Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (22.12.2023)

Egeli ihracatçılar 2024 yılında fuardan fuara koşacak

Ege İhracatçı Birlikleri 2024 yılında 13 fuara milli katılım, 13 sektörel ticaret heyeti düzenleyecek.

Türkiye’ye 2023 yılında 18,5 milyar dolar ihracat dövizi kazandıran Ege İhracatçı Birlikleri, 2024 yılında dünyanın dört bir tarafında düzenlenecek fuarlarda Türk ihraç ürünlerini tanıtacak, sektörel ticaret heyeti ve alım heyeti organizasyonlarıyla ihracatçılarımızla ithalatçıları ikili iş görüşmelerinde buluşturacak.

Ticaret Bakanlığı’nın yetkilendirmesiyle A sınıfı fuar organizatörleri arasında yer alan Ege İhracatçı Birlikleri, 2024 yılında 85 yıllık deneyimiyle hazırgiyimden organiğe, gıdadan saraciyeye, mermerden ayakkabıya 13 uluslararası fuarın Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu gerçekleştirecek.

Gıda sektörlerinde ikisi organik 5, hazırgiyim sektöründe 4, ayakkabı ve saraciye sektöründe 2 ve doğaltaş sektöründe 2 olmak üzere 13 fuarda Türk ihraç ürünlerinin pazarlamasını yapacaklarını dile getiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, fuarlar yanında şimdiden 13 sektörel ticaret heyeti planladıklarını, 2024 yılı içinde sektörel ticaret heyetlerinin artması için fizibilite çalışmalarının sürdüğünü dile getirdi.

Türkiye’nin ihracatının güçlü olduğu Avrupa ülkeleri yanında, Ticaret Bakanlığı’nın Uzak Ülkeler Stratejisiyle uyumlu pazarlara yöneldiklerinin altını çizen Eskinazi, “En büyük ihraç pazarımız Avrupa Birliği’nde 3 tanesi Almanya’da, ikişer tanesi Fransa ve İtalya’da olmak üzere 7 fuarda yerimizi alacağız. Ayrıca, Ticaret Bakanlığımızın Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında hedef pazarlarımız olan Amerika Birleşik Devletleri’nde 2, Çin’de 2, Güney Kore ve Japonya’da 1’er fuara milli katılım organizasyonu yapacağız. 2024 yılında yapacağımız pazarlama çalışmalarıyla 20 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.

İlk fuar İtalya’da Garda Fuarı olacak

Egeli ihracatçıların 2024 yılında katılacağı ilk fuar, 13-16 Ocak 2024 tarihlerinde İtalya’da düzenlenecek olan Expo Riva Schuh & Garda Bags Fuarı olacak.

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, Garda Fuarına 37 ayakkabı ve saraciye firmasıyla katılacaklarını, Avrupa’daki resesyona rağmen pazarda var olmaya devam edeceklerini, 15-18 Haziran 2024 tarihlerinde Garda’da ikinci kez 37 firmayla yerlerini alacaklarının altını çizdi.

Son 2 yıldır Kazakistan’a yönelik düzenledikleri sektörel ticaret heyetiyle Kazakistan pazarında güç kazandıkları bilgisini paylaşan Zandar, “Kazakistan’a yaptığımız sektörel ticaret heyetlerinin olumlu sonuçlarını alıyoruz. Kazakistan’daki ikili iş görüşmelerinde Özbekistanlı ithalatçılarda katılıyor. Özbekler açısından Kazakistan bir alışveriş merkezi. Kazakistan ve Özbekistan’da 2022 yılının 11 aylık döneminde Türkiye geneli 38 milyon dolar olan ihracatımız 2023 yılının aynı döneminde yüzde 37’lik artışla 52 milyon dolara yükseldi. O bölgeye normalde Ege’den çok mal gitmiyordu. Şimdi daha çok firma çalışmaya başladı. Kazakistan ve Özbekistan’a ihracatımız 100 milyon doları aşabilecek konumda. Bu fırsatı değerlendirmek için 2024 yılı Mart ayında tekrar orada olacağız. 2024 yılı Mayıs ayında ise; ayakkabı, saraciye ve deri konfeksiyon ihracatçılarımızla Suudi Arabistan’a yönelik bir sektörel ticaret heyeti düzenlemek için fizibilite çalışmalarımız sürüyor” şeklinde konuştu.

Türk lezzetleri Japonya, ABD, Almanya ve Çin’de tanıtılacak

Türkiye’nin gıda ürünleri ihracatının yüzde 22’lik dilimini yaparak gıda ihracatında lider olan Ege İhracatçı Birlikleri 2024 yılında 4 ülkede 5 fuarda Türk lezzetlerinin tanıtımını yapacak.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, 2024 yılında gıda sektörlerinin ihracat hedeflerine ulaşması için Japonya, ABD, Almanya ve Çin’de 5 fuara Türkiye Milli Katılım Organizasyonu yapacaklarını dillendirdi.

Gıda ihracatçılarının ilk durağının Almanya’da 13-16 Şubat 2024 tarihlerinde düzenlenecek olan dünyanın en büyük organik ürünler fuarı olan Biofach Fuarı olacağını ifade eden Uçak, “5-8 Mart 2024 tarihlerinde Japonya’da Foodex Fuarı’na 52 firmamızla katılacağız. ABD’de önce, 14-16 Mart 2024 tarihlerinde ABD’de Californiya’da Natural Products Expo West Fuarı’nda sonrasında 23-25 Haziran 2024 tarihlerinde New York’taki Summer Fancy Food Fuarı olacak. 5-10 Kasım 2024 tarihlerinde Çin İthalat Fuarı ile 2024 yılındaki Milli Katılım Organizasyonlarımızı tamamlayacağız. Fuarlar ve sektörel ticaret heyetleriyle 2023 yılında 7,4 milyar dolar olan tarım ürünleri ihracatımızı 2024 yılı sonunda 8,5 milyar dolara taşımayı hedefliyoruz” dedi.

Alimoğlu: Korea Build Week Fuarı’na ilk kez katılacağız

Çin’de düzenlenen ve dünyanın en büyük doğaltaş ve teknolojileri fuarlarından biri olan Xiamen Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı’nın Türkiye Milli Katılım Organizasyonunu 11 yıldır başarıyla yaptıkları bilgisini veren Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı İbrahim Alimoğlu, 2024 yılında Güney Kore’de Korea Build Week Fuarı’na ilk kez Türkiye Milli Katılım Organizasyonu yapacaklarını ifade etti.

Korea Build Week Fuarı’na 12 doğal taş ihracatçısı firmayla 21-24 Şubat 2024 tarihlerinde katılacaklarını anlatan Alimoğlu, “16-19 Mart 2024 tarihlerinde Xiamen Fuarı’na 75 doğal taş ihracatçısı firmamızla iştirak edeceğiz. 2023 yılında dünyadaki resesyonun inşaat sektörüne etkileri ağır oldu. O nedenle doğal taş ihracat rakamlarımızda gerileme yaşadık. 2024 yılında fuarlar yanında doğal taş sektöründe ihracattaki gerilemeyi durdurmak amacıyla işlenmiş doğal taş talebi olan İngiltere, Avustralya, Kanada ve Suudi Arabistan’a sektörel ticaret heyeti organizasyonları yapacağız” dedi.

Moda endüstrisi Almanya ve Fransa’da yeni koleksiyonlarını sergileyecek

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği, 2024 yılında Türk moda endüstrisinin Almanya ve Fransa’da yeni koleksiyonlarını ithalatçıların beğenisine sunmak için hazırlıklarını tamamladı.

2024 yılının ilk organizasyonunun 10 firmanın katılımıyla, 23-25 Ocak 2024 tarihlerinde Almanya’nın Münih kentinde “MUNICH FABRIC START THE SOURCE” olacağını paylaşan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, 6-8 Şubat 2024 tarihlerinde de Fransa’nın başkenti Paris’te PREMIERE VISION MANUFACTURING PARİS Fuarı’na 26 firmayla katılacaklarını kaydetti.Ana pazarımız Avrupa’da hissedilen resesyonun Türkiye’deki maliyet artışlarıyla birleşince Türk hazırgiyim sektörünün müşteri gözünde rakiplerimize göre pahalı ülke konumuna geldiğine vurgu yapan Sertbaş sözlerini şöyle sürdürdü; “İthalatçılardan gelen siparişler 2024 yılının ilk yarısında da ihracatımızdaki düşüşün devam edeceğine işaret ediyor. Ancak, yerimizde oturamayız. Yılın tamamını kaybetmeyi hiçbirimiz göze alamayız sektör olarak özellikle ana pazarımız Avrupa’da fuarlara katılarak müşterilerimizle bağımızı koparmayarak taleplere hazırlıklı olmalıyız. Tasarım gücümüz, esnek yapımızla kaybettiğimiz müşterileri geri kazanmalıyız. İçerdeki maliyet kaynaklı sorunları çözebilirsek, ihracatçı biraz rahatlarsa eski parlak dönemlerimize döneceğimize inancım tam.”

