Ekonomi-teknoloji haberleri (24.10.2023)

63. Uluslararası Kuru Üzüm Konferansı İzmir’de gerçekleşti

 Kuru üzüm üretiminde ve ihracatında açık ara dünya lideri olan Türkiye’nin 2022/23 sezonu 1 Eylül 2022 tarihinde başlayan çekirdeksiz kuru üzüm ihracatı 110 ülkeye ulaştı ve 426 milyon dolar olarak gerçekleşti. Kuru üzüm ihracatı miktar bazında yüzde 2 artarak 251 bin tona ulaştı.

63. Uluslararası Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üreten Ülkeler Konferansı, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği ev sahipliğinde Arjantin, Avustralya, Şili, Güney Afrika, Türkiye ve ABD heyetlerinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Türkiye toplantıda 246 bin 346 ton rekolteyle dünya genelindeki 1 milyon 90 bin tonluk çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesinin yüzde 22’sini tek başına gerçekleştireceğini beyan etti. Üzüm rekoltesi 2022 mahsulüne göre yüzde 23 azaldı.

ABD, 200 bin 274 tonluk üretim ile ikinci sırada, Çin 190 bin tonluk çekirdeksiz kuru üzüm rekoltesiyle üçüncü sırada yer alıyor. Hindistan 145 bin ton, İran 95 bin ton, Şili 60 bin ton, Güney Afrika 60 bin ton, Arjantin 35 bin 500 ton, Özbekistan 20 bin ton, Avustralya 7 bin 759 ton kuru üzüm üretimi öngörüyor.

Çekirdeksiz kuru üzüm üreticisi ülkeler; 2023 yılında dünya genelinde 486 bin 926 ton kuru üzüm ihracatı hedeflerken, Türkiye; 236 bin 346 tonluk kuru üzüm ihracatıyla dünya ihracatından tek başına yüzde 48 pay alma amacını ortaya koydu.

 Kuru üzüm sektörü yaklaşık yüzde 25’lik pazar payı ile dünya kuru meyve pazarında önemli bir paya sahip

Uluslararası Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üretici Ülkeler Konferansı’nın açılış konuşmasını gerçekleştiren Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz, “Dünya kuru meyve pazarının 11 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Kuru üzüm sektörü yaklaşık yüzde 25’lik pazar payı ile dünya kuru meyve pazarında önemli bir paya sahip. Geçtiğimiz birkaç yıla küresel Kovid-19 krizi, Rusya-Ukrayna’daki çatışmalar ve çeşitli ekonomik sorunlar da dahil olmak üzere bir dizi zorluk damgasını vurdu. Bu gelişmeler karşısında uyum sağlamak ve ayakta kalabilmek için büyük çaba sarf etmek zorunda kaldık. 63. Uluslararası Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üreten Ülkeler Konferansında Arjantin, Avustralya, Şili, Güney Afrika, Türkiye ve ABD’den temsilcilerimizle detaylı bir istişare yapma fırsatına sahip olduk, bu sektörümüzün geleceğini şekillendirecektir.” dedi.

İklim krizi dönemin büyük bir gerçeği

EİB Organik Ürünler ve Sürdürülebilirlik Koordinatörü Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mehmet Ali Işık, “Üzüm üretici ülkeler arasında Özbekistan, İran, Çin ve Avustralya’yı ziyaret ettim. Avustralya’da şeffaf bir şekilde bütün bağcılık tekniklerini, üretim teknikleri bize gösterdiler. Teknoloji olarak kendilerini sürekli olarak yeniliyorlar. Az bir alanda daha çok ürün alıyorlar ve suyu minimum seviyede kullanarak daha az işçilikle süreci yönetiyorlardı. İklim krizinin etkilerini de gördük. Hayalet kurumuş bağlar vardı. Uzak mesafedeki bağlara su veremediklerini öğrendik. İklim krizi bizim hepimizin dönemin büyük bir gerçeği. Geçen sene 360 bin ton rekoltemiz vardı. Bu sene 200 bin ton civarı olacak diye tahmin ediyoruz. Birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Bu etkileri yönetemediğimizde fiyat farklılıkları, çiftçi ve tüketici mağduriyetleri ortaya çıkıyor. İhracatçılar olarak fiyat kırılımlarından çok etkileniyoruz. Bu politikaları bütün ülkeler ve bütün paydaşlar birlikte yönetmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

Üzüm üretimi düştü

Başkan Işık, “Mahsul fazla ise stoğu birlikte yönetmemiz gerekiyor. Emniyet stoğu olarak tutulmalı. Tüketicilere daha stabil bir ürün sunmamız gerekiyor. ABD üretici bir ülke olduğu için çok az ürün satabiliyoruz. Üzüm az olduğunda fiyatları çok yükseliyor. Bu tüketicileri olumsuz etkiliyor ve üzüm tüketimi düşüyor. Stoklarımızı onlara gönderip üretici kooperatifleri stokları kendileri pazara verebilirler. Fiyat dalgalanmalarında üzüm tüketiminin düşmesi ana hedefimiz olmalı. Birleşmiş Milletler (BM) birçok yardım yapıyor ürün fazla olduğunda BM vasıtasıyla üzüm tüketmeyen ülkelere üzümü tanıtmamız gerekiyor. Üzüm üretimimiz düştü. Geçen seneden ciddi bir stok ile devretmemize rağmen düşüş yaşandı. Ancak rekoltenin fazla olmasının faydasını gördük. Üzüm üretimini artırıp stoğumuz ile yönetirsek daha dengeli bir üretici kitlesi oluşturacağız.” dedi.

Arz talep dengesi kurulmalı

Arz talep dengesinin kurulması gerektiğine değinen Mehmet Ali Işık, “Dünya çapında üzüm tüketimi artırılmalı, bunun için üretici ülkeler olarak ortak çalışmalar yapılmalı. İklim krizinin bir diğer etkisi de yağışların düzensiz olması ve bitki hastalıklarını getirmesi. Biyolojik ve biyoteknik mücadeleler önemli. Havza bazlı yönetime geçmeliyiz. Birbirimize tekniklerimizle yardımcı olursak üzümün düzenli bir şekilde tüketilmesini sağlarız. Pestisitle mücadelede konusunda 33 bin çiftçimizle, üniversitelerimizle, enstitülerimizle hep birlikte hareket etmenin sektörümüze faydalarını hissettik.” diye konuştu.

2023 Uluslararası Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üretici Ülkeler Konferansı’nın Başkanlığına Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz, Başkan Yardımcılığına Avustralya’dan Mark King ve katipliğe Türkiye’den Ece Tırkaz seçildi. Prof. Ahmet Altındişli de iklim değişikliğinin dünya çapında bağcılık üzerindeki etkilerine ilişkin bir sunum yaptı.

14 Ekim’de Tarım ve Orman Bakanlığı Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nün katılımıyla Türkiye’nin en önemli üzüm üretim bölgesi olan Manisa’ya teknik gezi gerçekleştirildi. Katılımcılar yerel uzmanlarla bir araya gelerek üzüm üretim teknikleri ve son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulundu. Konferansta yıl boyunca İnovasyon ve Pazarlama konularında çalışacak bir komite kurulmasına karar verildi. Paris’teki Sial Fuarı’nın ardından bir sonraki 2024 Uluslararası Çekirdeksiz Kuru Üzüm Üretici Ülkeler Konferansı 24-25 Ekim 2024’te Londra’da yapılacak.

Düşük limon fiyatları üreticilerimizi mağdur etti

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, limon üreticilerimizin düşük fiyatlar nedeniyle yaşadığı mağduriyete yönelik yazılı basın açıklaması yaptı.

 “Limon üreticilerimiz önceki yıl ihracatta yaşanan kısıtlama ve don zararından sonra bu yılda gerçekleşen rekolte yüksekliğiyle fiyatın düşmesiyle mağdur oldu. Bu yıl erkenci çeşitte limon üreticisi perişan durumdadır” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Geçen yıla göre iklim koşullarının iyi olması bu yıl limonda rekoltenin yüzde 13,4 oranında artmasına sebep oldu. Çukurova bölgesinde temmuzun son haftasından, ağustosun ortasına kadar sıcaklığın çok yüksek olması aynı zamanda nemin düşmesi erkenci limon çeşitlerinin boylarının küçük olmasına, kalitenin ve fiyatın düşmesine neden oldu.

Girdi fiyatlarının yükselmesi ile artan üretim maliyetleri çiftçilerimizi zararına limon satar duruma getirdi. Limon üreticilerimiz desteklenmezse bu yıl başlayan ağaç kesimlerinin önümüzdeki yıl özellikle Çukurova bölgesinde daha da artacağı endişesini beraberinde getiriyor. Üretim planlamasının halen yapılamadığı tarım sektöründe, üreticilerimiz kurulum masrafı yüksek olan limon bahçelerini kurmuş, verim almak için ortalama 3 yıl beklemiştir. Her yıl yaşanan fiyat belirsizliği, bazı yıllar arka arkaya gerçekleşen fiyat düşüşleri üreticilerimizi bin bir emekle kurduğu bahçesinden vazgeçirme durumuna düşürmektedir.

Artan enflasyonla birlikte aile geçiminin daha da zor hale geldiği, üretim maliyetlerinin hızla arttığı tarımsal üretimde limon fiyatlarının bu kadar düşmesi karşısında üretici ne kadar dayanabilir, daha ne kadar kazanamadığı bahçesine emek verebilir? Sektörde yaşanan gelişmeler sonucu herhangi bir ihracat kısıtlama kararı alınırken, sonraki yılın planlaması yapılmalıdır.

Rekoltenin yüksek beklendiği yıllar fiyat düşüşünü engelleyen kararlar erken alınmalıdır. Gerekirse devlet müdahale alımı ile üretici mağduriyeti önlenmelidir. Üreticiye bu günden fiyat garantisi verilerek gelecek yıllarda bahçe sökümleri engellenmelidir.

Çiftçilerimizin önemli sorunlarından biri de işçi bulamamaktır. İşçilik maliyetinin yanında diğer hasat edilen ürünlerle aynı döneme denk gelmesi sebebiyle işçi bulmakta da sorunlar artmıştır. Üreticilerimizin emek vererek yetiştirdiği ürünlerinin fiyatlarının düşük kalması, üreticilerimizi Tarım BAĞ-KUR primlerini ve girdi borçlarını ödeyemez duruma getirdi.”

Üretici ürün pazarlamada sıkıntıda

“Limon üretiminde hasat başlamasına rağmen alıcı bulunmuyor. Muğla ili TİGEM Dalaman işletmesi limonları 6 liradan satışa çıkardı. Ancak tüccar fiyatın düşmesini bekliyor. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği ise limon fiyatını 2,5 liradan açtı. Birliğimiz verilerine göre, geçen yıl limon üretici fiyatları ortalama 5 lira 10 kuruş iken bu yıl ortalama 3 lira 33 kuruşa gerilemesi, erkenci çeşit mandalina fiyatı geçen yıl 4 lira 20 kuruş iken bu yıl 3 lira 50 kuruşa gerilemesi maliyet artışları yükselen çiftçimizi hayal kırıklığına uğrattı. Çukurova bölgesinde erkenci çeşit mayer cinsi limon 0,5 TL’ye kadar düştü.

Türkiye’de limon üretimi artıyor

“2021/2022 piyasa yılında önceki yıla göre yüzde 30 verim artışı yaşandı. TÜİK Bitkisel Üretim 1. tahminine göre limonda 2023 yılında 1 milyon 500 bin ton üretimle bir önceki yıla göre yüzde 13,4 oranında artış bekleniyor. Narenciye üretimimizin yüzde 90’ı Adana, Mersin, Hatay, Antalya’da yapılıyor. Muğla, İzmir, Aydın narenciye üretiminde önemli illerimizdendir.

Ülkemizde limon üretiminin yüzde 78,3’ü, greyfurt üretiminin yüzde 91,6’sı, portakal üretiminin yüzde 34’ü, mandalina üretiminin yüzde 47,5’i, turunç üretiminin yüzde 66,6’sı narenciyenin ana üretim merkezi kabul edilen Mersin ve Adana illerinde gerçekleşiyor.”

“Narenciye’de zirai mücadele, biyolojik mücadele ve biyoteknik mücadele maliyeti yüksek”

“Üreticilerimiz narenciye üretimini artırırken, hem kalıntı sorunu ile mücadele ediyor, hem de karantinaya tabii Akdeniz meyve sineğiyle de mücadele ediyor. Bu durumda üreticilerimizin de mali yükü artıyor. Üreticilerimiz biyoteknik ve biyolojik mücadele de kullanılan tuzaklar için ciddi paralar harcıyor.

Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı, 2030 yılına kadar kimyasal pestisitlerin riskinin ve kullanımının yüzde 50 azaltılması, tarım arazilerinin en az yüzde 25’inde organik tarım yapılması, agroekolojik uygulamaların kullanımın önemli ölçüde artırılması yönünde temel taahhütler içeriyor. Bu kararlardan pestisit kullanımında ve ihracatta çiftçilerimiz ciddi olarak etkilenecektir.

Çiftçilerimizi zirai mücadele de mali yükü ağır, zor bir dönem bekliyor. Bu nedenle özellikle yasaklanan etkili maddelere alternatif tüm yöntemler daha fazla desteklenmeli ve bu tür bitki koruma ürünlerine kolay erişilebilir olması sağlanmalıdır.

Çiftçilerimizin bu türden üretim maliyetleri desteklenmediği sürece diğer ihracatçı rakip ülkelere karşı dayanması ve narenciyeden para kazanması mümkün değildir.”

Yapılması gerekenler

“İhracatın hız kazanması için ihracatçıya destek verilmeli, yeni alternatif pazarlar bulunmalı, üretimin iç ve dış pazar talebine göre kontrollü bir şekilde yapılması sağlanmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı limondaki analiz ücretlerini düşürmeli, biyolojik ve biyoteknik mücadele destekleri artırılmalıdır.

Narenciye üreticilerine fındıktaki gibi alan bazlı destekleme verilmeli, ucuz girdi temin edilmeli, Kooperatif ve Üretici Birlikleri işlevsel hale getirilmelidir. Narenciye fiyatlarının düştüğü yıllarda Devlet müdahale etmeli, çiftçi kaderine terk edilmemelidir.”

Serdar Urçar HP Türkiye’nin yeni Genel Müdürü olarak atandı HP, Serdar Urçar’ın, 20 Kasım’dan itibaren HP Türkiye’nin yeni Genel Müdürü olarak atandığını duyurdu. Serdar Urçar, Orta ve Doğu Avrupa HP Kanal Başkanı olarak yeni bir görev üstlenen ve Avrupa kanal operasyonlarının geliştirilmesine odaklanacak olan Emre Alaman’ı takiben göreve başlayacak. Urçar, HP’nin kilit sektörleri olan kişisel sistemler, yeni hibrit dünyaya yönelik baskı, endüstriyel grafik ve 3D baskı sektörlerini yönetmek ve büyütmekten sorumlu olacak ve aynı zamanda Türkiye’deki ESG faaliyetlerini yönlendirmeye ağırlık verecek.Serdar Urçar 2020 yılından bu yana CEO olarak görev yaptığı Comodif’in ardından HP’ye katılıyor. Urçar daha önce Netaş ve Index Grup’ta yönetici pozisyonlarında bulunmuştu. Serdar Urçar ayrıca, 1997’den 2016’ya kadar Hewlett Packard Türkiye’de başarılı bir kariyer sürdürmüş ve HP Türkiye’nin faaliyetlerini yönetmiş, ardından da Bölge Direktörü olarak Orta Doğu, Akdeniz ve Afrika’daki kanal satışlarından ve KOBİ segmentinden sorumlu olmuştu.HP Doğu Avrupa, Türkiye ve İsrail’den sorumlu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Aleksey Voronkov, duyuruyla ilgili olarak şunları söyledi: “Serdar Urçar son derece deneyimli bir yönetici ve Türkiye’deki BT pazarı hakkında mükemmel bir bilgiye sahip. HP’nin kültürünü ve organizasyonunu çok iyi biliyor; kendisi iş stratejimiz ve sürdürülebilir kalkınma taahhüdümüzün hayata geçirilmesinde güçlü bir elçi olacak.”Yeni görevi hakkında yorum yapan Serdar Urçar, “Teknoloji sektörü hızla gelişiyor ve ben de hayatlarımızdaki bu dijital dönüşümün bir parçası olmaktan heyecan duyuyorum. HP’ye yeniden katılmak ve şirketin kendi ülkemdeki operasyonlarına liderlik etmek büyük bir ayrıcalık. Önümüzdeki fırsatlar için çok heyecanlıyım” dedi.Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme bölümünden sonra, Jean Monnet AB Ensititüsü’nden yüksek lisans derecesi alan Urçar, eşi ve iki kızıyla birlikte İstanbul’da yaşıyor.

Xerox Türkiye operasyonunu satın alan Lidya Grup, hedef yükseltti

Dijital baskıda en geniş ürün yelpazesi ile baskı teknolojilerinin ana mucidi olan Xerox, ofis çözümlerinden yüksek üretim çözümlerine, güvenlik yazılımları, bilginin yönetilmesi ve paylaşılması gibi çeşitli alanları içeriyor.

Türkiye ve EMEA bölgesinde dijital baskı sektöründe lider olan Türk firması Lidya Grup, ofis ve üretim baskı teknolojisinin global liderlerinden Xeroxun Türkiyedeki şirketini satın aldı. Amerika merkezli şirketin ilk defa gerçekleştirdiği bu satış ile Lidya Grup, sektördeki yerini güçlendirerek, yeni pazarlardaki konumunu kuvvetlendirecek.

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Xerox Türkiye ve Lidya Grup’un Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Öz, şunları söyledi:

“Lidya Grup olarak, Xerox Türkiye operasyonunu satın aldık ve ilk etapta 20 milyon dolarlık bir yatırımı hayata geçirdik. Devam eden 5 yıl içerisinde, hem Türkiyedeki baskı üretimini artırmak, hem de online operasyonu kuvvetlendirmek adına ek yatırımlara devam edeceğiz. Şu an Xeroxun Türkiye’deki pazar payı yüzde 6 ve yüzde 8 civarındadır. Gelecek 5 yıl içinde Xerox’un ofis grubundaki ve büyük ölçekli baskı makinelerindeki payını yüzde 20ler seviyesine çıkartmayı hedefliyoruz.” dedi.

 Ofislerde bilginin güvenli bir şekilde yönetilmesi ön plana çıktı

Özellikle ofislerde bilginin güvenli bir şekilde yönetilmesi ile ilgili alanların ön plana çıktığının altını çizen Bekir Öz, şunları anlattı:

“Ofislerde bilginin güvenli bir şekilde yönetilmesi ön plana çıktı. Ayrıca,  hibrit çalışma şeklinin artması sebebi ile aynı güvenlik ve verimliliğin, ofis dışında da bu hizmetlerin sağlanması gibi maddeler büyüme de öne çıkan alanlar olmaya devam ediyor. Günümüzde işletmeler, herhangi bir ürünü satın alırken; sadece satın alma maliyetine değil, toplam sahip olma maliyetine de bakıyorlar. Satın alınan bir ürünün fiyatının yanı sıra; satış sonrası hizmet kalitesi ve yaygınlığı, ürünün ömrü, çalıştırma maliyetleri, enerji tüketimi, insan sağlığına etkisi gibi faktörler değerlendiriliyor. Xerox makinelerinin sürdürülebilir şekilde çalışması, sunulan teknik servis hizmetinin uzman ekipler tarafından kesintisiz ve kaliteli bir şekilde verilmesi ve makinelerin uzun ömürlü olması gibi birçok artılar Xerox’un pazarda yoğun tercih edilmesini sağlamaktadır.” diye konuştu.

Dijitalleşme şirketlerin verimliliği ile doğrudan orantılıdır

Dijitalleşmenin, şirketlerin verimliliği ile doğrudan orantılı bir veri olduğuna dikkatleri çeken Bekir Öz, konuşmasına şöyle devam etti:

“İşletmelerde verimliliği artırmak için, dijitalleşme süreci destekleyici bir rol alacaktır. Özellikle, hibrit çalışma şeklinin artması ile beraber, ofis ortamındaki verimliliğin, ofis dışındaki çalışma alanlarına taşınması için dijitalleşme önemlidir. Aynı zamanda dijitalleşme bize “Kişiselleşme” yi sağlıyor. Mass yani kitlesel üretim yerine, dijital baskı ile kişiye ve kurumlara özel baskılar yapılıyor. Kısaca, dijital baskı makineleri sektörü, “kişiselleşen ve bireyselleşen” tüketimin desteklenmesi, her zevke ve her ihtiyaca aynı maliyetler ile çözüm sunulmasını gerçekleştiriyor. Dünyada baskı sektörü 800 milyar dolar civarında iken, ülkemizde yaklaşık 9 milyar dolar civarına ulaştı. Dijitalleşme ve kişişelleşmenin hız kazanmasıyla, önümüzdeki 10 yıl içinde print pazarında ciddi bir büyümenin gerçekleşmesi öngörülüyor. Sektör olarak, bilgi birikimimiz, tecrübemiz, yetişmiş insan kaynağımız, teknolojik makine parkımız gibi birçok artılar ile global ölçekte ciddi bir potansiyele sahibiz. Lidya Grup olarak biz 2022 yılında Londra (Birleşik Krallık)’da açtığımız Lydia Digital ltd ile Avrupa’ya pazarına açıldık. Türk basım sektörü de, rahatlıkla girebileceği Avrupa pazarına önümüzdeki süreçte açılıyor olacaktır.” diye konuştu.

 Dijital baskı yapan en iyi markaların distribütörlüğünü yapıyor

 Lidya Grup çatısı altında farklı kategorilerde dijital baskı yapan en iyi markaların distribütörlüğünü yaptıklarını belirten Bekir Öz, şunları kaydetti:

“Şu an, son kullanıcıya temas eden birçok reklam alanında, promosyon malzemesinde ya da aklınıza gelebilecek baskılı materyalde bizim sunduğumuz ürünlerin imzası var. Bu çeşitlilikten edindiğimiz birikim, strateji ve esneklik ile pazardaki yerimizi Xerox ile daha da sağlamlaştıracağız.  Xerox MPS (Yönetilebilen Baskı Çözümleri)’de, Dünya’da pazar lideri konumu ile bu pazarın oluşumu ve gelişiminde ana oyuncudur. Firma olarak, müşterilerimize verimliliğin artırılması için gerekli tüm bilgi ve desteği vererek, bir nevi danışmanlık hizmeti de üretiyoruz. Ayrıca, Türkiye’de ve EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölgesinde ilk ve tek olan Lidya Grup Dijital Deneyim ve Eğitim Üssümüzü, Mayıs 2022 tarihinde Başakşehir’de açtık. Burada, dijital baskı sektöründeki uçtan uca tüm teknolojileri yerinde görebilme, milyon dolarlık makineleri yakından incelerken fiziki sonuçlarını görebilme ve değişik aplikasyonları deneyerek testlerden geçirme imkanına sahip oluyorlar. A5’den 5 metre ebatına kadar ve 15 santim kalınlığa kadar, ahşaba, metale, cama, kumaşa, kartona, ambalaja, seramiğe, parkeye gibi çeşitli mecralara yapılan baskıları yerinde inceleyebiliyorlar.” dedi.

Dijital baskıda tüm ve en geniş çözümleri sunan tek şirkettir

Lidya Grup’un Türkiye’de Xerox ile beraber, Epson, EFI, Duplo, Konsgberg ve kendi markası Sutec ile beraber dijital baskıda tüm ve en geniş çözümleri sunan tek şirket olduğunu ifade eden Bekir Öz, şunları anlattı:

Daima müşterilerimizin yanında yer alarak, hem teknoloji danışmanlığı yapıyoruz, hem proje finansmanı sağlıyoruz, hem çok güçlü olduğumuz satış sonrası servis hizmetimizde çözüm odaklı yaklaşıyoruz. En önemli konularımız, verimliğin artırılması, güvenlik ve maliyet konularının daha iyi yönetilmesi, hibrit çalışma şeklini destekleyecek çözümlerim artırılmasıdır. Ayrıca, online satış kanallarını desteklemektir. Lidya Grup olarak bizler, işimizi çok seviyoruz ve işimizi çok iyi yapıyoruz. Temsil ettiğimiz markalar, bilgi birikimimiz, tecrübemiz, organizasyon yapımız ve finansal gücümüz ile Türkiye ve EMEA (Avrupa, Ortadoğu ve Afrika) bölgesinin lider şirketler grubu olarak konumlanmaktayız. Aynı zamanda, ülkemizde ve sektörümüzde proje finansmanı sağlayan ilk kurumlardan birisiyiz. 2004 yılından itibaren “proje finansmanı” yapıyoruz. Geçen 19 yılda müşterimize 120 milyon dolara yakın proje finansmanı sağladık. Müşterilerimizi iş ortağımız olarak görüyoruz ve bugüne kadar olabildiğince destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz. Proje finansmanı verirken, müşterimiz olan işletmelerin iş yapabilme kabiliyetini değerlendiriyoruz. Müşterimiz bir yatırım planladığında bu yatırımın, gelirine, üretkenliğine, cirosuna, karlılığına etkilerinin neler olabileceğini analiz ederek bilgilendiriyoruz ve danışmanlık sağlıyoruz.  Kurulduğumuz günden itibaren dijital baskı sektöründe pazarın büyümesine öncülük ettik ve etmeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI URALOĞLU BİNALİ YIRDIRIM ÜNİVERSİTESİ 2023-2024 AKADEMİK YIL AÇILIŞ VE EKEV-2023 AKADEMİK BİLİM SANAT VE SPOR ÖDÜLLERİ TÖRENİNE KATILDI

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, üniversite öğrencilerine verilecek ücretsiz 10 gb’lik internetle ilgili olarak “Bu ayın sonuna yetiştirmeye çalışıyoruz ama yetişmezse de kasım ayının başında hazır olmuş olacak” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nin Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2023-2024 Akademik Yıl Açılış ve EKEV-2023 Akademik Bilim Sanat ve Spor Ödülleri Töreni’ne katıldı. Bakan Uraloğlu, öğrencilerle buluşmasında Filistin’deki insanlık dışı uygulamaları ve dramı üzüntüyle takip ettiğini söyledi. Saldırıları şiddetle kınadığını belirten Uraloğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın takibi ve girişimiyle yakın zamanda huzur atmosferinin yakalanmasını temenni ettiğini dile getirdi.

Ödül töreninde konuşan Bakan Uraloğlu, üniversiteler bilimsel hayatın olduğu kadar toplumsal hayatın ve demokrasinin önde gelen kurumları olduğunu, bilgiyi kullanamayan, üretemeyen ve dönüştüremeyen toplumların ayakta kalmasının mümkün olamayacağını söyledi.

Uraloğlu, üniversite öğrencilerine yönelik verilecek 10 GB internet paketiyle ilgili olarak da açıklamalarda bulundu. Uraloğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın sizlere vadettiği 10 GB internetle ilgili süreci aşağı yukarı tamamladık. Gençlik ve Spor ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile çalışıyoruz. Bu ayın sonuna yetiştirmeye çalışıyoruz ama yetişmezse de kasım ayının başında hazır olmuş olacak” dedi. 

TÜRKİYE YÜZYILI İLE YENİ BİR TARİHİ BAŞLANGICA HAZIRLANIYORUZ

Bakan Uraloğlu, öğrencilerle buluşmasında bugüne kadar yapılan ulaştırma ve altyapı alanındaki gelecek planları da sunum eşliğinde detaylı bir şekilde aktardı.

Uraloğlu, “Bu çağ, daha güvenli ve çevreye duyarlı, mobilite, dijitalleşme ve lojistik dinamikleriyle şekillenen, yeni bir dönem olacak. Son 21 yılda ülkemizin ulaşım ve iletişim altyapısına harcadığımız yaklaşık 194 milyar dolar ile bu alanlarda çok önemli mesafeler kat ettik. Cumhuriyetimizin 100. yılında kaydetmiş olduğumuz önemli yatırımlar ve gelişmeler ile stratejik konumumuzun gereğini en iyi şekilde değerlendirerek ülkemizi uluslararası alanda vazgeçilmez bir düzeye taşıdık. 2002 yılında 6 bin 100 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğunu 29 bin 100 kilometrenin üstüne çıkardık. Ülkemizi Avrupa’da 6., dünyada 8., Yüksek Hızlı Tren İşletmecisi olan ülke yaptık. İç hat uçuş nokta sayımızı 26’dan 57’e, dış hat uçuş ağımızı 60’tan 343 noktaya yükselttik. 149 olan liman sayımızı ise 217’ye, 37 olan tersane sayımızı ise 84’e çıkardık. Bunları birazdan sizlerle paylaşacağım sunumda daha da detaylandıracağımdan uzatmak istemiyorum ama özetle demek istediğim; Türkiye’de altyapıyı tamamladık” dedi.

ENERJİ DEPOLAMA KONUSUNDA TÜM ÇÖZÜMLER

Aha Teknoloji; ölçeklenebilir ve yenilikçi enerji depolama ve güç kalitesi çözümleriyle toplum için sürdürülebilir ve enerji açısından verimli bir gelecek sağlıyor.

Dünya markalarını bünyesinde barındıran Aha Teknoloji, sunduğu batarya enerji depolama çözümleriyle enerji verimliliğine katkı sağlıyor.

BATARYA ENERJİ DEPOLAMA ÇÖZÜMLERİ

Batarya enerji depolama çözümleri, modern enerji ihtiyaçlarına uyum sağlamak ve enerji sistemlerini daha esnek, verimli ve sürdürülebilir hale getirmek için önemli bir rol oynamaktadır. Bu çözümler, yenilenebilir enerji kaynaklarının dalgalı doğasını dengelemek, enerjiyi depolamak ve ihtiyaç duyulduğunda geri vermek amacıyla kullanılır.

Güneş enerjisi veya rüzgar enerjisi gibi değişken kaynaklardan elde edilen enerji, anında tüketim için uygun olmayabiliyor. Batarya depolama sistemleri, fazla üretilen enerjiyi depolayarak enerjiyi düşük talep dönemlerinde kullanmak veya yüksek talep anlarında ek enerji sağlamak için kullanılır. Bu durum enerji verimliliğini artırırken aynı zamanda enerji maliyetlerini düşürmeye yardımcı oluyor.

ANAHTAR TESLİM ÇÖZÜMLER

Aha Teknoloji enerji depolama sistem kurulumları için; problem tanımlama, fizibilite analizi ve çözüm tasarımı ile birlikte anahtar teslim çözümler ve satış sonrası destek sunuyor.

URALOĞLU: CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINDA, TÜRKİYE YÜZYILININ ÜZERİNDE YÜKSELECEĞİ BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’Yİ İNŞA EDİYORUZ

 Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, son Başbakan ve eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Binali Yıldırım’ın memleketi Erzincan’da Refahiye-Kuruçay-İliç Devlet Yolu üzerinde çalışmaları devam eden Sünebeli Tüneli’nde ‘Işık Görme’ törenine katıldı.

Törende konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Sünebeli Tüneli’nin önemine ve bölgeye yapacağı katkıya dikkati çekti. Uraloğlu, “Ülkemizin kuzeyi ile güneyi arasındaki karayolu ulaşım standardı artırılırken, limanlardan iç kesimlere, önemli sanayi merkezlerinden yaşam alanlarına gerçekleştirilen ürün ve yük transferinin daha kısa sürede yapılması sağlanacak, bölgenin ticaret hacmi artırılacaktır. Ayrıca; dağ sporları, su sporları ve geleneksel mimarisiyle öne çıkan bölgenin turizmine de önemli katkı sağlanacaktır. Heyelana ve trafik kazalarına karşı can ve mal kaybının önüne geçilecektir” dedi.

Türkiye’de son 21 yılda ulaşım ve iletişim altyapı projelerine 194 milyar dolar yatırım yapıldığını da hatırlatan Bakan Uraloğlu, Erzincan’a şuana kadar 30 milyar 200 milyon yatırım yapıldığı söyledi. Uraloğlu Erzincan’a yapılan yatırımlara ilişkin şunları kaydetti:

“Erzincan’ın ulaşım ve iletişim yatırımları için yaklaşık 30 milyar 200 milyon Lira yatırım gerçekleştirdik. Bölünmüş yol uzunluğunu 14 kilometreden 355 kilometreye, bitümlü sıcak kaplama yol uzunluğunu 8 kilometreden 275 kilometreye çıkardık. Erzincan’ı; Erzurum, Gümüşhane ve Sivas’a bölünmüş yollarla bağladık. Türkiye’yi doğudan batıya bağlayan Kuzey TETEK yolunun merkezini Erzincan yaptık. Ölüm yolu denilen geçilmez SANSA’yı viyadüklerle aştık. Işık görme törenini gerçekleştireceğimiz Sünebeli Tüneline de içeren Refahiye-Kuruçay-İliç Yolu gibi 6 ayrı karayolu projemiz de devam ediyor.”

Bakan Uraloğlu, konuşmasında Sünebeli Tüneliyle ulaşım kalitesinin yükseltilmesi, can ve mal emniyetinin artırılmasının yanısıra Sünebeli Tüneli’nin bölge ve ülke açısından da önemine değindi. Bakan Uraloğlu, “Sünebeli Tüneli’nin inşa edildiği Refahiye-İliç Devlet Yolu; Karadeniz sahil kesiminden başlayıp Erzincan üzerinden Güneydoğu’ya ve Doğu Akdeniz’e erişim sağlayan kuzey-güney aksında önemli bir geçiş noktasını oluşturuyor” dedi.

Bakan Uraloğlu ayrıca Gümüşakar-Kuruçay kesiminde gerçekleştirilen çalışmalarla mevcut yolun 3 km kısalarak seyahat süresinin 35 dakikadan 15 dakikaya indirildiğini belirtti.

5 bin 220 metre uzunluğundaki Sünebeli Geçidi’nde 1.800 m rakıma ulaşan güzergâh, yaklaşık 200-400 m aşağıya çekilerek, özellikle kış aylarında mevcut güzergahta yaşanan sorunlar ortadan kaldırılıyor. 26 km’lik yol sürücülerin korkulu rüyası olmaktan çıkarak, daha konforlu, güvenli ve ekonomik bir ulaşım imkânına kavuşuyor.

Sünebeli Tüneli projesinin yapım, tasarım ve kontrolünde yüzde yüz yerli ve milli kaynaklar kullanılıyor, Türk mühendis ve işçileri tarafından inşa ediliyor.

SİVAS-ERZİNCAN HIZLI DEMİRYOLU ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR

Erzincan’ın tüm demiryolu altyapısını yenilediklerini belirten Bakan Uraloğlu, Erzincan Organize Sanayi Bölgesi yeni demiryolu bağlantısını da inşa ettiklerini hatırlattı. Sivas-Erzincan Hızlı Demiryolu yapım çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Bakan Uraloğlu, “242 kilometre uzunluğunda saatte 200 km hıza uygun, elektrikli, sinyalli ve çift hatlı hızlı demiryolu projesinin yapımını 2 etap halinde sürdürüyoruz. İlk etap olan 50 kilometre uzunluğundaki Sivas-Zara arası altyapı çalışmalarında %44 fiziki ilerleme sağladık, 192 kilometre uzunluğundaki Zara-İmranlı-Kemah-Erzincan kısmının ise proje çalışmalarını tamamladık. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme stratejimiz doğrultusunda gerçekleştirdiğimiz ulaşım ve iletişim projelerinin, ülkemizi uluslararası alanda daha rekabetçi kıldığını görmek, geleceğe dair umutlarımızı güçlendiriyor. Cumhuriyetimizin 100. yılında, Türkiye Yüzyılının üzerinde yükseleceği büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa edeceğiz” dedi.

Son Başbakan ve eski Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Binali Yıldırım’da memleketi Erzincan’da Sünebeli Tüneli Işık Görüntü töreninde yaptığı konuşmada sona yaklaşıldığını belirterek, “Ne canlar yandığını herkes bilir. Acılar son bulsun diye bizlere sürekli sürekli taleplerini ilettiniz. İktidarımız döneminde yapılan işleri anlatmaya kalksak gün yetmez. Bu yol, sadece Erzincan’ı Refahiye ve Eğine birleştirmiyor. Bu yolun asıl görevi Karadeniz’i Güneydoğuya Ortadoğuy’a bağlayan kuzey-güney akslardan bir tanesi. İbn-i Haldun diyor ki: ‘Coğrafya kaderdir.” Evet kaderimizi dağlara bakarak, vadilere bakarak, suyun başında çaresizce dövünerek değil, dağları tünellere aşarak, bütün engelleri aşa aşa bu günlere geldik. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde durmadan hizmet etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

TCL, Dünya Geniş Bant Forumu’nda bağlantının ve sürdürülebilirliğin geleceğini şekillendiriyorEkran teknolojisinde ve uygun fiyatlı, güçlü, bağlantılı deneyimlerde öncü olan TCL, 24-26 Ekim 2023 tarihleri arasında Fransa’nın Porte de Versailles fuar alanında düzenlenecek Dünya Geniş Bant Forumu 2023’te bağlantılı ve sürdürülebilir teknoloji alanındaki yenilikçi adımlarını sergileyecek. Etkinlik, TCL’in çevresel sürdürülebilirliğe odaklanarak ağ deneyimlerini geliştirmenin yollarını değerlendirmek üzere müşterileri, sektördeki  iş ortakları ve medya ortaklarıyla bir araya gelmesi için de önemli bir fırsat sunacak.Küresel geniş bant alanında tanınmış bir lider olan TCL, dünya çapında 150’den fazla operatörle iş birliği yaparak ev, iş, mobil ve makineden makineye (M2M) ortamlarını kapsayan çeşitli ağ bağlantısı ihtiyaçlarını karşılayan çözümleri titizlikle geliştiriyor. Bu kararlılık ve uzmanlık, TCL Communication’ı küresel çapta seçkin bir konumuna yükseltirken Avrupa’da da en fazla mobil router satış hacmine ulaşan marka konumuna getirdi.TCL Communication EMEA Bölgesi Genel Müdürü Sharon Xiao konuyla ilgili şunları söyledi: “TCL, ürün yaşam döngüsü boyunca gelişmiş çevre yönetimi uygulamalarını hayata geçirirken küresel kullanıcılara her türlü senaryoda güvenli, yüksek hızlı, güvenilir ve kesintisiz mobil geniş bant bağlantı hizmetleri sunmaya da kendini adamıştır. Hem daha iyi bağlantı için yeniliklere hem de uzun vadeli ilerleme için sürdürülebilirliğe öncelik veriyoruz.” Özel geniş bant çözümleri ile operatörleri güçlendiriyorTCL, on yılı aşkın bir süredir operatörlerin gereksinimlerini ve kriterlerini dikkate alarak çalışıyor. Bu nedenle şirketin yaklaşık dört yıl önce bir numaralı pozisyonu kazandığı Avrupa’da, mobil geniş banda öncelikli bir geçiş yaşandı.  Bu hızlı büyüme, şirketin odak noktasını geliştirerek sabit ve kablosuz geniş bandı kapsayan 360 derecelik FWA&MBB tedarikçisi olma yolunda ilerlemesini sağladı. Şirket, iş ortaklarının her birinin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak için sürekli çalışarak satış öncesinden satış sonrasına kadar tüm süreç boyunca onları destekliyor ve böylelikle daha fazla büyüme ve başarı elde etmelerine yardımcı oluyor. Daha iyi bağlantı içinGiderek daha bağlantılı hale gelen ve çok yönlü bağlantı gereksinimlerine ihtiyaç duyulan dünyada TCL; LTE CAT4’ten 5G’ye, sabit çözümlerden mobil ve M2M uygulamalarına kadar CPE, Mobil Wi-Fi, USB dongle dâhil olmak üzere olağanüstü 5G Mobil Geniş Bant (MBB) ve Sabit Kablosuz Erişim (FWA) ürünleri sunmak amacıyla önde gelen operatörlerle yaptığı güçlü iş ortaklıkları sayesinde stratejik bir konuma sahiptir. Donanım ve yazılımda mükemmellikTCL donanım alanında, cihaz dayanıklılığını artıran gelişmiş ısı yönetimine sahip son teknoloji hücresel ve Wi-Fi antenleri ile lider konumda bulunuyor. Bu özellikler TCL ürünlerini mükemmel bağlanabilirlik açısından öne çıkarıyor. Yazılım alanında ise TCL donanımı yazılım ile sorunsuz bir şekilde entegre eden kapsamlı geniş bant çözümleri de sunuyor. İnovasyon ve sürdürülebilirlik çalışmalarıyla mükemmelliğe ilham veriyorTCL Communication’ın geniş çaplı etkisi, şirketin hem inovasyona hem de sürdürülebilirliğe olan kapsamlı bağlılığını da ortaya koyuyor. TCL, işlerini sorumlu ve şeffaf bir şekilde yürütmeye, sürdürülebilir ve güvenilir iş birliklerini desteklemeye büyük önem veriyor. Operatörlerin katı şartlarını yerine getiren TCL, küresel çapta birinci sınıf operatörlerle güvenilir iş birlikleri yapıyor. KSS çalışmaları düzenli olarak denetlenen şirketin çalışmaları iş etiğinden çevrenin korunmasına kadar çeşitli alanları kapsıyor. EcoVadis Business Sustainability Ratings ve Joint Audit Cooperation (JAC) tarafından sürdürülebilir uygulamalarıyla ödüllendirilen TCL, Eco-Rating etiketleme programının da destekleyici mobil tedarikçisi. TCL EMEA Akıllı Bağlantılı Cihazlar Birimi Başkan Yardımcısı Christophe Yerolymos açıklamasında, “Sürdürülebilirlik, iş stratejimizin temel taşıdır. Kompakt, çevre dostu ambalajlardan sürdürülebilir şekilde tasarlanmış MBB ve CPE ürünlerine kadar, yaklaşımımız pragmatik ancak etkilidir. İster karbon emisyonlarını azaltmak ister ürünlerimizin geri dönüşümünü artırmak olsun, fark yaratan acil eylemlere öncelik verme konusunda müşterilerimiz ve ortaklarımızla uyum içinde çalışıyoruz.” dedi. Ürün tasarımı, ambalajlama ve nakliye süreçleri iyileştiriliyorŞirketin ürettiği MBB ve CPE ürünleri daha küçük boyutlara ve yüksek dayanıklılığa sahip olacak, daha az güç tüketecek ve geri dönüşümü artıran sürdürülebilir kaynaklı malzemeler içerecek şekilde tasarlanıyor. Ürün ambalajı, plastik bileşenlerin çıkarılması ve çevre dostu mürekkeplerin kullanılmasıyla mümkün olduğunca kompakt olacak şekilde dizayn ediliyor. Ambalajın boyutunun ve ağırlığının azaltılmasıyla nakliye sırasındaki karbon emisyonları da azaltılıyor.

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji haberleri, TUİK verileri, Kayseri OSB, 2024’te 30 Kilometre Yolun Asfaltını Yeniledi

İHRACATÇI FİRMALAR YEŞİL MUTABAKATA UYUM İLE BÜYÜYECEK T.C. Ticaret Bakanlığı ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) …