilgiler ve tescilli analizler kullanan bu rapor üçüncü taraf ihlalleri, bilgi hırsızları, kimlik avı ve fidye yazılımı da dahil olmak üzere zararlı yazılımlar gibi planlı saldırıların kapsamlı bir görünümünü sağlıyor. FortiGuard Labs raporunun tamamı buradan görülebiliyor.
FortiGuard Labs, Paris Olimpiyat Oyunları için toplanan kaynaklarda, özellikle Fransızca konuşan kullanıcıları, Fransız hükümet kurumlarını ve işletmelerini ve Fransız altyapı sağlayıcılarını hedefleyenlerde önemli bir artış gözlemledi. 2023’ün ikinci yarısından itibaren Fransa’yı hedef alan darknet aktivitesinde bir artış görüldü. Oranları %80 ila %90 arasında değişen bu artış 2023’ün 2. yarısı ve 2024’ün 1. yarısı boyunca tutarlı kaldı. Bu tehditlerin yaygınlığı ve karmaşıklığı, siber suçluların planlama ve faaliyetlerin bir kanıtı ve dark web, bu tür aktiviteler için bir merkez görevi görmektedir.
Çalınan kişisel tanımlayıcı bilgilerde kritik seviyeye ulaşıldı
Belgelenen faaliyetler arasında veri ihlallerini hızlandırmak ve kişisel olarak tanımlanabilir bilgileri (PII) toplamak için tasarlanan gelişmiş araçların ve hizmetlerin artan kullanılabilirliği, özel ağlara yetkisiz erişimi sağlamak için çalınan kimlik bilgilerinin ve tehlikeye atılmış VPN bağlantılarının satışı, Paris Olimpiyatları için özelleştirilmiş kimlik avı kitleri ve istismar araçları için reklamlar yer alıyor. Ayrıca, tam adlar, doğum tarihleri, resmi kimlik numaraları, e-posta adresleri, telefon numaraları, ikamet adresleri ve diğer PII gibi hassas kişisel bilgileri içeren Fransız veri tabanlarının yanı sıra Fransız vatandaşlarından oluşan kombo listelerin (otomatik kaba kuvvet saldırıları için kullanılan tehlikeye atılmış kullanıcı adları ve parolaların bir koleksiyonu) satışı da yer alıyor.
Rusya ve Belarus’un bu yılki oyunlara davet edilmemesi göz önüne alındığında, LulzSec, noname057(16), Cyber ​​Army Russia Reborn, Cyber ​​Dragon ve Dragonforce gibi Rus yanlısı grupların hacktivist faaliyetlerinde de bir artış görüldü.
Sahtekarlık kitleri ve bilgi hırsızları bolca mevcut
Kimlik avı kitleri: Kimlik avı belki de en kolay saldırı biçimi olsa da birçok düşük seviyedeki siber suçlu kimlik avı e-postalarının nasıl oluşturulacağını veya dağıtılacağını bilmiyor. Fakat kimlik avı kitleri, acemi saldırganlara ikna edici bir e-posta oluşturmalarına, kötü amaçlı bir yük eklemelerine, kimlik avı alanı oluşturmalarına ve olası kurbanların bir listesini edinmelerine yardımcı olan basit bir kullanıcı arayüzü sağlıyor.
FortiGuard Labs ekibi ayrıca Olimpiyatlar etrafında kayıtlı önemli sayıda yazım hatası yapan alan adını belgeledi, bunlara adlardaki değişiklikler de dahil (oympics[.]com, olmpics[.]com, olimpics[.]com ve diğerleri). Para ödenip bilet alınan resmi bir web sitesinin klonlanmış sürümleri de bunlara ekleniyor. Fransa emniyet teşkilatı Gendarmerie Nationale, olimpiyat ortaklarıyla işbirliği yaparak olimpiyat biletleri sattığını iddia eden 338 sahte web sitesi tespit etti. Verilerine göre 51 site kapatıldı ve 140’ı kolluk kuvvetlerinden resmi bildirim aldı.
Benzer şekilde, Coca-Cola, Microsoft, Google, Türkiye’de Milli Piyango ve Dünya Bankası gibi büyük markaları taklit eden birçok Olimpiyat Oyunları temalı piyango dolandırıcılığı tespit edildi. Bu piyango dolandırıcılıklarının birincil hedefleri ise ABD, Japonya, Almanya, Fransa, Avustralya, İngiltere ve Slovakya’daki kullanıcılar.
Fortiguard Labs ayrıca, kimlik avı web siteleri ve ilişkili canlı paneller oluşturmak için kodlama hizmetlerinde, kitle iletişimini etkinleştirmek için toplu SMS hizmetlerinde ve telefon numarası sahteciliği hizmetlerinde bir artış gördü. Bu teklifler, kimlik avı saldırılarını kolaylaştırabiliyor, yanlış bilgi yayabiliyor ve güvenilir kaynakları taklit ederek iletişimi bozabiliyor ve bu da olay sırasında önemli operasyonel ve güvenlik sorunlarına neden olabiliyor.
Bilgi hırsızları: Bilgi hırsızı olarak adlandırılan zararlı yazılımlar, bir kurbanın bilgisayarına veya cihazına gizlice sızmak ve oturum açma kimlik bilgileri, kredi kartı bilgileri ve diğer kişisel veriler gibi hassas bilgileri toplamak için tasarlanıyor. FortiGuard Labs ayrıca tehdit aktörlerinin kullanıcı sistemlerini enfekte etmek ve yetkisiz erişim elde etmek için çeşitli türde hırsız kötü amaçlı yazılımlar kullandığını gözlemledi. Tehdit aktörleri ve ilk erişim aracıları, bu bilgileri fidye yazılımı saldırıları gerçekleştirmek için daha da fazla kullanabilir ve bireylere ve kuruluşlara önemli zararlar ve maddi kayıplar verebiliyor.
Çözüm
Atletizm ve sportmenliği kutlamanın yanı sıra, 2024 Paris Olimpiyatları  aynı zamanda siber suçluların, hacktivistlerin ve devlet destekli aktörlerin dikkatini çeken yüksek riskli bir siber tehdit hedefi. Siber suçlular, şüphesiz katılımcıları ve seyircileri sömürmek için kimlik avı dolandırıcılıkları ve hileli planlardan yararlanıyor.
Sahte bilet platformları, hileli ürünler ve kimlik hırsızlığı taktikleri finansal kayıpları tehdit ediyor ve etkinlikle ilgili işlemlere olan kamu güvenini zayıflatıyor. Ayrıca, Fransa’nın siyasi duruşları ve uluslararası etkisi nedeniyle, Paris Olimpiyatları 2024 de siyasi amaçlı gruplar için birincil hedef.
FortiGuard Labs, hacktivist grupların etkinliği sekteye uğratmak için Paris Olimpiyatları ile ilişkili kuruluşlara odaklanacağını, etkinliğin işleyişini sekteye uğratmak, güvenilirliği zedelemek ve mesajlarını küresel çapta yaymak için altyapıyı, medya kanallarını ve bağlı kuruluşları hedef alacağını öngörüyor.

FIAT ve Voltify’dan Sürdürülebilir Mobilite Yolunda İş Birliği

Ülkemizde, Mikromobilite Alanında Bir İlk: FIAT, Voltify iş birliğiyle, Çevre Dostu ve Kompakt Ürünü Topolino için Abonelik Modelini Devreye Alıyor.

Toplumun değişen ihtiyaçlarına ve en iyi müşteri deneyimine yönelik mobilite çözümleri geliştirmeye devam eden FIAT, Topolino modeli için Voltify ile iş birliği yaparak abonelik modelini devreye alacak. Mikromobilite alanında ülkemizde bir ilk olan bu yenilikçi uygulama, kullanıcıların risk almadan, esnek kullanım şartları ve uygun bir maliyetle Topolino’yu deneyimlemelerine olanak sağlayacak.

FIAT ve Voltify’ın sunduğu abonelik modeli ile kısa dönemli araç kiralama ile operasyonel kiralamanın en iyi özellikleri bir araya getiriliyor. Abonelik modelinde, operasyonel kiralamada yer alan tüm hizmetler kapsam dahilinde olurken, 2 veya 3 yıla varan uzun dönem kontrat bağlayıcılığı ortadan kalkıyor.

FIAT ve şehir içi ulaşımı kolaylaştırmayı ve karbon ayak izini azaltmayı amaçlayan Voltify’ın sundukları esnek abonelik modeli, kullanıcıların Topolino’yu ihtiyaçlarına göre kullanmalarına olanak tanıyacak.

Bu model ile kullanıcılar Topolino modelini deneyimleme imkanı bulurken, araç sahibi olmanın getirdiği masraflardan muaf olacak. Otomobil kullanımında kolaylık ve esneklik sağlayan abonelik modeli kapsamında Topolino’ya, aylık 19.900 TL + KDV’den başlayan ve abonelik döneminde değişmeyen fiyatlarla ulaşılabilecek.

FIAT Türkiye Marka Direktörü Altan Aytaç, bu yeni iş birliği hakkında şunları söyledi: “FIAT markası olarak, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine yönelik adımlarımızı hızlandırıyoruz. Voltify ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği sayesinde, Topolino’nun çevre dostu yaklaşımını daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyoruz. Araç sahipliğine alternatiflerden biri olan abonelik modeli ile kullanıcılarımıza esneklik ve konfor sunarak, şehir içi ulaşımı daha erişilebilir ve sürdürülebilir kılma yolunda bir adım daha atıyoruz.

Voltify CEO’su Mehmet Yiğit ise, “FIAT ile yaptığımız bu iş birliği, şehir içi ulaşımda yeni bir dönemin

kapılarını aralıyor. Topolino’nun çevre dostu ve kompakt yapısı, Voltify’ın esnek abonelik modeli ile birleşerek kullanıcılarımıza benzersiz bir deneyim sunacak. Bu iş birliği, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine olan bağlılığımızın bir göstergesidir.” dedi.

Yapıchem Kimya’dan 25 Farklı Ülkeye İhracat

Yapı kimyasalları sektörünün lider firmalarından Yapıchem Kimya’nın Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Arıcan, 25 farklı ülkeye ihracat yaptıklarını ve bu sayıyı daha da artırmayı hedeflediklerini belirtti.

Fatih Arıcan; Türk inşaat sektörü, Yapıchem’in iç pazardaki faaliyetlerine büyük bir potansiyel sunuyor. Müşteriye özel olarak ürettiğimiz ürünlerimizle hem global hem de yerel pazardaki müşterilerimize hizmet veriyoruz. Dış pazara yönelik olarak izlediğimiz genişleme stratejisi ile uluslararası inşaat sektöründe daha fazla rekabet avantajı elde ediyoruz. Ürünlerimiz, uluslararası standartlara uygunluğu, kalitesi ve müşteriye sunduğu terzi usulü özel çözümleriyle de dikkat çekiyor.” dedi.

İç pazardaki güçlü konumlarıyla birlikte dış pazarda da hızla büyüyen bir firma olduklarını sözlerine ekleyen Arıcan, “25 farklı ülkeye ihracat yapmanın gururunu yaşıyoruz. İhracat faaliyetlerimiz, beton ve çimento katkıları başta olmak üzere geniş bir yapı kimyasalları ürün yelpazesini kapsıyor. Yapıchem olarak bu sektörde sahip olduğumuz tecrübemiz, bilgi birikimimiz, ürün çeşitliliğimiz ve maliyet avantajımız global pazarda rekabet gücümüzü artırıyor. Her geçen yıl, ihracatımızın ciromuzdaki payı da artış gösteriyor. Bu artış, Yapıchem olarak global pazarlardaki etkimizi ve marka değerimizi sürekli güçlendirdiğimizin de bir göstergesi. İhracat yaptığımız ülkeler arasında ise; özellikle Orta Doğu, Balkanlar, Kuzey Afrika, Türki Cumhuriyetler ve Karadeniz’e komşu ülkeler ön plana çıkıyor. Bu coğrafyalara olan ihracat, sektör dinamiklerini ve pazar ihtiyaçlarını yansıtırken, Türkiye’nin stratejik konumu ihracat faaliyetlerimiz için büyük avantajlar sunuyor.” şeklinde konuştu.

Tüm dünyadaki gelişmeleri yakından takip ettiklerini de ifade eden Arıcan, “Uluslararası fuarlara çok önem veriyoruz. Yılın ilk yarısında, Polonya, Cezayir ve Nijerya’da sektörel fuarlarda yer aldık. Yılın ikinci yarısında da sektörel fuarlarda yer alarak, tüm ürün gruplarımızı ve yeni projelerimizi paylaşmaya, yeni iş fırsatları için zemin oluşturmaya devam edeceğiz. Ayrıca, sektördeki değişken koşullara hızla uyum sağlıyoruz ve stratejik planlarımızı sürekli olarak yeniliyoruz. Böylelikle, dinamik pazarda sağlam adımlarla ilerleyip büyüme hedeflerimizi gerçekleştiriyoruz.” şeklinde sözlerini bitirdi.

“DEMİRYOLLARINDA ELEKTRİFİKASYON SİSTEMLERİNİ YAYGINLAŞTIRARAK ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALTIYORUZ” 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, son 21 yılda mevcut demiryolu hatlarının elektrikli hale getirilmesi kapsamında yapılan çalışmalarla, 2002 yılında 2 bin 122 kilometre olan elektrikli hat uzunluğunu yüzde 237 oranında arttırarak 7 bin 142 kilometreye yükselttiklerini söyledi. Bakan Uraloğlu, mevcut konvansiyonel hatların 993 kilometrelik kesiminde elektrifikasyon yapım çalışmalarının devam ettiğini aktardı. Uraloğlu, “Elektrifikasyon sistemlerini yaygınlaştırarak elektrik enerjisi yönünden dışa bağımlılığı azaltarak daha az dışa bağımlılığı olan kendi enerji kaynaklarımızdan azami derecede istifade ederek, ithal edilen petrole ödenen dövizden tasarruf sağlamayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, demiryollarında yürütülen elektrifikasyon çalışmalarına dair açıklamalarda bulundu. Mevcut hatların elektrikli hale getirilmesi çalışmalarının, Türkiye için ekonomik ve stratejik olarak büyük önem arz ettiğinin altını çizen Bakan Uraloğlu, Türkiye genelinde artan yolcu ve yük taşımacılığı arzının karşılanabilmesi, işletmeciliğin daha ekonomik ve çağın koşullarına uygun hale getirilebilmesi için projelerin duraksamadan hazırlandığını ve yapım aşamasının devam ettiğini söyledi.

“1 Adet Elektrikli Lokomotifin Çekeri 2 Adet Dizel Lokomotifin Çekerine Eşit”

Maliyet olarak elektrikli lokomotif giderlerinin, dizel lokomotif giderinin yüzde 33’üne tekabül ettiğini vurgulayan Uraloğlu, “Genel olarak 1 adet elektrikli lokomotifin çekeri 2 adet dizel lokomotifin çekerine eşit. Böylece az lokomotif ile çok daha fazla yük daha kısa sürede taşınacağından hat kabiliyetinin ve kapasitesinin artması da sağlanıyor.” diye konuştu.

“Elektrikli Lokomotiflerin Bakım Maliyeti, Dizel Lokomotiflere Kıyasla Daha Ucuz”

Elektrikli lokomotiflerin işletme ve bakım kolaylığı sağladığını da belirten Bakan Uraloğlu, elektrikli lokomotiflerin bakım maliyetinin, dizel lokomotiflere kıyasla daha ucuz olduğunun altını çizdi. Uraloğlu, “Sadece bakım maliyeti ve ucuzluk olarak bakmıyoruz. Doğal yaşama ve çevreye olan hassasiyetimizle Türkiye’nin ulaşım ağını güçlendirmeye devam ediyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde son 22 yılda kendi demiryolu ekosistemimizi oluşturma yolunda çok önemli mesafe kat ettik. Yüksek hızlı ve hızlı demiryolu inşaatında çok önemli işlere imza attık. Artık Milli Elektrikli Lokomotiflerimiz, Milli Hızlı Trenimiz, Milli Elektrikli Setlerimiz, Milli Vagonlarımızın tasarımından üretimine kadar ileri teknoloji kullanılarak milli ve yerli imkanlarla üretim yapıyoruz.” şeklinde konuştu.

Öz kaynaklar ile yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretilmesi yönünde yaptıkları çalışmalarla, daha çevreci ve daha ekonomik bir ulaşım imkanı sağladıklarının da altını çizen Bakan Uraloğlu, “Elektrifikasyon sistemlerini yaygınlaştırarak elektrik enerjisi yönünden dışa bağımlılığı azaltarak daha az dışa bağımlılığı olan kendi enerji kaynaklarımızdan azami derecede istifade ederek, ithal edilen petrole ödenen dövizden tasarruf sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

“Mevcut Konvansiyonel Hatlarımızın 993 Kilometrelik Kesiminde Yapım Çalışmalarımız Devam Ediyor.”

Son 21 yılda mevcut hatların elektrikli hale getirilmesi kapsamında yapılan çalışmalar ile 2002 yılında 2 bin 122 kilometre olan elektrikli hat uzunluğunun yüzde 237 oranında bir artışla 2024 yılı Mayıs ayı itibariyle toplam 7 bin 142 kilometreye ulaştığını vurgulayan Uraloğlu, “Mevcut konvansiyonel hatlarımızın 993 kilometrelik kesiminde yapım çalışmalarımız devam ediyor. Bu hatlar; Malatya – Elazığ, Karaman – Ulukışla, Alayunt – Afyon – Konya, Köseköy – Gebze. Tobalı – Ödemiş hattımızda ise çalışmalarımızı tamamladık. 2 bin 926 kilometrelik kesim için ise proje ve ihale hazırlık çalışmaları devam ediyor. Mevcut ve yapımı devam eden projelerimiz ile orta vadede elektrikli hat oranımızı yüzde 90’a yükseltmeyi hedefliyoruz.” açıklamasında bulundu.

Uluslararası Göç İstatistikleri, 2023 Yurt dışından Türkiye’ye 316 bin 456 kişi, Kayseri’ye 4 bin 133 kişi göç etti.

Türkiye’ye gelen yabancı nüfusun %13,2’sini Rusya Federasyonu vatandaşları oluşturdu

Türkiye’ye 2023 yılında gelen yabancı uyruklu nüfus içinde ilk sırayı %13,2 ile Rusya Federasyonu vatandaşları aldı. Rusya Federasyonu’nu %8,2 ile Azerbaycan, %7,3 ile Türkmenistan, %6,7 ile İran ve %5,9 ile Afganistan vatandaşları izledi
Türkiye’den göç eden yabancı uyruklu nüfus içinde ilk sırayı %17 ile Rusya Federasyonu vatandaşları aldı. Rusya Federasyonu’nu, %15,7 ile Irak, %8,3 ile Afganistan, %6,5 ile İran ve %4,9 ile Türkmenistan vatandaşları takip etti.

Meşher’den yeni atölye: Gelecek İçin Kent Kesitleri

Meşher’in Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisi kapsamında düzenlediği atölyeler tüm hızıyla devam ediyor. Ali Taptık yürütücülüğündeki “Gelecek İçin Kent Kesitleri” adlı yetişkin atölyesi iki oturum halinde düzenlenecek.

İstanbul’un önde gelen disiplinlerarası sergi mekânı Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar sergisinden ilhamla yeni bir yetişkin atölyesi düzenliyor. “Gelecek İçin Kent Kesitleri” adlı atölye, sanatçı ve yayıncı Ali Taptık yürütücülüğünde, 27 Temmuz ve 3 Ağustos 2024 tarihlerinde saat 14.00’teki iki oturum halinde gerçekleşecek. Atölye, sergide yer alan İstanbul manzaralarına alternatif bakışlar sunmayı amaçlıyor. “Manzaraya ulaşmak için katedilen mesafedeki topografik değişim”, “panoramik bakışın dikey bir kesite evrilmesi” ve “tersten bir arkeoloji olarak kent temsilleri” gibi kavramsal yaklaşımlar bu alternatif bakışa yol gösterecek.

İlk oturumda, bir yöntem olarak mimari görselleştirmede kullanılan kesit çizimlerinden yola çıkılarak, “İstanbul manzaralarının hayali bir kesitin parçaları olabilme imkânı” üzerine düşünülecek. Mimari kesit örnekleriyle İstanbul’un yüzyıllar içindeki değişimine bakarak, kentin çeşitli katmanlarını keşfetmek ve geleceğe belgeler bırakmak için bu yöntemin nasıl bir araç olduğu tartışılacak. İkinci oturumda ise katılımcılar ilk oturumdan yola çıkarak hazırladıkları kent kesitlerini eleştirel bir sunum içinde değerlendirecekler. Gözlemleriyle kentin belki de daha az bilinen yüzlerini resmetme ve paylaşma fırsatı bulacaklar.

27 Temmuz ve 3 Ağustos 2024, saat 14.00’te iki oturum halinde düzenlenecek “Gelecek için Kent Kesitleri” atölyesine kayıt için Meşher’in web sitesindeki etkinlik sayfasından katılım formunun doldurulması gerekmektedir. Kayıtlar iki oturuma birden katılım için yapılacaktır.

Vaillant Alman teknolojisi ile üretilen “ısı pompalarıyla” konut projelerine imzasını atmaya devam ediyor

İklimlendirme sektöründe bir dönüşümün yaşandığı günümüzde enerji çeşitliliği sağlama adına geliştirilen ısı pompaları büyük projelerde de sıkça tercih edilmeye başladı. Bu doğrultuda Vaillant’ın Avrupa menşeili ısı pompaları Gaziantep Ağaçlı Villa projesinde yaşam alanlarının iklimlendirme ihtiyacını karşılayacak.

İklimlendirme sektörünün öncü firmalarından Vaillant Türkiye, tüketicilere sunduğu üstün teknolojiye sahip premium ürünleriyle yaşam alanlarının ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor. Vaillant’ın sektörde geleceğin teknolojisi olarak gösterilen ısı pompaları ürün gamında öne çıkan ürünleri Gaziantep Ağaçlı villa konut projesinde kullanılacak. 49 adetçelik konstrüksiyon villadan oluşan projede 98 adet 15 kW aroTHERM monoblok ısı pompası, her villada ikili kaskad sistem ve VRC 720 otomasyon sistemi ile ısıtma, soğutma ve sıcak su ihtiyacını karşılayacak.

Gaziantep Ağaçlı projesinde kullanıcılar, yüksek verimlilik, tasarruf ve konfor avantajları ile birlikte çevre dostu bir ürün ile yaşama imkanına kavuşturacak. Proje dahilindeki konutların ısıtma, soğutma ve sıcak su ihtiyacı Vaillant’ın ısı pompalarıyla karşılanırken, 7/24 ayrıcalıklı servis avantajı da sunulacak.

“Isı pompası daha çok tercih edilmeye başlandı”

Vaillant Group Türkiye Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Erol Kayaoğlu, Gaziantep Ağaçlı projesinde Vaillant ısı pompalarının tercih edilmesini büyük memnuniyet ile karşıladıklarını belirterek “Devrim niteliğindeki ısı pompası konut ve ticari tesislerin ısıtma, soğutma ve sıcak su ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda enerji maliyetlerini, enerji tüketimini ve karbon ayak izini de azaltıyor. Son derece yüksek verim değerlerinin elde edildiği ısı pompasında pazarın son yıllarda özellikle Avrupa ülkelerinde hızlı bir büyüme kaydettiğini görüyoruz. Bu doğrultuda Gaziantep Ağaçlı projesinde ürünlerimizle yer almış olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz” dedi.

SİBER SALDIRI DEĞİL, KÜRESEL ÖLÇEKTE BİR YAZILIM PROBLEMİ

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Ulusal Deniz Emniyeti Başkanlığında yaptığı açıklamada Windows işletim sistemi kullanan cihazlarda global çapta meydana gelen kesintiye ilişkin yapılan inceleme neticesinde yaşanan aksaklığın siber saldırı kaynaklı olmadığı tespitinin yapıldığını duyurdu. Bakan Uraloğlu, “Çözüm önerileri SİP platformu üzerinden tüm SOME’lerimiz ile paylaşılmıştır. Ülkemizin siber sınırlarını korumak için yerli ve milli ürünlerimizle 7 gün 24 saat aralıksız çalışmaya devam ediyoruz.” ifadelerini kullandı. Uraloğlu, burada yaptığı konuşmasında deniz emniyeti hakkında da açıklamalarda bulunarak, “Ana Arama Kurtarma Merkeziyle dünya denizlerinde acil durumdaki Türk gemilerinin veya gemi insanlarının problem yaşamaları halinde gerekli müdahale ile deniz unsurlarının acil durum koordinasyonunu sağladıklarını açıkladı. Ulusal deniz emniyeti başkanlığı bünyesinde bulunan dünyanın sayılı Türkiye’nin tek simülatör merkezinin yaşanabilecek deniz kirliliği ve deniz kazalarına etkin müdahaledeki önemini vurgulayan Bakan Uraloğlu, Ana Arama ve Kurtarma Koordinasyon Merkezi ile sadece Türk Arama Kurtarma Bölgesi içinde değil dünyanın her noktasında dünya denizciliğine hizmet verdiklerini söyledi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye karasularında ve deniz yetki alanları içerisinde yaşanabilecek deniz kirliliği olaylarına hazırlıklı olma ve müdahale edebilme adına bir beyin işlevi üstlenen Ulusal Deniz Emniyeti Başkanlığında incelemelerde bulundu. Burada çalışmalar hakkında brifing alan Bakan Uraloğlu, “Bu ayın başında hem Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’mızın 98. yıl dönümünü coşkuyla kutladık hem de 2 Temmuz’da “3. Türkiye Denizcilik Zirvesi”ni gerçekleştirerek denizlerine ve denizciliğine ne kadar önem veren bir ülke olduğumuzu bir kez daha gösterdik. Bizler için denizlerimiz ‘Mavi Vatan’ımızdır. Bir karış toprağımız ne ifade ediyorsa denizlerimizin bir kum tanesi, bir avuç suyu da bizler için aynı anlam ve önemi taşımaktadır. Ülkemiz; dünyanın en önemli boğazları arasında bulunan İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nın kontrolünü elinde tutan ülke olarak Akdeniz Havzası ve Karadeniz Havzasındaki ülkelerin deniz ulaşımı ve uluslararası ticaret faaliyetleri açısından anahtar konumdadır” dedi.

“Ülkemiz; 1000 Grostondan Büyük 2 Binden Fazla Gemisiyle 48,9 Milyon Dedveyt Tona Ulaşan Deniz Ticaret Filosu ile Dünyada 12’nci Sıradadır”

Yaklaşık 8 bin 333 kilometre kıyı şeridi uzunluğuyla kara sınırlarının üç katı kadar deniz sınırlarına sahip doğal bir yarımada olan Türkiye’nin bu zengin potansiyelini en iyi şekilde değerlendirerek, dünya denizciliğinde daha üst sıralara çıkarmayı hedeflediklerini belirten Uraloğlu, “Sizlerle bir araya geldiğimiz Ulusal Deniz Emniyeti Başkanlığımız da bu hedefimize ulaşmada kat ettiğimiz en önemli kilometre taşlarından biridir. Hamdolsun bugün Denizcilikte Öncü Ülkeler arasında olan bir Türkiye’den söz ediyoruz. Bakanlık olarak hayata geçirdiğimiz denetim ve uygulamalarla Paris Mou’da 2008 yılında beyaz listeye geçtik ve o günden bu yana beyaz listedeyiz. Türk Bayrağı dünyanın en prestijli bayrakları arasında yer almaktadır.  Ülkemiz; 1000 grostondan büyük 2 binden fazla gemisiyle 48,9 milyon dedveyt tona ulaşan deniz ticaret filosu ile dünyada 12’nci sıradadır.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin Konteyner Limanları Dünyada İlk 100 Liman Arasında

Türkiye’nin; Tekirdağ, Ambarlı, Kocaeli ve Mersin’de bulunan konteyner limanlarnın dünyada ilk 100 limanı arasında olduğunun altını çizen Bakan Uraloğlu, 2023 yılında 217 limanda elleçlenen yük miktarının 521 milyon ton, elleçlenen konteyner miktarının ise 12 milyon 566 bin TEU olarak gerçekleştiğini vurguladı. Uraloğlu, “2024 yılında ise rekor büyüme rakamlarına ulaşarak 2023 yılındaki bu miktarları geride bırakacağımızı düşünüyoruz. Çünkü daha bu yılın ilk yarısında limanlarda elleçlenen yük miktarı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3,2 artarak 269 milyon 182 bin 694 tona, Elleçlenen konteyner miktarı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,2 artarak 6️milyon 781 bin 483 teu’ya yükseldi. Yeni rekorlar ufakta görünüyor diyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Ana Arama Kurtarma Merkezimizle Acil Durum Koordinasyonunu Sağlıyoruz”

Denizlerin güvenliği ve çevrenin korunması adına atılan her adımın, gelecek nesillere daha güvenli bir dünya bırakma yolunda önemli olduğunu vurgulayan Uraloğlu, Bu amaç doğrultusunda, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak kurdukları sistemlerle seyir, can, mal ve çevre emniyetini artırmak için denizleri 7/24 izlediklerini söyledi. Uraloğlu, “Denizlerimizi COSPAS-SARSAT uydu yardımlı arama kurtarma sistemi ve gelişmiş haberleşme sistemleri ile dinliyoruz. Otomatik Tanımlama Sistemlerimiz ile görüyoruz. Gemi Trafik Hizmetleri Merkezlerimiz ile yönetiyoruz.  Ana Arama Kurtarma Merkezimizle de dünya denizlerinde acil durumdaki gemilerimizin veya gemi insanlarımızın problem yaşamaları halinde gerekli müdahale ile arama kurtarma sahamızdaki tüm deniz unsurlarının acil durum koordinasyonunu sağlıyoruz. Ayrıca, Ana Arama ve Kurtarma Koordinasyon Merkezi’miz sadece Türk Arama Kurtarma Bölgesi içinde değil dünyanın her noktasında ülkemiz ve dünya denizciliğine hizmet vermektedir. Komşu ve diğer ülkelerin kurtarma merkezlerinin de anlık irtibat kurabildiği ülkemizdeki tek merkezdir.  2023 yılında merkezimize gelen ihbarlarla da 339 olayda 806 kişiyi kurtarmış olmanın gurur ve mutluluğunu da yaşıyoruz. Bundan dolayı sizlere teşekkür ediyorum.” açıklamasında bulundu.

“Gemilerimize 2023 Yılı İçerisinde Toplam bin 145 Ön Denetim Yaptık”

Mavi Vatanda seyir emniyetini, can, mal ve çevre güvenliğini artırmaya yönelik yatırımları da tüm hızıyla sürdürdüklerini belirten Uraloğlu, 2007’den bu yana Otomatik Tanımlama Sistemiyle Türkiye kıyılarındaki gemileri anlık olarak izlediklerini kaydetti. Bakan Uraloğlu, “Bu sisteminin, kesintisiz işletiminin sürdürülmesi amacıyla başlattığımız sistem yükseltimi ve güncellemesi projesini de tamamladık ve hizmete aldık.  Deniz taşımacılığının çevreye daha duyarlı olması amacıyla uluslararası gelişmeleri de takip etmekteyiz.  Gemilerimizi bu kapsamda sıkı denetimlere tabi tutuyoruz.  Türk Bayraklı gemilerin standartlarını yükseltmek, liman devleti denetimlerine hazır olmalarını ve tutulma yaşamamalarını sağlamak amacıyla gemilerimize 2023 yılı içerisinde toplam bin 145 ön denetim yaptık.  Kıyılarımızı korumak için limanlarımıza gelen yabancı bayraklı gemileri de titiz bir şekilde denetliyoruz.  Ülkemiz limanlarına daha sık gelmeye başlayan düşük standartlı gemileri daha sık periyotlarda, detaylı olarak denetliyoruz. 2023 yılında bu kapsamda uzman denizcilik personelimiz ile 3 bin 339 denetim gerçekleştirdik.  Gemilerin seyir emniyetini artırmak üzere, ilerleyen yıllarda Otomatik Tanımlama Sisteminin geliştirilmiş bir alternatifi olacak olan Veri Alış-Veriş Sisteminin yerli ve milli imkanlarla geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmalarına da başlıyoruz. Doğu Akdeniz’de etkinliğimizin artırılması amacıyla KKTC’de kurulacak olan Doğu Akdeniz Gemi Trafik Hizmetleri Sistemi Projesi’ni de başlattık. Projemizi 2026 yılında tamamlamayı planlıyoruz. Projenin tamamlanmasının ardından hem ülkemizin hem de KKTC’nin Mavi Vatan’daki hakimiyetini önemli ölçüde artıracağız.” şeklinde konuştu.

Ulusal Deniz Emniyeti Başkanlığımız Ülkemizin ise Tek Simülatör Merkeziyle Deniz Kazaları Olaylarıyla Etkin Müdahaledeki En Önemli Merkezimizdir

Denizlerde mesafe kat eden tankerler kadar; fabrikaların, limanların ve tersanelerin de deniz kirliliği için büyük riskler taşıdığını belirten Uraloğlu, “Deniz kirliliğin önlenmesi, oluşmasından sonra ivedilikle müdahalesi ve asgari zararla bertaraf edilmesi hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük önem arz etmektedir. Bir araya geldiğimiz ulusal deniz emniyeti başkanlığımız bünyesinde bulunan dünyanın sayılı, ülkemizin ise tek simülatör merkeziyle ülkemizde yaşanabilecek deniz kirliliği ve deniz kazaları olaylarıyla etkin müdahaledeki en önemli merkezimizdir. Denizcilik Simülatörleri Merkezinde başta denizcilik alanında uzmanlık gerektiren; Kılavuz Kaptan Temel ve yenileme eğitimleri, Gemi Kaptanı ve Zabitler için gerekli eğitimleri, Römorkör Kaptanları Eğitimleri, Deniz Kirliliğine Müdahale Eğitimleri ve Arama Kurtarma Eğitimleri gibi ileri düzey eğitimler verilmektedir. Ayrıca, Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün petrol ve kimyasal madde kirliliğine müdahaleye ilişkin model kurslarının yanı sıra deniz kirliliğine müdahale, doğal yaşamı koruma ve deniz emniyeti konularında da farklı eğitimler verilmektedir. Bununla birlikte merkezimizde; Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı’ndan gelen eğitimciler ile Kimyasallara Müdahale Eğitimi gerçekleştirilmiş ve böylece Bireysel Su Ürünleri Aday Dalgıç Belgesi eğitim ve sınavları da merkezimizde yapılmaya başlamıştır.” dedi.2020- 2024 yılları arasında da yaklaşık 4 bin kişiye görev alanı kapsamında eğitimleri verildi. 2024 yılı içerisinde de şu ana kadar yaklaşık 800 kişiye eğitim verildi. Yıl sonuna kadar bu sayının bin kişi üstüne çıkacağını öngörüyoruz.” diye konuştu.

Merkezde bulunan 2 bin metrekare yüzey alanı ve 3,5 metre derinliği olan dev eğitim havuzunun önemli bir eğitim alanı olduğunu da vurgulayan Uraloğlu, “Havuzda bulunan dalga üreticileri sayesinde; 1,6 metre yüksekliğinde 6 farklı tip dalga üretebilen ve 12 farklı sahil şeridinin simüle edildiği eğitim havuzu sayesinde söz konusu deniz kirliği eğitimleri için gerçekçi ve eşsiz imkanlar sağlanmaktadır. Havuzda verilecek eğitimlerde gerçek petrol kullanılmasına yönelik altyapı da bulunmakta ve eş zamanlı olarak senaryoya uygun deniz şartları oluşturulmaktadır.” ifadelerini kullandı.

Dalgalı bir denizde petrolü çevirmeye ve toplamaya çalışan müdahale personeli ile dalgaların sahile vurduğu 12 farklı kıyı tipinde temizlik çalışmaları yürüten kıyı temizlik personelinin gerçek şartlara uygun eğitim aldığının altını çizen Uraloğlu,  “Dalga havuzu ile acil kurtarma tatbikatları, ekipman testleri gibi AR-GE çalışmaları da yürütülebilen merkezimizi; yapacağımız yeni yatırımlar ile uluslararası alanda deniz kirliliğine müdahale operasyonlarının koordine edildiği ve eğitimlerinin verildiği uluslararası bir merkez haline getirmeyi planlıyoruz. İnşallah bunu da kısa zamanda başaracağımıza inanıyoruz.” diye konuştu.

Başkanlığın petrol ve diğer zararlı maddelerden kaynaklı kirliliğe müdahaleye yönelik son teknolojiye sahip ekipman ve malzemeyle donatılmış durumda olduğuna dikkat çeken Uraloğlu, deniz kirliliğine müdahale imkanlarının bir envanterinin bulunmasının hayati önem taşıdığını söyleyerek Başkanlık bünyesinde envanter bilgi sistemi de oluşturduklarını bildirdi. Kullanılabilecek tüm ekipman, personel, kara ve deniz vasıtası gibi verilerin girişlerini yaparak coğrafi bilgi sistemi üzerinden anlık takiplerini yapabildiklerini belirten Bakan Uraloğlu sözlerine şu şekilde devam etti:

“Mavi Vatan’ımıza tüm gücümüzle sahip çıkıyoruz. Kimsenin şüphesi olmasın ki Ulusal Deniz Emniyeti Başkanlığı gibi kurumlarımızla deniz ve kıyılarımızın korunmasını ulusal bir öncelik haline getirerek gelecek nesillere tertemiz ve güvenli denizler bırakacağız. Bu düşüncelerle Ulusal Deniz Emniyeti Başkanlığımız ve Denizcilik Genel Müdürlüğümüz çalışanları olmak üzere ülkemiz denizlerinin güvenliği ve denizciliğimizin gelişimi için alın teri döken herkese teşekkür ediyorum.”

Uluslararası yaşanan internet bağlantı sorunu ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Bakan Uraloğlu, “Windows işletim sistemi kullanan cihazlarda global çapta meydana gelen kesintiye ilişkin yapılan inceleme neticesinde yaşanan aksaklığın siber saldırı kaynaklı olmadığı tespiti yapılmıştır. Söz konusu kesintinin CrowdStrike ürününü kullanan kurum ve kuruluşlarda meydana geldiği tespit edilmekle birlikte çözüm önerileri SİP platformu üzerinden tüm SOME’lerimiz ile paylaşılmıştır.” dedi. Uraloğlu, Türkiye’nin siber sınırlarını korumak için yerli ve milli ürünlerle 7 gün 24 saat aralıksız çalışmaya devam ettiklerini vurgulayarak, kamu ve özel kurumlarla iletişim halinde olduklarını ve sorunlara hızlıca müdahale edildiğini bildirdi.

“Akdeniz Bölgesi’nde ayçiçeği hasadı başladı, çiftçilerimiz beklediği verimi alamıyor”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ayçiçeği üreticilerinin sorunları ve beklentileri ile ilgili görüntülü basın açıklaması yaptı.

“Ayçiçeği, ülkemiz ekonomisi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Tohumları yüzde 40-45 oranında yağ içermekte olup, sıvı yağ tüketimimizin yüzde 80’i ayçiçeğinden elde ediliyor. Küspesinin içerdiği yüzde 30-40 oranındaki protein ile de değerli bir yem olarak hayvan beslemesinde kullanılıyor” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“2022 yılında yağlık ayçiçeği üretimi 2 milyon 550 bin tona ulaştı. Bu üretim ülkemiz için bir rekordur. 2022 yılında gerçekleşen rekor üretime karşılık fiyatların düşük olması ile 2023 yılında ekim alanları azaldı. 2023 yılında ekim alanlarında görülen azalma ile üretim 2 milyon 198 bin tona geriledi. Türkiye İstatistik Kurumu ilk tahmin sonuçlarına göre ise bu yıl ayçiçeği üretiminin yüzde 8,7 artışla 2 milyon 390 bin ton olması bekleniyor.

Ülkemizde 59 ilimizde ayçiçeği üretimi yapılıyor. Ayçiçeği üreten illerin başında Edirne gelirken bu ili Adana, Tekirdağ, Kırklareli ve Konya illeri takip ediyor. Nisan ayında ekilen ayçiçeğinin hasadı ilk olarak Temmuz ayı ortasında Çukurova’da başladı. Ağustos ayı itibarıyla Marmara Bölgesi ve diğer bölgelerde de başlayacak.

Bu yıl ayçiçeği üretiminin yoğun olarak gerçekleştirildiği illerde bahar aylarında çiftçilerimiz beklediği yağışı alamadı. Yaz aylarında sıcaklıklar mevsim normallerinin üzerinde gerçekleşti. Haziran ayı son 53 yılın en sıcak haziran ayı oldu. Bu yıl artan aşırı sıcaklıklar çoğu üründe olduğu gibi ayçiçeğinde de verimde azalmaya neden oldu. Bu nedenle çiftçilerimiz ayçiçeğinde beklediği verimi alamıyor.” 

“Ayçiçeğinde yeterliliğimiz son yıllarda düşüyor”

“Ülkemizde tüm çabalara rağmen ayçiçeğinde üretim yeteri kadar artırılamıyor. Artan nüfusa paralel kişi başı tüketim de yıllar itibariyle artış gösteriyor. 2022/2023 döneminde kişi başı tüketim 56,5 kilogram ile son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.

2022 yılına kadar artan üretime rağmen, 2015 yılında yüzde 79 olan yeterlilik oranımız yüzde 51’e geriledi. Ayçiçeği üretimimizin ülke ihtiyacını karşılamada yetersiz kalması nedeniyle söz konusu üretim açığı ithalat yoluyla karşılanıyor. Ülkemiz ayçiçeğinde başlıca ithalatçı ülkeler arasında yer alıyor.”

“İlk 5 ayda ayçiçeği ve ürünlerine ödenen döviz 892 milyon doları buldu”

“Ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi için toplam ödediğimiz döviz 2023 yılında 2 milyar 67 milyon dolar oldu. Son 5 yılda ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi için ödediğimiz bedel yüzde 117 oranında arttı. 2024 yılı 5 aylık verilerine göre 892 milyon 766 bin dolar değerinde ithalat yapıldığı görülüyor.”

“Ayçiçeği üreticilerimiz piyasada yeterli geliri elde edecek fiyatın oluşmasını bekliyor”

“Ayçiçeğinde fiyat, üreticilerimizin refahı için ne kadar önemliyse, ayçiçeği üretiminin istenilen düzeyde artması içinde o derece önemlidir. Artan maliyetler ve azalan verimle beraber çiftçilerimiz yeterli geliri elde edeceği fiyatın oluşmasını bekliyor. Geçtiğimiz günlerde Çukobirlik 2024/2025 kampanya dönemi için yağlık ayçiçeği alım fiyatını yüzde 24,4 oranında artırarak brüt kilo başına 15 lira 30 kuruş olarak açıkladı. Üreticilerimiz artan maliyetler karşısında bu fiyatı yeterli bulmuyor.

Başta Trakyabirlik olmak üzere, Karadenizbirlik, Tarım Kredi Kooperatifleri gibi alıcı kurumlar ayçiçeği alım fiyatını belirlerken artan girdi maliyetleri, enflasyon oranı ve üreticilerimizin kârını da göz önüne almalıdır.

Ülkemizde ayçiçeği üretimini artırmak ve halkın temel tüketim maddesinde ithalata bağımlılığı azaltmak için üretmeye istekli çiftçilerimiz var. Yeter ki çiftçilerimiz ürettiği ayçiçeğinden yeterli geliri elde edebilsin.

2022 yılında çiftçilerimiz üretti, ülkemiz için rekor üretimi gerçekleştirdi. Fazla üreten çiftçilerimiz, düşük fiyatla gerçekleştirilen ithal ürünler karşısında mağdur edilmemelidir. Son iki yıldır fiyatların gerilemesi ile ayçiçeğinde ekim alanları azaldı. Öte yandan iklim değişikliği ile aşırı sıcaklar da ayçiçeği üretiminin daha da artırılmasını engelliyor. İthalata ödenen milyarlarca liranın üreticilerimize aktarılmasıyla üretimimizi artırabilir, kendimize yeterli hale gelebiliriz.”

 “Ayçiçeği üreticilerimiz yeterli geliri elde edemezken, tüketicilerimiz ayçiçek yağını pahalı tüketiyor”

“Ayçiçeğinde geçtiğimiz iki yılda üretici fiyatları maliyet seviyesinde kaldı. Çiftçilerimiz yüksek girdi maliyetlerini karşılayarak üretimini devam ettirmekte zorlanırken, tüketicilerimiz ise uygun fiyatla yağ tüketemiyor. Yaptığımız üretici market fiyat çalışmalarında, yağ fiyatlarında son yıllarda önemli artışlar olduğunu görüyoruz. 2024 yılı Ocak ayında ayçiçek yağı litre fiyatı 58 lira iken Haziran ayında yüzde 15 oranında artarak, litre fiyatı 67 liraya yükseldi. 2024 yılı Haziran ayında son bir yılda yüzde 47 artış oldu.

Halkımızın en çok tükettiği yağ olan ayçiçek yağında görülen bu fiyat artışını kontrol edebilmek ve dışa bağımlılığımızı azaltmak için ayçiçeği üretimimizi artırmamız şarttır. Üretim olmadan tüketim olmaz.”

“Üretim planlaması yapılacak ürünler arasında ayçiçeği mutlaka olmalıdır”

“Üreticilerimiz yüksek girdi fiyatlarıyla üretimlerini devam ettiriyor. Haziran ayı itibarıyla girdi fiyatlarını incelediğimizde; Mazot fiyatları yıllık yüzde 78,5, gübre fiyatları yüzde 51, tarım ilacı fiyatları da yüzde 58 oranında arttı. Bu maliyet yükü altında üretim yapan çiftçilerimiz emeğinin karşılığını alması şarttır. Önümüzdeki üretim sezonunda bazı ürünlerde başlanacak olan üretim planlamasında ayçiçeği mutlaka olmalıdır. Üretimine izin verilecek il ve ilçelerde ayçiçeği üreticilerimize fiyat ve pazarlama garantisi verilmeli, destek miktarları planlama öncesinde açıklanmalıdır.

Ayçiçeğine verilen prim, gübre ve mazot destekleri de üreticilerimiz açısından büyük önem taşıyor. Desteklerin en az girdi enflasyonu oranında artırılması gerekiyor. Ülke içi üretimin korunması ve artırılması için ayçiçeği ve ürünlerinde gümrük vergi oranları yıl boyunca yüksek tutulmalıdır. Üreticilerimizin alın terinin karşılığını aldığı bir sezon olması en büyük temennimizdir.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Netaş ve ZTE heyeti ile bir araya geldi

Netaş ve ZTE üst yönetimi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ziyaret etti. Netaş Yönetim Kurulu Başkanı ve ZTE Corporation Avrupa ve Amerika Bölge Başkanı Aiguang Peng ve Netaş CEO’su Sinan Dumlu’nun da katıldığı ziyarette ZTE ve Netaş’ın Türkiye’deki bilgi ve iletişim teknolojileri alanındaki yatırımları ve gelecek planları görüşüldü.

Netaş ve ZTE’nin üst yönetim heyeti, ZTE ve Netaş’ın Türkiye’deki bilgi ve iletişim teknolojileri alanındaki yatırımları ve geleceğe yönelik planlarını görüşmek üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ziyaret etti. Ziyarete, Netaş Yönetim Kurulu Başkanı ve ZTE Corporation Avrupa ve Amerika Bölge Başkanı Aiguang Peng, Netaş CEO’su Sinan Dumlu, ZTE Türkiye Genel Müdürü Yong Jie ve Netaş Yönetim Kurulu Üyesi Mei Bowen katıldı. Görüşmede, Türkiye’nin bilgi ve iletişim teknolojilerindeki durumu, gelişim potansiyeli ve bu alandaki yenilikçi projeler hakkında karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin teknoloji ve iletişim altyapısının güçlendirilmesi adına yapılan çalışmaları yakından takip ettiklerini belirterek, Netaş ve ZTE’nin bu alandaki katkılarından ötürü memnuniyetini dile getirdi. Yılmaz, Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecinde uluslararası iş birliklerinin önemine vurgu yaparak, bu tür ziyaretlerin ve görüşmelerin teknoloji sektörüne olumlu yansımaları olacağını ifade etti.

Netaş Yönetim Kurulu Başkanı ve ZTE Corporation Avrupa ve Amerika Bölge Başkanı Aiguang Peng, Türkiye’nin stratejik konumunun önemine dikkat çekerek yerli sunucu başta olmak üzere Türkiye’de 2021 yılında başlayan yerlileştirme yatırımlarından bahsetti. Bugüne kadar telekom operatörleri, kamu ve özel sektörde binlerce Netaş bulut sunucunun kullanılmaya başlandığını ifade eden Peng, Netaş’ın yakın zamanda yeni bir üretim bandını devreye alarak yerel sunucu üretim kapasitesini artırmayı planladığını ve bir Türk markası olan Netaş Bulut Sunucusu’nu küresel bir marka haline getirmeyi planladıklarını anlattı.

Netaş CEO’su Sinan Dumlu ise Türkiye’nin dijitalleşme sürecine katkıda bulunmak amacıyla Netaş’ın ulusal ve uluslararası tecrübesini birleştirerek önemli projelere imza attıklarını söyledi. Dumlu, bu iş birliklerinin Türkiye’nin teknoloji alanındaki gücünü artıracağını ve global arenada daha güçlü bir konum elde etmesine yardımcı olacağını ifade etti.

Sürdürülebilirlik Alanındaki Yedi Startup “Otokoç Otomotiv Sustainability Innovation Challenge” DemoDay’de buluştu

Daha sürdürülebilir bir mobilite ekosistemi yaratmak için Otokoç Otomotiv ve Plug and Play iş birliğiyle oluşturulan “Sustainability Innovation Challenge programı kapsamında düzenlenen DemoDay’de Sürdürülebilirlik alanında yenilikçi çözümler geliştirmeye odaklanan 7 startup bir araya geldi.

Yolumuz Geleceğe vizyonuyla sürdürülebilirliği işinin odağına alarak çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim (ESG) çalışmalarını yerel ve küresel ölçekte yürüttüğü iş birlikleri ile büyütmeyi hedefleyen Otokoç Otomotiv, Sustainability Innovation Challenge programı kapsamında sürdürülebilirliğin tüm boyutlarında faaliyet gösteren 7 girişim ile DemoDay’de bir araya geldi.

Koç Holding, Koç Topluluğu şirketleri ve Türkiye’nin önde gelen bazı şirketlerinin İnovasyon ve Sürdürülebilirlik liderlerinin katıldığı DemoDay’de, Novocycle, Blueit, Apollo, Mobix, iCarbon, Turkishe ve Climateware girişimlerinin Otokoç Otomotiv’e özel hazırladıkları değer önerisi ve iş birliği modelleri sunuldu. Plug and Play iş birliği ile düzenlenen DemoDay’de Su Yönetimi, Karbon Yönetimi, Batarya İleri Dönüşüm Çözümleri, Enerji Yönetimi ve Fırsat Eşitliği gibi alanlara değinildi. Startup’lar, DemoDay’de yer almak için teknolojik yetkinlikleri, odak alanları ve Otokoç Otomotiv ile uyumları gibi önemli kriterler çerçevesinde değerlendirildi.

Hem yatırım hem de iş birliği odaklı değerlendirmelerin yanı sıra startup’ların sektör liderleriyle ve potansiyel yatırımcılarla bir araya gelmesine imkan sağlayan DemoDay’de ana konuşmacı olarak yer alan Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi Derneği Kurucusu Hakan Doğu, Sürdürülebilir Mobilite konusundaki gelecek trendlerinden bahsetti.

DemoDay’de yaptığı açılış konuşmasında insanı, toplumu, çevreyi ve dünyayı önemseyen bir şirket bakış açısıyla sürdürülebilirliği ana işleri olarak konumlandırdıklarını belirten Otokoç Otomotiv Lideri İnan Ekici konuyla ilgili görüşlerini şu sözlerle dile getirdi: “Diğer alanlarda olduğu gibi sürdürülebilirlik odağında startup’larla iş birliği gerçekleştirmeyi ve Demo çalışmaları yapmayı son derece önemsiyoruz. DemoDay’de sürdürülebilirlik sadece temamız olmakla sınırlı kalmadı, tüm etkinliğin uçtan uca sürdürülebilir olmasına özen gösterdik. Ekosistemde yer alan, sürdürülebilirliği ortak hedef olarak benimseyen birçok önemli paydaşla bir araya gelmek bizim için son derece değerli. Otokoç Otomotiv olarak sürdürülebilirlik odaklı çalışmalarımıza bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kararlılıkla devam edeceğiz.”

Bugünden atılacak adımlarla sürdürülebilir bir gelecek yaratma yaklaşımıyla başlatılan program, seçilen startup’ların Otokoç Otomotiv ile pilot uygulamalar ve iş birlikleri gerçekleştirerek yenilikçi çözümlerini gerçekleştirmelerini sağlayacak.

Başarılı startup’lar, Otokoç Otomotiv’in iş birimleriyle entegre edilerek gerçek test ortamlarında pilot uygulamalar gerçekleştirme fırsatı bulacak

Otokoç Otomotiv, bu program ile sürdürülebilirlik alanında çözümler geliştiren yerel ve küresel startup’lara kapılarını açıyor. DemoDay’de yaptıkları sunumlar ile başarılı olan startuplar, Otokoç Otomotiv ve Koç Topluluğu şirketleri ile doğrudan iş birliği gerçekleştirme, PoC yapma ve potansiyel yatırım fırsatlarına erişim elde etme şansına sahip olacak.

Sustainability Innovation Challenge, Otokoç Otomotiv’in sürdürülebilirlik alanındaki inovasyon potansiyelini daha da güçlendirecek ve startup ekosistemindeki güçlü mentor pozisyonuna destek olacak. Otokoç Otomotiv, bu inisiyatif ile birlikte dünya genelindeki mobilite hizmet sağlayıcıları arasında öncü bir konuma yükselmeyi hedefliyor.

Türk Demir-Çelik sektörü 2024 yılının ilk yarısında 2022 ve 2023 yıllarındaki kötü gidişi durdurdu

2022 ve 2023 yıllarında ihracatta 9 milyar dolarlık kan kaybı yaşayan Türk demir-çelik sektörü, Uzakdoğu ülkelerinin ihraç gemilerinin Süveyş Kanalı’ndan geçişlerde yaşadığı sorunlardan dolayı 2024 yılının ilk altı ayında ihracattaki performansını artırdı. 

Türkiye, 2024 yılının 6 aylık döneminde demir-çelik ihracatını yüzde 31’lik artışla 6,7 milyon tondan 8,8 milyon tona yükseltti. Demir-çelik sektörünün ihracat geliriyse 8 milyar 178 milyon dolardan 8 milyar 853 milyon dolara çıktı.

Yüksek enerji fiyatları ve Türkiye’deki yüksek enflasyon kaynaklı girdi maliyetlerindeki artış yüzünden 2022 yılı üçüncü çeyreğinden itibaren ihraç pazarlarındaki rekabetçiliklerini Uzakdoğu ülkelerine kaptırdıklarını dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, 1,5 yıllık süreçte Türkiye’nin demir-çelik ihracatında Avrupa’nın payının yüzde 45’ten yüzde 32’lere gerilediğini aktardı.

“Avrupa’daki pazarlarımızı 2022 ve 2023 yıllarında Çin, Güney Kore, Japonya ve Vietnam’a kaptırdık” diyen Ertan, “İsrail-Filistin savaşı sonrasında Süveyş Kanalındaki problemlerden dolayı Süveyş geçişleri 2024 yılı Ocak ayından itibaren hızla azalmaya başladı. Şu anda yüzde 10’lara düştü. Kuru yük ve konteyner gemilerinin geçişleri; 1650’lerden 150-160 bandına geriledi. Çin’den ve Uzakdoğu’dan Avrupa ve Akdeniz ülkelerine ortalama 30 gün olan seyir süresi 65-70 güne çıktı. Bir de navlun fiyatları tonaja göre konteynerlerde 2-3 misli, kuru yük gemilerinde 1 misli arttı. Böyle olunca biz rekabetçiliğimizi tekrar kazanmaya başladık. İlk 6 ayda bilhassa sıcak rulo saç ve yassı mamuller olmak üzere toplam çelik ihracatımız Türkiye genelinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 30’lar seviyesinde arttı” şeklinde konuştu.

Türkiye’de ekonomik şartlarda bir iyileşme yok

“Avrupa’da kaybettiğimiz bize ait olan pazarları bir nebze de olsa geri almaya başladık” tespitinde bulunan Ertan sözlerini şöyle sürdürdü; “Ancak bu süreçte Türkiye’de ekonomik şartlarda heniz istenilen bir düzeyde düzelme maalesef yok. Yüksek girdiler halen aynı yerde orada bir iyileşme yok. Üstelik son elektrik zammı olumsuzluğu da var. Diğer kalemlerde de girdi maliyetleri sürekli artıyor. “Sektörümüzün üzerine büyük yük bindiren yüksek enerji maliyetlerinin yanı sıra Avrupa Yeşil Mutabakatına uyum kapsamında ihracatçı firmaların yapmak durumunda oldukları yatırımlar da var. Kur artışının enflasyon artışı karşısında düşük kalması, döviz bozdurma zorunluluğunu da ilave edersek bunların tümü ihracatçılar açısından büyük engel teşkil ediyor. Diğer yandan dahilde işleme rejimi uygulamasında değişikliğe gidileceği hususu gündemde yer alıyor. Sektörümüzü rakiplerine karşı dezavantajlı konuma geçirmeyecek şekilde bir düzenleme yapılmasının elzem olduğunun altını çizmek isterim.”

İhracatta ürün deseni değişti Ege Bölgesi geride kaldı

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin 2024 yılı Ocak – Haziran döneminde ihracatının yüzde 8’lik azalmayla 1 milyar 286 milyon dolardan 1 milyar 181 milyon dolara gerilediğine değinen Ertan, “Ege Bölgesi’nin ihracat kalemleri profil ve inşaat çeliği ağırlıklı. Türkiye genelinde ise; bu artış özellikle inşaat çeliği, sıcak yassı rulo, soğuk yassı rulo, kaplamalı yassı mamuller ve borulardan kaynaklanıyor. Buradaki ivme de Türkiye genelini yukarı çekiyor. Biz de bu yassı mamuller ihracatı daha düşük seviyede olduğu için bizi aşağı çekiyor. Bir de Ege Bölgesi’nde inşaat çeliği ihracatı ağırlıklı olarak Yemen’e yapılıyor. Yemen’e yapılan inşaat çeliği ihracatı oradaki problemlerden dolayı geçtiğimiz yıla kıyasla azaldı. Bütün bunlar üst üste gelince bizim ihracatımız Türkiye geneline göre geride kaldı. Biz geçen sene daha yukarıdaydık niye geçen sene profil ihracatı çok daha fazla artmıştı. İhraç edilen ürün deseni değiştiği için Ege Bölgesi olarak Türkiye ortalamasının çok az da olsa gerisinde kalmış olduk. Ancak Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği olarak son 12 aylık ihracatımız yine 2,5 milyar dolar seviyelerinde seyrediyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Tchibo Espresso Milano Style ile her yudumda İtalyan Zarafeti

75 yıllık kahve uzmanlığıyla tüketicilerine gerçek kahve lezzetini sunan Tchibo, yeni ürün ailesi “Espresso Milano Style” ile İtalyan zarafetini damaklara getiriyor. Kadifemsi kreması ve zengin aromasıyla öne çıkan bu kahve, her yudumda eşsiz bir deneyim sunuyor.

Kahve uzmanı Tchibo, geniş kahve çeşitliliğini her damak zevkine ve hazırlama yöntemlerine uygun seçenekleriyle zenginleştirmeye devam ediyor. Tchibo’nun yeni kahvesi Espresso Milano Style, kadifemsi kreması ve zengin aromasını özenle seçilmiş çekirdeklerin yavaşça ve uzun süreli kavrularak harmanlanmasından alıyor. Espresso Milano Style, bitter çikolata notaları ve hafif meyvemsi karakteriyle Kuzey İtalyan lezzetini her yudumda hissettiriyor. Tchibo’nun yeni ürün ailesi, aromatik kahve lezzetiyle Espresso, Cappuccino ve Americano severlere ideal yoğunluğu sunarken İtalyan zarafetini keşfetmek isteyen ve kaliteli kahve deneyimi arayan herkese yeni bir soluk getiriyor.

Kahve severler Espresso Milano Style lezzetlerine en yakın Tchibo mağazasından, www.tchibo.com.tr’den ulaşabilir. Ayrıca Tchibo’nun dağıtım ağında yer alan ulusal ve yerel market kanalından ve farklı pazaryerlerinden temin edebilirler.

Tchibo ile aktif bir yaz

Yaz mevsiminin beraberinde getirdiği enerjiden ilham alan Tchibo, spor tutkunlarının her ihtiyacına yetişecek fonksiyonel ve yenilikçi ürünleriyle açık havada antrenman keyfini doyasıya yaşamanızı sağlıyor.

Her hafta yenilenen temalarıyla birbirinden fonksiyonel ve şık ürünleri bir araya getirerek müşterilerine farklı alternatifler sunan Tchibo; konfor, şıklık ve pratikliğin buluştuğu “Aktif Bir Yaz” temasıyla hem tarzınızı yansıtacağınız hem de antrenman keyfinizi en üst seviyeye çıkaracak ürünlerini sunuyor.

Maksimum konfor ve hareket özgürlüğü

DryActive Plus malzemesi sayesinde hava alan ve çabuk kuruyan fonksiyonel atlet ve spor tayt, aynı zamanda yumuşak malzemesi sayesinde egzersiz esnasında ihtiyaç duyulan optimum hareket özgürlüğünü sunuyor. Dikişsiz spor büstiyeri, cilt dostu ve formu korurken ideal desteği sağlayan bir tasarıma sahip. Sportif şıklık ve konforun buluştuğu fonksiyonel tişört ve spor şortu ise doğayı ve çevreyi koruyan sürdürülebilir tarım sonucu üretilen ürünler.

Antrenmanların vazgeçilmez ekipmanları

Kulaklık kablosu için özel alanı ve fermuarlı bölmeleriyle telefon ve anahtarlarınızı kolayca taşımanızı sağlayacak spor kemeri, açık havada yürüyüş, koşu veya bisiklete binmenin tadını çıkarırken en ideal yardımcınız olmaya aday. Taşıma askısıyla birlikte gelen yoga matı, kaymayan yüzeyiyle egzersiz esnasında sağlam bir zemin sağlıyor. Dekoratif dizaynıyla dikkat çeken spor çantası, farklı boyuttaki bölmeleri sayesinde tüm önemli eşyalarınızı elinizin altında tutacak. Serinletici spor havlusu, buharlaşarak soğutma özelliği ile ıslatılarak kolayca etkinleştirilebilen serinletme etkisine sahip. Buz akülü matara ise içeceklerinizi uzun süre soğuk tutarak sıcak yaz günlerinde aradığınız ferahlığı sağlayacak.

Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi, Mayıs 2024.. Tarımsal girdi fiyat endeksi (Tarım-GFE) yıllık %53,08 arttı, aylık %0,85 arttı
Tarım-GFE’de (2020=100), 2024 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre %0,85 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %15,58 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %53,08 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %41,12 artış gerçekleşti.
Ana gruplarda bir önceki aya göre, tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde %0,63 artış, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde %2,18 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre tarımda kullanılan mal ve hizmetler endeksinde %50,35 artış, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetler endeksinde %71,59 artış gerçekleşti.
Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup %133,84 ile veteriner harcamaları, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup %3,29 ile bina bakım masrafları oldu.

Motorlu Kara Taşıtları, Haziran 2024 Haziran ayında 198 bin 581 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı, Kayseri’de Haziran ayı itibariyle toplam taşıt sayısı 465 bin 538 oldu.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, spor, eğitim, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması, 2023 Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2023 yılında 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi …