Ekonomi-teknoloji haberleri (06.07.2022)

İHRACAT RAKAMLARI İŞ DÜNYASINI SEVİNDİRDİ

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Kayseri Başkan Vekili Emrullah Aksu yıl içinde yaşanan değişimlerin olumlu yönde devam ettiğini belirtti.

ASKON Kayseri Başkan Vekili Emrullah Aksu, “Açıklanan ihracat rakamları iş dünyası adına olumlu izler taşıyor. Haziran ayı rakamları bir önceki aya oranla totalde %20, Kayseri’de %15 civarında artmış görünüyor. Bu tablo genel ekonominin düzelmesi ile birleşmesi durumunda başarıyı getirecektir. Her zaman dile getirilen yükselişte olan ekonomi sözü o zaman gerçekliğe dönüşecektir.” İfadelerini kullandı. Emrullah Aksu, “Kayseri için rakamsal değerlere baktığımızda ülke genelindeki ilk 10 için Konya, Hatay, Adana, Mersin arasındaki dostane yarış devam ediyor. Kayseri’ye ve ülkemize katkı sağlayan tüm iş dünyası temsilcilerini tebrik ediyorum.” şeklinde konuştu.

ZAMLARI GÖRMEZDEN GELİP “KURGU” DEDİLER: CHP’Lİ EREN ERDEM’DEN YENİ AKİT VE İHA’YA TEPKİ

CHP’li Eren Erdem çiftçilik yapan bir yurttaşın mazot ve gübre fiyatlarından şikayet etmesi ile ilgili haberin kurgu olduğunu iddia eden İHA ve Yeni Akit’e “sahtekarsınız” diyerek tepki gösterdi. Erdem, yurttaşın çiftçilik kartını da paylaştı.

Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi (PM) üyesi Eren Erdem, İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) ve Yeni Akit’in çiftçi bir yurttaşla görüşmesinin kurgu olduğuna dair haber yapmasına sosyal medya hesabından tepki gösterdi.

Eren Erdem, konuştuğu yurttaşın Kartal Ziraat Odası’ndan alınan çiftçilik kartının fotoğrafına da yer verdiği paylaşımda “Benim konuştuğum Durmuş Amca hayatının hiçbir döneminde hiçbir belediyede çalışmadı. Kendisi çiftçidir, siz de sahtekârsınız @ihacomtr @yeniakit Bu kapağı da duvarınıza asarsınız!” ifadelerini kullandı.

“EKMEK 10 LİRAYI GÖRÜR”

Eren Erdem geçtiğimiz günlerde Şile’nin köylerine ziyarette bulunmuş ve yurttaşların sorunlarını dinlemişti. Çiftçilik yapan bir yurttaş gübre ve mazot maliyetlerinin arttığını, zarar ettiklerini belirterek “10 liranın altında olmaz. İnan 10 lirayı görür ekmek” demişti.

İHA ve iktidara yakın Yeni Akit CHP Parti Meclisi Üyesi Eren Erdem’in yurttaş ile konuşmasının kurgu olduğunu iddia etmişti.

Söz konusu haberlerde “CHP Parti Meclisi Üyesi Eren Erdem’in Şile’de yakıt fiyatlarıyla ilgili haberinin kurgu olduğu ortaya çıktı. Yakıt fiyatlarından şikayetçi olan kişinin aslında çiftçi değil, CHP parti üyesi olduğu ve İBB’de kıyı temizleme personeli olarak çalıştığı belirlendi” ifadeleri yer almıştı. Aynı haber daha sonra iktidara yakın diğer medya kurumları tarafından da servis edildi.

Haberde, “Erdem, İBB’de kıyı temizleme personeli olan Kadir B.’yi çiftçi gibi gösterdi. İBB çalışanı Kadir B. traktörü pompaya yaklaştırılarak 1405.25 TL’ye yakıt alındı. Eren Erdem ise, İBB çalışanı Kadir B.’nin traktör yakıt parasını kardeşi Erdeniz Erdem’in kredi kartıyla ödedi” ifadelerine de CHP’li Eren Erdem tepki gösterdi.

Erdem, alışverişi kardeşinin kredi kartıyla yaptığına dair bilginin Kişisel Verileri Koruma Kanunu’na aykırı olduğunu hatırlatarak tazminat davası açacağını belirtti.

Enflasyonun ve peş peşe gelen zamlar ücretli çalışan yurttaşların belini büktü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs ayında yıllık enflasyonu yüzde 73,50 olarak açıklarken bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) tarafından açıklanan rakam ise yüzde 160,76 oldu. Artan enflasyonla birlikte başta akaryakıt olmak üzere çok sayıda ürüne art arda zamlar geldi. İktidara yakın medyanın zamları görmeyerek durumdan şikayetçi olan vatandaşları hedef göstermesi tepki çekti.

500 FİRMANIN AR-GE HARCAMASI 25 MİLYAR TL’Yİ AŞTI!

“TEKNOLOJİYİ YAKINDAN TAKİP EDEREK ÖTESİNE GEÇMELİYİZ”

Cari açığın kapatılması, dışa bağımlılığın azaltılması ve küresel pazarda Türkiye’nin ağırlığının artırılması hedefiyle araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerinin önemi gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Teknolojideki gelişme ayak uydurmak, ekonomik kalkınma arayışlarına çözümler sunan Ar-Ge faaliyetlerine yönelik ülkemizde 500 firmanın harcamasını 25 milyar 449 milyon TL’ye çıkardığı dikkat çekti. Ar-Ge çalışmalarının Türkiye ekonomisine sunacağı katkılar hakkında değerlendirmelerde bulunan teknoloji öncüsü Mustafa Mertcan, “Teknoloji sürekli değişerek kendini yeniliyor. Bizlerin en önemli görevi ise bu yenilikleri yakınan takip ederek onların ötesine geçmek.” ifadelerini kullandı.

Teknolojideki gelişim hızının katlanarak arttığı günümüzde ülkelerin yer altı ve yer üstü kaynakları kadar bu gelişime sundukları katkı da artık büyük önem taşıyor. Buluşlar ve yenilikler halinde karşımıza çıkan teknolojik gelişmelerin çıkış alanı olan Ar-Ge merkezlerine yönelik yatırımlar da bu nedenle gün geçtikçe artıyor. Türkiye’de de bu sürece paralel şekilde yatırımın yönü Ar-Ge çalışmalarına çevrildi.

500 FİRMANIN BÜTÇESİ 25 MİLYAR TL’Yİ AŞTI

Turkishtime tarafından bu yıl dokuzuncusunu gerçekleştirilen “Türkiye Ar-Ge 250 Araştırması” ile Türkiye’de Ar-Ge çalışmalarına yönelik faaliyetlerin boyutu ortaya kondu. Araştırma kapsamında 500 firmanın Ar-Ge faaliyetlerine yönelik bütçesini 25 milyar 449 milyon TL’ye çıkardığı gözlendi.

Araştırmaya göre listedeki ilk 50 firmanın 2021 yılındaki Ar-Ge yatırımlarının toplamının yüzde 65.93’lük bölümü savunma sanayi firmalarının oluşturduğu görüldü. Bu oran 2020 yılında yüzde 60,7 düzeyindeydi.

“İHRACATA YÖNELİK FAALİYETLERİMİZİN GÜÇLENMESİ İÇİN AR-GE ÇALIŞMALARININ ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK”

Ar-Ge çalışmalarına ayrılan bütçenin atmasıyla Türkiye’nin dışa bağımlılığının da azaltılacağını vurgulayan ve araştırmanın Ar-Ge yıldızları kategorisinde de yer alan DOF Robotics’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Mertcan, “Harcamaların azaltılması ve ihracata yönelik faaliyetlerimizin güçlenmesi için Ar-Ge çalışmalarının önemi çok büyük. Başta savunma sanayi olmak üzere çok sayıda sektörde Ar-Ge yönelik faaliyetlerin artması ile birlikte kendi imkânlarımızla yazılımını ve donanımını geliştirdiğimiz ürünler ortaya koyarak Türkiye ekonomisine doğrudan katkı sağlayabiliriz” dedi.

“AR-GE ÇALIŞMALARI HİÇ OLUŞMAMIŞ BİR PAZARI OLUŞTURMAK İÇİN FIRSATLAR SUNABİLİR”

Mevcut bir pazarda güçlenmenin yeni bir ürün oluşturarak yeni bir pazar yaratmaktan daha zor olduğunu belirten Mustafa Mertcan, “Ar-Ge çalışmaları mevcut pazarda güçlenmek ve rakiplerinden farklılaşacak yeni ürünler ortaya koymanın şart koşulu. Ancak hiç oluşmamış bir pazarı oluşturmanız için de Ar-Ge çalışmaları sizlere tahmin edemeyeceğiniz fırsatlar da sunabilir. Türkiye’nin bu fırsatları oluşturmak için atacağı her adım bizleri dünya pazarında lider konumuna getirecektir.” ifadelerini kullandı.

“TEKNOLOJİYİ YAKINDAN TAKİP EDEREK ÖTESİNE GEÇMELİYİZ”

“Teknoloji sürekli değişerek kendini yeniliyor. Bizlerin en önemli görevi ise bu yenilikleri yakınan takip ederek onların ötesine geçmek.” diyen Mertcan, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“DOF Robotics olarak 2006 yılından bu yana bu amaçla Ar-Ge çalışmalarımızı yürütüyoruz. Şu anda 80’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştirdik. Dünyaca ünlü firmalarla iş birliktelikleri yaptık. Uluslararası fuarlarda Türk Bayrağı’nı dalgalandırarak alanımızda dünyada ilk 10 firma arasında yer almayı başardık. Amacımız faaliyet gösterdiğimiz alanda zirveye ulaşarak Türkiye’nin gücünü dünyaya yansıtmak.”

Akıllı KOBİ Dijital Zirvesi küçük ve orta ölçekli işletmelerin dijitalleşmesine yön veriyor Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Visa’nın, KOBİ’lerin her geçen gün artan dijitalleşme ihtiyacına yönelik hayata geçirdiği Akıllı KOBİ platformunun düzenlediği Dijital Zirve canlı yayını, 4 Temmuz 2022 tarihinde geniş bir konuşmacı katılımıyla gerçekleşti. Yenilikçi iş çözümlerinden online ödemelere, dijital dönüşüm destek ve teşviklerinden Metaverse kavramına kadar birçok önemli konu, sektörün öncü isimleri tarafından ele alındı. TOBB ve Visa’nın, işini dijitalleştirmek isteyen KOBİ’leri, ihtiyaç duydukları teknolojik ürün ve hizmetleri sağlayan tedarikçilerle bir araya getirdiği Akıllı KOBİ platformunun ilk etkinliği Dijital Zirve canlı yayını 4 Temmuz 2022 tarihinde gerçekleşti. Sektörün lider isimlerinin katıldığı etkinlikte KOBİ’lerin dijitalleşme serüvenleri için kendilerine yol gösterecek ve işlerini sağlıklı bir şekilde sürdürmelerini sağlayacak konular tüm boyutlarıyla ele alındı. “Dijitalleşmek isteyen KOBİ’leri Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Platformu olan Akıllı KOBİ’ye bekliyoruz”“Akıllı KOBİ ve KOBİ’lerin Geleceği” başlıklı oturumda yer alan TOBB Sanayi ve KOBİ Politikaları Müdürü Cahit Ceren “Akıllı KOBİ projesi dijitalleşme süreçlerini başlatmak üzere harekete geçmek isteyen KOBİ’lerin bu noktada teknoloji tedarikçisine ihtiyaç duymaları ve doğru teknoloji tedarikçisine hızlı bir şekilde ulaşmaları noktasındaki boşluğu gidermek amacıyla TOBB’un ev sahipliği ve Visa’nın destekleriyle hayata geçirilen bir çevrim içi platform. Biz bu platformda teknoloji tedarikçileri ve KOBİ’leri buluşturuyoruz. Akıllı KOBİ’yi KOBİ’lerin dijital dönüşümü kapsamında lokomotif projemiz olarak görüyor, dijitalleşmek isteyen tüm KOBİ’lerimizi Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Platformu olan Akıllı KOBİ’ye üye olmaya davet ediyoruz.” dedi. “Online ödemeler gelişirken, güvenliğin önemi de artıyor”Akıllı KOBİ İcra Kurulu Üyesi & Netizen Kurucusu Ümit Öncel ile PayTR CEO’su Tarık Tombul’un yer aldığı ve KOBİ’ler için Online Ödeme Çözümlerinin ele alındığı panelde değerlendirmelerde bulunan PayTR CEO’su Tarık Tombul “Pandemi döneminde fiziki mağazalar kapanınca işletmeler tüketicilere online mağazalardan ulaştı. Bunun sonucunda hem yeni e-ticaret sitesi sayısı hem de satış hacmi büyük oranda yükseldi. Bu değişimle Sanal POS kullanım oranı artarken, finansal teknolojiler de gelişti. Aynı zamanda alternatif ödeme kanalları da bu yönde çeşitlenerek birçok yeni ürün geliştirildi. Öte yandan dijitalleşme birtakım güvenlik problemlerini de beraberinde getirdi. Elektronik ortamda ödeme yapılırken sahtecilik önleme yazılımlarıyla sahtecilik işlemlerinin de engellenmesi gerekiyor. KOBİ’lerin, internet aracılığıyla bahsi geçen riskleri en aza indirmek ve özellikle de yetkisiz işlemlerin önüne geçmek amacıyla teknolojinin sağladığı bütün imkanlardan faydalanmaya çalışan ve bu doğrultuda gerekli tedbirleri alarak periyodik olarak sistemlerinin güvenliğine ilişkin gerekli kontrolleri gerçekleştiren ödeme ve elektronik para kuruluşlarıyla çalışmaya özen göstermesi bu noktada stratejik bir önem taşıyor.” dedi. “Dijital dönüşüm uygulamaları sonucu şirketler gelir ve kâr artışı elde edebiliyor”Akıllı KOBİ İcra Kurulu Üyesi & Global Dönüşüm Kurucusu Başar Ceylan moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde açıklamalarda bulunan SAP Türkiye Servis Satışlarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hande Özümit Curgul “Dijital dönüşüm özellikle pandeminin ardından şirketlerin en öncelikli gündem maddesi halini aldı. Ülkemizde ekonominin lokomotifi konumundaki KOBİ’lerimiz büyümek ve daha büyük şirketlerin gölgesinde kalmamak için dönüşümü bugünden başlatmalı. SAP olarak biz de altyapıdan uygulamaya, tek elden entegre çözümlerimizle uçtan uca dijital dönüşümü KOBİ’ler için erişilebilir kılıyoruz. Dünya üzerinde denenmiş, doğrulanmış akıllı iş süreçleri Model Company isimli yaklaşımımızla dünya çapında en iyi uygulamaları doğrudan KOBİ’lere uyarlayabiliyoruz. Dijital dönüşüm uygulamaları sonucu daha esnek, dayanıklı ve verimli hale gelen şirketler, gelir ve kâr artışı elde edebiliyor.” dedi. “Metaverse pazar büyüklüğünün 2025 yılına kadar 476 milyar doları geçmesi bekleniyor”Dijital Zirve’de ele alınan bir diğer konuysa “İş Dünyasının Metaverse Dönüşümü” oldu. HoloNext Kurucu & CEO’su Güven Çelikkaya ile Meta Türkiye ve Azerbaycan Kamu Politikaları Müdürü Sezen Yeşil’in katılımıyla gerçekleşen panelde Güven Çelikkaya, “Metaverse pazar büyüklüğünün 2025 yılına kadar 476 milyar doları geçmesi bekleniyor. Özellikle e-ticaret ve perakende şu anda dünyada Metaverse teknolojilerine en çok yatırım yapılan sektörlerin başında geliyor. HoloNext olarak geliştirdiğimiz Artırılmış Gerçeklik (AR) teknoloji çözümü ile müşteriler, çalıştığımız markaların ürünlerini bulundukları mekânda sanal olarak deneyimleyebiliyor. Biz de bu sayede hem ürün iade oranlarını düşürmelerini hem de satışlarını yüzde 200’den fazla artırmalarını sağladık. Artırılmış Gerçeklik (AR) çözümlerine ek olarak firmaların Metaverse’e yönelik 3 boyutlu sanal mağazalarını da tasarlıyoruz. Geçtiğimiz aylarda hayata geçirdiğimiz Beko Online Deneyim mağazası örneğinde olduğu gibi kullanıcılar tamamen web sitesi üzerinde, 3 boyutlu bir mağaza içerisinde dolaşıp, sanki bir oyun içerisindeymiş gibi ürünleri 3 boyutlu olarak görüp, satın alma işlemi gerçekleştirebiliyor. 2 boyutlu ve sıradan online alışveriş deneyiminin çok ötesinde olan bu servisler ile markalar müşterilerini çok daha uzun süre site içerisinde tutup satın almaya yönlendirebiliyor.” dedi. “Artık Ticaret Metaverse ile şekillenecek”Meta’nın yeni vizyonu doğrultusunda, Türkiye’deki işletmeleri, çalışanları ve toplulukları metaverse dünyasına entegre ederek ülke ekonomisine katkıda bulunmak için çalışmaların sürdürüldüğünü dile getiren Meta Türkiye ve Azerbaycan Kamu Politikaları Müdürü Sezen Yeşil ise sözlerine şu şekilde devam etti: “Dijitalleşmenin hayatımızın her alanına dahil olduğu bu dönemde, Metaverse’ün iş dünyası için sunduğu fırsatlardan yararlanabilmek için önce bu kavramın anlaşılması gerekiyor. Burası sadece arkadaşlarınızla sosyalleşerek vakit geçirebileceğiniz bir alan olmakla kalmayıp aynı zamanda birlikte çalışabileceğiniz, üretebileceğiniz, alışveriş yapabileceğiniz ve daha fazlasını gerçekleştirebileceğiniz bir yer olacak. Bu sebeple ticaretin de artık buradan şekillenebileceğini söylemek mümkün. Ülkemizde de Metaverse alanında yapılacak yatırımların ve gelişmelerin önümüzdeki dönemde oldukça önemli olacağına inanıyorum.” “Dijital dönüşümde mesele ‘dijital’ değil ‘dönüşüm’ kısmı”Dijital Zirve etkinliğinin kapanışında söz alan Teknoloji Yazarı ve Trend Avcısı Serdar Kuzuloğlu ise yaptığı konuşmada “Herkes dijital dönüşümü kendi sektörü, bakış açısı, yetenekleri, olanakları ve heyecanları üzerinden tarif ediyor. Bu da kimi zaman kavram karmaşasına sebep olabiliyor. Nihayetinde teknoloji insanın ihtiyaçları için ürettiği en kudretli araç. Arkasında da bir kültür yatıyor. Teknolojiye ulaşmak kolaylaştıkça onu var eden ve anlamlı kılan kültürü göz ardı edip, sahip olma kısmına odaklanıyoruz. Oysa dijital dönüşümün vaatleri için ihtiyaç olan dönüşebilme cesareti ve kültürü. Böyle bir meydan okumaya heves ya da ihtiyaç duymadıkça hangi teknolojiyi kullanırsanız kullanın, hedeflediğiniz noktaya ulaşmanız da mümkün olmaz. Yani dijital dönüşümde mesele “dijital” değil “dönüşüm” kısmı. Dijital bunun kolaylaştırıcı, hızlandırıcı bir vesilesi. Şu da bir gerçek ki küresel enflasyon baskısı altındaki yaşam KOBİ’lerin önceliklerini değiştiriyor. Böylesi dönemlerde KOBİ’lerden dijital yatırımlara öncelik vermesini beklemek iyimserlik olabilir. Öte yandan bu konudaki sorumluluk sadece KOBİ’lerde değil. Akıllı KOBİ gibi platformların, TOBB ve Visa gibi paydaşların bu sorumluluğa ortak olması, dijital dönüşümün öncü rehberleri olarak KOBİ’lerin yanında yer alması çok önemli.” dedi Etkinlikte ayrıca TOBB Sanayi ve KOBİ Politikaları Müdürü Cahit Ceren’in sunumuyla Dijital Dönüşüm Destek ve Teşvikleri, Sovos Türkiye Kıdemli Satış Direktörü Ali Bulut’un sunumuyla da KOBİ’ler için Zorunlu e-Belge Geçişi ile ilgili bilgiler paylaşıldı.

Yazılım ihracatında hedef 15 milyar dolar

 2021 yılında 58 milyar dolarlık hizmet ihracatı gerçekleştirdik

Türkiye’yi dijital dünyada küresel bir oyuncu noktasına taşımayı hedefleyen Yazılım ve Bilişim Sanayicileri Kümelenme Derneği 4 Temmuz tarihinde bilişim sektörü temsilcilerinden oluşan 160 firmayı bir araya getirdi.

Büyük buluşmaya, Ege Bölgesi’nde yazılım ve bilişim sanayi ekosistemini geliştirmeye yönelik faaliyetlere liderlik etme misyonuyla yola çıkan Ege İhracatçı Birlikleri ev sahipliği yaptı.

Ticaret Bakanlığı Bilişim Sektörü Destekleri Bilgilendirme Toplantısı Türkiye Bilişim Sektörünün Uluslararasılaşması ve E-Turquality (Bilişimin Yıldızları) Programı detayları, Hizmet İhracatçıları Birliği Genel Sekreteri Fatih Özer, YABİSAK-Yazılım ve Bilişim Sanayicileri Kümelenme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Faruk Güler, Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürü Emre Orhan Öztelli, Hizmet İhracatçıları Birliği Yazılım ve Bilişim Komite Başkan Yardımcısı Akın SERTCAN’ın açılış konuşmalarıyla Ege İhracatçı Birliği’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi.

Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü Bilişim, Yazılım, Dijital ve İletişim Hizmetleri Daire Başkanı Hürol KARLI ise Hizmet Destekleriyle ilgili bilgilendirme sunumu yaptı.

YABİSAK-Yazılım ve Bilişim Sanayicileri Kümelenme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Faruk Güler, “Dijital Dönüşüm ve dördüncü sanayi devrimi, tüketici alışkanlıklarını, ürün ve hizmetler başta olmak üzere tüm değerler zincirini her geçen gün artan hızda değiştirdiği gibi, rekabetin kurallarını da yeniden yazıyor. Görüyoruz ki dijital dönüşüm, çağımızda her anlamda ana akım ve stratejik bir konu haline gelmiş durumda. Yaşanan bu büyük dönüşümün özünde inovasyon, yeni iş modelleri ve teknoloji olmakla birlikte, tüm bu etkileşimin merkezinde yazılım tabanlı rekabetçi üstünlük yer alıyor.” dedi.

Dünyanın en büyük 10 şirketinin yedisi teknoloji firmaları

Güler, 2000 yılında, piyasa değeri en yüksek global şirketler arasında daha çok petrol, ilaç, finans ve buna benzer farklı sektörlerde yer alan şirketler öne çıkarken, ilk onda sadece bir teknoloji şirketi Microsoft’un bulunduğunu hatırlattı.

“Günümüzde ise dünyanın en büyük 10 şirketinin yedisi teknoloji firmalarından oluşuyor (Apple, Microsoft, Alphabet, Amazon, Facebook, Alibaba ve Tencent). Bu devler incelendiğinde beşi neredeyse tamamen yazılım odaklı iken, üç firmanın ise yakaladığı rekabetçi üstünlükte yazılımın kritik öneme sahip olduğunu görüyoruz. Ülke olarak uzun yıllardır artarak devam eden teknokent yatırımları, Ar-Ge, inovasyon teşvikleri ve özel sektör startup iş birlikleri ile büyüyen bir girişimcilik ekosistemine sahibiz.”

Bilişim destek ve teşvikleriyle yazılım ekosistemini güçlendirmek için somut adımlar

Faruk Güler, “Ancak global yazılım ekosisteminde hak ettiğimiz payı henüz alabilmiş durumda değiliz.   Bugün burada toplanmamızın da nedeni olan; doğrudan bilişime odaklanmış destek ve teşviklerle, yazılım ekosisteminin güçlendirmek için somut adımlar atıldığını görmek oldukça cesaret vericidir. Yazılım ekosisteminin gelişmesine yönelik atılacak her adımın, ülkemizin yazılım ürün ve hizmet üretiminde daha bilinir olmasına ve ihracatının artmasına katkı sağlayacağına inanıyoruz.” diye konuştu.

Akademi işbirliğinde bir proje üzerinde çalışıyoruz

2021 yılının başında İzmir’de, önde gelen kurumlar, şirketler ve üniversiteler ile birlikte kısa adı YABİSAK olan Yazılım ve Bilişim Sanayicileri Kümelenme Derneği’ni kurulduğunu anlatan Güler sözlerine şöyle tamamladı:

“YABİSAK, İzmir’in son yıllarda inovasyon, girişimcilik, Ar-Ge ve endüstri 4.0 alanlarında kaydettiği başarıyı daha da yükseltmek ve kenti yazılım ve bilişim sektöründen yerli ve yabancı firmaların kümelendiği bir cazibe merkez haline getirmek için kurulmuş bir dernektir. YABİSAK olarak iş birliği fırsatlarının geliştirilmesi, eğitim ve istihdam olanaklarının artırılması, finansmana erişim, uluslararası pazarlara açılım ve altyapının geliştirilmesi gibi birçok başlıkta üyelerimize ve tüm sektöre hizmet vermek için çalışmalar yürütmekteyiz. Üniversitelerle işbirliği içinde sektöre yetişmiş iş gücü kazandırmaya yönelik bir proje üzerinde çalışıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bu sektör insan odaklı gelişen bir sektör. Sektörün ihtiyaç duyduğu iş gücüne erişimi, en elzem sorundur.”

Geçen sene 58,1 milyar dolarlık hizmet ihracatı gerçekleştirdik

Hizmet İhracatçıları Birliği Genel Sekreteri Fatih Özer, “Tüm alt sektörlerimiz desteklerden faydalanıyor. Hizmet ihracatımızda 10 milyar dolarlık artış var. Geçen sene 58,1 milyar dolarlık hizmet ihracatı gerçekleştirdik. Ülke ekonomisine 25 milyar dolarlık katkı sağladık. Yazılım ve bilişim ihracatı tüm sektörlere temas ediyor.” dedi.

2025 yılında 110 milyar dolarlık hizmet ihracatına ulaşma hedefindeyiz

Hizmet İhracatçıları Birliği Yazılım ve Bilişim Komite Başkan Yardımcısı Akın SERTCAN, “Hizmet sektörleri stratejik bir alan. 2021 yılını yüzde 61 büyümeyle 58 milyar dolarlık ihracatla kapattık. 25 milyar dolarlık hizmet ticareti fazlası vererek ülke ekonomisine büyük katkı sağladık. Hizmet ihracatını iki katına çıkarmayı hedefliyoruz. Yazılım ihracatımız geçen yıl yüzde 20 artışla 2,5 milyar dolara ulaştı. Önümüzdeki dönemde 15 milyar dolara ulaştırmak hedefindeyiz. 2025 yılında 110 milyar dolarlık hizmet ihracatına ulaşma hedefindeyiz.” diye konuştu.

Türkiye Bilişim Sektörünün Uluslararasılaşması ve E-Turquality (Bilişimin Yıldızları) Programı

Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürü Emre Orhan Öztelli, “Hizmet ihracatında destek kalemlerini artırdık. Turquality’i revize ettik. Bilişim sektörüne Türkiye Bilişim Sektörünün Uluslararasılaşması ve e-Turquality Bilişimin Yıldızları başlığında apayrı bir destek mekanizması paketi yaptık. 44 destek kaleminden oluşuyor.” dedi.

Katılımcı firmaların yoğun ilgisini çeken toplantı, uzun süren soru- cevap oturumunun ardından, birebir tanışma ve networking etkinliği ile son bulmuştur.

Otomotiv ihracatı haziranda yüzde 18 artışla 2,8 milyar dolar oldu

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre otomotiv endüstrisinin haziran ayı ihracatı yüzde 17,9 artış ile 2,8 milyar dolar oldu. Yılın ilk altı ayında ihracat yüzde 6,1 artarak 15,3 milyar dolara ulaştı.

 OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik: “Otomotiv endüstrisi olarak çip krizi ve enerji maliyetleri gibi birden çok sorunla mücadele etmemize rağmen haziranda bu yıl aylık bazdaki en yüksek ihracat rakamına ulaşmayı başardık. Tedarik endüstrisi, Binek otomobiller ve Otobüs-midibüs-minibüs ürün gruplarında çift haneli artışlar gerçekleştirirken, Polonya, İspanya ve Portekiz’e de yüksek oranlı artışlar kaydettik.”

 Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) verilerine göre Türkiye ihracatının 16 yıldır üst üste lider sektörü olan otomotiv endüstrisinin haziran ayı ihracatı geçen senenin aynı döneminde göre yüzde 17,9 artış ile 2,8 milyar dolar oldu. Türkiye ihracatında ikinci sırada yer alan sektörün aldığı pay ise yüzde 11,8 olarak gerçekleşti.

OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, bu yılın ilk yarısında otomotiv endüstrisi ihracatının geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 6,1 artışla 15,3 milyar dolara ulaştığını ve ocak-haziran döneminde de ortalama aylık ihracatın 2,5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini söyledi. OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik “Otomotiv endüstrisi olarak çip krizi ve enerji maliyetleri gibi birden çok sorunla mücadele etmemize rağmen haziranda bu yıl aylık bazdaki en yüksek ihracat rakamına ulaşmayı başardık. Tedarik endüstrisi, Binek otomobiller ve Otobüs-midibüs-minibüs ürün gruplarında çift haneli artış kaydederken, Polonya, İspanya ve Portekiz’e de yüksek oranlı artışlar kaydettik. Aynı şekilde yılın ilk yarısında da yüzde 6 oranında artış kaydettik. Otomotiv ihracatımızda artış grafiğinin süreceğine ve yıl sonunda hedefimizi geçeceğimize inanıyoruz” dedi.

Tedarik endüstrisinde yüzde 11, binek otomobilde yüzde 44 artış

Haziranda en büyük ürün grubunu oluşturan Tedarik endüstrisinde yüzde 11 artışla 1 milyar 193 milyon dolar ihracat gerçekleştirilirken, Binek Otomobil ihracatı yüzde 44 artışla 876 milyon dolar, Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar ihracatı yüzde 16 azalışla 381 milyon dolar, Otobüs-Minibüs-Midibüs ihracatı yüzde 14,5 artışla 142 milyon dolar oldu.

Tedarik endüstrisinde en fazla ihracat yapılan ülke olan Almanya’ya ihracatta yüzde 10 oranında artış görülürken, ABD’ye yüzde 29, Fransa’ya yüzde 30, İspanya’ya yüzde 68, Birleşik Krallık’a yüzde 4 artış, İtalya’ya ise yüzde 6 düşüş görüldü.

Binek Otomobillerde önemli pazarlardan Fransa’ya yüzde 79, İtalya’ya yüzde 39, Birleşik Krallık’a yüzde 55, Almanya’ya yüzde 62, Polonya’ya yüzde 214, İspanya’ya yüzde 17, Belçika’ya yüzde 284, Slovenya’ya yüzde 17 ihracat artışı, Mısır’a ise yüzde 33 ve İsrail’e de yüzde 10 ihracat düşüşü yaşandı.

Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlarda Birleşik Krallık’a yüzde 27, İtalya’ya yüzde 36, Fransa’ya yüzde 26, Slovenya’ya yüzde 18 ihracat düşüşü, Belçika’ya yüzde 4, Almanya’ya yüzde 149 ihracat artışı yaşandı.

Otobüs Minibüs Midibüs ürün grubunda ise en fazla ihracat yapılan ülke olan Fransa’ya yüzde 13 ihracat artışı, Portekiz ve ABD’ye ise çok yüksek oranlı ihracat artışı görüldü.

Diğer ürün grupları arasında yer alan Çekiciler ihracatı ise geçen ay yüzde 182 artışla 140 milyon dolar oldu.

 En büyük pazar Almanya’ya yüzde 20 artış

Ülke bazında en büyük pazar olan Almanya’ya ihracat yüzde 20 artışla 403 milyon dolar oldu. Endüstrinin yine büyük pazarlarından Fransa’ya yüzde 39 artışla 363 milyon dolar, Birleşik Krallık’a yüzde 3 artışla 284 milyon dolar ihracat yapıldı. Yine önemli pazarlardan Polonya’ya yüzde 107, İspanya’ya yüzde 52, ABD’ye yüzde 12, Belçika’ya 33, Portekiz’e yüzde 211 ihracat artışı, Slovenya’ya ise yüzde 5, Rusya Federasyonu’na da yüzde 24 ihracat düşüşü yaşandı.

AB’ye ihracat yüzde 27 arttı

Ülke grubu bazında en büyük pazar olan Avrupa Birliği’ne haziran ayında yüzde 27 artışla 1 milyar 865 milyon dolar ihracat yapılırken, AB Ülkeleri ihracattan yüzde 67 pay aldı. Geçen ay Diğer Avrupa Ülkeleri ve Kuzey Amerika Serbest Ticaret Ülkelerine yüzde 9 ihracat artışı kaydedildi.

Schaeffler merkez laboratuvarının temellerini attı

Otomotiv ve endüstri sektörlerinin küresel çapta lider tedarikçilerinden Schaeffler, şirketin ana uzmanlıklarını ve kilit teknolojilerini tek bir çatı altında toplayacak merkez laboratuvarının temellerini attı. Değeri milyonları bulan yatırımın şirketin geleceğine güç katacağı öngörülüyor. Yeşil bina olarak tasarlanan ve sürdürülebilirlik standartlarında devrim niteliğinde değişimler yaratması hedeflenen teknoloji harikası bina, 17 bin metrekareyi aşkın toplam alan üzerinde 360 kişinin çalışacağı 15 laboratuvardan oluşacak.

Otomotiv ve endüstri sektörlerinin küresel çapta lider tedarikçilerinden Schaeffler, Herzogenaurach kampüsünde inşa edeceği, teknoloji harikası merkezi laboratuvarının temellerini attı. Yatırım maliyeti 80 milyon avroyu bulan bina, Schaeffler’in 2025 yol haritasının da temelini oluşturuyor. Zorlayıcı şartlara rağmen geleceğe yatırım yapmayı sürdüren şirket, 2023 yılında tamamlamayı hedeflediği laboratuvar binasında 2024 yılı başında işbaşı yapmayı planlıyor. “Merkez laboratuvar, Schaeffler’in rekabet gücünün ve başarısının gelecekte de sürdürülmesinde kritik öneme sahip” diyen Schaeffler AG CEO’su Klaus Rosenfeld, sözlerine şöyle devam etti; “Yeni binada araştırma ve geliştirme dallarında ana uzmanlıklarını ve kilit teknolojilerini tek bir çatı altında toplayan Schaeffler, Herzogenaurach’ın da Schaeffler Group merkezi olarak mevcut konumunu güçlendirecek. Merkez laboratuvarı ekonomik değer yaratan bir noktada kuracak olmamız, stratejik rotamıza devam etmek istediğimizin de ifadesi.”

Schaeffler, merkez laboratuvarın yanı sıra hidrojen teknolojileri yetkinlik merkezi için de Herzogenaurach’ı tercih etti. Otomotiv ve endüstri tedarikçisi; yakın tarihte de Franconia’nın Höchstadt an der Aisch şehrinde tamamen otomatik ve dijital bir alet üretim merkezi açmıştı. Schaeffler, aynı zamanda, Otomotiv Teknolojileri bölümünün merkezi Bühl’de de e-mobiliteye yönelik dünya standartlarında bir üretim tesisi kuruyor.

Merkez laboratuvar, geleceğin teknolojisine yön verecek

Herzogenaurach’ta farklı disiplinleri bir araya getirecek merkez laboratuvar kompleksi, 17 bin metrekareyi aşkın toplam alan üzerinde 360 kişinin çalışacağı 15 laboratuvardan oluşacak. Schaeffler AG Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Uwe Wagner, “Schaeffler her zaman inovasyon ve ürün geliştirme alanlarında en üstün performansı sergiliyor. Merkezlaboratuvarda geliştireceğimiz çözümlerle uzun vadede uzmanlığımızı güçlendirecek, otomotiv ve endüstri sektörlerinde ilerlemeye yön vereceğiz. Schaeffler, ürün geliştirme süreçlerinde sağlanacak sinerjiyle e-mobilite, hidrojen ve yenilenebilir enerji alanlarında geleceğin teknolojilerini şekillendirecek, piyasaya daha hızlı ürün çözümleri sunabilecek.” dedi.

Yeni merkez laboratuvar; ölçüm, test ve kalibrasyon sistemleri, malzeme, kimya, kaplama ve nanoteknolojiler ve çalışma ömrü ile sistem güvenilirliğinin iyileştirilmesi gibi temel alanlar dahil şirketin araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ilişkin geniş bir çerçeveyi kapsayacak. Asıl odak noktası ise malzeme, kimya, kaplama ve nanoteknoloji ile bunlarla birlikte ilerleyecek yüksek çözünürlüklü ölçüm teknolojileri (metroloji, kimya, fizik, elektronik ve analiz) üzerine olacak.

Kurumsal Araştırma ve Yenilik ile Kurumsal Yetkinlik Merkezi, Merkezi Teknolojiler Başkanı Mühendis Prof. Dr. Tim Hosenfeldt; “Merkez laboratuvar; analiz yöntemleri ve uzmanlıkları kapsayan bir dizi eşsiz servisi bir araya getirerek, yenilik gücümüze güç, hızımıza hız katacak. Yüksek çözünürlüklü analitik ve ölçüm teknolojileriyle ihtiyaca özel malzeme tasarımı gibi imkânlar sunacak olan bina, laboratuvar standartlarında yeni bir sayfa açacak.” şeklinde bilgi verdi.

En güncel sürdürülebilirlik standartlarını karşılayacak şekilde tasarlanan merkez laboratuvar, Alman Sürdürülebilir Binalar Konseyi DGNB’nin Altın Standardına uygun yeşil bir bina olarak işletilecek. Schaeffler, yeni kompleksini dış müşterilere de açmayı hedefliyor. Şirket, bunun için dijitalleşme ve yapay zekâ kullanımına odaklanan bir laboratuvar ve sunum alanı oluşturmayı planlıyor.

Elektra Elektronik Static Var Generator’ın gücünü geliştirerek maliyetleri azaltacak

 Türkiye’den 6 farklı kıtada 60’ı aşkın ülkeye trafo ve enerji kalitesine yönelik elektronik ürünler ihraç eden Elektra Elektronik, DynamiX markasıyla üretmeye başladığı Türkiye’nin ilk ve tek yerli aktif harmonik filtre serisi Static Var Generator (SVG)’ın devam eden güç geliştirme çalışmaları sonrasında müşterilerinin daha yüksek gücü daha düşük maliyete elde etmesini hedefliyor. Endüstriyel ve ticari tesislerde hızlı kompanzasyon ve harmonik filtreleme yapabilen bir cihaz olan DynamiX serisi SVG’nin Türkiye’deki tek yerli üreticisi olduklarını belirten ve ürünün ülkemizin yanı sıra yurt dışında da yoğun talep gördüğünü ifade eden Elektra Elektronik Satış Direktörü İlker Çınar, esnek ve ihtiyaca özel tasarım ile rakiplerinden ayrıştıklarını açıkladı.

Elektronik sanayisinin teknoloji öncüsü Elektra Elektronik, endüstriyel ve ticari tesislerdeki rezonans riskini ortadan kaldırarak üretimdeki gereksiz duruşların önüne geçen ve güç kalitesini artıran DynamiX Static Var Generator (SVG) ile özellikle reaktif güç ihtiyacı değişken olan sektörlerde yaşanan büyük sorunlara son veriyor. SVG’ nin devam eden güç geliştirme çalışmaları sonrasında müşterilerinin daha yüksek gücü daha düşük maliyete elde etmesini hedeflediklerini belirten Elektra Elektronik Satış Direktörü İlker Çınar, ürünün yurt dışından da yoğun talep gördüğünü belirtti.

Endüstriyel ve ticari tesisler için eksiksiz bir kompanzasyon çözümü

DynamiX serisi SVG’nin reaktif güç akışının hızlı ve dinamik olarak değiştiği, düşük güç faktörüne sahip, dengesiz yüklerin bulunduğu endüstriyel ve ticari tesisler için eksiksiz bir kompanzasyon çözümü sunduğunu açıklayan İlker Çınar, sözlerine şöyle devam etti; “SVG’nin modüler tasarımı sayesinde birden fazla ünitenin paralel bağlanmasıyla kompanzasyon gücü kolaylıkla artırılabiliyor. IGBT tabanlı yapısı sayesinde harici bir kompanzasyon panosu gerektirmeden kademesiz olarak güç faktörü kontrolü yapıyor. Bunun yanı sıra yük dengeleme ve harmonik filtreleme özellikleri de bulunuyor. Yüksek THD değerine sahip gerilimin olduğu, dinamik yük değişimlerinin olduğu, yük dengesizlikleri bulunan ve yüksek akım harmoniğine sahip tesislerde kolaylıkla uygulanabiliyor. Önde gelen uygulama alanlarını; şebeke koşullarına hassas bütün tesisler, plastik endüstrisi – enjeksiyon, ekstrüzyon ve kalıplama alanları, ofis binaları ve alışveriş merkezleri, endüstriyel üretim tesisleri, endüksiyon ocakları, UPS sistemleri ve veri merkezleri oluşturuyor. SVG’lerin duvar tipi ve kaset tipi olmak üzere iki farklı montaj seçeneği bulunuyor. Her iki montaj yapısında da ürünler aynı performansı sağlıyor. Duvar tipi üniteler 25kVAR, 35kVAr, 50kVAr ve 100kVAr güçlerinde mevcut. Kaset tipi yapıda ise bir pano içerisinde 250kVAr güce kadar çıkmak mümkün. Daha yüksek kompanzasyon güçlerinin gerektiği durumlarda birden fazla pano paralel olarak bağlanabiliyor.”

Daha yüksek gücü daha düşük maliyete sunacak

DynamiX serisi SVG’nin endüstriyel ve ticari tesislerde hızlı kompanzasyon ve harmonik filtreleme yapabilen bir cihaz olduğunu ifade eden Çınar, “Bu yıl SVG’nin üretim ve pazarlamasına ağırlık veriyoruz. Ülkemizdeki tek yerli üreticiyiz. Bu yüzden rakiplerimize göre fiyat avantajımız da var. Esnek tasarım ile ihtiyaca yönelik üretim yapabiliyoruz. Satış sonrası hizmetlerimiz de güçlü yanlarımızdan biri. Yeni güçte SVG çıkarma planımız doğrultusunda Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. Yakın dönemde tamamlanacak bu güç geliştirmesiyle müşterilerimizin daha yüksek gücü daha düşük maliyete elde etmesini hedefliyoruz. Öte yandan pandemi sürecinin yavaşlamasıyla yurt dışı fuar katılımlarımız ve ziyaretlerimiz yeniden başladı. SVG ürünümüzü de yurt dışında tanıtma fırsatı bulduk. Guatemala, Costa Rica, Almanya ve Macaristan’dan yeni siparişler aldık. Diğer ülkelerle de görüşmelerimiz devam ediyor.” şeklinde konuştu.

TCL, yerli üretime TCL 30 SE ile devam ediyorÜlkemizde üretimine başlanan yeni TCL 30 SE, birçok özelliği uygun fiyatıyla kullanıcılara sunuyor.TCL’in uygun fiyatla birçok özelliği sunan ve ülkemizde üretimi yapılan yeni akıllı telefonu TCL 30 SE, tüketicilerle buluştu. 6,52 inç ekran, MediaTek işlemci ve 5.000 mAh pil ile gelen bu cihazın ön tarafında 8 MP çözünürlük sunan bir selfie kamerası da bulunuyor. Arka panelinde ise 50 MP ana sensör, 2 MP makro kamera ve 2 MP derinlik özellikli üçlü kamera sistemi görev yapıyor. İşlemci tarafında MediaTek’in sekiz çekirdekli Helio G25 çözümünün tercih edildiği cihaz, 4 GB RAM ve 64 GB / 128 GB depolama seçenekleri sunuyor. Cihazın hafızasını microSD kart desteği sayesinde 512 GB’a kadar genişletmek de mümkün oluyor.Android 12 işletim sistemi ile gelen TCL 30 SE’nin 5.000 mAh pili 15W hızlı şarj desteği sunarken cihazda 4.5G, Wi-Fi 802.11 b/g/n, Bluetooth 5.0, NFC, USB-C portu, 3.5 mm kulaklık girişi ve parmak izi tarayıcısı gibi özellikler de yer alıyor.TCL Türkiye Ülke Müdürü Serhan Tunca yaptığı açıklamada “Türkiye akıllı telefon pazarı bizim için heyecan verici bir pazar konumunda. Türkiye’ye yatırım yapmaya başladığımız andan itibaren bunun karşılığını kısa sürede görmeye başladık. Yerli üretim ve erişilebilir fiyatlı yüksek teknolojiye sahip ürünlerimizi kullanıcılarla buluşturmaya başladıktan hemen sonra akıllı telefon pazarında üst sıralarda yer aldık. Türkiye’deki üretim kapasitemizi ve ürün çeşitliliğini de gün geçtikçe artıyoruz. Geçtiğimiz yıl tek telefonla başladığımız üretim sürecini kısa sürede üç telefona çıkartmıştık. Şimdi TCL 30 SE akıllı telefonumuzu da Türkiye’de üretmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Her zaman olduğu gibi ilerleyen dönemde de yerli üretimdeki varlığımızı artırmaya ve TCL’in küresel hedeflerinde önemli bir yere sahip olan ülkemize yatırım yapmaya devam edeceğiz.” dedi.

TGDF: İlk 5 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü 10,1 milyar dolar ihracat, 8,6 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Dış Ticaret Verileri baz alınarak Agrimetre tarafından hazırlanan TGDF Dijital Veri Paneli’ne göre 2022 yılının ilk 5 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü 10,1 milyar dolar ihracat, 8,6 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi. 01 ile 23 fasılları arasındaki tüm GTIP kalemleri ile 29. ve 35. fasıllardan seçili ürünlerin dahil edildiği hesaplamalara göre, 2022 yılının ilk 5 ayında sektörün dış ticaret fazlası önceki yılın aynı dönemine kıyasla %7,8 düştü.

Özel Ticaret Sistemi (ÖTS) çerçevesinde yayınlanan dış ticaret verilerine göre 2022 yılının ilk 5 ayında ihracat, önceki yılın aynı dönemine göre %21,1 oranında artarak 10,05 milyar dolara, ithalat %27,8 artarak 8,62 milyar dolara ulaştı. İhracatın 2022 yılının ilk 5 ayını önceki yıla kıyasla %21,1 artışla geçirmesi sektör açısından olumlu değerlendirilirken, ithalattaki artış hızının bu oranı geçmiş olması (%27,8) da dikkat çekti.

Mayıs 2022’de, önceki yılın aynı ayına göre %15,6 artan aylık ihracat değeri 1,76 milyar dolar olarak gerçekleşirken, ithalat %59,4’lük bir artışla 1,87 milyar dolar oldu. Aylık ithalattaki bu büyük artış dikkat çekti.
Tarım ve gıda Nisan ayında sektör dış ticaret açığı verdi

2022 yılının ilk 5 ayında dış ticaret fazlası önceki yılın aynı dönemine göre %7,8 düşüşle, 1,42 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sektör yıl genelindeki net ihracatçı konumunu korumasına rağmen, aylık bazda dış ticaret açığı verdi.

Yılın ilk aylarında dış ticaret fazlasındaki artış, önceki yıla kıyasla %50 seviyesindeydi. Mart ayında bu oran %101,5’e ulaştı. Ancak Nisan ve Mayıs aylarındaki yüksek aylık ithalat rakamları ve aylık bazda dış ticaret açığı verilmesi, dış ticaret fazlasını aşağıya çekti.

Birim ihracat değeri 2022 yılının ilk 5 ayında önceki yılın aynı dönemine göre %6,7 artarak 1.129 dolar/ton olarak gerçekleşti. İthalat birim değeri ise önceki yıla göre %11,9 artışla 673 dolar/ton’a yükseldi.
Dış ticarette öne çıkan ürünler

2022 yılının ilk 5 ayında ihracatta öne çıkan ürünler sırasıyla Un (0,54 milyar dolar), Fındık İçi (0,41 milyar dolar) ve Makarna (0,37 milyar dolar) olurken bu ürünler toplam ihracatın yaklaşık %13,1’ini oluşturdu.

2022 yılının ilk 5 ayında en çok ithal edilen ürünler ise sırasıyla Buğday (1,4 milyar dolar), Soya Fasulyesi (0,9 milyar dolar) ve Ham Ayçiçeği Yağı (0,7 milyar dolar) oldu. Bu 3 ürün, toplam ithalatın yaklaşık %34,8’ini, yani 3’te 1’inden fazlasını oluşturdu.

2022 Mayıs ayında ihracatta öne çıkan ürünler Buğday unu (103 milyon dolar), Rafine ayçiçeği yağı (97,7 milyon dolar) ve Dondurulmuş tavuk eti (76,5 milyon dolar) oldu. Aynı dönemde en çok ithal edilen ürünler Buğday (349,6 milyon dolar), Soya fasulyesi (245,9 milyon dolar) ve Ham ayçiçeği yağı (187 milyon dolar) oldu.
En fazla ithal edilen ürün kalemlerinde Rusya-Ukrayna’nın yeri

İthalatta ilk sırada yer alan buğdayın (1,4 milyar dolar) en fazla ithal edildiği ilk 2 ülkenin şu anda savaşta olan Rusya (1,06 milyar dolar) ve Ukrayna (0,23 milyar dolar) olması dikkat çekti. Yılın ilk 5 ayındaki buğday ithalatında bu 2 ülkenin payı %92’nin üzerinde yer aldı.

Mayıs ayında yapılan 349,6 milyon dolarlık buğday ithalatının 309 milyon doları, yani %88’i, Rusya’dan geldi. Ukrayna’dan yapılan aylık ithalatın oranı ise %5’te (18,9 milyon dolar) kaldı.

İthalatta 3. sırada yer alan ham ayçiçeği yağında (0,70 milyar dolar) da ilk 2 sırada Rusya (0,61 milyar dolar) ve Ukrayna (0,08 milyar dolar) yer aldı. Yılın ilk 5 ayındaki ham ayçiçeği ithalatında bu 2 ülkenin payı %98,6 oldu.

Türkiye’nin ithalatında ilk 3 sırada yer alan 2 üründe, ithalatın çok büyük bir bölümü şu anda savaş halinde olan Rusya ve Ukrayna’dan yapıldı.
2022 yılı ilk 5 ayına ait dış ticaret verileri sektörlere göre incelendiğinde Şeker ve Şekerli Mamuller (974 milyon dolar), Bitkisel Yağ (831 milyon dolar), Sert Kabuklu Meyveler (815 milyon dolar),Yaş Meyve (721 milyon dolar) ve Balıkçılık-Su Ürünleri (576 milyon dolar) Sektörleri en fazla ihracat yapan sektörler olarak sıralandı. Toplam ihracatın %39’u bu 5 sektör tarafından gerçekleştirildi.

2022 yılı ilk 5 ayında Hayvan Yemi (2.612 milyon dolar), Bitkisel Yağ (1.590 milyon dolar), Un (1.583 milyon dolar), Kakao-Çikolata (266 milyon dolar) ile Kahve, Çay ve Baharat Sektörü (211 milyon dolar) sektörleri ise en çok ithalat yapan sektörler olarak sıralandı. Toplam ithalatın %72,6’sı, neredeyse 4’te 3’ü bu 5 sektör tarafından gerçekleştirildi. Bu oranın yüksek olması ve geçmiş dönemlere göre artması, ithalatın az sayıda sektörde yoğunlaştığını gösterdi.

Tek başına Hayvan Yemi Sektörü, 2022 yılının ilk 5 ayında 2,612 milyon dolar hacim ile toplam ithalatın %30,3’ünü, yani neredeyse 3’te 1’ini oluşturdu.

Bitkisel Yağ Sektörü, 2021 yılında 3 milyar doları aşan ithalat ile toplam ithalatın %17,9’unu oluşturmuştu. 2022 yılının ilk 5 ayında da 1.590 milyon dolar ile toplam ithalatın yine %18,4’ünü oluşturdu.
2022 yılının ilk 5 ayında, önceki yılın aynı ayına göre ihracatını değer olarak en fazla arttıran sektörler Bitkisel Yağ Sektörü (261 milyon dolar artış), Beyaz Et Sektörü (178 milyon dolar artış), Hayvan Yemi Sektörü (176 milyon dolar artış), Un Sektörü (170 milyon dolar artış) ve Süt-Süt Ürünleri Sektörü (150 milyon dolar artış) oldu.

Aynı dönemde ihracatın gerilediği sektörler Sert Kabuklu Meyveler Sektörü (140 milyon dolar düşüş), Yaş Meyve Sektörü (25 milyon dolar düşüş), Kahve, Çay ve Baharat Sektörü (3 milyon dolar düşüş) ve Yumurtacılık Sektörü (2 milyon dolar düşüş) oldu.

2022 yılının ilk 5 ayında, önceki yılın aynı ayına göre ithalatı değer olarak en fazla artan sektörler Hayvan Yemi Sektörü (806 milyon dolar artış), Un Sektörü (792 milyon dolar artış), Bitkisel Yağ Sektörü (190 milyon dolar artış), Şeker ve Şekerli Mamuller Sektörü (73 milyon dolar artış) ile Kahve, Çay ve Baharat Sektörü (63 milyon dolar artış) oldu.

Aynı dönemde ithalatı en çok düşen sektörler Pirinç Değirmenciliği Sektörü (131 milyon dolar düşüş), Canlı Hayvan Ticareti Sektörü (94 milyon dolar düşüş), Kakao ve Çikolata Sektörü (88 milyon dolar düşüş), Makarna Sektörü (57 milyon dolar düşüş) ve Tohumculuk Sektörü (45 milyon dolar düşüş) ve oldu.
2022 yılının ilk 5 ayına ait dış ticaret verileri ülkeler bazında incelendiğinde en çok ihracat yaptığımız 5 ülke Irak (1.446 milyon dolar), Almanya (672 milyon dolar), ABD (612 milyon dolar), Rusya (459 milyon dolar) ve İtalya (341 milyon dolar) oldu. Bu 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatımızın %35,1’ini oluşturdu.

Ülkelere göre en çok ihraç ettiğimiz ürünler Irak için dondurulmuş tavuk eti, un, domates salçası; Almanya için fındık içi, ambalajlı fındık, kuru üzüm; ABD için elma suyu, sakızlı jöleli şekerler ve soya fasulyesi oldu.

Ülke bazında ithalat verileri incelendiğinde, 2022 yılının ilk 5 ayında en fazla ithalat yaptığımız ülkeler Rusya (2,410 milyon dolar), Ukrayna (852 milyon dolar), Brezilya (826 milyon dolar), Malezya (481 milyon dolar) ve ABD (466 milyon dolar) oldu. Bu 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın %58,4’ünü oluşturdu.

Türkiye’nin en fazla ithalat yaptığı ilk 2 ülkenin, şu anda savaşta olan Rusya ve Ukrayna olması, aynı zamanda Rusya’nın tüm ithalattaki payının %28’e yakın olması dikkat çekti. Rusya ve Ukrayna’dan yapılan ithalat ise toplam ithalatın %37,8’ini oluşturdu.

İthalatta öne çıkan ürünler Rusya için buğday, ham ayçiçeği yağı ve dane mısır; Ukrayna için buğday, dane mısır ve soya fasulyesi; Brezilya için soya fasulyesi, kahve ve buğday oldu.

UAB: DÖRTLÜ BAKANLAR KONSEYİ KARARIYLA DEMİRYOLU TAŞIMACILIĞI ÇALIŞMA GRUBU KURDUK
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Bulgaristan-Macaristan-Sırbistan-Türkiye Dörtlü Bakanlar Koordinasyon Konseyi’nin kararıyla Demiryolu Taşımacılığı Çalışma Grubu kurulduğunu açıkladı ve çalışma grubunun demiryolu alanında Avrupa Yeşil Mutabakatı’na da uygun sürdürülebilir ve yeşil taşımacılık başta olmak üzere demiryolu altyapısının ele alınması dahil pek çok konuda ivedilikle çalışmalarına başlayacağını kaydetti.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Bulgaristan-Macaristan-Sırbistan-Türkiye Dörtlü Bakanlar Koordinasyon Konseyi toplantısına katıldı. Toplantının ardından açıklama yapan Karaismailoğlu, “Amacımız, yalnızca ülkelerimizin değil, dünyamızın geleceğine etki edecek ‘yeşil ulaşım’ için planlarımızı değerlendirmek, ulaşımda ve erişilebilirlikteki engelleri kaldırmak ve daha etkin ve verimli bir ulaştırma ağı kurmaktır” ifadelerini kullandı.
ASYA İLE AVRUPA ARASINDA GERÇEKLEŞEN TAŞIMACILIK AÇISINDAN STRATEJİK BİR NOKTADAYIZ
Yapılan görüşmelerin iş birliğinin artırılması açısından çok verimli geçtiğini aktaran Karaismailoğlu, konuşmasına şöyle devam etti;
“Buluşmamızın en önemli sonucu, ulaştırmadan sorumlu Bakanlar olarak Bulgaristan-Macaristan-Sırbistan-Türkiye Dörtlü Bakanlar Koordinasyon Konseyi’nin teşekkül etmesi ve ilk toplantısının gerçekleştirilmesidir. Konsey üyesi dört ülke olarak, ilişkilerimizi ulaştırmanın her alanında geliştirmeye büyük önem veriyoruz. Konsey, iş birliğimizin tüm bölgenin yararına olacak biçimde pekiştirilmesi yolunda kıymetli bir işlevi yerine getirecek. Türkiye, Asya ile Avrupa arasında gerçekleşen taşımacılık açısından stratejik bir noktada. Sadece Çin ve Avrupa arasındaki ticaret hacminde yaşanan artış bile, ülkelerimizin sahip olduğu pozisyonun önemine dikkat çekmektedir. Bildiğiniz üzere uluslararası ulaşım koridorları ele alındığında, Orta Koridor, mesafe ve süre açısından, güçlü bir alternatife dönüştü. Çin’den Avrupa’ya giden bir yük treni, Rusya Kuzey Ticaret Yolu’nu tercih ederse; 10 bin kilometreyi en az 20 günde kat ediyor. Gemiyle Süveyş Kanalı üzerinden Güney Koridor’u tercih ederse 20 bin kilometre seyrederek ancak 45 ile 60 günde Avrupa’ya ulaşabiliyor. Ancak aynı tren, Orta Koridor ve Türkiye üzerinden ise 7 bin kilometreyi 12 günde kat ediyor. Sadece bu rakamlar Orta Koridor’un küresel ticarette, Asya ve Avrupa arasında ne kadar avantajlı ve güvenli olduğunu gözler önüne seriyor.”
LOJİSTİKTE HEM BÖLGESEL HEM DE KÜRESEL BİR ÜS OLMAYI HEDEFLİYORUZ
Şubat ayından bu yana yaşanan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Kuzey Koridor’u sıkıntıya soktuğuna işaret eden Karaismailoğlu, “Güney Koridor’u rotası ise güzergahına göre hem maliyetli hem de süre anlamında dezavantajlı kalmaktadır. Ayrıca, Mart 2021’de Malezya’dan Hollanda’nın Rotterdam kentine giden Ever Given adlı geminin karaya oturarak Süveyş Kanalı’nı tıkaması da hala hafızalarımızdadır. Bölgemizdeki Asya-Avrupa dış ticaret ağlarının merkezinde olmamız hususunu da dikkate alarak lojistikte hem bölgesel hem de küresel bir üs olmayı hedefliyoruz. Hükümetimiz de büyük ekonomilerin can damarları olan ulaştırma ve haberleşme altyapılarının gelişimine özel önem veriyor. Orta Koridor’da ticaretin geliştirilmesi ve hattın etkinliğinin artırılması için üzerimize ciddi sorumluluklar düşüyor. Öncelikle demiryolu ile taşınan yük hacminin geliştirilmesi için maliyetlerin düşürülerek rekabet gücünün yükseltilmesi amaçlarımızdan biridir. Bizler, 2053 yılı hedefimiz, demiryolu ile taşınan yük miktarını; yıllık 38 milyon tondan 440 milyon tona çıkaracağız” değerlendirmesinde bulundu.
HIZLA KARAR ALARAK HEDEFLERİMİZE DOĞRU HIZLA İLERLEYECEĞİZ
Geçen hafta Azerbaycan, Kazakistan ve Türkiye’nin Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları olarak bir araya geldiklerini anımsatan Karaismailoğlu, Türkiye’nin önerisi ile üç ülke arasında ulaştırma alanında iş birliğini geliştirmeye ve taşımacılığın artırılmasına yönelik bir çalışma grubu oluşturulduğunu söyledi.
Somut ve sonucu etkiyecek çalışma konularının belirlendiğini kaydeden Karaismailoğlu, “Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasında ulaştırma alanındaki iş birliğinin en belirgin çıktısı da Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı’nın hayata geçirilmesiydi. Gördüğünüz üzere, ülkemizin doğusuyla iş birliklerimizi geliştirmeye ve uluslararası ölçekte çözüm odaklı yeni mekanizmalar kurmaya devam ediyoruz. Batı yönünde de önemli ve etkin faaliyet yürütecek bir Konsey’in kuruluşuna ev sahipliği yaparak cazibe merkezi haline gelen Orta Koridor’un gelişiminde her gün yeni bir adım atıyoruz. Bugün ilk toplantısını düzenlediğimiz Bulgaristan-Macaristan-Sırbistan-Türkiye Dörtlü Bakanlar Koordinasyon Konseyi’nin ilk icraatı olarak da Demiryolu Taşımacılığı Çalışma Grubu’nu kurduk. Bu çalışma grubu, demiryolu alanında Avrupa Yeşil Mutabakatı’na da uygun başta sürdürülebilir ve yeşil taşımacılık başta olmak üzere demiryolu altyapısının ele alınması dahil pek çok konuda ivedilikle çalışmalarına başlayacak ve sonuçlarını Konsey’e sunacaktır. Böylelikle, dört ülke Bakanları olarak teknik düzeyde ele alınan konuların sonuçları üzerinden hızla karar alarak hedeflerimize doğru hızla ilerleyeceğiz. Ülkemize yaptığımız yatırımları çok boyutlu değerlendirerek, uluslararası ölçekte entegrasyonlarını da planlıyoruz” şeklinde konuştu.
KAPIKULE’DEN SONRA DA DİĞER ÜLKELERLE YÜK VE YOLCU AKIŞINDA EŞGÜDÜM SAĞLANACAK
Bu Konsey çerçevesinde yürütülecek çalışmalar ile Halkalı-Kapıkule arasındaki hızlı tren hattı tamamlandığında, Kapıkule’den sonrası için de diğer ülkelerle yük ve yolcu akışında eşgüdüm sağlanacağını vurgulayan Ulaştırma Bakanı Karaismailoğlu, “Biz inanıyoruz ki, bir yerde niyet varsa, inanç varsa, imkan da muhakkak bulunur. Azim ve kararlılık olduğu müddetçe hiçbir engel aşılamayacak kadar büyük değildir. Bugüne dek uluslararası entegrasyon odaklı yatırımlarımızı başta milletimizin olmak üzere tüm dünyanın hizmetine sunduk. Bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Harcadığımız her kuruşun milletimizin menfaatlerine azami katkı sağlaması gayretindeyiz” dedi.

Bayramda çocukları BES’le sevindirin

Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, ailelerin, çocuklarını bayramda BES hediye ederek sevindirebileceklerini hatırlattı. “Devir tasarruf devri” diyen Ayhan Sincek, “Yeni doğan bebekler dahil tüm çocuklarımız, tasarruf yapmaya ne kadar erken başlarsa o kadar iyi. Katılım Emeklilik Erken BES Planı’yla ücretsiz giriş ve aylık sadece 100 TL’yle bayramı gençlerin hayatında bir milat yapabilirler” dedi.

Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “899 bin BES sözleşmesi, 290 bin sigorta sözleşmesi, 7,6 milyar TL’ye ulaşan fon büyüklüğümüz, 14 faizsiz fonumuz ve hayatın her alanına dokunan ürünlerimizle halkımızın güvencesi olmayı sürdürüyoruz. Kurban Bayramı vesilesiyle de hem vatandaşlarımızın bayramını kutlamak hem de BES’teki avantajlara dikkat çekmek istiyoruz. Özellikle tüm ailenin bir araya geldiği bayramda, 18 yaş düzenlemesinin getirdiği avantajlarla yeni doğan çocuklarınız da dahil olmak üzere güvence altına alınabilir. Küçük bayram harçlıkları gelecek güvencesine dönebilir” şeklinde konuştu.

Erken BES Planı avantajlarla dolu

Katılım Emeklilik Erken BES Planı’yla ilgili bilgi veren Sincek, şöyle devam etti: “Bu plan ile aylık minimum 100 TL veya üzeri katkı payı ödeyerek 18 yaş altı çocuk ve gençler adına birikim yapılabiliyor. Yüzde 30 devlet katkısı 18 yaş altı BES planlarında da alınabiliyor. Çocukların yaşına özel olarak hazırlanmış ücretsiz göz ve diş check up, online rehberlik, danışma hizmeti gibi asistans hizmetlerinden de faydalanılıyor. Katkı payı ödemeleri aylık, 3 aylık ya da yıllık periyotlarla yapılabiliyor. Bu planda düzenli birikim yapan katılımcılardan giriş aidatı ve yönetim gider kesintisi alınmıyor. 18 yaş altı herkes Erken BES’e katılabiliyor.

Erken BES’te 30 bin katılımcıyı aştık

Geçen seneki düzenlemeler ile hayatımıza giren 18 yaş altı BES konusunda Katılım Emeklilik en çok tercih edilen emeklilik şirketlerinden biri olduk. Sadece sıfır yaş grubundan 2 binin üzerinde katılımcımızın olması ailelerimizin bize olan güvenini gösteriyor. 18 yaş altına sunduğumuz emeklilik planımız olan Erken BES planımızla 30 binin üzerinde katılımcıya ulaştık. Hazırlıklarımızı zamanında yaparak ve etkin iletişim çalışmalarıyla bu kategoride ilk beş emeklilik şirketi arasında yer alıyoruz.

BES’in avantajları yeni düzenlemelerle artıyor

BES, yeni düzenlemelerle bu kadar avantajı bir araya getirmişken bir an önce bu fırsatlardan yararlanılması gerektiğini düşünüyorum. 18 yaş düzenlemesi, devlet katkısının yüzde 30’a çıkarılması, BEFAS, Bütünleşik Planlar gibi pek çok olumlu düzenlemeyle BES’in hayatlarımızdaki önemi giderek artıyor. Tüm tasarruf sistemlerinde olduğu gibi insanlar ne kadar erken sisteme girip biriktirmeye başlarsa uzun vadede o kadar geniş ve iyi bir birikime dönüşecektir. Geleceğiniz için önemli bir adım atmak için bu yaz dönemini kaçırmayın.”

Yazar - Davut Güleç

Gazeteci, televizyoncu, Uzman polis-adliye muhabiri, Spor yazarı, TEMA’cı, Kızılay’cı, Dağcı, Trekkingci, Alp disiplini kayak milli hakemi, Herkes İçin Spor Federasyonu Kayseri il temsilcisi, Erciyes Kar Kaplanları Spor Kulübü Basın sözcüsü, Kayseri Spor Adamları Derneği yönetim kurulu üyesi, Kent Güvenlik konseyi üyesi, Halkla İlişkiler Tanıtım, Adalet, Kamu Yönetimi mezunu ----- Davut Güleç Kimdir ? -----

İlginizi Çekebilir

Ekonomi-teknoloji, spor, eğitim, magazin-yaşam haberleri, TUİK verileri

Araştırma-Geliştirme Faaliyetleri Araştırması, 2023 Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) harcaması 2023 yılında 377 milyar 542 milyon TL’ye yükseldi …