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği geçen yıllarda olduğu gibi 2024 yılında da İtalya’dan ithalatçıları Alım Heyeti organizasyonunda ağırlayacak.

 Gürle; “2024 yılında 4 sektörel ticaret heyeti, 1 alım heyeti yapacağız”

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği, Ege Bölgesi’ndeki katma değerli mobilya ihracatını artırmak için Aegean Furniture isimli URGE Projesi, Ezberbozan Tasarım Yarışması, mesleki eğitim başlıklarında mesai harcarken, 2024 yılı ajandasında 4 sektörel ticaret heyeti ve bir alım heyetine yer verdi.

İlk sektörel ticaret heyetlerini 2024 yılı Şubat ayında Suudi Arabistan’a yapacakları bilgisini veren Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında siyasi ilişkilerdeki olumlu gelişmelerin ihracat rakamlarımıza da yansıması için çaba göstereceklerini vurguladı. Gürle, “Kuzey ve Batı Afrika pazarında konumumuzu güçlendirmek için son yıllarda Fas’a yaptığımız sektörel ticaret heyetlerine 2024 yılı Mayıs ayında yeni bir halka ekleyeceğiz. Kasım ayında Hindistan’a sektörel ticaret heyeti planlıyoruz. 2024 yılında sektörel ticaret heyeti yapacağımız bir diğer ülke 2023 yılında olduğu gibi Güney Afrika olacak. İzmir’de düzenlenen MODEKO Fuarı’na da dünyanın dört bir tarafından ithalatçıları getirmek için alım heyeti organize edeceğiz. Bu etkinliklerle 2024 yılında ihracatımızdaki düşüşü durdurmak ve artışa geçmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

Ege İhracatçı Birlikleri çatısı altında 6 yıldır ihracat lideri olan Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, Mayıs 2024’te Suudi Arabistan’a sektörel ticaret heyeti hazırlığı yaparken, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği 2024 yılı Mart ayında Avustralya’ya sektörel ticaret heyeti organize edecek.

Lexus LBX Premium Segmentin Yeni Fenomeni Olmaya Geliyor

 Premium otomobil üreticisi Lexus, tamamen yeni modeli LBX ile yeni bir segmente girerek lüks algısını değiştiriyor. Lexus’un B-SUV modeli LBX, 2024’te Mart ayında Türkiye pazarında satışa sunulacak ve segmentin yeni fenomeni olarak ses getirerek markanın daha fazla konuşulmasını sağlayacak. Yüksek verimliliğe sahip 1.5 litre tam hibrit teknolojisini, Lexus’un yüksek kalitesiyle bir araya getiren LBX, segmentinin üzerinde standart donanımları ve etkileyici tasarımıyla dikkat çekiyor. Lexus, D-SUV NX ve E-SUV RX’in yanında önümüzdeki yıl C-SUV tam elektrikli UX ve D/E-SUV tam elektrikli RZ, B-SUV LBX, modellerini satışa sunarak çok geniş SUV çeşitliliğine sahip olacak. Yeni LBX modeli ise, markanın premium segmentte daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacak.

LBX her yaşam tarzına uygun

Lexus, sıra dışı LBX modelinin, donanım seçeneklerine de farklı bir yaklaşım getirdi. Giriş seviyesinden başlayarak en üst donanıma kadar devam eden klasik ürün gamı yaklaşımı kalıplarını kıran LBX’te, herkesin yaşam tarzına ve tercihlerine uyum sağlayacak ürün gamı, giriş seviyesine ek olarak dört “atmosfer” modeliyle tanımlanıyor. Elegant ve Relax, rafine bir hisse odaklanırken Emotion ve Cool daha sportif, daha dinamik bir karakterle öne çıkıyor. Her bir model, farklı tip müşteriler düşünülerek tasarlandı.

Emotion ve Cool modelleri, çift renkli gövde, 18 inç alaşım jantlar ile dikkat çekerken Elegant ve Relax tek renkli gövde ve parlak 18 inç jantlarla sunulacak. LBX’in kabininde ise Emotion atmosferi, koltuklarda, orta konsolda ve kapı kaplamasında kırmızı vurgular ve kontrast yaratan dikişler içeren delikli sentetik deri döşemeyle tasarlandı. Dinamik temalı LBX Cool, bakır detaylar ve dikişlere sahip Ultrasuede ve deri çift tonlu siyah/koyu gri kabine sahip.

Farklı ruh hallerini temsil eden LBX Elegant ve Relax modelleri de şıklığıyla dikkat çekiyor. Elegant, toprak kahverengi veya bej sentetik deriyle tercih edilirken Relax ise topaz kahverengi veya siyah yarı anilin deri döşemelerle sunulacak. Lexus, bu dört atmosfer modeline ek olarak LBX ismine sahip giriş seviyesi modeli de sunuyor. Giriş seviyesi araçta da son nesil Lexus Safety System + dahil olmak üzere sınıfındaki bazı rakiplerinden farklı olarak gelişmiş teknolojik özellikler standart olarak sunulacak.

Sıra dışı tarzı yansıtan tasarım detayları

Lexus, tamamen yeni LBX modelini geliştirirken markanın yeni tasarım kimliğini de ortaya koydu. Lexus’un kendine özgü tasarım unsurları, LBX modelinde yeniden yorumlandı. Radikal bir tasarıma sahip tam hibrit LBX, ilk bakışta kullanıcılarıyla duygusal bir bağ kuracak şekilde oluşturuldu.

Lexus tasarımcıları yeni nesil NX, RX ve RZ modellerinde yer alan tasarım dilini geliştirerek sıra dışı bir SUV ortaya koydular. LBX’in tasarımı, aynı zamanda modelin dinamik sürüşünden ipuçları veriyor. LBX şehir içerisinde kolay bir sürüş sağlarken virajlı yollarda da dinamik ve eğlenceli bir sürüş deneyimi sunuyor.

LBX’in en dikkat çeken tasarım unsurlarından biri ise, markanın son yıllarına damga vuran “spindle ön panjur” tasarımını yeniden yorumlayan ve Lexus’u yeni bir çağa sokan ön bölüm oldu. Lexus, imza haline gelen ön panjur tasarımını yeniden yorumlarken, modelin ilk bakışta bir Lexus olduğunu belli edecek bir tasarıma imza atmayı başardı.

LBX’in Omotenashi konforu sunan premium kabini

Lexus tasarımcıları, LBX modelinde daha üst segment modellerin atmosferini yansıtan sade ve rafine bir kabine imza attılar. LBX’in kabininde akıcı bir tasarım, ferah bir atmosfer ve teknoloji dikkat çekiyor.

Lexus LBX, araç içerisindeki aydınlatmadan, klima kontrollerine, koltuk tasarımından multimedya sistemine ve E-latch elektronik kapı açma sistemine kadar tüm ayrıntılarıyla Omotenashi misafirperverlik felsefesini yansıtıyor. Böylece LBX’in içerisindekiler tüm yolculuklarda kendilerini evlerinde gibi rahat hissedebiliyorlar.

LBX’in sürücü kokpiti de, her sürüşü eğlenceli ve sıra dışı hale getirecek şekilde tasarlandı. Bunun için Lexus’ta ilk olarak NX SUV modelinde kullanılan Tazuna konseptine yer verildi. At ve binici arasındaki doğal iletişimin otomobil ve sürücü arasında gerçekleşmesini sağlayan Lexus, LBX’in kabinini de Tazuna felsefesine göre şekillendirdi. Tüm kontroller sürücünün en küçük el ve göz hareketi gerektirecek şekilde konumlandırıldı ve LBX ile sürücü her zaman tamamen sürüşe odaklanabiliyor.

Bununla birlikte Tazuna konsepti Lexus’ta ilk kez kullanılan yeni 12.3 inç dijital gösterge ekranıyla daha da ileriye taşınıyor. Dijital göstergelerin tasarımı, seçilen sürüş moduna veya kişisel tercihlere göre değiştirilebiliyor. LBX’te yer alan nanoe-X klima sistemi ise, içerideki ideal nemi ve hava sıcaklığını en iyi şekilde ayarlıyor.

