Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (04.11.2023)

BYD ATTO 3 Üstün Teknolojisi ve Rakipsiz Fiyatıyla Türkiye’de
Dünyanın lider elektrikli araç üreticisi BYD (Build Your Dreams), Eylül ayında gerçekleştirdiği marka lansmanın ardından Türkiye’deki ilk modeli olan BYD ATTO 3’ü yollara çıkardı. BYD’nin global pazar için ürettiği tam elektrikli C SUV segmentindeki BYD ATTO 3, en üst donanıma sahip versiyonu olan Design paketiyle 1.590.000 TL’lik fiyatla satışa sunuldu. Model kendine has üstün teknolojisine ek olarak üst düzey malzeme kalitesiyle de dikkat çekiyor.
“Bir Ayda 22 Binin Üzerinde Talep”
BYD Türkiye Genel Müdürü İsmail Ergun, tam elektrikli BYD ATTO 3’ün lansmanında yaptığı konuşmada, Türkiye elektrikli araç pazarına eşsiz bir model sunduklarını belirterek, “İlk duyurumuzu yaptıktan sonra, iletişim kanallarımız üzerinden yoğun bir ilgi ve taleple karşılaştık. Şimdiden BYD modellerine sahip olmak isteyenlerin sayısı 22 bini aşmış durumda. Bu talebin yaklaşık yarısını BYD ATTO 3 modeli oluşturdu. Markamıza olan yoğun talep bizi şimdiden heyecanlandırdı. Bireysel kullanıcıların yanında karbon ayak izini azaltmaya önem veren kurumsal firmalar da, filoları için otomobillerimize çok yoğun bir talepte bulundular. Yıl sonuna kadar bu taleplerin yalnızca bir kısmına yanıt verebileceğiz, ancak önümüzdeki yıl ise bu talepleri karşılama hedefindeyiz” dedi.
Ergun, başlangıçta İstanbul da iki, Ankara ve İzmir’de birer adet olmak üzere toplam 4 bayi ile satışa başladıklarını belirterek, “2024 yılında ise bayi sayısının 20’nin üzerine çıkartmayı planlıyoruz. Ayrıca ilk etapta hayata geçmiş bayilerimizin yanında tüm Türkiye’deki müşterilerimiz, BYD Dijital Bayi yoluyla bayilerimizle canlı olarak iletişim kurabilecekler. Satın almaya karar verdiklerinde online olarak rezervasyon yaptırıp, kendilerine en yakın bayilerimizden otomobillerini teslim alabilecekler. Ayrıca bayilerimizde tüm müşterilerimizi merak ettikleri konularda bilgilendirmek üzere elektrikli otomobil danışmanlarımız görev yapacak. Bu, BYD modellerinin yanı sıra tüketicileri elektrikli otomobiller hakkında bilgilendirmeye yönelik bir hizmet olacak.
Danışmanlarımız, markadan bağımsız olarak bu teknolojiyi merak edenler ve bilgi almak isteyen tüm kullanıcıları aydınlatacaklar” dedi.
“Hedef elektrikli otomobil pazarında yüzde 10 payı aşmak”
BYD ATTO 3 ile birlikte 2023 yılında satış hedeflerinin 1.500 olacağını da kaydeden Ergun “2024 yılının ilk çeyreğinde BYD HAN ve BYD SEAL modelleri Türkiye’de olacak. Elektrikli araç satışlarının her geçen gün artacağı önümüzdeki orta vadede, pazar ve piyasa koşullarına bağlı olarak yüzde 10 ve üzerinde Pazar payına ulaşmayı hedefliyoruz. 2024 yılı için ise 10 bin adetlik satış elde etmeyi hedefliyoruz. Müşterilerimizin kredi çözümleri için de BYD Finans’ı devreye aldık, böylece müşterilerimizin kredi ihtiyaçlarına en kısa ve güvenli yoldan yanıt vermek istiyoruz” şeklinde konuştu.
Tam elektrikli C SUV BYD ATTO 3’ü Sportif Aile SUV’u olarak konumlandırdıklarını da sözlerine ekleyen BYD Türkiye Genel Müdürü İsmail Ergun konuşmasına şöyle devam etti;
“Blade Batarya, e-Platform 3.0, 8’i 1 arada elektrikli güç aktarma ünitesi gibi üstün teknolojisiyle fark yaratan BYD ATTO 3 ferah kullanışlı ve çevik bir model. Blade Batarya teknolojisi, elektrikli araçlarda kullanıcılara güvenlik ve uzun ömürlü pil kullanımı konusunda büyük avantajlar sağlıyor. Bunun yanında BYD ATTO 3, şık tasarımıyla birlikte, yüksek kaliteyi, üst düzey verimliliği ve performansı bir arada sunuyor. Blade Batarya’nın, 1 milyon kilometreden daha fazla kullanıma karşılık gelen 3 bin kez şarj edildiğinde dahi performansının yüzde 80’inden fazlasını koruyor olması da önemli bir avantaj olarak karşımıza çıkıyor. Euro NCAP ve Green NCAP testinden 5 yıldız alan modelimiz, aynı zamanda üstün elektrikli araç teknolojisiyle Avrupa’da farklı ülkelerde ‘Yılın Elektrikli Otomobili’ seçildi. Göz alıcı tasarımı, geniş iç hacmi, elektrikli dönebilir 15.6 inç multimedya ekranı, NFC kart özelliği, elektrikli bagaj kapağı ve panoramik cam tavanı gibi üst seviye birçok donanım, onu daha da benzersiz kılıyor. BYD ATTO 3’ün segmentine farklı bir bakış açısı getireceğini söyleyebiliriz.”
BYD ATTO 3 yenilikçi ve sportif tasarımıyla Türkiye’de
BYD’nin tam elektrikli C SUV modeli, ilk bakışta farklı olduğunu gösteren bir tasarımla dikkat çekiyor. Global pazar için tasarlanan BYD ATTO 3, ünlü Alman otomobil tasarımcısı Wolfgang Egger’in imzasını taşıyor. Ön ve arkada karakteristik bir tasarıma sahip olan BYD ATTO 3, markanın “Ejderha Yüzü” olarak adlandırdığı tasarım dilini kullanıyor. Kendine özgü akıcı çizgileriyle bir ejderhanın yüzüne atıfta bulunan BYD ATTO 3, her açıdan farklı olmayı başarıyor.
Arka tasarımda ise otomobilin genişliği boyunca uzanan stop lambaları, daha fazla şıklık ve görünürlük katıyor.
Eğlenceli, kullanıcı dostu ve ileri teknolojiye sahip kabin
BYD ATTO 3, dış tasarımı kadar iç tasarımıyla da farklı olduğunu ilk bakışta hissettiriyor. Teknolojik ve şık detaylara sahip geniş iç hacmi ile dikkat çeken BYD ATTO 3’ün kabini spor ve müzik temalarından ilham alınarak tasarlandı. Kabini çevreleyen, ön ve arka kapıya uzanan beyaz hatlar, otomobilin iç tasarımına daha kaslı bir görünüm katıyor. Havalandırma ızgaraları, ağırlık plakalarına benzetilirken farklı kapı açma kolları da spor aletlerine gönderme yapıyor. Orta konsolda ise koşu bandından esinlenilen bir tasarım öne çıkıyor ve vites kolu ise kettlebell şekline sahip. Ön ve arka kapı içlerinde yer alan kırmızı detaylar, gitar telleriyle özdeşleşiyor. Tam elektrikli BYD ATTO 3 yüksek malzeme kalitesi, elektrikli dönebilir 15.6 inç multimedya ekranı ve şık direksiyonuyla dinamik bir sürüş deneyimi sunuyor. Buna ek olarak BYD ATTO 3’te yer alan spor vegan deri ön koltuklar şıklık ve rahatlık sunuyor.
Direksiyon önünde yer alan ve direksiyon kolonuna entegre 5 inç’lik dijital gösterge paneli yer alıyor. Sürüş deneyiminin merkezinde yer alan elektrikli dönebilir 15.6 inç multimedya ekranı, isteğe göre dikey ya da yatay olarak kullanılabiliyor. Yüksek çözünürlüklü dokunmatik multimedya ekranı, Android Auto ve Apple CarPlay dahil olmak üzere bağlantı özellikleriyle birlikte sezgisel ve kolay bir kullanım sağlıyor. Araç özelliklerinin dokunmatik ekran ve fiziksel düğmelerin kombinasyonuyla birlikte yönetilebilmesi, her yol şartında pratik ve güvenli bir kullanım sağlıyor.
Yüksek performanslı ve verimli güç ünitesi
Sportif tasarımıyla dikkat çeken BYD ATTO 3, performansıyla ve yüksek verimliliğiyle kullanıcılarını etkiliyor. Sadece 0.29 Cd rüzgar direnci katsayısıyla aerodinamik bir model olarak öne çıkan BYD ATTO 3, bu tasarımı yenilikçi güç ünitesi ve öncü Blade Batarya teknolojisiyle birleştiriyor. 60.4 kWh bataryayı 150 kW (204 PS) güç ve 310 Nm tork sunan elektrikli motorla kombine eden BYD ATTO 3, 0-100 km/s hızlanmasını 7.3 saniye ile gerçekleştirerek segmentindeki en hızlı tek motorlu elektrikli SUV olarak öne çıkıyor. WLTP ölçümlerine göre ortalama 420 km menzil sunan BYD ATTO 3 modeli, DC şarj ile yüzde 30’dan yüzde 80’e yalnızca 29 dakikada şarj edilebiliyor. Eco, Normal ve Sport olmak üzere üç farklı sürüş moduyla kullanabilen BYD ATTO 3, kullanıcıların her yol koşulunda ve ortam konforlu bir sürüş elde etmesini sağlıyor.

4 / 6
Eşarj ile iş birliği
BYD ATTO 3 modeliyle birlikte ilk 1500 müşterisine benzersiz bir ayrıcalık da sunacak. Yapılan iş birliği ile BYD sahipleri 31 Ocak 2024 tarihine kadar Eşarj istasyonlarında yüzde 20 indirimden faydalanacaklar. Bu tarihten sonra da BYD müşterileri özel indirim fırsatlarından yararlanmaya devam edecekler. Ayrıca tüm BYD bayilerinde Eşarj’ın AC ve DC şarj istasyonları tesis edilecek.
Green NCAP’ten 5 yıldız
BYD ATTO 3 sahip olduğu teknolojiler ve özellikler sayesinde araçların verimliliğini değerlendiren Green NCAP tarafından 5 yıldızla ödüllendirildi. Temiz hava, enerji ve sera gazı değerlendirmelerinden yüksek değerler elde ederek verimliliğini kanıtladı.
BYD ATTO 3 kullanıcıları aynı zamanda araç enerji paylaşım teknolojisi VtoL sayesinde aracın elektrik gücünü, maksimum 3.3 kW olacak şekilde elektronik ve elektrikli aletleri çalıştırmak için kullanabiliyorlar. Bu sayede elektrikli scooter’lardan kahve makinelerinde kadar birçok aleti çalıştırabilen BYD ATTO 3, outdoor aktivitelere ve kamp yaşamına da kusursuz uyum sağlıyor. BYD ATTO 3’te sunulan standart şarj kablosuyla kullanıcılar elektrikli aletlere sorunsuz bir şekilde güç verebiliyor.
BYD ATTO 3, 4,445 mm uzunluğa, 2,050 mm genişliğe, 1,615 mm yüksekliğe ve 2,720 mm aks aralığına sahip BYD ATTO 3, bu sayede 5 kişi için de önde ve arkada geniş bir yaşam alanı sunuyor. BYD ATTO 3’ün 440 litrelik bagaj hacmi koltuklar katlandığında 1,338 litreye çıkıyor.
BYD ATTO 3 donanımları standartları aşıyor
BYD ATTO 3, Türkiye’de en üst donanıma sahip versiyonu olan Design paketiyle sunuluyor. Zengin standart donanımlarıyla dikkat çeken BYD ATTO 3, elektrikli açılabilir panoramik sunroof, elektrikli bagaj kapağı, 18 inç alaşım jantlar, sürdürülebilir vegan deri direksiyon ve koltuklar, elektrikli ayarlanabilir sürücü ve ön yolcu koltuğu, ısıtmalı ön koltuklar, müzik ritmine duyarlı çok renkli ambiyans aydınlatması, 15.6 inç elektrikli dönebilir multimedya ekranı, 8 hoparlörlü ses sistemi, sesli komut sistemi ve akıllı telefon kablosuz şarj özelliklerini standart olarak sunuyor.
Hayatı kolaylaştıran teknolojileriyle öne çıkan BYD ATTO 3 modelinde, geleneksel anahtarın yerini alan NFC Kart da, standart olarak sunuluyor. Kart sayesinde aracın sol dikiz aynasında yer alan NFC alanıyla aracı açmak ve kapatmak çok kolaylaşıyor.

5 / 6
Araçta yer alan Panoramik Görüş Kamerası, 360 derece olarak otomobilin etrafını gösteriyor ve dar alanlarda güvenli ve kolay manevra yapılmasını sağlıyor. Aracın altının da park anında kamera ile görülmesi, park etmeyi ve sürüşü kolaylaştırıyor.
Çığır açan BYD elektrikli teknolojileri: Blade Batarya ve e-Platform 3.0
Güvenlik, verimlilik ve yüksek performans için geliştirilen BYD ATTO 3, bunu en üst seviyeye çıkarmak adına BYD’nin yeni nesil e-Platform 3.0 teknolojisiyle geliştirilen ilk SUV modeli oldu. e-Platform 3.0, daha geniş bir kabin alanı elde edilmesini sağlarken tüm elektrikli kontrol ünitelerini ve yönetim sistemlerini birbirine bağlayan dünyanın ilk seri üretim yüksek entegrasyonlu 8’i 1 arada elektrikli güç aktarma ünitesi kusursuz bir sistem verimliliği sağlıyor. e-Platform 3.0’ın kalbinde yer alan diğer temel özellik ise, BYD’nin kobalt ve nikel içermeyen Blade Bataryası ve standart olarak araçta yer alan ısı pompası oldu.
Blade Batarya teknolojisi, BYD’nin batarya endüstrisindeki 30 yıla yakın süredir sahip olduğu deneyimi temsil ediyor. İnovasyon, bilgi birikimi ve uzmanlığın bir sonucu olarak ortaya çıkan Blade Batarya teknolojisi, her koşulda yüksek performans göstermesine ek olarak, kapsamlı güvenlik testlerinden başarıyla geçmesi, uzun menzil sunması ve dayanıklılığıyla öne çıkıyor. BYD’nin bataryaları, sahip olduğu yenilikçi özelliklerle birlikte 5000 defa şarj-deşarj olmasının ardından dahi yüksek verimliliğini ve performansını devam ettiriyor. Ayrıca Blade Batarya teknolojisine sahip BYD ATTO 3’ün yüzde 100 kapasiteye kadar şarj edilmesi, farklı yapısı sayesinde geleneksel lityum iyon bataryalardaki gibi bataryanın ömrüne etki etmiyor. BYD ATTO 3 ısı pompası ise, tüm mevsimlerde bataryadan yüksek menzil elde edilmesine yardımcı oluyor.
Yüksek seviyede standart donanım ile ultra güvenli bir model
BYD ATTO 3, markanın daha güvenli sürüş için sürekli gelişime imza atmasıyla kapsamlı bir standart güvenlik ve sürücü destek ekipmanı paketiyle sunuluyor. Euro NCAP Güvenlik Testlerinde en yüksek derece olan 5 yıldıza sahip BYD ATTO 3, birçok güvenlik ekipmanıyla donatıldı. Orta ön hava yastığı dahil olmak üzere 7 adet hava yastığına sahip BYD ATTO 3, Ön Çarpışma Uyarı Sistemi, Otomatik Acil Durum Frenleme Sistemi, Arka Çarpışma Uyarı Sistemi, Şerit Takip Asistanı, Şerit Değiştirme Asistanı, Trafik İşareti Tanıma Özelliği, Akıllı Hız Sınırı Kontrolü gibi birçok sistemi bir arada sunuyor.
BYD hakkında:
Çok uluslu bir teknoloji şirketi olan BYD, daha iyi bir yaşam için teknolojik inovasyonlarıyla öne çıkıyor. 1995 yılında şarj edilebilir batarya üreticisi olarak kurulan BYD, şu anda Çin, ABD, Kanada, Japonya, Brezilya, Macaristan ve Hindistan’da 30’dan fazla endüstriyel parkıyla otomobil, raylı ulaşım, yeni enerji ve elektroniği kapsayan çok çeşitli bir iş alanına sahiptir. BYD,

6 / 6
enerji üretimi ve depolamadan uygulamalarına kadar, fosil yakıtlara olan küresel bağımlılığı azaltan sıfır emisyonlu enerji çözümleri sağlamaya kendini adamıştır. Yeni enerji araç ayak izi şu anda 6 kıtayı, 70’ten fazla ülke/bölgeyi ve 400’den fazla şehri kapsamaktadır. Hong Kong ve Shenzhen Borsalarında işlem gören şirket, daha yeşil bir dünya için yenilikler sunan bir Fortune Global 500 kuruluşu olarak bilinmektedir.
 
BYD Auto hakkında:
2003 yılında kurulan BYD Auto, kendini daha iyi bir yaşam için teknolojik yeniliklerden yararlanmaya adamış çok uluslu bir yüksek teknoloji şirketi olan BYD’nin otomotiv iştirakidir. Global ulaşım sektörünün çevreci dönüşümünü hızlandırmayı hedefleyen BYD Auto, tam elektrikli ve plug-in hibrit araçlar geliştirmeye odaklanmıştır. Şirket, bataryalar, elektrik motorları, elektronik kontrol üniteleri ve otomotiv için çipler gibi yeni enerji araçlarının tüm endüstriyel zincirinin temel teknolojilerinde uzmanlaşmıştır. Son yıllarda Blade Batarya, DM-i ve DM-p hibrit teknolojisi, e-Platform 3.0 ve CTB teknolojisi gibi önemli gelişmelere öncülük etmiştir. Şirket, elektrikli araç dönüşümünde fosil yakıtlı araç üretimini durduran dünyanın ilk otomobil üreticisidir ve Çin’de 9 yıl üst üste yeni enerji binek araç satışlarının zirvesinde yer almıştır.
 
BYD Avrupa hakkında:
BYD Avrupa’nın merkezi Hollanda’da yer almaktadır ve BYD Grubu’nun ilk deniz aşırı merkezidir. BYD Avrupa, BYD’nin lider teknolojik yeniliklerle sürdürülebilir ve verimli çözümleri tüm dünyaya yaymasının bir taahhüdü olarak öne çıkmaktadır.
 
 
Nilgün Kozgül | Message İletişim
(: +90 216 318 84 71    *: [email protected]

Ayakkabı ihracatı üç yılda yüzde 21 arttı

 Küresel ayakkabı endüstrisinin profesyonelleri, sektörün uluslararası düzeyde en büyük organizasyonu olan ‘Dünya Ayakkabı Kongresi’ için 7-9 Kasım’da İstanbul’da buluşacak.

Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği’nin (TASD) ev sahipliğinde gerçekleştirilecek Dünya Ayakkabı Kongresi’nde konuşmacı olarak yer alan Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, “Bu seneki temamız ‘Geleceği Şekillendirmek’ olacak. Kongrede yeni trendler, teknolojik gelişmeler ve sürdürülebilirlik başta olmak üzere sektörü ilgilendiren tüm kritik başlıklar ele alınacak. Dijitalleşmede öncü Türk deri ihracatçıları olarak 2023 yılı Ocak-Eylül döneminde 931 milyon dolarlık ayakkabı ihracatına imza attık.  Son üç senede ayakkabı ihracatımızda yüzde 21 artış var. Deri ve deri mamulleri ihracatımızda ayakkabının payı yüzde 62. Ana pazarımız Rusya’ya geçen seneye kıyasla bu sene 9 aylık dönemle yüzde 80 artışla 124 milyon dolarlık ayakkabı ihraç ettik. Almanya’ya 67 milyon dolarlık, Irak’a yüzde 14 artışla 58 milyon dolarlık ayakkabı ihracatı yaptık.” dedi.

Başkan Zandar, “Pandemi döneminde dünyanın ilk dijital fuarı Shoedex2020’yi gerçekleştirdikten sonra dünyada ilk kez Türk deri ihracatçıları olarak Metaverse’de ürünlerimizi sergiledik. Birliğimiz dijitalleşme faaliyetleri kapsamında, Expo Riva Schuh Fuarı milli katılım organizasyonu katılımcısı firmalarımız ürünlerini her sene artırılmış gerçeklik teknolojisiyle EİB metaverse altyapısında sergiliyor. Bu kez de Dünya Ayakkabı Kongresinde firmalarımızın ürünlerini Metaverse ortamında artırılmış gerçeklik teknolojisiyle ziyaretçilere göstereceğiz. EİB Metaverse trend alanında ziyaretçiler ürünlerimizi üç boyutlu 360 derece inceleme şansını yakalayacak.” diye konuştu.

Firmaların ürünlerinin gerçekçi doku ve yansıma ile EİB’e özel geliştirilen bir yazılımla modellenerek üç boyutlu olarak sistemde entegrasyonun sağlanacağını açıklayan Erkan Zandar, “EİB Metaverse trend alanında ziyaretçiler ürünleri 360 derece inceleme ve önceki edisyonlardaki projeden farklı olarak geliştirilen proje ile sisteme entegre bir kiosk ile dijital ortamda seçtikleri ayakkabı ürünlerini bizzat kendi ayağı üzerinde deneme şansına erişecekler. Firma logoları, fiyat aralıkları, ürün kodları, ürünlerin teknik özellikleri ve firma iletişim bilgileri modellenen ortama entegre edilerek ziyaretçilerin katılımcı firmalarımızın dijital stantlarını bulundukları yerden ziyaret etmelerine ve ürünleri incelemelerine olanak sağlayacağız. Üretim ve tasarımda büyük aşama kaydeden sektörümüz yaptığımız çalışmalarla her geçen gün dijitalleşme sürecinde de yeni bir eşik daha atlıyor.” dedi.

YÜKSEK HIZLI TREN KONFORUYLA SEYAHATTE BÜYÜK ARTIŞ

 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yüksek hızlı trenlerin Türkiye nüfusunun yüzde 35’inin yaşadığı 11 ilde doğrudan, 9 ile de bölgesel ve otobüs bağlantısıyla hizmet verdiğini belirterek, “Yüksek hızlı trenlerimizle bu zamana kadar taşınan yolcu sayımız 80 milyona yaklaştı.  Şu ana kadar 79 milyon 581 bin vatandaşımıza hızlı, konforlu, ekonomik ve güvenli seyahat imkanı sunduk.” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, yüksek hızlı tren (YHT) hatlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Uraloğlu, ilk olarak Ankara-Eskişehir yüksek hızlı tren hattının 13 Mart 2009 yılında hizmete girdiğini hatırlatarak, “Türkiye, yüksek hızlı tren teknolojisi kullanan dünyada 8, Avrupa’da ise 6. ülke konumuna yükseldi” dedi.

2011 yılında Ankara-Konya yüksek hızlı tren hattının daha sonra 2014’te Ankara-İstanbul hattını açtıklarını kaydeden Uraloğlu, 2022 yılında Konya-Karaman ve son olarak da 27 Nisan 2023 tarihinde Ankara-Sivas yüksek hızlı tren hattının vatandaşların hizmetine sunulduğunu söyledi.

52 İLİ YHT İLE BİRBİRİNE BAĞLAYACAĞIZ

Açıldığı günden itibaren hızlı, konforlu ve güvenli yolculuğuyla ön plana çıkan yüksek hızlı trenlerin vatandaşlarımızın beğendiğini ve tercih ettiğini ifade eden Uraloğlu, “Yüksek hızlı trenler, mesafeleri kısaltarak vatandaşımızın hayatını kolaylaştırıyor. Yüksek hızlı tren hatlarımızı yaygınlaştırmak için çalışmalarımız hız kesmeden sürdürüyoruz. 2053 Ulaştırma Master Planı çerçevesinde YHT hatlarıyla 52 ilimizi daha birbirine bağlayacağız. Ankara-Afyonkarahisar-İzmir ile Ankara-Bursa YHT Hatlarında yapım çalışmalarımız devam ediyor” dedi.

HIZLI TRENLERE TALEP YÜKSEK

Bakan Uraloğlu, yüksek hızlı trenlere olan ilginin her geçen gün daha da arttığını belirterek, yüksek hızlı trenlerin 11 ile doğrudan, 9 ile de bölgesel ve otobüs bağlantısıyla hizmet verdiğini söyledi.

Uraloğlu, YHT’ nin doğrudan geçtiği illerin nüfusunun yaklaşık 30 milyon olduğu bu rakamın Türkiye nüfusunun yüzde 35′ inin yaşadığı 11 ilden yüksek hızlı tren hattının geçtiğini söyledi.

2009 yılından itibaren hizmete giren yüksek hızlı tren hatlarında bu zamana kadar hizmet verilen yolcu sayıları şöyle:

ANKARA-ESKİŞEHİR-İSTANBUL HATLARI

Ankara-Eskişehir: 20 milyon 263 bin 697

Ankara-İstanbul: 27 milyon 618 bin 969

Eskişehir-İstanbul: 355 bin 849

Ankara-Eskişehir-İstanbul Toplam: 48.238.515

ANKARA-KONYA-KARAMAN-İSTANBUL

Ankara-Konya:19 milyon 122 bin 612

Konya-İstanbul: 9 milyon 453 bin 939

Ankara-Karaman: 1 milyon 312 bin 647

Karaman-İstanbul: 881 bin 057

Ankara-Sivas: 572 bin 968

Türkiye yüksek hızlı trenlerin ilk hizmet verdiği güden bugüne kadar toplam yolcu sayısı 79 milyon 581 bin 738 olarak kayıtlara geçmiş durumda.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ABDULKADİR URALOĞLU SARIYER-KİLYOS TÜNELİ PROJESİNİ YERİNDE İNCELEDİ

 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Sarıyer- Kilyos Tüneli’nin hayata geçmesiyle, şehir içi imar yolları by-pass edilecek ve Sarıyer’e ulaşım süresi 5 dakikaya kadar inecek” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İstanbul’da yapımı devam eden en önemli karayolu projelerinden biri olan Sarıyer-Kilyos Tüneli ve Bağlantı Yolu projesini yerinde inceleyerek, projede gelinen son aşamaya dair bilgi aldı. Bakan Uraloğlu önce tünel ile ilgili bilgi vererek, yapım çalışmalarına 2022 yılı Mayıs ayı içerisinde başladıkları kaydetti. Uraloğlu, “Yaklaşık 1,3 kilometrelik bağlantı yolları ve 6 bin 875 metre uzunluğundaki Sarıyer-Kilyos

Karayolu Tüneli ile birlikte projemizin toplam uzunluğu 8,2 kilometredir. Proje bünyesinde ayrıca, Sarıyer Kavşağı ve Kilyos Kavşağı olmak üzere toplam 2 farklı seviyeli kavşak, 1 viyadük, 2 Aç-Kapa yapısı ve 1 menfez de bulunmaktadır. Projemiz; Sarıyer’de Çayırbaşı Tüneli’nin çıkışından sonra başlıyor ve Kuzey Marmara Otoyolu bünyesinde inşa edilmiş olan Uskumruköy Modern Dönel Kavşağı’na bağlanarak son buluyor” diye konuştu.

Uraloğlu, tünel yapımında kullanılan teknik yönteme ilişkin olarak, “Tünelimizin yapımını en kısa sürede tamamlamak için hem NATM metodu ile delme patlatma hem de Tünel Açma Makinası (TBM)  yöntemlerini kullanıyoruz. TBM tasarım ve sipariş işlemlerini tamamladık, imalatı devam ediyor. Şu anda NATM tünel açma metodu ile yapılan kesimde tünel kazı destek çalışmaları da sürüyor” dedi.

2026 YILI İÇERİSİNDE BİTİRME HEDEFİYLE 7 GÜN 24 SAAT ARALIKSIZ SÜRDÜRÜYORUZ

Bakan Uraloğlu, kazı çalışmalarında; sol tüpte bin 493 metre, sağ tüpte ise bin 140 metre ilerleme kaydettiklerini kaydederek, “Sarıyer-Kilyos tünelimizin yapım çalışmalarını; 2026 yılı içerisinde bitirme hedefiyle 7 gün 24 saat aralıksız sürdürüyoruz” diye konuştu.

Uraloğlu, proje tamamlandığında Levent, Maslak ve Sarıyer gibi yoğun nüfusun ve işyerlerinin bulunduğu alanların Kuzey Marmara Otoyolu’na ve İstanbul’un kuzeyindeki, Zekeriyaköy, Uskumruköy, Kilyos, Gümüşdere ve Demirciköy gibi yerleşimlere bağlantısı kolaylıkla sağlanmış olacağını, aynı şekilde İstanbul’un kuzeyindeki yerleşim alanlarında yaşayan nüfusun da kent merkezlerine erişiminin kolaylaşacağına dikkat çekti.

SARIYER’E ULAŞIM SÜRESİ 5 DAKİKAYA KADAR İNECEK

Bakan Uraloğlu, Sarıyer- Kilyos Tüneli’nin hayata geçmesiyle, şehir içi imar yollarının by-pass edilerek, Sarıyer’e ulaşım süresinin 5 dakikaya kadar ineceği bilgisini verdi. Uraloğlu bu konuda şöyle konuştu:

“Mevcut durumda; kuzey Marmara Otoyolu’nun Uskumruköy kavşağından çıkan ve bu civarda yaşayanların Zekeriyaköy, Uskumruköy gibi yerleşim alanlarındaki düşük standartlı şehir içi yollarını kullanarak Sarıyer’e ulaşmaları ortalama 35 dakika sürüyor. Sarıyer- Kilyos Tüneli’nin hayata geçmesiyle, şehir içi imar yolları by-pass edilecek ve Sarıyer’e ulaşım süresi 5 dakikaya kadar inecek.  Bu da önemli ölçüde yakıttan ve zamandan tasarruf sağlayacak.  Ayrıca, Maslak, Levent, Beşiktaş gibi İstanbul’un en canlı iş ve finans merkezleri, Sarıyer-Çayırbaşı Tüneli ve hemen akabindeki Sarıyer-Kilyos Tüneli vasıtasıyla doğrudan kuzey Marmara Otoyolu’na bağlanabilecek. Dünyanın en büyük havalimanlarından olan istanbul Havalimanı’na erişimleri de kolaylaşacak.”

KUZEY MARMARA OTOYOLU İLE ENTEGRASYONU…

Bakan Uraloğlu, Sarıyer-Kilyos Tünelinin hem Kuzey Marmara Otoyolu hem de İstanbul Havalimanı’na kolay ulaşım ve entegrasyon açısından çok önemli bir proje olduğunu belirterek, “İstanbul-Kınalı mevkiinden başlayarak; İstanbul, Kocaeli, Sakarya illerini kuzeyden kat edip, Sakarya’nın Akyazı ilçesi yakınlarında sonlanan Kuzey Marmara Otoyolu’dur. Kuzey Marmara Otoyolu, özellikle olası bir depremde, şehirlerin diğer illerle ulaşımının sürdürülebilir olmasına yönelik bir güzergâh olması olmasından dolayı Marmara Bölgesi’ndeki “Marmara Otoyol Ringi”nin tamamlanması açısından çok önemli bir projedir. Olası büyük depremlerde yol, köprü, tünel ve viyadüklerin hizmet vermesi hayati önem taşımaktadır. Bu noktada, Kuzey Marmara Otoyolu’nu yapım aşamasında kullanılan birçok farklı sismik izolatörlerle 2 bin 475 yıllık deprem döngüsünde 9 büyüklüğündeki bir depreme dahi dayanabilecek şekilde inşa ettik. Olası bir depremde İstanbul, Kocaeli ve Sakarya’ya her türlü ulaşım Kuzey Marmara Otoyolu’ndan yapılabilecektir. Bu açından da bakıldığında Kuzey Marmara Otoyolu’na entegrasyonu en hızlı ve güvenli şekilde sağlayacak Sarıyer-Kilyos Tüneli projemizin İstanbul için ne kadar önemli olduğu ortadadır.” diye konuştu.

KPMG’den gayrimenkul şirketlerinin CSRD’ye uyumunu kolaylaştıracak sekiz tavsiye  KPMG, 1 Ocak 2024’ten itibaren yürürlüğe girecek ve AB’de faaliyet gösteren Türkiye merkezli şirketleri de yakından ilgilendiren yeni AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi (CSRD) çerçevesindeki raporlama yükümlülüklerinin gayrimenkul sektörünü nasıl etkileyeceğini ortaya koyan bir çalışma yaptı. Çalışmada şirketlere bu yükümlülükleri karşılayabilmeleri amacıyla uygulamaları için tavsiyelerde de bulunuluyor. İklim değişikliği, ekonomide sürdürülebilir uygulamalara duyulan ihtiyacı giderek daha önemli hale getiriyor. Bu husus gayrimenkul sektöründe de gün geçtikçe daha fazla gündeme geliyor. Sektör, ekolojik sorumluluk almaya ve ESG (çevre, sosyal, yönetişim) politikaları çerçevesinde sürdürülebilir süreçler uygulamaya zorlanıyor. 1 Ocak 2024’ten itibaren yürürlüğe girecek yeni AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive – CSRD) çerçevesindeki raporlama yükümlülükleri birçok sektörde olduğu gibi gayrimenkul sektörünü de etkileyecek. CSRD ile şirketlere raporlaması gereken sosyal ve çevresel bilgilere ilişkin kurallar getiriliyor.KPMG’nin gayrimenkul sektöründe sürdürülebilir uygulamaları desteklemek amacıyla hazırladığı “Gayrimenkul Bülteni ESG Özel Sayısı”nda bu yeni yükümlülüklerin sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmek ve uzun vadede şirketlere ne gibi fırsatlar sunacağı konusunda bilgiler verilirken uzmanlar, gayrimenkul şirketlerinin CSRD’yi kurumsal kültürlerine başarılı bir şekilde nasıl entegre edebileceklerini pratik örnekler üzerinden aktarıyor.KPMG’nin bu çalışmasında CSRD konusu dışında enerji verimliliği, döngüsel ekonomi, dekarbonizasyon, biyoçeşitlilik ve diğer güncel konular hakkında da uzmanların ve önde gelen şirketlerin değerlendirmelerine yer veriliyor. Bültende, yeni yükümlülükler ile ilgili olarak başarıya ulaşmaları için gayrimenkul sektöründeki şirketlere şu sekiz tavsiyede bulunuluyor:

CSRD’yi şeffaflık için bir fırsat olarak değerlendirin.

Sorumlu kişileri belirleyin.

Gayrimenkul firmanız içinde farkındalık yaratın.

Öncelikli konuları titizlikle değerlendirin.

Değer zincirinizi haritalandırın.

Önemli konularda eleştirel geri bildirime açık olun.

Veri gereksinimlerini belirlemeye başlayın.

Verilerin açıklanması için yeterli sistemler oluşturun.

“AB’de faaliyet gösteren Türkiye merkezli şirketleri de ilgilendiriyor”

Konuyla ilgili açıklama yapan KPMG Türkiye İnşaat ve Gayrimenkul Sektör Lideri Görkem Yapan, “İklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma sorunlarının aciliyet kazandığı bir dönemde, gayrimenkul sektörü de sürdürülebilir uygulamalara ve çevresel sorumluluğa giderek daha fazla odaklanıyor. Uzmanların görüşlerinden faydalanarak hazırladığımız bu çalışmamızda çevresel, sosyal ve yönetişim konularının gayrimenkul sektörüyle nasıl etkileşim içinde olduğuna çok yönlü ve derinlemesine bir bakış sunuyoruz. Bu çalışmamızın ana teması ise şirketler için yeni bir şeffaflık ve hesap verebilirlik çağının habercisi olan AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlaması Direktifi. AB içinde doğrudan ya da dolaylı bir şekilde faaliyet gösteren Türkiye merkezli şirketleri de ilgilendirdiğinden bu direktif ülkemiz için de önem taşıyor. Bu direktifin sektörü nasıl etkileyeceğine ışık tutuyoruz. Ayrıca gayrimenkul sektörünün biyoçeşitliliğe nasıl katkıda bulunabileceğini de gösteriyoruz. Uzmanlarımız verimli enerji yönetiminin sadece maliyetleri düşürmekle kalmayıp aynı zamanda ekolojik ayak izini de nasıl azaltabileceğini gösteriyor. Özetle bu çalışmamız, gayrimenkul sektörünün geleceğini aktif bir şekilde şekillendirmek için değerli bilgiler, öneriler ve perspektifler sunuyor.” dedi.

İSKENDERUN LİMANINDA DEPREMİN YARALARINI HIZLA SİLİYORUZ

Uraloğlu “Yaşanan deprem felaketi sonrası bugüne kadar elleçlenen yük miktarı 2,6 milyon ton, konteyner miktarı ise 250 bin TEU’ya ulaşırken, İskenderun Körfezi’nde elleçlenen toplam yük miktarı ise 52 milyon tona ulaştı” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, ‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirilen 6 Şubat 2023’te Türkiye’yi derinden etkileyen deprem felaketinin, 11 ili sarsarak büyük bir felakete neden olduğunu hatırlatarak, “Bakanlığımız ekipleri, felaketin ardından kıyı tesislerimizde hasar tespiti yaptı. Limak ve Gübretaş İskenderun Limanları rıhtımlarında ciddi hasarlar tespit edildi. Özel sektörümüzün dinamizmi ile ivedilikle eylem alması ve Bakanlığımızın gerekli desteği sağlaması ile depremden 48 saat sonra kıyı tesislerimizde operasyonlara planlama dahilinde başlanmıştı.” diye konuştu.

Uraloğlu, “İskenderun Limak Limanı’nda meydana gelen yangın, Denizcilik Genel Müdürlüğümüz koordinasyonunda denizden, karadan ve havadan müdahale ile kısa sürede kontrol altına alındı. İskenderun Limanı, hızla rehabilitasyon çalışmalarıyla eski gücüne kavuştu.  8 Nisan 2023 tarihinde, ticari amaçlı ilk konteyner gemisi depremden sadece iki ay sonra elleçleme için ağır hasarını gideren İskenderun Limanı’na yanaşmıştır. İskenderun Limanı’nın ikinci rıhtımı da 29 Mayıs 2023 tarihinde hizmet vermeye başlamıştır. Ekim ayında 300 metre üstü konteynerlerin yanaşabileceği rıhtımlarda ve elleçleme ekipmanlarında tamiratlar tamamlanarak 335 metre boyundaki bir konteyner gemisi İskenderun Limanı’nda başarılı bir şekilde emniyetle elleçlenmiştir. Limanın son hasar alan rıhtımı da aralık ayında tamiratı tamamlanarak hizmet vermeye başlayacak” dedi.

6 Şubat-31 Ekim 2023 tarihleri arasında İskenderun Bölge Liman Başkanlığı idari liman tesislerinde toplam 45 milyon 847 bin 22 ton yük, 444 bin 199 TEU konteyner elleçlendiğini kaydeden Bakan Uraloğlu, “Bu değerler geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında depreme rağmen yalnızca yüzde 7 azalma (2022’de aynı dönemde 49.22 milyon ton) göstermekte olup, yıl sonuna kadar geçen yılın değerlerine yaklaşılması öngörülmektedir. 6 Şubat-31 Ekim 2023 tarihleri arasında Limak İskenderun Limanı’nda 2 milyon 573 bin 118 ton yük, 246 bin 391 TEU konteyner elleçlenmistir. Limanımız depremde ağır hasar görmesi ve rutin faaliyetlerine yılın ortasında başlamasına rağmen, çok hızlı ve kısa sürede toparlanmış, özellikle konteyner elleçleme faaliyeti ile bölge sanayimize hizmet vermeye başlamıştır” diye konuştu.

Škoda, Daha Sofistike Yeni Nesil Superb’i Dünya Prömiyeriyle Tanıttı

Škoda, D segmentinde yer alan amiral gemisi modelinin Superb’in yeni neslini dünya prömiyeriyle tanıttı. Škoda Superb’in dördüncü nesli, daha sofistike bir tasarım, daha fazla genişlik, daha fazla konfor ve en yeni teknolojilerle iddiasını daha ileriye taşıdı. Yeni Škoda Superb, mevcut nesilde olduğu gibi sedan ve Combi station wagon versiyonlarıyla tercih edilebilecek.

“Haziran ayından itibaren Türkiye’de satışa sunulacak”

Škoda Superb’in dünya lansmanında değerlendirmeler yapan Yüce Auto Škoda Genel Müdürü Zafer Başar, “Türkiye’de tüm nesilleriyle büyük beğeni kazanmış Superb’in yeni nesli markamızın gerçek anlamda amiral gemisi olarak Škoda’yı ileriye taşıyacak. Haziran ayından itibaren biz de yeni nesil Superb’i Türk kullanıcılarıyla buluşturmak üzere hazırlıklarımızı yapıyoruz. 2015’te satışa sunulan üçüncü nesliyle 55 binin üzerinde satış rakamı elde ettik. O yıldan bu yana markamızın ülkemizde sattığı her 4 araçtan biri Superb modeli oldu. Biz Türkiye olarak Superb sedanın en büyük pazarı olmaya devam edeceğiz. Global olarak satılan yeni nesil sedan araçların yüzde 50’si ülkemizde satılacak. Yeni Superb sedan segmentinde payını artırarak daha iddialı bir modelimiz olacak” dedi.

İlk kez 2001 yılında tanıtılan ve şu ana kadar 1.6 milyondan fazla satış rakamı elde eden Superb, aynı zamanda yirmi yılı aşkın bir süre boyunca çok sayıda uluslararası ödülün de sahibi oldu. 2001 ve 2008 yılları arasında toplam 137 bin adet birinci nesil Superb satışı gerçekleştirilirken, ikinci nesil model 2008’den 2015’e kadar toplam 618 bin adet satış rakamı elde etti. Üçüncü nesil Superb ise 2015 yılında tanıtıldı ve bugüne kadar toplam 845 binin üzerinde satış gerçekleştirildi.

Škoda’nın amiral gemisi modeli, yeni nesliyle birlikte tüm özelliklerini bir üst seviyeye taşımayı başardı. Yenilenen tasarımla birlikte daha rafine bir hale getirilen dördüncü nesil Superb, sekizgen Škoda ön panjuru, kaput üzerindeki Škoda logosu ve daha akıcı tasarımıyla dikkat çekiyor. Daha aerodinamik tasarıma sahip olan Superb, geleneksel olarak Škoda modellerinin tasarımına yön vermeye devam ediyor. Markanın yeni “Modern Solid” tasarım dilinin unsurlarını tamamen yeni Superb modeline taşıyan Škoda, kristal detaylarla tamamlanan yeni LED Matrix farları ve LED arka ışıklandırmayla dikkat çekiyor.

Segmentinin lideri ölçüler, yaşam alanı ve bagaj hacmi

Dinamik, modern ve keskin hatları bir araya getiren yeni Superb, önceki nesle göre daha uzun ve daha yüksek olarak tasarlandı. 2,841 mm ile önceki nesil ile aynı aks aralığına sahip yeni Superb, sedan versiyonda 4,912 mm uzunluğa (+43 mm), 1,481 mm (+12 mm) yüksekliğe ve 1,849 mm genişliğe sahip oldu. İçeride daha geniş bir yaşam alanı sunan yeni Superb’in zaten iddialı olan bagaj hacmi sedan versiyonda 20 litre artarak 645 litreye ve Combi’de 30 litre artarak 690 litreye ulaştı. Bu ölçülerle birlikte uzunluk ve bagaj hacmiyle Superb segmentinin lideri olarak dikkat çekiyor.

Daha fazla teknolojiye ve konfora sahip kabin

Dördüncü nesil Superb, iddialı dış tasarımını içeride de devam ettiriyor. Yeniden tasarlanan kabinde direksiyon, göstergeler, ön konsol ve dekoratif döşemeler daha dikkat çekici hale getirildi. İlk kez bir Škoda modelinde vites kontrolünün direksiyon kolonuna taşınmasıyla orta konsolda daha geniş bir alan sunulurken, 10 inç Dijital Gösterge Paneli, ön cama yansıtmalı Head-up gösterge ve 13 inç yüksek çözünürlüklü yatay dokunmatik multimedya ekranı aracın teknolojik yanını vurguluyor.

Hem fiziksel hem de dijital dünyayı bir araya getiren Smart Dials,  araç özelliklerinin yönetilmesini kolaylaştırarak sürüşü daha güvenli hale getiriyor ve her sürüş koşulunda istenen ayarların kolayca yapılmasını sağlıyor. Üçlü döner düğme tasarımına sahip bu düğmeler, yüksek dokunsal kalitenin yanı sıra sezgisel bir kullanım da sağlıyor. Basılabilen ve aynı zamanda çevrilebilen bu akıllı düğmelerin her biri, çeşitli araç fonksiyonlarına kolay erişim sağlıyor. Bu düğmelerden, sıcaklık, koltuk ısıtma/soğutma, fan hızı, havalandırma yönü, ses ayarları, sürüş modları veya harita yaklaştırma/uzaklaştırma gibi özellikler yönetilebiliyor. Bununla birlikte Škoda, sürdürülebilirlik hedefiyle yüzde 100 geri dönüştürülmüş polyesterden yapılmış döşemeler kullanıyor.

                                     Yeni Superb hibrit teknolojili motorlarla geliyor

Škoda, yeni nesil Superb ile daha verimli ve performanslı motor seçenekleri de sunacak. Buna göre yeni nesil modelde, biri hafif hibrit teknolojisine sahip olmak üzere üç modern TSI benzinli motor, iki dizel ve 100 kilometreden fazla elektrikli menzile sahip yeni bir plug-in hibrit seçenek olmak üzere farklı motor seçenekleri bulunacak. Benzinli motor seçenekleri 1.5 TSI 150 PS mHEV, 2.0 TSI 204 PS ve 2.0 TSI 265 PS olarak dikkat çekerken, 2.0 litre TDI dizel motor ise 150 PS ve 193 PS güce sahip olacak. Superb’de dizel ve benzinli seçeneklerin en üst versiyonları 4×4 seçeneğiyle birlikte sunulacak. Tüm motorlar DSG otomatik şanzımanla eşleştirildi ve her sürüş koşulunda yüksek konfor, performans ve verimlilik elde edildi. İlk kez bir hafif hibrit motorla sunulacak olan Superb’de bu seçenek, performansa katkı sağlarken aynı zamanda yüzde 10’a kadar düşük yakıt tüketimine de yardımcı oluyor.

Güvenlik konusunda da ileriye doğru yenilikçi adımlar atan yeni Superb, Dönüş Asistanı ve Acil Durum Direksiyon Asistanı gibi gelişmiş akıllı asistan sistemleri sunacak. Önceki modelde zaten mevcut olan Seyahat Asistanı, Yan Asistan ve Ön Asistan gibi diğer sistemler de önemli ölçüde geliştirildi. Bir kaza durumunda, Yolcu Koruma Yardımı ve 10 adede kadar hava yastığı yolcuları maksimum oranda koruyor. Kapsamlı testler ve en son teknoloji sayesinde yeni Superb, yolcularına mümkün olan en iyi güvenliği sunacak şekilde geliştirildi. Uzaktan Park Asistanı, Škoda’da ilk kez sunuluyor ve aracın direksiyonunu ve hızını otomatik olarak kontrol ederek kendi kendine park etmesini sağlıyor. Bununla birlikte Fren Destekli Geri Manevra Uyarı Sistemi, Ön Bölge Frenleme Asistanı, Şerit Takip Asistanı, Şerit Değiştirme Asistanı, Akıllı Adaptif Hız Sabitleyici, Kavşakta Çarpışma Önleme Sistemi, Trafik İşareti Algılama Sistemi ve Sıkışık Trafik Asistanı gibi birçok özellik de yeni Superb’de yer alıyor.

Büyüme Odaklı Pazarlamacılar için Adjust’dan en iyi ve en yeni Black Friday pazarlama tüyoları.

Geçen yıl Black Friday satışları, çevrimiçi alışveriş yapanlardan 9,12 milyar ABD doları tutarında rekor bir gelir elde etti. İşte size, Adjust’ın Black Friday kampanyalarınız için önerdiği ipuçları. Bu ipuçları çoğu e-ticaret uygulamaları için geçerli olsa da tüm sektörlerdeki uygulamalar, Kasım ayı dijital çılgınlığından yararlanmak için ilham alabilir.

1. Promosyonunuza daha erken başlayın

Pek çok kişi, her yıl mağazalarda tatil dekorasyonlarının ortaya çıkmasından şikayetçi olsa da istatistikler, aynı kişilerin çoğunun Black Friday indirimleri için muhtemelen daha erken alışveriş yapacağını ortaya koyuyor. ABD’de alışveriş yapanların yalnızca %9,6’sı alışveriş yapmak için Black Friday’yi bekliyor; %22’si Ekim ayında ve %24’ü Kasım ayında Black Friday haftasından önce alışveriş yapıyor. Bu nedenle, rekabeti azaltmak için uygulama pazarlamanıza bu ayın başlarında başlayın.

2. Sezonsallık için ASO’yu optimize edin

2022’de çevrimiçi satışların %48’i (rekor bir sayı) akıllı telefonlardan yapıldı ve önümüzdeki yıllarda daha fazla tüketicinin akıllı telefonlarından Siber Beş satın alma işlemi yapmasıyla bu sayının artması bekleniyor. Bu nedenle, e-ticaret uygulama pazarlamacıları uygulama mağazası optimizasyonlarını (ASO) Black Friday mesajlarıyla ilişkili sezon şartlarını içerecek şekilde güncellemelidir.

Örneğin alışveriş uygulaması Rakuten , Black Friday fırsatlarını öne çıkarmak için uygulama mağazası açıklamasını, tanıtım metinlerini ve Apple App Store’daki ekran görüntülerini değiştirdi. Sonuç? Rakuten’in “Black Friday” terimi için App Store sıralaması 7 Ekim 2022’de 23. sıradan, Black Friday 2022’de yedinci sıraya yükseldi.

Yaklaşan tatil sezonuna hazırlanmak için ASO’yu derinlemesine incelemek istiyorsanız Mobil uygulama pazarlamacısının uygulama mağazası optimizasyonuna ilişkin eksiksiz kılavuzuna göz atın.

3. Sosyal medyanın öneminin farkına varın

Evet, sosyal medya her pazarlamanın “zorunluluk” listesinde yer alır, ancak Black Friday pazarlama stratejinizin bu temel ayağını ihmal etmeyin. 2023 Sprout Sosyal Endeksi’ne göre tüketicilerin %52’si, yeni ürün ve hizmetleri keşfetmek için son iki yılda sosyal medyayı önceki iki yıla göre daha fazla kullandı. Uygulamanızda Black Friday öncesi kampanyaları duyurmak veya heyecanı artırmak için sosyal medyada bir yarışma düzenlemek için influencer marketingi , özellikle de mikro influencerleri düşünün. Ayrıca yeni kullanıcılara ulaşmak için hashtag’leri kullanın.

4. Rekabetçi bir şekilde teşvik edin

Geçtiğimiz günlerde Kasım ayındaki e-ticaret uygulaması kullanım artışı makalemizde ele aldığımız gibi, Şükran Günü ile Siber Pazartesi arasındaki beş günlük dönemde e-ticaret uygulamalarında inanılmaz bir büyüme yaşandı. Ulusal Perakende Federasyonu , ABD’de tüketicilerin dörtte üçünden fazlasının bu dönemde alışveriş yaptığını söylediğini ancak Black Friday’in dünyanın diğer bölgelerine yayıldığını bildirdi. Aşağıdaki görselde gösterildiği gibi, dünya genelindeki e-ticaret uygulamaları, Black Friday döneminde Kasım 2022 günlük ortalamasına kıyasla günlük ortalamanın üzerinde önemli zirveler yaşadı.

Bunun e-ticaret uygulamalarını teşvik etmesi gerekirken aynı zamanda sıkı rekabet gerçeğini de devreye sokuyor. Rakiplerinizden öne çıkmak için tatil pazarlama stratejinizi, göz alıcı reklam öğeleri ve kullanıcılara ve potansiyel kullanıcılara gerçekten faydalı tekliflerle sezonluk teşvikler oluşturmaya odaklayın. Kullanıcının yeniden etkileşimini ve kullanıcıyı elde tutma oranını artırmak için mevcut kullanıcılara özel teklifler sunmayı düşünün. Anlaşmalar ve erken erişim kodları için uygulama içi geri sayımlar da ilgiyi artırabilir.

Tüm sektörlerdeki uygulamaların bu sezondan yararlanabileceğini ve aşağıdakileri Black Friday pazarlama kampanyalarına dahil edebileceğini unutmayın:

Oyun uygulamaları: Diğer oyunculara uygulama içi öğeler satın almak ve hediye etmek için gizemli paketler

Abonelik tabanlı uygulamalar: “Erken kayıt” indirimleri/İlk ayı ücretsiz alın

E-ticaret uygulamaları: Bir alana bir bedava

Seyahat uygulamaları: Tatil kuponu

Fitness ve sağlık uygulamaları: Tatil sırasında uygulamayla etkileşime geçmek için ekstra puanlar

5. Black Friday e-posta pazarlamanızı yükseltin

Mobil uygulamalar için e-posta pazarlaması her zaman önemli olmuştur, ancak Black Friday e-posta pazarlama kampanyasına sahip olmanın gücünü hafife almayın. Yukarıdaki teşvik konusuyla ilgili olarak e-posta pazarlaması, tatil pazarlama kampanyalarınızın reklamını yapmak için mükemmel bir kanaldır.

5 Black Friday e-posta pazarlama fikri:

1. Okuyucuları uygulamanızın VIP üyeleri olmaya teşvik edin ve Black Friday özel etkinliklerine erken erişim verin.

2. Kullanıcıların sepetlerindeki ürünleri terk etmesi durumunda, ortalama sipariş değerlerinizi artırmak için onlara ek satış ve çapraz satış fırsatlarını e-postayla gönderin.

3. Yılbaşı alışverişi yapanların %30’u Ekim ayında veya daha erken bir zamanda hediye satın alma konusunda araştırmaya başlarken, hediye kılavuzlarını e-postayla gönderin.

4. Uygulamanızda e-posta yoluyla yüksek oranda indirimli ürünlerin reklamını yapın ve mümkünse bu indirimdeki ürünlere ilişkin kişiselleştirilmiş öneriler sunmak için tercih edilen birinci taraf verilerinden yararlanın.

5. Black Friday pazarlama e-postalarınızdan birine bir geri sayım takvimi ekleyerek veya “yalnızca bugün” anlaşmaları yaparak aciliyeti artırın.

6. Hediye verme mevsiminden yararlanın

İster şükran ruhuyla ister tatil hediyelerini önceden düşünerek olsun, birçok tüketici Black Friday sırasında “hediye verme” modundadır. Uygulamanızla etkileşime geçmelerini ve bunu arkadaşlarıyla ve aileleriyle paylaşmalarını kolaylaştırın.

Örneğin oyun uygulamaları, başka bir oyuncuya ücretsiz can, silah veya kıyafet hediye ederek etkileşimi artırabilir. E-ticaret uygulamaları, kullanıcıların Black Friday indirimini minnettar oldukları biriyle paylaşmalarına olanak tanıyabilir ve eğlence uygulamaları, sezonluk bir hediye olarak abonelik hediye etmeyi önerebilir.

7. Medya karması modelleme yoluyla sezonluk pazarlama etkisini yakalayın

Gelecekteki sezonluk pazarlama çalışmalarınızı bilgilendirmek amacıyla pazarlama bütçenizin önceki Black Friday pazarlama kampanyaları için nasıl harcandığını görmek için neden geçmiş verileri kullanmıyorsunuz? Medya karması modelleme (MMM) ile pazarlamacılar, gelecekteki pazarlama faaliyetlerinin bir işletmenin yatırım getirisi (ROI) üzerindeki etkisini tahmin etmek için çeşitli kanallardan ve kaynaklardan toplanan verileri analiz edebilir.

MMM’nin en büyük avantajlarından biri, dönemselliğin uygulama kampanyalarınızın başarısını nasıl etkilediğini gösterme yeteneğidir. Birçok e-ticaret uygulaması için bu faktör, gelecekteki reklam harcamalarınızı nasıl planlayacağınızı anlamak açısından hayati öneme sahiptir. Bu konuyu daha derinlemesine anlamak için medya karması modelleme (MMM) kılavuzumuza göz atın.

8. Black Friday SMS pazarlamasını ve anlık bildirimleri hatırlayın

Tüketicilerin %80,5’inin mesajlarını aldıktan sonra beş dakika içinde kontrol ettiğini biliyor muydunuz ? Black Friday kısa mesajı veya anlık bildirimi en yeni Black Friday pazarlama fikirleri olmasa da çoğu zaman gözden kaçırılıyor. Sorunsuz bir sezonluk kullanıcı deneyimi için promosyon kodlarını, özel bir açılış sayfasını ve derin bağlantıyı kullanın.

Black Friday SMS pazarlama/anında bildirim fikirleri:

* Sezonluk indirimlerde aciliyetin artması için bir geri sayım mesajı açın.

* Özel fırsatlar veya kuponları paylaşmak için anında bildirim gönderin.

* Fiyat düşüşü olduğunda kullanıcıları bilgilendirin.

* Bir kullanıcı sepetindeki ürünleri terk ettiğinde yeniden hedefleme mesajları kullanın.

Yukarıdakilerden herhangi birini gerçekleştirmek için gizlilik ve uyumluluk düzenlemelerine uymanın önemli olduğunu unutmayın. Bu nedenle, uygulamanızın kullanıcı deneyimi stratejisinin bir parçası olarak kullanıcıların katılımını almanızı öneriyoruz.

9. “Şimdi al-sonra öde” seçeneğini eklemeyi düşünün

Şükran Günü ile Siber Pazartesi arasındaki beş günlük dönemde, şimdi al sonra öde (BNPL) siparişleri önceki haftaya göre %78 arttı ve gelir de %81 gibi muazzam bir artış gösterdi. Son dönemdeki ekonomik gerilemenin ortasında, pek çok müşteri mali açıdan sıkıntılı hissedebilir ancak yine de sezonluk indirimlerden yararlanmak isteyebilir. Uygulamalar, bir BNPL seçeneği ekleyerek tatil harcamalarını teşvik ederken kullanıcıların mevcut bütçelerine uygun esnek bir hızda ödeme yapmalarına olanak tanıyabilir.

10. Kampanyaları gerçek zamanlı olarak optimize edin

Adjust’ın Mobil uygulama trendleri verilerine göre Kasım ayı, e-ticaret uygulamalarının en yüksek yükleme sayısına sahip olduğu ay oldu ve bu da şüphesiz Black Friday pazarlama kampanyalarının desteğiyle gerçekleşti. Yılın bu döneminde kampanya başarısını en üst düzeye çıkarmak için pazarlamacıların kampanyaları gerçek zamanlı olarak optimize edebilmesi gerekir.

Pazarlamacılar, Adjust gibi bir ölçüm ve analiz paketiyle şunları yapabilir:

* Daha fazla verimlilik için tüm pazarlama verilerini tek bir yerde analiz edin.

* Uygulamalar, KPI’lar ve zaman aralıklarındaki sonuçları tek bir tabloda karşılaştırın.

* Kampanyaların nasıl optimize edileceğini öğrenmek için tüm veri kaynaklarından trendleri anında görün.

* Kazandıran iOS kampanyaları yürütmek için toplu verilerle güvenle çalışın.

* Kampanya performansı, reklam harcaması veya anormallikler için özelleştirilebilir akıllı uyarılar ayarlayın.

KARTON ENDÜSTRİSİNDEKİ YENİLİKLER NELER?

Karton endüstrisinin geleceğini ve sektördeki yenilikleri Türkiye’nin önde gelen karton üreticilerinden Has Kutu uzmanları anlattı.

Ambalajlama ve daha birçok endüstride vazgeçilmez bir malzeme olan karton endüstrisi, zaman içinde büyük değişikliklere uğramış ve sürdürülebilirlikten dijital dönüşüme kadar birçok yenilikle karşılaşmıştır.

Bu yazıda, karton endüstrisinin geleceğini ve bu endüstrinin karşılaştığı önemli yeniliklere değineceğiz.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE GERİ DÖNÜŞÜM:

Çevre dostu ürünlerin önemli olduğu günümüzde karton ambalajlar, sürdürülebilirlik odaklı tüketicilerin tercihi haline gelmiştir. Bu sayede endüstri, giderek daha fazla geri dönüşümlü ve çevre dostu karton ürünler üretiyor. Ayrıca, az atık üreten ve enerji tasarrufu sağlayan üretim yöntemlerine yönelik çalışmalar da artmaktadır. Bu, karton endüstrisinin geleceğinde sürdürülebilirlik ilkesinin daha da önemli hale geleceğini gösteriyor.

AKILLI AMBALAJLAR VE TEKNOLOJİ:

Dijital dönüşüm, karton endüstrisini de etkilemektedir. Akıllı etiketler, QR kodlar ve NFC teknolojileri gibi özellikler, karton ambalajların daha etkili bir şekilde izlenmesini ve ürünlerin takip edilmesini sağlıyor. Bu, tüketici deneyimini geliştirmenin yanı sıra, üreticilere ve perakendecilere de büyük veri sağlama potansiyeline sahip.

ESNEK AMBALAJLAR VE İNOVASYON:

Karton ambalaj tasarımında sürekli olarak yenilikler görülmektedir. Esnek ambalajlar, özellikle gıda endüstrisinde ve tüketici elektroniği gibi sektörlerde daha fazla kullanılmaktadır. Bu tür ambalajlar, ürünlerin daha uzun raf ömrüne sahip olmasına ve taşımasının daha kolay olmasına yardımcı oluyor.

KİŞİSELLEŞTİRME VE DİJİTAL BASKI:

Dijital baskı teknolojileri sayesinde, karton kutular artık daha fazla kişiselleştirilebilir hale gelmiştir. Markalar, müşterilerine özel mesajlar, grafikler ve tasarımlar sunarak daha etkili bir şekilde tüketiciye ulaşabilirler.

HAS KUTU; TÜRKİYE’DE KARTON SEKTÖRÜNDE ÖNCÜ

Kurulduğu 2002 yılından bu yana sektöre farklı yenilikler getiren ve Türkiye’de Z Karton’un öncüsü olan Has Kutu, özellikle mobilya ve e-ticaret sektörüne yönelik geliştirdikleri çözümlerle pazar liderliğini koruyor.

Türkiye’de HE sertifikalı ürün üreten ilk marka olan Has Kutu aynı zamanda Türkiye sanayisine farklı ürün grupları da kazandırmıştır.

EİB daha yeşil bir dünya için 7 bin 660 fidanı toprakla buluşturdu

Türk ihracatçısının en büyük dış ticaret partneri Avrupa Birliği’nin ortaya koyduğu Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına en hızlı bir şekilde uyum sağlaması için Türkiye’de ilk aksiyon alan kurumlardan biri olan Ege İhracatçı Birlikleri, 2022 yılı Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı.

EİB 2022 Sürdürülebilirlik Raporuyla ilgili görüşlerini açıklayan Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, sürdürülebilirlik ile ilgili en büyük adımlarının 2019 yılında dünyanın en büyük sürdürülebilirlik inisiyatifi Global Compact’a üyelik olduğunu, EİB olarak 2020 yılını da “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan ettiklerini hatırlattı. Eskinazi, 2022 yılında sürdürülebilirlik ile ilgili yaptıkları çalışmalar sonucunda enerji tüketimlerini yüzde 3 azalttıklarının altını çizdi.

2021 yılında Türkiye’de Sürdürülebilirlik Raporunu yayınlayan ilk ihracatçı birlikleri olduklarını, Ege İhracatçı Birlikleri’nin sürdürülebilir kalkınma ve çevresel bilincin birleştiği bir dönemde, çevresel ve ekonomik sürdürülebilirliğe katkı sağlama taahhüdünü sürdürdüğünü paylaşan Eskinazi, “Enerji verimliliği, emisyon yönetimi ve çevresel yönetim alanlarında gerçekleştirdiğimiz projelerle çevresel sürdürülebilirliği desteklemeye devam ediyoruz. Üyelerimizin 200 milyar doların üzerinde dış ticaret hacmine sahip olduğumuz AB’nin Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatına uyum sürecinde sorun yaşamadan adapte olmalarına yardımcı olmak ve onlara faydalı olmak için çalışmalarımıza tüm hızımızla devam ediyoruz. 2022 yılı EİB faaliyet ve çalışmalarımızın sürdürülebilirlik perspektifinde bir araya getirdiğimiz raporumuzda iç ve dış paydaş analizi yaparak, üyelerimizin sürdürülebilirliğin hangi konularına kurum olarak ağırlık vermemiz gerektiğini konusunda önceliklendirmemizi yaptık. İçinde bulunduğumuz 2023 yılında da kurum olarak faaliyetlerimizi ve projelerimizi bu kapsamda sürdürmeye devam ediyoruz” diye konuştu.

Ticaret Bakanlığı’nın Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi (URGE) Projelerinde 19 URGE Projesiyle yerlerini aldıklarını aktaran Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü; “EİB bünyesindeki 12 ihracatçı birliğimizin 11 tanesi en az bir URGE projesine paydaş oldu. 19 URGE Projemizde temel hedeflerimiz firmalarımızın kümelenerek sürdürülebilirlik yetkinliklerinin geliştirilmesi ve ihracatımızda işlenmiş ürün ihracatının payını artırmak. Bu projelerde yüzlerce firmamız rekaberlik felsefesiyle birlikte sürdürülebilirlik yetkinliklerini artırmayı sürdürüyor. Çevresel sürdürülebilirlik çabalarımızdaki kararlılığını sürdürerek 2050 iklim nötr hedeflerine doğru ilerlemeye devam edeceğiz.”

EİB, enerji tüketimini yüzde 3 azalttı

Ege İhracatçı Birlikleri’nin enerji tüketiminin verimli bir şekilde yönetilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı konusunda önemli yatırımlar ve projeler gerçekleştirerek, EİB’nin kurum içi elektrik kullanımında yüzde 3’lük bir azalış sağladıkları bilgisini veren EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “EİB olarak, 2021 yılında yayınladığımız sürdürülebilirlik raporundaki 3 yıla denk gelen toplam emisyonlarına karşılık 4800 ağaç dikme taahhüdümüzü, 2022 sürdürülebilirlik raporunda 1230 ağaç dikme taahhüdümüzle sürdürdük. Bu taahhüdümüz karşılığında son 4 yılda 7 bin 660 fidandan oluşan EİB Ormanını oluşturduk ve taahhüdümüzü yerine getirdik. Bu taahhütümüzü fazlasıyla yerine getirmemiz, doğaya olan bağlılığımızın bir yansıması ve yeşil bir gelecek için atılan önemli bir adımdır. Ege İhracatçı Birlikleri, sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığı ve geleceğe yönelik taahhütleriyle, üyelerinin ve tüm toplumun sürdürülebilir bir gelecek inşa etme çabalarına katkı sağlamaya devam edecek. Kurumumuz yürüttüğü faaliyetlerle ve projelere üyelerine örnek olmanın yanı sıra, onların da kendi karbon ayak izlerini, su ayak izlerini hesaplama, dijitalleşmeye ve inovasyona önem vermeleri gerektiği konuları bu raporda vurguladık. Kurumsal yönetişimin ve stratejik planlamanın da önemine ilgi raporda bahsedildi. EİB kurum olarak, 2023 yılı faaliyetlerini ve çalışmalarını stratejik planı çerçevesinde yürütmeye çalışırken bir yandan da faaliyetlerini sürdürülebilirlik çerçevesinde AB sürdürülebilir kalkınma amaçlarına göre iç ve dış paydaşlarından gelen geri bildirimlerle yürütmektedir” diye konuştu.

EİB olarak, vizyon, misyon ve değerlerini sürdürülebilir kalkınma amaçları perspektifinden hareketle yeniledikleri bilgisini de paylaşan Işık; “Misyonumuz: İnsan ve çevre odaklı üretimle rekabet üstünlüğü yaratarak katma değerli ihracatı desteklemek, yenilikçi hizmetler sunmak, ulusal ve uluslararası tüm paydaşlar ile üyeleri arasında köprü görevi üstlenmek. Vizyonumuz:Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde ihracat dünyasına yön veren lider kuruluş olmak. Değerlerimiz: Liderlik, Çeviklik, Mükemmellik, Yenilikçilik, Şeffaflık, Sorumluluk olarak şekillendi” diyerek sözlerini noktaladı.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ABDULKADİR URALOĞLU ÖZBEKİSTAN’DA…

Türkiye, İran, Özbekistan ve Türkmenistan arasında Ulaşım Koridorlarının İşlevinin Arttırılması konusunda anlaşma sağlanarak, “Taşkent Deklarasyonu” imzalandı.

 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Ülkelerimiz arası, karayolu ile geçiş prosedürlerimiz taşımacılıktaki artışlar karşısında kolaylaştırıcılıktan uzak kalmaktadır. Başta geçiş belgeleri olmak üzere, yaşanan bu sıkıntıların ticaretimizi engellemesine izin vermemeliyiz” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Özbekistan’ın Başkenti Taşkent’te düzenlenen Ekonomik İş birliği Teşkilatı (EİT) Ulaştırma Bakanları 12’inci toplantısına katıldı. Bakan Uraloğlu, burada yaptığı konuşmada EİT’ye üye ülkelerinin önemli bir nüfus ve ekonomik potansiyeline sahip olduğunu belirterek, bu potansiyelin hayata geçirilmesi için iş birliği ve dayanışma iradesiyle ortak güçle açığa çıkartılması gerektiğini söyledi.  Uraloğlu, karayolu taşımacılığıyla ilgili yaşanan sorunlara dikkati çekerek, karayolu taşımacılığının kullanılmaya hazır itici bir güç olduğunu belirtip, “Bu gücün itici unsuru olarak ulaştırmayı görmeyi arzu ediyoruz. Ancak, üzülerek altını çizmek isterim ki, ülkeler arası karayolu ile geçiş prosedürlerimiz taşımacılıktaki artışlar karşısında kolaylaştırıcılıktan uzak kalmaktadır. Başta geçiş belgeleri olmak üzere, yaşanan bu sıkıntıların ticaretimizi engellemesine izin vermemeliyiz. Taşımacılığın ve ticaretin önündeki engelleri kaldırmak ve taşıma maliyetlerini azaltmak için teşkilat bünyesinde ortak menfaatimize olacak bütüncül bir yaklaşım benimsemeli ve hayata geçirmeliyiz. Bu doğrultuda, dost ülkelerimiz arasında taşımaları serbestleştirmek amacıyla ikili ile transit karayolu geçiş belgesi kotalarını kaldırmamız gerekmektedir. Bu çerçevede, Kırgızistan ile ikili ve transit taşımaların serbestleştirilmesi hususunda mutabakata vardığımızı ve son aşamaya geldiğimizi bildirmekten memnuniyet duyuyorum. Diğer üyelerle de bir an önce bu tür adımları atmayı umuyoruz” diye konuştu.

ORTA KORİDOR VE HAZAR GEÇİŞLERİ

Bakan Uraloğlu, teşkilat üye ülkeleri arasındaki fiziki bağlantının en önemli ve stratejik bileşenlerinden olan Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolunun, bölgenin ekonomik kalkınması ve refahı için ehemmiyetinin büyük olduğunu söyledi. Nisan 2016 tarihinden itibaren alınan tedbirler sonucunda, ortak ve ulusal transit rejimlerinde demiryolu ile basitleştirilmiş usulde taşıma yapıla bilindiğini kaydederek, “Yaklaşık 50 konteynerlik bir trenin sınır geçiş işlemlerinin elektronik entegrasyon ile gümrük idaresine gitmeden 5 ila 7 dakika arasında gerçekleştirilebilmesini sağlayan bu sistem, ticaretimizde hız ve verimliliği beraberinde getirmiştir. Orta Koridor üzerinde demiryolu hattından gerçekleştirilen yük taşımalarında iki yıl önce ortak taşıma belgesinin kullanımına başladık. Ortak taşıma belgesiyle hem zamandan hem de maliyetten tasarruf sağlayarak koridorun rekabetçiliği için önemli bir adım daha atmış olduk. Diğer taraftan, bölge ülkeleri ile, Orta Koridorun bir diğer önemli bileşeni olan Hazar geçişinin etkin, verimli ve ekonomik hale getirilmesine de yoğunlaştık. Lojistik operasyonlarda sorun teşkil eden yüksek geçiş ücretleri ve düzensiz sefer konularını ortak çabalarımız ile ivedilikle çözeceğimize ve Hazar Geçişlerini arzu ettiğimiz rekabetçi güzergâha dönüştüreceğimize eminim. Teşkilatımız bünyesinde yürütülen çalışmaların tamamlayıcısı olan ilave iş birliklerini de geliştiriyoruz. Örneğin, Türkiye, Azerbaycan ve Kazakistan olarak geçen yıl bir araya gelerek Orta Koridoru destekleyici 56 maddelik eylem planı belirledik. Aldığımız kararları uygulamaya aktaracak adımların da takipçisi oluyoruz” diye konuştu. Bakan Uraloğlu, bugün kabul edecekleri Taşkent Bildirisi ile de ulaştırma iş birliği ilişkilerine güzel bir çerçeve çizilmiş olduğunu söyledi.

ZENGEZUR BAĞLANTISI

Bakan Uraloğlu, bölge için bir diğer güzel haberin Zengezur Bağlantısı üzerinden yeni fırsatlar ortaya çıktığını ve bu bağlantının Kafkasya’daki normalleşme için hayati önem taşıdığını belirterek, Türkiye ile Azerbaycan arasında doğrudan demiryolu ve kara yolu ulaşımı sağlayacak bu bağlantının hayata geçmesinin tüm bölgeyi birbirine bağlayacak önemli bir adım olacağını kaydetti. Uraloğlu, tüm bölge ülkelerinin istifade edeceği bu hattın bağlantılarıyla birlikte bir an önce bitirilmesi için Azerbaycan ile birlikte çalıştıklarını belirtti.

DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞI

Demiryolu taşımacılığına özel bir önem verdiklerini kaydeden Bakan Uraloğlu, bu alanda önemli işlere imza attıklarını söyledi.  Uraloğlu, “Bugün Türkiye’de demiryolunun taşımacılıktaki yüzde 4 olan oranının, 2029 yılında yüzde 11’in üzerine yükselmesini, 2053’te ise yaklaşık yüzde 22 olarak gerçekleşmesini hedefliyoruz. Böylece ülkemizdeki demiryolunun, yük taşımacılığındaki payı 2053’e kadar 7 kat artacak. Yine yurtdışına yük taşımacılığında da demiryolunun payını 10 kat artırmayı hedefliyoruz. Ulaştırma altyapısına 2002 yılından bu yana yaklaşık 194 milyar dolarlık yatırım yaptık. Bundan sonra da 2053 yılına kadar yaklaşık 168 milyar dolarlık yatırım yapmayı planlamaktayız. Bu planımızda en büyük payı demiryolu altyapısını geliştirmek için ayırdık” diye konuştu.  Uraloğlu, konuşmasında üye ülkelerle birlikte atılması gereken adımlara yönelik ise şöyle konuştu:

“Ülkelerimizin ortak ekonomik kalkınmasına ve vatandaşlarımızın refahının yükseltilmesine yönelik Ulaştırma Bakanlıkları olarak neler yapabiliriz.  Ülkelerimiz arasında ticareti zorlaştırıcı değil kolaylaştırıcı ve teşvik edici tavır alma zamanı çoktan gelmiştir. Korumacı ve kapalı politikalarımızı, dikkatle ve farklı bir gözle yeniden ele almamız gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda, ulaştırma alanında dijitalleşmeye büyük önem veren ve bu konuda öncü bir ülke olan Türkiye’nin dileyen üye ülkelerle tecrübe paylaşımına hazır olduğunu ifade etmek isterim. Örnek vermek gerekirse, Türkiye ile Özbekistan arasında gerçekleştirilen ve uluslararası karayolu taşımacılığında taşımacılara büyük kolaylık sağlayacak olan e-Permit yani Elektronik Karayolu Geçiş Belgesi Sistemi ile taşımacılar, fiziki belge için uzun süre beklemek zorunda kalmayacak, taşıt nerede olursa olsun elektronik olarak belgeye erişim imkânı olacaktır.”

İŞ BİRLİKLERİ AYNI ZAMANDA ÜLKELERİMİZİN GÜVENLİĞİNE VE İSTİKRARINA KATKI SAĞLAYACAKTIR

Bakan Uraloğlu, ulaştırma alanındaki çalışmaların bölgenin sadece ekonomisine değil, barışına, güvenliğine, istikrarına ve beşerî gelişimine katkı sağlayacağının altını çizerek, “Böylece, ülkelerimizin refah düzeyi de topyekûn yükselecektir. Bu toplantının dost ülkeler arasındaki iş birliğini ilerletmesini ve ülkelerimizin en kısa sürede arzu ettiğimiz ulaştırma ve ticaret düzeylerine ulaşmalarını temenni ediyorum” cümleleriyle konuşmasını bitirdi.

Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2023 yılı Ekim ayı itibarıyla, 15 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 6 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 122 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.
Özel kapsamlı TÜFE göstergesi (B) yıllık %67,61, aylık %3,48 oldu
İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2023 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %3,48, bir önceki yılın Aralık ayına göre %60,05, bir önceki yılın aynı ayına göre %67,61 ve on iki aylık ortalamalara göre %57,65 olarak gerçekleşti.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, spor, eğitim, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması, 2023 Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2023 yılında 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi …