Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri (04.09.2023)

 

  • UİB’İN AĞUSTOS İHRACATI 2.8 MİLYAR DOLAR…

 Türkiye’nin Genel Sekreterlik bazında en fazla ihracat yapan ikinci birliği olan Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin (UİB) Ağustos ayı ihracatı, 2 milyar 835 milyon 450 bin dolar olarak gerçekleşti.

UİB’in 2023 Ağustos ayı ihracat rakamları açıklandı. Ağustos ayındaki ihracatı 2.8 milyar dolar olan UİB’in, sekiz aylık ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17’lik artışla 23 milyar 855 milyon 107 bin dolar oldu.

Ağustos ayı ihracat verilerini değerlendiren UİB Koordinatör Başkanı Baran Çelik, “Ağustos ayını fabrikaların bakımları ve izinlerle geride bıraktık. Buna rağmen aylık toplam ihracatımızda yüzde 20’lik artışımız oldu. Yıllık hedeflerimize ulaşmak için ihracatçılarımız yurt içinde ve yurt dışında yoğun bir çalışma içindeler. Biz de Birlik olarak üyelerimizin işlerinin devamlılığı anlamında faaliyetlerimizi aralıksız sürdürüyoruz” dedi.

OİB’in ihracatı Ağustos ayında 2.3 milyar dolar

Ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 23.3’lük artışla 2 milyar 308 milyon 781 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği’nin (OİB), Ocak-Ağustos dönemi ihracatı 19 milyar 690 milyon 926 bin dolar oldu.

UTİB’in ihracatı Ağustos’ta 102.9 milyon dolar oldu

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Ağustos ayında 102 milyon 930 bin dolar ihracata imza attı. UTİB’in Ocak-Ağustos dönemdeki ihracatı ise 851 milyon 56 bin dolar olarak gerçekleşti.

UHKİB’ten Ağustos’ta 78 milyon dolar ihracat

Ağustos ayında, 78 milyon 78 bin dolar ihracata ulaşan Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB), yılın ilk sekiz ayındaki ihracatı ise 694 milyon 816 bin dolar seviyelerinde gerçekleşti.

UMSMİB’in ihracatı Ağustos ayında 33.4 milyon dolar

Ağustos ayında, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8.7’lik artışla 33 milyon 427 bin dolar ihracat yapan Uludağ Meyve Sebze Mamulleri İhracatçıları Birliği (UMSMİB), Ocak-Ağustos döneminde 176 milyon 876 bin dolar ihracat gerçekleştirmiş oldu.

UYMSİB’ten Ağustos’ta 16.4 milyon dolarlık ihracat

Ağustos ayında, 16 milyon 448 bin dolar ihracat gerçekleştiren Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (UYMSİB), yılın ilk sekiz ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 36.8’lik artışla 117 milyon 242 bin dolar seviyelerinde dış satışa imza attı.

Orman yangınlarına hızlı müdahalenin yolu akıllı şehir teknolojilerinden geçiyor Günümüzde orman yangınların sayısı ve hayata olan olumsuz etkileri hızla artıyor. Özellikle yaz aylarında dünyanın farklı bölgelerinde gerçekleşen büyük çaplı orman yangınları ekosistemleri yok ederken insan hayatını da tehdit ediyor. Karbondioksit ve diğer sera gazlarının yüksek atmosferik konsantrasyonlarından kaynaklanan sıcaklık artışlarıyla birlikte, yangınlar daha sık ve söndürülmesi daha zor hale geliyor. Dünyada artan orman yangılarına hızlı müdahalenin yolu da akıllı şehir teknolojilerinden geçiyor.  Son yıllarda dünyamız artan küresel ısınma ve ihmaller nedeniyle orman yangınları ile karşı karşıya kalıyor. Doğal yollardan meydana gelen bazı orman yangınlarına rağmen, bunların %2’si yıldırımlar, %5’ten daha azı ise insanları içermeyen olaylardan kaynaklanıyor. Yapılan araştırmalar sıcak bir iklime sahip Akdeniz ülkelerinde ortaya çıkan yangınların %22,5’inin ihmalden, %60’ının ise kasıttan kaynaklandığını belirtiyor.Orman yangılarının çevre ve toplum üzerinde ciddi etkileri var. Bitkilerin, hayvanların hatta belirli türlerin yok edilmesi, toprağa geri dönülmez zararların verilmesine, karbondioksit emiliminin azalmasına, erozyona ve su kaynaklarının kaybına yol açıyor. İklim krizine yol açan bu durumun önüne geçebilmenin yolu ise akıllı şehir uygulamalarından geçiyor. Her geçen gün akıllı şehir teknolojilerine yatırım yapan yerel yönetimler orman yangılarına karşı koruma sağlayan çevresel izleme sistemlerini hayata geçiriyor.Gelişmiş kameralar, sensörler, LoraWan teknolojisi ve IoT cihazlarla olası bir yangın potansiyeli önceden tespit ediliyor ve bununla ilgili önlemler hızlı bir şekilde alınabiliyor. Kullanılan teknolojiler sayesinde; yangın henüz oluşmadan, oluşacağı sinyali merkeze ulaşıyor ve ona göre oluşacak yangına karşı, önleme aksiyonları alınmış oluyor. Yangın sırasında oluşan ve oluşacak rüzgarların durumu, yangının hangi yönlere ve ne kadar sürüde ulaşabileceği, yangın bölgesine hızlıca ulaşabilme adına yolların durumu gibi farklı dinamiklere sahip konular tek bir odadan yönetilip, yangınlara anından müdahale edilebiliyor. Bu durum hem çevresel hem yaşamsal hem de finansal bir felaketin oluşmasını engelliyor. Akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için 42 yıldır bilişimin gücünü kullanan SAMPAŞ Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya, “Dünya Ekonomik Forumu’nun verilerine göre orman yangılarının küresel maliyeti 50 milyar dolar civarında. Bu dünya ekonomisi için büyük bir yük olmanın yanı sıra hem bizim hem de ormanlar da yaşayan canlıların hayatını tehlikeye atan bir durum. Sadece 2021 yılında küresel orman yangınlarının atmosfere tahmini olarak 6,450 mega ton karbondioksit saldığı biliniyor. Bu hepimiz için çok büyük bir tehdit. İşin daha acı tarafı dünyamızın içinden geçtiği bu zorlu süreci yaşamaya devam edeceğiz. 2050 yılına kadar küresel ısınmanın da etkisiyle orman yangınlarında yüzde 30’a varan bir artış olacağı öngörülüyor. Bu durumun önüne geçilmesiyle ilgili olarak dünyada çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Bunun da temelini akıllı şehir teknolojileri çatısı altında sensörler, akıllı kameralar, IoT cihazları ve yapay zeka teknolojileri oluşturuyor. Çünkü yangınların insan gözüyle algılanması ortalama altı saat sürerken, teknoloji kullanımı bu süreyi çok fazla azaltıyor ve yangına müdahaleyi hızlandırıyor. Biz de yangınlarla çok fazla karşı karşıya kalan bir ülke olarak bununla ilgili önlemlerimizi almalıyız. Birçok yerel yönetimle bununla ilgili çalışmalar yapıyor, şehirlerimizi akıllandırarak olası felaketlerin önüne geçmeye çalışıyoruz.
Enflasyon Avrupa’da da çalışanı vuruyor

Çalışanların maaşlarının enflasyon karşısındaki durumu ve yapılan ücret artışlarının ekonomik etkileri hem Türkiye’de hem de Avrupa ülkelerinde önemli bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. OECD verileri, Belçika dışında tüm Avrupa genelinde çalışan ücretlerinin düştüğünü gösteriyor. Bu tabloda İtalya ise 2023 yılında, pandemi öncesine göre reel olarak yüzde 7,5 oranında düşüş ile öne çıkıyor.

Çalışanların maaşlarının enflasyon karşısındaki durumu ve yapılan ücret artışlarının ekonomik etkileri, hem Türkiye’de hem de Avrupa ülkelerinde önemli bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. Uzun vadede fiyat-ücret sarmalının, enflasyonun tüm Avro Bölgesi üzerinde olumsuz etkilerle devam etmesine neden olacağı düşünülüyor.

İşçi ücretlerindeki artışlar, Avrupa ülkelerinde de gündemin önemli başlıklardan biri olarak öne çıkıyor ve ülkeler arasında farklılık gösteren ücret düzenlemeleri dikkat çekiyor. Çalışan maaşları, Enflasyon karşısında eriyen çalışan maaşlarına hukuki açıdan bakıldığında, Avrupa ülkeleri arasında farklı uygulamaların olduğu görülüyor. Belçika ve Lüksemburg gibi ülkeler ücretlere otomatik enflasyon ayarlaması yaparken birçok Avrupa ülkesinde bu tür düzenlemelerin otomatik olarak gerçekleşmediği ve serbest piyasa dinamiklerine bırakıldığı görülüyor. Ancak ücret seviyelerine dair müzakerelerin büyük ölçüde serbest bırakıldığı ülkelerde dahi, çalışanların maaşlarının enflasyon karşısında erime riskini önlemek adına çeşitli mekanizmalar kullanılıyor. Almanya’da nisan ayında varılan anlaşmayla; 2,5 milyon memura, yüzde 5-5,5 oranında reel maaş artışı sağlanması bunun örnekleri arasında yer alıyor. Fransa‘da 2022 yılında kabul edilen önemli maaş artışlarının yanı sıra İspanya’da memur maaşlarının üç yıl içinde yüzde 9,5 oranında artırılması için sendikalarla anlaşmaya varılması da bu konudaki diğer örnekler olarak öne çıkıyor.

Öne çıkan bu anlaşmalardaki artışlara rağmen çalışan ücretleri eriyor. Innangard Uluslararası İş Hukuku Ağı’nı İtalya’da temsil eden Daverio&Florio Hukuk Bürosu’nun İtalyan gazetesi Corriere della Sera’da yayınlanan analizine göre* Avrupa ülkelerinde reel ücretlerdeki azalma eğilimi devam ediyor. Corriere della Sera’nın haberine göre; İtalya’da, büyük OECD ülkelerine kıyasla, reel ücretler yaklaşık olarak yüzde 7,5 oranında düşüş gösteriyor. Daha düşük oranlarda olsa da, diğer Avrupa ülkelerinde de işçi maaşlarının satın alma gücü enflasyondan olumsuz etkileniyor. Çoğu OECD ülkesinde ücretlere otomatik olarak bir enflasyon ayarlaması yapılmıyor. Yalnızca Belçika ve Lüksemburg’da ücretlerin enflasyona otomatik olarak endekslenmesi sistemi halen yürürlükte. Bu sayede Belçika, 2022’ye kıyasla 2023’te satın alma gücünün düşmediği birkaç OECD ülkesinden biri. Belçika hükümeti bugüne kadar maaşların enflasyona göre ayarlanmasını savunmuş olsa da bu konu Belçika’da çok tartışılıyor. İşverenlere göre bu mekanizma ülkenin rekabet gücünü kaybetmesine neden olma riski taşıyor. Lüksemburg’da da enflasyon yükseldikçe maaşlar artıyor. Ücret endeksleme mekanizması, tüketici fiyat endeksinin önceki altı aya göre %2,5 oranında artması veya azalması halinde maaşların buna göre ayarlanmasını öngörüyor.

Buna karşılık, Fransa, İtalya, İsveç, Danimarka ve Hollanda’da işveren ücretleri enflasyona endekslemek zorunda değil. Bu nedenle ücret seviyesine ilişkin müzakereler büyük ölçüde serbest. Ücretleri yıllık olarak endeksleme yükümlülüğü, ancak iş sözleşmesinde veya toplu pazarlıkta yer alıyorsa ya da çalışana endeksleme konusunda kazanılmış bir hak veren yerleşik bir uygulama varsa söz konusu. Ancak bu ülkelerde de, uygulamada çalışanların maaşlarının enflasyon karşısında erimemesi için çeşitli şekillerde artış yapılıyor.

İşveren enflasyon oranında zam yapmak zorunda mı?

Asgari ücret hariç yasal bir zorunluluk bulunmuyor, ancak ücretlerin Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen asgari ücret seviyesinin altında olması da mümkün değil. Ülkemizde asgari ücrete yapılan artış sonrasında, asgari ücretin üzerinde bir ücretle çalışanların durumu ve bu ücretlere yapılacak artış oranının da tartışmalara neden olduğunu belirten KP Law İş Hukuku Uzmanı Avukat Çiğdem Soysal “Türk hukukuna göre, işverenlerin, asgari ücretin üzerinde bir ücretle çalışan işçilere bir enflasyon zammı yapma yükümlülüğü yok. Ancak çalışanların ücretleri, işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen asgari ücretin altında olamıyor“ dedi.

Yargıtay’ın işçi-işveren ilişkilerine dair kararlarının, işverenlerin ücret artışlarına dair yükümlülüklerini netleştiren temel kaynaklardan birini oluşturduğunu ifade eden Soysal sözlerini şöyle sürdürdü: “Yargıtay da, pek çok kararında, bireysel ya da toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılmadığı ya da işyerinde yerleşik bir uygulama bulunmadığı takdirde, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla, işverenin işçinin maaşına, zam yapma yükümlülüğü olmadığını, zam yapılmamasının işçiye haklı fesih olanağı tanımadığını ifade ediyor. Bu noktada işverenler, çalışanlarının yaşam standartlarını korumak amacıyla 2021 ve 2022’de olduğu gibi bu yıl da, yılın başında yaptıkları zammın yanı sıra haziran ayında maaşlara farklı oranlarda bir enflasyon zammı yaptı. İş dünyasında, şirket içinde mevcut yeteneklerin korunması amacıyla, yılda iki kez yapılan ücret artışlarının genel uygulama haline geldiği görülüyor.”

Avrupa’nın En Seçkin Kamp ve Karavan Fuarında Türkiye Markası Dikkat Çekiyor!

1962 yılında mobil seyahat çözümlerini tanıtma amacıyla başlatılan Caravan Salon Düsseldorf, bu yıl 25 Ağustos – 3 Eylül 2023 tarihleri arasında düzenleniyor ve dünyanın farklı ülkelerinden önde gelen 750 sektör profesyonelini bir araya getiriyor. Geniş yelpazede karavan ve motokaravan modellerinin yanı sıra; son teknoloji kamp ekipmanlarının ve aksesuarlarının tanıtıldığı fuarda bu yılın ilgi odağı ise Türkiye menşeli Demonte Karavan oldu. Fuarda tanıtılan ve her biri gelişmiş teknoloji çözümleri sunan, kompakt Demonte Karavan modelleri sadece seyahat meraklılarından değil, sektörün ileri gelen isimlerinden de onay almayı başardı. Beklentiye göre; Demonte’nin sunduğu modern ve sistematik çözümler, yenilikçi karavan standartlarını geliştirerek daha fazla Avrupa satışını tetiklemiş olabilir.

Caravan Salon Düsseldorf’un Yeni Gözdesi Demonte Karavan Oldu!

Caravan Salon, mobil eğlence alanında dünyanın sayılı ticaret fuarlarından biri olarak konumlanmış durumda. Avrupa’nın ise karavan ve kampçılık anlamında en geniş kapasiteli ve köklü fuarı olarak biliniyor. Toplam 10 günlük bir programı kapsayan fuara katılımın, özellikle pandemi sonrası giderek popülerleşen karavan turizmi sebebiyle maksimum seviyede olması beklenirken; toplam 16 salona yayılan alanda en yeni nesil karavanlar, motokaravanlar ve mobil evler sergileniyor. Bu yıla özel “Teknoloji ve Bileşenler”, “Dış mekan ve Ekipmanlar”, “Seyahat ve Doğa” olmak üzere 3 ana segmente ayrılan fuar, ziyaretçilerine araç çözümlerinin yanı sıra kamp ve doğa yaşamının her alanında kullanıma uygun sayısız teknoloji, bileşen ve aksesuar tanıtımı da yapıyor.

Kamp ve karavan deneyimini iyileştirmeyi hedefleyerek geniş yelpazede ürün çeşitliliği sunan fuar, her yıl olduğu gibi bu yıl da şimdiden yankı uyandırmaya başladı. Sektör devi karavan ve campervan firmalarının katılım sağladığı dev hollerde ilgi odağının büyük kısmı ise 15. salonda yer alan Demonte Karavan standına yoğunlaştı. Wolksvagen Transporter, Fiat Ducato ve Ford Custom gibi camper tipi araçları alarak sık seyahat edenler için kullanışlı alanlara dönüştüren Demonte Karavan modelleri, hem Türkiye’de başka üreticilerde olmayan uluslararası onaylı akredite ürün standartları hem de pek çok araçla uyumlu, kişiselleştirilebilir, işlevsel mobilya çözümleri ile ziyaretçilerin beğenisini kazandı. Nitekim, fuarda görücüye çıkarılan modeller sadece karavan ve seyahat tutkunlarının değil, diğer sektör markalarının da ilgisini çekmeyi başardı. Eylül ayının ilk haftasına kadar devam edecek fuar boyunca Demonte Karavan’ın uluslararası ününü artırarak satış potansiyelini katlaması bekleniyor.

Demonte, Karavan İhracatında Başı Çekebilir!

Demonte Karavan, geliştirdiği Avrupa standartlarına uygun çözümler ve yenilikçi teknolojiler sayesinde, 60 yıldan uzun süredir devam eden lider karavan ticaret fuarı Caravan Salon’a katılan prestijli markalardan biri oldu. Katılım sağlamaktan çok daha fazlasını yaparak tanıttığı her bir modelle ziyaretçiler arasında büyük yankı uyandıran kullanışlı Demonte çözümleri, şimdiden yurt dışı pazarının önünün açılacağını da kanıtladı. Özellikle uluslararası standartlarda ve araç içi uyumu yüksek mobilya çözümleri kullanması, çekme testleri ve ar-ge çalışmalarıyla dayanıklı karavan çözüm önerileri sunması ve son teknoloji kamp ekipman ve aksesuarlarıyla seyahat deneyimini iyileştirmesi gibi avantajları Demonte’yi sektörün yeni lideri haline getirebilir.

Avrupa genelinde karavan tatiline ve kullanımına olan ilginin artış hızı düşünüldüğünde Demonte Karavan’ın tanıttığı modellerle yakaladığı başarı, gelecekte çok daha etkili ve verimli bir iş gücü potansiyeline dönüşebilir. Nitekim, pek çok araçla uyumlu çözümlerin kişiselleştirilebilmesi, uzun süre kullanım olanağı tanıması, estetik ve rahat tatil deneyimini pekiştirmesi, Demonte Karavan modellerinin en beğenilen özellikleri arasındaydı. İlk günden beri ziyaretçilerin beğenisini kazanan araçlar teknoloji harikası özelliklerle donatılarak modern yaşamı desteklemesi ve göçebe çalışanların hayatını kolaylaştırması sebebiyle de öne çıktı.

Bütün bunlara bağlı olarak; lider mobil eğlence fuarının yeni ilgi odağı olan Demonte Karavan’ın kullanışlı, yaratıcı ve inovatif karavan çözümleri, Türkiye sektörüne yeni ürünleri ve geleceğe yönelik gelişmeleri erkenden taşımış olabilir. Bunun da sunulan ürün kalitesi ve çeşitliliği açısından önümüzdeki yıllarda standartların çok daha aratacağını ve özellikle yurt dışı satışlarında markayı öne çıkaracağını gösterdiği söylenebilir.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI ABDULKADİR URALOĞLU “TÜRKİYE’Yİ LOJİSTİK ÜS OLARAK DÜNYAYA BAĞLAYACAK ‘İYİDERE LOJİSTİK LİMAN PROJESİ’Nİ 2026 YILI İÇERİSİNDE FAALİYETE GEÇİRECEĞİZ”

 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “Rize-İzmir uçuşlarını da başlatıyoruz. İlk sefer 18 Eylül’de yapılacak” dedi.  Bakan Uraloğlu, ayrıca Türkiye’yi uluslararası bir lojistik üs olarak dünyaya bağlayacak olan İyidere Lojistik Liman Projesi’nin faaliyete geçeceği tarihi de açıklayarak, “Bu liman stratejik öneme sahip. 2026 yılı içerisinde faaliyete geçireceğiz” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Rize il koordinasyon toplantısı sonrasında basın açıklaması yaparak, Rize-İzmir uçuşlarının başlatılacağını duyurdu. Uraloğlu, “İlk sefer 18 Eylül’de yapılacak. Ekim ayından itibaren her cumartesi Rize-İzmir arasında uçuşlar devam edecek. Kasım ayından itibaren de bu uçuşları haftada iki sefere çıkarmayı planlıyoruz” dedi.

Bölgedeki altyapı ve ulaşım projelerine ilişkin olarak Bakan Uraloğlu, İyidere Lojistik Liman projesinin önemine vurgu yaptıktan sonra projede gelinen aşamayla birlikte faaliyete alınacağı tarihi açıkladı. Bakan Uraloğlu’nun bu konuda açıklaması şöyle:

 “Bu limanımız Doğu Karadeniz Bölgesi, Avrupa ve Orta Asya’ya açılan Kafkasya Koridoru üzerindeki konumu ile stratejik öneme sahiptir. Kafkas ülkeleri ve orta doğu ülkeleri arasındaki potansiyel trafikten kaynaklanacak kombine taşımacılık zincirinin aktarma merkezi olacaktır. Yılda 3 milyon ton genel kargo, 8 milyon ton dökme yük, 100 bin TEU konteyner ve 100 bin araçlık Ro-Ro kapasitesi ile Karadeniz Havzası’nda büyük tonajlı gemilerin yeni adresi olacaktır. Özellikle İran’ın kuzey eyaletlerinin Dubai Limanlarını kullanarak yaptığı 25 milyar dolarlık ithalatını bir aydan 15 güne indiren bir alternatif olması çok büyük bir avantajdır. Bu özelliğiyle bölgenin ve ülkemizin deniz ticaretinden aldığı paya büyük katkı sağlayacaktır. Proje genelinde yaklaşık yüzde 27 ilerleme kaydettik. İnşallah, 2026 yılı içerisinde projemizi faaliyete geçireceğiz. Faaliyete girmesiyle ilk etapta 600 kişiye istihdam sağlayacağız. Zamanla bu istihdam sayısının daha da artacağını öngörüyoruz. Bu liman, Rize’nin geleceğine vurulan bir mühür olduğunu düşünüyorum.”

YATIRIMLARIMIZLA TÜRKİYE’Yİ AYAĞA KALDIRDIK

Bakan Uraloğlu, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın son 21 yılda Türkiye’nin ulaşım ve iletişim altyapısına yaptığı yatırım tutarının yaklaşık 4 trilyon 173 milyar lira olduğunu söyledi. Uraloğlu, gerçekleştirilen yatırımları ilişkin şöyle konuştu:

“Bölünmüş yol uzunluğumuzu 6 bin 100 kilometrelerden 29 bin kilometrenin üzerine çıkardık. Türkiye’yi Avrupa’nın 6. Dünyanın 8. Yüksek Hızlı Tren işletmecisi yaptık. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı ve Marmaray’ı inşa ederek Londra’dan Pekin’e uzanan Demir İpek Yolunun hayata geçmesini sağladık. 26 Havalimanı sayısını 57’ye yükselttik. Bölünmüş yollar, otoyollar, köprüler, tüneller, demiryolları, havalimanları, saymakla bitmeyecek nice eser. Üstelik bunların yapımı onlarca yıl da sürmedi.  Şu anda her gün üzerinde yol aldığınız Karadeniz Sahil Yolu’nu hatırlayın. Yapılmasını yıllarca bekledik. Hatta umudu kesmiştik. Bu yol, Karadeniz Ekonomik İş birliği Teşkilatı kapsamında yürütülen 1700 km uzunluğundaki Karadeniz Çevre Karayolu Geliştirme Projesinin en önemli bölümünü oluşturuyordu. Bu nedenle Karadeniz Sahil yolunun tamamlanması tüm Doğu Karadeniz ve bölge ülkelerinde olduğu gibi Rize içinde çok önemliydi. Samsun’dan Sarp’a kadar uzanan toplam 542 kilometrelik bu yolu bitirmekte AK Parti Hükümetlerine nasip oldu. Hamdolsun 2007 yılında Karadeniz Sahil Yolu tamamlanarak tüm Karadenizli kardeşlerim yollarda yaşanan çileleri unuttu. Karadeniz Sahil Yolu ile Samsun’dan Sarp Sınır Kapısı’na kadar hareket geldi, bereket geldi.”

 KARADENİZ LOJİSTİK ÜS HALİNE GELECEK

Rize’nin Avrupa ile Orta Asya’ya açılan Kafkasya Koridoru üzerinde yer alması ve Doğu bloğu ülke pazarlarına ulaşım imkânı sağlayan konumu ile Doğu Karadeniz’in önemli merkezleri arasında yer aldığını vurgulayan Bakan Uraloğlu, “Hızla büyüyen ve gelişen Organize Sanayi Bölgesi ve yapım çalışmaları devam eden İyidere Lojistik Limanı’nın tamamlanmasıyla da Karadeniz’de önemli bir lojistik üs haline gelecektir.  Bu nedenle Rize’nin artan potansiyeline bağlı olarak ortaya çıkan ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak ve gelişmiş bir ulaşım ve iletişim altyapısı tesis etmek boynumuzun borcudur. Bu kapsamda son 21 yılda Rize’nin ulaşım ve iletişim altyapısı yatırımları için yaklaşık 75 milyar lira harcadık. 2003’e kadar sadece 16 kilometre bölünmüş yolu vardı biz 175 kilometre daha yaparak toplamda 191 kilometreye ulaştık. Yollarının sadece 2 kilometresi BSK kaplamalıydı 365 kilometreye yükselttik. Karadeniz Sahil Yolu, Ovit Tüneli ve Bağlantı Yolları, İkizdere Şehir Geçişi, Hurmalık-1 ve Hurmalık 2 Tünelleri ve Rizeli vatandaşlarımızın 70 yıl boyunca hayalini kurduğu Salarha Tüneli gibi çok önemli projeleri tamamladık. Nicelerine de devam ediyoruz.” diye konuştu.

2 MİLYON YOLCUNUN FAYDALANACAĞINI ÖNGÖRÜYORUZ

Dünyanın deniz üzerine inşa edilen sayılı, ülkemizin ise Ordu-Giresun Havalimanı’ndan sonra ikinci havalimanı olan Rize-Artvin Havalimanı’nı geçen yıl mayıs ayında hizmete açtık.  Bu iki havalimanımız gibi deniz üzerine inşa edilmiş bir havalimanı Avrupa’da yok ve dünyada da örnekleri çok az. Hatta, Rize-Artvin Havalimanımız dünyadaki 5. havalimanı oldu. Yani, dünyada deniz üzerine kurulu 5 havalimanından 2’si ülkemizde inşa edildi. 3 bin metre uzunluğundaki pisti ve yılda 3 milyon yolcuya hizmet verebilecek kapasitede terminal binası ile bölgenin havayolu ulaşımı ihtiyaçlarını eksiksiz karşılamaktadır. Rize-Artvin Havalimanı’nda açıldığı tarihten günümüze kadar iç hatlarda 4 bin 257 inen, 4 bin 252’de kalkan olmak üzere toplamda 8 bin 509, dış hatlarda ise 59 inen, 62 kalkan olmak üzere toplamda 121 uçuş gerçekleşmiştir. Genel toplamda yaklaşık 8 bin 650 uçak trafiği olmuştur. 1 milyon 200 bin üstünde yolcu trafiği gerçekleşmiştir. Rize-Artvin Havalimanımızda günlük 6 uçuş İstanbul Havalimanı, 4 uçuş Sabiha Gökçen ve 2 uçuş Ankara olmak üzere toplamda 12 uçak gidiş-geliş 24 uçuş trafiği gerçekleşmektedir. Yılsonuna kadar da açıldığı günden itibaren 2 milyon yolcumuzun Rize-Artvin Havalimanımızdan faydalanacağını öngörüyoruz” diye konuştu.

Bakan Uraloğlu, Ardeşen-Ayder Yolu için ihale sürecinin daha önce başladığını belirterek, 36.7 km’lik yolun ihalesini bu ay içerisinde tamamlanacağını, en kısa zamanda imalatlara başlanacağını söyledi.

İyidere-İkizdere-Ovit Yolu’nun ikmal halesini yaptıklarını açıklayan Bakan Uraloğlu, “İyidere-İkizdere arasındaki 37 km’lik kısmı da bitiyoruz. İkizdere-Ovit arasındaki 19 km’lik kısmı da en kısa zamanda yatırım programına alacağız” diye konuştu.

Uraloğlu, ayrıca Ardeşen-Ayder-Tunca Yolu’nun Ayder-Tunca bağlantısındaki 6 km’lik ortak yol çalışmalarının da devam ettiğini kaydederek, “Kalan 12 km’lik kesimle ilgili çalışmalarımızı da planlayacağız” dedi.

Lidya Grup, SIGN İstanbul 2023’de teknoloji şovu yapacak   

Dijital baskı sektörünün lideri Lidya Grup, 21 – 24 Eylül 2023 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek 24.Uluslararası Endüstriyel Reklam ve Dijital Baskı Teknolojileri – SIGN İstanbul 2023 Fuarı’nda temsil ettiği 6 global markanın son teknoloji dijital baskı makinelerini sergileyecek.

Teknolojisiyle dijital baskı sektörünün dünya devleri arasında yer alan Xerox, Epson, Efi, Kongsberg, Duplo ve kendi markası Sutec makinelerini ülkemizde temsil eden Lidya Grup, fuarın buluşma noktası olacak ve standında temsil ettiği global markalardan sergilediği 20’nin üzerinde makine ile adeta teknoloji şovu yapacak. Fuara özel kampanyalı fiyatları ve uygun finansman çözümleri ile ses getirecek olan Lidya Grup, ülke genelinden ve yurtdışından ziyaretçilerini ağırlayacak. Endüstriyel reklam ve dijital baskı dünyasını her yıl Avrasya’nın kalbinde bir araya getiren SIGN İstanbul’a yurtiçi ve yurtdışından profesyonel ziyaretçilerin yoğun katılımı bekleniyor.

Dijital baskıda Lidya zirvede yer alıyor

 Fuarlarda Lidya standının teknoloji şölenine dönüştüğünü ifade eden Lidya Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, şunları söyledi:

“SIGN İstanbul 2023 fuarındaki standımızda, dijital baskı makinelerinin en star makinelerini, herkesin görebilmesi ve deneyimlemesi için sergileyeceğiz. Geçtiğimiz günlerde Duplo Türkiye’nin distribütörü olduk ve Duplo’nun ürünlerini ilk kez standımızda sergileyeceğiz. Temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi, Sutec, Kongsberg, Duplo markalarının hepsi baskı sektöründe gözükse de, markaların teknolojileri ve hizmet verdikleri alanlar birbirinden farklıdır ve bu nedenle yatırım kararından önce yakından incelenmesi önemlidir. Fuara özel düzenleyeceğimiz kampanyalı fiyatlar ve uygun finansman çözümlerimiz ile son yılların en başarılı fuarlarından birisini geçirmeyi planlıyoruz. Hem yeni teknolojileri görme, hem ihtiyaçları karşılama noktasında ciddi bir ziyaretçi ilgisiyle karşı karşıya olacağız. Lidya Grup olarak bizler, yaptığımız her işimiz de daima en iyisini yapmaya çalışıyoruz ve elde ettiğimiz başarılar neticesinde şirketimizi Türkiye’de ve Londra’daki Lydia Digital ltd şirketimiz ile Birleşik Krallık başta olmak üzere bulunduğumuz coğrafyada ve dünyada zirvede tutmaya devam ediyoruz.” dedi.

 Yatırım yapmak için cazip fırsatlar olabilir

Son aylarda yaşanan enflasyon, faiz ve döviz kurlarında yaşanabilecek olası artışlara değinen Lidya Grup Başkanı Bekir Öz, şunları kaydetti:

“Dijital baskı makineleri sektörü ithalata bağlı bir sektör. Herkes önümüzdeki dönemde döviz kurlarında artışların olacağını öngörülebiliyor. Bir yatırım yapılacaksa, mümkün olduğunca çabuk yapılması avantaj sağlayacaktır. Yatırım yapmak için cazip fırsatlar olduğunu söyleyebiliriz ve şuan yatırım yapan kazanır.” diye konuştu.

İş dünyasına tavsiyede bulunan Başkan Bekir Öz, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu dönemde, stokların, genel giderlerin ve nakit akışının iyi yönetmesi önemlidir. Şirketlerin, iş süreçlerini yeniden gözden geçirip, yapılarını daha sağlıklı bir hale getirmeleri gereklidir. Aynı zamanda, ekonominin, pazarın, müşterilerin gerçeklerine göre hareket etmek lazımdır. Bir diğer konu da, şirketlerin büyük çoğunluğu yeterince planlama ve ölçme yapmıyorlar, oysa işi yönetirken planlama yapmak ve sonrasında ölçmek zaruridir.” diye konuştu.

İlk defa lansmanı yapılacak makineler bulunuyor

SIGN İstanbul 2023 Fuarı’ndan sektörün beklentilerin yüksek olduğunu belirten Lidya Grup Satış Direktörü Adem Öz, şunları anlattı:

“Fuarın olduğu tarihler, hem sezonun başlangıcı olması, hem de birçok alımın sezon başlangıcına ötelenmesi ve yaz döneminin bitmesi fuardan beklentileri yükseltiyor ve fuar bu açıdan alım için doğru bir buluşma noktası haline geliyor. Lidya olarak fuarda, temsil ettiğimiz Xerox, Epson, Efi, Kongsberg, Duplo ve Sutec’den oluşan 6 markadan birçok yeni teknolojileri sergileyeceğiz. Bu makinelerden bazılarını ilk kez Türkiye lansmanını yaptığımız ürünlerimiz olacak. Standımıza gelen tüm ziyaretçilerimize dijital baskı alanında uçtan uca son teknolojiyi deneyimleme fırsatı sunacağız. Örnek vermek gerekirse, ambalaj tarafında hizmet veren bir kuruluşun, büyük ebatta oluklu mukavvaya baskısını gerçekleştirip, ondan sonra kesimini dijital olarak tamamlayıp, bitmiş ürün halini standımızda demosunu yapabilecek bir durumdayız. Özetle, birçok sektörde yapılan işlerin başlangıcından sonuna kadar olan aşamaları, standımızda müşterilerimiz ve ziyaretçiler tarafından yerinde görülecek. Reklam, promosyon, ofset sektörü, ambalaj gibi her alandan ziyaretçileri standımızda ağırlayacağız.” şeklinde konuştu.

Dünyanın Bir Numaralı Karavan Fuarı Sona Yaklaşırken Dinamik RV Çözümleri Öne Çıkıyor!

Stide Ekibi Caravan Salon Sonrası Ar-Ge Çalışmalarını Hızlandırmaya Odaklanıyor!

Her yıl, ağustos sonunda başlayarak eylülün ilk haftasına kadar süren ve dünya genelinden seyahat ve doğa tutkunları tarafından ziyaret edilen Caravan Salon Düsseldorf, geçtiğimiz 25 Ağustos tarihinde başlayarak sektörün dev isimlerinin ve gezginlerin beğenisini topladı. 3 Eylül 2023’e kadar sürecek olan fuar kapsamında lüks segment karavanlardan kompakt tasarımlı panelvanlara, araç üstü çadırlardan sürdürülebilir enerji çözümlerine ve teknolojik parçalara kadar seyahat ve doğa denilince akla gelen binlerce farklı ekipman tanıtıldı.

Sektör devi 750 markanın katılım sağladığı fuarda, 15. holde yer alan ve farklı model araçlarla uyumlu inovatif envanter ve mobilya parçaları üretmesiyle bilinen Stide ise en fazla rağbet gören isimlerden biri olmayı başardı. Prestijli fuara katılım sonrası marka değerini yükselten Stide, bir kez daha Türkiye’deki diğer üreticilerden farkını kanıtlayarak karavan ekipman ve parça tasarımındaki ustalığını ortaya koydu. Topladığı yoğun beğeni sonrası işleri hızlandırmayı planlayan Stide ekibi, RV yaşamını kolaylaştıran ve hayat kurtaran çok sayıda yenilikçi fikrin yolda olduğu belirtmeyi de ihmal etmedi.

Stide’ın akredite ürünlerine olan yoğun ilgi her geçen gün artıyor!

Stide, sık seyahat edenler için hayatı kolaylaştırmayı hedefleyen lüks ve yüksek dayanımlı karavan ekipman ve araç gereç çözümleriyle Türkiye’de son yılların lider markası olmayı başardı. Sektörün bir diğer lideri Demonte Karavan ile yapılan birliktelik sonucu, pek çok araçla uyumlu 360 derece döner tasarımlı mekanizmalarını ve testlere tabii tutulan diğer dayanımı yüksek inovatif parçalarını büyük bir kitleye tanıttı. Ağustos ayının son haftası itibariyle başlayarak tüm dünyadan karavan ve seyahat severlerin ziyaret ettiği Caravan Salon katılımı ise Stide’ın Avrupa standartlarına uygun, kalitesi ve güvenilirliği resmi olarak tanınmış, yenilikçi akredite ürünlerini çok daha geniş bir pazara açmasına yardımcı oldu.

Dev etkinliğin ilk gününden beri yolculuklarına daha kompakt, güçlü ve estetik bir deneyim katmayı hedefleyen ziyaretçiler Stide’ın yüksek teknoloji ürünlerini incelemekten büyük keyif aldılar. Her biri uzun süreli ar-ge çalışmalarının ve çekme ile çarpışma testlerinin sonunda geliştirilen konformist Stide çözümleri özellikle hafifliği, işlevselliği ve yaratıcılığı sebebiyle günden güne artan bir ziyaretçi ağına tanıklık etti. Stide’ın outdoor ve karavan sektörüne kazandırdığı bu dönüşümlü araç gereçler ile ekipmanlar, maceracı ve dinamik sürüşler planlayanların gelecekteki yeni yıldızı olacağını da garanti altına aldı.

Stide, Caravan Salon sonrası yüksek tempolu çalışma programına tamamen hazır durumda!

Sektördeki 40 yıllık tecrübesini Türkiye’deki üretim tesislerinde uyguladığı çalışmalarla birleştiren Stide, gezgin yaşamını kolaylaştıran geniş ürün yelpazesini Caravan Salon’da binlerce ziyaretçiye tanıttı. 360 derece dönme mekanizmasına sahip ön koltukları, yer kaplamayan rock and roll yatakları, mekanizmaları, ray sistemleri ve bu sistemlerle uyumlu aparatlarıyla bilinen marka halihazırda bir dizi dayanımı yüksek ve konforlu ekipman tasarlamış durumda. Bu ekipmanlar fuar boyunca özellikle campervan tipi araç kullanan ve alandan kazanarak esnek seyahat avantajı elde etmeyi seven dinamik gezginlere hitap etti. Aynı zamanda sportif ve aktif sürücüler ile daha fazla rahatlık ve eğlence arayan karavan kullanıcıları da markanın yeni nesil çözümlerini, kendi 4 teker üzerindeki yaşamlarına dahil etme konusunda hemfikir oldu.

Ortaya çıkan başarılı tablo sonucu Stide ekibi, tasarım, hafiflik, dayanım ve konfor bakımından karavan yaşamını çok daha iyi hale getirecek yeni fikirlerin yolda olduğunu belirterek çalışmaların hızlanacağının işaretini verdi. Buna göre; eğlence aracı sınıfındaki panelvan tipi araç sürücüleri, Stide desteği ile kendi araçlarıyla uyumlu çok daha şık ve cazip çözümlere detaylı ar-ge çalışmaları sonucu ulaşabilecek. Fuar boyunca kazanılan yeni pazar ağı ise kullanıcı hayatını kolaylaştırma odağında çeşitlenen ürün yelpazesinin, kaliteden ödün vermeden gelişmesini sağlayacak ve ortaya dinamik, akıllı, yaratıcı pek çok Stide çözümü çıkaracak. Fuar sonrası çalışma için enerji depolayan ekip, Türkiye’de başka üreticilerde olmayan yaratıcı ve dayanıklı sistemlerini RV yaşamındaki yeni ihtiyaçlara göre adapte ederek benzersiz parçalar tasarlamaya kaldığı yerden devam edecek.

Hilti, Nuron ile mutlu müşteri ailesini genişletiyor

İnşaat teknolojilerinin inovasyon öncüsü Hilti, geleceği referans alan yaklaşımı ve çalışmalarıyla 26 yıldır Türkiye’de pazara öncülük ederken, müşterilerinin verimliliklerini artırıp yatırım maliyetlerini azaltmayı sürdürüyor. İnşaat sahaları için devrim niteliği taşıyan yeni 22 volt akülü platformu Nuron ile Hilti, mutlu müşteriler ailesine yeni üyeler kazandırmaya devam ediyor. Yakın zamanda Nuron kullanmaya başlayan Dorçe Prefabrik Yapı ve İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. yetkilileri Nuron ile işlerindeki hız, kalite ve verimlilik artışını anlattı.

İnşaat sektöründe yüksek teknolojinin kapladığı alan genişlerken, faaliyetlerin sürdürülebilirliği için gerekli olan yüksek performans ve fonksiyonellik de inşaat profesyonellerinin tercihinde belirleyici bir rol oynuyor. Sürdürülebilir değer yaratma misyonu ve bütünsel hizmet anlayışıyla inşaat sektörüne rehberlik eden Hilti, Türkiye’de 26 yıldır başarıyla sürdürdüğü mühendislik ve yazılım servisini çok daha ileriye taşımayı başarıyor. Köklü tecrübesini yenilikçi yüzüyle birleştirerek inşaat sahalarının dijital dönüşümünü hızlandırıyor. Nuron ile Hilti,kırma ve kesmeden, delme ve sabitlemeye kadar her alanda daha fazla performans, güvenlik ve kullanıcı konforu sağlıyor.

Tüm işler tek platform üzerinden yönetiliyor

Dijital dönüşüme yepyeni bir boyut kazandıran yönüyle Nuron, inşaat profesyonellerinin akülü el aletlerini geleceğe taşıyarak şantiyelerde büyük bir dönüşüm başlattı. Şantiyedeki kazaları azaltmaya yardımcı olabilecek teknolojik özellikleri ile Nuron, yeni iş sağlığı ve güvenliği özellikleriyle de inşaat sahalarında maksimum güvenlik sağlıyor. Tüm bu özellikleri Nuron’u sektör profesyonelleri tarafından ilk tercih edilen ürünler arasında öne çıkarıyor. 60’tan fazla ülkede 40 yıllık köklü tecrübeye sahip Dorçe Prefabrik Yapı ve İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş.’ de yakın zamanda Hilti’nin Nuron’lu mutlu müşterileri ailesine katıldı.

Verimlilik, yüksek performans, yüksek akülü güç ve dayanıklılık

Nuron teknolojisini verimlilik, yüksek performans, yüksek akülü güç ve dayanıklılık olarak tanımlayan Dorçe Prefabrik Yapı ve İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş Üretim Müdürü Ertuğrul Er, “22 volt akülü platformu Nuron’uniş süreçlerimize çok ciddi katkılar sağladığını gördük. Tek bir batarya platformu olması sayesinde bataryalar tüm makinelerimizde çalışıyor. TPM özelliğiyle 3 yıl masrafsız hizmet vermesi ciddi bir maliyet avantajı yaratıyor. İhtiyaç duyduğumuzda hızlı bir şekilde makine kiralaması yapabiliyoruz. Yoğun iş tempomuzu Hilti cihazlarındaki İSG özellikleriyle iş kaybı yaşamadan kolaylıkla yönetebiliyoruz. Batarya sürelerinin uzun olması, tek tuşla pil üzerinden batarya sağlığının kontrolünün sağlanması da işlerimizi çok kolaylaştırıyor” açıklamasında bulundu.

Olası iş ve maliyet kayıplarının da önüne geçebiliyoruz

Nuron’un sunduğuyüksek performans, kalite ile dayanıklılığın yanı sıra, uzun ömürlü kullanım kolaylığıyla çok sayıda avantajı tek bir üründe buluşturduğunu ifade eden Dorçe Prefabrik Yapı ve İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş Elektrik Bakım Şefi Murat Kaplan,Nuron’u takımların sahada takibi ve performansı açısından değerlendirirsek, uzun ömürlü olması ve ekipmanların gayet sağlıklı ve sağlam olması işlerimizi çok kolaylaştırdı. Elinden bırakıldığında kendiliğinden durma gibi özellikleriyle iş kazaları ve güvenliğine dair herhangi bir soruna yol açmaması, tüm el aletlerinin bataryalarının birbirine uyumlu olması ve şarj sürelerinin çok kısa olması ciddi kolaylık sağlıyor. Takımlarda herhangi bir problem çıktığında program üzerinden sisteme kaydediyoruz. Servis ekipleri ürünleri hızlı bir şekilde teslim alıp tamirini yaparak bizlere ulaştırılıyor. Böylece olası iş ve maliyet kayıplarının da önüne geçebiliyoruz” diye belirtti.

Axon, Türkiye’deki faaliyetlerine TASER cihazları ile hız veriyorYaşamı korumak amacıyla topluma ve kamu güvenliğine faydalar sağlayan Axon, olaylarda kolluk kuvvetlerinin ve şüphelilerin yaralanma ihtimalini gözle görülür ölçüde azaltan TASER 7 ve TASER 10 ile Türkiye’deki faaliyetlerine güç veriyor. 280.000’den fazla yaşamın ölümden veya büyük yaralanmalardan kurtarılmasına yardımcı olan bu cihazlar, sadece kılıfından çıkartıldığında bile şüphelilerin kurallara uyması için gerekli caydırıcılığı sağlıyor.1998’den beri yaşamı korumak misyonuyla kamu güvenliğine yönelik teknolojiler geliştiren Axon, Türkiye’deki faaliyetlerini dünyanın dört bir yanındaki modern kolluk kuvvetlerinin kullandığı TASER 7 ve 10 enerji cihazlarıyla ve destekleyici entegre çözümleriyle hızlandırıyor. En yeni teknolojik inovasyonlardan faydalanarak cihaz, uygulama ve hizmet ağından oluşan tam kapsamlı bir sistem sunan Axon’un çözüm yelpazesinde kolluk kuvvetleri ve savunma sektörü paydaşları tarafından tercih edilen TASER enerji cihazları öne çıkıyor. Üzerinde 950’den fazla detaylı araştırma yapılmış ve tıbbi onayları alınmış TASER enerji cihazları yaklaşık 280.000’den fazla yaşamın ölümden veya büyük bir yaralamadan kurtarılmasına olanak sağladığı gibi kolluk kuvvetleri personellerinin ve şüphelilerin olay sırasında yaralanma ihtimalini önemli ölçüde azaltıyor.Police Executive Research Forum’un (PERF) US Office of Justice Programs (USOJP) için yaptığı araştırmaya göre enerji cihazı programının uygulanması, görevlilerin ateşli silah kullanımını yüzde 72 azaltıyor. Aynı araştırma TASER cihazı kullanmaya başladıktan sonra görevlilerin cop kullanımının yüzde 80, fiziksel güç kullanımının da yüzde oranında 60 azaldığını kaydediyor.TASER 10, atışların başarısını ve etkisini artıran özelliklere sahipTahmini kullanım ömrü beş yıl olan ve yeni nesil cihaz statüsünde olan TASER 10’un güncellenebilen yazılımı bulunuyor. Etkili menzili 13,7 metre olan ve içinde 10 kartuş taşıyan bu cihaz, kartuşlara bağlı ince kablolar üzerinden elektrik akımını vücuda iletiyor, bu akımlar periferik sinir sisteminin duyusal ve motor fonksiyonlarını etkiliyor ve istemsiz kas kasılmalarına veya sinir-kas iletiminin bloke edilmesine neden oluyor. Birbirinden bağımsız olarak hedefe gönderilebilen kartuşlar, atışların başarısını ve etkisini artırırken şüphelinin ölümcül güce gerek duymadan kontrol altına alınmasını sağlıyor. TASER 10’un işletim sistemini ve her kullanımın kaydını barındıran dahili bir hafızası bulunuyor. Dahili kayıtlar TASER enerji silahının kusursuz çalıştığını teyit etmek ve doğru bir şekilde kullanıldığını göstermek amacıyla yapılacak değerlendirmelerin kolaylıkla yapılabilmesi ve ilgili kayıtların kayıt altında tutulması için kurumun tam kontrollü altındaki Axon Evidence sistemine emniyetle yüklenebiliyor.TASER 7 Uyarı Arkı, bir caydırıcı unsur olarak kartuşlarını fırlatmadan bile olayların kontrol altına alınmasına yardımcı oluyorDeğiştirilebilen iki tane kartuş kullanan TASER 7’nin de beş yıl tahmini kullanım ömrü bulunuyor. Kartuşun içinde, cihaza bağlı iletken kabloların ucundaki iki küçük probun fırlatılması için sıkıştırılmış nitrojen bulunuyor. Ek olarak kartuşları fırlatmaya gerek kalmadan, sadece uyarı arkını göstererek bile olayları kontrol altına almak da mümkün. TASER 7’nin de işletim sistemini ve her kullanımın kaydını depoladığı dahili bir hafızası mevcut ve bu dahili kayıtlar Axon Evidence sistemine yüklenebiliyor.Axon Bölge Müdürü Altay Çamlıgüney, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Axon kurulduğu ilk günden itibaren bireylerin yaşam hakkını ön planda tutan ve çözümlerini bu yönde geliştiren bir şirket. Ürün yelpazemizde öne çıkan TASER cihazları da bu misyon çerçevesinde 280.000’den fazla yaşamın ölümden veya büyük bir yaralamadan kurtarılmasına olanak sağladı ve bu sayı her geçen dakika artıyor. Axon’la ilgili tıbbi testler ve kalp üzerindeki etkisine dair yayınlanan araştırmalar, TASER enerji cihazının kalp üzerinde olumsuz bir etki yaratma riskinin çok düşük olduğunu teyit ediyor. Hatta TASER enerji cihazının doğrudan kalp krizine neden olduğunu doğrulayan bir vaka bile bulunmuyor. TASER 7 ve TASER 10 başta olmak üzere destekleyici çözümlerimizle Axon ekosistemini Türkiye’de yaygınlaştırarak, değerli kolluk kuvvetlerimize çağın gerektirdiği yeni teknolojileri sunmayı ve bunu yaparken de vatandaşın yaşamının korunmasını hedefliyoruz.”

Hızlı ve kaliteli üretimin anahtarı güvenli haberleşme

Tüm endüstrileri kuşatan dijital dönüşüm, fabrikaların yeni nesil teknolojilerle uçtan uca yeniden yapılanmasını beraberinde getirdi. Güçlü networkler sayesinde üretimin her aşamasının tek noktadan yönetilebildiği, akıllı fabrikaların üretimde baş rolü aldığı endüstri çağında, güvenli haberleşme de sürdürülebilir verimlilikte anahtar görevi görüyor. Japonya merkezli CLPA (CC-Link Partner Association) ise fabrikalarda inşa ettiği güvenli sistem mimarisi ile dijital dönüşümle hacmi giderek büyüyen verilerin hızlı ve güvenli bir şekilde işlenmesine katkı sağlıyor.

Tüm sektörlerde Sanayi 4.0 ile başlayan otomasyona geçiş süreci, fabrikalarda iletişim ihtiyaçlarını değiştirdi. Endüstrilerde hızlı ve kaliteli üretimin anahtarını sunan otomasyon süreci, üretim hatlarında güvenli ve hızlı haberleşmeyi bir zorunluluk haline getirdi. Dünya çapında endüstriyel haberleşme teknolojilerinin kullanımı yaygınlaştıkça işlenmesi gereken veri hacmi de gittikçe artıyor. Günümüzde daha fazla verinin işlendiği akıllı fabrikalarda endüstriyel haberleşmenin güvenli bir şekilde gerçekleşmesinin önemine dikkat çeken CLPA Türkiye Müdürü Önder Şenol, “Yüksek güvenilirliğe sahip endüstriyel haberleşme teknolojileri sayesinde verinin toplanması, paylaşılması ve işlenmesi için hızlı bir alt yapı sunuluyor” dedi.

Endüstriyel haberleşme sistemleri sürdürülebilir verimliliği etkiliyor

Üretimin tüm aşamasına yayılan hızlı ve yoğun veri akışı, endüstriyel haberleşme teknolojilerinin de gelişimini hızlandırıyor. Otomasyon sürecine geçişin endüstrilerde güvenilir veri akışını daha da kritik hale getirdiğini belirten Önder Şenol, “Veriye dayalı öngörü imkânı sunarak işletmelerin gelecek hedeflerini belirlemesine yardımcı olan endüstriyel haberleşme teknolojileri yüksek performans, hız ve işlevselliği aynı anda sunuyor. Veri akışını hızlı ve güvenli bir şekilde sağlayan işletmeler doğru stratejik hamlelerde bulunabiliyor. Böylece ağ güvenirliği, üretkenlik ve kalite güvence stratejilerini bir sonraki aşamaya taşıyabiliyorlar. Üretimde hız ve verimlilik sağlayan teknolojilerin kapladığı alan giderek genişlerken, endüstriyel haberleşme sistemleri de sürdürülebilir verimliliği sağlayan bir mekanizma görevi görüyor. Çalışanlar ve makineler arasında sağlıklı ve sürdürülebilir bir iletişim sürdürülmesi işletmelere rekabet avantajı sağlıyor” ifadelerinde bulundu.

Geleceğin akıllı fabrikalarını inşa ediyor

Geliştirdikleri endüstriyel haberleşme teknolojileriyle geleceğin akıllı fabrikalarını inşa ettiklerini söyleyen Önder Şenol, endüstriyel haberleşmede performans ve işlevselliğin üst seviyeye taşınmasına yardımcı olan CLPA’nın CC-Link teknolojisi hakkında şu bilgileri verdi: “Endüstriyel düzenin yeni çerçevelerini destekleyen, son teknoloji ürünler ve uygulamaların potansiyelini açığa çıkaran kapsamlı bir protokol olan CC-Link IE, hız ve güvenliği aynı anda sunuyor. CC-Link IE’nin Safety haberleşme fonksiyonu ile fabrikalarda artan veri trafiğinin güvenli bir şekilde sürdürülmesine katkı sağlıyoruz. Fabrikaların tüm network’lerine uyumlu olan Safety haberleşme fonksiyonu güvenli, genel ve hareket kontrolü sistemlerinde bir arada kullanılabiliyor. Güvenli veri akışında oldukça kritik bir sorumluluk üstlenen bu fonksiyon, sahip olduğu fonksiyonel güvenlik standartlarıyla bilgilerin aktarılması için verimli ve güvenilir bir ağ görevi görüyor. CC-Link IE, Safety haberleşme fonksiyonu ile fabrikaların omurgasını oluşturan bir ağ üzerinde haberleşme katmanı yaratıyor. Bu katman üzerinde ESMAP (IE Safety Master Protocol Machine) olarak tanımladığımız protokol makinesi ile birlikte çalışıyor. Böylece fabrikalarda oluşturduğumuz katman üzerinde sağlıklı ve güvenli veri akışı hedefleyerek bugünün dünyasında gelecek stratejilere yön veren verileri güvenli bir havuzda buluşturuyor.”

Zeynep Güvenel Pfizer Türkiye Lansman Mükemmeliyet Lideri olarak atandı  Pfizer ailesine, 2010 yılında Pazarlama alanında Yönetici Adayı olarak katılan Zeynep Güvenel, Pfizer Türkiye Lansman Mükemmeliyet Lideri olarak atandı. Robert Koleji’ni tamamladıktan sonra Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden 2010 yılında mezun olan Zeynep Güvenel, mezuniyetinin ardından Pfizer ailesine pazarlama alanında Yönetici Adayı olarak katıldı. Zeynep Güvenel, 2011-2016 yılları arasında Ürün Müdürü olarak çalıştı. Aşı alanındaki görevi sırasında erişkin risk gruplarının Ulusal Bağışıklama Programı’na dahil edilmesine katkıda bulunurken, ürünlerin relansman süreçlerine liderlik etti. 2016–2017 yıllarında Gelişmiş Pazarlar Bölgesi Kıdemli Bölgesel Marka Müdürü görevini üstlenen Zeynep Güvenel, 2018’in başında Türkiye Müşteri Analitiği ve İçgörü Türkiye Takım Lideri olarak görev aldı. 2021 Şubat ayında ise Kurumsal İlişkiler Lideri ve Cesur Adım 3.3 Dönüşüm Lideri olarak sorumluluk üstlendi. 2022 Kasım ayından bu yana Ticari Mükemmeliyet Lideri olarak çalışan Zeynep Güvenel, Ticari Operasyonlar, MAPP (Yolsuzlukla Mücadele Politika ve Prosedürleri) ve Omnichannel (Çok kanallı) takımlarına liderlik etti.Pfizer Türkiye Lansman Mükemmeliyet Lideri Zeynep Güvenel yeni göreviyle ilgili şunları söyledi: “Pfizer olarak, dünyada hızlı bir şekilde yeni tedavi lansmanları yapıyor ve nicelerine hazırlanıyoruz. Türkiye’de de önceliğimiz, bu yeni tedavileri eksiksiz ve hızlı bir şekilde ihtiyacı olan hastaların erişimine sunmak. Bu yönde lansman hazırlıklarını satış ve pazarlama ekiplerimizle koordine ederek, mevcut takımlara destek olacağım için heyecan duyuyorum.”

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %49,41, aylık %5,89 arttı

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu -----Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Kültür-sanat, ekonomi-teknoloji, sağlık, eğitim, spor haberleri

Kapadokya Üniversitesi, 1. Ulusal Yapay Zekâ Buluşmasına Ev Sahipliği Yapacak Kapadokya Üniversitesi,  yapay zekâ (YZ) …


Notice: ob_end_flush(): failed to send buffer of zlib output compression (0) in /home/swtdavut/public_html/wp-includes/functions.php on line 5427