1.5 litre hibrit motor, “Lexus Sürüş İmzası” ile birleşiyor

Lexus, her modelinde olduğu gibi LBX modelinde de sürüş keyfine büyük önem verdi. LBX ile her yolculuğun sıra dışı olmasını amaçlayan marka, Lexus Sürüş İmzası’nın tüm unsurlarını sunuyor. Yüksek verimliliğe sahip tam hibrit sistemle donatılan LBX, 1.5 litrelik benzinli motoru elektrik motoruyla kombine ediyor. Verimliliği artırmak adına yeniden tasarlanan ve daha kompakt hale getirilen tam hibrit sistem, 136 HP maksimum güç ve 185 Nm maksimum tork üretiyor. LBX modelinde yer alan yeni iki kutuplu nikel-metal hidrit batarya, hızlanmalar sırasında daha fazla elektrik motoru gücünün elde edilmesini sağlarken tam elektrikli sürüş kapasitesini de artırıyor. LBX, yeni güç ünitesiyle birlikte şehirde ve virajlı yollarda etkileyici yol tutuş karakteristiğiyle birlikte keyifli bir performans sunuyor. LBX, 0-100 km/s hızlanmasını 9.2 saniyede gerçekleştiriyor. WLTP birleşik ölçümlerine göre yakıt tüketimi 4.4 lt/100 km ve CO2 emisyonu ise 100 g/km oldu.

Sürdürülebilir kabin

Lexus, LBX modelini şehrin hareketli yaşam tarzını yansıtan teknolojik özelliklerle tasarlarken aynı zamanda sürdürülebilir bir yaklaşım da ortaya koydu. Kullanılan malzemelerdeki premium kalite ve detaylara verilen önemle birlikte eşsiz bir atmosfer elde edildi. Üst düzey kaliteye sahip yarı anilin derinin yanı sıra koltuk kaplamaları ve direksiyon, vites kolu ve kapı döşemeleri için sentetik deri ve malzemeler kullanan vegan dostu bir iç mekan da yer alıyor.

LBX yeni bir kaplama tekniği kullanılarak oluşturulan modelinde Tsuyusami karakalem süslemeler bulunuyor ve aracın kabinine daha fazla derinlik hissi veriyor. Kabin ambiyans aydınlatması ise, insanların hoş karşılandığı ve araçta kendilerini tamamen evlerinde hissettikleri Omotenashi etkisine katkıda bulunuyor. Farklı temalarda 50 renk seçeneği sunulan LBX’te, İyileştirici, Rahatlatıcı veya Neşelendirici gibi birçok tema tercih edilebiliyor.

Premium ses sistemi

Son teknolojilerle donatılan LBX, 9.8 inç dokunmatik ekranıyla multimedya deneyimini daha ileriye taşıyor. “Hey Lexus” sesli asistanın yanı sıra Apple CarPlay ve Android Auto bağlantılarıyla akıllı telefon entegrasyonunu kolaylaştırıyor. Müzik deneyimiyle de öne çıkan LBX, opsiyonel olarak 13 hoparlörlü Mark Levinson premium müzik sistemiyle tercih edilebiliyor.

Pratiklik ve zariflik bir arada

Lexus LBX, sahip olduğu özelliklerle pratikliği ve zarifliği bir arada sunuyor. Lexus’un e-Latch elektronik kapı açma sistemiyle donatılan LBX’in kapılarını zarif bir şekilde tek bir dokunuşla açmak mümkün. Dış kapı kollarında ise bir açma düğmesine yer veren Lexus, bu özelliği Güvenli Çıkış Asistanı’yla birleştiriyor. Bu sayede e-Latch, arkadan yaklaşan araçlarla kaza riski algılandığında, kapıların açılmasını engelliyor. Böylece özellikle şehir yaşamında kapıları açılmasıyla yaşanan bisiklet, motosiklet ve araç kazalarının önüne geçiliyor. Pratik kullanım özellikleri sunan LBX, 402 litrelik bagaj hacmi sunuyor. LBX, aynı zamanda sessiz ve hızlı çalışan elektrikli bagaj kapağıyla tercih edilebiliniyor.

Otomatik park

LBX aynı zamanda dört kamera ve 12 ultrasonik sensörden oluşan Gelişmiş Park Sistemi’yle donatıldı. Bu da dar alanlarda dahi LBX’in kolayca park edilmesine yardımcı oluyor. Otomatik park fonksiyonu, direksiyon, frenleme, gaz pedalı ve vites değiştirme gibi gerekli tüm araç kontrol fonksiyonlarını kontrol ediyor.

Durak Tekstil 2024’te ciro hedefini  %30 büyüttü

Zorlu geçen 2023 yılında ciro hedeflerine ulaşmayı başaran Durak Tekstil, 2024 yılında dolar bazında %30 büyüme hedefliyor. Firma büyümenin ana kısmını son yıllarda odaklandığı yurt dışı pazarlarından elde edecek.

Önde gelen endüstriyel dikiş ve nakış iplikleri üreticisi Durak Tekstil, 2023 yılında zorlu üretim ve pazar koşullarında hedeflerine ulaşmayı başardı. Kuruluşunun 50. yılını kutlayan firma, yurt içi pazarda elde ettiği sağlam konumunun verdiği güçle son yıllarda ihracata dönük başarılı stratejik hamlelere imza atıyor. 77’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiren Durak Tekstil, esas ağırlığı yurt dışı pazarlara satışlardan gelmek üzere 2024 yılında cirosunu dolar bazında %30 büyütmeyi hedefliyor. 2022 yılında aldığı Turquality belgesi ile küresel aktivitelerini ve gücünü artıran firma, AR-GE ürünü özel çözümleriyle marka bilinirliğini küresel çapta genişletmeye odaklanıyor.

2023 yılında makro ekonomik indikatörlerin (parametrelerin) oldukça zorlu olduğunu söyleyen Durak Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kuru, bu olumsuz koşullara rağmen yıl başında belirledikleri bütçe hedeflerine ulaştıklarını açıkladı. Bir önceki yıla kıyasla ciroda beklentilere paralel bir büyüme elde ettikleri bilgisini veren Kuru, yıla ilişkin şu değerlendirmede bulundu; “Genel olarak, seçim yılları belirsizliğin hakim olduğu dönemlerdir. 2023’ün ilk yarısında yapılacak seçimler nedeniyle bir belirsizlik yaşandı. Bunun yanı sıra 11 şehrimizi etkileyen ve büyük bir can ve mal kaybına yol açan depremlerin etkileri de bütün sektörlerde hissedildi. Bütün bu süreçler boyunca üretim maliyetlerinde ciddi artışlar yaşandı. Türk tekstil sektörü son yıllarda ihracatta ciddi bir kayıp yaşadı ve 2023 yılında dış pazarda rekabet etme noktasında ülke olarak ivme kaybımız ne yazık ki devam etti. Yeni bir ekonomi politikasının belirlenmesi, kısa ve orta vadeli planların ortaya çıkmasıyla birlikte, birkaç ay içerisinde daha pozitif bir sürecin başlayacağı görüşündeyiz.”

Kaliteli üretimden gelen marka gücü ile elde ettikleri geniş müşteri ağının bu zorlu pazar koşullarında kendilerine avantaj sağladığını söyleyen Kuru; “Durak Tekstil birçok farklı sektöre hitap eden onlarca çeşitte dikiş ve nakış ipliğine sahip. Kendimizi tek bir alana sıkıştırmadığımız için bir alanda yaşanabilecek gerilemeyi diğer alanlardaki satışlarla tolere edebiliyoruz. Yüksek kaliteli, teknik özelliklere sahip ve sürdürülebilir nitelikteki ürünlerimizi en iyi servisle üreticilere sunuyoruz. Bu sayede hem iç hem de dış pazarda on binin üzerindeki müşteriye yıl boyunca ulaştık. Endüstriyel iplik alanında marka ve kalite farklılığını öne çıkaran Durak Tekstil pazarda daha çok talep edilen bir partnere dönüştü. Uzun vadede bu gelişme, dönemsel satış rakamlarından daha önemlidir. Nihayetinde, 2023 yılında her şeye rağmen büyüdük ve elde ettiğimiz reel rakamlar 2024 yılı için bize oldukça iyimser bir tablo çiziyor” dedi.

2024 hedefi ciroyu yurt dışı ağırlıklı büyütmek

2023 yılı cirosunun beklentilere paralel gerçekleştiğini yineleyen Hüseyin Kuru, 2024 yılında ise dolar bazında %30 büyüme hedeflediklerini açıkladı. Kuru, bu büyümede iç pazarın %10’luk paya sahip olduğunu ve esas büyümenin yurt dışı satışlarında yaşanacağını belirtti.

Durak Tekstil’in bugün itibariyle 77 ülkeye satış yapan bir firma olduğunu belirten Kuru, Orta ve Doğu Avrupa ile Kuzey Amerika ağırlıklı ihracatta 5 kıtanın tümüne ulaştıklarını vurguladı. 2022 yılında Turquality programına kabul edildiklerini hatırlatan Kuru; “Türk firmalarının yurt dışı pazarlarda desteklenmesini sağlayan ve katılımı oldukça zorlu şartlara bağlı olan Turquality’ye kendi sektörümüzde bir ilk olarak dahil olmamız bizim için önemli bir avantaja dönüşecek. Turquality programı bizi, bu pazarlarda daha derine inerek hakimiyet kurmaya teşvik ediyor” diye konuştu. Bu program kapsamında belirlenen 5 farklı ülke pazarında, birçok aktivite ve yatırım programını bütçe ajandasına yerleştirdikleri bilgisini veren Kuru, orta vadede Durak Tekstil’i kendi alanında dünyanın ilk 5 büyük markası arasına konumlandırmayı hedeflediklerini sözlerine ekledi.

Çalışanların %10’u AR-GE’de istihdam ediliyor

Hüseyin Kuru, Durak Tekstil’in standart bir dikiş ve nakış ipliği üreticisi olmanın ötesine geçen çalışmalar yaptığını, yoğun AR-GE çalışmaları sonucu yenilikçi ürünlerle pazarlarını sürekli genişlettiğini ifade etti. “AR-GE bizim itici gücümüz” diyen Kuru, sözlerini şöyle sürdürdü; “Her yıl karımızın %7’sini AR-GE çalışmalarına ayırıyoruz. Kendi bünyemizde kurulu bulunan AR-GE departmanımız uzman mühendislerden ve disiplinlerarası uzmanlardan oluşuyor. Toplam istihdamımızın %10’unun AR-GE çalışanlarından oluştuğunu söylediğimde, bu konuya ne kadar önem verdiğimizi göstermiş olacağımızı düşünüyorum. Dolayısıyla, ürün geliştirme konusunda sektörümüzde lokomotif firma olduğumuzu söyleyebilirim.” AR-GE çalışmaları için hem sektör hem de üniversitelerle ortak çalışmalar yürüttükleri bilgisini veren Kuru, 2024 yılında teknik özelliklere ve özel kullanım alanlarına hitap eden yeniliklerin lansmanlarının yapılacağını ifade etti. “Durak hayatın her alanında var” diyen Kuru, bu yıl pazara sunacakları yeni ürünler arasında yaşlı ve hastaların bakımını kolaylaştıracak bir yeniliğin olacağını da anlattı.

Durak Tekstil’in inovatif ürünler geliştirmek kadar sürdürülebilirlik konusuna da odaklandığını dile getiren Kuru, uçtan uca bir konsept ile bu kavramı kurumsal kimliklerinin bir parçasına dönüştürdüklerini şöyle anlattı; “Sürdürülebilirlik bizim için tedarik zincirinin dinamizmini oluşturan bir kavram olarak temel öneme sahip. Ham madde kaynaklarından itibaren başlayan bu süreç, mamul malın müşteriye kadar ulaşıp, hatta satış sonrası servise kadar giden bir trafiği kapsıyor. Ekolojik sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm kriterlerini karşıladığımız gibi finansal sürdürülebilirlik için de planlarımızı hayata geçiriyoruz. Rekabet noktasında dayanıklılığımız, sermaye yapımız, finansal gücümüz ve müşteri profilimiz temelimizi belirliyor. Sonuç olarak, Durak Tekstil gerek üretim süreçleri ve ürünleri ile gerekse de finansal olarak sürdürülebilir bir firma olarak, paydaşlarına daha fazla değer katıyor.”

HIZLI TÜKETİM ÜRÜNLERİ PERAKENDESİ 8. PRİVATE LABEL ZİRVESİ’NDE ELE ALINDI

Her yıl olduğu gibi bu yıl da hızlı tüketim ürünleri perakendesinin kalbi Private Label Zirvesi’nde attı. Özel markalı ürünler (Private Label) sektörünün ülkemizdeki temsilcisi konumunda olan PLAT Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği tarafından 8’incisi düzenlenen zirve, Pınar Altuğ’un sunumuyla gerçekleşti. Zirvenin açılışında konuşan PLAT Derneği Başkanı M. İmer Özer, yüzde 28 oranında pazar payı bulunan Private Label oranının daha yükseklere taşınması gerektiğini vurguladı.

Sektöre yön veren değerli konuşmacılar ve fark yaratan içerikler ile dikkat çeken Private Label Zirvesi bu yıl da dikkatleri üzerine topladı. 20 Aralık Çarşamba günü Kurtköy Crowne Plaza Otel’de zengin bir program ile 8’incisi düzenlenen zirveye bu yıl ilgi yine büyük oldu.

Türkiye’nin önde gelen FMCG üreticilerinden ve tedarikçilerinden oluşan PLAT Derneği Üyeleri’nin, Ulusal ve Yerel Perakende Zinciri yöneticileri ile bir araya geldiği etkinlikte Private Label sektörüne yönelik değerlendirmeler, araştırmalar ve sorunlar masaya yatırıldı.

M. İMER ÖZER: “MESELELERİ, MESELE ETMEMİZ GEREKİYOR”

PLAT Derneği Yönetim Kurulu Başkanı M. İmer Özer, 8. Private Label Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmasında sektörel olarak yaşanan sıkıntılara sektörün tüm paydaşları ile birlikte çözüm üretebileceklerine vurgu yaptı. 2023 yılının zor bir yıl olduğunu söyleyen Başkan Özer, “Depremler, ekonomideki gelişmeler ve daha birçok konuyu göz önüne aldığımızda 2023 yılı zor bir yıl oldu. Hem kendimiz hem de şirketimize bir değer katmak adına burada bulunuyoruz. Bu organizasyonların en önemli noktası bir araya gelerek sektörel olarak yaşadığımız sıkıntılara birlikte çözümler üretebilmek. Meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz yaklaşımından ziyade, sorunları gündeme aldığımızda çözemeyeceğimiz bir sorun olmadığını düşünüyor, meseleleri mesele edelim istiyorum.” dedi.

“PRİVATE LABEL ORANINI DAHA YÜKSEKLERE TAŞIMAMIZ GEREKİYOR”

Private Label sektörünün sürprizleri pek sevmediğini dile getiren Başkan Özer, “Canınızın sıkıldığı yere giderseniz hayat bereketlenmeye başlar. Şirketler yanlış yaptıkları için değil bir zamanlar başarıyı getiren doğru şeyleri uzun süre yapmaya devam ettikleri için başarısız olur. Bu nedenle iş yapış şeklimizi günün gerekliliklerine göre güncellememiz gerekir. Private Label ürünler, kabul edilebilir kalitedeki ürünleri markalı ürünlere kıyasla çok daha makul fiyatlara tüketiciyle buluşturuyor. Bu da hem enflasyonun frenlenmesini hem de tüketicinin alım gücünün arttırılmış olmasını beraberinde getiriyor. Bu sebeple yüzde 28 oranında görünen Private Label Pazar payının daha yükseklere taşımamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE GÜÇLÜ HACİM BÜYÜMESİYLE DÜNYA VE AVRUPA PAZARLARINDAN POZİTİF OLARAK AYRIŞTI”

Program, NielsenIQ Türkiye Genel Müdürü Didem Şekerel Erdoğan ve NielsenIQ Türkiye Perakende Hizmetleri Direktörü Serhat Sükan’ın değişen dünyada tüketici önceliklerinin ve private label pazarında yaşanan değişimleri ele aldığı sunumuyla devam etti.

2023’e damga vuran ve 2024’e ışık tutacak trendleri katılımcılarla paylaşan Didem Şekerel Erdoğan, yılın ilk 10 ayında sigara alkol hariç Türkiye FMCG pazarının %84 büyüdüğünü belirtti. Erdoğan, bunun 6 puanlık bölümünün hacim büyümesinden kaynaklandığını paylaşırken; Türkiye’nin güçlü hacim büyümesiyle Dünya ve Avrupa pazarlarından pozitif olarak ayrıştığının altını çizdi.

“TÜKETİCİ HARCAMALARI EV DIŞI TÜKETİMDEN EV İÇİ TÜKETİME KAYDI”

Tüketici harcamaları ev dışı tüketimden ev içi tüketimine kaydığını belirten Didem Şekerel Erdoğan ve Serhat Sükan, yaptıkları değerlendirmede bu durumun markalar açısından bir fırsat olduğunun perakende ürünlerin ise bu tercihlerde daha odakta bulunduğunun altını çizdi.

BKM MUTFAK EKİBİNDEN SEKTÖREL SKEÇLER

Zirvenin sabah oturumu BKM Mutfak üyelerinden deneyimli oyuncular Gülhan Tekin, Rüştü Onur Atilla, Cemile Canyurt Kaya ve Onur Buldu’nun sektörde yaşananları konu aldıkları skeçleri ile tamamlandı. Tecrübeli oyuncular izleyenlere eğlenceli anlar yaşattı.

Perakende sektörünün merakla beklenen buluşmasında öğleden sonra gerçekleştirilen oturumlarında ise A101 Satınalma ve Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Aziz Şahin, Migros Grubu Pazarlama İcra Kurulu Üyesi Ekmel Nuri Baydur, CarrefourSA Genel Müdür Yardımcısı Murat Dinçer ve Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu açıklamalarda bulundu.

“BÜTÜN HANELER NE OLURSA OLSUN PRİVATE LABEL ALIYOR VE KULLANIYOR”

A101 Satınalma ve Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Aziz Şahin, tüketicilerinin ilgilerinin private label ürünlere yöneldiğini belirttiği konuşmasında, private label markaları ve üreticilerinin Türkiye’nin büyümesine katkı sağladığını dile getirdi. Şahin açıklamasında, “Bütün haneler ne olursa olsun private label alıyor ve kullanıyor. Özel markalı ürünler indirim marketlerinin tercih edilmesinde giderek daha da önemli hale geliyor. Tüketicilerin yüzde 37’si bir önceki seneye göre daha fazla özel markalı ürün satın alıyor. Bu tablo bizim önümüzdeki yıllarda nasıl bir yöne doğru gideceğimizi gösteriyor.” ifadelerine yer verdi.

“2024’TE ÖZEL MARKALI ÜRÜN TALEBİNDE ARTIŞ BEKLİYORUZ”

Marka ve özel markalı ürünler arasında fiyat farkı açıldıkça yerel markalar ve yeni özel markalı ürünler için fırsat doğduğunu belirten Şahin, “2024’te Mehmet Şimşek Bakanımızın ifade ettiği gibi ekonomide bir soğuma olacak ve talepte bir daralma olacak. Bu daralmada özel markalı ürün talebinde artış bekliyoruz.” şeklinde konuştu.

“İTHAL EDİLEN ÜRÜNLER TÜRKİYE’DE ÜRETİLMELİ”

A101 Satınalma ve Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Aziz Şahin’den sonra sahneye gelen Migros Grubu Pazarlama İcra Kurulu Üyesi Ekmel Nuri Baydur ise ithalata dayalı ürünlerin yerli olarak üretilmesi gerektiğini savundu.

Migros için private label ürünlerin çok kıymetli olduğu söyleyen Baydur, “Siz değerli üreticilerimizle birlikte yoğun iş birliği ile birlikte halkımızın hayatını kolaylaştırmak ve hayat kalitesini artırmak için neler yapabileceğimiz konusunda çalışıyoruz. Bizim için private label ürünlerin marka ürünlerden hiçbir farkı yok hatta pozitif ayrıcalığı var. Migros ekosisteminde yer alan PL üreticileri uluslararası standartlara ulaşmış demektir. Sizlerle birlikte perakendeyi birlikte götürmek, her zaman kol kola çalışmak zorundayız. Şirket olarak bir sloganımız var. ‘Bizim memleketimize borcumuz var.’ İthal ürünlerin Türkiye’de üretilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Ben inanıyorum ki önümüzdeki dönemde Türkiye yeni ithalat ürünlerini de bitirecek ve kendi üretecek.” açıklamasında bulundu.

“ÖZEL MARKALAR İÇİN EN ÖNEM VERDİĞİMİZ ODAK NOKTA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK”

Özel markalı ürünlerin en önemli yanının bu topraklardan alınanı tekrar bu topraklara geri vermek olduğunu hatırlatan CarrefourSA Genel Müdür Yardımcısı Murat Dinçer’in açıklamasının ana başlığını ise sürdürülebilirlik konusu aldı.

“Özel markalı ürünlere olan talep her geçen gün artıyor.” diyen Dinçer, “Özel markalar için en önem verdiğimiz odak noktalarından biri sürdürülebilirlik. Sürdürülebilirlik kapsamında kaliteden ödün vermeden inovatif yöndeki çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Özel markalı ürünlerimiz ile sadece yerli tüketicilerimize yönelik değil yurt dışına da çok ciddi bir oranda ihracat yapmaya başladık. Bu topraklarda üretilen ürünleri oradaki müşterilere ulaştırabilmek en büyük hedefimiz.” şeklinde konuştu.

PROF. DR. DARON ACEMOĞLU: TÜRKİYE’NİN ÖNÜNDE 20 YILLIK BİR PENCERE VAR

Yapay zekâ ve verimlilik konusunu merkezine alan konuşmasıyla zirvenin kapanışını yapan Ekonomist Prof. Dr. Daron Acemoğlu ise yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“Türkiye’de yeterince verimlilik üretemiyoruz. Bunun nedeni teknolojiyi verimli kullanamamamız. Türkiye’nin şu anda en güçlü olduğu nokta dinamik genç bir nüfusa sahip olması. Türkiye’nin önünde 20 yıllık bir pencere var. 20 yıl sonra yaşlanan bir nüfus ortaya çıkacak. Dolayısıyla bu süreçte verimliliğin artırılması gerekiyor.

“HENÜZ TEMEL VERİMLİLİK PROBLEMLERİNİ ÇÖZEBİLMİŞ DEĞİLİZ”

Verimliliğin daha önem arz edeceği 2020’lı senelere girerken biz henüz temel verimlilik problemlerini çözebilmiş değiliz. Eğer üretkenliği artıramazsanız, teknolojiyi doğru kullanamazsanız ücretler yüksek olur. Fakir artar, eşitsizlik yaşanır.

Yaşlanan ülkeler yavaşlamak yerine aslında daha hızlı büyüyorlar. Bunun da çok basit bir nedeni var. Bu da otomasyon. Otomasyonu teknolojinin doğru kullanılması sayesinde eskiden gençlerin yaptığı işleri makinelerin yapması anlamına gelebilir. Kore, Almanya, Singapur gibi yaşlanan ülkeler çok hızlı otomasyona geçiş yapıyor ve aynı zamanda ellerindeki iş gücünü de doğru kullanmaya çalışıyorlar. Yapay zekâ kullanımında insanı tamamen ortadan kaldırmadan ona yardımcı olacak şekilde kullanmak verimliliği artırıyor.

“YÜKSEK FAİZLİ BİR DÜNYA EKONOMİSİNE ADAPTE OLMAMIZ LAZIM”

Son zamanda enflasyonun artmasıyla birlikte faizler de artmaya başladı. Yüksek faizli bir dünya ekonomisine adapte olmamız lazım. Küreselleşmiş bir dünyada yaşıyoruz. Türkiye şu anda dünyanın tedarik zincirinin bir parçası. Ama çevremizdeki tedarik zinciri sürekli değişiyor. Çin ve Amerika rekabeti Çin’de olan ihracatın düşmesine sebep oldu. Bunun yerini Tayvan ve Vietnam aldı. Türkiye’nin bu yeni değişen zincirde kendine bir yer bulması lazım. Bu hem bir fırsat hem bir tehdit. Çünkü Türkiye’nin şu anda Vietnam ile rekabet edecek teknolojik altyapısı yetersiz. Eğer doğru yatırımlar ve doğru adımlar atılırsa Türkiye’nin yüksek bir potansiyeli var. “

ZİRVEDE ÖYKÜ GÜRMAN SÜRPRİZİ

Zirvede Öykü Gürman sürprizi de yaşandı. Salonu dolduran 1500’ün üzerindeki katılımcı Cumhuriyet’in 100’üncü yılını Ünlü Sanatçı eşliğinde 10. Yıl Marşı ve Memleketim şarkısı ile kutladı. Yüzlerce kişinin ellerinde Türk Bayrakları ile aynı anda Öykü Gürman’a eşlik etmesi salonda renkli görüntüler oluşturdu.

Modern Tarım Uygulamaları KOP Bölgesini İklim Değişikliğine Hazırlıyor

KOP İdaresi Başkanı Dr. Murat Karakoyunlu, doğru, kaliteli ve verimli tarımsal üretim için değişen iklim şartlarına hızlı adapte olunması gerektiğini belirterek, insanoğlunun suya, tarıma ve üretime olan ihtiyacının karşılanabilmesi için kapsayıcı, yerinde ve planlı dönüşüm çözümlerinin büyük önem taşıdığını söyledi.

Konya’da düzenlenen İklim Değişikliği ve Şehirlerin Geleceği çalıştayında konuşan Konya Ovası Projesi (KOP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Dr. Murat Karakoyunlu, Bölge Kalkınma İdaresinin faaliyetleri hakkında bilgiler paylaştığı katılımcılara; iklim değişikliği, toprak ve su yönetimi, modern ve alternatif üretim çeşitlerinin geliştirilmesi, yerinde üretim ve yerinde tüketim mekanizmalarının iyileştirilmesi, verimlilik, bir bütün olarak değerlendirilmesi gereken şehirler ve bağlı taşra alanlarda üretim koşullarının iyileştirilmesi, üreticinin değer zincirindeki payının artırılması, iklim değişikliğine bağlı risklerin asgari seviyeye indirilmesi ile bölgeler arası dengesizliklerin giderilmesi ve şehirlerin yükünün azaltılması konularda görüşlerini paylaştı.

“Su Yönetiminin Olmazsa Olmazı Kapalı Sistemler”

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının(STB) bağlı bir kuruluşu olarak hizmet veren KOP Bölge Kalkınma İdaresi’nin kalkınma odaklı faaliyetlerine çok sektörlü projelerle destek verdiğini ifade eden KOP Başkanı Dr. Karakoyunlu, Bakan M. Fatih Kacır’ın meclis çalışmaları esnasında vurguladığı şekliyle bölgenin sulama esaslı projeleri ve verimlilik odaklı çalışmalarını öncelediklerini vurgulayarak, modern tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, iyi uygulama örnekleri ve verimlilik hususlarını esas alarak bölgede iklim değişikliği ve etkilerinin en aza indirilmesi konularında tedbirler aldıklarını söyledi.

İklim değişikliğinin bölgenin yapısal sorunları ile birleştiğinde çok daha yıkıcı sonuçlara neden olabileceğini hatırlatan Başkan Dr. Karakoyunlu, “Bu kapsamda devletimizin oluşturmuş olduğu politikalar merkezden belirlendiği şekliyle yerel unsurlarla da desteklenmektedir. Bu doğrultuda İdaremizin almış olduğu tedbirler toprak ve su yönetimi, tarımsal üretim, hayvancılık, enerji ve sanayi ile beşerî kapasitenin geliştirilmesi esaslı olarak 4 ana başlıkta ilerlemektedir. Büyük çoğunluğu kapalı havza olan bölge genelinde su potansiyelinin değerlendirilmesi ve verimli kullanımını esas alıyoruz. Tarım alanlarında suyun daha verimli kullanılabilmesi adına boşa akan suların değerlendirilmesi mevcut açık su kanallarının kapalı sistemlere çevrilmesi ve bu sayede üretimde verimliliğin artırılmasını esas alıyoruz. Bölgemiz için suyun bir damlası bile önemlidir. Bu sebeple buharlaşmadan arazi kayıplarına kadar her noktaya dikkat ediyor, suyun hem çevresel etkilerden hem de yönetimsel eksikliklerden zarar görmemesi adına küçük ölçekli projelerle kalkınmayı destekliyoruz” dedi.

Kalkınma ve büyümenin iki farklı kavram olduğuna dikkat çeken Dr. Karakoyunlu, “Kalkınma odaklı bir faaliyet yürüterek ülkemizin elde ettiği refahın toplumun geneline yayılmasına çalışıyoruz. Bu amaçla iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek amacıyla sulama dışında da projeler tatbik ediyoruz. Bölgenin meteorolojik verilerini dikkate alan erken uyarı sistemleri ile üreticilerimizi olası zararlara karşı önceden tedbir almaya iten çalışmalar geliştirerek akıllı sistemlerle sürece katkı sağlamaya çalışıyoruz. Örneğin bu sistemler sayesinde bitki zararlıları için uygun koşullar oluştuğunda üreticilerimizi telefonlarına gönderilen mesajlarla bilgilendiriyor ve zararlılarla mücadele yöntemleri veya iklimsel değişikliklerle ilgili konularda uyarılarda bulunuyoruz. Bu tedbir kaliteli ürün tüketmemize vesile olduğu gibi ülkemizin ihracat potansiyelini de kuvvetlendiriyor ve pestisit kalıntısı gibi ihracatı engelleyecek unsurları asgariye indirmiş oluyoruz. Bugün üretim her alanda önemli, hayvancılık yapan bir sürü yöneticisinin, çobanın günde ortalama 7 litre su içen bir koyun için kuyudan su çektiğini düşünün, bu 100 koyun için günde 700 litre su çekmek demek. Harcanan kas gücünü bir düşünün. Üretim için varını yoğunu ortaya koyan her şartta çözüm üretmeye çalışan insanlarımızın işlerini kolaylaştırmak ülke olarak en önemli vazifelerimizden biri olmalıdır. Bu faaliyetlerin hepsinde bölgemizin DSİ ve İl Tarım Müdürlükleri gibi önemli kurumlarımızın katkısı yadsınamaz. Kurumlar arası iş birliği ile bölgemizin sorunlarına birlikte çözüm üretiyoruz. Nitekim DSİ 4 Bölge ile yürüttüğümüz yeraltı sularının takibine yönelik projelerle hem yer altı suyunun kalitesini hem de su seviyesinin seyrini takip edebiliyoruz” diye konuştu.

“İdaremizin oluşturduğu bölgesel kalkınma modelleri kapsamında, iklim değişikliği etkilerinin giderilmesine yönelik tedbirlerin yanında tetikleyici unsurları da asgariye indirmeye çalışıyoruz” diyen Başkan Dr. Karakoyunlu, “Bu uygulamalardan en önemlisi yerinde üretim ve yerinde tüketim koşullarının desteklenmesidir. Şehrin ihtiyacını şehrin imkanları ile çözmeyi amaçlayan projelerle lojistik maliyetlerini azaltıyor, kırsalda yaşayan insanlarımızın iş imkanlarını artırıyor ve üretime katılımlarını teşvik ederek göç ve benzeri sosyal problemleri de asgariye indirmeye çalışıyoruz. Öte yandan sanayinin üretim esnasında karşılaştığı enerji sorunlarına ilişkin tedbirler almak ve verimliliği sağlamak çalışma konularımız arasındadır. Kamu binaları ve sanayi sektörünün enerji kayıp ve kaçaklarını tespit etmeye yönelik olarak geliştirmiş olduğumuz verimlilik projeleri kapsamında son 6 ayda tespit ettiğimiz kayıp ve kaçak miktarının Karaman ilinin tüm sokak aydınlatmasının yüzde 49’una tekabül ettiğini görmek bizi etkiledi. Bu doğrultuda idaremizin yapmış olduğu tespit ve iyileştirme çalışmalarını da sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.

Programın sonunda KOP Başkanı Dr. Murat Karakoyunlu’ya ilkokul öğrencilerinin enerji verimliliği konusunda çizdikleri bir tablo hediye edildi.

DFSK’nın İki SUV Modeli İçin Sabit Fiyat Garantisi  

Geçtiğimiz Ekim ayında Türkiye pazarına SHS Otomotiv ile yeniden giriş yapan Çin’in en büyük dört otomobil üreticisinden biri olan DFSK, iki binek SUV modeli için araç teslim tarihine kadar “sabit fiyat garantisi” uygulamasını devreye aldı. Sportif coupe tasarımıyla ilk bakışta farklı olduğunu kanıtlayan D SUV segment Fengon 5 ve C SUV segmentinde konumlanan Fengon 500’e sahip olmak isteyenler araç bedellerinin yarısını ödedikleri takdirde, araçlarını teslim alıncaya kadar hiçbir fiyat artışından etkilenmeyecekler.

Ekim ayındaki lansmana özel fiyatlarını kur artışlarına rağmen aynı seviyede tutan markanın, DFSK Fengon 500 modeli 1 milyon 175 bin TL, DFSK Fengon 5 ise 1.590.000 TL’lik ulaşılabilir fiyatıyla satışa sunuluyor. Sabit fiyat olanağından yararlanmak isteyenler DFSK yetkili satıcılarına başvuru yapabilecekler.

Sabit fiyat garantisi ile birlikte yeni nesil Coupe SUV Fengon 5 için DFSK Finans ayrıcalığıyla Aralık ayına özel 300 bin TL’ye kadar yüzde 0’dan başlayan faiz oranları veya peşin alımlarda ise 70 bin TL nakit alım desteği de sağlanıyor.

Özel Kampanya Sürüyor

DFSK Türkiye’nin SUV modellerle birlikte hafif ticari araçlarına yönelik özel kampanyası da sürüyor. DFSK Finans ayrıcalığıyla, DFSK’nın ticari ürün gamında bulunan 1.5 litrelik benzinli motora sahip tek kabin C31 pick-up için de yüzde 0’dan başlayan kredi oranı ve 48 aya varan vade seçenekleri veya 40 bin TL’lik takas desteği ile satışa sunuluyor.

DFSK’nın Türkiye’ye sunduğu ilk ve tek elektrikli kamyoneti EC31 ile 300 kilometrelik menzil sunan elektrikli van model EC35, yüzde 0’dan başlayan faiz oranı ve 48 aya varan vade veya 40 bin TL’lik takas desteği ile Aralık ayı kampanyasına dahil oluyor. DFSK’nın elektrikli EC31 ve EC35 modellerini kampanya ile satın almak isteyenlere ayrıca “DFSK Duvar Tipi Şarj Ünitesi” hediye ediliyor.

İlk Teslimatlar Yapılıyor

Türkiye otomotiv sektöründe 2 binek, 4 hafif ticari aracıyla yerini alan DFSK Türkiye, ön siparişle satışa sunduğu modellerinin ilk teslimatlarını da gerçekleştirmeye başladı. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Konya, Adana,

Gaziantep, Denizli ve Diyarbakır’daki 9 yetkili satıcı, 150 araçtan oluşan DFSK modellerini yeni sahiplerine ulaştırmak için teslim aldılar. DFSK binek modelleri 7 yıl veya 150.000 km. elektrikli ticari modelleri de batarya garantisi dahil olmak üzere 5 Yıl veya 120.000 km., benzinli ticari araçlar ise  4 yıl veya 100.000 km. garanti  kapsamında bulunuyor.

Endüstriyel haberleşme ve yapay zekâ üretim kabiliyetine yeni bir soluk getiriyor

Endüstriyel haberleşme alanında faaliyet gösteren CLPA (CC-Link Partner Association), Türkiye Bilişim Derneği (TBD) İstanbul şubesi tarafından 18 Aralık tarihinde Kadir Has Üniversitesi’nde Üretken Yapay Zekâ ile İnsan Yaratıcılığının Yükselişi temasıyla düzenlenen 17. İstanbul Bilişim Kongresi’ne katıldı. Sanayi ve Yapay Zekâ konulu oturumda konuşmacı olarak yer alan CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol, akıllı fabrikalar çağında rekabet gücünün endüstriyel haberleşme sistemlerinden ve yapay zekâ destekli üretimden geçtiğini vurguladı.

Türkiye Bilişim Derneği (TBD) İstanbul şubesi ev sahipliğinde Üretken Yapay Zekâ ile İnsan Yaratıcılığının Yükselişi temasıyla düzenlenen 17.İstanbul Bilişim Kongresi, 18 Aralık tarihinde Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleşti. Endüstriyel haberleşme ve kontrol ağı CC-Link’in dünya genelinde yaygınlaşması için faaliyet gösteren CLPA (CC-Link Partner Association) ise kongrenin sponsorları arasında yerini aldı. Moderatörlüğünü TBD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Elif Kartal’ın üstlendiği Sanayi ve Yapay Zekâ konulu panele; CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol, İstanbul Üniversitesi Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şadi Evren Şeker, Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri, Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kürşat Çağıltay ve Tecmony Kurucusu Ceyhun Güler konuşmacı olarak katıldı.

Rekabet gücü endüstriyel haberleşme ve yapay zekâ teknolojilerinden geçiyor

Sanayinin gelişimiyle birlikte fabrikalardaki makineler ve sistemler arası iletişimin hızı ve niteliği giderek artarken değişen ve kişiselleşen beklentilere cevap verebilmenin aynı oranda önem kazandığına dikkat çeken CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol; “Sanayiden üretime kadar hayatın her katmanında karşımıza çıkan dijital dönüşümde endüstriyel ağlar ve yapay zekâ teknolojileri rekabette belirleyici bir güce sahip. Bu noktada CLPA olarak geliştirdiğimiz Zaman Duyarlı Ağ TSN-Time Sensitive Network teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olan CC-Link IE TSN akıllı fabrika çağında performans, üretkenlik ve verimliliğin kilit noktasında yer alıyor. Bu teknoloji modern Sanayi 4.0 uygulamalarının üreteceği büyük hacimli verileri işleyebiliyor ve bunun sonucunda ise ağ güvenirliği, üretkenlik ve kalite güvence stratejilerini bir sonraki aşamaya taşımaya yardımcı oluyor. CC-Link IE TSN aynı zamanda farklı süreçlerin aynı ağı paylaşmasına izin verme yeteneğiyle OT/IT bütünleşmesinin de temelini oluşturuyor. Böylece üretim alanında oluşan makine işletim verileri, daha yüksek seviyedeki IT sistemleriyle daha kolay paylaşılabiliyor. Bu da gelecekte işletim iyileştirmeleri sağlamak amacıyla makine operasyon analizlerinde yapay zekâ sistemlerinden yararlanılmasına kapı aralıyor” şeklinde konuştu.

Diginak.com “Geleceğe Çift Kanat ile Uçalım” Projesini Hayata Geçirdi

Eşit ve kapsayıcı bir toplum yaratmak hedefiyle yola çıkan Diginak.com, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların güçlenmesi ve kadın girişimci sayısını artırmak için kapsamlı ve uzun vadeli bir program olan “Geleceğe Çift Kanat ile Uçalım” projesini başlattı.

Dijital taşımacılık platformu Diginak.com sosyal sorumluluk projelerine bir yenisini daha ekledi. Sürdürülebilir bir gelecek için Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini destekleyen firma, lojistik sektöründe kadın istihdamını artırmayı hedefliyor. “Lojistik işi kadınlara göre değildir” anlayışını tersine çevirmek için hayata geçirilen “ Geleceğe Çift Kanat ile Uçalım” projesi ile EYT’li genç emekli kadınlara yeni bir kariyer fırsatı da sunuluyor.

Diginak.com CEO’su Oğuzhan Karaca lojistik sektöründe kadın istihdamının artmasının sektöre neler kazandıracağını şu sözlerle açıkladı:

Geleceğe tek kanat ile uçulmaz!

“Cumhuriyetimizin 100. Yılında Güçlü Kadınlar Güçlü Türkiye” mottosu ile hayata geçirdiğimiz, her anlamda bir sürdürülebilirlik projesi olan “Geleceğe Çift Kanat ile Uçalım” projesi ile ana hedefimiz, sektöre nitelikli kadın lojistikçiler kazandırmak. Geleceğe tek kanat ile uçmamız mümkün değildir.

Lojistik, birçok paydaş arasında koordinasyon gerektiren bir alandır. Güçlü iletişim ve insan ilişkileri becerilerine sahip olan kadılar, lojistik süreçlerinde müşteri memnuniyetini artırabilir ve işbirliği içinde çalışma ortamını güçlendirebilir. Sektörümüz gün geçtikçe daha fazla dijitalleşiyor. Teknolojiye yatkın ve yeni dijital araçları hızla benimseyebilen genç kızlarımız da lojistik işlemlerindeki verimliliği artırabilir ve sektörün teknolojik dönüşümüne katkıda bulunabilir.

Ekonomik büyümenin birçok bileşeni bulunmaktadır. Bu bileşenlerden bir tanesi de kadın istihdamıdır. Bir ülkenin nüfusunun yaklaşık yarısını kadınlar oluşturmaktadır. Dolayısıyla kadınların işgücüne katılımının ve istihdamının önündeki engeller bir ülkenin ekonomik büyüme potansiyelini ve genel olarak toplumun hem bugünkü hem de gelecekteki refahını etkilemektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, ekonomik büyümeyi destekler. Kadınların iş dünyasındaki yeri ve istihdamı arttıkça üretkenlik ve inovasyon da artar. Bu da ekonomik büyümeyi hızlandırır. Kadınların iş dünyasında daha fazla temsil edilmeleri, çeşitlilik ve kapsayıcılıktan kaynaklanan farklı perspektifleri içeren daha yaratıcı ve yenilikçi çözümleri teşvik eder, böylece işletmelerin rekabet gücü artar.

Toplumsal cinsiyet eşitliğini her alanda savunmaya ve buna yönelik projeler geliştirmeye devam edeceğiz. Projenin, diğer firmalara da örnek olmasını ve tüm ülkeye yayılmasını arzu ediyoruz.”

Genç emeklilere yeni bir kariyer

Oğuzhan Karaca, lojistik sektör tecrübesi olan EYT’li kadınların kendi işlerini kurmasına imkan tanıyan “Geleceğe Çift Kanat ile Uçalım” projesi ile ilgili şu bilgileri verdi:

“Diginak.com olarak özellikle genç yaşta emekli olan kadınlarımıza seslenmek ve onlara Pro-Forwarder eğitim programımıza katılarak yaşam kalitelerini artırmaları yönünde çağrıda bulunmak isteriz. Pro-Forwarder eğitim programı, yurtiçi karayolu taşımacılık işinde başarılı bir Forwarder işletmesine sahip olmak için gereken teorik ve pratik bilginin sunulduğu bir iş edindirme eğitim programıdır. Bu eğitimi başarı ile tamamlayanlar Diginak.com acentesi olarak Forwarder – nakliye komisyoncusu statüsünde çalışmaya başlayabilirler.

Lojistik firmalarında satış ve/veya araç tedarik departmanlarında çalışan ve kendi işini kurmak isteyen profesyoneller için tasarlanmış olan eğitim programımız özellikle EYT düzenlemesi ile mevcut işlerinden ayrılmış ve evden çalışmak isteyen kadınlar için de çok ideal bir fırsattır.

Ücretsiz online eğitim

Tamamen ücretsiz olan eğitim programına Diginak.com’un internet sitesi üzerinden kolaylıkla kayıt yapılabiliyor. Belirli periyotlar ile verilen eğitimler sonucunda katılımcılar eğer bu işi daha profesyonel bir seviyeye taşımak isterlerse; kendi şahıs şirketlerini kurup forwarder – nakliye komisyoncusu olarak sisteme dahil olabiliyor.”

Oğuzhan Karaca, başarılı kursiyerlerin eğitim sonunda forwarder’lık yapabilmeleri için H1/2 Yetki belgesi alması noktasında Diginak.com ekibinin her daim destek olduğuna dikkat çekti.

“Pro-Forwarder’lar için gerekli tüm altyapıyı ve ihtiyaçları Diginak olarak bizler karşılıyoruz” şeklinde konuşan Karaca sözlerine şöyle devam etti:

“Eğer bir cep telefonu ve bir bilgisayarınız var ise eğitimler sonrası yetki belgesi alındıktan sonra Diginak acentesi olarak hemen faaliyete başlayabilirsiniz.”

Oğuzhan Karaca lojistik sektöründe kadınların güçlendirilmesi ve işgücüne katılmasının önemini belirterek, şunları kaydetti:

“Kapımız herkese açık. Toplamda 15 saat süren bir uzaktan eğitim programımız bulunmakta. Eğitimlerin %60’ı video konferans ile gerçekleşiyor, geriye kalan kısımda ise vaka çalışması ve proje yapılıyor. Diginak.com olarak, her daim katılımcılarımızın yanında yer alıyor ve lokasyon bazlı destek sunuyoruz. Örneğin Gaziantep’te yaşayan kadın forwardar adayımıza o bölgeye yakın müşteriler ile iletişime geçme fırsatı sunuyoruz. Ardından nakliye süreci için platformumuzda kayıtlı olan güvenilir ve tecrübeli 30 bin kamyoncuya erişim imkanı sağlıyoruz. Kursiyerlerimiz, yapay zeka destekli sektörün en iyisi olarak adlandırılan Diginak Lojistik Yönetim programına da ücretsiz olarak sahip oluyorlar. Geleceğe Çift Kanat ile Uçalım projesine dahil olan tüm kadınlara her zaman eğitmen ve mentor desteği sunacağız. Uçağın kalkmasında yani take-off kısmında yanlarında olacağız, sonrasında işler kendi rotasında ilerlerken kuleyle temas devam edecek. Biz gerekli noktada yönlendirme yapacağız ya da yeni rota vereceğiz, zor hava koşullarında ise en yakın limana inmelerini sağlayacağız.”

1000 kadına girişimci olma fırsatı

Oğuzhan Karaca, “Cumhuriyetimizin 100. yılında projemizin 1. fazında hedefimiz; 100 kadını kendi işinin sahibi yapmak. Projenin 2. Fazında ise 1000 kadına ulaşmayı arzu ediyoruz. İlerleyen süreçte, başarılı ilk 100 katılımcıyı eğitimci olarak konumlandırıp 10 kat büyüme öngörüyoruz” sözleriyle konuşmasına son verdi.

Türk ihracatçısı Hindistan pazarında büyümek istiyor

Türk ihracatçıları, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olan ve ekonomisi her geçen gün büyüyen Hindistan pazarında konumunu güçlendirmek istiyor.

Hindistan İstanbul Başkonsolosu Shri Mijito Vinito, Hindistan Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu (FICCI) yetkilileri ve Hintli iş adamlarından oluşan bir heyetle Ege İhracatçı Birlikleri’ni ziyaret etti. Ziyarette Türkiye ile Hindistan arasında dış ticareti geliştirme konusunda görüş birliği oluştu.

Türkiye ile Hindistan arasında tarih boyunca çok iyi ilişkiler olduğuna işaret eden Başkonsolos Vinito, iki ülke arasındaki dış ticaretin artması için karşılıklı ziyaretlerin, buluşmaların kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.

Türkiye’den Hindistan’a 2023 yılının 11 aylık döneminde 1 milyar 230 milyon dolarlık ihracat yapıldığı bilgisini paylaşan Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Hindistan’a ihracatın çok daha fazla artmasını hedeflediklerini söyledi.

“Tarım sektörü olarak 2023 yılının 11 aylık diliminde Hindistan’a 207 milyon dolarlık, yaş meyve sebze sektörü olarak ise 80 milyon dolarlık ihracat yaptık” diyen Uçak, “Türkiye’den Hindistan’a en çok elma ihraç ediyoruz. Hindistan’a elma ihracatı iki ülke arasında imzalanan bir protokol sayesinde güçlü bir şekilde devam ediyor. Benzer protokolün nar, üzüm, kiraz ürünleri içinde yapılmasını istiyoruz. Bu sayede Hindistan Türk lezzetlerine kavuşacak, bizde ihracatta yeni ve güçlü bir pazar kazanacağız. Türkiye ve Hindistan hükümetlerinden yeni protokolleri hızlı bir şekilde hayata geçirmelerini bekliyoruz” diye konuştu.

Öztürk: “Haşhaş tohumu ihracatında 2019 yılındaki anlaşmanın kesintisiz uygulanmasını istiyoruz”

Ege Bölgesinin üretim ve ihracatında lider olduğu haşhaş tohumunun en büyük alıcısının Hindistan olduğunu vurgulayan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Muhammet Öztürk, Hindistan’a haşhaş tohumu ihracatındaki tıkanıklığın aşılması için Başkonsolos Shri Mijito Vinito’dan destek istedi.

Türkiye’de üretilen haşhaş tohumunun Hindistan’a ihracatıyla ilgili iki ülke arasında 2019 yılında yapılan anlaşmayı hatırlatan Öztürk, “İki ülke makamları arasında yapılan anlaşmaya göre her yıl Hindistan tarafınca iletilmesi gereken ülke kotasının düzenli olarak açıklanması hayati derecede önemli. Üretimin ve ihracatın sağlıklı devam etmesi için bu sürecin kesintisiz devamı gerekiyor. Türkiye’de depolarda bekleyen ürünlerimizi Hindistan’a göndermek için Hindistan tarafının destek olmasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Küçük ve Orta Büyüklükteki Girişim İstatistikleri, 2022

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, spor, eğitim, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması, 2023 Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2023 yılında 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi …