Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri

“TÜRKSAT 6A UYDUSU DIŞA BAĞIMLILIĞIN AZALTILMASI YÖNÜNDE ÖNEMLİ BİR KİLOMETRE TAŞI OLACAK”

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin ilk yerli ve millî haberleşme uydusu Türksat 6A’nın 50 derece Doğu yörüngesindeki testlerinin başarıyla devam ettiğini bildirerek, “Türksat 6A uydumuz geçici yörüngesinde birçok teste tabi tutuluyor. Uydumuzun 8 farklı sistemdeki tüm testleri başarıyla sürüyor. Ekim ayı sonuna doğru uydumuzu 15 yıl görev yapacağı 42 derece Doğu yörüngesine göndermeyi planlıyoruz.” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin ilk yerli ve millî haberleşme uydusu Türksat 6A’nın uzay yolculuğunun başarıyla devam ettiğini bildirdi. Uydunun 50 derece Doğu test yörüngesine 20 Temmuz’da ulaştığını ve uydunun antenlerinin burada ilk kez açıldığını anımsatan Uraloğlu, tüm testlerin tamamlanmasının ardından uydunun asıl yörüngesine gönderileceğini açıkladı. Uydunun yörünge manevralarının yapılması amacıyla gerçekleştirilen 5 ateşleme sonrasında 35 bin 786 kilometrede sabitlendiğini ve testlerin bu uzaklıkta sürdürüldüğünü belirten Uraloğlu, şu anda uydunun bütün fonksiyonlarının normal olduğunun ve sürecin planlandığı şekilde ilerlediğinin altını çizdi.

8 Alanda Sistem Testleri Yapılıyor

Uraloğlu, Türkiye’nin ilk yerli ve millî haberleşme uydusu olan Türksat 6A’nın 50 derece Doğu yörüngesinde bir dizi teste tabi tutulduğunu kaydederek, “Türksat 6A uydumuzun göreve başlaması için geçici yörüngesinde 8 sistemde birçok test yapılıyor. Uydumuz üzerinde Güç Alt Sistemi Testleri, Uydu Yönetim Alt Sistemi Testleri, Yörünge Yönelim ve Kontrol Alt Sistemi Testleri, Kimyasal İtki Alt Sistemi Testleri, Elektrikli İtki Alt Sistemi Testleri, Isıl Kontrol Alt Sistemi Testleri, Telemetri, Telekomut ve Mesafe Ölçüm Alt Sistemi Testleri ile Faydalı Yük Alt Sistem Testleri uygulanacak. Şu anda bu 8 farklı sistemdeki tüm testleri başarıyla sürüyor. Bunların tamamlanmasının ardından, Ekim ayı sonuna doğru uydumuzu 42 derece Doğu yörüngesine göndereceğiz. Daha sonra ilk yerli ve millî ilk haberleşme uydumuz Türksat 6A’yı ülkemizin ve milletimizin hizmetine vereceğiz.” diye konuştu.

Türkiye İlk 11 Ülke Arasına Girdi

Türksat 6A ile Türkiye’nin haberleşme uydusu üreten 11 ülke arasına girdiğini vurgulayan Uraloğlu, “Haberleşme uyduları gibi kritik öneme sahip teknolojilerin dışa bağımlı olmadan üretilmesi millî güvenliğimiz açısından son derece önemli. Türksat 6A uydusu dışa bağımlılığın azaltılması yönünde önemli bir kilometre taşı olacak.” dedi. Uraloğlu, projede çalışan onlarca mühendis ve personel ile uydu – uzay sanayii için çok önemli insan kaynağı yetiştirildiğinin de altını çizdi.

“Yüzde 80’in Üzerinde Yerlilik Oranı Yakalandı”

TÜRKSAT 6A Projesi’nde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve TÜRKSAT’ın işletici Kurum olarak, TÜBİTAK UZAY’ın Proje Yönetici Kurum, ASELSAN, TUSAŞ ve CTECH firmalarının ise proje yürütücü kurum olarak yer aldığını anımsatan Uraloğlu, söz konusu firmalar sayesinde uydunun yüzde 80’nin üzerinde yerlilik oranıyla üretildiğini vurguladı. TÜBİTAK Uzay’ın bu kapsamda Uydu Yönetim Alt Sistemi’ni, Yörünge Yönelim Kontrol Alt Sistemi’ni, Güç Alt Sistemi’ni, Elektrikli İtki Alt Sistemi’ni, Arayüz Kontrol Birimleri’ni ve Haberleşme Görev Yükü’nü geliştirdiğini anlatan Uraloğlu, “ASELSAN, Türkiye Anteni’ni, Almaç, INET ve Faydalı Yük Arayüz Birimini gerçekleştirdi. CTECH, Telemetri/İşaret Sinyali Vericisinden Telekomut Alıcıya, Yönsüz Alıcı Anteninden Alıcı Test Bağdaştırıcısına kadar tüm Telemetri Telekomut ve Mesafe Ölçüm Alt sistemlerini geliştirdi. TUSAŞ ayrıca Pil Panelini de geliştirdi. Türksat 6A uydusunun üretim entegrasyon ve testleri de Türksat’ın katkıları ile TUSAŞ Kazan tesislerinde kurulan Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nde (USET) gerçekleştirildi.” dedi.

“84 Uydu Ekipmanı Yerli ve Millî Olarak Üretildi”

Uraloğlu, mevcut uyduların yedekliliğini sağlayacak Türksat 6A’nın Türkiye’nin uydu kapasitesini de önemli ölçüde artıracağını kaydederek, Türksat 6A’nın 15 yıl hizmet vereceğini söyledi. Uydunun 8.4 kilovat güce sahip olduğunu belirten Uraloğlu, “Uydumuz bir yer sabit haberleşme uydusu olarak, TV yayıncılığı başta olmak üzere, haberleşme hizmetleri ve geniş bir kapsama alanında ülkemizin uydu haberleşme ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Ayrıca mevcut uyduların hizmet vermediği Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya da kapsama alanına girecek. Türksat, 6 aktif haberleşme uydusu ile dünyanın önde gelen uydu operatörleri arasında yerini sağlamlaştıracak. Ana paydaşların yanı sıra alt yükleniciler ile birlikte ülkemizde bir uydu üretim ekosisteminin kurulmasını sağlayan Türksat 6A sayesinde artık uluslararası alanda rekabet edebilecek tam tamına 84 adet yerli ve millî uydu ekipmanı üretildi. Artık uzay deneyimi elde eden bu ekipmanlarımız ve alt sistemlerimizi ihraç edebileceğiz.” diye konuştu.

Depremin neden olacağı riskleri azaltmak için güçlü iş birlikleri oluşturmalıyız

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin 25. yıl dönümünde açıklamada bulunan Türkiye Hazır Beton Birliği Başkanı Yavuz Işık, 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin asla unutulmadığını veya önemini yitirmediğini ancak hızlı harekete geçememe, görev ve sorumlulukları net olarak belirleyememe, güçlü iş birlikleri oluşturamama gibi yönetsel sorunlar yaşandığına dikkat çekerek “Kahramanmaraş Depremleri sonrasında sadece riskli yapıların değil, üretimden tasarıma, uygulamadan denetime kadar tüm süreçlerdeki iş yapış şeklinin ve zihniyetin dönüşmesi gerektiğini gördük. Bu konuda gerekli politikaların ve eylem planlarının oluşturulmasını destekliyor ve tüm paydaşları göreve çağırıyoruz.” dedi.

Türkiye’de standartlara uygun beton üretilmesi ve inşaatlarda doğru beton uygulamalarının sağlanması için 1988 yılından bu yana çalışan Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), 17 Ağustos 1999’da yaşanan deprem felaketinin 25. yıl dönümünde bir kez daha bu acı gerçeği hatırlattı. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrası yürütülen çalışmalara değinen Türkiye Hazır Beton Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, her ne kadar yılda en az bir kez kendini hatırlatsa da birçok kamu kurumu ve STK için deprem konusu asla unutulmamış veya önemini yitirmemiştir. Belki de sorun, unutmaktan ya da göz ardı etmekten ziyade; hızlı harekete geçememe, görev ve sorumlulukları net olarak belirleyememe, güçlü iş birlikleri oluşturamama gibi daha çok yönetsel tarafta yaşanmaktadır. 25 yılda birçok adım atıldı ancak hepimiz biliyoruz ki bunlar hâlen yeterli düzeye ulaşmamıştır.” dedi.

Türkiye Hazır Beton Birliğinin (THBB) kurulduğu 1988 yılından bu yana ülkemizin depreme dirençli yapılaşması için elinden gelen desteği verdiğine dikkat çeken Yavuz Işık, “1995 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile isminde “Türkiye” ibaresini kullanma onuru verilen Birliğimiz, sadece hazır beton sektörüne değil; ülkemize hizmet etme misyonuna sahiptir.” dedi.

2001 ve 2008 yıllarında birçok değerli akademisyenin katkısıyla “Betonda Kalite Deklarasyonları”nı, 2023 yılında ise 45 değerli akademisyenin katkısıyla “Hazır Beton ve Depreme Dirençli Yapılar İçin Akademik Değerlendirme”yi yayımladıklarını vurgulayan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Özellikle doğru beton uygulamalarını öne çıkararak inşaatlarda yapılan hataların altını çizen bu raporlar bir nevi uyarı niteliği taşımaktadır. Geçen bu süre içinde hazır betonun kalitesinde çok büyük ilerlemeler katedilmiştir. Hazır beton günümüzde en çok ve sıkı şekilde denetlenen son derece güvenilir bir yapı malzemesidir.” diye konuştu.

THBB’nin üzerine düşen görevi her zaman yerine getirdiğine dikkat çeken THBB Başkanı Yavuz Işık, yaptıkları çalışmaları şöyle açıkladı: “Hazır betonun standartlara uygun bir şekilde kaliteli üretilmesinin tek başına yeterli olmayacağını; özellikle uygulamanın da doğru yapılması gerektiğini bildiğimiz için Malatya, Tekirdağ, Antalya, Samsun, Edirne, İstanbul, Gaziantep, Van, Kahramanmaraş başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında değerli akademisyenlerin katkısıyla “Beton Teknolojileri ve Doğru Beton Uygulamaları Seminerleri” düzenledik. Bu sayede, binlerce mühendis, mimar ve inşaat sektörü çalışanına ulaşabildik.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsüyle yaptığımız protokol çerçevesinde Gezici Deprem Simülasyon Eğitim Tırı ile 30 ilde eğitim verdik.

Beton ve beton bileşenleri için gerekli test ve analizlerin en iyi şekilde yapılması için sadece ülkemize değil, yurt dışına da hizmet veren Yapı Malzemeleri Laboratuvarını kurduk. Bu laboratuvarda ülkemizin birçok mega projesine hizmet verdik ve vermeye devam ediyoruz.

Riskli yapıların hızlı ve güvenilir bir şekilde tespit edilmesi için T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı İstanbul Kalkınma Ajansının desteğiyle bölgesinde önemli bir AR-GE laboratuvarı hâline gelen THBB Yapı Malzemeleri Laboratuvarını 2019 yılında Deprem Performans Testlerini en üst seviyede yapabilecek konuma getirdik.

Her yıl onlarca sektör çalışanına “Depreme Dayanıklı Yapılarda Beton ve Betonarme Deneyleri” eğitimi vermeye devam etmekteyiz.

25 yılda üyelerimiz başta olmak üzere sektörümüze kalite konusunda öncülük yapmaya devam ettik. Üyelik koşulu olarak Kalite Güvence Sistemi (KGS) Uygunluk Belgesi alınmasını zorunluluk kıldık. Tüm tesislerine bu belgeyi alamayan firmaları üyeliğe kabul etmeyip, mevcut belgesi iptal olan firmaları üyeliğimizden çıkardık.”

Beton üreticilerini standartlara uygun üretim yapmak üzere THBB Kalite Güvence Sistemi’ne davet ediyoruz

36 yıldır ülkemizin sağlam yapılar üzerinde gelişmesini ve büyümesini sağlamak için yoğun çaba sarf ettiklerinin altını çizen THBB Başkanı Yavuz Işık, “1995 yılında ülkemizde hazır beton üretimine yönelik herhangi bir denetim mekanizması yokken THBB üyeliğinin birinci şartı KGS Belgesi almaktı. Başka bir sektörde benzeri olmayan bu uygulama ile THBB, üyelerinin standartlara uygun üretim yapmasına liderlik ederken bir yandan da tüm sektörün bu yöne evrilmesini sağlamıştır. Daha sonra yürürlüğe giren G İşareti Yönetmeliği ile bu süreç tüm sektöre yayılmıştır. THBB olarak bütün hazır beton üreticilerini standartlara uygun üretim yapmak üzere KGS Sistemi’ne davet ediyoruz.” dedi.

Tüm paydaşları göreve çağırıyoruz

THBB olarak; Erzincan’ı, Gölcük’ü, Van’ı, Elazığ’ı, İzmir’i, Kahramanmaraş’ı, Hatay’ı hiç unutmadık ama daha da önemlisi topraklarının ve nüfusunun yaklaşık %70’inin deprem riski taşıdığı ülkemizde öngörülemeyen bir tarihte ve bir yerde yeniden depremler olabileceğinin de farkındayız. Bu nedenle Birlik olarak sorumluluk taşıyan tüm kurumlarla iş birliği yaparak daha etkili işler yapmamız gerektiğinin bilincindeyiz.”

THBB olarak olarak uzun yıllardır riskli yapı stokunun dönüştürülmesini sürekli gündeme getirdiklerini belirten THBB Başkanı Yavuz Işık, “Kahramanmaraş Depremleri sonrasında sadece riskli yapıların değil, üretimden tasarıma, uygulamadan denetime kadar tüm süreçlerdeki iş yapış şeklinin ve zihniyetin dönüşmesi gerektiğini gördük. Bu konuda gerekli politikaların ve eylem planlarının oluşturulmasını destekliyor ve tüm paydaşları göreve çağırıyoruz.” dedi.

ZF, Bağlantılı Ticari Araçlar için Akıllı Yazılım Çözümlerini Tanıttı

Dünyanın en büyük otomotiv tedarikçilerinden ZF Friedrichshafen AG, daha akıllı, daha bağlantılı ve daha verimli ticari araç teknolojilerinin geliştirilmesinde yazılımın gücünü harekete geçiriyor. ZF’nin akıllı yazılım çözümleri şasi teknolojileriyle entegre edilerek araç performansı ve güvenliği artırılıyor, böylece daha güvenli ve konforlu yolculuk imkanı sağlanıyor. Otomotiv teknolojileri dijital entegrasyona doğru yöneldikçe, akıllı ve bağlantılı teknolojilerin öncüsü olarak yerini daha da pekiştiren ZF, toplam sahip olma maliyetini (TCO) düşürebilecek akıllı sistemlerin üretimini hızlı ve uygun maliyetli bir şekilde gerçekleştirmek için grup bünyesindeki yazılım uzmanlığından yararlanıyor.

Frenleme ve e-Drive Sinerji Programı

Aracın yavaşlamasıyla ortaya çıkan enerjinin araç üzerindeki bataryaların şarj edilmesinde değerlendirilmesi, elektrikli araçların menzilini efektif bir şekilde uzatılmasına ya da gerekli bataryaların boyutunun azaltılmasına yardımcı oluyor. ZF’nin Frenleme ve e-Drive Sinerji Programı, tam denge kontrolü altında geri kazanımı optimize etmek için elektrikli aktarma organlarını ve frenleme işlevlerini mevcut standartların da ötesinde optimize ederek verimliliği, güvenliği ve konforu artırırken toplam sahip olma maliyetini (TCO) azaltıyor.

Sistem, ZF’nin yeni nesil AxTrax 2 dual ve CeTrax 2 dual elektrikli aktarım çözümlerini, mBSP XBS gelişmiş fren sistemi ile birleştirerek, hızlanma ve frenlemeyi kontrol etmede elektrikli tahrik ürünlerinin becerilerini kullanıyor. Bunu yaparken sistem, yerleşik bataryaları sürüş esnasında yeniden şarj etmek için enerji geri kazanımını en üst düzeye çıkararak aracın menzilini etkin bir şekilde uzatıyor. Sistem ‘tek pedalla sürüş’ işlevselliği de sağlayarak özellikle arazi veya şehir içi sürüş gibi düşük hızlı manevralarda sürüş konforunu artırıyor. Ayrıca çekiş kontrol işlevini de optimize eden sistem, lastik aşınmasını azaltarak ve kaygan zeminde araç performansını ve dengesini artırarak gelişmiş kalkış yetenekleri sunuyor.

Yazılımsal Fren Direnci

ZF, elektrikli araçlar için donanımsal fren dirençlerinin yerini alacak bir yazılım çözümü geliştirdi. Bu yeni yazılım işlevi, belirli şarj koşullarda bataryanın enerjisini akıllı bir şekilde sınırlıyor. Konum verilerini kullanarak rejeneratif frenleme ile geri kazanılan enerjiyi sürüşün başında tahmin ederek bataryanın şarj esnasında daha verimli kullanılmasını sağlıyor. Sistem diğer tüm alanlarda batarya prize takıldığında tamamen şarj olmasına olanak tanıyor.

Ağır ve pahalı fren dirençlerine gerek bırakmayan bu yenilik sayesinde, enerji verimliliği en üst düzeye çıkarılırken tüm enerjinin sürüş için kullanılabilir hale gelmesi de sağlanıyor. Araç ağırlığının yaklaşık olarak 150 kg azaltılmasını sağlayan bu çözüm, şasi üzerindeki kullanılabilir hacmi de artırıyor. Sistem, sunucu-bulut tabanlı akıllı bir işlevin verimliliği ve sürdürülebilirliği artırırken maliyet ve ağırlıktan nasıl tasarruf sağlayabileceğini de ortaya koyuyor.

EGİAD Liderler Yetiştiriyor

EGİAD üyelerinin, yeni fikir ve projeler üretebilecek ‘lider’ özellikli yöneticiler olarak donanımlarının arttırılması amacıyla hareket eden Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), “Liderlik Akademisi Programı” düzenleyerek genç yöneticilerin donanımlarını arttırma hedefiyle önemli bir çalışmayı daha hayata geçirdi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (DESEM) iş birliğinde yürütülecek olan ve üst düzey yönetici ve şirket sahiplerine yönelik, yeni nesil hibrit bir Mikro MBA Programı olarak da tasarlanan program, iş dünyasında ilgi ve heyecan uyandırdı.

Şirketlerin yeni nesil yöneticilerinin uygulayabilecekleri stratejiler, krizlerle başa çıkabilme becerisi, insan yönetimi ve işletmenin kurumsallaşması konularında daha donanımlı olabilmeleri için yeni bir çalışma başlatan Ege Genç İş İnsanları Derneği, bu proje sayesinde yeni nesil bilinçli yönetici ve genç lider anlayışını gündeme getirdi.

Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (DESEM) iş birliğinde başlatılan akademi eğitimi çeşitli öğretim üyelerinin katılımı ile 15 Ağustos – 17 Ekim aralığında 50 saat sürecek. 20’ye yakın iş insanının katıldığı etkinlikte dersler 4 saat online teorik ve 2 saat yüz yüze pratik/vaka analizi şeklinde gerçekleşecek.

Akademisyenlerin ve konusunda başarılı profesyonellerin katıldığı eğitim programında; Yönetim ve Organizasyon, Stratejik Yönetim, Kurumsal Sosyal Sorumluluk ve Etik, Kurumsal Finans, Yöneticiler için Ekonomi, İşletme Hukuku, Stratejik Pazarlama, Yönetsel Karar Verme başlıkları işlenecek.

Etkinliğin açılışında konuşan EGİAD Yönetim Kurulu Üyesi Arda Ürper, gerçekleştirdikleri eğitim sayesinde şirketlerin verimliliklerinde ciddi artışlar sağlanabileceğini vurgulayarak, “EGİAD Liderlik Akademisi projesi kapsamında, EGİAD üyesi şirketlerin ve aile işletmelerinin eğitimlerini tamamlamış ve iş hayatına atılmış yeni nesil üyelerinin iş hayatına ilişkin uygulamalı ve teorik bilgilerinin artırılması ile liderlik özelliklerinin geliştirilmesi hedeflenmekte. Ayrıca EGİAD içerisindeki farklı kuşaklardaki üyelerin bilgi ve tecrübelerin aktarılması ve paylaşılması projenin ikinci aşamasını oluşturacaktır” dedi. Liderlik Akademisi ile günümüz iş dünyasındaki başarılı yöneticilerin iş hayatındaki etkinliklerinin ve donanımlarının arttırılmasını hedeflediklerini belirten EGİAD Yönetim Kurulu Üyesi Arda Ürper, “Günümüz iş dünyasında “Etkili Liderlik”, şirketlerin başarısının ardındaki en kritik unsurlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Liderlik, artık yalnızca bir şirketin yönetiminde olmakla sınırlı değil. Vizyon oluşturmak, ilham vermek, stratejik kararlar almak ve ekibin potansiyelini en üst düzeye çıkarmak gibi çok boyutlu yetkinliklere ihtiyaç duyuluyor. İyi bir lider, şirketinin veya kurumunun rotasını belirleyen, çalışanları motive eden ve değişen iş dünyasında rehberlik eden kişi olarak tanımlanıyor. EGİAD olarak, üyelerimizin ve temsil ettikleri şirketlerin gelişimini sağlamak amacıyla çok sayıda ve farklı nitelikte faaliyetler düzenlemekteyiz. Bunun yanında şehrimizin ve ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasına yönelik çalışmalarımıza da yoğun bir şekilde devam etmekteyiz. Üyelerimizin değerli destekleri ile gerçekleştirmekte olduğumuz tüm bu çalışmalarda, derneğimiz vasıtasıyla yarattığımız değer ve etki hakkında, paydaşlarımızdan çok sayıda olumlu geri bildirim almaktayız. Bu olumlu sonuçlar, üyelerimiz arasından çıkan “Liderler” sayesinde gerçekleşiyor. Liderlik tanımının bu şekilde değiştiği, temsil ettiğimiz şirketlerimizin ve de derneğimizin; bu yeni tanıma uygun ‘Yeni Liderlere’ ihtiyaç duyduğu günümüzde, ‘EGİAD Liderlik Akademisi Programı’ bizlere bu anlamda ufuk açacaktır.” dedi.

Liderlik Akademisi Programı’nda iş birliği ile değerli katkılar sunan Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (DESEM) Müdürü Prof. Dr. Engin Deniz Eriş ise, 26. Senesine giriş yapan DESEM’in tanıtımını yaparak konuşmasına başladı. Ege Bölgesi’nin ilk Türkiye’nin ise 7. Sürekli Eğitim Merkezi olan DESEM’in mesleki ve şirketlerin beklentilerine göre özel eğitimler verdiğine dikkat çekerek, “DESEM Executive Mikro MBA, değişen küresel gerçekler bağlamında gerekli olan işletme becerilerini işletme sahipleri ve beyaz yakalı üst düzey yöneticilere, sahiplerine kazandırmayı amaçlayan 50 saatlik hibrit bir sertifikalı MBA programıdır” dedi.

Yapı İzin İstatistikleri, II. Çeyrek: Nisan-Haziran, 2024 Yapı ruhsatı verilen binaların yüzölçümü %30,9 azaldı, Kayseri’de yapı ruhsatı verilen yapıların daire sayısı 2 bin 259 oldu
Bir önceki yılın aynı çeyreğine göre, 2024 yılı II. çeyreğinde belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen bina sayısı %22,7, daire sayısı %28,9 ve yüzölçüm %30,9 azaldı.
Toplam yüzölçümün %53,8’i konut alanı olarak gerçekleşti
Belediyeler tarafından 2024 yılı II. çeyreğinde yapı ruhsatı verilen binaların toplam yüzölçümü 27,1 milyon m² iken; bunun 14,6 milyon m²’si konut, 6,9 milyon m²’si konut dışı ve 5,6 milyon m²’si ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.
En yüksek yüzölçüm payı %66,6 ile iki ve daha fazla daireli binaların oldu

BYD’nin Fortune Global 500’deki Hızlı Yükselişi Devam Ediyor 

Dünyanın lider elektrikli araç üreticisi BYD, iş dünyası tarafından yakından takip edilen ve her yıl yayınlanan Fortune Global 500 listesinde hızlı bir yükselişe daha imza attı. Global şirketlerin değerlendirildiği prestijli listede geçtiğimiz yıl 212. sırada yer alan BYD, bu yıl 143. sıraya yükseldi.

Dünya çapındaki şirketlerin büyüklüğünü ve küresel ekonomideki konumlarını göstermek amacıyla hazırlanan Fortune Global 500’de 69 sıra birden yükselen BYD, 2023 yılındaki etkileyici performansını taçlandırmış oldu.

2023 yılında 3 milyondan fazla elektrikli ve plug-in hibrit araç satışı gerçekleştiren BYD, yıllık gelirini bir önceki yıla göre yüzde 42 artırarak 602.3 milyar puana yükseltti. 2023 yılı satış adediyle yeni bir rekora imza atan marka, global çapta en çok satış yapan ilk 10 marka arasında yer aldı.

BYD’nin etkileyici performansı, 2024’ün ilk 7 ayında da devam etti. Ocak-Temmuz döneminde 1.9 milyon adetten fazla satışa ulaşan BYD, yılın ilk yarısında en çok tercih edilen ilk 10 markadan birisi oldu.

6 kıtada 70’den fazla ülkede faaliyet gösteren BYD, küresel çapta yatırımlarına devam ediyor. Son dönemde Brezilya, Macaristan ve Özbekistan ile birlikte Türkiye’de de yatırım kararı açıklayan marka global pazarlarda büyümeye, ürün gamını arttırmaya ve otomotiv endüstrisinin dönüşümüne katkı sağlamaya devam ediyor.

Ar-Ge yatırımları yüzde 97 arttı

BYD’nin Fortune Global 500’deki yükselişi, aynı zamanda şirketin teknolojik inovasyona olan inancının da altını çizdi. 2023 yılında Ar-Ge yatırımı 40 milyar puana yaklaşarak bir önceki yıla göre yüzde 97’lik kayda değer bir artış gösterdi ve kümülatif Ar-Ge yatırımı 140 milyar puana çıktı. Şu an itibariyle BYD’nin dünya çapında 48 binin üzerinde patent başvurusu bulunuyor ve bunların 30 binden fazlasının patenti alındı. BYD, 100 binin üzerinde Ar-Ge çalışanı ile elektrifikasyon konusunda otomotiv sektörünün ilerlemesinde öncü rol oynamaya devam ediyor.

Ücretli Çalışan İstatistikleri, Haziran 2024  Ücretli çalışan sayısı yıllık %3,4 arttı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2024 Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %3,4 arttı. Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 15 milyon 82 bin 853 kişi iken, 2024 yılı Haziran ayında 15 milyon 601 bin 552 kişi oldu.
Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2024 Haziran ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe %0,1 arttı, inşaat sektöründe %8,8 arttı ve ticaret-hizmet sektöründe %4,4 arttı.
Ücretli çalışan sayısı aylık %0,4 azaldı
Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı 2024 Haziran ayında bir önceki aya göre %0,4 azaldı.
Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; 2024 Haziran ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe %0,8 azaldı, inşaat sektöründe %0,4 azaldı ve ticaret-hizmet sektöründe %0,1 azaldı.

Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) yıllık %41,07 arttı, aylık %1,74 azaldı
Tarım-ÜFE’de (2020=100), 2024 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre %1,74 azalış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %19,79 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %41,07 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %59,61 artış gerçekleşti.
Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %1,64 azalış, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde %5,55 azalış ve balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde %0,72 azalış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde %8,78 azalış, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde %6,57 artış ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde %0,12 azalış gerçekleşti.
Yıllık değişimin en yüksek olduğu alt grup %157,48 artış ile yağlı meyveler, aylık değişimin en yüksek olduğu alt grup %16,48 azalış ile sebze ve kavun-karpuz, kök ve yumrular oldu.

Kuru incirde ilk gemi 25 Eylül’de hareket edecek 

Türkiye’nin üretim ve ihracatında dünya lideri olduğu kuru incirde ihraç pazarlarında Avrupa Birliği’nin payı düşerken, Amerika kıtasının ve Uzakdoğu ülkelerinin payı artıyor. 

Kuru incir ihracatımızda Avrupa Birliği’nin payı geçtiğimiz 10 yıllık süreçte yüzde 52’den yüzde 39’a gerilerken, Amerika kıtasının payı yüzde 17’den yüzde 28’e yükseldi. Aynı dönemde kuru incir ihracatımızda Uzakdoğu ülkelerinin payı yüzde 12’den yüzde 15’e yükseldi. 

Ege İhracatçı Birlikleri’nde düzenlenen Danışma Niteliğinde Genel Kurul Toplantısında konuşan Ege İhracatçı Birlikleri Sürdürülebilirlik ve Organik Ürünler Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Türk ihracatçılarının yaptığı tanıtım çalışmalarıyla Türk kuru incirinin AB pazarına bağımlılığını düşürdüklerini, bu başarıda TURQUALITY ve URGE projeleri, fuarlar ve sektörel ticaret heyeti organizasyonlarının payının büyük olduğunu söyledi.  

Kuru incirin uzak pazarlardaki ihracat gelişimini rakamlarla veren Işık, “Hindistan’a ihracatımız 2014 yılında 11 ton iken 2023 yılı sonunda 341 tona yükseldi. Aynı dönemlerde kuru incir ihracatımız Kanada’ya 701 tondan 2 bin 476 tona, Güney Kore’ye 286 tondan 828 tona, Çin’de 2 bin 70 tondan 4 bin 946 tona, ABD’de 7 bin 817 tondan 14 bin 458 tona çıktı. Bu artışların sürmesi için TURQUALITY ve URGE projelerimizi sürdüreceğiz. Fuarlar, sektörel ticaret heyetleri ve alım heyetlerimizi artıracağız” diye konuştu. 

Estasyon ve Sharz.net Şarj İstasyonlarında Stratejik İş Birliğine İmza Attı

Sektörün önde gelen iki hizmet sağlayıcısı Estasyon ve Sharz.net, şarj ağlarının ortak kullanıma açılması üzerine stratejik bir iş birliğine imza attı. Avrupa Birliği Ülkeleri’nde de sıkça görülen “ortak kullanımlı şarj istasyonları” projelerine bir örnek olan bu anlaşma, ülkemiz elektrikli araç şarj hizmetleri sektörü adına stratejik bir önem taşımaktadır.

Anlaşma ile elektrikli araç kullanıcıları, iki firmanın toplam 275 istasyon noktası ve 475 soketten oluşan geniş şarj ağından ister Estasyon’un ister Sharz.net’in mobil uygulamalarını kullanarak faydalanabilecekler. Şarj işlemi hangi hizmet sağlayıcının istasyonunda gerçekleştiriliyor ise o firmanın mevcut soket tarifesi işlem için geçerli olacaktır. Yanı sıra, kullanıcılar çağrı merkezi hizmetlerine kullandıkları mobil uygulamalarında belirtilen iletişim numaralarını tuşlayarak erişebilecekler.

Bu yeni anlaşma ile iş birlikleri güçlenen Estasyon ve Sharz.net, Türkiye’nin e-mobilite dönüşümüne değerli katkılar sağlamaya ve elektrikli araç kullanıcılarının yaşamlarını kolaylaştırmaya devam edecekler.

ALTAY TANKI’NI YERLİ VAGONLAR TAŞIYACAK

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin  ihtiyaçlarını gidermek amacıyla yerli ve milli imkanlarla tasarlanan ve stratejik bir proje olan UAIS Tipi Askeri Araç Taşıma Vagonu Projesi hakkında açıklamalarda bulunarak, “Projedeki önceliğimiz ekonomik ya da çok yönlü kullanıma sahip bir araç üretmekten ziyade milli güvenlik esasları çerçevesinde TSK’nın yürüteceği operasyonların sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilmesi amacıyla askeri araçların, öncelikle de ALTAY tankının taşınmasına yönelik bir vagon tasarladık.” dedi. Vagonun ön tasarım çalışmalarında Uluslararası Karşılıklı İşletilebilirlik bileşenleri olan TSI düzenlemelerinin de dikkate alınarak konsept tasarımın tamamlandığını anımsatan Bakan Uraloğlu, UAIS tipi Askeri Araç Taşıma Vagonunun yurtdışı NATO görevlerinde de kullanılabileceğinin altını çizerek, son testlerin de tamamlanmasının ardından vagonları 2025 yılında teslim etmeyi hedeflediklerini bildirdi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ihtiyaçlarını gidermek amacıyla tasarlanan ve stratejik bir proje olan UAIS Tipi Askeri Araç Taşıma Vagonu Projesi’nde gelinen son noktaya dair açıklamalarda bulundu. Bakan Uraloğlu, “Projedeki önceliğimiz ekonomik ya da çok yönlü kullanıma sahip bir araç üretmekten ziyade milli güvenlik esasları çerçevesinde TSK’nın yürüteceği operasyonların sağlıklı bir şekilde gerçekleştirebilmesi amacıyla askeri araçların, öncelikle de ALTAY tankının taşınmasına yönelik bir vagon tasarladık.” dedi.

“UAIS tipi Askeri Araç Taşıma Vagonu Yurtdışı NATO Görevlerinde Kullanılabilecek”

TSK’nın talepleri kapsamında UAIS tipi Askeri Araç Taşıma Vagonu ile Altay Tankı versiyon-1 ve versiyon-2 başta olmak üzere taşınması planlanan en yüksek dara ve en geniş gabari ölçülerine sahip olan M60T, Korkut, Samur ve Kirpi araçlarının da demiryolunda taşınması için ağırlık ve ölçüleri dikkate alınarak konsept tasarım çalışmalarının gerçekleştirildiğini belirten Bakan Uraloğlu, “Ayrıca vagonun askeri araç taşıma dönemleri haricinde kullanılabilmesi amacıyla TCDD Taşımacılık’ın konteyner taşımacılığında kullanabilmesi için konsept tasarımı bu talebi de karşılayabilecek şekilde tamamladık.” diye konuştu. Uraloğlu, bu sayede UAIS tipi Askeri Araç Taşıma Vagonu ile 40 ve 45’lik konteyner taşıma senaryosunun gerçekleştirilmesinin de teknik olarak mümkün olduğunun altını çizdi. Bakan Uraloğlu, vagonun ön tasarım çalışmalarında Uluslararası Karşılıklı İşletilebilirlik bileşenleri olan TSI düzenlemelerinin de dikkate alınarak konsept tasarımın tamamlandığını anımsatarak, “UAIS tipi Askeri Araç Taşıma Vagonu yurtdışı NATO görevlerinde kullanılabilecek.” dedi.

TÜRASAŞ’ın Askeri Araç Taşıma Vagonu TSK Envanterindeki 104 Araçtan 78’ini Taşıyacak

Çalışmalar sonucunda darası 24,5 ton seviyesine kadar düşürülen UAIS tipi Askeri Araç Taşıma Vagonu ile Türk Silahlı Kuvvetleri envanterinde bulunan 104 adet askeri araçtan 78’inin taşınabilmesinin mümkün hale getirildiğini belirten Uraloğlu, “Tasarım-analiz çalışmaları sonucunda tamamen TÜRASAŞ imkanlarıyla TSI standartlarına uygun şekilde tasarlanan askeri araç taşıma vagonunun prototip imalat çalışmaları Sivas Bölge Müdürlüğünde yoğun çalışmalar neticesinde tamamlanarak, prototip vagon Kasım 2023 tarihinde tüm proje paydaşlarının katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda sergilenmişti. Vagonumuzun kaynaklı imalat aşaması ve TSI sertifikasyon çalışmaları kapsamında statik testleri ile tank yükleme testleri de başarıyla tamamlandı.” diye konuştu. Uraloğlu, prototip imalat süreci devam eden vagonun fren montajının da tamamlanmasından sonra dinamik testlerinin ilgili standartlar kapsamında gerçekleştirilmesi için çalışmalara başlanacağını bildirerek, “Son testlerin tamamlanmasının ardından 2025 yılında teslim etmeyi hedefliyoruz.” dedi.

“Türk Silahlı Kuvvetlerinin İhtiyacı Olan Stratejik ve Kritik Öneme Sahip Vagon Projesini Tamamen Yerli ve Milli İmkânlarımızla Tamamlayacağız”

Bakan Uraloğlu, “Statik, dinamik testlerin ve sonrasında TSI sertifikasyon sürecinin tamamlanmasıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı olan stratejik ve kritik öneme sahip bir vagon projesini tamamen yerli ve milli imkânlarımızla tamamlamış olacağız. Bu sayede ülkemiz kaynakları etkili şekilde kullanılarak korunmuş olacak ve söz konusu vagonun yurtdışından ithal edilmesi engellenmiş olacağız.” dedi. Uraloğlu, projenin uluslararası karşılıklı işletilebilirlik bileşenlerine uygun olarak tamamlanmasıyla UAIS tipi Askeri Araç Taşıma Vagonu’nun yurtdışına ihraç edilebilmesinin mümkün olacağını vurgulayarak bu sayede önemli bir ihraç kalemi sağlanmış olacağının altını çizdi.

Orman yangınlarını önlemek daha fazla dikkat ve işbirliği ile mümkün
Havaların ısınmasıyla birlikte ülkemiz, komşu Yunanistan ve Akdeniz havzasının farklı yerlerinden yıkıcı etkili yangın haberleri gelmeye devam ediyor. Türkiye’nin doğal hayatının korunması için 50 yıldır birçok projeye imza atan WWF-Türkiye, orman yangınlarının yüzde 90’ının insan faktörü kaynaklı olduğunu vurgulayarak gezegenin akciğerleri ormanları korumak için herkesi birlikte hareket etmeye çağırıyor.
İklim krizi ve biyoçeşitlilik kaybı gibi ciddi sorunlarla yüzleşmekte olduğumuz şu günlerde, ormanlarımız çeşitli tehditlerle karşı karşıya. Bu tehditlerin en büyüklerinden biri de orman yangınları. İklim değişikliğinin de etkisiyle şiddeti ve etkisi artan orman yangınları özellikle Akdeniz ülkelerini olumsuz etkiliyor. Orman Genel Müdürlüğü’nün 1937 yılından itibaren 2023 yılı dahil 87 yıllık verilerine göre yılda 1408 yangında 21.607 hektar; son on yıllık verilere göre ise yıllık 2568 yangında 23.326 hektar ormanlık alan yangınlardan etkileniyor.
Ormanlar, karasal biyokütlenin yüzde 80’e yakınını içeriyor. Canlılar, yanan her orman parçası ile ormanların sunduğu iklim düzenleme, karbon yutağı olma ve oksijen üretme özelliği, toprak ve su koruma, biyolojik tür çeşitliliği, ruh ve beden sağlığı gibi değeri parayla ölçülemeyecek birçok ekosistem hizmetinden de yoksun kalıyor. Gezegenin akciğerleri ve binlerce canlının yaşam alanı olan ormanların yanmasıyla birlikte değer biçilemez bu ekosistem hizmetlerinin yanında doğrudan ekonomik kaybın dahi milyarlarca TL civarında olduğu tahmin ediliyor.
Yunanistan’da hafta başında meydana gelen yangınların ne kadar büyük bir felakete yol açtığını hatırlatan WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), benzer risklerin Türkiye için de geçerli olduğuna ve bu nedenle yangın öncesi önlemlerin hayati önem taşıdığına dikkat çekiyor. Orman yangınlarının neredeyse yüzde 90’ının ise maalesef insan kaynaklı olduğunu vurgulayan vakıf, orman yangınlarının olumsuz etkilerinin önüne geçmenin ancak birlikte mümkün olduğunun altını çizerek bir kere daha herkesi gerekli önlemleri almaya davet ediyor.
İnsan kaynaklı çıkan orman yangınlarını önlemek için:
• Özellikle sıcak hava, düşük nem ve şiddetli rüzgârın olduğu hassas dönemlerde yangınlar için alarmda olunmalı. Etrafa çöp, atık, kül, sigara ve izmarit atılmamalı,
• Belirlenmiş alanlar dışında mangal veya çay demlemek için kamp ateşi yakılmamalı, yakanlar uyarılmalı ve 112’ye bildirilmeli,
• Çevredekiler olası yangınlar konusunda ikaz edilmeli,
• Yangın çıkaracak faaliyetlerden (kaynak, spiral, zımpara vb.) özellikle sıcak, kuru ve rüzgârlı günlerde kaçınılmalı; kıvılcım çıkaran aletler kuru otların, tarla kenarlarının yakınında özellikle böyle günlerde kullanılmamalı, kullananlar ikaz edilmeli,
• Tarım araçlarında; su ve etki artırıcı kimyasal, söndürme tüpü, alanda gözlemci bulundurulmalı,
• Tarla ve bahçe temizliği için ateş yakılmamalı ve asla anız yakılmamalı,
• Bakım gerektiren, ses çıkaran, kıvılcım atan, ağaç dalları ve sarmaşıklar gibi yanıcı madde ile temas eden, altı beton ya da mıcır ile kaplanmamış enerji nakil hatları, elektrik direkleri, ayrım direkleri, elektrik panoları ilgili elektrik dağıtım şirketine ve 112’ye bildirilmeli,
• Orman içinde ve piknik alanlarında yangına sebep olabilecek mangal yakma, sigara izmariti atma, cam ve pet şişeleri ormanda bırakma gibi davranışlardan kaçınılmalı, kontrolsüz ateş veya duman gibi riskli durumla gözlemlendiğinde 112 hattına bildirilmelidir.
• Orman yangınlarına müdahale etmek isteyenlerin, Orman Genel Müdürlüğü’nün sunduğu teorik ve uygulamalı orman yangınları eğitimine katılıp “Orman Yangınlarıyla Mücadele Gönüllüsü” olması gereklidir.  (bilgi için: https://www.ogm.gov.tr/tr/Sayfalar/orman-yanginlari-gonullusu.aspx)
Yangınlara karşı güvenli, dirençli yaşam alanları oluşturmak ve olası yangın risklerine hazır bulunmak için yangın öncesinde:
• Binalara çok yakın ağaç dalları ve alt dalları budanmalıdır.
• Binalar etrafında yanıcılığı azaltmak üzere temizlenmesi gerekli alan orman ise, ilgili orman idaresiyle iletişime geçilmelidir.
• Oluk, çatı, teras gibi yerlerdeki ibre ve ölü yaprakları ile kıvılcımla hemen ateş alabilen ince yanıcılar, özellikle yangına hassas dönemde, düzenli aralıklarla temizlenmelidir.
• Bahçe etrafına dikmek için yangına dirençli ağaç ve bitki türleri tercih edilmelidir. Örneğin bahçelerin uygun taraflarına zikzak sıralı servi ağacı dikerek rüzgarı ve yangının ilerlemesini yavaşlatabiliriz.
• Evlerin dış yüzeyleri kolay yanan malzemeden (ahşap, PVC gibi) yapılmamalıdır.
• Çöp, kül vb. yanıcı/tutuşturucu atıklar uygun şekilde ve evlerden en az 10-15 metre uzakta depolanmalıdır.
• Hızlı bir şekilde su temin etmek için hazırlıklı olunmalı; hortum, su pompası, çalışan/kullanılabilecek bir su kaynağı müdahale kolaylığı için uygun alanlarda bulundurulmalıdır.
• Yangın söndürme tüplerinin yıllık bakımı yaptırılmalı ve kullanımı  öğrenilmelidir.
• Tırmık, balta, motorlu testere gibi yangın müdahale malzemeleri hazır bulundurulmalıdır.
• Evlerdeki baca veya havalandırma deliği gibi açıklıklar sık kafes tel ile kapatılmalı ve yanmaz siperlik yapılmalıdır.
• Evlerdeki ve evlerin yakınlarındaki elektrik sistemleri (elektrik panosu, elektrik hatları gibi) kontrol edilmeli, sorunları ilgili kişi ve kurumlara hemen bildirilmelidir.
• Piknik ve mesire alanlarında yanıcı madde birikmesi önlenmeli, gerektiğinde sorumlu kurumlar bilgilendirilmelidir.
• Havai fişek, işaret fişeği, dilek balonu ve benzeri yanıcı ürünler kullanılmamalıdır.
• Kıvılcım çıkarması muhtemel ateşli silahlar ile kuru ve rüzgarlı günlerde kıvılcım çıkaran aletler kullanılmamalıdır.
• Orman içinde ve kenarında yer alan otellerde konaklama durumunda otel ve site yönetimlerinden bilgi alınmalıdır: Konakladığınız yerin yangın önleme,  müdahale hazırlıkları ve tahliye planı hakkında bilgi edinilmelidir.
Yangın anında ise:
• Görülen yangın, ateş ve duman derhal 112 ‘ye bildirilmeli ve yangın söndürmeye gelecek ekiplere doğru ve en kısa yol tarifi yapılmalı,
• Yeni başlamış yangınlara kişi kendi güvenliğini sağlayarak müdahale etmeli, müdahalede bulunanlar arasındaki mesafe birbirlerini görecek ve duyacak kadar olmalı  ve tehlikeli yangınlara asla tek başına müdahale edilmemeli,
• Yangının oluşturduğu sıcak hava solunmamalı, duman arkaya alınarak çalışılmalı, kişisel koruyucu donanımlar olmadan tehlikeli yangınlara müdahale edilmemeli, acil durumlarda ıslak bir bez veya kumaş parçası ağza tutularak nefes alınmalı ve alandan uzaklaşılmalı,
• Yangın ekiplerinin çalışmalarının aksamaması için çevredeki yollar trafiğe açık tutulmalı, iş makineleri ve hava araçlarının çalıştığı yerlerden uzak durulmalı,
• Tahliye gerektiğinde ise daha önce belirlenen risk grupları (yaşlı, engelli vb.) dikkate alınarak ve ilgili kurum ve kişilerle sürekli iletişimde kalarak belirlenen tahliye yöntemi disiplinle uygulanmalıdır.

Süt ve Süt Ürünleri Üretimi, Haziran 2024  Ticari süt işletmelerince 921 bin 867 ton inek sütü toplandı
Ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı, Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %6,4 arttı, Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %8,1 arttı.
Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, inek peyniri üretimi %3,0 azaldı, ayran üretimi %9,0 arttı, yoğurt üretimi %10,1 arttı, içme sütü üretimi %7,8 azaldı, tereyağı üretimi %3,6 arttı. Ocak-Haziran döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre, inek peyniri üretimi %5,7 arttı, ayran üretimi %14,7 arttı, yoğurt üretimi %10,0 arttı, içme sütü üretimi %2,3 arttı, tereyağı üretimi %12,3 arttı.
Bir önceki ay 1 milyon 14 bin 789 ton olan ticari süt işletmelerince toplanan inek sütü miktarı Haziran ayında %9,2 oranında azalarak 921 bin 867 ton oldu.
Bir önceki ay 120 bin 652 ton olan içme sütü üretimi Haziran ayında %19,6 oranında azalarak 96 bin 973 ton olarak gerçekleşti.

Tavuk eti üretimi 177 bin 740 ton, tavuk yumurtası üretimi 1,69 milyar adet olarak gerçekleşti
Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre, tavuk yumurtası üretimi %6,8 arttı, kesilen tavuk sayısı %3,0 arttı, tavuk eti üretimi %1,0 arttı, hindi eti üretimi %10,3 arttı. Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, tavuk yumurtası üretimi %5,8 arttı, kesilen tavuk sayısı %6,2 arttı, tavuk eti üretimi %5,6 arttı, hindi eti üretimi %23,4 arttı. Bir önceki ay 1 milyar 764 milyon 629 bin adet olan tavuk yumurtası üretimi Haziran ayında %4,0 oranında azalarak 1 milyar 694 milyon 374 bin adet oldu.

GENÇLERİN TERCİHİ TREN

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, TCDD Taşımacılık tarafından işletilen YHT, anahat ve bölgesel trenlerle 2024 yılının başından bu yana 3 milyon 785 bin 622 gencin 13 – 26 yaş arasına uygulanan yüzde 15 indirim uygulamasından faydalandığını açıklayarak, “2024 yılının başından bugüne kadar anahat trenlerimizle 629 bin 848, bölgesel trenlerimizle 773 bin 321 ve Yüksek Hızlı Trenlerimizle 2 milyon 382 bin 453 genç vatandaşımız indirimli seyahat etti, sevdiklerine kavuştu, yeni yerler keşfetti.” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, TCDD Taşımacılık tarafından 13 – 26 yaş arası gençlere tanınan yüzde 15 indirim uygulamasından 2024 yılının başından bugüne kadar 3 milyon 785 bin 622 gencin faydalandığını belirterek, “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde son 22 yılda uyguladığımız demiryolu öncelikli politikalar sayesinde gençlerimizin de tren seyahatine olan ilgisi gün geçtikçe artıyor. Ülkemizi Yüksek Hızlı Tren ile tanıştırmamız, konvansiyonel hatlarda yaptığımız iyileştirmelerle seyahat konforunu artırmamız demiryolunun daha çok rağbet görmesine vesile oldu.” dedi.

2 Milyon 382 Bin 453 Genç YHT ile Seyahat Etti

Bakan Uraloğlu, geleceğin teminatı gençler için uygulanan indirim politikası ile hem ekonomik hem konforlu hem de güvenli bir seyahat imkânı sunduklarını belirterek, “İndirim uygulanan 13-26 yaş arasındaki gençlerimiz anahat, bölgesel ve Yüksek Hızlı Trenlerimize büyük bir ilgi gösterdi. 2024 yılının başından bugüne kadar anahat trenlerimizle 629 bin 848, bölgesel trenlerimizle 773 bin 321 ve Yüksek Hızlı Trenlerimizle 2 milyon 382 bin 453 genç vatandaşımız indirimli seyahat etti, sevdiklerine kavuştu, yeni yerler keşfetti. Toplamda 3 milyon 785 bin 622 gencimiz yüzde 15 indirimden faydalandı.” ifadelerini kullandı.

Eğitim veya İş Hayatının Başında Olan Gençlere Destek

Bakan Uraloğlu, gençlerimize yönelik tren indirimini hayata geçirmelerinin birkaç önemli nedeni olduğunun da altını çizerek, “Eğitim veya iş hayatının başında olan gençlerimizi düşünerek, bütçelerini zorlamadan seyahat edebilmeleri için bu indirim imkanı sunduk. Böylece, ekonomik açıdan onları desteklemeyi ve çevreye duyarlı bir seyahat seçeneği olan demiryoluyla gençlerimizi bu tür ulaşım alternatiflerine yönlendirerek, hem doğayı koruma bilincini artırmayı hem de ülkemizin gelecekteki ulaşım politikalarına yön vermeyi amaçlıyoruz.” şeklinde konuştu. Her gencin, hangi şartlarda olursa olsun, Türkiye’nin dört bir yanını keşfetmesini arzuladıklarını ifade eden Bakan Uraloğlu, ilerleyen dönemlerde de bu tür indirimlerle daha fazla gencin demiryolu ulaşımını tercih etmesini sağlamayı hedeflediklerini bildirdi.

dormakaba Hizmetleri ile Emniyetli Çözümler

dormakaba, bina yaşam döngüsü boyunca ayrıcalıklı hizmetleriyle her adımda müşterisine destek olmaya devam ediyor!

Emniyetli ve sürdürülebilir erişim çözümlerinin, yüksek performansının altında yatan kilit nokta, belirli periyotlarda kontrol edilmesidir. Yoğun sirkülasyona sahip binaların düzenli bakım gereksinimi, işlerin sorunsuz bir şekilde yürütülmesi açısından oldukça önemlidir. Düzenli bakım ve kontroller, sistemlerinizin her zaman güncel kalmasını ve arızaların etkili bir şekilde önlenmesini sağlar. Bu doğrultuda dormakaba ise planlamadan, montaja ve hatta sürekli kontrole kadar müşterilerine destek oluyor. Eğitimli ve donanımlı teknisyenleri ile sektördeki en iyi servis hizmet ağlarından birini sunuyor. Geniş ürün ve hizmet yelpazesi kapsayan ağlarıyla hızlı yanıt sürelerini sağlamak için ülke genelinde 7/24 sizlere yardımcı oluyor.

dormakaba uzman kadrosunun, bina yaşam döngüsü boyunca sunduğu ayrıcalıklı hizmetlerin avantajlarından bazıları aşağıdaki gibidir:

Montaj: Her şey tek çatı altında toplanıyor. dormakaba üretici olarak, montaj ve servis hizmetlerini de gerçekleştiriyor.

Eğitim: Kendinizi geliştirebileceğiniz kapsamlı uzmanlık eğitimleri ve web seminerleriyle yenilikçi sistemlere güncel olarak erişebiliyorsunuz.

Dijital Hizmetler: Erişim kontrolü ile geçişleri yönetme imkanı sunuyor; ihtiyacınız olan veri kontrollerini uzman yardımlarıyla sağlıyor.

Güncellemeler ve Danışmanlık: Sistem çözümleri konusunda size danışmanlık sunuyor ve yazılınızın güvende tutuyor.

Bakım: Servis bakım anlaşması ile düzenli bakım, kontroller ve belgeleme düzeni sunuyor, uzun ömürlü kullanım vadediyor.

Onarım: “İmkansız” kelimesini kabul etmeyen firma, sorularınızı hızlı ve kolay bir şekilde çözüyor.

Orijinal Yedek Parça: Mükemmel uyum, üst düzey üretici kalitesi ve maksimum ürün ömrü için 7/24 servis desteğiyle yanında oluyor.

Modernizasyon ve Güncellemeler: Geçiş çözümlerinizin uzun vadeli işlevselliğini, güvenliğini ve korumasını sağlıyor.

dormakaba, sadece servis hizmetiyle değil, aynı zamanda modernizasyon kitleri ile erişim çözümlerinizin güncel kalmasına olanak sağlıyor. Mevcut otomatik döner kapınızın dış görünümünde herhangi bir değişiklik yapmadan, sadece kanopi içerisinde bulunan elektronik aksamı değiştirerek, yeni nesil otomatik döner kapınıza sahip olmanızı sağlıyor. Bu KTV FLEX elektromanyetik motor sayesinde; herhangi bir tadilat ve yıkım işlemine ihtiyaç duymadan, mekanik aksamı (kanatlar, cam ve kanopi) değiştirmeden, hızlı termin süresi avantajı ile döner kapınızı rahatlıkla yenileyebilirsiniz. KTV Flex Modernizasyon Kitleri ile döner kapılarınızı güncelleyerek, 1000€’ya varan fiyat avantajları sağlayabilirsiniz.

dormakaba’nın Servis Hizmeti ve KTV FLEX Modernizasyon Kitleri hakkında daha fazla bilgi almak için +90 850 433 36 52 servis hattını arayabilir ya da [email protected] adresine talebinizi aktarabilirsiniz. Ayrıcalıklarla dolu dormakaba dünyasına ise www.dormakaba.com.tr web sitesi üzerinden giriş yapabilirsiniz.

Fortinet Lacework’ün satın alımını tamamladı 

Lacework satın alımı, Fortinet Security Fabric’e lider bir yapay zeka odaklı bulut tabanlı uygulama koruma platformu ekliyor.

Ağ ve güvenliğin yakınsamasını sağlayan küresel siber güvenlik lideri Fortinet, 1 Ağustos 2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bulut güvenliği ve bulut yerel uygulama koruma platformu (CNAPP) öncüsü Lacework’ün satın alımını tamamladığını duyurdu.

Fortinet Kurucusu, Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Ken Xie, “Lacework’ün bünyemize katılması, Fortinet’in şirket içi ve bulut ortamlarında tutarlı güvenlik sağlayan yenilikçi çözümlerle müşterilerimizi koruma taahhüdümüz ile uyumlu bir gelişme” diyerek şöyle devam etti: “Lacework’ün organik olarak geliştirilen buluta özgü platformunu Fortinet Security Fabric ile entegre etmek, tek bir tedarikçiden temin edilebilecek en kapsamlı, tam yığın yapay zeka odaklı bulut güvenlik platformuyla sonuçlanacak.”

 Lacework , Fortinet gibi, müşterilerine anlamlı değer katan entegre bir bulut güvenlik çözümü oluşturmak için önemli yatırımlar yapmış, inovasyona öncelik veren bir şirket. Lacework, sektör analistleri tarafından lider teknolojiye sahip bir şirket olarak değerlendiriliyor ve yakın zamanda Bulut-Yerel Uygulama Koruma Platformları için 2024 Gartner® Pazar Kılavuzu’nda temsilci satıcı olarak seçildi.1 İleri teknolojiye ek olarak Fortinet, çoğu bulut güvenliği ve yapay zeka ile ilgili 225 patent ve uygulamadan oluşan bir portföy kazandı. Fortinet’in inovasyona ne kadar odaklı olduğunu yansıtan bu gelişme şirketin küresel patent ve uygulama sayısını 1.800’ün üzerine çıkaracak. Bu rakamın Fortinet’e en yakın “pure play” yani tek bir endüstri odağı olan üç güvenlik satıcısının toplamından daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Bu satın alma aynı zamanda deneyimli bir satış ekibini ve uzmanlıkları Fortinet’in müşterilerine endüstri lideri çözümler sunmada etkili olacak yetenekli bir mühendis grubunu da beraberinde getiriyor.

Katılımevim Katılım Bankası Kuruyor

Yeni nesil finansman çözümleriyle tasarruf finansman sektörünün önde gelen markalarından Katılımevim Tasarruf Finansman, yeni bir Katılım Bankası kurmak için başvurusunu tamamladı.

Türkiye’nin tasarruf finansman sektöründe önde gelen markalarından Katılımevim Tasarruf Finansman A.Ş., yeni nesil finansman çözümleriyle sektördeki yenilikçi ve yatırımcı konumunu pekiştirecek bir adım daha atarak yeni bir Katılım Bankası kurmak için BDDK başvurusunu tamamladı.

Kurulduğu günden bu yana sektörün en güçlü büyüyen şirketi olma misyonuyla faaliyet gösteren Katılımevim, müşterilerine sunduğu güvenilir ve yenilikçi finansal çözümleri, yeni Katılım Bankasıyla daha da ileriye taşımayı hedefliyor.

Katılım bankacılığı ilkelerine uygun olarak faaliyet gösterecek olan yeni banka, Türkiye’nin stratejik sektörlerinden tarım ve hayvancılık, sanayi ve üretim tesisleri, savunma sanayi ve madencilik sektörlerinin finansman ihtiyaçlarını destekleyecek.

Sektöre dinamizm getirecek ve Türkiye’nin finansal ekosisteminde yeni bir sayfa açacak olan bu yeni Katılım Bankası, modern finansal ihtiyaçlara yanıt vererek müşterilerine geniş yelpazede hizmetler sunacak ve finansal erişimi artıracak.

Yeni bir katılım bankası kurmak için başvuruların tamamlandığını belirten Katılımevim Genel Müdürü Ahmet Özcan, “Katılımevim olarak kurulduğumuz günden bu yana hem sektörümüze hem de ülkemize fayda sağlayacak projeleri hayata geçirdik. Şirketimizin büyüme stratejileri doğrultusunda bankacılık alanında da faaliyet gösterecek olmaktan büyük gurur duyuyoruz. Tasarruf finansman sektöründe sahip olduğumuz yetkinlikler, tecrübe ve referanslar ile ulusal pazarda finansal çözümler sunmak, sektörde katma değerli bir Katılım Bankası geliştirmek için tüm başvurularımızı tamamladık. Sürecin tamamlanmasının ardından katılım bankacılığına yeni bir soluk ve dinamizm getireceğimize inanıyoruz.” dedi.

Jeep Sahibi Olmak İsteyenler için Yüzde Sıfır Faizli Kredi Kampanyası

Jeep®, Avenger, Renegade ve Compass modelleri için ağustos ayına özel avantajlı koşullar sunan bir kampanya başlattı.

Kampanya kapsamında yeni bir Jeep® sahibi olmak isteyenlere yüzde sıfır faizli cazip kredi olanakları sunuluyor.

Ürün gamı tamamen hibrit ve elektrikli modellerden oluşan Jeep®, Avenger, Renegade ve Compass modellerine özel bir kampanya başlattı.

Ağustos ayı boyunca geçerli olan kampanya dahilinde, kendi segmentinin en çok tercih edilen modeli Avenger’ın tamamen elektrikli ve hibrit motor seçenekli versiyonları Electric ve E-Hybrid için 150 bin TL’ye 12 ay yüzde sıfır faizli kredi olanağı sağlanıyor.

Jeep®’in kabiliyetli küçük SUV’u Renegade’e de ay sonuna dek aynı kredi kampanyası ile sahip olunabiliyor.

1.999.900 TL’den başlayan fiyatla satışa sunulan Compass Limited e-Hybrid’de 300 bin TL; Summit donanım seviyesinde ise 250 bin TL’lik indirim seçenekleri, yine ay sonuna dek müşterileri bekliyor.

BÜLENT ÖZNALÇACI; TECRÜBELİ VE KALİTELİ ANLAYIŞ HEDEFİMİZ

MECPROM Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Öznalçacı, şirketin müşteri istekleri ve beklentilerine odaklanarak tecrübeleri ve kalite anlayışıyla şirketi daha üst noktalara taşıma hedeflerini, inovasyon ve müşteri odaklı stratejilerle sektördeki pazar payını büyümeye ve geliştirmeye devam ediyor.

Öznalçacı, MECPROM’un sektördeki uzun yıllara dayanan deneyimini ve sürekli gelişen teknolojiye uyum sağlama kapasitesini vurguladıklarını belirterek, müşteri memnuniyetini en ön planda tutacaklarını söyledi. Kalite odaklı yaklaşımının, ürün ve hizmetlerdeki standartları daha da yükselteceğini ifade eden Öznalçacı, bu sayede şirketin rekabetçi avantajını artıracağını ve pazar payını genişleteceğini söyledi. Ayrıca, çalışanların sürekli eğitimi ve gelişimi konusuna da değinen Öznalçacı, bu yatırımların şirketin genel başarısına doğrudan katkı sağlayacağını ve MECPROM’un endüstri lideri olarak konumunu pekiştireceğini sözlerini ekledi.

GELECEĞE YÖNELİK HEDEFLER OLDUKÇA BÜYÜK

Mecprom Yönetim Kurulu Başkanı Bültent Öznalçacı, konuşmasına şöyle devam etti, “Mecprom’un kuruluşundan bu yana kat ettiği yol ve geleceğe yönelik hedefleri için büyüme odaklı stratejilere odaklanıyor. 25 Aralık 2020’de Konya’da 4 ortakla kurulan Mecprom, kısa sürede Ankara’da bir proje ofisi açarak faaliyet alanımızı genişlettik. Firmamız özellikle araç üstü katlanır bomlu vinçler, kaldırma ve taşıma sistemleri gibi alanlarda yoğunlaştı. Ankara’da proje ofisi açarak savunma sanayi projelerini geliştirmek üzere faaliyet alanımızı genişlettik. Araç üstü katlanır bomlu vinçlerde 30 ton metre ile 390 ton metre arasında değişen kapasitelerde üretim yapabilen Mecprom, müşteri geri bildirimleriyle sürekli kendini yenilemeye ve geliştirmeye odaklanıyor.”

GENÇ DİNAMİK YAPILAR OLUŞTURULUYOR

Ür-Ge çalışmalarıyla mevcut makine yatırımları ile kapasitelerini artırmaya devam ettiğini, bu süreçte ekiplerin yenilendiğini ve genç çalışanlarla dinamik bir yapı oluşturduklarını vurgulayan, Öznalçacı , “ Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde, özellikle Antalya, Kocaeli, İzmir, Ankara ve Gaziantep gibi stratejik noktalarda faaliyetlerimizi genişlettik. 2022’den 2023’e geçişte yüzde yüz büyüme kaydettik. 2024 yılı için en az 100 makine üretme hedefimiz, bu hedefin 110 adet makineye ulaşabileceklerini” dile getirdi.

OPERATÖR YETERSİZLİĞİNE DİKKAT ÇEKİLDİ

Mecprom, sektördeki operatör yetersizliği gibi önemli bir sorun olduğunu belirterek, yenilikçi adımlar atmaya devam ediyor ve kaliteli ürünler sunma konusundaki kararlılığını her fırsatta gösteriyor. Şirket, üretim hatlarında devam eden süreçlerde 225 ton metre ve üzeri kapasitelerle üretim hatlarıyla dikkat çekerken, 330 ton metre kapasiteli ürünlerle de piyasada güçlü bir konuma sahip. Mecprom müşteri odaklı, siparişe özel üretim modeli ile sektörde fark yaratıyor. Bu strateji, müşterilerin ihtiyaçlarına doğrudan ve etkin bir şekilde yanıt verilmesini sağlıyor. Şirketin piyasadaki yerini daha sağlamlaştırıyor. Mecprom’un bu tutumu, sektördeki yenilik ve kalite anlayışını pekiştiriyor. Müşteri memnuniyetini artırarak sektörde öncü bir rol oynamasını sağlıyor”

Avrupa’da navlun maliyetinin %25’i mazot iken, Türkiye’de %50’yi geçti

Yük taşımalarının %90’nın karayollarıyla yapıldığı Türkiye’de, “Navlun” alarm veriyor. Avrupa’nın en büyük kamyon pazarına sahip Türkiye’de navlun, maliyetleri kurtarmaktan artık çok uzak.

Ülkemiz ile Avrupa arasındaki navlun makasının her geçen gün artmaya devam ettiğini kaydeden Tırport kurucu ortağı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:

“Avrupa’da navlunun %25’i (1/4) mazot maliyetiyken, Türkiye’de %50’si (1/2) mazota gidiyor. Tabi burada başka bir parametre daha var. Avrupa’da mazot maliyeti hesaplanırken “gidiş” + “boş dönüş” olarak dikkate alınırken, Türkiye’de tek yön gidiş olarak dikkate alınır. Boş dönmek zorunda kalan kamyon, zarar eder. Örneğin, bir kamyon 400 km üzeri yol yaptığında, dönüş yükü organizasyonu yapamadan dönerse, zarar edebiliyor. Bu nedenle, birçok büyük firmanın nakliye satın almacıları bakkal hesabı ile “gidilecek kilometrede yakılacak mazot gideri X 2″ formülü ile navlun hesaplamaya başladı. Navlunu oluşturan bilimsel maliyet merkezleri yok sayılıyor.  Bu durum nakliye sektörünü, özellikle de bu sektörün bel kemiği durumunda olan bireysel kamyon sahiplerini çok zorluyor.” dedi.

Binlerce kamyon sahibi icralık olabilir

Yollarda ticari yük taşıması yapan kamyonların %85’ten fazlası bireylere ait kamyonlar olduğunu hatırlatan Dr. Akın Arslan, artan maliyetleri yönetemeyen binlerce kamyon sahibinin icralık olabileceğine işaret ederek, şunları anlattı:

“Türkiye’nin en büyük lojistik firmaları bile günlük kontrat taşımalarının çok büyük bir kısmını spottan bulup tek yön iş verdikleri kamyonlarla (self-owned) yapıyorlar. Türkiye’de yaklaşık 550 bin, 16 ton ve yukarısı tonaja sahip ticari yük taşımacılığı yapan Kamyon/TIR var. Bunların 380 bini şahısların sahip olduğu kamyonlar. Günde 80 milyon dolar navlun ödemesinin yapıldığı sektör, aynı zamanda büyük bir finansman kıskacında. Aylık finansman maliyetleri %7’leri buldu. Bir haftalık ödeme gecikmesi bile nakliyeciye %2’e varan oranda kayıp yaşatıyor. Koca koca global firmalar bile çeşitli bahanelerle ödemeleri asgari 1-2 hafta geciktiriyor. Sektörde büyük bir sessiz çığlık var. Bu şekilde giderse binlerce kamyon sahibi icralık olacak, kamyonunu ve ekmek teknesini kaybedecek, yüzlerce lojistik firması yönetemediği artan maliyetler yüzünden iflas edecek.” diye konuştu.

Tırport Insights sektörün nabzını tutuyor, verilerini sektör ile paylaşıyor

Tırport Insights ile 2022 yılından itibaren sektörün nabzını tuttuklarını ifade eden Dr. Akın Arslan, verileri tüm Türkiye ile canlı ve dönemsel olarak paylaştıklarını, tüm kurumlara, üniversitelere ve sektöre verileri sunarak, lisans ve doktora tezine anonimleştirilmiş veri sağladıklarını açıkladı.

Tırport Insights’a göre 7 ayda navlun maliyeti (Ocak-Temmuz 2024)   

Türkiye’de nakliye bedelinin %51,2’sini akaryakıt giderleri oluşturuyor. Türkiye’de gerçekleşen karayolu nakliye bedellerinin yarısı akaryakıta gidiyor ve bu oran Avrupa ile kıyaslandığında 2 katı seviyesindedir. 1-Akaryakıt maliyeti                           %51,2
2-Finansman                                      %7,6
3-Amortisman ve Bakım                     %6,3
4-Seyahat ve Konaklama                   %4,1
5-Lastik                                              %2,6
6-Diğer                                               %2,1
7-Sürücüye kalan navlun bedelinin   %26,1 

Yeni nesil finans uygulama pazarlaması ve ölçümlemesi

Lider ölçümleme ve analitik şirketi Adjust’ın yayımladığı Finans uygulamaları içgörüleri raporunu mercek altına aldık.

2024, mobil finans sektörü için devrim niteliğinde bir yıl olacak. 2022’deki ve 2023’ün ilk yarısındaki zorluklardan sonra büyüme tekrar hareket kazanıyor. Finans uygulamaları, günlük finans yönetimi için bir gereklilik olan kolaylık ve kullanılabilirlikleriyle geleneksel finans servislerini altüst ediyor. Kullanılabilirlik, istikrar ve güvenlik bu rekabetçi pazarda kritik bir öneme sahip, çünkü bu alanlarda başarısız olan uygulamalar kullanıcı ve pazar paylarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor.

Kullanıcı deneyimini iyileştiren ve güvenlik seviyesini artıran yapay zeka, machine learning ve blokzincir gibi yeni nesil teknolojiler finans uygulamaları alanına hükmediyor. Finans uygulamaları, yasal gereklilikler için kişiselleştirilmiş özel gizlilik çözümleri sunmak zorundalar. Adjust’ın SKAN Çözümleri ve InSight incrementality çözümü klasik cihaz-ID seviyesi attribution’a ek olarak yenilikçi ölçümleme taktikleri sunuyor.

Başarı, tüketici ihtiyaçlarını ve trendlerini anlamaktan geçiyor. APAC, MENA ve LATAM’da finans süper uygulamalarının yaygınlaşması, kapsamlı platformlara olan talebi de gösteriyor. “Kripto kışı”ndan sonra, kripto para birimi alım satımında bir canlanma var ve finans uygulamaları bunu destekleyecek şekilde gelişim yolunda. Şimdi satın al, sonra öde (BNPL) teknolojileri ve kredi uygulamaları da zorlu makroekonomik koşulların etkileri ile boğuşan kullanıcı kitlesinin vazgeçilmez bir dayanak noktası haline geliyor.

Adjust verileri, 2022’den 2023’e kadar küresel finans uygulaması kurulumlarının yıllık bazda %45 artması ile birlikte tüm pazarlarda pozitif bir büyümeye işaret ediyor. Bu rapor, finans endüstrisindeki mobil pazarlama başarısına dair özel bakış açıları sunan uzman analizleri ile birlikte verilere dayalı bilgileri sizlerle buluşturuyor. Güçlü kullanıcı tabanını bu dinamik pazara çekmek ve gelen kullanıcıları elde tutmak için, 2024’te kesintisiz inovasyon, kritik bir öneme sahip olacak.

Rapordan Önemli Çıkarımlar

Küresel finans pazarının 2032’de 1.15 trilyon dolara ulaşacağı tahmin edilirken sadece APAC finans pazarının 2026’da 324 milyar dolara ulaşacağı ön görülüyor.

Mobil ödemeler, dünya çapında 2 milyardan fazla insan tarafından kullanılıyor ve her yıl milyonlarca kullanıcı online hale geliyor. Mobil ödeme oranlarının yükselmesiyle 2025 yılına kadar 4,8 milyar kullanıcının online cüzdan kullanması bekleniyor.

Ortalama finans uygulaması kullanıcısı 3-4 finans uygulamasına sahip ve bu sayının artmaya devam etmesi bekleniyor.

Apple Pay, 43,9 milyon insan tarafından en az bir kere kullanıldı ve ABD’deki en popüler mobil ödeme servisi oldu. Sürpriz bir şekilde Google Pay’i geride bırakan Starbucks 31,2 milyon ABD’li kullanıcı sayısı ile ikinci sırada yer alıyor.

Robinhood, 22,5 milyon kullanıcıyla dünyanın en popüler borsa uygulaması.

ABD’deki dijital bankacılık kullanıcı sayısının 2025 yılına kadar 217 milyona ulaşması bekleniyor

İşletmelerin sürdürülebilirliği için İnsan Değerleri Yönetiminin stratejik rolü

İşletmelerdeki tartışmalar, kişisel değil işi geliştirmekle ilgilidir ve süreç sonuca gidecek şekilde mutabakat niyetiyle ilerler. Yani bir kazanan, bir kaybeden skoru değer görmez. Kişisel çatışmalar yol bulamaz, çünkü kurum kültürü buna geçit vermez. İşler, yetkiler, görevler, süreçler, iletişim, etik tanımlıdır ve bilinir.

Patlamaya hazır psikolojilerin “çatışma hali” bulunuyor

AL Danışmanlık Genel Müdürü ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, çatışmaya sebep olan nedenlere değinerek, şunları kaydetti:

“Kurum içi boşluklar, işin süreçlerinin tekrarı yoruculuğu, egolara izin veren yönetim boşluğu, güncellenmemiş iş kuralları, etkin olmayan negatif iletişim yaklaşımı, yorgun ruhlar, önemsenmeyen ve dinlenmeyen insanlar gibi başlıklar, patlamaya hazır psikolojilerin çatışma halini doğuruyor.” dedi.

İnsan Değerleri Yönetimi Güncellemesi Çalışması gerekiyor

Patlamaya hazır psikolojilerin düzelmesi için “İnsan Değerleri Yönetimi Güncellemesi Çalışması”nın yapılması gerektiğinin altını çizen Ayşen Laçinel, konuşmasına şöyle devam etti:

“İnsan kaynaklarının patlamaya hazır olan psikolojilerinin düzelmesi için çalışma yapılması gerekiyor. Çözmek için, birinci adımda, çalışanlar ve yöneticiler bütünsel yaşam farkındalığında olacak eğitimleri almalılar. Burada, etkin iletişim, yaşam çemberi, iş ve hayat yönetimi süreci önemlidir. İkinci adımda, organizasyon şemaları ve görev tanımlarındaki çatışmada olan yöneticilerle, birebir tekrar çalışılarak güncellenmelidir. Üçüncü adım olarak, kurum kültürü süreçleri takibi yapılmalıdır. Burada çok yönlü bir çalışma sayesinde; kurumdaki çatışma yönetimi yerine, etkin ve üreten bir iletişim ortamı sağlanabilecektir.” diye konuştu.

Kültürler farklı olsa da, değerler ortak olunca çalışanlar birbiriyle uyumlu olur ve anlaşır

Bekası olan, sürdürülebilirliği hedefleyen kurum ve şirketlerde, farklı görüşlerin kişisel olarak algılanmadığına vurgu yapan Ayşen Laçinel, şunları anlattı:

“İşletmeler, yönetimin en başında, ortak değerleri önemsenerek seçme ve yerleştirme yaparlar. Burada, kültürler farklı olsa da, değerler ortak olunca, şirket çalışanları birbiriyle daha uyumlu olurlar ve anlaşırlar. Vizyoner yönetim yaklaşımında, sektör, faaliyetler ile bu faaliyetleri yürütecek ve geliştirecek olan çalışan yetkinlikleri, sorumluluk ve yetki alanları net olarak tanımlanmıştır. Tanımlı olan, paylaşılan ve ölçülen çalışmalar, zamanın gerekliliklerine göre güncellenir. Kurum değerleri ile senkronize, çalışan değerleri olduğundan işler hızla ve kolaylıkla gerçekleşir.” şeklinde konuştu.

AKMİB’İN TEMMUZ AYI İHRACATI 390,3 MİLYON DOLAR

Akdeniz Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (AKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Saadettin Çağan, temmuz ayında 390,3 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiklerini açıkladı. Yılın 7’nci ayında geçen yılın aynı dönemine göre ihracat performansında yüzde 2 oranında artış sağladıklarını belirten AKMİB Başkanı Saadettin Çağan, ihracat hacminde en güçlü ivmelenmeyi Ukrayna, Mısır ve Birleşik Krallık pazarlarında yakaladıklarını söyledi.

Uluslararası pazarlarda rekabetçiliğin her geçen ay sertleştiğini dile getiren Başkan Çağan, “Üretim maliyetlerimiz yükselirken döviz kurlarının yatay seviyede seyretmesi küresel arenada rakiplerimize karşı bizi dezavantajlı konuma düşürüyor. Enflasyon ile dengeli kur politikasının sağlanması sektörümüzün kazanımlarının korunmasında önemli faydalar sağlayacaktır. Ayrıca Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi gibi mekanizmalara uyum süreçleri için de firmalarımızın uygun maliyetli finansman ihtiyaçları bulunmaktadır.” dedi.

” Bölge ihracatımızın yüzde 82,7’si üç ürün grubunda kümelendi”
Önceki aylara göre temmuz ayında ihracat artış hızlarında görece olarak bir yavaşlama olduğunu dile getiren AKMİB Başkanı Saadettin Çağan, dünyada yaşanan savaşlara ve jeopolitik risklere rağmen üretim ve ihracatı artırabilmek için olağanüstü gayret gösterdiklerini söyledi. AKMİB olarak temmuz ayında 559 bin 725 ton ürünü uluslararası pazarlarda değerlendirdiklerini kaydeden Başkan Çağan, “Bu dönemde en çok ihraç ettiğimiz ürün gruplarında mineral yakıtlar ve yağlar, plastikler ve mamulleri ile anorganik kimyasallar bölge ihracatımızın yüzde 82,7’sini oluşturdu. Mineral yakıtlar ve yağlarda yüzde 191,8 milyon dolar değere ulaştık. AKMİB’in sektör ihracatında mineral yakıtlar ve yağların payı yüzde 57,4 seviyesinde gerçekleşti. Bunu yüzde 14,5 pay ve 48,6 milyon dolar değer ile plastikler ve mamulleri ikinci sırada, yüzde 10,8 pay ve 36,1 milyon dolar değer ile anorganik kimyasallar üçüncü sırada takip etti.” diye konuştu.

“Ukrayna’ya ihracatımızı yüzde 11 kata yakın artırdık”
AKMİB’in temmuz ayı ihracatını ülkelere göre değerlendiren Başkan Çağan, şunları söyledi: “Söz konusu dönemde en fazla ihracat yaptığımız ülkeler listesinde Hollanda, Mısır ve Togo ilk üç sırayı oluşturdu. Hollanda’ya yüzde 34 artışla 60,7 milyon dolar, Mısır’a yüzde 589 artışla 56,5 milyon dolar, Togo’ya 22,9 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Temmuz ayında ihracat hacminde en güçlü artışları yakaladığımız ülkeleri inceliğimizde Ukrayna pazarındaki 4 haneli performansımız dikkat çekiyor. Bu dönemde Ukrayna’ya yüzde 1.064 oranında artışla 9,6 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Bu ülkeyi yüzde 589 artış ile Mısır, yüzde 193 artış ve 12,9 milyon dolar değer ile Birleşik Krallık takip etti. Temmuz ayında ihracat hacminde anlamlı artışlar sağladığımız diğer pazarlar Irak ve Romanya oldu.”

“Çukurova Uluslararası Havalimanı kimya sektörüne çok yönlü fayda sağlayacak”
Başkan Saadettin Çağan, Mersin’in Tarsus ilçesinde hizmet vermeye başlayan Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın bölge ihracatına önemli katkılar vereceğini söyledi. Çukurova Uluslararası Havalimanı’nın Türkiye’nin kargoda ikinci büyük HUB’ı ve Orta Doğu’ya açılan kapısı olacağını dile getiren Başkan Çağan, “Hava yoluyla taşımacılık, özellikle acil ve kritik malzemelerin zamanında teslimatını sağlayarak tedarik zincirlerinin kesintisiz işlemesine yardımcı olacaktır. Çukurova Uluslararası Havalimanı’ndan daha hızlı ve etkin bir şekilde mal taşınacak, yerel işletmelerin küresel tedarik zincirlerine entegrasyonu kolaylaşacak, bu da bölgemizdeki işletmelerin daha geniş pazarlara açılmasını ve ihracat potansiyellerinin artırmasını sağlayacaktır. Bu önemli yatırımın bölgemize kazandırılmasında emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum.” dedi.

Flora Koleksiyonu ile El Emeği Ürünlerde Renklerin Büyüsü

Yenilikçi ve benzersiz ürünleriyle sektörde adından söz ettiren Etrofil İplik, baharın tazeliğini ve doğanın esintisini el emeği sanat eserlerine taşıyor. Canlı renk tonları ve doğanın özel renkleriyle bezenmiş bu eşsiz koleksiyon, renklerin büyülü enerjisini parmaklarınıza yansıtıyor.

Etrofil İplik’in örgü tutkunlarının beğenisine sunduğu Flora koleksiyonu, doğanın canlılığını ve enerjisini el emeği ürünlerinize yansıtıyor.

Makinada yıkanabilir ve kurutulabilir akrilik özelliği ile öne çıkan Flora koleksiyonu, özellikle kıyafetler ve dekorasyon ürünleri için pratiklik sunuyor. Yeni başlayanlar ve deneyimliler için kusursuz bir tercih olan Etrofil İplik’in Flora koleksiyonu, sevdiklerinize en güzel hediye olurken kendiniz için benzersiz bir deneyim fırsatı sunar. Pembelerden mavilere yeşillerden sıcak turunculara kadar her yaşa ve tarza hitap eden geniş bir renk yelpazesi sunan Flora koleksiyon, her mevsimin tonlarını el emeklerinize yansıtıyor.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Kayseri OSB Yönetimi, Sanayicilerin Taleplerini Bakanlığa İletti

Kayseri OSB Başkanı Mehmet Yalçın ve yönetimi, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan’la …