556 milyon Avroluk Türkiye Hidrolik ve Pnömatik Sektörü, İzmir’de HPKON 2022 Kongre ve Fuarı’nda Buluşuyor
Üç yılda bir düzenlenen HPKON – Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongre ve Fuarı, 16-19 Kasım 2022 tarihlerinde Hidrolik ve Pnömatik Sektörü’nün tüm bileşenlerini, İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde bir araya getiriyor. 556 milyon Avroluk pazar payı ve 200’ün üzerinde firma ile 5 bini aşkın kişiye istihdam sağlayan sektöre dair en son teknolojik gelişmeler ve ürünler, HPKON 2022’de konuşulacak ve sergilenecek.
Dünya genelinde toplamda 47 milyar Avro iş hacmine sahip Hidrolik ve Pnömatik teknolojileri sektörü, makine imalat başta olmak üzere demir-çelik, iş ve inşaat makinaları, otomotiv, savunma, gıda, ambalaj, gemi inşa, sağlık, barajlar, otomasyon ve robot teknolojileri gibi pek çok sektörün vazgeçilmez bileşenleri olarak her geçen yıl etkisini ve gücünü arttırıyor. Hidrolik ve Pnömatik teknolojileri, çok çeşitli makine ve teçhizatta ve özellikle de iş makinalarında yağ, su, hava, vb. sıvı ve gazları kullanarak enerji dönüşümü sağlıyor ve böylelikle sayısız sektöre güvenli, pratik ve ucuz çözümler sunuyor.
HPKON – Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongre ve Fuarı 16-19 Kasım’da İzmir’de yapılacak
Akışkan Gücü Derneği AKDER’in öngörülerine göre Türkiye Hidrolik ve Pnömatik pazarı, 556 milyon Avro büyüklüğe ulaştı. AR-GE ve yerli üretimin arttırılması konusuna önem veren ve yatırımlar yapan sektör, Hidrolik ve Pnömatik teknolojilerinde yaşanan son gelişmeleri ve yenilikleri paylaşmak üzere üç yılda bir HPKON – Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongre ve Fuarı’nda bir araya geliyor. TMMOB Makine Mühendisleri Odası İzmir Şube yürütücülüğünde, İstanbul ve İzmir şubelerinin 1999 yılından bu yana ortaklaşa düzenlediği HPKON – Ulusal Hidrolik Pnömatik Kongre ve Fuarı’nın dokuzuncusu, 16-19 Kasım 2022 tarihleri arasında İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde yapılacak. Kongre kapsamında açılış konferansı, bildiriler, atölye çalışmaları, kurslar, paneller, yuvarlak masa toplantıları, konferanslar ve forumlar ile dinamik bir platform katılımcı ve ziyaretçilere sunulacak.
HPKON, sektörün bilgi ve paylaşım platformu olma misyonunu üstleniyor
Hidrolik ve Pnömatik Kongresi; bilimsel programı, fuarı, sosyal etkinlikleri ile hidrolik pnömatik sektörünün bilgi ve paylaşım platformu olma misyonunu üstlenirken, kongrede sunulan bildirilerin uygulamacı mühendislere ve teknik elemanlara referans niteliği taşıması hedefleniyor. HPKON 2022 kapsamında değerlendirilmek üzere bugüne kadar toplam 74 bildiri özeti Kongreye sunuldu. Bildiri gönderenler arasında Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, ODTÜ, İTÜ, Karadeniz Teknik Üniversitesi, 19 Mayıs Üniversitesi, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi Denizcilik Meslek Yüksek Okulu, Gazi Üniversitesi, Konya Teknik Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi gibi ülkenin önemli eğitim kurumları ile Toros Filtrasyon Teknolojileri, DTA Mühendislik, Nurol Makine, SMC Turkey Otomasyon, Hidropar İzmir, Hid-Tek, Bosch Rexroth, Hidromek, Ereğli Demir ve Çelik, Kastaş, Hema Endüstri, Modül Modern Eğitim Araçları, Mert Teknik, Dana Brevini Türkiye, Dijital Platform, Tusaş, Elfatek Elektronik, Dalgakıran Kompresör, Arnes Mekanik, Akon Hidrolik, Festo, HKTM, Akgül Kalıp Makina (Oleocon), HKSM, Hidroser, Repkon Dynamics, Hipaş, Parker Hannifin, LMC Makina gibi önemli şirketler bulunuyor.
Hannover Fairs Turkey’in düzenlediği eş zamanlı fuara, sektörün önemli firmaları katılıyor
Kongre ile eş zamanlı olarak 16-19 Kasım 2022 tarihlerinde İzmir’de MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. tarafından organize edilen fuarda; Hidrolik, Pnömatik, Otomasyon ve Yazılım alanında faaliyet gösteren yurt içi ve yurt dışı firmaların ve temsilciliklerinin ürün ve hizmetlerine yer verilecek. Kongre ve Fuar, Hidrolik Pnömatik sektörünün tüm taraflarını bir araya getirerek, yüz yüze yapılan görüşmelerle bilgi ve deneyimlerin paylaşılmasına olanak sağlarken, firmalar yeni ürün ve sistemlerini tanıtma ve bu ürünleri birinci elden kullanıcıyla buluşturma imkanı bulacaklar.
Fuarda, Ankatech Hidrolik, A.S.C Hidrolik, Hansa-Flex Hidrolik, Kastaş Sızdırmazlık Teknolojileri, Toros Filtrasyon, Modül Modern Eğitim Teknolojileri, Hid-Tek Makina, Özkan Hidrolik, FER-RO Hidrolik Pnömatik, Hareket Kontrol Servis Merkezi, Motkon Elektronik, Hydac Akışkan Kontrol Sistemleri, Mert Teknik, Argo Hytos Hidrolik, Akgül Kalıp Makina, Kurtman Endüstriyel Ürünler, FMS Hidrolik Pnömatik, Filtrec Filtre Sistemleri, LMC Makina, İl-Mak Hidrolik, Erba Hidrolik Pnömatik, Elfatek Elektronik gibi çok sayıda ve sektörün önde gelen temsilcileri Endüstri 4.0 kapsamındaki uygulama ve hizmetlerini sergileyecekler.
İnternet erişim imkanı olan hane oranı İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 1. Düzeye göre, en yüksek olan bölgeler sırasıyla, %98,7 ile TR1 İstanbul (İstanbul), %98,3 ile TR5 Batı Anadolu (Ankara, Konya, Karaman) ve %94,4 ile TR3 Ege (İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Manisa, Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak) olarak gerçekleşti.
İnternet kullanan bireylerin oranı %85,0 oldu
İnternet kullanım oranı, 16-74 yaş grubundaki bireylerde 2021 yılında %82,6 iken 2022 yılında %85,0 oldu. Erkeklerin İnternet kullanım oranının 2022 yılında %89,1, kadınların ise %80,9 olduğu görüldü.
İnterneti düzenli kullanan bireylerin oranı %82,7 oldu
Bireylerin %82,7’sinin, 2022 yılının ilk 3 ayını kapsayan dönemde İnterneti düzenli olarak kullandığı görüldü. Düzenli olarak İnternet kullanan erkeklerin oranı %86,9, kadınların ise %78,6 oldu.
E-devlet hizmetlerini kullanan bireylerin oranı %68,7 olarak gerçekleşti
Son 12 ay içinde özel amaçla resmi makamların web sitelerini ve uygulamalarını kullanan ve İnternet üzerinden kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerin oranı %68,7 oldu. E-devlet hizmetlerini kullanım amaçları arasında, %64,4 ile resmi makamlar veya kamu hizmetleri tarafından kendisi hakkında saklanan kişisel bilgilere erişme ilk sırayı aldı. Bunu, %48,5 ile kamu kurumlarından veya kamu hizmetlerinden bir randevu alma veya rezervasyon yaptırma ve %44,1 ile kamu kuruluşlarına ait web sitelerinden bilgi edinme takip etti.
İnternet üzerinden mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme oranı %46,2 oldu
Son 12 ayda İnternet kullanan bireylerin İnternet üzerinden özel kullanım amacıyla mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme (e-ticaret) oranı, 2021 yılında %44,3 iken 2022 yılında %46,2 oldu. Cinsiyete göre İnternet üzerinden mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme oranı erkeklerde %49,7 iken kadınlarda %42,7 oldu. Bu oran, bir önceki yıl sırası ile %48,3 ve %40,3 olarak gerçekleşti.
Bu oran, en son mal veya hizmet satın alma ya da sipariş verme zamanlarına göre incelendiğinde; bireylerin %33,6’sının son 3 ay içinde (2022 yılı ilk 3 ayı) mal veya hizmet satın aldığı ya da sipariş verdiği görüldü. Bu oran, geçen yılın son 3 ayı içinde (2021 yılı ilk 3 ayı) %32,4 oldu.
İnternetten en fazla %71,3 ile giyim, ayakkabı ve aksesuar satın alındı
İnternet üzerinden 2022 yılının ilk 3 ayı içerisinde mal veya hizmet satın alan ya da sipariş veren bireylerin en fazla satın aldığı mal, %71,3 ile giyim, ayakkabı ve aksesuar oldu. Bunu, %50,2 ile lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatlar, %41,9 ile gıda ürünleri, %28,7 ile temizlik ürünleri, kişisel bakım malzemeleri ve %27,4 ile kozmetik, güzellik ve sağlık ürünleri takip etti.
İnternet üzerinden en fazla satın alınan mal türleri cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin %64,7 ile giyim, ayakkabı ve aksesuar, %51,1 ile lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatlar ve %40,9 ile gıda ürünleri; kadınların ise %78,4 ile giyim, ayakkabı ve aksesuar, %49,2 ile lokantalardan, fast food zincirlerinden, catering şirketlerinden yapılan teslimatlar ve %43,0 ile gıda ürünleri satın aldığı görüldü.
En fazla satın alınan veya abone olunan dijital içerik %26,4 ile film veya dizi izleme hizmeti oldu
İnternet üzerinden 2022 yılının ilk 3 ayı içerisinde mal veya hizmet satın alan ya da sipariş veren bireylerin en fazla satın aldığı veya abone olduğu dijital içerik, %26,4 ile film veya dizi izleme hizmeti veya indirme oldu. Bunu, %23,2 ile müzik dinleme hizmeti veya müzik indirme ve %15,1 ile yazılımları indirme (sürüm yükseltmeleri dahil) takip etti.
Bu bireylerin en fazla satın aldığı çevrimiçi hizmetler ise, %21,0 ile web sitesi veya uygulama üzerinden ulaşım hizmeti (otobüs, tren, uçak ve gemi bileti) satın alımı, %14,9 ile kültürel etkinliklere (sinema, tiyatro, konser, fuar vb.) bilet alma ve %13,4 ile İnternet veya mobil telefon bağlantı aboneliği oldu.
İnternet üzerinden öğrenme faaliyeti gerçekleştiren bireylerin oranı %15,9 oldu
İnternet üzerinden son 3 ay içinde eğitim, mesleki veya özel amaçlar için öğrenme faaliyeti gerçekleştiren bireylerin oranı, 2021 yılında %17,1 iken 2022 yılında %15,9 oldu. Bu oranın 2022 yılında erkekler için %15,6, kadınlar için ise %16,3 olduğu görüldü.
Bireylerin %82,0’ı WhatsApp kullandı
Bireylerin en fazla kullandıkları sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları %82,0 ile WhatsApp, %67,2 ile YouTube ve %57,6 ile Instagram oldu. En fazla kullanılan sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları cinsiyete göre incelendiğinde; erkeklerin en fazla %85,9 ile WhatsApp, %70,8 ile YouTube ve %61,5 ile Facebook uygulamalarını, kadınların ise %78,1 ile WhatsApp, %63,7 ile YouTube ve %55,9 ile Instagram uygulamalarını kullandığı gözlendi.
Okullar açılıyor, yeni sezonda trençkotları daha çok göreceğiz
Sonbahar geliyor, okullar açılıyor. Havaların beklenenden erken soğuması Sonbahar/Kış koleksiyon kıyafetlerini biraz erkene çekti. Orvada’nın kurucusu Pınar Mercanoğlu, yeni sezonda kadın dolaplarının vazgeçilmezlerinden trençkotları yine kıyafetlerin tamamlayıcısı olacağını söyledi
Havaların soğumaya başlaması ile birlikte kışlık kıyafetler bu sene daha erken çıkmaya başlayacak. Okulların başlamasına kısa süre de kalınca da özellikle kadınlarda Sonbahar/Kış Koleksiyon alışveriş dönemi oldu. Yeni sezonun trendleri arasına geçtiğimiz yılda da çokça görülen trençkotlar olacak.
Orvada’nın kurucusu Pınar Mercanoğlu, yeni sezon kadın giyimi üzerine yaptığı konuşmasında kadınların sonbaharda hem şık hem de rahat giyim tarzını tercih ettiklerini belirterek, “Yeni sezonda geçen yıllarda olduğu gibi trençkotlar ön plana çıkacak. Kıyafetlerin tamamlayıcısı trençkotlar, tek başına bir stili ayaklandıracak. Kadın dolaplarında vazgeçilmezler arasında yer alan trençkotlar ikonik duruşuyla yine gözler önünde olacak” dedi.
Renkler matlaşıyor, ama siyah ve beyaz her zaman trend
Kıyafet renkleri konusuna da değinen Mercanoğlu, “2022 renk paletinde yazın cıvıl cıvıl pastel tonlarından daha mat renklere kayıyor. Şu an yeni kreasyonlarda mat renklerin hâkim olduğunu görüyoruz. Siyah ve beyaz renkler tüm mevsimlerde olduğu gibi bu mevsimde de ayrı bir yere sahip. Ama kişisel ifadelere izin veren, akılcı veya ilgi çekici renklere, şifayı, sükûneti ve umudu kucaklayan tonları da göreceğiz” ifadelerini kullandı.
E-ticarette inanılmaz büyüme yaşanıyor
E-ticarette yaşanan büyüme ile 2022’nin ilk yarısında işlem hacminin yüzde 100’ün üzerinde arttığını kaydeden Mercanoğlu, “Büyüme rakamlarının rekor seviyeye ulaştığı tahmin ediliyor. Yılın ilk 6 ayındaki işlem hacminin 400 milyar TL’yi geçtiği, geçen yılın rakamlarına göre şimdiden ikiye katlandı” şeklinde konuştu.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ayçiçeği maliyetinin önemli derecede arttığı 2022 yılında, alıcı kurumların ayçiçeği alım fiyatını; artan girdi maliyetleri, enflasyon oranı ve üretici kâr marjını dikkate alarak açıklaması gerektiğini, ayçiçeğine bu yıl verilen fiyatın önümüzdeki sezonun ayçiçeği üretimini de etkileyeceğini belirtti.
“Hasadın başlamasıyla birlikte Birlikler tarafından fiyatlar açıklanmaya başlandı. Ancak, Birlikler tarafından açıklanan fiyat, üreticilerimizin beklentilerini karşılamadı. Ayçiçeği üretiminde istikrarın sağlanması ve maliyetleri artan üreticilerimizin yeterli gelir elde edebilmesi için açıklanan fiyatların yeniden gözden geçirilerek artırılması gerekiyor. Ayrıca diğer alım yapan Birliklerin de bir an önce fiyat açıklaması bekleniyor.
Sezon boyunca 2 kattan daha fazla artan diğer girdilerin yanında gübre fiyatları ortalama 4, mazot fiyatları ortalama 3 kat artış gösterdi. Yeni başladığımız hasatta, üreticimizin mağdur olmaması için ayçiçeğinde yıl sonuna kadar yüzde sıfır olarak uygulanan gümrük vergisinin hasat döneminde artırılması gerekiyor. Bugünlerde ithal ettiğimiz ayçiçeği tohumunun tonu yaklaşık 650 dolar (11,70 TL/kg)’dır. Bu fiyat yurt içindeki fiyatları düşürecek ve çiftçilerimiz mağdur olacaktır.
Bu yıl açıklanacak alım fiyatıyla ayçiçeği üreticisinin emeğinin karşılığını alması gerekiyor. İthalatçı ülkelerdeki kriz ve savaş nedeniyle ithalat tehlikeye girmiş, fiyatlar yükselmiş, bu gelişmeler üzerine üreticiler ayçiçeği ekimi için teşvik edilmiş ve üretilen ürünün tamamının üreticiyi mağdur etmeyecek bir şekilde değerlendirileceği yetkililer tarafından ifade edilmişti. Bu nedenle ayçiçeği üreticisi uygun bulduğu alanlara ayçiçeği ekti. Üretimini artıran üreticilerimiz alın terinin karşılığını alarak ödüllendirilmelidir. Ayçiçeğini ve ayçiçek yağını bulamadığımız ve fiyatını kontrol altına alamadığımız dönemleri unutmayalım.”
Ayçiçeğinde yeterlilik oranı çok düşük: Yüzde 62,5
“Ayçiçeği, ülkemiz ekonomisi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Sıvı yağ tüketimimizin yüzde 76’sı ayçiçeğinden elde ediliyor. Küspesinin içerdiği protein ile de değerli bir yem olarak hayvan beslemesinde kullanılan ayçiçeği, yemeklik yağ dışındaki yağlarla sabun ve boya sanayinde değerlendirilirken; sapları da yakacak olarak kullanılıyor. Sapların yakılmasından sonra oluşan kül, potasyum içerdiği için gübre olarak da değerlendiriliyor.
Ayçiçeği üretimimizin ülke ihtiyacını karşılamada yetersiz kalması nedeniyle söz konusu üretim açığı ithalat yoluyla karşılanıyor. Ülkemiz ayçiçeğinde başlıca ithalatçı ülkeler arasında yer alıyor. Tüketimdeki artış nedeniyle ithalata bağımlılık devam ediyor. İthalatımız geçmiş yıllarda çoğunlukla ayçiçeği yağı şeklinde yapılmaktayken son yıllarda ayçiçeği ithalatı daha fazla yapılıyor.
TÜİK bitkisel ürün denge tablosuna göre, 2020-2021 sezonunda Türkiye’nin ayçiçeğinde yeterlilik oranı yüzde 62,5’tir. Yani ihracat da dâhil, ihtiyacımız olan ayçiçeğinin yüzde 37,5’ini ithalatla karşılıyoruz. 2021 yılında ayçiçeği tohumu yağı ve küspesi dış ticaretinde 942 milyon dolar açık verdik.
Ülkemizde ayçiçeği büyük oranda Trakyabirlik tarafından alınmakla birlikte Karadenizbirlik ve Çukobirlik tarafından alınıyor. Bu birliklerin dışında son yıllarda Tarım Kredi Kooperatifleri ve Konya Şeker de alım yapmaya başladı. Birliklerin alımları ayçiçeği ekim alanlarının artmasında da önemli bir etkendir.
Ekiliş alanlarının artmasıyla birlikte, ayçiçeği üretiminin geçen yıla göre yükselmesi beklenirken, girdi fiyatlarının yüksekliği ile üreticilerimizin maliyeti de arttı.
Ayçiçeği üretimimizin TÜİK 1. Tahminine göre ise geçen yıla oranla yüzde 5,6 artması bekleniyor.
Öte yandan, 2004-2021 yılları arasında ayçiçeği ekim alanı 550 bin hektardan yüzde 63,8 artışla 901 bin hektara yükselirken, bu artış 2019-2021 döneminde yüzde 19,8 oranında oldu.
Ayçiçeği stratejik bir üründür. Ekim alanlarının artırılması gerekir. Fiyat ve alım garantisi, ayçiçeğinde ekim alanlarının artmasındaki önemli etkenlerdir. Ayçiçeği fiyatları üreticinin yeterli gelir elde edeceği seviyede tutulmalıdır. Ayçiçeği Toprak Mahsulleri Ofisi vasıtasıyla devlet müdahale alımı kapsamına alınmalıdır.
Prim, mazot ve gübre desteklerinin artırılarak devam ettirilmesi, üreticilerimizin ayçiçeği üretiminde kalması için uygulanması gereken en önemli fiyat politika aracıdır. Desteklerin en az girdi enflasyonu oranında artırılması gerekiyor.
İthalata harcanan milyarlarca lira, akılcı politikalara dayanan, dişe dokunur desteklerle ayçiçeği üreticilerimize aktarılırsa kısa vadede kendimize yeter hâle geleceğiz. Üreticilerimizin alın terinin karşılığını aldığı bir sezon olması en büyük temennimizdir.”
Geçici sonuçlara göre 2021 yılında faal olan girişimlerin %43,1’i hizmet sektöründe, %36,5’i ise ticaret sektöründe yer aldı. İstihdamda ise hizmet sektörü toplam istihdamın %37,4’ünü oluştururken sanayi sektörünün istihdam payı %28,9 oldu.
Ciroda en yüksek payı ticaret sektörü aldı
Ticaret sektörü ciroda %44,7’lik pay ile ilk sırada yer aldı. Girişimlerin en fazla yer aldığı ve istihdam payı en yüksek olan hizmet sektörünün ciro payı %14,1 iken, sanayi sektörünün ciro payı %35,9 oldu.
Türkiye geneli üretim değerinde en yüksek değeri imalat aldı
2021 yılında üretim değeri imalatta 4 trilyon 889 Milyar TL, ticarette 1 trilyon 121 milyar TL, inşaatta 835 milyar TL, ulaştırma ve depolamada 771 milyar TL ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımında 666 milyar TL olarak gerçekleşti.
Ciroda en yüksek payı 250+ büyüklük grubu aldı
2021 yılında ciro payının %34,7’sini 250+ büyüklük grubu, %24,6’sını 1-9 büyüklük grubu, %19,9’unu 10-49 büyüklük grubu ve %20,8’ini 50-249 büyüklük grubu oluşturdu. İstihdamda ise %37,6’sını 1-9 büyüklük grubu, %26’sını 250+ büyüklük grubu, %20’sini 10-49 büyüklük grubu ve %16,4’ünü 50-249 büyüklük grubu oluşturdu.
2021 yılında aktif girişim sayısı 3 578 877 olarak gerçekleşti
Geçici sonuçlara göre 2021 yılında ciro 16 trilyon 679 milyar TL, üretim değeri 9 trilyon 850 milyar TL, faktör maliyetiyle katma değer 2 trilyon 713 milyar TL olarak gerçekleşirken mal ve hizmetlerin toplam satın alışları 15 trilyon 301 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. İstihdam ise 17 495 511 kişi olarak gerçekleşti.
İmalat sanayindeki girişimlerin %61,4’ü düşük teknoloji faaliyetlerinde yer aldı
Düşük teknoloji faaliyetlerinde yer alan bu girişimler, istihdamın %51,7’sini, cironun %35,7’sini oluşturdu.
Arı gibi çalıştılar, bal ihracatımızı yüzde 76 artırdılar
Çam balı üretiminde dünya lideri olan Türkiye, 2022 yılının ocak-temmuz döneminde ihracatını yüzde 76’lık artışla 15 milyon dolardan, 26,2 milyon dolara taşıdı.
Türk bal ihracatçıları, Arıcılık sektörünün tüm taraflarını bir araya getiren 24-28 Ağustos 2022 tarihlerinde İstanbul’da 47. Kez düzenlenen International Apicultural Congress (Apimondia, Uluslararası Arıcılık Kongresi)’te Türk arıcılık sektörünü dünyanın 138 ülkesinden gelen binlerce sektör mensubuna tanıttı. Hedef, bal ihracatında 50 milyon dolara ulaşmak.
Türkiye genelindeki bal ihracatçılarının kümelendiği Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği ve Akdeniz Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği, Uluslararası Arıcılık Kongresi’nde Türk balının tanıtımına birlikte imza attılar.
Dünya çam balı üretiminin yüzde 92’sinin Türkiye tarafından gerçekleştirildiğini, bal üretiminde de dünya ikincisi konumunda olduğumuzu dile getiren Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, Türkiye’nin son 1 yılda bal ihracatının 41,8 milyon dolara ulaştığını, Apimondia’da, Türkiye’nin bal ihracatında 50 milyon doları rahatlıkla gerçekleştirebileceğini gördüklerini vurguladı.
Apimondia’da Türkiye bal sektörünü dünyanın 138 ülkesinden gelen katılımcılara tanıttıklarını aktaran Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Nedim Kalpaklıoğlu ise; Uluslararası Arıcılık Kongresi’nde, Türkiye’nin üretiminde ve ihracatında dünya lideri olduğu çam balı tadımı da yaptırdıklarını belirtti.
Bal ihracatı yüzde 76 arttı
Türkiye’nin bal ihracatı son 1 yıllık dönemde yüzde 65’lik artışla 25,4 milyon dolardan 41,8 milyon dolara çıkarken, 2022 yılının ocak-temmuz döneminde bal ihracatı yüzde 76’lık yükselişle 15 milyon dolardan 26,2 milyon dolara tırmandı.
Son 1 yıllık dönemde bal ihracatında Amerika Birleşik Devletleri 13 milyon dolarla ilk sırada yer alırken, Almanya 7,2 milyon dolarlık Türk balı talep etti. Türkiye’den İspanya’ya 5 milyon dolarlık bal ihraç edilirken, bu ülkeleri 2,2 milyon dolarlık bal ithalatıyla İsrail ve 1,6 milyon dolarlık tutarla Bulgaristan izledi. Bal ihraç ettiğimiz ülke sayısı 60 oldu.
Küresel salgın pazarlama ve reklam dünyasında oyunun kurallarını değiştirdi
Küresel salgın, pazarlama ve reklam dünyasında oyunun kurallarını kökünden değiştirdi. Dijitalleşmenin etkisiyle mecralar çeşitlenirken, kreatif ajanslar da markalar ile hedef kitle arasındaki konumunu yükseltti. Ulusal ve uluslararası projelerle markaları geniş kitlelerle tanıştıran kreatif ajanslar, kişiselleştirilmiş ve veri odaklı pazarlama çözümleriyle dünyanın en iyileri arasına girdi.
Pandemiyle değişen tüketici alışkanlıkları, markaların reklam ve pazarlama faaliyetlerine veri odaklı kişiselleştirilmiş bir yaklaşım getirdi. IPSOS ve Infıllion, tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre geleneksel TV reklam modelinin yerini kişiselleştirilmiş reklamlar alıyor. Sosyal medya aracılığıyla markaların pazarlama aracına dönüşen tüketicilerin %67’si reklama yer veren platformları reklamsız olanlara tercih ederken, %50’si kişiselleştirilmiş reklamları yararlı buluyor. Tüketicilerin %73’ü ise kendini tekrar eden reklamlardan şikayet ediyor.
Küresel salgının pazarlama ve reklam dünyasının sınırlarını ortadan kaldırdığını belirten STANDBY Kreatif Reklam Ajansı Yönetici Ortağı Can Yurdakul, “Optimum tüketici deneyimi sunmaya odaklanan markalar, kişiselleştirilmiş içeriklerin tüketici davranışlarındaki etkisini verilerle ölçerek gelecek stratejilerine ölçeklenebilir bir yapı kazandırdı. Tüketiciler ilgi alanlarını hedef alan kişiselleştirilmiş reklamları tercih ediyor. Bu tür reklamlar tüketiciyi 12’den vurarak kişisel verilerini paylaşmalarını olanaklı kılıyor. Verilerin dünyasında yeniden şekillenen pazarlama ve reklam dünyasında çeşitlilik, kapsayıcılık, çeviklik ve sürdürülebilirlik kavramları öncü bir yer edindi. Pandemi, tüketicilerin ihtiyaçlarına odaklanan markalar için eşsiz bir fırsat yarattı. Yeni ilgi alanlarıyla değişen müşteri beklentilerini doğru okuyanlar bu dönemin kazananı oldu. Ticari faydadan ziyade tüketici beklentisini karşılayan kapsayıcı ve insan odaklı pazarlama ve reklam stratejileri markaları büyüme hedeflerinin ötesine taşıyor” dedi.
Pazarlama ve reklam dünyasının kumandası tüketicide
Pandemi öncesinde tüketicilerin markaların çizdiği sınırların içinde konumlandığını belirten Can Yurdakul, “Deloitte tarafından hazırlanan 2022 Küresel Pazarlama Trendleri raporu, ihtiyaca odaklanan ve güven üzerine kurulu pazarlama stratejisi geliştiren markaların büyüme hedeflerine ulaşabileceğini gösteriyor. İnsan odaklı, kapsayıcı ve verilerin diliyle geliştirilen pazarlama çözümleri 2022’nin yükselen trendleri arasında yer alıyor. Değişen pazarlama ve reklam dünyasının kumandası tüketicilerin elinde. Kreatif ajanslar da tüketiciyle takım arkadaşlığı kurarak kumandayı yönetebiliyor. Kreatif ajansların iş modeli de bağımsız hale geldi. Eskiden uluslararası büyük markaların ve yayın kuruluşlarının sahip olduğu görünürlükte bağımsız ajanslar da söz sahibi. Büyük, kurumsal ajanslarla, bağımsız olarak çalışan kreatif ajansların arasındaki tek fark bütçe olsa da yaratıcılık, çoğu zaman bütçe bariyerini aşarak başarının anahtarı oluyor. Artık herhangi bir dijital profile sahip olan tüketiciler, markaların hem hedef kitlesi hem de rakibi olma potansiyeli taşıyor” diye belirtti.
Kişiselleştirilmiş veri odaklı pazarlamada dünyanın en iyileri arasında
İstanbul merkezli bağımsız bir tam hizmet kreatif reklam ajansı olarak 12 yıldan bu yana “Lines, No More!” mottosuyla geleneksel reklamcılığın kalıplarını ortadan kaldırmaya odaklandıklarını söyleyen STANDBY Kreatif Reklam Ajansı Kurucu Ortağı ve Kreatif Direktörü Burak Kılavuz, “Bu kapsamda müşteri odaklı segmentlere ayırdığımız mecralarda, bütünsel ve veri odaklı pazarlama çözümleri sunuyoruz. “İnsanların yaşamlarına değer katan ve amaca yönelik işler sunan kreatif insanlar topluluğu” olarak tanımladığımız ajansımızda ulusal ve uluslararası 40’tan fazla markaya hizmet veriyoruz. Benimsediğimiz yeni nesil pazarlama modeli uluslararası başarıları da beraberinde getiriyor. Kişiselleştirilmiş veri odaklı pazarlama modelimizle dünyanın en iyileri arasına girdik. 2021’de MMA Smarties Business Impact Index’inde dünyanın dördüncü, Avrupa ve EMEA bölgesinin ikinci en yaratıcı ajansı olarak yerimizi aldık. Marka ve Tüketici Deneyimi, Veri Odaklı Pazarlama, Entegre Pazarlama, Lead Toplama, Sosyal Medya, Sosyal Sorumluluk, Influencer Marketing, Video Reklam kategorilerinde geliştirdiğimiz kreatif projelerimizle endeksin kriterlerini karşıladık. STANDBY CREATIVE GROUP bünyesinde faaliyet gösteren tam hizmet kreatif reklam ajansı olarak ulusal ve uluslararası kreatif projelerimizle yeni başarılara imza atmayı hedefliyoruz” ifadelerinde bulundu.
Dijital dönüşümün geleceğini tasarlayacak
STANDBY CREATIVE GROUP bünyesinde yer alan kreatif teknoloji ajansı ME ile dijital dönüşümün geleceğini tasarlamaya yönelik çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Can Yurdakul, “Web 3.0 ile metaverse odaklı yaratıcı teknoloji alanlarında hizmet veren, Türkiye’nin ilk metaverse odaklı kreatif teknoloji ajansı ME ile markalara uçtan uca bütünsel hizmetler sunuyoruz. Dijital dönüşümün en büyük parçasını oluşturan metaverse’de yaratıcı, ekonomik, ekolojik projeler üreterek bu alanda ilklerin öncüsü olmayı hedefliyoruz” diye ekledi.
Türkiye’de lojistik sektörü pozitif görünümünü koruyor
KPMG Türkiye ve İstanbul Üniversitesi iş birliği ile hazırlanan Lojistik Güven Endeksi, 2022 yılının ilk çeyreğine kıyasla yüzde 6’lık hafif bir düşüş kaydetse de 118,08 olarak ölçülerek pozitif görünümünü sürdürdü. “2022 yılının ocak – haziran döneminde, Türkiye’den yapılan uluslararası taşıma sayısının geçen yılın ilk yarısına kıyasla yüzde 20 artış göstererek 820 bin seferi aştığına dikkat çeken KPMG Türkiye Taşımacılık Sektör Lideri Yavuz Öner, Rusya’nın ambargolar nedeniyle Türkiye’yi transit bir merkez olarak kullanmasının bu sayıları olumlu etkilediğini söyledi. KPMG Türkiye ile İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi iş birliğiyle hazırlanan Lojistik Güven Endeksi 2022 yılının ikinci çeyreği için açıklandı. 2022 yılının ilk çeyreğine kıyasla yüzde 6’lık hafif bir düşüş kaydeden endeks, 118,08 olarak ölçülerek pozitif görünümünü korudu. Endeks, 2021 yılının ikinci çeyreğiyle karşılaştırıldığında ise yıllık yüzde 13’lük bir düşüşe işaret ediyor. Lojistik Güven Endeksi, ölçümlerin başladığı 2019 yılının son çeyreğinden bu yana ilk defa 2021 yılının üçüncü çeyreğinde 141,34 olarak en yüksek seviyesine ulaşmıştı. Endeks genel itibarıyla halen pozitif görünümünü korusa da son üç çeyrektir hafif bir düşüş trendi içerisinde bulunuyor. Sektörün güncel durumunu gösteren Mevcut Durum Endeksi ise bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 3’lük küçük bir düşüşle 126,80 olarak gerçekleşti. Gelecek Dönem Beklenti Endeksi de 2022’nin ilk çeyreğine göre yüzde 8’lik bir düşüşle 113,73 olarak ölçüldü. Gelecek Dönem Beklenti Endeksinin alt kırılımlarına bakıldığında, temmuz – eylül döneminde sektördeki iş hacmi beklentisine ilişkin endeks, çeyrek bazda yüzde 24’lük bir düşüşle 119,61 puana geriledi. Üçüncü çeyrekte sektörün kârlılığına ilişkin endeks de çeyrek bazda yüzde 3’lük bir düşüşle 90,20 puan olarak ölçüldü. Böylelikle kârlılık beklentilerine ilişkin endeks, ikinci çeyrekte üst üste negatif görünümünü sürdürdü. Bu durumun, yakıt maliyetlerinin halen yüksek olmasından kaynaklandığı tahmin ediliyor. Gelecek üç ayda sektörün insan kaynakları ihtiyacına ilişkin endeks ise yüzde 11’lik bir düşüş göstererek 127,45 puana geriledi. Sektörde neredeyse bütün göstergelerde temkinli düşüş sinyalleri göze çarparken temmuz-eylül dönemi için sektörde şirket birleşmesi ve satın almasına ilişkin beklenti endeksi yaklaşık yüzde 6’lık bir artışla 131,37 puana yükseldi. “Türkiye taşımacılık sektörü uzun vadede olumlu bir tablo çiziyor” Sektördeki gelişmeleri değerlendiren KPMG Türkiye Taşımacılık Sektör Lideri Yavuz Öner “Lojistik Güven Endeksi, temkinli düşüş trendini sürdürüyor. Buna karşın, endeks halen 100 puanın üzerinde yer aldığı için sektörde pozitif görünümün korunduğunu söylemek mümkün. Pandeminin etkilerinden sonra Ukrayna – Rusya savaşı nedeniyle tedarik zincirinde değişimler yaşandı. Yakıt maliyetleri dünya genelinde yükseldi. Tüm bu dönemsel faktörlere bağlı gerilemelere rağmen, Türkiye taşımacılık sektörünün uzun vadede olumlu bir tablo çizdiği söylenebilir. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, 2022 yılının ocak – haziran döneminde, ülkemizden yapılan uluslararası taşıma sayısı geçen yılın ilk yarısına kıyasla yüzde 20 artış göstererek 820 bin seferi aştı. Rusya’nın uygulanan ambargolar sonrası Türkiye’yi transit bir merkez olarak kullanması bu sayıları olumlu etkiliyor. Taşımacılık sektöründe kamu tarafında yoğun bir yatırım gündemi söz konusu ve bu yatırımlarla demiryolunun lojistikteki payının yüzde 22’ye yükseltilmesi hedefleniyor. Taşımacılık sektörünün hizmet ihracatı içerisinde geçtiğimiz yıl 12,6 milyar dolarlık bir payı mevcuttu, bu payın açıklanan devlet destekleriyle birlikte önemli bir artış kaydedeceği öngörülüyor.” yorumunda bulundu.Kuru meyve sektörü AB standartlarında üretiyor
Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, FRUCOM (Avrupa Kuru Meyve, Kabuklu Yemişler, Konserveler ve Benzeri Ürünler Ticaret Federasyonu) yetkililerinin katılımıyla AB nezdinde yürütülen çalışmalar, gıda güvenliği, sürdürülebilirlik, organik tarım, beslenme ve iletişim çalışmaları hakkında üyelerine bilgi aktarımında bulunmak üzere, Ege İhracatçı Birlikleri’nde bilgilendirme semineri düzenledi.
FRUCOM yetkilileri, resmi kontrollerdeki düzenlemeler, AB’nin sürdürülebilir pestisit kullanımı politikası, kontaminant riski (bulunması istenmeyen madde, mikroorganizma veya kimyasal zararlı), pestisitler, kuru incir-kuru kayısı ve çekirdeksiz kuru üzüm dahil meyveler için yeni MRL (maksimum kalıntı düzeyi) değerleri, aflatoksin ve okratoksin için yeni maksimum düzeyleri, sürdürülebilir gıda sistemi ve etiketleme sistemi, sürdürülebilir gıda sistemine geçişte FRUCOM üyeleri için oluşturulan yol haritası, çevre ayak izi puanı, Avrupa Birliği’nin yeni tedarikçi kuralları, işçi hakları, genç nesiller arasında sağlıklı alışkanlıkları teşvik etmek için uygulanan AB okul programı ile ilgili bilgi aktardı.
Kuru meyve ihracatının yüzde 50’si AB ülkelerine
EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Birliğimiz, Türkiye’de kuru meyve ihracatının yüzde 55’ini tek başına gerçekleştiriyor. Sektörümüzün ihracatının yüzde 50’sini gerçekleştirdiği en önemli alıcı pazarımız Avrupa Birliği’ndeki (AB) mevzuat değişikliklerini yakından takip ediyoruz. Gözlemci statüde üyesi olduğumuz FRUCOM ile uzun yıllardır yakın iş birliği içinde çalışıyoruz. Türkiye’nin organik üretiminin yüzde 75’i Ege Bölgesi’nden yapılıyor. Türkiye yaklaşık 170’e yakın ülke ve bölgeye 1,6 milyar dolarlık kuru meyve ihracatı yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde kuru meyve ihracatında 2 milyar dolar hedefimiz var. Hedeflenen rakamlara ulaşabilmemiz için dünya tüketicilerinin tercih ettiği ürünleri gıda kodeksine uygun şekilde üretmeye, üretimi global talebe uygun şekilde artırmaya ve Türk kuru meyvelerinin imajının dünya piyasasında yer etmesini sağlamaya çalışıyoruz.” dedi.
Işık, “FRUCOM yetkilileri üç günlük program dahilinde; ilk Manisa’yı sonra Aydın’ı ziyaret ettiler, üniversitelerimizi ve enstitülerimizi ziyaret ettiler. Bugün de burada ürünlerimizi ve sektörümüzü tanımak, üretimi ve işletmeleri görmek için kuru incir, kuru üzüm ve organik ile ilgili teknik bir tur yaptılar ve Birliğimize de bir ziyaret gerçekleştirip üyelerimizle bir araya geldiler. Birliğimiz üretim ve ihracatta dünya lideri olduğumuz besleyici değeri yüksek süper gıdalar kuru üzüm, kuru kayısı ve kuru incirin üretim kalitesi ve gıda güvenliğinin artırılması için uzun yıllardır çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz.” diye konuştu.
Mehmet Ali Işık, çiftçiden başlayıp rafa kadar uzanan tedarik zincirinde sürdürülebilirliği sağlamak için EİB olarak diğer kurumlarla, üniversitelerle, araştırma enstitüleriyle, Tarım İl ve İlçe teşkilatları, borsalar, ziraat odaları, ticaret odaları gibi kurumlarla ortak çalışmalar yürüttüklerini söyledi.
Kimyasal pestisit üretimi ve kullanımının yasaklanmasında ülkeler daha somut hedefler ortaya koymalı
Türkiye’nin dünya kuru meyve üretiminin yüzde 16’sını tek başına gerçekleştirdiğini aktaran Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birlikleri Sektörü Kurulu Başkanı Osman Öz sözlerine şöyle devam etti:
“Biz tarladan sofraya sofradan ihracata olan zincirde doğru üretim teknikleriyle, gıda güvenliğini önceleyen planlı ve sürdürülebilir bir politikayla sağlıklı gıda imajı ile markalaşarak, dünyada adımızı ilk sıraya yazdırdık. Ülkemiz kuruyemiş üretiminde dünya lideri. Türkiye’nin kuru meyve üretiminin yüzde 61’ini kuru üzüm, yüzde 23’ünü kuru kayısı ve yüzde 16’sını ise kuru incir oluşturuyor. Türk kuru meyvelerinin çoğunluğu Avrupa Birliği’ne ihraç ediliyor. Bölgemizden yüzde 95’ini gerçekleştirdiğimiz kuru üzüm ihracatında Avrupa ülkeleri yüzde 80 pay ile ana ticaret ortağımız. Kuru kayısıda Avrupa Birliği’nin payı yüzde 48 civarındayken kuru incir ihracatımızdaki payı ise yüzde 51.”
Osman Öz, “Kuru incir, kuru üzüm ve kuru kayısıda dünyada açık ara lider konumda olan Türkiye, sağlıklı gıdada organik gıdada kilit bir tedarikçi. Ülkemiz tarım için devasa doğal alanlara, bol su kaynaklarına, gerekli bilgi birikimine ve iyi yetişmiş insan kaynaklarına sahip. Kuru meyve endüstrisi etkili, sürdürülebilir ve çevre dostudur. Dünyada bütün ürünlerinde güvenilir ihracatçı olarak tanınıyoruz. Bu unvanı devam ettirmek için çalışıyoruz. Kimyasal pestisit üretimi ve kullanımının yasaklanmasında ülkelerin daha somut hedefler ortaya koymasını istiyoruz. Kuru ve kabuklu meyvelerin tüketimini artırmak, sektörümüzü uluslararası alanda daha iyi tanıtmak için FRUCOM ile yeni iş birliklerine hazırız.” dedi.
FRUCOM semineri; EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birlikleri Sektörü Kurulu Başkanı Osman Öz, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yusuf Gabay katılımıyla gerçekleşti.
FRUCOM Genel Sekreteri Anna Boulova, FRUCOM Beslenme Uzmanı Martina Zurli, FRUCOM Gıda Güvenliği Politikası Danışmanı Katri Saari, FRUCOM Ticaret ve Sürdürülebilirlik Politikası Danışmanı Lebo Mofolo gıda güvenliği, sürdürülebilirlik ve AB Yeşil Mutabakatı ile ilgili sunum yaptı.
ASYA PAZARININ TEKNOLOJİ NABZI VİETNAM’DA ATTI
“İHRACAT RAKAMLARINDA İLK HEDEFİMİZ KORE GİBİ ÜLKELERE YAKLAŞABİLMEK”
Asya Kıtası’nın önde gelen uluslararası eğlence fuarı Theme Park Expo Vietnam, teknoloji meraklıları ve sektör temsilcileriyle buluştu. Yüksek teknoloji ihracatında 1 trilyon doların üzerinde paya sahip olan Asya ülkeleri karşısında Türkiye’nin bilinirliğini artırmaya yönelik olarak fuarda yer aldıklarını belirten Teknoloji Girişimcisi Mustafa Mertcan, küresel pazardaki ilk hedeflerinin ihracat rakamlarında Kore gibi ülkelere yaklaşabilmek olduğunu söyledi.
Eğlence endüstrisindeki en son yeniliklerin ve ürünlerin sunulduğu Asya’nın ünlü ticaret etkinliklerinden Theme Park Expo Vietnam, 24-25 Ağustos 2022 tarihlerinde teknoloji meraklıları ve sektör temsilcileriyle buluştu. Eğlence endüstrisindeki son gelişmelerin ve teknolojilerin sergilendiği fuara, bölgenin yükselen eğlence pazarında yer almak isteyen dünya genelinden çok sayıda marka da katılım sağladı.
Tamamen yerli imkânlarla ileri sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerini kullanarak hareket simülatörleri ve etkileşimli VR oyunları geliştiren, Türkiye’nin ve dünyanın önde genelen teknoloji firmalarından DOF Robotics de Asya pazarında ülkemizin gücünü artırmak amacıyla fuarda yerini aldı. DOF Robotics Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mertcan, yüksek teknoloji ihracatında büyük bir yeri kaplayan Asya’daki rakiplerine karşı ülkemiz için fuarın önemini ve eğlence endüstrisindeki gelişmeleri değerlendirdi.
“TÜRKİYE İMZASI TAŞIYAN ÜRÜNLERİMİZİ DÜNYAYA TANITIYORUZ”
Ülkemizin uluslararası pazarda söz sahibi olması amacıyla her platformda bulunmaya çalıştıklarını belirten DOF Robotics Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mertcan, “Tamamen yerli imkânlarla ileri sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerini kullanarak hareket simülatörleri ve etkileşimli VR oyunları geliştiriyoruz. Dünya çapında 350’den fazla lokasyona ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Şu ana kadar dünyaca ünlü birçok marka ile işbirliği yaptık. Marvel ve Feld Entertainmet bunlara sadece küçük bir örnek. Bu konuda iş birliklerimize de devam ediyoruz. Sadece eğlence alanında değil aynı zamanda sağlık, lojistik gibi alanlarda da robot üretimi gerçekleştiriyoruz. Amerika, Avrupa ve Asya genelinde düzenlenen çok sayıda fuara da katılım göstererek Türkiye imzası taşıyan ürünlerimizi dünyaya tanıyoruz.” dedi.
YÜKSEK TEKNOLOJİ İHRACATINDA ASYA ÜLKELERİNİN PAZARDAKİ PAYI 1 TRİLYON DOLARI AŞIYOR
Türkiye’nin yazılım ve bilişim sektörü ihracatının 3 milyar dolar seviyelerinde olduğunu belirten Mustafa Mertcan, “Amacımız bu rakamları 15 milyar dolar seviyelerine ulaştırmak. Yüksek teknoloji ihracatında ülkelerin dağılımına ve pazardaki pay oranlarına bakarsak 750 milyar dolarlık ihracat hacmiyle Çin zirvede bulunuyor. Yine bunun yanında Hong Kong 350 milyar dolarlık bir paya sahip bulunuyor. Yani sadece Çin ve Hong Kong’u birlikte ele aldığımızda 1 trilyon doların üzerinde teknoloji ihracatı karşımıza çıkıyor. Buna en yakın ülke 180 milyar dolarla Almanya ve ardından 160 milyar dolarla Kore geliyor. Dolayısıyla Asya pazarında söz sahibi olmak büyük önem taşıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“İHRACAT RAKAMLARINDA İLK HEDEFİMİZ KORE GİBİ ÜLKELERE YAKLAŞABİLMEK”
“Simülatör üreticileri arasında yazılımını kendisi geliştiren dünyada ilk 10, Türkiye’de ise tek firma olmamız. Simülasyonlarda yer alan yazılımı kendi Ar-Ge servisimizde geliştiriyoruz.” diyerek küresel pazardaki ilk hedeflerinin ihracat rakamlarında Kore gibi ülkelere yaklaşabilmek olduğunu belirten Mustafa Mertcan, “Asya pazarında hedef kitlemize ulaşabileceğimiz Theme Park Expo Vietnam Fuarı gibi organizasyonlar rakip ülkeler arasında daha öne çıkabilme misyonumuz açısında bizler için güzel fırsatlar oluşturuyor. Yakalayacağımız ivme ile ihracat hedeflerimizi artırabileceğimize ve sektörde Türkiye’nin ağırlığını artırabileceğimize inanıyorum.” şeklinde konuştu.
Egeli ihracatçılar hedefine e-ihracat ile ulaşacak
2021’de perakende e-ticaret satışları dünya çapında yaklaşık 4,9 trilyon dolara ulaştı. Bu rakamın önümüzdeki dört yıl içinde yüzde 50 büyüyerek 2025 yılına kadar yaklaşık 7,4 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Egeli ihracatçılar “E-İhracat Destekleri Hakkında Karar”ın yürürlüğe konulmasıyla hızla dijitalleşen yeni dünyanın kurallarına daha hızlı adapte olmaları yönünde önlerinin açılmış olduğu görüşünde.
Ege İhracatçı Birlikleri, geçen sene çalışmalarına başladıkları Egeli ihracatçıların dijital pazaryeri “eib.li” portalının çalışmalarını bitirip, küresel yeni bir online ticaret kanalı haline getirmeyi planlıyor.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “E-İhracat Destekleri Hakkında Karar”ın yürürlüğe konulmasıyla şirketlerin ve işbirliği Kuruluşlarının e-ihracata hazırlanması, yurt dışı pazarlarda ve pazaryerlerinde Türk ürünlerinin ve markalarının çevrim içi sergilenmesi, tanıtılması, yurt dışı siparişlerde hızlı teslimatın sağlanmasına ilişkin giderlerin desteklenmesi hedefleniyor. E-ihracata yönelik desteklerden şirketler ve İşbirliği Kuruluşlarının yanı sıra E-İhracat Konsorsiyumları, perakende e-ticaret siteleri, pazaryerleri ve B2B platformları da yararlanabilecek.” dedi.
Türkiye’nin e-ihracat hamlesine büyük bir ivme kazandıracak
Eskinazi, “Bakanlıkça E-İhracat Konsorsiyumu statüsü verilen şirketler aracılığıyla imalatçı şirketlerin üretimleri daha büyük ölçüde e-ihracata yönlendirilebilecek. Ayrıca, Bakanlığın koordinasyonunda ve Bakanlıkça görevlendirilecek İşbirliği kuruluşlarınca kurulacak olan Türkiye E-İhracat Platformu; ihracatçılar ile alıcıların buluşmasına, sipariş almalarına ve karşılamalarına, ihracat işlemlerinin dijitalleşmesine ve yeni nesil teknolojilerin kullanılmasına olanak sağlayacak olup bu oluşuma yüzde 75 oranında 5 yıl süresince ve yıllık 150.000.000 TL’ye kadar verilecek destek ülkemizin e-ihracat hamlesine büyük bir ivme kazandıracaktır. E-İhracata yönelik destekler ile şirketler ve kuruluşlar için ortak bir sinerji yaratılmış ve ihracatçılarımızın online pazarda da rekabetçi olabilmelerinin önü açılmıştır.” diye konuştu.
Egeli ihracatçıların dijital pazaryeri “eib.li”
İhracatçı Birliklerinin firmalarla e-ihracata yönelmeleri, uluslararası pazaryerlerinde boy göstermeleri konusunda Bakanlık desteğiyle çalışmalar yapabileceğini açıklayan Eskinazi sözlerine şöyle devam etti:
“Hatta çalışmalarına geçen yıl başladığımız Egeli ihracatçılarımızın dijital pazaryeri olmasını hedeflediğimiz eib.li portalımızın çalışmalarını bitirip tüm dünyadan alıcılara hitap eder hale getirmek için bir fırsat yakalayacağız. Amazon, Jingdong, Alibaba, eBay, Rakuten, B2W Companhia Digital, Zalando, JD.com gibi Avrupa’dan Uzak Doğu’ya kadar dünyanın en büyük e-ticaret platformlarında yer alma şansını elde edeceğiz. Geleneksel yöntemlerle konteyner konteyner mal satmaya alışmış Türk ihracatçısı dünyanın öbür ucundaki alıcılara tek tek ürün satacak konuma gelmek durumunda. Ve bu destekler bu yolculukta çok önemli.”
Dijitalleşme Ege’den başladı
Eskinazi, geçtiğimiz yıllarda Türkiye’nin ve dünyanın ayakkabı, çanta, deri saraciye ve deri konfeksiyon sektörlerine yönelik ilk sanal fuarı Shoedex2020’yi ve dünyanın ilk sanal gıda fuarı The Fource’u düzenlediklerini hatırlattı.
“Gıda sektöründe Birleşik Arap Emirlikleri’ne, konfeksiyon sektöründe Hollanda’ya ve doğal taş sektöründe Vietnam’a, Ortadoğu’ya ve Avustralya’ya sanal sektörel ticaret heyetleri gerçekleştirdik. E-ticaret yoluyla Çin pazarında yer almak için çok yakın bir zamanda yeni iş birliklerine imza atmayı planlıyoruz. JD, T-Mall gibi platformlar tarafından onaylanmış ajanslar ile görüşmelerimiz devam ediyor. Mobilya sektöründe İzmir Kalkınma Ajansı destekli e-ihracat projemiz tamamlandı. Firmalarımızın e-ihracat noktasında başarılı olabilmesi için ihtiyaçlarını belirledik ve buna uygun bir yol haritası hazırladık. Bunun sonucunda tüm sektör için bir uygulama rehberi oluştu.”
Tüm sektörlerin e-ihracat konusunda kapasitesini ve marka değerini artıracağız
Jak Eskinazi, “Dijital platformlarda yer alma çalışmalarımız kapsamında AegeanHasApparel (AHA) projesiyle, hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatçılarımızın ve sektörün uluslararası platformlarda tanıtımını hedefliyoruz. AHA platformunu dünya genelinde gerçekleştirilecek tüm iletişim faaliyetlerinin merkezi haline getiren bir platform olarak kurguladık. Bu doğrultuda web-sitesi oluşturarak firmalarımızın iletişim bilgilerini tek bir ortamda topladık. Şu anda sitemizde kayıtlı 100’e yakın üreticimiz yer alıyor. Bu tarz projelerimizi tüm sektörlerimize uyarlayacağız, farklı projeler geliştirerek firmalarımızın e-ihracat konusunda kapasitesini ve marka değerini artırmak için çalışıyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.
EuroBasket 2022 başlıyor!
TCL NXTPAPER 10s ile FIBA Eurobasket 2022 maçlarını izleme keyfini yaşayın FIBA Uluslararası Basketbol Federasyonu Küresel Ortağı Almanya, Çekya, Gürcistan ve İtalya’nın ev sahipliğinde 1 – 18 Eylül 2022 tarihlerinde düzenlenecek FIBA 2022 Avrupa Şampiyonası’na (EuroBasket 2022) sayılı günler kaldı. Heyecanla beklenen turnuvada, FIBA Uluslararası Basketbol Federasyonu Küresel Ortağı TCL de sadece basketbol severlerin değil tüm spor severlerin bu etkinlikte en iyi deneyimi yaşamalarını amaçlıyor. Müsabakalarda “TCL Maçın Oyuncusu” adı altında yapılan karşılaşmaların en iyi oyuncusunu sunma rolünü de üstlenecek olan TCL, ayrıca İtalya’nın Milano kentindeki FIBA Fan Zone’da turnuvanın keyfini çıkarmak isteyenler için sunduğu yenilikçi TV, tablet, soundbar, ev aletleri ve bağlanabilirlik ürün ekosistemini de sergileyecek. Bu ürünler içerisinde yer alan kâğıt benzeri bir ekran deneyimi sunan NXTPAPER görüntüleme teknolojisine sahip TCL NXTPAPER 10s basketbol izlemeyi de oynamak kadar güzelleştirecek bir ürün olarak öne çıkıyor. NXTPAPER 10s tabletin 10,1 inç IPS ekranı, özellikle göz korumasına odaklanılarak tasarlandı. Kâğıt benzeri ekran tasarımı, renklerin doğallığı için 10 kat koruma kullanarak bir endüstri standardı oluşturuyor. TÜV sertifikalı ekranı mavi ışığı %50’nin üzerinde azaltması ile dikkat çekiyor. TCL NXTPAPER 10s, CES 2022’de tanıtılmış ve burada “Yılın Göz Koruma İnovasyon Ödülü”nü kazanmıştı. TCL son olarak TCL NXTPAPER 10s tablet ile Avrupa Görüntüleme ve Ses Birliği (EISA) tarafından “2022 – 2023 Yılı Tablet İnovasyonu” ödülünün de sahibi oldu. “Sporun birleştirici gücünün fakındayız” Konuyla ilgili açıklamada bulunan TCL Türkiye Ülke Müdürü Serhan Tunca, “FIBA Uluslararası Basketbol Federasyonu’nun küresel ortağı olarak dört ülkede böylesine önemli bir rekabete tanık olmak ilham verici. TCL olarak sporun oyuncular, taraftarlar ve toplumlar arasındaki birleştirici gücünün fakındayız. Bu heyecan dolu turnuvada birçok yeteneği bir arada görmek harika bir deneyim olacak. Spora ve spor severlere verdiğimiz destek TCL’in akıllı ve sağlıklı yaşamı teşvik eden ürün ekosistemi yaratma vizyonuyla da uyumludur.” dedi. TCL’in Uluslararası Basketbol Federasyonu FIBA ile yaptığı iş birliği dört yıllık iş birliği, ilk olarak 2018’de imzalanmış olup 31 Aralık 2023’e kadar sürecek küresel ortaklık anlaşmasını kapsıyor. Yeni ve genişletilmiş anlaşma, TCL’e FIBA’nın tüm müsabakalarında geçerli olmak üzere önemli ticari haklar sağlıyor. Kapsam dahilinde erkekler ve kadınlar Olimpiyat Eleme Turnuvaları, FIBA Kıta Kupaları, FIBA Gençler Dünya Kupaları, FIBA Kadınlar Basketbol Dünya Kupası 2022 ve FIBA’nın en önemli etkinliği olan 2023’teki FIBA Basketbol Dünya Kupası bulunuyor.Emre Tüzer, MSD’nin Geleceğin Pazarlaması Lideri rolüne atandı
MSD’de 2021’den beri Hasta Erişim ve Sağlık Politikaları Direktörü olarak görev yapan Emre Tüzer, MSD’nin Gelişen Pazarlar’dan sorumlu Geleceğin Pazarlaması Lideri oldu. Hayatları kurtarma ve iyileştirme misyonu ile 130 yılı aşkın süredir dünyanın en zorlu hastalıkları için ilaçlar ve aşılar sunan, yaşam için keşfeden MSD, organizasyonel yapısını güçlendirmek üzere yeni bir atama gerçekleştirdi. Bu kapsamda, Mart 2021’den bu yana MSD Türkiye’de Pazar Erişim Direktörü olarak görev alan Emre Tüzer, Geleceğin Pazarlaması Lideri olarak atandı. MSD Türkiye’de şirketin Geleceğin Pazarları önceliklerinden birisi olan “Erişim için sağlık politikalarına yön verme” vizyonuna yönelik olarak başarılı stratejik dönüşümlere öncülük eden Emre Tüzer, 1 Ağustos 2022 itibarıyla Gelişen Pazarlar’dan sorumlu Geleceğin Pazarlaması Lideri olarak yeni göreviyle MSD’nin hedeflerine katkı sunacak. Tüzer yeni görevinde, MSD’nin Gelişen Pazarlar Liderlik Ekibi, Bölgesel Liderlik Ekibi üyeleri ve Global Dijital Pazarlama ve Ticari Mükemmellik Ekibi ile çalışacak. İhracatçı parite açmazındaGirdilerini dolarla temin eden ihracatını Euro ile gerçekleştiren ihracatçı sektörler, son dönemde Euro/Dolar paritesinde Euro aleyhine seyir nedeniyle sıkıntılı günlerden geçiyor.
2021 yılı temmuz ayında 1,18 seviyesinde olan euro/dolar paritesi, son günlerde 0,99 seviyelerinde bir seyir izliyor.
Türkiye’ye son 1 yıllık dönemde 21,5 milyar dolar döviz kazandıran Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü pamuk başta olmak üzere tüm girdilerini dolarla temin ederken, ihracatının yüzde 70’den fazlasını gerçekleştirdiği Avrupa’ya Euro bazında ihracat gerçekleştiriyor.
Balık yemi başta olmak üzere tüm girdileri dolarla olan, en büyük ihraç pazarı Avrupa ülkeleri olan su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü de Euro/dolar paritesindeki değişimden olumsuz etkilenen bir diğer ihracat sektör konumunda.
2022 yılında finansmana erişimde sorun yaşadıklarını dile getiren Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, finansmana erişim zorluğu varken, girdilerinin dolar, ihraç gelirlerinin euro olması nedeniyle sektörün gelir kaybı yaşadığını dile getirdi.
Küresel ekonomilerde resesyon beklentisi nedeniyle ihraç fiyatları üzerinde de baskı oluştuğuna işaret eden Sertbaş, “Resesyon beklentisi, finansmana erişimde zorluklar, doların değerlenmesi sektördeki olumlu havanın, olumsuz bir ortama dönüşmesine yol açtı. 2022 yılının ikinci yarısında ihracattaki artışımız durabilir, hatta pariteden kaynaklı bir miktar düşüş görebiliriz. EHKİB olarak ihracatımız Temmuz ayında euro bazında yüzde 3 artışla 118 milyon eurodan, 122 milyon euroya çıkarken, dolar bazında yüzde 11’lik düşüşle 140 milyon dolardan, 125 milyon dolara geriledi. Benzer tabloyu önümüzdeki aylarda da yaşayabiliriz” şeklinde konuştu.
Uzakdoğu’dan Türkiye’ye yöneliş bekliyorlar
Avrupa’nın Uzakdoğu’dan dolarla ithalat yaptığı bilgisini paylaşan Sertbaş, paritedeki değişim sonrasında Avrupalı ithalatçıların Uzakdoğu yerine Türkiye’yi tercih etmelerini beklediklerini, parite kaybını bu şekilde telafi etmeyi umduklarını sözlerine ekledi.
Euro/dolar paritesinde 0,99 seviyesine kadar inilmiş olması ve 0,95’in görülebileceği değerlendirmeleri Türk su ürünleri sektöründe de endişeli bir bekleyişe yol açıyor.
Türk su ürünleri sektörünün 2022 yılının ocak-temmuz döneminde ihracatının euro bazında yüzde 33,5 artmasına karşın, dolar bazında yüzde 20 seviyesinde kaldığını aktaran Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, en büyük girdileri yem hammaddeleri başta olmak üzere pek çok girdilerinin dolara endeksli olduğunu, mevcut durumun sektörün rekabet gücünü olumsuz etkilediğini vurguladı.
Su ürünleri yetiştiriciliğinde toplam giderin yüzde 65’inin yem harcamaları olduğunun altını çizen Girit, “Yetiştiricilikte kullanılan yemin en önemli hammaddesi balık unu ve yağı. Türkiye’de elde edilen balık unu ve yağı, yem ihtiyacını karşılamaya yetmediği için bu ürünlerde ithalat zorunluluğu bulunuyor. Bu da dolarla temin ediliyor. 2021 yılında yaklaşık 202,6 bin ton balık unu ve 91,5 bin ton balık yağı ithal ettik. İhracatımızın ilk 10 ülkesinin 7 tanesi Avrupa ülkeleri. Girdilerimizin dolarla, gelirlerimizin euro ile olması sektörün karından zarar etmesine yol açtı. İhracatçı sektörler olarak finansmana erişimde büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Reeskont kredilerinin bir an önce açılmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup, 8 – 11 Eylül 2022 tarihleri arasında Büyükçekmece Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan 23. Uluslararası Endüstriyel Reklam ve Dijital Baskı Teknolojileri – SIGN İstanbul 2022 Fuarı’nda temsil ettiği 5 markanın son teknoloji dijital baskı makinelerini sergileyecek.
Teknolojisiyle dijital baskı sektörünün dünya devleri arasında yer alan Xerox, Epson, Efi, Kongsberg ve kendi markası Sutec makinelerini ülkemizde temsil eden Lidya Grup, fuarın buluşma noktası olacak. Fuarda, 12 Hall’de E-10 / E-12 / F-20 nolu standlarında Xerox, Epson, Efi, Sutec ve Kongsberg markalarından sergileyeceği makineler ile adeta teknoloji şovu yapacak. Fuara özel kampanyalı fiyatları ve uygun finansman çözümleri ile ses getirecek olan Lidya Grup, ülkemizin tüm illerinden ve yurtdışından ziyaretçilerini ağırlayacak. Son iki yıldır yaşanan pandeminin ardından, bu yılki fuara yurtiçinin yanı sıra yurtdışından da yoğun katılımcı bekleniyor. Ülkemizden ve dünyadan yaklaşık 80 ülkeden 25 binin üzerindeki alıcıyı ve 300’ün üzerindeki katılımcı firmayı bir araya getirecek olan SIGN İstanbul Fuarı, endüstriyel reklamcılık ve dijital baskı dünyasının kalbinde yer alıyor.
Dijital baskı sektörünün en star makinelerini standında sergiliyor
Katıldıkları tüm fuarlarda standın teknoloji şölenine dönüştüğünü ifade eden Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, şunları söyledi:
“Son yıllarda pandemi başta olmak üzere çeşitli konulardaki durgunluğun ardından, SIGN İstanbul fuarına iyi bir katılımın olmasını bekliyoruz. İş dünyası olarak bizler, işimizi ve pazarı hareketlendirmek için elimizdeki kaynakları en iyi şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Fuarda, dijital baskı makinelerinin en star 5 markamızdan modellerini, herkesin görebilmesi ve deneyimlemesi için standımızda sergilemeye devam edeceğiz. Reklam sektöründen tekstil sektörüne, copy-centerlardan matbaalara, kobilerden sanayiye hemen hemen tüm sektörlere hizmet verecek geniş bir ürün ailesine sahibiz. Ayrıca, fuarlarda geçerli olan cazip kampanyalar gerçekleştiriyoruz ve yoğun ilgi görüyoruz.” dedi.
Lidya Grup Dijital Deneyim ve Eğitim Üssü yoğun ilgi görüyor
Bu yılın Mayıs ayında kapılarını açan Lidya Grup Dijital Deneyim ve Eğitim Üssü’nün ülkemizin yanı sıra yurtdışında büyük ses getirdiğini belirten Lidya Grup Başkanı Bekir Öz, şunları kaydetti:
“Lidya Grup olarak, sektörümüzde bir ilke daha imza atarak, Türkiye’de ve EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölgesinde ilk ve tek olan Lidya Grup Dijital Deneyim ve Eğitim Üssü’nü 17 Mayıs tarihinde Başakşehir’de açarak ülkemize kazandırdık. Temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi, Sutec, Kongsberg markalarının, tek çatı altında, yıl boyunca yerinde incelenerek, uygulama sonuçlarının alınabileceği Merkezimizin, yurtiçinin yanı sıra yurtdışında da büyük ses getirdiğini görmekteyiz. Milyon dolarlık makine yatırımı yapacak olan şirketler ve iş insanları, artık dijital baskı makineleri modellerini ve makinelerin çıktılarını kataloglardan görmek yerine, Başakşehir’deki Dijital Deneyim ve Eğitim Üssü’müzde, istediği zamanlarda yerinde yakından incelerken, fiziki sonuçlarını görerek, değişik aplikasyonları deneyerek ve testlerden geçirerek, yatırım kararlarını sağlıklı bir şekilde alabiliyorlar. Temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi, Sutec, Kongsberg markalarının hepsi baskı sektöründe gözükse de, markaların teknolojileri ve hizmet verdikleri alanlar birbirinden farklıdır ve bu nedenle yatırım kararından önce yakından incelenmesi önemlidir. Lidya Grup olarak bizler, yaptığımız her iş’te, daima en iyisini yapmaya çalışıyoruz ve elde ettiğimiz başarılar neticesinde şirketimizi ülkemizde ve Londra’daki Lydia Digital ltd şirketimiz ile Birleşik Krallık başta olmak üzere bulunduğumuz coğrafyada ve dünyada zirvede tutmaya devam ediyoruz.” diye konuştu.
İleriye dönük yatırımlar doğru yapılmalıdır
İş dünyasında stratejilerin ve hedeflerin bir iki hamle sonrasına göre değil, orta ve uzun vadeli olarak planlanması gerektiğinin altını çizen Bekir Öz, iş hayatına dair tecrübelerini paylaşarak, şunları anlattı:
“Ticarette, kar ve zarar kardeş gibidir. Kar elde etmenin yanında, bazen zarar da edilebilir. Önemli olan, işinizi nereye götürmeyi hedefliyorsunuz ve bu hedeflerin doğrultusunda orta ve uzun vadeli planınız nelerdir, bunları belirlemelisiniz. Yaptığımız her bir işimiz; emeği, bilgiyi, planlamayı, ölçmeyi, strateji geliştirmeyi vs gerektiriyor. Ön hazırlığını kapsamlı bir şekilde yapanların, tekniği ve kondisyonu daha iyi olur, böylece sahaya daha iyi çıkarlar ve başarıyı elde ederler. İleriye dönük yatırımlar doğru yapılmazsa, her şey kaybedilebilir de. Kısaca işinizi suyun akışına bırakamazsınız.” dedi.
Dijital baskı sektöründe zengin ürün ailesine sahibiz
Temsil ettikleri 5 marka ile dijital baskı sektöründe zengin ürün ailesine sahip olduklarını kaydeden Lidya Grup Satış Direktörü Adem Öz, şunları söyledi:
“Dijital baskı sektöründe dünya markaları arasında konumlanan Xerox, Epson, Efi, Kongsberg ve kendi markamız Sutec makinelerini temsil ediyoruz. SIGN İstanbul fuarına, 450 metrekare alanda 2 ayrı stant ile katılıyoruz. 5 markamızdan ürün ailemiz ve yeni lansmanını yapacağımız modellerimiz yer alıyor. Markalarımızın hepsinde, daha yüksek kalitede, daha düşük maliyetle, daha verimli bir şekilde üretim yapabilme imkanı sunuluyor. Ürün ailemizdeki makinelerin hepsi baskı sektöründe olsa da, markaların teknolojileri ve hizmet verdikleri alanlar birbirinden farklıdır. Ürün yelpazesine bakıldığında birbirini tamamlayan bir yapıya sahibiz. Örneğin, Efi 30h modeli ile yüksek kalite ve düşük maliyetle yapılan baskılar, hemen onun tamamlayıcısı olan Kongsberg’de endüstriyel dijital kesimi yapılıyor, böylece ister 1 adet, ister 10 bin adet için baskı ve sonlandırmada hızlı şekilde çözüm sağlanabiliyor. Bu yıl ayrıca, tekstil tarafında zengin bir ürün ailesiyle fuara katılıyoruz. En son Epson tekstil ürünlerinin distribütörlüğünü almamızın ardından fuarda Epson’un yeni F serisi ürünlerinin gösterimini gerçekleştireceğiz ve demolarınını yapabileceğiz. Sutec serisinin 3X2 Uv flat pet modelini sergileyeceğiz ve bu modelimiz düşük baskı maliyeti ile yüksek hızda endüstriyel üreticilere hitap ediyor. Hem Sutec tarafında DTF ve sublimasyon olmak üzere 2 model ve Epson tarafında tekstilde direk tişörte baskı yapan yeni F-2100 sergilemesini yapacağız. Dolayısıyla geniş bir ürün grubu ile tekstil tarafında da ürünlerimizi sergileyeceğiz. Ayrıca, ilk defa sergileyeceğimiz Epson’un L serisi ile yüksek kalitede geniş format baskı isteyen müşerilerimize, reçineli, herhangi bir ekosolvent kimyasal içermeyen green card sertifikalı R serisinin lansmanını da yapacağız. Yılın ikinci yarısının daha yoğun geçeceğini gözlemliyoruz. Fuara ve fuarın buluşma noktası olacak standımıza yoğun ilgi bekliyoruz.” şeklinde konuştu.
Güven endeksi hizmet ve perakende ticaret sektörlerinde düşerken inşaat sektöründe yükseldi
Kayseri’de Temmuz ayı itibariyle toplam taşıt sayısı 416 bin 848 oldu.
Temmuz ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların %48,7’sini otomobil, %30,3’ünü motosiklet, %13,4’ünü kamyonet, %4,1’ini traktör, %2,9’unu kamyon, %0,3’ünü otobüs, %0,2’sini minibüs ve %0,1’ini özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre %2,4 arttı
Temmuz ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre, kamyonette %62,4, otomobilde %26,0, kamyonda %9,7 artarken minibüste %46,9, özel amaçlı taşıtta %38,8, traktörde %37,0, motosiklette %25,7 ve otobüste %11,7 azaldı.
Trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı geçen yılın aynı ayına göre %4,3 azaldı
Temmuz ayında geçen yılın aynı ayına göre trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı otobüste %23,1, motosiklette %19,4, kamyonda %11,1, traktörde %6,4 artarken minibüste %63,9, otomobilde %13,7, kamyonette %12,7 ve özel amaçlı taşıtlarda %3,9 azaldı.
Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı Temmuz ayı sonu itibarıyla 25 milyon 920 bin 661 oldu
Temmuz ayı sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı taşıtların %54,1’ini otomobil, %16,2’sini kamyonet, %15,3’ünü motosiklet, %7,9’unu traktör, %3,5’ini kamyon, %1,9’unu minibüs, %0,8’ini otobüs ve %0,3’ünü özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.
Temmuz ayında 647 bin 472 adet taşıtın devri yapıldı
Ocak-Temmuz döneminde trafiğe kaydı yapılan 322 bin 501 adet otomobilin %34,1’i 1300 ve altı, %26,8’i 1401-1500, %23,2’si 1301-1400, %8,4’ü 1501-1600, %5,9’u 1601-2000, %0,7’si 2001 ve üstü motor silindir hacmine sahiptir.
Ocak-Temmuz döneminde kaydı yapılan otomobillerin 132 bin 466’sı beyaz renklidir