Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (16.09.2023)

E-TİCARET ÜRÜN PAKETLEMESİNDE TÜRKİYE’DE BİR İLK

Kolijet, ürün ambalajına ihtiyaç duyan herkesin ihtiyacını ertesi gün ayağına getiriyor.

Kolijet platformu, küçük tüketicinin ambalaj bulma derdine son veriyor. Tek tıkla koli ve ambalaj ürünleri siparişi verilmesini sağlayan Kolijet, verilen siparişi ertesi gün adrese teslim ediyor.

Bir Haskutu markası olan Kolijet’in ürün yelpazesinde; özel baskılı kutular, koliler, e-ticaret kargo kutuları, kargo kutuları, kapaklı kargo kutuları, e-ticaret kolileri, zigzag kırpık kağıt bulunuyor. Kolijet platformu, istenilen sayıda ve boyutta koli ve ambalaj siparişi vermenize imkan sağlıyor.

SİPARİŞİNİZ ERTESİ GÜN KARGODA

Kolijet’in Kurucusu ve Haskutu Genel Müdürü Mehmet Haskaraman; “Kolijet.com ile istediğiniz koli ölçüsünü sisteme giriyorsunuz ve adet sınırlaması olmaksızın koli siparişi verebiliyorsunuz. Ölçüleri siz belirliyorsunuz; biz ertesi gün siparişinizi talebinizi kargoya veriyoruz. Bu uygulama Türkiye’de bir ilk.”dedi

ALT LİMİT ZORUNLULUĞU YOK

Kolijet.com’un küçük işletmelere hitap ettiğini belirten Haskaraman:

“Büyük e-ticaret firmaları ambalaj ihtiyacını toptan şekilde büyük fabrikalardan tedarik edebiliyor ama küçük işletmelerin Kolijet gibi bir platforma ihtiyacı var. Kolijet ile bu noktada Türkiye’de bir ilk yaptık. Alt limit zorunluluğu olmaksızın ihtiyacınız olan koli ölçüsünü sisteme giriyorsunuz ve siparişini verebiliyorsunuz. Ölçüleri ve özel baskılı olup olmayacağını siz belirliyorsunuz. Biz ertesi gün bu talebinizi kargoya veriyoruz.”dedi.

Yerli ve milli Türk makinaları ABD’ye gidiyor

Amerikan Shape Technologies Group şirketi KMT yöneticileri, Türk ortağı Usel Makina ile işbirliği görüşmeleri için Türkiye’ye geldi. Yapılan ön anlaşmaya göre 2025 yılına kadar aşamalı olarak Amerika’da çeşitli eyaletlerde, farklı noktalarda bayiler ve servis kanalları aracılığıyla yerli ve milli makine sanayi ürünü olan USEL marka Türk makinaları satışa sunulacak. 10 milyar dolarlık sermayeyi yöneten American Industrial Partners (AIP) fonunda yer alan ABD’li KMT şirketi, ABD ve Türk şirketleri arasında işbirliğinin zamanla çok daha fazla alanda arttırmayı hedeflediklerini belirttiler.

Milteksan Yönetim Kurulu Başkanı Dr.Uğur Şimşir anlaşmayı “Bu makina sektörümüz açısından çok önemli bir olay. USEL Makine ile KMT arasında, ABD ve Avrupa’da Türk üretimi makinaların sayısının arttırılması konusunda iş birliği mutabakatı yapıldı. Türk milli makina sanayimiz için yurtdışına öncü bir yol açıyoruz, bu daha başlangıç. Bu işbirliği, ABD ve Türkiye arasında ticari ilişkilerin gelişimi açısından değerli olduğu kadar sivil sanayinin de gelişiminin göstergesidir. Savunma sanayinde son yıllarda gösterdiğimiz başarıyı sivil sanayiye de taşımalıyız.” şeklinde yorumladı.

Dr. Uğur Şimşir “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, ABD hükümeti ve finans çevreleri ile temasları yoğunlaştırdılar. ABD ve Türkiye arasında ticaret hacmi günümüzde 30 milyar dolar civarında ve bu rakam artış eğiliminde. Biz de özel sektör olarak bu çabaya ortak olmalı ve elimizi taşın altına koymalıyız düşüncesindeyiz. Her bakımdan kalitesini ve teknolojisini ispatlayan yerli ve milli ürünlerimize güveniyoruz. Şu an Afrika’dan Asya ve Avrupa’ya tüm dünyada binlerce kilometre uzakta Türk teknolojisi makinalar kullanılıyor. 4. Sanayi devriminin sayılı lider ülkelerinden biri olarak oyun kurucu rolüne adayız.” Dedi.

Sektörün temel bazı sorunlarının altını da çizen Şimşir “Makina sektörünün yıllardır çözemediği en önemli problemlerden birisi olan yetersiz ve uygunsuz ürünlerin piyasada haksız rekabete sebep olması konusunda bazı düzenleyici adımlar atılmasını bekliyoruz. Ciddi bir denetim ve mevcut bir kontrol mekanizması olmaması nedeniyle, asgari standartlara uyan ve uymayan ürünlerin aynı piyasada olması haksız rekabet oluşturuyor. Kalitesiz ve güvensiz bazı ürünlerin küresel piyasaya Türk markasıyla ihraç edilebilmesi Türk Malı marka ve imajına zarar verdiği gibi, kaliteli ve garantili üretim yapan firmaların ihracatına sekte vurabiliyor. Türk ürünlerine belirli standartlar getirilmeli, sınıflandırılan ürünler denetlenmeli ve kalite garantisi verilmeli. Türk Makinesi imajının iyileşmeye ihtiyacı var. Güçlü bir itibar ve imaj oluşturulması tüm Türk firmalarının ve sektörün önünü açacaktır. Dünya üzerinde her ülkeye Türk makinalarını satabiliriz. Türk makina sektörü yeterli destek ve özenle en üst düzeyde rakiplerini bile geride bırakabilir.” Dedi.

Bu teknolojiye sahip 7. ülke Türkiye olacak

Milli ve yerli makine sanayi işbirliği girişimi Milteksan tarafından yapılan çalışmalara da dikkat çeken Dr. Uğur Şimşir “Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı, SAHA İSTANBUL ve Sanayi Bakanlığı destekleri ile kurulan Milteksan tarafından Türkiye’nin ilk yerli ve milli CNC makinası üretimine başlanıyor. Bu milli CNC kontrol üniteleri yakında hem USEL‘in ürettiği makinalarda hem de tüm dünyada yaygın olarak kullanılacak. Şu an dünyada CNC teknolojisine sahip sadece 6 ülke bulunuyor, Milteksan sayesinde 7. ülke Türkiye olacak. Bu alanda dışa bağımlılık biteceği gibi ülkemiz ihracatla daha yüksek döviz girdisi elde edecek. Savunma sanayisinde gücünü ispatlayan Türkiye şimdi de sivil sanayide de adından söz ettirecek.” Şeklinde sözlerini noktaladı.

Türk plastik sektörü Avrupa’da 2, Dünya’da 6. sırada

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı’nın (PAGEV) Türkiye Plastik Sektör İzleme Raporu’na göre üretimin 2023 yılında 2022 yılına kıyasla miktar bazında %2,5 artacağı, değer bazında ise %11,1 azalacağı ve 10,8 milyon ton ve 39,3 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Sektör ulaştığı üretim kapasitesiyle Avrupa’da ikinciliğe, dünyada ise altıncılığa yükseldi. 2022 yılında plastik ve plastik mamulleri sektörü 10 Milyar dolarlık ihracatla, toplam kimyevi maddeler sektörü içinde % 30,3 payla birinci ihracatçı sektör konumunu korudu. 10 milyon tona yaklaşan toplam üretimi, 33 milyar dolar civarındaki cirosu, 10 milyar dolara yaklaşan direkt ihracatı ile plastik sektörünün ülke ekonomisine sağladığı katkı giderek artıyor.

“Katma değeri yüksek ürünlere yönelmeliyiz”

Üretim artarken değerin düşmesini değerlendiren Özemek Plastik Türkiye Bölge Satış Müdürü Necati Yağmur, hammaddenin çoğunun ithal olması dolayısıyla maliyetlerin yükseldiğini, ülkemizin daha fazla katma değerli yüksek inovatif ürünlere yatırım yapması gerekliliğini vurguladı. Özemek Plastik olarak 55 ülkeye ihracat yaptıklarını belirten Yağmur, yenilikçi ürünlere yapılan yatırımların Türk plastik sektörü açısından önemine dikkat çekerek “Sektörün gelişimi açısından katma değeri daha yüksek ürünler üretmeliyiz diyerek stor kapak sistemlerine ciddi boyutta yatırım yaptıklarına vurgu yaptı. Stor kapak sistemleri özellikle mutfak, ofis, karavan ve tekne gibi dar alanlarda etkileyici bir çözüm. Ayrıca yatay ve dikey çalışma seçeneği olduğundan tüm dar mekanlarda ekstra kullanım alanı sağlıyor yani bir nevi kullanıldığı her yerde yaşam alanlarını şık bir şekilde genişletiyor. İşte bu tarz örnek girişimlere, yaşamı kolaylaştıran faydalı ürünlere yönelmekte yarar olduğunu düşünüyoruz.” Dedi.

PVC talebi artıyor

Tüm sanayilerde yaygın bir şekilde kullanılan PVC ürünlerine talebin son yıllarda daha fazla arttığını söyleyen Yağmur “Kullanım ve uygulama kolaylığı sunan stor kapak sistemleri, PVC kenar bantları, PVC profiller, ahşap kapılar için kasa fitilleri benzeri ürünler, inşaat, sanayi, mobilya, otomotiv, elektrik başta birçok alanda en önemli ihtiyaç. PVC ürünlerinin plastik sektörü içindeki pazar payı yükseliyor, PVC sektörü hızlı bir büyüme kaydetti ve geleceği parlak. E-ticaretin gelişimi ile birlikte stor kapak sistemleri, PVC kenar bandı, profiller, ahşap kapı kasa fitilleri ve aksesuarlarına daha kolay ulaşılmasını sağlamak ve sürekli artan PVC ürün taleplerine daha hızlı cevap vermek için online satış kanalımız a1pvcmarket.com’u 6 yıl önce kurduk. Tesislerimizde ürettiğimiz ürünlerin ARGE çalışmalarını ve gerekli tüm testleri kendi laboratuvarlarımızda tamamlıyoruz. PVC profil sektöründe ilkleri başaran ve ilham kaynağı olan bir marka olarak plastik sektörüne ve Türk ekonomisine katkı sağlamaya devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

Toyota Yeni Nesil Batarya Teknolojileriyle Elektrikli Araçlara da Damgasını Vuracak 

Toyota, yeni nesil elektrikli araçların üretimine 2026 yılından itibaren başlamaya hazırlanıyor. Yeni nesil elektrikli araçlarıyla ileri sürüş deneyimi sunan otomobiller geliştiren Toyota, müşterilerin ihtiyaçlarını ve beklentilerini aşacak yeni batarya çalışmaları da gerçekleştiriyor.

“Otomobillerin Geleceğini Değiştirelim” temalı bir çalıştayda gelişmiş batarya yol haritasını açıklayan marka, yeni nesil elektrikli araçlarla çığır açmaya hazırlanıyor. Yeni batarya teknolojisi planlarını gösteren Toyota, özel olarak elektrikli araç üretecek fabrikasıyla da fark yaratacak.

Toyota’nın planlamasına göre yeni nesil tam elektrikli araç ilk olarak 2026’da satışa sunulacak. Bununla birlikte 2030 yılında satılacak 3.5 milyon Toyota tam elektrikli aracın 1.7 milyonunu bu yeni nesil elektrikli modeller temsil edecek.

Her ihtiyaca uygun batarya teknolojileri geliştiriliyor

Toyota, içten yanmalı motorlarda ihtiyaç duyulan farklı teknolojiler gibi tam elektriklilerde de ihtiyaca ve beklentilere göre bataryalar geliştiriyor. Bu kapsamda dört yeni nesil batarya tanıtan Toyota, likit ve katı elektrolitlerle batarya teknolojisinde de öncü rol oynayacak.

2026 yılında yeni nesil elektrikli araçlarda kullanılması planlanan Performans Lityum-iyon bataryalar, mevcut bZ4X modelindeki bataryalara göre yüzde 20 daha düşük maliyetle üretilebilecek. Bununla birlikte hızlı şarj süresi 20 dakika veya daha kısa olacak. Bu bataryalar 800 kilometreden daha fazla menzil sunacak.

Elektrikli araçların daha ulaşılabilir olarak yaygınlaşmasını hedefleyen Lityum Demir Fosfat bataryalar, mevcut bZ4X modelindeki bataryalara göre yüzde 40 daha az maliyete ve yüzde 20 daha fazla menzile sahip olacak. 30 dakikadan daha kısa sürede şarj edilebilecek bataryaların, 2026-2027 yıllarında üretilmesi planlanıyor.

Toyota ayrıca Bipolar mimariyi lityum-iyon batarya kimyasıyla bir araya getirerek Yüksek Performanslı batarya da geliştiriyor. Araçlarda sunacağı daha iyi aerodinami ve daha düşük ağırlık sayesinde 1000 kilometreden daha fazla menzil sunulabilecek. Performans bataryalarına göre yüzde 10 daha düşük maliyete sahip olacak Yüksek Performanslı bataryalar, 20 dakikadan daha kısa sürede şarj olabilecek ve 2027-2028 yıllarında kullanılmaya başlanacak.

Elektrikli araçlarda büyük bir potansiyeli olduğu düşünülen katı-hal bataryalar için de çalışmalar yapan Toyota, hızlı şarja uygun, uzun ömürlü ve daha kompakt ürünler geliştiriyor. 2027-2028 yıllarında ticari olarak kullanıma hazır olması planlanan katı-hal bataryalar, ilk gelişim fazında 1000 kilometreden fazla; ikinci gelişim fazında 1200 kilometreden daha fazla menzil sunacaklar. Bununla birlikte 10 dakikadan daha kısa sürede şarj edilebilecekler.

Toyota tüm bu farklı batarya çözümleriyle, mobiliteyi herkesin ihtiyaçlarına göre ulaşılabilir hale getirmeye devam edecek.

EKOLOJİK TEKSTİL ÜRETİCİLERİ, B2B GÖRÜŞMELERİYLE KÜRESEL PAZARLA TEMASLARINA DEVAM EDİYOR

 Ekolojik tekstillerin uluslararası pazarlardaki varlığını güçlendirmek amacıyla UTİB tarafından gerçekleştirilen Ekolojik Tekstiller UR-GE projesi, beşinci alım heyeti etkinliği ile iş birliğine yeni kapılar açmaya devam etti.

Bursa’da gerçekleştirilen organizasyondaki B2B görüşmeleri ile Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) üyesi firmalara yeni pazarlar ve iş birliği fırsatları sunulurken, projenin sürdürülebilirlik ve katma değerli üretim anlayışına katkı sağladığı görüldü.

70 KİŞİLİK YABANCI HEYET AĞIRLANDI

UTİB’nin Ekolojik Tekstiller UR-GE Projesi, 5973 Sayılı İhracat Destekleri Hakkında Karar çerçevesinde Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle yürütülüyor. Bu kapsamda düzenlenen alım heyeti etkinliği, UR-GE kümesindeki 8 firmanın katılımıyla gerçekleşti. İngiltere, İspanya, İtalya, Polonya, Hollanda, Rusya, Birleşik Arap  Emirlikleri, Mısır, Arnavutluk ve Belarus’tan yaklaşık  70 kişilik alım heyetinin Bursa’da ağırlandığı etkinlik, tekstil sektörünün önde gelen firmalarının ürünlerinin sergilendiği ve yoğun katılımın olduğu iş görüşmelerine sahne oldu. Organizasyon sayesinde önemli iş birliklerinin temellerini attı.

‘UR-GE PROJEMİZ İHRACAT POTANSİYELİMİZİ ARTIRACAK’

Etkinliği değerlendiren UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, sürdürülebilirlik ve çevre dostu üretimin tekstil sektöründeki katma değerli ihracatı artırdığını dile getirdi. Ekolojik Tekstiller UR-GE Projesi’nin, üye firmaların üretimine katma değer kattığını vurgulayan Başkan Taşdelen Engin, “Sadece en iyi ürünü üretmek yeterli değil, rekabetçiliği artırmak için çevreci ve katma değerli üretime odaklanmalıyız. UR-GE projesi kapsamında küme üyesi firmalarımıza gelişmiş ülkelerin standartlarında eğitim veriliyor. Bu bağlamda sürdürülebilirlik ile çevreci üretim anlayışının günümüzde artık zorunlu hale geldiğini de özellikle belirtmek isterim. Tekstil sektörümüz, küresel pazarlardaki konumunu güçlendirirken bu alım heyeti organizasyonu da ihracat kapasitesini daha da artıracaktır.” ifadelerini kullandı.

Türkiye, 10 trilyon dolarlık lojistik HUB’un merkezinde yer alıyor

İstanbul 13-14 Eylül tarihlerinde Türk Devletleri Teşkilatı’nın önemli bir organizasyonuna ev sahipliği yaptı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın himayesinde Türk Devletleri Teşkilatı tarafından “Çok Modlu Ulaştırma ve Lojistik Forumu” düzenlendi. Teşkilat üyesi devletlerin önde gelen demiryolu, denizyolu ve karayolu şirketlerinin üst düzey temsilcilerinin yanında, teşkilat üyesi ülke temsilcileri ve uzmanlar katıldı.

Teması “Çok modlu (intermodal) taşıma ve lojistik” olan toplantıda; demiryolu bağlantıları, çok modlu ulaştırma koridorları, bölgesel bağlanabilirliğin sağlanması, hukuki boyutlar, yeşil teknolojiler gibi konular masaya yatırıldı. Özellikle, Orta ve Güney koridorları üzerinden çok modlu ulaştırma rotalarının geliştirilmesine odaklanılarak işbirliğinin teşvik edilmesi, ortaklıkların güçlendirilmesi, tedarik zincirinin verimliliği ve sürdürülebilirliği gibi başlıklar üzerinde duruldu. Forumun açılış konuşmasını yapan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Güzel haber olan Zengezur bağlantısı üzerinden yeni fırsatlar ortaya çıktı ve bu bağlantı Kafkasya’daki normalleşme için hayati önem taşıyor.” dedi.

Türkiye, uçtan uca bir üretim ve lojistik HUB’ına dönüşebilir

Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de haftasonu yapılan G20 Zirvesi’nde; ABD, Hindistan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Almanya, İtalya ve AB, kısa adı IMEC (India – Middle East – Europe Economic Corridor) olan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru’nu kurduklarını açıklamışlardı. Ekonomik olmaktan uzak ve Türkiye’yi dışlayan zorlama bir lojistik koridor olan IMEC’i önermişlerdi.

Forum’da konuşmacı olarak yer alan Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, Çin’den Ortadoğu ve Avrupa’ya, güneyde Afrika’ya uzanan lojistik güzergahın merkezinde yer alan Türkiye’nin dışlanmasının ekonomik olmaktan uzak  siyasi bir karar olduğunu, söz konusu önerilen rotanın intermodal açısından yönetilmesinin son derece zor ve maliyetlerinin Orta Lojistik Koridor ile kıyaslandığında çok yüksek olacağına dikkatleri çekti.

Türkiye’nin yüzyıllardır yerleştiği coğrafya itibariyle, Doğu-Batı ve Ortadoğu’yu birleştiren, Kuzeyde Rusya’yı sıcak denizlere ulaştıran ve Afrika’ya uzanan, uçtan uca ülke olarak doğal bir lojistik HUB’ın içinde bulunduğunun altını çizen Tırport Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:

“Bu HUB’ın ekonomik büyüklüğü 10 trilyon dolardır. Tüm alternatif lojistik akslarının ve enerji koridorlarının merkezinde konumlanan Türkiye, 10 trilyon dolarlık lojistik HUB’un merkezinde yer alıyor. Türkiye, uçtan uca bir üretim ve lojistik HUB’ına dönüşebilir. Nitekim, IMEC gibi zorlama lojistik koridorları kapsayan hiçbir dayatma intermodal içinde, Türkiye’nin olmağı güzergahlarda, yeterince verimli, hızlı ve ekonomik  olamayacak, dolayısıyla kullanıcılara hiçbir zaman güven vermeyecektir. Bu güzergahı zorlayanlar, gerçek durum fizibilitelerinde ve simülasyonlarda  gerçeği yaşayarak göreceklerdir.” diye konuştu.

Türkiye, Avrupa’nın doğuya açılan bahçesidir

Pandemi ile birlikte uzakta üretim (Offshore) konseptinin büyük darbe aldığını anlatarak konuşması sürdüren Dr. Akın Arslan, şunları kaydetti:

“Pandemi sırasında yaşanan tedarik sorunları büyük tedarik zincirini uçtan uca etkilemiştir.  Batı artık, büyük oranda yakında üretim (inshore) alternatiflerine dönmektedir. Avrupa için Türkiye’den daha ideal bir üretim ve lojistik üssü yoktur. Nitekim, Hindistan sahip olduğu niteliksiz üretim ve kalifiyeden uzak işgücü ile sürdürülebilir çözüm olmaktan çok uzaktır. Yeşil lojistik ve sürdürülebilirlik konusunda dünyada en üst düzeyde regülasyonları hayata geçiren Avrupa, bu düzenlemelere imza atmaktan kaçınan bir Hindistan’ı bu süreçte nasıl bir üretim üssü ve lojistik koridorun ana çıkış noktası yapacaktır? Bu çelişki, ciddi soru işaretleri barındırmaktadır. Yaklaşık 1,5 milyar nüfus ile “dünyanın en kalabalık ülkesi” unvanını Çin’den geçtiğimiz aylarda alan Hindistan,  kendi nüfusunu beslemekte zorlanmakta, bu nüfusu besleyebilmek için çok kötü şartlarda üretim yapmaktadır.  Ülkede müthiş bir fakirlik vardır. Söz konusu hat Suudi Arabistan çöllerinden geçecek, İsrail’de yeniden deniz ile buluşacak, çok sayıda aktarma yapılması gerekecek, altyapısı ve işgücü yetersiz Yunanistan’a bağlanacak ve oradan Avrupa’ya dağıtılacak bir lojistik çözüm ancak hayal ürünü olabilir. Türkiye’den çıkan bir TIR, eğer geçiş bekletmeleri olmazsa sadece 5-7 gün içinde Avrupa’nın en uzağına teslimat yapabilmektedir. Türkiye, Avrupa’nın doğuya açılan bahçesidir. 2200 yıllık tarihi İpek Yolu’da Doğu-Batı arasındaki köprüsü, Karadeniz’i Akdeniz’e kavuşturan coğrafyasıdır. Türkiye’nin içinde yer almadığı bir lojistik hat, hiçbir anlam ifade etmeyecektir.” şeklinde konuştu.

Škoda’nın Yenilenen Web Sayfası Altın Örümcek Ödülü’nü Kazandı

Škoda Türkiye’nin yeni dijital yüzü www.skoda.com.tr adresi, kolay kullanımı, anlaşılabilir tarzı ve modern tasarımıyla Altın Örümcek tarafından ödüllendirildi. Bu yıl 21. kez düzenlenen Altın Örümcek Ödülleri’nde Škoda Türkiye’nin web sayfası, Otomotiv Kategorisi’nde birincilik ödülüyle taçlandırıldı.

Web, dijital pazarlama, mobil teknolojileri kullanılarak gerçekleştirilen başarılı projelerin daha iyi tanıtılmasını amaçlayan Altın Örümcek, Škoda’nın yenilenen dijital yüzünü büyük bir beğeniyle karşıladı.

Otomotiv satın almanın vazgeçilmez bir parçası haline gelen web sayfaları, kullanıcıların anında bilgiye ulaşması için büyük önem taşıyor. Yenilenen www.skoda.com.tr ise, markanın tüm modelleri hakkında detaylı bilgilere tüm cihazlardan kolayca erişim yapılmasını sağlıyor. Markanın yeni kurumsal kimliğini yansıtan www.skoda.com.tr, daha dinamik ve yalın tasarımıyla da dikkat çekiyor.

Yeniden tasarlanan karşılaştırma modülü, fiyat listesi ve model kategorisi gibi özellikleri sayesinde modelleri ve fiyatlarını kolayca karşılaştırma imkanı sunuyor. “Gövde Renk Seçenekleri” kategorisi ise modelleri istediğiniz renkte görme olanağı veriyor. Tüm modüllerin özellikle mobile uyumlu olarak çalışacağı şekilde kurgulanan yeni web sitesi, yeni marka stratejisi ve hedef kitlesi için atılan önemli adımlardan biri olarak öne çıkıyor.

Ege İhracatçı Birlikleri Aydınlı Üreticilere Akdeniz Meyve Sineği Tuzağı Dağıttı

Narenciye ürünleri zararlısı Akdeniz meyve sineği ile kimyasal mücadele yerine biyolojik mücadeleyi önceliklendiren Ege İhracatçı Birlikleri, narenciye sezonunun başlamasına sayılı günler kala önemli narenciye üretim bölgelerinde üreticilere Akdeniz Meyve Sineği Tuzağı desteğini sürdürüyor.

2023 yılında 769 bin tonluk Ege Bölgesi Narenciye Rekoltesinin ihracatla katma değere dönüşmesi için çaba gösteren Ege İhracatçı Birlikleri geçtiğimiz haftalarda İzmirli ve Muğlalı üreticilere 10 bin adet Akdeniz Meyve Sineği Tuzağı dağıtımı gerçekleştirmişti.

Ege İhracatçı Birlikleri, bu sefer Aydınlı narenciye üreticilerine 5 bin adet Akdeniz Meyve Sineği Tuzağı dağıttı.

Akdeniz Meyve Sineği Tuzağı Dağıtım Töreni; Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Sadık Demircan, Aydın Tarım ve Orman İl Müdürlüğü yetkilileri, Kuşadası İlçe Tarım Müdürü Gürsel Doğan’ın katılımıyla Aydın Kuşadası Davutlar’da gerçekleşti.

 Üretim ve ihracatta başarı için biyoteknik mücadele

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “Bizler hem üreticilerimizle hem ihracatçılarımızla sıklıkla bir araya geliyoruz. Son yıllarda yaptığımız toplantıların ana gündem konusu kalıntısız üretim üzerine yoğunlaşıyor. Bizim üretim ve ihracatta başarı için 2 temel şartımız var. Kalıntısız üretim ve kaliteli üretim. Bunun için de biyoteknik mücadelenin kritik bir rolü var. Ege Bölgemizin birçok ilinde topyekün bir mücadele içindeyiz ve özellikle üreticilerimizin bilinçli bir şekilde bu mücadeleyi sürdürmesi bizim için çok önemli. Bu seneki tuzakların da üreticilerimize hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.

Bu sezon narenciyede verim oldukça iyi

Başkan Uçak, “Dünyada narenciye üretiminde 8.sırada, ihracatında ise 4.sırada yer alıyoruz. Bu sezon bu bölge için narenciye rekolte tespit çalışmamızı yaptırdık ve verimin oldukça iyi olduğunu gördük. Bu verim artışını bu yıl fırsata çevirebileceğimizi umuyorum. Üretim kalitemizin de artmasıyla hem üretimde hem de ihracatta daha üst basamaklara yükselmek için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Özellikle biyoteknik mücadelemize verdikleri destek ve koordineli çalışmaları için Tarım ve Orman İl Müdürümüz Ahmet Ökdem’e, değerli ilçe müdürlerimize, kaymakamlarımıza, belediye başkanlarımıza bölge vekillerimize, üreticilerimize teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Kalıntısız sürdürülebilir üretim vurgusu

Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, “Aydın’ın %46’sında tarım yapılmakta, nüfusun %55’i geçimini tarım sektöründen sağlamaktadır. İncir ve kestanede Türkiye lideri olan ilimizde, zeytin, pamuk, çilek, narenciye, enginar gibi ürünler önemli tarım ürünleri arasında yer almaktadır. Konserve, salça gibi tarıma dayalı sanayi sektörü de Aydın ilimize önemli bir gelir sağlamaktadır. Bu veriler çerçevesinde tarımın Aydın için ne kadar önemli olduğunu benim anlatmama gerek yok, değerli üreticilerimiz zaten ürünlerinin kıymetinin farkındalar. Bu ürünlerin kalitesini yükselterek daha da değerli hale getirmek için kalıntısız, sürdürülebilir üretime büyük önem vermemiz gerekiyor.” dedi.

Biyoteknik mücadelenin faydalarını görmeye başladık

Başkan Er, “Ege İhracatçı Birlikleri olarak da bu sezon Akdeniz Meyve Sineği popülasyonunu azaltmak için Aydın ilimize 5.000 adet meyve sineği tuzağı temin ediyoruz. Umuyorum üreticilerimiz de Tarım il ve ilçedeki mühendislerimizden de destek alarak bu tuzakları etkili bir biçimde kullandıklarında bu sezon sonunda bunun etkilerini net olarak göreceğiz. Ege İhracatçı Birlikleri olarak biyoteknik mücadelemiz yaklaşık 3 yıldır devam ediyor ve faydalarını görmeye başladık. Bugünlerde ilimizde yeşil zeytin hasadına başladık çok kısa zaman sonra da narenciye hasadına başlayacağız. Aydın ilimizdeki hasat ve ihracat sezonunun üreticilerimize, ihracatçılarımıza ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.” diye konuştu.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, spor, eğitim, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması, 2023 Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2023 yılında 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi …