KADIN GİRİŞİMCİLER EN ÇOK ABD’ye ihracat yapıyor
UPS’in Kadın İhracatçı Programı (KİP) ile ihracata başlayan kadın girişimciler İzlanda’dan Kanada’ya 70’e yakın ülkeye ihracat yapıyor. En çok ihracat yapılan ülkeler sıralamasında ABD ilk sırada bulunuyor. UPS, kadınların işlerini küresel pazarlarda genişletmelerine destek oluyor.
Lojistik sektöründe küresel lider UPS (NYSE:UPS), Türkiye genelinde düzenlenen ve işletme sahibi kadınların ihracat becerilerini geliştirmelerini desteklemek üzere yürütülen Kadın İhracatçı Programı (KİP) ile kadın girişimcileri dünyanın dört bir yanına taşıyor.
UPS, kadın girişimcilerin tedarik zinciri süreçleri, gümrük düzenlemeleri, dijitalleşme ve uluslararası ticaret fırsatlarına erişim gibi ihracat yaparken karşılaşılabilen zorlukları aşmalarına destek oluyor. Kadın ihracatçıları engelleyen bariyerleri tespit ederek onların küresel pazarlara erişimini artırmaya odaklanan program sayesinde kadın girişimciler; Kuzey Amerika, Avrupa, Uzak Doğu, Avustralya, Afrika, Orta Doğu bölgelerinde bulunan 70’e yakın ülkeye ulaşarak ihracat yapıyor. En fazla ihracat yaptıkları ülke ABD, bu ülkeyi sırasıyla İngiltere, Kanada, Almanya ve Avustralya izliyor.
Kadınların yalnızca yüzde 17’si fırsatlara erişebiliyor
UPS Türkiye Genel Müdürü Burak Kılıç, “Türkiye’deki kadınların yalnızca yüzde 17’sinin, gelişmekte olan girişimleri için çeşitli fırsatlara erişimi bulunuyor. Bu oran, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) ortalama oranlarının oldukça altında. Araştırmalara göre kadın girişimciler ihracat yaptığında, işletmeleri daha üretken oluyor, daha çok çalışan istihdam ediyor ve daha çok satış yapıyor. Kadın girişimciler içinde bulundukları toplulukları da geliştiriyor. Buna rağmen, işletme sahibi kadınların yalnızca yüzde 15’i ihracat yapıyor. Birçok kadın, ticari girişimler oluşturmak için gereken kaynağa, bilgiye ve desteğe sahip değil. Kadın girişimler, hem küresel anlamda hem de ülkemizde yeteri kadar ortaya çıkaramadığımız çok büyük bir potansiyel. Ancak kadınların üretim ve hayal gücü ile ülkemizin gerçek potansiyelini ortaya çıkartabiliriz. Hayata geçirdiğimiz Kadın İhracatçı Programı ile daha fazla sayıdaki kadın girişimcinin, sınır ötesi işler yapabilmesi, ekonomik büyümeyi hızlandırması, piyasada yeni işler yaratması ve çok daha fazlası mümkün hale geliyor.” dedi.
7 bin 500 kadın girişimciye ulaşıldı
Türkiye Kadın Girişimcileri Derneği (KAGİDER) ve Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) iş birliğinde gerçekleştirilen Kadın İhracatçı Programı kapsamında, kadınlara yeni pazarlara ulaşma, girişimcilik, tedarik zinciri yönetimi gibi eğitimler verilirken; mentörlük, öğrenme ve bilgi paylaşımı için destekleyici ağ yaratma; ihracatta en iyi uygulamalar, ticaret politikaları ve yeni pazar fırsatları konulu e-öğrenme ve atölye çalışmaları gibi fırsatlar da sunuluyor.
2019 yılından bu yana devam eden program kapsamında şu ana kadar 7 bin 500 kadına ulaşıldı. Program ayrıca, Amerikan Şirketleri Derneği Türkiye tarafından Çeşitlilik ve Kapsayıcılık ödülüne layık görüldü.
TÜSİAD Heyeti Birleşik Arap Emirlikleri’nde temaslarda bulunacak
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özyeğin başkanlığındaki heyet 21-23 Mart tarihlerinde Dubai ve Abu Dabi’de temaslarda bulunacak. TÜSİAD Mart 2020 tarihinde BAE’ye ilk ziyaretini düzenlemiş ve Dubai merkezli Körfez Network açılışını BAE iş dünyasının da geniş katılımıyla gerçekleştirmişti. Salgın döneminde ise başta Dubai ve Abu Dabi Ticaret Odaları Başkan ve yöneticileri olmak üzere iş dünyası ve finans kuruluşları temsilcileri ile görüşmeler sürdürüldü ve karşılıklı işbirliği imkanları ele alındı. Salgının etkilerinin azalması ile birlikte, Mart 2020 yılında yapılan ziyaretin devamı niteliğinde TÜSİAD geniş bir heyet ile BAE’yi ziyaret edecek. Yakın zamanda iki ülke siyasi ilişkilerindeki sorunların çözülmesinin yarattığı olumlu hava ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için de elverişli bir ortam oluşturuyor. Bu kapsamda BAE’ne düzenlenecek ziyarette TÜSİAD heyeti, 21 Mart Pazartesi günü, Dubai’de BAE İklim Değişikliği ve Çevre Bakanı Mariam Almheiri ve DP World Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Sultan Bin Sulayem ile görüşecek. Dubai Ticaret Odası ve Dubai Uluslararası Finans Merkezi temsilcileri ile de görüşmelerde bulunacak. Ayrıca EXPO 2020 ziyaret edilecek. 22 Mart Salı günü heyet Abu Dabi’ye geçerek BAE Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Dr. Thani Bin Ahmed Al Zeyoudi ile görüşecek. Abu Dabi Ticaret Odası, Abu Dabi Ticaret Bankası, Abu Dabi Kalkınma Holdingi (ADQ) temsilcileri ile temaslarda bulunacak. Abu Dabi Ticaret Odası ile bir işbirliği mutabakatı imzalanacak. Heyet, T.C. Abu Dabi Büyükelçisi Tugay Tunçer’in evsahipliğinde düzenlenecek resepsiyona katılacak. 23 Mart Çarşamba günü Dubai’de temaslarına devam edecek olan heyet TÜSİAD üye şirketlerinin Dubai’de yerleşik temsilcilerinden oluşan TÜSİAD Dubai Network üyeleri ile biraraya gelecek. Ayrıca Al Ghurair Group Yönetim Kurulu üyeleriyle görüşecek olan heyet, Gelecek Müzesi’ni de ziyaret edecek. Görüşmelerde Türkiye- BAE ikili ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi ve karşılıklı yatırımların artırılması, bu amaçla oluşturulabilecek işbirlikleri ele alınacak. Heyette TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Özyeğin, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri İrem Oral Kayacık ve Serkan Sevim, TÜSİAD Yedek Yönetim Kurulu Üyesi Meltem Akol, TÜSİAD Körfez Network Başkanı Bilgün Gürkan, TÜSİAD Dubai Network Koordinatörü Arda Tokbaş, TÜSİAD Üyeleri Nüket Küçükel Ezberci, Bahadır Balkı, Alp Karaağaç, Kaan Kiziroğlu, Fevzi Toksoy, TÜSİAD Körfez Network Üyesi Aydın Öz, TÜSİAD Küresel Ekonomik İlişkiler Direktörü Tamer Şen ve Küresel Ekonomik İlişkiler Kıdemli Uzmanı Başat Şimşek yer alıyor.Xylem sürdürülebilirlik için bir adım atarak suyu daha görünür kılıyor
Dünyadaki tüm toplumlar her geçen gün büyüyen çevre sorunları ile karşı karşıya bulunuyor. Su kıtlığı, iklim değişiklikleri, hızlı kentleşme ve eskiyen sorunlu altyapılar; kritik öneme sahip su, enerji, ulaşım, işletme ve sağlık çevrelerini ciddi anlamda tehdit ediyor. 2025 yılı itibarıyla dünya nüfusunun üçte ikisinden fazlasının ise su kıtlığı ile karşı karşıya kalması bekleniyor. Kendisini dünya genelindeki en zorlu su sorunlarını çözmeye adamış lider su teknolojisi şirketi Xylem, atılacak doğru adımlarla bu sorunları çözmenin mümkün olduğuna inanıyor. 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında 2022 yılı için belirlenmiş olan “Yer altı suyunu görünür yapmak” teması doğrultusunda bir mesaj yayınlayan Xylem Türkiye; teknolojinin ve dijitalleşmenin gücünden yararlanmanın, artan kamu bilincinden faydalanmanın ve bu konuda birlik olmanın suyu görünür kılmaktaki önemine değiniyor. Şirket, gelecek nesillere daha sürdürülebilir bir dünya bırakmak için tüm ekosistemin üzerine düşeni yapması gerektiğinin altını çiziyor.
Su kıtlığı tehlikesi ne yazık ki dünyadaki tüm toplumları tehdit ediyor. 2025 yılı itibarıyla dünya çapında 1,8 milyardan fazla insanın su kıtlığı olan bölgelerde yaşaması, dünya nüfusunun üçte ikisinden fazlasının ise su kıtlığı ile karşı karşıya kalması bekleniyor. 2050 yılı itibarıyla su ihtiyacının 2015 yılı seviyelerine göre yüzde 55 artacağı da yine öngörüler arasında. Sağlıklı bir toplumun hem temiz suya hem de güvenli sanitasyona erişime ve suyun bilinçli ve sorumlu yönetimine bağlı olduğunu düşünen Xylem Türkiye; gelecek nesillere daha sürdürülebilir bir dünya bırakmak için bugün suyu daha görünür kılmak gerektiğinin altını çiziyor. “Lets solve water” sloganıyla şirket; su sorununu ancak çalışanları, müşterileri, tedarikçileri ve tüm dünya ile hep birlikte çözebileceklerine inanıyor.
Dijital dönüşüm suyu görünür kılmada sahip olunan en güçlü anahtar
Dijital dönüşümün su kıtlığı, suyun satın alınabilirliği ve iklim değişikliğine dayanıklılık konularını çözebilmede sahip olunan en güçlü anahtar olduğunu düşünen Xylem Türkiye, sektör genelinde atılacak cesur inovasyon adımları ve başlatılacak güçlü iş birliklerinin dijital teknolojilerin geliştirilmesine yardımcı olacağını düşünüyor. Bu anlamda kapsamlı dijital çözümleri aracılığıyla suyu daha görünür hale getirmeyi amaçlayan şirket; kamu hizmetleri, endüstriler ve diğer ticari su kullanıcıları için güçlü su, enerji ve maliyet verimliliği üretmelerini sağlayan çözümler üretiyor.
Kamu bilincini ve katılımını artırmak şart
Su sorununu çözmede kamu bilincini ve katılımını artırmanın da hayati öneme sahip olduğuna inanan Xylem, dünya genelinde önemli projeler ve iş birlikleri hayata geçiriyor. Örneğin, Manchester City de dahil olmak üzere pek çok kulübü bünyesinde barındıran City Football ile başlattığı ortaklık, dünya genelinde milyonlarca insan arasında kamuoyu bilincini ve katılımını artırmaya yardımcı oluyor. Gençlik programı Xylem Ignite, yenilikçi öğrencilere yeteneklerini ve tutkularını su sorununu çözmek için kullanmaları konusunda ilham veriyor. Kurumsal sosyal sorumluluk programı Xylem Watermark, ihtiyacı olan topluluklara temiz su erişimi sağlıyor. Bu kapsamda yalnızca 2021 yılında 113 bin saat gönüllü çalışmış dünyanın dört bir yanındaki Xylem çalışanları, su sorunu yaşayan toplulukların karşılaştığı zorluklara ışık tutuyor.
Sürdürülebilir gelecek için atılacak daha çok adım var
Tüm alanlarda sürdürülebilirliği destekleme hedefiyle yol alan şirket yalnızca suyu değil çevreyi de korumanın önemine inanıyor. Suyu daha erişilebilir, uygun fiyatlı ve su sistemlerini daha esnek hale getiren teknolojileri ve çözümleri de dahil olmak üzere tüm alanlarda sürdürülebilirliği desteklemeye kararlı olan şirket; 2050’den önce değer zincirinde net sıfır karbon emisyonuna ulaşmayı hedefliyor.
Çiftlik hayvanlarının içtiği su kimyasal ve mikrobiyolojik olarak düzenli aralıklarla analiz edilmeli
Tüm canlılar için vazgeçilmez bir yaşam kaynağı olan su, çiftlik hayvanlarının sağlıklı gelişmeleri ve verimli olmalarında da büyük rol oynuyor. Ruminant ve kanatlı hayvanlarda suyun tüketim oranı farklılık gösteriyor. Ahır içindeki tüm hayvanların kolayca ulaşabildiği ve en az yüzde 10’unun istediği zaman su içebilmesine imkan veren yeterli yalak alanında temiz, serin ve taze su bulundurulması gerekiyor. Hayvanlara her daim su vermenin mümkün olmadığı durumlarda ise 24 saatte en az 3 öğün sulama yapılması önem taşıyor. Ancak sulama öğün sayısı, sıcaklığa bağlı olarak artırılabiliyor. İdrarın rengi ve boşaltım süresi susuzluğun göstergesi olabiliyor. Hayvanların sağlığının ve verimliliklerinin korunabilmesi için kimyasal ve mikrobiyolojik olarak düzenli aralıklarla analiz edilen, gerekli durumlarda düzeltici eylemlerin hayata geçirildiği, insan tüketimine uygun su kalitesi gerekliliklerinin sağlanması önem arz ediyor. 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında açıklamada bulunan Trouw Nutrition Türkiye’nin uzman teknik kadrosu, çiftlik hayvanlarının sağlıklı gelişimi için suyun ve su kalitesinin önemine değindi.
Çiftlik hayvanlarının verimliliğinde büyük rol oynayan suyun tüketim oranı hayvan türlerine göre değişkenlik gösteriyor. Kanatlı hayvanların günlük yedikleri yemin ortalama 1,5-2 katı kadar su tüketmeleri gerekiyor. Yumurtacı tavuklar 80 haftalık yaşam döngüleri boyunca ortalama 80-110 litre su tüketirken, broyler tavuklar 42 günlük yaşam döngüleri boyunca 7,5-10 litre arası su tüketiyor. Ruminant hayvanlar arasında olan sığırların tükettikleri her kilogram kuru madde için 4-6 litre, koyunların ve keçilerin ise 2-3 litre su tüketmeleri gerekiyor. 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında açıklamada bulunan Trouw Nutrition Türkiye’nin uzman teknik kadrosu, çiftlik hayvanlarının sağlıklı gelişmesinde suyun rolünü anlattı.
Ruminant hayvanların kolayca ulaşabildiği yeterli yalak alanı şart
Ruminant hayvanlar için ahır içindeki tüm hayvanların kolayca ulaşabildiği ve en az yüzde 10’unun istediği zaman su içebilmesine imkan veren yeterli yalak alanında temiz, serin ve taze su bulundurulması gerekiyor. Su yalağı hayvanlar için doğru yükseklikte konumlandırılmalı. Günde iki kez sabah-akşam sulama özellikle sıcak havalarda besilik, yüksek verimli süt sığırlarında, buzağılarda ve ileri gebelerde yetersiz kalabiliyor. Hayvanlara her daim su vermenin mümkün olmadığı durumlarda ise 24 saatte en az 3 öğün sulama yapılması önem taşıyor. Sulama öğün sayısının sıcaklığa bağlı olarak daha da artırılması gerekebiliyor. İdrarın rengi ve boşaltım süresi yeterli su tüketilip tüketilmediğini gösteriyor.
Suyun kalitesi verimlilikte ilk etkenlerden biri
Sağlıklı suyun renksiz, kokusuz, berrak, zararlı mikroorganizma ve diğer kirleticilerden arındırılmış, kimyasal yapısı ile hayvanlar üzerinde olumsuz etkiler yaratmayacak kriterlerde olması gerekiyor. Kanatlı hayvanların sağlığının ve verimliliklerinin korunabilmesi için kimyasal ve mikrobiyolojik olarak düzenli aralıklarla analiz edilen, gerekli durumlarda düzeltici eylemlerin hayata geçirildiği, insan tüketimine uygun su kalitesi gerekliliklerinin sağlanması önem arz ediyor. Bu noktada kanatlı hayvanlara verilecek suyun belirli ve sık aralıklarla, sondaj, su deposu ve nipeller gibi kritik noktalardan aynı dönemde alınan numunelerin akredite laboratuvarlarda yapılan analizleriyle kalitesinin ölçülmesi ve hayvanların tüketimine uygun olup olmadığına karar verilmesi gerekiyor. Kimyasal yapısı ile su; hayvanlar üzerinde olumsuz etkilerin yanı sıra ekipmanlarda da problemlere neden olabiliyor. Sertlik seviyesi yüksek sular suluk ve borularda beyaz birikintiler oluşturabiliyor. Bu tarz durumlar hayvanların suya ulaşmasını engelliyor.
İçme suyunun sülfat içermesi ölümlere sebep olabiliyor
İnekler için sağlanan içme sularının uygunluğu ve kalitesi verimliliklerinde büyük etken oluşturuyor. Bu noktada suyun sıcaklığı ve sertliği, çözünmüş tuz miktarı, nitrat ve asitlik oranı önem taşıyor. İnekler genellikle 4,4-18,3 santigrat derece sıcaklık aralığındaki içme sularını tercih ediyor. İçme suyu sıcaklığının 27 santigrat derecenin üzerine çıkması durumunda ineklerin su tüketimini azaltmalarına bağlı olarak yem tüketimlerinde de düşüş gözlemleniyor. Yüksek miktarlarda sülfat içeren içme suları, süt veriminde düşüş yaratabilirken, yüksek miktarlarda sodyum içeren içme sularının ise süt verimini etkilemediği tespit edilmiş durumda. İçme suyunun yüksek miktarlarda sülfat içermesi hafif vakalarda ishale ve bakır eksikliğine, ağır vakalarda ise nörolojik rahatsızlıklara yol açarak halsizliğe, kas titremelerine, felçlere ve hatta ölümlere sebep olabiliyor.
Su ve yem tüketimi birbirine bağlı
Çiftlik hayvanlarında su ve yem alımı arasında doğru orantı bulunuyor. Hayvanın sağlıklı yeme ulaşmasıyla su tüketimi artıyor. Su tüketiminin kanatlı hayvanlarda yem tüketiminin ortalama 1,5- 2 katı olması gerekiyor. Ruminant tarafında ise normalde inekler tükettikleri her kilogram kuru madde için 2-3 litre ve her kilogram süt verimi için 3-5 litre su tüketiyor. Bu miktarlar sıcak stresinde iki ila dört kat artıyor. Serin su, yem ve su tüketimini olumlu yönde etkilediği için su tankı ve sulukların mümkünse gölgeliklere yerleştirilmesi önem arz ediyor. Hayvanların sağlığının ve verimliliğinin optimum seviyede tutulması için sağlıklı suya ulaşmaları ilk etken olarak öne çıkıyor.
16’ıncı EİB Moda Tasarım Yarışması’nda final heyecanı
Ticaret Bakanlığı’nın desteğiyle Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin bu sene 16’ıncısını düzenlediği EİB Moda Tasarım Yarışması’nda finalistler 23 Mart’ta açıklanıyor.
Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, 16’ıncı EİB Moda Tasarım Yarışmasının temasının pandeminin yarattığı akımlardan biri olan contact-less/temassız olarak belirlendiğini söyledi.
“Finale kalan 10 tasarımcı koleksiyonlarını jürinin beğenisine sunacak ve birincilik mücadelesi verecek. Birliğimiz tarafından ülkemizde ve bölgemizde hazır giyim ve konfeksiyon alanında tasarım kültürünün oluşturulması, ihracatçı firmalarımızın tasarıma yönelik çalışmalarına destek vermek, sektörde tasarımcı ile çalışılmasının yaygınlaştırılması için 2005 yılından bu yana çalışıyoruz. Hedefimiz Türk hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün uluslararası pazarlardaki rekabet gücünün geliştirilmesi. Türkiye’nin hazırgiyim sektörü ihracat birim fiyatı 13,2 dolarken, EHKİB olarak ihracat birim fiyatımız 16,9 dolar. Türbülanslı ve belirsizliklerle dolu bir dönemde; tasarım ile yakaladığımız bu başarı, katma değerli ihracatın en güzel örneği.”
Gençler, EİB Moda Tasarı Yarışmasıyla dünyaya isimlerini duyurdu
Sertbaş, bugüne kadar sektöre Emre Erdemoğlu, Merve Uçar ve Mahmut Ağaç gibi başarılı tasarımcıları kazandıran EİB Moda Tasarım Yarışmasının geçmiş senelerde Uyanış, Karnaval, Göç, Manipulasyon, Giz, Varoluş, Re-FORM, Newstalgia, The Message ve Tech-tility temaları ile organize edildiğini sözlerine ekledi.
“Yarışma kapsamında ilk üç dereceyi alan finalistlerimiz nakdi ödülün yanı sıra Ticaret Bakanlığımızın onayı halinde yurt dışında eğitim fırsatına da sahip olacak. Ayrıca ilk 10 finalist EHKİB Yönetim Kurulu kararı çerçevesinde yine EHKİB tarafından milli katılım organize edilen moda sektörünün önde gelen moda fuarlarını ziyaret hakkı elde edecek. Bugüne kadar Moda Tasarım Yarışmalarında dereceye giren 20’nin üzerinde tasarımcı Ticaret Bakanlığının bursuyla dünyaca ünlü moda okullarında master yapma fırsatı yakaladı. Yarışmamızın mentörlüğünü moda tasarımcısı Özlem Erkan üstleniyor.”
Yarışmacıların bu sene ilk kez İlkbahar-Yaz / Kadın ve Erkek koleksiyonu hazırladığını anlatan EHKİB Sosyal Organizasyonlar ve Yarışma Komitesi Başkanı Tuğba Hazar, yarışmaya yoğun başvuru olduğunu hatırlattı.
“Katma değerli ihracatın yolu tasarımdan geçiyor. Hazırgiyim sektörü yıllardır tasarıma yaptığı yatırım sayesinde bugün Türkiye’nin en katma değerli ihracat yapan sektörleri arasında yer alıyor. Sürdürülebilir ihracat artışı için tasarıma yapılan yatırımların artırılması gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Moda yarışmalarımız bu noktada çok önemli bir misyon taşıyor. Tasarım yarışmalarımızı gerçekleştirebilmemize olanak sağlayan, tasarım ile ilgili yatırımları her platformda destekleyen Ticaret Bakanlığımıza ve Türkiye İhracatçılar Meclisimize teşekkür ediyoruz.”
EİB 16’ıncı Moda Tasarım Yarışması ile ilgili gelişmeler, http://eib.modatasarimyarismasi.org/ adresinden, Facebook/eibmodatasarim, Twitter/eibmoda ve Instagram/eibmoda sosyal medya hesaplarından takip edilebiliyor.
Yarışma finalistleri:
AYCAN ASİYE BAYRAK
BİRCE AVCU
BURAK GÜNEL
EDA POLAT
HASAN HÜSEYİN ÇANGA
İZEL SANDIKÇI
MANOLYA YALÇINKAYA
NUR GÜNGÖR
SEDEF BİRİCİK
SELİN SUDE YAVUZ
Ödüller neler?
-Birincilik Ödülü 18.000 TL
İkincilik Ödülü 13.000 TL
Üçüncülük Ödülü 8.000 TL.
-Yurtdışı Eğitim Bursu Ödülü
Dereceye giren tasarımcılar Ticaret Bakanlığının desteğiyle dünyanın önemli moda okullarında 2 yıl süreyle eğitim alma hakkına sahip olacak.
-Yurtdışı Fuar Katılımı
İlk 10 finalist arasında yer alan, Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yarışma Komitesi’nin belirleyeceği adette finaliste, Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin milli katılım organizasyonu gerçekleştirdiği fuarlardan herhangi birine ziyaret hakkı verilecektir.
TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Ormanların iklim değişikliğiyle mücadeledeki rolü son derece önemlidir”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ormanların iklim, su ve toprak rejimi üzerindeki olumlu etkileri ile milli bir servet olduğunu bildirerek, “restorasyon, imar ve ıslah etmenin yanında ormanları korumalı ve alanlarını artırmalıyız” dedi.
Bayraktar, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Çeşitli iklim tiplerinin bulunduğu ülkemizde son yıllarda küresel ısınmanın etkisiyle maalesef mevsimlerin sayısı azalmıştır” diyerek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“İklim değişikliğinin etkisi ile dört mevsim iki mevsime düştü ve bahar mevsimleri ortadan kalktı. Ilık geçen kışlar ve sıcak geçen yazlar yaşıyoruz. Özellikle, kuraklık, sel, fırtına başta olmak üzere çeşitli afetleri yaşıyoruz ve bu afetlerden tarımın etkilenmemesi mümkün değildir. Bu etkileri azaltmak için özellikle orman ve su yönetiminde kalıcı ve akılcı çözümler bularak doğal kaynaklarımızı korumak zorundayız.
Bunun çözümü ise sera gazı emisyonlarının azaltılarak iklim değişikliğinin etkilerini gidermek, her biri karbon yakalama ve depolama yeteneği bulunan ormanların, sulak alanların, deniz ve kıyı ekosistemlerinin, çayırların, tarımsal alanların ve turbalıkların mevcut durumlarının korunması ve iyileştirilmesi ile mümkün olabilecektir.
Diğer taraftan çevresel değişimin, özellikle de iklim değişikliğinin, geçim kaynaklarının doğrudan doğal kaynaklara bağlı olduğu kırsal alanlarda gelir seviyesi düşük olan insanlar üzerinde orantısız bir etkisi olacaktır.
Toprak verimliliğinin tükenmesi ve orman kaynaklarının, su kaynaklarının, meraların ve balıkçılığın bozulması zaten gelişmekte olan birçok ülkede yoksulluğu daha da arttıracaktır.”
“Ülkemizde ormanların büyük bir bölümü yangın tehdidi altındadır”
“Coğrafi konumu itibariyle Akdeniz iklim kuşağında yer alan ülkemizde ormanlarımızın büyük bir bölümü yangın tehdidi altında bulunmaktadır” uyarısı yapan Bayraktar, “Toplam ormanlık alanın yüzde 60’ını birinci ve ikinci derece yangına hassas alanlar oluşturmaktadır” dedi. Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti:
“İklim değişikliğinin etkisiyle sıcaklık artışlarının olması son yıllarda orman yangınlarını birlikte getirmektedir. Geçtiğimiz yıl maalesef ülkemizde Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi (EFFIS) verilerine göre 294 adet yangında 202 bin 699 hektar orman alanı kül oldu. Bu alan Aydın ilinin yüz ölçümünün 4’te biri alana ve yaklaşık 284 bin futbol sahası büyüklüğündedir.
Ayrıca 2021 yılında küle dönen orman alanımız son 10 yılda yanan toplam orman alanının yaklaşık yüzde 30’unu oluşturmaktadır. Diğer taraftan son 10 yılda, en fazla yangın çıkan yıl 472 yangın ile 2020 yılında yaşanmıştır. Bu nedenle orman yangınları ülkemiz ormancılığının öncelikli konuları arasında yer almalı ve orman yangınlarının çıkmasına, yayılmasına mani olmak için her türlü fiziki ve beşeri tedbiri almak zorundayız.
Orman yangınlarıyla mücadele tekniklerini geliştirmek ve güçlendirmek, yangına müdahale süresini kısaltarak yangın zararlarını en aza indirmek öncelikli görevimiz olmalıdır.
Dünyada en önemli karbon yutaklarından biri olan ormanlar büyük bir hızla azalırken, ülkemiz bugüne kadar yapmış olduğu ağaçlandırma, erozyon kontrolü ve bozuk ormanların iyileştirmesi çalışmaları ile orman varlığını artıran ülkelerdendir. Ancak orman varlığımızı sadece devlet destekleriyle değil bireysel olarak da üzerimize düşen görevle en azından ağaçları korumalı ve uygun şartlarla artırmalıyız”
“Ormanlar toprak erozyonunu önlediği gibi tarım arazilerinin, çayır ve meraların sellerden zarar görmesine mani olmaktadır”
Bayraktar, “ormanlarımızın tarım alanlarımızın zarar görmesini engellemektedir” diyerek orman varlığının artırılması gerektiğine dikkat çekti:
“Ülke yüz ölçümünün yüzde 29,4’ünü oluşturan orman alanlarımızı artırarak yangından zarar gören alanlarımızı telafi edemesek de yaralarımıza merhem sürmeliyiz. Ayrıca ülkemiz topraklarının büyük bir kısmı erozyon tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Tarım arazilerimiz ile çayır mera alanlarımız sellerden büyük zarar görmektedir. Ormanlar toprak erozyonunu önlediği gibi tarım arazilerinin, çayır ve meraların sellerden zarar görmesine mani olmaktadır.
Orman varlığımızın artırılması, orman tahribatlarının önüne geçilmesi şüphesiz çok önem arz etmektedir. Sanayileşmede yaşanan gelişmeler ve yerleşim alanlarının artması dolayısıyla karbon monoksit, kükürt asitleri, hidrokarbonlar ve azot oksitler gibi havayı kirletici maddelerin yanı sıra, motorlu taşıtların, enerji santrallerinin, sanayii tesislerinin, konut ısıtma sistemlerinin yakıt artıkları da çevreyi ve dolayısıyla havayı önemli ölçüde kirletmektedir. Bu kirliliği azaltmak için yeşil alanların artırılması, ormanların korunması ve ağaçlandırma çalışmalarının hızla devam etmesi önemlidir.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, ülkemizde ağaçlandırma konusunda yapılacak çalışmalara her zaman öncülük edecek ve katkı sağlayacağız.
Küresel ısınmanın iklim değişikliğine olan etkilerinin azaltılması için ormanlara daha fazla önem verilmesi gerektiğini tekrar hatırlatarak 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nü kutlarım.”
Tarım-GFE’de (2015=100), 2022 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre %10,12, bir önceki yılın Aralık ayına göre %10,12, bir önceki yılın aynı ayına göre %57,26 ve on iki aylık ortalamalara göre %31,35 artış gerçekleşti.
Ana gruplarda bir önceki aya göre tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde %6,99, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde %10,57 artış gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre göre tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde %36,10, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde %60,78 artış gerçekleşti.
Yıllık Tarım-GFE’ye göre 6 alt grup daha düşük, 5 alt grup daha yüksek değişim gösterdi
Yıllık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, %9,40 ile tohum ve dikim materyali ve %16,34 ile malzemeler oldu. Buna karşılık, yıllık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, %153,34 ile gübre ve toprak geliştiriciler ve %101,14 ile enerji ve yağlar oldu.
Aylık Tarım-GFE’ye göre 5 alt grup daha düşük, 6 alt grup daha yüksek değişim gösterdi
Aylık artışın düşük olduğu alt gruplar sırasıyla, %2,42 ile malzemeler ve %4,06 ile hayvan yemi oldu. Buna karşılık, aylık artışın yüksek olduğu alt gruplar ise sırasıyla, %37,91 ile enerji ve yağlar ve %17,06 ile bina bakım masrafları oldu. Bir önceki aya göre azalış gösteren tek alt grup ise %8,41 ile tohum ve dikim materyali oldu.
Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında %112,24, imalatta %106,02 artış olarak gerçekleşti.
Sanayinin iki ana sektöründen imalat aylık %2,32 arttı
Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında %3,99, imalatta %2,32 artış olarak gerçekleşti.
Yıllık YD-ÜFE’ye göre 17 alt sektör daha düşük, 8 alt sektör daha yüksek değişim gösterdi