Türkiye, hazır beton üretiminde Avrupa’nın lideri konumunu sürdürmektedir
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) tarafından Kayseri’de “Beton Teknolojileri ve Doğru Beton Uygulamaları Semineri” düzenlendi. Seminerde konuşan THBB Genel Sekreteri Reşat Sönmez, “Türkiye Hazır beton sektörü, 2020 yılı resmî verilerine göre yıllık 95 milyon metreküpü bulan üretimiyle Avrupa’da birinci sıradadır ve Türkiye ekonomisi ve inşaat sektörü açısından çok önemli bir yerde durmaktadır.” dedi.
Kuruluş tarihi olan 1988 yılından bu yana Türkiye’de kaliteli betonun üretilip kullanılması için önemli gayret gösteren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), bu amaçla yapmış olduğu çok sayıda etkinliğin yanı sıra “Beton Teknolojileri ve Doğru Beton Uygulamaları” konulu seminerler düzenliyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde periyodik olarak gerçekleştirilen bu seminerler ile müteahhitler, mimarlar, mühendisler başta olmak üzere beton kullanıcılarına; betonla ilgili kamu idarelerinin yetkililerine, yapı denetim kuruluşu temsilcilerine ve beton üreticilerine doğru uygulamaların anlatılması hedefleniyor.
THBB’nin 2017 yılında başlattığı seminerler dizisinin 24.sü, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Kayseri Temsilciliği iş birliği ile 19 Mart 2022 tarihinde Kayseri’de yapıldı. Seminer kapsamında, THBB Genel Sekreteri İnş. Müh. Reşat Sönmez, “Türkiye’de ve Dünyada Hazır Beton Sektöründeki Son Gelişmeler”; Eski İTÜ İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Taşdemir, “Genel Beton Teknolojisi”, Nuh Naci Yazgan Üniversitesinden Dr. Kamuran Arı, “Özel Betonlar, Üretim Teknikleri ve Kullanım Şartları”, Erciyes Üniversitesinden Prof. Dr. Fatih Altun, “Betonarme Binaların Deprem Davranışında Beton Dayanımının Etkisi”, THBB Fiziksel ve Mekanik Deney Laboratuvarı Müdürü Yük. İnş. Müh. Cenk Kılınç, “Betonda Kalite Denetimi” başlıklı birer sunum gerçekleştirdi. Seminere inşaat mühendisleri, müteahhitler, mimarlar ve beton üreticileri yoğun ilgi gösterdi.
Türkiye, hazır beton üretiminde Avrupa’nın lideri konumunu sürdürmektedir
Seminerde konuşan THBB Genel Sekreteri İnş. Müh. Reşat Sönmez, THBB’nin ülkemiz ekonomisine önemli katkılar sunan hazır beton sektörünü 2021 yılı özelinde bilimsel olarak analiz eden “Hazır Beton Sektör Raporu”nu yayımladığını söyledi. Raporun, Türkiye ekonomisi, inşaat sektörü ve hazır beton sektörüne yönelik detaylı analizler, değerlendirmeler ve projeksiyonlar içerdiğini ifade etti.
Türkiye’de standartlara uygun beton üretilmesi ve inşaatlarda doğru beton uygulamalarının sağlanması için 34 yıldır çalışan THBB’nin, kalite, çevre, sürdürülebilirlik ve iş güvenliği uygulamalarıyla inşaat, hazır beton ve ilgili sektörlerin gelişimine büyük katkı sağladığını ifade eden Reşat Sönmez, “Hazır beton sektörü, 2020 yılı resmî verilerine göre yıllık 95 milyon metreküpü bulan üretimiyle Türkiye ekonomisi ve inşaat sektörü açısından çok önemli bir yerde durmaktadır. Ülkemiz, hazır beton üretiminde 2009 yılından bu yana Avrupa’nın lideridir. Sektörümüz, inşaat sektörüne ve buna bağlı olarak ülke ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. Bu durum, hazır beton sektörünün inşaat sektörünün en temel kolu olduğunu göstermektedir.” diye konuştu.
Seminerde “Betonda Kalite Denetimi” başlıklı bir sunum yapan Cenk Kılınç, 2007 yılında kurulan THBB Yapı Malzemeleri Laboratuvarında bugün Yıldız Teknik Üniversitesi TeknoPark’ta birçok akademisyen ve tecrübeli kadrosuyla sektöre katkı sağlayacak AR-GE çalışmaları ve projeler geliştirdiklerini söyledi. Cenk Kılınç, İstanbul Havalimanı, Nükleer Santral, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü ve çeşitli metrolar başta olmak üzere ülkemizin önemli projelerine beton ve bileşenleri ile ilgili deney hizmetleri verdiklerini belirtti. Beton kullanıcıları için depreme dayanıklı yapı tasarımı ve hazır beton uygulamalarını konu alan bilgilendirmeler yaptıklarını ifade eden Kılınç, “THBB olarak özel ve kapsamlı Deprem Performans Raporu da hazırlamaktayız. Binalarının depreme dayanıklılığıyla ilgili durumunu merak etmekte olan; mülk sahipleri, bina yöneticileri, mühendislik büroları, belediyeler ve mahalli idareler, kamu kurumları için benzerlerinden ayırt edici özelliklere sahip ayrıntılı Deprem Performans Raporu hazırlayabiliyoruz. Mevcut yapıların depreme dayanıklılığını ölçmenin yanı sıra yapı servis ömürlerini de tespit edebiliyoruz. Bu kapsamda yerel yönetimlerle de iş birliği yapmaktayız.” dedi. Cenk Kılınç sunumunda taze ve sertleşmiş betonların nitelik değerlendirme kriterlerinden de bahsetti.
“Günümüzde inşa edilmekte olan yapılar daha yüksek performans gerektirmektedir”
Eski İTÜ İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Taşdemir, Seminerde, beton bileşenleri, betonun üretimi, yerleştirilmesi ve bakımı ve betonun dürabilitesi ile ilgili detaylı bilgiler vererek “Günümüzde inşa edilmekte olan anıtsal yapılar, önemli kamu binaları, yüksek binalar, köprüler ve önemli su yapıları giderek daha yüksek performanslar gerektirmektedir. Büyük yatırımlara mal olan bu yapıların servis ömürleri süresince işlevlerini belirli bir güvenlik içerisinde yerine getirmeleri ancak doğru beton tasarımı, üretimi, uygulaması ve gerektiğinde bakımı ve onarımı ile gerçekleşir.” dedi.
Nuh Naci Yazgan Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Kamuran Arı, sunuşunda bazı özel betonların kullanım amaçlarına, tasarım ve uygulama detaylarına değindi.
Erciyes Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Altun, yapıların deprem davranışında betonun rolünü, laboratuvar çalışmaları sonuçları eşliğinde anlattı.
ENERJİ SEKTÖRÜNÜN DEVLERİ SOLAR İSTANBUL’DA BİR ARAYA GELİYOR
Sürdürülebilirlik ve enerji dönüşümü temasıyla Solar İstanbul – Güneş Enerjisi, Enerji Depolama, E-Mobilite, Dijitalizasyon Fuarı ve Konferansı, 23-26 Mart 2022 tarihlerinde İstanbul Tuzla Viaport Marina’da güneş enerjisi sektörünün lider firmaları ile kapılarını açıyor. Sektörün öncülerinin bir araya geleceği Solar İstanbul Fuarı’nda Türkiye ile birlikte 18 ülkeden 8 binin üzerinde profesyonel ziyaretçi ve yatırımcı ağırlanacak.
TÜKETİCİYİ DİNLEYEN YAZILIM ŞİRKETLERE BAŞARIYI GARANTİLİYOR
Şirketlerin kampanya ve pazarlama süreçlerinde ihtiyaç duyduğu tüm uygulamaları tek bir platform içerisinde sunan Unica yazılımı, tüketicilerin ihtiyaç ve davranışlarına göre ‘kişiye özel kampanya’ oluşturulmasını sağlıyor. Planlama süreci, kişiye özel kampanyaların oluşturulması, optimizasyon, kampanyanın başarısını ölçümleme gibi tüm başlıkları içerisinde barındırarak, günümüz pazarlama süreçleri için şirketlerin ihtiyaç duyduğu tüm konuları merkezi bir platformda sunuyor.
Dünya dijitalleşiyor ve dijitalleşme öncesinde birkaç adımdan oluşan pazarlama faaliyetleri giderek karmaşıklaşıyor. Sosyal medyanın pazarlama faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi için kullanımı, yeni medyada gerçekleştirilen reklam çalışmaları, onlarca farklı kanaldan duyurulan kampanyaların yönetimi için artık birden fazla programa ve nitelikli çalışana ihtiyaç duyuluyor.
Dijital ortamda pazarlama faaliyetleri ve kampanya yönetimi için gerekli tüm uygulamaları tek bir platformda birleştirmeyi hedefleyen Unica yazılımı, tüketicilerin ihtiyaçlarına göre ‘kişiye özel’ tekliflerin oluşturulmasını da sağlıyor.
“TÜM SEKTÖRLER İÇİN BAŞARIYI GARANTİLİYOR”
Unica yazılımının Türkiye’deki dağıtıcısı veri analizi ve yazılım danışmanlık şirketi Ereteam’in Genel Müdür Vekili Suat Örslü Unica yazılımını, “Unica modern kampanyalar için gerekli tüm uygulamaları tekbir çatı altında topladığı gibi kampanyaların uygulandığı, aktif pazarlama faaliyetleri yürüten tüm sektörlerde başarılı sonuçlar veriyor. Bankacılık, finans alanında tüketicilerin üç katı daha fazla katılım göstermesini sağlayan Unica, turizm ve seyahat sektöründeki kampanya kullanım oranlarını yüzde 250 artırmayı başardı” ifadeleriyle anlattı.
“BAŞARISININ ARDINDA TÜKETİCİYE ÖZEL KAMPANYALAR OLUŞTURMASI YATIYOR”
Unica’nın başarısının ardında tüm kurumsal kampanya süreçlerinin tek bir platform altında toplanabilmesi olduğunu vurgulayan Suat Örslü, “Unica, manuel veya farklı zorluklarla yürütülen bağımsız kanal yapıları yerine, uçtan uca çok kanallı kampanya süreçlerini entegre ederek merkezi bir kampanya yönetim platformu sağlamaktadır. Kampanya bütçelerinin planlanması, kişilere özgü kampanyaların oluşturulması, optimizasyon, kampanyaların tüketicilere dağıtılması ve kampanya başarılarının ölçümleme gibi tüm başlıklarda, merkezi yapının kullanılması ile operasyonel işlemlerde ciddi azalmalar sağlanmaktadır. Bu sayede kurumlar aynı dönem içerisinde tüketici profillerine ve davranışlarına uygun olarak daha fazla kampanya yapabilir duruma geliyorlar. Tüketiciye istediğini sağlayan Unica sayesinde satış başarısının yanında tüketici memnuniyeti de önemli ölçüde artıyor” diye konuştu.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar:“Su zengini olmayan ülkemizin, su kaynaklarını bilinçli bir şekilde kullanmalı ve korumalıyız”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, su zengini olmayan ülkemizin, su kaynaklarını bilinçli bir şekilde kullanmalı ve korunması gerektiğini belirtti.
Bayraktar, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletlerin 2022 yılı için “Yeraltısuyunu Görünür Yapmak” temasını belirlediğini belirterek, iklim değişikliğinin görülen olumsuz etkileri suyun değerini daha çok anlamamıza vesile oluyor” dedi. Bayraktar açıklamasına şöyle devam etti:
“Ülkemizde çeşitli maksatlara yönelik (sulama suyu temini, içme ve kullanma suyu temini vb.) olarak yıllık kullanılabilir su potansiyeli 112 milyar m3’tür (yer üstü suyu potansiyeli 94 milyar m3, yeraltı su potansiyeli 18 milyar m3).
Sahip olduğumuz içilebilir ve kullanılabilir su miktarı belli iken nüfusumuzun giderek artması kişi başına düşen su miktarının daha da azalmasına neden olacaktır.
Falkenmark İndeksi’ne göre; kişi başına asgari evsel su ihtiyacı günde 100 litre, tarım ve sanayi amaçlı su ihtiyacı ise günde 500-2000 l/gün olarak hesaplanmıştır. Eşik değer ise kişi başına yılda 1700 metreküp olarak belirlenmiştir. Bu değerin altına düşüldüğü durumda su sıkıntısının yaşanmaya başlanacağı, 1000 metreküpün altında ise ülkenin su kıtlığı ile karşı karşıya geleceği, bu rakam yılda 500 metreküpün altına düştüğünde ise mutlak su kıtlığının yaşanılacağı belirtilmiştir.
2021 yılı ülke nüfusumuza göre ülkemizde kişi başına düşen yıllık 1.323 metreküptür. Bu durum ülkemizin su stresi yaşayan ülkelerden biri konumunda olduğunu göstermektedir. Yani sanıldığı gibi ülkemiz su zengini bir ülke değildir.
Söz konusu toplam su potansiyelinin 2021 yılı gerçekleşmelerine göre 45,05 milyar m3’ü (yüzde 77) sulama suyu, 13,36 milyar m3’ü (yüzde 23) ise içme-kullanma ve sanayi suyu olmak üzere toplamda 58,41 milyar m3 ’ü kullanılmaktadır.
Diğer taraftan ülkemizde ekonomik olarak sulanabilir tarım arazisi alanı 8,5 milyon hektar olup bu alan 23,1 milyon hektar tarım arazisinin yüzde 36,8’ini oluşturmaktadır. Ülkemizde DSİ tarafından 4,56 milyon hektar sulama açılmış olup diğer kurumlarla birlikte toplamda 6,85 milyon hektar sulamaya açılmıştır.
Su temel yaşam kaynağıdır. İklim değişikliğinin en önemli sonuçlarından biri su kaynakları ve su döngüsü üzerinde yarattığı olumsuz etkilerdir. İklim değişikliğinin su kaynakları üzerine etkileri sonucu, miktar ve kalite bakımından yeterli suya erişimin zorlaşacağı da bilinen bir gerçektir. Bunun en yakın örneği geçtiğimiz sulama sezonunda karşımıza çıkmıştır.
Yine bilindiği üzere başta Konya Ovası olmak üzere birçok ilimizde Yeraltı sularının zorunlu olarak aşırı kullanımı ve bilinçsiz su tüketimi nedeniyle obruklar oluşmaktadır. Bu durum ülke olarak kullandığımız suyun yüzde 77’si tarımda kullanılıyor olması gerçeğiyle çevreye ve iklime verilmesi gereken önemi gözler önüne sermektedir. Ayrıca su ve verim ilişkisi göz önüne alındığında artan maliyetler karşısında mağdur olan çiftçilerin kuru tarımda birim alandan elde edeceği gelire göre daha fazla elde edeceği gerçeği suyun ekonomik olarak önemini daha da artırmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı özellikle sulama ve enerji konusunda önemli adımların atılacağını belirtti. Sulamaya açılacak alanların artması ve çiftçilerimize sağlanacak finansman kolaylığıyla sulama faaliyetlerinde güneşten elde edilen elektrikle kullanımın artırılması elbette önemli bir adımdır. Ancak bitkisel üretimin temel girdisi, mazot, gübre, elektrik fiyatlarını düşürmeden, çiftçinin borçları nedeniyle bloke edilen desteklerini artırarak vermeden atılan her adım masanın bir ayağını daima eksik bırakacaktır. Sulama sistemlerine ve güneş enerji sistemlerine yapılan ve yapılacak yatırım bu hususların yanı sıra iklim değişikliğinin de etkisiyle yetersiz kalacaktır.
Bu kapsamda stratejik meta haline gelen su da özellikle tarımsal sulamada tasarrufa gidilmeli ve KOP, GAP, DOKAP ve DAP gibi projeler biran önce tamamlanmalıdır. Ancak bu tasarruf çiftçilerimize yaptırım olarak yansıtılmamalıdır. Devletimiz çiftçilerimizin kuyularına sayaç takılmasında gereken maddi desteği sağlamadan, ortak kuyu kullanımlarında yaşanılabilecek sorunlar çözüme kavuşturulmadan, bölge ve türlere göre bitki su ihtiyacı iyi analiz ve değerlendirme yapılmadan kısacası alt yapısı oluşturulmadan kota uygulamasına geçilmemelidir. Aksi takdirde bu durum hem su israfını artıracak, hem çiftçinin artan maliyetler altında daha da ezilmesine neden olup üretimden uzaklaştıracak, hem de bitkisel üretimde düşüşe neden olacaktır.
Ayrıca acilen eski ve atıl vaziyette olan bu yapıların yenilenmesi gereklidir. Bu durum az olan suyumuzu israf etmemize neden olmaktadır.
Küresel iklim değişikliği ile birlikte şiddetlenen kuraklık, nüfus, tarım ve sanayinin artan su ihtiyaçları yüzünden Dünya’da alternatif su kaynakları ve yönetiminde arayışlar başlamıştır. Özellikle yağmur sularının yollara ya da kanalizasyona akması artık kabul edilemez bir durumdur. Bunun için yağmur suyunun toplanması ve kullanılması için var olan politikalar geliştirilmeli ve biran önce uygulanmaya konmalıdır.
Maliyetlerin hat safhaya ulaştığı bu üretim döneminde sulama birliklerince işletilen sulama tesislerinde uygulanacak su kullanım hizmet bedeli tarifeleri; buğday, ayçiçeği, çeltik, pamuk, mısır, meyve ve sebze sulamalarında 2021 yılına göre yüzde 20 ile yüzde 27 arasında değişen oranlarda artış olmuştur.
Sulama alanı içerisinde tüm tarife grupları için geçerli olmak üzere çiftçilerin tamamen kendi imkanlarıyla kullandıkları yeraltı suyu ücretleri de 2021 yılında 17 TL/Da iken 2022 yılında yüzde 23,5 artışla 21 TL/Da seviyesine çıkmıştır. Bu durum artan üretim maliyetlerimizi daha da artırmakta, bu yıl için sulama ücretlerinde değişiklik yapılmamalıdır.
Çiftçilerimiz suyun öneminin bilincinde olup bir damla suyu heba etmek istememektedirler. Lakin artan maliyetler karşısında çiftçinin zorluk çekmesi modern sulama sistemlerine geçişini zorlamaktadır. Bunun için üreticilere modern sulama sistemleri yüzde 100’ü hibe şeklinde verilerek, modern sulama yöntemlerini etkin kullanması sağlanmalıdır.
Bir diğer önemli hususta su sıkıntısının fazla olduğu bölgelerden başlanarak, kuraklığa dayanıklı kültür bitkilerinin tarımda kullanımı teşvik edilmeli, üretimini yaptığı en fazla gelir getiren ürün ile olan fark, ürün bazlı destek olarak üreticiye ödenmelidir. Bu kapsamda öncelikli olarak atıl vaziyette olan sulama kanallarının revizyonlarının yapılması, çiftçilerimizin modern sulama sistemlerine ekonomik olarak ulaşabilirliğinin artırılması, elektrik fiyatlarının düşürülmesi, ruhsatsız olan kuyulara bir kereye mahsus olmak üzere af getirilerek ruhsat verilmesi gerekmektedir.”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, toplumsal bilinç artırılarak toprak ve su kaynaklarının korunması ve kirlenmesinin önüne geçilmesi temennisiyle, 22 Mart Dünya Su Günü’nü kutladı.
Ayakkabı ihracatçısı, Rusya ve Ukrayna pazarlarına alternatif arıyor
Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, Rusya ve Ukrayna’nın ayakkabı ihracatında 100 milyon dolarlık payı bulunduğunu belirterek,
2022 yılı Ocak-Şubat döneminde Türkiye tarafından en çok ayakkabı ve aksamları ihracatı yapılan ilk 10 ülke sıralamasında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22,9 oranında artış kaydedilen Rusya’nın lider konumunda olduğunu belirten ve bu ülkeye yapılan ihracatın 18,7 milyon dolar olduğunu belirten TASD Başkanı Berke İçten, 20 Şubat tarihinde Rusya ve Ukrayna arasında başlayan ve hala devam eden savaş nedeniyle alternatif pazar arayışına girdiklerini belirtti.
Başkan İçten; “Bu pazarlardaki risklerimiz karşısında 30 Mart’ta açacağımız 66. Uluslararası Ayakkabı Moda Fuarı’nı (AYMOD) önemli bir fırsat olarak görüyoruz” ifadesini kullandı.
“Rusya’ya alternatif yeni pazar arayışındayız”
İçten, “Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaş ortamı nedeniyle bu ülkeler için üretilmiş ama ihracatı yapılamamış stok ürünlerin değerlendirilmesi için yeni pazar yerleri ve e-ticaret siteleri ile görüşmeler yapıyoruz. İç piyasada satış hareketliliği yakalamayı hedefliyoruz.” dedi.Türkiye’nin inovasyon lideri Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ’nin, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Tokat, Adana başta olmak üzere ülke genelindeki bölge ofislerinin katılımı ile 20 Mart tarihinde bölgeler toplantısı yapıldı ve yeni ürünleri hakkında bilgiler verildi. Bölgeler toplantısının açılış konuşmasını yapan Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, şunları söyledi: “Ülkemiz yazılım sektörünün lider şirketiyiz ve Uyumsoft olarak çok değerli bir işi yapıyoruz. Türkiye ekonomisine yön veren 60 binin üzerindeki işletmenin uçtan uca dijital dönüşümüne rehberlik etmekteyiz. İşimize, müşterimize, ekosistemimize yönelik projelerimizi hayata geçirerek, her yıl olduğu gibi bu yılı da yurtiçi ve yurtdışında büyüyerek yolumuza devam edeceğiz.” dedi.
Ne kadar veri, o kadar ileri
Bölgeler toplantısında değerlendirmede bulunan Uyumsoft Yatırım Hizmetleri Genel Müdürü Özlem İkiz Arın, verinin öneminin altını çizerek, şunları kaydetti: “İşletmelerin en hayati konularından birisi “veri”dir. Ne kadar veri, o kadar ileri diyoruz. Veri yoksa yönetemezsin yönetemezsen gelişemezsin diyoruz. Şirket olarak biz bunun bilincindeyiz. Değişime ve gelişime ayak uydurmak isteyen ve uçtan uca dijital işletme olmaya talip olan işletmeler için Uyumsoft ekosistemine dahil olmaları yeterli olacaktır.” dedi.
Ülkemizin e-Dönüşüm uygulamalarında başarı öyküsü yazdığını anlatan Uyumsoft Bulut Hizmetleri Genel Müdürü Erhun Öçal, şunları anlattı: “Ülkemiz e-Dönüşüm uygulamalarında başarı öyküsü yazdı. Sektör bağımsız binlerce holding, büyük işletmeler ve kobi’ler, e-Dönüşüm sürecinde pazarın liderlerinden olan Uyumsoft’u tercih etti ve ediyor. Temmuz ayında e-Belge uygulamalarına geçecek yeni işletmelere, lider özel entegratör olarak hizmet vermeye ve uçtan uca e-Dönüşüm süreçlerini yapılandırmaya devam edeceğiz.” dedi.
Kurumsal kaynak planlama erp çalışmaları hakkında bilgi veren Uyumsoft Kurumsal Hizmetler Genel Müdürü Özkan Metin, şunları söyledi: “Uyumsoft ERP ailesi yazılımlarının tümünde, yeni erp versiyon 4 uygulamasına geçtik. Dünya standartlarının üzerinde bir çözüme sahip olan Kurumsal Kaynak Planlama uyumERP (cloud, mobil) ürünümüz ile ülkemizin yanı sıra 15 ülkede hizmet veriyoruz. Bu yıl ve gelecek yıllar ERP’da atak yıllarımız olacaktır.” dedi.
Anadolu’daki işletmelere hizmet sunduklarını ifade eden Uyumsoft Ankara Bölge Müdürü Serkan Balcı, şunları kaydetti: “Ankara bölge olarak, birçok ilimizde faaliyet gösteriyoruz. Anadolu’daki işletmelere, e-Belge uygulamaları ve kurumsal kaynak planlama eUyum ürünleri ile hizmet vermeye ve Anadolu’da büyümeye devam ediyoruz.” dedi.
Yöneticiler, ar-ge çalışmaları ve yeni ürünler hakkında bilgiler verdi
Toplantıda, Uyumsoft ekibinden, Mali İşler Direktörü Zeliha Murat Tarımer, Mali Süreçler ve Denetim Süreçleri hakkında; İnsan Kaynakları Yöneticisi Sinem Otyem, İnsan Kaynakları Süreçleri ve Planlamalar hakkında; Süreç Geliştirme ve Optimizasyon Yöneticisi Banu Söğüt ve Kalite Yöneticisi Çiğdem Demircan, Müşteri Deneyimi ile Kalite ve Süreç Yönetimi hakkında; İş Geliştirme Direktörü Turgut Erkaynak, İş Geliştirme Süreçleri ve Güncel Bilgiler, Tam Teşvik Ürünü ve Geliştirmeleri hakkında; Bulut Hizmetler Veri Yönetimi Ekip Lideri Havvanur Bilmez, Satış CRM Ürünü ve Geliştirmeleri hakkında; Pazarlama Destek Uzmanı Ceren Kasımoğlu, Satış Destek Süreçleri ve Uyum İmza hakkında; i-Dönüşüm Destek Takım Lideri Sena Hoşken, Satış Sonrası Hizmetler – Destek Süreç Yönetimi ve e-Uyum / e-Belge ürünleri ve geliştirmeleri hakında; Çözüm Ortağı Nurullah Alışık, e-Uyum Ürünü ve Geliştirmeleri, Edatra ve Ahtapot ürünleri hakkında; Yazılım Arge Yöneticisi Bülent Sarı, Eko Altyapı Ürünü ve Geliştirmeleri hakkında; Yazılım Geliştirme Yöneticisi Sevtap Turancı, Eko Ticari Ürünü ve Entegrasyon Yetenekleri ve Banka Bakiyem Ürünü hakkında; Mobil Yazılım Geliştirme Takım Lideri Sinan Demir, Eko Mobil hakkında; Yazılım Geliştirme Kıdemli Uzmanı İlker Poyraz, Apı-Webservis Entegrasyonu hakkında; Raporlama ve Destek Süreçleri Yöneticisi Fazlı Akça, Satış Sonrası Hizmetler ve Eko Destek Süreç Yönetimi hakkında; ekoSMMM Ürün Uzmanı Merve Önder, ekoSMMM ürünü ve geliştirmeleri, Pratik Fiş Ürünü ve Geliştirmeleri ve e-Ofis ürünü ve geliştirmeleri hakkında; ERP HRM Satış Yönetcisi Ferhat Zengin, Ekohr Ürünü Bilgilendirme ve Dijital Damga hakkında; Crm ve UyumPos Ürün Yöneticisi Mukaddes Konak Eko Crm Ürünü, geliştirmeleri ve Uyum Pos ürünü ve geliştirmeleri hakkında bilgiler verdiler.
TÜRK TEKNOLOJİ FİRMASI DUBAİ’YE DAMGA VURACAK
Ortadoğu’nun en büyük eğlence fuarlarından Dubai DEAL 2022’ye (Dubai Entertaintment Amusement and Leusure Exhibition) sayılı günler kaldı. İleri sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerinin hızla yaygınlaştığı günümüzde tamamen yerli imkânlarla dünya markası olma yolunda ilerleyen DOF Robotics firması, Ortadoğu pazarında da lider olma hedefiyle fuarda yer alacağını açıkladı. Kendi alanında dünyanın ilk 10 şirketi arasında yer alan ve 10 yılda 80’den fazla uluslararası fuarda adından söz ettiren DOF Robotics’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mertcan, “Bu fuar aracılığıyla yeni kontaklar kurup, yeni fırsatlar yaratmayı ve satış hedeflerimizi artırmayı planlıyoruz” açıklamasında bulundu.
Ortadoğu’da eğlence endüstrisindeki en son yeniliklerin ve ürünlerin sunulduğu ünlü ticaret etkinliklerinden Dubai DEAL, 2022, (Dubai Entertaintment Amusement and Leusure Exhibition) 28-30 Mart 2022 tarihlerinde kapılarını ziyaretçilere açacak. Eğlence endüstrisinin nabzının atacağı fuara dünya genelinden çok sayıda marka da katılım sağlayacak. Tamamen yerli imkânlarla ileri sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojilerini kullanarak hareket simülatörleri ve etkileşimli VR oyunları geliştiren, Türkiye’nin ve dünyanın önde genelen teknoloji firmalarından DOF Robotics de Ortadoğu pazarında lider olmak amacı doğrultusunda fuarda yer alacağını açıkladı. DOF Robotics Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mertcan, Dubai’de gerçekleştirilecek fuarın önemini ve eğlence endüstrisindeki gelişmeleri değerlendirdi.
“METAVERSE TEKNOLOJİSİNİ 10 YILDIR ÜRÜNLERİMİZDE KULLANIYORUZ”
Son 10 yılda dünya çapında 350’den fazla lokasyona ürünlerini ihraç eden, yüksek teknoloji ürünü sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) uygulamaları, hareket simülatörleri ve etkileşimli VR oyunları üreterek amusement sektöründe devrim yaratmayı hedefleyen DOF Robotics, fuarda yeni kontaklar kurup adını tüm dünyaya duyurmayı hedefliyor. Eğlence sektöründeki son yenilikleri ve metaverse kavramına değinen DOF Robotics Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mertcan, “Metaverse kavramı günümüzde çok popüler hale gelen bir kavram ve yeni uygulama alanlarıyla karşımıza çıkıyor. Ancak biz metaverse teknolojisini yaklaşık 10 yıldır ürünlerimizde kullanarak dünyanın dört bir yanındaki eğlence parklarına ihraç ediyoruz. Metaverse teknolojimiz sayesinde oluşturduğumuz simülasyonlarla kullanıcılara farklı deneyimler yaşatıyoruz.” dedi.
“YAZILIMINIZ SİZE AİT DEĞİLSE BAĞIMSIZ OLAMAZSINIZ”
2006 yılında kurulan DOF Robotics’in rakipleri karşısındaki başarısının özgün tasarımı ve yazılımının yerli imkânlarla oluşturulmasından kaynaklandığını belirten Mercan, “Çalışmalarımıza yüzde 100 yerli tasarım ve yazılım ile başladık. İlerleyen süreçte ise ürünlerimizi üretmeye başladık. Yazılım ve tasarım her şeydir. Ürünleri üretmek amacıyla gereken parçaları ikincil kaynaklardan temin etmek mümkün. Ancak eğer özgün bir yazılıma sahip değilseniz ürünlerinizi ve markanızı ileri götürecek, rakiplerden farklılaşacak bir yapıya ulaşamazsınız. Yazılımınız size ait değilse tam anlamıyla bağımsız olamazsınız.” ifadelerini kullandı.
“İLERİYE YÖNELİK YATIRIMLARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ”
Mertcan, “Robot teknolojilerinde öncü olmak amacıyla ileriye yönelik yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Kurumumuzun faaliyet alanlarını genişletebileceğimiz her alanda tasarımlar oluşturmaya özen gösteriyoruz. İlerleyen süreçte DOF Robotics otonom araçlar, servis ve hizmet robotları, lojistik ve depolama gibi çok geniş bir hizmet ağında kullanılabilecek.” şeklinde konuştu.
“ORTADOĞU’NUN EN ÖNEMLİ FUARI”
Bugüne kadar ürettikleri simülatör ve oyunlarla Marvel, Feld Entertaiment gibi dünyaca ünlü markalarla iş birliği yaptıklarını belirten DOF Robotics Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mertcan, Dubai’e düzenlenecek fuarla ilgili ise, “Bu Ortadoğu’nun en önemli fuarı. Hem mevcut pazar için hem de Ortadoğu’da daha geniş pazar payına sahip olmak bizim için çok önemli. Biz ülkemizi bu alanda dünyada temsil etmek amacıyla yola çıktık. Dolayısıyla bu fuar aracılığıyla yeni kontaklar kurup yeni fırsatlar yaratmayı ve satış hedeflerimizi artırmayı planlıyoruz. Bu alanda lider olmak amacıyla da çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” açıklamasında bulundu. Mertcan, Ortadoğu’da birçok ürünlerinin hali hazırda bulunduğunu ve META Bike gibi kullanıcılara spor yaparken aynı zamanda eğlenme ve sosyalleşme imkânı sunan bir proje üzerine de çalışmalarını sürdürdüklerini sözlerine ekledi.
ABD DIŞINDAKİ EN BÜYÜK ORGANİZASYONLARDAN BİRİ KONUMUNDA
Zaman içerisinde Amerika Birleşik Devletleri dışındaki endüstri için en büyük organizasyonlardan biri konumuna gelen Dubai DEAL 2022’ye katılan ziyaretçiler birçok yenilikçi ürünü ve teknolojiyi deneyimlemeye imkânına kavuşacak. Ziyaretçiler ayrıca, gösteri ile eş zamanlı yürütülen bilgilendirici seminer ve konferanslara da katılma fırsatı yakalayabilecek.
EGİAD Metaverse’e Geçti
Pandemiden bu yana yeni çalışma modellerine uyum sağlama konusunda adım atan iş dünyasının liderleri, şimdi de metaverse’e hazırlanmakta. Çalışanların yüzde 51’i, işverenlerin yeni teknolojileri benimsediğini ve yeni teknolojik gerçekliklere hazır olduğunu düşünmekte. “Meta-evren”in kısaltması olan metaverse, gerçek ve sanalın bir bilim kurgu vizyonunda birleştiği ve insanların farklı cihazlar arasında hareket etmesine, sanal bir ortamda iletişim kurmasına izin verdiği dijital bir dünya olarak dikkat çekmekte. Pratik anlamda, artırılmış ve sanal gerçeklik ürün ve hizmetleri ifade etmekte. Terim; insan topluluğunun avatarlar biçiminde etkileşime girebileceği, fiziksel gerçekliğe paralel bir siber uzayı belirtmekte. Türkiye ve dünyada metaverse toplantıları ardı ardına gerçekleşirken EGİAD da bu sanal dünyaya ilişkin ilk toplantısını ve sanal sergisini duyurarak bir ilke imza atmış oldu. “Metaverse Diye Bir Yer Yok” konulu seminer Trend ve Stratejik İlham Uzmanı, Bigumigu Eş-Kurucusu Yalçın Pembecioğlu’nun katılımıyla EGİAD Sosyal ve Kültürel Etkinlikler Merkezi’nde gerçekleşti. Toplantının ardından EGİAD geçmiş dönem başkanlarının yer aldığı bilgi ve portreleri içeren ayrıca projeleri de aktaran metaverse sanal sergisini de üyeye açarak sanal evrene geçiş yapmış oldu.
Metaverse ile ilgili her geçen gün yeni haberler gelmeye devam etmekte. İş dünyası, sanal ve artırılmış gerçekliği buluşturan metaverse’e göz kırpmaya başladı. Araştırmalar, çalışanların yüzde 44’ünün metaverse’e geçmek istediğini, bunun üretkenliği arttıracağını ve yeni faydalar elde edeceğini ifade etmekte. Dijitalleşmeyle birlikte iş dünyası da evrilmeye devam ederken, metaverse kavramına dair 2020’den bu yana yürütülen çalışmalar da sanal dönüşüme hız kazandırdı. “Sanal evren” anlamına gelen metaverse, aralarında EGİAD’ın Ege Genç İş İnsanları Derneği’nin de bulunduğu birçok iş dünyasının önde gelen şirketi arasında iş yapmaya hazırlanmakta. Trend ve Stratejik İlham Uzmanı, Bigumigu Eş-Kurucusu Yalçın Pembecioğlu’nun da katıldığı seminerin açılışında konuşan EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Alp Avni Yelkenbiçer, emlaktan tekstile, teknolojiden turizme birçok sektörün metaverse’e taşındığını belirterek, bu değişimin bir devrim olduğuna dikkat çekti. Yelkenbiçer, “Özellikle Facebook’un kurumsal adını Meta olarak değiştirmesi ile devam eden süreç gündemi tamamen domine etti. Facebook’u takiben de birçok teknoloji firması aslında böyle bir platformları zaten olduğu veya hazırlığı içerisinde olduğunu kamuoyu ile paylaştı. Bugün artık nasıl hepimizin sosyal medyada bir kimliği, şirketlerimizin de kurumsal bir uzantısı varsa, çok yakın zamanda hepimizin bu sanal dünyada da bir avatarı olacak. Ürünlerimiz, hizmetlerimiz ve hatta resmi kuruluşlar dahi bu ortamda var olmak zorunda kalacak. Facebook işte bu yeni dünyayı da kurmaya ve yönetmeye talip, o nedenle adını “META” olarak değiştiriyor; ama bu yeni dünyayı yönetecek tek platform seçeneği olmayacağını şimdiden biliyoruz. Bizler de yaptığımız tüm işlerin uzun vadeli planlarına yeni gelişmeleri izlemek ve dahil etmek durumundayız. Yeni teknolojilerde ilk olmak, öncü grupta olmak, büyük çoğunluğun içinde yer almak ya da geriden gelmek ve tamamen dışında kalmak? Bunlardan hangisinde olmayı seçeceğiz?” dedi.
2020’de 46 milyar dolar olan sanal evrenin, 2024’e kadar 800 milyar dolar büyüklüğe ulaşacağını belirten Yelkenbiçer, “Bazı tahminler metaverse’in 3 yılın sonunda 1 trilyon dolara ulaşacağına işaret ederken, sanal evrenin iş dünyasındaki hakimiyetinin de artmasıyla, gelecek 5 yılda 10 bin iş alanı yaratılacağına dikkat çekiliyor. Sanal ve artırılmış gerçekliği birleştiren, fiziksel dünyanın sürükleyici bir uzantısı olduğu düşünülen metaverse’ün, işletmeler için daha uygulanabilir ve etkileşimli deneyim alanları açacağı öngörülüyor. Çalışanların yüzde 44’ü ise şimdiden sanal evrene hazır olduğunu söylüyor” diye konuştu.
Metaverse’in mobil internetin varisi olacağını vurgulayan Yelkenbiçer, “Ancak bu geçiş “önce yavaş yavaş, sonra birdenbire” gerçekleşecek. Farklı ürünler, hizmetler ve yetenekler bütünleşip bir araya geldikçe zaman içinde yavaş yavaş metaverse inşa edilecek ve metaverse konsepti somutlaşacak. Sanal gerçeklik (VR) ve artırılmış gerçeklik (AR) teknolojileri odaklı artan inovasyonlar; sosyal ve kültürel destinasyonlar olarak oyun platformlarının yaygınlaşması ve şirketlerin metaverse’e yönelik kendi perspektiflerinden hak iddia etme yarışları Metaverse’ün oluşmaya başladığına dair bazı göstergeler olarak karşımıza çıkıyor. Metaverse’e yatırım dünyasından, gayrimenkule ve hukuka kadar pek çok farklı alandan da ilgi yüksek. Metaverse’ün kendi para birimiyle çalışacağını ve bu paranın fiziki parayla konvertibl olacağı bekleniyor. Aynı NFT örneğinde olduğu gibi sanat nasıl dijitalleşiyor veya metaverse’e uygumlu hale geliyorsa, bu sanal dünyadaki müşteri deneyimi, tüketim alışkanlıkları, hedef kitleler ve öncelikli ihtiyaçları artık gündemimize girmesi gereken konular. Geleneksel endüstrilerin Metaverse’lü yaşamda nasıl evrileceğine de hep birlikte tanıklık edeceğiz” diye konuştu.
Yaratıcılık alanında ilham vermeye odaklı platform Bigumigu’nun kurucu ortağı ve yayın yönetmeni Yalçın Pembecioğlu EGİAD’ın etkinliğinde konuştu. Yaptığı sunumda Metaverse kavramına yeni bakış açıları getiren Pembecioğlu, bugün Metaverse olarak kabul edilebilecek olan platformların gelişimlerinden bahsetti. Sadece Decentraland ya da The Sandbox gibi blok zincir odaklı evrenlerin değil, oyun platformlarından bazılarının da neden şimdiden metaverse olarak kabul edebileceğine dair örneklerden bahseden Pembecioğlu konuşmasını metaverse kavramının şu anda tarif edilen şekilde hayatımıza girmesine henüz yıllar olduğunu söyleyerek tamamladı.
Rusya ve Ukrayna Arasındaki Siber Savaş Dünyayı Derinden Etkiliyor
Tüm dünyanın yakından takip ettiği Rusya-Ukrayna savaşı, hayatları birçok alandan olumsuz etkiliyor. Bu yüzden kurumların siber dünyadaki dijital varlıklarında risk oluşturan yeni gelişmelere karşı hazırlıklı olması gerekiyor. Platformunda 1500’den fazla bağımsız siber güvenlik uzmanı bulunan BugBounter, şirketlere sistemlerini siber güvenlik uzmanlarına 7/24 denetleterek bulunan yeni açıklarını kısa sürede kapatmayı öneriyor. Rusya ve Ukrayna arasında tırmanan gerginlik ve devamında oluşan savaş tüm dünyanın gündemini meşgul ediyor. Kara, deniz ve hava üzerinden atılan adımlar yakından takip edilirken bu süreçte siber saldırıları da kesinlikle göz ardı etmemek gerekiyor. Şirketlerin güvenlik açıklarını denetleme, bulma ve doğrulama ihtiyacını bünyesindeki 1500’ün üzerinde siber güvenlik uzmanıyla hızlı ve güvenilir bir şekilde karşılayan BugBounter.com, ivme kazanan siber saldırılara karşı şirketlerin sistemlerini siber güvenlik uzmanı olan beyaz şapkalı hackerlara denetletmenin önemini vurguluyor. Rusya’nın Ukrayna’ya doğru harekete geçmesiyle birlikte ülkeleri ve ülkelerin değerli kurumlarını hedef alan siber saldırılarda da önemli bir artış gözlemleniyor. Halihazırda kamu kurumlarının 70’den fazla web sitesinin görünümü değiştirildi1 veya offline hale getirildi2. Verileri silen kötü amaçlı bir yazılım da yine Ukrayna’nın kamu kuruluşlarının web sitelerine saldırmaya devam ediyor. Ukrayna da binlerce gönüllüden oluşan bir siber ordu kurmak için adımlar atıyor. Siber Uzmanlar Rusya ve Ukrayna Arasında Tarafını Seçiyor Ukrayna’yı merkeze alan bu saldırılar, siber dünyada bir bölünmeye neden oluyor. Conti olarak bilinen fidye yazılımı grubunun Ukraynalı bir üyesi 13 ay öncesine kadar giden ekip içindeki konuşmalarını kamuoyuyla paylaşırken dünyaca ünlü hacker grubu Anonymous da Rusya’ya siber savaş ilan etti ve Rusya’nın Savunma Bakanlığı’na yapılan saldırıyı üstlendi. Bunun dışında Rusya hükümetine ait birçok kanalın ele geçirilerek Ukrayna’yı destekleyici yayınların yapılmasında da yine Anonymous’un payı olduğu düşünülüyor3. Dünyanın dört bir yanındaki gönüllü ve profesyonel 230.000’den fazla kişi, hükümetin de desteğiyle ülkenin siber saldırılara karşı savunabilmesine yardımcı olarak Ukrayna’nın BT ordusu haline geldi. Bu ordu ağırlıklı olarak Rusya’nın ve Rusya’ya destek veren kurumların önemli web sitelerinin çökertilmesi için çalışıyor ancak son gelişmeler bu ekibin bankacılık sistemiyle ilgili hizmetlere de odaklanmaya başladığını gösteriyor4. Siber saldırılara hayati tehlikeleri de içinde barındırıyor BugBounter.com Kurucu Ortağı Murat Lostar, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Günümüzde tüm altyapı sistemleri online ortamlarda çalışıyor. Nükleer tesisler de aynı şekilde online ortama bağlı. Dolayısıyla bu tesislerin sistemine yapılacak bir siber saldırının yol açacağı yatay hasarlar, büyük bir kitlenin hayati tehlikeyle karşılaşmasına veya olumsuz koşullarda yaşamak zorunda kalmasına neden olabilir. Bu yüzden ulaşım, enerji, telekomünikasyon gibi altyapı sağlayan şirketlerin ve kamu kurumlarının dış dünyaya (internete) açık olan sistemlerinin siber güvenliğini sürekli olarak denetletmesi gerekiyor. Ödül avcılığı (bug bounty), bağımsız çalışan uzmanlar tarafından siber güvenliğini denetlemek için kamu ve özel sektörün yararlandığı en etkili yöntem. Bug bounty programları ile kapsamını kurumların belirlediği dışa açık uygulamalar ve sistemler 7/24 denetleniyor ve uzmanlar bir açık bulduğunda bunu anında raporluyor. Kurumlar ödül avcılığı programını oluştururken ödülleri de kendisi belirleyebildiği için kendi imkanlarına ve önceliklerine göre bir denetim kurgulama imkanına sahip oluyor. Bug bounty programları siber saldırganlarla eş değer becerilere sahip kişilerin sistemi çok daha derinlemesine test etmesini sağlayarak, alışılmış bir yöntem olan sızma testlerinin (pentest) mükemmel bir tamamlayıcısı oluyor. Ayrıca sızma testinin gözden kaçırdığı açıkları da yakalayabiliyor.”Panasonic Yeni Projektör Serisini Tanıttı
PT-RQ25K 4K projektör serisi, bir önceki nesilden yüzde 40 daha küçük ve yüzde 35 daha hafif. Sabit kurulumlara sorunsuz entegrasyon, kiralama ve sahneleme işlemlerinde kolay kurulum ve kullanım için kompakt projektörlerle sektöre liderlik eden Panasonic, yeni PT-RQ25K Projektör Serisini tanıttı. Bu dört modellik seride dünyanın en küçük ve en hafif 20.000 LM, 4K, 3 Çipli DLP projektör de bulunuyor.[1] Kapsamlı görüntü kalitesi, taşıma ve depolamadan kuruluma kadar her şeyi basitleştiren seçkin özellikleriyle PT-RQ25K Serisi, kolay konumlandırılabilecek 35 kg (77,16 lbs.) şasiden 4K’ya (3840 x 2400) kadar çeşitli kalitelerde yaklaşık 20.000 lm sunuyor. PT-RQ25K Serisi, bir önceki nesilden yüzde 40 daha küçük ve yüzde 35 daha hafif. Bu kullanımı kolay tasarım, kurulum süreçlerini kolaylaştırıyor, temalı ve konum tabanlı eğlence alanının kullanımını en üst düzeye çıkarırken projeksiyon tasarımcılarına yenilik yapma esnekliği de sunuyor. Müşterinin tercih ettiği arayüzleri uyumlu üçüncü taraf modülleri ve 12G-SDI, DIGITAL LINK gibi opsiyonel özel terminal kartları aracılığıyla entegre eden, Intel® Akıllı Ekran Modülü (Intel® SDM) için hazır olan ilk Panasonic projektör olma özelliğini taşıyor. Daha fazla zaman kazandıran kurulum imkanları arasında AC gücü olmadan IP kurulumunu sağlayan NFC işlevi, uzak bir bilgisayardaki giriş sinyallerini kontrol etmek için Uzaktan Ön İzleme Lite özelliği, kamera aracılığıyla kenar düzeltme özelliğini otomatikleştirmek ve karmaşık maskeleme işlevlerini etkinleştirmek adına Geometry Manager Pro için önceden etkinleştirilmiş yükseltme kitleri ve beklemedeki durumu görüntülemek için Bilgi Monitörü bulunuyor. Panasonic’in orijinal 2 eksenli ve pikseli dört katına çıkaran teknolojisi Quad Piksel Sürücüsü pürüzsüz, mükemmel ayrıntılı 4K görüntüler oluşturuyor. Yeni Ek Dinamik Kontrast özelliği, yüksek kontrastlı sahnelerde daha yüksek beyaz parlaklık ve koyu siyahlıklar sunuyor. Daha Pürüzsüz Kademelendirme, renk bandını azaltırken gelişmiş nokta tabanlı siyah seviye ayarı da piksel düzeyinde hassasiyetle kavisli ekranlar üzerinde kenar düzeltme özelliğini destekliyor. 20.000 saat boyunca bakım gerektirmemesinin verdiği güvenilirlik için tasarlanan Yük Devretme Devresi, diyot arızasından kaynaklanan parlaklık kaybını önlerken Yedekleme Girişi de kritik durumlarda daha rahat çalışabilmek için ekran karatmanın önüne geçiyor. PT-RQ25K Serisi 2022 Eylül’de piyasaya sunulacak. Panasonic PT-RQ25K Serisi dışında bugün dünyanın en küçük, en hafif ve en sessiz 20.000 lm LCD projektörü olan PT-MZ20K’yı da duyurdu. Aralık 2022’de kullanıma sunulan bu kompakt ve kullanımı kolay projektör, iyi aydınlatılmış odalarda ve IP kameralar üzerinden uzaktan izleyicilere sunduğu etkileyici bir fiyat/performans ve görüntü kalitesi ile kurumsal toplantılar, konferans salonları ve hibrit ortamlar için ideal hale geliyor.Aydın ihracatı 2 milyar doları hedefliyor
Ege İhracatçı Birlikleri’nin Dünya Gazetesi işbirliğinde düzenlediği Ege İhracat Buluşmalarının ikinci toplantısı Aydın Ticaret Borsası ev sahipliğinde gerçekleşti.
2021 yılında tarihinde ilk kez 1 milyar doları aşan Aydın’ın ihracatının yarıya yakınını gerçekleştiren ilk 5 firmaya Aydın İhracatının Yıldızları Ödül Töreniyle ödülleri takdim edildi.
Dünya Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Handan Sema Ceylan’ın moderatörlüğünde Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, Dünya Gazetesi Yazarı Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Erhan Aslanoğlu ve Dünya Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım dünya ve Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri aktardı.
Hem tarımın hem sanayinin şehri: İhracatın başladığı yer İzmir, ihracatta ilk ürün Aydın’ın
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Aydın’ın ihracatı 2021 yılında 1 milyar 26 milyon dolara yükseldi. Aydınlı bütün paydaşlarımızı tebrik ediyorum. Kısa sürede bu ihracatın ikiye katlanmasını ümit ediyoruz, hem tarımın hem sanayinin şehri Aydın’da böyle bir potansiyel var. Türkiye’de ihracatın başladığı yer İzmir, ancak ihracatta ilk ürün Aydın’ın inciridir… Ülkemizde kurulan ilk İhracatçı Birliği; Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’ydi. Aynı zamanda bildiğiniz gibi; Türkiye’de ilk demiryolu İzmir-Aydın arasında yapılmış, bunun nedeni de Aydın incirinin, pamuğunun dünyaya daha hızlı ve daha verimli ulaştırılması içindi. Bugün ise baktığımızda madencilikten otomotive kuru meyveye kadar birçok sektörümüz Aydın ilimizin ihracatında ön sıralarda.” dedi.
Eskinazi, “Ege İhracatçı Birlikleri olarak 2021 yılında gerçekleştirdiği 16 milyar 325 milyon dolarlık ihracata 7,8 milyar dolarlık katkı sağlayan 56 üyemizi gazetelere verdiğimiz teşekkür ilanıyla duyurmuştuk. İklimlendirme, maden, otomotiv sektörlerinde öncü, sürdürülebilirliğe yatırım yapan firmalarımızdan 6’sı Aydın’dandı. Aydınlı ihracatın yıldızlarının daha da artmasını temenni ediyoruz. Bugün Aydın ihracatının yarıya yakınını gerçekleştiren ilk 5 firmamıza Aydın İhracatının Yıldızlarının Ödül Töreni ile ödüllerini verdik. Firmalarımızı kutluyoruz. İlkini İzmir’de gerçekleştirdiğimiz toplantılarımız; Manisa, Muğla, Balıkesir, Afyon ve Uşak illerimizle devam edecek.” diye konuştu.
Aydın’ın ihracatı 1,5 milyar doları aştı
Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, Aydın’ın kuru incir, kestane, zeytinyağı ve kereviz üretiminde Türkiye birincisi; çilek, enginar, turunç, börülce, mandalina da ikinci sırada olduğuna değindi.
“Pamuk ve sofralık zeytinde ise üçüncü büyük üreticiyiz. Aydın’ın tarımsal anlamda Türkiye’yi besleyen şehirlerimizden biri olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Aydın 2021 yılında tarihinde ilk kez 1 milyar doları aşarak 1 milyar 26 milyon dolar ihracat rakamına ulaştı. Üretimi Aydın’da yapılan, ihracat işlemleri İzmir ve İstanbul başta olmak üzere farklı illerden yapılan ihracatımızda dikkate alındığında Aydın’ın ihracatının 1,5 milyar doları aştığını düşünüyoruz. Aydın’ın ihracatına en çok katkıyı madencilik sektörü 200 milyon dolarla yaptı. Aydınlı kuru meyve ihracatçılarımız 157 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırdı.”
İlk 10’daki 5 firmamız Aydınlı ihracatçılarımızdan oluşuyor
Er, “Otomotiv yan sanayi sektörümüz ise 134 milyon dolarlık ihracat performansıyla üçüncü büyük ihracatçı sektörümüz. İklimlendirme sektörümüz 128 milyon dolar, Makine sektörümüz 90 milyon dolarlık ihracatla öne çıkan diğer sektörlerimiz oldu. Zeytin ve zeytinyağı sektörü olarak Aydın’ın ihracatına 30 milyon dolar ihracat katkısı sağladık. Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliğimizin sofralık zeytin ihracatında birinci firmamız dahil, ilk 10’daki 5 firmamız Aydınlı ihracatçılarımızdan oluşuyor. 2021 yılında, 24 milyon zeytin ağacımızdan 288 bin ton zeytin rekoltesi elde ettik.”
Zeytin ve zeytinyağı ihracatının yasak olması büyük kayıp
Davut Er, Aydın’ın 44 bin ton sofralık zeytin üretimi olurken, zeytinyağı üretiminde 43 bin tonla Türkiye’de birinci konumunda olduğun altını çizdi.
“Türkiye’de en çok ihracat yapan 23. İl konumundayız. Aydınımızın ihracatına Ege İhracatçı Birlikleri’ne üye katkı veren bin 114 ihracatçımızın her birine ayrı ayrı teşekkür ediyor, tebrik ediyorum. Bu sayının ilerleyen yıllarda daha da artmasını diliyorum. Aydınımızın ihracatının ikiye katlanması için gece-gündüz çalışıyoruz. Zeytin ve zeytinyağı ihracatının yasaklı olması büyük kayıp. Türk ihracatçısı için, Türkiye imajı için son derece olumsuz. Geçen hafta içinde ABD ve İngiltere özelinde sorular geldi. Zeytin de yasaklı listesinde gözüküyor. Bu Aydın ve ülkemiz için büyük kayıp. Riviera zeytinyağı fiyat olarak ayçiçek yağının altında olmasına rağmen insanlar ayçiçek yağını tercih ediyor. Zeytinyağı katma değerli satılmalı.”
Tarım Bakanlığı’nın asıl odaklanması gereken konu ihracat yasağı değil; üretimi artırmak olmalı
Er, “Birini kısıtlayarak diğerinin tüketimini artırmak demek yerli ve milli malımızı koruyacağız derken çiftçinin, zeytin ağaçlarının varlığının gelişmesini engellemektir. Tarım Bakanlığı’nın asıl odaklanması gereken konu ihracat yasağı değil; üretimi artırmak, maliyetleri indirmek, zeytin ağaç varlığımızdan elde ettiğimiz yağı artırmaktır. İhracat yasağına karşı çıkıyoruz. İspanya’da 335 milyon ağaç varlığı var 1 milyon 408 bin ton üretimleri var. Türkiye’de 193 milyon ağaç varlığı var 235 bin ton üretim var. İtalya’da 159 milyon ağaç var 371 bin ton üretim var. Yunanistan 107 milyon ağaç varlığı 235 bin ton üretimi var. Fas 103 milyon ağaç var 158 bin ton üretim var. Tunus 76 milyon ağaç 240 bin ton üretim var. Tunus halkının yüzde 75’i ayçiçek yağı tüketir, ürettikleri yağların yüzde 80’nini ihraç ederler. Eğer bir mal katma değerli satılabiliyorsa satılmalı yasak konulmamalı. 193 milyon ağaçtan neden bu kadar az yağ üretiliyor buna odaklanılmalı.” dedi.
Zeytinyağı desteklemeleri artırılmalı
Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, “İlimizde 3 milyon 600 bin dekar alanda tarımsal üretim yapılmaktadır. İlimiz, yağlık zeytinde 229 bin ton, incirde 180 bin ton, kestanede 24 bin ton, çilekte 66 bin ton, arpada,204 bin ton ile üretimde lider konumda bulunmakta olup pamukta 270 bin ton, enginarda 8 bin 360 ton, buğdayda 63 bin ton ile 2.sırada yer almaktadır. Ürün bazında sıkıntılarımıza baktığımızda ise zeytinyağına yapılan desteklemelerin artırılması gerektiğini belirtmek isterim. Yaklaşık 10 yıldır dile getirdiğimiz bir konu olmasına rağmen ne yazık ki zeytinyağına yapılan prim desteği artırılmamaktadır. Bu desteklemelerin acilen artırılması gerekiyor ki İtalya, İspanya gibi lider ülkelerle rekabet şansımız olsun.” diye konuştu.
Aydın’ın tarımsal ürün ihracatı 241 milyon dolar
Çondur, “Ayrıca ilimizin en önemli geçim kaynaklarından olan ülkemiz ekonomisine önemli miktarda döviz getirisi sağlayan zeytinliklerin, maden şirketlerinin yağmasına açılması kabul edilemeyeceğini de belirtmek isterim. Ayrıca dünyada lider konumda olduğumuz incirimize de sahip çıkılmalı ve prim desteği verilmesi gerekmektedir. Ülkemiz, pandemi koşullarına rağmen 2021 yılında 225 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmiştir. Aydın ili olarak da 1 milyar 26 milyon lirasını karşılamaktadır. İlimizde gerçekleşen tarımsal ürün ihracatı ise 2021 yılı için 241 milyon dolardır. Ancak birçok ürünümüz İzmir gümrük çıkışlı olduğu için Aydın ihracat rakamlarına yansımamaktadır. Potansiyelimiz bu rakamların üzerindedir.” dedi.
Teşvik ve destekler artırılmalı
Fevzi Çondur, “İlimiz tarımsal ürünlerinin ihracat rakamlarına baktığımızda ise ülkemize yaklaşık olarak kuru incirde 86 milyon dolar, zeytinde 25 milyon dolar, çam fıstığında 27 milyon dolar, kuru kayısıda 27 milyon dolarlık bir döviz girdisi sağlamıştır. Kuru incir için ihracatta hedefimiz ton başına 10 bin dolara ulaşmaktır. Pandemi süreci ile birlikte tarımsal üretimin önemi anlaşılmıştır. elektrik, doğalgaz, akaryakıt, gübre, lojistik, ambalaj gibi girdi maliyetlerindeki yaşanan yüksek artışlar engellenmelidir. Tarımsal üretimin ve ihracatın olumsuz yönde etkilenmemesi için devletimizin bu konuda derhal gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Ayrıca tarımsal üretimde sürdürülebilirliği sağlamak için teşvik ve destekler artırılmalıdır.” diye konuştu.
Toplantıya Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, Aydın Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Çondur, Meclis Başkanı A. Bahri Erdel, Aydın Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Ülken, Aydın Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yunus Şahin ve sektör paydaşları katıldı.
Ödül alan firmalar;
UĞUR SOĞUTMA MAKİNALARI SANAYİ VE TİC.A.Ş. |
JANTSA JANT SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ |
KALTUN MADENCİLİK SANAYİ NAKLİYE VE AKARYAKIT TİCARET ANONİM ŞİRKETİ |
QUA TRADING TİCARET ANONİM ŞİRKETİ |
ALABANDA MADENCİLİK DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ |