Sağlık turizmi kapsamında 5 yılda 7 milyar dolar gelir elde edildi
Son beş yılda 3 milyon 632 bin 423 kişi sağlık turizmi kapsamında hizmet almak üzere Türkiye’ye geldi. Sağlık turizminin son beş yıllık cirosu ise 7 milyar 93 milyon 591 bin dolar olarak açıklandı. Bunda en büyük payın Ticaret Bakanlığı tarafından sektöre verilen teşviklerin olduğu belirtildi.
Ticaret Bakanlığı tarafından sağlık turizmine yönelik verilen reklam ve tanıtım desteğinde üst limit 12 milyon TL olarak açıklandı. Buna göre Uluslararası Sağlık Turizmi Yetki Belgesi’ne sahip sağlık tesisleri ve seyahat acenteleri 12 milyon TL’ye kadar reklam, tanıtım ve pazarlama desteği alabilecek.
Sağlık turizmi teşvikleri açıklandı! Üst limit 12 milyon TL
Türkiye’nin küresel sağlık turizmi pazarından yüksek pay alması için Ticaret Bakanlığı, sağlık turizmi yapan hastane, klinik, muayenehane ve seyahat acentelerini yurt dışından hasta getirmeleri için teşvik paketleri sunuyor. Bunlardan en önemlisi de 12 milyon TL’ye kadar verilen reklam, tanıtım ve pazarlama desteği olarak öne çıkıyor.
2022 yılında 1 milyondan fazla yabancı hasta tedavi oldu
Sağlık turizmi sektörüne reklam ve tanıtım hizmet veren Kan Ajans Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Üstünel, verilen teşvik rakamlarına dikkat çekti.
12 milyon TL’ye kadar teşvikten faydalanıldığını belirten Üstünel, şu bilgileri verdi:
“Sağlık kuruluşları ve sağlık turizmi aracı kuruluşlarının yani seyahat acentelerinin yurtdışına yönelik reklam, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine ilişkin giderleri, en fazla 5 yıl boyunca yüzde 60 oranında ve yıllık en fazla 12 milyon TL’ye kadar destekleniyor. Muayenehane ve polikliniklerde ise bu rakam bir yıl için 4 milyon 800 bin TL’ye kadar veriliyor. Bu destekler sayesinde ülkemiz yılda yaklaşık 2 milyar dolar civarında gelir elde etmektedir. 2022 yılında 1 milyon 258 bin yabancı hasta ülkemizde tedavi olmuş ve buradan 1 milyar 926 milyon dolar gelir elde edilmiştir.” Öte yandan ajans olarak birçok hastane ve kliniğe hizmet verdiklerini söyleyen Üstünel, “Sağlık turizmi teşviklerinden faydalanan kuruluşlara ajans olarak hizmet vermekteyiz. Yurt dışından hasta getirmelerinde reklam ve tanıtım çalışmalarında edindiğimiz deneyimlerle birlikte başarılı sonuçlar almaktayız” dedi.
3 milyon 632 bin hastaya hizmet verildi
Son beş yılda 3 milyon 632 bin 423 kişi sağlık turizmi kapsamında hizmet almak üzere Türkiye’ye geldi. Sağlık turizminin son 5 yıllık cirosu ise 7 milyar 93 milyon 591 bin dolar olarak açıklandı.
Yıllara göre sağlık turizmi kapsamında ülkemize gelen turist sayısı ve sağlık hizmeti için ödedikleri rakamlar aşağıdadır:
2018 yılında sağlık turizmi kapsamında ülkemizde 594 bin 851 hasta sağlık hizmeti almış 863 milyon 307 bin dolar gelir elde edilmiştir. 2019 yılında 701 bin 46 hastaya sağlık hizmeti verilmiş 1 milyar 412 milyon 438 bin dolar gelir elde edilmiştir. 2020 yılında 407 bin 423 hastaya hizmet verilmiş 1 milyar 164 milyon 779 bin dolar gelir elde edilmiştir. 2021 yılında 670 bin 730 hastaya hizmet verilmiş 1 milyar 726 milyon 973 bin dolar gelir sağlanmıştır. 2022 yılında ise 1 milyon 258 bin 382 kişiye sağlık hizmeti verilmiş olup 1 milyar 926 milyon 94 bin dolar gelir elde edilmiştir. 2022 yılında son 5 yılın rekoru kırılmıştır.
Finans uzmanı Murat Özsoy: “Bankalar kredi musluklarını açacak”
Finans Uzmanı Murat Özsoy, geçen yıldan beri süren ‘krediye erişim sıkıntısının’ nedenlerini sıraladı. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın (GİB) e-beyanname sisteminin 1 Nisan’da açılacağına vurgu yapan Özsoy, “Bankalar da 2022 yılı beyannamelerine dayanarak kredi musluklarını biraz açacaklar diye düşünüyorum” dedi.
GİB e-beyanname sisteminin henüz açılmadığına dikkat çeken Özsoy, 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamesinin henüz sisteme yüklenmemiş olmasını sebep olarak gösterdi. Piyasadaki sadece ‘risk iştahı yüksek’ olan bazı bankaların kredi verdiğini söyleyen Murat Özsoy, bu kredilerin de mevcut müşterilerin ‘limitlerini artırmak’ yönünde uygulandığını ifade etti.
“KREDİ MUSLUKLARI AÇILACAK”
1 Nisan itibariyle GİB e-beyanname sistemi açılacak. Bu nedenle bankaların, firmaların sistemlere girdiği 2022 yılı beyannamelerinin ardından 2022 yılı mali verilerine dair yoğun bir kredi kullandırım temposuna başlayacağı tahmin ediliyor. Finans uzmanı Murat Özsoy, GİB e-beyannamesinin 1 Nisan itibariyle yüklenmeye başlamasıyla bankalarda yoğun bir şekilde kredi taleplerinin oluşacağını dile getirdi.
“Nisan ayı başı itibariyle sistemlere 2022 yılı kurumlar vergisi beyannameleri sistemlere yüklenme başlayacağı için Bankalara çok yoğun bir şekilde kredi kullanma talepleri akmaya başlayacak” ifadelerini kullanan Murat Özsoy, “Bankalar da 2022 yılı beyannamelerine dayanarak kredi musluklarını biraz açacaklar diye düşünüyorum” dedi.
“KREDİ KULLANDIRIMINA YÖNELİK İŞTAH FAZLA OLACAK”
İşletmelere “son derece kritik bir öneri” de sunan Özsoy, 2022 yılı mali verilerini bir an önce kesinleştirip hemen e-beyanname sistemlerine yükleyip bu sürecini tamamlasınlar ve Bankalardan kredi başvurusunda bulunsunlar” ifadelerini kullandı. Özsoy, bunun sebebini ise, “Bankalar Nisan Mayıs döneminde bu yılın başından beri olan süreçte kredi kullandırımına yönelik iştahlarının en fazla olacağı dönemi yaşayacaklar diye düşünüyorum” ifadeleriyle açıkladı.
“GEÇTİĞİMİZ YILDAN BERİ SÜREN KREDİ SIKINTISI…”
Finans uzmanı Murat Özsoy, konu ile ilgili düşüncelerini şu sözlerle dile getirdi:
“Geçtiğimiz yıldan bu yana süren krediye erişim sıkıntısı, bu yılın ilk aylarında da gündemde kalmaya hatta daha da büyük bir sorun olmaya devam etti. Bu durumun aslında çok ön plana çıkmayan, fakat bir o kadar da önemli olan nedeni, Gelir İdaresi Başkanlığı e-beyanname sistemi henüz açılmadığı için 2022 yılı kurumlar vergisi beyannamelerinin henüz sistemlere yüklenmemiş olmasıydı.
“KREDİYE ERİŞİM ZORLAŞMIŞ OLDU”
Sistem, Nisan ayı başında açılacak. Bankalar 2022 yılına ilişkin bir önceki beyanname olan 2022 yılı 9 aylık mali verileri ile işlem yapmak istemedikleri için Nisan ayı başını beklemeyi tercih ettiler. Geçtiğimiz seneye kadar geçici vergi beyannamesi Şubat ayında verilebiliyordu. Bu sene için bu uygulama kalktığı için işletmeler 2022 yılı mali verilerini tamamlayıp henüz sisteme yükleyemediler. Krediye erişmeleri daha da zorlaşmış oldu.
“RİSK İŞTAHI YÜKSEK BANKALAR”
2023 yılında 2022 yılı mali verileri henüz çıkmadığı için Bankalar da bir önceki veri olan 9. Ay verisi ile kredi taleplerini almak istemediler. İşletmelerin tam yıl performansını görmek istediler. Piyasada risk iştahı nispeten daha yüksek olan Bankalar ise kesin olmayan verilere dayanarak kredi kullandırtılabildiler. Ancak bunlar yeni kredi vermekten çok, mevcut müşterilerinin zaten var olan limitlerini biraz daha da artırmak yönünde oldu.
“KREDİ MUSLUKLARINI BİRAZ AÇACAKLAR”
Ancak yeterli değildi. İşte şimdi Nisan ayı başı itibariyle sistemlere 2022 yılı kurumlar vergisi beyannameleri sistemlere yüklenme başlayacağı için Bankalara çok yoğun bir şekilde kredi kullanma talepleri akmaya başlayacak. Bankalar da 2022 yılı beyannamelerine dayanarak kredi musluklarını biraz açacaklar diye düşünüyorum.
“KREDİ BAŞVURUSUNDA BULUNSUNLAR”
Ticaret ve Sanayi Odaları ile reel sektör temsilcisi diğer bazı kurumlarda da, işletmelerin finansmana erişimleri konusunda eğitimlerimde son buluşmam Düzce’deki işletmeler ile oldu. Son derece kritik bir tavsiye olarak şunu söyleyebilirim; işletmeler 2022 yılı mali verilerini bir an önce kesinleştirip hemen e-beyanname sistemlerine yükleyip bu sürecini tamamlasınlar ve Bankalardan kredi başvurusunda bulunsunlar.
“YOĞUNLUK OLACAK”
Bankalar Nisan Mayıs döneminde bu yılın başından beri olan süreçte kredi kullandırımına yönelik iştahlarının en fazla olacağı dönemi yaşayacaklar diye düşünüyorum. Başvuruların değerlendirilip kullandırımların yapılması için ise aşırı bir yoğunluk olacak diye düşünüyorum.
“2023 YILI ZOR BİR YIL OLACAK”
Seçimden sonraki süreçte Bankalar kredi kullandırımına yönelik ne derece iştahlı olacak bunu bugünden bilmiyoruz. Ancak işletme finansmanı için 2023 yılı zor bir yıl olacak bu açık. O nedenle firmalar 2022 yılı mali verilerini önce kendi içlerinde finans ve muhasebe ekipleri ile çok güzel çalışmalı ardından da Bankalara olan başvurularını eksiksiz şekilde yapmalıdırlar. Kendi iştigal alanlarına yönelik olarak da aynı risk iştahı seviyesini taşıyan ve faiz ve masrafları düşük diye yeni bir Bankaya gitmekten ise kendi mevcut bankalarında derinleşmeyi tercih etmeleri sonuca çok da hızlı ulaşmaları açısından önemli olacaktır.
Ekonomik gelişmeler nedeniyle aile şirketleri sermayelerini riskten arındırma peşinde
KPMG’nin küresel çaptaki uzmanlarının değerlendirmesiyle hazırladığı “Aile Şirketleri Serveti Yeniden Tanımlıyor” raporu, aile şirketleri olan ve burada görev yapan kişilerin günümüzdeki yeni şartlara göre servete bakış açılarını ortaya koyuyor. Rapora göre özellikle enflasyon ve artan faiz oranları başta olmak üzere ekonomideki son gelişmelerle birlikte, birçok aile şirketi, sermaye stratejilerini, riskten arındırma hedefiyle şekillendiriyor. KPMG, günümüz iş dünyasında aile şirketi olan ve burada görev yapan bireylerin servete bakış açıklarını ortaya koyan “Aile Şirketleri Serveti Yeniden Tanımlıyor” başlıklı küresel bir değerlendirme raporu yayımladı. KPMG uzmanlarının görüşlerine de yer verilen araştırmada birçok aile şirketinin, gelir yaratma ve sermaye dağılımı perspektifinden yeni bir gerçeklikle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiliyor. KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Private Enterprise Lideri Uluç Ener, yaptığı açıklamada, “Toplumlar, aile şirketi eko-sisteminin önemli paydaşlarıdır. Pandeminin insanlar ve dünyamız üzerindeki etkisi, güçlü insan kaynağına ve sosyal sermayeye olan ihtiyacı daha da önemli hale getirdi. Bu durum aile şirketlerini; geliri nasıl tanımladıklarını ve bir şirket, bir aile ve bir birey olarak servet yaratmanın ne anlama geldiğini yeniden düşünmeye itti. KPMG’nin küresel çaptaki uzmanlarının değerlendirmesiyle zenginleşen bu araştırmamız da aile şirketleri olan ve burada görev yapan kişilerin günümüzdeki yeni şartlara göre gelir, sermaye ve tasarrufa bakış açılarını ortaya koyması açısından önem taşıyor” dedi. KPMG’nin raporunda aile şirketindeki bireylerin ekonomik kriz ortamında bakış açısı şu dört ana başlık altında değerlendiriliyor: Finansal varlıklarının korunması, insan sermayesinden yararlanma, güçlü itibar ve değerin artırılmasına ilişkin ortak bakış açısıAilenin finansal varlıklarının korunması: Raporda özellikle enflasyon ve kâr marjında yaşanan düşüşler başta olmak üzere ekonomideki son gelişmelerle birlikte, birçok aile şirketinin sermaye stratejilerini, ailenin servetini riskten arındırma ihtiyacına göre şekillendiğine dikkat çekiliyor. Bazı durumlarda, aile servetinin bir ömür boyu veya daha uzun bir süre şirkete bağlı kalmasının ardından, bazı liderler gelecek nesillerin miras kalan şirketle ilgilenmeyebileceğinin farkına varıyor. Hatta birçoğu kendi bağımsız servetlerini yaratmanın yollarını arıyor ve bu da başlı başına -gelenekselin çok ötesinde – bir finansal çeşitlendirme stratejisini oluşturuyor.
Sermaye dağılımında yeni bir dönem – insan sermayesinden yararlanma: İnsan sermayesi; aile üyelerinin ve çalışanların bilgi, beceri, deneyim ve sosyal nitelikleri ile değer yaratma kabiliyetlerini kapsıyor. Raporda ailenin kendisinin, en büyük ve en etkili insani sermaye varlıklarından biri olduğuna işaret ediliyor. Mevcut neslin paha biçilmez bilgi, beceri, deneyim ve değerlerini sonraki her nesle aktarmak için bilinçli bir çaba sarf etmesi ailenin insan sermayesinin mükemmel dağılıma örnek gösteriliyor.
Marka ve itibar – güçlü sosyal sermaye varlıkları: Tüm bunların yanı sıra büyük ve kamuoyu tarafından tanınan aile şirketlerinin, birçok durumda toplum ve paydaşları nezdinde olumlu bir profil çizmeye her zaman büyük özen gösterdiklerine de dikkat çekiyor. Her ne kadar günümüzde aile şirketlerinin marka değerine, sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik konularına bakış açısı değişmeye başlasa da dünya çapında genel olarak aileler, “önceliklerini şirketin finansal başarısı” olarak belirliyor. Bu noktada, yaşanan gelişmeler aile şirketlerinin marka değerine her zamankinden daha çok önem vermesi gerektiğini gösteriyor.
Değerin artırılması: Sürdürülebilirlik odaklı yeni ortamda yeni neslin, aile şirketlerinde servetin anlamını ve nasıl arttırılacağını yeniden tanımlamada önemli bir rol üstlenmesi bekleniyor. Farklı değerlere sahip olan yeni nesil, ailenin finansal varlıklarının yanı sıra insani ve sosyal sermayenin gücünün de farkında. Bu nedenle yeni nesil aile üyeleri, aile büyüklerinin ticari bakış açısının ötesinde bir yaklaşım ortaya koyarak şirketin marka, finans, insan gibi her alanda değerinin artmasına odaklanıyor.
Yepyeni çok sesli podcast platformu Poddy, şimdi Android cihazlarda
İki Türk girişimci tarafından herkesin özgürce ve her dilde sesini duyurabildiği global bir platform oluşturmak üzere kurulan çok sesli podcast platformu Poddy, 24 Şubat 2023’te iOS cihazlarda kullanıma sunulmuştu. Tek uygulama üzerinden podcast içeriği üretme ve dinlemeyi mümkün hale getirerek aynı zamanda yenilikçi olarak hem içerik üreticiler hem de dinleyiciler için etkileşimi mümkün kılan fonksiyonlar sunan Poddy, Android cihazlar için de kullanıma resmi olarak açıldı. Podcast dinleyicilerinin de seslerini duyurabilmeleri ve içerik üreticilerin dinleyicilerle etkileşim kurabilmeleri adına “çok sesli podcast platformu” olarak geliştirilen mobil uygulama Poddy, 24 Şubat 2023’te iOS cihazlarda kullanıma sunulmuştu. iOS cihazlarda App Store uygulama mağazasından indirilebilen Poddy mobil uygulaması artık Android cihazlarda da kullanılabiliyor. Android cihaz kullanıcıları Poddy’i Google Play Store üzerinden ücretsiz olarak indirebiliyorlar. Yenilikçi formatıyla podcast platformları arasında öncü bir konumda Poddy ile herkesin özgürce ve her dilde sesini duyurabilmesini sağlamayı hedeflediklerini ifade eden Poddy CEO’su Cüneyt Göktürk, “Poddy’i geliştirmek üzere yola çıktığımız ilk günden beri erişilebilirliği yüksek, herkesin sesini duyurabilmesine olanak tanıyan bir platform hedefiyle çalışıyoruz. Yoğun ve hassas çalışmalarımız sonucunda artık somut olarak şekillenmeye başlayan Poddy’yi deneme sürecine aldıktan kısa bir süre sonra ülkemizi etkileyen depremlerin gerçekleşmesiyle henüz beta sürümünde olmasına rağmen iyileşmemize katkı sağlayacak bir araç olması amacıyla 24 Şubat 2023’te iOS cihazlarda indirmeye hazır hale getirmiştik. Kullanıma sunulduğu tarihten itibaren 5 gün bile olmadan 1000’den fazla kullanıcıya ulaşan ve şuana kadar binlerce iOS kullanıcısının beğenisini kazanan Poddy’i şimdi de Android cihazlarda kullanıma sunmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu kapsamda artık tüm akıllı cihaz kullanıcıları Poddy çok sesli podcast platformunun bir parçası olarak sesli içerik üretmenin ve dinlemenin etkileşimli halini deneyimleyebilecek” dedi.Çocuklar günde 4,5 saat telefon başında ve en çok sosyal medya uygulamalarını kullanıyorlar
Konum ve aktivite bilgilerini anne babalarına ileterek çocukların güvende olmasını sağlayan Find My Kids, 7-18 yaş arasının mobil uygulama kullanım alışkanlıklarını inceledi. Türkiye’den 50 bin çocuğun anonim olarak dahil olduğu araştırmaya göre, çocuklar telefonlarında en çok oyun ve sosyal medya uygulamalarını kullanıyorlar.
Mobil uygulamaları günde ortalama 4,5 saat kullanan çocukların büyük çoğunluğu yattıktan sonra bile telefonu elinden bırakmıyor. Çocukların yüzde 49’u 23:00 – 04:00 saatleri arasında mobil oyun oynarken, yüzde 60’ı aynı saatlerde sosyal medya uygulamalarını kullanıyor. Find My Kids araştırması ebeveynlerin dikkatini önemli bir konuya da çekiyor: Çocukların yüzde 7’si 18 yaş üstü uygulamaları kullanıyor.
Yepyeni çok sesli podcast platformu Poddy, şimdi Android cihazlarda
İki Türk girişimci tarafından herkesin özgürce ve her dilde sesini duyurabildiği global bir platform oluşturmak üzere kurulan çok sesli podcast platformu Poddy, 24 Şubat 2023’te iOS cihazlarda kullanıma sunulmuştu. Tek uygulama üzerinden podcast içeriği üretme ve dinlemeyi mümkün hale getirerek aynı zamanda yenilikçi olarak hem içerik üreticiler hem de dinleyiciler için etkileşimi mümkün kılan fonksiyonlar sunan Poddy, Android cihazlar için de kullanıma resmi olarak açıldı. Podcast dinleyicilerinin de seslerini duyurabilmeleri ve içerik üreticilerin dinleyicilerle etkileşim kurabilmeleri adına “çok sesli podcast platformu” olarak geliştirilen mobil uygulama Poddy, 24 Şubat 2023’te iOS cihazlarda kullanıma sunulmuştu. iOS cihazlarda App Store uygulama mağazasından indirilebilen Poddy mobil uygulaması artık Android cihazlarda da kullanılabiliyor. Android cihaz kullanıcıları Poddy’i Google Play Store üzerinden ücretsiz olarak indirebiliyorlar. Yenilikçi formatıyla podcast platformları arasında öncü bir konumda Poddy ile herkesin özgürce ve her dilde sesini duyurabilmesini sağlamayı hedeflediklerini ifade eden Poddy CEO’su Cüneyt Göktürk, “Poddy’i geliştirmek üzere yola çıktığımız ilk günden beri erişilebilirliği yüksek, herkesin sesini duyurabilmesine olanak tanıyan bir platform hedefiyle çalışıyoruz. Yoğun ve hassas çalışmalarımız sonucunda artık somut olarak şekillenmeye başlayan Poddy’yi deneme sürecine aldıktan kısa bir süre sonra ülkemizi etkileyen depremlerin gerçekleşmesiyle henüz beta sürümünde olmasına rağmen iyileşmemize katkı sağlayacak bir araç olması amacıyla 24 Şubat 2023’te iOS cihazlarda indirmeye hazır hale getirmiştik. Kullanıma sunulduğu tarihten itibaren 5 gün bile olmadan 1000’den fazla kullanıcıya ulaşan ve şuana kadar binlerce iOS kullanıcısının beğenisini kazanan Poddy’i şimdi de Android cihazlarda kullanıma sunmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu kapsamda artık tüm akıllı cihaz kullanıcıları Poddy çok sesli podcast platformunun bir parçası olarak sesli içerik üretmenin ve dinlemenin etkileşimli halini deneyimleyebilecek” dedi.Şirketler dijital dönüşüm ile verimliliklerinin artacağını öngörüyor
Yapılan yeni araştırma, şirketlerin verimliliklerini teknolojiyle artırabileceklerini düşündüğünü, ancak dijital dönüşüm projelerini tamamlamak için büyük bilgi ve beceri engelleriyle karşı karşıya kaldıklarını gösteriyor. Üst düzey karar vericiler, Avrupalı şirketlerin teknolojik dijital dönüşüm projelerinin sadece 3 yıl içinde verimliliklerini ortalama yüzde 38 artırmasını ve yatırımlarının geri dönüşünü de (ROI) 5 yıldan kısa bir süre içinde tamamlamasını istiyor. Ancak şu ana kadar şirketlerin ortalama sadece yüzde 15’i dijital dönüşüm projelerini tamamladı.
Ankete katılanların neredeyse yüzde 40’ı dijital dönüşüm söz konusu olduğunda şirketlerinin, rakiplerinin gerisinde kaldığını düşünüyor. Dijital dönüşüm teknolojilerinin uygulanmasının önündeki başlıca engeller ise şirket içindeki bilgi eksikliği (yüzde 35), şirket içindeki BT personelinin kaynak ve beceri eksikliği (yüzde 32), mevcut BT altyapısıyla birlikte çalışabilirlik konusundaki endişeler (yüzde 30) ve harici uzman BT desteği veya uzman sağlayıcıların farkındalık eksikliği (yüzde 30) olarak sıralanıyor. Panasonic Connect Avrupa Pazarlama Direktörü Jan Kaempfer konuyla ilgili şunları söylüyor: “Bu araştırma, Avrupalı şirketlerin en yeni teknoloji çözümlerinin iş operasyonlarını dönüştürebileceğini ve verimlilikte büyük adımlar atmalarına yardımcı olabileceğini anladığını gösteriyor, ancak birçoğu için hala üstesinden gelinmesi gereken belirgin engeller var. Şirketler, bünyelerinde uzmanlık ve kaynak alanlarında eksiklikler yaşıyor ve planlarını uygulamak için ihtiyaç duydukları dış uzman desteğini bulmakta da zorlanıyor. Panasonic Connect Europe, bir yıldan biraz daha uzun bir süre önce bu ihtiyaçları gidermek için kuruldu. Bu yapının kurulma nedeni tam olarak B2B şirketlerin dijital dönüşüm zorluklarını gidermesine yardımcı olmak için teknoloji donanımını, yazılım çözümlerini ve hizmet uzmanlığını bir araya getirmekti.” Bağımsız araştırma şirketi Opinion Matters tarafından yürütülen ve Panasonic Connect Europe tarafından yaptırılan anket, İngiltere, Fransa ve Almanya’da iş dünyasında dijital dönüşümden sorumlu 300 üst düzey karar vericiyi sorguladı.ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI KARAİSMAİLOĞLU:ÇAMLICA KULESİ’Nİ ZİYARET EDENLERİN SAYISI 1 MİLYONU AŞTI
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul’un gözde turistik mekanlarından biri haline gelen Çamlıca Kulesi’ni ziyaret edenlerin sayısının 1 milyon 36 bini geçtiğini bildirdi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, yaptığı yazılı açıklamada; Çamlıca Kulesi’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldığını anımsattı. 1 Haziran 2021’den itibaren de ziyaretçi kabul etmeye başladığını ifade eden Karaismailoğlu, Kule’nin hizmete girdiği günden bu yana yerli ve yabancı tüm turistlerin ilgi odağı haline geldiğini belirtti.
Açıldığı tarihte salgının etkilerine rağmen kulenin ziyaretçilerin ilgisini çektiğini aktaran Karaismailoğlu, “Açıldığı günden itibaren ise ağırladığımız ziyaretçi sayısı 1 milyon 36 bin 586’ya ulaştı. Ziyaretçiler ortalama 44 dakika kulede vakit geçirdi. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul’u zirveden, 360 derecelik bir açıyla izlemek, ziyaretçilerimizin hafızalarında unutulmaz izler bırakıyor. Zaman geçtikçe ziyaretçi sayımızın daha da artacaktır” ifadelerini kullandı.
CAZİBE MERKEZİ HALİNE GELDİ
Karaismailoğlu, Çamlıca Kulesi’nin şehrin ekonomisine ve turizmine de katkı sağladığını ve cazibe merkezi haline geldiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Uzunluğu 369 metre, deniz seviyesinden yüksekliği ise 587 metre olan ve bu özelliği ile Avrupa’nın en yüksek kulesi konumunda bulunan Çamlıca Kulesi’ne, dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen yabancı turistler de büyük ilgi gösteriyor. Ayrıca, dünyada ilk ve tek olarak 100 radyo kanalı birbirlerinin güçlerini kesmeden ve frekansları birbirine karışmadan yayın gerçekleştiriyorken, 17 televizyon kanalı da tek vericiden yüksek kaliteli yayın yapabiliyor. Çamlıca Kulesi hem görüntü kirliliğine hem de elektromanyetik kirliliğe neden olan 33 eski antenin kaldırılmasıyla da İstanbul’un siluetine önemli bir katkı sağladı.”
2012 yılında Türkiye’de ve Dünya’da büyük ses getiren Ağaoğlu Maslak 1453 Projesi’nde Teknoline’ın TÜBİTAK tarafından desteklenen Fiber Optik Uydu Dağıtım Sistemleri kullanıldı.
Açıklandığı günden bu yana yapı sektöründe ve ülke gündeminde büyük ses getiren Ağaoğlu Maslak 1453 Projesi; 4203 konut ve 1055 ticari üniteden meydana geliyor. Bünyesinde 21 ila 55 katlı 24 konut bloğu ve 4 ticari blok barındıran proje, oldukça geniş bir kitleye ev sahipliği yapıyor.
Ağaoğlu Maslak 1453 Projesi, çok yüksek katlı bloklardan oluşması ve geniş bir alana yayılması sebebiyle TV yayını dağıtım sistemleri için standart ürünler dışında özel bir çalışmaya ihtiyaç duymuştu. Bu ihtiyacın çözümü ise Teknoline tarafından geliştirilen, TÜBİTAK destekli Fiber Optik Uydu Dağıtım Sistemleri Projesi oldu.
Uydu Dağıtımı Teknoline’ın TÜBİTAK Destekli Projesi İle Sağlandı
Yüksek katlı blokları ve geniş bir alana yapılanması nedeniyle özel bir çözüme ihtiyaç duyan Ağaoğlu Maslak 1453 Projesi’nde Teknoline’ın Fiber Optik Uydu Dağıtım Sistemleri tercih edildi.
Proje henüz tasarım aşamasında iken dünyada ilk defa Teknoline tarafından geliştirilen ve TÜBİTAK tarafından desteklenen proje kapsamında üretilen, 4 uydu sinyalini tek core üzerinden dağıtabilen fiber optik transmitter ve optik receiver kullanılmasına karar verildi.
Teknoline’ın projeye kazandırdığı endüstriyel tip transmitterlar, barındırdığı dijital ayarlı AGC sayesinde sinyalleri uzun yıllar boyunca doğru değerde sabitleyebilmesi ile de öne çıkıyordu.
Proje kapsamında 72 adet TFR 41 model fiber optik receiver aracılığıyla 4 uyduyu tek bir core üzerinden dağıtan sistem kullanıldı.
Ağaoğlu Maslak 1453’te Teknoline Konforu Var
Teknoline’ın hem yapım aşamasında hem de kullanım aşamasında büyük bir konfor sunan projesi, Ağaoğlu Maslak 1453’e birçok ayrıcalık kazandırdı.
Fiber Optik Uydu Dağıtım Sistemleri Projesi, TV dağıtım sistemi merkezinden 20 QPSK/PAL analog kanalın, 40 DVBS/S2 QAM dijital paketin ve 4 adet uydu sinyalinin fiber optik alt yapıda bütünleşik olarak dağıtılmasını sağladı.
Ağaoğlu Maslak 1453 Projesi’nin fiber alt yapısının tüm network, CCTV, otomasyon sistemleri ile ortaklaşa olarak yayın için ayrılan core üzerinde yapılmasını da yine Teknoline’ın projesi sağladı.
Fiber Optik Uydu Dağıtım Sistemi Projesi sayesinde konut projesinde yayın için ayrılan fiber dağıtım noktaları kısıtlı tutulabildi ve coax kablo üzerinden uzun mesafelere TV sinyallerinin dağıtımı sağlandı.
Ağaoğlu Maslak 1453 Projesi’nde bulunan bloklarda 100 ila 350 daire aralığında konut bulunması ve katların kendi aralarındaki mesafelerin çok uzun olması koaksiyel kabloyla dağıtımda uzun mesafelerde alt bant ve üst bandın arasındaki desibel farkının çok fazla olmasını beraberinde getirdi.
Bu duruma çözüm olarak projedeki sinyal değerlerinin uluslararası standartlarda olmasını sağlamak için de Teknoline’ın projesine başvuruldu.
Teknoline Maslak Projesi’ne Özel Double Amfi Üretti
Ağaoğlu Maslak 1453 Projesi’nin bir diğer gerekliliği ise uzun mesafelerdeki sinyal dengelerinin doğru oranda olmasını sağlamaktı. Teknoline bu gerekliliğe çözüm olarak Ar-Ge çalışmaları yürüttü. Ar-Ge çalışmalarının sonucuna projeye özel olarak tüm polariteler için tilt ayarı ve kazanç ayarı olan 17×2 çıkışlı double amfiler üretildi.
Teknoline tarafından projeye özel olarak üretilen 400’e yakın amfi projede kullanıldı. Amfilere ek olarak panodan panoya geçiş sayısının fazla olmasından kaynaklı TAP’lı multiswitch üreten Teknoline, panolar arası atlamada -1 db kayda sahip, peş peşe 7 adet kaskat geçişe kadar çalışan bir sistem kurdu. Ağaoğlu 1453 Projesi’nde; 80 farklı fiber noktasında TFR 41 ve TFR 11 CX One Core Optik Receiver, 400 multiswitch ile yaklaşık 50.000 TV prizine 20 QPSK/PAL Analog, 40 DVBS/S2 DVB-C QAM dijital paket ve 4 uydu sinyallerinin dağıtımı Teknoline tarafından sağlandı.
Teknoline tarafından kurulan sistemler, proje bitiminden sonra yapılan doğru projelendirme sayesinde uzun yıllardır Ağaoğlu Maslak 1453 sakinlerinin yaşamlarına artı katıyor.
Birçok farklı proje için sahadan gelen bilgiler ve ihtiyaçlar doğrultusunda yürüttüğü Ar-Ge çalışmaları sonucunda yeni çözümler üreten Teknoline, standart dışı uygulamalarda kullanılacak birçok farklı ürünü portföyüne eklemeye devam ediyor.
Teknoline bu vizyonu sayesinde yurt dışında ve yurt içinde lider uydu anten dağıtım sistemleri üreticilerinden biri haline gelerek, sektörde imzasını attığı ilkleri ile biliniyor ve başarısını günden güne daha geniş kitlelere duyuruyor.
Toyota Yaris 10 Milyonluk Satış Adediyle “Efsane Otomobillerden” Biri Oldu
Toyota’nın her neslinde büyük ilgi toplayan ve birçok ödül kazanan Yaris modeli, önemli bir kilometre taşını daha geride bıraktı. Yaris, özellikle pandemiden sonra otomotiv sektörünü etkileyen üretim ve tedarik problemlerine rağmen tüm dünyada 10 milyonluk satış adedini aşmayı başardı. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en çok aranılan modeller arasında bulunan Yaris, bu başarısıyla Corolla, Camry, RAV4, Hilux ve Land Cruiser gibi sekiz haneli rakamlara ulaşarak “efsane Toyota modelleri” arasındaki yerini de aldı.
25 yıldır artarak süren başarı
İnovasyon konusunda sınıfında referans olarak gösterilen ve sunduğu yeni teknolojilerle segmentine öncülük eden Yaris, 25 yıldır bu başarısını artırarak devam ettiriyor. Toyota Yaris, satışa sunulduğundan bu yana istikrarlı şekilde Avrupa’da en çok satan modellerinden biri olmayı da sürdürüyor.
Şu anda dördüncü nesliyle satışa sunulan Yaris, genişleyen ürün ailesiyle de daha farklı müşteri profillerine ve beklentilerine yanıt veriyor. Türkiye’de 2022’de satışa sunulan Yaris Cross, SUV tarzıyla ailenin müşteri portföyünü de genişletti.
1999 yılında ilk nesil Yaris’in tanıtılmasından bu yana Avrupa’da Yaris ailesinin toplam satışları 5 milyon 155 bin adedi aştı. Bununla birlikte geçtiğimiz yıl, Toyota’nın Avrupa satışlarının üçte birinden fazlasını, Yaris ürün gamı temsil etti.
Yaris aynı zamanda dünya çapında bir Toyota modeli haline de geldi. İlk olarak 1999 yılının başında Japonya’da üretilmeye başlanan Yaris’in şu anda Japonya’yla birlikte Brezilya, Çin, Tayvan, Endonezya, Malezya, Pakistan, Tayland, Fransa ve Çek Cumhuriyeti olmak üzere 10 üretim merkezi bulunuyor. Avrupa’da ise 2001 yılından bu yana Yaris üretimi gerçekleştiriliyor ve toplam Yaris üretimi 4.6 milyon adedin üzerine çıktı.
Global e-ticaret hacmi 2023’de 7 trilyon dolara ulaşacak
Dünya genelinde e-Ticaret pandemiyle tetiklendi ve hızlı bir büyüme sürecine girdi. 2022 yılını yaklaşık 5,5 trilyon dolar ile kapatan global e-ticaret hacminin, 2023’de %25’in üzerinde büyüyerek 7 trilyon dolara ulaşacağı belirtiliyor. Ülkemizde 2022 yılında 600 milyar TL’ye ulaşan e-ticaret hacminin, bu yıl 850 milyar TL’yi geçeceği öngörülüyor.
Global e-ticaretin toplam perakende satışlarındaki payının %21’i geçtiğini kaydeden Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, bu oranın birkaç yıl içerisinde %25’i geçeceğini ve gelecek 5- 10 yıl içerisinde %50’yi bulacağını söyledi.
Tüketicilerin e-ticareti benimseyerek, alışveriş alışkanlıklarını e-ticarete yönlendirmeye devam ettiklerini kaydeden Tırport Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:
“Dünyada gerçekleşen toplam perakende satışlar içinde e-ticaretin oranı 2019 yılında yaklaşık %10 civarındaydı ve e-ticaret hacmi yaklaşık 4 trilyon dolardı. Yine, pandemi öncesinde e-ticaret oranları, Çin’de %20, ABD’de %14, Avrupa’da ortalama %12 ve Türkiye’de %6 oldu. Pandemi döneminde ise dünyada e-ticaret ciddi oranda benimsendi ve 2022 sonu itibariyle dünya e-ticaret hacmi 5,5 trilyon doları geçti. Örneğin, Çin’de e-ticaretin toplam ticaretin içindeki oranı %50’ye yaklaştı, e-ticaret hacmi 1,6 trilyon doları geçti. Ülkemizde ise, 2019’da %6.6’larda olan e-ticaret oranı, 2022 sonu itibariyle %22’yi geçti ve bu yıl da yükseliş devam edecektir. Dünyada tam anlamıyla bir e-ticaret devrimi yaşanmaya devam etmektedir.” dedi.
e-ticaret’in %99’u lojistiktir
Arkasında uçtan uca dijitalleştirilmiş bir sistemi, güçlü bir tedarik ve depolama altyapısı, veriye dayanan bir fulfillment ağı ve iyi organize edilmiş son kilometre teknolojileri olmayan bir e-ticaret şirketi, günümüzde talepleri gelişen ve dönüşen müşterilerin beklentilerini karşılamayacaktır. Bugüne geldiğimizde e-ticaret şirketleri, içerideki onbinlerce satıcının ürünlerini müşterilerine aynı kalitede ve hızda ulaştırmaya çalışırken, merkezi depolardan ve doğrudan satıcılarından bu hıza ulaşmanın mümkün olmadığını gördüler. Sahip oldukları tüm sipariş verisini en doğru şekilde analiz ederek, hızlı giden malları sipariş edilen bölgelere göre konumlayarak, mahalle aralarında e-ticarete özel mikro depolar kurulmasını teşvik etmeye başladılar. Satıcıların büyük kısmı ürünlerini, uçtan uca fulfillment hizmetleri de verebilecek bu butik depolarda verinin gücüyle tutacaktır. Sipariş geldiği anda da, müşteriye en fazla 3-5 km uzaktaki bu depolardan ürün ulaştırılacaktır. Böylece, örneğin e-ticaret ile satın alınan bir kıyafet, telefon ya da bir saat bu depolardan 2 saatten kısa bir sürede müşteriye teslim edilmiş olacak ve gerçek e-ticaret devrimi de bu olacaktır.
“e-Ticaret eşittir lojistiktir” diyerek sözlerini sürdüren Tırport Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları kaydetti:
“Dünyanın en iyi malını en uygun fiyata müşteriye sunmayı taahhüt etseniz de, müşterilerinize malı beklenen hızda ve beklendiği kalitede teslim edemezseniz başarısız olursunuz. Onun içindir ki, e-ticaret’in %99’u lojistiktir. Müşterilerin beklentilere uygun nitelikteki malı, müşteriyi tatmin edecek hızla teslimat yapamazsanız başarılı olma şansınız yoktur. Hızlı tedarik ve dağıtım yaparken teslimat operasyonunu etkili yapmazsanız ve yine dağıtım yaparken akıllı bir şekilde iadeleri toplamayı yönetemezseniz, yine sonuç hüsran olacaktır. Özellikle, giyim segmentinde, satın alınan ürünlerin iade oranları %40’lara yaklaşmıştır ve bu operasyonu klasik kargo sistemleriyle çözebilmenin yolu yoktur. Bu noktada, mobil uygulamalarla desteklenen konum-tabanlı akıllı optimizasyon sistemleri ön plana çıkmaktadır. Lojistik sektörü, dijital devrimin en yoğun yaşandığı sektörlerin başında gelmekte ve beklenenden daha hızlı dijitalleşerek dönüşmektedir. Bu değişim ve dönüşümün dünyadaki öncülerinden Tırport, lojistiğin cepten yönetilerek, yükün de cepten bulunmasını sağlayan uçtan uca dijitalleşmeye imkan sağlamaktadır. Yine, ülkemizin dijital akıllı depolama platformu DepOrtak, depolama alanına sunduğu arttırılmış-zeka destekli teknolojileriyle, e-ticaret başta olmak üzere ev ve ofis eşya depolaması gibi alternatif depolama ihtiyaçlarına çözüm olabilecek “gri depolama” alanlarını pazara sunmaktadır.” diye konuştu.
FINISH ULTIMATE PLUS İLE SU TASARRUFU MÜMKÜN
Finish’in Türkiye’nin suyunu korumak için 4 yıl önce başlattığı “Yarının Suyu” hareketiyle, 6 milyondan fazla hane bulaşıkları sudan geçirmeden makineye koyarak 25 milyon ton su kurtardı. Finish şimdi de dünyada bir ilke daha imza atarak Cyclesync teknolojisiyle geliştirilen Ultimate Plus’ı tüketicilerin kullanımına sundu. 4 aşamalı sıralı etkiye sahip Ultimate Plus, yanmış ve zorlu lekelerde de bulaşıkları sudan geçirmeye son vermeye davet ediyor.
Türkiye’nin suyunu korumayı misyon edinen lider bulaşık makinesi deterjanı Finish, 4 yıl önce başlattığı “Yarının Suyu” hareketiyle her yıl bir göl dolusu suyun kurtarılması anlamına gelen tasarruf alışkanlıkları için adım atmaya devam ediyor. Bulaşıkları makineye koymadan önce sudan geçirmeye son verme çağrısı yapan Finish, böylece her yıkamada 57 litre su tasarrufunun mümkün olduğunu vurguluyor.
Su tasarrufu için en önemli etkenlerden birinin de ürün performansı olduğuna inanan ve sürekli daha iyisi için çalışan Finish, 4 aşamalı sıralı etkiye sahip Cyclesync teknolojisiyle geliştirilen Ultimate Plus ile bulaşıkları, sudan geçirmeden yanmış ve zorlu lekelerden kurtarmaya davet ediyor.
Bulaşık makinasının tarihi yolculuğundan ilham alarak kurgulanan reklam filminde, Türk tüketicisinin yanmış ve zorlu lekeleri sudan geçirme alışkanlığına da vurgu yapılıyor. Dünyanın Cyclesync teknolojisine sahip ilk tableti yeni Finish Ultimate Plus içeriğindeki bileşenler bulaşıklarınıza sırasıyla etki ediyor ve farklı leke tiplerine karşı temizlik gücünü arttırıyor. Yeni Finish Ultimate Plus şimdi sizi yanmış lekeleri bile sudan geçirmeyerek her yıkamada 57 litre su tasarrufu sağlamaya çağırıyor.
Türkiye ve Kolombiya aralarındaki ticareti 5 milyar dolara çıkaracak ilk büyük buluşma gerçekleşti
Türkiye – Kolombiya arasındaki ticaret hacmini 5 milyar dolara çıkartılması hedefleniyor. Ticaret Bakanlığı’nın uzak ülkeler stratejisi kapsamında, Türk ihracatçıları 25 firmadan oluşan bir heyetle 27-30 Mart 2023 tarihlerinde Kolombiya’ya çıkarma gerçekleştirdi.
2023 yılına baş döndürücü bir dış ticaret pazarlama etkinlikleriyle başlayan Ege İhracatçı Birlikleri, Türkiye İhracatçılar Meclisi organizasyonunda; Güney Amerika ve Amerika Birleşik Devletleri ile ticareti artırmak için bir anahtar olarak gördüğü Kolombiya Ticaret Heyeti’yle yılın ilk çeyreğine noktayı koydu.
Büyükelçi Sun: “STA 5 milyar dolar yolculuğunu hızlandıracak”
Türkiye’nin Kolombiya ile ticaretini geliştirme konusunda çok arzulu olduğunu, T.C. Ticaret Bakanlığı’nın 2023 yılı için ortaya koyduğu Hedef Pazarlar Stratejisi ve Uzak Ülkeler Stratejisiyle, Kolombiya pazarının örtüştüğünü dile getiren Türkiye’nin Kolombiya Büyükelçisi Beste Pehlivan Sun, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 5 milyar dolara çıkmasını hedeflediklerini aktardı.
Türkiye – Kolombiya arasında ticaret hacminin 5 milyar dolara çıkması için Serbest Ticaret Anlaşması sürecinin hızlandırılması gerektiğine işaret eden Büyükelçi Sun, “Türkiye’den farklı sektörlerde dünya standartlarında üretim ve ihracat yapan 25 firmamızın Kolombiya’ya gelmesi Türkiye ve Kolombiya arasındaki ticaret hacmini 5 milyar dolara çıkarma arzumuzun en önemli göstergesi. Hedeflerimize ulaşmamız için en kısa zamanda serbest ticaret anlaşması yapılması için Kolombiya tarafından bir adım beklediğimizi bu vesileyle paylaşmak istiyorum” şeklinde konuştu.
Eskinazi; “Mevcudu korumak için ticaret heyetlerine ağırlık verdik”
Kolombiya Ticaret Heyeti Organizasyonu heyetine de başkanlık yapan Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, 25 Türk firmasının, Kolombiyalı 62 firmayla Bogota’da 220 ikili iş görüşmesi yaptığını, Türk ve Kolombiyalı iş insanları olarak, iki ülke arasındaki ticaret hacmini 5 milyar dolara çıkarmak için ilk somut adımı attıklarını vurguladı.
2023 yılının Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Kuruluş yıldönümü olması bakımından çok kıymetli bir zaman dilimi olduğunun altını çizen Eskinazi, “2023 yılı finansmana erişim zorluğu, düşük kur-düşük faiz politikası, yüksek enflasyon sorunları nedeniyle ihracatta rekabette zorlandığımız bir yıl olarakta tarihteki yerini alacak. 2023 yılı için hedefimizi “mevcudu korumak” olarak belirledik. Bütün bu olumsuzlarla boğuşurken, Türkiye’nin ihracatının yüzde 9’unu yapan 11 ilimizin Kahramanmaraş merkezli depremleri yaşadık. Depremden büyük yaralar aldığımızı da göz önünde bulundurduğumuzda “mevcudu korumak” için daha agrasif bir pazarlama yapmak durumundayız. Bu çerçevede Kolombiya’da başarılı bir organizasyona imza attık. Kolombiyalı iş insanlarına ve yetkililerine Kahramanmaraş depremlerindeki destekleri nedeniyle de teşekkürlerimizi ilettik” diye konuştu.
Prieto; “İki ülke arasında ticareti canlandıracağız”
Kolombiya Ticaret, Sanayi ve Turizm Bakanlığı Yetkilisi German Prieto, Türk ve Kolombiyalı iş insanlarının ikili iş görüşmelerinin iki ülke arasındaki ticaretin artmasına ivme kazandıracağını, Kolombiya’nın iki ülke arasındaki ticari bağları canlandıracak ve güçlendirecek birliktelikten memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Kolombiya ve Türkiye’nin farklı alanlarda uzmanlıkları olduğunun altını çizen Prieto, “Türk iş insanları tarım, bilim ve teknoloji, turizm, spor gibi birçok alanda “bilgi alışverişi”ni gerçekleştirmek amacıyla ülkemize geldiler ve başarılı sonuçlar elde ettiler. Böylece, ikili ilişkileri teşvik etmek ve güçlendirmek için kullanılan Serbest Ticaret Anlaşmasının hayata geçmesi için da gelişmeler kaydedilmiştir. Kolombiya, Türkiye ile ticaret politikasını, küresel değer zincirlerine entegrasyon, çeşitlendirilmiş ve standartlaştırılmış agro-endüstriyel ihracat teklifleri, enerji geçişi, sürdürülebilirlik ve turizm kapasitelerinin inşası için iş birliği ve yatırım gündemi üzerine yoğunlaştırmak istiyor. Yol projeleri için en iyi uygulamaların uygulanması, projelerin güçlendirilmesi için bilgi transferi, sürdürülebilir ve yenilikçi uygulamalar ve Türkiye’de gerçekleştirilen başarılı sürdürülebilir projelerin analizi gibi konularda etkileşimimiz olacak” dedi.
“Kolombiya Ticaret Heyeti”ni Ticaret Bakanlığı’nın Hedef Pazarlar Stratejisi ve Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında, Türkiye İhracatçılar Meclisi koordinasyonunda, Ege İhracatçı Birlikleri olarak organize ettikleri bilgisini paylaşan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “Kolombiya Ticaret Heyeti” kapsamında Türk heyetinin yaptığı faaliyetleri şu şekilde özetledi; “27 Mart Salı günü Kolombiya pazarı ile ilgili yapılan bilgilendirme seminerleri Türkiye’nin Bogota Ticaret Müşaviri Muhammet Hartavi, Kolombiya Sanayi Ticaret ve Turizm Bakanlığı Danışmanı Soraya Caro ve Procolombia Kurumu’nun uzmanlarının katılımıyla yapıldı. Türk heyeti olarak bilgilendirme semineri sonrasında pazar araştırması için süpermarket ziyaretleri gerçekleştirdik.”
“Kolombiya Ticaret Heyeti”nde; Bogota ve Ekvador THY Müdürü Selim Ecirli ve Bogota Ticaret Odası Uluslararası İlişkiler ve İşbirliklerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Maria Monica Conde Barragan’danın da yerini aldığını anlatan Sertbaş, “Türkiye’den giden 25 firma, 62 Kolombiyalı firmayla 220 ikili görüşmeye imza atarken, ikili görüşmelere Alkosto, Olimpica gibi büyük market zincirlerinin temsilcilerinin yanı sıra farklı sektörlerden birçok alıcı katılım sağladı. Türk heyeti olarak, Kolombiyalı İş insanları derneği Fenalco’yu da ziyaret ettik. Fenalco İkinci Başkanı Eduardo Visbal ile Türkiye ve Kolombiya arasında dış ticaretin bir dengeye gelmesi ve 5 milyar dolarlık ticaret hacmine kavuşma konusunda görüş birliğine vardık” diyerek sözlerini noktaladı.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ege Hazırgiyim Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş ve Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Tolga Uskuç’un yer aldığı Türk heyetine; ACTO ULUSLARARASI, AKASYA TARIM, Başarı Tekstil, CHEF SEASONS, ÇEMAR MERMER, DATKA ITHALAT, EMEK KOZMETİK, ERBİ BAĞLANTI, GÜRIŞIK YAĞLAMA, INFO GLOBAL DYS TEKSTİL, İBRAHİM YILDIZ, İLKA BASKI KUMAŞ, KOMYILDIZ TEKSTİL LTD.ŞTİ, LENA TARIM URUNLERI, MARMARA DAĞITIM İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ., Mertler Endüstri, PAKEL GIDA, PNG KOZMETİK, PROTA YAZILIM, Raff Giyim Sanayi İç ve Dış Tic. Ltd. Şti., SAFAŞ TEKSTİL, SAFKAR EGE, SEGER SES, UB MARBLEND ve ZEKNER HOLDİNG A.Ş. firmaları katıldı.
İzmir Türkiye’nin temiz enerji üssü olmalı
İzmir, hem temiz enerji kaynaklarının hem de ana ve yan sanayide faaliyet gösteren şirketlerin kümelenmesiyle Türkiye’nin temiz enerjiye geçişinde kilit bir rol oynuyor.
Türkiye’de İhracatçı Birlikleri arasında sürdürülebilirlikte öncü Ege İhracatçı Birlikleri, temiz enerji sektörünün daha güçlü bir şekilde temsili için Türkiye’nin ilk Temiz Enerji Ekipman ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin kurulması girişimlerine devam ediyor.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) verilerine göre dünyada yenilenebilir/temiz enerji üretim kapasitesi 2022’de 295 GW (yüzde 9.6) arttı. Bu kapasite artışının 141 GW’lik kısmı (yüzde 48’i) Çin’den geldi. Türkiye’deki artış ise 2.8 GW yani dünyadaki artışın yüzde 0.9’u. Dünya güneş enerjisi teknolojisi ve üretim kapasitesinde Çin’in başat konumu giderek daha da yoğunlaşıyor. İzmir, Türkiye’nin rüzgar enerjisi kurulu gücünün yüzde 17’sine sahip. Özellikle Aliağa, Bergama, Çandarlı, Dikili, Menemen’de temiz enerjiye yönelik yeni nesil yatırımlar söz konusu. İzmir’in Kuzey aksının çok yakında temiz enerji imalatında merkez olacağını net bir şekilde söyleyebiliriz.” dedi.
Temiz enerji ekipmanları ihracatı yıllık 1,5 milyar dolar seviyesinde
Eskinazi, EİB bünyesinde kurmayı planladıkları Temiz Enerji Ekipman ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin Türkiye’ye yatırım yapmayı düşünen uluslararası sermaye için de referans noktası olacağını vurguladı.
“Yapılan saha araştırmaları, Türkiye’nin temiz enerji ekipmanları ihracatının yıllık 1,5 milyar dolar seviyesinde olduğunu gösteriyor. Ancak temiz enerji sektöründe faaliyet gösteren; makine, ekipman, komponent ve aksam üreten firmalarımızın yaptıkları ihracatları kayıt altına alan özel bir Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu (GTİP) tanımlaması bulunmuyor. EİB bünyesinde Temiz Enerji Ekipmanları ve Hizmet İhracatçıları Birliği kurma çalışmalarımıza geçtiğimiz sene başladık. Sektör bu konuda istekli, kamuoyundan büyük bir destek görüyoruz. 200’ü İzmir’de olmak üzere temiz enerji ekipmanları alanında ihracat yapan 309 firmanın ürün ve hizmet bazlı incelemesini sürdürüyoruz. Önümüzdeki süreçte bu Birliğimizi Ege İhracatçı Birlikleri’ne kazandırmak önceliklerimiz arasında olacak.”
Enerji bağımsızlığı ancak temiz enerji ile mümkün
Jak Eskinazi, “2030’a kadar 40 GW güneş, 30 GW rüzgar kapasitesine ulaşmak Türkiye’nin elektrik üretiminde dışa bağımlılığını yarıya düşürecek. Şu anda güneş enerjisi 9 GW ve rüzgar enerjisi 11 GW kapasitede bulunuyor. Enerji bağımsızlığı ancak temiz enerji ile mümkün. Temiz Enerji Ekipman ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin kurulmasıyla firmalarımızın devlet desteklerinden, tasarım ve marka teşviklerinden, yurtdışı pazarlama faaliyetlerinden, belgelendirme desteklerinden faydalanmaları ve en önemlisi kendi sorunlarını bir çatı altında tartışıp Bakanlık nezdinde takip etmelerini sağlayacağız.” dedi.
Çandarlı Limanı deniz üstü rüzgâr enerjisinde dünyanın en önemli üretim üssü olarak kullanılabilir
Başkan Eskinazi, başta Avrupa olmak üzere birçok ülkenin deniz üstü (offshore) rüzgar santrallerini kurup faaliyete geçirdiğinin altını çiziyor.
“Dünya Bankası raporuna göre, Türkiye’de belirlenen dört bölgede toplamda 54 GW deniz üstü rüzgar enerjisi kurulumu potansiyeli var. Bu kapsamda, İzmir ilerleyen dönemlerde yapılacak karasal ve deniz üstü rüzgar santrali kurulumları açısından yatırımcılara önemli fırsatlar vadediyor. Temeli 2011 yılı Mayıs ayında atılan Çandarlı Limanı’nın kısa vadede liman olarak kullanılması yerine Türkiye’yi deniz üstü rüzgâr enerjisinde dünyanın en önemli üretim üssü yapabilecek bir merkez olarak değerlendirilebilir. Çünkü temiz enerji sektörü, kurulum için geniş alanlara ihtiyaç duyuyor. Aliağa’da ise geleceğin enerjisi olan hidrojen ağırlıklı yatırımlar söz konusu. İzmir, rüzgar enerjisinin yanı sıra Güneş, Jeotermal, Biyokütle, Hidrojen alanlarında da çok sayıda firmanın faaliyet gösterdiği bir kent.”
Temiz enerji sektöründe faaliyet gösteren Türkiye’nin en büyük yatırımcıları burada yer alıyor
Jak Eskinazi, “Menemen Serbest Bölge’de ve Bergama’da halihazırda temiz enerji sektöründe faaliyet gösteren Türkiye’nin en büyük yatırımcıları yer alıyor. Bergama’da kurulan İzmir’in üçüncü serbest bölgesi BASBAŞ Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nde yeni büyük bir temiz enerji kümelenmesi oluşuyor. Menemen’de ise ikinci yeni serbest bölge kuruluyor. Dünyanın büyük oyuncuları bu lokasyonlara yeni yatırımlar yapacak. Ülkemizin 4 rüzgâr türbin kanadı fabrikasının dördü de İzmir’de. Aynı şekilde ülkemizin 7 rüzgar türbin kulesi şirketinin beşi İzmir’de faaliyet gösteriyor. İzmir, Ülkedeki tek Ar-Ge merkezine ev sahipliği yapan şehir. Geçen sene rüzgâr enerjisi sektöründe ülkemizin ilk Ar-Ge merkezi İzmir’de faaliyetlerine başladı. İstanbul-Çanakkale Otoyolu ve Çanakkale Boğazıyla lojistik altyapısının güçlendirilmesi de büyük bir avantajdır.” diye konuştu.