Schaeffler 2022 Yılı Tedarikçi Ödülüne Layık Görüldü
Schaeffler, General Motors tarafından Teksas’ın San Antonio şehrinde düzenlenen 31’inci Yılın Tedarikçileri etkinliğinde, 2022 Yılın Tedarikçileri ödülüne layık görüldü. Otomotiv endüstrisinde en yüksek kaliteyi sunan tedarikçileri takdir etmek amacıyla düzenlenen bu organizasyonda Schaeffler, üçüncü defa ödül almanın gururunu yaşadı.
Schaeffler, General Motors tarafından geçtiğimiz günlerde Teksas’ın San Antonio şehrinde düzenlenen 31’inci Yılın Tedarikçileri etkinliğinde 2022 yılı tedarikçi ödülüne layık görüldü. Schaeffler’in üçüncü defa kazandığı Yılın Tedarikçileri ödülleri, General Motors’un beklentilerini aşarak fark yaratan ve bu sayede müşterilere yenilikçi teknolojiler ile otomotiv endüstrisinde en yüksek kaliteyi sunan tedarikçileri takdir etmek amacıyla düzenleniyor. General Motors Yılın Tedarikçileri ödüllerinin sahipleri, farklı fonksiyonların temsil edildiği küresel bir General Motors ekibince Ürün Satın Alma, Küresel Satın Alma ve Üretim Hizmetleri, Müşteri Hizmetleri ve Satış Sonrası Hizmetler ile Lojistik gibi alanlardaki şirket performansları değerlendirilerek belirleniyor.
Schaeffler CEO’su Klaus Rosenfeld ödülle ilgili şunları söyledi, “Dünyanın önde gelen tedarikçilerinden Schaeffler, müşterilerine mükemmeli sunmak için var gücüyle çalışıyor. Mükemmelliğe olan tutkumuzun General Motors tarafından bir kez daha takdir edilmiş olmasından onur duyuyor, üstün gayretleriyle bu değerli ödülü kazanmamızı sağlayan ekibimizi alkışlıyorum.”
Schaeffler Kıdemli Başkan Yardımcısı ve General Motors Küresel Kilit Müşteri Yöneticisi Jon Jameson, “Bu prestijli ödülü kazanmak için canla başla çalışan General Motors müşteri ekibimiz adına büyük mutluluk duyuyorum. Ekibimiz, General Motors’un koyduğu tedarikçi kriterlerini karşılamak ve aşmak üzere tek bir amaç etrafından birleşti. Geçtiğimiz yıl boyunca yürüttüğümüz sıkı çalışma General Motors nezdinde meyvelerini verdi ve Schaeffler, General Motors tedarikçileri arasında ilk yüzde 0,5’lik dilime girmeye layık görüldü. Başarımızdan büyük mutluluk duyuyor, ekip çalışmamız ve gayretimizle gururlanıyorum.”
General Motors Küresel Satın Alma ve Tedarik Zincirinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Jeff Morrison ise şunları söyledi, “Otomotiv endüstrisinde mücadelelerle geçen bir başka yılın ardından fark yaratan tedarikçilerimizi takdir etmekten büyük heyecan duyuyoruz. Sayısız engeli aşarak dirençli, becerikli ve kararlı olmanın en güzel örneklerini sergilediler. Bu tedarikçiler aynı zamanda General Motors ekibi iş birliğinde sürdürülebilir inovasyona ve gelişmiş çözümlere öncülük etme konusundaki kararlılıklarını da ortaya koydular.
KÜRESEL REKABETİN YENİ CEPHESİ: ÇİP DUVARLARI
Askeriyeden, sağlık sektörüne, telefonlardan arabalara ve sayısız üründe çipler olmazsa olmaz haline geldi. Ülkeler arasındaki rekabetin de yeni oyuncusu artık çip üretimi. Mehmet Kıvanç’ın hazırladığı Burak Dıvarcı’nın yönetmenliğini üstlendiği harici.com.tr yapımı Çip Duvarları belgeselinde, Türkiye’nin önde gelen teknoloji editörlerinden Erdi Özüağ, Ussal Danışmanlık Yönetici Ortağı Girişimci Ussal Şahbaz, Pekin merkezli düşünce kuruluşu Center for China and Globalization’ın Kıdemli Araştırmacısı Andy Mok, İstanbul Gedik Üniversitesi ASEAN Başkanı Sibel Karabel, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Dijital Teknolojiler İş Konseyi Başkanı Dr. Recep Erdem Erkul’un görüşleriyle çip ekonomisinin bugününe ve yarınına mercek tutuldu.
2022 yılında 550 milyar dolarlık bir hacme ulaşan çipve yarı iletkenler sektöründe pazarın 2030’lara doğru trilyon doları aşması bekleniyor. Joe Biden liderliğindeki ABD’nin Çin’e karşı bir set gibi adım adım örmeye çalıştığı çip duvarları 21. yüzyıldaki stratejik rekabetin temel sahası olmaya aday.
Eksikliğinin yarattığı yıkıcı etkileri otomotiv sektöründe gördüğümüz çiplerle ilgili gelişmeleri sektörü yakından izleyen uzmanlar “Çip Duvarları” belgeselinde değerlendirdi. harici.com.tr‘den Mehmet Kıvanç’ın hazırladığı Burak Dıvarcı’nın önetmenliğini yaptığı belgeselde Türkiye’nin önde gelen Teknoloji Editörlerinden Erdi Özüağ, Ussal Danışmanlık Yönetici Ortağı Girişimci Ussal Şahbaz, Pekin merkezli düşünce kuruluşu Center for Chinaand Globalization’ın Kıdemli Araştırmacısı Andy Mok, İstanbul Gedik Üniversitesi ASEAN Başkanı Sibel Karabel, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) DijitalTeknolojiler İş Konseyi Başkanı Dr. Recep Erdem Erkul’un görüşlerine yer verildi.
Çin’in hızla geliştiği çip sektöründe ABD’nin birincilhedefi Pekin’i durdurmak. ABD – Çin ilişkilerinde siyasi temelin kurulduğuTayvan adası üzerindeki tartışmalarda da çip sektörüne yönelik rekabetbelirleyici önemde.
Askeriyeden, sağlık sektörüne, günlük yaşamınvazgeçilmezi haline gelen telefonlardan arabalara ve sayısız üründe artık çiplerolmazsa olmaz haline geldi. ABD yönetimi de 2022 Ağustos’unda kabul ettiği Çipve Bilim Yasası ile ‘bu alanda tek söz sahibi benim’ mesajını dünyaya vermekistiyor. Çin’e yönelik kapsamlı yaptırımlar içeren bu yasa ile ABD, bütündünyadaki yarı iletken sektörünü ekonomi stratejisine bağlamayı hedefliyor.
“ÇİP OLMADAN HİÇBİR ŞEYSİNİZ!”Çip duvarları belgeselinde konuyu değerlendiren Teknoloji Editörü Erdi Özüağ, sektörün önemini “Bu olmadan hiçbir şeysiniz. Bu olmadan otomobil yapamazsınız. Bu olmadan bir ameliyathanedeki yeni nesil sağlık cihazlarını yapamazsınız. Bu olmadan İHA ya da SİHA yapamazsınız. Güdümlü füze yapamazsınız. Uzaya gidemezsiniz. Dolayısıyla insanoğlunun şu an kien büyük emtiası bu çip.” sözleriyle özetliyor.
“Petrolün nerede çıkacağını belirleyemeyiz ancak çiplerin nerede üretileceğini belirleyebiliriz” diyen Özüağ, ABD’nin Çinli şirketlerle çalışan vatandaşlarına yönelik aldığı yaptırım kararlarını ise “Amerika kendi tarihinde ilk defa Amerikan vatandaşlığı almış Çinlilere şöyle bir yaptırım getirdi. Ya vatandaşlığı bırakın ya da Çinli şirketlerle bir daha alışmayın. Şimdi özgürlükler ülkesi olarak değerlendirdiğimiz zaman insanlara böyle bir yaptırımla gitmek biraz sıra dışı gibi görünüyor.” sözleriyle yorumladı.
SİLAH SEKTÖRÜNÜN KRİTİK BİLEŞENİ: ÇİPLER
Belgeselde sektörün askeri anlamda önemine urgu yapan Ussal Şahbaz, “Çipler silahlarda da kullanılıyor. Aslında Amerikalılar ilk çip teknolojisi geliştirirken bu işe bu kadar çok eğilmelerinin nedeni ta altmışlarda, yetmişlerde Vietnam Savaşı’nda çok başarısız olmaları. Bu hedefleri daha iyi tayin edecek bilgisayarlar. Bu bilgisayarlar için de daha iyi çalışan çipler geliştirmek istemişler.” diyor.
Center for China and Globalization Kıdemli Araştırmacısı Andy Mok da “Amerikan Askerinin üstünlüğü, en büyük orduya en büyük hava kuvvetlerine en büyük donanmaya sahip lmasına dayanmıyor. Bu üstünlük en yüksek teknolojik gelişmişliğe dayanıyor.” sözleriyle konunun önemine dikkat çekiyor.
Gedik Üniversitesi Müdürü Sibel Karabel de “ABD’nin bu noktada kendine göre ulusal güvenliğini tehdit ettiğini düşündüğü şey bu teknolojilerinin Çin ordusu ile doğrudan paylaşılması” diyerek konunun ABD açısından nasıl göründüğüne değiniyor.
Sibel Karabel’e göre “Teknolojik anlamdaki bu çevreleme diğer çevrelemenin bir parçası.”
ÇİPTE GELECEK REKABET NASIL ŞEKİLLENECEK?
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Dijital Teknolojiler İş Konseyi Başkanı Dr. Recep Erdem Erkul’a göre ise büyük güçler arasındaki rekabet teknolojideki ilerlemenin motoru olabilir. “Rekabet olduğu zaman rekabet bir şekilde başarıyı ve inovasyondaki hızlanmayı tetikliyor” diyen Erkul ise konuya farklı bir açıdan yaklaşıyor.
Rekabetin olası sonuçlarını değerlendiren Özüağ da “Her ülke kendi bağımsızlığı gereği bir büyük duvarın içerisinde kaybolmak yerine kendi duvarını da örme gayretini artıracaktır.” diyerek ülkelerin bu alandaki iştahının artacağına dikkat çekiyor.
Ussal Şahbaz bu alanda sertleşen rekabetin sonuçlarını “Artık çipte serbest ticaret diye bir şey yok” diyerek yorumluyor.
Çinli Uzman Andy Mok ise ABD’nin sert yaptırım siyasetinin “ABD’nin ekonomik ve teknolojik olarak izole olacağı” bir sonuca yol açabileceğini öne sürüyor.
Avrupa’da 600 binin üzerinde kamyon şoförü açığı bulunuyor
Karayolu taşımacılığı, lojistik sektöründe globaldeki liderliğini sürdürüyor. Ürünlerin bir noktadan bir noktaya transferinde, globalde karayolları hala baskın sektör olarak bulunmaya devam ediyor. Dünya ortalamasında yük taşımacılığının %70’i karayolları ile yapılıyor. Avrupa Birliği (AB) ortalaması %75 civarında. Bu oran ABD’de %70, İngiltere’de %60 olarak gerçekleşiyor. Türkiye’de ise taşımanın %90’ı karayollarıyla yapılıyor. Türkiye’yi, %87 ile Polonya, Romanya, Çekya ve %85 ile Hırvatistan takip ediyor. Karayolu taşımanın Avrupa’da en düşük olduğu ülke Hollanda ve karayolu taşımacılığı oranı %40’larda seyrediyor.
“Tırport’la 2022’ye Bakış” raporunda, Uluslararası Karayolu Birliği (IRU)’nun verilerine göre, 2021 itibariyle Avrupa ülkeleri ve ABD dahil dünyada hissedilir oranda nitelikli kamyon şoförü ihtiyacının bulunduğu ve açık pozisyonların artmaya devam ettiği belirtiliyor. Raporda, sadece Almanya, İspanya, Fransa, Romanya, Polonya ve Danimarka’da geçtiğimiz yıl şoför ihtiyacının 100 bini geçtiği ve tüm Avrupa’da 600 binin üzerinde şoför açığı olduğu değerlendiriliyor.
Avrupa ülkeleri nitelikli kamyon şoförlerini kazanmak için kolaylıklar sağlayacak
Avrupa ülkelerinin dil bilen nitelikli genç kamyon şoförlerini kazanmak için oturma izinleri başta olmak üzere birçok kolaylıklar sağladığını kaydeden Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:
“Avrupa’nın birçok ülkesinde tecrübeli bir kamyon şoförü ortalama 3 bin Euro civarında net maaş alıyor. Özel taşıma alanında uzmanlığı olan şoförler arasında 5 bin Euro net maaş alanlar var. Eurostat İstatistikleri ve Uluslararası Karayolu Birliği (IRU) verilerine göz atıldığında, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte şoförlerin niteliğine ve tecrübesine bağlı olarak, alt ve üst limitler arasında 2 bin Euro’ya varan farklar olabileceği görünüyor. Belçika, Almanya, Fransa gibi ülkelerde maaşı net 3 bin Euro civarında olan bir kamyon şoförünün, işverene maliyeti 6.000-6.500 Euro civarında gerçekleşiyor. Avrupa ülkeleri dil bilen nitelikli genç kamyon şoförlerini kazanmak için oturma izinleri başta olmak üzere birçok kolaylıklar sağlayacaklardır. Nitelikli kamyon şoförlüğü, önümüzdeki yıllarda bir mühendislik kadar iddialı bir meslek olmaya devam edecek ve dünyadan yoğun talep alacaktır. Özellikle, lojistik sektörünün Tırport ile uçtan uca dijitalleştiği, konvansiyonel lojistik firmalarının dijital forwarderlara dönüştüğü, uçtan uca izleme ve raporlamanın daha çok ön plana çıkacağı önümüzdeki yıllarda, teknolojiyle barışık, çevreye duyarlı ve eğitimli kamyon şoförlerini daha çok ve yaygın olarak görmeyi bekliyoruz.” diye konuştu.
Otomotivde nisan ayı ihracatı 2,7 milyar dolar
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, Türkiye otomotiv endüstrisi nisan ayında da en çok ihracat gerçekleştiren sektör oldu. Geçen ay 2,7 milyar dolar ihracat yapan otomotivin Türkiye ihracatından aldığı pay ise yüzde 13,9 olarak gerçekleşti.
OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik “Otomotiv endüstrisi olarak bu yılın ocak-nisan döneminde yüzde 11 artışla 11, 3 milyar dolar ihracata imza attık. Nisan ayında Binek otomobiller ve Otobüs-Minibüs-Midibüs ihracatında çift haneli artış kaydettik. En büyük pazarımız Almanya’ya ihracatımızda düşüş olsa da, Fransa’ya yüzde 31, İtalya’ya yüzde 19 gibi önemli oranda artış kaydettik” dedi.
Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre, Türkiye otomotiv endüstrisi nisan ayında da en çok ihracat gerçekleştiren sektör oldu. Nisanda bir önceki senenin aynı dönemine göre yüzde 1,8 azalışla 2,7 milyar dolar ihracat yapan otomotivin Türkiye ihracatından aldığı pay ise yüzde 13,9 olarak gerçekleşti. Otomotiv, yılın ilk dört ayında ise yüzde 11 artışla 11 milyar 311 milyon dolar ihracata imza attı.
OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik “Otomotiv endüstrisi olarak bu yılın ocak-nisan döneminde yüzde 11 artışla 11, 3 milyar dolar ihracata imza attık. Nisan ayında Binek otomobiller ve Otobüs-Minibüs-Midibüs ihracatında çift haneli artış kaydettik. En büyük pazarımız Almanya’ya ihracatımızda düşüş olsa da, Fransa’ya yüzde 31, İtalya’ya yüzde 19 gibi önemli oranda artış kaydettik” dedi.
En büyük ürün grubu tedarikte yüzde 6 azalma
Nisan ayında en büyük ürün grubu Tedarik endüstrisinde ihracat %6 azalarak 1 milyar 80 milyon dolar olurken, Binek otomobiller ihracatı %10 artarak 886 milyon USD, Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatı %26 azalarak 342 milyon USD, Çekiciler ihracatı %0,4 azalarak 180 milyon USD ve Otobüs-Minibüs-Midibüs ihracatı da %75 artarak 174 milyon USD olarak gerçekleşti.
Tedarik Endüstrisinde en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya’ya ihracatta %6 oranında azalış görülürken, yine önemli pazarlardan İtalya’ya %0,2, Fransa’ya %10, Rusya’ya %144 artış, Birleşik Devletler’e ise %34 düşüş yaşandı.
Binek otomobillerde önemli pazarlardan olan Fransa’ya %65, İtalya’ya %75, Almanya’ya %11, İsrail’e %14, Slovenya’ya %29 ihracat artışı, İspanya’ya %4, Birleşik Krallık’a %29, Polonya’ya %23 ihracat düşüşü oldu.
Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda ise Slovenya’ya ihracatta %34, İtalya’ya %23, İspanya’ya %8 düşüş görülürken, Birleşik Krallık’a %19, Fransa’ya %3, Belçika’ya %8 artış kaydedildi.
Otobüs-Minibüs-Midibüs ürün grubunda en fazla ihracat yapılan ülkeler olan Fransa ve Almanya’ya ihracat artışı, yine Çekiciler ürün grubunda da Fransa ve İspanya’ya ihracat artışı oldu.
Almanya’ya ihracat düşerken, Fransa’ya yüzde 31 arttı
Ülkeler bazında en büyük pazar olan Almanya’ya 351 milyon USD’lik ihracat yapıldı. En büyük pazarlardan Fransa’ya ise %31 artışla 332 milyon USD’lik ihracat oldu. İtalya’ya da %19 artışla 251 milyon USD ihracat kaydedildi. Yine önemli pazarlardan Birleşik Krallık’a %6, Polonya’ya %15, Amerika Birleşik Devletleri’ne %63 ihracat düşüşü, İspanya’ya %7, Slovenya’ya %2, Belçika’ya ise %13 ihracat artışı yaşandı.
AB ülkelerine yüzde 5 artış
Nisanda ülke grubu bazında ihracattan %70 pay alan Avrupa Birliği Ülkelerine %5 artışla 1 milyar 877 milyon USD ihracat yapıldı. Diğer Avrupa Ülkeleri %11 pay ile ülke grupları arasında ikinci sırada yer aldı. Bu ülke grubuna yönelik ihracat %5 azaldı. Bağımsız Devletler Topluluğu’na yönelik ihracat ise %50 arttı.
Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri, 2022
Toplumun genel düzeyine göre belirli bir sınırın altında gelire sahip olan bireyler göreli anlamda yoksul sayılmaktadır. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50’si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre, yoksulluk oranı 2022 yılında aynı düzeyde kalarak %14,4 oldu. Medyan gelirin %60’ı dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre hesaplanan yoksulluk oranı ise son yılda 0,3 puan artarak %21,6 olarak gerçekleşti.
Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre hesaplanan yoksulluk oranı (%), 2013-2022
Yoksulluk oranı en düşük haneler tek kişilik haneler oldu
Hanehalkı tipine göre eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin %50’si dikkate alınarak hesaplanan yoksulluk oranlarına bakıldığında; tek kişilik hanehalklarında yoksulluk oranı bir önceki yıla göre 1,0 puan artarak %7,5, çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarında ise 2,6 puan artarak %11,7 olmuştur. En az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalklarının yoksulluk oranı 1,1 puan artarak %19,6, tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarının yoksulluk oranı ise 0,3 puan azalarak %13,9 oldu
Okur-yazar olmayanların %27,7’si, yükseköğretim mezunlarının ise %2,6’sı yoksul
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı %16,6 oldu
Maddi ve sosyal yoksunluk oranı hesabında hane düzeyinde sorgulanan değişkenler; otomobil sahipliği, ekonomik olarak beklenmedik harcamaları yapabilme, evden uzakta bir haftalık tatil masrafını karşılayabilme, kira, konut kredisi ve faizli borçları ödeyebilme, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek yiyebilme, evin ısınma ihtiyacını karşılayabilme ve yeni eklenen mobilyaları eskidiğinde değiştirebilme durumudur. Geçen yıllarda maddi yoksunluk tanımına dahil olan çamaşır makinesi, renkli televizyon ve telefon sahipliği yeni tanımdan çıkarılmıştır.
Bu oran için fert düzeyinde yeni eklenen değişkenler ise; eskimiş giysileri yerine yenisini alabilme, düzgün iki çift ayakkabıya sahip olabilme, ayda en az bir kez tanıdıkları ile toplanabilme, ücretli boş zaman faaliyetlerine katılabilme, kendini iyi hissetmek için bir miktar para harcayabilme ve kişisel amaçlı kullanım için internet sahipliği olarak belirlenmiştir.
Yukarıda belirtilen on üç maddenin en az yedisini karşılayamayanların oranı olarak tanımlanan maddi ve sosyal yoksunluk oranı; 2021 yılında %18,1 iken 2022 yılı anket sonuçlarında 1,5 puan azalarak %16,6 olarak tahmin edildi.
Sürekli yoksulluk oranı %14,0 oldu
Göreli yoksulluk oranı en düşük TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis) bölgesinde gerçekleşti
İBBS 2. Düzey bölgelerinin her biri için eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 50’sine göre hesaplanan yoksulluk sınırına göre, gelire dayalı göreli yoksulluk oranının en yüksek olduğu bölgeler; %15,0 ile TR62 (Adana, Mersin), %14,6 ile TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) ve %14,3 ile TR31 (İzmir) oldu.
Göreli yoksulluk oranı en düşük olan İBBS 2. Düzey bölgeleri ise %3,7 ile TRC1 (Gaziantep, Adıyaman, Kilis), %6,3 ile TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) ve %7,5 ile TRA1 (Erzurum, Erzincan, Bayburt) oldu.
Göreli yoksulluk, maddi ve sosyal yoksunluk ve düşük iş yoğunluğu göstergelerinin en az birinden yoksun olma durumu olarak açıklanan yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında olanların oranı ilk kez bu yıl hesaplandı.
2022 yılı sonuçlarına göre fertlerin %32,6’sı yoksulluk veya sosyal dışlanma riski altında kaldı. Bu oran yaş gruplarına göre incelendiğinde; 0-17 yaş grubunda %42,7, 18-64 yaş grubunda %30,2, 65+ yaş grubunda ise %20,5 olarak tahmin edildi.
Kendilerine ait bir konutta yaşayanların oranı %56,7 oldu
Oturulan konuta sahip olanların oranı geçen yıla göre 0,8 puan azalarak 2022 yılında %56,7 olarak hesaplanırken, kirada oturanların oranı %27,2, lojmanda oturanların oranı %1,1, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise %15,1 oldu.
Konutun izolasyonundan dolayı ısınamama en çok karşılaşılan konut ve çevre problemi oldu
Kurumsal olmayan nüfusun %33,6’sı konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu ile sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeveleri vb. problemleri yaşarken, %21,7’si trafik veya endüstrinin neden olduğu hava kirliliği, çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlarla karşılaştı.
Taksit ödemeleri veya borçları olanların oranı %59,4 oldu
Geçen yıla göre konut alımı ve konut masrafları dışında borç veya taksit ödemesi olanların oranı 4,3 puan azalarak %59,4 oldu. Nüfusun %6,2’sine bu ödemeler yük getirmezken %17,7’sine çok yük getirdi. Hanelerin %59,6’sı evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını, %41,5’i iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını, %31,1’i beklenmedik harcamaları, %20,4’ü evin ısınma ihtiyacını, %65,4’ü eskimiş mobilyaların yenilenmesini ekonomik olarak karşılayamadığını beyan etti.
Aylık en yüksek reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde %8,83, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise %7,15 oranlarıyla külçe altında gerçekleşti.
Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından Euro %3,34, Amerikan Doları %0,92, mevduat faizi (brüt) %0,65 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; BIST 100 endeksi %4,15 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) %8,99 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde Euro %1,75 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken; Amerikan Doları %0,63, mevduat faizi (brüt) %0,90, BIST 100 endeksi %5,63 ve DİBS %10,39 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Finansal yatırım araçlarının aylık reel getiri oranları, Nisan 2023
Külçe altın, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %8,89, TÜFE ile indirgendiğinde ise %3,67 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olmuştur. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %13,34, TÜFE ile indirgendiğinde ise %17,50 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Finansal yatırım araçlarının üç aylık reel getiri oranları, Nisan 2023
Altı aylık değerlendirmeye göre BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %23,60, TÜFE ile indirgendiğinde ise %10,95 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %8,63, TÜFE ile indirgendiğinde ise %17,99 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %34,32, TÜFE ile indirgendiğinde ise %42,20 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından külçe altın %7,26, DİBS %11,95, Euro %12,45, Amerikan Doları %13,57 ve mevduat faizi (brüt) %23,66 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde külçe altın %1,82, DİBS %6,78, Euro %7,31, Amerikan Doları %8,50 ve mevduat faizi (brüt) %19,18 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Kırmızı et üretim tahmini, Tarımsal İşletmelerde Hayvansal Üretim Araştırmasından elde edilen demografik verilere dayalı olarak belirlenen “Kasaplık Güç Oranı” ile hesaplanan “iç popülasyondan kesilen hayvan sayısı” ile “ithalattan kesilen hayvan sayısı”nın ortalama karkas ağırlıkları ile çarpılması suretiyle elde edilmektedir.
Buna göre 2021 yılında 1 milyon 952 bin 38 ton olan kırmızı et üretimi, 2022 yılında %12,3 artarak 2 milyon 191 bin 625 ton olarak tahmin edildi. Bu kapsamda bir önceki yıla göre sığır eti üretimi %7,7 artarak 1 milyon 572 bin 747 ton, koyun eti üretimi %26,8 artarak 489 bin 354 ton, keçi eti üretimi %22,6 artarak 115 bin 938 ton, manda eti üretimi ise %25,4 artarak 13 bin 586 ton oldu.
Son on yıla ilişkin kırmızı et üretim tahminleri incelendiğinde, toplam kırmızı et üretiminin 2013 yılında 1 milyon 99 bin 81 ton iken 2022 yılında 2 milyon 191 bin 625 tona ulaştığı görüldü.
TECHXTILE GİRİŞİMCİSİ, ATIK YÖNETİMİ PROJESİYLE SANAYİCİNİN RADARINA GİRDİ
UTİB liderliğinde hayata geçirilen Türkiye’nin en önemli girişimcilik programı TechXtile Start-Up Challenge’ın finalistlerinden Swatchloop ekibi, sanayicilere projelerini tanıttı. Firmaların büyük ilgi gösterdiği buluşmada, sürdürülebilirlik ve atık yönetimine dikkati çekildi.
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) bünyesinde her yıl onlarca fikrin kıyasıya yarıştığı tekstil ve hazır giyim sektörlerinin girişimcilik programı TechXtile Start-Up Challenge, girişimcilere ve yatırımcılara önemli fırsatlar sunmaya devam ediyor. ‘Yapay Zekâ Tabanlı Sürdürülebilir Atık Yönetimi Dijital Platformu’ isimli projeleri ile TechXtile Start-Up Challenge yarışmasında ikinci olan Swatchloop ekibi, atık yönetimi ve sürdürülebilirlik konusuna dikkati çekmek ve projelerini tanıtmak amacıyla sanayiciler ile bir araya geldi.
ÇEVRECİ ÜRETİM SANAYİCİNİN GÜNDEMİNDE
UTİB Yönetim Kurulu Üyeleri Aşkın Kandil, Halil Ersan Özsoy ve Osman Nuri Canik’in de katıldığı toplantıda, atıkların dijital olarak sınıflandırılarak uçtan uca izlenebilirliğini, geri dönüşüm süreçlerinin kontrolünü ve optimizasyonunu sağlayan girişim fikrinin özellikle tekstilde önemli bir ihtiyacını karşılayacağını belirtildi. Yenilenebilir ve yenilenemeyen kaynakların tüketiminin, bölgesel ve küresel ölçekte çevresel değişimlere sebep olduğu vurgulanan toplantıda, tüm sektörlerin çevreci üretim mevzuatlarını gündemine alması gerektiği dile getirildi. Toplantıda sektör paydaşlarının aktif geri dönüşüm sistemlerini tasarlama ve uygulama noktasında daha aktif rol alması gerektiğini belirten Swatchloop Proje Yöneticisi Güneş Sayıt, “Geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı, genel anlamda üretim süreçlerinde daha az enerji tükettiği, işlenmemiş malzeme tüketimini azalttığı, daha az kirliliğe ve sera gazı emisyonuna neden olduğu, bazı durumlarda daha düşük üretim maliyeti sağladığı gerekçeleriyle daha da artırılmalıdır” dedi.
TEKSTİLDEN TEKSTİLE DÖNÜŞEN ÜRÜNLER GÜNDEMDE
Yurt dışı da dâhil olmak üzere birçok ilde projelerinin pilot denemelerine başladıklarını da kaydeden Sayıt, “Döngüsel ekonomide tekstil ürünlerini öncü ürün listesi kategorisine almaları, proje olarak ne kadar doğru bir noktada olduğumuzu bir kez daha gösterdi. Avrupa Komisyonu’nun 2022’deki regülasyonuna göre hem markalara, hem de üreticilere tekstil atıklarıyla alakalı ciddi yaptırımların uygulanması öngörülüyor. Özellikle pet şişeden dönüştürülerek tekstil ürünü şeklinde kullanılan giysilerin uygun olmadığı, gıdaya dokunan bir ürünün tekrar tekstil ürünü olarak kullanılmaması gerektiği ve tekstilden tekstile dönüşen ürünlerin kullanılması gerektiği belirtiliyor. İş fikrimiz, doğrudan bu konuyla ilgili olduğu için doğru bir noktaya tam zamanında değinmiş olmaktan mutluluk duyduk. Mevzuatları ve standartları yakından takip eden birçok firmadan ciddi dönüşler almaya başladık. Çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” dedi.
Pfizer Türkiye Onkoloji Kategori Liderliği’ne Ahmet Kumkumoğlu atandı
2010 yılında Pfizer ailesine Pazarlama Enformasyon Proje Müdürü olarak katılan Ahmet Kumkumoğlu, Pfizer Türkiye Onkoloji Kategori Lideri oldu. 2008 yılında Sabancı Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği bölümünden mezun olan Ahmet Kumkumoğlu, 2010 yılında aynı üniversitede MBA eğitimini tamamladı. 2010 yılında Pfizer ailesine Pazarlama Enformasyon Proje Müdürü olarak katılan, 2012 – 2016 yılları arasında Ürün Müdürü olarak görev yapan Kumkumoğlu, Eylül 2016’da Pazar Erişim ve Fiyatlandırma Müdürü olarak görev aldı. Temmuz 2017’de ise Kurumsal İlişkiler Liderliği görevini üstlendi. Bu rolünde Pfizer Türkiye’nin kurumsal stratejisinin oluşturulmasına liderlik ederek ülkemizde sağlık politikalarının oluşturulma sürecine katkıda bulundu. Ahmet Kumkumoğlu, Aralık 2020 – Eylül 2021 tarihleri arasında Onkoloji Biyobenzerler ve Pazarlama Mükemmelliği Lideri olarak çalışması, bu süre zarfında Pfizer Türkiye Onkoloji’nin 2023 vizyonunun oluşturulmasına katkı sağlamasının ardından Eylül 2021’den bugüne ise Dahili Uzmanlıklar Kategori Lideri olarak görev aldı. Pfizer Türkiye Onkoloji Kategori Lideri Ahmet Kumkumoğlu yeni göreviyle ilgili şunları söyledi: “Kanserle mücadele eden herkesle el ele; hastaların hayatını değiştiren çığır açan yenilikler sunma ve bilimin yoluyla en büyük sağlık sorunlarına karşı insanlığın galip gelmesine katkıda bulunma amacıyla çalışıyoruz. Bizim için daha insan odaklı, öncelikli ve küresel çapta kapsayıcı bir amaç olamaz. 30 farklı türde kanserin tedavisinde kullanılan yenilikçi kanser ve biyobenzer çözümlerimizle özellikle zorlu ve gelişmiş kanser türlerini tedavi etmeye odaklanıyoruz. Sağlık çalışanları, hekimler, hasta dernekleri, hasta yakınları, araştırmacı ilaç sektörü ve ülkemizde kanserle yaşayan her bireyle aynı amacı paylaşarak, umudun bir parçası olmak bize heyecan veriyor. Ben de bu amacın ve lider okulu niteliğindeki Pfizer ailesinin bir parçası olduğum için gurur duyuyorum.”Türkiye’de ödeme sektöründe bir ilk Payten’den anahtar teslim fintek çözümü: Payten Fintech Suite
Payten Türkiye, fintek ve e-para kuruluşlarının tüm ihtiyaçlarını kapsayan “Payten Fintech Suite” çözümünü duyurdu. Adeta geleceğin “Süper App”i denilebilecek bu çözüm ile fintekleşmek isteyen bankalar ve mevcut hizmet portföyünü geliştirmek isteyen hâlihazırdaki fintek sağlayıcılarına tüm ihtiyaçların bir arada olduğu uçtan uca güvenli ve çok kanallı bir fintek ekosistemi sunuluyor. Türkiye’de ve yurt dışında sanal POS altyapısı sağladıkları 27 banka ve 45 binden fazla üye işyeriyle ülkemizin en büyük online ödeme altyapısını yöneten Payten Türkiye, sürekli geliştirdiği ürünlerine bir yenisini daha ekledi. Payten “Payten Fintech Suite” çözümü ile Türkiye’de ödeme sektöründe bir ilk olan “Anahtar Teslim Fintek Çözümü”nü lisanslı kuruluşlar ile buluşturuyor. Tüm fintek ihtiyaçlarını kapsayan ve ödeme kuruluşu ve/veya e-para lisanslama sürecini tamamlamış firmaların ilk durak noktası olması ile dikkat çeken “Payten Fintech Suite”, ayrıca fintekleşmek isteyen bankalar ve mevcut hizmet portföyünü geliştirmek isteyen hâlihazırdaki fintek sağlayıcılarına da büyük kolaylık sağlıyor. Kolay entegrasyon ile tam kapsamlı bir fintech altyapısı Adeta geleceğin Süper App’i olan “Payten Fintech Suite” ile ödeme geçidi, sanal POS, alternatif ödeme yöntemleri, cüzdan çözümleri/e-cüzdan, açık bankacılık, para transfer hizmetleri, hesap konsolidasyonu, mutabakat çözümü, bayi tahsilatları, Android POS, kart saklama, mobil çözümler, secure IVR, alışveriş kredisi entegrasyonu ve AI ve ML destekli ASEE InACT Antifraud Hub ürünleri ile 360 derece koruma sağlayan anti-fraud çözümlerini ve fintek danışmanlığını kapsayan uçtan uca güvenli ve çok kanallı bir fintek ekosistemi sunuluyor. Fintek şirketi kurmak için artık yıllara gerek yok Payten bu çözümü ile fintek şirketi kurmak için gereken tüm çözümleri tek merkezden ve 7/24 canlı destek ile sunarken işletmeler de yüksek maliyet ve uzmanlık gerektiren teknik süreçlere ve personele yatırım yapmaya gerek olmadan iki – üç yıllık hazırlık sürelerini minimum seviyeye çekerek zaman ve efor tasarrufu da sağlama imkânı buluyor. “Bir fintek olmanın gerektirdiği tüm elementleri tek elden sağlıyoruz” Konuyla ilgili açıklamada bulunan Payten Türkiye Ülke Lideri Burak Kutlu, “Bugün 10 sene önce hayal bile edilemeyen kavramlar ve yeni iş alanları hayatımıza giriyor. Bunların en çarpıcı örneklerinden birisi de fintek. Fintek, finansal işlemlerin çok daha hızlı ve çok daha pratik bir şekilde gerçekleşmesi amacı ile ortaya çıkan bir sektör. Ancak açık inovasyonu benimseyen, katma değerli hizmet ve finansal çeşitliliğini artırarak müşterilerine daha fazla finansal erişilebilirlik, haliyle daha fazla özgürlük sunabilen fintekler büyümeye devam edebilecek. Payten olarak biz de bugün, ‘Tüm hizmetlerin tek noktadan sunulduğu fintek’ yaklaşımımızla ödeme kuruluşu veya e-para lisanslama sürecini tamamlamış, fintek çözümleri sunmak isteyen işletmelere ‘anahtar teslim fintek’ çözüm sunuyoruz. Sadece bununla da kalmıyor, ‘fintek danışmanlığı’ hizmetimiz ile sektörel bilgi birikimimizi de müşterilerimizle paylaşıyoruz. Tüm yeniliklerimizin arkasında 24 yıllık bilgi birikimimiz ve Ar-Ge yatırımlarımız bulunuyor. Payten olarak, sektörün en iyilerinden oluşan 240 kişilik uzman ekibimiz ve Ar-Ge gücümüzle ödemeler sektörünü geliştirmeye devam edeceğiz.” dedi.Soğuk Havalarda Stadyum Tribünlerinde Konfor Şartları Nasıl Sağlanıyor?
Futbol müsabakalarından atletizm yarışlarına kadar birçok etkinliğe ev sahipliği yapan stadyumlarda konfor şartlarının sağlanması, seyircilerin rahat bir seyir deneyimi yaşaması için oldukça önemlidir. Peki soğuk havalarda stadyum tribünlerinde konfor şartları nasıl sağlanıyor? İşte detaylar…
Spor bir ülkenin olmazsa olmazları arasında yer alır. Spor müsabakaları ve çeşitli oyunlar; birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunu pekiştiren önemli unsurlardır. Aynı zamanda spor, ülkelerin uluslararası saygınlık kazanmaları ve gelişmişlik düzeylerini tüm dünyaya göstermeleri açısından da kritik önem taşır. Spor kültürünün önemli bir parçası olan stadyumlar da futbol müsabakalarından atletizm yarışlarına kadar birçok etkinliğe ev sahipliği yaparak, sporun desteklenmesinde önemli rol oynar.
Konforlu seyir deneyimi sunuyor
Taraftarların bir araya geldiği buluşma noktaları olarak tanımlanan stadyumların konfor şartları, seyircilerin daha rahat bir seyir deneyimi yaşaması için oldukça önemlidir. Kışın stadyum tribünlerinde konfor denilince akla gelen ilk kriter ısıtmadır. Çünkü açık alan ısıtmasında doğru teknolojiler tercih edilmediğinde; hem konfor şartları sağlanamaz hem de açık havayı ısıtmaya çalışırken harcanan enerji nedeniyle ısıtma giderleri ciddi oranlarda artar.
Stadyum tribünlerini, güneşin dünyayı ısıtması prensibiyle ısıtıyor
Çukurova Isı, ileri teknoloji radyant ısıtıcı ürünleri ile stadyum tribünlerinin ısıtmasında mükemmel çözümler sunuyor; çünkü ortamları, güneşin dünyayı ısıtması prensibiyle ısıtan radyant ısıtıcılar, havayı ısıtmak yerine, doğrudan insanları ısıtarak, tasarruflu ve konforlu ısıtma sağlıyor. Stadyumlar yüksek oranda rüzgâr alan yapılar olmasına rağmen radyant ısıtıcılar, rüzgârdan etkilenmeden, etkin bir ısıtma sağlayarak, konfor şartlarını koruyor.
Stadyum ısıtmasında ilk ve en çok referansa sahip şirket
Türkiye’de ısıtılması zor ve hatta imkânsız gibi görülen stadyum tribünlerinde birçok önemli projeye imza attıklarını söyleyen Çukurova Isı Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, Çukurova Isı olarak, stadyum ısıtmasında ilk ve en çok referansa sahip şirket olduklarını ifade ederek, projelendirmenin önemine dikkat çekti:
“Hava 10 derece ise tribündeki taraftar 20 derece hissediyor”
“Stadyum ısıtması; yüksek bir mühendislik kabiliyeti ve tecrübe gerektiriyor. Çünkü açık havayı ısıtmak zordur, özellikle böylesi rüzgâr alan yapılarda mühendislik hesaplamalarını doğru yapmak yani doğru proje hazırlamak çok önemli. Yanlış cihaz seçiminin ve yanlış kapasite belirlenmesinin telafisi çok zor hatta kimi zaman imkânsız olabiliyor. Biz projelendirmeyi minimum 10 derece delta t olarak hesaplayıp, yapıyoruz. Yani hava 10 derece ise tribündeki taraftar 20 derece hissediyor. Hatta Konya stadyumunu gibi bazı stadyumların tribünlerinde 16 derece delta t yakaladığımız oldu.
Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu, Kayseri Kadir Has Stadyumu, İstanbul Başakşehir Fatih Terim Stadyumu, Gaziantep Stadyumu ve daha birçok stadyumda soğuk havalarda konfor şartları, Çukurova Isı’nın ileri radyant teknolojileri ile sağlanıyor. Doğru cihaz ve doğru projelendirme konforu ve verimliliği de beraberinde getiriyor” dedi.
Stadyum ısıtmasında Goldsun CPH FOCUS teknolojisinin kullanıldığını belirten Osman Ünlü, sözlerine şöyle devam etti:
“Tribünlerde rüzgâr akımları çok şiddetli oluyor”
“Goldsun CPH FOCUS cihazının üzerinde isminden de anlaşılacağı gibi cihazdan çıkan ışınların fokuslanabilmesi yani 35-40 mt yüksekliğe asılan cihazlardan çıkan ışınların dağılmaması ve belirlenen bölgeye yoğunlaşabilmesi için uzatılmış reflektörler mevcut. Bu uzatılmış reflektörler aynı zamanda cihazların rüzgâr direncini de artırıyor. Çünkü 35-40 mt yükseklikte özellikle arkaları açık olan tribünlerde rüzgâr akımları çok şiddetli oluyor. Bu nedenle Goldsun CPH FOCUS cihazında; reflektör uzatması, rüzgârı kesmesi için ızgara ve çift elektrot kullanıyoruz. Böylece futbol müsabakalarından atletizm yarışlarına kadar birçok etkinlikte taraftarlara konforlu bir ortam sunuyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
Türkiye 80 bin ton kiraz ihracatı hedefliyor
Kiraz üretiminde 700 bin tonluk rekolteyle dünya lideri olan Türkiye, kiraz ihracatında 80 bin ton ihracat ve 200 milyon dolar döviz geliri hedefiyle 2023 sezonuna girdi.
Erkenci kiraz çeşitleri ve iklimsel avantajlarıyla Kuzey Yarımkürenin ilk kirazını üreten merkezlerden biri olan, kirazın başkenti İzmir Kemalpaşa’da “Kiraz Hasat Şenliği” düzenlendi.
Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi “Kiraz Hasat Şenliği”ne video konferans ile bağlanırken, İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, İzmir Tarım ve Orman İl Müdürü Mustafa Özen, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, Kemalpaşa Kaymakamı Musa Sarı, Kemalpaşa Belediye Başkan Yardımcısı Erhan Gönülbağı, Kemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Bülent Oray, muhtarlar, üreticiler yoğun katılım gösterdi.
Kemalpaşa’nın üretiminin yüzde 70’i ihraç oluyor
Türkiye’nin çok zengin bir ekolojiye sahip olduğunu dile getiren Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi, 4 mevsim ve 7 iklimin Anadolu coğrafyasında yaşandığını, bu iklimin Türkiye’yi kiraz üretiminde dünya lideri yaptığını kaydetti. Kirişçi, “Kiraz üretiminde erkenci bir ürünü yetiştiriyor olmak üreticilerimize avantaj sağlıyor. İzmir, Türkiye’nin kiraz üretiminin yüzde 13’ünü yaparken, Kemalpaşa İzmir’in kiraz üretiminin yüzde 63’ünü yapıyor. Kemalpaşa’daki üretimin yüzde 70’i ihraç oluyor. Üreticilerimizi bugüne kadar destekledik, bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Yeni yüzyılın lokomotifi tarım ve hayvancılık olacak. Planlı tarım, sözleşmeli üretim adımlarını atacağız. 1 karış boş arazi bırakmayacağız” diye konuştu.
Uçak; “İzmir Türkiye’nin, Kemalpaşa İzmir’in birincisi”
Türkiye’de üretilen tarım ürünlerinin ihracatla daha fazla katma değer bulduğuna temas eden Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, “İzmir 100 bin tondan fazla kiraz üreterek Türkiye birincisi olurken, Kemalpaşa’da 52 bin ton kiraz üreterek İzmir birincisi oldu. Üreticilerimizin emeklerinin, alın terlerinin karşılığını bulması için ihracatçılar olarak yoğun mesai harcıyoruz. 2023 yılında 80 bin ton kiraz ihraç ederek ülkemize 200 milyon dolar kazandırmayı hedefliyoruz. Kirazı Türk tarım ürünlerinin lokomotif ihraç ürünü haline getirmek için üreticilerimiz, firmalarımız, Bakanlığımız, Üniversite ve Enstitülerimiz hep birlikte ortak paydada hareket edip dünya ihraç pazarındaki yerimizi artırabiliriz” dedi.
Türk kirazının en büyük ihraç pazarları hakkında da bilgi veren Uçak sözlerini şöyle sürdürdü; “En önemli pazarlarımız Almanya ve Rusya. Hindistan, Singapur, Hong Kong gibi ülkelerde kirazımız çok seviliyor ve bu ülkelere ihracatımızı artırma potansiyelimiz bulunuyor.”
Kemalpaşa’nın dünyanın en lezzetli kirazını yetiştirdiğini aktaran Ak Parti İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar, Türkiye’nin tarımsal hasılada Avrupa’da 1., dünya genelinde de ilk 10 ülke arasında olduğunu, tarımı savunma sanayii gibi strateji sektör olarak gördüklerini vurguladı.
Pandemi döneminde tüm dünyanın evlere kapandığı süreçte Türk üreticisinin üretime devam ettiğinin altını çizen Kırkpınar, “Kendi kendimize yetmenin ne kadar önemli olduğu pandemide görüldü. Ne kadar zengin olursanız olun dışarıdan almanızın mümkün olmadığını gördük. Üretmeye ve ihracat yapmaya devam edeceğiz. Türk üreticisi son yıllarda altın çağını yaşıyor” tespitinde bulundu.
İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, Türk tarımının dünya için çok kıymetli olduğunu, Türk çiftçisinin sadece 85 milyonluk Türkiye için değil, dünya genelinde milyarlarca insan için üretim yaptığını, 2020 yılından bu yana Türkiye’nin tarımsal üretiminin arttığını dile getirdi.
Kemalpaşa’da 3 bin 300 üreticinin 86 bin dekar alanda kiraz üretimi yaptığına işaret eden Özen, “Kemalpaşa’dan aldığımız numunelerin hiçbirinde kalıntı çıkmıyor. Kaliteli ürün ürettikleri için Kemalpaşalı üreticilerimizin ellerine sağlık, kirazımızı kaliteli ürettiğimiz sürece emeğimizin karşılığını alacağız” dedi.
Kemalpaşa Ziraat Odası Başkanı Bülent Oray, kiraz üretiminde işçilik ücretleri başta olmak üzere girdi maliyetlerinde büyük artışlar yaşadıklarını, bu maliyetleri karşılayacak bir fiyat politikası beklentileri olduğunu ifade etti.
Avrupa’da 600 binin üzerinde kamyon şoförü açığı bulunuyor
Karayolu taşımacılığı, lojistik sektöründe globaldeki liderliğini sürdürüyor. Ürünlerin bir noktadan bir noktaya transferinde, globalde karayolları hala baskın sektör olarak bulunmaya devam ediyor. Dünya ortalamasında yük taşımacılığının %70’i karayolları ile yapılıyor. Avrupa Birliği (AB) ortalaması %75 civarında. Bu oran ABD’de %70, İngiltere’de %60 olarak gerçekleşiyor. Türkiye’de ise taşımanın %90’ı karayollarıyla yapılıyor. Türkiye’yi, %87 ile Polonya, Romanya, Çekya ve %85 ile Hırvatistan takip ediyor. Karayolu taşımanın Avrupa’da en düşük olduğu ülke Hollanda ve karayolu taşımacılığı oranı %40’larda seyrediyor.
“Tırport’la 2022’ye Bakış” raporunda, Uluslararası Karayolu Birliği (IRU)’nun verilerine göre, 2021 itibariyle Avrupa ülkeleri ve ABD dahil dünyada hissedilir oranda nitelikli kamyon şoförü ihtiyacının bulunduğu ve açık pozisyonların artmaya devam ettiği belirtiliyor. Raporda, sadece Almanya, İspanya, Fransa, Romanya, Polonya ve Danimarka’da geçtiğimiz yıl şoför ihtiyacının 100 bini geçtiği ve tüm Avrupa’da 600 binin üzerinde şoför açığı olduğu değerlendiriliyor.
Avrupa ülkeleri nitelikli kamyon şoförlerini kazanmak için kolaylıklar sağlayacak
Avrupa ülkelerinin dil bilen nitelikli genç kamyon şoförlerini kazanmak için oturma izinleri başta olmak üzere birçok kolaylıklar sağladığını kaydeden Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:
“Avrupa’nın birçok ülkesinde tecrübeli bir kamyon şoförü ortalama 3 bin Euro civarında net maaş alıyor. Özel taşıma alanında uzmanlığı olan şoförler arasında 5 bin Euro net maaş alanlar var. Eurostat İstatistikleri ve Uluslararası Karayolu Birliği (IRU) verilerine göz atıldığında, ülkeden ülkeye değişmekle birlikte şoförlerin niteliğine ve tecrübesine bağlı olarak, alt ve üst limitler arasında 2 bin Euro’ya varan farklar olabileceği görünüyor. Belçika, Almanya, Fransa gibi ülkelerde maaşı net 3 bin Euro civarında olan bir kamyon şoförünün, işverene maliyeti 6.000-6.500 Euro civarında gerçekleşiyor. Avrupa ülkeleri dil bilen nitelikli genç kamyon şoförlerini kazanmak için oturma izinleri başta olmak üzere birçok kolaylıklar sağlayacaklardır. Nitelikli kamyon şoförlüğü, önümüzdeki yıllarda bir mühendislik kadar iddialı bir meslek olmaya devam edecek ve dünyadan yoğun talep alacaktır. Özellikle, lojistik sektörünün Tırport ile uçtan uca dijitalleştiği, konvansiyonel lojistik firmalarının dijital forwarderlara dönüştüğü, uçtan uca izleme ve raporlamanın daha çok ön plana çıkacağı önümüzdeki yıllarda, teknolojiyle barışık, çevreye duyarlı ve eğitimli kamyon şoförlerini daha çok ve yaygın olarak görmeyi bekliyoruz.” diye konuştu.
Efsanevi Anadol, Metaverse’te yerini aldı
Türkiye’nin seri üretim için tasarlanan ilk yerli otomobili Anadol, NFT koleksiyonuyla zamansız bir yolculuğa çıktı. 750 parçalık koleksiyon, yeni medya alanında da satın alma hizmeti vermeye başlayan Zer ve Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi tarafından hazırlandı. Koleksiyondan 10 eser, Otokoç Metazone’da, Decentraland -111,10 koordinatlarında sergileniyor
Türkiye’nin satın alma ve tedarik zinciri yönetiminde öncü şirketi Zer, Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi Rahmi M. Koç Müzesi (RMKM) ile özel bir koleksiyona imza attı. 1970’li yıllarda seri üretim için tasarlanan ve üretilen ilk yerli otomobil Anadol’un STC-16 modeli, geleceğin önemli teknolojilerinden blokzincirde RMKM-A Yansımalar olarak adlandırılan NFT koleksiyonuyla yeniden hayat buldu. Koleksiyon, yaratıcı medya tasarımlarını taçlandıran prestijli uluslararası ödüllerden MUSE Creative Awards kapsamında da bu yıl ilk kez açılan NFT/Web3 kategorisinde ödüle layık görüldü.
Endüstriyel tarihi, teknolojiyi ve sanatı ortak bir amaç çevresinde bir araya getiren koleksiyon kapsamında 750 eşsiz eser üretildi. Projede, Rahmi M. Koç Müzesi geçmişten günümüze endüstriyel mirası yansıtan bir ayna olarak konumlanırken, Anadol STC-16 her tasarımın merkezinde ana unsur olarak yer aldı. Özel koleksiyondan seçilen 10 eser, Otokoç’un Decentraland’de -111,10 koordinatlarında yer alan deneyim alanı Metazone’da sergileniyor.
Begüm Aydınoğlu: “Anadol STC-16’yı yeniden yaşatıyoruz”
Türkiye’de seri üretim için mühendisliği ve tasarımı yapılan ilk otomobil olan Anadol STC-16, 1971 yılında uluslararası yarışlarda Anadol markasına prestij kazandırmak amacıyla bir spor otomobil olarak Eralp Noyan tarafından tasarlandı. Anadol STC-16’nın NFT uyarlamasını ise meta mimar Begüm Aydınoğlu, Web 3.0 Stratejisti Can Yurdakul ve yaratıcı teknoloji ajansı ME üstlendi. 17 farklı arka plan, 8 farklı renk, 5 farklı platform ve iki logo seçeneğiyle sunulan koleksiyon, Ethereum blokzinciri altyapısı kullanılarak oluşturuldu.
Projenin tasarımını üstlenen Begüm Aydınoğlu, eseri şu şekilde tanımladı: “Anadol STC-16’yı dijital olarak yeniden yaşıyoruz. Bunu yaparken atmosferini, bizde yarattığı duyguları ve bıraktığı izleri tasarımdan uzaklaşmadan yeniden canlandırmak istiyoruz. Bu yüzden sadece arabayı gösteren bir NFT eserimiz yok; arabayı ve bizde yarattığı duyguları bütünsel olarak yansıtacak bir ortamımız var. Bu hayal, fiziksel dünyadaki eserlerle kullanıcı, sahip ve hatta müze tarafından kurulan ilişkiyi yeniden yorumluyor ve güçlendirmeyi hedefliyor.”
Serhan Turfan: “Endüstriyel miras ile gelecek arasında köprü kurmayı hedefledik”
Anadol STC-16’nın benzersiz tasarımını NFT teknolojisiyle buluşturarak endüstriyel mirasla gelecek arasında köprü kurmak istediklerini belirten Zer Genel Müdürü Serhan Turfan, “Zer olarak 2023 itibarıyla medya hizmetleri satın alma ekibimizle yeni medya olarak adlandırılan metaverse, blokzinciri ve Web 3.0 odaklı projelerde satın alma hizmeti sunmaya başladık. Bu hizmetimizin somutlaştığı ilk proje olan RMKM-A Yansımalar, dünya çapında 6.300’den fazla başvuru alan MUSE Creative Awards kapsamında ödüle layık görüldü. NFT/Web3 kategorisi bu yıl ilk kez açıldığı için, bu kategoride ödül alan dünyanın ilk projesi olduk” dedi. Serhan Turfan, Koç Topluluğu’nun farklı şirketleri için de metaverse dünyasında proje geliştirme süreçlerinin devam ettiğini sözlerine ekledi.
Mine Sofuoğlu: “Vizyon, sanat ve teknolojiyi endüstriyel perspektifle ortaya koyuyor”
RMKM-A Yansımalar’ın müzenin gelecek vizyonunu, sanatı ve teknolojiyi endüstriyel perspektifle ortaya koyan bir proje olarak hayata geçtiğini vurgulayan Rahmi M. Koç Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu ise değerlendirmelerini şu ifadelerle paylaştı: “Rahmi M. Koç Müzesi olarak 16 binin üzerinde objeden oluşan koleksiyonumuz, çocuklara yönelik eğitimlerimiz ve deneysel alanlarımızla 29 yıldır kültür ve eğlencenin adresi olmayı sürdürüyoruz. Birçok farklı dönem ve alana ait objeye ev sahipliği yaparak ziyaretçilerimize hayatı bütün yönleriyle keşfedecek, hayal gücü ve araştırma duygularını harekete geçirecek anlar yaşatmaya çalışıyoruz. Kültürel temsiliyeti ile önemli bir yere sahip olan müzecilik de her alanda olduğu gibi bir değişim yaşıyor. Özellikle pandemiyle birlikte sanat ve teknoloji başka bir boyut kazandı. Dijital dünyanın etkisi eskisinden daha çok hissediliyor. RMKM-A Yansımalar koleksiyonuyla biz de örnek bir projeye imza attık. Tarihi ve kültürel bir bellek görevi gören müzemiz için yeni projeler üretmek, bu projeleri izleyiciyle buluşturmak çok heyecan verici. Koleksiyonumuzun anlamlı ve özel objelerinden Anadol STC-16 artık dijital dünyada da yaşayacak. Esasen bir efsane olan Anadol’un Türkiye’nin endüstriyel tarihi ve mirasında bir ilk olan proje ile yepyeni bir koleksiyon objesine dönüştüğünü ve zamansız bir dünyada yolculuğuna devam ettiğini görmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Kurumlar arası böyle bir iş birliğinin parçası olduğumuz için de son derece memnunuz.”
İnan Ekici: “Metaverse evreninde böyle kıymetli bir projeye ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz”
Koleksiyona Otokoç Metazone’da ev sahipliği yapan Otokoç Otomotiv Genel Müdürü İnan Ekici de Türkiye’de ilk defa hayata geçirilen projede yer almaktan mutluluk duyduklarını belirterek, konuyla ilgili görüşlerini şu sözlerle dile getirdi: “Metaverse dünyası herkese farklı alanlardan erişim imkanı sağlayarak eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasında önemli bir rol oynuyor. Biz de Otokoç Otomotiv olarak bu alanda sektörümüze örnek olacak uygulamalara imza atarken, bu gelişmenin hem Cumhuriyetimizin 100. hem de firmamızın 95. yılında hayata geçmesinden ötürü ayrı bir memnuniyet duyuyoruz.”
Koleksiyonun hikayesi bir belgeselde aktarılıyor
Anadol’un hikayesi, tasarım ve üretim tarihine tanıklık eden ve Anadol STC-16’yı uluslararası yarışlarda kullanan Serdar Bostancı, Cüneyd Işıngör gibi yarış pilotlarının ve pek çok ismin anlatımıyla bir belgesele dönüştü. Belgeselde, Anadol’u günümüze taşıyan RMKM-A Yansımalar Koleksiyonu’nun ortaya çıkış öyküsü de anlatılıyor.
Türkiye’nin temiz enerji üssünde yeni işbirlikleri yakın
İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde 9 – 11 Mayıs 2023 tarihleri arasında düzenlenecek olan WE-CYCLE – Çevre ve Geri Dönüşüm Teknolojileri fuarı Fuarİzmir’de kapılarını ikinci kez açmaya hazırlanıyor.
Ticaret Bakanlığı koordinatörlüğünde ve Ege İhracatçı Birlikleri organizatörlüğünde “We-Cycle – Çevre ve Geri Dönüşüm Teknolojileri Fuarı” ve “WENERGY – Temiz Enerji Teknolojileri Fuarı ve Konferansı” ile eş zamanlı bir Alım Heyeti programı gerçekleştirilecek.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Türkiye’de 6 tane Türkiye gibi ülkenin temiz enerji ihtiyacının tamamını karşılayacak kadar potansiyel var. İzmir de hem güneş enerjisi hem rüzgar enerjisinde lider konumda. Türkiye’nin yıllık yaklaşık 1,5 milyar dolarlık temiz enerji ekipmanları ihracatı var. Ancak temiz enerji sektöründe faaliyet gösteren; makine, ekipman, komponent ve aksam üreten firmalarımızın yaptıkları ihracatları kayıt altına alan özel bir Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (GTİP) tanımlaması bulunmuyor. EİB bünyesinde Temiz Enerji Ekipmanları ve Hizmet İhracatçıları Birliği kurma çalışmalarımıza geçtiğimiz sene başladık. Sektör bu konuda istekli, kamuoyundan büyük bir destek görüyoruz.” dedi.
Türkiye bir geri dönüşüm ve temiz enerji ülkesi olmalı
Başkan Eskinazi, “200’ü İzmir’de olmak üzere temiz enerji ekipmanları alanında ihracat yapan 309 firmanın ürün ve hizmet bazlı incelemesini sürdürüyoruz. Artık her kurulacak her enerji santralinin yüzde 50’si güneş enerjisi yüzde 25’i rüzgar enerjisi olacak şekilde kurgulanacak. EİB olarak sürdürülebilirlikte çok fazla tecrübemiz var. Biz AB Yeşil Mutabakata Uyum, Sınırda Karbon Düzenlemesi ve sürdürülebilirlik ile ilgili diğer alanlarda EİB olarak üyelerimize farklı araçlar ile destek oluyoruz. Bu sene Çek Cumhuriyeti, Bosna Hersek, Moldova, Moritanya, Mali ve Sırbistan’dan temiz enerji ve geri dönüşüm ile ilgili ithalatçılarla Türk firmalarımızı bir araya getireceğiz. 6 farklı ülkeden 13 firma alım heyeti kapsamında İzmir’de bir araya gelecek ve Türk ihracatçılarla buluşacak. 9 Mayıs tarihinde gerçekleştirilecek b2b görüşmeler sayesinde ilgili sektörlerdeki firmalarımızın yeni pazarlara açılması ve mevcut ihracatlarını daha da artırmalarını hedefliyoruz. Karbon emisyonlarının yüzde 70’i enerjiye ait. Bu yüzden her sektörümüzün bu dönüşümde rol alması gerekiyor. Türkiye bir geri dönüşüm ve temiz enerji ülkesi olmalı. Sürdürülebilirlik, temiz enerji, geri dönüşüm devlet politikası haline gelmeli.” diye konuştu.
Türk mühendisliği ve üretim kalitesi, Basra Körfezi’ndeki Bahreyn adasında da kendini göstermeye devam ediyor
Bahreyn pazarının lideri konumunda bulunan Almoayyed Air Conditioning WLL ile işbirliği anlaşması gerçekleştiren Cvsair, daha önce aynı holding ile Katar’da da birliktelik sağlamıştı. Yurtdışı faaliyetlerini her geçen yıl artıran Cvsair, Bahreyn Uluslararası Havalimanı’ndaki “Cargo Express Village” projesi gibi son yılların en prestijli projelerinden birinde yer alarak bu birlikteliğini taçlandırdı.
Cvsair Uluslararası Dış Ticaret Direktörü Cihan Coşkun, projenin başından sonuna kadar geçen süreci anlattı. Türk mühendisliği ve üretim kalitesinin geldiği noktada uluslararası rekabete hazır olduğunu vurgulayan Coşkun, yılın kalan döneminde birçok prestijli projede ekip olarak yeni başarı hikayeleri yazacaklarını belirtti.
Cvsair, Bahreyn’deki faaliyetleriyle Türk mühendisliğinin dünya çapındaki kalitesini ve başarısını bir kez daha göstermiştir. Bu işbirliği anlaşması, Cvsair’in yurtdışı faaliyetlerinin artmasına ve diğer pazarlarda da başarılı projelere imza atmasına olanak sağlayacaktır. Cvsair’in yurt içi ve yurt dışındaki faaliyetlerinin başarısı, Türkiye’nin mühendislik, üretim ve inovasyon yeteneklerinin dünya çapında tanınmasına katkı sağlıyor.
HALICI GROUP’TAN İSTANBUL’UN SU ARZINA YENİ BİR DESTEK
Halıcı Group, İSKİ’nin Cumhuriyet Pompa İstasyonu projesi kapsamında, mevcutta 6 adet olan pompa hattını 7’ye çıkardı.
Halıcı Group, İSKİ’nin (İstanbul Su ve Kanalizasyon Genel Müdürlüğü) hayata geçirdiği Cumhuriyet Pompa İstasyonu projesi kapsamında mevcutta 6 adet olan pompa hattını 7’ye çıkardı. Mevcut kapasitesine 6.000m3/h debili 2.100kW gücünde yeni bir pompa hattı kazandıran şirket, ihalesini aldığı bu proje ile İstanbul Avrupa yakasına günlük 144.000m3/gün ilave su ulaştırılmasına destek oluyor.
İSTANBULLULARIN HİZMETİNE SUNULDU
İstanbul’un kurak bir dönemden geçtiği bugünlerde su kaynaklarının Asya yakasında olduğunu ve su tüketiminin büyük bir kısmının ise Avrupa yakasında gerçekleştiğini dikkate aldıklarını belirten Halıcı Group CEO’su Dr. Hüseyin Halıcı, Cumhuriyet Pompa İstasyonu projesinde yer almaktan mutluluk duyduklarını ifade etti. Halıcı Group tarafından başarılı bir şekilde devreye alınan yeni pompa hattı İstanbulluların hizmetine sunuldu.