TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜNDE DALGALANAN KUR KRİZİ BÜYÜYOR: “YIL SONUNA DOĞRU CİDDİ BİR MALZEME TEDARİK SORUNU YAŞAYABİLİRİZ”
Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy’un hazırladığı programa konuk olan Tıbbi Cihaz tedarik firması sahibi İrem Taşpınar, dolar kurundaki dalgalanmanın sektöre etkisini anlattı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in önceki bakanlığı döneminde tıbbi cihaz sektöründe ödemelerin 2 yıl gecikmeli yapıldığını hatırlatan Taşpınar, “Bu ötelenebilir bir uygulama da değil. Hastane bir kalp hastasına stent uygulamasın mı, bekletsin mi… Kısa vadede, bu kadar agresif gitmediğini varsayarsak, gerekli tedbirler alınmazsa yıl sonuna doğru ciddi bir malzeme tedarik sorunu yaşayabiliriz.” diye konuştu.
Demokrat Partili İlay Aksoy’un YouTube kanalında düzenlediği ‘Kervan Yolda Dizilmez’ programında konuk ettiği Tıbbı Cihaz tedarik firması Ditanova’nın sahibi İrem Taşpınar ile yükselen döviz kurlarından kaynaklanan tedarik zincirin bozulmasını ve sağlık sektörün krize girmesi hakkında söyleşi yaptı.
“3 YIL PARAYI BEKLERKEN HERHANGİ BİR SEKTÖR NASIL AYAKTA KALABİLİR”
Tıbbi cihaz sektörünün öneminden ve ihtiyacından bahseden Taşpınar, ihracatçıya uygulanan ‘ihraç edilen ürünün ihracat bedelinin yüzde 40’ını TL’ye çevrilme kuralının’ da ihracatçıyı zorladığını aktardı. Kurun öngörülemez olmasını, sektörün ‘iflasa sürükleyecek bir noktada’ olduğunun altını çizen Taşpınar, “Ödemelerin tahsil edileceği bir zaman dilimi var, en erken 3 ay, 3 yıla da sarkabilir. 3 yıl parayı beklerken herhangi bir sektör nasıl ayakta kalabilir” dedi.
Kurdaki dalgalanmanın artamaya devam ettiği taktirde, “Sistemde hayati ürünlere ihtiyaç duyulduğunda bulunamayacak noktaya gelecek” yorumunda bulunan Taşpınar’ın söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:
“TIBBİ CİHAZ İHTİYACI ARTIYOR VE ARTAMAYA DA DEVAM EDECEK”
“Şu anda Sağlık Bakanlığı’nın tıbbi cihaz kurumunda kayıtlı yaklaşık 6 milyon ürün var. Yaklaşık 33 bin tane de tıbbi malzeme tedarikçisi kayıtlı. Sektör oldukça regüle. Tıbbi cihazlar Avrupa Birliği ile tamamen uyum içinde. Ama her yıl Türkiye’nin kucağında yaşlılığı artan bir nüfus var, ekonomiden bağımsız. Artan kronik hastalıklar da var. Bu yüzden tıbbi cihaz ihtiyacı artıyor ve artamaya da devam edecek.
“HER PARA BİRİMİNİ KULLANIYORUZ”
Türkiye maske, sonda, hasta bezi üretiyor. İşçiliği az, sisteme katma değeri düşük olan ihracatta da güçlü bir marka çıkarması zor olan, daha basit grubu üretiyoruz. Risk sınıfı daha yüksek ürünler ithal olarak karşılanıyor. Yüzde 15’i yerli üretici sağlıyor. Dünya’daki tüm ihtiyacın yüzde 40’ını Amerika karşılıyor. Bazı ülkelerin ön plana çıkmış teknolojileri var. Her para birimini kullanıyoruz. Dolar başta olmak üzere euro, pound, Japon yeni gibi farklı para birimleri ne yazık ki sistemi çok etkiliyor.
“MALZEMEYİ SEVK ETME MALİYETİ ÇOK ARTTI, SEKTÖRÜ DOMİNE EDEN YABANCI FİRMALARLA YARIŞIR DEĞİLİZ”
Son yıllarda ihraç edilen ürünün ihracat bedelinin yüzde 40’ını TL’ye çevrilme kuralı var, ihracatçıların da zorlandığı bir dönem. Dünya pandemiden çıktı, tedarikte aksaklıklar devam etti. Malzemeyi sevk etme maliyeti çok arttı. İhracat yapılan kalemler var ama sektörü domine eden yabancı firmalarla yarışır değiliz.
“BU KADAR UZUN VADELERLE ÇALIŞAN BİR SEKTÖR İÇİN GERÇEK ANLAMDA İFLASA SÜRÜKLEYECEK BİR NOKTA”
Halk Sağlığı’nın yayımladığı istatistik var. 675 milyon 652 bin 190 adet hekime müracaat var. Bunun yarısı tam teşekküllü hastane. Bugün Ankara’da Bilkent Şehir Hastanesi’nde bile yer bulmak çok zor. Baktığınızda talebin yüzde 80-85’inin ithal ürünle karşılandığı ürün gamında, kurun öngörülemez olması, bu kadar uzun vadelerle çalışan bir sektör için gerçek anlamda iflasa sürükleyecek bir nokta.
“ÖDEMELER 3 AY, 3 YILA DA SARKABİLİR”
Tüm ürünler TL ile, ihaleyle satılıyor. Ödemelerin tahsil edileceği bir zaman dilimi var, en erken 3 ay, 3 yıla da sarkabilir. 3 yıl parayı beklerken herhangi bir sektör nasıl ayakta kalabilir. Burada bahsettiğimiz de insan hayatını sağlıklı tutmak için ürün tedarik eden işin bir de vicdani boyutu olan bir sektör.
“O DÖNEM MALİYE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK’Tİ”
Biz tedariğe devam etmekle yükümlüyüz. İhaleye girdiğimizde ya sektörü bırakacaksınız ya da zararına ürün teslim edeceksiniz ve o ödemeyi ne zaman alacağınızı bilmeyeceksiniz. Ödemelerin 2 yıl kesilerek yapıldığı dönemi tecrübe etti bu sektör. Şu anda da aynı endişe, üzerinde de artan bir kur dalgalanması var. Kur artışını ürüne yansıtmakta zorlanıyoruz. O dönem Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ti.
“TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜNDEN İNTİHARLARIN YAŞANDIĞI BİR DÖNEMDİ”
O dönemde iflas eden sayısını bilmiyorum ama intiharların da yaşandığı bir dönemdi. Bir yerde vicdani olarak ürün tedariği yapmak zorundasınız çünkü sağlık sisteminin bir parçasısınız. Ama diğer taraftan da finansal olarak ayakta kalmanız lazım. O dönem tıbbi cihaz sektöründen intiharların yaşandığı bir dönemdi ama istatistiği yok.
“BULUNAMAYACAK NOKTAYA GELECEK”
Bizim sektörde yapılanmış STK’lar var. Ajandasında görüşme olduğuna eminim. Bu dönem aynı şeyin olmamasını düşünüyorum. Nitelikli ürüne erişilme riski oldukça büyük, hem kur kaynaklı hem vadelerin uzaması kaynaklı. Süreç böyle devam ederse, kurda 26’dan 30’a kadar farklı dalgalanmalar var. Sistemde hayati ürünlere ihtiyaç duyulduğunda bulunamayacak noktaya gelecek.
“GÜN İÇİNDE BİLE YÜZDE 5-6 ORANINDA KUR RİSKİ ÜRÜNLERİ ETKİLİYOR”
Enflasyondan, asgari ücretin artışına her şeyin lokalde artırdığı maliyetlerin üzerine gelen artı bir etkisi kurun yarattığı sistemde, bir de tıbbi malzeme TL ile satılır. Kur dalgalanmasına endeksli fiyat güncelleme parametresi yok. İhalelerde merkezi bir sistemden tüm hastaneler tarafından görünür, en ucuzunu almaya çalışır. Dünkü sistemdeki fiyat bugün bile gün içinde bile yüzde 5-6 oranında kur riski ürünleri etkiliyor.
“HASTANE BİR KALP HASTASINA STENT UYGULAMASIN MI, BEKLETSİN Mİ?”
Öngörülebilirlik yok. Kurun 30 olacağını bilse her işletme ona göre planlama yapar. Bunun olmadığı bir dönemdeyiz. Bu ötelenebilir bir uygulama da değil. Hastane bir kalp hastasına stent uygulamasın mı, bekletsin mi…
“BATMA RİSKİYLE KİMSE KARŞI KARŞIYA KALMAK İSTEMEZ, ÇÜNKÜ TAM O DÖNEMDEYİZ”
Hastaneler malzeme sıkıntısı yaşamaya başlar. 2017’de dolar kuru 3.54 TL’ydi. Çok geçmiş bir zaman değil. Bugün geldiğimiz yerde de gidişatın net matematiksel olarak adlandıramadığımız bir roketin içinde gibiyiz. Stoğu olan firmalar daha tedbirli stoğunu satacaktır, çünkü yerine koymak bir sorun. Diğer taraftan, tıbbi malzeme ötelenemez, zorunludur. Fiyata yansıtılabilir mi, çok zor. Tüm bu faktörler de ilerleyen aylarda tıbbi malzeme tedariğini ciddi sekteye uğratır. Sağlık sisteminin bir parçası olmakla beraber her firma ciddi bir istihdam sağlıyor ve vergisini gününde ödeyen bir yapıdır tıbbi cihaz sektörü. Ama diğer taraftan da batma riskiyle kimse karşı karşıya kalmak istemez, çünkü tam o dönemdeyiz.
“SAĞLIK BAKANLIĞI SİSTEMDE ANLIK HERKESİN STOĞU GÖRÜLEBİLİR”
Vermiyor değil veremiyor olacağız. Tıbbi cihaz sektörü, ülkedeki en şeffaf sektörlerden biridir. Üretimden ithalat ağına tüm ürün akışı raporlanır. Zaten Sağlık Bakanlığı ile entegre bir sistem içinde tüm tedarikçiler, sistemde anlık herkesin stoğu görülebilir.
“GEREKLİ TEDBİRLER ALINMAZSA YIL SONUNA DOĞRU CİDDİ BİR MALZEME TEDARİK SORUNU YAŞAYABİLİRİZ”
Kurun artış hızı bu şekilde devam eder ise, bizim tarafta bir planlama yapılamaz. Kimse mevcut stoğunu satsa yerine koyup koyamayacağını öngöremez. Yeni, herhangi bir yatırıma girme kısmında da kaygılı olunur. Kısa vadede, bu kadar agresif gitmediğini varsayarsak, gerekli tedbirler alınmazsa yıl sonuna doğru ciddi bir malzeme tedarik sorunu yaşayabiliriz.”
Hanehalkı Bütçe Araştırması’nın 2022 yılı sonuçlarına göre; Türkiye genelinde hanehalklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar içinde en yüksek payı %22,8 ile gıda ve alkolsüz içecek harcamaları alırken, ikinci sırayı %22,4 ile konut ve kira harcamaları, üçüncü sırayı ise %21,3 ile ulaştırma harcamaları aldı.
Toplam tüketim harcamalarında en düşük payı alan harcama türleri ise %1,4 ile eğitim hizmetleri, %2,2 sağlık ve %2,5 ile eğlence ve kültür harcamaları oldu.
Hanelerin tüketim harcamalarını karşılaştırılabilir hale getirmek amacıyla hanehalkı büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak elde edilen eşdeğer fert başına tüketim harcaması kullanılmaktadır. Aylık ortalama tüketim harcaması hanehalkı başına 12 bin 159 TL ve eşdeğer fert başına 6 bin 259 TL olarak tahmin edildi.
Temel gelir kaynağı maaş, ücret, yevmiye geliri olan hanehalkları; ulaştırma harcamalarına %22,5, gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına %21,0 ve konut ve kira harcamalarına %20,8 pay ayırırken, müteşebbis geliri olan hanehalkları; ulaştırma harcamalarına %27,2, gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına %22,9 ve konut ve kira harcamalarına %18,5 pay ayırdı.
Gelire göre sıralı %20’lik gruplar itibarıyla tüketim harcamalarının 2022 yılındaki dağılımına bakıldığında; en düşük gelir grubu olan birinci %20’lik grupta yer alan hanehalkları, gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına %35,8, konut ve kira harcamalarına %29,3, ulaştırma harcamalarına %8,3 ve mobilya ve ev eşyası harcamalarına %5,5 pay ayırdı.
En yüksek gelir grubu olan beşinci %20’lik grupta yer alan hanehalkları ise, ulaştırma harcamalarına %28,5, konut ve kira harcamalarına %19,3, gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına %16,6 ve lokanta ve otel harcamalarına %6,8 pay ayırdı.
Hanehalkı büyüklüğüne göre tüketim harcamalarının 2022 yılındaki dağılımına bakıldığında; tek kişilik hanehalkları, konut ve kira harcamalarına %27,7, ulaştırma harcamalarına %20,4 ve gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına %16,8 pay ayırdı.
Hanehalkı büyüklüğü 7 ve daha fazla kişi olan hanehalkları, gıda ve alkolsüz içecek harcamalarına %35,9, konut ve kira harcamalarına %18,8 ve ulaştırma harcamalarına %14,4 pay ayırdı.
Sanayinin alt sektörleri (2015=100 referans yıllı) incelendiğinde, 2023 yılı Nisan ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre %12,2 azaldı, imalat sanayi sektörü endeksi aynı kaldı ve elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %4,3 azaldı.
Sanayi üretimi aylık %0,9 azaldı
Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2023 yılı Nisan ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki aya göre %0,9 ve imalat sanayi sektörü endeksi %1,0 azalırken, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %0,5 arttı.
EYT’lilere çifte emeklilik fırsatı Katılım Emeklilik’te
Katılım Emeklilik EYT’liler için özel emeklilik planı sunuyor. EYT birikimini BES’te değerlendirecek katılımcılar Katılım Emeklilik’in yüksek getirili ve faizsiz altın, döviz fonları ile yüzde 30 devlet katkısından yararlanacak. 10 yıl sistemde kalanlar ikinci emeklilik aylığına hak kazanacak.
Mart ayında yasalaşan EYT düzenlemesinin yaklaşık 5 milyon kişiyi kapsadığını belirten Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Geçen 3 aylık dönemde yaş ve prim şartını doldurmuş 1.8 milyon vatandaşımız emekli olabilmek için başvuruda bulundu. İşlemleri tamamlanarak emekli olanlar Nisan itibarıyla emekli ikramiyelerini ve maaşlarını almaya başladı. Biz de Katılım Emeklilik olarak EYT’li vatandaşlarımızın bu birikimlerini koruyup, büyütebilmeleri için BES’te yeni fırsatlar sunuyoruz. Özellikle son 5 yıldaki performansıyla BES, ülkemizde güvenilir ve kazançlı bir tasarruf sistemi olduğunu kanıtlamış durumda. Birikimlerini BES’te değerlendirmek isteyen katılımcılarımız sisteme girdikleri andan itibaren yüzde 30 devlet katkısından yararlanabilecekler. Ayrıca sektörümüzün en yüksek getiri oranlarına sahip faizsiz altın, döviz ve hisse senedi ve benzeri temelde oluşturduğumuz fonlarımızda kazanç sağlayabilecekler. EYT’liler için hazırladığımız planda yeni giriş yapan katılımcılarımızdan giriş aidatı da alınmayacak” diye konuştu.
Çift maaş alacak olan çalışanlar için gelecek güvencesi
“Gelecek bugün başlar” mottosuyla hazırladıkları Özel Katılım Emeklilik Planı’nda katkı payı ödemelerinin 3 aylık, 6 aylık ya da yıllık periyotlarla ayarlanabileceğini belirten Ayhan Sincek, “Yasal mevzuata göre BES’e giriş tarihinizden itibaren en az 10 yıl sistemde bulunmak koşuluyla 56 yaşınızı tamamladıktan sonra emekliliğe hak kazanılıyor. EYT’den emekli olacakların büyük bir çoğunluğu çalışmaya devam ediyor ve maaşlarının üzerine bir de emekli aylıklarını alıyor. Buradaki gelir artışının bir kısmını ikinci emeklilik için BES’e aktaran katılımcılarımız, 10 yıl sonunda ister toplu şekilde paralarını çekerek ister düzenli maaş şeklinde ödeme alarak sistemden ayrılabilecek. Böylece emekliliklerini maddi anlamda daha rahat bir şekilde güvenle yaşayacaklar” değerlendirmesinde bulundu.
Güvenilir liman BES hızla büyümeyi sürdürecek
Toplamda 15 milyon katılımcı sayısına, 470 milyar TL fon büyüklüğüne ulaşan BES’in son yıllardaki performansıyla güvenilir liman olma özelliğini pekiştirdiğini ifade eden Ayhan Sincek, “Pandemiyle değişen müşteri alışkanlıklarına hızla adapte olabilen BES, son yıllarda yaşadığımız deprem felaketi gibi zorlu süreçlerden de başarıyla geçmeyi başardı. 18 yaş altı uygulaması da sektöre ivme kazandıran ürünlerden biri haline dönüştü. Genç nüfusa sahip bir ülkeyiz, bunu düşününce büyük potansiyel barındırdığımızı görüyoruz. Yılda 1,5 milyon yeni sözleşme üreten seviyelere geldik. Yaklaşık 5 milyon EYT’liye sunduğumuz imkanlarla sektörün büyümede hız kesmeyeceğini düşünüyorum” dedi.
FMCG, 2025 yılına kadar 15 milyar dolara koşacak
Şirketlerin yenilikçi dijital ürünler tasarlamaları için gereken inovasyon kültürünün kurulması, kurum içi girişimcilik ile geliştirilen fikirlerin doğru adımlarla hayata geçmesi ve global olarak ticarileşmesini sağlayan GOOINN Innovation, dünyanın en büyük endüstrilerinden biri olan FMCG pazarının geleceğini, gelecek trendleri, yeni nesil teknolojileri ve değer yaratan girişimleri mercek altına aldı.
Yıllık %5,4 büyüme bekleniyor
En rekabetçi sektörlerden birisi olan FMCG’de ister kişisel dayanıklı tüketim malları, ister yiyecek ve içecek endüstrisi veya evde bakım olsun, endüstriler hızla ve önemli ölçüde değişiyor. Tüketicinin fiziksel alışveriş deneyiminin gelişmesi ve deneyim perakendeciliğinin ortaya çıkması nedeniyle son on yılda önemli ölçüde bir büyüme kaydeden küresel FMCG pazarının, 2018’den 2025’e kadar %5,4 yıllık bileşik büyüme oranı (CAGR) ile büyüyerek 2025 yılına kadar 15.361,8 milyar ABD dolarına ulaşacağı tahmin ediliyor.
Trendler; müşteri sadakatinin de ötesinde farklı kuşak, ihtiyaç, kültür ve teknolojilere göre şekillenecek
GOOINN’in FMCG Raporu’na göre, küçük ölçekli mağazalar ve geleneksel kanallar, hızlı tüketim ürünü perakendecisinin büyümesine katkıda bulunsa da Türkiye’deki modern perakendeciliğin benzer ülkelere kıyasla çok büyük bir büyüme potansiyeline sahip olduğu vurgulanıyor. E-ticarette Avrupa ortalamasının oldukça üzerinde seyreden artış, küresel olarak yaygınlaşan omni-channel tercihlerini anlamanın önemini de gösteriyor.
Sıcak içecek ve temizlik kategorisi yükseliyor
E-ticaret yüksek büyüme ile tüm kategorilerde payını artırırken büyümede sıcak içecek kategorisi başı çekiyor. En hızlı büyüyen beş e-ticaret kategorisi Türk kahvesi, hazır kahve, çay, temizlik ürünleri ve oda spreyleri olduğu görülüyor.
Pandemide yeni ürünleri denemekten uzaklaştık
Yükselmeye devam eden omni-channel pazarlamada, yalnızca e-ticaret ve fiziksel mağazaları kapsayan bütünsel bir deneyime dikkat ederken, alışveriş yapan insanların özellikle Covid-19 pandemisinden sonra değişen hayat tarzı, ürün ve kanal tercihlerinin de analiz edilmesi gerektiği belirtiliyor. Pandemi döneminde güven arayışı nedeniyle insanlar yeni ürünleri denemekten biraz uzaklaşmış olsa da pandeminin etkilerinin aşıldığı dönemde inovasyon beklentisinin geri döndüğünü ve büyümeye önemli katkı sağladığını söylemek mümkün görünüyor.
Promosyonlar geri döndü
Covid-19 salgınının finansal etkisiyle değer algıları değişirken tüm alt grupların genel satışları, başta gıda sektörü olmak üzere tüm alt gruplarda tüketiciye değer katan ürünlerin önemini artırdı. Pandemi sürecinde kademeli olarak ortadan kaldırılan bir diğer olgu olan promosyonlar, pandemi sonrası hayatımıza geri dönerek tüketici tercihlerinde aktif rol oynamaya devam ediyor.
Perakende analitiği kullananların satışları artıyor
Tüketiciyi anlamanın yanı sıra, değişen perakende ortamında esnek olmak da ciddi bir önem arz ediyor. Perakende analitiğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bir dönemdeyken yerel ve küresel örnekleri kullanarak dijital teknolojiyle birleşen gelişmiş analitik uygulamaları, satışları açıkça artırıyor. Bu noktada kategori yönetimi, pazarlama, tedarik zinciri, operasyonlar ve satın alma, dijitalin ve analitiğin çok boyutlu olarak bakması gereken alanların başında geliyor.
Teknolojiyi doğru kullanan şirketler büyüyecek
Yenilikler, teknolojilerin ve pazar trendlerinin hızla değiştiği hızlı tüketim ürünleri sektöründe kilit rol oynuyor. Buradan hareketle bu sektör içerisinde oluşan ve uyum sağlamaya devam eden firmaların hızlı tüketim ürünleri sektörüne olumlu katkı sağlayacağı söyleniyor. Son birkaç yıla gelindiğinde ise bu büyümenin uzun vadede devam edeceği varsayılıyor. FMCG Raporu’na göre, tüketici talep ve ihtiyaçları hızlı tüketim malları endüstrisinin geleceğini belirlemeye devam edecek.
FMCG’de 10 teknoloji trendi ön plana çıkacak
GOOINN’in FMCG Raporu’na göre, 2023 senesinde FMCG sektörünü şekillendirmesi beklenen ilk 5 teknoloji trendi “Yapay Zeka, Sanal Gerçeklik, Blockchain, 3D Printing ve eCommerce” olarak ön plana çıkarken, ilk sıralarda yer alan teknolojiler ise “Otomatik Depolama ve Toplama Sistemleri, Akıllı Etiketleme, Bulut Bilişim, Chatbotlar ve Nesnelerin İnterneti (IoT)” olacak.
Müşteri artık “takipçi” değil, “takip edilen” oldu
Günümüzde iş dünyasına büyük ölçüde hakim olan müşteriler, artık takipçi değildir, takip edilen oldular. Karmaşıklık veya gecikmeye çok az toleransla markalardan kişiselleştirilmiş ve tatmin edici deneyimler talep eden bu yeni müşteri tipi, markalar için hem zorluklar hem de fırsatlar sunuyor. Değişen pazarda müşteri deneyiminin benzersiz olabilmesi için pazar yeniliklerine uyum sağlamak gerekiyor.
Derinlemesine analizlerin detaylıca ele alındığı 2023 FMCG Raporu’nu buradan okuyabilirsiniz.
KPMG ve TEİD tarafından yapılan “Türkiye Etik ve Uyum Değerlendirmesi” sonuçları yayımlandı
KPMG Türkiye ile Etik ve İtibar Derneği (TEİD) tarafından 2019 yılından bu yana hazırlanan “Türkiye Etik ve Uyum Değerlendirmesi” raporunun 2023 yılı sonuçları yayımlandı. Raporda Türkiye’deki şirketlerin etik ve uyum alanındaki durumları altı ana kategori altında değerlendirildi. Dünyada iş yapma anlayışları gerek ulusal gerek uluslararası alanda hızla farklılaşmaya başladı. Bu hızın içerisinde durum tespiti yapmak, etik ve uyum konularını daha iyi anlamak ve anlatmak için verilere olan ihtiyaç artarken ve buna paralel olarak etik ve uyum konularında yapılan çalışmalarda, bilginin verilerle desteklenmesi de çok büyük bir önem taşıyor. Bu değişimden yola çıkan KPMG Türkiye ile Etik ve İtibar Derneği (TEİD) tarafından 2019 yılından bu yana hazırlanan “Türkiye Etik ve Uyum Değerlendirmesi” raporunun 2023 yılı sonuçları yayımlandı. Raporda ülkemizde farklı sektörlerde faaliyet gösteren ve her biri kendi sektörlerinde lider firmaların mevcut etik ve uyum yapılanmalarının ve hedefledikleri gelişim alanlarının incelenmesi ve bunların verilerle ortaya konulması amaçlandı. Türkiye’nin öncü kuruluşlarında görev yapan etik ve uyum profesyonellerinin katılımı ile gerçekleştirilen araştırma; etik ve uyum engelleri, etik ve uyum etkinliği, uyum yapısı, sürdürülebilirlik ve ESG uyumu, yaptırımlara uyum ve uyum alanında yatırımlar olmak üzere alt temel kategori altında gerçekleştirildi. Kuruluş içinde paydaşlardan destek alamamak etik ve uyumda en önemli engel Araştırmada yer alan ankette katılımcılara önümüzdeki üç yılda etik ve uyum çalışmalarıyla ilgili olarak karşılaşılabilecekleri başlıca önemli güçlükler soruldu. Katılımcılarının yüzde 46’sı kuruluş içi paydaşlardan destek alamama ve yüzde 37’si yetersiz personel sayısı nedeniyle ilerleyen dönemde etik ve uyum çalışmalarına ilişkin zorluklarla karşılaşabileceklerini belirtiyor. Uluslararası sonuçlara bakıldığında ise yüzde 24 oranında yetkin çalışanlara erişimin, yüzde 15 oranında bu çalışanları elde tutmanın karşılaşılabilecek en önemli zorluklar olduğu öngörülüyor. Katılımcılara bulmakta en çok zorlandıkları yetkinlikler sorulduğunda da 2021 ve 2023 yılı anket sonuçlarına göre benzer konuların öne çıktığı, buna ek olarak rüşvet ve yolsuzlukla mücadele ile soruşturma kabiliyetlerinin çalışanlardan beklenen yetkinlik havuzuna dâhil olduğu görülüyor. 2021 yılı anket sonuçlarında katılımcıların yüzde 35’i bu becerileri bulmakta zorlanmadığını belirtirken 2023 yılında bu oran yüzde 30’a geriledi. Bir önceki ankette yüzde 32 oranında bilgi/veri güvenliği, yüzde 29 oranında veri analizi, yüzde 23 oranında ise yönetişim, risk yönetimi ve uyum (GRC) teknolojilerine ilişkin yetkinlikler bulmak en çok zorlanılan beceriler olarak öne çıkarken 2023 yılı anketinin benzer sonuçlarına göre bu oranlar veri analizi için yüzde 31, yönetişim, risk yönetimi ve uyum (GRC) teknolojileri için yüzde 30 ve bilgi/veri güvenliği için yüzde 20. Etik ve uyum etkinliğinde etik bildirim hattı ihbar hacmi öne geçti Etik ve uyum programlarının etkinliğini değerlendirmek için kullanılan metriklere bakıldığında ise 2021 yılında gerçekleştirilen anket sonuçlarına göre yüzde 72 oranında denetim sonuçları belirleyici konumda yer alırken 2023 yılında gerçekleştirilen anket sonuçlarına göre etik bildirim hattı ihbar hacmi yüzde 56 ile denetim sonuçlarının önüne geçiyor. Bu durum etik bildirim hatlarının giderek artan önemini de vurgulaması açısından önemli görülüyor. İç denetim / dış denetim sonuçları yüzde 50 ile ikinci sırada yer alırken bunu yüzde 43 ile eğitim sonuçları takip ediyor. Her 10 kuruluştan 9’unun ayrı bir etik ve uyum fonksiyonu bulunuyor Anket sonuçlarına bakıldığında, katılımcıların yüzde 89’unun çalıştıkları kuruluşlarda ayrı bir etik ve uyum fonksiyonu bulunuyor. Ayrı bir etik ve uyum fonksiyonu bulunmayan kuruluşlarda bu sorumluluk sırasıyla; hukuk (yüzde 26), iç denetim (yüzde 11) ve İnsan Kaynakları (yüzde 8) departmanları tarafından üstleniliyor. Etik ve uyum fonksiyonları, uluslararası yapılanması olan kuruluşlarda ağırlıklı şekilde merkezi (yüzde 63) olarak konumlandırılıyor. Türkiye’deki kuruluşlarda, etik ve uyum fonksiyonu, 2021 yılında gerçekleştirilen anket sonuçlarına paralel biçimde ağırlıklı olarak yönetim kuruluna (yüzde 56) ve genel müdüre (yüzde 28) raporlama yapıyor. Etik ve uyum fonksiyonlarının, sürdürülebilirlik politikalarına katılımı düşük Avrupa Birliği ve Avrupa ülkelerinin sınırda karbon düzenlemesi, Alman Tedarik Zinciri Kanunu ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi çeşitli düzenlemeler ile birlikte, sürdürülebilirlik ve ESG konuları kuruluşların uyum süreçlerinde giderek daha önemli bir konuma yükseldi. Buna karşın anket katılımcılarının yüzde 37’si, kuruluşlarındaki etik ve uyum fonksiyonunun, sürdürülebilirlik ve ESG ile ilgili herhangi bir faaliyete katılmadığını belirtiyor. ESG girişimleriyle ilgili olarak etik ve uyum fonksiyonunun dâhil olduğu başlıca faaliyetler şu şekilde sıralanıyor: ESG ile ilgili mevzuatlar ortamının araştırılması ve gözetimi (yüzde 30), ESG risklerinin uyum riski değerlendirilmesine dâhil edilmesi (yüzde 28) ve ESG ile ilgili politikaların ve süreçlerin tesis edilmesi (yüzde 28). Yaptırım ve mevzuat takibine yönelik çalışan iş gücü yeterli görülüyor Araştırmaya göre katılımcılarının yüzde 43’ü yüksek oranda yaptırım uygulanan ülkelerde faaliyet gösterirken yüzden 53’ünün bu bölgelerde tedarikçisi, iş ortağı veya müşterisi bulunuyor. Buna karşın katılımcıların yalnızca yüzde 30’u Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi öncesi, yaptırımlara özel çalışan bir fonksiyonunun bulunduğunu ve yalnızca yüzde 2’si müdahale sonrası ayrı bir departman kurduğunu belirtiyor. Yaptırım ve mevzuat takibine yönelik çalışan iş gücü, katılımcılar nezdinde yüzde 45 oranında yeterli olarak görülüyor. Katılımcıların yüzde 28’i iş gücünü yetersiz görmekle beraber yüzde 21’i ise çalışan sayısını artırmayı hedefliyor. Uyum yatırımlarında teknoloji bağlantılı yatırımlar öncelik almıyor Şirketlerde, etik ve uyum fonksiyonunun kurumsal seviyede desteklenmesi amacıyla yatırım yapılan alanların başında yüzde 59 ile eğitim süreçleri geliyor. Bunu yüzde 52 ile etik ve uyum risk değerlendirmeleri ve yüzde 50 ile politika, prosedür ve davranış kuralları izliyor. Sonuçların incelenmesi neticesinde, teknoloji bağlantılı yatırım kararlarının, şirket bütçelerinde hala yeterli önceliği alamadığı da anlaşılıyor. Buna göre uyum yatırımlarında veri analizi yüzde 15, teknoloji ve/veya AI kullanımı yüzde 9 ile en düşük orana sahip iki alan. Anket sonuçlarına göre etik ve uyum risklerinin yüksek oranda manuel yöntemler veya iş ilişkileri/bağlantıları aracılığıyla yönetildiği de anlaşılıyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 22’si yönetişim, risk ve uyum teknolojisi çözümleri kullandığını belirtiyor. “Etik ve uyum görevlileri, değişim liderleri olarak öne çıkıyor” Hazırladıkları rapor hakkında değerlendirmede bulunan KPMG Türkiye Şirket Ortağı Oytun Önder, “Şirketlerin çalışma alışkanlıklarını değiştiren olağanüstü dönüşüm yıllarında etik ve uyum görevlileri, değişim liderleri olarak öne çıkıyor. CCO’lar, şirketlerin değişim yolculuklarının lokomotifi rolü ile yeni yaklaşımların ve teknolojilerin benimsenmesini, düzenleyici ve paydaş beklentilerinin isabetli biçimde öngörülmesini, risklerin meydana gelmeden önce önlenmesini sağlamaya çalışıyor. Bu dönemde, bankacılık ve diğer finansal hizmetlerde daha önceki yıllarda tecrübe ettiğimiz gibi diğer sektörler de ülke sınırlarından bağımsız biçimde entegre olmaya devam ediyor. Bu durum uluslararası düzenlemelerin, kuralların ve iyi uygulamaların şirketler için önemini giderek artırıyor. Ticari hayatın küreselleşmesinin yanı sıra Türkiye’nin uluslararası ticari faaliyetleri için çok önemli bir yeri olan Rusya’ya uygulanmaya başlanan yaptırım kararları da Türk firmaları için etik ve uyum iklimini en basit deyişle daha karmaşık bir hale getiriyor. Hazırladığımız bu son rapor ile bu karmaşık iklimde farklı sektörlerde faaliyet gösteren kurumların mevcut uyum yapılarının, uyum fonksiyonlarını gerçekleştirirken zorlandıkları alanların ve iyileştirmeyi planladıkları gelişime açık yönlerin belirlenmesini hedefledik. Bu kapsamlı raporumuzun hazırlanmasında verdikleri destek ve sergiledikleri yakın iş birliği nedeniyle TEİD’e teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi. “Operasyonel faaliyetlerin tamamına entegre bir etik kültürü büyük önem taşıyor” Etik ve İtibar Derneği Genel Sekreteri Neslihan Yakal ise açıklamasında şunları söyledi: “Anket sonuçları bize, şirketlerin hızla değişime devam eden etik ve uyum rollerini, sorumlulukları ve beklentileri gösteriyor. Etik ve uyum risklerine karşı operasyonel faaliyetlerin tamamına entegre bir etik kültürü benimsenmesi büyük önem taşıyor. Düzenlediğimiz bu ankete ülkemizin önde genel kuruluşlarında etik ve uyum yöneticileri, uzmanları veya benzer üst düzey uyum yöneticilerinden oluşan katılım gerçekleşti. Anketle şirketlerin etik ve uyum alanında güncel durumları incelendi, güçlü ve gelişime açık oldukları alanlarda piyasa etkenleri ve değişimleri ışığında öncelikleri tespit edildi. Etik, uyum ve itibar risklerinin yönetimi alanında, en güncel veri ve bilgiyi, Türkiye’de üye ve paydaşlarına aktarmayı en önemli amaçlarından biri olarak gören Etik ve İtibar Derneği olarak, kendi sektöründe küresel olarak en önemli paydaşlardan biri olan KPMG ile ortak bir çalışma yürütmekten mutluluk duyuyoruz. Önümüzdeki yıllarda da yinelemeyi umduğumuz anket, böylelikle ülkemizdeki değişimleri ayrıntıları ile gözlemleyip değerlendireceğimiz bir referans doküman olacaktır. Anketimize katılan ve sonuçlarımızın zenginleşmesine destek veren tüm değerli katılımcılarımıza teşekkür ediyoruz.”Türk elektronik müzik prodüktörü Emiran UEFA Şampiyonlar Ligi Finali etkinliklerinde sahne alacak
Emiran, İstanbul’da düzenlenecek UEFA Şampiyonlar Ligi Finali kapsamında kurulan Champions Festival’de sahne alacak. 16 Haziran’da çıkacak yeni teklisi NOAH’ı ilk kez bu sahnede çalacak. İstanbul bazlı elektronik müzik prodüktörü Emiran (Emirhan Çelikbilek), UEFA Şampiyonlar Ligi finali için Yenikapı’da kurulan 150 bin kişi kapasiteli festival alanında ana sahnede dinleyicilerle bir kez daha buluşacak. 10 Haziran’da Manchester City ve İnter Milan arasında Atatürk Olimpiyat Stadı’nda oynanacak final karşılaşması öncesinde, 9 Haziran günü Yenikapı etkinlik alanında bir festival alanı kurulacak. Pek çok etkinliğin gerçekleşeceği festivalin ana sahnesinde Emiran ile birlikte dünyadan, Lost Frequencies, Kadebostany, Chris Luno & Ceaus gibi elektronik müziğin önde gelen isimleri sahne alacak. Yeni tekli “NOAH” İlk Kez Şampiyonlar Ligi Sahnesinde Emiran’ın yeni teklisi NOAH da ilk kez bu sahnede dinleyiciyle buluşacak. Tribal ritimlerin melankolik melodilerle buluştuğu yeni tekli NOAH, 16 Haziran’da tüm dijital platformlarda yayınlanıyor. Electronica, minimal techno ve melodik house tınılarını dünya müziğinden etkilenen groove’lar, sample’lar ve akustik kompozisyonlardan oluşan bir derlemeyle birleştirerek zamansız ve modern bir müzik yaratan Emiran, geçtiğimiz günlerde ünlü caz saksafonisti İlhan Erşahin ile ve Afro-Kübalı keman ustası Darian Donovan Thomas ile New York’ta kaydettikleri çok özel iki kayıt yayınladı. Yaptığı iş birlikleriyle dinamik ve ilgi çekici bir müzik yaratan Emiran, daha önce perküsyoncu İzzet Kızıl, trompet sanatçısı Barış Demirel gibi pek çok isimle bir araya geldi.Tatilcilerin yeni gözdesi 12 ay deniz ve güneşin adresi Mısır Hurghada
Avrupa ülkelerine gitmek isteyenlerin Schengen vizesi süreçlerinde yaşadığı sıkıntılar, tatil destinasyonlarındaki tercihleri değiştirdi. Kısa bir süre önce Türk vatandaşlarına vize uygulamasını kaldıran Mısır’ın 12 ay deniz ve güneş keyfi vadeden incisi Hurghada, tatilcilerin yeni gözdesi oldu. Gitmeklazım.com Genel Müdürü Serdar Şahin, hem yakın olması hem de tatil için son derece cazip olması bakımından özellikle Mısır Hurghada turlarına yoğun bir ilginin olduğunu söyledi. Son günlerde Schengen vizesi almak isteyenlerin yaşadığı zorluklar, yurt dışı tatili tercihlerinde değişiklikler yarattı. Bu süreçte vizesiz rotaları tercih etmeye başlayan tatilcilerin en yeni gözdesi ise Mısır’ın 12 ay deniz ve güneş sunan incisi Hurghada oldu. Hurghada, hem Türkiye’ye uçakla iki buçuk saatlik uzaklıkta yer alması hem uygun fiyatlı bir tatil seçeneği olması hem de 12 ay boyunca parlak bir güneş ve berrak bir deniz keyfi sunmasıyla öne çıkıyor. Bir süredir yurt dışı seyahatlerde en çok tercih edilen destinasyonların başında Mısır geldiğini söyleyen Gitmeklazım.com Genel Müdürü Serdar Şahin, yaptığı açıklamada “Türk vatandaşlarının vize süreçlerinde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle vize serbestisi gösteren ülkelere karşı büyük bir ilgi oluşmaya başladı. Bu noktada öne çıkan ülkelerin başında Mısır geliyor. Özellikle Mısır’ın ve Kızıldeniz’inincisi Hurghada turlarımıza karşı yoğun bir talebin olduğunu görüyoruz. Mısır’da Kızıldeniz kıyısında bir tatil kenti ve turizm merkezi olan Hurgada, hem mesafe olarak ülkemize yakın olması hem de muhteşem sahilleriyle yaz tatili için oldukça cazip bir yer. Ayrıca Hurghada, 12 ay deniz, 12 ay güneşi görebileceğiniz ve faydalanabileceğiniz bir destinasyon. Pek çok Türk yatırımcının otelinin burada bulunması ve bu bölgedeki dil bariyerini de ortadan kaldırıyor. Her şey dahil konaklama seçeneğiyle özellikle çocuklu ailelerin ve balayı çiftlerinin ilk tercihi burası şu an” dedi.Aylık en yüksek reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde %3,91, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise %4,55 oranlarıyla külçe altında gerçekleşti.
Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından DİBS %2,60, Amerikan Doları %1,57, mevduat faizi (brüt) %0,96, Euro %0,69 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; BIST 100 endeksi %8,29 oranında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde DİBS %3,23, Amerikan Doları %2,19, mevduat faizi (brüt) %1,58, Euro %1,30 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; BIST 100 endeksi %7,73 oranında yatırımcısına kaybettirdi.
Finansal yatırım araçlarının aylık reel getiri oranları, Mayıs 2023
Külçe altın, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %16,84, TÜFE ile indirgendiğinde ise %13,66 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olmuştur. Aynı dönemde BIST 100 endeksi, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %9,22, TÜFE ile indirgendiğinde ise %11,69 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Finansal yatırım araçlarının üç aylık reel getiri oranları, Mayıs 2023
Altı aylık değerlendirmeye göre külçe altın; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %21,53, TÜFE ile indirgendiğinde ise %12,08 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %7,17, TÜFE ile indirgendiğinde ise %14,39 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede en yüksek reel getiri BIST 100 endeksinde gerçekleşti
Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde %33,84, TÜFE ile indirgendiğinde ise %34,96 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.
Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından külçe altın %2,41 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken, DİBS %1,53, Euro %8,37, Amerikan Doları %10,73 ve mevduat faizi (brüt) %17,58 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi. TÜFE ile indirgendiğinde külçe altın %3,27 oranında yatırımcısına reel getiri sağlarken, DİBS %0,70, Euro %7,60, Amerikan Doları %9,99 ve mevduat faizi (brüt) %16,89 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
TÜRKİYE’DE HE KALİTEDE Z-BOARD ÜRETEN TEK FİRMA
Zkarton Oluklu mukavva sektöründe pazar liderliğini elinde bulunduran Has Kutu, sektöre HE kalite Z-board ürününü kazandırdı.
Türkiye’de Z Karton’un öncüsü Has Kutu, sektörüne bir ilki daha kazandırdı. HE ondüle formunda Z-board üretimi yapan tek firma olan Has Kutu, sektörde yalnızca Has Kutu tarafından üretilmekte olan ve avantajları noktasında rakibi olmayan HE kaliteli ürününü pazara sundu.
DAHA AZ YER KAPLIYOR, DAHA FAZLA DAYANIYOR
Türkiye’de HE kalite ürün üreten ilk marka olduklarının altını çizen ve özellikle mobilya ve e-ticaret sektöründe çok yoğun kullanılan bir ürün olduğu bilgisini paylaşan Has Kutu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Haskaraman, bu ürünün piyasada en çok kullanılan BC ondüle formundaki ürün ile karşılaştırmasına ve avantajlarına dikkat çekti.
HE kaliteli ürününün BC ondüle formundaki ürün ile kıyaslandığında, HE’nin yatay mukavemet değerinin BC’ye göre 4 kat daha iyi olduğunu dile getiren Haskaraman, HE’nin kutu kapama makinelerinde daha iyi sonuç verdiğini söyledi.
HE kaliteli ürünlerinin bir paletiyle daha fazla ürün paketlenebildiğini, zamandan tasarruf edildiğini, minimum stok alanına ihtiyaç duyulduğunu, hızlı üretim yapıldığını ve sonucunda ise minimum maliyetle maksimum kar elde edildiğini dile getiren Haskaraman, BC kaliteli üründen HE kaliteli bu ürüne geçiş ile birlikte işletmelerin depolarındaki farkı göreceklerini söyledi.
STOK ALANI İHTİYACINI AZALTIYOR, NAKLİYE MALİYETLERİNİ DÜŞÜRÜYOR
6,20 mm kalınlığa sahip BC kaliteli ürünün yatay mukavemet değeri 1000N, 3,30 mm kalınlığa sahip HE kaliteli ürünün yatay mukavemet değeri ise 4000n.
Ürünün kapladığı alanın küçülmesine rağmen 4 kat daha fazla bir mukavemete sahip olduğundan nakliye maliyetlerini de düşürüyor.
Şu anda sadece Has Kutu’nun ürettiği HE kaliteli oluklu mukavva, e-ticaret ve mobilya gibi ambalaj ve paketleme ihtiyacı yoğun olan sektörlerde sağladığı avantajlarla işletmelerin ilk tercihi oluyor.
PayTR ve Tosla’dan kazandıran kampanya
Türk mühendislerinin geliştirdiği, yenilikçi ürün ve çözümler sunan Ödeme Kuruluşu PayTR, Tosla iş birliğiyle 30 Haziran’a kadar sürecek bir kampanya başlattı. Kampanya kapsamında herhangi bir kart sahibi veya banka müşterisi olmaya gerek kalmadan kullanıcılar, kolay ve hızlı bir şekilde Tosla bakiyeleriyle PayTR üye işyerlerinde QR kod ile yapacakları alışverişlerde yüzde 5, toplamda 30 TL Tosback kazanıyor. Geliştirdiği ürün ve teknolojilerle üye iş yerlerinin hayatlarını kolaylaştıran ödeme kuruluşu PayTR, Türkiye’nin ilk banka iştiraki olan e-para şirketi AkÖde’nin geliştirdiği yenilikçi finansal mobil platformu Tosla iş birliğiyle yeni bir kampanyaya daha imza attı. 2021 yılından bu yana yaptıkları iş birliği ile PayTR üye iş yerleri ödemelerini Tosla ile de alabiliyorlar. Tosla ile gerçekleştirilen ödemeler 2023’ün ilk beş ayında bir önceki seneye göre işlem hacminde yüzde 110, işlem adedinde ise yüzde 173 artış gösterdi. 30 Haziran’a kadar sürecek yeni kampanya kapsamında kullanıcılar Tosla bakiyeleriyle PayTR üye iş yerlerinden yapacakları her QR alışverişlerinde yüzde 5 olmak üzere toplam 30 TL’ye kadar Tosback kazanma fırsatı yakalıyor. Kampanyadan faydalanmak için PayTR üye iş yerlerinde sepetini oluşturan kullanıcıların ödeme şekli olarak ‘Tosla ile Ödeyin’ seçeneğini seçmeleri ve ardından QR ile ödeme yapmaları gerekiyor. Banka müşterisi olmaya gerek yok PayTR ve Tosla iş birliği kapsamında kullanıcılar 50 binden fazla ATM ve/veya 9 binden fazla anlaşmalı noktadan Tosla hesabına bakiye yükleyerek harcama yapmaya başlayabiliyor. Her yaştan bireyin finansal ihtiyaçlarını karşılamak üzere geliştirilen Tosla’ya banka müşterisi olmaya gerek kalmadan saniyeler içinde kaydolunabiliyor. Kullanıcılar anlaşmalı PayTR üye iş yerlerinde ödeme adımına geldiklerinde Tosla uygulamasını açarak ekranda çıkan QR’ı tarıyor, Tosla bakiyeleriyle pratik şekilde ödemelerini tamamlıyor. Pfizer Orta Doğu, Rusya ve Afrika Bölgesi mRNA Bölgesel Terapötik Alan Lideri Çağla Hullu oldu 2008 yılında Pfizer Türkiye’ye Proje Yöneticisi olarak katılan Çağla Hullu, Pfizer Orta Doğu, Rusya ve Afrika Bölgesi mRNA Bölgesel Terapötik Alan Lideri olarak atandı. 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünden mezun olan Çağla Hullu, 2008 yılında Sabancı Üniversitesi İşletme bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Aynı yıl Proje Yöneticisi olarak Pfizer ailesine katılan Çağla Hullu, artan ürün sorumlulukları üstlenerek Onkoloji ve Dahili Uzmanlıklar portföylerinde görev aldı. Çağla Hullu, Türkiye Çok Kanallı Pazarlama Müdürü olarak Küresel Ticari Operasyonlar ekibine katıldı. 2017 yılında Avrupa Orta Ölçekli Pazarlar Çok Kanallı Pazarlama Liderliği sorumluluğunu üstlenerek yirminin üzerinde ülkede lansmanlara, altyapı ihtiyaçlarının karşılanmasına ve dijital uygulamaların etkin şekilde hayata geçmesine liderlik etti. Türkiye Biopharma Operasyonları Lideri olarak takımıyla birlikte satış ve pazarlama aktivitelerine kapsamlı destek vererek çözüm ortağı olarak çalıştı. 2021 yılında Türkiye ve Polonya Hastane Kategori Lideri olan Çağla Hullu, yeni görevine atanmadan önce ise Türkiye’de COVID-19 ve Hastane kategorilerini yönetti. Pfizer Orta Doğu, Rusya ve Afrika Bölgesi mRNA Bölgesel Terapötik Alan Lideri Çağla Hullu, yeni göreviyle ilgili şunları belirtti: “Hasta odaklı yaklaşımımız, yenilikçi bakış açımız ve bilim kazanacak anlayışımız ile Pfizer, birçok ekip arkadaşım için olduğu gibi benim için de eşsiz bir lider okulu. Kariyer yolculuğumun başlangıcından bugüne Pfizer ailesinin bir parçası olarak, artan sorumluluklar üstlenmenin gururunu ve yeni görevimin heyecanını yaşıyorum.”Gamingİstanbul ve Indieway Hakkında Bilgilendirme
Geçtiğimiz günlerde dünyanın enbüyük 8 uluslararası oyun ve e-spor fuarından birisi olan Gaming İstanbul(GIST), 16 – 18 Haziran 2023 tarihleri arasında Prof. Dr. Kadir Topbaş Gösterive Sanat Merkezi’nde düzenleneceğini sizlere duyurmuştuk.
Ancak, iki turlu Cumhurbaşkanlığıseçimleri ve fuar izinlerimiz alındıktan sonra açıklanan sınav takvimisebebiyle oyunseverlerden GIST’in ertelenmesi yönünde yoğun talep alıyorduk.
Gaming İstanbul yönetimi olarak, oyuncularınve oyun sektörünün daha keyifli bir atmosferde bir araya gelebilmeleri için bu haklıtaleplere kulak verdik ve GIST’i 22-24 Eylül 2023 tarihine ertelemekararı aldık.
Bu yeni tarihte İstanbulBüyükşehir Belediyesi ve iştirakleri sponsorluğunda daha zengin bir içerik ileGIST’i oyunseverlerle buluşturacağız.
Diğer yandan GIST kapsamında yapılmasıplanlanan oyun sektörüne yönelik iş geliştirme etkinliği ve ekosistemi IndiewayHaziran’da ise bir erteleme olmayacak. Yerli oyun yapımcılarını veprofesyonellerini yerli ve yabancı 1000 kadar önemli konuşmacı, yatırımcı veuzman katılımcıyla bir araya getiren Indieway, 16-18 Haziran 2023tarihlerinde gerçekleştirilecek.
Blizzard’dan Abigail Manuel,Activision’dan Monica Chen, Games for Change’den Arana Shapiro, İstinyeÜniversitesi’nden İsmail Ergen gibi uluslararası sektörden önemli isimlerin konuşmacı olarak katılacağı Indieway’de BahçeşehirÜniversitesi Dijital Oyun Tasarımı Bölüm Başkanı Güven Çatak, yayıncı,stratejist ve oyun tasarımcısı Can Sungur, Arvis Games oyun stüdyosu kurucusu,oyun tasarımcısı ve yayıncı Tuna Pamir, Upgrade Entertainment oyun stüdyosukurucusu ve oyun tasarımcısı Meriç Eryürek de jüri olarak yer alacak.
Tekstil baskısında analogdan dijitale dönüşüm hızlanıyor
Gelişmiş Mimaki Tiger600-1800TS yeni fırsatlar için ITMA 2023’te tanıtılacak
Artan kişiselleştirme ve sürdürülebilirlik talepleriyle dönüşen tekstil endüstrisinin yeni ihtiyaçlarına göre tasarlanan yeni Mimaki Tiger600-1800TS, tekstil üreticilerini analogdan dijitale geçişte cesaretlendiriyor ve onlara yeni ilhamlar veriyor.
Endüstriyel inkjet baskı makineleri, kesim plotterları ve 3D baskı makinelerinin lider markası Mimaki, en verimli süblimasyon transfer baskı makinesi Tiger600-1800TS’yi 8-14 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek olan ITMA 2023 fuarındaki H7-C304 standında tanıtmaya hazırlanıyor. Bu yeni yüksek hızlı, kompakt ve güçlü, rulodan ruloya inkjet baskı makinesi, tekstil baskı endüstrisinde analogdan dijitale dönüşümü hızlandırmak için tasarlandı.
Tiger600-1800TS, yenilenen yüksek hızlı baskı kafası ve Mimaki’nin tescilli görüntü kalitesi geliştirme teknolojileri sayesinde saatte 550 m2 maksimum baskı hızına (önceki modelden %143 daha hızlı) çıkabiliyor. Kağıt takma ve sarma sistemlerinin her ikisinin de makinenin arkasında yer aldığı yeni tasarım sayesinde, baskı makinesinin boyutu da önceki sisteme kıyasla yarı yarıya küçültüldü. Alandan tasarruf sağlayan bu daha küçük ayak izi, kullanıcıların değişken taleplerini karşılamak için kolayca birden fazla ünite kurmasını sağlarken, genel üretim kapasitesini de artırıyor.
Mimaki Eurasia Genel Müdürü Arjen Evertse; “Tüm bu yenilikçi gelişmeler, Tiger600-1800TS’yi analog tekstil işlemleriyle rekabet etmek ve dijital baskı üretimine geçişi desteklemek için ideal bir konuma getiriyor” dedi. Evertse; “Dijital baskının faydaları uzun, karmaşık ve sürdürülemez analog üretim yöntemlerine kıyasla çok çeşitlidir. Baskı üreticilerinin değişen talep miktarı ve çeşitliliğine yanıt vermesini mümkün kılan dijital baskı, en hızlı ve uygun maliyetli çözüm olarak öne çıkıyor. Daha fazla tasarım esnekliği sağlayan dijital baskı, yerel üretim, minimum stok ve dolasıyla ürün israfının önlenmesi gibi avantajlarının yanı sıra, analog işlemden kaynaklanan atık suyun tamamen ortadan kaldırılması sayesinde çevresel etkiyi de azaltıyor” dedi.
Sürdürülebilirlik talepleri Tiger600-1800TS ile tam olarak karşılanıyor
Tiger600-1800TS’nin diğer bir çevresel faydası da baskıda kullanılan MLSb510 serisi süblimasyon boyalarının yakında bluesign®(1) sertifikası alması olacak. Haziran 2023’te verilmesi beklenen bu sertifika, MLSb510 boyaların, nihai tüketicilerin ve baskı operatörlerinin güvenliği ve çevrenin korunması açısından en yüksek kalitede olduğuna dair güvence sağlayacak ve bu sayede Mimaki tekstil endüstrisinin sürdürülebilirliğine katkıda bulunacak.
Mimaki’nin güvenilir, kullanımı kolay ve verimli çözümler geliştirme konusundaki iyi bilinen uzmanlığı, Tiger600-1800TS’nin geliştirilmesinde de etkisini gösterdi. Baskı makinesinin boya tankı, baskı işlemi kesintiye uğramadan değiştirilebiliyor, bu da makinenin durma süresini en aza indiriyor. Yapışkanların blanket üzerine uygulanması ihtiyacını ortadan kaldıran rulo kağıt besleme yöntemi sayesinde baskı makinesinin bakım ihtiyacı da azalıyor.
“Tiger600-1800TS, tüm gelişmiş mühendislik özellikleri ve pratik, kullanıcı dostu tasarımıyla mevcut ve potansiyel tüm kullanıcılarımızın ihtiyaçlarını mükemmel şekilde karşılıyor” diyen Arjen Evertse, sözlerini şöyle tamamladı; “Mimaki’nin zengin ürün portföyüne eklenen bu yeni yüksek hacimli süblimasyon transfer baskı modeli, sağladığı avantajlarla analog baskıdan dijital baskıya geçişi teşvik ediyor. İlham verici çalışmalara imza atan tekstil endüstrisinin değişen üretim gereksinimleri açısından dijital baskı kaçınılmaz olarak en iyi çözümü oluşturuyor. Üstelik, Tiger600-1800TS başta olmak üzere tüm dijital tekstil baskı çözümlerimiz daha sürdürülebilir ve çevreye duyarlı bir dönüşümü destekliyor ve teşvik ediyor.”
Mimaki’nin gelişmiş baskı teknolojileri hakkında daha fazla bilgiye resmi web sitesinden ulaşabilirsiniz: http://www.mimaki.com.tr/
Pazaryerlerine reklam platformu sunan GoWit, 1 milyon dolar yatırım aldı
Türkiye’nin ilk Perakende Medya reklam platformunu geliştiren GoWit, 1 milyon dolar yatırım aldığını duyurdu.
Söz konusu yatırım turuna Esas Ventures, Alarko Ventures, APY Ventures ve Mindvest GSYF dahil oldu. Bu yatırım, şirketin Türkiye pazarında öncü konumunda güçlenmesi, diğer yandan küresel olarak büyümesi açısından büyük önem arz ediyor.Geçtiğimiz yıl RMA (Retail Media Ads – Perakende Medya Reklamları) platformunu piyasaya süren GoWit, kısa süre içerisinde yerli ve global pazaryerleri ile partnerliklerini duyurmuştu.
GoWit RMA platformundan, pazaryerleri reklam alanlarını birlikte çalıştıkları markalara sunarken, markalar ise farklı kanallarda gösterilebilen reklam formatları, etkili kitle hedeflemeleri ile marka bilinirliğini, satışları ve genel reklam dönüşümlerini artırabiliyorlar.
Kişisel reklamlar ve çok kanallı müşteri erişimi üzerine geliştirdiği çözümlerle, reklamverenlere kapsamlı bir reklam platformu sağlayan girişim, tüm dünyada hızla gelişen ve değişen dijital reklamcılık sektörüne yeni bir soluk getiriyor.
GoWit, online platformlarında gelişen müşteri potansiyelini değerlendirme ihtiyaçlarını karşılamak ve gitgide gelişen e-ticaret ekosisteminde reklam yerleşimlerinden gelir kaynağı sağlamak isteyen pazaryerlerine ulaşma misyonunda aktif olarak çalışmalarına ve işbirliklerine devam ediyor.
Yatırım hakkında açıklamada bulunan GoWit Kurucu Ortağı ve CEO’su Emrah Adsan, “GoWit, kurulduğu ilk günden bu yana, reklamcılık ekosistemini değiştirmeye ve daha demokratik bir hale getirmeye odaklandı. RMA ürünümüzü piyasaya sürdükten sonra, hem ülkemizde hem de dünya genelinde oldukça bilinen şirketlerle anlaşma imzalamamız, üstüne bu yatırımı almamız hedeflediğimiz çalışmaları daha hızlı yürütebilmemiz adına oldukça önemli. Bu süreçte, kapsamlı bir reklam platformuna ihtiyaç duyulduğunu açıkça gördük ve ürün-pazar uyumunu yakalayabildik. Yatırımcılarımızın her birine ayrı ayrı teşekkürlerimizi sunmak istiyorum, sektördeki değişimde öncü olabileceğimize olan inançları bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.” ifadelerini kullandı.
“Retail Media Reklam platformunun sunduğu imkanlar hakkında pazaryerleri ve markaları bilinçlendirmeye çalışırken, diğer yandan yurtdışı ayağında daha çok müşteriye ulaşmak istiyoruz. Bu yatırım, şirketimizin geniş ölçüde tanınması, ürünümüzün daha çok pazaryerine ulaşması amacıyla özel olarak kullanılacak. Aldığımız yatırım, ürün geliştirmesinden, pazarlama stratejimize kadar birçok açıdan bize hizmet edecek.” sözlerini ekledi.
GoWit, yakın zamanda Londra’daki ofisini açarak mevcut piyasa koşullarından da global perspektifte yararlanarak, Perakende Medya’nın sunduğu sayısız imkanı birçok pazaryeri ve marka ile buluşturmayı planlıyor.
P.unique Seramik bünyesinde Seramik Sanatçısı Pınar Bamyacı tarafından tasarlanan _41 İstanbul Serisi, zamansız ve göz alıcı stili ile ev ve ofislerdeki yaşam alanlarına değer katıyor. Pınar Bamyacı’nın farklı bir bakış açısı ile içindeki İstanbul’u yansıtan eşsiz eserleri ağırlıklı olarak nazar boncuklu figürlerden oluşuyor. Özgün tasarımı ile zamansız bir görünüm sunan _41 İstanbul Serisi’ndeki eserlerde yer alan nazar boncuğu figürü; mum, fincan, kase, kaşık gibi bir çok objede her biri birbirinden farklı uygulamalar halinde kullanılmış.
Yazın enerjisini evinize taşıyın!
Modern ve çarpıcı tasarımın, çamurun en güzel tonları ile buluştuğu _41 İstanbul Serisi, hem ortama renk katıyor, hem de mercan figürlü mumlukları ile yazın enerjisini evlerinize taşıyor.
Hayvan figürlerinin de sıklıkla kullanıldığı P.Unique _41 İstanbul koleksiyonunda; altın yaldızlı geyik figürlerinden oluşan vazo ve kâseler, yalın ve modern bir tarzın temsilcisi at heykelleri öne çıkıyor.
Kadının yeni yüzyılda yeniden doğuşunu ve gerçek anlamda kendini buluşunu tasvir eden “doğum” temalı eserler, ateş ile toprağın dansının en nadide buluşması olarak incelikle düşünülmüş detayları ve şık tasarımıyla göz alıyor.
Doğanın kaynaklarından bir bütüne düşüncesi ile ağaç dalları ve seramiğin buluştuğu seramik kaşık çatal setleri ise koleksiyonun en dikkat çeken eserleri olarak beğeni topluyor.
Seramik Sanatçısı Pınar Bamyacı, nazar boncuğu figürünü mum, fincan, kase, kaşık gibi bir çok objede her biri birbirinden farklı uygulamalar halinde kullandığını belirtiyor.
Seramik ile mekânın enerjisini değiştirmek mümkün
“Eserlerimde ne tek bir renge ne de tek bir şekle sadık kalmadım. Hepsinde muhakkak bir farklılık olsun istedim. Nazar boncuğunun da farklı açılarda ve formlarda kullanmayı seviyorum” şeklinde konuşan Pınar Bamyacı sözlerine şöyle devam ediyor:
“Seramik ürünleri ile bir mekânın enerjisini tamamen değiştirmek mümkün. Ben eserlerimde mükemmelliğin peşinde olmaktan ziyade; ateş ve toprağın dansı sonucu ortaya çıkan her birinin kendine ait hikayesi olan özgünlüğe odaklıyorum. Yunus Emre’nin de dediği gibi bizler de aslında bir avuç toprak, biraz da sudan ibaretiz.”
Tasarımlarına; sanatı, tarihi, doğayı ve farklı kültürleri yansıtan P.unique Seramik’e ait ürünleri_41 İstanbul koleksiyonu dahil ürünler hakkında daha fazla bilgi almak için shopier.com/puniqueseramics adresini ziyaret edebilir veya instagram hesabımızı (#puniqueseramics) takip edebilirsiniz.
Dünyada Türk mobilyası markası algısı için haksız rekabetin önüne geçilmeli
Türk mobilya sektörü rekabetçiliğini korumak için iş birliği ve adil ticaret koşullarının sağlanmasını istiyor.
Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, Mobilya Çalışma Komitesi Başkanı Ahmet Müjdat Kemer, EİB Genel Sekreter Yardımcısı Serap Ünal, EİB Tarım 2 Şube Şefi İbrahim Demir, EİB Basın Danışmanı Mina Şen, ham MDF’yi işleyerek katma değerli hale getiren ve ülkemize katma değerli döviz sağlayan Türkiye’nin öncü firmalarından İzmir Yıldız Orman Ürünleri Venni’yi ziyaret ederek ihracattaki başarılarından dolayı plaket takdim ederek, sektörün sorunlarını konuştu.
Küresel mobilya sektöründe Türkiye’nin 11’inci sıradan 8’inci sıraya yükseldiğini hatırlatan Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Fuat Gürle, “Potansiyelimizi tamamen kullanabilmek için sektörümüzde işbirliği ve kümelenmenin olması gerekiyor. Ancak bu şekilde katma değerin daha yüksek noktaya getirilebileceğini düşünüyoruz. Bunun için güven ortamının tesis edilmesi gerekiyor. Hedefimiz 5 yıl içinde mobilya sektörünü dünyada ilk 5’e yükseltmek.” dedi.
Başkan Gürle, “Sadece ürünlerimizi satarken değil alırken de doğru iş birlikleriyle, adil ve eşit ticaretle önümüzün açılabileceğini düşünüyoruz. Dünyada Türk mobilyası markası algısının güçlü bir şekilde konumlandırılması, rekabetçiliğimizi kaybetmememiz ve Uzakdoğu gibi tehditlerden oluşan haksız rekabete karşı işbirliği yapmamız gerekiyor. Birliğimizce sektörümüzün büyüme yöntemlerini doğru bir şekilde belirlemek için neler yapmamız gerektiğini, hammaddeyle ilgili sektörde yaşanan sorunları sık sık firmalarımızla bir araya gelerek masaya yatırıyoruz.” diye konuştu.
TCL LINKZONE MW63VK Türkiye’de satışta
Kullanıcılara gelişmiş deneyimler sunmak için birbirini tamamlayan geniş bir ürün portföyü sunan TCL’in kablosuz router cihazı TCL LINKZONE MW63VK Türkiye’de satışa sunuldu. Ekran teknolojisi ve uygun fiyatlı, akıllı bağlantılı deneyimler konusunda öncü olan TCL’in Türkiye’de satışa sunduğu kablosuz router cihazı TCL LINKZONE MW63VK, günlük kullanım için güvenilir, 5G Wi-Fi ihtiyacınızı karşılayan bir ürün olarak dikkat çekiyor. 300Mbps’ye varan indirme ve 50Mbps’ye varan yükleme hızlarıyla TCL LINKZONE MW63VK, nerede çalışıyor olursanız olun size sanki ofisteymişsiniz hissini yaşatıyor. Cihazda bulunan dahili 4 LED ışık, sinyal alıp almadığınızı veya Wi-Fi ağınızın çalışıp çalışmadığını gösteriyor. SMS ışık göstergesi gelen SMS mesajları hakkında sizi bilgilendirirken pil durumunu her zaman öğrenmeniz de mümkün. Cihazın 2150mAh Li-ion pili çalışma ve eğlence ihtiyaçlarınızın çoğunu karşılamak için 8 saate kadar kullanım imkânı sağlıyor. Bekleme modunda ise pil ömrü 300 saate kadar sürüyor. Ayrıca 2,4 GHz veya 5 GHz bantlarında 32 adede kadar Wi-Fi bağlantısı için bir ağ kurmanızı sağlayan TCL LINKZONE MW63VK, ebeveyn kontrolleri ve güvenli misafir ağı özellikleri sunan özel bir uygulama aracılığıyla kablosuz ayarlarınızı özelleştirme olanağı da sunuyor.