GEBKİM’İN ACİL MÜDAHALE YAZILIMINA BİR ÖDÜL DAHA
Türkiye’nin ilk kimya ihtisas OSB’si GEBKİM, otonom insansız hava araçlarının acil durum tespiti, müdahale, risk bilgisi ve hasar tespiti görevlerini gerçekleştireceği ‘Acil Müdahale Yazılımı’ ile Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi’nde, sürdürülebilirlik alanında “Verimlilik Ödülü”ne layık görüldü. Projenin daha önce de TİSK tarafından birincilikle ödüllendirildiğini hatırlatan GEBKİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı V. İbrahim Aracı, “Kent, insan ve çevre ilkesiyle kurduğumuz örnek ekosistemimizde, üretimin yanı sıra iş sağlığına da büyük önem veriyoruz. Kazaların önlenmesinde ve ilk müdahalesinde teknolojinin tüm imkânlarına yer vermeye devam edeceğiz.” açıklamasında bulundu.
Kimya alanında Türkiye’nin ilk Kimya İhtisas Organize Sanayi Bölgesi olmasıyla bilinen GEBKİM OSB’nin iş kazaları ve acil durumların önlenmesine yönelik yaklaşık 18 aydır geliştirdiği “Kimya Sektöründe Acil Eylem İçin Yenilikçi Bir Adım: Acil Müdahale Yazılımı” projesi bir ödülün daha sahibi oldu. GEBKİM OSB, Türkiye’de ilk kez geliştirilen proje ile birlikte Enerjisini Üreten Fabrikalar Zirvesi“nde, sürdürülebilirlik alanında “Verimlilik Ödülü”ne layık görüldü.
TİSK TARAFINDAN BİRİNCİLİKLE ÖDÜLLENDİRİLMİŞTİ
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) ortak yarınları birlikte oluşturmak için verdiği ‘Ortak Yarınlar Ödülleri’ne İş Sağlığı ve Güvenliği kategorisinde de birincilik ödülü alan proje kapsamında GEBKİM OSB üzerinde yapay zekâ ile otonom şekilde hareket edecek olan insansız hava araçları olası kazaların önüne geçecek ve yangınlar büyümeden müdahale edilebilmesini sağlayacak. OSB içerisinde de acil olaylara anında müdahale edilebilecek.
“1820 KİŞİYE EĞİTİM VERİLDİ”
Ödül töreninde gerçekleştirilen söyleşide proje hakkında bilgi veren GEBKİM Eğitim Yöneticisi Nisa Y. Yılmaz, “Kurulumundan aktif edilme sürecine kadar geçen 18 aylık zamanda sistemin verimli çalışabilmesi için tüm GEBKİM ve katılımcı firma acil durum ekiplerinin temel ilk yardım, acil durum eğitimleri, yangın riski değerlendirmesi, kimyasal dökülme ve sızıntı, yangına müdahale gibi kimya sektöründe büyük önem arz eden konularda eğitimler verildi. 12 eğitim başlığı ve 3 seminerden oluşan program ile yaklaşık 2 bin kişiye verilen eğitimler sonunda işveren ve çalışanların bireysel ve kurumsal kapasiteleri artırıldı.” şeklinde konuştu.
“TEKNOLOJİNİN TÜM İMKÂNLARINA YER VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Projenin ödüllerle taçlandırılmasından dolayı büyük mutluluk duyduğunu belirten GEBKİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı V. İbrahim Aracı ise yaptığı değerlendirmede, “Doğamızı ve insan emeğini koruyan bir ekosistemi, GEBKİM OSB’yi hayata geçirdik. Kent, insan ve çevre ilkesiyle kurduğumuz örnek ekosistemimizde, üretimin yanı sıra iş sağlığına da büyük önem veriyoruz. Anlayışımızın sonuçlarından biri de TİSK tarafından ödüle layık görülen ‘Acil Müdahale Yazılımı’ projesi oldu. Yaşanacak tüm olumsuzlara karşı daima hazır bekleyen acil müdahale birimlerine sahip olmamızın yanında onları anında uyaracak, kaza ve yangın gelişimini takip edecek bir sisteme sahip olmak istedik. Ve bunu da başararak bu projemizi aktif olarak geçtiğimiz aylarda OSB’mizde devreye aldık. Yaptığımız çalışmanın da kısa süre içerisinde çok sayıda platformda takdir edilmesi bizleri çok mutlu ediyor. Kazaların önlenmesinde ve ilk müdahalesinde teknolojinin tüm imkânlarına yer vermeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Dijital reklam yatırımları %78’lik artış ile 6 ayda 7.9 milyar TL’yi geçti!
Deolitte’n Reklamcılar Derneği, Reklam Verenler Derneği, IAB TR, Arvak, Uryad ve MMA dernekleri ile birlikte gerçekleştirdiği Türkiye Tahmini Medya ve Reklam Yatırımları raporu açıklandı.
Rapora göre geçen yıl ilk 6 ay dijital 7.9 milyar TL iken, bu yıl ilk 6 ay 14 milyar TL ile yaklaşık %78’lik bir büyüme ile ortalamanın da üzerinde büyüme gerçekleştirmiş durumda.
Rapora göre 14 milyar TL’lik bütçenin 8.1 milyar TL’si direkt olarak markalardan mecralara (çoğunlukla yurtdışı mecralar) gönderildi. 5.9 milyar TL’lik bölümü ise ajanslar gibi dijital partnerler üzerinden dağıtıldı.
Bütçenin büyük bölümü olan %37.7’lik kesim gösterim bazlı reklamlar alırken, %34 ile video yine yükselişini sürdürüyor. Avrupa’da arama motorlarına ayrılan bütçe ortalaması %43 iken Türkiye’de bu sayı %21,3’lere kadar gerilemiş durumda.
Dijitaldaki bütçenin yine büyük bölümü (%76’sı) mobil siteler ve mobil app’ler üzerinden yayılıyor. Yani masaüstü reklamlar şu anda %24’lük bir seviyede.
Dijital reklamcılığının artışının yanısıra, yükselen enflasyon ve arz-talep dengesi sebebiyle artan birim maliyetler de büyüme nedenlerinden biridir.
Trendlerde ses reklamcılığı, dijital açıkhava reklamcılığı, ve Connected TV (Smart TV ve oyun konsollarında internet bağlantısıyla yayınlanan video içerikleri) reklam yatırımlarının da gittikçe arttığını görmekteyiz.
Digital Advice Lab olarak hizmet verdiğimiz global ve yerel markalarımızda bu büyümeyi zaten öngörüyor, bütçe alokasyonu ve ekip yapısı ile ilgili bütün tedbirleri zamanında alıyoruz. Reklam bütçeleri yılın geri kalan yarısında özellikle çok yoğun geçmesi beklenen kasım kampanyaları ve yılbaşı reklam çalışmaları ile birlikte 2022 için 30milyar TL’yi geçeceğini tahmin ediyoruz.
Riskin Ötesini Masaya Yatırmanın Zamanı Geldi
Mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek ülkemizin rekabet gücünü artırmayı hedefleyen köklü ve özgün sivil toplum kuruluşu Türkiye Kalite Derneği (KalDer) gelenekselleşen Kalite Kongresi’ni bu yıl 31. kez hayata geçiriyor. “Riskin Ötesi: Bilim, Sektör ve Toplumda Adalet” temasıyla 22-23 Kasım tarihlerinde Kocaeli Kongre Merkezi’nde düzenlenecek 31. Kalite Kongresi, tüm dünyayı etkisi altına alan güncel problemlerin mevcut durumunu gözeterek önümüzdeki dönemde karşılaşılabilecek her türlü soruya cevap bulmayı ve geleceğe ışık tutmayı amaçlıyor. Bilim, akademi, medya ve iş dünyasının önde gelen temsilcilerini bir araya getirecek kongrenin ana konuşmacısı Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş olacak. Kongrenin kapanış konuşmasını ise Türkiye’nin ilk kadın futbol antrenörü ve ilk kadın futbol hakemi, akademisyen Lale Orta yapacak. İki gün sürecek kongre sonunda Türkiye Mükemmellik Ödülleri de sahiplerini bulacak. Ayrıca bu sene kongrede bir ilke imza atılarak konuyla ilgili bir bildirge yayınlanması ve somut adımların atılması sağlanacak.
Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer) bu yıl 31’incisini düzenleyeceği Kalite Kongresi; bilim, akademi, medya ve iş dünyasının önde gelen temsilcilerini ağırlamaya hazırlanıyor. 22-23 Kasım tarihlerinde Kocaeli Kongre Merkezi’nde “Riskin Ötesi: Bilim, Sektör ve Toplumda Adalet” temasıyla hayata geçirilecek kongrenin ana konuşmacısı Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Prof. Dr.Özgür Demirtaş olacak. Kongrenin kapanış konuşmasını ise Türkiye’nin ilk kadın futbol antrenörü ve ilk kadın futbol hakemi, akademisyen Lale Orta yapacak. İki gün sürecek kongre boyunca alanında uzman konuşmacılar ile sektöre yön veren isimlerin buluşacağı ufuk açan oturumlar düzenlenecek. Son oturumun ardından kalite yolculuğunda başarılara imza atan kuruluşlara Türkiye Mükemmellik Ödülleri ve Yetkinlik Belgeleri takdim edilecek ve bu sene ilk kez Kongre Bildirgesi yayınlanacak.
Kongre, sadece risklere değil riskin ötesine ışık tutacak
30 yılı aşkın süredir düzenlenen Türkiye Kalite Kongresi hakkında değerlendirmede bulunan KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Bayraktar; “Sürdürülebilir yaşam, dünyanın güncel problemleri, bu problemlerin çözümü ve var olan sistemlerin gelişebilmesi için sonuçlar ortaya koymak adına uzun yıllardır Kalite Kongresi’ni başarıyla düzenliyoruz. KalDer olarak 30 yılda 150 bin katılımcı ve 2 bin 800 konuşmacının yer aldığı büyük kongrelere imza attık. Kalite Kongremiz kapsamında her yıl yaklaşık 3 bin 600 kişiye ev sahipliği yapıyor, sektörünün lider firmalarını ve ses getiren isimleri ağırlıyoruz. Nihai hedefimiz, bir kültür olan kalitenin Türk iş ekosisteminin her katmanına yayılması ve bu kültürün ekosistemin tüm hücrelerince benimsenmesi… 1992 yılından bu yana düzenli olarak hayata geçirdiğimiz kongre ile her sene hedeflerimizi bir adım öteye taşıyoruz. Bu sene de dünyanın en önemli gündem konularından biri olan risk yönetimini tema olarak belirledik. 31’incisini düzenleyeceğimiz kongrede sadece kapımızdaki riski değil bu risklerin ötesini de ortaya koyarak çözüm önerileri sunmak istiyoruz” şeklinde konuştu.
Enerjiden gıdaya, istihdamdan göçe kadar birçok konu uzmanlar tarafından ele alınacak
Riskleri aşmanın temel koşulunun insanlık olarak hep birlikte bu dönüşüm çabasına katılmaktan geçtiği esasına dayanan 31. Kalite Kongresi’nde 10 farklı oturum üzerinden riskler ve ötesi değerlendirilecek. Kongrenin açış konuşmasını üstlenen akademisyen Prof. Dr. Özgür Demirtaş, küresel ölçekte yaşanan sıcak konuları ve karşı karşıya olunan risklerin ekonomik ve sosyal yaşama etkilerini ele alacak. Ardından ‘Enerji: Dönüşüm Nasıl Olacak?’ oturumunda dünyanın en sert enerji krizi ve fosil yakıtlara dayalı ekonomilerin hazırlandığı soğuk kış masaya yatırılacak. ‘Gıda: 2030’a Doğru Gıda Güvenliği’ oturumunda, gıda sisteminin karşı karşıya olduğu riskler ve bu riskleri aşmak için nasıl bir dönüşüme ihtiyaç duyulduğu konuşulacak. ‘Kaynaklar: Zincir Ne Kadar Güçlü’ oturumunda, talep/değer zincirinin önemi ve bu zincirin sağlamlaştırılması için yapılması gerekenler ele alınırken, ‘Kapsayıcılık: Daha Dirençli Bir Ekonomi’ oturumunda ise dirençli bir ekonominin öncelikleri ve nasıl olması gerektiğine odaklanılacak. Teknoloji alanında yaşanan gelişmeler ve bu gelişmelerin küresel ölçekte kapsayıcı, eşitlikçi ve erişilebilir olması için yapılması gerekenler ‘Teknoloji: Gelecek İçin Teknoloji’ oturumunda irdelenecek. ‘Göç: Küresel İnsan Hareketliliği’ oturumunda gelecek toplumunun resmi çizilecek. ‘İstihdam: 5 Milyar İnsanın İstihdamı’ oturumunda, istihdam ihtiyacının ekonomide nasıl karşılanacağı işlenirken, ‘Yönetim: Kalite Riski Yönetmektir’ oturumunda bilimsel temellere dayalı kaliteli bir yönetim yolculuğunun önemi anlatılacak. Son olarak ‘Adalet’ oturumunda Türkiye’nin ilk kadın futbol antrenörü ve ilk kadın futbol hakemi, akademisyen Lale Orta, sahada riski yönetmek ve adaleti sağlamak konusunu masaya yatıracak.
CEO’lar “hafif ve kısa süreli” bir resesyon bekliyor
KPMG’nin her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiği Küresel CEO Araştırması’nın 2022 yılını kapsayan sonuçları açıklandı. Küresel çapta 1.300’den fazla CEO’nun katıldığı araştırmaya göre her on CEO’dan sekizi, önümüzdeki 12 ay içinde bir resesyon beklediğini söylerken, yedisi bu resesyonun beklenen büyümeyi sekteye uğratacağına inanıyor.
Ekonomik çalkantıların devam etmesi nedeniyle CEO’ların yüzde 39’u hâlihazırda işe alımları durdururken, yüzde 46’sı önümüzdeki 6 ay içinde iş gücünü küçültmeyi düşünüyor. Ayrıca her beş CEO’dan dördü, şirketlerini beklenen resesyona hazırlamak için kısa vadeli dijital dönüşüm stratejilerine ara verdiğini veya yavaşlattığını belirtirken siber güvenlik de artık en büyük riskler içinde yer almıyor.
KPMG’nin dünyanın en büyük şirketlerinde görev yapan 1.300’den fazla CEO’ya stratejileri ve görünümleri hakkında sorular yönelttiği “Küresel CEO Araştırması”nın 2022 yılı sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre liderlerin yüzde 58’i hafif ve kısa süreli bir resesyon bekliyor. Üst düzey yöneticilerin yüzde 14’ü, 2022’nin başlarına (yüzde 9) kıyasla biraz daha yüksek bir oranla, bugünün en acil endişeleri arasında resesyon konusu olduğunu belirtirken pandemi yorgunluğu ise yüzde 15 ile listenin başında yer alıyor.
Her on CEO’dan sekizi (yüzde 86) bir yıllık zaman zarfında bir resesyon beklediğini söylerken, yüzde 71’i bu resesyonun şirket kazançlarını yüzde 10’a kadar etkileyeceğini öngörüyor. Üst düzey yöneticilerin büyük çoğunluğu (yüzde 73) resesyonun beklenen büyümeyi sekteye uğratacağına inanıyor. Bununla birlikte, dörtte üçü (yüzde 76) yaklaşan resesyon öncesinde şimdiden tedbir amaçlı adımlar attıklarını da belirtiyor.
Bu endişelere rağmen üst düzey yöneticiler, KPMG’nin şubat ayında 500 CEO ile yaptığı “CEO Pulse” araştırmasına (yüzde 60) kıyasla önümüzdeki 6 ay için ekonominin dayanıklılığına belirgin bir şekilde daha fazla güven duyuyor (yüzde 73). Ayrıca, liderlerin yüzde 71’i küresel ekonominin önümüzdeki 3 yıl içindeki büyüme beklentilerinden (2022’nin başlarında yüzde 60) ve neredeyse her on CEO’dan dokuzu (yüzde 85) şirketlerinin önümüzdeki 3 yıl içindeki büyümesinden emin olduklarını ifade ediyor.
“Nesilde bir görülen sorunlar kısa süre içinde arka arkaya geldi”
Araştırma sonuçlarını değerlendiren KPMG Türkiye Başkanı Murat Alsan şunları söyledi: “Küresel pandemi, jeopolitik gerilimler, enflasyonist baskılar ve finansal zorluklar gibi nesilde bir görülen sorunlar kısa süre içinde arka arkaya geldi. Bu zorluklar küresel CEO’ların da iyimserliklerini olumsuz yönde etkiliyor. Ekonomik gelişmelerin şu anda iş dünyası liderleri için en önemli endişe kaynağı olması şaşırtıcı olmasa da yöneticilerin kendi şirketlerine ve uzun vadeli büyüme beklentilerine makul düzeyde güven duyduklarını görmek cesaret verici. Son yıllarda yaşanan olaylar iş dünyası için gerçek bir türbülans yarattı. Bu araştırmada ortaya çıkan bulgular, bu olaylarla mücadele eden ve üstesinden gelen yöneticilerin şirketlerinin dayanıklılığına daha fazla güvendikleri ve bugün karşı karşıya olduğumuz gerçek belirsizliklerin bazılarını azaltmaya odaklandıkları konusunda temkinli bir iyimserlik sağlayabilir.”
KPMG’nin 2022 yılı Küresel CEO Araştırması’nda öne çıkan diğer sonuçlar ise şunlar:
CEO’lar işe alımları durduruyor, işten çıkarma yapmayı planlıyor
Ekonomik çalkantıların devam etmesi nedeniyle CEO’ların yüzde 39’u hâlihazırda işe alımları dondurmuş durumda, yüzde 46’sı ise önümüzdeki 6 ay içinde iş gücünü küçültmeyi düşünüyor. Bu nedenle toplu istifaların yavaşlaması bekleniyor. Bununla birlikte, CEO’ların üç yıllık görüşleri daha iyimser olup sadece yüzde 9’u bu süre zarfında personel sayısını daha fazla azaltmayı planlıyor.
CEO’lar resesyona hazırlanmak için kısa dijitalleşme stratejilerini gözden geçiriyor
Beklenen resesyon, şirketleri kısa vadeli dijitalleşme stratejilerini yeniden gözden geçirmeye itiyor. Her beş CEO’dan dördü, şirketlerini beklenen resesyona hazırlamak için dijital dönüşüm stratejilerine ara verdiğini veya yavaşlattığını belirtiyor. Şirketlerin yüzde 40’ı dijital dönüşüm stratejilerine ara verirken, yüzde 37’si önümüzdeki 6 ay içinde bu stratejilerine ara vermeyi veya yavaşlatmayı planlıyor. Katılımcıların yüzde 70’i yatırımlarını dijital fırsatlara kaydırmak ve dijital açıdan geride kaldıkları alanlardan çıkmak için daha hızlı olmaları gerektiğini söylüyor.
Katılımcıların dörtte birinden fazlası daha uzun vadede dijitalleşmeyi ve iş bağlantılarını geliştirmenin, önümüzdeki 3 yıl içinde büyüme hedeflerine ulaşılması noktasında hayati önem taşıdığına inanıyor. yüzde 74’ü ise şirketlerinin stratejik, dijital ve ÇSY (çevresel, sosyal ve yönetişim) yatırımlarının ayrılmaz bir şekilde birbiri ile bağlantılı olduğu konusunda hemfikir.
Yıkıcı teknolojiler ve itibar riski büyüme önündeki en büyük riskler arasında
Araştırmada, gelişen yıkıcı teknolojiler, önümüzdeki 3 yıl içinde iş büyümesine yönelik en büyük risk olarak ortaya çıktı. Buna ek olarak CEO’lar; itibar, düzenleyici ve operasyonel sorunlar ve iklim değişikliği gibi konuları da büyümeye yönelik en önemli riskler arasında gösterdi.
İtibar riski – şirketle ilgili müşterilerde veya kamuoyunda olumsuz algı – CEO’lar arasında 2022’nin başlarına kıyasla daha fazla endişe yaratıyor. Şubatta yüzde 3 olan oran, ağustosta yüzde 10’a yükseldi. Ayrıca jeopolitik zorluklara yanıt olarak şirketlerin yüzde 51’i Rusya ile çalışmayı durdurdu ve yüzde 34’ü önümüzdeki 6 ay içinde bunu yapmayı planlıyor.
Şirketler siber güvenliği artık en büyük riskler arasında görmüyor
Geçtiğimiz yıl büyümeye yönelik riskler arasında ilk beşte yer alan siber güvenlik ise sıralamada geriledi. CEO’ların sadece yüzde 6’sı siber güvenlik konusunu en önemli risk olarak belirtti, bu oran Şubat 2022’de yüzde 17 seviyesindeydi. Bununla birlikte siber ortamların gelişimi sürüyor. Katılımcıların yüzde 77’si şirketlerinin bilgi güvenliğini stratejik bir işlev ve potansiyel bir rekabet avantajı olarak gördüğünü söylüyor. Her on CEO’dan yedisine göre (yüzde 73) jeopolitik belirsizlik de kurumsal siber saldırı endişelerini artırıyor.
Kurumların yaklaşık dörtte üçünün (yüzde 72) fidye yazılım saldırılarıyla başa çıkmak için bir planı var. Bununla birlikte, 2021’de yüzde 13 olan bu orana kıyasla 2022’de neredeyse dörtte biri (yüzde 24) siber saldırılara karşı yeterince hazırlıklı olmadıklarını kabul ediyor.
Paydaşlar “yeşil yaklaşım ile göz boyamadan” şüpheleniyor
CEO’lara ÇSY performanslarını paydaşlara iletirken karşılaştıkları en büyük zorluğun ne olduğu sorulduğunda, yaklaşık beşte biri (yüzde 17), paydaşlardaki şüphenin “yeşil yaklaşım ile göz boyama” etrafında oluştuğunu söyledi. 2021 yılında bu oran yüzde 8 seviyesindeydi. CEO’ların üçte birinden fazlası (yüzde 38), şirketlerinin ilgi çekici bir ÇSY hikâyesi anlatmakta zorlandığını söylüyor. Katılımcıların yaklaşık dörtte üçü (yüzde 72) ayrıca paydaşların cinsiyet eşitliği, iklim etkileri gibi ÇSY konularına daha fazla dikkat edeceğine inanıyor.
Yetenek konusunda ise 2022’nin başlarına kıyasla daha fazla C-seviye yönetici, doğru yetenek ve becerilere sahip olmanın net sıfır veya benzer hedeflere ulaşmanın anahtarı olduğuna inanıyor. Neredeyse dörtte biri (yüzde 22) beceri ve uzmanlık eksikliğinin çözümlerin uygulanmasını engellediğini söylüyor ki bu yılın başlarında oran, yüzde 16 seviyesindeydi.
Ekonomik baskı ÇSY hedeflerini yavaşlatıyor
Küresel çapta CEO’lar, özellikle finansal performansın iyileştirilmesi ve büyümenin desteklenmesi söz konusu olduğunda, ÇSY girişimlerinin şirketleri için önemli olduğunun farkında. Hatta üst düzey yöneticilerin yüzde 69’u, paydaşlardan ÇSY konusunda raporlama ve şeffaflık için daha fazla talep geldiğini belirtiyor. Bu oran 2021’de yüzde 58 idi.
CEO’ların neredeyse yarısı (yüzde 45) ÇSY konusundaki ilerlemenin kurumsal finansal performansı artırdığı konusunda hemfikir; bu oran sadece bir yıl önce yüzde 37’ydi. Bununla birlikte, ekonomik belirsizlik devam ettiği için CEO’ların yarısı önümüzdeki 6 ay içinde mevcut veya planlanan ÇSY çalışmalarına ara veriyor veya bu çalışmaları yeniden gözden geçiriyor; hatta yüzde 34’ü bu adımları şimdiden atmış durumda.
KPMG’nin 2022 yılı “Küresel CEO Araştırması”nın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
UyumHRM Yöneticisi Ferhat Zengin,
Peryön’de “Öncelik mi? Öncülük mü?” konusunu anlattı
Türkiye’nin önde gelen teknoloji şirketi Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ, 5 – 6 Ekim 2022 tarihleri arasında Cemal Reşit Rey’de düzenlenen 30.’cu Peryön İnsan Yönetimi Kongresi’ne katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
Zirvede, “Öncelik mi? Öncülük mü?” başlığında bir konuşma gerçekleştiren Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ uyumHRM Ürün ve Satış Kıdemli Yöneticisi Ferhat Zengin, şunları söyledi:
“Hepimiz, kuruluşların geleneksel olmayan bir şekilde çalışan bir işgücünü nasıl yöneteceklerini öğrenmesi gereken sınırsız bir geleceğe doğru ilerliyoruz. Yeniçağın iş gücü, çok kuşaklı, dağınık ve işbirlikçi olacaktır. Sözleşmeye dayalı ortaklıklar ve değere dayalı işbirlikleri norm olacak ve bu nedenle kuruluşların başarı için yeni bir formül benimseme zamanı gelmiştir. Birçok kuruluş bu durumu nasıl optimize edeceklerini bulma sürecindeyken, yenilikçi İK ekipleri Dijital Çağ için, işgücünden ve yeteneklerinden nasıl yararlanılacağını önermek için en iyi konumdadır. Bunu yapmak için, Yenilikçi İK ekipleri üç ana işleve odaklanmalıdır: 1-Tasarım Düşüncesi, Çeviklik, Veri Yönelimi, Ağ Liderliği vb. gibi dijital yeteneklere sahip kişileri işe almak. 2-İnsanların sadece hızlı bir şekilde başarısız olma ve sık sık başarısız olma değil, aynı zamanda bu aksiliklerin her birinden öğrenme olanağına sahip olduğu, işgücünün yenilik yapması için elverişli bir kültür yaratmak. 3-Asırlık uygulamalardan uzaklaşmak ve yaklaşımlarında yenilik sergilemek için çalışanları eğitmek ve ödüllendirmek olmalıdır.” dedi.
Standı ziyaret edenlere uyumHRM hakkında bilgiler verildi
Uyumsoft 30.’cu Peryön İnsan Yönetimi Kongresi’nde etkinlik silver sponsoru oldu. Kongre sırasında standını ziyaret eden kongre katılımcılarına, uyumHRM çözümü ve Uyumsoft ürünleri hakkında bilgiler verildi. Shaping the Future – Geleceğini Şekillendir teması altında Merak, Strateji ve Teknoloji mottosu ile iki gün süren kongrede, ülkemizden ve dünyadan alanında uzman katılımcılar, insan yönetiminin gelecekteki odakları, yeni ilgi alanları ve trendleri gibi geniş bir çerçevede konuşmalar gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünyaca ünlü global değişim gurusu ve fütürist Dr. Patrick Dixon, Peryön Yönetim Kurulu Başkanı Buket Çelebiöven, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ uyumHRM Ürün ve Satış Kıdemli Yöneticisi Ferhat Zengin, Dünya İnsan Yönetimi Dernekleri Federasyonu Başkanı Anthony Ariganello’nun aralarında bulunduğu yetkililer zirvede konuşmalar yaptı.
KORUMA TEMİZLİK A.Ş.’YE İKİ ÖDÜL BİRDEN!
Türkiye’nin önde gelen kimya şirketleri arasında yer alan Koruma Şirketler Grubu bünyesindeki Koruma Temizlik A.Ş., Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda biri Bronz, biri Yetkinlik olmak üzere iki ödüle birden layık görüldü.
1963 yılında ‘Hypo’ markası ile çamaşır suyunu öncü olarak piyasaya süren ve temizlik ürünleri üzerine çalışmalarını başlatarak Türkiye’nin en büyük temizlik şirketi konumuna yükselen Koruma Temizlik A.Ş., Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nda iki ödül birden kazandı.
KORUMA’NIN TASARIMINA BRONZ ÖDÜL
Yerli veya yabancı firmalar tarafından üretilen özgün ambalaj tasarımların, farklı ve yenilikçi ambalaj uygulamalarının ödüllendirildiği yarışmada, Koruma Temizlik, “Gıda Dışı Ürün Ambalajları” kategorisinde, tüketicinin kullanımına yönelik kolaylığı ve inovatif tasarımı nedeniyle “Hyper Active Kireç Çözücü” ürünü ile Bronz Ödül’e layık görüldü.
Koruma Temizlik, yarışmada aynı zamanda tüketicilerin beğenisini ve güvenini kazanan markası “Hyper Hypo Ultra Çamaşır Suyu Ailesi” ile de “Yetkinlik Ödülü”nün sahibi oldu. Ödülleri Koruma Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Vefa İbrahim Aracı aldı.
Ambalaj üreticileri, marka sahipleri ve tasarımcıların son iki yıldır piyasada var olan ambalajlarıyla katıldıkları ödül töreni sektörden yoğun ilgi gördü.
KORUMA TEMİZLİK ÜÇÜNCÜ BRONZ ÖDÜLÜ’NÜ KUCAKLADI
Koruma Temizlik, 2015 ve 2018 yıllarında da “Jel Lavabo Açıcı” ve “Miss Arap Sabunu” ürünleri ile Bronz Ödülü’ne layık görülmüştü. 2020 yılında ise “Kod8 Özel Seri Bakım Seti” ile yine Yetkinlik Ödülü’nün sahibi olmuştu.
Çiftlik hayvanlarının verimliliği için bunlara dikkat
Çiftlik hayvanlarının sağlıklı ve verimli olması, genetik ve ıslah çalışmalarının yanı sıra bakım ve beslemenin iyileştirilmesi ile mümkün oluyor. Bu nedenle çiftlik hayvanlarının gereksinimleri doğrultusunda hayvanlara sağlanan yemlerin besleme değerleri ve uygun rasyonların hazırlanması gerekiyor. Çiftlik hayvanlarının verimliliği için püf noktalarını açıklayan Trouw Nutrition Türkiye’nin uzman teknik kadrosu, işletmelerin hayvanlar için silaj ve kaliteli kaba yem üretimi konusunda da bilgi sahibi olmaları gerektiğinin altını çiziyor.
Doğru bakım ve besleme çiftlik hayvanlarının gelişiminde büyük rol oynuyor. Bu noktada işletmelerin hayvanlar için silaj ve kaliteli kaba yem üretimi konusunda da bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Hayvansal ürünlerin gerek miktarına gerekse kalitesine olumlu ve ekonomik bir şekilde katkı sağlamak, hayvan beslemenin temel prensiplerinin iyi bilinmesi ve yetiştiriciliği yapılan hayvanlar için uygun yem ve yem katkılarının kullanılması ile mümkün oluyor. Trouw Nutrition Türkiye’nin uzman teknik kadrosu, çiftlik hayvanlarının verimliliği için püf noktalarını anlattı.
Süt sığırlarında canlı ağırlık kaybı ve sindirim sistemi bozukluklarını azaltmak önemli
Süt sığırlarının besin madde gereksinmeleri laktasyonun başından kuruya çıkıncaya kadar geçen dönemde büyük değişiklik gösterebiliyor. Bir süt sığırı laktasyonun pik döneminde, laktasyonun son dönemine göre 3 ila 10 kez daha fazla proteine ihtiyaç duyabiliyor. Laktasyonun başında süt sığırlarının besin madde gereksinmesinin dengelenmesi ise oldukça zor olabiliyor. Çünkü doğumdan sonra süt verimi 8 ve 10’uncu haftada pike ulaşırken, kuru madde tüketimi ancak 12 ve 15’inci haftalarda pike ulaşıyor. Laktasyonun başında meydana gelen süt verimi ve kuru madde tüketimi arasındaki bu dengesizlik süt sığırlarının 8 ila 10’uncu haftalarda negatif enerji dengesinin şekillenmesine neden oluyor. Bu nedenle, süt sığırların sağlıklı ve verimli olması için hayvanların besin madde gereksinmelerini dengeli bir şekilde karşılamak ve bu arada canlı ağırlık kaybı ve sindirim sistemi bozukluklarını minimize
ederek hayvanın sağlığını korumak gerekiyor.
Genotipik değeri düşük olan hayvanların verimliliği de azalıyor
Hayvanların tükettikleri yemi en iyi şekilde verime dönüştürme kabiliyetine sahip genetikte olmaları sağlıklı gelişimde önem taşıyor. Genotipik değeri düşük olan hayvanların verimleri de düşük oluyor. Bu nedenle yüksek verimli hayvanlar kadar yem tüketmelerine karşın bu hayvanlarla sağlıklı ve verimli bir yetiştiricilik yapılması zorlaşıyor. Genetik ve beslemenin yanında süt sığırcılığının yapılacağı işletme koşullarının yükselti, bitki örtüsü ve iklim koşulları gibi çevresel faktörler bakımından da değerlendirilmesi gerekiyor. Bu noktada işletmelerin iklim koşullarına uyum sağlayabilecek sığır ırkları ile çalışması verimlilik açısından fayda sağlıyor. Diğer önemli konulardan biri olan yönetim aşamasında ise sürü büyüklüğünün iyi ayarlanması, bu ayarlama yapılırken sürünün sürdürülebilirliği, işletmenin gelir – gider dengesi gibi unsurların da göz önünde bulundurulması önem arz ediyor. Hayvansal üretimde, en az girdi ile yüksek üretimi sağlayacak besleme ve yetiştirme programlarının uygulanması, yapılacak üretim faaliyetinin sağlıklı, verimli ve ekonomik olmasına imkan tanıyor.
Çevresel ve hayvana bağlı faktörler verimlilikte büyük rol oynuyor
Süt sığırlarında verim ve gelişime en çok çevresel ve hayvana bağlı faktörler etki ediyor. Çevresel faktörleri; işletmenin yapısı, kaba ve karma yem kaynakları, çalışan sayısı ve bilgi düzeyi, işletmenin bulunduğu bölgenin yapısı ve iklimi oluşturuyor. Hava sıcaklığında meydana gelen değişiklikler ve özellikle ani ısı değişimleri verimi olumsuz etkiliyor. Sıcaklığın 25°C’nin üzerinde olduğu zamanlar laktasyondaki süt sığırlarının metabolik ve fizyolojik faaliyetlerini yürütebilmeleri için gerekli olan enerji ihtiyacı, yani yaşama payı enerji ihtiyacı yüzde 30 oranında artıyor. Sıcaklık stresi altındaki hayvanlarda kuru madde tüketimi yüzde 2 ila 12 oranları arasında düşüyor ve yüzde 20 ila 30 oranlarında da süt verimi kaybı oluşuyor. Hava sıcaklığı 32°C’yi aştığında ise süt kaybının günde 5 ila 12 litreyi bulabildiği yapılan bilimsel çalışmalarda da gösteriliyor. Diğer taraftan hayvanların içinde bulundukları döneme göre yaşama ve verim payı, gebe ise gebelik payı besin madde ihtiyaçlarının karşılanmasını zorunlu kılıyor. Hayvanlardan beklenen performansın istenen düzeyde gerçekleşmesi için hayvanların dengeli ve yeterli beslenmeleri gerekiyor. Hayvana bağlı faktörleri ise ırk, canlı ağırlığı, içinde bulunan laktasyon periyodu, ilk damızlıkta kullanma yaşı, gebelik durumu, kuruda kalma süresi gibi unsurlar oluşturuyor ve tüm bu unsurlar da verimlilikte önemli rol oynuyor.
“Şehir otellerinde ofis, resort otellerde ev konforu aranıyor”
Otelleri birbirlerinden ayıran en önemli özellikleri kendilerine özgü atmosferleriyken, artan rekabetle birlikte oteller tasarım ve konsept yönünde farklılaşmaya gayret ediyor. Mobilya ve dekorasyon tercihlerinin ilk belirleyicisi ise otel türünün yapısal ve hizmet farklılıkları oluyor. Dünyaca ünlü otel projelerine imza atan Hotelya’nın Kurucu Ortağı Yüksek Mimar Zümrüt Doyran, resort otellerde kullanılan mobilyaların ev konforunu, şehir otellerinin ise ofis konforunu yakalamaya özen göstermesi gerektiğini belirtiyor.
Mobilya ve dekorasyon, şüphesiz bir otel için en önemli konulardan biri. Otelin adeta vitrini gibi önemli bir özelliği olan otel mobilyalarının kendilerine has bir tarz ya da kimlik taşıması, otelin geneli için oluşan algıda büyük bir önem teşkil ediyor. Kullanılan mobilyalar ise otelin şehir, zincir, butik veya resort olmasına göre değişiklik gösteriyor.
50’den fazla ülkede 800’ü aşkın projenin hareketli ve sabit mobilyalarında imzası bulunan Hotelya’nın Kurucu Ortağı Zümrüt Doyran bu değişiklikleri şöyle anlatıyor. “Hotelya olarak ana faaliyet alanımız başta oteller olmak üzere AVM’ler, havaalanları, hastaneler, mağazalar, ofisler, restoranlar, kafe ve rezidanslar için hareketli ve sabit mobilya üretmek. Birçok farklı tipte devam eden projelerimizle birlikte üretimimizin yaklaşık yüzde 90’ını otel projeleri oluşturuyor. Bu oranın da yüzde 50’sini şehir otelleri iken, yüzde 40’ı turistik oteller. Şehir otellerinin genelde tek gecelik iş seyahatleri için tercih edildiğine şahit oluyoruz. Tek veya iki kişilik konaklama yapıldığı için odalarda ağırlıklı olarak pratik ve fonksiyonel ürünler kullanılıyor ve bu otellerde çoğunlukla ofis konforunun yakalanması bekleniyor. Resort oteller genelde en az bir hafta konaklamalı, ailelerin kaldığı, büyük ölçüde her şey dahil sistemin uygulandığı, hem dinlenme hem tatil otelleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu tip otellerde, odalarda daha ekonomik ve uzun ömürlü ürünler tercih ediliyor ve özellikle ev konforunun ağırlıklı olması bekleniyor. Genellikle standartların dışına çıkmayan zincir oteller ise tüm tesislerinde aynı kaliteyi sunmak durumunda olduklarından mobilya tercihlerinde de standardı kolaylıkla yakalayabilecek tarzda ürünlere yöneliyor.”
“Otel mobilyaları, doğru üreticiler tarafından üretilmeli”
“Her otelin insanlar gibi kendine özgü bir karakteri ve tarzı var” diyen Doyran şöyle devam ediyor: “Misafirlerin otele giriş anından çıkış anına kadar otelde geçirdikleri zaman, bu zaman içinde kullandıkları her ürün, soludukları atmosfer, oturdukları koltuk, gözlerine çarpan aksesuar dahil her şey oldukça büyük önem taşıyor. İlk anda dekorasyon müşteriyi çok fazla etkiliyor ve tüm algısını kapsıyor. Her ne kadar her otelin tarzına hitap eden dekorasyonlar farklılık gösterse de mobilyaların kalitesi, konforu, ergonomik ve çekici bir tasarıma sahip olması her otelin aradığı kriterler. Misafirlerin evinde gibi rahat ve güven içerisinde hissetmeleri kalite, konfor ve tasarım ile mümkün. Otel için tercih edilecek mobilyalar, evlerimizde gündelik yaşantılarımızda kullandığımız mobilyalardan mutlaka farklılık göstermelidir. Konaklayacak kişinin ilgisini çekecek, estetik görünümüyle ziyaretçiye kendini iyi hissettirecek, insanların aklında yer edici lüks ve konforlu mobilyaların seçilmesine özen gösterilmeli. Dolayısıyla otel mobilyalarının doğru üreticiler tarafından üretilmesi de önemli bir nokta. Biz bu noktada sunduğumuz çözümler ve kullandığımız teknikler sayesinde ev mobilyası üreten firmalardan farklılık gösteriyoruz. Mobilyaları mekana ve odalara göre özel tasarlıyor ve müşterilerin rahatlığına göre dizayn ediyoruz. Aynı zamanda, birçok kişi tarafından defalarca kullanılacağını düşünürsek, uzun süreler kullanılabilecek kalitede, dayanıklı mobilyalar üretiyoruz. Tatil için gelen misafirin maksimum rahatlık ve kendisini güven içerisinde hissedeceği mobilya tercihleri yapmak oldukça önemli” dedi.
Enplus Kahve Festivali’ndeyeni kahve markası Hola Sol’ü tanıttı
Premium mutfak ürünleri, küçük ev aletleri ve lüks beyaz eşya sektörlerinde kendi alanlarında lider markaların perakende satışını gerçekleştiren Enplus, 6-9 Ekim tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşen İstanbul Kahve Festivali’ne katıldı. Festival boyunca dünya markalarının en başarılı kahve makinelerini ve kendi kahve markası Hola Sol’ün enfes kahvelerini kahve tutkunlarıyla buluşturan Enplus, ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Enplus Yönetim Kurulu Üyesi ve COO’su Murat Hatipoğlu, festivalin kahve sektörü için önemine değinerek şirketin bu alandaki faaliyetlerini paylaştı.
‘Şehri uyandıran festival’ sloganıyla tam 8 senedir aralıksız devam eden İstanbul Kahve Festivali bu yıl da 6-9 Ekim tarihleri arasında KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşti. Festivalin katılımcıları arasında seçkin dünya markalarını tüketicileriyle buluşturmasının yanı sıra kahveye de çok özel bir ilgisi bulunan Enplus da vardı. Multi brand mağaza zinciri, festival alanındaki standında kahve grubunda bulunan tam otomatik ve barista tipi porta filtreli makineleri başta olmak üzere; espresso makineleri, filtre kahve makineleri, Türk kahvesi makineleri, kahve değirmenleri ve moka potlarını sergiledi. Enplus festivalde ayrıca ‘En iyi kahve makineleri en iyi kahveyi hak eder’ düşüncesiyle hayata geçirdiği kendi kahve markası Hola Sol’ü de kahve severlerin beğenisine sundu. Enplus kahve deneyimini kusursuz bir biçimde yaşatan ürünleriyle festivalde ilgi odağı oldu.
“Sektörün daha da gelişmesi adına bu tür etkinlikler artmalı”
Festivalde görüşlerini paylaşan Enplus Yönetim Kurulu Üyesi ve COO’su Murat Hatipoğlu, “Enplus olarak kahve sektörünü yıllardır bir araya getiren İstanbul Kahve Festivali’ni sektörün gelişimi açısından oldukça değerli buluyoruz. Biz de Enplus olarak bu renkli festivalde yer almış olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Festival boyunca mevcut ürünlerimizi ve kahve makinelerimizi sektör paydaşlarının ve ziyaretçilerin beğenisine sunduk. Bildiğiniz gibi kahve makineleri sektörün vazgeçilmez ürünlerinden. Bu anlamda dünya devi markaların en başarılı ürünlerini Enplus mağazalarında satışa sunuyoruz. Ülkemizde son yıllarda kahve makinelerine ve ekipmanlarına yoğun bir ilgi var. Özellikle pandemiyle birlikte evde uzun vakit geçirmeye başlayınca, dışarıda içmeye alıştığımız iyi kahveleri evde de arar olduk. Bu nedenle artık her eve bir kahve makinesi girmeye başladı. Festival boyunca bizim kahve makinelerimiz de büyük ilgi gördü. Dolayısıyla hem çok keyifli hem de bir o kadar verimli bir etkinlik geçirdik. Sektörün daha da gelişmesi adına bu tür etkinliklerin artması gerektiğini düşünüyoruz.” dedi.
En iyi kahve makineleri en iyi kahveyi hak eder
Festivalde yeni kahve markaları Hola Sol’ü de ziyaretçilere ve sektör oyuncularına tanıtma şansı yakaladıklarını belirten Murat Hatipoğlu, “İyi kahve içebilmek için iyi bir kahve makinesine ve elbette yine iyi ve taze bir kahveye ihtiyacımız var. Enplus olarak ‘En iyi kahve makineleri en iyi kahveyi hak eder’ misyonuyla kahve makinelerimizin yanında artık kendi kahvemizin de olması gerektiğini düşündük ve Hola Sol markasını yarattık. Hola Sol, birçok kahve çeşidini deneyip tattıktan sonra seçtiğimiz, bize özel harmanlanan ve kavrulan kahvelerden oluşan, Enplus dışında hiçbir yerde bulamayacağınız bir marka. En güzel yanı ise sipariş üzerine kavruluyor olması. Böylece aylarca raflarda bekleyen kahveyi müşterimize sunmamış oluyoruz. Tüketicilerin sürekli taze kahveye erişebilme şansı olması gerektiğini düşünüyor, onlara en iyi kahve deneyimini yaşatmayı arzuluyoruz. Hola Sol’ün hem barista hem de full otomatik makinelere uygun kahve çeşitleri mevcut. Üç çeşit espressosu, bir çeşit filtre kahvesi ve bir çeşit de Türk kahvesi bulunan yeni kahve markamız Hola Sol’ün kahve çeşitlerini tatma şansı bulan ziyaretçilerden ve kahve profesyonellerinden de çok güzel yorumlar aldık. Umarız satın alan tüketiciler de çok sever. Türk kahvesi dışında tüm kahvelerimiz çekirdek olarak satılıyor. Paket üzerinde çekirdeklerin hangi yörelere ait olduğu, asiditesi, kavurma tarihi dahil tüm bilgilere erişmek mümkün.” şeklinde konuştu.
Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan,
“100 trilyon dolarlık dünyada, global işler tasarlayıp yöneten olmalıyız”
Dünya nüfusu 1970 yılında 3,6 milyar iken, takip eden 50 yıl içinde ikiye katlanarak yaklaşık 7,8 milyara ulaştı. Nüfus sadece 2 kat artarken, ekonomik büyüklük aynı dönemde 27 kattan fazla artış gösterdi. 1970 yılında dünya ekonomisi büyüklüğü sadece 3,4 trilyon dolardı ve 2021 sonunda 94 trilyon dolara ulaştı. IMF beklentilerine göre, yaşanan global durgunluğa rağmen 2022 sonunda global büyüklük 100 trilyon doları geçecek.
Globalleşen üretim ve tedarik zincirinde, gücü yöneten ve organizasyonu yapan olmanın önem kazandığının altını çizen Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları söyledi:
“Son 40 yıldır hızla globalleşen dünyada, “yerli ve milli üretim” kavramı yerine; esas olan o gücü yöneten olmak, işveren olmak, organizasyonu yapan olabilmek önem kazandı. “Marka”, “Know How” ve “İş”in sahibi olan şirket kavramı, ön plana çıktı ve çıkmaya devam ediyor. Elde edilen gelirlerinin zenginliğini kim paylaşıyor, insanlara kime, hangi markaya çalışılıyor, esas olan konu budur. Türkiye’deki firmalar olarak bizlerin, global işler tasarlamamız, global pazarda iş yönetenler ve iş verenler arasında yer almamız gerekiyor. Artık, global iş sahibi olmak, mutlaka fabrika sahibi olmak demek değildir, bugün dünyada binlerce yazılım, yapay zeka, veri, analitik şirketi artık önde gelen markaların tedarikçisi konumundadır. Özetle, Türkiye olarak, 100 trilyon dolarlık dünyada, global işler tasarlayıp yöneten olmalıyız.” dedi.
Globalleşme, global pazara hizmet edecek ürün ve hizmetleri dizayn etmekle mümkün
Globalleşmenin global pazara hizmet edecek ürün ve hizmetleri global bir bakış açısıyla dizayn etmekle mümkün olduğunu ifade eden Tırport Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları kaydetti:
“Amazon, Alibaba, eBay, Aliexpress gibi pazaryerleri, yeni dünyaya yön veriyor. Uber, Flexe, AirBnb, Convoy, Booking gibi global yeni nesil Pazaryerleri yüzlerce ülkede faaliyet gösteriyorlar. Birçoğumuz, hangisinin hangi ülkenin işi olduğunu dahi bilmiyoruz artık. Dünyada en fazla çalışana sahip olan ve en büyük cirosunu yapan Walmart, Amazon’la yarışmanın yollarını arıyor. Statica’nın verilerine göre 2021 yılında dünyanın en büyük cirosunu 573 milyar dolar ile Walmart yaptı. Onu 470 Milyar dolar ile Amazon takip ediyor. Saudi Aramco ise 401 milyar dolar ile üçüncü sıradadır. Dünyanın en değerli şirketi Apple 2021’de ancak 366 milyar dolar ciro üretebildi. Diğerlerinden daha düşük ciro yapmasına rağmen, 2,4 trilyon dolarlık değeri ile Apple dünyanın en değerli şirketi yapıyor. Türkiye olarak bizim de, Asya-Avrupa ve Afrika’yı birbirine bağlayan bu coğrafyada konumumuzu doğru ve zamanında kullanarak Türkiye’den onlarca unicorn çıkarmalıyız. Türkiye’de bunu başaran ve unicorn eşiğini geçen, hatta bazılarının decacorn olduğu Trendyol, Getir, Hepsiburada, Getir, Peak Games, Dream Games, Insider gibi örneklerin sayısı hızlıca artırmamız gerekiyor. Biz Tırport olarak, bu gerçekleri çok iyi biliyor ve çok çalışıyoruz. Lojistik olmadan üretim olmaz. Müşterinize gönderemediğiniz mal, sizin değildir. Avrupa’dan Çin’e ve Afrika’ya uzanan aksta günde 30 binin üzerinde FTL taşımayı yönetmeyi, kara, deniz, hava ve demiryollarını entegre eden intermodel çözümlerimiz ve yapay-zeka destekli LTL optimizasyonlarımızla, bu coğrafyada yaşayan 1,5 milyonun üzerinde kamyon sahibinin bir numaralı işveren olmayı ve 5 yıl içinde yılda 5 milyar doların üzerinde bir global ciroya ulaşabilmeyi hedefliyoruz.” diye konuştu.
Global şirketlerin, tedarik süreçleri de globalleşti
Dünya nüfusunun hızla artmasıyla son 50 yılda müthiş bir üretim artışı beraberinde geldi. Çin’in kapalı kapılarının batıya açılmasıyla birlikte özellikle 90’lı yılların başından itibaren ucuz işçilik, hammadde ve ucuz enerji maliyetleri dünya üretimini Çin’e ve Güney Asya ülkelerine taşımıştır. 2021 yılı verilerine göre; Çin tek başına dünyada yapılan toplam üretimin %30’unu üretir hale geldi. Diğer Güney Asya ülkeleri de dahil edildiğinde bu oran neredeyse %45’leri buluyor. Artık büyük markalar dünya genelinde binlerce farklı tedarikçi ile çalışıyor.
Birkaç örnek vermek gerekirse;
*Dünyanın en büyük 2 yolcu uçağı üreticisi Boeing ve Airbus’ın 80’in üzerinde ülkede 12 binden fazla birinci kademe tedarikçisi var.
*ABD’li Lockheed Martin tarafından üretilen, dünyanın en pahalı ve gelişmiş savaş uçağı F-35’in 11 ülkede 1.500’den fazla tedarikçiye sahip. Esas çarpıcı olan ise yaklaşık 120-150 milyon dolarlık bu uçağın tedarikçilerinden 1/3’ü artık yazılım tedarikçisidir.
*2018’de yıllık 97 milyona kadar çıkan global otomobil üretimi, pandemi ve tedarik sorunlarıyla birlikte 2020’de 78 milyona kadar geriledi ve 2021’i 80 milyonla kapadı. Dünyanın en büyük otomobil üreticisi Toyota, geçtiğimiz yıl yaklaşık 9,2 milyon otomobil üretti. Onu 8,9 milyon adetle VW takip ediyor.
*Klasik bir içten yanmalı motora sahip Toyota otomobil bağımsız 30 bin parçadan oluşurken, elektrikli motora sahip bir Tesla Model 3’te sadece 10 bin parça var. Bu bir devrim aslında. Tesla’nın Model S’ine 10’dan fazla ülkeden 300 tedarikçi 2.000’in üzerinde lisanslı parça üretiyor. Bu parçaların %75’i ABD, Kanada ve Meksika’da üretiliyor.
*Renault’un 17 ülkede 3.500, Volvo’nun 7650 tedarikçisi var. Audi’nin 14 bin, Daimler Benz’in 60 bin, BMW’nin 70 ülkede 12 bin, VW’nin 40 bini aşkın tedarikçisi var. Toyota 50’nin üzerinde ülkeden 60 bin tedarikçi destek veriyor.
*İçten yanmalı bir motorda 200’ün üzerinde hareket eden parça varken, bir elektrik motorunda sadece 17 haraketli parça var. Mühendislik açısından müthiş bir deneyim.
*Apple’ın 334’ü Çin’de, 131’i Japonya’da, 73’ü ABD’de, 36’sı Tayvan’da, 34’ü Güney Kore’de ve 108’i diğer ülkelerde olmak üzere toplamda 716 tedarikçisi var.
*Global elektronik devleri Samsung’un 2.500, LG’nin 700 tedarikçisi mevcut. Bosch’un 80 ülkede 23 bin, Arçelik’in 60 ülkede 2.000’in üzerinde tedarikçisi var.
Türkiye’nin el yapımı ilk yeşil çayı Lazika’dan
Türk çay markası Lazika, el yapımı yeşil çayıyla dünyaya açılıyor. Çamlıhemşin havzasından el ile toplanarak işlenen yeşil çaylar Amerika, Almanya, Fransa, Dubai, Rusya ve İngiltere’ye ihraç ediliyor.
Çaya hak ettiği değeri vermek ve Anadolu’dan bir dünya markası çıkarmak üzere yola çıkan Türk çay markası Lazika, tamamen el ile toplanan ve el ile işlenen yeşil çayıyla bu hedefini gerçekleştiriyor.
100’ün üzerinde kadın tarafından mayıs ayında ilk hasatta elle toplanan 2,5 yapraklardan elde üretilen yeşil çaylar Amerika, Almanya, Fransa, Dubai, Rusya ve İngiltere’ye ihraç ediliyor.
2022’de üretim beş kat arttı
2022 yılında üretimini beş kat artıran Lazika’nın yeşil çay ekstrakt oranı ise yaklaşık yüzde 43. Dünya standartlarına göre oldukça yüksek bir orana sahip olan Lazika, Japonya ve Çin’in en iyi yeşil çaylarıyla hem lezzet hem de fayda olarak rekabet ediyor.
İnsana ve doğaya iyi gelmek amacıyla lezzetli çaylar üreten Lazika’nın yeşil çaylarının ambalajlarında çevre dostu çözümler kullanılıyor. Çaylar, doğada çözülebilen PLA bazlı 18 adet piramit poşetlerde sunuluyor.
Prime üyelerine özel “Prime Özel Fırsat Günleri” Amazon.com.tr‘de başladı
Amazon’un tüm dünya ile birlikte Türkiye’de de ilk kez gerçekleştirdiği 48 saatlik “Prime Özel Fırsat Günleri” kapsamında Prime üyeleri elektronikten mutfak ürünlerine, oyuncaklardan modaya birçok kategoride binlerce ürüne özel fırsatlarla erişebiliyor. Bugün başlayan “Prime Özel Fırsat Günleri”, 12 Ekim gece 23:59’a kadar devam edecek.
Amazon.com.tr‘nin Prime üyelerine özel iki gün sürecek yeni alışveriş etkinliği Prime Özel Fırsat Günleri bugün başladı. 12 Ekim Çarşamba gün sonuna kadar devam edecek Prime Özel Fırsat Günleri boyunca Prime üyeleri elektronikten mutfak ürünlerine, oyuncaktan modaya birçok kategoride ürünlere kendilerine özel uygun fiyatlar ve Amazon.com.tr güvencesi ile sahip olabilecek. Etkinlik Türkiye dışında Avusturya, Kanada, Çin, Fransa, Almanya, İrlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Polonya, Portekiz, İspanya, İsveç, İngiltere ve ABD dahil olmak üzere 15 ülkede de gerçekleşecek. Etkinlik detayları için bu adresi ziyaret edebilirsiniz.
Konuyla ilgili açıklama yapan Amazon Türkiye Ülke Genel Müdürü Richard Marriott, “48 saat sürecek Prime Özel Fırsat Günleri etkinliğimizde Prime üyelerimize, yılın bu döneminde alışveriş yapmayı sevdiklerini bildiğimiz kategorilerden ürünlere büyük indirimlerle erişim fırsatı sunuyoruz. Artık her zamankinden daha fazla fırsat isteyen müşterilerimiz için bu özel etkinliği gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz.” dedi.
Prime Özel Fırsat Günleri’nden ve Prime üyeliğinin sunduğu tüm ayrıcalıklardan ücretsiz faydalanmak için 30 günlük deneme sürenizi başlatabilir, ardından ayda TL 7,90 karşılığında üyeliğinizi devam ettirebilirsiniz. Detaylı bilgi için bu linki ziyaret edebilirsiniz.
Sadece 7,90 TL’ye ayrıcalıklarla dolu bir dünya
Prime, ayda sadece 7,90 TL’ye birinci sınıf müşteri hizmetlerini, özel indirimleri, geniş seçenekleri, kolaylığı ve kaliteli dijital eğlenceyi üyeleri ile buluşturuyor. Üstelik bu fiyata ücretsiz ve hızlı teslimat, Prime Video ile ödüllü film ve dizilere sınırsız erişim, Prime Gaming ile ücretsiz oyunlar, oyun içi ödüller ve aylık Twitch.tv aboneliği ve Prime Özel Fırsat Günleri’nde cazip indirimler de dahil. Siz de https://www.amazon.com.tr/prime adresini ziyaret ederek Prime’a katılabilir veya 30 günlük ücretsiz denemeden faydalanarak Amazon Prime ayrıcalıklarına göz atabilirsiniz.
Yüz milyonlarca ürünün arkasında
Müşteriler, Amazon’un A’dan Z’ye garanti yaklaşımı ile mağazalarda satılan ürünlerin arkasında durduğunu bilerek gönül rahatlığıyla alışveriş yapabilir. Amazon’un güvencesi, dünya çapındaki mağazalarından yapılan her alışveriş için geçerli. Zamanında teslimat veya satın alınan ürünün durumuyla ilgili sorun yaşanması durumunda Amazon, para iadesi yaparak veya değiştirme yoluyla sorunu çözüyor. Güvenilir bir alışveriş deneyimi sunmayı taahhüt eden Amazon, Prime Özel Fırsat Günleri’nde sunacağı ürünlerin yanı sıra mağazalarında her gün ulaşılabilen yüz milyonlarca ürünün de arkasında. Daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
AstraZeneca; toplumsal eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık alanında yaptığı birçok çalışma doğrultusunda 11 Ekim Uluslararası Kız Çocukları Günü kapsamında küresel ölçekte başlatılan Girls Belong Here kampanyasına katıldı. AstraZeneca ekim ayının ilk iki haftasında kız çocuklara ve genç kadınlara yönelik gerçekleştirdiği bilgilendirme toplantıları, üretim tesisi ziyaretleri, kariyer danışmanlığı oturumları ve ekip atölye çalışmaları ile burada çalışmanın nasıl olduğunu deneyimleme fırsatı sunuyor.
AstraZeneca da bu kampanyaya destek vermek amacıyla ekim ayının ilk iki haftasında kız çocukları ve genç kadınlara, yönetim ekipleriyle zaman geçirerek etkileşimde bulunma imkanı sunuyor. Kız çocukları ve genç kadınlar bire bir bilgilendirme toplantıları, üretim tesisi ziyaretleri, kariyer danışmanlığı oturumları ve ekip atölye çalışmalarına katılarak AstraZeneca’da çalışmanın nasıl olduğunu deneyimleme fırsatı buluyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan AstraZeneca Orta Doğu, Afrika, Türkiye Bölgesi Sorumlu Başkanı Dr. Pelin Eriştiren İncesu, “AstraZeneca’da global iş gücümüzün yüzde 50’den fazlası kadınlardan oluşuyor. Kadınlar yönetim kurulumuzun yüzde 38’ini, üst düzey yönetici kadromuzun yüzde 42’sini, üst-orta düzey ve üstü yönetici rollerin yüzde 48,1’ini oluşturuyor. 2025 yılına kadar kurum genelinde tüm seviyelerde cinsiyet eşitliğine ulaşma yolunda ilerliyoruz. Bu rakamlarla sektör liderlerinden olsak da kız çocuklarının ve kadınların kendilerini bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) kariyerlerine ait hissetmeleri için yapılması gereken daha çok şey olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle AstraZeneca olarak 11 Ekim Uluslararası Kız Çocukları Günü’nü kutlamak için Genç Sağlığı Programı paydaşımız Plan International tarafından başlatılan Girls Belong Here kampanyasına katılmaktan gurur duyuyoruz.” dedi.
Genç kadınlar ve kız çocuklarının önündeki bariyerleri yıkmaya destek olmak adına farklı projeler de hayata geçirdiklerini söyleyen İncesu, “Bu kapsamda hak ve özgürlüklerin cinsiyet rollerine göre kısıtlanmasını ortadan kaldırmaya yönelik farkındalık yaratmak amacıyla kısa bir süre önce Türkiye’de Benim Adım İnsan kampanyasını da başlattık. Bu projede İstanbul
Bilgi Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Çalışma Grubu BİLGİ Gender iş birliğiyle çeşitli sosyal medya kanallarında birbirinden değerli konukların yer aldığı YouTube videoları ve podcastler yayınlandı. Bu yayınlarda tüm insanların farklılıklarıyla bir arada olabileceğinin ve her insanın haklardan eşit yararlanması gerektiğinin altı çizildi. Uluslararası Kız Çocukları Günü gibi özel günler, genç kadınların ve kız çocuklarının önünü açma ve potansiyellerini tam olarak gerçekleştirebilmelerini sağlama konusunda oynayabileceğimiz rol üzerine durup düşünmemiz için bize fırsat veriyor.” şeklinde konuştu.
UyumHRM Yöneticisi Ferhat Zengin,
Peryön’de “Öncelik mi? Öncülük mü?” konusunu anlattı
Türkiye’nin önde gelen teknoloji şirketi Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ, 5 – 6 Ekim 2022 tarihleri arasında Cemal Reşit Rey’de düzenlenen 30.’cu Peryön İnsan Yönetimi Kongresi’ne katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.
Zirvede, “Öncelik mi? Öncülük mü?” başlığında bir konuşma gerçekleştiren Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ uyumHRM Ürün ve Satış Kıdemli Yöneticisi Ferhat Zengin, şunları söyledi:
“Hepimiz, kuruluşların geleneksel olmayan bir şekilde çalışan bir işgücünü nasıl yöneteceklerini öğrenmesi gereken sınırsız bir geleceğe doğru ilerliyoruz. Yeniçağın iş gücü, çok kuşaklı, dağınık ve işbirlikçi olacaktır. Sözleşmeye dayalı ortaklıklar ve değere dayalı işbirlikleri norm olacak ve bu nedenle kuruluşların başarı için yeni bir formül benimseme zamanı gelmiştir. Birçok kuruluş bu durumu nasıl optimize edeceklerini bulma sürecindeyken, yenilikçi İK ekipleri Dijital Çağ için, işgücünden ve yeteneklerinden nasıl yararlanılacağını önermek için en iyi konumdadır. Bunu yapmak için, Yenilikçi İK ekipleri üç ana işleve odaklanmalıdır: 1-Tasarım Düşüncesi, Çeviklik, Veri Yönelimi, Ağ Liderliği vb. gibi dijital yeteneklere sahip kişileri işe almak. 2-İnsanların sadece hızlı bir şekilde başarısız olma ve sık sık başarısız olma değil, aynı zamanda bu aksiliklerin her birinden öğrenme olanağına sahip olduğu, işgücünün yenilik yapması için elverişli bir kültür yaratmak. 3-Asırlık uygulamalardan uzaklaşmak ve yaklaşımlarında yenilik sergilemek için çalışanları eğitmek ve ödüllendirmek olmalıdır.” dedi.
Standı ziyaret edenlere uyumHRM hakkında bilgiler verildi
Uyumsoft 30.’cu Peryön İnsan Yönetimi Kongresi’nde etkinlik silver sponsoru oldu. Kongre sırasında standını ziyaret eden kongre katılımcılarına, uyumHRM çözümü ve Uyumsoft ürünleri hakkında bilgiler verildi. Shaping the Future – Geleceğini Şekillendir teması altında Merak, Strateji ve Teknoloji mottosu ile iki gün süren kongrede, ülkemizden ve dünyadan alanında uzman katılımcılar, insan yönetiminin gelecekteki odakları, yeni ilgi alanları ve trendleri gibi geniş bir çerçevede konuşmalar gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünyaca ünlü global değişim gurusu ve fütürist Dr. Patrick Dixon, Peryön Yönetim Kurulu Başkanı Buket Çelebiöven, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ uyumHRM Ürün ve Satış Kıdemli Yöneticisi Ferhat Zengin, Dünya İnsan Yönetimi Dernekleri Federasyonu Başkanı Anthony Ariganello’nun aralarında bulunduğu yetkililer zirvede konuşmalar yaptı.
Silk and Cashmere 30’uncu yılını kutladı
Kaşmir ile ipekten yaratılan özgün ve zaman ötesi tasarımlarıyla Türkiye ve dünyada tutkuyla sevilen Silk and Cashmere, “Love Goes On” temasıyla 30’uncu yılını kutladı. İş dünyası ve cemiyet hayatından isimlerin katıldığı gecede misafirler, metaverse zaman tünelinde 30 yılı deneyimleme fırsatı yakaladı ve canlı yayınla geniş bir kitleye ulaşıldı.
1992 yılından itibaren dünyanın en değerli dokularından olan kaşmir ve ipekten yaratılan tasarımlarıyla öne çıkan Silk and Cashmere, Karaköy Züfaris’in büyüleyici ortamında 30’uncu yılına özel bir kutlama gerçekleştirdi. İş dünyası ve cemiyet hayatından isimlerin katıldığı gece, 30’uncu yıla özel filmin gösterimiyle başladı, ardından Silk and Cashmere Kurucusu Ayşen Zamanpur’un konuşmasıyla devam etti.
Tutkuyla öğrenip, aşkla üretiyoruz
Konuşmasında Silk and Cashmere markasını yarattıkları günden itibaren tutkuyla öğrenip, aşkla ürettiklerini söyleyen Silk and Cashmere CEO’su Ferhat Zamanpur, “30’uncu yılımızı kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Tam 30 yıldır değişerek ve gelişerek geleceğe yürüyoruz. İlk dokunuşta aşık eden ve her kullanımda bu duyguları tekrar yaşatan, dünyanın en değerli iki dokusunu gelecek 30 yılda da sizlere sunmaya devam edeceğiz” dedi.
Silk and Cashmere Kreatif Direktörü Yasemin Zamanpur ise yaptığı konuşmada, Silk and Cashmere markasının bugünlerine gelmesindeki en büyük başarının ekibe ait olduğunu vurgulayarak, tüm Silk and Cashmere ekibine teşekkürlerini iletti.
Metaverse alanından canlı yayın
Love Goes On temalı gece özelinde oluşturulan metaverse zaman tünelinde misafirler
30 yılı deneyimleme fırsatı yakaladı. Davete katılamayanlar metaverse yayınını canlı olarak takip etti.
Gece, dans gösterisi eşliğinde Hazım Körmükçü’nün ipek şal üzerinde özel davul şovu ile devam etti.
Geceye Alan Hakko, Aslı Karadeniz, Fikret Parlak, Füsun Kuran, Gamze Cizreli, Gonca Karakaş, Hakan İşcen Leyla Alaton, Jaklin Güner, Niv Garih, Romina Hakko, Sedef Orman, Serdar Sunay, Deniz Ülke Arıboğan ve ayrıca sanat dünyasından Bestemsu Özdemir, Ege Kökenli, Güntaç Özdemir ve Kerem Bursin gibi birçok ünlü isim katıldı.