Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (06.12.2023)

2022’NİN AYNI DÖNEMİNE GÖRE KASIM AYINDA UÇAK TRAFİĞİ YÜZDE 4,3 ARTTI

 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 2023 yılının 11 ayında Türkiye’de hava yolu ile seyahat eden yolcu sayısının 199 milyonu geçtiğini açıkladı. Kasım ayında ise havalimanlarında 14 milyon 706 bin 406 yolcu seyahat ettiğini belirten Bakan Uraloğlu, 2022 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında üst geçişler dâhil toplam uçak trafiğinde yüzde 4,3 artış meydana geldiğini ifade etti. Bakan Uraloğlu ayrıca, turizm merkezlerindeki havalimanlarında 11 ayda 54 milyon 420 bin 356 yolcu ağırlandığını da bildirdi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan 2023 yılı Kasım ayına ait hava yolu uçak, yolcu ve yük istatistiklerini değerlendirdi.

2022’NİN AYNI DÖNEMİNE GÖRE KASIMDA UÇAK TRAFİĞİ YÜZDE 4,3 ARTTI

Bakan Uraloğlu, kasım ayında yolcu ve çevre dostu havalimanlarımızda iniş-kalkış yapan uçak sayısı, iç hatlarda 62 bin 139, dış hatlarda ise 53 bin 486 olduğunu belirterek, “Böylece toplam uçak trafiği üst geçişler ile birlikte 156 bin 28’e ulaştı. Kasım ayında hizmet verilen uçak trafiği 2022 yılının aynı ayı ile kıyaslandığında üst geçişler dâhil toplam uçak trafiğinde yüzde 4,3 artış meydana geldi” dedi.

KASIM’DA HAVALİMANLARINDA 14 MİLYON 706 BİN 406 YOLCU SEYAHAT ETTİ

Kasım ayında Türkiye genelinde hizmet veren havalimanlarında iç hat yolcu trafiği 7 milyon 5 bin 925, dış hat yolcu trafiği 7 milyon 684 bin 865 oldu. Bu ayda direkt transit yolcular ile birlikte toplam 14 milyon 706 bin 406 yolcu trafiği oluştu.

2023 yılının Kasım ayında hizmet verilen yolcu trafiği 2022 yılının kasım ayı ile kıyaslandığında iç hat yolcu trafiğinde yüzde 9,7; dış hat yolcu trafiğinde yüzde 8 olmak üzere direkt transit dâhil toplam yolcu trafiği yüzde 8,7 artış gösterdi.

Havalimanları yük trafiği; kasım ayında iç hatlarda 62 bin 311 ton, dış hatlarda 257 bin 850 ton, toplamda 320 bin 161 tona ulaştı.

İSTANBUL HAVALİMANI’NDA KASIM AYINDA 5 MİLYON 782 BİN 734 YOLCUYA HİZMET VERİLDİ

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İstanbul Havalimanı’na kasım ayında iniş-kalkış yapan uçak trafiğinin iç hatlarda 8 bin 725, dış hatlarda 30 bin 486 olmak üzere toplamda 39 bin 211’e ulaştığını belirterek, “İstanbul Havalimanı’nda iç hatlarda 1 milyon 251 bin 124, dış hatlarda 4 milyon 531 bin 610 olmak üzere toplamda 5 milyon 782 bin 734 yolcuya hizmet verildi” dedi.

İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda kasım ayında iniş-kalkış yapan uçak trafiği iç hatlarda 8 bin 678, dış hatlarda 9 bin 286 olmak üzere toplamda 17 bin 964 olarak gerçekleşti.  Yolcu trafiği ise; iç hatlarda 1 milyon 450 bin 240, dış hatlarda 1 milyon 517 bin 369 olmak üzere toplamda 2 milyon 967 bin 609 oldu.

Genel havacılık faaliyetlerinin devam ettiği İstanbul Atatürk Havalimanı’nda kasım ayında 1.817 uçak trafiği gerçekleşti.

İSTANBUL HAVALİMANI 11 AYDA 70 MİLYONU AŞKIN YOLCU AĞIRLADI

Ocak-kasım döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, İstanbul Havalimanı’nda iç hatlarda 117 bin 784, dış hatlarda 347 bin 470 olmak üzere toplamda 465 bin 254 uçak trafiği gerçekleşti. İç hatlarda16 milyon 926 bin 712, dış hatlarda 53 milyon 469 bin 455 olmak üzere toplamda 70 milyon 396 bin 167 yolcu trafiği oluştu.

Sabiha Gökçen Havalimanı’nda iç hatlarda 98 bin 211, dış hatlarda 109 bin 477 olmak üzere toplamda 207 bin 688 uçak trafiği gerçekleşti. İç hatlarda 16 milyon 242 bin 923, dış hatlarda 17 milyon 676 bin 767 olmak üzere toplamda 33 milyon 919 bin 690 yolcu trafiği oluştu.

İstanbul Atatürk Havalimanı’nda bu dönemde 23 bin 254 uçak trafiği gerçekleşti.

11 AYDA HAVA YOLU İLE SEYAHAT EDEN YOLCU SAYISI 199 MİLYONU GEÇTİ

11 aylık ocak- kasım ayı döneminde ise; havalimanlarına iniş-kalkış yapan uçak trafiği, iç hatlarda 804 bin 381, dış hatlarda 759 bin 649 oldu. Böylece üst geçişler ile birlikte toplam 2 milyon 7 bin 477 uçak trafiği gerçekleşti.

2023 yılı kasım sonunda hizmet verilen uçak trafiği 2022 yılının aynı dönemi ile kıyaslandığında iç hat uçak trafiği yüzde 10,8; dış hat uçak trafiği yüzde 16 ve üst geçişler dâhil toplam uçak trafiği yüzde 15,3 artış gösterdi.

Türkiye geneli havalimanları iç hat yolcu trafiğinin 84 milyon 400 bin 323, dış hat yolcu trafiğinin 115 milyon 247 bin 821 olduğu bu dönemde direkt transit yolcular ile birlikte toplam 199 milyon 866 bin 627 yolcuya hizmet verildi.

YOLCU TRAFİĞİ İÇ VE DIŞ HAT TOPLAMINDA YÜZDE 18 ARTTI

2023 yılı kasım sonunda hizmet verilen yolcu trafiği ise 2022 yılının aynı dönemi ile kıyaslandığında iç hat yolcu trafiği yüzde 16,7; dış hat yolcu trafiği yüzde 19,2 ve direkt transit dâhil toplam yolcu trafiğinde yüzde 18 artış oldu.

Söz konusu dönemde havalimanları yük trafiği; iç hatlarda 797 bin 92 ton, dış hatlarda 3 milyon 76 bin 504 ton olmak üzere toplamda 3 milyon 873 bin 596 tona ulaştı.

TURİZM MERKEZLERİNDEKİ HAVALİMANLARINDA 11 AYDA 54 MİLYON 420 BİN 356 YOLCU AĞIRLANDI

Ocak-kasım döneminde, Türkiye’nin turizm merkezlerine ulaşım sağlayan havalimanlarında da yolcu sayıları açısından artış yaşandı.

Havalimanlarında bu dönemde iç hatlarda 16 milyon 226 bin 715, dış hatlarda 38 milyon 193 bin 641 yolcu trafiği oluştu. Uçak trafiği ise iç hatlarda 130 milyon 726 dış hatlarda ise 243 bin 687 olarak gerçekleşti.

İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda iç hatlarda 5 milyon 982 bin 369, dış hatlarda 3 milyon 960 bin 486 olmak üzere, toplamda 9 milyon 942 bin 855 yolcuya hizmet verildi.

Antalya Havalimanı’nda iç hat yolcu sayısı 5 milyon 872 bin 428, dış hat yolcu sayısı 28 milyon 634 bin 526 olmak üzere, toplamda 34 milyon 506 bin 954 yolcu trafiği gerçekleşti.

Muğla Dalaman Havalimanı’nda iç hat yolcu sayısı 1 milyon 724 bin 986, dış hat yolcu sayısı 3 milyon 446 bin 478 olmak üzere, toplam yolcu trafiği ise 5 milyon 171 bin 464 oldu.

Muğla Milas-Bodrum Havalimanı’nda iç hatlarda 2 milyon 183 bin 914, dış hatlarda 1 milyon 785 bin 347 olmak üzere, toplamda 3 milyon 969 bin 261 yolcu trafiği oluştu.

Gazipaşa Alanya Havalimanı’nda iç hat yolcu sayısı 463 bin 18, dış hat yolcu sayısı 366 bin 804 olmak üzere, toplamda 829 bin 822 yolcu trafiği gerçekleşti.

KASIM AYINDA YURT İÇİ VE YURT DIŞINA TEKNOLİNE RÜZGARI ESTİ

İletişim teknolojileri ve güvenlik sistemleri alanında hem yurt içinde hem de yurt dışında Teknoline rüzgarı esiyor. Türkiye’nin teknolojide yerli üretim üssü olmayı başaran güçlü markalarından Teknoline; Kasım ayını birbirinden önemli etkinliklerde tüketicilerle buluşarak geçirdi.

Teknoline; 23-26 Kasım tarihlerinde İFM’de düzenlenen ve ana konsepti akıllı bina teknolojileri üzerine oturan Atech Fuarı ve hemen ardından, inşaat sektörünün önemli merkezlerinden biri olan Libya Construction Fuarı’nda yerini aldı. Teknoline standında yer alan; multiswitchler, TCP/IP interkom sistemleri ve akıllı ev sistemleri ziyaretçilerden tam not aldı.

Yüksek teknoloji ürün ve hizmetlerini, yerli üretici kimliğiyle birleştirerek iç pazarda avantaja yurt dışında ise milli bir güce dönüştüren marka; en yoğun dönemlerinden birini geçiriyor.

Müşteri ilişkilerini dinamik ve sıcak bir temel üzerinde maksimum memnuniyete ulaştırmak üzere pazarlama stratejileri geliştiren Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Yukarıkozan, “Türkiye’nin üretim kabiliyetini sınırların dışına taşıyarak Türkiye’de olduğu gibi dünyanın çeşitli yerlerinde birçok ülkenin en saygın projelerini üstlendikleri için gurur duyduklarını” belirtti.

Teknoline Atech ile Yerli Pazarı, Libya ile Ortadoğu Projelerini Hedefliyor

Ar-Ge çalışmaları, pazarlama faaliyetleri ve profesyonel organizasyonlarda hız kesmeyen Teknoline; her iki fuar boyunca tüketicilere yönelik lansmanlara ve önemli toplantılara sahne oldu.

TOKİ projelerinde ürün tedariğini sağlayan teknik adamların ürün ve sistemlerini titizlikle incelediği Teknoline; iletişim teknolojileri, uydu ve güvenlik sistemleri alanlarında Dünya’nın önde gelen markalarından geri kalmayan üstün kalite ve hizmetiyle, Türkiye’nin yüz akı projelerinde yoğun talep görmeye devam ediyor.

Ortadoğudaki yatırımları ve pazarlama faaliyetlerinin uzun vadeli bir planın parçası olarak niteleyen marka, her geçen gün öne çıkan yeni teknolojileri ile müşterilerinin dikkatini çekmeyi başarıyor. Gelecekte dünya pazarlarında söz söyleme hakkının, bugün teknolojiye yatırım yapan firmalara ait olacağını belirten Yukarıkozan yaptığı açıklamada şunları söyledi;

“Sektörümüzde dinamik bir teknoloji gelişim sürecindeyiz. Üzerinde çalıştığımız ürün ve sistemlerimiz, bizden daima Ar-Ge isteyen, değişen ihtiyaçlara asla geç kalma şansınızın olmadığı bir alana ait. Bu nedenle uzun vadeli planları olan her marka yatırımlarının önemli bir kısmını inovasyona ve doğru bir pazarlama planına ayırmalı. Bu konu ülkemiz açısından da son derece önemlidir.

Önümüzdeki süreçte ilerlemenin ancak teknolojiye yapılan yatırımlarla mümkün olacağını görüyoruz. Bu noktadan hareketle piyasa araştırmalarımız, ar-ge çalışmalarımız ve pazarlama faaliyetlerimizin hızını hiç düşürmüyoruz.

İnterkom, akıllı evler ve iletişim sistemlerinin ve otomasyon uygulamalarının kullanıcı sayısı her geçen gün artıyor. Buna paralel olarak, kullanıcının hayatına dokunan ürün ve sistemlerimizin yeterliliğine son derece güveniyor olsak da daima başka neleri geliştirebileceğimizi gündemimizde tutuyoruz. Teknoline, bugün bulunduğu konumu ve yakaladığı üstün başarısını tam da bu gelişime borçludur.”

Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Festivali kapılarını ziyaretçilerine açtı 

Bu sene 20’nci yaşını kutlayan Tohum Otizm Vakfı, gelenekselleşen ve büyük ilgi gören Yılbaşı Alışveriş Festivali’nin kapılarını 5-6 Aralık tarihlerinde Divan Kuruçeşme’de açtı. Birbirinden özel etkinliklerin yer aldığı Festival’de; ziyaretçiler yeni yıl öncesi sevdikleri için seçkin markalardan hediyeler alırken, otizmli çocukların eğitimlerine de katkıda bulunuyor. Tohum Otizm Vakfı, gelenekselleşen ve büyük ilgi gören Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Festivali, 5-6 Aralık’ta Divan Kuruçeşme’de ziyaretçileri ile buluşuyor.  Tohum Otizm Vakfı’nın otizmli bireylerin yararına yaptığı çalışmaları desteklemek, tanıtmak, farkındalık ve kaynak yaratmak amacıyla gerçekleştirdiği Festival’de, ziyaretçiler yeni yıl öncesi sevdikleri için hediyeler alırken, aynı zamanda otizmli çocukların eğitimlerine katkıda bulunuyor. Bugüne kadar 36 bin kişinin ziyaret ettiği ve 1000’i aşkın firmanın katılım sağladığı Alışveriş Festivali Vakfın 20. yılına özel etkinlikler ve festivale özel tasarım ürünler ile ziyaretçilerini karşılıyor.  100’ü aşkın seçkin marka Festival’de buluşuyor Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Festivali’nde bu yıl yine birçok tanınmış marka sosyal sorumluluk bilinci ile yerini alıyor. Festival; takı, giyim, dekorasyon, ev tekstil ürünleri, mücevher, kozmetik, aksesuar ve teknoloji gibi çeşitli alanlarda 100’ü aşkın seçkin ve özel markanın ürünlerini 2 gün boyunca ziyaretçiler ile buluşturuyor. Festival’e bu sene 4 bin ziyaretçinin katılması bekleniyor. Etkinlik giriş ücreti ve katılımcı firmalardan sağlanan gelirin tamamı Tohum Otizm Vakfı’nın projelerine ve eğitim bursuna ihtiyaç duyan otizmli çocuklara aktarılıyor. 5 – 6 Aralık tarihinde, 10.00-20.00 saatleri arasında ziyarete açık olan Festival’de ziyaretçileri birbirinden özel sürprizler bekliyor. 20. yıla özel 20 hediye  Tohum Otizm Vakfı Yılbaşı Alışveriş Festivali’ne katılan ziyaretçiler için hazırlanan özel sürprizlerden biri de 20. yıla özel 20 hediye çekilişi olacak. İş dünyasından duyarlı kişi ve kurumların, çağdaş sanatçılar ve seçkin markaların Tohum Otizm Vakfı’na bağışladığı birbirinden özel hediyeler çekilişe katılan şanslı ziyaretçilerin olacak. Özel tasarım yılbaşı sepetleri sürprizlerle dolu Alışveriş Festivali’nde, Tohum Otizm Vakfı kurucularının yanı sıra iş, sanat ve medya dünyasının ünlü isimleri tarafından hazırlanan birbirinden özel, sürprizler ile dolu özenerek hazırlanmış yılbaşı hediye sepetleri otizmli çocuklar yararına bağışa dönüşüyor. Tohum Otizm Vakfı 20. yılını özel etkinlikler ile kutluyor Girişimci ve iş insanı Gamze Cizreli Festival’de ziyaretçiler ile buluşuyor. Cizreli, ilham veren girişimcilik hikâyesini anlattığı ‘’Ateşle Oynayanlar” kitabı ile ilgili bir söyleşi ve imza günü gerçekleştiriyor. Cizreli, etkinlik kapsamında gerçekleştirdiği kitap satışından elde edilen tüm geliri otizmli çocukların eğitim bursuna aktarılması için bağışlıyor. Festival kapsamında ziyaretçilerin yer alabileceği özel dergi kapağı fotoğraf çekimi de gerçekleşiyor. Etkinlikten elde edilecek gelir otizmli çocukların eğitimine katkı sağlayacak. Dergi kapağı çekimine katılan misafirler unutulmaz fotoğraflar çektirirken, bu özel anlar ölümsüz bir hatıra olarak hafızalara kazınacak. 20. yıla özel ürünler Festivalde, Tohum Otizm Vakfı Kurucuları arasında yer alan ve Vakfın çalışmalarına kurulduğu günden itibaren önemli katkılar sağlayan duyarlı insan ve değerli sanatçı Sara Rodrik’in fotoğrafları Güral Porselen desteği ile otizmli çocukların eğitimine dönüşüyor. Tohum Otizm Vakfı 20. Yıl Alışveriş Festivali’ne özel hazırlanan; Sara Rodrik’in fotoğraflarını taşıyan Güral Porselen fincan ve tabak setleri, festivalde ziyaretçiler ile buluşuyor.  Tasarımcı Duygu Şahin’in Tohum Otizm Vakfı öğrencisi Mustafa Birdal’ın desenlerini yorumladığı, ATT Tekstil tarafından kumaşları özel olarak hazırlanan ve Siren Ertan’ın tasarımını yaptığı yağmurlukları ise ziyaretçiler, Tohum Otizm Vakfı Alışveriş Festivali’nde alabilecek. Tüm bu özel ürünlerin satışından elde edilecek gelir otizmli çocukların eğitimine destek sağlayacak Tohum Otizm Vakfı 20. yılında yarattığı faydaya ortak olmaya çağırıyor 20 yılda gerek özel eğitim okulu çatısı altında gerekse yurt çapında yaptığı projeler ile 802.059 otizmli çocuğun ve ailesinin hayatına dokunan Vakıf, herkesi 5-6 Aralık’ta Divan Kuruçeşme’de gerçekleşen Yılbaşı Alışveriş Festivali’ne katılarak otizmli çocukların eğitimine destek olmaya davet ediyor.  Bu yıl Tohum Otizm Vakfı Alışveriş Festivali’ne Maximiles Black ve Tüpraş co-sponsor, Shell Türkiye ve Otokar destek sponsoru olarak katkı veriyor.

TAYLAND İLE KARŞILIKLI YATIRIMLAR ARTACAK…

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Tayland Krallığı’nın Milli Günü Resepsiyonu’na katıldı. Resepsiyonda konuşma yapan Bakan Uraloğlu, Güneydoğu Asya Bölgesi’ndeki önemli ortaklarından olan Tayland ile 12 Mayıs 1958 yılında tesis edilen diplomatik ve ticari ilişkilerin 65 yıldır aralıksız sürdüğünü söyledi.

Bakan Uraloğlu, Türkiye ile Tayland’ın 2002 yılında 200 milyon dolar olan ticaret hacminin 2023 yılının ilk 9 ayında 1,8 milyar dolara ulaştığını kaydederek, “Tayland Krallığı’nın Milli Günü vesilesiyle bugün aranızda olmaktan memnuniyet duyuyorum. Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını idrak ediyoruz. İlişkilerimiz, Büyükelçiliklerimizin açılmasını müteakip, dostluk ve karşılıklı yarar temelinde çeşitli alanlarda gelişmeye devam etmektedir. Dönemin Tayland Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı’nın ülkemizi geçtiğimiz ocak ayında ziyareti sırasında imzalanan Ortak Eylem Planı (2023-2028) bu anlamda bize bir yol haritası sunuyor. Üst düzey ziyaretlerin önümüzdeki dönemde artarak devam etmesinin bu yol haritasının somut iş birliği projeleriyle zenginleştirilmesi açısından önem taşıdığına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

TİCARET HACMİMİZ İVME KAZANARAK BÜYÜYOR

Bakan Uraloğlu, şubat ayında ülkemizde yaşanan deprem sonrasında Tayland Hükümeti ve halkının destek ve dayanışması için şükranlarını sunarken “İkili ticaret hacmimizin ivme kazanarak büyüdüğünü memnuniyetle müşahede ediyoruz. 2002 yılında 200 milyon Dolar civarındaki ticaret hacmimiz, 2023 yılının ilk 9 ayında 1,8 milyar ABD Doları seviyesine ulaşmıştır. Ticaretimizin dengeli şekilde büyümesi ve karşılıklı yatırımların artması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.

THY’nin doğrudan seferleri (İstanbul-Bangkok ve İstanbul-Phuket) ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde ve halkları birbirine yakınlaştırmada bir köprü işlevi gördüğünü vurgulayan Bakan Uraloğlu, “İkili bağlarımızın ilerletilmesinde ülkemizde eğitim gören Taylandlı öğrenciler de önemli yere sahipler. İlişkilerimiz bakımından önem arz eden ve derinleştirilmesi yönünde çalıştığımız diğer alanlar da savunma sanayii ve güvenlik iş birliği alanlarıdır” dedi.

ASYA-PASİFİK BÖLGESİYLE İLİŞKİLERİMİZİN GÜÇLENDİRİLMESİNE ÖNEM ATFEDİYORUZ.

Bakan Uraloğlu, çok boyutlu dış politikalar ve Yeniden Asya Girişimi çerçevesinde Asya-Pasifik bölgesiyle ilişkilerin güçlendirilmesine önem atfettiklerini de vurgularken, “Bu çerçevede, Tayland’la iş birliğimizi de ikili boyutun yanı sıra, BM ve Sektörel Diyalog Ortağı olduğumuz ASEAN gibi çok taraflı platformlarda daha da ilerletmeyi hedefliyoruz. Küresel ve bölgesel sınamaların arttığı bir dönemde yakın iş birliğimizin ortak çabalarımızla çeşitlenerek güçleneceğine inanıyorum. Sözlerime son verirken, Tayland’da Ekim ayında işbaşına gelen yeni Hükümeti tebrik ediyor, başta Büyükelçimiz Sayın Apirat Sugondabirom olmak üzere, Tayland Hükümeti ve dost Tayland Halkı ile Türkiye’deki Tay vatandaşlarını en içten dileklerimle kutluyorum” şeklinde konuştu.

TD SYNNEX’in Teknolojinin Yönü 2023 yılı raporu yayımlandıTeknoloji çözümleri içerisinde bu yıl en fazla güvenlik çözümleri satıldı TD SYNNEX’in “Teknolojinin Yönü 2023” ekosistem raporunda yer alan verilere göre bu yıl güvenlik iş ortaklarının en çok sattığı teknoloji (yüzde 59), en çok işe alım yaptıkları alan (yüzde 38) ve iki yıl içinde en çok önem verdikleri konu olarak ilk sıralarda yer aldı. Güvenlikten sonra bulut, hibrit bulut ve buluta geçiş çözümleri de 2023 yılında kanal iş ortaklarının portföylerine hâkim olan teknolojiler oldu.BT ekosistemi için lider bir küresel distribütör ve çözüm toplayıcısı olan TD SYNNEX’in (NYSE: SNX) teknoloji iş ortağı ekosisteminin görünümünü, iş performansını, iş modellerini ve gelecek yıl ve sonrasına yönelik beklentilerini ortaya koyan “Teknolojinin Yönü 2023” ekosistem raporunda yer alan kanal iş ortağı anketine göre bu yıl güvenlik, iş ortaklarının en çok sattığı teknoloji (yüzde 59), en çok işe alım yaptıkları alan (yüzde 38) ve iki yıl içinde en çok önem verdikleri konu olarak ilk sıralarda yer aldı. Güvenliğin yanı sıra bulut, hibrit bulut ve buluta geçiş çözümleri de 2023 yılında kanal iş ortaklarının portföylerine hâkim olan teknolojiler arasında yer aldı. Dijital dönüşüm, IoT ve hizmet olarak cihaz gibi hibrit bulut ve bulut destekli hizmetler, 2022 anketinde de katılımcıların en çok önem verdiği hizmetler olmuştu. 2023 yılında da bulutun önemi devam etti ve hibrit bulut, kanal iş ortaklarının şu anda en çok sattığı teknolojiler ve işe alım yaptıkları alanlar içerisinde ilk beş içerisinde yer aldı. Sadece bir yıl içinde AI/ML (yapay zekâ/makine öğrenimi) çözümleri sunan iş ortaklarının oranı ise 2022’de yüzde 4’ten 2023’te yüzde 29’a yükseldi. Bu da bir önceki yıla kıyasla yüzde 625 gibi şaşırtıcı bir artışa denk geliyor. AI/ML’ye yatırım yapma planları da katlanarak artıyor. 2022’de iş ortaklarının yüzde 14’ü 2025’e kadar AI/ML çözümleri sunmayı planlarken 2023’te bu oran yüzde 34’e çıktı. Dünya genelinde 60’tan fazla ülkeden bayiler, sistem entegratörleri, hizmet sağlayıcıları ve yönetilen hizmet sağlayıcısını kapsayan 550 B2B kanal ortağının katılım gösterdiği anketin sonuçları kanal ortaklarının yüzde 77’sinin 2023’te gelir artışı kaydettiğini de ortaya kodu. “İş ortaklarımız yenilikçi teknolojilerin rüzgârını arkalarına alarak büyüdüler”Yayımladıkları rapor hakkında değerlendirmede bulunan TD SYNNEX Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı, “2023 yılının tüm ekonomik belirsizliklerine ve zorluklarına rağmen, iş ortaklarımız hızla değişen teknoloji dünyasında ayakta kalmayı başardılar. Gelişmeleri takip etmenin de ötesinde, kendi alanlarında teknolojinin yönünü belirleyecek çığır açan yeni teknolojileri geliştirip, önceliklerini ve hizmetlerini yeniden şekillendirip değişen ekonomik, pazar ve sosyopolitik gelişmelere başarılı bir şekilde yanıt verdiler. İş ortaklarımızın geleceğe güvenle ve umutla bakması mutluluk verici ve onların işlerini geliştirmelerine destek olacak şekilde katma değerli distribütörlük hizmetleri vermek de bizim için bir gurur kaynağı. Nitekim dünya geneline yayılmış ekosistemimizin durumunu ortaya koyduğumuz Teknoloji Yönü raporumuzda da iş ortaklarımızın iş modellerinde esneklik gösterdiklerini, gelişmekte olan teknolojilere odaklandıklarını ve değişen müşteri taleplerine yanıt verdiklerini görüyoruz. Bu raporumuz kapsamında yaptığımız anket, mevcut durumu ortaya koyarken iş ortaklarımıza 2024 yılı ve sonrası için yönlerini belirlemelerine yardımcı olacak önemli bulgular da sunuyor.” dedi. En fazla işe alım güvenlik alanında olduBu yıl katılımcıların yüzde 24’ü veri analitiği ve yüzde 22’si yapay zekâ ve makine öğrenimi için işe alım yaptıklarını belirtti. Bu iki alan 2022’de ilk beşte yer almamıştı. 2022’de katılımcıların yüzde 15’i veri analitiği ve yalnızca yüzde 8’i yapay zekâ ve makine öğrenimi için işe alım yaptıklarını ifade etmişti. İş ortaklarının yapay zekâ ve makine öğrenimi alanlarının yanı sıra yetenekleri işe almak istedikleri tüm başlıca alanlar şu şekilde sıralandı: Güvenlik yüzde 38, ağ yüzde 27, veri analitiği yüzde 24, yapay zekâ ve makine öğrenimi yüzde 22, hibrit bulut yüzde 21, otomasyon yüzde 19, uygulamalar (şirket içi/XaaS) yüzde 16, hiper ölçekli altyapı yüzde 15, iş ve tahmine dayalı analitik yüzde 14 ve AR/VR/metaverse yüzde 14. İş ortaklarının en fazla yetenek açığı yaşadığı alanlar ise yüzde 38 ile yönetilen servisler, yüzde 37 ile iş danışmanlığı/profesyonel hizmetler ve yüzde 36 ile iş planlaması oldu. Güvenlik önümüzdeki yıllar için de ilk sırada yer alıyorAnkete göre yüksek büyüme oranına sahip teknolojiler gelecekte sunulması planlanan çözümler içerisinde en önemli teknolojiler oldu. Katılımcıların “24 ay içinde hangi teknoloji çözümlerini sunmayı planlıyorsunuz?” sorusuna verdikleri yanıtlar şu şekilde oldu: Güvenlik yüzde 46, ağ yüzde 45, veri analitiği yüzde 35, yapay zekâ ve makine öğrenimi yüzde 34, hibrit bulut yüzde 34, sunucular ve depolama yüzde 34, otomasyon yüzde 33. İş ortaklarının iki yıl içinde ortaya çıkabilecek zorluklar ile mücadele etmek için ihtiyaç duyacaklarını söyledikleri uzmanlık alanları ise şunlar oldu: Siber güvenlik yüzde 51, veri gizliliği ve koruması yüzde 41, finansal hizmetler yüzde 39, yönetim yüzde 33, eğitim yüzde 31, sağlık hizmetleri yüzde 28, fiziksel güvenlik yüzde 31 ve ÇSY (çevresel, sosyal, yönetişim) yüzde 37.

TAYLAND İLE KARŞILIKLI YATIRIMLAR ARTACAK…

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Tayland Krallığı’nın Milli Günü Resepsiyonu’na katıldı. Resepsiyonda konuşma yapan Bakan Uraloğlu, Güneydoğu Asya Bölgesi’ndeki önemli ortaklarından olan Tayland ile 12 Mayıs 1958 yılında tesis edilen diplomatik ve ticari ilişkilerin 65 yıldır aralıksız sürdüğünü söyledi.

Bakan Uraloğlu, Türkiye ile Tayland’ın 2002 yılında 200 milyon dolar olan ticaret hacminin 2023 yılının ilk 9 ayında 1,8 milyar dolara ulaştığını kaydederek, “Tayland Krallığı’nın Milli Günü vesilesiyle bugün aranızda olmaktan memnuniyet duyuyorum. Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını idrak ediyoruz. İlişkilerimiz, Büyükelçiliklerimizin açılmasını müteakip, dostluk ve karşılıklı yarar temelinde çeşitli alanlarda gelişmeye devam etmektedir. Dönemin Tayland Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı’nın ülkemizi geçtiğimiz ocak ayında ziyareti sırasında imzalanan Ortak Eylem Planı (2023-2028) bu anlamda bize bir yol haritası sunuyor. Üst düzey ziyaretlerin önümüzdeki dönemde artarak devam etmesinin bu yol haritasının somut iş birliği projeleriyle zenginleştirilmesi açısından önem taşıdığına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

TİCARET HACMİMİZ İVME KAZANARAK BÜYÜYOR

Bakan Uraloğlu, şubat ayında ülkemizde yaşanan deprem sonrasında Tayland Hükümeti ve halkının destek ve dayanışması için şükranlarını sunarken “İkili ticaret hacmimizin ivme kazanarak büyüdüğünü memnuniyetle müşahede ediyoruz. 2002 yılında 200 milyon Dolar civarındaki ticaret hacmimiz, 2023 yılının ilk 9 ayında 1,8 milyar ABD Doları seviyesine ulaşmıştır. Ticaretimizin dengeli şekilde büyümesi ve karşılıklı yatırımların artması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.

THY’nin doğrudan seferleri (İstanbul-Bangkok ve İstanbul-Phuket) ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde ve halkları birbirine yakınlaştırmada bir köprü işlevi gördüğünü vurgulayan Bakan Uraloğlu, “İkili bağlarımızın ilerletilmesinde ülkemizde eğitim gören Taylandlı öğrenciler de önemli yere sahipler. İlişkilerimiz bakımından önem arz eden ve derinleştirilmesi yönünde çalıştığımız diğer alanlar da savunma sanayii ve güvenlik iş birliği alanlarıdır” dedi.

ASYA-PASİFİK BÖLGESİYLE İLİŞKİLERİMİZİN GÜÇLENDİRİLMESİNE ÖNEM ATFEDİYORUZ.

Bakan Uraloğlu, çok boyutlu dış politikalar ve Yeniden Asya Girişimi çerçevesinde Asya-Pasifik bölgesiyle ilişkilerin güçlendirilmesine önem atfettiklerini de vurgularken, “Bu çerçevede, Tayland’la iş birliğimizi de ikili boyutun yanı sıra, BM ve Sektörel Diyalog Ortağı olduğumuz ASEAN gibi çok taraflı platformlarda daha da ilerletmeyi hedefliyoruz. Küresel ve bölgesel sınamaların arttığı bir dönemde yakın iş birliğimizin ortak çabalarımızla çeşitlenerek güçleneceğine inanıyorum. Sözlerime son verirken, Tayland’da Ekim ayında işbaşına gelen yeni Hükümeti tebrik ediyor, başta Büyükelçimiz Sayın Apirat Sugondabirom olmak üzere, Tayland Hükümeti ve dost Tayland Halkı ile Türkiye’deki Tay vatandaşlarını en içten dileklerimle kutluyorum” şeklinde konuştu.

10. ICCI Enerji Ödülleri Töreni

Enerji sektörünün en önemli platformu olan ICCI – Enerji ve Çevre Konferansı ve Fuarı, bu sene 10. kez “Enerji Ödülleri ” töreniyle ödüllerini sahipleriyle buluşturacak.

Enerji alanında özverili çalışmaları teşvik etmek amacıyla, ICCI 2011 kapsamında Türkiye’de ilk defa sahiplerini bulan Enerji Ödülleri, 6 Aralık 2023 tarihinde Sheraton Ankara Hotel& Convention Center’da yapılacak muhteşem bir törenle onuncu kez sahiplerine ulaşacak.

Türkiye’de ve dünyada en önemli gündem maddelerinden biri haline dönüşen enerji sektörüne yapılan hizmetleri ve katkıları desteklemek amacıyla verilen Enerji Ödülleri, ileri vadede de yapılacak projeleri ve hizmetleri teşvik etme amacı taşıyor. Enerji alanında yapılan yatırımları desteklemek amacıyla da verilen Enerji Ödülleri, bu sene;

Yenilenebilir Enerji Santralleri, Hibrit Santraller, Kojenerasyon Santralleri, İnovatif Uygulamalar, Yerel Teknoloji Üreticileri ve Hidrojen Teknolojileri olmak üzere 5 ana başlık altında projeler yarışacaktır.  ICCI 2023 – Uluslararası Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı’nın ardından, 6 Aralık 2023 tarihinde Ankara’da düzenlenecek törene, enerji bürokrasisi, sektörün üst düzey yetkilileri , çok sayıda kamu üst düzey yetkilisi, akademik ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve enerji sektörünün önde gelen profesyonelleri katılacak.

ULAŞIMDA HEDEF SIFIR EMİSYON…

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda 2053 yılına kadar demiryolu yük taşımacılığı payını yüzde 5’ten yüzde 22’ye, 13 bin 919 km olan demiryolu hat uzunluğunu 28 bin 590 km’ye çıkarmayı hedeflediklerini belirtti. ‘Karbonsuz Havalimanı Projesi’ kapsamında 50 havalimanının sertifikalandırıldığını da ifade eden Bakan Uraloğlu, “Ülkemiz de Fransa’dan sonraki en yüksek sayıda sertifikaya sahip 2. ülke konumundadır. Ayrıca ‘Yeşil Liman Projesi’ ile limanlardan kaynaklı karbon emisyonlarının azaltarak çevreye verilen olumsuz etkinin ortadan kaldırılmasını planlıyoruz” diye konuştu. 2035 yılında her iki araçtan birisinin elektrikli olacağına da vurgu yapan Bakan Uraloğlu, Kasım ayı itibariyle 5 bin 86 adet elektrikli araç şarj istasyonu ve 10 bin 817 adet şarj soketi ile hizmet verildiğini kaydetti.

Bakan Uraloğlu, Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi yaklaşımı ile ulaştırma yol haritasında; sürdürülebilir ve akıllı taşımacılığın, yeşil denizcilik ve yeşil liman uygulamalarının; demiryolu taşımacılığının geliştirilmesi ile yakıt tüketiminin ve emisyonların azaltılması ve mikro hareketlilik araçlarının kullanımının yaygınlaştırılmasını hedeflediklerini söyledi.

2053 YILINA KADAR DEMİRYOLU YÜK TAŞIMACILIĞI PAYINI %5’TEN %22’YE ÇIKARACAĞIZ

Dünyanın ve Türkiye’nin karşı karşıya olduğu en büyük küresel sorunlardan birinin ulaştırma kaynaklı sera gazı emisyonları olduğunu ve net sıfır emisyon yaklaşımı ile bu etkilerin azaltılmasının önem arz ettiğini belirten Bakan Uraloğlu, “Yaptığımız planlar çerçevesinde yük taşımacılığında karayolu payını demiryolu ve denizyoluna aktararak sürdürülebilir ulaşım türlerini desteklemekteyiz. Bu kapsamda 2053 yılına kadar karayolu yük taşımacılığı payının %72’den %57’ye düşürürken demiryolu yük taşımacılığı payını %5’ten %22’ye çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Bugüne kadar hizmete giren projeler sayesinde karbondioksit emisyonundan 25 milyon ton azalım sağladıklarını da vurgulayan Bakan Uraloğlu, bu azalımlardan 20 milyon doların üzerinde kazanım elde edildiğini ifade etti.

2053 YILINDA 13 BİN 919 KM OLAN DEMİRYOLU HAT UZUNLUĞUNU 28 BİN 590 KM’YE ÇIKARACAĞIZ

“Emisyon tasarruf oranının yükselmesinin en önemli sebeplerinden biri demiryoluna yapacağımız yatırımlardır” diyen Bakan Uraloğlu, “Bu hedefleri gerçekleştirebilmek için demiryolu yatırımlarına devam ediyoruz. Mevcutta 13 bin 919 km olan demiryolu hat uzunluğunu 2053 yılında 28 bin 590 km’ye çıkaracağız. Lojistik merkezleri, fabrika, sanayi, OSB ile limanlara iltisak hattı bağlantılarının sağlanması amacıyla toplam iltisak hattı uzunluğunu 600 kilometreye çıkarmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

Mevcut demiryolu ağlarının tamamını yenileyerek elektrikli hatlara dönüşümü hızlandırdıklarını belirten Bakan Uraloğlu, “İşletme hızı 160 kilometre olan ilk milli ve yerli elektrikli trenin üretimini gerçekleştirerek hizmete aldık. ‘Milli Elektrikli Tren’ seti projesinde elde edilen teknik bilgi-birikim ile saatte 225 kilometre hıza sahip olacak prototipi 2024 yılı sonunda sahaya indireceğiz” dedi.

Bakan Uraloğlu ayrıca, Türkiye’nin İlk TSI Sertifikalı Elektrikli Anahat Lokomotifi Projesi E-5000 (Eskişehir-5000) üretim ve montaj çalışmalarının tamamlandığını ve test çalışmalarına başlandığını da kaydederek, önümüzdeki 3 yıl içerisinde 95 tane lokomotifin TCDD Taşımacılık A.Ş.’ye teslim edileceğini aktardı.

GEMİLERİN ELEKTRİKLİYE DÖNÜŞÜ KAPSAMINDA TEŞVİKLER VERİYORUZ

Denizyolu ulaşımında da 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi kapsamında çalışmaların yürütüldüğünü de ifade eden Bakan Uraloğlu, “Yeşil Liman’ (Green Port) projesi Bakanlığımız bünyesinde başlatılmıştır. Bilindiği üzere, ülkemizdeki birçok liman tesisi kentin merkezinde veya yakınında dar bir sahada hizmet vermekte olup gemi ve liman operasyonlarından kaynaklı kirlilik şehir yaşamını ve insanlarımızı olumsuz etkilemektedir. Bu proje ile limanlardan kaynaklı karbon emisyonlarının azaltılarak çevreye verilen olumsuz etkinin ortadan kaldırılması planlanmaktadır. Ayrıca gemilerin elektrikliye dönüşü kapsamında hurda değerinin 2.5 katına kadar ve tahrik sisteminin dönüşümün yüzde 25’ine kadar teşvik verilmektedir.” dedi.

200 KİLOVAT GÜCÜNDEKİ SÜPER HIZLI ŞARJ İSTASYONLARI İLE VATANDAŞLARIMIZ ELEKTRİKLİ ARAÇLARINI 15-20 DAKİKADA ŞARJ EDEBİLECEK

Bakan Uraloğlu, elektrikli araçların yaygınlaşması ile birlikte şarj istasyonlarının kurulumuna da çok önem verdiklerini belirterek, “TCDD Teknik A.Ş. Genel Müdürlüğümüz EPDK’dan şarj işletmecisi lisansı aldı. Bakanlığımıza bağlı kurumlara hizmet verecek. Kurulumuna başlanan 200 kilovat gücündeki süper hızlı şarj istasyonları ile vatandaşlarımız elektrikli araçlarını 15-20 dakikada şarj edebilecek. Bu konuda istasyon kurulumlarımız devam ediyor” diye konuştu.

TÜRKİYE’NİN ‘2053 NET SIFIR EMİSYON HEDEFİ: ULAŞIM YOL HARİTASI PROJESİ’ ULAŞIM SEKTÖRÜNDE SIFIR EMİSYONA ERİŞMEYE REHBERLİK EDECEK

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından AB fonu ile gerçekleştirilmesi planlanan ‘Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi: Ulaşım Yol Haritası Projesi’ ile ulaşım sektöründe sıfır emisyona erişmeye rehberlik edecek bir yol haritası oluşturulmasının hedeflendiğini de belirten Bakan Uraloğlu, “Proje, üst düzey iklim eylem planlarının hayata geçirilmesini destekleyerek tüm ulaşım türlerinde gerekli eylemlerle ulaşımda 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşılması planlanmaktadır. ‘Karbon Azaltım Yönetimi Projesi’ kapsamında da Bakanlığımıza bağlı olan arazi, tesis ve projelerde karbon emisyon azaltımını sağlama ve mevcut azaltımları gönüllü karbon piyasalarında değerlendirebilecek karbon sertifikaları haline getirilerek oluşan karbon gelirleri ile ulaştırma projelerine kaynak sağlanması hedeflenmektedir.” dedi.

2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi kapsamında havalimanlarında hayata geçirilen çalışmalara değinen Bakan Uraloğlu, “Karbonsuz Havalimanı Projesi” başlatıldığını ve uygulamaları tüm havalimanlarında yaygınlaştırılacağını kaydetti. Bakan Uraloğlu proje çerçevesinde, “Uluslararası ölçekte; ACI (Uluslararası Havalimanları Konseyi) tarafından yürütülen ACA (Havalimanı Karbon Akreditasyonu) Programı kapsamında mevcut durumda toplam 50 havalimanımız sertifikalandırılmıştır. Dünyada 90 Ülkede toplam 557 havalimanının programa dahil olduğu görülmektedir. Türkiye ise toplam 50 havalimanı ile Fransa’dan sonra en yüksek sayıda sertifikaya sahip 2. Ülke konumundayız. Yenilenebilir Enerji çalışmaları kapsamında; 6 Havalimanında toplam 3,5 MW kurulu güçte güneş enerji santrali yapımı tamamlanmış, tüm havalimanlarına GES yapımının yaygınlaştırılması yönünde proje çalışmaları yapılmaktadır.” ifadelerini kullandı.

ELEKTRİKLİ ARAÇ SAYISININ ARTIŞI İLE BİRLİKTE YOL AĞIMIZDAKİ YÜKSEK HIZLI ŞARJ İSTASYONU SAYISI DA ARTACAK

2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi kapsamında, elektrikli araç üretimi ve araç şarj istasyonlarının kurulumunun önemli olduğunu ifade eden Bakan Uraloğlu, “Türkiye Yüzyılı doğrultusunda ortaya konulan 2053 net sıfır emisyon hedefi, yerli ve milli elektrikli otomobil TOGG’un üretimiyle ivme kazanmıştır. Bir taraftan elektrikli araç sayısı artarken bir taraftan da bu araçlar için karayolu ağımızda yeterli sayıda şarj istasyonunun kurulmasına yönelik planlama çalışmalarımızı yapıyoruz” dedi.

YÜKSEK HIZLI ŞARJ İSTASYONU SAYISI GİTTİKÇE ARTACAK

Elektrikli araç sayısındaki artış ile birlikte ihtiyaç duyulan şarj talebinin karşılanması için elektrikli araç kullanıcılarının erişimini en üst seviyeye çıkaran, etkili, stratejik bir şarj istasyonlarının konumlandırılmasının önemli olduğunu belirten Bakan Uraloğlu, “Kasım ayı itibariyle 5 bin 86 adet elektrikli araç şarj istasyonu ve 10 bin 817 adet şarj soketi ile elektrikli araç kullanıcılarına hizmet veriyoruz. 3 bin 78 adet DC şarj soketi ile yüksek hızda şarj imkânı sağlıyoruz. 2035 yılında her iki araçtan birisinin elektrikli olması beklenmektedir. Elektrikli araç sayısının artışı ile birlikte yol ağımızdaki yüksek hızlı şarj istasyonu sayısının da önümüzdeki yıllarda artacağını göreceğiz” bilgisini verdi.

ÜLKEMİZDE TRANS AVRUPA YOL AĞINDA BULUNAN KESİMLERDE YÜKSEK HIZLI ŞARJ ÖZELLİĞİNE SAHİP ŞARJ İSTASYONLARI PLANLAYACAĞIZ

Türkiye’nin lojistik hareketliliği açısından da bir kavşak noktası niteliğinde olduğunu ifade eden Bakan Uraloğlu, “Uluslararası yük taşımacılığında kullanılan elektrikli araçlar için de bu güzergahlarda uygun şarj istasyonlarının kurulması oldukça önemli. Bu konuyla ilgili Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile ayrıca bir çalışmamız var. Ağır tonajlı araçlar için yeterli alan ve şarj altyapısının bulunduğu, yüksek hızlı şarj özelliğine sahip şarj istasyonlarını planlayacağız” diye konuştu.

Türk yazılım sektörü 50. yılını kutladı

Cumhuriyetin 100.’cü, yazılım sektörünün 50.’ci, YASAD’ın 30.’cu kuruluş yıldönümü nedeniyle, Hilton İstanbul Bosphorus Hotel’de, 2 Aralık 2023 Cumartesi akşamı, Gala Gecesi düzenlendi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, TÜBİTAK’ın aralarında bulunduğu kurumların yetkilileri ve Yazılım Sanayicileri Derneği (YASAD) üyelerinin katıldığı görkemli gecede, ödüller sahiplerini buldu.

Gecenin gold sponsorları arasında bulunan Uyumsoft’a, YASAD tarafından verilen plaketi, Uyumsoft Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder aldı. Uyumsoft yöneticilerinin katıldığı gecede, Uyumsoft Yatırım Hizmetleri Genel Müdürü Özlem İkiz Arın, sektör için anlamlı bir geceye katkı sağlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. 

50 yıllık geçmişi olan yazılım sektörü köklü bir sektördür

Yazılım sektörü, geçmişi 50 yıla uzanan köklü bir sektördür. Türkiye’nin yazılım macerası, 1960’lı yıllarda devlet kurumları ve üniversitelerde başlamıştır. 1967 yılına gelindiğinde, Netaş ve Teletaş ile sektörde kurumsal bir yapının tohumları atılmıştır. 1980’li yıllardan itibaren ise, Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ’nin de aralarında bulunduğu birbiri ardına açılan yazılım firmaları, başarılı çalışmalara imza atmaya devam etmektedir. Ülkemizdeki yazılım firmaları sayesinde, Türkiye bugün dijitalleşmede dünyaya örnek olacak projeleri hayata geçirirken, yılda 3 milyar doları aşan yazılım ihracatıyla da stratejik ve katma değerli bir sektör olarak konumlanmasını sürdürmektedir.

“Toprağımızı koruyalım, çocuklarımıza ihanet etmeyelim”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla yaptığı görüntülü basın açıklamasında “Toprağın korunması, gıda güvenliği, su temini, biyolojik çeşitlilik ve iklimin düzenlenmesi anlamına geliyor. Sürdürülebilir kalkınmanın yolu toprağın korunmasından geçiyor” dedi.

Toprağın insan yaşamı için vazgeçilmez öneminin vurgulanması, toprak kaynaklarının sürdürülebilir yönetiminin sağlanması ve küresel ölçekte farkındalık yaratılması amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından 5 Aralık Dünya Toprak Günü’nün düzenlendiğini ifade eden Bayraktar açıklamasına şöyle devam etti;

“Birleşmiş Milletler, bu yıl belirlediği ‘Toprak ve su, bir yaşam kaynağıdır’ sloganıyla sürdürülebilir tarımsal gıdaya ulaşmada toprak ve su arasındaki ilişkinin önemi konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.

Gezegenimizin ve üzerinde yaşayan canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri hava, güneş, toprak ve su arasındaki etkileşime bağlıdır. Tükettiğimiz gıdaların hemen hemen tamamı bu dört temel kaynağın birbiriyle olan bağından elde ediliyor. Ancak, insan faaliyetlerinin sebep olduğu iklim değişikliği nedeniyle yağış rejiminde düzensizlikler meydana geliyor, havamız kirleniyor, topraklarımız bozuluyor ve su kaynaklarımız üzerinde aşırı baskı oluşturuluyor. Dolayısıyla sera gazı salınımlarının azaltılması toprağın ve suyun korunmasına da katkı sağlayacaktır.”

“2022 yılında yaklaşık 783 milyon insan açlıkla karşı karşıya”

“FAO verilerine göre, dünyada 2022 yılında 691 ila 783 milyon insanın açlıkla karşı karşıya kaldı. İklim değişikliği nedeniyle 2050 yılında tahıl fiyatlarının yüzde 29’a varan oranda artacağı ve milyonlarca kişinin daha açlık riskiyle karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor. Bu durum bile gelecekte tarımsal üretimde yaşanabilecek kayıpların ne denli büyük olacağının bir göstergesidir.

Tarıma elverişli topraklarımız, şehirleşmeyle birlikte artan endüstriyel sahalar tarafından hızla yok ediliyor. Kurulan fabrikalar toprağa ve suya kirletici maddeler salarak yaşam döngüsünü olumsuz yönde etkiliyor. Yanlış toprak ve su yönetimi uygulamaları toprak erozyonunu, toprak biyoçeşitliliğini, toprak verimliliğini, su kalitesini ve miktarını etkiliyor. Organik madde ile zenginleştirilmiş sağlıklı topraklar, suyun tutulması ve kullanılabilirliğinin düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynuyor. Bu gerçeklerle toprak ve su kaynaklarına gereken önem verilmeli ve korunmalıdır.”

“Ülkemizin ilerleyen süreçte su fakiri olma ihtimali bulunmaktadır”

“Yapılan iklim modellemelerine göre sıcak hava dalgaları, orman yangınları, kuraklık, şiddetli yağışlar giderek etkisini daha da arttıracaktır. Ülkemizin de içinde bulunduğu Doğu Akdeniz Havzası, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin en fazla yaşanacağı bölgelerin başında geliyor.

Veriler incelendiğinde; Akdeniz Havzası’nda son yıllarda yağışların azaldığı net bir biçimde görülüyor. Zaten su stresi altında olan ülkemizin ilerleyen süreçte su fakiri olma ihtimali bulunuyor. Gerek sulama suyu kullanımında, gerekse ev ve sanayi tüketiminde hepimiz su kaynaklarımızın sürdürülebilirliği için üzerimize düşeni yapmalıyız.”

“2022 yılı itibarıyla kişi başına düşen arazi 2,8 dekar”

“Ülkemiz nüfusu yıldan yıla artarken, tarım alanlarının azalması, kişi başına düşen arazi miktarının gerilemesine neden oldu. İstatistiklere göre; 2005 yılında kişi başına 3,9 dekar arazi düşerken, bu değer 2010 yılında 3,4 dekara, 2015 yılında 3 dekara 2021 yılına gelindiğinde ise 2,7 dekara geriledi.

Ülkemizin en stratejik sektörlerinden tarımın en temel sermayesi olan tarım arazilerini korumak, sürdürülebilirlik açısından büyük önem arz ediyor. Son yıllarda atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılmasının yanı sıra tarım arazilerinin korunması amacıyla pek çok çalışma yapılarak kanunlar çıkarıldı. Atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması, miras yoluyla arazilerinin bölünmesinin engellenmesi gibi uygulamalar ile 2019 yılında 23 milyon 99 bin hektar olan toplam işlenen tarım alanı 2022 yılında yüzde 3,3 oranında artarak 23 milyon 864 bin hektara ulaştı. Yapılan çalışmalar sonuç verdi ve ülkemizde son yıllarda gerileyen kişi başı arazi büyüklüğü 2022 yılında 2,8 dekara çıkarak az da olsa artış gösterdi.

İşlenen tarım alanlarının artırılmasına yönelik çalışmalara bu yıl bir yenisi eklenerek, mülkiyet ve mirasçılık sorunları nedeniyle işlenemeyen veya işlense de ÇKS’ye kayıt olamayan arazilerin, ÇKS’ye kaydının yapılarak tarımsal üretime kazandırılması sağlandı. Bu değişiklik ile yaklaşık 3 milyon hektar tarım alanının üretime kazandırılacağı öngörülüyor.

Tarım topraklarının korunmasıyla ilgili çalışmalar her ne kadar devam etse de ülkemizin hızla artan nüfusu karşısında yetersiz kalıyor. Artık bir karış toprak dahi kaybedilmemelidir. Bu amaçla tarım arazilerinin amaç dışına çıkarılması kesinlikle önlenmelidir. Karayollarını ve şehirlerin gelişimini projelendirirken, verimli tarım arazileri yerine tarıma elverişli olmayan, daha verimsiz arazilerin kullanılmasına özen gösterilmelidir. Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin, imara açılmasına asla izin verilmemeli, bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, şehirler kurulmamalıdır. Turizm, madencilik ve ulaştırma için verimli tarım arazileri kullanılmamalı, meyve ağaçlarını, zeytinlikleri kesip yazlıklar inşa edilmemelidir.”

“Toprakların imara açılması nedeniyle yerinde üretim zorlaştı”

“Toprakların imara açılarak kaybedilmesi birçok ilde yerinde üretim yapmayı zorlaştırdığı için o ilin tüketicileri meyve ve sebzeyi daha pahalı yemek zorunda kalıyor. Örnek vermek gerekirse 30-40 sene önce İstanbul ilimizin meyve sebze kaynağı İstanbul ilçeleri ve Kocaeli, Sakarya gibi illerdi. 50 kilometrelik bir mesafeden sebze meyve temin ediliyordu.

Bu illerin imara açılarak topraklarını kaybetmesi sonucu yerinde üretim imkânı azaldı. Kaynak uzaklaştı, bugün İstanbul’a 600-700 kilometre mesafeden meyve sebze geliyor. Maliyet artışı nedeniyle İstanbullu tüketici meyve sebzeyi pahalı yemek zorunda kalıyor.”

“Toprak Koruma Kurullarında toprağın sahibi olan çiftçi temsilcilerinin bulunması zorunlu olmalıdır”

“İllerde Toprak Koruma Kurulları tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı konusunda kararlar veriyor. Çocuklarımıza bırakacağımız mirasın kararının verildiği Toprak Kurullarında çocuklarımıza ihanet edilmesin, bir değil bin kez düşünerek karar alınsın.

Kurullarda toprağın, tarımın önemini çiftçi adına anlatacak, toprağın sahibi olan çiftçilerimizin temsilcisi Ziraat Odalarının bulunması zorunlu olmalıdır. Bu Kurullarda çiftçinin, toprağın önemini en iyi Ziraat Odası Temsilcisi anlatacaktır.

Bazı illerde çiftçi temsilcisi Ziraat Odaları yerine ticaret erbabının temsilcileri görev yapmaktadır. Toprağın sahibinin bulunmadığı Toprak Kurullarında toprağı korumak, imara açılmasını önlemek nasıl mümkün olacaktır? Toprak Koruma Kurullarına gelen arazilere artık vazgeçilemez gözüyle bakılmalı, imzalar atılırken gelecek nesillere ihanet edilmemelidir.”

“Tarım arazisi satışlarında tarımsal faaliyet zorunluluğu olmalı”

“Ülkemizde tarımsal üretim maliyetlerindeki artışlar tarımsal üretimde yeterli gelir elde edemeyen üreticilerin üretimden kopmasına ve arazilerini elden çıkarmalarına neden oluyor.

Tarım arazileri üretim aracı olmaktan çıkarak birer yatırım aracı haline dönüştü. Özellikle icralık araziler internet ortamında ihale usulü ile satılıyor. Değerinin üzerinde fiyatlarla satılan arazileri bölge insanı alamıyor. Bu tür satışlar tarım dışı amaç için arazi almak isteyenlerin işini kolaylaştırarak arazilerin farklı amaçlarla kullanımının önünü açıyor.

Tarımsal arazilerin amaç dışı kullanımının engellenmesi amacıyla arazilerin el değiştirmesinde tarımsal faaliyet yapılması zorunluluğu getirilmelidir. Son yıllarda ülkemizde yabancı uyruklu vatandaşların sayısı her geçen yıl artıyor. Nüfusu artan yabancıların ülkemizde arazi alma talebi de arttı.

Ülke ve köylerimizin güvenliği bakımından yabancılara tarım arazilerinin satışı yasaklanmalıdır. Arazi satış veya kiralamada öncelik köy insanına tanınarak uygun fiyat ve şartlarda uzun vadeli taksit seçenekleri sunulmalıdır. Köylerimizin sosyal düzeninin bozulmamasına dikkat edilmelidir.

Ülkemizde son yıllarda giderek popüler hale gelen, insanlara şehirden uzakta yaşamayı cazip gösteren hobi bahçesi, tiny house, bungalov benzeri yaşama alanları, tarım arazilerinin parçalanmasına ve çarpık yapılaşmanın oluşmasına neden olmaktadır. Bu tür yapılanmalara kesinlikle izin verilmemelidir. Tarımsal üretimin temeli topraktır. Öncelikle sahip olduğumuz toprak ve su kaynaklarına sahip çıkmalıyız. Var olan kaynaklarımızın gelecekte artacak ülke nüfusu ve beklenen iklim değişikliğinin olumsuz senaryolarına karşı etkin ve sürdürülebilir kullanımı konusunda gereken hassasiyeti ülke olarak göstermeliyiz.

Toprağımızın kıymetinin herkesçe çok iyi bilindiği, toprağı yönetenlerden kullananlara kadar her kesimin ona saygı duyarak, hareket edeceği günler temennisiyle Dünya Toprak Günü’nü kutluyorum.”

OTELİNİZİ TEK TUŞ İLE AKILLI TELEFONUNUZDAN YÖNETEBİLİRSİNİZ!

Otellerin misafir ilişkilerinden otel iç operasyonlarına, operasyonel standartlarının yönetiminden dijital pazarlamasına kadar geniş bir yelpazede ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla özelleştirilmiş uygulamalar geliştiren ICITECH Teknoloji, yeni uygulaması ICISTAFF ile turizm sektöründeki dijital dönüşümün öncüsü olmaya devam ediyor.

ICISTAFF uygulaması, tüm otel departmanlarının ve görevlerinin tek bir sistemden yönetilebilir olmasını sağlıyor.

Otel iç iletişimi hızlandıran ve operasyonel verimliliği artıran devrim niteliğindeki uygulama ile otel çalışanları herhangi bir zamanda akıllı telefonlarından konuk taleplerini yönetebiliyor; talepleri notlar, kısa mesajlar ya da fotoğraflar ile hızlıca ilgili departmana iletebiliyor.

ICISTAFF İLE HEM ZAMANDAN HEM DE MALİYETLERDEN TASARRUF EDİLİYOR!

İşyeri verimliliğini ve misafir memnuniyetini arttıran uygulama, çalışanların iş yükünü hafifletirken yöneticilere de ekipleriyle sürekli bağlantıda olma ve işleyişi kolaylıkla takip etme imkanı veriyor. Kurulan bu merkezi sistemde yöneticiler, akıllı telefonlarından tek bir dokunuş ile tüm personele ulaşıp değişiklikleri ve duyuruları iletebiliyorlar.

ICISTAFF, DÜNYA PAZARINDA DA ÖNCÜ KONUMDA!

ICISTAFF uygulamasının şu anda hem yurtiçinde hem de yurt dışında, turizm sektöründe kullanılan en başarılı uygulamalardan biri olduğunu belirten ICITECH Teknoloji Satış ve Pazarlama Direktörü Sami Eskenazi ‘Türkiye’de lider konumda olan uygulamamız, kısa sürede dünya pazarında da adından söz ettirmeye başladı. Yurt dışındaki rakiplerinden de üstün özelliklere sahip olan uygulamamız pek çok ülke tarafından tercih edilmeye ve kullanılmaya başlandı’ diyor.

“YENİ TEBLİĞ İLE OTOMOTİVE YATIRIM YAPAN YETKİLİ SATICILAR CEZALANDIRILIYOR”

T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından 29 Kasım 2023 tarihinde çıkarılan “Bazı Elektrikli Araçların İthaline İlişkin Tebliğ” ile Avrupa Birliği menşeili ve Serbest Ticaret Anlaşmaları ile ülkemize ithal edilen araçlar haricindeki tüm elektrikli araçların ithalatı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı veya yetki verdiği kurumca düzenlenen “izin belgesine” bağlı hale getirilmiştir.

İzin Belgesinin temini için 30 gün süre verilmiş ve bu süre içerisinde yerine getirilmesi imkansız birçok şart ileri sürülmüştür. Bu şartların yerine getirilmemesi halinde araçların ithalatına izin verilmeyeceği ve ilgili markanın etkilenen modellerinin Türkiye’de satışının durdurulacağı ifade edilmiştir.

Türkiye’de otomotiv sektörünün tamamı yerli ve milli sermayeden oluşan yaklaşık 5 Milyar Dolar ile en yüksek yatırım seviyesine sahip yetkili satıcılık teşkilatları açısından, ticaretin sürdürülebilirliği ilişkin bu tebliğ önemli sakıncalar doğurmuştur.

Yetkili Satıcılık mesleği açısından ortaya çıkan sakıncalar ve tehditler aşağıda özetlenmiştir:

  1. Tebliğin yayınlanmasından önce ülkemize ithalat izni almış ve satışına başlanmış olan marka ve modeller için distribütörler ile yetkili satıcılar arasında bayilik sözleşmeleri imzalanmış ve markanın belirlediği standartlara uygun yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Yeni tebliğ ile ilgili markanın modellerinin ülkemize ithalatı duracağı için, yeniden izin belgesi alınana kadarki süreçte yetkili satıcıların araç kaynağı kesilecek ve ticaret tamamen duracaktır. Bu markalara yatırım yapmış olan yetkili satıcılar için ilk etapta zarar, sürecin uzaması halinde de iflas kaçınılmaz olacaktır.
  1. Tebliğ ile distribütörlerin 7 bölgede 20 adet TS 12047 ve TS K 646 belgeli servise sahip olmaları şart olarak ileri sürülmüştür. Ülkemize ithalat yolu ile gelen tüm araçlar için aslında geçerli olan bu hüküm sadece elektrikli araçlar için distribütörün sahibi olması şartı ile genişletilmiştir. Türkiye’de 50 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren yetkili satıcılar, üretici standardında yetkili servisler ile bu görevi üstlenmiş ve devam ettirmektedir. Yeni hüküm ile tüm bölgelerde yetkili satıcılar kendi yaptıkları yatırımlarına karşılık bir de distribütörün aynı işkoluna yatırım yapması sonucu ile karşılaşıp rekabet etmek zorunda kalacaklardır. İşveren statüsündeki distribütör ile aynı alanda rekabet etmek yetkili satıcılar açısından verimsiz bir yatırıma neden olacaktır.
  2. Yeni yayınlanan tebliğ tüm markaların en az 40 çalışan ile bir çağrı merkezi sahibi olmasını da amir hüküm olarak getirmektedir. Yetkili satıcıların gerçekleştirdiği satışların ardından servis ihtiyacı doğan tüketiciler yetkili satıcılar ile bu ihtiyaçlarını gidermek yerine çağrı merkezi aracılığıyla distribütörün sahibi olduğu servislere yönlendirilecektir. Bu da serbest rekabet açısından ayırımcılık doğuracak ve yetkili satıcıların iş hacminde önemli bir düşüşe neden olacaktır. Zaten elektrikli araçların içten yanmalı araçlara göre çok daha az servis girişine ihtiyacı olması nedeniyle düşecek olan iş hacmi, çağrı merkezi ve distribütörün sahibi olduğu servisler nedeniyle iyice azalacaktır.

OYDER’DEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: 

T.C. Ticaret Bakanlığı tarafından ithalatın önüne geçilmesi ve yeni dönemin parlayan yıldızı elektrikli araçların satışının kontrol altına alınması amacına yönelik hazırlandığı anlaşılan tebliğ, bu amacın dışında yerleşik düzeni ve tamamlanmış yatırımları tehdit edecek boyutta bir sonuç doğurmaktadır.

Türkiye’de 1.270 plaza ile tüm illeri kapsayacak şekilde yaygın bir teşkilata sahip olan yetkili satıcılar açısından yukarıda sıralanan sakıncalara yönelik çözüm önerilerimiz aşağıda kamuoyunun dikkatine sunulmaktadır:

  1. Tebliğe eklenen distribütör tarafından sahip olunan 7 bölgede 20 servis ibaresi, yetkili servisleri kapsayacak şekilde değiştirilmeli ve üretici standardında servis veren yetkili satıcılar ile yapılan anlaşmanın kapsam içinde değerlendirilmesi sağlanmalıdır. Yetkili satıcılar 50 yılı aşkın süredir gerçekleştirdikleri görevi TSE’nin belirlediği standartlarda yapmaya devam etmeli ve distribütör ile rekabete girmek zorunda bırakılmamalıdır.
  2. Tebliğ ile getirilen eğitim ve çağrı merkezi şartları için hem distribütöre hem de yetkili satıcılara gerekli altyapıyı hazırlamak için makul bir süre tanınmalıdır. Henüz ne MYK tarafından ne de TSE tarafından bir eğitim müfredatı hazırlanmadığı için verilen 1 ay süre içerisinde bu eğitimlerin tüm çalışanlar için tamamlanması imkansızdır. Bu sürenin en az 1 yıl olarak revize edilmesi önerilmektedir.
  1. Tebliğ öncesinde ithalat iznini alarak satışına başlanmış marka ve modeller için ithalat izin belgesinin temini için verilen sürenin uzatılması ve tamamlanmış yatırımları bulunan yetkili satıcıların mağdur edilmemesi gerekmektedir. Bu sebeple, tebliğin bu marka ve modeller için başlangıç süresinin en az 1 yıl olarak revize edilmesi önerilmektedir.

Elektrikli araçların satışı ve kullanımı sırasında tüketici mağduriyetini engelleyecek her türlü tedbirin yanında olduğumuzu ancak bu bakışın menşei fark etmeksizin tüm elektrikli araçlar için geçerli olmasının da serbest rekabet açısından önemli olduğunu ifade etmek isteriz.

Ülkemizde hiçbir yetkili satıcısı olmayan, servis ağı kurulmamış bazı markaların sadece üretildikleri ülke kapsam dışında olduğu için mağduriyet yaratmasının da bu şekilde ortadan kaldırılacağına inanıyoruz.

Üreticiye verilen destek sayesinde Poddy’de günlük yeni kullanıcı adedi yüzde 330 arttı! Herkesin özgürce sesini duyurabildiği sosyal podcast uygulaması Poddy, yatırım sonrası üreticiye verilecek destek açıklamasına kayıtsız kalmayan podcast dinleyicilerinin yeni adresi oldu. Artık her gün binlerce yeni dinleyici podcast’i Poddy’den dinlerken platformun günlük yeni kullanıcı adedi 3,3 kat, günlük podcast dinleme süresi ise 5 kat arttı! Poddy geçtiğimiz haftalarda 85 milyon TL köprü tur değerlendirmesi ile aldığı yatırımı ve podcast üreticilerinin artık sadece dinlenerek gelir elde edebileceğini paylaşmıştı. Bu çağrıya kulak veren üreticiler kendi kitlelerini Poddy’ye çağırarak karşılık verdi. Dinleyicilerse bugüne kadar dinledikleri podcaster’ların yayın yaptıkları platformdan gelir elde edemediklerini duyunca Poddy’ye adeta akın etti.  Hem üreticiler hem de dinleyiciler hızla Poddy’ye geçince günlük yeni kullanıcı adedi 3,3 kat, günlük toplam podcast dinleme süresi 5 kat arttı! Poddy’nin aldığı yatırım ve podcastten elde edilebilecek gelir bilgilendirmesinin ardından, günlük yeni kullanıcı adedi önceki döneme göre 4,3 katına çıktı. Dinleyiciler de artık podcasti Poddy’den dinlemeye başlayınca, duyuru öncesine göre günlük podcast dinlenme süresi 6 katına yükseldi. Bir diğer deyişle, yatırım sonrası Poddy’nin günlük yeni kullanıcı adedi yüzde 330, günlük podcast dinlenme süresi ise yüzde 500 arttı. Podcastler ile dinleyici daha güçlü ve derin bir samimiyetle bağlantı kuruyor Yakın tarihli bir araştırmaya göre sadık bir dinleyici kitlesine sahip olan podcaster’lar artık daha yeni ve daha özgün etkileyiciler haline geldi. Z kuşağının yarısından fazlası (yüzde 58) diğer bir medya formuna kıyasla podcastte üreticiye daha yakın ve samimi hissediyor. Bu da üreticileri çekerek dinleyici kitlesinin bu kadar yoğun bir hacimde Poddy’ye gelmeye başlamasının ardındaki neden olarak dikkati çekiyor.  Aynı araştırma markaların podcast’lerde reklam vererek bu samimi bağın bir parçası olabildiğini, en çok önemsedikleri kitleyle etkileşime geçebildiğini ve bunun son derece etkin bir pazarlama hamlesi olduğunu vurguluyor. Bu da Poddy’de kitlelerin daha fazla vakit geçirmesi, etkileşimin yükselmesi ve bunlara bağlı olarak da dinlenme süresinin artmasının kaynağını net bir şekilde ortaya koyuyor. Poddy’nin yeni versiyonu da işte tam da bunu destekleyecek şekilde tasarlanarak kullanıcının podcastte yaşayacağı deneyimi geliştirmeye ve bu işten alacağı keyfi arttırmaya odaklanıyor. Poddy CEO’su Cüneyt Göktürk bu gelişmelerle ilgili görüşlerini şöyle ifade ediyor: “Podcast artık Poddy’den dinleniyor. Yatırım ve partner programı duyurusu sonrası ne mutlu ki kitlelere yayılan etki ile Poddy’de yer almak isteyen üretici, dinleyici ve reklam veren/marka sayısı oldukça fazla. Ülkemizde baskın olarak tek bir uygulamadan podcastin dinlendiğini düşünürsek, dinleyicide kısa sürede bu büyüklükte bir davranış değişikliği yaratabilmiş olmak bizi daha da çok heyecanlandırıyor. Biz de bir yandan bu tatlı yoğunluğu yönetiyor, bir yandan da reklam talepleri karşısında bir süre daha reklam almayacak şekilde ilerlemeye çalışıyoruz. Araştırma raporunun verileri dinleyicilerin yüzde 58’inin podcastte bir reklamı duyduktan sonra bu ürün veya marka ile samimi bir ilişki içine girdiğini gösteriyor. Burada genellikle podcaster’ların dinleyicilerle kurduğu derin bağın, samimiyetin etkisi var. Bu nedenle podcast, müşteri ile temasa geçmede güçlü, özgün ve güvenilir bir mecra olarak algılanıyor. Amerika’ da tüketicilerin yüzde 75’i poscaster’ların satın alma kararlarında etkili olduğunu söylüyor; bu oranın sosyal medya influencer’larına kıyasla daha yüksek olduğunu görüyoruz. Son dönemde reklam verenlerin Poddy’ye ve podcaste olan ilgisinin de temelinde de kurulan bu samimi bağ ile dinleyicinin satın alma kararı üzerindeki etkisi yatıyor. Rapordaki verilerin, Poddy’nin yaptıklarını doğrularcasına karşılarına çıktığının altını çizen Cüneyt Göktürk şöyle devam ediyor: “Tüm bunlar, işin potansiyelini bir kez daha ortaya koyuyor. Biz bu konuda da öncü çalışmalar hayata geçirmek üzere tüm partnerlerimizle birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Çok yakın bir zamanda da hem partnerlere hem de reklam verenlere podcastte yeni oyuncaklar sunacak medya çözümlerini de devreye alacağız.” Podcast dinleyicilerine seslerini duyurabilme ve podcast üretenlerin dinleyicileriyle etkileşime geçebilmesini sağlamak amacıyla Türk girişimciler tarafından temelleri atılan Amerika merkezli sosyal podcast platformu Poddy, 2024 yılının ilk yarısında gerçekleştirmeyi planladığı global tohum öncesi yatırım turu öncesinde friends & family ve melek yatırımcılardan 85 milyon TL köprü tur değerlemesi ile ilk yatırımını almıştı.  Hem dinleyicilerin hem de üreticilerin podcaste ilişkin birçok sorununa çözüm getiren ve bu özellikleri ile de podcast alanında dünyada ilk ve tek “sosyal podcast platformu” olan Poddy, herkese sesini duyurma fırsatı verme vizyonuyla ekosistemi büyütmeye devam ediyor. Artık Poddy ile üreticiler, sponsor olmadan gelir elde edebilirken, dilerse Poddy’nin sunduğu medya araçları ile de daha geniş kitleleri ulaşma imkânı yakalayabiliyor. 
Dijital Varlık Ekosistemi ile Seküritizasyonu Birleştiren TeamSec, Dubai Uluslararası Finans Merkezi’nden İnovasyon Lisansı Aldı

Türkiye ve Ortadoğu’da yapay zeka destekli ve bulut tabanlı hizmet olarak menkul kıymetleştirme hizmetini sunan ilk ve tek finansal teknoloji şirketi TeamSec, dijital varlık ve seküritizasyon alanlarını bütünleştiren yenilikçi vizyonu ile Dubai Uluslararası Finans Merkezi’nden (DIFC) İnovasyon Lisansı aldı.

Bu lisans çerçevesinde oluşturulacak proje üç temel özellik üzerine inşa edilecek:

Tokenizasyon – Dijital Varlık Dönüşümü: Bu süreç geleneksel finansal varlıkları modern teknoloji kullanılarak dijital jetonlara (token) dönüştürmeyi içeriyor. Bu yenilikçi yaklaşım fiziksel varlıkların veya hakların blok zinciri teknolojisi aracılığıyla güvenli ve kolayca transfer edilebilen dijital varlıklara evrilmesini sağlayacak.

Dijital Varlık Platformu – Akıllı Finansın Kapıları: TeamSec’in geliştireceği bu platform akıllı sözleşmeler ve ileri düzey teknolojiler kullanarak finansal işlemleri kolaylaştıracak ve kullanıcıların finansal dünyada daha akıllı ve etkili kararlar almasına olanak tanıyacak.

Anlık Mutabakat – Hızlı ve Güvenilir İşlemler: TeamSec, finansal işlemlerde yeni bir dönemi başlatacak. Bu dönemin kullanıcılarına sunduğu anlık mutabakat özelliği sayesinde yatırımcılar artık seküritize edilmiş dijital varlıklarını anında (t+0) alıp satabilecekler ve mutabakat imkanına sahip olacaklar.

“Finans dünyası için devrim niteliğinde bir yenilik sunuyor olacağız”

TeamSec’in Kurucu CEO’su Esad Erkam Köroğlu, konu hakkında şunları söyledi: “Biz, dijital varlık ve seküritizasyonun kesişiminde mevcut olan boşluğu dolduran çığır açıcı bir çözümü nihayetlendirerek finans dünyası için devrim niteliğinde bir yenilik sunuyor olacağız. Dubai Uluslararası Finans Merkezi’nden (DIFC) aldığımız bu inovasyon lisansı, sadece bir onay belgesi değil, aynı zamanda global finans sahnesinde oyunun kurallarını değiştirecek bir adım niteliği taşıyor. Geliştirdiğimiz yeni çözümle ilgili patent sürecimiz devam ederken, dünya çapında ilk kez sunacağımız bu çözümle, finans dünyasına daha fazla şeffaflık, güven ve erişilebilirlik katmayı hedefliyoruz. Bu sadece bir başarı hikayesi olmanın ötesinde; aynı zamanda finansal teknolojinin geleceğine yön verecek bir yolculuktur.”

Son beş ayda Türkiye’de 155 milyon dolar değerinde menkul kıymetleştirme gerçekleştiren TeamSec, BAE ve Ortadoğu’da gerçekleştireceği işlem hacmi ile uluslararası arenada da dikkat çekmeye hazırlanıyor. Alınan İnovasyon Lisansı, TeamSec’in finansal teknoloji alanında uluslararası arenada öne çıkmasını sağlayacak ve şirketin küresel ölçekte daha fazla tanınmasına ve büyümesine olanak tanıyacak. DIFC tarafından verilen bu prestijli lisans, TeamSec’in sektördeki yenilikçi ve öncü rolünü pekiştiriyor.

Binalarda ki Betonarme Su Depoları, Yapı Güvenliğini ve Sağlığı Tehdit Ediyor

Binalarda ki temiz suyu, betonarme su depolarında muhafaza etmek hem yapı güvenliği hem de insan sağlığı için risk teşkil ediyor. Ekomaxi Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Mulhan, betonarme su depoları konusunda apartman ve site yöneticileri ile işletmeleri uyardı. İşte detaylar…

Su, sürdürülebilir bir yaşam için olmazsa olmazlar arasında yer alıyor. Yani susuz bir hayat düşünmek imkânsız. Ancak bazen çeşitli nedenlerle yaşam alanlarında kısa süreli su kesintileri yaşanabiliyor. Bu kriz durumlarında ise yapılardaki su depolarının varlığı yüreklere su serpiyor. Peki su depoları ne kadar güvenli?

İnsan sağlığını ve yapının güvenliğini tehdit ediyor

“Yapılarda yaygın olarak kullanılan geleneksel su depoları hem yaşamı hem de yapının güvenliğini tehdit ediyor. Bu nedenle su deposu tercihinde birçok güvenlik kriterini göz önünde bulundurmak gerekiyor” diyen Ekomaxi Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Mulhan, geleneksel su depoları konusunda apartman ve site yöneticileri ile işletmeleri uyardı:

“Yapılardaki önemli sistem çözümleri arasında yer alan su depoları hem sağlıklı yaşam hem de yapı güvenliği açısından kritik önem taşıyor. Çünkü geleneksel sistemler olarak adlandırılan betonarme su depoları, depremler ve sarsıntılar nedeniyle zamanla statik taşıyıcılığını kaybedebiliyor. Bu durum depoda sızdırma problemlerinin oluşmasına neden oluyor. Binaların zemin katında bulunan betonarme depolarda ki sızırma problemi ise binanın yük taşıma kapasitesini düşürerek, yapının ömrünü kısaltıyor. Özellikle Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında hafif ve orta hasarlı binalarda ki betonarme su depolarında oluşan çatlaklar, depremde ayakta kalmayı başaran bu yapıların geleceği açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Betonarme depolardan kaynaklı bir diğer sorun ise doğrudan bina sakinlerinin sağlığını tehdit ediyor. Dış ortam şartlarına açık olan betonarme su depolarında zamanla; pas, yosun ve bakteri oluşabiliyor. Bu durum ise suyun kimyasal yapısını bozarak, insan sağlığını tehdit ediyor.

Mevcut sistemin yerine 3 veya 4 günde kuruluyor

GRP su depolarını tercih ederek, betonarme su depolama yönteminin olumsuz etkilerini önlemek, ilk yatırım maliyetleri ve kurulum süreleri açısından avantaj sağlamak mümkün. Demonte olarak üretilen GRP su depoları, renovasyon kapsamında da değerlendirilebiliyor. Yani mevcut binalardaki betonarme su depolarının yerine kolaylıkla kurulabiliyor. Ekomaxi olarak, bu sistemi binalara 3 ila 4 gün gibi kısa bir sürede kurup, devreye alabiliyoruz. Ayrıca GRP su depoları, ilk yatırımda betonarme depolara göre yüzde 40 fiyat avantajı da sunuyor” dedi.

Su depolama sistemlerine yenilikçi bir yaklaşım getiren Ekomaxi GRP su depoları, yüksek mühendislik malzemesi olarak tanımlanan ve SMC olarak adlandırılan “cam elyaf takviyeli kompozit malzeme” ile üretiliyor. Böylece geleneksel sistemlerde olduğu gibi; aşırı sıcak ve aşırı soğuklarda dış ortam şartlarından etkilenmiyor. GRP panellerin pürüzsüz yüzey yapısı ve cam elyaf içeriği su içerisinde; yosun, mantar, bakteri oluşumunu önlüyor. Böylece Ekomaxi GRP su depoları, 50 yıllık kullanım ömürleri boyunca; depolanan suyu, kalitesini bozmadan, güvenli bir şekilde muhafaza ediyor.

Gıda ve tarımın kadın liderlerini belirleyen EWA programının kazanan kadın girişimcileri açıklandıTamamı kadın olan bir ekip tarafından düzenlenen ve küresel iklim krizine Türkiye’den çözüm getiren kadın girişimcilerin gelişimine katkıda bulunan AB fonu destekli Empowering Women in Agrifood (EWA) – Gıda ve Tarımda Değişim Yaratan Kadın Girişimci programının kazanan girişimleri ve 15 bin avroluk büyük ödülün sahipleri belli oldu. Avrupa İnovasyon ve Teknoloji Enstitüsü’nün gıda fonu (EIT Food) tarafından desteklenen Empowering Women in Agrifood (EWA) programı, Impact Hub İstanbul’un gıda ve tarım girişimcilik platformu Foodback ve Topraktan ortaklığında, Türkiye’de tarım ve gıda sektöründe kapsayıcılık ile çeşitliliği teşvik etmek, kadın liderli erken aşama girişimleri çoğaltmak ve girişimcilere iş fikirlerini geliştirmeye yönlendirecek gerekli bilgi, güven ve desteği sağlamak amacıyla hayata geçirildi.  Bu sene dördüncüsü düzenlenen programa dört yılda toplam 700’ün üzerinde başvuru yapıldı. Başvuruları EIT Food desteği ile değerlendiren EWA ekibi, programa katılma hakkı kazanan 10 girişimi belirledi. Program 10 kadın girişimcinin 27 Kasım’da Impact Hub İstanbul’da gerçekleştirdiği Demo Day sunumlarıyla sona erdi.  10 girişimcinin finale kaldığı programda 10 bin avro değerindeki birincilik ödülünü Microhobist ile Sultan Gül, Tuğçe Nur Erçetin, Züleyha Demirci, Büşra Yılmaz, 5 bin avro değerindeki ikincilik ödülü ise Palgae ile Eylül Er aldı.  Programın kazanan girişimi Microhobist, doğadaki mikroorganizmalardan ilham alınarak geliştirilen toprak verimliliğini arttırıcı, sürdürülebilir ve postbiyotik bitki gelişim düzenleyicisi üretmektedir.  İkincilik ödülün sahibi Eylül Er, Palgae ile, gıda ve tarım fabrikalarında bulunan atık suları kullanarak biyokütle elde ettiği yosunlardan biyoplastik granülü üreterek döngüsel ekonomiye katkıda bulunmaktadır.  “Kadın girişimcileri desteklemeye devam edeceğiz”EWA Programı kapsamında dört yılda 45’ten fazla kadın girişimciye destek olduklarını söyleyen Impact Hub İstanbul Kurucu Ortağı Ayşe Sabuncu, “Türkiye’de kurulan girişimlerdeki kadın girişimci oranı son yıllarda ortalama olarak yüzde 17. Dünyadaki oran ise bu değerden birkaç puan yukarıda. Bu oranın artması için Türkiye’nin gıda ve tarım sektörlerini dönüştüren kadın girişimcileri EWA programı ile desteklemeye devam edeceğiz” dedi. EWA programına katılan 40 girişimden 6 tanesinin de program sonrasında yatırım almaya devam ettiğini ekledi.

Efsane Kasım’da Sürprizi Süpermarketler Yaptı

“11.11 Bekarlar Günü”, “Efsane Cuma”, “Siber Pazartesi” gibi global kampanyalarla alışveriş festivaline dönüşen Kasım ayında sürprizi süpermarket ürünleri yaptı.

500’den fazla dijital mağazayı çatısı altında toplayan Türkiye’nin ilk para iadeli alışveriş sitesi Avantajix.com’un verilerine göre, tüketiciler kasım ayında en fazla temel tüketim ve gıda ürünlerindeki kampanyalara ilgi gösterdi.

En çok deterjan, tuvalet kâğıdı, kağıt havlu, şampuan, bakliyat ürünleri, konserveler, cilt bakım ürünleri, parfüm-deodorant, ıslak mendil gibi ürünler satıldı.

Bu ürünlerin satışında, ekim ayına göre Efsane Kasım’da 5 kata yakın artış yaşandı.

6 AYLIK STOK YAPILDI

Avantajix.com Kurucu Ortağı Güçlü Kayral, en çok satılanlarda temel tüketim ve gıdayı, giyim, zücaciye, kozmetik ve teknoloji kategorilerinin izlediğini belirterek şunları söyledi:

“Efsane Kasım’daki satışlar, bir önceki aya göre giyimde 3 kat, zücaciye, kozmetik, elektronik kategorilerinde ise 2’şer kat arttı. Giyimde en fazla sweatshirt, ayakkabı, gömlek, mont, kazak, teknolojide ise usb bellek, mause, kulaklık, akıllı saat, şarj aletleri, kılıflar tercih edildi. Tüketicilerde ocak ayında asgari ücret artışıyla birlikte temel tüketim ve gıda ürünlerinde fiyat artışları yaşanacağı algısı var. Satışların bu kategorilerde yoğunlaşmasının temel sebebi de bu. Temel gıda, temizlik malzemesinde 6 aylık stok yaptık diyebiliriz.”

ARALIK AYININ LOKOMOTİFİ TURİZM OLACAK

Şubat ayında yaşanan deprem dolayısıyla birçok sektörün, haziran, temmuz ayına kadar satış yapamadığını, stokların biriktiğine dikkati çeken Güçlü Kayral, “Şirketler için stokları eritmek açısından efsane kasım kampanyaları oldukça yararlı oldu. Kampanyalar aralık ayında da devam edecektir. Perakendenin dışında aralık ayının lokomotifi cazip erken rezervasyon fırsatları sunacak turizm sektörü olacaktır” diye konuştu.

Kayral, aralık ayı kampanyalarının Avantajix.com üzerinden takip edilebileceğini sözlerine ekledi.

UİB’İN KASIM İHRACATI 3.2 MİLYAR DOLAR…

Türkiye’nin Genel Sekreterlik bazında en fazla ihracat yapan ikinci birliği olan Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin (UİB) Kasım ayı ihracatı, 3 milyar 238 milyon 835 bin dolar olarak gerçekleşti.

UİB’in 2023 Kasım ayı ihracat rakamları açıklandı. Kasım ayındaki ihracatı 3.2 milyar dolar olan UİB’in, onbir aylık ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.3’lük artışla 33 milyar 195 milyon 507 bin dolar oldu.

OİB’in ihracatı Kasım ayında 2.7 milyar dolar

Kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10’luk artışla 2 milyar 729 milyon 219 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB) Ocak-Kasım dönemi ihracatı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 16’lIk artışla 27 milyar 422 milyon 226 bin dolar oldu.

UTİB’in ihracatı Kasım’da 106 milyon dolar oldu

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Kasım ayında 106 milyon 11 bin dolar ihracata imza attı. UTİB’in Ocak-Kasım dönemdeki ihracatı ise 1 milyar 177 milyon 915 bin dolar olarak gerçekleşti.

UHKİB’ten Kasım’da 59 milyon dolar ihracat

Kasım ayında, 58 milyon 930 bin dolar ihracata ulaşan Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB), yılın onbir aylık dönemindeki ihracatı ise 890 milyon 465 bin dolar seviyelerinde gerçekleşti.

UMSMİB’in ihracatı Kasım ayında 27.5 milyon dolar

Kasım ayında 27 milyon 492 bin dolar ihracat yapan Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB), Ocak-Kasım döneminde 262 milyon 879 bin dolar ihracat gerçekleştirmiş oldu.

UYMSİB’ten Kasım’da 15.3 milyon dolarlık ihracat

Kasım ayında, 15 milyon 367 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), yılın onbir ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39’luk artışla 184 milyon 836 bin dolar seviyelerinde dış satışa imza attı.

Adjust Mobil Büyüme Raporu Başak Zerman, Adjust Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Satış Direktörü

Adjust, pazarlamacıların çalışmalarını farklı pazarlara genişletmelerine ve başarılı bir şekilde ölçeklendirmelerine destek olmak için mobil dünyasının büyüme potansiyelinin ayrıntılı mobil büyüme raporunu ilk kez 2019’da yayımlamıştı. 2020’de ise aynı analizi bölgesel ve sektörel trendlere uygulayarak büyümeyi daha ayrıntılı bir şekilde inceledi.

Ancak endüstri, 2020’den bu yana derin bir değişim içerisinde. Mobil pazarlama ve ölçümleme dünyası da bu değişimin bir parçası olarak kendini sürekli geliştiriyor.

Geçtiğimiz üç yıl içerisinde mobil ekosistem, Apple’ın iOS 14.5’i kullanıma sunmasıyla büyük zorluklar yaşadı ve bu değişim devam ediyor. Hala zorluklarla dolu bir dönemden geçiyor olsak bile bu aynı zamanda büyük fırsatları da beraberinde getiriyor

Pazarlama kararlarını alma süreci gün geçtikçe daha da karmaşık bir hale geliyor. Veri ve kullanıcı gizliliği artık mobil reklamcılığın ve attribution’ın merkezinde yer alıyor. Bu nedenle pazarlamacılar, stratejilerini ve kampanyalarını ölçümlemek veya geleceğe yönelik başarı tahminlerinde bulunmak için yeni kanalları ve daha önce görece az kullanılan toplu raporlama yöntemlerini iş akışlarına entegre etmeye başlıyor. Endüstrinin yeni nesil ölçümleme araçlarına geçişinin ön saflarında ise Adjust yer alıyor. Bu yeni büyüme pazarlaması dalgasına destek olan ve müşterilerimizin yüksek performanslı ve ölçümlenebilir kampanyalar yürütmelerine devam etmelerini sağlayan çözümler geliştirmeye devam ediyoruz

Bu da yeni bir mobil büyüme raporu için çok iyi bir zamanlama anlamına geliyor. Adjust’ın verileri ile geliştirilen Büyüme Skorumuzu temel alan rapor, reklam verenlerin uygulamaları için en iyi performansa sahip ülkeleri ve bölgeleri bulmalarını sağlarken aynı zamanda ülkelere ve sektörlere göre en yüksek büyüme potansiyeline sahip pazarları keşfetmelerine yardımcı olmayı amaçlıyor. Veriye dayalı analizimiz, en olgun pazarlara ve henüz potansiyelinin tamamına erişmemiş yeni pazarlardaki kullanıcı kazanımına dair derin iç görüler sunuyor

Katılım Emeklilik BES’te 1,1 milyon sözleşmeye ulaştı

Faizsiz BES ve sigortacılığın öncü şirketi Katılım Emeklilik 10’uncu kuruluş yıl dönümünü kutluyor. Kurulduğu günden bu yana katılımcılarının hayatına her alanda dokunan, en yenilikçi ve uygun hizmetleri sunmak için çalıştıklarını söyleyen Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Katılımcılarımızın teveccühü sayesinde 10 yılda sektörün en güvenilir ve tanınan markalarından biri olduk. BES’te toplamda 1,1 milyon sözleşmeye, sigorta tarafında 365 bin poliçeye ulaştık. 15 faizsiz fon alternatifimizle, 18,3 milyar TL’lik fon büyüklüğüyle 2023 yılı hedeflerimizi de başarıyla gerçekleştirdik” dedi.

Türkiye’de sigortacılık ve BES lisanslarını aynı anda alan ilk ve tek şirket olarak 2013 Aralık ayında sektöre yeni bir soluk katan Katılım Emeklilik, 10 yaşında. Bireysel Emeklilik Sistemi’nde faizsiz ürünleriyle öncü faaliyetler yürüttüklerini dile getiren Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, 10 yılda biriktirdikleri deneyim ve güvenle geleceğe daha güçlü ve emin adımlarla ilerlediklerini söyledi. Kasım ayı itibarıyla 1,1 milyon BES sözleşmesine ulaştıklarını vurgulayan Sincek, “Katılımcılarımızın teveccühü sayesinde 10 yılda sektörün en güvenilir ve tanınan markalarından biri olduk. BES’te toplamda 1,1 milyon sözleşmeye, sigorta tarafında 365 bin poliçeye ulaştık. 15 faizsiz fon alternatifimizle 18,3 milyar TL’lik fon büyüklüğüne ulaşarak 2023 yılı hedeflerimizi de şimdiden başarıyla gerçekleştirdik. 10 yılı geride bırakırken bundan sonraki döneme çok daha büyük hedeflerle, büyük bir özgüvenle yol alıyoruz” diye konuştu.

‘BES’te gençlerin tercihi olmaktan gurur duyuyoruz’

“Tasarruflarını BES’te değerlendirmeyi tercih eden katılımcılarımız arasında özellikle gençlerimizin önde gelen tercihlerinden biri olmaktan dolayı gurur duyuyoruz” diyen Ayhan Sincek, 2023 yılına girerken sektörde ortalama 39 yaş ile en genç müşteri profillerinden birine sahip olduklarını vurgulayarak şunları ifade etti: “Şirket olarak bizi motive eden, dinamizmimizi besleyen bu 10 yıllık başarımızı, gelecek yıllara da taşımak istiyoruz. Gençlerimizi hem ülkemizin hem de Türkiye ekonomisinin geleceği olarak görüyoruz. Bunun bir yansımasını da 18 yaş altı katılımcılar için sunduğumuz Erken BES tarafında gözlemliyoruz. 18 yaş altına yönelik uygulamaya giren BES kapsamındaki Erken BES’te 90 binden fazla gencin geleceğini Katılım Emeklilik olarak teminat altına alıyoruz. Katılımcılarımızın hayata adım attıkları ilk günden itibaren başlayıp hayatının her alanına dokunan, en yenilikçi ve uygun hizmetleri sunmak için çalışıyoruz ve bunun karşılığını görmek gerçekten memnuniyet verici.”

‘Sigortacılığın en hızlı büyüyen şirketiyiz’

Sincek, sigortacılıkta hem dijital kanalları devreye sokarak hem de sektörde bir ilk olan, katılımcılarının 7/24 ulaşabilecekleri Sağlık İletişim Merkezi’ni hayata geçirerek öncü uygulamalara imza attıklarını belirtti. Sincek, “Türkiye’de bankalarımızın şubeleri, brokerlerimiz ve acentelerimiz dahil 1000’den fazla noktada katılımcılarımızın ihtiyaçlarına çözüm üretir durumdayız. 10 yıl içinde tüm Türkiye’de kesintisiz hizmet verir hale geldik. Özellikle sağlık sektöründeki yerimiz her geçen yıl daha da güçleniyor, yıllık bazda sektörün yaklaşık 3 katı kadar büyüdük. Geçtiğimiz ayın rakamlarına baktığımızda sağlık sektöründe yıllık bazda yüzde 156’lık bir büyüme gözlemlenirken, Katılım Emeklilik olarak yüzde 430’un üzerinde bir büyüme oranıyla rekor büyümeye imza atmanın gururunu yaşıyoruz. Faizsiz sigortacılıktaki ilklerimizle ve sunduğumuz ayrıcalıklı hizmetle bizi tercih eden katılımcılarımız sayesinde kısa sürede sağlık sigortalarında da en büyük 10 şirketi arasına girdik” ifadelerini kullandı.

Dijital Varlık Ekosistemi ile Seküritizasyonu Birleştiren TeamSec, Dubai Uluslararası Finans Merkezi’nden İnovasyon Lisansı Aldı

Türkiye ve Ortadoğu’da yapay zeka destekli ve bulut tabanlı hizmet olarak menkul kıymetleştirme hizmetini sunan ilk ve tek finansal teknoloji şirketi TeamSec, dijital varlık ve seküritizasyon alanlarını bütünleştiren yenilikçi vizyonu ile Dubai Uluslararası Finans Merkezi’nden (DIFC) İnovasyon Lisansı aldı.

Bu lisans çerçevesinde oluşturulacak proje üç temel özellik üzerine inşa edilecek:

  1. Tokenizasyon – Dijital Varlık Dönüşümü: Bu süreç geleneksel finansal varlıkları modern teknoloji kullanılarak dijital jetonlara (token) dönüştürmeyi içeriyor. Bu yenilikçi yaklaşım fiziksel varlıkların veya hakların blok zinciri teknolojisi aracılığıyla güvenli ve kolayca transfer edilebilen dijital varlıklara evrilmesini sağlayacak.
  2. Dijital Varlık Platformu – Akıllı Finansın Kapıları: TeamSec’in geliştireceği bu platform akıllı sözleşmeler ve ileri düzey teknolojiler kullanarak finansal işlemleri kolaylaştıracak ve kullanıcıların finansal dünyada daha akıllı ve etkili kararlar almasına olanak tanıyacak.
  3. Anlık Mutabakat – Hızlı ve Güvenilir İşlemler: TeamSec, finansal işlemlerde yeni bir dönemi başlatacak. Bu dönemin kullanıcılarına sunduğu anlık mutabakat özelliği sayesinde yatırımcılar artık seküritize edilmiş dijital varlıklarını anında (t+0) alıp satabilecekler ve mutabakat imkanına sahip olacaklar.

“Finans dünyası için devrim niteliğinde bir yenilik sunuyor olacağız”

TeamSec’in Kurucu CEO’su Esad Erkam Köroğlu, konu hakkında şunları söyledi: “Biz, dijital varlık ve seküritizasyonun kesişiminde mevcut olan boşluğu dolduran çığır açıcı bir çözümü nihayetlendirerek finans dünyası için devrim niteliğinde bir yenilik sunuyor olacağız. Dubai Uluslararası Finans Merkezi’nden (DIFC) aldığımız bu inovasyon lisansı, sadece bir onay belgesi değil, aynı zamanda global finans sahnesinde oyunun kurallarını değiştirecek bir adım niteliği taşıyor. Geliştirdiğimiz yeni çözümle ilgili patent sürecimiz devam ederken, dünya çapında ilk kez sunacağımız bu çözümle, finans dünyasına daha fazla şeffaflık, güven ve erişilebilirlik katmayı hedefliyoruz. Bu sadece bir başarı hikayesi olmanın ötesinde; aynı zamanda finansal teknolojinin geleceğine yön verecek bir yolculuktur.”

Son beş ayda Türkiye’de 155 milyon dolar değerinde menkul kıymetleştirme gerçekleştiren TeamSec, BAE ve Ortadoğu’da gerçekleştireceği işlem hacmi ile uluslararası arenada da dikkat çekmeye hazırlanıyor. Alınan İnovasyon Lisansı, TeamSec’in finansal teknoloji alanında uluslararası arenada öne çıkmasını sağlayacak ve şirketin küresel ölçekte daha fazla tanınmasına ve büyümesine olanak tanıyacak. DIFC tarafından verilen bu prestijli lisans, TeamSec’in sektördeki yenilikçi ve öncü rolünü pekiştiriyor.

Online eğitim fırsat eşitliği sağlıyor Son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler ve pandemi süreci eğitim dünyasında büyük bir dönüşümü beraberinde getirdi. Bu dönüşümle birlikte online eğitim giderek daha fazla önem kazanmaya başladı. Online eğitimin en büyük faydalarından biriyse eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması oldu. Teknoloji tabanlı eğitim alanında farklı iş modellerini aynı çatı altında toplayan ve bilgiye uçtan uca erişim sağlayan EdTech ekosistemi tonguçWORKS’ün İcra Kurulu Üyesi Tijen Armağan, 2014 yılından beri eğitimin erişilebilirliği, sürdürülebilirliği ve geleceğe uyumlu bir şekilde ilerlemesi amacıyla çalıştıklarını dile getiriyor. Son yıllarda önemi daha çok artan online eğitim, coğrafi sınırları ortadan kaldırarak özellikle kırsal kesimlerde yaşayan ve kaliteli eğitim imkânı kısıtlı olan öğrenciler için büyük bir avantaj sunuyor. Online eğitimle; televizyon, bilgisayar ve tablet gibi teknolojik araçlara dahi gerek kalmadan yalnızca tek bir telefonla öğrencilere ulaşabilmek mümkün hâle geliyor. Teknoloji tabanlı eğitim alanında bilgiye uçtan uca erişim sağlayan EdTech ekosistemi tonguçWORKS’ün İcra Kurulu Üyesi Tijen Armağan, tonguçAKADEMİ’nin çevrim içi eğitim hizmetleriyle, Türkiye’den ve dünyadan daha çok öğrencinin eğitime erişebilmesi açısından kritik bir rol oynadığını belirtiyor.  EdTech, her koşulda eğitimin devam etmesini sağlayacak çözümler sunuyortonguçAKADEMİ’nin, eğitimin her çocuk için erişilebilirliğini ve sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla kurulan online eğitim temelli bir sosyal girişim olduğunu dile getiren Tijen Armağan, online eğitimin önemini şöyle dile getiriyor: “EdTech sektörü hızla büyüyor ve 2030 yılında 348 milyar dolar değere ulaşması bekleniyor. Özellikle K-12 seviyesinde eğitime değer ve sürdürülebilirlik kazandırmak için geleceğin en önemli unsurlarından biri olarak konumlandırılan EdTech; eğitimin etkileşimli bir şekilde devam etmesini sağlayacak çözümleri de sunuyor. EdTech sayesinde öğretmenler öğrencilerine daha fazla destek sağlarken aynı zamanda öğrencilerle etkileşimlerini artırabiliyor. tonguçWORKS olarak çevrim içi eğitim hizmetlerimizin yanında tüm kaynak kitaplarımızı da mobil eğitim uygulamamız TATS ile birleştirerek fijital (fiziksel ve dijital) hale getiriyor ve öğrencilerimize sunuyoruz” diyor. “Türkiye’yi de küresel EdTech pazarında etkili bir ülke haline getireceğiz”Yeni bir öğrenme türü olan asenkron öğrenmeyle, öğrencilerin istedikleri zaman istedikleri yerden kendi programlarına ve hızlarına göre öğrenme süreçlerini ilerletebileceklerini belirten Tijen Armağan, “Bunun yanı sıra canlı ve video ders anlatımları, veri analizi, kişiselleştirme, oyunlaştırma, yapay zekâ teknolojileri, çevrim içi modda pratik sınavlar, dijital kitap, fijital kitap, AR (artırılmış gerçeklik) ve VR (sanal gerçeklik) teknoloji tabanlı uygulamalarla öğrencilerin düşük maliyetli ve uzman seviyesinde kurs eğitimi alabilecekleri çözümler, eğitim sektörünün yeni trendleri arasında yer alacak. Bir yandan eğlenirken bir yandan öğrenilebilen ve sosyalleşilebilen bir eğitim anlayışı yaygınlaşacak. Dünyadaki bu gelişmeler çerçevesinde, bu alanda Türkiye’nin en önde gelen markası tonguçWORKS olarak Türkiye’yi de küresel EdTech pazarında etkili bir ülke haline getirmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Uşak, Türkiye tekstil    geri   dönüşümünün   yüzde 72’sini tek   başına yapıyor

Avrupa, 2024 yılı sonuna kadar tekstil atıklarının zorunlu olarak ayrıştırılması sorunuyla karşı karşıya kalacak. Bu yüzden AB’nin birçok bölgesinde Re-HUB geri dönüşüm merkezleri kuruluyor.

Bu yapılanma içerisinde yer almaya aday olan Uşak’ta günlük 2 bin 716 ton, yıllık 978 bin ton hammadde geri dönüştürülerek binlerce yıl çevre kirliliği yaratacak atık ve artıklar tekrar ekonomiye kazandırılıyor.

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği organizasyonu Uşak Ticaret ve Sanayi Odası ve Uşak Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü’nün ev sahipliği ve Türkiye Tekstil ve Hazırgiyim Birlikleri Ortak Sürdürülebilirlik Komitesi temsilcilerinin katılımlarıyla geri dönüşüm konusunda başarılı bir kümelenme örneği olan ve döngüsel ekonomiye yaptığı yatırımlarla öne çıkan Uşak’ta Tekstil Geri Dönüşümünde Global Eğilimler ve Uşak Sanayisinin Konumu değerlendirildi ve firmalara saha ziyaretleri gerçekleştirildi.

Uşak Valisi Dr. Turan Ergün, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı ve Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Yardımcısı ve Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) Koordinatör Başkanı ve Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (GATHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Kileci, Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Selim Kandemir, Uşak Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Halil Ağaoğlu açılış konuşmalarını gerçekleştirirken, Doç. Eren ÖNER, Uşak Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Bölümü, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sanayi Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Ziynet Berna Orhan, Ticaret Bakanlığı, İhracat Genel Müdürlüğü, Tekstil ve Konfeksiyon Ürünleri Dairesi Başkanlığı, Şube Müdürü Zeynep Domaniç de bilgilendirme sunumları yaptı.

20 yılda ihracatımızı 10 kat artırdık

Uşak Valisi Dr. Turan Ergün, Uşak’ın 20 yılda ihracatını 10 kat artırdığını, AB Yeşil Mutabakatı’nda avantajlı olduğunu söyleyerek, “Uşak’ın 2002 yılında ihracatı 47,2 milyon dolar ithalatı 47,5 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. 2022’de ise Uşak’ın ihracatı 440 milyon dolar ithalatı 272 milyon dolar olmuştur. 20 yılda ihracatımızı 10 kat artırmışız. Uşak doğrudan ülke ekonomisine döviz sağlayan net ihracatçı ilimizdir. Uşak sanayileşmeye öncülük eden önemli kentlerden biridir. Uşak’taki üç Organize Sanayi Bölgesi (OSB) 25 bine yakın istihdam sağlıyor. Yeni bir tane daha OSB’de sona geldik. Aynı zamanda İhtisas Tarım OSB çalışmamız da var. Uşak ilimiz tekstil, deri, plastik, alüminyum, kauçuğun geri kazanımında öne çıkıyor. AB’nin geliştirmiş olduğu standartlar ilimize yeni pazarlar açısından önemli bir avantaj sağlarken diğer yandan da ortak çalışmayla belgelendirme sürecini uluslararası standartlara göre sağlamamızda geri dönüşüm sektörümüz için önemli hususlardan biri.” dedi.

Uluslararası standartlara göre A’dan Z’ye uyarak belgelendirmek, kayıt altına almak zorundayız

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Yardımcısı ve Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri (GAİB) Koordinatör Başkanı ve Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (GATHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Kileci, “Uşak’ın elinde çok büyük bir avantaj var, geri dönüşümde Türkiye’de çok önemli bir yere sahip. Ancak bütün süreci uluslararası standartlara göre A’dan Z’ye uyarak belgelendirmek, sertifikasyonlandırmak, kayıt altına almak zorundayız. Uşak’ın tek dezavantajı lokasyonu. Yakın zamanda bu da çözülecektir.” dedi.

Tekstil atıklarının yanı sıra Türkiye’de pet atıklarının da yüzde 35’i Uşak’ta işleniyor

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Jak Eskinazi, “Birliğimiz üyelerinin yoğun olduğu Uşak ilindeki tekstil geri dönüşüm sektörü, döngüsel ekonomi bakımından yüksek bir potansiyele sahip. Firma ziyaretlerimiz esnasında sektörün geldiği noktayı gördük. Uşak rejenere iplik ve kumaş üretimi yapan birçok üreticiye sahip ve yüzde 72 oranındaki katkısıyla Türkiye’nin tekstilde geri dönüşüm merkezidir.  Tekstil atıklarının yanı sıra Türkiye’de pet atıklarının da yüzde 35’i Uşak’ta işleniyor. Avrupa Birliği’nin dünya gündemine taşıdığı Yeşil Mutabakat’taki hedeflere ulaşmak için yoğun çaba göstermemiz gerekiyor.  Önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğinin yakıcı etkilerini azaltmak, karbon salınımını düşürmek için döngüsel ekonomiye yoğunlaşmamız gerekiyor. Döngüsel tekstil prensiplerini sürdürülebilir, yeniden kullanılabilir, geri dönüşümlü malzemeler geliştirmeye yönelik inovatif çözümler, çevre ve insani değerlere duyarlı tedarik zincirleri, etik üretim, onarım, bakım, ikinci el kullanım gibi yaşam süresi uzun ürünler, kullanılmayan ürünleri yeniden sürece dahil eden üretim modelleri odak noktamız olmalı. Uşak, bu noktada örnek bir kent. Bizlerde, Türkiye genelinden gelen katılımcılarımızla burada yapılan işleri ve Uşak’ın geri dönüşüm konusunda geldiği noktayı yerinde görmek amacıyla heyet programımızı gerçekleştirmeye karar verdik.” dedi.

Tekstil, deri, plastik, kauçuk ve alüminyum sektörlerinde geri dönüşüm

Uşak Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Halil Ağaoğlu, “Uşak’ta, tekstil, deri, plastik, kauçuk ve alüminyum sektörlerinde geri dönüşüm yapılmaktadır. İlimizde yıllık 708 bin ton tekstil atığı iplik, battaniye, çorap, kumaş ve keçe gibi birçok tekstil ürününe dönüşmektedir. Uşak, Türkiye tekstil   geri    dönüşümünün   yüzde 72’sini tek başına yapmaktadır. Bu kapsamda bölgemiz yeşil OSB olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Bölgemizde aylık 52 milyon Kilowatt saat enerji tüketimi gerçekleşmektedir. Uşak OSB’de Kurulu Güneş Enerjisi Üretimimiz 80 Megavata ulaşmıştır. Kurulumu devam eden santrallerimiz bittiğinde bölgemiz GES kapasitesi 125 Megavat olacaktır. Ülke ekonomisine ciddi katkı sağlayan bölgemizde imalatlar sonucunda oluşan tekstil teleflerini yok etmek ve Atıksu Arıtma Tesisinden çıkan çamurları enerjiye dönüştürmek amacıyla 4 bin 500   metre    kare   alan   üzerine    katı atık yakma tesisini   kurduk.  Çevre mevzuatına uygun yakılarak yok edilen atıklardan elde edilen buhar enerjiye dönüşüyor.  Tesisimizde yıllık 7 milyon Kilowatt saat enerji elde edilmektedir.  Yakma tesisimiz sayesinde, hiçbir maddi değeri olmayan tekstil    atıkları   ve   Arıtma    çamuru   enerjiye   dönüşü-yor. Uşak Organize Sanayi bölgemiz her geçen gün gelişmeye, ilerlemeye devam ediyor.  3. Genişleme alanı ile birlikte 499 sanayi parseline, 12,5 milyon metrekare büyüklüğe ulaşan bölgemizde 323 firmamız faaliyet göstermektedir.” dedi.

Türk Tekstil Geri Dönüşümü Sektörel Strateji Planı oluşturulmalı

Uşak Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Selim Kandemir, “50 yıllık doğal kümelenme ile oluşan geri dönüşüm sektörü ekosistemimiz; 200’den fazla firmayı, modern sanayi parklarını, tekstil makinelerine yönelik oluşmuş yan sanayiyi, kalifiye elemanları, sektöre uygun arıtma tesislerini kapsamaktadır.  Bu büyüklükteki bir tekstil geri dönüşüm ekosistemi dünyanın başka bir yerinde bulunmuyor.  Bizler bu sektörün öncülüğünü yapmaktan gurur duymakla birlikte eksikliklerimizin de fakındayız. Öncelikle stratejik bir eylem planımız yok. Bunun hazırlanması için sizlerle birlikte ortak çalışmalar yürütmek istiyoruz. Ortak çalışma grupları oluşturulmasıyla bilgilerimizi birleştireceğimizi ve iyi bir sinerji ile “Türk Tekstil Geri Dönüşümü Sektörel Strateji Planı”nı ortaya çıkaracağımıza inanıyorum. Güç birliği ile bu planın bakanlıklar düzeyinde önemli bir ses getireceğini ve sektörün dünya liderliğini devam ettirebileceğini düşünüyorum. Sektöre ilgi büyük olunca doğal olarak sektöre girmek isteyen birçok oyuncu ortaya çıktı. Yurtdışındaki bu oyunculara Pazar paylarımızı kaptırmamak için geri dönüşümün sektörünün sorunlarına eğilmemiz ve çözüm yolunda adımlar atmamız gerekiyor. Bununla ilgili ortak çalışma alanlarımızın biri de yeni konsorsiyumlarla Uşak geri dönüşüm ekosisteminin gelişmesini sağlamak.” dedi.

AB’de açılmakta olan Re-HUB merkezleri benzeri bir yapının ilimizde kurulmasını amaçlıyoruz

Kandemir, Uşak’ta bu sektörde faaliyet gösteren yaklaşık 200 firma olduğunu ama bunların birçoğunun Ar-ge ve Ur-ge’ye yönelik çalışma yapabilecek maddi olanaklara sahip olmadığına değindi.

“Gerek kurumsal gerekse firmalarınızla birlikte oluşturulacak işbirlikleri mevcut ekosistemin gelişmesini sağlarken, hem sizlerin hem de Uşak’ın kazanmasını sağlayacaktır. AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı 3. Dönemi kapsamında Bakanlığımıza başvurusunu yapmış olduğumuz Proje. Projemizle AB’de açılmakta olan Re-HUB merkezleri benzeri bir yapının ilimizde kurulmasını ve Tekstil geri dönüşüm sektöründeki firmalarımızın hem kurumsal hem de üretim kalitelerinin artırılmasını amaçlamaktayız. Re-HUB Merkezleri kullanılmış ve kullanılmamış tekstil atıklarını toplandığı merkezlerdir. Toplanılan tekstil artıkları, tekrar kullanım, parçalayarak kullanım ve son aşama olarak geri dönüştürülmektedir. Proje kapsamında kuracağımız merkezde; tüm Türkiye’den toplanılan tekstil konfeksiyon atıkları, doğru ayrıştırılma ve yerinde işaretlemelerle optimum seviyede kullanılacaktır. Sektördeki hammadde verimliliğini sağlayacak olan merkezimiz, aynı zamanda sektörün dijitalleşmesi yolunda da önemli bir görevi de yerine getirmiş olacaktır. Projede kurulacak bu merkez; çeşitli dijital araçlar ve doğru stok yönetimiyle bu firmaların kapalı devre dönüşümlerini sağlayarak hem ekonomiye hem de çevreye önemli katkılarda bulunacaktır.”

Selim Kandemir, “Projemizin ikincil amacı ise; mevcut sektörde üretilen ürünlerin katma değerini artırıcı ARGE ve URGE çalışmalarını yapacak bir yapının kurulmasıdır. Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Programı kapsamında Tekstil, Deri ve Seramik sektörlerinde uzman üniversite olan Uşak Üniversitesi ile yapılacak ARGE ve URGE çalışmalarıyla; Yapılan Geri Dönüşüm, Üretilen Rejenere İplik ve Keçe Ürünlerinin Teknolojisini Otomotiv, Savunma Sanayi gibi katma değeri yüksek sektörlerde kullanılmasını sağlamayı amaçlamaktayız. Bu önemli projemiz aynı zamanda bizler için ortak iş yapma kültürünü de geliştirecektir. Sistem İnditeks, Eko-teks, GRS gibi kalite standardı olan işletmelerin merkezden hammadde almasını sağlarken sisteme dahil olmak isteyen firmalarında kalite standartlarına ulaşmak için kendilerini geliştirmesini de sağlayacaktır. Projemizin gerek bakanlık gerekse AB bazında kabul görmesi için sizlerin de desteklerinizi bekliyoruz. Sizlerle projemizin daha güçlü olacağına dair hiçbir şüphemiz yok. Bu projemizin yanında yine Uşak OSB ile birlikte başka bir projemizi de hazırlıyoruz. Proje çıkış noktamız kullanıcı öncesi tekstil geri dönüşümünde ilimizde bulunan rekabet avantajını kullanıcı sonrası tekstil atıkları alanında da oluşturmak.” dedi.

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %42,25, aylık %2,81 arttı
Yİ-ÜFE (2003=100) 2023 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre %2,81, bir önceki yılın Aralık ayına göre %42,59, bir önceki yılın aynı ayına göre %42,25 ve on iki aylık ortalamalara göre %53,15 artış gösterdi.
Sanayinin dört ana sektöründen imalat endeksi yıllık %54,11 arttı
Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %65,49 artış, imalatta %54,11 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %30,00 azalış ve su temininde %70,23 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında %46,45 artış, dayanıklı tüketim malında %61,16 artış, dayanıksız tüketim malında %68,11 artış, enerjide %5,91 azalış ve sermaye malında %65,21 artış olarak gerçekleşti.
Sanayinin dört ana sektöründen imalat endeksi aylık %2,26 arttı
Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %2,68, imalatta %2,26, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %10,99 ve su temininde %1,91 artış olarak gerçekleşti.
Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara malında %2,50, dayanıklı tüketim malında %2,49, dayanıksız tüketim malında %3,07, enerjide %3,46 ve sermaye malında %2,85 artış olarak gerçekleşti.
Yıllık Yİ-ÜFE’ye göre 5 alt sektör daha düşük, 24 alt sektör daha yüksek değişim gösterdi
Yıllık azalış gösteren tek alt sektör %30,00 ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme oldu. Buna karşılık temel eczacılık ürünleri ve müstahzarları %93,70, diğer madencilik ve taş ocakçılığı ürünleri %84,05, içecekler %74,00 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.
Aylık Yİ-ÜFE’ye göre 16 alt sektör daha düşük, 13 alt sektör daha yüksek değişim gösterdi
Aylık en yüksek azalış; %3,52 ile kok ve rafine petrol ürünleri, %0,75 ile ham petrol ve doğal gaz alt sektörlerinde gerçekleşti. Buna karşılık elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme %10,99, metal cevherleri %6,15, tütün ürünleri %6,04 ile endekslerin en fazla arttığı alt sektörler oldu.

Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık %61,98, aylık %3,28 arttı
TÜFE’deki (2003=100) değişim 2023 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre %3,28, bir önceki yılın Aralık ayına göre %60,09, bir önceki yılın aynı ayına göre %61,98 ve on iki aylık ortalamalara göre %53,40 olarak gerçekleşti.
Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup %37,54 ile konut oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %92,86 ile lokanta ve oteller oldu.
TÜFE ana harcama gruplarına göre yıllık değişim oranları (%), Kasım 2023
Ana harcama grupları itibarıyla 2023 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup %-0,31 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, 2023 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise %11,17 ile konut oldu (ana harcama gruplarına göre endeksler, ağırlıklar ve değişim oranları Ek Tablo-1’dedir).
Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2023 yılı Kasım ayı itibarıyla, 23 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 7 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 113 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.
Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) yıllık %67,27, aylık %2,53 oldu
İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2023 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre %2,53, bir önceki yılın Aralık ayına göre %64,09, bir önceki yılın aynı ayına göre %67,27 ve on iki aylık ortalamalara göre %57,56 olarak gerçekleşti.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, spor, eğitim, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması, 2023 Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2023 yılında 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi …