Ekonomi-teknoloji haberleri (18.07.2023)

Türkiye’de işe alım beklentilerinin en güçlü olduğu üçüncü bölge İç Anadolu BölgesiManpowerGroup’un İstihdama Genel Bakış Araştırması’na göre, Net İstihdam Görünümü (NEO) yüzde 25 puan artan Türkiye’de işverenler Temmuz – Eylül 2023 döneminde güçlü bir işe alım ortamı bekliyor. İç Anadolu Bölgesi ise 23 NEO puanı ile işverenlerin iş alım beklentilerinin en güçlü olduğu üçüncü bölge.
ManpowerGroup, Temmuz – Eylül aylarını kapsayan 2023’ün üçüncü çeyreğinde işe alım beklentilerini ölçmek için 41 ülkede 38 bin 849 işverenle İstihdama Genel Bakış Anketi’ni yaptı. Ankete göre Türkiye’nin 7 bölgesinden 6’sında işverenler Temmuz – Eylül 2023 döneminde çalışan sayılarında artış beklerken İç Anadolu Bölgesi 23 NEO puanı ile işverenlerin iş alım beklentilerinin en güçlü olduğu üçüncü bölge oldu. Türkiye’deki en rekabetçi bölge ise 2023’ün ikinci çeyreğinden bu yana yüzde 2 puan, 2022’nin 3. çeyreğinden bu yana ise yüzde 7 puan artışla 27 NEO puana ulaşan Akdeniz Bölgesi oldu. Bölgelerin NEO puanları şu şekilde sıralandı: Akdeniz (27), Marmara (24), İç Anadolu (23), Karadeniz (22), Doğu Anadolu (9), Güneydoğu Anadolu (7) ve Ege (-1).
Türkiye’de genelinde de Temmuz – Eylül 2023 döneminde işverenler, yüzde 25 puanlık Net İstihdam Görünümü (NEO) ile güçlü bir işe alım ortamı bekliyor. İş piyasasına yönelik beklentiler geçen çeyreğe kıyasla yüzde 2 puan, geçen yılın bu dönemine göre ise yüzde 4 puan arttı. Türkiye, istihdam görünümü açısından bölge ortalamasının 5 puan üzerindeki puanı ile listenin üst yarısında yer alıyor.
Araştırmaya göre küresel çapta ise mevsimsellikten arındırılmış Net İstihdam Görünümü (NEO) 28’e yükselirken işverenler 2023’ün 3. çeyreğinde çalışan seviyelerini geçen çeyreğe göre daha hızlı artırmayı planlıyor. Küresel görünüm geçen çeyrekten bu yana 5 puan artarken çoğu ülkede 2023’ün 2. çeyreğine kıyasla ılımlı artışlar oldu. Ancak istihdam görünümü, devam eden ekonomik krizin baskısıyla geçen yılın bu dönemine göre hala yüzde 4 puan daha düşük. Bu zorluklara rağmen, birçok işveren kuruluşlarının büyümeye devam ettiğini ve yeni yeteneklere olan talebin arttığını belirtiyor. Güney ve Orta Amerika bölgesi, önümüzdeki çeyrek için en düşük ve en yüksek istihdam beklentilerine sahip ülkeleri içeriyor. Kosta Rika (43) 2023’ün üçüncü çeyreği için en yüksek istihdam görünümünün beklendiği ülke olurken Arjantin en düşük beklentiye sahip ülke oldu.“Sonuçlar, Türkiye’nin değişen piyasa koşullarına uyum yeteneğini gösteriyor”
Araştırma sonuçlarını değerlendiren ManpowerGroup Türkiye Genel Müdürü Feyza Narlı, “Araştırmanın yapıldığı dönemde ülkemizdeki seçim dönemli belirsizlik yaratıyor ve bu durum ekonomik belirsizlikle de birleşiyordu. Seçimlerin sona ermesiyle birlikte bu belirsizliklerin etkisinin azalmakta olduğunu da söyleyebiliriz. Ancak, yakın zamanda meydana gelen yıkıcı depremlerin etkileri hala devam ediyor. Bu deprem çok yıkıcı bir etki yaratmış olsa da bölgedeki büyük sanayi tesislerinin çok fazla etkilenmemiş olması istihdam üzerinde nispeten olumlu bir etki yaratmaya devam ediyor. Türkiye’deki iş piyasasının büyümeye ve güçlenmeye devam ettiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Son anket sonuçları da önümüzdeki çeyrek için Türkiye’de işe alım ortamının güven verici ve iyileşmekte olduğunu ortaya koyuyor. Sonuçlar, çeşitli sektörlerde artan yetenek talebine işaret etmekte ve Türkiye’nin esnekliğini ve değişen piyasa koşullarına uyum sağlama yeteneğini göstermektedir. Öte yandan ManpowerGroup olarak biz de bilgi birikimimiz ve deneyimimizle istihdam seferberliğine önemli katkıda bulunuyoruz. Deprem bölgelerindeki vatandaşlarımızın uzun vadeli istihdam ihtiyaçlarına katkı sağlamak için tüm paydaşlarımızla iletişim halindeyiz. ManpowerGroup Türkiye olarak hem işletmelere hem de iş arayanlara destek olmaya kararlıyız. İstihdam dünyası için yenilikçi çözümler sunmaya ve bireyleri tam potansiyellerine ulaşmaları için desteklemeye devam edeceğiz.” dedi.En güçlü ve en zayıf sektörler
Türkiye’deki 9 sektörün tamamında NEO puanları, işverenlerin Temmuz – Eylül 2023 döneminde çalışanların sayısında artış beklediğini gösteriyor. Türkiye’deki en rekabetçi sektör, 2023’ün 2. çeyreğinden bu yana 11 puan, 2022’nin 3. çeyreğinden bu yana ise 26 puan artış göstererek 36 NEO puanına ulaşan finans ve gayrimenkul sektörü oldu. Bu sektör aynı zamanda 2023’ün 2. çeyreğinden bu yana beklentilerdeki en büyük artışın olduğu sektör. Hatta Türkiye, finans ve gayrimenkul sektörünün çeyreklik artışında 41 ülkenin ortalama çeyreklik artışını 9 puan geride bırakarak dünya genelinde onuncu sırada yer alıyor. Sektörlerin NEO puanları şu şekilde:

  • Finans ve Gayrimenkul (36)
  • Sağlık ve Yaşam Bilimleri (31)
  • Taşımacılık ve Lojistik & Otomotiv (31)
  • Bilgi Teknolojileri (26)
  • Endüstriyel Ürünler ve Malzemeler (18)
  • Tüketim Malları ve Hizmetleri (17)
  • Enerji ve Kamu Hizmetleri (15)
  • İletişim Hizmetleri (3)
  • Diğer (15)

Organizasyon büyüklüklerine göre
Organizasyon büyüklüğü açısından tüm kurumlar 2023’ün üçüncü çeyreğinde çalışan seviyelerinde artış bekliyor. 250’den fazla çalışanı olan büyük kuruluşlardaki işverenler, 2023’ün 2. çeyreğinden bu yana yüzde 3 puan ve geçen yılın aynı döneminden bu yana yüzde 1 puan artışla 30 NEO puana ulaşarak en iyimser işverenler oldu. Geçen çeyrekten bu yana beklentilerdeki en büyük artış mikro kuruluşlarda (10’dan az çalışanı olan) ve küçük kuruluşlarda (10 – 49 çalışanı olan) gerçekleşti. Her iki kuruluş türü de 2023’ün 2. çeyreğinden bu yana yüzde 5 puanlık bir artış bekliyor. Ayrıca bu çeyrek, 10 yıldan uzun bir süredir 10’dan az çalışanı olan mikro kuruluşlarda kaydedilen en yüksek NEO puanın görüldüğü çeyrek oldu. Bu kuruluşlarda en son 2012 yılının 2. Çeyreğinde 25 NEO puanı görülmüştü. Kuruluş büyüklükleri açısından NEO puanları şu şekilde gerçekleşti:
250+ (30)
10 – 49 (24)
50 – 249 (23)
10’dan az (19

İsotlar Grup, Yeni Mobilup Showroom’uyla
İzmir’de de Akıllı Hareket Devrini Başlatıyor!
Dünyanın önde gelen otomobil ve motosiklet markalarının temsilcisi olan İsotlar Grup bünyesinde faaliyet gösteren Mobilup, otomotiv ve motosiklet sektöründe bir adım daha atarak İzmir’de yeni bir showroom açılışı gerçekleştirdi. Yeni showroom’un açılışıyla birlikte Mobilup, müşterilerine son model motosiklet ve traktör satışı, araç kiralama ve 2.el araç satışı seçenekleri gibi hizmetler sunacak. Müşteriler, güvenli ve hızlı rezervasyon imkanlarıyla araç kiralama hizmetinden faydalanabilecek ve geniş motosiklet markaları arasından seçim yaparak aynı zamanda ikinci el araç ihtiyaçlarını karşılayabilecekler.
Mobilup İzmir’i Harekete Geçiriyor
İzmir’deki yeni Mobilup showroom’u, motosiklet tutkunlarına son model motosikletleri ve farklı markaları keşfetme fırsatı sunuyor. Aynı zamanda seyahat etmek isteyenler, araç kiralama hizmetiyle geniş araç filosundan ihtiyaçlarına uygun seçim yapma imkanına sahip olacaklar. Traktör ve ikinci el araç satışını da içeren bu kapsamlı showroom, farklı ihtiyaçlara hitap eden çözümleri bir arada sunarak müşterilere daha fazla seçenek sunuyor.
Yüksek kaliteli traktörlerin sergilendiği showroom, çiftçilere ve tarım işletmelerine üretkenlik ve verimliliklerini artırmak için güvenilir makineler sağlamayı hedefliyor.
İsotlar Grup Genel Müdürü Muammer Kavas, Mobilup’un İzmir’deki yeni showroom’un açılışıyla ilgili olarak şunları söyledi: “İsotlar Grup olarak, müşterilerimize kaliteli hizmetler sunmayı ve ihtiyaçlarına hızlı ve güvenilir çözümler üretmeyi hedefliyoruz. İzmir’deki yeni showroom’umuz, İsotlar Grup’un en önemli yatırımlarından biri olup Mobilup’un geniş hizmet yelpazesini daha da genişletmek adına büyük bir rol oynayacak. Müşterilerimize en üst düzey araç ve motosiklet deneyimini sunmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Katılım Emeklilik dijital dönüşüme son hız devam ediyor

Faizsiz BES ve sigortacılığın öncüsü Katılım Emeklilik, müşterilerinin BES ve sigorta ürünlerine çevrimiçi kanallardan ulaşmasını sağlayan dijital dönüşümde de yatırımlarını artırıyor. Pandemiyle birlikte artan mobil şube kullanımının yüzde 50’lere ulaştığını söyleyen Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Bireysel internet ve mobil şubelerimizi güncelleyerek daha da kullanıcı dostu hâle getirdik. Kullanıcılarımız, daha nitelikli bir hizmete pratik şekilde ulaşabilir konuma geldi. Önümüzdeki süreçte dijital kanallardaki ürün satış portföyümüzü daha da genişletmeyi hedefliyoruz” dedi.

Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, gerek bireysel emeklilik, gerekse sağlık, hayat ve ferdi kaza sigortaları branşlarında sundukları kapsamlı ürünleri bankalar, acenteler ve brokerlerin yanı sıra internet şubesi ve Katılım Cep mobil uygulaması gibi alternatif dijital alanlar üzerinden katılımcılarla buluşturmak için çalışmalarına hız verdiklerini söyledi. Dijital dönüşüm yatırımlarını artırdıklarını dile getiren Ayhan Sincek, “Halihazırda 1000’den fazla fiziki şube üzerinden ulaştığımız katılımcılarımıza 2023 yılıyla beraber artık daha da geniş bir ağ üzerinden hizmet vermek hedefindeyiz. Yakın zamanda İnternet Şubemizi ve Mobil Şubemizi (Katılım Cep) güncelledik. Onları daha da kullanıcı dostu uygulamalar hâline getirdik. Hâliyle kullanıcılarımız, daha nitelikli bir hizmete oldukça pratik şekilde ulaşabilir bir konuma geldi. Farklı branşlardan ürünlerimize şirketimizin uygulamaları aracılığıyla kullanıcılarımız artık rahatlıkla erişebiliyor, poliçeleri veya sözleşmeleri üzerinde kimi değişiklikleri hızla yapabiliyor ve bir sorunla karşılaştıklarında tarafımıza doğrudan ulaşabiliyor. Tüm bunlara ilaveten önümüzdeki süreçte ürün satışlarımızın bir kısmını da dijital alana kaydırmayı hedefliyoruz. Katılım Emeklilik olarak dijitalleşmenin pozitif etkilerini kullanıcılarımıza her bakımdan hissettirmek için çalışıyoruz.” diye konuştu.

Yenilenen tasarımıyla Katılım Cep mobil uygulamasını kullanan Katılım Emeklilik müşterileri, kendileri ve yakınlarına ait BES sözleşmelerine ait plan özetlerini, birikim grafiğini ve devlet katkısı hak ediş planını takip edebiliyor, fon dağılımı değişikliği gerçekleştirebiliyor, katkı payı ödeme ve katkı payı değişikliği işlemlerini yapabiliyor, ödeme tercihlerini güncelleyebiliyorlar. Sağlık branşında ise Katılım Sağlık uygulaması ile sağlık poliçelerinin güncel teminat haklarını öğrenebiliyor, hastane işlemleri için geri ödeme talep edebiliyor, kendilerine en yakın anlaşmalı sağlık kurumunu öğrenebiliyorlar.

3 işlemden 1’i dijital kanallardan gerçekleştiriliyor

Pandemi sürecinde artan mobil şube kullanımının artık kalıcı hale geldiğini vurgulayan Ayhan Sincek, “Güncel verilere göre katılımcılarımızın yüzde 50’si internet ve mobil şubeleri kullanıyor. Bu katılımcılarımız, yaptıkları işlemlerin yüzde 35’ini dijital kanallar üzerinden yapmayı tercih ediyor. Özellikle 18-35 yaş grubundaki katılımcılarımızın dijital olanaklara ilgisi yüksek. Bu da bize dijital dönüşüm ve inovasyonun sektörümüzde için öneminin katlanarak artacağını işaret ediyor. Bu nedenle dijitaldeki yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. BES segmentinde fon kullanım değişikliği yapmak isteyen katılımcılarımıza risk tercihlerine göre öneriler sunan “Robo advice” sistemimizi devreye alıyoruz. Temel planlar düzeyinde sunduğumuz online ürün satışlarımızda da portföyümüzü genişletmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

Katılım Emeklilik’e uluslararası iki ödül

10’uncu kuruluş yıl dönümünü kutlamaya hazırlanan Katılım Emeklilik ve Hayat A.Ş, faizsiz sigortacılıktaki başarılarını uluslararası çapta iki ödülle taçlandırdı. Katılım Emeklilik, dünyanın seçkin iş dergilerinden World Business Outlook tarafından “En Hızlı Büyüyen Tekafül Sigortası Şirketi Türkiye 2023” ve “En İnovatif Sigorta Şirketi Türkiye 2023” ödüllerine layık görüldü. Singapur merkezli olarak global çapta yayın yapan World Business Outlook her sene bankacılık, finans, sigortacılık, teknoloji ve kurumsal segmentlerdeki kişi ve kuruluşları performans ve yenilikçilik açısından değerlendirerek ödüllendiriyor. Dünyanın dört bir yanındaki en iyi profesyonellerin ve önde gelen şirketlerin öne çıktığı World Business Outlook ödüllerinin kazananları, jüri heyetinin yıl boyu çeşitli uluslararası yayınları ve özgün kaynak kanallarını taraması sonucu belirleniyor.

VAT ENERJİ ELEKTRİK ÜRETİM SİSTEMİ PROJESİ İLE YENİ BİR DEVİR AÇIYOR

Türkiye’nin enerji ve sürdürülebilirlik alanında öncü şirketlerinden VAT ENERJİ, kimya sektörünün lider firmalarından olan bir işletmede elektrik üretim sistemi kurmaya hazırlanıyor. Haziran ayında yapılan sözleşme ile 620 kwh kapasiteli sistemin çalışmalarına başlandı.

VAT ENERJİ, Türkiye temsilcisi olduğu HELIEX STEAM EXPANDER sistemi ile, buharın basınç düşümünden elektrik üreten bu özel teknolojiyi işletmelere çözüm olarak sunmakta. HELIEX, yüksek basınçta buhar kullanan ve buharın basıncını basınç düşürücü vana ile düşüren işletmelerde verimliliği önemli ölçüde artıran yeni nesil bir teknoloji ürünü olarak VAT ENERJİ ile Türkiye pazarına giriş yaptı.

“BU SİSTEMİMİZİ BİRÇOK TESİSE KURMAYA BAŞLAYACAĞIZ”

Proje hakkında değerlendirmelerde bulunan VAT ENERJİ Genel Müdür Yardımcısı Gökay Çomoğlu şu ifadelerde bulundu, “Bizler için oldukça heyecanlı ve keyif verici bir süreç. Enerji ve verimlilik alanında yaptığımız yüzlerce özel projeye bir yenisini daha ekledik. HELIEX, VAT Enerji olarak temsilciliği yaptığımız özel bir sistem. Özellikle yüksek basınçta buhar kullanan ve buhar basıncını proses ihtiyacına göre düşüren işletmelerde oldukça başarılı sonuçlar ortaya çıkarmakta. Bu projede, ülkemizde faaliyet gösteren büyük bir kimya tesisinde çalışmamıza başlayacağız. 620 kwh elektrik üreten sistem için geri ödeme süresi yılın altında. İlerleyen dönemlerde bu sistemimizi ülkemizde birçok tesise kurmaya başlayacağız. Emekleri ve destekleri için tüm işletme yetkililerimize de teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

Mazotta fiyat artışı  Ayçiçeği üreticilerinin fiyat beklentisi
 
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, mazota yapılan zam ve hasadı başlayan ayçiçeği konusunda görüntülü basın açıklaması yaptı.
Tarımsal üretim faaliyetinin kışlık ve yazlık ürünlerde yoğun bir şekilde devam ettiği bugünlerde, mazota yapılan zammın üreticilerimizi olumsuz etkilediğini vurgulayan Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Mazot ve gübre fiyatlarının makul bir seviyede gittiği bir dönemde ÖTV artırılarak mazota yapılan fahiş zamla birlikte üreticilerimiz hayal kırıklığına uğradı.
Diğer yandan buğday, arpa ve mercimek gibi önemli ölçüde mazot kullanılan kışlık ürünlerde ekim ayları yaklaşıyor. Üreticilerimiz bu dönemde kazandığıyla borçlarını ödeme ve sonraki sezonun girdilerini temin etme yolunda ciddi sıkıntıya girecektir.
Üreticilerimizin mağdur olmaması ve üretime yönelebilmesi için 2023 yılı mazot desteklerinin artırılması, geçen yıl olduğu gibi ödemelerin erkene çekilmesi için çalışma yapılmalıdır. Fakat geçen yıl yapılan ve çok sağlıklı olmayan ayni ödemeden vazgeçilip, bu yıl mazot destekleri üreticilerimizin hesabına doğrudan aktarılmalıdır.”
“Üreticinin ödediği mazot vergisi tarıma verilen toplam destek miktarının yüzde 70’ine denk geliyor”
“Mazot fiyatları 16 Temmuz 2023’te bir önceki ayın aynı gününe göre yüzde 46 artışla 22,55 liradan 32,80 liraya yükselirken, 16 Temmuz 2022’ye göre ise yüzde 29 artarak 25,48 liradan 32,80 liraya yükseldi. Bu fiyatlarla mazot fiyatının yüzde 22’si ÖTV’den oluşuyor. Mazotta uygulanan KDV’yi de ilave ettiğimizde mazot fiyatının yüzde 38,5’i vergiden oluşuyor.
2022 yılı verilerine göre Türkiye’de tüketilen 24,5 milyar litre mazotun yaklaşık yüzde 12’sine denk gelen 3 milyar litre tarımda kullanılıyor. Bugünkü satış fiyatlarıyla üreticinin mazota ödediği toplam miktar 99 milyar liradır. Bu durumda üreticiden alınan mazot vergisi yaklaşık 38 milyar liraya denk geliyor.
Devletin 2023 yılında yaklaşık olarak verdiği destek 54 milyar liraydı. Bu durumda üreticinin ödediği mazot vergisi tarıma verilen toplam destek miktarının yüzde 70’ine denk geliyor.”
Tarımda mazot kullanımı
“Teknolojinin ilerlemesi ve makineleşmenin artmasıyla birlikte tarımsal üretimin her aşamasında mazot kullanılıyor. Tarım için mazot bir üretim aracıdır, tüketim maddesi değildir. Bu nedenle özel tüketim olarak düşünülmemeli ve vergi de konulmamalıdır.
Tarımsal üretim diğer sektörlere de hammadde sağlayarak katma değer yaratılmasına ve hizmet üretimine katkıda bulunuyor. Toplam üretim maliyeti içerisinde işgücü maliyeti ve arazi kirasından sonra mazot maliyeti önemli bir kalemdir. Mazot maliyeti ürünler itibarıyla farklılık göstermekle birlikte yüzde 10 ila 20 arasında değişmektedir.”

2 / 3
“Mazotta ÖTV ve KDV kaldırılmalıdır”
“Tarımda kullanılan mazotun fiyatının artması tarımsal ürün arzına vurulan en büyük darbelerden birisidir. Devamlı artan talebin karşılanamaması, enflasyon gıda sepetinin yüzde 25’ini oluşturan gıda fiyatlarında artışı getirecek, enflasyon yükselecektir.
Geliri zaten düşük olan üreticilerimiz mazot fiyatlarına yetişemeyecek, üretim sekteye uğrayacak, artan gıda fiyatlarından tüketicilerimiz de olumsuz etkilenecektir. Tarımsal üretimin sürdürülebilmesi ve sorunun kökten çözümü için mazottaki ÖTV ve KDV toptan kaldırılmalıdır.”
 
Ayçiçeği üreticilerinin fiyat beklentisi
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ülkemiz ekonomisi açısından oldukça önemli bir yere sahip olan ayçiçeği konusunda da konuştu. “Hasadın başladığı bugünlerde üreticilerimiz ayçiçeği fiyatının biran önce açıklanmasını bekliyor” diyen Bayraktar açıklamasına şöyle devam etti;
“Alıcı kurumlar ayçiçeği alım fiyatını; artan girdi maliyetleri, enflasyon oranı ve üretici kâr marjını dikkate alarak açıklamalıdır. Ayçiçeğine bu yıl verilecek fiyat, önümüzdeki sezonun ayçiçeği üretimini de etkileyecektir. Geçen sene fiyatın geç açıklanması ve alımlarda yaşanan sorunların yanı sıra açıklanan fiyat da üreticiyi memnun etmedi.
Geçen sene Trakyabirlik ve Konya Şeker ayçiçeği avans fiyatını ton başına 12 bin lira, Karadenizbirlik 10 bin 500 lira, Çukobirlik 11 bin 250 lira olarak açıklamıştı. Edirne Ticaret Borsası fiyat arşivine göre 2021’de ayçiçeği fiyatı kilo başına 10,6 liraya kadar çıkmasına karşın 2022’de 8 liraya kadar düştü.
Ayçiçeği üretiminde yaşanan sorunlardan dolayı buğday üretimine kayma olmuştur. Toprak Mahsulleri Ofisinin saha araştırması ve Ziraat Odalarımızdan aldığımız verilere göre, 2023 yılında buğday ve arpa üretiminde artış, ayçiçeği, pamuk ve haşhaşta azalış olduğu görülüyor.
Ayçiçeği stratejik öneme sahip ürünlerden biridir. Ayçiçeği üretimimizin ülke ihtiyacını karşılamada yetersiz kalması nedeniyle, söz konusu üretim açığı ithalat yoluyla karşılanıyor. Ülkemiz ayçiçeğinde başlıca ithalatçı ülkeler arasında yer alıyor. Tüketimdeki artış nedeniyle ithalata bağımlılık ise devam ediyor. İthalata ödenen milyarlarca liranın üreticilerimize aktarılmasıyla üretimimizi artırabilir, kendimize yeter hale gelebiliriz. İthalatımız geçmiş yıllarda çoğunlukla ayçiçeği yağı şeklinde yapılmaktayken son yıllarda ayçiçeği ithalatı daha fazla yapılıyor.”
“Ayçiçeği üretimi artıyor”
“Ülkemizde üretilen yağlı tohumlu bitkiler içerisinde ayçiçeği ilk sırada yer alırken toplam yağlı tohum içerisinde aldığı üretim alanındaki payı yüzde 84,8, üretim miktarındaki payı yüzde 53,7’dir.
Ayçiçeği üretimi yıllar itibarıyla artıyor. Son 5 yılda ayçiçeği üretimi yüzde 29,8 oranında arttı. 2017 yılında 1,9 milyon ton olan üretimimiz 2022 yılında 2,5 milyon ton oldu. Kişi başı tüketimde yıllar itibarıyla artış görüldü. 2021 yılında kişi başı tüketim son 20 yılın en yüksek seviyesine ulaşarak 46,4 kg oldu.
2021-2022 sezonunda Türkiye’nin ayçiçeğinde yeterlilik oranı yüzde 59,6’dır. Yani ihracat da dâhil, ihtiyacımız olan ayçiçeğinin yüzde 40,4’ünü ithalatla karşılıyoruz.  Ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi için toplam ödediğimiz döviz 2022 yılında 2 milyar 350 milyon dolar oldu. 2022 yılında ayçiçeği tohumu, yağı ve küspesi dış ticaretinde 1 milyar 10 milyon dolar açık verdik.
 
“Ayçiçeği üretimi desteklenmelidir”

3 / 3
“Ayçiçeği ekim alanlarının artmasındaki önemli etkenlerden biri de fiyat politikasıdır. Fiyatlar üreticilerimizin yeterli gelir elde edeceği seviyelerde tutulmalıdır.
Ayçiçeği, Toprak Mahsulleri Ofisi vasıtasıyla devlet müdahale alımı kapsamına alınmalıdır. Ayçiçeğine verilen prim, gübre ve mazot destekleri de üreticilerimiz açısından büyük önem taşıyor. Desteklerin en az girdi enflasyonu oranında artırılması gerekiyor. Üreticimizin mağdur olmaması için gümrük vergisinin hasat döneminde artırılması gerekiyor.
İthalata harcanan milyarlarca lira, akılcı politikalara dayanan, dişe dokunur desteklerle ayçiçeği üreticilerimize aktarılırsa kısa vadede kendimize yeter hâle geleceğiz. Üreticilerimizin alın terinin karşılığını aldığı bir sezon olması en büyük temennimizdir.”

HALICI GROUP; TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK ÜRÜN DAĞITICISI

Endüstriyel otomasyon sektöründe önde gelen ve dijital dönüşümde iddialı firmalardan biri olan Halıcı Group; 150 çalışanıyla Türkiye’nin en büyük ürün dağıtıcısı olmaya devam ediyor.

İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir, Denizli ve Adana’da 6 bölge ofisiyle faaliyet gösteren Halıcı Group bu sayede müşterilerine hızlı hizmet veriyor.

ENDÜSTRİYEL ÜRÜN SATIŞI VE MÜHENDİSLİK HİZMETLERİ

Türk endüstrisine 29 yıllık deneyimi ve bilgi birikimi ile otomasyon, telekomünikasyon, dijital dönüşüm alanlarında hizmet sunan Halıcı Group; endüstriyel ürün satışı ve mühendislik hizmetleri sağlıyor.

Sektörlerinin önde gelen markalarının distribütörlüklerini yürüten firma; ABB’nin Türkiye resmi partneri ve distribütörü olmasının yanında İtalyan SIBONI, Çekya merkezli Geovap ile Türk endüstrisinin yakından tanıdığı B&R, Honeywell ve Pilz firmalarının çözüm ortağı olarak görev yapıyor.

SCADA, otomasyon, PLC, robotik sistemler, röleler, motorlar, panolar, elektrik sayaçları gibi ürün kategorilerinde müşterilerinin ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılıyor.

Türkiye’den Avrupa’ya giden TIR’ların %80’i boş dönüyor

Avrupa Birliği (AB) plakalı kamyonlarda, AB içinde boş dönme oranı %25 seviyesinde. Türkiye’den Avrupa’ya giden TIR’ların ise, neredeyse %80’i boş dönmek zorunda kalıyor.

Global teknoloji endekslerinde dünyadaki en önemli 10 lojistik teknolojisi ve tedarikçisi arasında sıralanan Tırport, 7 ülkede 6 dilde faaliyet gösteriyor. Yapay zeka destekli Tırport teknolojileriyle, yük sahipleri ile kamyonlar doğru zamanda ve doğru yerde programlı bir şekilde buluşuyor. Bu yıl itibariyle yönünü Avrupa’ya, orta lojistik koridoruna ve Güney Asya’ya çeviren Tırport, Doğu Avrupa’dan Çin’e uzanan orta ve güney lojistik koridorunda önümüzdeki dönemde 1.5 milyon kamyoncuya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

Türkiye’den Avrupa’ya giden tırların dolu dönmelerine katkı sağlamayı hedeflediklerini anlatan Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:

“Tırport olarak, hizmet verdiğimiz lojistik firmalarına ve kamyonculara ihtiyaç duydukları anda ve yerde akıllı dönüş yükü bulmaları noktasında ciddi katkılar sağlıyoruz. Bu yıl içerisinde Avrupa’daki dijital yük brokerları ve lojistik firmalarıyla iş birliği yapıp akıllı yük-kamyon eşleştirmelerini devreye alarak, Avrupa’ya giden tırların Türkiye’ye dolu dönmelerinde önemli katkılar sunuyor olacağız. Böylece hem Avrupa’ya gidip dönüş yükü organizasyonunu zamanında yapamadığı için boş dönmek zorunda kalan binlerce Tır’ı doğru yük ile buluşturacağız, hem milyonlarca dolarlık döviz kaybını önleyeceğiz, hem doğaya salınacak binlerce ton CO2’nin önüne geçilmesine katkı sağlayacağız.” dedi.

Kamyonlar, iç pazarda da boş dönmeyi istemiyor   

Tırport Insights’ın 2022 yılsonu verilerine göre, Türkiye’de bir kamyon sırtında yükle ortalama 424 km. yol yapıyor. Yollardaki kamyonlar en az 2.5 gün uygun yük bulabilmek için nakliye sitelerinde, fabrika ve liman girişlerinde bekliyor ve bunların yaklaşık %32’si beklemesine rağmen çıkış noktasına bir şekilde boş dönmek zorunda kalıyor. Son aylarda akaryakıt fiyatları ve akaryakıtta Ötv tutarındaki ciddi artışlar nedeniyle, kamyonlar iç pazarda da boş dönmeyi istemiyor. Yurt içinde serbest çalışan bir kamyonun ayda ortalama 6,5 sefer yaptığı Türkiye’de, para kazanabilmek için bu sefer sayısını 10’un üzerine çıkarması ve sırtında yükle ayda en az 10 Bin km yol yapması gerekiyor.

Türkiye’de trafiğe kayıtlı kamyon, tır ve yarı römorkların %67’si başta İstanbul olmak üzere, Marmara Bölgesindeki şehirlerden kayıtlıdır. Gerçekleşen taşımalar içinde yüklerin %65’nin ilk yükleme noktası Marmara bölgesidir. Marmara Bölgesi, hedef varış noktası (destinasyon) olarak da %61 ile ilk sırada yer almaktadır. Marmara bölgesini, İzmir-Manisa-Denizli hattı ve Adana-Mersin-Antakya bölgeleri takip etmektedir. Onun içindir ki, Türkiye’de km başı en düşük navlun ücreti, dönüş yükünün nispeten daha rahat bulunabildiği olan İstanbul-Adana, İstanbul-İzmir, Bursa-Kocaeli, Bursa-İzmir, Çorlu-Ambarlı, Ambarlı-Kocaeli, Manisa-İzmir’dedir. En yüksek navlun ücretleri ise, varış noktası Trabzon ve Doğu Karadeniz, Erzurum-Erzincan, Diyarbakır, Gaziantep hariç Doğu ve Güneydoğu illeridir. İki grup arasında navlun fiyatları km. başına 2,5 kata varan oranda fark gösterebilmektedir. Günlük en yüksek fiyat dalgalanmalarının görüldüğü hatlar ise, çoğunlukla hareketli hatlardır. Bursa-Gebze, Bursa-Sakarya, Tekirdağ-Çorlu, Çerkezköy-Ambarlı bölgelerinde, kamyon-yük arz-talebine bağlı olarak günlük navlun fiyatı %40

AB’NİN YAPTIRIM LİSTESİNDEKİ RUS SENATÖR KONUŞTU:‘’İZMİR İLE KALİNİNGRAD ARASINDA KONTEYNIR HATTI KURDUK!’’

İstanbul’da düzenlenen “Avrasya Uluslararası Kültürlerarası Diyaloğu” toplantısında Rusya’dan gelen Kaliningrad senatörü Aleksandr Şenderyuk-Jidkov da yer aldı. Doğu Avrupa savaşının ikinci kritik patlama noktası Kaliningrad’ın senatörü Jidkov harici.com.tr’ye verdiği röportajda ‘’Geçtiğimiz ay İzmir ile Kaliningrad arasında konteynır hattı kurduk. Türk-Rus ilişkileri dünyaya örnek olabilir. Türkiye’ye Moskova’dan daha yakınız, bütün hava yollarınız Rus turistler için bizim havalimanlarımızı kullanabilir’’ dedi.

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler uluslararası bağlamda çeşitli teorik zeminlerde tartışılıyor. Türk akademisindeki hâkim görüş; Türk –Rus ilişkilerinin temelinde yüzyıllara dayanan güvensizlik olduğu ancak bu durumun iki ülke arasında pragmatist ilişkileri engellemediği yönünde.

Buna karşın hem Rusya’da hem de Türkiye’de karşılıklı “kazan kazan” formülüne dayanan pragmatist ilişkiler yerine daha uzun erimli ve stratejik temellerin aşama aşama inşa edileceği yeni tür birliktelik arayanların sayısı da az değil.

SAVAŞ DOSTLUĞU TEST EDECEK

Elbette Türkiye bir NATO ülkesi ve Türk – Rus ilişkilerinin geleceğine yönelik iyimser niyet ve temennilerle güncel pratik gerçekler zaman zaman örtüşmüyor. Ancak Türk Akım, Türkiye’de gaz merkezi kurulması, Akkuyu Nükleer Santrali gibi uzun erimli projeler, Türk – Rus ilişkilerinde daha geniş imkanların mümkün olduğunu savunanları destekliyor. Tabii, Ukrayna’daki savaşın Türk-Rus dostluğunu test edecek daha zorlu aşamalara yükselmesi de kötümser senaryoların bir parçası.

Türkiye’deki tartışmaları bir kenara bırakacak olursak Rusya’nın en Batısından bir sese kulak vermek ilginç olabilir. Rus politikacı Aleksandr Şenderyuk-Jidkov, Rusya’nın Kaliningrad Bölgesi senatörü. 2004 yılında, Immanuel Kant Baltık Federasyon Üniversitesi’nden mezun oldu. Jidkov, Danimarka’da iş hukuku okudu. 2016-2018 arasında Kaliningrad oblasti hükümetinde bütün sanayi (tarım, madencilik ve balıkçılık dahil) dallarından sorumlu başbakan yardımcılığı yaptı. Kaliningrad’da özel idari ilçe (fiilen serbest bölge) kurulması tasarısının altında onun imzası vardı. Oblast hükümetindeki görevinden önce ve sonra Lüksemburg merkezli, özellikle zirai üretimle uğraşan Sodrujestvo şirketler grubunda yönetici. 2022’den beri Kaliningrad oblasti yönetiminin gönderdiği iki senatörden biri. Halen Federasyon Konseyi (Senato) Bütçe ve Mali Pazar Komitesi üyesi.

Endüstriyel tarım konusunda iş tecrübesine sahip. Felsefeye meraklı ve konuşurken Kant’ın evrensel barış ilkelerini sık sık vurguluyor.

Avrupa Birliği’nin (AB) yaptırım listesinde olan Senatör Jidkov, temmuz ayının başında kalabalık bir heyetle birlikte İstanbul’daydı. Rus anakarasıyla bağlantısı olmayan ülkenin en Batı bölgesinden gelmesi ve 6-7 Temmuz’da İstanbul Kent Üniversitesi’ndeki “Avrasya Uluslararası Kültürlerarası Diyaloğu” toplantısında ikinci sırada konuşma yapması dikkatimizi çekti.

IMMANUEL KANT, SADECE FİLOZOF DEĞİLDİ

Kaliningrad Alman felsefeci Immanuel Kant’ın doğduğu kent ve Senatör Jidkov, “Immanuel Kant, sadece filozof değildi. O aynı zamanda bir idealistti. İdeal dünyanın gelecekte nasıl olması gerektiği hakkında çok kafa yordu.” diyerek felsefecinin evrensel barış mesajlarını önemsediklerini sık sık vurguluyor.

Polonya ve Litvanya’ya komşu olan Kaliningrad’ın adı, bu günlerde Kant’ın evrensel barış mesajlarından çok Ukrayna savaşı sonrası, Batı ile Rusya arasında açılacak olan olası ikinci cephe olarak anılıyor. Psikolojik savaşın da gerçek savaşla iç içe geçtiği bir dönemde bu iddiaların gerçekliği ölçmek farklı bir haberin konusu. Ancak genişletilmiş bir Doğu Avrupa savaşında Kaliningrad’ın ikinci kritik patlama noktası olacağını iddia eden çok sayıda jeopolitikçi olduğunu da not etmek lazım. Dahası, “Wagner paralı askerlerin Suwalki Koridoru’na birkaç saat içinde ihtiyaç olan bölgeye yürümeye hazır olduğu” şeklinde bir haber Türk medyasında geniş yer buldu.

POLONYA VE LİTVANYA KALİNİNGRAD’I BLOKE EDİYOR

Suwalki Koridoru Kaliningrad ile Belarus arasındaki kara bağlantısı. Yani Kaliningrad’dan Moskova’ya karadan bu koridoru geçerek gidebilirsiniz. Tersten bakıldığında ise NATO üyesi olan Baltık devletleri, Litvanya, Letonya ve Estonya’nın Atlantik dünyaya karadan açılan kapısı…

Yani her iki taraf için de önemli bir bölge… Politico dergisinde 2022 Haziran’ında yayımlanan bir makaleye göre bu koridor “dünyanın en tehlikesi bölgesi…”

Senatör Jidkov, Polonya ve Litvanya’nın karadan Kaliningrad’ı bloke ettiğini ve çimento, ağaç gibi endüstriyel materyallere erişimde güçlükler yaşadıklarını, bu blokajın insani durumu da olumsuz etkilediğini söylüyor.

Savaş senaryolarını sorduğumuz Senatör Jidkov, öncelikle Kant’a atıf yapmakta ısrar ediyor. Senatör önümüzdeki yıl Kant’ın 300. yaş gününü de dünya çapında geniş bir etkinlikle kutlayacaklarını söylüyor.

Senatör Jidkov, açıkça söylemese de Kaliningrad’dan verilen barış mesajları, savaşın buradan yayılma olasılığıyla da ilgili olabilir.

YAPTIRIMLARA KATILMAYAN TÜRKİYE TİCARET YOLLARINI ÇEŞİTLENDİRMEK İSTİYOR

Senatör ayrıca Avrupa’da Dostoyevski, Puşkin ve Tolstoy’un eserleri eğitim müfredatlardan çıkarılırken, Rusya’nın evrensel değerlerinin dünya kültür ortamından dışlanmaya çalışıldığı bir ortamda Kant’ın doğum gününü kutlayarak Rusların yüksek kültüre Avrupalı siyasiler gibi bakmadıkları mesajını veriyor.

Sadede gelecek olursak Batı ile Rusya arasındaki bu tehlikeli hatta Türkiye’nin de bir pozisyonu var. Yaptırımlara katılmayan Türkiye, Kaliningrad ile ticaret yollarını çeşitlendirmenin arayışında.

“Rusya ve Türkiye arasındaki barış ve 100 yıllık olağanüstü ilişkiler barışın bütün ülkeler için mümkün olduğunu gösteriyor” diyen Rusya Federasyon Konseyi Senatörü Jidkov, geçtiğimiz ay İzmir ile Kaliningrad arasında konteynır hattı kurulduğunu söylüyor.

BÜTÜN HAVAYOLU ŞİRKETLERİ KALİNİNGRAD’A GELEBİLİR

“Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin, bütün dünya için bir model teşkil ettiğinden şüphem yok” ifadelerini kullanan senatör Türk iş dünyasına sesleniyor. Kaliningrad’dan İstanbul’a uçuşların yaklaşık 3 saat sürdüğünü, Moskova’ya kıyasla bu rotanın bir buçuk saat daha kısa olduğunu anımsatıyor: “Kaliningrad aynı zamanda serbest uçuş bölgesi. Bizim federal hükümetten lisans almamıza ihtiyaç yok. Bütün havayolu şirketleri Kaliningrad’a gelebilir ve bizim havalimanımızı kullanabilir.”

Türk turizmcilerin Rusya’dan turistleri getirmek için Kaliningrad rotasını da kullanabileceğini belirten Jidkov, Türk Rus ilişkilerinde Kaliningrad’ın yeni bir ekonomik yıldız olabileceğini kaydediyor.

Ayrıca Kaliningrad’ın serbest ekonomik bölge olduğunu, turizm dışındaki yatırım, üretim ve ticaret alanlarında da Türk iş adamları için büyük fırsatlar olduğunu vurgulayan Senatör Jidkov, Türk Rus ilişkilerinin dünyaya örnek olabileceğini belirtiyor.

Neresinden bakılırsa bakılsın Türk – Rus ilişkilerinde savaşın başından bu yana devam eden dengenin korunması Ukrayna’daki ateşin kontrol altında tutulmasıyla sıkı sıkıya bağlı görünüyor

İnşaat sektöründe öne çıkan dijital trendler ve uygulamalar

Dijitalleşme, inşaat sahalarında manuel süreçlerin otomasyonuna olanak tanıyarak proje planlama, çizelgeleme ve iletişim gibi görevler için gereken zaman ve çabayı azaltıyor. Artan bu verimlilik, maliyet tasarrufu sağlamanın yanı sıra projelerin çok daha erken zamanda tamamlanmasını sağlıyor. Dijital araçlar, proje bilgilerini paylaşmak için merkezi bir platform sağlayarak, gerçek zamanlı iletişimi kolaylaştırıyor ve ekip üyeleri arasında kusursuz koordinasyon sağlayarak daha iyi iş birliği ortamı yaratıyor. İnşaat teknolojileri sektörünün lider temsilcileri arasında yer alan Hilti, sunduğu dijital çözümlerle hem şantiyelerdeki dijital dönüşüme öncülük ediyor hem de karmaşık süreçleri çok daha efektif hale getiriyor.

İnşaat şirketlerinin gelişen pazar taleplerine uyum sağlamasına, rekabet gücünü korumasına ve hızla değişen teknolojik ortamda projelerini daha etkin bir şekilde teslim etmesine olanak tanıyan dijital dönüşüm artık bir seçenek olmaktan çıkıyor. İnşaat teknolojileri alanında gerçekleştirdikleri yazılım, mühendislik ve Ar-Ge çalışmaları sonucunda sektöre birçok yenilik kazandıran sektörün global ve lider oyuncuları arasında yer alan Hilti Türkiye Pazarlama Direktörü Mehmetcan Tufan konu ile ilgili şunları söyledi: “Dinamikleri gereği yeniliklere adapte olma hızı diğer sektörlere göre daha düşük olan inşaat endüstrisi bu konudaki reflekslerini giderek güçlendiriyor. Hız, esneklik, artırılmış verimlilik, düşük maliyet gibi güçlü parametreler, şantiyeleri dijital dönüşüm iklimine daha da yaklaştırırken otomasyon çözümleri sektörün yıkılmaz kurallarını da değiştirmeyi başarıyor. Şunu çok net söyleyebiliriz ki dijitalleşme, inşaat maliyetlerini çeşitli şekillerde azaltmaya yardımcı oluyor. Dijital araçlar, proje planlama ve tasarımını optimize ederek, yeniden çalışmayı en aza indirerek, kaynak tahsisini iyileştirerek ve iletişimi geliştirerek verimsizlikleri ve israfı ortadan kaldırıyor. Ek olarak, inşaat şirketleri veri analitiği ve tahmine dayalı modellemeden yararlanarak daha doğru maliyet tahminleri, satın alma kararları ve risk değerlendirmeleri yapabiliyor. Dijital teknolojiler, inşaat sektöründe sürdürülebilirliğin teşvik edilmesinde de hayati bir rol oynuyor. Örneğin sahalarda kullanımı giderek artan BIM modelleri; enerji tüketimini analiz etmek, binaların performansını simüle etmek ve kaynak kullanımını optimize etmek için kullanılabiliyor.”

 

Tüm işler için tek platform sunan Nuron, inşaatta dijitalleşmeye boyut atlatıyor

Hilti tarihinin en büyük lansmanı ile tanıtılan yeni 22 Volt akülü platformu Nuron hakkında da açıklamalarda bulunan Tufan, platformun sektörün dönüşmesindeki rolü için şunları söyledi: “Tüm işler için tek platform” mottosuyla geliştirilen ve bugüne kadar herhangi bir akülü makinede görülmemiş performansla çalışan Nuron, dijital dönüşüme yepyeni bir boyut kazandırıyor. Daha fazla güç ve esneklik sağlayan Nuron, inşaat profesyonellerinin akülü el aletlerini geleceğe taşıyarak şantiyelerde büyük bir değişim başlatıyor. Bu yeni teknoloji vidalamalardan kırıcılara kadar tüm aletleri tek bir kablosuz platformda çalıştırabilme imkânı sunmasının yanı sıra diğer güç kaynaklarıyla çalışan araçlara olan bağımlılığı da azaltıyor. Böylece iş sahasında daha az akü ve şarj cihazı oluyor. Üstelik her şeyi herkes için görünür hale getirerek tüm bilgilere erişim imkânı sunuyor. Şantiyedeki kazaları azaltmaya yardımcı olabilecek yeni iş sağlığı ve güvenliği özellikleriyle de fark yaratan Nuron, inşaat sahalarında maksimum güvenlik sağlıyor.”

 

BIM uygulamaları ile tüm proje daha tasarım aşamasındayken görülebiliyor

Bilgisayar destekli tasarım (CAD) ve yapı bilgi modellemesi (BIM) gibi dijital teknolojilerin, inşaat projelerinin daha hassas planlanmasına ve tasarlanmasına olanak tanıdığına dikkat çeken Mehmetcan Tufan; “Bu araçlar, olası sorunları belirlemeye, tasarımları optimize etmeye ve inşaat başlamadan önce bilinçli kararlar vermeye yardımcı olan ayrıntılı 3B modeller sağlayarak ekstra maliyetli olan yeniden çalışma olasılığını azaltıyor. Bu noktada Hilti olarak iş süreçlerinde veri takibinin hatasız bir biçimde sürdürülmesini sağlayan Yapı Bilgi Modellemesi (BIM) ile projelerin yapımı sırasında pek çok kişi tarafından sürekli güncellenen bilgilere bütünsel ve kesintisiz bir biçimde ulaşılmasını ve bu verilerin dijital olarak takip edilmesini sağlıyoruz. BIM uygulamalarımız ile profesyoneller, projenin ilerleyen süreçlerinde meydana gelebilecek sorunları daha proje tasarım aşamasındayken görebiliyor. Ayrıca çok geniş bir BIM kütüphanemiz mevcut. Hilti ürünlerinin 3D ve 2D BIM/CAD objelerini bulunduran geniş bir içeriğe erişmeyi mümkün kılan bu kütüphane ile 3D çalışmaları doğrudan AutoCAD®, Revit® ve Tekla Structure programlarına ya da .ifc dosya formatı sayesinde ilgili yazılımlara aktarmayı sağlıyoruz” dedi.

 

Dijital uygulamalar proje öncesinde ve sonrasında zaman ve kaynak tasarrufu sağlıyor

Mühendislik tasarımlarını hızlandırıp kolaylaştıran PROFIS Engineering yazılımı hakkında da bilgi veren Tufan; “Ankraj uygulama tasarımları için geliştirilen bulut tabanlı PROFIS Engineering yazılımımız, inşaat profesyonellerinin en karmaşık ve zorlu bağlantı detaylarına sahip projeleri kolaylıkla yapmasını sağlıyor. Bu yazılım, karmaşık hesaplamaları otomatikleştirerek üzerinde çalışılacak hesaplama işlemlerini en aza indiriyor. Ankrajların ve taban plakalarının CAD/BIM modelleri için gerekli yol haritasını oluşturan PROFIS Engineering, şantiyelerin dijital çözüm ortağı olarak süreçlere hız kazandırıyor. Bunun yanı sıra müşterilerimiz, mühendislik platformu olan ASK HILTI’de tüm sorularına en kısa süre cevap bulabiliyor ve ilgi alanlarına yönelik webinar’ları izleyip makaleleri okuyabiliyor. Platform, çalışanların becerilerini güncel tutmalarına yardımcı olmak için çok çeşitli eğitim ve sertifika kurslarını da içeriyor. Bunlara ek olarak Hilti ON!Track Ready uygulamamızla kullanıcılarımıza tüm ekipmanlarının durumlarını istedikleri her yerden ve istedikleri zaman telefonlarından takip edebilme fırsatı sunuyoruz” diye belirtti.

 

EGE DEMİR-DEMİRDIŞI METALLER İHRACATÇILARI BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU İZMİR DEMİR ÇELİK ÜRETİM TESİSLERİNE ZİYARET GERÇEKLEŞTİRDİ

Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 12 ihracatçı birliği arasında 6 yıldır zirvede yer alan Ege Demir ve Demirdışı Metaller Birliği, sektörün nabzını tutmak amacıyla sektörün ihracatına omuz veren firmalara ziyaretlerini sürdürüyor. EDDMİB Temmuz ayı Yönetim Kurulu toplantısını, İzmir Demir Çelik San. A.Ş.’nin ev sahipliğinde gerçekleştirdi. Firmanın yeni çelikhane yatırımı, projeleri, çelik ve enerji üretimi konuları ile ilgili bilgi aldı

Ege Demir ve Demirdışı Metaller Birliği Yönetim Kurulu Önceki Dönem Başkanı ve İzmir Demir Çelik San. A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Halil Şahin ile EDDMİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve İzmir Demir Çelik San. A.Ş. İcra Kurulu Üyesi Hüseyin Baştuğ’un davetleriyle gerçekleşen yönetim kurulu toplantısı ve fabrika ziyareti daveti için teşekkür eden Ege Demir ve Demirdışı Metaller Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan “Yönetim Kurulumuzda Ege Bölgesi’nin ve de Türkiye’nin önde gelen üretici ve ihracatçıları yer almakta. Her ay bir firmamızı ziyaret ederek sektörün nabzını tutmayı hedefliyoruz. Bu ayki yönetim kurulu toplantımızı, her yıl demir çelik ihracatında en üst sıralarda yer alan ve 1975 yılından beri ülkemizin üretim, istihdam ve ihracatına katkı sağlayan İzmir Demir Çelik’te, Birliğimizin Önceki Dönem Başkanı Halil Şahin’in ev sahipliğinde gerçekleştirdik. Kendilerine davetlerinden ötürü Birliğimiz ve Yönetim Kurulumuz adına çok teşekkür ediyorum. Bu sayede firmanın inşaat demiri, profil, kütük ve blum üretimini inceleme; enerji yatırımlarının yanı sıra yılda 1.600.000 ton üretim kapasiteli yeni çelikhane yatırımı hakkında bilgi alma fırsatı bulduk. Ülkemiz ihracatına katkılarının devamını diliyor, yeni yatırımlarının hayırlı olmasını temenni ediyorum.” dedi

Üretim ve yeni yatırımları hakkında bilgi veren Halil Şahin “1975 yılında inşaat demiri üretmek amacı ile Aliağa Ağır Sanayi Bölgesi’nde kurulan firmamız 47 yıldır sektörde üretimini sürdürmekte. 2013 yılında ürün yelpazesini genişletmek amacıyla kurduğumuz yıllık 400.000 ton kapasiteli profil haddehanesi bizi profil üretiminde üst seviyelere taşıdı. Çelikhanemizde kendi inşaat demiri üretimimiz için kütük, profil haddehanesi için blum kütük ile Entegre Haddehane Tesislerinde 08–040 mm arası nervürlü inşaat demiri üretimimiz mevcut. İzmir Demir Çelik Sanayi A.Ş. olarak İzmir Aliağa Tesislerimizde 550 bin metrekare bir alanda yıllık 1.500.000 ton sıvı çelik ve 1.000.000 ton nervürlü inşaat demiri ile 400bin ton profil üretimi yapmaktayız.” dedi.

Halil Şahin sözlerine yeni yatırımları hakkında bilgi vererek devam ederken, “İzmir Demir Çelik olarak çelikhane tesisimizi yeni yatırımımızla iki kat büyütme kararı aldık. Yeni yatırımımızla mevcut ham çelik üretimindeki ortalama yüzde 3,5 olan payını yüzde 7’ye yükselterek sektördeki yerimizi güçlendirmeyi ve katma değerli ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. Ve elbette göz bebeği projemiz, yeni çelikhane yatırımı 1.600.000 ton/yıl üretim kapasitesi olan bir yatırım olup firmamızın ham çelik üretimindeki payını %100 artıracağı, ayrıca düşük elektrik maaliyeti ve yüksek üretkenlik özelliğine sahip elektrik ark ocağı sayesinde rekabet gücümüzün önemli ölçüde artacağı kesindir. Bunun yanında yeni çelikhanemizde son derece modern teknolojiye sahip sürekli döküm makinası (SDM) sayesinde ürün kalitemiz önemli ölçüde olumlu yönde gelişecektir. Son olarak yeni çelikhanemiz son derece çevreci bir yaklaşımla projelendirilmiş olup 3.000.000 M3/h toz tutma kapasitesine sahip modern bir tesis olacak.” dedi.

Sözlerini “İzmir Demir Çelik Sanayi A.Ş hisse senetleri 1986 yılından beri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem görmekte. Bu sebeple üretim, ihracat ve karlılığımız yalnızca bizleri değil aynı zamanda yatırımcılarımızı da ilgilendirmektedir. İnsan odaklı değerlerimize, 47 yıllık güven veren marka algımıza, kurumsal yönetim ilkelerimize, güçlü yönetim yapımıza, nitelikli insan kaynağımıza, finansal disiplinimize ve çevreye saygılı, sürdürülebilir büyüme ile teknolojik tüm gelişmelere önem vermekteyiz.” diyerek tamamlayan Şahin, gerçekleştirdikleri ziyaretten ötürü başta EDDMİB Başkanı Yalçın Ertan olmak üzere tüm EDDMİB Yönetim Kurulu üyelerine teşekkür etti.

 

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, spor, eğitim, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması, 2023 Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2023 yılında 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi …